DERİNCE Arel Psikolojik Danışma, Rehberlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Aylık E-Bülten KASIM

Transkript

1 DERİNCE Arel Psikolojik Danışma, Rehberlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Aylık E-Bülten KASIM 2014

2 AKRAN ZORBALIĞI Okul döneminde öğrencilerin karşılaştığı birçok problem olmaktadır. Dersler, sınavlar, ödevler, maddi sıkıntılar, ilişki problemleri, sosyalleşme sıkıntıları vb. Bunların yanı başında her zaman karşılaşmadığımız ancak maruz kalındığında ya da bir yakınımıza yapıldığında son derece olumsuz sonuçlar doğuran akran zorbalığı bulunmaktadır. Akran zorbalığı ilköğretim ve ortaöğretimde daha sık görülmekle birlikte üniversite yıllarında da karşımıza çıkabilecek bir problemdir. Zorbalık, saldırganlık davranışının özel bir boyutudur ve zarar verici, rahatsız edici davranışın sürekli/kasıtlı olarak uygulanması olarak tanımlanabilir. Uzun süre maruz kalınan akran zorbalığı kişide psikolojik problemlere ve akademik başarısızlığa sebebiyet verebilir. Akran zorbalığı sözel, sözel olmayan ve fiziksel eylemler şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Ad takma, alay etme, korkutma, dedikodu yayma, hakaret etme, kızdırma sözel zorbalık türleridir. Dolaylı yoldan fiziksel zarar vermeyi amaçlayan, sözel hakaretler içermeyen ancak vücut diliyle, bakışlarla karşımıza çıkan zorbalık türleri de bulunmaktadır. Sürekli rahatsız edici/tehditkar bakışlara maruz bırakma, arkadaşlık ilişkilerini bozmaya çalışma, görmezden gelme, tehdit mesajları gönderme vb. Bazı durumlarda zorbalık, karşı tarafa istemli olarak fiziksel zarar vermeyi amaçlayan davranışlar içerebilir. Zaman zaman maruz kalınan kötü davranışların, sözlerin zorbalık sayılabilmesi için kişinin bunu kasıtlı ve sürekli yapması gerektiği unutulmamalıdır. Zorbalık yapan kişilerin problem çözme becerilerinin düşük, yetişkin iletişimi kurmakta sıkıntı çeken ve sorunlarını şiddet kullanarak çözmeyi öğrenen kişiler olduğu söylenebilir. Ayrıca belirli bir gruba dahil olmak için beklentinin bu yönde olması, kişiyi zorbalık yapmaya sürükleyebilir. Kendileri hakkında olumsuz düşüncelere sahip olan ve bunun üstesinden gelemeyen bireyler, kendilerini güçlü hissetmek ve dikkat çekmek için akran zorbalığına başvurabilir. Akran zorbalığına maruz kalan öğrenci birçok alanda problem yaşayabilir. Dışlanmışlık hissi, kendini suçlu

3 ve değersiz hissetme, kızgınlık veya duygusal çöküntü, korkma başlıca sonuçlardır. Sürekli aynı davranışlara maruz kalma kişide özgüven eksikliğine neden olmakta, sonucunda zorbalık bir kısır döngü halini almaktadır. Olumsuz davranışlarla baş edemeyen öğrenci okuldan uzaklaşma isteği duyabilir ve aklı sürekli meşgul olduğundan akademik başarısızlık yaşayabilir. Bunların yanı sıra kişide uyku problemleri, baş ağrısı, mide ağrısı, kas ağrısı gibi çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Akran zorbalığına maruz kaldığını düşünen kişi bunun üstesinden gelebilmek için çeşitli stratejiler geliştirebilir. Eğer zorbalık fizikselse ve kişisel güvenliği tehdit ediyorsa mutlaka bir yetkiliye bildirilmelidir. Kişi yaşadıklarını güvendiği biriyle paylaşmalı, destek istemelidir. Akran zorbalığından kurtulmak kimi zaman kolay olmayabilir ve fikir alış verişinde bulunmak, yalnız olunmadığını bilmek kişinin olaylar karşısında daha güçlü hissetmesini sağlayacaktır. Kişinin kendini iyi hissettiği aktivitelere katılması, sevdiği arkadaşlarıyla vakit geçirmesi ve yalnız olmadığını hissetmesi/hissettirmesi önemlidir. Zorbalığa maruz kalan kişi, davranışları ve sözleri görmezden gelip, aldırmadığı, öfkelenmediği sürece olumsuzluklar gitgide azalacaktır. Karşı tarafa güçlü olduğunu ve bunlardan etkilenmediğini düşündürtmek en etkili davranıştır. Tabi öncelikle kişinin, herkes kadar değerli olduğuna, maruz kaldığı olumsuzlukları hak etmediğine ve güçlü bir insan olduğuna kendini ikna etmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki kişinin kendine duyduğu güven geliştirilebilir ve bu değişim herkes tarafından algılanır. Başarılı ve sağlıklı bir eğitim yılı geçirmeniz dileğiyle. Gülşen TURNA Psikolog

4 Derince ÜNİVERSİTELİDEN BEKLEDİKLERİMİZ

5 Üniversiteye hoş geldiniz. Burası hem çok eğleneceğiniz hem çok öğreneceğiniz bir yer. Kendinizi en iyi tanıdığınız ve en çok yetiştirebileceğiniz yaşlardasınız. Ne olmak istediğinize hem mesleki olarak hem kişisel olarak burada karar verir ve kendinizi inşa edersiniz. Burada hayatınız boyunca yapacağınız işe dair çok şey öğrenecek, birçok insan tanıyacak ve sosyal olarak kendinizi besleyecek çeşitli fırsatlar bulacaksınız. Mezun olduğunuzda toplumun sizden beklentileri olacak. Üniversite birçok insanın aklında meslek edinilecek yer olarak yer etmiştir. Anca üniversitenin tek amacı bu değildir. Çocukluktan bireyliğe geçiş demektir. Toplumda ben de varım demektir. Ben sadece çalışan, yemek yiyen, uyuyan, tv izleyen bir insan değilim demektir. Çünkü üniversitede farklı yerlerden gelmiş insanlar birbirlerine farklı dünyaların kapılarını açarlar. Ev ve okul arasında geçirdiğin hayatın ezberlediğin sokaklardan ibaret olmadığını farklı yerlerde farklı yaşamların, geleneklerin, siyasetin, kültürün, sanatın olduğunu öğrenirsin. Gençleri iyi yetişmiş bir toplum hep ileri gider, çünkü o gençler yeni nesilin mimarıdır. Kendilerini ne kadar ileri taşırlarsa ileride çocuklarını, çevrelerini, eşlerini, dostlarını nihayetinde toplumu o kadar ileri taşırlar. Bunun için üniversiteden at gözlükleriyle gezmek yerine, etrafa dört gözle bakalım, yetiştirildiğimiz doğruları sorgulayalım. O doğruları daha iyi yerlere götürelim. Asıl amacımız olan mesleğimizin en iyisi olma hedefini de unutmayalım. Unutmayalım çünkü; Mimarlar; geleceğin binalarını inşa edecek ve biz o evlerde güvenle, keyifle oturacağız. Öğretmenler; gençleri yetiştirecek ve biz geleceğe umutla bakacağız. Doktorlar, hemşireler, sağlık memurları; bize daha sağlıklı bir hayat sunacak ve onlar sayesinde daha uzun ve kaliteli bir yaşam süreceğiz. Sanatçılar; daha güzel bir dünyaya bakmamızı sağlayacak onlar sayesinde güzel görüp, güzel düşüneceğiz. Gazeteciler, televizyoncular, radyocular; gündemi takip etmemizi sağlayacak ve onlar sayesinde dünyada olan bitenlerden ve güncel her durumdan haberdar olacağız. Mühendisler; hayatımızı her alanda kolaylaştıracak. Psikologlar; bireylerimize yol gösterecek, sosyologlar toplumumuza. Modacılar; sayesinde daha güzel giyineceğiz. Aşçılarımız; sayesinde lezzetli yemekler yiyeceğiz. Bankacılarımız sayesinde mantıklı birikimler ve yatırımlar yapacağız Milli Eğitim programımızın temel taşı, cahilliğin yok edilmesidir. Cahillik yok edilmedikçe, yerimizdeyiz... demiş Mustafa Kemal Atatürk. Bu yüzden sizlerden bunların dışında çok önemli bir beklentimiz daha var. Vizyonunuz geniş olsun, önünüz aydınlık olsun, sorgulamadan kabul etmeyin hiçbir kuralı. Bu sayede daha aydınlık olsun önümüz. Kendinizi aydınlatmakla başlayın işe, ondan sonra o ışık zamanla çevrenize yayılacaktır. Kendinizi aydınlatmak için daha çok kitap okuyun, daha çok film izleyin, daha fazla insanla konuşun, boş zamanlarınızda çalışın, inandıklarınızı körü körüne savunmadan önce araştırın, sadece yakın çevrenizle ilgilenmeyin dünyada ne olup bitiyor haberiniz olsun, merak edin, daha fazla gezin Üniversite insana sadece meslek katmaz vizyon da katar. Sizin edindiğiniz vizyon da toplumu ileri götürür. Gördüğünüz gibi toplumun sizden beklentisi büyük buna paralel olarak inanıyoruz da size. Üniversiteye tekrardan hoş geldiniz. Şimdi kemerlerinizi çözebilirsiniz. Özgürsünüz ve yetişkin. Bilgiye saldırın, işinizde en iyisi olun, yeni bir dil öğrenin, konuşunca dinlenen insanlardan olun. Sizinle konuşan insan yanınızdan ayrılırken aynı insan olmasın. Onu etkileyin, değiştirin, geliştirin. Yapacağınız çok şey var bunları yaparken hayattan keyif almayı da unutmayın. Burcu YILMAZ Psikolog

6 TEPEKENT YERLEŞKESİ Tepekent-Büyükçekmece/İstanbul Tel: (0850) Faks: (0212) E-posta: SEFAKÖY YERLEŞKESİ Sefaköy-Küçükçekmece/İstanbul Tel: (0850) Faks: (0212) E-posta: facebook.com/areledu twitter.com/areledu 2735 (0850) 850 AREL