KRONİK BÖBREK YETERSİZLİĞİ TANISI ALAN ÇOCUK HASTALARIMIZIN İLK BAŞVURU ANINDAKİ KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KRONİK BÖBREK YETERSİZLİĞİ TANISI ALAN ÇOCUK HASTALARIMIZIN İLK BAŞVURU ANINDAKİ KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİ"

Transkript

1 T.C. DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI KRONİK BÖBREK YETERSİZLİĞİ TANISI ALAN ÇOCUK HASTALARIMIZIN İLK BAŞVURU ANINDAKİ KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİ (Uzmanlık Tezi) Dr. Nurcan BEYAZIT (Tez Yöneticisi) Prof. Dr. Aydın ECE DİYARBAKIR 2009

2 I İÇİNDEKİLER KONULAR SAYFA İçindekiler I Teşekkür..ll Kısaltmalar.....lll Tablo ve Şekil Listesi.... lv Giriş ve Amaç Genel Bilgiler Materyal ve Metot Bulgular Tartışma Sonuçlar Özet Abstract Kaynaklar

3 II TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimim süresince bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım değerli hocalarım; Anabilim Dalı Başkanımız Prof. Dr. Mehmet Ali TAŞ, tezimin her aşamasında büyük katkı ve desteği olan Prof. Dr. Aydın ECE, diğer hocalarım Prof. Dr. Kenan HASPOLAT, Prof. Dr. Fuat GÜRKAN, Doç. Dr. Mehmet BOŞNAK, Prof. Dr. Celal DEVECİOĞLU, Prof. Dr. Murat SÖKER, Prof. Dr. Ahmet YARAMIŞ, Prof. Dr. Mehmet KERVANCIOĞLU, Doç. Dr. Bünyamin DİKİCİ, Doç. Dr. Selahattin KATAR, Doç. Dr. Fatma ÇELİK, Yrd. Doç. Dr. Ayfer GÖZÜ, Yrd. Doç. Dr. M.Nuri ÖZBEK, Yrd. Doç. Dr. Selvi KELEKÇİ, Yrd. Doç. Dr. Sultan MENTEŞ ECER ve Yrd. Doç. Dr. Mustafa TAŞKESEN e teşekkür ederim. Uzmanlık eğitimimin her aşamasında ve hayatım boyunca her konuda desteklerini esirgemeyen aileme, tüm doktor, hemşire ve personel çalışma arkadaşlarıma, asistanlığım ve tez çalışmam sırasında gösterdiği destek için eşim Ünal a ve biricik oğlum Deniz e teşekkür ederim. Dr. Nurcan BEYAZIT Diyarbakır 2009

4 III KISALTMALAR ABY: Akut böbrek yetmezliği ANZDATA: Avusturalya-Yeni Zelanda kayıt raporu EDTA: European Dialysis and Transplant Association EPO: Eritropoetin GFR: Glomeruler filtrasyon hızı GN: Glomerülonefrit HD: Hemodiyaliz IPD: İntermittan(aralıklı) periton diyalizi KBH: Kronik böbrek hastalığı KBY: Kronik böbrek yetmezliği NIPD: Nokturnal(gece) intermitan(aralıklı) periton diyalizi NKF-DOQI: National Kidney Foundation Dialysis Outcome Quality Initiative PD: Periton diyalizi PN: Pyelonefrit rhgh: Rekombinant insan büyüme hormonu ROD: Renal osteodistrofi RRT: Renal replasman tedavisi SAPD: Sürekli ayaktan periton diyalizi SDBY: Son dönem böbrek yetmezliği SSPD: Sürekli siklik periton diyalizi TND: Türk Nefroloji Derneği TUPEPD: Türk Pediatrik Peritoneal Diyaliz Çalışma Grubu USRDS: United States Renal Data System VUR: Vezikoüreteral reflü

5 IV TABLO VE ŞEKİL LİSTESİ TABLO LİSTESİ Sayfa no Tablo 1. NKF-K/DOQI Sınıflandırmasına Göre KBH Evreleri Tablo 2. Ülkemizde 2002 Yılı Sonu İtibariyle Renal Replasman Tedavisi Alan Pediatrik SDBY Olgularının Etyolojik Dağılımı Tablo 3. Ülkemizde 2002 Ve 2003 Yılında Yeni Saptanan Pediatrik SDBY Olgularının Etyolojik Dağılımı Tablo 4. Çocuklarda KBY Nedenleri(Yüzde olarak) (ABD, Kuzey Amerika,Almanya)...7 Tablo 5. Kronik böbrek yetmezliği sürecinde rol oynadığı düşünülen peptitler..9 Tablo 6. Böbrek Yetmezliğinde Biriken Bazı Solütler ve Molekül Ağırlıkları (MA, Dalton) Tablo 7. Akut-Kronik Böbrek Yetmezliği Ayırımında Kronik Böbrek Yetmezliği Lehine Olan Bulgular Tablo 8. Hemodiyaliz ve Periton Diyalizinin Karşılaştırılması Tablo 9. Hemodiyaliz ve Periton Diyalizinin Tercih Edileceği Durumlar...33 Tablo 10. Diyaliz Tedavisinin KBY Semptomlarına Etkisi.. 34 Tablo 11. Kronik Diyaliz Tedavisine Başlamak İçin Mutlak Endikasyonlar...35 Tablo 12. Kronik Böbrek Yetmezliği ile Takip Edilen Hastaların; KBY Süresi ve Hastanemizde Toplamda İzlem Süreleri Tablo 13. Hastalık Başlama Yaşının 5 Yaş ve Altı ile 5 Yaş Üstü Kız ve Erkeklerde Dağılımı..40 Tablo 14. Tüm Hastaların Cinsiyet ve Yaş Dağılımı..41 Tablo 15. KBY Hastalarının Etyolojik Dağılımı Tablo 16 NKF-K/DOQI Sınıflandırmasına Göre Hastalarımızın KBH EvrelerineGöre Dağılımı..42 Tablo 17. Başvuru Sırasındaki Sistolik Kan Basıncı Değerleri Tablo 18. Hastaların İlk Başvuru Diyastolik Kan Basıncı Değerleri Tablo 19. Tüm Hastaların Cinsiyete Göre Boy Persantilleri.43 Tablo 20. Hastaların 5 Yaş ve Altı ile 5 Yaş Üstüne Göre Boy Persantilleri...43

6 V Tablo 21. Tüm Hastaların Cinsiyete Göre Ağırlık Persentilleri Dağılımı...44 Tablo 22. Hastaların 5 yaş ve Altı ile 5 Yaş Üstüne Göre Ağırlık Persantilleri...44 Tablo 23. Hastaların İlk Başvuru Bulguları Tablo 24. Hastalık Başlama Yaşı ve Hastaların Yaşlarının (5 yaş ve altı ile 5 yaş üstü) İlk Başvuru Bulgularla Karşılaştırılması.. 45 Tablo 25. Hastaların Başvuru Renal USG Bulguları..46 Tablo 26. Hastaların İlk Başvurudaki İdrar Mikroskobik Bulguları..46 Tablo 27. Hastaların İlk Başvuru Bulguları...47 Tablo 28. Hastaların İlk Başvurudaki Laboratuar Değerleri..47 Tablo 29. Hastaların İlk Başvuru ve İzlem Sonrası Ortalama Üre Kreatinin ve GFR Değerleri...48 ŞEKİL LİSTESİ Sayfa no Şekil 1. Hastaların Cinsiyetine Göre Yüzde Dağılımları Şekil Yılında 0-19 Yaşları Arasındaki Hastaların Son Dönem Böbrek Yetmezliğinin (SDBY) Dünyadaki İnsidans (Solda) ve Prevalans (Sağda) Sıklığı...50

7 1 GİRİŞ VE AMAÇ Kronik böbrek yetmezliği (KBY), Glomerüler filtrasyon hızı (GFH) nda geri dönüşümsüz azalmadır. Bu azalma sonucu böbreğin sıvı-solüt dengesini ayarlama ve metabolik-endokrin fonksiyonlarında kronik ve ilerleyici bozulma hali olarak tanımlanır. Altta yatan neden ne olursa olsun KBY zaman içinde ilerleyici ve geri dönüşümsüz nefron kaybının bir sonucu olarak son dönem böbrek yetmezliğine (SDBY) ilerler (1, 2). Kronik böbrek yetmezliği çocukluk çağının nadir görülen bununla birlikte kısmen önlenebilen ve kısmen de tedavi edilebilen bir hastalığıdır. Hastalığın prognozu gelişen ciddi sistemik komplikasyonlardan dolayı kötüdür. Her geçen gün artan sayıda hastada gözlenen son dönem böbrek yetmezliği tedavisi çok pahalı olan ölümcül bir durumdur (3). Çocuklarda KBY konjenital, edinsel veya metabolik böbrek hastalıklarına bağlı olabilir ve altta yatan neden hastanın KBY ilk tespit edildiğindeki yaşıyla yakın korelasyon gösterir. Beş yaşından küçük çocuklarda KBY en sık, renal hipoplazi, displazi ve/veya obstrüktif üropati gibi konjenital bozukluklara bağlıdır. Beş yaşından sonra, edinsel hastalıklar (çeşitli glomerülonefrit tipleri) ve kalıtımsal hastalıklar (Ailesel juvenil nefrofitizis, Alport sendromu) daha sık görülür. Metabolik hastalıklarla ilişkili KBY (Sistinoz, Hiperoksalüri) ve bazı kalıtsal hastalıklar (Polikistik böbrek hastalığı) tüm çocukluk çağı boyunca görülebilir (4). Çocukluk çağında son dönem böbrek yetmezliği tedavisindeki güncel gelişmeler ve böbrek naklindeki konusundaki ilerlemeler bu hastaların ortalama yaşam sürelerini belirgin şekilde uzatmıştır. Son dönem böbrek yetmezliği olan çocukların, erişkin hayata kronik böbrek yetmezliğine ait komplikasyonları mümkün olduğu kadar az oranda taşıyarak ulaşmaları hedeflenmekte ve onların üretici birer erişkin olmaları planlanmaktadır (4). Çalışmamızda, KBY li çocuk olgularda KBY etyolojisi, ilk tanı yaşı, hastalığın süresi, ilk tanı anındaki laboratuar bulguları, görüntüleme bulguları, tansiyon değerleri, büyüme gelişme gerilikleri değerlendirilmiştir.

8 2 GENEL BİLGİLER KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ 1. TANIMI Kronik böbrek hastalığı (KBH), böbrek fonksiyonlarının ilerleyici ve geri dönüşümsüz olarak uzun süreli kaybıdır. Böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılan serum kreatinin değer artışı ya da glomerüler filtrasyon hızının (GFR) azalması genellikle nefron sayısının % 50 den fazlasının kaybı ile olur (5). ABD nin Ulusal Böbrek Vakfının NKF-K/DOQI alt grubu, 2002 yılında KBH tanımı için 2 kriter belirlemiştir (2). Bunlar; 1. GFR azalsın ya da azalmasın, 3 ay ve daha uzun süre devam eden böbreğin yapısal veya işlevsel bozukluğuna bağlı kan ve idrar kompozisyonunda anormallik, görüntüleme testlerinde anormallik, böbrek biyopsisinde anormallik bulgularından bir veya daha fazlasının olması. 2. GFR nin 3 ay ve daha uzun süre ile 60 ml/dk/1.73m 2 den az olmasıdır. Kronik böbrek yetmezliği (KBY), çeşitli hastalıklara bağlı olarak nefronların ilerleyici ve geri dönüşümsüz kaybı ile karakterize bir sendromdur. Glomeruler filtrasyon hızındaki (GFR) azalmanın süresi 3-6 aydan daha uzundur. GFR, genellikle yıllar içinde giderek azalır ve bu azalma, altta yatan nedene göre büyük değişiklik gösterir. Böbrek yetersizliği olan bir olguda; üç aydan uzun süren azotemi, uzun süreli üremik belirti ve bulgular, renal osteodistrofi belirti ve bulguları, anemi, hiperfosfatemi, hipokalsemi, idrar sedimentinde geniş silendirler ve radyolojik incelemelerde bilateral küçük böbrekler kronik hastalık göstergeleridir. Bu özellikler KBY ni akut böbrek yetmezliğinden ayırır (6). Kronik böbrek yetmezliğinin erken evresinde sadece böbreğin fonksiyonel rezervinde azalma vardır. Böbreğin ekskresyon, biosentetik ve düzenleyici fonksiyonları genellikle iyi olduğu için klinik belirti veya bulgu yoktur. Orta evrede, yani böbrek yetersizliğinde azotemi oluşur ve bazı klinik belirtiler ortaya çıksa da (anemi gibi) hastalar genellikle asemptomatiktir. Ancak, enfeksiyon, hipovolemi, tıkanıklık veya nefrotoksik ilaç kullanımı gibi araya giren akut stresler hastayı hızla üremik tabloya sokar. Geri dönebilen faktörlerin giderilmesi ile hasta sıklıkla eski durumuna döner. İleri evreye ulaşmış böbrek

9 3 yetmezliğinde GFR ml/dk/1.73 m 2 nin altına düşmüştür. Böbreğin ekskresyon, biyosentez ve düzenleyici fonksiyonlarının büyük ölçüde bozulması, klinik belirti ve bulguların (sürekli halsizlik, nokturi, kemik ağrıları gibi) ortaya çıkmasına neden olur. Son dönem böbrek yetmezliğinde, böbrek fonksiyonlarının ileri derecede kaybı sonucunda giderek artan azotemi ve hemen hemen her organ sistemi ile ilgili belirti ve bulgular ortaya çıkar. Terminal dönemde ortaya çıkan bu klinik sendrom, üremi olarak tanımlanır (6). NKF-K/DOQI, Kronik böbrek hastalığının 5 evrede incelenmesini hastalığın ağırlığının ve beklenen komplikasyonları gösterilmesi nedeniyle önermektedir (2). GFR ağırlıklı bu sınıflama 2 yaşından sonra geçerlidir, 2 yaş altında normalin altında kalmaktadır (7). Tablo 1 de KBH evreleri gösterilmiştir. Çocuklarda serum kreatinini ve boy kullanılarak GFR hesaplanmasında aşağıdaki formüller kullanılabilir. Schwartz formülü Ccr (ml/dk/1.73 m 2 ) = k x Boy (cm) / Scr (mg/dl) k<1 yaş için 0.45, ergenlik çağındaki erkekler için 0.70, diğerleri için 0.55 Tablo 1. NKF-K/DOQI Sınıflandırmasına Göre KBH Evreleri. EVRE GFR TANIM 1 90 Normal ya da yüksek GFR li böbrek hasarı Hafif azalmış GFR li böbrek hasarı Orta azalmış GFR li böbrek hasarı Ağır azalmış GFR li böbrek hasarı 5 <15 VEYA DİYALİZ KBY 2. İNSİDANS VE PREVALANS İnsidans, yılda bir milyon nüfus başına tanı alan yeni hasta çocuk sayısı olarak ifade edilmektedir. Prevalans ise, herhangi bir zamanda o toplumda milyon nüfus başına var olan tüm olguları (eski ve yeni) kapsar. Çocuklarda KBY prevalansı yaklaşık 1 milyonda 18'dir. Son 4 dekatta, KBY'li süt çocuğu, çocuk veya adolesanların prognozu, tıbbi yaklaşım (yoğun

10 4 beslenme desteği, rekombinan eritropoetin ve rekombinan büyüme hormonu), diyaliz teknikleri ve böbrek naklinde gelişmeler sayesinde belirgin olarak düzelmiştir (4). USRDS kayıtlarında tüm dünya üzerindeki pediatrik hastaların bildirilen üst yaş sınırları 15 ve 19 yaş arasında değişmektedir. USRDS 1999 yılı veri raporlarında 20 yaş altındaki tüm hastalar pediatrik hasta olarak kabul etmektedir (8). Hem pediatrik hem de erişkin popülasyonda SDBY insidansı yaşla orantılı olarak artmaktadır. Irk ve yaş için düzeltilmiş tedavi edilen SDBY insidansı erişkinlerde çocuklara göre çok daha fazladır.1997 yılında milyon kişi başına düzeltilmiş SDBY insidansı, ABD popülasyonunda 0 19 yaş için 13, yaş için 109, yaş için 545 saptanmıştır. Ancak bu artış, tüm pediatrik yaş gruplarında mevcut değildir. Özellikle insidansın arttığı yaş grupları 0 4 ile yaştır. Bu artışın, SDBY ne giden olguların tanınmasındaki artış ile ilgili olabileceği belirtilmiştir (8). Pediatrik SDBY popülasyonunda yaş ile olduğu kadar cinsiyet ile de insidans oranlarında çok çeşitlilikler mevcuttur. Tedavi edilmiş vaka insidansında erkekler kızlardan fazladır. Bunun da obstrüktif üropati, renal displazi, Prune Belly sendromu gibi konjenital anomolilerin erkek çocuklarda daha fazla görülmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir (8, 9). İnsidans, ülkelerin ekonomik gelişmişliğine bağlı olarak değişim gösterir. USRDS nin verilerine göre arasında insidans 12 / milyon kişi iken de bu oran 15 / milyon kişi olarak, prevalansı milyon kişi başına 70 olarak saptanmıştır (8). İtalya da 2000 yılında yapılan bir çalışmada ise insidans 12.1/milyon kişi, prevalans 74.7/milyon kişi olarak saptanmıştır (10). Türkiye de hastalığın insidans ve prevalansına ilişkin net veriler mevcut değildir. ABD nin verilerine göre 0-19 yaş arasındaki çocukların milyon popülasyonunda insidansı yaklaşık olarak 18 dir ve bu tüm KBH lı hastaların % 1.2 sini oluşturmaktadır (11). Prevalans ABD de yaş arasında milyonda 60 dır. Dünyanın bazı bölgelerinde, Renal replasman tedavi (RRT) modaliteleri hakkında epidemiyolojik veri toplayan kuruluşlar vardır. Bunların en kapsamlıları, 1970 lerden beri Avrupa da European Dialysis and Transplant Association (EDTA), 1988 den beri Amerika Birleşik Devletleri nde United States Renal Data System (USRDS) dir. Türkiye de bu veriler 1990 yılından itibaren Türk Nefroloji Derneği

11 5 (TND) tarafından toplanmakta ve her yıl kitapçık halinde yayınlanmaktadır. Ülkemizde Türk Nefroloji Derneği (TND) nin verilerine göre 2005 yılı içinde hemodiyaliz (HD), periton diyalizi (PD) ve transplantasyon yapılan yeni SDBY li 0 19 yaş hasta sayısı 500 dür ve bu rakam yeni hastaların % 4.5 unu oluşturmaktadır (12). 3. ETYOLOJİ Çocuklarda KBY konjenital edinsel veya metabolik böbrek hastalıklarına bağlı olabilir ve altta yatan neden hasarın KBY ilk tespit edildiğindeki yaşıyla yakın korelasyon gösterir. Beş yaşından küçük çocuklarda KBY en sık, renal hipoplazi, displazi ve/veya obstrüktif üropati gibi konjenital bozukluklara bağlıdır. Beş yaşından sonra, edinsel hastalıklar (çeşitli glomerülonefrit tipleri) ve kalıtımsal hastalıklar (Ailesel juvenil nefrofitizi, Alport sendromu) daha sık görülür. Metabolik hastalıklarla ilişkili KBY (Sistinoz, Hiperoksalüri) ve bazı kalıtım-hastalıklar (Polikistik böbrek hastalığı) tüm çocukluk çağı boyunca görülebilir (4). Ülkemizin değişik bölgelerinde de daha önce çocuklarda kronik böbrek yetmezliği etyolojisi araştırılmıştır (3, 13). Hastalığın etyolojisi yaş ile bağlantılı olarak değişmektedir. Uluslararası raporlarda, klasik olarak beş yaşından küçük çocuklarda hastalığın etyolojisinde böbreğin anatomik anomalileri ön planda iken daha ileri yaşlarda glomerüler hastalıklar ilk sırada yer almaktadır (14). EDTA nın 2002 verilerine göre, GN ve pyelonefrit SDBY nin en sık nedenleridir. Avusturalya-Yeni Zelanda 2003 kayıt raporuna (ANZDATA) göre GN ve hipoplazi-displazi çocukluk çağında en sık rastlanan nedenlerdir (15) yılında İtalya da 1197 çocuk hasta üzerinde yapılan çalışmada en sık SDBY nedeni olarak üriner sistem malformasyonları ile birlikte % 53.6 sını hipodisplazi ve % 13.9 sını izole displazi oluşturmaktadır. Sadece primer VUR ile bağlantılı hipodisplazi ise % 25.8 dir. GN ise % 6.8 gibi az bir oranda görülmüştür (10) yılında SSK Göztepe Eğitim Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği Çocuk Nefrolojisi Bölümünde 2 yıllık süre içinde kronik böbrek yetersizliği (KBY) tanısı ile izlenen 50 hastanın retrospektif olarak incelenmesinde en sık KBY nedeni sırasıyla primer böbrek hastalıkları: reflü nefropatisi % 40 (20 hasta), glomeruler hastalıklar % 40 (20 hasta), herediter böbrek hastalıkları % 10 (5 hasta), ürolitiazis % 8 (4 hasta), hipoplastik böbrek % 2 (1 hasta) olarak belirtilmektedir (18).

12 6 Türkiye de TND nin verilerine göre 2002 yılında yeni saptanan SDBY olgularının etyolojik dağılımında en sık % 44 oranla ürolojik nedenler olurken, 2. sırayı % 31 oranla kronik glomeruler hastalık almaktadır verilerine göre ise ürolojik nedenler % 48.3 e yükselirken, glomeruler hastalık % 26.6 ya düşmüştür (Tablo 2 ve 3) (19). Tablo 2. Ülkemizde 2002 Yılı Sonu İtibariyle Renal Replasman Tedavisi Alan Pediatrik SDBY Olgularının Etyolojik Dağılımı. ETYOLOJİ HASTA YÜZDESİ (%) Ürolojik nedenler (taş, obstrüksiyon, VUR gibi) 41 Kronik glomerüler hastalık 22 Diğerleri(nedeni belli) 18 Nedeni belli olmayanlar 11 Kistik böbrek hastalığı 4 Kronik intertisyel nefrit 3 Hipertansiyon 1 Tablo 3. Ülkemizde 2002 ve 2003 Yılında Yeni Saptanan Pediatrik SDBY Olgularının Etyolojik Dağılımı. HASTA YÜZDESİ (%) ETYOLOJİ 2002 yılı 2003 yılı ÜrolojÜrolojik nedenler (taş, obstrüksiyon, VUR gibi) Kronik glomerüler hastalık Diğerleri (nedeni belli) Nedeni belli olmayanlar Kistik böbrek hastalığı 4 - Kronik intertisyel nefrit 1 - Hipertansiyon 1 -

13 7 Tablo 4. Çocuklarda KBY Nedenleri (Yüzde olarak) (ABD, Kuzey Amerika, Almanya) (20, 21). Primer hastalık grubu ABD (%) Kuzey Amerika (%) Almanya (%) Glomerülonefritler Konjenital herediter hastalıklar Kollajen vasküler hastalıklar Obstrüktif üropati Kistik böbrek İnterstisyel nefrit Malignite-Metabolik hast-diğer PATOFİZYOLOJİ Altta yatan yapısal/metabolik genetik hastalık ortadan kaldırılsa bile böbrek hasarı ilerleyebilir. Böbrek fonksiyonlarındaki bu ilerleyici bozulmanın mekanizması tam olarak açıklığa kavuşmasa da, varsayılan faktörler; hiperfiltrasyon hasarı, sebat eden proteinüri, sistemik veya intrarenal hipertansiyon, böbreklerde kalsiyum ve fosforun depolanması ve hiperlipidemi olarak sıralanmaktadır. Hiperfiltrasyon hasarının böbrek hasarının altta yatan nedeninden bağımsız olarak, glomerül yıkımında son ve önemli ortak bir yol olabileceği öne sürülmektedir. Nefronlar kaybedildikçe, kalan nefronlar glomerül kan akımında artışla birlikte yapısal ve fonksiyonel olarak hipertrofiye uğrarlar. Böylece sağ kalan nefronlarda glomerüler filtrasyon için itici güç artar. Bu kompansatuar hiperfiltrasyon böbrek fonksiyonlarını geçici olarak korusa da, sağ kalan nefronlarda artmış hidrostatik basıncın kapiller duvar bütünlüğü üzerine direkt etkisi ve/veya kapiller duvar boyunca artmış protein trafiğinin toksik etkisiyle ilerleyici hasara neden olduğu ileri sürülmüştür. Zamanla skleroze nefron popülasyonu arttıkça, sağ kalan nefronlar artan atık yükünün altında ezilmekte ve sonuç olarak artan glomerül kan akımı ve hiperfiltrasyon hasarı kısır döngüsü oluşmaktadır.

14 8 Hiperfiltrasyon hasarına ek olarak, kronik böbrek yetersizliğinin ilerlemesinde başka faktörlerde rol oynayabilir. Proteinürinin kendisi böbrek fonksiyonlarında azalmaya katkıda bulunabilir, proteinürinin azalmasının yararlı etkisini gösteren çalışmalar vardır. Glomerül kapiller duvarını geçen proteinler, direkt toksik bir etki oluşturabilir ve monosit/makrofajları toplayarak, glomerüler skleroz ve tübülointerstisyal fibroz sürecinde etkili olabilir. Kontrol edilmeyen hipertansiyon, arteriyel nefroskleroza neden olarak ve aynı zamanda daha önce tanımlandığı gibi hiperfiltrasyon hasarını artırarak hastalığın ilerlemesine katkıda bulunur (4). Hiperfosfatemi, böbrek interstisyum ve kan damarlarında kalsiyum fosfor depolanmasına neden olarak hastalığın ilerlemesini arttırır. Son olarak, KBY hastalarında sık görülen bir durum olan hiperlipidemi oksidan aracılı hasarla glomerül fonksiyonlarını kötü yönde etkileyebilir. Kronik böbrek yetmezliğinde böbrek hastalığı ne olursa olsun histolojik incelemede glomerüler skleroz, ekstrasellüler matriks artışı, periglomerüler ve intertisyel fibrozis, tübüler atrofi gözlenir. Bu durum primer hastalıktan bağımsız olarak, ilerleyici böbrek hasarında ortak mekanizmaların rol oynadığını düşündürmektedir (16). Değişik araştırmacılar tarafından ilerleyici böbrek hasarı; glomerüler hiperfiltrasyon ve hipertansiyon, hızlanmış lokal arteriyoskleroz, hipertrofi ve büyüme faktörleri ile açıklanmaya çalışılmıştır. Günümüzde çeşitli büyüme faktörleri, sitokinler ve hormonların kronik böbrek yetmezliği sürecinde rol aldıkları düşünülmektedir (Tablo 5). Sistemik hipertansiyon, glomerüler hipertansiyon, proteinüri, hiperlipidemi, diyette yüksek fosfor ve protein alınması, glomerül içi pıhtılaşma ve intertisyel nefrit varlığı kronik böbrek yetmezliğinin ilerlemesine katkıda bulunan faktörlerdir. Kronik böbrek yetmezliğinde temel patoloji ilerleyici nefron harabiyetine neden olan glomerül zedelenmesi diğer deyişle glomerülosklerozdur. Glomerüloskleroza gidiş üç evrede incelenebilir. 1. Hemodinamik stres: Bu evre kompansatuvar hipertrofi, hiperfiltrasyon ve intraglomerular basınç artışı ile karakterizedir. Nefron harabiyetinde sağlam kalan nefronlarda kompansatris hipertrofi ile birlikte perfüzyon basıncı ve filtrasyonda artış

15 9 görülür. İşlevsel böbrek adaptasyon kavramı, % 75 lik renal doku kaybına rağmen GFR de sadece normalin % 50 si kadar azalma olmasını açıklamaktadır. 2. Hücre zedelenmesi: Bu evrede koruyucu faktörlerin azalmasına karşılık zararlı mediatörlerin artışı söz konusudur. 3. Glomerüler aterosis ve mikrotrombüs: Zedelenmiş endotel ile etkileşen trombositler ve monositlerden salgılanan mediatörlerin etkisiyle oluşan mikrotombüsler, kapiller yumağın fibrozisi ve hücresel proliferasyonu sonucu glomerüloskleroz gelişir (22). Tablo 5. Kronik Böbrek Yetmezliği Sürecinde Rol Oynadığı Düşünülen Peptitler. Büyüme Faktörleri: - Transforming growth factor-beta - Transforming growth factor-alfa - Platelet derived growth factor - Epidermal growth factor - Insulin-like growth factor-1 - Fibroblast growth factor Sitokinler: - Interleukin-1 - Interleukin-6 - Tumour necrosis factor alfa Hormonlar: - Angiotensin II - Atrial natriuretic peptide - Endothelin

16 10 Üremik Semptomların Patogenezi Böbrekler organizmanın büyüme ve gelişmesinde çok önemli rol oynadığı için böbrek fonksiyonundaki bozukluklar tüm organizmayı etkileyen değişikliklere ve semptomlara neden olmaktadır (23). Üremik sendrom böbrek fonksiyonlarının kaybına bağlı olarak ortaya çıkan sıvı ve elektrolit dengesizlikleri, endokrin ve metabolik bozukluklar, nöromüsküler, kardiyovasküler, pulmoner, dermatolojik, gastrointestinal, hematolojik ve immunolojik sistemlerin etkilenmesinden dolayı gelişen bozukluklarla karakterizedir. Üremik sendromun ortaya çıkma zamanı kalan nefron kütlesinin miktarına ve nefron kaybının hızına bağlı olarak hastadan hastaya değişir (24). Kronik böbrek yetmezliği sadece böbrek işlevlerinde değil tüm vücut işlevlerinde bozukluğa neden olur. Böbrek yetmezliği geliştikçe böbreklerin fizyolojik, biyokimyasal ve hormonal işlevlerinde ilerleyici bir kayıp oluşur. Bunun sonucunda normalde sağlıklı böbrekler tarafından atılan metabolitler birikmeye başlar. Böbreklerde nefron kaybı % e ulaşınca metabolizma artıkları, özellikle endojen ve ekzojen protein katabolizması sonucu oluşan maddeler atılamaz ve organizmada birikmeye başlar. Önemli bir kısmı diyaliz ile temizlenebilen bu maddelere üremik toksin adı verilir (Tablo 6). Çok sayıda olduğu bilinen bu toksinleri tek tek izole etmek ve etkilerini açıklığa kavuşturmak oldukça zordur. Ancak bu maddelerin üremik hastalarda hematolojik, kardiyovasküler, nörolojik, immun ve başka sistemlere özgü bozuklukların ortaya çıkmasından sorumlu oldukları bilinmektedir. Üremide biriken solütler molekül ağrılıklarına göre düşük (<300 dalton ), orta ( ) ve yüksek (>12000 dalton) olmak üzere üç gruba ayrılır. Böbrek yetmezliğinde orta molekül ağırlıklı solütler birikir. Bunun nedeni ise böbrekteki glomerül sayısında azalma sonucu bu maddelerin böbrek aracılığıyla atılamaması ve/veya böbrekte yıkılmasıdır. Küçük molekül ağırlıklı toksinler: Üre: Bazı araştırmacılar ürenin toksin olmadığını yalnız protein katabolizma ürünlerinin arttığını gösteren bir laboratuar verisi olduğunu bazıları ise bulantı, kusma, baş ağrısı gibi semptomlara üre yüksekliğinin neden olduğunu öne sürmüşlerdir (25).

17 11 Ürik asit: Üremik perikarditin oluşumunda etkili olduğu düşünülmektedir. Guanidin Bileşikleri: Özellikle metilguanidinin glikoz utilizasyonunu bozduğu, DNA sentezini ve trombosit fonksiyonlarını olumsuz etkilediği hayvan deneylerinde gösterilmiştir. Farelerde yapılan deneylerde metilguanidin ve guanidino süksinik asitin kalsitrol yapımını bozduğu, eritrosit içi enerji metabolizmasına etkili olarak eritrositlerin yaşam süresini kısalttığı gösterilmiştir (25). Orta molekül ağırlıklı toksinler: Bu toksinler, akson yapısı için önemli olan mikrotübülin yapımını engellemekte, bu yolla üremik nöropatiye yol açmaktadır. Ayrıca eritrositlerde Na-K ATP az pompası bozukluğuna neden olmaktadırlar. Bu toksinler hemodiyalize oranla CAPD ile daha iyi şekilde organizmadan atılabilmektedir (26). Tablo 6. Böbrek Yetmezliğinde Biriken Bazı Solütler ve Molekül Ağırlıkları (MA, Dalton). Solüt MA Solüt MA Üre 60 Kreatinin 113 Psödoüridin 244 Metilguanidin 73 Guanidinosüksinik asit 175 İndoksil sülfat 251 Myoinozitol 180 Hippurik asit 179 O-O Hippurik asit 195 P-OH Hippurik asit 195 Fenilasetilglutamin 264 Peptitler değişik Parathormon 9425 Beta-2 mikroglobulin Spermine 202 Spermidin 145 Putressin 88 Ürik asit 168 Ksantin 152 Hipoksantin 136 Fenol 94 P-kresol 108 İndol-3 asetik asit 175 Fosfat 96 Oksalat 126 Askorbit asit 176 Dimetilarginin 202 Karboksi-metil-propil-furanpropionik asit 240 KBY ne yol açan hastalıklarda çeşitli klinik ve laboratuar bulgularının oluşmasında etken olan patogenetik faktörleri şöyle özetleyebiliriz:

18 12 1. Her iki böbrekteki total glomerül sayısında azalma: Bu azalma hastalığın şiddeti ve süresine göre değişir. Hastalığı başlatıcı nedenler ortadan kalksa bile bu azalış devam eder. 2. İntact nefron teorisi: Hyalinize veya skatrize olan glomerüllerin görevini arta kalan sağlam glomerüller almakta, dolayısıyla bu sağlam glomerüller artan işleri nedeniyle hipertrofiye uğramaktadır. Geride kalan bu sağlam glomerüllere gelen bol miktarda osmotik aktif maddeler (başta üre ve sodyum olmak üzere) özellikle üreminin son dönemlerinde osmotik poliüriye neden olmaktadırlar (terminal poliüri). 3. Hiperfiltrasyon teorisi: Bu teori intact nefron teorisini tamamlayacı bir teoridir ve hayvan deneyleriyle ispatlanmıştır. Ölen glomerüllerin de görevini üzerine alan sağlam nefronların bazal membranında artan osmotik yükün yol açtığı süzme sonucu gittikçe kalınlaşmaktadır. Yani glomerulün osmotik yükü ne kadar fazla ise bazal membrandaki kalınlaşma o kadar çabuk ilerlemekte ve glomerüller fonksiyonlarını o kadar çabuk yitirmektedir. Nefrektomili veya böbreğin bir kısmı çıkarılmış veya doğuştan tek böbrekli kişilerde geri kalan böbrekte veya böbrek parçasında nefrosklerozun çabuk ortaya çıkması, osmotik diürezi arttıran fazla protein veya glikozla beslenen hayvanlarda glomerül fonksiyonlarındaki kötüleşmenin daha hızlı olması osmotik filtrasyon teorisini kuvvetlendiren araştırmalardır. Ancak tek böbrekle kalan sağlam böbrek donörlerinde geride kalan böbrekte donörlüğü ortadan kaldırıcı bir patoloji tespit edilmemiştir. Bu teoriden ortaya çıkan pratik sonuç, KBY hastalarının osmotik maddelerle (özelikle protein) fazla beslenmeleri yerine, az protein verilmesinin uygun olacağıdır. 4. Hipertansiyon: Primer böbrek hastalıklarının çoğunda vardır ve tedavi edilmezse glomerül kapillerlerinde skleroza ve gittikçe böbrek fonksiyonlarında düşmeye yol açar (27). 5. KLİNİK BULGULAR KBY klinik bulguları çok değişkendir ve altta yatan böbrek hastalığıyla ilişkilidir. Doğumsal yapısal anormalliklerin neden olduğu KBH larında yenidoğan ya da süt çocukluğu döneminde sık tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları ya da kronik piyelonefrite bağlı olarak ateş, kusma, kilo alamama, gelişme geriliği, dehidratasyon, solunum sıkıntısı görülebilir. Kistik böbrek hastalıkları ya da juvenil nefronofitizisli çocuklarda poliüri, polidipsi, istahsızlık, kusma, gelişme geriliği daha ön plandadır.

19 13 Glomerülonefrite bağlı KBH da ödem, hipertansiyon, oligüri, hematüri, proteinüri gibi nefritik ve nefrotik sendrom bulguları ile bunlara ikincil olarak halsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma, başağrısı gibi nonspesifik bulgular görülür (5). Böbrek fonksiyonlarının kaybının derecesine göre böbrek yetmezliği sınıflandırılır. Hafif böbrek yetmezliği: Renal kayıp % 50 ve hastanın GFR si % arasındadır. Bu aşamadaki hastalar asemptomatiktir. Kan değerlerinde değişiklik görülmez. Orta derecede böbrek yetmezliği: Renal kayıp % 75 ve hastanın GFR si % arasındadır. Hastalar genellikle asemptomatiktir, ancak katabolik herhangi bir durumda kolayca iyileşemezler. Hem kan hem de idrar biyokimyasında bozukluk olabilir (hafif asidoz, mikroproteinüri gibi), küçük bebeklerde beslenme intoleransı, kilo alamama, anemi ve büyümede ve gelişmede gecikme görülebilir. Kronik böbrek yetmezliği (KBY): GFR % 25 5 arasında olduğunda böbrek yetersizliği ciddidir ve üreminin klinik bulguları ortaya çıkar (2, 28). Asidoz, büyümede gecikme, hipertansiyon, renal osteodistrofi, hiperkalemi, hiperfosfatemi, azotemi ve anemi sıktır. Son dönem böbrek yetmezliği (SDBY): GFR nin 5 ml/dk/1.73 m 2 ve altında olduğu bu dönemde diyaliz tedavisi yapılmazsa yaşam devam ettirilemez. Letarji, samnolans, anoreksi, bulantı, koma ve ölüm oluşur (29, 30). KBH evreleri ile ilişkili klinik bulgulara bakıldığında ilk 2 evresinde genelde bulgu yoktur, ancak süt çoçukluğu döneminde bu evrelerde büyüme ve gelişmelerinde gerilik olabilir. 3. evrede de genelde semptom yoktur, ancak özellikle sıvı kayıplarında ve araya giren enfeksiyonlarda yada nefrotoksik ilaç kullanımlarında normale göre daha erken ve ağır üremi bulguları görülebilir. 4 ve 5. evrenin en önemli bulgusu böbreğin uzaklaştırması gereken çeşitli toksik ürünlerin vücutta birikimi sonucu birçok organ ve sistemde ortaya çıkan bulgulardır (5). Su dengesi bozukluğu genelde ilk 3 evrede görülmez. Böbrek fonksiyonunun %30 dan fazla azalması ile idrar konsantrasyon ve dilüsyon yeteneği bozulacağından idrar izostenürikdir ve buna bağlı olarak poliüri ve sekonder enürezis görülür. Aşırı sıvı kayıplarında böbreğin bunu kompanse edememesi sonucu daha çabuk

20 14 dehidratasyon gelişir. Çocuklarda 4 hatta 5. evreye kadar aşırı sıvı alımı olmadıkça böbrek yetmezliği sonucu sıvı retansiyonuna bağlı ödem beklenmez (4). Sodyum dengesi bozukluğu da KBH da idrar sodyum konsantrasyonu ve dolayısı ile sodyumun fraksiyonel ekskresyonu (FENa) artmasına rağmen SDBY evresine kadar genelde bulgu vermez. Aşırı su alımında dillüsyonel hiponatremi ya da aşırı sıvı kısıtlanması ya da kayıplarında hipernatremi görülebilir. Potasyum denge bozukluğu da özel durumlar dışında son evrelere kadar görülmez. Ancak asidoz, hiponatremi, katabolizmanın artması (enfeksiyon, travma gibi nedenlerle) yada aşırı potasyum alımı, kan transfüzyonları, potasyum tutulmasına neden olan ilaçların (Potasyum tutucu diüretikler, ACE inhibitör yada reseptör blokörleri gibi) kullanımında hiperkalemi, thiazid grubu yada loop diüretikleri kullanımı, kusma ve renal tubuler hastalıkların varlığında ise hipokalemi gelişebilir. Asit-baz dengesi bozukluğu da böbreklerin yeterli H+ ve endojen asit yükünü ekskrete edememesinden kaynaklanır. KBH da özellikle araya enfeksiyonların girdiği dönemde daha bariz olarak metabolik asidoz gelişir. Sıklıkla GFR 30ml/dk/1.73m 2 nin altına düşünce görülmeye başlar. Plazma bikarbonat konsantrasyonu azalmıştır. Sülfat, fosfat, ürat gibi anyonların plazmadaki artışı nedeniyle anyon açığı artmıştır. Kalsiyum ve fosfor denge bozukluğu, diğer elementlere göre daha erken başlar. GFR ml/dk/1.73 m 2 nin altına düşünce fosfor retansiyonu başlar. Bu da hiperfosfatemi ve hipokalsemiye neden olur. Buna karşın paratiroidlerden parathormon salınımı artarak, fosforun tübüler reabsorbsiyonu engellenmeye ve iyonize kalsiyumun kemikten kana geçişi sağlanarak denge korunmaya çalışılır. Ancak bu durum ve böbrekte sentezlenen 1-25 dihidroksi kolekalsiferolün (1-25 DOH-CC) yetersizliği sonucu renal osteodistrofi gelişir. Üremi, böbreğin diğer önemli görevlerinden birisi olan metabolik atıkların vücuttan yeterli uzaklaştırılamaması sonucu üre, kreatinin, guanidinler, metilaminler, fenoller ve poliaminler gibi çeşitli toksik metabolitlerin birikimi ve toksisitesi ile birçok organa verdiği zararlar sonucu ortaya çıkan tablodur. Burada ürenin prototip olması ve her yerde kolayca tayini nedeni ile tabloya üremi denilmektedir. Genelde 4

21 15 ve 5. evre KBH da bulgu verir. Hemen her organ ve sistem etkilenmekle birlikte en çok etkilenenler kalp-damar, kan, kas-iskelet ve sinir sistemleridir (5). Kalp-damar sisteminde, sıvı ve sodyum retansiyonu ile birlikte renin salgılanmasının artışı sonucu hipertansiyon (HT) ile birlikte üremik perikardit, miyokardit ve endokardite neden olur. Anemi, çocuk ve erişkin KBH larında sık görülen bir bulgu olup, ağırlığı böbrek yetmezliğinin ağırlığıyla orantılıdır. KBH larında aneminin gelişmesinde ana faktör eritropoetin yapımındaki yetersizlik olmakla birlikte, üremi ile eritrositlerin ömrünün kısalması, üremi sonucu oluşan iştahsızlık ve beslenme bozukluğu sonucu demir eksikliği, ozmolalitenin azalması ile oluşan hemoliz, diyaliz ile kan kaybı ve hemoliz, üreminin trombosit fonksiyonlarını bozması ve kanamaya meyil artışı da etkili faktörlerdir. KBY de genelde normositik-normokromik anemi olmakla birlikte demir eksikliği ağırlıkta ise mikrositik-hipokromik, folat eksikliği belirgin ise megaloblastik anemi olabilir (4). Hastalarda kanamaya eğilim artmıştır. Trombosit sayısı normal olmasına rağmen trombosit fonksiyonlarında bozukluk vardır. Bu durum toksik metabolitlerin trombosit adezyon ve agregasyonunu bozmasına, Faktör-VIII, Von Willebrand Faktör, Platelet Faktör-III eksikliğine ve Tromboksan A2 yapımının inhibe edilmesine bağlıdır. Sinir sisteminde üre ve diğer toksik ürünlerin etkisi ile halsizlik, konsantrasyon azlığı, huzursuzluk, depresyon, kişilik değişikliğinden konvülziyon, şuur kaybı, ölüme kadar giden ve üremik ensefalopati denilen bir tablo oluşur. Ayrıca üreminin sinir iletim hızına olumsuz etkisi ile el ve ayaklarda yanma, uyuşukluk, his ve motor kaybına neden olan periferik nöropati tablosu gelişir. İnsülin direnci ve buna bağlı glukoz tolerans bozukluğu KBY li hastalarda yaygındır. Bu durumdan da üremik toksinler sorumlu tutulmaktadır. Bu direncin en önemli geliştiği yerler periferik dokular ve iskelet kaslarıdır. Ayrıca KBH lı hastalarda tiroid ve adrenal hormonlarda etkilenebilir. Bu hastalarda serbest triiodotronin (T3) ve tiroksin (T4) düşük ancak tiroid sitümülan hormon (TSH) normal olup ötiroidik oldukları için çoğu hastalarda tedavi gereksizdir. Hastalarda hipotalamik-hipofizeradrenal aksın bozulması sonucu adrenal hormonların seviyesi

22 16 de azalmış olabilir, ancak klinik olarak adrenokortikal yetmezlik çok nadir olup tedavi gerektirmez (5). Büyüme geriliği KBH lı çocuklarda en sık karşılaşılan bulgudur. KBH başlangıç yaşı ne kadar düşükse büyüme geriliği o kadar fazla olur. Büyüme geriliğinde üreminin büyüme hormonu (GH) ve insülin benzeri büyüme faktörü (IGF) aksına olumsuz etkisi yanı sıra kötü beslenme, renal osteodistrofi komplikasyonları ve diğer faktörlerin de rolü vardır. Ayrıca ciddi büyüme geriliği olan KBY li hastalarda ölüm oranının daha yüksek olması, bu hastalarda yetersiz bakımın bir göstergesi olduğunu düşündürmektedir. Renal Osteodistrofi (ROD) KBH da görülen önemli bulgulardan biridir. İngiliz Fizikçi Lucas ilk kez 1983 yılında renal hastalıklı çocuklarda iskelet deformiteleri ve büyümede duraklamaya dikkat çekmiş, 1922'de Flutcher böbrek hastalığında kemik deformitesinin rolünü vurgulamış ve 1943'de Liu ve Chu tarafından ilk kez renal osteodistrofi tanımı kullanılmıştır (31). ROD gelişiminde üç faktör etkilidir. Birincisi fosfat atılımında bozulmadır ki sonucunda hiperfosfatemi, hipokalsemi ve sekonder hiperparatiroidizm gelişir. İkincisi vitamin D nin aktif metaboliti olan 1-25 DOH-CC un yetersizliği ile kalsiyumun GİS den emiliminin azalması sonucu hipokalsemi gelişimidir. Üçüncü problem ise üre retansiyonu ve net asid ekskresyonunda bozulma ile gelişen üremi ve metabolik asidozun PTH direncine neden olmasıdır (32). Etkilenen çocuklarda büyüme geriliğiyle beraber iskelet sistemi ile ilgili veya iskelet dışı bulgular görülür. Bu bulgular transplantasyona rağmen düzelmeyebilir. Erişkinlerde ROD evre 3 de görülürken çocuklarda malnütrisyon, fosfat kaybettiren hastalıklar ve asidozla seyreden tubülopatiler nedeniyle evre 2 nin erken dönemlerinde bulgular çıkabilir. Boy uzaması çocuk ve adölesanların en belirgin özelliğidir. Bu periosteal yeni kemik formasyonu ve enkondrial kemik rezorpsiyonu ile sağlanır. Renal osteodistrofi büyüme plağında değişikliklere yol açar ve özellikle hızlı büyüme döneminde iskelet deformiteleri oluşur. Renal Osteodistrofi nin çocuklarda semptom ve bulguları. Metabolik anormallikler: Hipokalsemi, hiperfosfatemi Hormonal anormallikler: Vitamin D metabolizması değişiklikleri, sekonder hiper PTH

23 17 Radyografik anormallikler: Subperiosteal rezorpsiyon, osteosklerozis Kemikler: Lineer büyüme geriliği, iskelet maturasyonu ve epifiz kapanmasında gecikme, epifiz kayması, iskelet deformiteleri, avasküler nekroz, spontan tendon rüptürü, kemik ağrıları ve fraktürler Kaslar: Proksimal miyopati, progresif kas güçsüzlüğü ve ördek vari yürüyüş, yumuşak doku, kan damarları, miyokard, akciğer, böbrek, koroner arterlerde kalsifikasyonlar. Göz: Band keratopati, korneal kalsifikasyon Dermatolojik: Kaşıntı, cilt ülserleri, yumuşak doku nekrozu 6. TANI İlerleyici böbrek hasarının değerlendirilmesi için histopatolojik değerlendirme altın standart sayılsa da pratik olarak uygulanabilirliği yoktur. Bu nedenle non invaziv ancak duyarlı yöntemler geliştirilmiştir. Klinikte uygulanabilecek en duyarlı yöntem kreatinin klirens hesaplamalarıdır. Tek başına kan üre azotu ve kreatinin düzeylerindeki yükselme ise böbrek yetmezliği tanısında güvenilir değildir. Kreatinin, kreatinin fosfatın sabit bir oranda kasta yıkımı sonucu oluşur. Esas olarak reabsorbsiyon olmaksızın filtrasyon yoluyla atılır, ancak tübüler sekresyonda atılımında rol oynar. Serum kreatinini renal fonksiyonların güvenilir bir göstergesi değildir, ama pekçok hasta için serum kreatinin ölçümlerinin takibi renal fonksiyonlardaki değişimi izlemek için kullanılabilir. Bununla birlikte, renal bozukluğun erken evrelerinde, GFR düşerken serum kreatinini artmayabilir. Bunun sebebi ise kreatininin tübüler sekresyonunun artmasıdır. Tübüler sekresyon serum kreatinini yaklaşık mmol/l olduğunda doygunluğa ulaşır. Bundan sonra GFR deki daha da düşüş kreatinin serumda artışıyla kendini gösterir. Son dönem böbrek yetmezliğine yaklaşıldığında üremideki artışla diyetle alım azalarak ve GFR düşmeye devam ederken serum kreatinini daha fazla artmaz. Son olarak, renal yetmezliğin ilerlemesiyle kreatinin üretimi azalır. Tüm bunlar serum kreatinini SDBY de renal fonksiyonların güvenilmez bir işareti yapmaktadır. Kanda üre, yapım hızı sabit olmadığı için (Yüksek protein diyeti, doku yıkımı, steroid kullanımı, GİS kanaması ile artar, karaciğer hastalıklarında ve düşük

24 18 proteinli diyetle düşer) ve filtre edilen ürenin % si proksimal tübülde reabsorbe olduğu için renal fonksiyonların ölçümünde daha az faydalıdır. Kreatinin klirensi, belli bir süre (genellikle 24 saat) idrar toplayarak ve eşzamanlı plazma örneği alınarak hesaplanabilir. İdrar volümü (ml ) İdrar kreatinini (mmol/l ) 1.73 CCr( ml/dk ) = x Plazma kreatinin (mmol/l ) 1440 m² Hesaplama hataları kreatinin tübüler sekresyonundan, kreatinin ölçüm yöntemlerinden ve özellikle idrar toplanmasındaki zamanlamadan kaynaklanır (33). Böbrek yetmezliği tanısı konulduktan sonra sorun akut-kronik böbrek yetmezliği ayırıcı tanısındadır. (Tablo 7). Kronik böbrek yetmezliği tanısında pratikte en çok kullanılan yöntem radyolojik olarak böbreklerin küçük olduğunun gösterilmesidir. Amiloidoz, diyabetik nefropati, hidronefroz, polikistik böbrek hastalığı, böbreğin infiltratif hastalıklarında kronik böbrek yetmezliği olmasına rağmen böbrekler küçülmemiş olabilir. Böbrekler küçükse, kronik böbrek yetmezliğinde histolojik incelemede amiloidoz dışında orijinal böbrek hastalığı hakkında bilgi vermekte yetersiz kalır. Bu nedenle tanı ve ayırıcı tanıda biyopsinin yeri çok sınırlıdır.

25 19 Tablo 7. Akut-Kronik Böbrek Yetmezliği Ayırımında Kronik Böbrek Yetmezliği Lehine Olan Bulgular. Öykü - Noktüri, poliüri, ödem, hematüri - Kaşıntı veya diğer üremik semptomlar (nöropati gibi) - Altta yatan hastalık (taş, hipertansiyon ) Objektif bulgular - Üremik kemik hastalığı - Bant keropati veya konjuktival kalsifikasyon Daha az hassas olan kısa sürede akut böbrek yetmezliğinde de gelişen bulgular - Hipokalsemi - Hiperfosfatemi - Anemi 7. TEDAVİ Kronik böbrek yetmezliğinin tedavisi konservatif tedavi ve renal replasman tedavisi olarak iki gruba ayrılır (17). Konservatif Tedavi: Tedavi hastanın evresine göre değişir. SDBY öncesinde konservatif tedavi esasdır. Burada amaç KBH na neden olan birincil hastalığın özgün tedavisi ve eşlik eden bozuklukların tedavisi ile böbrek fonksiyon kaybını durdurmak ya da yavaşlatmak, kalp-damar bozukluklarını engellemek ve tedavi etmek, azalmış böbrek fonksiyonu ile ilgili hipertansiyon, anemi, asidoz, büyüme geriliği gibi komplikasyonları engellemek ve tedavi etmektir. SDBY de ise konservatif tedaviye ek olarak yaşamın devamı için renal replasman tedavisi (RRT) olarak adlandırdığımız hemodiyaliz, periton diyalizi ve böbrek naklinden birisi gerekmektedir. Beslenme ve büyümenin yönetimi KBH lı çocuklarda önemlidir. Böbrek hasarının derecesi ve hastanın yaşına göre uygun kalori, protein, sıvı ve elektrolit alınmasını sağlayan diyet reçeteleri düzenlenmelidir. Hayvan modellerinde protein kısıtlaması ile böbrek yetmezliğine gidişin yavaşlatıldığı gösterilse de, çocuklarda büyümenin sağlanması için kendi yaşına göre günlük önerilen proteinin en az miktarı

26 20 mutlaka alınmalıdır (7). Protein kısıtlı diyetlere esansiyel aminoasitlerin (EAA) alfaketo ya da hidroksi analogları destek amaçlı kullanılmaktadır (4). KBH da ilerleyen evrelere kadar sıvı ve elektrolit dengesi korunur. Bu nedenle su alımı özellikle küçük çocuklarda serbest bırakılmalıdır. Obstrüktif üropatiler, renal displaziler ve juvenil nefronofitizis gibi poliüri ve tuz kaybına neden olan hastalara daha fazla su ve tuz gerekebilir. Bu durumlarda tuz ihtiyacı idrarla atılan tuz miktarına göre hesaplanır. Ancak genelde aşırı sodyum alımının kan basıncını arttırarak böbrek fonksiyonlarının kaybedilmesinde bir risk faktörü olduğu düşüncesi yaygındır ve tuz kaybettiren nefropati dışında tuz alımı 1 2 mmol/kg/gün önerilmektedir. KBH lı oligürik çocuklarda hiperkalemi ve volüm yüklenmesi riski nedeni ile diyette su, sodyum ve potasyum kısıtlanmasına gidilir (4). Sekonder hiperparatirodizmin kontrolü için öncelikle plazma fosfat düzeyi düşürülmelidir. Bu nedenle diyette fosfor alımı kısıtlanmalıdır. Ayrıca fosfat bağlayıcı ilaçlar kullanılmalıdır. Bu amaçla kalsiyum karbonat 100 mg/kg/gün dozu ile yemeklerle birlikte verilmelidir. Kalsiyum asetat ile kalsiyum ve aluminyum içermeyen bir polimer olan sevelamer de kullanılabilir. Hipertansiyon tedavisinde, hipervolemi varsa su ve tuz kısıtlaması yanı sıra bir diüretik eklenmelidir (1 2 mg/kg furosemid gibi). Anjiotensin konverting enzim inhibitörleri (ACEI) ve anjiotensin reseptör blokörlerinin (ARB) proteinüriyi de azaltması nedeni ile tercih edilen ilaçlardır. Ancak kalsiyum kanal blokörleri, santral etkili ilaçlar ve beta blokörler de kullanılabilir (4). KBH lı çocuklarda boy uzaması belli aralıklarla kontrol edilmelidir. Sıvı, elektrolit, beslenme ve asit-baz dengesi düzelmesine rağmen büyüme hızı az ise rekombinant insan büyüme hormonu (rhgh) tedavisi düşünülmelidir. Birçok yabancı kaynaklarda KBH lı çocuklarda rhgh tedavisinin başlanması için GFR nin 75ml/dk/1.73 m 2 altında olup, büyüme geriliği kesin gösterilmiş olanlarda GH uyarı testine gerek olmaksızın kullanılması önerilse de ülkemizde pahalı bir tedavi olan rhgh nin kullanılabilmesi için bu test şart koşulmaktadır. rhgh ın önerilen dozu haftada altı gün subkutan 0.05 mg/kg/gündür. Ailesel boy için 50. persantile ulaşanlarda rhgh tedavisine son verilir. Yaşı büyük olan çocuklarda böbrek naklinden sonra büyüme geriliği devam edebilir. Bu durum kortikosteroid ilişkili olabilir ve bu tedaviden kaçınmanın büyümeyi düzeltebileceği ileri sürülmüştür.

27 21 Etiyolojide üriner sistem anomalisi bulunan hastalarda tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları olabileceği için bu hastaların her gelişinde idrar analizi yapılmalıdır. Ayrıca bu hastalara böbrek fonksiyonlarını en az etkileyen nitrofurantoin gibi baskılayıcı düşük doz antibiyotik verilmelidir. Yine bu hastaların rutin aşıları Hepatit B başta olmak üzere tamamlanmalıdır. Genelde GFR 15 ml/dk/1.73m 2 nin altına indiğinde RRT başlanması önerilmektedir. Ancak üremik bulguların, malnütrisyonun, büyüme bozukluğunun ve diğer komplikasyonların varlığında bu tedavi daha erken başlatılabilir. RRT genellikle hemodiyaliz ya da periton diyalizi ile başlasa da bazen diyaliz atlanıp doğrudan transplantasyona gidebilir. Pre-emptif yada öncelikle transplantasyon dediğimiz bu durum batıda çocuklarda erişkinlerden daha fazla tercih edilmekte ve graft yaşam süresinin daha uzun olduğu görülmektedir. SDBY li çocuk hastanın diyaliz modelinin seçiminde hasta, aile ve kliniğin durumuna göre karar verilir. Kronik böbrek yetmezliği sürecinde bir hastaya klinik yaklaşım aşağıdaki unsurları kapsamalıdır (34). 1. Böbreklerin fonksiyonel rezervini doğru bir şekilde saptamak 2. Fonksiyonel kapasiteyi düşüren reversibl faktörlerin düzeltilmesi Diyabetiklerde kan şekeri kontrolü: IDDM ve NIDDM de kan şekerinin sıkı kontrolü renal fonksiyonlar üzerine yararlı etkiler gösterir. Bu etki hem oral hem de insülinle sağlanır. Lipid kontrolü: Hayvan deneylerinde ve bazı insan deneylerinde renal fonksiyonlarındaki bozulmanın, kolesterolü düşürerek ve düşük yağ içerikli diyet uygulayarak yavaşladığına ait deliller vardır. Sıvı dengesinin ayarlanması: Sıvı kaybı hipotansiyona ve renal perfüzyon bozukluğuna yol açarak böbrek fonksiyonlarını kötü yönde etkiler. Düşük proteinli diyet: Protein kısıtlamasının renal yetersizlikteki progresyonu yavaşlatıp yavaşlatmadığı tartışmalıdır. Diyabetiklerde ve özellikle yağdan fakir beslenenlerde uyum sağlamak zordur. Protein kısıtlamasının özellikle çok yavaş seyirli böbrek hastalığında protein malnütrisyonuyla yakından ilişkisi vardır. 3. İlerlemenin durdurulması veya yavaşlatılması.

28 22 4. Üremik komplikasyonların önlenmesi ve tedavisiyle, yaşam süre ve kalitesinin artırılması. Hiperparatiroidi: Hipokalsemi parathormon salgılanmasını arttırır, paratiroid bezler hiperplaziye uğrar. Ancak parathormonun fazla salgılanması kalsitriol de yetersiz olduğu için serum kalsiyum düzeyini arttıramaz. Zamanla paratiroidlerin serum kalsiyum düzeyine çok hassas olan duyarlılıkları azalır. Hipokalsemi: Çalışan nefron sayısının azalmasına paralel olarak başlıca yapım yeri böbrek olan D vitamininin 2. hidroksilasyonu yapılamaz ve aktif D vitaminin yetersizliği gelişir. Kalsitriol eksikliği gastrointestinal sistemden kalsiyumun yetersiz emilimine ve sonuç olarak hipokalsemi gelişimine yol açar. Hiperfosfatemi de çözünmeyen kalsiyum fosfat bileşiklerinin oluşmasına yol açarak kan iyonize kalsiyum düzeyinin azalmasına katkıda bulunur. Hiperfosfatemi: Glomerüler filtrasyon hızının azalması ile birlikte böbreğin eksresyon ve reabsorbsiyon yeteneği azalır. Başlangıçta tübüler fosfor ekskresyonu artarak serum fosfor düzeyi normal sınırlarda tutulursa da daha sonra bu da yapılamaz ve ilerleyen böbrek yetersizliği ile birlikte fosfor ekskresyon yeteneği kaybolur ve hiperfosfatemi gelişir (35). Hiperkalemi: Plazma potasyum düzeyi düzenli takip edilmelidir. Hiperkalemi fatal aritmiler oluşmadan önce uyarıcı semptomlara yol açmaz. Renal osteodistrofi: Parathormon düzeylerinin uzun süre yüksek seyretmesi yüksek turn over lu osteodistrofi gelişmesine neden olur. Fazla miktarda kollajen yapılır ama minerilizasyon olmaz. Diğer bir deyişle kemik miktarı değişmeden kalitesi bozulur. Büyümekte olan organizmada deformiteler, ağırlığın bindiği ekstremitelerde eğilmeler olur. Çocuklarda en sık görülen osteodistrofi osteitis fibrosa da denilen hiperparatiroid kemik hastalığı ve mixt üremik distrofi şeklinde seyreden yüksek turn over lu distrofidir. Osteitis fibroza agressif kalsitriol ve kalsiyum tedavisinin bir

29 23 sonucudur. Yüksek doz pulse intravenöz, intraperitoneal ve oral kalsitriol tedavileri serum parathormon düzeyini belirgin derecede düşürüp osteitis fibroza gelişmini yavaşlatır (36). Mikst üremik distrofide kemiği rezorbe eden osteoblastlar artmıştır ancak osteoblastların yetersiz olması rezorbe olan kemiğin yerine konmasını engeller (37). Renal osteodistrofi tedavisinde, patogenezde etkili diğer faktör olan vitamin D nin eklenmesi de önemlidir. Vitamin D tedavisi PTH düzeyine göre evre 3 de 65 pg/ml üzerinde, evre 4 de 100 pg/ml, evre 5 de ise 300 pg/ml üzerinde ise başlanmalıdır. KBH tedavisinde Vitamin D ağızdan düşük doz (15 30 ng/kg/gün 1_- hidroksi kolekalsiferol) verilebileceği gibi, haftada 3 kez ağızdan, damar içine yada periton içine μg/doz şeklinde verilebilir (38). Renal osteodistrofi tedavisinde hiperkalsemi ile yumuşak doku ve damar kalsifikasyonlarından kaçınılmalıdır. Birçok nefrolog bu komplikasyondan kaçınmak için kalsiyum/fosfor çarpanının (CaxPO4) 55 den düşük tutulması gerektiğine inanmaktadır (4). Vitamin D tedavisine cevapsız ya da dirençli hiperparatiroidi vakaları ile özellikle aşırı kaşıntı ile giden tekrarlayan hiperkalsemi, iskelet dışı kalsifikasyonların varlığı, patolojik kırıklar, deformiteler ve aşırı kemik ağrılarında paratiroidektomi yapılmalıdır. Asidoz: Böbrek yetersizliği sürecinin başlangıcında, sağlam kalan nefronlarda amonyum atılımı artar ve yeterli miktarda net asit eksresyonu sürdürülür. Glomeruler filtrasyon miktarı 40 ml/dk/1.73m² nin altına indiğinde total amonyum atılımı düşer ve sonuçta H nun birikmesiyle kronik metabolik asidoz tablosu ortaya çıkar. Titrabl asit sekresyonunun azalması da asidoza katkıda bulunur. Titrabl asit sekresyonunun azalmasında GFR nin düşüşü yanında diyetteki fosfat kısıtlaması ve fosfat bağlayıcı ajanların kullanılması da rol oynayabilir. Kemiğin tamponlama kapasitesi nedeniyle serum bikarbonat düzeyi çoğu defa meq/l nin altına düşmez. Başlangıçta anyon gap normal sınırlarda olabilir. Ancak GFR 20 ml/dk/1.73 m² nin altına düşünce fosfat, sulfat, ürat ve hippurat gibi anyonların birikimine bağlı olarak anyon gap artar. Kronik böbrek yetmezlikli hastalarda asidotik solunum, ancak son dönemde veya ateşli bir hastalık ya da ishal gibi endojen H yapımının ya da bikarbonat atılımının arttığı durumlarda belirginleşir. Kronik metabolik asidoz, protein ve kemik metabolizmalarını etkileyerek zararlı sonuçlara yol açar. Hastalarda

BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI

BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI Kronik böbrek hastalığı-tanım Glomerül filtrasyon hızında (GFH=GFR) azalma olsun veya olmasın, böbrekte

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER Siren SEZER, Şebnem KARAKAN, Nurhan ÖZDEMİR ACAR. Başkent Üniversitesi Nefroloji Bilim

Detaylı

NEFROTİK SENDROM. INTERN DR. H.RUMEYSA DAĞ Eylül 2013

NEFROTİK SENDROM. INTERN DR. H.RUMEYSA DAĞ Eylül 2013 NEFROTİK SENDROM INTERN DR. H.RUMEYSA DAĞ Eylül 2013 NEFROTİK SENDROM NEDİR? Nefrotik sendrom ; proteinüri (günde 3.5gr/gün/1.73 m2), hipoalbüminemi (

Detaylı

NEFRİTİK SENDROMLAR. Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013

NEFRİTİK SENDROMLAR. Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013 NEFRİTİK SENDROMLAR Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013 NEFRİTİK SENDROM NEDİR? Akut böbrek yetmezliği bulguları ile gelen bir hastada gross hematüri, varsa tanı nefritik sendromdur. Proteinürü

Detaylı

KRONİK BÖBREK YETERSİZLİĞİ. Tanım Böbrek fonksiyonlarının vücut homeostazisini sağlayamayacak derecede ve geriye dönüşümsüz olarak bozulmasıdır.

KRONİK BÖBREK YETERSİZLİĞİ. Tanım Böbrek fonksiyonlarının vücut homeostazisini sağlayamayacak derecede ve geriye dönüşümsüz olarak bozulmasıdır. KRONİK BÖBREK YETERSİZLİĞİ Tanım Böbrek fonksiyonlarının vücut homeostazisini sağlayamayacak derecede ve geriye dönüşümsüz olarak bozulmasıdır. İnsidans 10 / milyon çocuk nüfus (0-19 yaş) Tanımlar ve GFR

Detaylı

KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ FİZYOPATOLOJİSİ

KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ FİZYOPATOLOJİSİ KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ FİZYOPATOLOJİSİ Prof. Dr. Aydın ECE 1 2 3 4 5 PATOGENEZ Böbrekte hasar yapan neden ne olursa olsun bir kere kritik renal fonksiyon bozukluğu eşiği aşıldıktan sonra son dönem böbrek

Detaylı

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Magnezyum (Mg ++ ) MAGNEZYUM, KLOR VE METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Dr Ali Erhan NOKAY AÜTF Acil Tıp AD 2009 Büyük kısmı intraselüler yerleşimlidir Normal serum düzeyi: 1.5-2,5 meq/l Hücre içinde meydana gelen

Detaylı

2013 NİSAN TUS DAHİLİYE SORULARI

2013 NİSAN TUS DAHİLİYE SORULARI 2013 NİSAN TUS DAHİLİYE SORULARI Doğru cevap: B Referans: e-tus İpucu Serisi Dahiliye Ders Notları Cilt 2 Sayfa: 10 Doğru cevap: A Referans: e-tus İpucu Serisi Dahiliye Cilt 1 Ders Notları Sayfa: 233

Detaylı

ÇOCUKLARDA KRONİK BÖBREK HASTALIĞI Küçük yaş grubunda doğumda başlayabilen Kronik böbrek yetersizliği Son evre böbrek yetmezliği gelişimine neden olan

ÇOCUKLARDA KRONİK BÖBREK HASTALIĞI Küçük yaş grubunda doğumda başlayabilen Kronik böbrek yetersizliği Son evre böbrek yetmezliği gelişimine neden olan Türkiye Çocuklarda Kronik Böbrek Hastalığı Prevalansı Araştırması Chronic REnal Disease InChildren CREDIC Dr. Fatoş Yalçınkaya Çocuk Nefroloji Derneği ve Türk Nefroloji Derneği ortak projesi TÜBİTAK tarafından

Detaylı

SÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI

SÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI SÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI Gülseren PEHLİVAN, Nur CANPOLAT, Şennur ERKUT, Ayşe KESER, Salim ÇALIŞKAN, Lale SEVER İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı

Detaylı

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA SIVI KONTROLÜ

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA SIVI KONTROLÜ PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA SIVI KONTROLÜ LALE AKKAYA Periton Diyaliz Hemşiresi CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA HASTANESİ 25. ULUSAL BÖBREK HASTALIKLARI DİYALİZ VE TRANSPLANTASYON HEMŞİRELİĞİ

Detaylı

FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI

FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI Dr. Dilek TORUN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı 13-17 Kasım 2013 30. Ulusal Nefroloji Hipertansiyon Diyaliz ve Transplantasyon

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

SİSTİNOZİS KAYIT SİSTEMİ VERİ ALANLARI (*) ile belirtilen alanların doldurulması zorunludur. Hasta Demografik Bilgileri

SİSTİNOZİS KAYIT SİSTEMİ VERİ ALANLARI (*) ile belirtilen alanların doldurulması zorunludur. Hasta Demografik Bilgileri SİSTİNOZİS KAYIT SİSTEMİ VERİ ALANLARI (*) ile belirtilen alanların doldurulması zorunludur. Hasta Demografik Bilgileri Adı Soyadı*... Hastanızın ad, ikinci ad (varsa) ve soyadının baş harflerini giriniz

Detaylı

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu Dr.Meltem Pekpak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 34.Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon 18-22 Ekim,Antalya

Detaylı

Birinci Basamakta Böbrek Fonksiyon Bozukluğu Olan Hastanın Değerlendirilmesi ve Sevk. Dr. İhsan ERGÜN Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi

Birinci Basamakta Böbrek Fonksiyon Bozukluğu Olan Hastanın Değerlendirilmesi ve Sevk. Dr. İhsan ERGÜN Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Birinci Basamakta Böbrek Fonksiyon Bozukluğu Olan Hastanın Değerlendirilmesi ve Sevk Dr. İhsan ERGÜN Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Akut Böbrek Yetmezliği -Tanım Glomerüler filtrasyon hızının saatler-günler

Detaylı

24 Ekim 2014/Antalya 1

24 Ekim 2014/Antalya 1 Kronik Böbrek Hastalığının Kontrolü ve Yönetimi Doç. Dr. Öznur USTA YEŞİLBALKAN Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi İç Hastalıkları Hemşireliği o.u.yesilbalkan@ege.edu.tr 24 Ekim 2014/Antalya 1 SUNUM

Detaylı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ Sami Uzun 1, Serhat Karadag 1, Meltem Gursu 1, Metin Yegen 2, İdris Kurtulus 3, Zeki Aydin 4, Ahmet

Detaylı

Konu 10-11: Yaşlılığa Bağlı Üriner Sistem Değişiklikleri ve Yaşlılıkta Sık Görülen Üriner Sistem Hastalıkları

Konu 10-11: Yaşlılığa Bağlı Üriner Sistem Değişiklikleri ve Yaşlılıkta Sık Görülen Üriner Sistem Hastalıkları Konu 10-11: Yaşlılığa Bağlı Üriner Sistem Değişiklikleri ve Yaşlılıkta Sık Görülen Üriner Sistem Hastalıkları 1. Yaşlılığa Bağlı Üriner Sistem Değişiklikleri Genital sistemde atrofi, mukozalarda kuruluk

Detaylı

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi Etiyoloji Tanı Klinik Tedavi TANIM-EPİDEMİYOLOJİ Adrenal

Detaylı

Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması

Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması Halil Yazıcı 1, Abdullah Özkök 1, Yaşar Çalışkan 1, Ayşegül Telci 2, Alaattin Yıldız 1 ¹İstanbul

Detaylı

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır. POTASYUM K+; Potasyum yaşam için gerekli önemli bir mineraldir. Hücre içinde bol miktarda bulunur. Hücre içindeki kimyasal ortamın ana elementidrir. Hergün besinlerle alınır ve idrarla atılır. Potasyum

Detaylı

BÖBREK YETMEZLİĞİ: TEMEL BİLGİLER

BÖBREK YETMEZLİĞİ: TEMEL BİLGİLER BÖBREK YETMEZLİĞİ: TEMEL BİLGİLER Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Liv Hospital-İSTANBUL İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi 20 Aralık 2018 http://tekinakpolat.com/ogrenciler-icin- yararli-kitaplar/ Plan Temel kavramlar

Detaylı

ÇOCUKLARDA KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)

ÇOCUKLARDA KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY) ÇOCUKLARDA KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY) Dr. Aydın Ece Dicle Ü, Tıp F 11/6/2013 1 11/6/2013 2 KBY GFR de geri dönüşümsüz azalma Çocuk popülasyonunda prevalans milyonda 18 Agresif nütrisyonel destek, rekombinan

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Giriş: Kronik Böbrek Hastalığı (KBH); popülasyonun

Detaylı

KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HEMODİYALİZ VE PERİTON DİYALİZİ İĞİ

KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HEMODİYALİZ VE PERİTON DİYALİZİ İĞİ KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HEMODİYALİZ VE PERİTON DİYALİZİ Dr. Mürvet M YILMAZ ŞİŞLİ ETFAL HASTANESİ NEFROLOJİ KLİNİĞİ İĞİ Kronik Böbrek Yetmezliği KBY, glomerüler ler filtrasyon değerinde erinde azalmanın

Detaylı

İntradiyalitik Sıvı Elektrolit Bozuklukları

İntradiyalitik Sıvı Elektrolit Bozuklukları İntradiyalitik Sıvı Elektrolit Bozuklukları Doç. Dr. Eyüp KÜLAH Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi İstanbul Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Hastanesi Kronik Böbrek yetmezliği (KBY) sıvı, asit-baz

Detaylı

Prof. Dr. Sezgi ÇINAR PAKYÜZ. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İç Hastalıkları Hemşireliği ABD. MANİSA

Prof. Dr. Sezgi ÇINAR PAKYÜZ. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İç Hastalıkları Hemşireliği ABD. MANİSA Prof. Dr. Sezgi ÇINAR PAKYÜZ Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İç Hastalıkları Hemşireliği ABD. MANİSA KBH dünyada ve ülkemizde salgın halini almış önemli bir halk sağlığı sorunudur.

Detaylı

FOKAL SEGMENTAL GLOMERÜLOSKLEROZ (FSGS) VAKA SUNUMU ÖZGE ÖZEROĞLU

FOKAL SEGMENTAL GLOMERÜLOSKLEROZ (FSGS) VAKA SUNUMU ÖZGE ÖZEROĞLU FOKAL SEGMENTAL GLOMERÜLOSKLEROZ (FSGS) VAKA SUNUMU ÖZGE ÖZEROĞLU NEFROTİK SENDROM VE FOKAL SEGMENTAL GLOMERÜLOSKLEROZ (FSGS) Nefrotik sendrom yoğun proteinüri sonucu gelişen hipoalbüminemi ve yaygın ödem

Detaylı

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine

Detaylı

genellikle böbrek yetmezliği göstergesi preanalitik hata kaynakları çok sağlıklı değerlendirme için

genellikle böbrek yetmezliği göstergesi preanalitik hata kaynakları çok sağlıklı değerlendirme için Kreatinin yüksekliği genellikle böbrek yetmezliği göstergesi olarak bilinir ama birçok testte olduğu gibi farklı hastalıkların da tanısında kullanılır ve testi etkileyen faktörler yine her testte olduğu

Detaylı

Böbrekte AA Amiloidozis in Histopatolojik Bulguları ve Klinik Korelasyon

Böbrekte AA Amiloidozis in Histopatolojik Bulguları ve Klinik Korelasyon Böbrekte AA Amiloidozis in Histopatolojik Bulguları ve Klinik Korelasyon Zeynep Kendi Çelebi 1, Saba Kiremitçi 2, Bengi Öztürk 3, Serkan Aktürk 1, Şiyar Erdoğmuş 1, Neval Duman 1, Kenan Ateş 1, Şehsuvar

Detaylı

İnsülin Tedavisi ve Böbrek Hastalıkları. Dr Rahmi Yilmaz Hacettepe Üniversitesi Nefroloji Bilim Dalı

İnsülin Tedavisi ve Böbrek Hastalıkları. Dr Rahmi Yilmaz Hacettepe Üniversitesi Nefroloji Bilim Dalı İnsülin Tedavisi ve Böbrek Hastalıkları Dr Rahmi Yilmaz Hacettepe Üniversitesi Nefroloji Bilim Dalı Glukoz Dengesi ve SDBH GFH 20 ml/dk nın altına indiğinde glukoz kontrolünde düzensizlikler baş göstermektedir.

Detaylı

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi Hipertansiyon Tedavisi: Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi Hipertansiyon Sıklık Yolaçtığı sorunlar Nedenler Kan basıncı hedefleri Tedavi Dünyada Mortalite

Detaylı

Böbrek Naklinde Bazal İmmunsupresyonda Kullanılan Ajanlar

Böbrek Naklinde Bazal İmmunsupresyonda Kullanılan Ajanlar Böbrek Naklinde Bazal İmmunsupresyonda Kullanılan Ajanlar Kalsinörin İnhibitörleri Siklosporin Takrolimus Antiproliferatif Ajanlar Mikofenolat Mofetil / Sodyum Azathiopurine Kortikosteroidler Sirolimus

Detaylı

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar? BÖBREK HASTALIKLARI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Böbrekler ne işe yarar? Böbreğin en önemli işlevi kanı süzmek, idrar oluşturmak ve vücudun çöplerini (artık ürünleri) temizlemektir. Böbrekte oluşan idrar, idrar

Detaylı

Birinci Basamakta Böbrek Hasarının Değerlendirilmesi Proteinüri; Kimde, Nasıl Bakılmalı, Nasıl Değerlendirilmeli?

Birinci Basamakta Böbrek Hasarının Değerlendirilmesi Proteinüri; Kimde, Nasıl Bakılmalı, Nasıl Değerlendirilmeli? Birinci Basamakta Böbrek Hasarının Değerlendirilmesi Proteinüri; Kimde, Nasıl Bakılmalı, Nasıl Değerlendirilmeli? Dr. İhsan ERGÜN Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Gerçek bir pozitiflik söz konusu mudur?

Detaylı

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit NEFRİT Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Genel Bilgiler Böbreğin temel fonksiyonlarından birisi idrar üretmektir. Her 2 böbrekte idrar üretimine yol açan yaklaşık 2 milyon küçük ünite (nefron) vardır. Bir nefron

Detaylı

RENAL PREOPERATİF DEĞERLENDİRME. Dr. Mürvet YILMAZ SBÜ. Bakırköy Dr. Sadi Konuk SUAM

RENAL PREOPERATİF DEĞERLENDİRME. Dr. Mürvet YILMAZ SBÜ. Bakırköy Dr. Sadi Konuk SUAM RENAL PREOPERATİF DEĞERLENDİRME Dr. Mürvet YILMAZ SBÜ. Bakırköy Dr. Sadi Konuk SUAM SBÜ. İÇ HASTALIKLARI KONGRESİ-2018 ABH-KBY Böbrek fonksiyonları bozuk olan hastalarda ABH/KBY ayırımı yapılmalıdır. ABH

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı Uzman Dr. Mehtap Ezel Çelakıl DR.MEHTAP EZEL ÇELAKIL 4YAŞ ERKEK HASTA Şikayeti:

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

TÜRK NEFROLOJİ DERNEĞİ 2011 YILI TÜRK BÖBREK KAYIT SİSTEMİ RAPORU DR. NURHAN SEYAHİ

TÜRK NEFROLOJİ DERNEĞİ 2011 YILI TÜRK BÖBREK KAYIT SİSTEMİ RAPORU DR. NURHAN SEYAHİ TÜRK NEFROLOJİ DERNEĞİ 2011 YILI TÜRK BÖBREK KAYIT SİSTEMİ RAPORU DR. NURHAN SEYAHİ TND BÖBREK KAYIT KURULU ADINA Yıllara göre yanıt oranı 100 94,1 96,2 94,4 97,7 93,2 96,6 99,4 99,4 99,5 90 80 70 77,5

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ İdrar oluşturmak... Üriner sistemin ana görevi vücutta oluşan metabolik artıkları idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak ve sıvı elektrolit dengesini korumaktır. Üriner

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Kuramsal Ders Diabetes mellitus: Tanı, sınıflama ve klinik bulgular Nilgün Başkal.

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Kuramsal Ders Diabetes mellitus: Tanı, sınıflama ve klinik bulgular Nilgün Başkal. 1. HAFTA Volüm dengesi bozuklukları Böbrek hastalıklarında tanısal yöntemler Diabetes mellitus: Tanı, sınıflama ve klinik bulgular Nilgün Başkal Diabetes mellitus komplikasyonları Sevim Güllü Artritlere

Detaylı

TÜRK NEFROLOJİ DERNEĞİ 2012 YILI TÜRK BÖBREK KAYIT SİSTEMİ RAPORU PROF. DR. NURHAN SEYAHİ

TÜRK NEFROLOJİ DERNEĞİ 2012 YILI TÜRK BÖBREK KAYIT SİSTEMİ RAPORU PROF. DR. NURHAN SEYAHİ TÜRK NEFROLOJİ DERNEĞİ 212 YILI TÜRK BÖBREK KAYIT SİSTEMİ RAPORU PROF. DR. NURHAN SEYAHİ TND BÖBREK KAYIT KURULU ADINA Yıllara Göre Yanıt Oranı 1 94,1 96,2 94,4 97,7 93,2 96,6 99,4 99,4 99,5 9 8 7 77,5

Detaylı

KRONİK BÖBREK HASTALIĞI VE ÇALIŞMA HAYATI DOÇ. DR. TOLGA YILDIRIM HÜTF NEFROLOJİ BİLİM DALI

KRONİK BÖBREK HASTALIĞI VE ÇALIŞMA HAYATI DOÇ. DR. TOLGA YILDIRIM HÜTF NEFROLOJİ BİLİM DALI KRONİK BÖBREK HASTALIĞI VE ÇALIŞMA HAYATI DOÇ. DR. TOLGA YILDIRIM HÜTF NEFROLOJİ BİLİM DALI BÖBREĞİN FONKSİYONLARI Metabolik artık ürünlerin atılımı Su atılımı Vücudun elektrolit dengesinin sağlanması

Detaylı

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Nimet Aktaş*, Mustafa Güllülü, Abdülmecit Yıldız, Ayşegül Oruç, Cuma Bülent

Detaylı

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN.

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN. BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof Dr Zehra AYCAN zehraaycan67@hotmail.com Büyüme Çocukluk çağı, döllenme anında başlar ve ergenliğin tamamlanmasına kadar devam eder Bu süreçte çocuk hem büyür hem de gelişir

Detaylı

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Kuramsal Ders Diabetes mellitus: Tanı, sınıflama ve klinik bulgular Nilgün Başkal

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Kuramsal Ders Diabetes mellitus: Tanı, sınıflama ve klinik bulgular Nilgün Başkal 1. HAFTA Volüm dengesi bozuklukları Böbrek hastalıklarında tanısal yöntemler Diabetes mellitus: Tanı, sınıflama ve klinik bulgular Nilgün Başkal Diabetes mellitus komplikasyonları Sevim Güllü Artritlere

Detaylı

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır. POTASYUM K+; Potasyum yaşam için gerekli önemli bir mineraldir. Hücre içinde bol miktarda bulunur. Hücre içindeki kimyasal ortamın ana elementidrir. Hergün besinlerle alınır ve idrarla atılır. Potasyum

Detaylı

HEREDİTER SFEROSİTOZ. Mayıs 14

HEREDİTER SFEROSİTOZ. Mayıs 14 HEREDİTER SFEROSİTOZ İNT.DR.DİDAR ŞENOCAK Giriş Herediter sferositoz (HS), hücre zarı proteinlerinin kalıtsal hasarı nedeniyle, eritrositlerin morfolojik olarak bikonkav ve santral solukluğu olan disk

Detaylı

Diyaliz tedavisinde ilk seçenek: Periton diyalizi. Neslihan SEYREK, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji BD

Diyaliz tedavisinde ilk seçenek: Periton diyalizi. Neslihan SEYREK, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji BD Diyaliz tedavisinde ilk seçenek: Periton diyalizi Neslihan SEYREK, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji BD KBY PREVALANSI Dünyada SDBY Prevalans ve Prevalans İnsidansı İnsidans USRDS 2009 Önümüzdeki

Detaylı

BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ I. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006

BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ I. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ I Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 1 Böbreklerin işlevleri (fonksiyonları) Düzenleyici işlevler Endokrin işlevler Metabolik işlevler Ekskretuvar işlevler 2 Böbreklerin

Detaylı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes Mellitus Komplikasyonları Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes mellitus komplikasyonlar Mikrovasküler Makrovasküler Diyabetik retinopati Diyabetik

Detaylı

RENAL REPLASMAN TEDAVĠ SEÇENEKLERĠ

RENAL REPLASMAN TEDAVĠ SEÇENEKLERĠ RENAL REPLASMAN TEDAVĠ SEÇENEKLERĠ HAZIRLAYAN :HEMŞİRE SULTAN ÖZER Kronik Böbrek Hastalığı Evreleri EVRE TANIM GFH Yüksek Risk 90 Ġzlem, risk azaltılması Tanı ve tedavi 1 Böbrek Hasarı (+) GFH normal veya

Detaylı

Diyabetik Nefropati Tanı ve Tedavide Güncelleme. Dr. Gültekin Süleymanlar Dr. Alper Sönmez

Diyabetik Nefropati Tanı ve Tedavide Güncelleme. Dr. Gültekin Süleymanlar Dr. Alper Sönmez Diyabetik Nefropati Tanı ve Tedavide Güncelleme Dr. Gültekin Süleymanlar Dr. Alper Sönmez Diyabetik Nefropati Tanısında Güncelleme Dr. Alper Sönmez GATA Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans

Detaylı

KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK BOZUKLUKLARI 16.01.2014. İnt.Dr.Sibel KOÇAK

KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK BOZUKLUKLARI 16.01.2014. İnt.Dr.Sibel KOÇAK KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK BOZUKLUKLARI 16.01.2014 İnt.Dr.Sibel KOÇAK Tanım Kronik böbrek hastalığının (KBH) seyrinde mineral metabolizmasının bozuklukları sıktır ve eğer tanınıp tedavi

Detaylı

HEMODİYALİZ VE PERİTON DİYALİZİNDE HASTA SEÇİM KRİTERLERİNİN DEĞERLENDİRMESİ DR. GÜLTEKİN GENÇTOY

HEMODİYALİZ VE PERİTON DİYALİZİNDE HASTA SEÇİM KRİTERLERİNİN DEĞERLENDİRMESİ DR. GÜLTEKİN GENÇTOY HEMODİYALİZ VE PERİTON DİYALİZİNDE HASTA SEÇİM KRİTERLERİNİN DEĞERLENDİRMESİ DR. GÜLTEKİN GENÇTOY BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ALANYA HASTANESİ Kronik böbrek hastalığı dünya çapında bir halk sağlığı

Detaylı

2. Renal tübülüslerde ise reabsorbsiyon ve sekresyon (Tübüler reabsorbsiyon ve Tübüler sekresyon) olur.

2. Renal tübülüslerde ise reabsorbsiyon ve sekresyon (Tübüler reabsorbsiyon ve Tübüler sekresyon) olur. BÖBREK Böbreklerimiz, omurganın her iki yanında, karın boşluğu içerisinde ve bel bölgesinin biraz yukarısında yer alırlar. Her insanda iki tane böbrek bulunur. Fakat sağlıklı tek bir böbrek de normal yaşam

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARINDA 25-OH-D VİTAMİNİ. Dr. Ebru Aşıcıoğlu

HEMODİYALİZ HASTALARINDA 25-OH-D VİTAMİNİ. Dr. Ebru Aşıcıoğlu HEMODİYALİZ HASTALARINDA 25-OH-D VİTAMİNİ Dr. Ebru Aşıcıoğlu D Vitamini Yağda çözülen steroid hormon Vitamin D2: Ergokalsiferol Vitamin D3: Kolekalsiferol Yarı ömrü: 20 gün %85 DBP ile taşınır; yağ dokusunda

Detaylı

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Travma ve cerrahiye ilk yanıt Total vücut enerji harcaması artar Üriner nitrojen atılımı azalır Hastanın ilk resüsitasyonundan sonra Artmış

Detaylı

[embeddoc url= /10/VÜCUT-SIVILARI.docx download= all viewer= microsoft ]

[embeddoc url=  /10/VÜCUT-SIVILARI.docx download= all viewer= microsoft ] VÜCUT SIVILARI [embeddoc url= http://enfeksiyonhastaliklari.com/wp-content/uploads/2015 /10/VÜCUT-SIVILARI.docx download= all viewer= microsoft ] SODYUM ( Na+) Na+; Sodyum klor ile birlikte serumun en

Detaylı

1. Hemadiyaliz sırasında en sık görülen komplikasyon aşağıdakilerden hangisidir? a. Ateş b. Hipotansiyon c. Hemoliz d. Tamponad e.

1. Hemadiyaliz sırasında en sık görülen komplikasyon aşağıdakilerden hangisidir? a. Ateş b. Hipotansiyon c. Hemoliz d. Tamponad e. SORUMLU HEKİM SORULARI 1. Hemadiyaliz sırasında en sık görülen komplikasyon aşağıdakilerden hangisidir? a. Ateş b. Hipotansiyon c. Hemoliz d. Tamponad e. Baş ağrısı 2. Aşağıdakilerden hangisi hemodiyaliz

Detaylı

Türkiye'de yaşayan 345 Suriyeli Göçmenin Hemodiyaliz Deneyimi: Türk Hemodiyaliz Hastaları ile Karşılaştırılmalı Veri Tabanı Çalışması

Türkiye'de yaşayan 345 Suriyeli Göçmenin Hemodiyaliz Deneyimi: Türk Hemodiyaliz Hastaları ile Karşılaştırılmalı Veri Tabanı Çalışması Türkiye'de yaşayan 345 Suriyeli Göçmenin Hemodiyaliz Deneyimi: Türk Hemodiyaliz Hastaları ile Karşılaştırılmalı Veri Tabanı Çalışması Meltem Gürsu 1, Mustafa Arıcı 2, Kenan Ateş 3, Rümeyza Kazancıoğlu

Detaylı

Ani Kardiyak Ölüm: Önleyebilir miyiz? Doç. Dr. Yakup Ekmekçi Özel Ankara Güven Hastanesi

Ani Kardiyak Ölüm: Önleyebilir miyiz? Doç. Dr. Yakup Ekmekçi Özel Ankara Güven Hastanesi Ani Kardiyak Ölüm: Önleyebilir miyiz? Doç. Dr. Yakup Ekmekçi Özel Ankara Güven Hastanesi DİYALİZ-MORTALİTE 200 ölüm/1000 hasta-yıl. USRDS-2011 En önemli ölüm nedeni kardiyak hastalıklardır. USRDS -2011:

Detaylı

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert DİYABETES MELLİTUS Dr. Aslıhan Güven Mert DİYABET YÖNETİMİ Kan şekeri ayarını sağlamaktır. Diyabet tedavisinde hedef glukoz değerleri NORMAL HEDEF AKŞ (mg/dl)

Detaylı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ 20.05.2010 Giriş I Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden

Detaylı

Arter Kan Gazı Değerlendirmesi. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı

Arter Kan Gazı Değerlendirmesi. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Arter Kan Gazı Değerlendirmesi Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Asit-Baz Dengesine Farklı Yaklaşımlar Seifter JL: N Engl

Detaylı

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi HİPERKALSEMİ Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi Tanım: Hiperkalsemi serum kalsiyum düzeyinin normalden (9-11 mg/dl) yüksek olduğunda meydana gelen

Detaylı

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı. Fizyoloji Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri Dr. Deniz Balcı deniz.balci@neu.edu.tr Ders İçeriği 1 Vücut Sıvı Bölmeleri ve Hacimleri 2 Vücut Sıvı Bileşenleri 3 Sıvıların Bölmeler Arasındaki HarekeF Okuma

Detaylı

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ T.C. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI VİH-YL 2007 0002 DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE

Detaylı

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ Dr. Lale Sever Intradiyalitik Komplikasyonlar Sık Kalıcı morbidite Mortalite Hemodiyaliz Komplike bir işlem! Venöz basınç monitörü Hava detektörü

Detaylı

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Sevcan A. Bakkaloğlu, Yeşim Özdemir, İpek Işık Gönül, Figen Doğu, Fatih Özaltın, Sevgi Mir OLGU 9 yaş erkek İshal,

Detaylı

Glisemik kontrolün ölçütleri ve prognozla ilişkisi. Dr. Gülay Aşcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı İzmir

Glisemik kontrolün ölçütleri ve prognozla ilişkisi. Dr. Gülay Aşcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı İzmir Glisemik kontrolün ölçütleri ve prognozla ilişkisi Dr. Gülay Aşcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı İzmir HD e yeni başlayan hastaların 1/3 de neden diyabetik nefropati Yeni başlayan

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU HEMODİYALİZ HEKİM RESERTİFİKASYON SINAV SORULARI

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU HEMODİYALİZ HEKİM RESERTİFİKASYON SINAV SORULARI T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU HEMODİYALİZ HEKİM RESERTİFİKASYON SINAV SORULARI Adı Soyadı: Tarih: Kronik hemodiyaliz programında olan bir hastada serum Ca=7.5 mg/dl alkalen fosfataz=

Detaylı

DİYALİZE ERKEN BAŞLANMALI (?) Dr. Oktay OYMAK Erciyes Üniversiresi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı

DİYALİZE ERKEN BAŞLANMALI (?) Dr. Oktay OYMAK Erciyes Üniversiresi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı DİYALİZE ERKEN BAŞLANMALI (?) Dr. Oktay OYMAK Erciyes Üniversiresi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı 13. Ulusal Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Kongresi, Antalya, 2011 KBY de Böbrek Yetmezliği 5

Detaylı

Malnutrisyon ve İnflamasyonun. Hasta Ötiroid Sendromu Gelişimine imine Etkisi

Malnutrisyon ve İnflamasyonun. Hasta Ötiroid Sendromu Gelişimine imine Etkisi Sürekli Ayaktan Periton Diyalizi Hastalarında Malnutrisyon ve İnflamasyonun Hasta Ötiroid Sendromu Gelişimine imine Etkisi Ebru Karcı, Erkan Dervişoğlu lu, Necmi Eren, Betül Kalender Kocaeli Üniversitesi,

Detaylı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes Mellitus Akut Komplikasyonları Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes mellitus akut komplikasyonlar Hipoglisemi Hiperglisemi ilişkili ketonemi

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D.

Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D. Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D. Sunu Planı Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi ve fizyolojisi Etiyoloji Klinik Tanı Tedavi Tanım ve Epidemiyoloji

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

STEROİDE DİRENÇLİ NEFROTİK SENDROM OLGULARINDA SİKLOSPORİN TEDAVİSİ: 12 AYLIK TAKİP

STEROİDE DİRENÇLİ NEFROTİK SENDROM OLGULARINDA SİKLOSPORİN TEDAVİSİ: 12 AYLIK TAKİP STEROİDE DİRENÇLİ NEFROTİK SENDROM OLGULARINDA SİKLOSPORİN TEDAVİSİ: 12 AYLIK TAKİP Dr. Murat Şakacı Ankara Eğitim E ve Araştırma rma Hastanesi Nefroloji Kliniği GİRİŞİŞ Steroide dirençli nefrotik sendrom

Detaylı

Kronik Böbrek Hastalığında Kolekalsiferol ün Etkisi

Kronik Böbrek Hastalığında Kolekalsiferol ün Etkisi Kronik Böbrek Hastalığında Kolekalsiferol ün Etkisi Taner Baştürk 1, Abdülkadir Ünsal 2 1Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği Serum Kalsidiol

Detaylı

AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ

AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ Böbrek Yetmezliği; ABY; Acute Renal Failure; ARF; Böbrek fonksiyonlarının aniden durmasıdır. Böbrekler vücudumuzdaki atık maddeleri kandan süzerek atan ve sıvı dengesini sağlayan

Detaylı

Diyaliz Sıklığını Azaltma ve Diyalizden Çıkarma Kararı Nasıl Verilmeli. Dr. Hüseyin ÇELİKER Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı

Diyaliz Sıklığını Azaltma ve Diyalizden Çıkarma Kararı Nasıl Verilmeli. Dr. Hüseyin ÇELİKER Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Diyaliz Sıklığını Azaltma ve Diyalizden Çıkarma Kararı Nasıl Verilmeli Dr. Hüseyin ÇELİKER Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Hemodiyaliz Normal Diyaliz İşlemi Kronik böbrek yetmezliği

Detaylı

HEMODİYALİZE GEÇ BAŞLAMAK GEREKLİDİR. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı

HEMODİYALİZE GEÇ BAŞLAMAK GEREKLİDİR. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı HEMODİYALİZE GEÇ BAŞLAMAK GEREKLİDİR Dr. Rümeyza Kazancıoğlu Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı DİYALİZ BAŞLANGICI SDBY hastalarında o Malnütrisyon o Hipervolemi o Kanama o

Detaylı

G. EKLERLE İLGİLİ AÇIKLAMA

G. EKLERLE İLGİLİ AÇIKLAMA 392 G. EKLERLE İLGİLİ AÇIKLAMA Kitabın sonuna pratikte yararlı olabilecek 7 ek konmuştur. 1.ekte hastalar için bir kimlik kartı tasarlanmıştır. Hastaların başka bir hemodiyaliz merkezine kısa süreli gittikleri

Detaylı

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi, Nefroloji Bilim Dalı Renal arter stenozu Anatomik bir tanı Asemptomatik Renovasküler hipertansiyon

Detaylı

Üriner Sistem Taş Hastalığında Metabolik Değerlendirmede Kullandığım Algoritmler

Üriner Sistem Taş Hastalığında Metabolik Değerlendirmede Kullandığım Algoritmler Üriner Sistem Taş Hastalığında Metabolik Değerlendirmede Kullandığım Algoritmler Hikaye: aşağıdaki özellikler sorulmalıdır. Diyet ve sıvı alımı ( et, süt, sodyum, potasyum, askorbik asit ) İlaç alımı :

Detaylı

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Pediatri, Ankara, Türkiye 2. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Endokrinoloji, Ankara, Türkiye 3

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Pediatri, Ankara, Türkiye 2. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Endokrinoloji, Ankara, Türkiye 3 OBEZ ÇOCUK VE ADOLESANLARDA KREATİNİN KLERENSİNDE ARTIŞ METABOLİK SENDROMU OLANLARDA İSE SİSTATİN-C DÜZEYİ ARTIŞI OLASI BÖBREK HASARININ İLK GÖSTERGELERİDİR Dilşah Önerli Salman 1, Zeynep Kaba Şıklar 2,

Detaylı

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM 1) Aşağıdaki hormonlardan hangisi uterusun büyümesinde doğrudan etkilidir? A) LH B) Androjen C) Östrojen Progesteron D) FUH Büyüme hormonu E) Prolaktin - Testosteron 2)

Detaylı

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Mustafa Altay 1, Nihal Özkayar 2, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Murat Alışık 4, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2 1 Ankara Numune Eğitim

Detaylı

Gebelik ve Trombositopeni

Gebelik ve Trombositopeni Gebelik ve Trombositopeni Prof.Dr. Sermet Sağol EÜTF Kadın Hast. ve Doğum AD Gebelik ve Trombositopeni Kemik iliğinde megakaryosit hücrelerinde üretilir. Günde 35.000-50.000 /ml üretilir. Yaşam süresi

Detaylı

SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU

SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU Müge Özcan 1, Kenan Keven 1, Şule Şengül 1, Arzu Ensari 2, Selçuk Hazinedaroğlu 3, Acar Tüzüner

Detaylı

KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HASTALARINDA KONİSİTE İNDEKS ÖLÇÜMLERİNİN LİPİD PROFİLİ İLE İLİŞKİSİ

KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HASTALARINDA KONİSİTE İNDEKS ÖLÇÜMLERİNİN LİPİD PROFİLİ İLE İLİŞKİSİ KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HASTALARINDA KONİSİTE İNDEKS ÖLÇÜMLERİNİN LİPİD PROFİLİ İLE İLİŞKİSİ Siren SEZER, Şebnem KARAKAN, Nurhan ÖZDEMİR ACAR. Başkent Üniversitesi Nefroloji Bilim Dalı GİRİŞ Dislipidemi

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 05 Temmuz 2017 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 05 Temmuz 2017 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Servisi Olgu Sunumu 05 Temmuz 2017 Salı Araş. Gör. Dr. Mert Şengün Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı

Detaylı