PİYASALARA GENEL BAKIŞ :

Transkript

1 PİYASALARA GENEL BAKIŞ : Haziran ayında yurt içinde GSYH, enflasyon ve cari işlemler dengesi takip edildi. Enflasyon Haziran ayı verisiyle birlikte ilk defa bu yıl içinde bir önceki yılın aynı dönemine göre ilk defa negatif tarafta yer alarak 0,27% oranında düştü. Enflasyon alt kalemlerinde giyim ve ayakkabıda sabit ağırlık uygulamaya geçilmesi nedeniyle yaşanan oynaklık yüksek iken, gıda enflasyonundaki 1,06% oranındaki düşüş olumlu katkıda bulunmuştur. Ramazan etkisine rağmen gıda fiyatlarındaki düşüş eğilimi olumlu algılanacaktır. TCMB faiz indirim iştahı konusunda elini kısmen de olsa güçlendirse de sıkı para politikasını korunmaya devam edeceği düşünülmektedir. İlk çeyrek GSYİH verisi piyasa beklenti ortalamasının üzerinde 5% oranında artış gösterdi. Alt detaylarında ekonomik faaliyetlerin etkileri incelendiğinde tarım sektörünün toplam katma değeri %3,2, sanayi sektörünün %5,3, inşaat sektörünün ise %3,7 oranında oldu. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörünün katma değeri ise %5,2 yükseliş gösterdi. Talep tarafında ise Mal ve hizmet ihracı 10,3% oranında katkı gösterirken, devletin tüketim harcamaları 9,4%, hane halkı tüketimi 5,1% oranında artarak ilk çeyrekte yaşanan güçlü büyüme rakamına katkıda bulundu. Cari işlemler dengesinde nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 542 Milyon Dolar artarak 3,6 Milyar Dolar oluştu. Böylelikle 12 aylık kümülatif açık 33,2 Milyar Dolar oldu. Dış ticaret açığı 563 milyon dolar artarak 3,5 Milyar Dolar seviyesine gelirken, hizmetler dengesinde 346 milyon Dolar artış yaşanmıştır. Diğer taraftan seyahat kaleminden gelen gelirler 199 Milyon dolar artış göstermiş ve 888 milyon dolar olmuştur. Portföy yatırımları ise 3,2 Milyar Dolar olmuştur. 307 Milyon doları hisse senedi piyasasına, 1,3 milyar doların ise tahvil piyasasında gerçekleştiği görülmüştür. Resmi rezervlerde ise 3,8 Milyar Dolar azalış göstermiştir. Son olarak bütçe tarafında ise Mayıs ayında 6 Milyar TL fazla vermiştir. Böylelikle bütçe 2017 Ocak-Mayıs döneminde 11,5 Milyar TL açık yaşamıştır. Bankacılık sektörü Mayıs ayı net karı 3,7 Milyar TL açıklandı aylık bazda 12% düşüş, yıllık bazda19,1% artış yaşanırken Ocak-Mayıs arası kümülatif fark 50,3% e gerilemiştir. İkinci çeyrekle birlikte kar rakamlarında normalleşme görülmektedir. Markit PMI verisi Haziran ayında 54,7% seviyesine yükselirken, bir önceki ay 53,5% idi. Sanayi tarafında toparlanma ibareleri görülmektedir. Yurt dışında veri setleri karışık gelmeye devam ederken FED piyasa beklentilerine uygun şekilde 25 baz puan artış gerçekleştirdi ve 1%-1,25% aralığına geldi. Açıklamalar ise görece şahin gerçekleşti.

2 Haziran ayında Borsa İstanbul 100 endeksi 2,97% değer kazancıyla 10 yıllık negatif ortalamasının üzerinde (0%) 100,440 seviyesinden kapattı. Dolar/TL kuru ise ay sonunda 3,52 seviyesinde seyrini sürdürüyor. Gösterge tahvil faizi de 11,04% seviyesinden 11,12% seviyesine yükseldi. Bu ay riskli enstrümanlarda baskı yaşanacağı düşünülürken genel risk iştahının bozulmayacağı beklenmektedir. Haziran Ayında genel olarak gelişmekte olan ülke piyasalarında risk iştahının devam ettiği göze çarpıyordu. Fakat, özellikle Haziran ayının sonuna doğru gelişmiş ülke merkez bankalarının yapmış olduğu şahin tonlu açıklamalar, gelişmekte olan ülke piyasalarındaki risk algısını negatif yönde etkileyebilecek bir faktör olarak önem teşkil ediyor. Merkez bankalarının kademeli olarak faizleri arttırmaları ve bilançolarını küçültmeye başlamaları, küresel varlık fiyatları üzerinde baskıya sebebiyet verebilir. Fakat bunun yanında ABD, Avrupa ve Japonya da açıklanan enflasyon rakamlarının beklentilerden düşük gelmesi konusu, merkez bankalarının bu sıkı para politikası duruşlarını törpüleyebilmesi bakımından önemli. Bu açıdan bakıldığında da gelişmekte olan ülke piyasalarındaki risk algısının en azından şimdilik halen devam ettiği görülmektedir. Öte yandan, gelişmiş ülkelerde son dönemde imalat sanayi ekonomik aktivite rakamlarının beklentilerden yüksek düzeyde gelmesi, ikinci çeyrekte ülke ekonomilerinin belirgin bir şekilde ivme kazandıklarına işaret ediyor. Özellikle ABD kaynaklı veri akışlarının güçlü gelmesi konusu USD nin değerlenme eğilimine destek verecektir. Risk iştahını belirleyen bir enstrüman olan petrolde fiyatlamalar Brent petrolde 50 USD seviyesinin hızlı bir şekilde altına gelmesiyle devam etti. OPEC üretim kısıntılarının sürmesine karşın ABD kaya gazı üreticilerinin üretimlerine kesintisiz devam etmeleri ve ABD de açılan kuyu sayısının bir önceki seneye göre 2 kat artmasından dolayı, arz fazlası endişeleriyle düşüşünü sürdürdü. Daha önce 50 USD seviyelerinde bulunan önemli desteğini kıran Brent petrol her ne kadar son zamanlarda tepki yükselişi gösterse de düşüş trendi bölgesinden çıkabilmiş değil. Petrolün bu düşük seyri global risk iştahı açısından kötümser bir tabloyu işaret ediyor. Zira petrol fiyatlarındaki düşüşler özellikle enerji sektörü şirketlerinin fiyatlamalarına negatif yansıyor. Petrolün düşük seyri, her ne kadar global piyasalardaki risk iştahını bozan bir etki verse de, Türkiye Piyasalarının olumlu yönde ayrışmasına zemin hazırlaması açısından önem taşıyor. Yurt içi tarafı etkileyebilecek, piyasalarımıza baskı verme ihtimali olan bir takım faktörler göze çarpıyor. Bir yandan AB Parlamentosunun Türkiye AB müzakerelerini askıya alabileceğine yönelik haberler, diğer yandan Kıbrıs konusu, bir başka tarafta Katar konusundan kaynaklı olarak bölge ülkeleriyle Türkiye arasındaki gelişmeler, piyasalar tarafında ciddi anlamda takip edilecek faktörler olarak göze çarpıyor.

3 BİST 100 ENDEKSİ : Gelişmekte olan ülke piyasalarında risk iştahının devam ediyor olması ve bu kategorideki ülke piyasaları arasında BİST 100 ün nispeten daha ucuz kalmış olmasından dolayı son dönemde TL bazındaki en yüksek seviyeler test edildi. Yakın vadede gelişmekte olan ülke piyasalarında risk iştahının devam etmesi halinde gelişmekte olan ülkeler içinde Türkiye nin görece iskontolu olması, piyasaların yükseliş hareketlerine devam edebileceğini göstermektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerin Merkez Bankalarının yapmış oldukları şahin tonlu açıklamalar sonucu sermaye hareketlerinin yön değiştirmesi ve bu nedenle oluşabilecek gelişen piyasalardaki risk iştahının azalması ihtimalleri piyasalarımızı tehdit edebilecek bir faktör olarak görülüyor. Bu nedenle bu konuya dikkat edilmelidir diye düşünüyoruz. Endeksin teknik olarak kritik destek seviyesi de bulunuyor. Bu seviye kırılmadığı sürece pozisyonların korunmasının doğru olacağını düşünmekteyiz. Ters bir durumda yani seviyesinin kırılması durumunda ise, mevcut pozisyonların %30 civarında azaltılmasını önerebiliriz. Yükseliş yönlü hareketin devam etmesi halinde negatif haber akışını da göze almak suretiyle endeks seviyelerinde pozisyon azaltmak yerinde olabilir. KATILIM ENDEKSİ : Katılım 30 endeksinde, yükseliş trendi korunmaya devam ediyor. Risk iştahında bozulma olmadığı sürece bu trend korunabilir. Türkiye Piyasalarına son dönemde yaşanan sermaye hareketlerinin devam ediyor olmasından dolayı, ilgili fonlarda pozisyonlar korunabilir. Öte yandan USD bazlı grafiklere bakıldığında USD seviyesinde önemli bir direnç olduğu görülüyor ki, bu seviye TL olarak yaklaşık seviyelerine denk geliyor. Bu seviyenin üzerinde oluşacak hareketlerde USD bazlı olarak seviyesi yani TL bazında seviyesi hedef olabilir. Bu seviyede şartlara da bağlı olarak pozisyon azaltma gündeme gelebilir. Piyasanın yükseliş trend kanalının bozmaması açısından seviyesi önemini korumaya devam ediyor. Katılım 30 endeksinde seviyesinin aşağı doğru kırılması halinde satışlar hızlanabilir. Bu nedenle, bu seviyeye dikkat edilmeli, bu seviye kırılmadığı sürece, hali hazırdaki pozisyonlar korunmaya devam edilmeli, ancak bu seviyenin aşağı doğru kırılması halinde mevcut pozisyonların %30 civarında olan kısmı azaltılabilir düşüncesindeyiz.

4 ALTIN : Geçen ay Dünya Piyasalarında son dönemde gerek ABD tarafında, gerekse Avrupa ülkeleri tarafında süre gelen siyasi belirsizliklerden kaynaklı olarak ortaya çıkan görünüm, sermaye hareketlerinde güvenli enstrüman arayışlarına sebep olmuş, Altın fiyatlarında yükseliş yönlü bir seyir hakim olmuştu. Bu ay genelinde ise özellikle USD nin son dönemde kuvvetleniyor olması ve ABD 10 yıllık faizlerde yükseliş yönlü hareketlenme, altının onsunda düşüş yönlü bir seyre sebebiyet verdi. Teknik olarak bakıldığında Altın ın ons unda USD de bulunan önemli destek seviyesinin kırıldığı ve artık bu seviyenin direnç olarak göründüğü bir dönemdeyiz. ABD den gelen güçlü veri akışları, ABD 10 yıllık faizlerinin seyri, dünya altın fiyatlarının hareket yönünü belirleyecek faktörler olarak göze çarpıyor. Teknik olarak bakıldığında yakın vadede 1200 USD seviyesini denemesi muhtemel olan ons altın, bu seviyenin de kırılması halinde yeni bir düşüş kanalını teyit etmiş olacak ki bu durumda altın fonlarda pozisyon azaltmak yerinde olacak düşüncesindeyiz. Gram altında, ons altın fiyatlarındaki düşüşe paralel bir seyir izlendi. 139 TL seviyesini test eden gram altın, 140 TL nin üzerinde tutundu. USD nin yükselişe geçmesi halinde fiyat hareketlerinde ons altına göre farklılık oluşabilir. Fakat teknik göstergelere bakıldığında 200 günlük ortalama olan 137 TL seviyesinin altı, yeni bir düşüş formasyonunun oluşabileceğini gösteriyor. Kısacası altın fonları için temkinli bir bakış açısıyla hareket etmek gerektiği düşüncesindeyiz. Yeni pozisyon açmanın riskli olabileceği kanaatindeyiz. TAHVİL BONO : Tahvil bono tarafında geçen ay 2 yıllık faizler %11,09 ve 10 yıllık faizler %10,49 seviyelerindeydi. Şu anda ise sırasıyla 11,28 ve 10,77 seviyelerinde bulunuyor. Yani piyasalarda yavaş yavaş satış baskısının oluştuğu göze çarpıyor. Gelişmiş olan ülkeler merkez bankalarından gelen ve para politikalarının normalizasyona işaret eden açıklamaları, gelişmiş ülke faiz oranlarında yükseliş yönlü seyre neden olmuş durumda. Söz gelimi ABD 10 yıllık faizler %2,35 seviyelerine kadar yükseliş kaydetti ki bu hareket devam edebilir. Bu gelişmelerden dolayı, sermaye hareketleri; gelişmekte olan ülke piyasalarından, gelişmiş olan ülke piyasalarına doğru yönlenebilir. Bu konu uzun zamandır gelişmekte olan ülke piyasalarındaki risk iştahının yavaş yavaş azalması anlamına geliyor. TL ye olan talepte de bu noktada azalma ihtimalini gözden kaçırmamak gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca Hazine nin Temmuz Ayında 11,2 Milyar TL itfası var ve 15,1 milyar TL borçlanma hedefleniyor. Bu konu da faiz oranlarının yükseliş hareketini hızlandırabilecek bir faktör olarak görülüyor.

5 STRATEJİ : Yatırımcıların risk profillerine uygun ve yatırım yapmayı düşündükleri enstrümanlara bağlı olarak çeşitli emeklilik fonları öneri paketleri sunduk. Faizsiz Enstrümanlar İçin İlgilenen Yatırımcılara Yönelik Olarak Öneri Paketimiz: % 50 Büyüme Amaçlı Katılım Esnek - % 30 Altın EYF - % 20 Gelir Amaçlı Alternatif Kamu Borçlanma Araçları Standart EYF (VEB VGA VGB) Yüksek Risk Algısı Olan Yatırımcılara Yönelik Olarak Öneri Paketimiz: % 40 Esnek EYF - % 30 Büyüme Amaçlı Hisse Senedi EYF - %20 Gelir Amaçlı Kamu Dış Borçlanma Araçları Standart EYF - %10 Para Piyasası Likit Esnek (VEE VEH VET - VEL) Orta ve Düşük Risk Algısı Olan Yatırımcılara Yönelik Olarak Öneri Paketimiz: % 40 Gelir Amaçlı Kamu Borçlanma Araçları Fonları - % 40 Esnek EYF - %20 Likit Esnek (VEK VEE VEL) Şeklinde fon yapılandırma önerisi verebiliriz.