veya hipotansiyon olmayan multipl organ yetmezliği olan hastalarda kötü prognoz göstergesidir (6). Çalışmamızda, yoğun bakım ünitesinde yatan,
|
|
- Süleiman Batur Eyüboğlu
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 GİRİŞ VE AMAÇ Strese bağlı mukoza ülseri (SBMÜ), patofizyolojisi bilinmeyen eroziv gastrit olup ciddi travma, operasyon, sepsis ve yanıklar sonrası hızla oluşur. Yoğun bakım ünitesi (YBÜ) ne yatırılan hastalarda % oranında 24 saat içinde strese bağlı mukoza hasarı oluşur (1, 2). Yoğun bakım ünitesine kabul edilen, strese bağlı mukoza hasarı açısından yüksek riske sahip olan hastalara, geleneksel tedavi seçeneklerinden sukralfat, antiasidler ve H 2 reseptör antagonistleri (H 2 RA) kullanılabilir. H 2 reseptör antagonistleri asit supresyon profilaksisinde en sık kullanılan ajanlar olmakla beraber; proton pompa inhibitörleri (PPİ), H 2 reseptör antagonistlerinin yerini almaya başlamıştır. Proton pompa inhibitörlerinin daha hızlı ve devamlı gastrik ph artışı sağlaması ve H 2 reseptör antagonistlerde görülen hızlı taşiflaksinin oluşmaması, kullanımlarını artırmaktadır. Yoğun bakım hastalarında, renal ve hepatik yetmezlik insidansı yüksek olup, çeşitli ilaç tedavisine ihtiyaç gösteren hastalarda profilaktik olarak seçilecek ilacın farmakokinetik karakteri ve diğer ilaçlarla reaksiyona girmesi önem kazanmaktadır (3). Yoğun bakım hastalarında, lokal oksijen taşınımı ve metabolizmasındaki değişikliklere yanıt olarak oluşan doku ph düzeylerini saptamak için ph monitorizasyonu yapılır. Bu düzeyler kullanılarak stres saptanabilir ve yaşam beklentisi tahmin edilir. İntramukozal değerleri izlemek için pek çok bölge kullanılabilir, ancak yoğun bakımda en sık mide kullanılmaktadır (4). Düşük intramukozal ph (phi) değerleri barsaklara düşük oksijen sunumu ile uyumlu olup bölgesel asidozu gösterir (5). İntramukozal asidoz, sistemik asidoz 1
2 veya hipotansiyon olmayan multipl organ yetmezliği olan hastalarda kötü prognoz göstergesidir (6). Çalışmamızda, yoğun bakım ünitesinde yatan, mekanik ventilatöre bağlı olan, üst gastrointestinal sistem kanaması olmayan ve batın operasyonu geçirmeyen hastalarda proton pompa inhibitörleri olan omeprazol, pantoprazol, esomeprazol, rabeprazol vererek, bu ilaçların gastrik volüm, gastrik ph ve gastrik intramukozal ph üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. 2
3 GENEL BİLGİLER STRESE BAĞLI MUKOZA ÜLSERLERİ Strese bağlı mukoza ülseri, yoğun bakım ünitesine yatan hastalarda, strese bağlı olarak oluşan akut eroziv gastrittir. Fiberoptik endoskopinin geniş kullanımı ile SBMÜ nün farkına varılmış ve yoğun bakım hastalarında yüksek oranda görüldüğü kabul edilmiştir. Bu hastalarda, gastrointestinal kanamaya bağlı komplikasyonlar, morbidite ve mortaliteyi artırmakta ve kanamaya bağlı sonuçlar altta yatan hastalıktan daha önemli olabilmektedir. SBMÜ nün patogenezinde, gastrik asit konsantrasyonunun azaltılması odak nokta olmuştur (7). TERMİNOLOJİ Strese bağlı mukoza ülseri terminolojisinde sıklıkla stres ülser, stres gastrit, stres erezyon ve stres lezyonla karıştırılmaktadır. Fakat bunların varoluşları açısından önemli farklılıklar vardır. Açıklık getirmek için, SBMÜ nün kendini gösteren belirtilerinin devamı olan Strese Bağlı Yaralanma (SBY) ve stres ülserlerini birbirinden ayırt etmek gerekir. Strese bağlı yaralanma, yüzeyel mukozal hasar içerir ve hemodinamik olarak önemli gastrointestinal kanamalara neden olmaz. SBY de gastrointestinal kanama oluşursa sıklıkla beraberinde koagülopati de mevcuttur. Stres ülserleri, daha derin mukozal hasarlar olup kanama açısından yüksek risk taşıyıp genellikle, gastrointestinal kanamaya neden olurlar ve beraberinde abdominal ağrı yoktur. 3
4 Klinik olarak kanama sıklıkla hastanın, yoğun bakıma yatışının 3 ile 7. günleri arasında oluşur. Stres ülserli hastalarda, SBY hastalarına göre artmış gastrointestinal kanama riskine rağmen, bu nadiren ölüm nedenidir. Ölüm, genellikle barsak hipoperfüzyonu, bakteriyel translokasyon ve endotoksinlere bağlı olarak gelişen multipl organ yetmezliği ile olur. Strese bağlı ülserler, perfüzyon yetersizliğinin göstergesidir (7). LOKALİZASYON Strese bağlı mukoza ülserleri, antrum ve duodenal bulbda görülen peptik ülserlerin aksine, midenin asit salgılayan alanlarında (mide korpus ve fundus) tipik olarak görülür. Antral mukoza, korpus mukozasıyla karşılaştırıldığında hemorajik şokta parsiyel iskemiyi ve ciddi gastrik vasküler iskemiyi daha iyi tolere etmektedir. Hipotansiyonun tüm derecelerinde korpusun mukozal lezyonları antral mukozal lezyonlara göre daha geniş görülmektedir. Sepsis ve multipl organ yetmezliğinde, kan volümü ve kan akımının değişimine bağlı olarak mukozal iskemi oluştuğuna inanılmaktadır. Septik yoğun bakım hastaları, kontrol grubuyla karşılaştırıldığında gastrointestinal mukozal kan akımı %50 ile %60 daha fazla azalmaya sahiptir (8). PATOFİZYOLOJİ Stres ülseri, asit-pepsin ve mukozal savunma faktörleri, mukus, bikarbonat, prostaglandin ve mukoza bütünlüğü gibi faktörlerdeki normal fizyolojik dengenin bozulması sonucu ortaya çıkar. Stres ülserinde, mukozal iskemi ilk başlangıçta olmakla beraber asit varlığı mukozal hasar oluşumunda kritik olup, pepsin aktivasyonuyla da bu hasar artabilir (9). Şok döneminde, stres ülser gelişimi midede tamponize solüsyonlarla önlenebilir. 4 ün üzerinde ph, preteolitik pepsin inaktivasyonunda etkilidir. Bu bulgular, stres ülser profilaksisinde asit baskılanmasında temeldir. Asit primer saldırgan ise de, asit hipersekresyonu genellikle problem değildir. Düşük asit salınımı yoğun bakım hastalarında sık olup, düşük gastrik kan akımının bir sonucudur. Gastrik mukozal bariyerin devamlılığı, normal gastrik fonksiyon ve bütünlüğün sağlanmasında temeldir. Mukozal iskemi, stres ülser oluşumunda major bir olay olup gastrik koruma mekanizmalarını ortadan kaldırır. Gastrik kan akımı, oksijen ve besinlerin mukozaya transportunu sağlarken aynı zamanda H + ve HCO - 3 ü değiştirerek asit tamponlanmasını sağlamaktadır. 4
5 Mukozanın asit saldırısına karşı koyabilmesinde iki faktör rol almaktadır; bikarbonat hazırlanabilmesi ve mukozal kan akımının varlığı. Bikarbonat, H + iyonlarının geri difüzyonunu nötralize etmede rol oynar, oysa mukozal kan akımı H + iyonlarını değiştirmektedir. Yaralanma sonrası düzeltilmiş kan akımı sonucu iki faz vardır; iskemi ve reperfüzyon. Yaralanma sonrası oluşan iskemik faz, mukozada oksijen ve besin sunumunda yetersizlik sonucu oluşur. Sonuçta, asit varlığında mukozal savunmanın devreye girmesi ile H + iyonlarının mukozaya geri difüzyonu artar, doku asiditesi gerçekleşir ve hücre ölür. İskemik mukozanın reperfüzyonu sonucu hücre doku hasarı, serbest oksijen radikallerinin oluşumu ile gerçekleşir. Bu patofizyolojik mekanizma nötralizasyon ve supresyonun mukozal savunmanın güçlendirilmesi için profilaksinin önemini kanıtlamaktadır (10). PATOLOJİ Stres ülserleri, yüzeysel mukozal lezyondan kanamayla beraber olan derin ülsere ve hatta nadiren perforasyona giden geniş bir mukozal hasar spektrumuna sahiptir. Akut stres ülseri, asit üreten mukozada yaygın eritematöz, bazen hemorajik alan olarak ortaya çıkar. Erozyonların çoğu mide fundusunda yerleşirken, küçük oval veya yuvarlak mukozal defektler olup sıklıkla sindirilmiş kana bağlı olarak zemini kahverengidir. Gastrik kıvrımlar genelde normaldir, lezyonların kenarları ve zemini sertleşmemiştir. Antrum ve düodenumda bu lezyonlar izole olarak nadirdir ve bu lokalizasyondaki lezyonlar genellikle ciddi proksimal gelişimlerle beraberdir. Ülser oluştuğunda tipik olarak yüzeyeldir ve nadiren muskularis mukozadan daha derine penetre olur. Histolojik bulgular, mukozanın enzimatik sindirimini göstermektedir; lezyonların sınırları belirli ve çevresi sıklıkla normal mukoza içerir. Genelde inflamasyon gelişimi azdır. Eğer hastalık uzun sürerse, hafif derecede inflamasyonla beraber seyreder. Temeli oluşturan faktörler ortadan kaldırıldığında reepitelizasyonla iyileşme meydana gelebilir. Sıklıkla skar oluşmadan, iyileşme için günlerden haftalara kadar olabilen zamana gereksinim olabilir (10). RİSK FAKTÖRLERİ VE SONUÇLAR Stres ülser ve potansiyel komplikasyona neden olan klinik risk faktörleri oldukça geniş olup şöyle sıralayabiliriz: 1-48 saatten uzun süren mekanik ventilasyon 2- koagülopati 5
6 3- sepsis 4- renal yetmezlik 5- hepatik yetmezlik 6- glukokortikoid tedavisi 7- hipotansiyon 8- ciddi yanıklar 9- multipl organ yetmezliği 10- ileus 11- nörolojik travma ve cerrahi Hastalığın ciddiyeti, mekanik ventilasyon ve yoğun bakımda kalış süresi uzadıkça, kanama riski de artar. Artmış kanama riskini önceden belirleyenler, artmış risk faktör sayısı veya düşük intragastrik ph dir. Stres ülserine bağlı masif kanama riskini daha erken belirlemede intramural ph ve risk faktör sayısı rapor edilmiştir. Öneriye göre düşük intramural ph, stres ülserine bağlı kanamada en önemli risk faktörü olup intraluminal ph den daha hassastır. Çalışmalar strese bağlı mukoza hastalığı veya beraberinde ciddi kanaması olan hastalarda sonuçların daha kötü olduğunu açıklamıştır. Yapılan tüm çalışmalar ile strese bağlı mukoza hastalığı, endoskopik kanama belirtileri veya klinik olarak önemli kanamalarda yoğun bakım hastalarında daha yüksek ölüm riski olduğu sonucuna varılmıştır (11). BULGU VE SEMPTOMLAR Stres ülseri gerçekten yerinde kullanılmayan bir terimdir. Bu hastalığın yerinde kullanılan terimi SBMÜ olup, asemptomatik yüzeysel lezyondan açık ülsere kadar olan mukozal hasar spektrumu içerir. Tablo genelde sessiz olup, komplikasyon geliştiğinde ciddiyet kazanır. Kanama ve perforasyon en sık karşılaşılan ciddi komplikasyonlardır. Taze kan hematemezi, kahve telvesi benzeri materyal veya melena görülebilir. Fakat sıklıkla hafif kanlı nazogastrik aspiratı vardır. Belirgin kanamanın derecesine göre hemotokritte düşme ve hemodinamide bozulmaya neden olabilir (10). 6
7 TANI Endoskopi, stres ülser tanısında en ucuz ve uygun metoddur ve yüksek hassasiyete sahiptir. Stres ülser lezyonları tipik görünüme sahiptir ve peptik ülser hastalığından sıklıkla ayırtedilebilir. Stres ülseri asit sekresyonu yapan proksimal mide mukozasında başlar. Lezyonlar hastalığın başlangıcında saatler içinde görülür ve endoskopi yapılan hastalarda %100 bulunur. Erken bulgular; peteşi, bunu izleyen kapillerden sızıntı şeklinde kanamayla görülen küçük lezyonlardır. Eğer hastanın durumu kötüyse, proksimaldeki lezyonlar daha ciddi hale gelir ve distalde antrum ve duodenuma ilerler. Eğer ülser oluşursa; multipl, proksimal, belirgin sınırlı ve yüzeyeldir (10). PROGNOZ Stres ülseri altta yatan hastalığın ciddiyeti ve prognozunu yansıtmaktadır. Stres ülser ve kanaması, iskemik barsak yetersizliği sonucu oluşup, bakteriyel translokasyon, sepsis ve asidoz ile klinik olarak düzelmeyi olumsuz etkilemektedir (12). Yoğun bakım hastalarında, ciddi kanamaların insidansı %5 den az olup, giderek azalma göstermektedir. Kanamanın azalma sebepleri arasında; düzeltilen hastalık tedavisi, erken ve daha yaygın enteral beslenme kullanımı ve stres ülser profilaksi kullanımı sayılabilir. Stres ülserlerinde, profilaksiye dikkatli yapılan yaklaşım ve tedavisi hastayı önemli bedellerden kurtarabilir (13). ÖNLENMESİ VE TEDAVİ Profilaksi uygulaması şu temellere dayanmalıdır: 1-yöntem, morbidite ve mortalitede önemli hedefi olmalı, 2- risk altındaki hastalar komplikasyonlar gelişmeden saptanmalı, 3- tedavi morbidite ve mortaliteyi azaltmalı. Asıl hedef komplikasyon oluşumu açısından yüksek riskli hastalar olduğuna göre, öncelikle bu hastaları seçmek önemlidir (7). Tedavinin amacı; lezyonların ilerlemesini önlemek, stres ülseri gelişimi ve kanamasını sınırlamaktır. Çoğu tedavi altta yatan hastalığın düzeltilmesine odaklandığında, kardiak output düzeltildiğinde, eşlik eden infeksiyon önlendiğinde, doku oksijenasyonu sağlandığında daha etkili olmaktadır. 7
8 Gastrik mukoza hasarında 2 temel tedavi yaklaşımı vardır: 1- asit tamponlanması veya inhibisyonu, 2- koruma mekanizmalarının devamı veya artırılması (10). PROTON POMPA İNHİBİTÖRLERİ (PPİ) Gastrik asit sekresyonu, santral (nöral) ve periferik (endokrin ve parakrin) faktörler tarafından kontrol edilen devamlı, kompleks bir süreçtir. Bütün faktörler, mide fundus ve gövdesinde lokalize olan H + iyon sekresyonundan sorumlu parietal hücrelerin fizyolojik olaylarını düzenler. Nöronal (asetilkolin), parakrin (histamin) ve endokrin (gastrin) asit sekresyon düzenlenmesinde önemli rol oynar (Şekil 1). Şekil 1. Gastrik sekresyonların fizyolojik ve farmakolojik regülasyonu: Peptik ülser hastalığının tedavisi (14) Bunların kendi spesifik reseptörleri (muskarinik, histamin, gastrin) anatomik ve/veya farmakolojik olarak parietal hücrelerin bazolateral membranında lokalizedirler. Parietal hücrelere giden iki ana kimyasal olay gösterilmiştir; camp bağımlı yol ve kalsiyum bağımlı 8
9 yol. Histamin camp ye bağlı yolu kullanırken, gastrin ve asetilkolin ikinci yoldan geçerek etkili olurlar. camp ye bağlı yol, parietal hücrelerin efektör proteinlerinin fosforilizasyonu ile sonuçlanır ve kalsiyuma bağlı yol açılarak sitozolik kalsiyumu arttırır. Her iki yol da H + /K + -ATPaz ı (proton pompa) aktive eder. H + /K + -ATPaz geniş α- subunit ve daha küçük bir β- subunitten meydana gelir. Bu pompa, intrasellüler yaklaşık 7,3 ph ve intrakanaliküler yaklaşık 0,8 ph ile bilinen en geniş iyon gradyentine sahiptir. Santral sinir sisteminde gastrik asit sekresyonundaki en önemli yapılardan dorsal motor nucleus of the vagal nevre (DMNV), hipotalamusu ve nukleus tractus solitariusu (NTS) içerir. Efferent lifler DMNV den orjin alarak vagal sinir yoluyla mideye iner ve enteric nervous system (ENS) ganglion hücreleriyle sinaps yapar. Asetilkolin, parietal hücrelerin bazolateral membranında lokalize olan, spesifik bir muskarinik kolinerjik reseptör subtipi olan M3 ün, postganglionik vagal liflerin direkt uyarılabilmesi ile salınır. Santral sinir sistemi, belki de ENS nin aktivasyonunu ana modülatör nörotransmitter olan asetilkolin ile düzenler. Santral sinir sistemi genelde görme, koklama, tatma ve yemeği önceden sezinlemeye (sephalik faz) cevap olarak gastrik asit salgılanmasına katkıda bulunur. Asetilkolin ayrıca, fundustaki enterochromaffin-like cells den (ECL) histamin ve gastrik antrumdaki G hücrelerinden gastrin salınımını stimüle ederek parietal hücreleri indirekt etkiler. Histamin ECL hücrelerden çeşitli yollarda salınır ve H 2 reseptör düzeyinde asit üretimi düzenlenmesinde kritik rol oynar. Histamin, parietal hücreyi parakrin biçimde aktive eder; salındıktan sonra parietal hücreye diffüze olur. Histaminin, asit sekresyon inhibisyonunda H 2 RA ları kullanarak gastrik asit sekresyonunda rolü kesin olarak gösterilmiştir. ECL hücreleri, asit sekresyonunda gastrik histaminin tek kaynağıdır. Gastrin, aslında antral G hücrelerinden üretilir. Histaminle beraber gastrinin salınımı multifaktöryel olup, santral sinir uyarımı, lokal distansiyon ve gastrik kimyasal komponentleri içerir. Gastrinin asit sekresyonunda, indirekt olarak ECL hücrelerinde histamin salınımını sağlayarak asit sekresyonunu öncelikle sağlarken daha az önemli etkisi parietal hücreler üzerinde görülür. Somatostatin, antral D hücrelerinden salınır, gastrik sekresyonda parakrin etkiyi önleyebilir, fakat gastrik asit sekresyonunun inhibisyonundaki kesin rolü tanımlanamamıştır (14). Proton pompa inhibitörleri, gastrik asit ve volüm kontrolünde elimizdeki en efektif antisekratuvar ilaçlardır. Orta ve ciddi gastroözofagial reflü, hipersekretuvar hastalıklar ve peptik ülser tedavisinde seçilecek ilaçlardır (15). 9
10 FARMAKODİNAMİK Proton pompa inhibitörleri, parietal hücrelerin apikal membranında ve hücre içine sokulmuş durumdaki sekretuvar kanalikülleri kaplayan tübüloveziküllerde yerleşmiş olan H + /K + -ATPaz enzimini güçlü bir şekilde inhibe ederler. Proton pompası adı da verilen ve K + ile stimüle edilen adı geçen ATPaz, hücre içinde karbonik anhidraz reaksiyonu sonucu meydana gelen H + yi mide lümenine pompalar. Omeprazol ve diğer benzoimidazol türevi ilaçlar zayıf baz niteliğinde maddelerdir. Parietal hücre, sekretuvar kanaliküllerinin düşük ph lı ortamında, iyon tuzağı mekanizmasıyla konsantre olurlar (16). Bütün PPİ leri, ön-ilaç olup asit etkisiyle aktive olup metaboliti olan sulfenamide dönüşüp, parietal hücrelerin kanaliküllerin içine girmesi etkilerinin başlamasında önemli bir tespittir. PPİ lerinin sulfenamid formları H + /K + -ATPaz a irreversibl olarak bağlanır ve aktivitelerini inhibe ederler. İdeal olarak, PPİ nin ilk dozundan sonra hızlı olarak bu enzimin bloke edilebilmesi ve gastrik asit sekresyonunu inhibe edilebilmesidir (17). Asit salgılanmasının yeniden başlaması ancak yeni pompa molekülü sentezi ile mümkün olur; böylece uzun etki yaptıklarından günde tek doz alınırlar. İyon tuzağı olayı, bu ilaçların H + /K + -ATPaz için gösterdiği selektivitenin nedenidir (16). Proton pompa inhibitörlerinin pka sı (iyonizasyon sabiti) etkilerinin başlaması ve gücünde ayrıca önemli olabilir. PPİ lerinin pka sı, parietal hücre kanaliküllerinde, faaliyet yerinde birikimini etkiler. Çoğu parietal hücrelerin kanaliküler alanda aktive asit sekresyonu sırasında ph si 1 olabilir, fakat uyarılmış asit sekresyon yokluğunda daha yüksek olabilir (18). FARMAKOKİNETİK Bütün benzoimidazol türevleri yapısal olarak birbirine benzemekte, fakat aktivasyon mekanizmaları tamamen birbirinden farklıdır. Proton pompa inhibitörleri inaktif ön-ilaç olarak bulunur. Asit-labil ön-ilacı gastrik lümende hızlı yıkımdan korumak için aside rezistans enterik- kaplı formülleri mevcuttur. Disfaji veya enteral feeding tüpü olan hastalar için kapsüller açılabilir ve mikrogranüller elma suyu ile karıştırılıp verilebilir. Mideden alkali intestinal lümene geçtikten sonra, enterik kaplı ilaç çözünür ve ön-ilaç absorbe edilir. Bu ön-ilaçlar zayıf lipofilik (pka: 4-5) ve bu yüzden lipid membrandan asidik kompartmanlara ( parietal hücre kanalikülleri gibi) diffüze olur ve parietal hücre kanaliküllerinde 1000 katın üzerinde konsantrasyona ulaşır. Hızla aktif 10
11 moleküler değişime uğrar, reaktif tiofilik sulfenamide dönüşür; sulfenamid H + /K + -ATPaz ile reaksiyona girer, formlar kovalent olarak disülfide bağlanır ve enzimi geri dönüşümsüz olarak inaktive eder. Bu ilaçların biyoyararlanımı yiyeceklerle yaklaşık %50 azalır; bundan dolayı ilaçlar mide boşken kullanılmalıdır. Perhiz durumunda, sadece %10 proton pompası aktif olarak asit salgılar ve inhibisyona hassastır. PPİ lerini yemekten bir saat önce (genelde kahvaltı veya akşam yemeği) alınmalıdır, böylece serum pik konsantrasyonu maksimal proton pompa sekresyonunun aktivasyonu ile uyumludur. İlaçlar yaklaşık 1,5 saat kısa serum yarılanma ömrüne sahiptir; bununla birlikte, 24 saatte sonlanan asit inhibisyonu, proton pompasının irreversibl inaktivasyonuna neden olur. Yeni H + /K + -ATPaz pompa molekülü sentezi için en az 18 saate ihtiyaç vardır. Çünkü ilacın ilk dozu ile proton pompalarının hepsi inaktive olmaz, tam asit inhibisyon potansiyeline ulaşmak için 3-4 günlük tedaviye ihtiyaç vardır. İlacı kestikten sonra, tam asit sekresyonunun dönmesi 3-4 gün sürer. Proton pompa inhibitörleri hızla ilk geçişe uğrar ve sistemik hepatik metabolizma ve ihmal edilebilir renal klirense sahiptir. Renal yetmezliği veya hafiften ortaya kadar karaciğer hastalığı olanlarda doz azaltmaya gerek yoktur; fakat ciddi karaciğer bozukluğu olanlarda düşünülebilir. Diğer proton pompaları tüm vücutta bulunmasına rağmen H + /K + -ATPaz sadece parietal hücrelerde bulunur ve diğer H + transport enzimlerinden yapısal ve fonksiyonel olarak farklıdır (19). ENDİKASYONLARI 1-Gastroözofagial reflü: Proton pompa inhibitörleri, noneroziv ve eroziv reflü hastalıklarının tedavisi ve komplikasyonlarında kullanılır. 2-Peptik ülser: H. pylori ye bağlı ülserler, nonsteroidal antienflamatuvar ilaçlara bağlı ülserler, nonülser dispepsi, stres gastritlerinin profilaksisi 3-Üst gastrointestinal akut kanamaları 4-Zollinger-Ellison Sendromu (20) YAN ETKİLER Kısa dönem (<12hafta) yan etkiler bütün PPI lerinde aynıdır. En sık görülen yan etkiler, %1 den fazla fakat %5 den az başağrısı, diare, bulantı, karında şişkinlik, abdominal ağrı, konstipasyon ve baş dönmesidir. Yan etkiler genelde hafif, kendiliğinden geçen ve doz 11
12 veya yaşa bağlı değildir. Daha az görülen yan etkiler, %1 den az insidansa sahip olup, kardiovasküler etkiler ( taşikardi, angina, çarpıntı), muskuloskeletal etkiler ve respiratuvar etkilerdir. Uzun süre asit supresyonunda tek potansiyel kaygı, normal seviyeye tedavi kesildikten 7 gün sonra dönen yükselmiş serum gastrin düzeyidir. Hipergastrinemi, gastrik karsinoid polipler veya gastrik veya kolon kanser gelişimine neden olan gastrik enterokromafin benzeri hücre hiperplazi gelişimine katkıda bulunur. Bu ratlarda görülmüş olup, insanlarda hiçbir vaka rapor edilmemiştir. Fundik gland polipleri (malignite potansiyeli taşımayan tipik hiperplastik) uzun dönem PPİ ü kullanımı ile beraber olabilir, buna rağmen çalışma sonuçlarında çatışma vardır. Diğer teorik tasarı, uzun süre asit supresyonuna bağlı H. Pylori nin neden olduğu ciddi gastritin artmasıdır. Bu da gastrik kansere neden olan kronik atrofik gastrite dönüşebilir. Fakat, bu görüşü destekleyecek veriler yetersizdir (21). Proton pompa inhibitörleri, hayvan modellerinde yapılan deneylerde teratojenite saptanmamıştır; fakat gebelik sırasında güvenliği tespit edilememiştir. Asit, besinlerden B 12 vitamini salınımında önemlidir. Proton pompa inhibisyonu sırasında oral siyanokobolamin absorbsiyonunu biraz azaltır, uzamış tedaviye rağmen subnormal B 12 seviyeleri saptanır (19). İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ Aside bağlı hastalıklar genelde uzun dönem tedavi gerektiren kronik durumlardır. Çoğu hasta PPİ lerini kullanırken diğer ilaç tedavilerini alabilir. Klirensi, CYP-aracılı, karaciğerde oksidatif metabolizmaya bağlı ilaçlarla etkileşim sıktır. PPİ lerinin hepatik metabolizmaları ve hepatik enzim üzerine etkilerinde farklılık mevcuttur. Potansiyelinde beklenen farklılıklar, onların farmakokinetik olarak ilaç etkileşimleri ile klinik potansiyelinde önemlidir. Ek olarak, PPİ leri mide asiditesini azaltarak bazı ilaçların absorbsiyonunu değiştirebilir (18). Proton pompa inhibitörlerinin ilaç etkileşimleri ayrıntılı olarak aşağıda anlatılacaktır. 12
13 OMEPRAZOL Tedaviye ilk giren benzoimidazol türevi PPİ ilaçtır. Ağız yolundan alındığında biyoyararlanımı formülasyonun türüne göre ileri derecede değişir. Besinlerle alınma, absorbsiyonunu geciktirir, fakat absorpsiyon derecesini pek değiştirmez. Plazma proteinlerine bağlanma %95 oranındadır. Karaciğerde, esas olarak CYP2C19 (Smephenytoin 4-hidroksilaz) enzimi tarafından metabolize edilmek suretiyle elimine edilir; bu enzim genetik polimorfizm gösterir. Eliminasyon yarı ömrü kısadır (0,5-1,5 saat) (16) (Şekil 2). Şekil 2. Omeprazolün yapısal formülü (16). Konsantrasyon piki için geçen zaman 0,5 saattir. Dağılım hacmi 0,34 L/kg dir. Karaciğer yetmezliğinde etki süresi uzarken, böbrek yetmezliği ve yaşlılarda doz ayarlanmasına gerek yoktur (20). Ağız yolundan günde bir kez mg dozunda verilir (16). Omeprazol, bizmut, kafein, karbamazepin, diazepam, digoksin, mephenitoin, metotrexate, nifedipine, fenitoin ve warfarini içeren geniş bir ilaç sınıfının absorbsiyon, metabolizma ve/veya salgılanmasını değiştirmektedir (22). Omeprazol ve teofilin, metoprolol, etanol, siklosporin arasında önemli ilaç etkileşimi bulunamamıştır. Çünkü, omeprazol ve esomeprazol kendi CYP2C19 bağlı metabolizmasını inhibe eder, ayrıca CYP2C19 tarafından metabolize olan diğer ilaçların da metabolize olmasını inhibe edebilir. CYP2C19 ile metabolize olan diğer ilaçlar sitalopram, escitalopram, fluoksetin, olanzapin, pentamidin, sertralin ve vorikonazol dür. Omeprazol ve esomeprazol bu ajanların metabolize edilmesini inhibe etmesine rağmen, bu etkileşimlerin potansiyel önemi ve klinik önemi bilinmemektedir (18). Omeprazol metabolizmasını etkileyen bazı ilaçlar bilinmektedir. 13
14 Ketokonozal ün omeprazol ile beraber kullanımı, CYP2C19 dan zengin veya fakir olan vakalarda omeprazolün, omeprazol sülfon a metabolize edilmesini inhibe eder (23). Omeprazol klirensi fluvoksamine ile azaltılır; bu etkinin, fluvoksamine bağlı CYP2C19 un inhibisyonuna bağlı olduğu düşünülmektedir (24). PANTOPRAZOL Pantoprazol, 5-difluromethoxybenzimidazol-2-yl 3,4-dimethoxy-2-pyridylmethyl sulphoxide, aside bağlı gastrointestinal hastalıkların tedavisi için üretilmiş irreversibl bir proton pompa inhibitörüdür (25) (Şekil 3). Şekil 3. Pantoprazolün yapısal formülü (25). Pantoprazol oral alımdan sonra hızla absorbe olur, 40 mg enterik kaplı tabletin pik plazma konsantrasyonu 1,1-3,1 mg/l dir. Oral bioyararlanımı %77 dir. Bioyararlanımda besinlerin etkisi yoktur. Kısa eliminasyon yarı ömrüne sahip olup 0,9-1,9 saattir. Yüksek oranda (%98) plazma proteinlerine bağlanır. Konsantrasyon piki için geçen zaman 1-4 saattir. Dağılım hacmi 0,16 L/kg dır. Pantoprazol, geniş hepatik metabolizma yoluyla sülfat konjugasyonunun takip ettiği sitokrom P450 ye bağlı oksidasyona uğrar. Eliminasyon böbrek ağırlıklı olup, %80 oranında idrarla atılıp, kalan kısım feçes ve safra yoluyla atılır. Oral olarak günde tek doz 40 mg enterik kaplı tablet verilir. Hepatik yetmezliği olanlarda etki süresi uzarken renal yetmezlik ve yaşlılarda etki süresi değişmez (26). Pantoprazol ile ilgili çok az ilaç etkileşimi rapor edilmiştir. Elde edilen verilere göre teofilin, fenitoin, warfarin, dizepam, metoprolol, etonol ve karbamazepin ile önemli etkileşimi yoktur. Bütün PPİ leri gibi gastrik asit azalması sonucu, ketokonazol ve itrakonazol absorbsiyonu azalır (18). 14
15 ESOMEPRAZOL Esomeprazol, omeprazol un S-izomeri olan yeni bir proton pompa inhibitörüdür ve inhibitör olarak üretilen ilk optik izomerdir (27) (Şekil 4). Şekil 4. Esomeprazolün yapısal formülü (27). Esomeprazol, oral alımdan sonra hızla emilir ve tek doz sonrası doza bağlı ilaç konsantrasyonu nonlinear olarak artar (28). Esomeprazol sitokrom P450 sistemi ile tamamen metabolize olur. Metabolizmasının büyük bir bölümünden polimorfik CYP2C19 ve CYP3A4 e sorumludur. Oral olarak alınan esomeprazol dozunun %80 i metabolitler olarak idrardan, geri kalanı feçesten atılır. Esomeprazol, yemekten en az 1 saat önce oral alınmalıdır. Plazma proteinlerine %97 oranında bağlanır. Hafif ve orta derecede karaciğer yetersizliği, böbrek yetersizliği olan hastalarda ve yaşlılarda doz ayarlanmasına gerek yoktur. Şiddetli karaciğer yetersizliği olanlarda doz azaltılır. Emziren annelerde ya tedavi ya da emzirme sonlandırılmalıdır. Hayvan deneylerinde, fetal anomali görülmemesine rağmen hamilelerde ciddi gereksinim olmadıkça kullanılmamalıdır (29). 20 veya 40 mg günde tek doz oral olarak alınabilir. Oral alındıktan sonra zirve plazma konsantrasyonuna 2 saat sonra ulaşır. Eliminasyon yarı ömrü 1,2 saat olup bioyararlanımı 20 mg için %68, 40 mg için %89 dur (30). Esomeprazol ile beraber warfarin, quinidin veya amoksisilin alımı, klinik olarak belirgin etkileşimlere neden olmaz. Fakat, bioyararlanımları için gastrik ph nin önemli olduğu ilaçlar (ketakonazol, digoksin ve demir tuzları gibi) esomeprazol ile alındığında absorbsiyonları etkilenebilir (29). 15
16 RABEPRAZOL Rabeprazol, yeni üretilen bir proton pompa inhibitörüdür. H + /K + -ATPaz enzim inhibisyonu ile mide asit salgısını azaltan benzimidazollere ait bir moleküldür. Rabeprazol aktive olduktan sonra sulfenamid formuna dönüşür ve proton pompasında bulunan sistein ile reaksiyona girer (31) (Şekil 5). Şekil 5. Rabeprazolün yapısal formülü (31). Rabeprazol, oral alındıktan sonra hızla emilir ve tek doz sonrası doza bağlı plazma ilaç konsantrasyonu linear olarak artar. Yiyeceklerin absorbsiyon üzerine etkileri minimaldir. Rabeprazol, karaciğerde sitokrom P450 ile metabolize olur. Metabolizmada CYP2C19 ve CYP3A4 değişik derecelerde sorumludur. Uygulanan dozun %90 ı idrarla, kalanı feçesle atılmaktadır. Böbrek yetersizliği olanlarda doz ayarlanmasına gerek yok iken, karaciğer yetersizliği olanlarda ve yaşlılarda doz ayarlanmasına gerek vardır. Hamilelerde ve emzirenlerde verilmemelidir. Plazma proteinlerine %95-98 oranında bağlanmakta olup, plazma yarılanma ömrü 1 saattir. Sitokrom P450 ile metabolize olan ilaçlardan teofilin, fenitoin, warfarin ve diazepam ile tekileşimi saptanmamıştır. Rabeprazol, ketakonazol absorbsiyonunu azaltır, sonuç olarak da ketakonazol maksimum ilaç konsantrasyonunu azaltır (32). GASTRİK İNTRAMUKOZAL ph Yoğun bakım hastalarının monitorizasyonunda sıklıkla vital bulguların ölçülmesi, idrar çıkışı, kardiak performans indeksleri ve oksijen transportu, laktat gibi metabolik aktivitenin kimyasal göstergeleri kullanılmaktadır. Bu yöntemler bazen, bazı durumlarda yetersiz olabilmektedir. Örneğin: 1- Düşük kan volümü veya kardiak indekse rağmen kan basıncı normal olabilir, 2- Kalp hızı çeşitli değişkenlerden etkilenebileceğinden 16
17 resüsitasyonun yeterliliği ile ilgili olmayabilir (ağrı gibi), 3- İdrar çıkışı hastanın hormonal düzeylerinden etkilenebilir (örneğin hasta ADH ve aldesteron alıyorsa), 4- Santral basınç ölçümleri, kardiak indeks, oksijen transport değerleri, arteryel kan gazı ve serum laktat seviyeleri global perfüzyon gösterir ve her zaman lokalize periferal organ hipoperfüzyonunu tanımlamaz. Halen iskemik organ yetmezliği ve mortalite açısından yüksek riskli hastaları daha önceden ve daha doğru tanımlayacak bir monitöre ihtiyaç vardır. Öyle bir monitör olmalı ki yetersiz perfüzyonun komplikasyonlarını önlemek için resüsitasyonda yol göstermeli ve müdaheleler hakkında daha iyi bilgi sağlamalıdır. Gastrik tonometre, batın perfüzyonu hakkında bilgi veren minimal invaziv bir yöntem olup resüsitasyona kılavuzluğa yardım eden nadir klinik organ spesifik monitörden biridir (33). Barsak perfüzyonundaki düşüşlerle ilişkili splanknik kan akımındaki azalmalar, doku hipoksisi, anaerobik glikoliz ve doku asidozu ile sonuçlanır. Deney hayvanlarında gastrik phi; splanknik perfüzyonun, lokal oksijen transportunun aerobik enerji tüketimini artık daha fazla devam ettiremeyeceği bir seviyenin altına indiğinde düşmektedir. Bu nedenle, splanknik perfüzyondaki selektif düşüşlerin sistemik oksijen transportundaki düşüşlerle beraber meydana gelmesi bilgisine dayanarak, sistemik doku oksijenasyonunun erken ve noninvaziv bir indeksi olarak gastrik phi yi göstermek mümkün olabilir. Bu değişmeler intestinal ve gastrik mukozada hidrojen ve karbondioksitin doku konsantrasyonlarındaki artış olarak kendini gösterir. Lüminal ve gastrik intramukozal PCO 2 arasında dengeli bir duruma ulaşıncaya kadar, PCO 2 serbestçe diffüze olur. Gastrik phi ölçümleri, mide duvarının oksijenasyonu hakkında yararlı bilgiler verebilir, intramural asidoz, dokunun ihtiyacı olandan daha az oksijen aldığını gösterebilir (34) (Şekil 6). Gastrik phi nin yeterli doku oksijenasyonu için en düşük değeri 7,32 dir. Gastrik phi nin düşük seviyeleri hayvanlarda düşük barsak perfüzyonu ile, insanlarda ise morbidite ve mortalite ile ilişkilidir (35). Klinik olarak tonometrenin kullanım alanlarını şöyle sıralayabiliriz: 1-Perioperatif ve postoperatif monitorizasyonda: Mukozal hipoperfüzyonun postoperatif komplikasyonlara etkisini ve elektif majör cerrahi olacak hastalarda tedavi etkinliğini ölçerken barsak mukoza hipoperfüzyonu, düşük phi ve postoperatif komplikasyonlarda artış arasında ilişki gösterilmiştir. phi <7,32 olan hastalarda yoğun bakımda kalış süresinde uzama, majör komplikasyon insidansında, mortalitede ve maliyette artış saptanmıştır. 17
18 2-Major travmada monitorizasyon: Travma hastalarında düşük gastrik phi ile major komplikasyon, multipl organ yetmezliğiarasında korelasyon saptanmıştır. 3-Gastrik ülserasyon ve splanknik iskemi: Stres ülserine bağlı kanamaları tahmin etmek için de kullanılmıştır. Düşük gastrik phi olan hastalarda masif kanama bulunmuştur. 4-Mortalite tahmini: Düşük gastrik phi ile yüksek hasta mortalitesi arasında ilişki saptanmıştır. 5-Mekanik ventilasyon: Gastrik phi değerleri ile mekanik ventile edilen hastaların weaning başarısı arasında ilişki vardır. 6-Karaciğer transplantasyonu 7-Tedavi göstergesi olarak gastrik tonometre değerleri (36). Şekil 6. Gastrik tonometrenin şematik diyagramı (36). Tonometrenin gazlara yarı-geçirgen balonu serum fizyolojik ile doldurulur ve mide lümenine yerleştirilip serum fizyolojikteki PCO 2 ile çevreleyen mukozanın PCO 2 arasındaki denge sağlanır. Serum fizyolojikteki PCO 2 analiz edilmesi ile mukozal PCO 2 ölçülebilir. 18
19 Tonometrenin balonu 2,5 ml serum fizyolojik ile doldurulur ve bir saat sonra çevre mukoza ile dengelenen serum fizyolojik aspire edilir; ilk 1ml atılır (tüpte ölü boşluk) ve kalan 1,5 ml nin PCO 2 değeri kan gazı analizi ile hesaplanır. Eş zamanlı alınan kan gazı ile arteyel - HCO 3 değeri hesaplanır. Belirlenen PCO 2 ve arteryel HCO - 3 den Henderson Hasselbach denklemi ile phi hesaplanır (37) (Şekil 7). Şekil 7. phi nin Henderson- Hasselbach denklemi ile hesaplanması (37). 19
20 GEREÇ VE YÖNTEMLER Çalışmamıza, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Yerel Etik Kurulu ndan onay alınarak, tarihleri arasında Yoğun Bakım Ünitesi ne yatırılan 75 hasta alındı. Bütün hastalar, 18 yaşından büyük olup, en az 48 saat süreyle mekanik ventilasyona ihtiyacı vardı. Çalışma sırasında hemodinamik stabilite kriteleri olarak; 24 saat süreyle arteryel sistolik basınç <100 mmhg hipotansiyon epizodları ve kalp atım hızında (KAH) %10 dan fazla artış veya azalma olmaması alındı. Çalışma dışı bırakılma kriterleri: 1- Yoğun bakım ünitesinde 72 saatten daha uzun süredir bulunan hastalar, 2- Yoğun bakım ünitesine kabul edildiğinde ve son bir yıl içerisinde gastrointestinal sistem kanama öyküsü olanlar, 3- Üst gastrointestinal sistemden opere olan hastalar, 4- Son 72 saatte PPI, H 2 RA, antasit veya sukralfat tedavisi alan hastalar, 5-1 yıl önce peptik ülser öyküsü olan hastalar, 6- Son hafta içinde sistemik antikoagülan, yüksek doz oral kortikosteroid, trombolitik ajanların kullanımı öyküsü, 7- Hemodiyaliz gerektiren böbrek yetmezliği olan hastalar, 8- < L -1 trombositopenisi olan hastalar, 9- Hamile ve emziren kadınlar, 10- Proton pompa inhibitörlerine alerji öyküsü olan hastalar, 11- Enteral yoldan ilaç almasında sakınca olan hastalar, 20
21 12- Özgeçmişinde vagotomi olan, özofagus cerrahisi geçiren hastalar. Bütün hastaların demografik özellikleri, mortalite ve morbidite oranları, YBÜ de kalış süreleri kaydedildi. Hastalığın şiddetini değerlendirmek için Acute Physiologic and Chronic Health Evaluation II (APACHE II) ve Sequential Organ Failure Assessment (SOFA) skorlarından yararlanıldı (38,39). Bütün hastalar volüm kontrollü ventilasyon ile ventile edildi (Pruten Bennett 7200, Carsbad, CA). Fentanil ve midazolam infüzyonları ile analjezi ve sedasyon sağlandı. Hastaların ventilatör parametreleri, pozitif ekspirasyon sonu basınçları ve inspire edilen oksijen konsantrasyonları çalışma süresimce sabit tutuldu. Herhangi bir acil invaziv cerrahi girişim ve inotropik destek gereken hastalar, çalışma kapsamı dışında tutuldular. Bütün hastalara radial arter kanülü takılarak invaziv ortalama arteryel basınçları (OAB) monitorize edildi (arteryel line kit: Abbott, Monitoring Kit Transpac IV). Arteryel kan örnekleri alınarak, arteryel po 2, pco 2, HCO - 3 ( Medica Easy BloodGas, Massachusetts, USA) Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Merkez Laboratuvarı nda değerlendirildi. KAH ları monitorize edildi. Tüm olgulara gastrik tonometre yerleştirildi ve ph ölçümleri için saline tonometre (TRIP NGS Catheter, Tonometrics, Worchester. MA) kullanıldı. Tonometrik kateter, kullanıma hazır hale getirildikten sonra nazal yoldan mideye yerleştirildi ve radyolojik olarak yeri tespit edildi. Tonometrenin balonu 2,5 ml serum fizyolojik ile dolduruldu (Şekil 6). 60 dakikalık dengelenme süresinden sonra balondan çekilen ilk 1 ml boşaltıldıktan sonra geriye kalan 1,5 ml anaerop şartlarda pco 2 analizine gönderildi. Eş zamanlı olarak alınan arteryel - kanda HCO 3 tayini yapılarak Henderson-Hasselbach denklemi ile phi hesaplandı. Tonometrik kateter yerleştirilirken ciddi üst gastrointestinal kanamaya neden olunursa, olgunun çalışma kapsamı dışında bırakılması planlandı. Olgular rastgele 15 er kişiden oluşan 5 gruba ayrıldı. İlaçlar, çalışma hakkında bilgi sahibi olmayan hemşireler tarafından, 100 ml serum fizyolojik ile sulandırılarak, tonometrik kateter yoluyla hastalara verildi. Kontrol grubunda ise aynı yoldan sadece 100 ml serum fizyolojik verildi Grup K kontrol Grup O omeprazol 20 mg (Erbolin 20 mg kapsül. Biofarma İlaç Sanayi ve Tic. A.Ş. İstanbul. Türkiye) Grup P pantoprazol 40 mg (PANTO 40 mg tablet. İlsan İlaç ve Hammaddeleri Sanayi A. Ş. Kocaeli, Türkiye) 21
22 Grup E esomeprazol 20 mg (Nexium 20 mg tablet. AstraZeneca İlaç San ve Tic. Ltd. Şti. İstanbul, Türkiye) Grup R rabeprazol 20 mg (Pariet 20 mg tablet. Johnson and Johnson Sıhhi Malzeme Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. İstanbul, Türkiye) Tüm gruplarda ilaç verilmeden önce, ilaç verildikten 2, 4 ve 6 saat sonra mide ph ve volümleri tespit edildi. Mide ph ölçümleri, ph indikatör kağıdı (Universal-Indicator Paper 1-11) ile elde edildi. Eş zamanlı olarak olguların OAB, KAH leri saptandı. Hastalar, gastrointestinal hemoraji belirtileri olan, hematemez, melena, pozitif nazogastrik aspirat veya hemotekezya açısından takip edilip çalışma kapsamına alınmaması planlandı. Aşağıdakilerden en az biri belirlendiğinde, klinik olarak önemli kanama olarak değerlendirildi; üst gastrointestinal sistem kanamasından sonraki 24 saat içerisinde sistolik kan basıncının 20 mmhg düşmesi veya kalp atım hızının 20 atım/dk artması, hemoglabin konsantrasyonunun 2 mg/dl azalması. INR >1.5 ve/veya trombosit sayısının < L -1 ve/veya kontrol değerine göre PTT >2 ise koagülopati olarak tanımlanmaştır. İstatiksel değerlendirilme Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Bilgi İşlem Merkezi nin S0064 MINITAB (LİSANS no: WCP ) istatistik programı ile yapıldı. Numerik değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu Kolmogorov- Smirnov testi ile incelendi. Normal dağılıma uygun olan değişkenlere, gruplar arasındaki farklılığı araştırırken tek yönlü varyans analiz uygulandı. Gruplar arasında farklılık bulunduğunda bu farklılığı yaratan gruplar Tukey HSD ve Tamhane çoklu karşılaştırma testi ile araştırıldı. Normal dağılıma uygun olan değişkenlere tek yönlü varyans analizi uygulandı. Normal dağılıma uygun olmayan değişkenler için Kruskal Wallis testi uygulandı. Normal dağılım gösteren değişkenler ortalama ± standart sapma şeklinde, normal dağılım göstermeyen değişkenler ise medyan ( % 25-% 75 persantil) şeklinde gösterildi. Nitel değişkenler için ki-kare testi uygulandı. 22
23 BULGULAR Çalışmaya gruplar arasında cinsiyet dağılımı benzerlik gösteren, 38 i kadın (%50.7), 37 si erkek (%49.3) olan 75 hasta alındı (p=0.846). Gruplar arası yaş, cinsiyet, ağırlık, yoğun bakımda kalma süresi gibi demografik özelliklerin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı belirlendi. APACHE II ve SOFA skorları, Kruskall Walls testi ile karşılaştırıldığından gruplar arasında fark bulunamadı. Mortalite açısından gruplar arasında fark yoktu (Tablo 1 ). Tablo 1. Olguların yaş, ağırlık, cinsiyet, yoğun bakımda kalış süresi, APACHE II ve SOFA skorları açısından dağılımları Grup Yaş (Yıl)* Ağırlık (kg) * Cinsiyet (K/E) YBÜ kalış süresi(gün) * APACHE II Skoru** SOFA Skoru** Grup K 58.00± ± /6 6.67± (12-18) 6 (3-8) Grup O 58.00± ± /7 5.27± (12-17) 4 (2-7) Grup P 57.67± ± /9 6.87± (12-17) 4 (4-6) Grup E 59.07± ± /7 7.13± (12-16) 5 (4-7) Grup R 54.67± ± /8 6.53± (11-17) 5 (4-6) p K=Kadın, E=Erkek, YBÜ= Yoğun Bakım Ünitesi, APACHE II= Acute Physiologic and Chronic Health Evaluation II, SOFA= Sequential Organ Failure Assessment * ort±sd ** medyan ( % 25-% 75 persantil) 23
24 Ortalama Arteryel Basınç Değerlerinde Değişiklikler (mmhg) Başlangıç OAB değeri; kontrol grubunda (Grup K) 81.40± mmhg, omeprazol grubunda (Grup O) 85.27±7.986 mmhg, pantoprazol grubunda (Grup P) 88.27± mmhg, esomeprazol grubunda (Grup E) 89.27± mmhg, rabeprazol grubunda (Grup R) 90.27± mmhg olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.487). İlaç verildikten 2 saat sonraki OAB değerleri; kontrol grubunda (Grup K) 82.80± mmhg, omeprazol grubunda (Grup O) 83.27±8.198 mmhg, pantoprazol grubunda (Grup P) 88.00± mmhg, esomeprazol grubunda (Grup E) 87.13± mmhg, rabeprazol grubunda (Grup R) 87.33± mmhg olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.823). İlaç verildikten 4 saat sonraki OAB değerleri; kontrol grubunda (Grup K) 83.00± mmhg, omeprazol grubunda (Grup O) 83.53±8.079 mmhg, pantoprazol grubunda (Grup P) 86.67± mmhg, esomeprazol grubunda (Grup E) 88.93± mmhg, rabeprazol grubunda (Grup R) 87.87± mmhg olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.869). İlaç verildikten 6 saat sonraki OAB değerleri; kontrol grubunda (Grup K) 84.07± mmhg, omeprazol grubunda (Grup O) 85.20±8.205 mmhg, pantoprazol grubunda (Grup P) 86.67± mmhg, esomeprazol grubunda (Grup E) 88.80± mmhg, rabeprazol grubunda (Grup R) 88.23± mmhg olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.869) (Tablo 2) (Grafik 1). Tablo 2. Olguların ortalama arteryel basınç (mmhg) değerleri (ort±sd) Grup K Grup O Grup P Grup E Grup R Başlangıç 81.40± ± ± ± ± İlaç verildikten 2 saat sonra İlaç verildikten 4 saat sonra İlaç verildikten 6 saat sonra 82.80± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ±
25 Ortalama Arter Basıncı (mmhg) Grup K Grup O Grup P Grup E Grup R Zaman (saat) Grafik 1. Olguların ortalama arteryel basınç değerleri. Kalp Atım Hızı Değerlerindeki Değişiklikler (atım/dk) Başlangıç KAH değeri; kontrol grubunda (Grup K) ± atım/dk, omeprazol grubunda (Grup O) ± atım/dk, pantoprazol grubunda (Grup P) ± atım/dk, esomeprazol grubunda (Grup E) 93.00± atım/dk, rabeprazol grubunda (Grup R) 96.47± atım/dk olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.059). İlaç verildikten 2 saat sonraki KAH değeri; kontrol grubunda (Grup K) ± atım/dk, omeprazol grubunda (Grup O) ± atım/dk, pantoprazol grubunda (Grup P) ± atım/dk, esomeprazol grubunda (Grup E) ± atım/dk, rabeprazol grubunda (Grup R) 95.73± atım/dk olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.178). İlaç verildikten 4 saat sonraki KAH değeri; kontrol grubunda (Grup K) ± atım/dk, omeprazol grubunda (Grup O) ± atım/dk, pantoprazol grubunda (Grup P) ± atım/dk, esomeprazol grubunda (Grup E) ±
26 atım/dk, rabeprazol grubunda (Grup R) 93.40± atım/dk olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.196). İlaç verildikten 6 saat sonraki KAH değeri; kontrol grubunda (Grup K) ± atım/dk, omeprazol grubunda (Grup O) ± atım/dk, pantoprazol grubunda (Grup P) ± atım/dk, esomeprazol grubunda (Grup E) ± atım/dk, rabeprazol grubunda (Grup R) 97.20± atım/dk olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.574) (Tablo 3) (Grafik 2). Tablo 3. Olguların kalp atım hızı (atım/dk)ortalama değerleri (ort±sd) Grup K Grup O Grup P Grup E Grup R Başlangıç ± ± ± ± ± İlaç verildikten 2 saat sonra İlaç verildikten 4 saat sonra İlaç verildikten 6 saat sonra ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ±
27 Kalp Tepe Atımı (atım/dk) Grup K Grup O Grup P Grup E Grup R Zaman (saat) Grafik 2. Olguların kalp atım hızı değerleri PaO 2 (torr) Değerlerindeki Değişiklikler Başlangıç PaO 2 değeri; kontrol grubunda (Grup K) ± torr, omeprazol grubunda (Grup O) ± torr, pantoprazol grubunda (Grup P) ± torr, esomeprazol grubunda (Grup E) ± torr, rabeprazol grubunda (Grup R) ± torr olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.474). İlaç verildikten 2 saat sonraki PaO 2 değeri; kontrol grubunda (Grup K) ± torr, omeprazol grubunda (Grup O) ± torr, pantoprazol grubunda (Grup P) ±43097 torr, esomeprazol grubunda (Grup E) ± torr, rabeprazol grubunda (Grup R) ± torr olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.667). İlaç verildikten 4 saat sonraki PaO 2 değeri; kontrol grubunda (Grup K) 182,67± torr, omeprazol grubunda (Grup O) ± torr, pantoprazol grubunda (Grup P) 27
28 156.60± torr, esomeprazol grubunda (Grup E) ± torr, rabeprazol grubunda (Grup R) ± torr olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.529). İlaç verildikten 6 saat sonraki PaO 2 değeri; kontrol grubunda (Grup K) ± torr, omeprazol grubunda (Grup O) ± torr, pantoprazol grubunda (Grup P) ± torr, esomeprazol grubunda (Grup E) ± torr, rabeprazol grubunda (Grup R) ± torr olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.544) (Tablo 4) (Grafik 3). Tablo 4. Olguların PaO 2 (torr) ortalama değerleri (ort±sd) Grup K Grup O Grup P Grup E Grup R Başlangıç ± ± ± ± ± İlaç verildikten 2 saat sonra ± ± ± ± ± İlaç verildikten 4 saat sonra ± ± ± ± ± İlaç verildikten 6 saat sonra ± ± ± ± ±
29 Grup K Grup O Grup P Grup E Grup R PaO 2 (torr) Zaman (saat) Grafik 3. Olguların PaO 2 değerleri Gastrik İntramukozal ph Değerlerindeki Değişiklikler Başlangıç gastrik intramukozal ph değeri; kontrol grubunda (Grup K) 7.41±0.044, omeprazol grubunda (Grup O) 7.36±0.056, pantoprazol grubunda (Grup P) 7.37±0.108, esomeprazol grubunda (Grup E) 7.36±0.065, rabeprazol grubunda (Grup R) 7.37±0.084 olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.414). İlaç verildikten 2 saat sonraki gastrik intramukozal ph değeri; kontrol grubunda (Grup K) 7.40±0.053, omeprazol grubunda (Grup O) 7.36±0.058, pantoprazol grubunda (Grup P) 7.38±0.105, esomeprazol grubunda (Grup E) 7.38±0.090, rabeprazol grubunda (Grup R) 7.37±0.076 olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.714). İlaç verildikten 4 saat sonraki gastrik intramukozal ph değeri; kontrol grubunda (Grup K) 7.40±0.051, omeprazol grubunda (Grup O) 7.38±0.046, pantoprazol grubunda (Grup P) 7.39±0.089, esomeprazol grubunda (Grup E) 7.37±0.07, rabeprazol grubunda (Grup 29
30 R) 7.38±0.082 olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.856). İlaç verildikten 6 saat sonraki gastrik intramukozal ph değeri; kontrol grubunda (Grup K) 7.40±0.044, omeprazol grubunda (Grup O) 7.37±0.051, pantoprazol grubunda (Grup P) 7.39±0.097, esomeprazol grubunda (Grup E)7.37±0.060, rabeprazol grubunda (Grup R) 7.39±0.062 olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.597) (Tablo 5) (Grafik 4). Tablo 5. Olguların gastrik intramukozal ph ortalama değerleri (ort±sd) Grup K Grup O Grup P Grup E Grup R Başlangıç 7.41± ± ± ± ±0.084 İlaç verildikten 2 saat sonra 7.40± ± ± ± ±0.076 İlaç verildikten 4 saat sonra 7.40± ± ± ± ±0.082 İlaç verildikten 6 saat sonra 7.40± ± ± ± ±
31 7,52 7,50 7,48 7,46 7,44 Grup K Grup O Grup P Grup E Grup R İntramukozal ph 7,42 7,40 7,38 7,36 7,34 7,32 7,30 7,28 7,26 7, Zaman (saat) Grafik 4. Olguların phi değerleri Mide Volümü(ml) Değerlerindeki Değişiklikler Başlangıç mide volümü değeri; kontrol grubunda (Grup K) 68.00± ml, omeprazol grubunda (Grup O) 72.67± ml, pantoprazol grubunda (Grup P) 49.33± ml, esomeprazol grubunda (Grup E) 70.67± ml, rabeprazol grubunda (Grup R) 45.33± ml olarak saptanmış olup, karşılaştırıldıklarında aralarındaki fark anlamsız bulundu (p=0.234). İlaç verildikten 2 saat sonra, mide volümü değerleri karşılaştırıldığında gruplar arasında ileri derecede anlamlı fark saptandı (p=0.002). Tukey HSD çoklu karşılaştırma testi değerlendirmesinde mide volümü azalması açısından; Grup K ile O arasında fark olmadığı (p=0.093), fakat Grup K ile Grup P, E, R ile karşılaştırıldığında; Grup P, E, R nin mide volümünü Grup K ye göre anlamlı derecede azalttığı belirlendi (sırasıyla p=0.038, p=0.035, p=0.010). Grup O ile Grup P, E, R ile karşılaştırıldığında; Grup P, E, R nin mide volümünü Grup O ya göre anlamlı derecede azalttığı saptandı (sırasıyla p=0.040, p=0.030, p=0.010). 31
32 Grup P, E, R kendi aralarında karşılaştırıldığında aralarında fark olmadığı belirlendi (sırasıyla p=1.000, p=0.988, p=0.991). İlaç verildikten 4 saat sonra, mide volümü değerleri karşılaştırıldığında gruplar arasında ileri derecede anlamlı fark saptandı (p=0.0001). Tamhane çoklu karşılaştırma testi değerlendirmesinde mide volümü azalması açısından; Grup K ile O arasında fark olmadığı (p=0.988), fakat Grup K ile Grup P, E, R ile karşılaştırıldığında; Grup P, E, R nin mide volümünü Grup K ye göre anlamlı derecede azalttığı saptandı (sırasıyla p=0.006, p= , p=0.009). Grup O ile Grup P, E, R ile karşılaştırıldığında; Grup P, E, R nin mide volümünü Grup O ya göre anlamlı derecede azalttığı belirlendi (sırasıyla p=0.003, p=0.003, p=0.006). Grup P, E, R kendi aralarında karşılaştırıldığında aralarında fark olmadığı belirlendi (sırasıyla p=1.000, p=1.000, p=1.000). İlaç verildikten 6 saat sonra, mide volümü değerleri karşılaştırıldığında gruplar arasında ileri derecede anlamlı fark saptandı (p=0.0001). Tamhane çoklu karşılaştırma testi değerlendirmesinde mide volümü azalması açısından; Grup K ile O arasında fark olmadığı (p=0.772), fakat Grup K ile Grup P, E, R ile karşılaştırıldığında; Grup P, E, R nin mide volümünü Grup K ye göre anlamlı derecede azalttığı saptandı (sırasıyla p=0.002, p= , p=0.002). Grup O ile Grup P, E, R ile karşılaştırıldığında; Grup P, E, R nin mide volümünü Grup O ya göre anlamlı derecede azalttığı belirlendi (sırasıyla p=0.003, p=0.002, p=0.002). Grup P, E, R kendi aralarında karşılaştırıldığında aralarında fark olmadığı belirlendi (sırasıyla p=1.000, p=1.000, p=1.000) (Tablo 6) (Grafik 5). Tablo 6. Olguların mide volümü (ml) ortalama değerleri (ort±sd) Grup K Grup O Grup P Grup E Grup R Başlangıç 68,00±38,023 72,67±34,115 49,33±46,478 70,67±57,535 45,33±24,236 İlaç verildikten 2 saat sonra 66,00±35,416* 66,33±35,125** 36,00±34,237 35,67±23,969 31,00±17,748 İlaç verildikten 4 saat sonra 63,33±36,580* 52,67±24,339** 21,33±13,947 20,87±16,600 23,00±16,453 İlaç verildikten 6 saat sonra 62,33±37,743* 44,67±23,563** 15,00±9,820 13,93±13,035 14,00±11,212 * Grup K ile Grup P, E, R karşılaştırıldığında sırasıyla p=0.002, p=0.002, p=0.002 ** Grup O ile Grup P, E, R karşılaştırıldığında sırasıyla p=0.003, p=0.002, p=
ULCOREKS 40 mg Enterik Kaplı Tablet
ULCOREKS 40 mg Enterik Kaplı Tablet FORMÜLÜ: Her enterik kaplı tablet: 40 mg pantoprazole eşdeğer 45.1 mg pantoprazol sodyum seskihidrat ve boyar madde olarak; titanyum dioksit (E171) ve kinolin sarısı
DetaylıAPRAZOL 30 mg Mikropellet Kapsül
APRAZOL 30 mg Mikropellet Kapsül FORMÜLÜ: Her kapsülde mide asidine dayanıklı enterik kaplı mikropelletler halinde; Lansoprazol 30 mg Boyar madde olarak: Kinolin sarısı (E 104), İndigokarmin (E 132), Titandioksit
DetaylıHamilelik Döneminde İlaçların Farmakokinetiği ve Farmakodinamiği
Hamilelik Döneminde İlaçların Farmakokinetiği ve Farmakodinamiği İlaçlar hamilelik esnasında rutin olarak kullanılmaktadır. Kronik hastalığı olan (astım, diyabet, hipertansiyon, epilepsi, depresyon ve
DetaylıDÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ
DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın
DetaylıHasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.
Doç. Dr. Onur POLAT Hasar Kontrol Cerrahisi 1992 yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Hasar Kontrol Cerrahisi İlk aşama; Kanama ve kirlenmenin
Detaylı1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler.
1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler. Bunlar; absorbsiyon, dağılım; metabolizma (biotransformasyon) ve eliminasyondur. 2. Farmakodinamik faz:
DetaylıSunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV
Sunu planı NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON DOÇ. DR. HAKAN TOPAÇOĞLU İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Neden Endikasyonlar Kontrendikasyonlar Hasta seçilmesi Komplikasyonlar Solunum yetmezliği IMV
DetaylıYatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi
Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Dr. Ali Ayberk Beşen Başkent Üniversitesi Tıbbi Onkoloji BD Giriş Sitotoksik tedaviler herhangi
DetaylıFibrinolytics
ANTİPLATELET İLAÇLAR Fibrinolytics Adezyon Aktivasyon (agonist bağlanma) Agregasyon Aktivasyon (şekil değişikliği) Antiplatelet İlaçlar Antiplatelet ilaçlar Asetilsalisilik asit (aspirin) P2Y12 antagonistleri
DetaylıBir enterik kaplı tablet 40 mg pantoprazol eşdeğeri 45.1 mg pantoprazol sodyum seskihidrat içerir.
Pantpas 40 mg Enterik Kaplı Tablet Pantoprazol Formülü : Bir enterik kaplı tablet 40 mg pantoprazol eşdeğeri 45.1 mg pantoprazol sodyum seskihidrat içerir. Ayrıca boyar madde olarak; titanyum dioksit,
DetaylıYenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.
Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım
DetaylıLevosimendanın farmakolojisi
Levosimendanın farmakolojisi Prof. Dr. Öner SÜZER Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji AbD 1 Konjestif kalp yetmezliği ve mortalite 2 Kaynak: BM Massie et al, Curr Opin Cardiol 1996
DetaylıDEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018
DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018 GİRİŞ Demir ilaçları anemi tedavisinde (özellikle gebelerde ve çocuklarda) En sık 6 yaş altı çocuklarda
DetaylıPropiverin HCL Etki Mekanizması. Bedreddin Seçkin
Propiverin HCL Etki Mekanizması Bedreddin Seçkin 24.10.2015 Propiverin Çift Yönlü Etki Mekanizmasına Sahiptir Propiverin nervus pelvicus un eferent nörotransmisyonunu baskılayarak antikolinerjik etki gösterir.
DetaylıPediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları
[Çocuklarda Akılcı İlaç Kullanımı] Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları Ayşın Bakkaloğlu Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Pediatrik Nefroloji Ünitesi İlaç Metabolizması Esas organ
DetaylıZoladex LA 10.8 mg Depot (Subkütan Implant)
1 Zoladex LA 10.8 mg Depot (Subkütan Implant) 2 Prospektüs 3 Zoladex LA 10.8 mg Depot (Subkütan Implant) Steril,apirojen Formülü Beher Zoladex LA Subkütan implant, enjektör içinde, uygulamaya hazır, beyaz
Detaylıİlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri
İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 10.03.2009
DetaylıFORMÜLÜ Her kombinasyon ambalajında, liyofilize omeprazol içeren 1 flakon ve çözücü içeren 1 ampul bulunur.
LOSEC Enjektabl 40 mg steril apirojen flakon Yalnız intravenöz enjeksiyon şeklinde kullanılır. FORMÜLÜ Her kombinasyon ambalajında, liyofilize omeprazol içeren 1 flakon ve çözücü içeren 1 ampul bulunur.
DetaylıM. Cavidan ARAR, Alkin ÇOLAK, Turan EGE*, Sevtap Hekimoğlu Şahin, Bülent Yıldız, İlker Yıldırım, Nesrin Turan** Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi
M. Cavidan ARAR, Alkin ÇOLAK, Turan EGE*, Sevtap Hekimoğlu Şahin, Bülent Yıldız, İlker Yıldırım, Nesrin Turan** Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Kalp Damar
DetaylıİLAÇ ETKİLEŞİMLERİ. Amaç. Hastalık, yaralanma ya da cerrahi girişim sonrası ortaya çıkan ağrı ve diğer belirtileri ortadan kaldırmak
İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ İLAÇ İlaç, canlı hücrelerde oluşturduğu etki ile bir hastalığın teşhisini, iyileştirilmesi veya belirtilerinin azaltılması amacıyla tedavisini veya bu hastalıktan korunmayı mümkün kılan,
DetaylıYENİ ORAL ANTİKOAGÜLANLAR PROF. DR. TUFAN TÜKEK
YENİ ORAL ANTİKOAGÜLANLAR PROF. DR. TUFAN TÜKEK İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ABD Varfarin etkinliğinin kanıtlanmış olmasına rağmen suboptimal ve düşük kullanım oranı nedeniyle yeni oral antikoagülan
DetaylıKISA ÜRÜN BİLGİSİ. 4. KLİNİK ÖZELLİKLER 4.1 Terapötik endikasyonlar NIZORAL Ovül, akut ve kronik vulvovajinal kandidozun lokal tedavisinde kullanılır.
KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI NIZORAL 400 mg Ovül 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her bir ovül etkin madde olarak 400 mg ketokonazol içerir. Yardımcı maddeler: Bütil hidroksianizol
DetaylıKALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMİ
KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. TIBBİ ÜRÜNÜN ADI 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMİ Etkin madde: Her bir kapsül 20 mg Omeprazol içerir. Yardımcı maddeler: 20 numaralı şeker kürecikleri. şeker. mısır nişastası, hypromelloz,
DetaylıRomatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi
Kahramanmaraş 1. Biyokimya Günleri Bildiri Konusu: Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Mehmet Aydın DAĞDEVİREN GİRİŞ Fetuin-A, esas olarak karaciğerde
DetaylıKAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ
KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ 03-11-2009 Doku hipoperfüzyonu ve organ hasarı oluşturan, intravasküler volüm kaybının ilk tedavisi
DetaylıAKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015
AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu
Detaylı2- KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMİ Her tablet, 20 mg Pantoprazol e eşdeğer Pantoprazol sodyum içermektedir. Yardımcı maddeler için, Bkz. 6.
1- TIBBİ ÜRÜNÜN ADI PANDEV 20 mg ENTERİK KAPLI TABLET 2- KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMİ Her tablet, 20 mg Pantoprazol e eşdeğer Pantoprazol sodyum içermektedir. Yardımcı maddeler için, Bkz. 6.1 3 FARMASÖTİK
DetaylıKRİTİK HASTADA ORGAN KORUNMASINI NASIL SAĞLARIZ? Uzm.Dr. Ramazan KÖYLÜ Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği
KRİTİK HASTADA ORGAN KORUNMASINI NASIL SAĞLARIZ? Uzm.Dr. Ramazan KÖYLÜ Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği Kritik hasta: Fizyolojik olarak stabil olmayan, kliniğinin çok yakından takip
DetaylıGastrointestinal Sistem Kanamaları. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012
Gastrointestinal Sistem Kanamaları Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Etyoloji Klinik Üst GIS kanamaları Alt GIS kanamaları Tanı Tedavi Tanım Treitz
DetaylıGİRİŞ. Serebral Oksimetre (NIRS) kardiyak cerrahide beyin oksijen sunumunun monitörizasyonunda sıklıkla kullanılmaktadır
Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara Ayşegül Özgök, Ümit Karadeniz, Dilek Öztürk, Dilan Akyurt, Hija Yazıcıoğlu GİRİŞ Serebral Oksimetre (NIRS) kardiyak cerrahide beyin oksijen
DetaylıMagnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI
Magnezyum (Mg ++ ) MAGNEZYUM, KLOR VE METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Dr Ali Erhan NOKAY AÜTF Acil Tıp AD 2009 Büyük kısmı intraselüler yerleşimlidir Normal serum düzeyi: 1.5-2,5 meq/l Hücre içinde meydana gelen
DetaylıKronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ
Kronik Pankreatit Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Tanım Pankreasın endokrin ve ekzokrin yapılarının hasarı, fibröz doku gelişimi ile karakterize inflamatuvar bir olay Olay histolojik
Detaylı1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. VERTİN 16 mg Tablet 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM. Etkin madde: Betahistin dihidroklorür... 16 mg
KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI VERTİN 16 mg Tablet 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Betahistin dihidroklorür... 16 mg Yardımcı maddeler: Mannitol... 50 mg Yardımcı maddeler
DetaylıPERİOPERATİF ANEMİ. Dr. Hüseyin İlksen TOPRAK İnönü Ün. Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Rean AD
PERİOPERATİF ANEMİ Dr. Hüseyin İlksen TOPRAK İnönü Ün. Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Rean AD 1 SORU? Anemi Neden Önemli? 2 SORU? 3 İnsidans Önemi ANEMİ Tanı Tedavi 4 Anemi Nedir? WHO Hb < 13 g/dl Hb
DetaylıInternational Guidelines for Management of Severe Sepsis and Septic Shock: Dr. Merve Gü eş Öza dı
International Guidelines for Management of Severe Sepsis and Septic Shock: 2012 Dr. Merve Gü eş Öza dı 03.11.2015 Ta ı Sepsis; keli e olarak Yu a lıları kulla dığı putrid kokuş a de türetil iştir. The
DetaylıMultipl organ yetmezliği ve refrakter hipotansiyon
SEPSİS S VE TANI KRİTERLER TERLERİ Orhan ÇINAR Yrd.Doç.Dr..Dr. GATA Acil Tıp T p Anabilim Dalı XI. Acil Tıp Güz Sempozyumu Samsun 2010 Epidemiyoloji ABD de yılda 750.000 hasta Her gün 500 ölüm %20-50 mortalite
DetaylıİLAÇ ETKİNLİĞİ DİYETLE NASIL DÜZENLENİR? Doç. Dr. Aslı AKYOL MUTLU Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü
İLAÇ ETKİNLİĞİ DİYETLE NASIL DÜZENLENİR? Doç. Dr. Aslı AKYOL MUTLU Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İDEAL FARMAKOLOJİK TEDAVİ * Etkilerin spesifik olması * Aynı düzeyde öngörülebilir
DetaylıGİS KANAMALARI. Prof.Dr.Tayfun KARAHASANOĞLU
GİS KANAMALARI Prof.Dr.Tayfun KARAHASANOĞLU Ekim 2006 ÜST GİS KANAMASI GİS kanamalarının % 80 i Treitz ligamanının proksimali ETYOLOJİ Peptik ülser hastalığı Varisler Mallory-Weiss Eroziv gastrit Tümörler
DetaylıASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ. Prof. Dr. Tülin BEDÜK 2016
ASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ Prof. Dr. Tülin BEDÜK 2016 Herhangi bir çözeltinin asitliği veya bazlığı içindeki hidrojen iyonunun (H + ) konsantrasyonuna bağlıdır. Beden sıvılarının asit-baz dengesi
Detaylı4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI
4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI (Grup 1) Amaç: Cerrahinin genel prensipleri ile ilgili temel bilgilerin verilmesi ve çeşitli cerrahi hastalıkların özeliklerinin, uygulamalı olarak cerrahi hastaya
DetaylıArter Kan Gazı Değerlendirmesi. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı
Arter Kan Gazı Değerlendirmesi Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Asit-Baz Dengesine Farklı Yaklaşımlar Seifter JL: N Engl
DetaylıCerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu
Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Travma ve cerrahiye ilk yanıt Total vücut enerji harcaması artar Üriner nitrojen atılımı azalır Hastanın ilk resüsitasyonundan sonra Artmış
DetaylıOMEPRAZĠD 20 mg MĠKROPELLET KAPSÜL
OMEPRAZĠD 20 mg MĠKROPELLET KAPSÜL FORMÜL: Bir Omeprazid kapsül mide asitine dayanıklı enterik kaplı mikropelletler halinde 20 mg Omeprazol ve kapsül boyar maddesi olarak titanyum dioksit, indigotin, kinolin
DetaylıÇalışmaya dahil edilme kriterleri
Dr.TUĞBA YİĞİT Amaç Bu çalışmada; koroner arter baypas cerrahisi geçirecek hastalarda genel anesteziyle kombine yüksek torakal epidural analjezinin, genel anesteziyle karşılaştırıldığında hemodinamik parametreler
DetaylıÖğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O.
Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Kan Gazı Nedir? Kanın a s i t ve b a z d u r u m u n u b e l i r l e m e a m a c ı y l a kan gazı değerlerinin belirlenmesi gerekir. Ortaya çıkan
DetaylıULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU KLK-HAB-BES İlk yayın Tarihi : 15 Mart 2006 Revizyon No : 04 Revizyon Tarihi : 03 Ağustos 2012 İçindekiler A) Malnütrisyon
DetaylıMultipl Organ Yetmezliği Sendromu (MODS) Yrd.Doç.Dr. Burak Veli ÜLGER
Multipl Organ Yetmezliği Sendromu (MODS) Yrd.Doç.Dr. Burak Veli ÜLGER Kritik hastaları sakatlık ve ölüme götüren önemli bir klinik durumdur. Hemodinamik bir düzensizliktir. Çoklu organ yetmezliğinin patofizyolojisindeki
DetaylıŞok hastasına yaklaşım, kan ve sıvı resüsitasyonu. Dr. Murat ORAK Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı
Şok hastasına yaklaşım, kan ve sıvı resüsitasyonu Dr. Murat ORAK Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Şok; kan dolaşımı ve doku perfüzyonunun azalması sonucu, Oksijen ve diğer hayati
DetaylıGEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI
GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan
DetaylıOlgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları
Sunum planı Olgularla Kan Gazı Değerlendirilmesi Dr. Ayhan ÖZHASENEKLER Acil Tıp Uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi Neden Arteryel Kan Gazı ( AKG)? Değerlendirilen Parametreler Neler? Asit-Baz Dengesi
DetaylıTENOX KAPSÜL. FORMÜLÜ : Her kapsül 20 mg Tenoksikam içerir. Kapsül boyası olarak; Titanyum dioksit ve Tartrazin kullanılmıştır.
TENOX KAPSÜL FORMÜLÜ : Her kapsül 20 mg Tenoksikam içerir. Kapsül boyası olarak; Titanyum dioksit ve Tartrazin kullanılmıştır. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ : Farmakodinamik Özellikleri Tenoksikam kuvvetli
DetaylıDOZ hastada belli bir zamanda, beklenen biyolojik yanıtı oluşturabilmek için gerekli olan ilaç miktarıdır.
DOZ hastada belli bir zamanda, beklenen biyolojik yanıtı oluşturabilmek için gerekli olan ilaç miktarıdır. 1. Etkisiz Doz 2. Terapötik Doz ( Efektif Doz, Tedavi Dozu) 3. Toksik Doz 4. Letal Doz Terapötik
DetaylıFARMAKOKİNETİK. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN
FARMAKOKİNETİK Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN 2 İlaç Vücuda giriş Oral Deri İnhalasyon Absorbsiyon ve Doku ve organlara Dağılım Toksisite İtrah Depolanma Metabolizma 3 4 İlaçların etkili olabilmesi için, uygulandıkları
DetaylıOFF-PUMP KORONER ARTER BYPASS GREFT CERRAHİSİ İÇİN YÜKSEK FEMORAL BLOK YÖNTEMİ
OFF-PUMP KORONER ARTER BYPASS GREFT CERRAHİSİ İÇİN YÜKSEK TORAKAL EPİDURAL ANESTEZİ VE FEMORAL BLOK YÖNTEMİ A.DOSTBİL*, H.BAŞEL**, Ö.TEKİN***, M.ÇELİK*, A.AHISKALIOĞLU*, AF.ERDEM* *ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
DetaylıLokal Anestetikler ve Lokal Anestezi
Plan Lokal Anestetikler ve Lokal Anestezi Dr. Cenker EKEN AÜTF Acil Tıp Anabilim Dalı Farmakoloji ve patofizyoloji Endikasyonlar Lokal anestezik ajanlar Lokal anestezi Giriş Halstead WS: Practical comments
DetaylıRABELİS ENTERİK KAPLI TABLET 20 mg
RABELİS ENTERİK KAPLI TABLET 20 mg FORMÜLÜ Her bir enterik kaplı tablet 20 mg rabeprazol sodyum içerir. Yardımcı madde olarak sodyum stearil fumarat, mannitol, boyar madde olarak sarı demir oksit ve titanyum
DetaylıKasık Komplikasyonları ve Yönetimi. Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler
Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler Femoral Komplikasyonlar External kanama ve hematom (%2-15) Psödoanevrizma (%1-5) Retroperitoneal hematom (
DetaylıÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir.
ÜRÜN BİLGİSİ 1. ÜRÜN ADI ETACİD % 0,05 Nazal Sprey 2. BİLEŞİM Etkin madde: Mometazon furoat 50 mikrogram/püskürtme 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ETACİD erişkinler, adolesanlar ve 6-11 yaş arasındaki çocuklarda
DetaylıAsit Baz Dengesi Hedefler
KAN GAZI Hedefler asit-baz dengesini tanımlamakta kullanılan bazı temel terimler hangi bozukluğun mevcut olduğunu hızlıca belirleme uygun kompanzasyon var mı ayırıcı tanıyı yapmak Asit Baz Dengesi Tanımlar
DetaylıYOĞUN BAKIM EKİBİNDE HEMŞİRE VE HASTA BAKIMI BURCU AYDINOĞLU HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
YOĞUN BAKIM EKİBİNDE HEMŞİRE VE HASTA BAKIMI BURCU AYDINOĞLU HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ 2007 Yoğun Bakım Üniteleri Hasta bakımının en karmaşık Masraflı Teknoloji ile içiçe Birden fazla organı ilgilendiren
DetaylıAkut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012
Akut Mezenter İskemi Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Anatomi Etyoloji/Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Giriş Tüm akut mezenter iskemi
DetaylıKULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.
KULLANMA TALİMATI GASTEROL 40 mg Film Tablet GASTEROL 40 mg film tablet Ağızdan alınır. Etkin madde: Her bir tablet 40 mg famotidin içerir. Yardımcı maddeler: Nişasta, Mikrokristalin selüloz, Talk, Magnezyum
Detaylı27/04/16. Sunu Planı YANIKLI NON-SEPTİK HASTADA VOLÜM REPLASMANI. Patofizyoloji. Patofizyoloji. Yanık tipleri Patofizyoloji Volüm Replasmanı
Sunu Planı YANIKLI NON-SEPTİK HASTADA VOLÜM REPLASMANI Selim TURHANOĞLU Mustafa Kemal Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Yanık tipleri Volüm Replasmanı Hesaplanması Uygulanması Takibi
DetaylıDiyaliz hastalarında morbidite ve mortalite oranı genel populasyondan kat daha yüksektir.*
GİRİŞ Diyaliz hastalarında morbidite ve mortalite oranı genel populasyondan 10-20 kat daha yüksektir.* Çok sayıda çalışmada hemodiyaliz dozu ile morbidite ve mortalite arasında anlamlı ilişki saptanmıştır.
DetaylıGASTRİN. Klinik Laboratuvar Testleri
GASTRİN Kullanım amacı: Pernisiyöz anemi, kronik atrofik gastrit, Zollinger Ellison sendromu ve gastrinoma gibi hastalık olasılıklarının değerlendirilmesi amacıyla kullanılır. Genel bilgiler: En önemli
DetaylıÜRÜN BİLGİSİ. 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ALZAMED hafif ve orta şiddette Alzheimer tipi demansın semptomatik tedavisinde endikedir.
ÜRÜN BİLGİSİ 1. ÜRÜN ADI ALZAMED 5 mg Film Tablet 2. BİLEŞİM Etkin madde: Donepezil hidroklorür 5 mg 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ALZAMED hafif ve orta şiddette Alzheimer tipi demansın semptomatik tedavisinde
DetaylıİLERİ KARDİYAK YAŞAM DESTEĞİ KURSU ASİT-BAZ DENGESİ VE KAN GAZI ANALİZİ
İLERİ KARDİYAK YAŞAM DESTEĞİ KURSU ASİT-BAZ DENGESİ VE KAN GAZI ANALİZİ AMAÇ: Katılımcıların bu sunumun sonunda kan gazı ve asit baz dengesi ile ilgili bilgilerini artırmaları amaçlanmıştır. HEDEFLER:
DetaylıSEPSİSTE YENİ TANIMLAMALAR NE DEĞİŞTİ? Doç. Dr. Murat Hakan Terekeci
SEPSİSTE YENİ TANIMLAMALAR NE DEĞİŞTİ? Doç. Dr. Murat Hakan Terekeci Sepsis enfeksiyona bağlı oluşan günümüzde sık karşılaşılan ve ciddi mortalitesi olan bir durum. -Yaşlı nüfus sayısında artma -İmmünbaskılı
DetaylıYoğun Bakım Ünitesinde Yatan Ventilatörle İlişkili Pnömonili Hastalarda Serum C-Reaktif Protein, Prokalsitonin, Solubl Ürokinaz Plazminojen Aktivatör Reseptörü (Supar) Ve Neopterin Düzeylerinin Tanısal
DetaylıFizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.
Fizyoloji Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri Dr. Deniz Balcı deniz.balci@neu.edu.tr Ders İçeriği 1 Vücut Sıvı Bölmeleri ve Hacimleri 2 Vücut Sıvı Bileşenleri 3 Sıvıların Bölmeler Arasındaki HarekeF Okuma
DetaylıPULMONER HİPERTANSİYONUN. Prof Dr Sait Karakurt Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ana Bilim Dalı
PULMONER HİPERTANSİYONUN YBÜ de TEDAVİSİ Prof Dr Sait Karakurt Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ana Bilim Dalı YBÜ-pulmoner hipertansiyon PULMONER VENÖZ HİPERTANSİYON
DetaylıKronik Zeminde Akut Karaciğer Yetmezliği
Kronik Zeminde Akut Karaciğer Yetmezliği Prof. Dr. Birol ÖZER Başkent Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı 1. Türkiye-Azerbaycan Ortak Hepatoloji Kursu, İstanbul, 2015 Tanım Kronik karaciğer hastalığı
DetaylıRENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ
RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ 20.05.2010 Giriş I Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden
DetaylıIX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik
DetaylıDağılımı belirleyen primer parametre plazma proteinlerine bağlanma oranıdır.
DAĞILIM AŞAMASINI ETKİLEYEN ÖNEMLİ FAKTÖRLER Dağılımı belirleyen primer parametre plazma proteinlerine bağlanma oranıdır. Bu bağlanma en fazla albüminle olur. Bağlanmanın en önemli özelliği nonselektif
DetaylıPROSPEKTÜS BECOVİTAL YUMUŞAK KAPSÜL
PROSPEKTÜS BECOVİTAL YUMUŞAK KAPSÜL FORMÜLÜ : Bir Yumuşak Kapsül ; B 1 vitamini 15 mg B 2 vitamini 15 mg B 6 vitamini 10 mg B 12 vitamini 10 mcg Nikotinamid 50 mg Kalsiyum Pantotenat 25 mg D-Biotin 0.15
DetaylıPulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE):
Pulmoner Emboli Profilaksisi Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD m Pulmoneremboli(PE): Bir pulmonerartere kan pıhtısının yerleşmesi Distaldeki akciğer parankimine kan sağlanaması Giriş Tipik
DetaylıMETABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS
METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS Aerobik Antrenmanlar Sonucu Kasta Oluşan Adaptasyonlar Miyoglobin Miktarında oluşan Değişiklikler Hayvan deneylerinden elde edilen sonuçlar dayanıklılık antrenmanları
DetaylıPeptik Ülser Kanamasında Tedavi Yaklaşımı
Peptik Ülser Kanamasında Tedavi Yaklaşımı Plasebo? H 2 RA? PPİ? H.pilori eradikasyonu? Endoskopik tedavi? Prof.Dr. Ömer ŞENTÜRK 1 2 Her 100 000 yatıştan 10-50 üst gis kanama En sık neden p.ülser Mortalite
DetaylıKISA ÜRÜN BİLGİSİ. Uygulama şekli: Az miktarda su ile seyreltilerek ya da seyreltilmeden yutulmaksızın gargara yapılır.
KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI: DİCLORAL gargara 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her 1 ml 0,74 mg diklofenak (serbest asit şeklinde) içerir. Yardımcı madde(ler): Yardımcı
DetaylıToksisiteye Etki Eden Faktörler
Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksik etki (toksisite) Tüm ksenobiyotiklerin biyolojik sistemlerde oluşturdukları zararlı etki. 2 Kimyasal Madde ile İlgili Faktörler Bir kimyasal maddenin metabolizmasında
DetaylıTabletler çiğnenmeden yeterli miktarda sıvı, örneğin bir bardak su ile yutulmalıdır.
KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI DEBRİDAT tablet 100 mg 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her bir tablet 100 mg Trimebutin Maleat içerir. Yardımcı maddeler: Laktoz monohidrat
DetaylıOtakoidler ve ergot alkaloidleri
Otakoidler ve ergot alkaloidleri Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 Antihistaminikler 2 2 1 Serotonin agonistleri, antagonistleri, ergot alkaloidleri 3 3 Otakaidler Latince "autos" kendi, "akos"
DetaylıII. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR:
II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: I- TEMEL BİLİMLER Anesteziye Giriş: Anestezide Fizik Kurallar Temel Monitörizasyon Medikal Gaz Sistemleri Anestezi Cihazı Vaporizatörler Soluma sistemleri,
DetaylıDİGİTOKSİN Folia Digitalis denilen, Avrupada orman altlarında yetişen Digitalis purpurea
DİGİTOKSİN Folia Digitalis denilen, Avrupada orman altlarında yetişen Digitalis purpurea (Scrophulariaceae) bitkisinin yapraklarından elde edilen sekonder heterozite Digitoksin adı verilir. D.purpurea
DetaylıKan Gazı. Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi. II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta
Kan Gazı Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta Normal Değerler ph 7.35-7.45 (ort. 7.40) ph 7.35 ise Asidoz 7.45 ise Alkaloz ph
DetaylıU.Topuz, T.Akbulak, T.Altunok, G.Uçar, K.Erkanlı, İ.Bakır İstanbul Mehmet Akif Ersoy GKDC Eğ. Ar. Hastanesi
U.Topuz, T.Akbulak, T.Altunok, G.Uçar, K.Erkanlı, İ.Bakır İstanbul Mehmet Akif Ersoy GKDC Eğ. Ar. Hastanesi Tarihçe Tarihsel olarak ilk extrakorporeal dolaşım ve kardiyopulmoner bypas(kbp)larda prime volumu
Detaylı: Her bir tablette, 16 mg betahistin dihidroklorür içerir.
VERTİN 16 mg Tablet Ağızdan alınır Etkin madde Yardımcı maddeler : Her bir tablette, 16 mg betahistin dihidroklorür içerir. : Mikrokristalize selüloz, mannitol, sitrik asit monohidrat, susuz kolloidal
DetaylıYrd. Doç. Dr. Murat Sarıtemur Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD 2014
Yrd. Doç. Dr. Murat Sarıtemur Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD 2014 Neden kan gazı analizi? Oksijenizasyon ve ventilasyonun değerlendirilmesi Asit-baz dengesini değerlendirmek ph / P a CO
Detaylıİskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ
İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki
DetaylıASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK
ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık
DetaylıASİD BAZ DENGESİ. Prof Dr Salim Çalışkan
ASİD BAZ DENGESİ Prof Dr Salim Çalışkan H + ve ph Normal kan [H + ] 40 nmol/l Tampon mekanizmalar ile dar limitlerde tutulur (±5) ph = - log [H + ] = - log [40±5] = 7.40 ± 0.05 ph için kritik limitler
DetaylıİLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL
İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL Vücudun İlaçlara Etkisi (Farmakokinetik Etkiler) Farmakokinetik vücudun ilaca ne yaptığını inceler. İlaçlar etkilerini lokal veya sistematik
DetaylıPERİTON DİYALİZ HASTALARINDA SIVI KONTROLÜ
PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA SIVI KONTROLÜ LALE AKKAYA Periton Diyaliz Hemşiresi CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA HASTANESİ 25. ULUSAL BÖBREK HASTALIKLARI DİYALİZ VE TRANSPLANTASYON HEMŞİRELİĞİ
DetaylıSEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER
SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER Siren SEZER, Şebnem KARAKAN, Nurhan ÖZDEMİR ACAR. Başkent Üniversitesi Nefroloji Bilim
DetaylıÖzel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!
Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta Verimi Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!
DetaylıTreitz ligamanı altından köken alan akut veya kronik kanamalar. Tüm GIS kanamalarının %10-20 sini oluşturur.
Treitz ligamanı altından köken alan akut veya kronik kanamalar Tüm GIS kanamalarının %10-20 sini oluşturur. Hemodinami daha stabil Ortostatik değişiklik daha az (%19 vs.%35) Daha az kan trans. ihtiyacı
DetaylıSerap Kalaycı, Halide Oğuş, Elif Demirel, Füsun Güzelmeriç, Tuncer Koçak
Koroner Arter Bypass Greftleme Operasyonlarında Esmolol Hidroklörür ve Magnezyum Sülfatın Laringoskopi ve Trakeal Entubasyona Bağlı Hemodinamik Yanıta Etkileri Serap Kalaycı, Halide Oğuş, Elif Demirel,
DetaylıBu Ünitede; Şokun Tanımı Fizyopatoloji Şokta sınıflandırma Klinik Özellikler Tedavi anlatılacaktır
Doç. Dr. Onur POLAT Bu Ünitede; Şokun Tanımı Fizyopatoloji Şokta sınıflandırma Klinik Özellikler Tedavi anlatılacaktır Öğrenim Hedefleri; Şokun genel tanımını Şoktaki genel fizyopatoloji ve kompanzasyon
DetaylıASETOMİNOFEN ZEHİRLENMELERİ UZ. DR. MEHMET YİĞİT SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ «
ASETOMİNOFEN ZEHİRLENMELERİ UZ. DR. MEHMET YİĞİT SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ « Sunum planı Epidemiyoloji Farmakokinetik Klinik özellikler Tanı Tedavi Sonuç Epidemiyoloji
Detaylı