IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi Bildiriler Kitabı - V (Felsefe - Eğitim - İletişim)

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi Bildiriler Kitabı - V (Felsefe - Eğitim - İletişim)"

Transkript

1 IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi Bildiriler Kitabı - V (Felsefe - Eğitim - İletişim) Mayıs 2015, Kütahya Düzenleyenler Destekleyenler ilmi etüdler derneği Dumlupınar Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Kütahya Belediyesi İstanbul 2015

2 Husulî ile Huzurî Bilgi Arasında: Ebu l-berekât el-bağdadî nin Epistemolojisi ve İbn Sina Eleştirileri Husulî ile Huzurî Bilgi Arasında: Ebu l-berekât el-bağdadî nin Epistemolojisi ve İbn Sina Eleştirileri Kutlu Okan* Öz: Ebu l-berekât el-bağdadî (v.547/1152) 12. yy da İbn Sina sonrası dönemde yaşayan en önemli eleştirel filozof ve bağımsız düşünürdür. Kendinden önce başta Aristo ve Eflâtun olmak üzere Farabî ve bilhassa İbn Sina nın felsefî sisteminden ciddi bir biçimde etkilenmiş ve özellikle Şifa ile İşârât ve t-tenbihât eserlerinin tasnifini esas alarak kendi görüşlerini Kitabu l-muteber adlı eserinde sistemleştirme çabasına girmiştir. Bununla beraber kendini Meşşaî ekole dâhil etmeyerek İbn Sina özelinde tüm sabık felsefî görüşleri eleştirel bir göz ile değerlendirerek özgün fikirler oluşturma yoluna gitmiştir. Bu eleştirilerin önemli bir kısmı da bilgi kuramı çerçevesinde olmuştur. Ebu l-berekât ın İbn Sina epistemolojisine eleştirilerini 3 temel başlıkta ele almak mümkündür. Bunlardan ilki nefs teorisi ve idrak süreçleri analizidir. Ebu l-berekât nefsin tanımından bilginin oluşumuna kadar neredeyse tüm safhalarda İbn Sina ya karşı çıkmaktadır. Bunun temel sebebi, Ebu l-berekât ın nefsin birliği hususunu kuvveler teorisi ile çelişiyor görmesi ve tecrit sürecini reddetmesidir. İkinci olarak bilginin mahiyeti ve tümeller sorunu gelmektedir. Bilginin zihindeki durumu suret ve araz olmaktan çıkarak izafet ve nispet haline gelmiştir. Nihayet bu iki ana konunun doğurduğu metafizik tasavvurun tanrının tikelleri bilmesinden Faal Akıl ın reddine kadar uzanan sonuçları vardır ki imaları itibariyle modern epistemolojik hassasiyetler açısından incelendiğinde günümüz İslâm düşüncesi adına anlamını halen yitirmemiş eleştiriler haline gelmektedir. Bu makale Ebu l- Berekât epistemolojisini İbn Sina ile ilişkileri bakımından bu 3 konuda incelemeyi amaçlamaktadır. Anahtar kelimeler: Ebu l-berekât, İbn Sina, Epistemoloji, Husül, Bedihî, Bilgi. Bilen Özne İslâm filozofları metafizik tasavvurları itibariyle varlığı aklî ve maddi olarak ikiye ayırırlar. İnsan bedeni ile maddi ve cisimsel olanı temsil ederken aklı ile mana ve gayr-ı cismanî olanı temsil eder. Bu çerçevede İslâm filozofları insanın bilen özne olarak tanımlanmasını, aklî bir cevher olan nefse sahip olmasına bağlamışlardır. Ebu l-berekât ın felsefesinde de nâtık nefs olarak tanımlanan bilen özne, gerek filozofun âlem tasavvuru gerekse felsefî yönteminden dolayı nefsin mahiyeti, gerekleri, idrak süreçleri ve bilginin nihaî oluşumu açısından seleflerinden farklılaşmaktadır. * Yüksek Lisans Öğrencisi, Marmara Üniversitesi, İslâm Felsefesi Bölümü. İletişim: kutluokan@gmail.com, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Mahir İz Cad. No.2 Üsküdar, İstanbul. Ortak Yazar: Doç. Dr. Ömer Türker 91

3 IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı V Ebu l-berekât ın nefs teorisi, İbn Sina nın da Kitabu n-nefs te yer verdiği nefs tanımlarının eksiklerini tamamlamayı amaçlar(ibn Sîna, 1959). Ona göre en başta Meşşaîlerin organik cismin ilk yetkinliği tanımı yanlıştır ve nefsin mahiyetine işaret etmemektedir. Ebu l-berekât a göre gözlemlediğimiz, ettiğimiz cisimlerde hareketin mutlaka bir ilkesi olmalıdır. Cisimlerin tabiî hareketler dışında beslenme, büyüme, iradeli hareket gibi bir takım hareketleri mevcuttur ve cismin tabiatından kaynaklanmayan her fiil cismanî olmayan bir kuvveye muhtaçtır. Ebu l-berekât bu kuvveye nefs adını vermektedir. Dolayısıyla nefs, cisimlerdeki tüm tabiî olmayan hareketlerin ilkesidir. Fakat nefs sahibi varlıklardaki fiiller farklı olduğu için nefs kavramı hareketin kuvveleri anlamında tüm organik cisimler için ism-i müşterek olarak kabul edilmeli ve bir tür derecelendirme yapılmalıdır. Nefs kavramını bir cins olarak kabul eden İbn Sina, nefs-i nâtıka nın diğer nefs türlerini bir şekilde içerdiğini söylemekteyken Ebu l-berekât bunu reddederek nefsin ancak ortak bir isim olabileceğini iddia etmiş olur (Bağdadî, 2012, s. 431). Ebu l-berekât açısından taakkul ve bilgi ile hareket etme açısından farklılaşan nefsler böylece her nefs sahibinin fiillerinin şuurunda olması ile ölçülür hale gelir. Buna göre insana özgü olan nefs-i nâtıka fiil ve hareket yapmaya muktedir, bu fiillerinin ve hareketlerinin şuurunda, bu şuurun da şuurunda ve bu ikinci şuura uygun olarak fiil yapabilen, dilediği zaman düşünce ve kasıt ile başkasının da şuurunda olabilen kuvvedir. Buna mukabil hayvanî nefs, şuurunun şuurunda olduğu halde sadece ilk şuuruna uygun olarak fiil yapabilir ve bunun dışında şuuru olamaz. Nebatî nefs fiillerinin şuurunda olup bu şuura göre hareket edebildiği halde şuurunun şuurunda değildir. Bunun dışında tek bir yönde harekete muktedir olan, fiillerinin şuurunda olan ve bu şuura uygun hareket eden fakat bunun ötesinde bir şuuru bulunmayan sair organik cisimlerdeki kuvve vardır. Dolayısıyla tüm nefsler fiillerini şuur, bilgi ve temyiz ile yapmaktadırlar fakat şuurun güçlü ve zayıf olmalarına göre derecelenirler. Şimdi Ebu l-berekât ın nefs tanımından hareketle nefsi tartışabiliriz. Ebu l-berekât bize nefs tanımını şöyle vermektedir: Nefs bedene yerleşmiş bir kuvvedir. Bedende ve bedenle, farklı vakit ve tarzlarda sadır olan fiil ve hareketleri bir şuur ve kendine göre muayyen olan belirli bir bilgi ile yapar. Onunla bedenin türsel yetkinliği sağlanır ve bu yetkinlik korunur. (Bağdadî, 2012, s. 438). Bu tanımda konumuz açısından dikkat edilmesi gereken birkaç nokta bulunmaktadır: 1. Tanımdaki kuvve kavramının kullanılması nefsin cisimsel olmadığını ifade etmektedir. Zira cisim cismaniyeti ile fail olamaz ancak kendinde bulunan gayr-ı cismanî bir kuvve ile fail olur. Fiillerin tamamı ise bu kuvveden, yani nefsten sadır olur. 2. Nefsin bedene yerleşik (hülûl) olması onun bedenden ve maddeden ayrık (mufârık) olan akıllardan olmadığına işaret etmektedir. Onlar maddeden tamamen ayrıktırlar ve madde ile hiçbir ilişkileri yoktur. Nefs ise aklî olmakla birlikte cisim ile bir tür münasebeti olan bir cevherdir. 92

4 Husulî ile Huzurî Bilgi Arasında: Ebu l-berekât el-bağdadî nin Epistemolojisi ve İbn Sina Eleştirileri Böylece insan nefsi bilen özne olarak ortaya konmuş, diğer nefslerle ortak fiilleri olmakla birlikte kendisine özgü olan fiilin düşünme (nutk) olduğu ilave edilmiştir. İnsan nefsi tam bir şuur ve bilgi ile bilmekte, bu bilgi ile bedeni harekete geçirebilmekte, tümelleri idrak edebilmekte ve bilgisi bildiğinin şuurunda olduğu ölçüde artmakta veya eksilmektedir. Hayvanlar ve bitkiler de bir tür temyiz kudretine sahiptirler fakat tümel bir bilgileri olmadığı için hüküm verememekte ve bu bilgiye uygun olarak hareket yapamamaktadırlar. Dikkat edilirse nefsin insan bedenine hulul etmesi, İbn Sina çizgisinden bir kopuşa işaret etmektedir. İbn Sina epistemolojisinde nefs bedene yerleşmiş veya hulul etmiş değildir bilakis nefs ile beden arasında bir mukarenet ilişkisi mevcuttur (Türker, 2010). Fakat Ebu l-berekât nefsin beden ile birleşerek mufarık olmadığını söylemektedir ki nefsin bizatihî kaim bir cevher olması ile çelişen bir durumdur (Özpilavcı, 2000). Nefsin bedene hulul etmiş olması, onun araz olup olmadığı tartışmasını da beraberinde getirmelidir. Fakat Ebu l-berekât bunu da reddeder. Dolayısıyla burada kastedilen, madde ve suret ayrı cevherler olmasına rağmen suret maddede nasıl bulunuyorsa nefsin de bedende öyle bulunduğu olmalıdır. Buna mevzu değil mahall demek daha doğru olur. Bununla birlikte Ebu l-berekât ın asıl özgün olan yönü, nefsler arasında hareketlerin farklılıklarını açıklamada kullandığı şuur teorisi dir. Zira ilk defa kendisinin nefs mertebelerini ayırmak için kullandığı şuur kavramı aynı zamanda bilgi kuramının başlıca dayanaklarından biridir. Kişi kendi zâtı anlamında nefsini kastettiği sürece kendinden asla şüphe edemez zira insanda kendi varlığına dair apaçık bir şuur vardır. Bu sebeple hiç kimse nefsinin var olduğuna dair bir delile ihtiyaç duymaz. Aynı şekilde diğer insanların da nefs sahibi olduklarına ve nefsin onların hüviyeti ve innîyyeti olduğuna dair delil getirilmesi gerekmez. Delil ancak nefsin nâtık olduğuna, nâtık olmayanlardan ayrı olduğuna dair getirilebilir ve böylece insan nefsi diğer nefislerden ayrılmış olur. Böylece insanın kendi nefsine dair ilksel (evvelî) bir bilgisi vardır. Bu bilgi, herhangi bir belirginlik içermeyen kavramsal bir bilgidir ve insanın tüm bilgilerini öncelemektedir. İnsan tüm idraklerinden mahrum bırakılsa, görülecek veya duyumsanacak herhangi bir obje olmasa dahi bu benlik şuuru kişide huzurî olarak var olacaktır. İnsan tüm fiillerinde yapanın kendi olduğunun farkındadır ve bunu yaptım, ettim, eyledim şeklinde dil ile ifade eder. Bununla beraber insan her ne kadar öncelikli bir şuur ile nefsini bilse de nefsinin mahiyetini kavramsal olarak zâtî vasıfları ile bilmesi pek çok şeyi bilmesinden sonradır. Ebu l-berekât insanın kendine dair şüphesiz şuurunu başta nefsin ispat olmak üzere pek çok konuda apaçık olduğunu düşündüğü bir delil olarak ortaya koymaktadır. Mamafih Pines Ebu l-berekât ın tüm epistemolojik sistemini temelde bedihî olanın istidlali olana tercihi şeklinde karakterize eder (Pines, 2000). Bu karakteri nefsin ispatı konusunda da diğer pek çok konuda olduğu gibi görmek pekâlâ mümkündür. Ebu l-berekât bedahet itibariyle en açık olan ve insanın şüpheye düşmesinin mümkün olmadığını düşündüğü a priori bilgilerden 93

5 IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı V hareket etmeyi aklî istidlal ve ampirik süreçlere tercih eder.insanın kendine dair şuuru kimi zaman insana apaçık gelmese hattaonun bedahetine dair uzun ve derin bir uyarma (tenbih) süreci gerekse dahi söz konusu bilgi rasyonel karakterini koruduğu için evlâ olandır. İnsanın kendi varlığına ve nefsine dair bilinci saf, rasyonel, a priori, evvelî bir bilgidir. Yine kendi ifadeleri ile Ebu l-berekât a göre insanın temelde 3 evvelî idraki vardır: Benlik, Varlık ve Zaman. İnsanın varlık ve zaman hakkındaki bilgisi evvelî olmakla duyulara dayanmamakta ve herhangi bir mevcut ferdini idrak sonucunda oluşmamaktadır. Bilakis bu bilgi, insanın kendi şuuruna vardığı anda bir varlık ferdi olduğunu idrak etmesi sonucu ortaya çıkar ve insan kendini var olarak bilmesi sonucu varlık bilgisine ulaşır. Ebu l-berekât ın bu tavrının açıkça İbn Sina ve Descartes düşüncesine yakın olduğu fark edilir. Şu kadar var ki Descartes bu sonuca metodik bir şüphecilik sonucu ulaşmışken Ebu l-berekât herhangi bir yöntem kaygısıyla değil bedahet ölçütünü sağlamak için yapmıştır (Descartes, 2008). Dikkat edilirse burada şuur ile kavramsal bilgi arasında bir sebep-sonuç ilişkisi mevcuttur. Bu delilin bir benzeri olan İbn Sina nın uçan adam argümanı ile kıyaslandığında Ebu l-berekât tan farklı düşündüğünün altı çizilmelidir. İbn Sina bu şuuru kabul etmekle birlikte bunun salt bilinç olduğunu, insanın kendini bilmesinin herhangi bir tasavvur veya tasdik bilgisi olmadığını, dolayısıyla tam anlamıyla bilgi olamayacağını söylemektedir (Marmura, 1986). İbn Sina ya göre bedenin maddi hazırlıkları tamamlandığında nefs Faal Akıl dan feyz olur ve ilk yetkinliğine kendinin farkında olarak ulaşır fakat bu bilgi değildir. Daha ziyade insan duyularıyla kendinden farklı bir mevcut ferdi algıladığında ben varım ve şey mevcuttur önermesine ulaşabilmektedir. İnsan bu ilksel önermelere orta terim olmaksızın, algıladığı ilk mevcut ile birlikte vasıtasız olarak ulaşır. Ebu l-berekât ise meseleye farklı yaklaşmaktadır. Ona göre tam olarak bu bilgi, aslında tüm bilgilerimizin kaynağıdır. İnsan nefsinde herhangi bir idrake, önceki bir bilgiye, duyumsamaya muhtaç olmadan Ben varım önermesine sahiptir ve bu önermeden duyuları vasıtasıyla şey vardır önermesine geçebilmektedir. Dolayısıyla bu anlamda insanın bilgisinin temeli ve garantisi kişinin kendi varlığını apaçık ve a priori bir şekilde bilmesine bağlıdır. İnsan nefsinin varlığını idrak ettikten sonra parça parça yeni bilgilere ulaşmaktadır. Ebu l-berekât buna örnek olarak insanın kendi bedenini idrak etmesini, bedeninin bir kısmı eksilse bile yine de benlik idrakinin eksilmemesini, şuur edenin bir bütün olarak beden olmadığını bilmesini ve nihayet nefsinin cismani olmadığını bilmesini örnek verir. Dolayısıyla insanın kendi bilgisi gayet net olarak kavramsal bir bilgidir (Bağdadî, 2012, s. 441). Bir diğer nokta ise insanın evvelî benlik şuurunun kategorize edilmesindeki problemdir. Bu, tüm bilgilerin duyu bilgilerinden sonra oluştuğunu, insanın bir varlık ferdi olarak herhangi bir mevcudu idrak ettikten sonra varlığın idrakine ulaştığını iddia eden modern epistemoloji açısından a priori/a posteriori ayrımının dışında bir bilgi olmasıdır. Daha doğru bir ifade ile bu bilgi, oluşumu itibariyle a prioridir fakat duyuları öncelemesi itibariyle değil, istidlal sü- 94

6 Husulî ile Huzurî Bilgi Arasında: Ebu l-berekât el-bağdadî nin Epistemolojisi ve İbn Sina Eleştirileri recini öncelemesi bakımından bu böyledir. Nitekim modern a priori tanımını yapan Kant a göre tüm bilgilerimiz duyumsamadan sonra oluşmakta fakat duyumdan bağımsız ve herhangi bir duyuma indirgenemeyecek bilgilerimiz a priori olarak isimlendirilmektedir. Dolayısıyla mesela matematik tamamen a priorik bir ilimdir ve duyulara dayanmaz (Kant, 1998). Ebu l-berekât ve genel olarak İslâm felsefesinin evvelî bilgi tasavvuru bu noktada farklılaşmaktadır. İbn Sina ile Ebu l-berekât arasında mezkûr farklar paranteze alınırsa İslâm felsefesinde evvelî bilgi ile a priori bilgi arasında umum-husus min vech ilişkisi olduğu görülecektir. Zira evvelî bilgi a priori olsa da her a priori evvelî değildir. Bunun temelinde İslâm filozoflarının evvelî bilginin faslı olarak duyumsama öncesini değil istidlal öncesini dikkate almaları bulunmaktadır. Dolayısıyla yine aynı örnekten hareket edersek matematik a priori olsa da evvelî değildir zira bir takım aksiyomlardan istidlal yoluyla yeni bilgilere ulaşılmaktadır. Bu bilgilerin analitik veya sentetik olması İslâm felsefesi açısından anlamlı değildir zira orta terim vasıtasıyla bilinmeyen bir bilgiye ulaşmak istidlali olmak ile nitelenmek için yeterli bir kriterdir. Aradaki bu fark mahfuz olmak kaydı ile insanın zatına dair şuuru da duyulardan bağımsız olmak ve bedaheten bulunmak açısından a prioridir fakat özellikle Ebu l-berekât bağlamında istidlali ve tüm diğer bilgileri öncelemesi bakımından onu evvelî olarak tanımlamak daha yerinde olacaktır. Ebu l-berekât insanî tüm fiillerin doğrudan nefse nispet edilmesi hususunda özel bir gayret sarf etmektedir. Bu tavrın temelinde yine insanın kendi fiillerinin şuurunda olması ve onları bizzat kendisinin işlediğine dair apaçık bir bilinç halinde olması vardır. Fakat bu argümanın doğurduğu üç büyük problem mevcuttur. Bunlardan birincisi doğal fiillerin idrak sürecinden ayrılmadığı durumda insanın doğal fiillerinin de şuurunda olması gerektiği mesela hazım ve büyüme gibi fiillerin bilincinde olduğu iddiasıdır. İkincisi ise idrak sırasında soyutlamanın rolünün ve husul sürecinin belirsiz hale gelmesidir. Zira idrak sürecini doğrudan nefse nispet etmek bir anlamda bilginin uğraklarını ve oluşumunu nefs açısından reddetmek ve bilgilerimizin bir şekilde doğrudan oluştuğunu iddia etmektir. Nitekim ileride göreceğimiz üzere Ebu l-berekât bu görüşü savunacaktır. Nefsin birliği iddiasının doğurduğu üçüncü problem ise insanların nefslerindeki benzerliklerin ve farklılıkların açıklanmasına dairdir. Bitkiler, hayvanlar ve insanlardaki nefislerin ortak noktaları olmakla birlikte birbirleri arasındaki farklılıkları açıklamak için değişik öneriler getirilmiştir. Bu ayrımları ifade etmek için İbn Sina bir üst nefsin alt nefisler için bir tür cins olduğunu söylemekteydi. Böylece üstteki nefs türü, altındakinin özelliklerini de içermekte ve buna ziyade ile başka özellikler eklemektedir. Ebu l-berekât ın bu noktadaki yaklaşımı oldukça farklıdır. İnsan nefslerini diğer canlılardan ayırmakla yetinmeyen Ebu l-berekât insanların bilgilerindeki farklılıkları açıklamak için nutuk sahibi nefslerin birbirinden mahiyetleri (cevher ve tür) itibariyle farklı olduklarını söylemektedir. Ona göre insanlar arasındaki farklılık maddi hazırlık süreci ve mizaç ile açıklanamayacak kadar derindir. Dolayısıyla insanlar 95

7 IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı V arasında tür seviyesinde farklılıklar mevcuttur. Durum böyle olunca doğal olarak nefs kavramının tümel olmasının ne anlama geldiği tartışılmalıdır ki Ebu l-berekât problemi daha da çözülmez hale getirerek birbirine benzeyen iki nefs bulmanın imkânsız, nefsler arasında mahiyet birliği olduğunu söylemenin delilsiz bir iddia olduğunu söylemektedir. Nefsler arasında bir mahiyet birliği bulunmadığını söylemek, aslında nefsin lafz-ı müşterekten ibaret olmasını gerektirir. Böyle bir iddianın mantıkî olarak üç temel sonucu olabilir. Ya (i) nefsler nevi şahsına münhasırdırlar ki bu durumda mufarık akıllar gibi o türün tek fertleri kendileridirler. Ya (ii) nefsler gruplar şeklinde ayrılmışlardır ve her gurubun kendine özgü ilkeleri vardır. Ya da (iii) nefs kavramı tamamen nominalist bir tavır ile dilin zorunluluğu gereği nefs olarak isimlendirilmiştir. Üçüncü şıkkı Ebu l-berekât ın tümelleri zihinde birer sıfattan ibaret görmesi ve Göz beyazlığı idrak eder gibi cümleleri ile birleşince nominalizm şüphesi uyandırmaktadır. Nitekim Pines bu tavrı ılımlı fakat kesin olarak nominalizm olarak değerlendirmiş ve bu tavrı Çağrıcı ve Alaca tarafından sürdürülmüştür (Alaca, 2001; Çağrıcı, 1994; Pines, 2000). Şunu belirtmek gerekir ki aklî bir cevher olarak nefsi kabul etmek, metafiziği tümel bir ilim olarak varlığı var olmak bakımından incelemek nominalizm eleştirilerini geçersiz kılıyor olmalıdır. Nitekim Ebu l-berekât nefslerin mensubu olduğu gruplardan bahsetmekte ve her grup nefsin bir semavî illeti olduğundan bahsetmektedir. Bu semavî ilkeler insana gelecek hakkında bilgi verebilmektedirler. Ebu l-berekât bu fikri, ilham ve rüya gibi olayları açıklamak için de kullanır. Zikredilen birinci problemi Ebu l-berekât dikkat teorisi ile çözmektedir. Ona göre insan gerçekten de bedeninde olup biten her şeyin şuurundadır fakat bu şuuruna dikkat etmediği için bunların farkında değildir. Nitekim insan uykusunda maddi ilgilerinden bağımsızlaştığı için semavî ilkeler ile ilişkisi daha güçlü olmakta ve böylece onlardan haber alabilmektedir. Ebu l-berekât insandaki şuurun derecelendirilmesinden istifade ederek insanın tabiî fiilleri ile idrakini ayırmak zorunda kalmadan nefse izafe ederek sisteminin mantıksal tutarlılığını sağlamıştır. Bununla birlikte insanın tüm fiillerinin şuurunda olduğunu iddia etmesi sebebiyle Fahreddin er-râzî ve Molla Sadra tarafından eleştiriye uğramıştır (Khelaifi, 1995). Bilginin Mahiyeti Nefsin birliğinin doğurduğu konumuz açısından en önemli problem nefsin kuvveleri ve idrak süreçleri ile alâkalıdır. Ebu l-berekât idrak sürecinin ilkeleri olan nefsin kuvveleri görüşünü tamamı ile reddeder. İdrakin tamamen nefste olduğunu belirterek filozofların hissî idrak ve aklî idrak ayrımını geçersiz sayar ve nefsin kuvvelerinin ancak aletleri olabileceğini iddia eder. Bu aslında onun nefsin birliğini koruma çabasının bir uzantısı olarak görülmelidir. Zira kendinden önce İbn Sina da nefsin birliği hususunda şüphe etmemiş fakat nefsin farklı fiillerini açıklamak için farklı ilkelerin gerekli olduğunu savunmuştur. İdrakin mahiyetini tam olarak tespit edebilmemiz için bu iddianın temellerini ve sonuçlarını detaylı bir şekilde in- 96

8 Husulî ile Huzurî Bilgi Arasında: Ebu l-berekât el-bağdadî nin Epistemolojisi ve İbn Sina Eleştirileri celememiz gerekmektedir. Zira bu teori esasında soyutlama sorunu çerçevesinde ele alınır ve dışta mevcut olan bir şeyin zihinde husulünün süreçlerini belirginleştirmeyi amaçlar. Ebu l-berekât kendinden önceki filozofların nefsi kuvvelere ayırmasının temel sebebi olarak metafizik bir kural olan birden ancak bir çıkar prensibini esas aldıklarını ifade eder. Teorik olarak makul olsa da en azından İbn Sina bağlamında metafizik bir teori olarak değerlendirilen bu prensibin nefsin kuvveleri hususunda ne kadar belirleyici olduğu tartışılmalıdır. Zira bu teoriye göre insan nefsi basit bir varlık ise ondan çıkan farklı fiilleri açıklamak için her fiil için farklı bir kuvve bulunması gerekmektedir. İbn Sina bilginin zihinde suretlerin oluşumu tanımından hareketle husul sürecini şöyle özetler: Dıştaki bir mevcudun sureti önce 5 duyu vasıtasıyla hiss-i müşterek denen, duyular arasında birliği sağlayan kuvve tarafından hayal gücüne iletilir. Burada herhangi bir birleştirme veya ayrıştırma işlemi yapılmamaktadır. Hayal gücü bu cismanî suretleri depolar ve tahayyül için bir veri deposu halini alır. Böylece insan idrakinden çıksa bile suretler zihinde mevcut oldukları için hatırlanırlar. Tahayyül bu suretler üzerinde birleştirme ve ayrıştırma yaparak dışta mevcut olmayan suretler ortaya koyabilir. Tevehhüm aynı suretlerden duyulur olmayan, izafet ve nitelik gibi anlamları idrak eder ve bu anlamları hafıza kuvvesinde saklar. Bu soyutlama sürecinin sonunda nefis,faal akıldan makul suretleri alabilecek maddi hazırlığa sahip olur ve makuller nefste oluşur. Bu işleme de taakkul denmektedir (Türker, 2010). Eserinin pek çok yerinde bu ilkeyi eleştiren Ebu l-berekât filozofların da bu prensibe sadık kalma hususunda tutarsız olduklarını belirtir. Sözgelimi İbn Sina dokunma duyusunu açıklarken aslında bu duyunun 4 daha temel duyumsamanın cinsî olduğunu ifade eder. Yani dokunma duyusu yaşlık ve kuruluk, sıcaklık ve soğukluk, sertlik ve yumuşaklık ile pürüzlü ve pürüzsüz olanı algılar. Buna karşılık Ebu l-berekât görme duyusu için de aynı şekilde değerlendirilebileceğini, her rengin idraki için ayrı bir kuvve olabileceğini hatta rakam vererek insan vücudundaki 527 kasın tamamı için ayrı bir kuvve ihdas edilmesi gerektiğini belirtipibn Sina nın çelişkisine dikkat çekmek ister. Zira bu bölümlemenin tayin edici bir sebebi olmadığı gibi sayıca sonu da olamaz. Aynı şekilde hiss-i müşterek, tüm duyulardan gelen suretlerin toplandığı yer ise her duyu için ayrı bir kuvveye sahip olmalıdır ki bu durumda 5 ayrı parçadan oluştuğunu söylememiz gerekir. Hâlbuki durum bu değildir. Ebu l-berekât bu kuvveleri fiillerin ilkesi olarak görmekten ziyade onları nefsin aletleri olarak görmektedir. Kuvveler doğrudan idraki kendi varlık tarzlarına uygun olarak gerçekleştirmektedirler. Söz gelimi tevehhüm, cisimdeki cisimsel olmayan anlamları bizzat idrak etmektedir. Fakat bir kuvvenin aleti olarak göz, herhangi bir idrak gerçekleştirmemektedir. Göz sadece suretlerin bir mahalden diğerine geçişini sağlamaktadır. Bu aletler nefsin idrak edilen şey ile doğrudan ilişki kurmasını sağlar. Dolayısıyla gözde idrak olmadığı gibi vehimde de herhangi bir idrak yoktur; idrak eden tamamen nefstir ve gözü görülen şeye ulaşmak için kullanırken vehmi idrak edilen manaya ulaşmak için kullanır. 97

9 IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı V Nefsin birliğini koruma adına idrak tamamen nefse tahsis edilince Ebu l-berekât açısından cevaplanması gereken diğer önemli bir sorun ortaya çıkar: Nefs dışında herhangi bir kuvve bulunmuyorsa cisimsel suretleri tikel olmaları bakımından nefs mi idrak etmektedir? Diğer bir deyişle cisimsel olan aklî olan tarafından nasıl bilinmektedir? İbn Sina, çok açık ve net bir biçimde cisimsel olandan aklî olana herhangi bir geçiş olmayacağını, cisimsel suretleri ancak cisimsel kuvvelerin, makul olanları da ancak aklî olanın idrak edebileceğini söylemektedir. Bunun da ötesinde Gazalî tarafından tekfir sebebi olarak gösterilen, tanrının tikelleri bilip bilmeyeceği meselesi de bu noktada düğümlenmektedir. İbn Sina ya göre tanrı aklî bir varlık tarzına sahiptir, dolayısıyla maddi olanı madde olmak bakımından idrak etmesi mümkün değildir zira cisimsel güçleri bulunmamaktadır. Bilakis tanrı tikelleri tümel olarak bilmektedir (Gazalî, 2012). Ebu l-berekât bu problemi, hissî ve aklî idrak ayrımını reddedip idraki tecrit sürecinin dışına çıkararak çözer. Öncelikle idrak, idrak edilen anlamın nefste oluşması şeklindeki tanımını yitirerek yeni bir tanıma ulaşır: İdrak, idrak edenin zâtı ile idrak edilen arasında bir nispettir (izâfet) (Bağdadî, 2012, s. 465). Tanımdaki zat kavramı, gördüğümüz üzere nefsin idraki doğrudan gerçekleştirdiğine işaret etmektedir. İbn Sina cisimsel kuvvelerde bir tür idrak olduğunu kabul ederken Ebu l-berekât bunu reddetmektedir. Bu tavrı, idrakin en temel seviyesinden en üst seviyesine kadar devam etmektedir. Dolayısıyla cisimlerden herhangi bir suret, zihinde tecrit yolu ile hâsıl olmamaktadır. Bunun yerine nefs, idrak edilen objenin zatı ile karşılaşmakta (mülâki) ve doğrudan zatıyla onu bilmektedir. Dolayısıyla bilgi, Bilen ile bilinen arasındaki nispettir (Bağdadî, 2012, s. 1). Bu sürecin en güzel örneği hissi idrak olarak görmenin nasıl olduğu ile alâkalı açıklamalarıdır. İbn Sina ya göre herhangi bir cisimden göz aracılığı ile iç kuvvelere objenin benzeri (şebeh), formu (suret), şekli (hayal) veya örneği (misal) geçmektedir. Ebu l-berekât bunun kabul edilemeyeceğini zira bu durumda bilinen şeyin kendisi değil suretinin bilindiğini, bunun ise nesnenin kendisi olmadığını farklı bir şey olduğunu söylemektedir. Dolayısıyla görme ile ilgili intiba görüşünü reddetmiş olur. Bunun mukabilinde Eflâtun un savunduğu yayılma teorisini benimser ki bu teoriye göre gözden bir ışın çıkmakta ve görülen obje ile temasta bulunmaktadır. Ebu l-berekât ın nefsin bizatihî idrak ameliyesinin bu şekilde olduğunu söylemesinin nedeni, gözden çıkan ışınlar ile nesnelerin bir çeşit karşılaşma (likâ) sonucu idrak olduğunu iddia etmesinden dolayı olmalıdır. Fahreddin er-râzî, Ebu l-berekât vasıtasıyla bu problemi fark eder. Ebu l-berekât ın eleştirilerinin İbn Sina için geçerli olması durumunda zihnî varlık anlayışı ve genel olarak bilgi teorisinin temel varsayımları geçersiz kalacaktır. Buna mukabil Fahreddin er-râzî nefste oluşan suretin bir gölge veya misal olmasını reddederek onun ancak misil olabileceğini, ayniyeti taşıması gerektiğini savunur (Fahreddin er-râzî, 1990). Bu düşüncenin doğal sonucu öncelikle duyuların evvelî ve yakinî bilgi verdiğidir çünkü göz ve ışınlar vasıtasıyla doğrudan nesneyi idrak eden nefsin kendisidir.mamafih nesneyi ken- 98

10 Husulî ile Huzurî Bilgi Arasında: Ebu l-berekât el-bağdadî nin Epistemolojisi ve İbn Sina Eleştirileri disinin idrak ettiğinin de şuurunda ve farkındadır ki bu şuur, Ebu l-berekât a göre yegâne yadsınamaz ve yanlışlanamaz delildir. Fakat daha da önemlisi nefsin tikelleri idrak ettiği sonucudur. Ebu l-berekât İbn Sina nın aklî olan ile cisimsel olan arasında herhangi bir geçişin söz konusu olamayacağı prensibi tamamen reddeder. Hissî idraki nefs, doğrudan objenin kendisini idrak ederek yapar ve diğer tüm güçler ancak aletleri olabilir. Hakiki anlamda bilgi denmeye layık olan aklî suretler konusunda Ebu l-berekât haleflerinden oldukça farklılaşır. En başta İbn Sina ya uygun olarak suretlerin cisimsel ve makul olarak ayrılması yerine Ebu l-berekât suretleri vucudî ve zihnî olarak tasnif eder.bu ayrım kendisinden sonra Siyalkûtî dâhil pek çok kelâmcı tarafından da benimsenecektir. Kolayca anlaşılacağı üzere bu Ebu l-berekât ın varlıkları zihinde ve dışta varlıklar olarak ayırmasının uzantısıdır. Bu tasnifte vucudî suretler mahsus olan ve dış idraklerimiz ile algıladığımız duyulur suretlere tekabül etmektedir ki 5 duyu organımız ile birlikte hiss-i müşterekin idrak alanına girmektedir. Zihnî suretler ise bir yandan İbn Sina epistemolojisinde maddede bulunan ve maddeden intiza yoluyla elde edilen makul suretler/mahiyetleri; diğer yandan da bu sürece kadar kademe kademe tahayyül ve tevehhüm ile soyutlanan mahsus suretleri kapsamaktadır. Dolayısıyla zihnî idrak, nefsin nesneye teveccühü sonucu oluşan nispettir (Khelaifi, 1995). Zihnî varlık tarzı hususunda İbn Sina ile temelde ittifak halinde olan Ebu l-berekât zihnî varlıkların da gerçek varlıklarının bulunduğunu zira insan zihninin dışta mevcut olduğunu ve mevcutta mevcut olanın da mevcut olacağını söyleyerek temellendirir.yani zihin dışta mevcut olduğu için onun içinde bulunan herhangi bir şeyin de dışta mevcut olması mantıksal olarak gereklidir. Ebu l-berekât a göre her bilgi, bir tür idraktir. Dolayısıyla zihnî idrak aslında bilginin insanda oluşumunu incelemektedir. Şu kadar var ki idrak eden doğrudan nefs olduğu için mahsus suretlerden makul suretlerin elde edileme sürecinde soyutlamaya gerek kalmaz. Bilakis nefs, doğrudan makul suretler ile mülaki olur ve aralarındaki nispet ilişkisine vakıf olduğu anda bu suretlerin nesneler ile olan ilişkisini kavrar. Böylece hangi makul suretin hangi nesneye ait olduğunu da bilir. Fakat bu durumda söz konusu makul suretlere bir mahal bulunması gerekecektir. İbn Sina bu konuda mahiyetlerin tek olduğunu, taayyün ettikleri mahalle göre bir takım hallerin kendilerine arız olduğunu (levazım, levahık) dolayısıyla insanın bir nesneyi mesela ateşi idrak ettiğinde dıştaki ateş ile mutabık aynı mahiyetin zihinde oluştuğunu söylemektedir. Dolayısıyla ateşin dışta yakması gibi arazlardan zihin söz konusu olduğunda sarf-ı nazar edilmelidir. Makul suretlerin zihinde oluşmasının mümkün olmadığını ortaya koyan Ebu l-berekât, Fahreddin er-râzî vasıtasıyla müteahhir kelâmcıların benimsediği zihnî varlık teorisinin temellerini atmış olur. Zira ona göre makul suretler zihinde oluşamayacak kadar büyüktürler. Ebu l-berekât bu noktayı açıklamakla yükümlüdür zira İbn Sina makul suretlerin nicelik ve nitelik dahil tüm arazlardan soyutlandığını söylemektedir. İşte bu noktada Ebu l-berekât 99

11 IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı V zihnî suretlerin nitelikleri de haiz olduğunu söylemektedir. Buna örnek olarak da daha önce gördüğümüz bir nesnenin ikinci defa görüldüğünde büyüdüğünü veya küçüldüğünü fark etmemizi verir. Eğer, der Ebu l-berekât, nesnenin niteliklerinden soyut bir suret oluşsaydı, bunu fark etmememiz gerekirdi. Öyleyse bu suretlerin mahalli neresidir? Tüm niteliklerini haiz bir aklî suret ile dışta var olan herhangi bir mevcut ferdi arasında fark nedir? İnsan gözü neden dışta herhangi bir nesneyi görebilirken bu suretleri görememektedir? Ebu l-berekât ın bu sorulara cevabı oldukça ilginç ve şaşırtıcıdır. Ona göre zihnî suretler, kendilerine has bir varlık tarzına sahiptirler. Tıpkı aynada görülen bir nesne gibi tüm özellikleri ile nefs tarafından idrak edilirler fakat aynadaki yansıma nesnenin kendisi olmadığı gibi mahalli de değildir. Aynı şekilde zihnî suretler dıştaki varlıkların benzeridirler fakat ancak nefs ile idrak edilebilirler. Aynadaki yansıma nesnenin kendisi değildir fakat bir tür ilişkisi vardır. Nefs de bunun gibi zihnî suret ile dıştaki varlıklar arasındaki ilişkiyi idrak eder (Bağdadî, 2012, s. 399). Aynadaki yansıma örneği Ebu l-berekât tan sonra da kullanılmış, Sühreverdî bu suretlerin alem-i müsül-i muallaka da Molla Sadra ise nefsin kendine has dünyasında var olduklarını söylemiştir (Khelaifi, 1995). Her nefsin kendine ait bir suretler dünyası bulunmaktadır ve nefs zihnî idrak söz konusu olduğunda bu suretleri idrak etmektedir. Bu suretlere Ebu l-berekât müsül adını vermektedir. Böylece en başta tanrının katında bulunan alem-i rububiye de bulunan suretler vardır ki bunlar ancak ve ancak tanrının idrak edebileceği suretlerdir. Eflâtun bu aleme İdealar alemi demektedir. Ardından alem-i akl ve alem-i nefs gelmektedir. İnsanda zihnî idrak, nefsin bu âlemlerdeki suretler ile doğrudan ilişkiye girmesi ile olmaktadır. Sonuç Ebu l-berekât ın bilgi anlayışı, İbn Sina dan farklı sonuçlara ulaşmasına yol açmıştır. En başta görüleceği üzere, faal aklın epistemolojik rolü tamamen reddedilmiştir.makul suretlerin her halükarda nefs tarafından akıl âlemine yönelerek idrak elde edildiği için faal akılda bulunmaları gerekmez. Bununla beraber Ebu l-berekât semavî nefisleri ve insanlara gelecek hakkında bilgi verebileceklerini reddetmemektedir. Bunun üzerine Ebu l-berekât faal aklın ontolojik rolünü de reddeder. Ebu l-berekât a göre İbn Sina nın bir şey kendi başına kuvveden fiile çıkamaz prensibi gereksizdir ve insan faal akıl olmaksızın mevcut fertlerini müşahede ederek bilfiil hale gelebilir. Buna örnek olarak da bir tohumun ağaç olması için başka bir ağaca muhtaç olmadığını söyler. Bu retorik delil ile birlikte Ebu l-berekât felsefesinde faal akıl makamında herhangi özel bir akıl yoktur. Mufarık akıllar insan ile ilişkileri hem tikel hem tümel olacak şekilde mevcutturlar fakat ay altı âlem ile hususi olarak ilişkili herhangi bir varlık yoktur. Nefsin birliğinden hareketle tikelleri veya tümelleri, mahsusatı veya makulatı, hissî veya aklî tüm idraklerin nefs tarafından gerçekleştirildiğini iddia ederek tanrının tikelleri bilmesine 100

12 Husulî ile Huzurî Bilgi Arasında: Ebu l-berekât el-bağdadî nin Epistemolojisi ve İbn Sina Eleştirileri zemin hazırlamış olur. Mamafih tanrı rububiyet âlemindeki suretleri bilmekte, diğer tüm varlıklar ise bu suretleri bilmesinin bir sonucu olarak yaratılmış olmaktadır. Bununla beraber bilginin izafet olarak tanımlanması gereğince bilinen şeyin bizzat var olması gerekir. Dolayısıyla Ebu l-berekât tanrının madumu mesela geleceği bilemeyeceğini ifade eder.fakat bu tanrı için bir eksiklik olarak görülmemelidir (Tunagöz, 2012). Ebu l-berekât ayrıca metafizik tasavvuru gereği kendine özgü bir ilimler tasnifine ulaşmıştır. İslâm düşüncesinde Farabî ile başlayan, İbn Sina tarafından Şifa nın pek çok yerinde temelde Eflâtun un teorik pratik ayrımına dayanan ilimler tasnifi, Ebu l-berekât tarafından pedagojik gayeler güdülerek zorunlu sayılmasının yanılgıya ve hakikatin ıskalanmasına sebebiyet verdiği şeklinde eleştirilmiştir. İbn Sina temelde teorik ilimleri inceleme alanlarına göre 3 e ayırmaktadır. Bunlar mevcutları maddede olması bakımından inceleyen fizik, varlıkta değilse bile zihinde maddeden soyut olması bakımından inceleyen matematik ve hem varlıkta hem zihinde maddeden ayrık olması bakımından inceleyen metafiziktir. Bunun yanında ahlak, iktisat ve siyaset olmak üzere 3 pratik ilim mevcuttur. Diğer tüm tikel ilimler bu ana başlıkların altına girmektedir (İbn Sîna, 2013, s. 7). Ebu l-berekât genel olarak bu tasnife Aristo ya tâbî olunduğu için uyulduğunu, ilimleri bu şekilde tasnif etmenin zorunlu olmadığını, pedagojik faydasından dolayı bu şekilde tasnifin de mümkün olduğunu söylemektedir. Fakat bu tasniflerin muğlak ve tartışmaya açık olduğunu söyler. Bu kanaatini tikel olarak da ilimlerin ayırıcı fasıllarını eleştirerek temellendirir. Sözgelimi fizik eğer harekete konu olanları inceliyorsa bir kimse pekâlâ bedenin hareketinin nefs sebebiyle olduğunu, böylece varlıkta harekete bir şekilde konu olmayan hiçbir şeyin olmadığını iddia edebilir ki burumda İbn Sina için hareketin sadece cisimde olması kabul edilemez. Ebu l-berekât göre tüm ilimleri üçe ayırmak gerekir: Mevcutların ilmi, malumların ilmi ve ilmin ilmi. Dışta var olan şeylerin incelendiği mevcudun ilmi fizik ve metafiziği kapsar. Sadece zihinde mevcut olan malumun ilmi ise matematik ve mantığı içermektedir. Fakat mantık bir yönden zihinde olana taalluk ettiği gibi bir yandan alet ilmi olduğu için ilmin ilmi olarak ayrı bir kategoride değerlendirilmiştir. Nitekim vucudî ilimlere tahsis ettiği Kitabu l-muteber adlı eserine fizik ve metafiziğin dışında mantık ilmini dâhil ederken matematik ilimlerini hariçte bırakmıştır. Bununla birlikte daha önce zikrettiğimiz üzere zihinde bir tür varlığı olan şeylerin de aslında dış dünyada var olmaları sebebiyle tüm ilimler vucudî olana indirgenebilir (Özpilavcı, 2008 s. 104). Kaynakça Alaca, C. (2001). Ebu l-berekât el-bağdadi nin metafizik düşünceleri. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Bağdadî, E.-B. (2012). Kitabu l-mu teber fi l-hikme [Felsefî İncelemeler] (Ed. Y. Mahmud, C. I III). Katar: Daru l-hikme. Çağrıcı, M. (1994). Ebu l-berekat el-bağdadi. Diyanet İslâmansiklopedisiiçinde (C. X, s. 308). İstanbul: TDV Yayınları. 101

13 IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı V Descartes, R. (2008). Meditations of first philosophy (çev. M. Moriarty). New York: Oxford University Press. er-râzî, F. (1990). Mebahisu l-meşrikiyye[]. Beyrut: Daru l-kutubi l-arabi. Gazzalî,Ebû Hâmid Muhammed (2012). Filozofların tutarsızlığı (çev. M. Kaya ve H. Sarıuğlu). İstanbul: Klasik Yayınları. İbn Sîna, Ebû Alî el-hüseyn. (1959). Avicenna s de anima (Ed. Fazlurrahman). London: Oxford University Press. İbn Sîna,Ebû Alî el-hüseyn. (2013). Mantığa giriş (çev. Ö. Türker). İstanbul: Litera Yayıncılık. Kant, I. (1998). Critique of pure reason (çev. P. Guyer vea. Wood). ABD: Cambridge University Press Khelaifi, A. (1995). The psychology of Abu al-barakat al-baghdadi. Unpublished doctoral dissertation, Department of Middle Eastern Studies, University of Manchester, Manchester. Marmura, M. (1986). Avicenna s flying man in context. Monist, 69, Özpilavcı, F. (2000). Ebu l-berekat el-bağdadî de nefs teorisi. Yayımlanmamış Yüksek lisans tezi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Özpilavcı, F. (2008). Ebu l-berekat el-bağdadi de tabiat felsefesi. Yayımlanmamış Doktora tezi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Pines, S. (2000). Studies in Abu l-barakat al-baghdadi: Physics and metaphysics. Jerusalem: The Hebrew University Magnes Press. Tunagöz, T. (2012). Ebu l-berakat el-bağdadi de Tanrıdüşüncesi. Yayımlanmamış doktora tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Türker, Ö. (2010). İbn Sina felsefesinde metafizik bilginin imkanı sorunu. İstanbul: İSAM Yayınları. 102

İBN SİNA FELSEFESİNDE METAFİZİK BİLGİNİN İMKÂNI SORUNU. Ömer Türker, İstanbul: İsam Yayınları, 2010, 272 s.

İBN SİNA FELSEFESİNDE METAFİZİK BİLGİNİN İMKÂNI SORUNU. Ömer Türker, İstanbul: İsam Yayınları, 2010, 272 s. İBN SİNA FELSEFESİNDE METAFİZİK BİLGİNİN İMKÂNI SORUNU Ömer Türker, İstanbul: İsam Yayınları, 2010, 272 s. Yakup ÖZKAN İbn Sina hem felsefesi hem de etkisi bakımından İslam düşüncesinin en önemli şahsiyetlerinden

Detaylı

İbn Sînâ Felsefesinde Metafizik Bilginin İmkânı Sorunu

İbn Sînâ Felsefesinde Metafizik Bilginin İmkânı Sorunu Kitap Tanıtımı / Book Review İbn Sînâ Felsefesinde Metafizik Bilginin İmkânı Sorunu Ömer Türker, İstanbul: İSAM Yayınları, 2010, 272 s. ISBN: 978-605-5586-28-7 KAMURAN GÖKDAĞ Arş. Gör. Mardin Artuklu Üniversitesi,

Detaylı

İBN RÜŞD PSİKOLOJİSİ -Fizikten Metafiziğe İbn Rüşd ün İnsan Tasavvuru- Atilla ARKAN, İz yay. 376 s. Sadi YILMAZ

İBN RÜŞD PSİKOLOJİSİ -Fizikten Metafiziğe İbn Rüşd ün İnsan Tasavvuru- Atilla ARKAN, İz yay. 376 s. Sadi YILMAZ sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 15 / 2007, s. 203-208 kitap tanıtımı İBN RÜŞD PSİKOLOJİSİ -Fizikten Metafiziğe İbn Rüşd ün İnsan Tasavvuru- Atilla ARKAN, İz yay. 376 s. Sadi YILMAZ Gerek

Detaylı

Sultantepe Mah. Cumhuriyet Cad. Fısatıkağacı İş Merkezi, No 39/1, Üsküdar İstanbul

Sultantepe Mah. Cumhuriyet Cad. Fısatıkağacı İş Merkezi, No 39/1, Üsküdar İstanbul Klasik İslam Düşüncesinde İnsan Tanımları Çalıştayı Kütahya da Gerçekleştirildi Klasik İslam Düşüncesinde İnsan Tanımları Çalıştayı, İslam Ahlâk Düşüncesi Projesi kapsamında, İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği,İlmi

Detaylı

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL Önsöz Klasik ilimler geleneğimizin temel problemlerinden birine işaret eden tevil kavramını en geniş anlamıyla inanan insanın, kendisine hitap eden vahyin sesine kulak vermesi ve kendi idraki ile ilâhî

Detaylı

İSLAM FELSEFESİ: Tarih ve Problemler Editör: M. Cüneyt Kaya. ISBN sayfa, 45 TL.

İSLAM FELSEFESİ: Tarih ve Problemler Editör: M. Cüneyt Kaya. ISBN sayfa, 45 TL. İSLAM FELSEFESİ: Tarih ve Problemler Editör: M. Cüneyt Kaya ISBN 978-605-4829-05-7 869 sayfa, 45 TL. VII. yüzyılın başlarında kadim medeniyet havzalarında canlılığını neredeyse kaybetmiş olan felsefe,

Detaylı

FARABİ DE HEYULANİ AKIL-FAAL AKIL İLİŞKİSİ

FARABİ DE HEYULANİ AKIL-FAAL AKIL İLİŞKİSİ FARABİ DE HEYULANİ AKIL-FAAL AKIL İLİŞKİSİ Yakup ÖZKAN Giriş Bu kavramlardan ilk olarak Aristoteles söz eder. Ona göre etkin (faal) ve edilgin (heyulani) akıl arasındaki ayrım ruhun alanına aittir. Bu,

Detaylı

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV 2+0 2 2 Ön Koşul Dersler Yardımcıları Amacı Öğrenme Bu dersin genel amacı; felsefe adı verilen rasyonel faaliyetin ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı,

Detaylı

İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve İlkelerinin Açıklanması

İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve İlkelerinin Açıklanması Iğd Üniv Sos Bil Der / Igd Univ Jour Soc Sci Sayı / No. 9, Nisan / April 2016: 235-240 İnceleme Makalesi / Review Article İNCELEME / REVIEW İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve

Detaylı

Mehmet Zahit Tiryaki *

Mehmet Zahit Tiryaki * Jari Kaukua. Self-Awareness in Islamic Philosophy: Avicenna and Beyond. Cambridge University Press, 2015, X+257 sayfa. ISBN 978-1-107-08879-5. Mehmet Zahit Tiryaki * Jari Kaukua nın 2007 yılında Jyväskylä

Detaylı

FARABİ DE BEŞ TÜMEL. Doktora Öğrencisi, Sakarya İlahiyat Fakültesi, İslam Felsefesi Bilim Dalı,

FARABİ DE BEŞ TÜMEL. Doktora Öğrencisi, Sakarya İlahiyat Fakültesi, İslam Felsefesi Bilim Dalı, FARABİ DE BEŞ TÜMEL Yakup ÖZKAN Giriş Farabi (ö. 950) ortaçağın en önemli felsefecilerinden biridir. Eserlerinin arasında Mantık Bilimi ile ilgili olanları daha fazladır. Farabi, mantıkçı olarak İslam

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 1. BÖLÜM İSLÂM FELSEFESİNE GİRİŞ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 1. BÖLÜM İSLÂM FELSEFESİNE GİRİŞ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 1. BÖLÜM İSLÂM FELSEFESİNE GİRİŞ / Ömer Mahir Alper 1. İslâm Felsefesi nin Mâhiyeti ve İslâm Felsefesi Tabirinin Kullanımı...13 2. İslâm Felsefesinin Alanı ve Kapsamı...18 3. Felâsife

Detaylı

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ, Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ Ders No : 0070040072 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans İLAHİYAT ERCİYES Üniversitesi Y. Lisans Sosyal Bilimler Enstitüsü ANKARA Üniversitesi 1989

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans İLAHİYAT ERCİYES Üniversitesi Y. Lisans Sosyal Bilimler Enstitüsü ANKARA Üniversitesi 1989 ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ Adı Soyadı: Nuri ADIGÜZEL Doğum Tarihi: YAHYALI 13 MART 1962 Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans İLAHİYAT ERCİYES Üniversitesi 1985 Y. Lisans Sosyal Bilimler

Detaylı

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15 İçindekiler Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15 Ebû Mansûr el-mâtürîdî 1. Hayatı 21 2. Siyasî ve İlmî Çevresi 25 3. İlmî Şahsiyeti 28 4. Eserleri 31 4.1. Kelâm ve Mezhepler Tarihi 31 4.2.

Detaylı

İSLÂM FELSEFESİ. TARİH ve PROBLEMLER. editör M. Cüneyt Kaya

İSLÂM FELSEFESİ. TARİH ve PROBLEMLER. editör M. Cüneyt Kaya İSLÂM FELSEFESİ TARİH ve PROBLEMLER editör M. Cüneyt Kaya İSAM Yayınları 152 İlmî Araştırmalar Dizisi 63 İSLÂM FELSEFESİ Tarih ve Problemler editör M. Cüneyt Kaya Bu kitap İsam Yönetim Kurulunun 21.10.2011

Detaylı

İBN SİNA'NIN BİLİMLER SINIFLAMASI

İBN SİNA'NIN BİLİMLER SINIFLAMASI T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İLÂHİYAT FAKÜLTESİ Sayı: 9, Cilt: 9, 2000 İBN SİNA'NIN BİLİMLER SINIFLAMASI Hidayet Peker * İbn Sina'nın bilimler sınıflaması, müstakil olarak bu konuya ayrıdığı "Aklî Bilimlerin

Detaylı

ilgi ve dikkati zorunlu kılmaktadır. Tarihte felsefî bütünlüğü kurulmamış, epistemolojik, etik, estetik ve metafizik boyutları düşünülmemiş hiçbir

ilgi ve dikkati zorunlu kılmaktadır. Tarihte felsefî bütünlüğü kurulmamış, epistemolojik, etik, estetik ve metafizik boyutları düşünülmemiş hiçbir Önsöz İnsanoğlunun yeryüzündeki varlığı, kendisini bir özne olarak inşa etmesine bağlıdır. Tabiattaki bütün diğer canlılar kendi türsel belirlenimleri çerçevesinde bir hayat sürerken, bir tek insan kendi

Detaylı

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3) DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

Editörler Prof.Dr. İsmail Erdoğan / Yrd.Doç.Dr. Enver Demirpolat İSLAM FELSEFESİ

Editörler Prof.Dr. İsmail Erdoğan / Yrd.Doç.Dr. Enver Demirpolat İSLAM FELSEFESİ Editörler Prof.Dr. İsmail Erdoğan / Yrd.Doç.Dr. Enver Demirpolat İSLAM FELSEFESİ Yazarlar Prof.Dr. Kemal Sözen Prof.Dr. Mevlüt Uyanık Doç.Dr. Aygün Akyol Doç.Dr. Hasan Akkanat Doç.Dr. İbrahim Çetintaş

Detaylı

VARLIK ve ZAMAN - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

VARLIK ve ZAMAN - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Doç.Dr. Haluk BERKMEN 1 / 9 Varlık hakkında eskiden beri varlık birçok düşünce üretilmiştir. konusu hakkında Felsefenin konuşmak temel Ontoloji demek konularından varlık bilimi biri yao Töz Nedir? Duyularla

Detaylı

Editörler Prof.Dr. İsmail Erdoğan / Dr. Öğr. Üyesi Enver Demirpolat İSLAM FELSEFESİ

Editörler Prof.Dr. İsmail Erdoğan / Dr. Öğr. Üyesi Enver Demirpolat İSLAM FELSEFESİ Editörler Prof.Dr. İsmail Erdoğan / Dr. Öğr. Üyesi Enver Demirpolat İSLAM FELSEFESİ Yazarlar Prof. Dr. Kemal Sözen Prof. Dr. Mevlüt Uyanık Doç. Dr. Ali Kürşat Turgut Doç. Dr. Aygün Akyol Doç. Dr. Hamdi

Detaylı

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a BİLİMSEL YÖNTEM Prof. Dr. Şahin Gülaboğlu Mühendislik Fakültesi -------------------------------------------------------------------- BİLİM, ETİK ve EĞİTİM DERSİ KONUŞMASI 19 Ekim 2007, Cuma, Saat-15.00

Detaylı

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15 İçindekiler Önsöz 11 Kısaltmalar 15 EBÛ MANSÛR EL-MÂTÜRÎDÎ 17 Hayatı 17 Siyasî ve İlmî Çevresi 20 İlmî Şahsiyeti 22 Eserleri 25 a. Kelâm ve Mezhepler Tarihi 25 b. Usûl-i Fıkıh 29 c. Tefsir ve Kur an İlimleri

Detaylı

MOLLA SADRA NIN EPİSTEMOLOJİSİNİN ONTOLOJİ VE MANTIKLA İLİŞKİSİ * Murat DEMİRKOL **

MOLLA SADRA NIN EPİSTEMOLOJİSİNİN ONTOLOJİ VE MANTIKLA İLİŞKİSİ * Murat DEMİRKOL ** Journal of Analytic Divinity International Refereed Journal Volume 1/1, p. 163-174 DOI Number: ISSN: 2602-3792 ANKARA-TURKEY. This article was checked by ithenticate. MOLLA SADRA NIN EPİSTEMOLOJİSİNİN

Detaylı

İbrahim Kalın Knowledge in Later Islamic Philosophy: Mulla Sadra on Existence, Intellect, and Intuition. Sümeyye PARILDAR

İbrahim Kalın Knowledge in Later Islamic Philosophy: Mulla Sadra on Existence, Intellect, and Intuition. Sümeyye PARILDAR tığa yer verilmemektedir. Mantık bölümü olan eserlerde ise mantıktan sonra, varlık araştırmasına bir giriş olarak değerlendirilebilecek umûr-ı âmme başlığı bulunmaktadır. Bu başlıkta varlığın bölünebileceği

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri BILGI FELSEFESI Bilginin Doğruluk Ölçütleri Bilimsel bilgi Olgusal evreni, toplum ve insanı araştırma konusu yapar. Bilimler; Formel bilimler Doğa bilimleri Sosyal bilimler olmak üzere üç grupta incelenir.

Detaylı

Aydın Topaloğlu. İslâm Felsefesine Giriş drl. Peter Adamson ve Richard C. Taylor çev. M. Cüneyt Kaya İstanbul: Küre Yayınları, sayfa.

Aydın Topaloğlu. İslâm Felsefesine Giriş drl. Peter Adamson ve Richard C. Taylor çev. M. Cüneyt Kaya İstanbul: Küre Yayınları, sayfa. İslâm Araştırmaları Dergisi olsaydı, onun Akıl ve vahiy bilgisi ayrı olmalıdır şeklinde çifte gerçeklikten söz etmediğini görecek ve eleştirilmeyecekti. Nefs konusunda St. Thomas, Hıristiyanlığın inançlarını

Detaylı

EK-3 ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Abdulkuddüs BİNGÖL 2. Doğum Tarihi : 28 Mart Unvanı : Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu : Doktora 5.

EK-3 ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Abdulkuddüs BİNGÖL 2. Doğum Tarihi : 28 Mart Unvanı : Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu : Doktora 5. EK-3 ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Abdulkuddüs BİNGÖL 2. Doğum Tarihi : 28 Mart 1952 3. Unvanı : Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu : Doktora 5. Çalıştığı Kurum : Artvin Çoruh Üniversitesi Derece Alan Üniversite Yıl

Detaylı

İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ

İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ Editörler Prof. Dr. İsmail Erdoğan - Doç. Dr. Enver Demirpolat İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ Yazarlar Prof. Dr. İsmail Erdoğan Doç.Dr. Enver Demirpolat Doç.Dr. İrfan Görkaş Dr. Öğr.Üyesi Ahmet Pirinç

Detaylı

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 10 (2016), ss

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 10 (2016), ss Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 10 (2016), ss.179-186. Fatih Toktaş İslam Düşüncesinde Felsefe Eleştirileri İstanbul: Klasik Yayınları, 2.Baskı, 2013, 211 s. İslam düşüncesinde

Detaylı

İslâm Düşüncesinin Dönüşüm Çağında. Editörler: Ömer Türker Osman Demir

İslâm Düşüncesinin Dönüşüm Çağında. Editörler: Ömer Türker Osman Demir Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Yayın No. 739 İSAM Yayınları 153 İlmî Araştırmalar Dizisi 65 Her hakkı mahfuzdur. İslâm Düşüncesinin Dönüşüm Çağında FAHREDDİN er-râzî Editörler: Ömer Türker Osman Demir

Detaylı

TARİHTE İSLAM BİLİM GELENEĞİ

TARİHTE İSLAM BİLİM GELENEĞİ İlim Dallarının Düşünce Temellerini Araştırma Enstitüsü TARİHTE İSLAM BİLİM GELENEĞİ TARİHSEL EPİSTEMOLOJİYE GİRİŞ Alparslan AÇIKGENÇ Yıldız Teknik Üniversitesi 15 Ekim 2011 Ankara Gelenek, bir toplumdaki

Detaylı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur.

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur. Bu derste Immanuel Kant ın estetik felsefesi genel hatlarıyla açıklanmaya çalışılacaktır. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olan Kant, kendi felsefe sistemini üç önemli çalışmasında toplamıştır.

Detaylı

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ I.SINIF I.YARIYIL FL 101 FELSEFEYE GİRİŞ I Etik, varlık, insan, sanat, bilgi ve değer gibi felsefenin başlıca alanlarının incelenmesi

Detaylı

Aristoteles (M.Ö ) Felsefesi

Aristoteles (M.Ö ) Felsefesi Aristoteles (M.Ö. 384-322) Felsefesi -Aristoteles 17-18 yaşlarındayken Platon un Akademisine girmiş ve filozofun ölümüne kadar (367-347) 20 yıl onun derslerini dinlemiştir. Platon un öğrencisi iken ruhun

Detaylı

İBN SİNA NIN BİLGİ TEORİSİNE GENEL BİR BAKIŞ

İBN SİNA NIN BİLGİ TEORİSİNE GENEL BİR BAKIŞ bilimname II, 2003/2, 103-117 İBN SİNA NIN BİLGİ TEORİSİNE GENEL BİR BAKIŞ Ahmet Kamil Cihan Yrd.Doç.Dr., Erciyes Ü. İlahiyat F., akcihan@erciyes.edu.tr İbn Sina için bilgi, nefsin sahip olduğu yetilerin

Detaylı

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT 18. yüzyıl Aydınlanma Dönemi Alman filozofu ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT Yrd. Doç. Dr. Serap TORUN Ona göre, insan sadece çevresinde bulunanları kavrayıp onlar hakkında teoriler kuran teorik bir akla sahip

Detaylı

ĐBN MEYMÛN DA TANRI-ÂLEM ĐLĐŞKĐSĐ Hüseyin Karaman, Karadeniz Basın Yayın, Rize 2007, 261 s.

ĐBN MEYMÛN DA TANRI-ÂLEM ĐLĐŞKĐSĐ Hüseyin Karaman, Karadeniz Basın Yayın, Rize 2007, 261 s. sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 18 / 2008, s. 195-201 tanıtım-değerlendirme ĐBN MEYMÛN DA TANRI-ÂLEM ĐLĐŞKĐSĐ Hüseyin Karaman, Karadeniz Basın Yayın, Rize 2007, 261 s. Bayram KURT * Ortaçağ

Detaylı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın dil felsefesi Frege nin anlam kuramına eleştirileri ile başlamaktadır. Frege nin kuramında bilindiği üzere adların hem göndergelerinden hem de duyumlarından

Detaylı

GAZALİ NİN ELEŞTİRİLERİ FELSEFEYİ BİTİRDİ Mİ?

GAZALİ NİN ELEŞTİRİLERİ FELSEFEYİ BİTİRDİ Mİ? GAZALİ NİN ELEŞTİRİLERİ FELSEFEYİ BİTİRDİ Mİ? Hasan AYIK * ÖZET Bu makalede, Gazali nin Tehafütü l Felasife adlı eserindeki eleştirilerin dini savunmak amacıyla ortaya konulmuş kelami deliller değil, felsefi

Detaylı

STOA MANTIĞI VE FÂRÂBÎ YE ETKİSİ. İbrahim Çapak, Ankara: Araştırma Yayınları, 2011 (3. Baskı), 208 s.

STOA MANTIĞI VE FÂRÂBÎ YE ETKİSİ. İbrahim Çapak, Ankara: Araştırma Yayınları, 2011 (3. Baskı), 208 s. STOA MANTIĞI VE FÂRÂBÎ YE ETKİSİ İbrahim Çapak, Ankara: Araştırma Yayınları, 2011 (3. Baskı), 208 s. Harun KUŞLU * Düşünce tarihinde herhangi bir teorinin ilk kez ne zaman ve kimin tarafından ortaya atıldığını

Detaylı

İbn Rüşd ün İbn Sina yı Eleştirisi

İbn Rüşd ün İbn Sina yı Eleştirisi T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ Cilt: 17, Sayı: 1, 2008 s. 283-296 İbn Rüşd ün İbn Sina yı Eleştirisi Oya Şimşek Yüksek Lisans Öğrencisi, U.Ü. İlahiyat Fakültesi Yaşar Aydınlı Prof.

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler İçindekiler xiii Önsöz ı BİRİNCİ KISIM Sofistler 3 1 Giriş 6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler 17 K a y n a k la r 17 Sofistlerin G enel Ö zellikleri

Detaylı

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.

Detaylı

İbn Sînâ da Varlık-Mahiyet Ayrımının Epistemolojik Bağlamı

İbn Sînâ da Varlık-Mahiyet Ayrımının Epistemolojik Bağlamı Beytulhikme An International Journal of Philosophy ISSN: 1303-8303 Volume 3 Issue 2 December 2013 Araştırma Makalesi / Research Article İbn Sînâ da Varlık-Mahiyet Ayrımının Epistemolojik Bağlamı Epistemological

Detaylı

İSLAM FELSEFESİ. Hafta 8. Doç. Dr. Kemal BATAK SAKARYA ÜNİVERSİTESİ

İSLAM FELSEFESİ. Hafta 8. Doç. Dr. Kemal BATAK SAKARYA ÜNİVERSİTESİ SAKARYA ÜNİVERSİTESİ İSLAM FELSEFESİ Hafta 8 Doç. Dr. Kemal BATAK Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Sakarya Üniversitesi ne aittir. "Uzaktan Öğretim" tekniğine uygun olarak hazırlanan bu

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İSLAM FELSEFE TARİHİ I Ders No : 0070040158 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili

Detaylı

FELSEFENİN TEMEL MESELELERİ* Çev. Mahmut Kaya

FELSEFENİN TEMEL MESELELERİ* Çev. Mahmut Kaya FELSEFENİN TEMEL MESELELERİ* Çev. Mahmut Kaya 1 [Kavram ve Önerme Bilgisi] Bilgi, sırf kavram ve kavramı tasdik (önerme) olmak üzere ikiye ayrılır. Sözgelimi güneşin, ayın, akim ve nefsin birer kavram

Detaylı

Ýslâm Ahlak Teorileri (Ethical Theories in Islam)

Ýslâm Ahlak Teorileri (Ethical Theories in Islam) ve referanslar ve elbette tarihsel ve entelektüel ardalan ileri derecede önemlidir. Çünkü genelde Batýlý kavramlar, kendilerinde ne olduklarý na bakýlmaksýzýn (aslýnda akademik ve entelektüel bir soruþturmanýn

Detaylı

İBN SİNA FELSEFESİNDE METAFİZİĞİN İNCELEME ALANI. Yakup ÖZKAN. Giriş

İBN SİNA FELSEFESİNDE METAFİZİĞİN İNCELEME ALANI. Yakup ÖZKAN. Giriş İBN SİNA FELSEFESİNDE METAFİZİĞİN İNCELEME ALANI Yakup ÖZKAN Giriş Bu araştırmamızda İbn Sina metafiziğinin inceleme alanlarının (konu ya da sorun) neler olduğunu belirlemek istiyoruz. Ancak bundan önce,

Detaylı

Yılmaz Özakpınar İNSAN. İnanan BIr Varlık

Yılmaz Özakpınar İNSAN. İnanan BIr Varlık Yılmaz Özakpınar İNSAN İnanan BIr Varlık Yılmaz Özakpınar; 1934 te Boyabat ta doğdu. 1957 de İs tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü n den, 1960 ta Cambridge Üniversitesi Biyoloji Fakültesi

Detaylı

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016 On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016 Yenilik Çabalarının, Keşiflerin, İcatların, Buluşların Kaynağı Tin kendisini kendinde

Detaylı

V. Descartes ve Kartezyen Felsefe

V. Descartes ve Kartezyen Felsefe V. Descartes ve Kartezyen Felsefe Rönesans tan sonra düşüncedeki salınım birliğe kapalılığa doğru bir yol aldı. Descartes la birlikte bilgi felsefesi ön plana çıktı ve kapalı bir sistem meydana geldi.

Detaylı

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları

Detaylı

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine asif philosopy/mış gibi felsefe deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar varmış gibi hareket edeceksin. Diğer yazımızda belirttiğimiz gibi İmmaunel Kant ahlak delili ile Allah'a ulaşmak değil bilakis O'ndan uzaklaşmak istiyor. Ne yazık ki birçok felsefeci ve hatta ilahiyatçı Allah'ın varlığının delilleri

Detaylı

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM, Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : MANTIK Ders No : 0070040047 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim Tipi Ön

Detaylı

Aristo Metafiziği ile Gazali Metafiziğinin Karşılaştırılması- SH. Bolay.Kültür Bak. Yay. 1976 s.40-46

Aristo Metafiziği ile Gazali Metafiziğinin Karşılaştırılması- SH. Bolay.Kültür Bak. Yay. 1976 s.40-46 Madde ve Sûret Anlayışı Aristo, Metafizik'in VIII. kitabında daima sorulmuş olan "varlık nedir?" sorusunun aslında "cevher nedir?" sorusundan ibaret olduğunu söylüyordu." 9 Bu bakımdan cevher aynı zamanda

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ Prof. Dr. Mehmet Sait REÇBER EĞİTİM YAYINLAR Makaleler

ÖZGEÇMİŞ Prof. Dr. Mehmet Sait REÇBER EĞİTİM YAYINLAR Makaleler ÖZGEÇMİŞ Prof. Dr. Mehmet Sait REÇBER Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Felsefesi Anabilim Dalı 06500- Beşevler, Ankara Tel: (90) 312 212 68 00/ 1251 Fax: (90) 312 213 00 03 E-posta: recber@ankara.edu.tr

Detaylı

2. Klasik Kümeler-Bulanık Kümeler

2. Klasik Kümeler-Bulanık Kümeler 2. Klasik Kümeler-Bulanık Kümeler Klasik Küme Teorisi Klasik kümelerde bir nesnenin bir kümeye üye olması ve üye olmaması söz konusudur. Bu yaklaşıma göre istediğimiz özelliğe sahip olan bir birey, eleman

Detaylı

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar Ahlâk Kavramı Yrd. Doç. Dr. Rıza DEMİR İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Yönetimine Etik Yaklaşım Dersi Etik Türleri Mesleki Etik Türleri 2017 Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim

Detaylı

Aristo Mantığındaki Tanım Teorisinin Müteahhirûn Kelamcıları. Üzerindeki Etkisi

Aristo Mantığındaki Tanım Teorisinin Müteahhirûn Kelamcıları. Üzerindeki Etkisi HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi ISSN: 1308-6944 www.hikmetyurdu.com Hikmet Yurdu, Yıl: 2, S.3 (Ocak-Haziran 2009), ss. 235-242 Aristo Mantığındaki Tanım Teorisinin Müteahhirûn

Detaylı

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) A. KAVRAM, TERİM - Kavramlar Arası İlişkiler - İçlem - kaplam ilişkisi - Beş tümel - Tanım B. ÖNERMELER - Önermeler Arası İlişkiler C. ÇIKARIM Ve Türleri - Kıyas

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ KİŞİSEL BİLGİLER. Murat DEMİRKOL. Doç. Dr. (Assoc. Prof. Dr.) Reşadiye-Tokat/1969.

ÖZGEÇMİŞ KİŞİSEL BİLGİLER. Murat DEMİRKOL. Doç. Dr. (Assoc. Prof. Dr.) Reşadiye-Tokat/1969. ÖZGEÇMİŞ KİŞİSEL BİLGİLER Adı-Soyadı: Unvan: Doğum Yeri ve Yılı: Bölüm: Murat DEMİRKOL Doç. Dr. (Assoc. Prof. Dr.) Reşadiye-Tokat/1969 Felsefesi) Tlf: 0312 324 15 55 Cep tlf: 0545 467 10 87 E-Posta: m.demirkol@ybu.edu.tr

Detaylı

Hekim Filozoflar. Doç. Dr. İlhan İlkılıç (MD, PhD) Doç. Dr. Rainer Brömer

Hekim Filozoflar. Doç. Dr. İlhan İlkılıç (MD, PhD) Doç. Dr. Rainer Brömer Hekim Filozoflar Doç. Dr. İlhan İlkılıç (MD, PhD) Doç. Dr. Rainer Brömer İçerik Felsefi Sorular Tıp Felsefesi / Tıp Felsefe İlişkisi Hekim Filozoflara Örnekler Sonuç 2 Felsefi Sorular İnsan Nedir? (Felsefi

Detaylı

İlâhî İsimler Teorisi: Allah-İnsan İlişkisi Abdullah Kartal İstanbul: Hayy Kitap, 2009, 256 sayfa.

İlâhî İsimler Teorisi: Allah-İnsan İlişkisi Abdullah Kartal İstanbul: Hayy Kitap, 2009, 256 sayfa. belirli eserler çerçevesinde ele alan ve Arapça olarak 1994 yılında Yakub b. Abdülvehhâb Bâ Hüseyin tarafından yapılan bir başka çalışma daha mevcuttur. Elbette bu çalışma fıkıh ve usûl-i fıkıh ilimlerini

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara Üniversitesi 2015

ÖZGEÇMİŞ. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara Üniversitesi 2015 ÖZGEÇMİŞ 1. Adı ve Soyadı: 2.Doğum Tarihi: 29 Ocak 1978 3.Ünvanı : Doç. Dr. 4.Öğrenim Durumu: Doktora DERECE ALAN ÜNİVERSİTE YIL Lisans İlahiyat Ankara 2000 Yüksek Lisans Doktora ve Din Bilimleri (İslam

Detaylı

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS.476-1453 Ortaçağ Batı Roma İmp. nun yıkılışı ile İstanbul un fethi ve Rönesans çağının başlangıcı arasındaki dönemi, Ortaçağ felsefesi ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin

Detaylı

Özet. Comparing Ibn Sina (Avicenna) and Descartes' Epistemological Understanding I Abstract

Özet. Comparing Ibn Sina (Avicenna) and Descartes' Epistemological Understanding I Abstract Ç a n a k k a l e O n s e k i z M a r t Ü n i v e r s i t e s i İ l a h i y a t F a k ü l t e s i D e r g i s i 2 0 1 3 / 1, C i l t 2, S a y ı 2 2 ( S a y f a 9 7-1 2 9 ) İbn Sînâ ve Descartes ın Bilgi

Detaylı

İslam Düşüncesinde MİZAÇ TEORİLERİ

İslam Düşüncesinde MİZAÇ TEORİLERİ İslam Düşüncesinde MİZAÇ TEORİLERİ Editör M. ZAHİT TİRYAKİ-KÜBRA BİLGİN TİRYAKİ KİTAPLIĞI YAYIN NO: 1573 İLEM Kitaplığı No: 9 İslâm Ahlâk Düşüncesi No: 5 ISBN : 978-605-320-480-0 1. Basım, Ağustos 2016

Detaylı

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

FELSEFİ ÇÖZÜMLEMELERDE YÖNTEM John HOSPERS, (Çev. Şahin Filiz; Mehmet Harmancı)

FELSEFİ ÇÖZÜMLEMELERDE YÖNTEM John HOSPERS, (Çev. Şahin Filiz; Mehmet Harmancı) Kitap, Sempozyum Değerlendirmeleri 257 göre, bilim sosyolojisi klasik sosyologların bilgi konusundaki görüşleri bilinmeden anlaşılamaz. Yazar bu bölümde pozitivist bakış açısının öngördüğü, bilimin evrensel

Detaylı

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ KISA ÖZET

Detaylı

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP: SORU : Yediemin deposu açmak için karar aldım. Lakin bu işin içinde olan birilerinden bu hususta fikir almak isterim. Bana bu konuda vereceğiniz değerli bilgiler için şimdiden teşekkür ederim. Öncelikle

Detaylı

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10. ADÜ Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Laboratuvara Giriş Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.2013) Derslik B301 1 BİLGİ EDİNME İHTİYACI:

Detaylı

SOMUT VE SOYUT NEDİR?

SOMUT VE SOYUT NEDİR? SOMUT VE SOYUT NEDİR? Prof. DR. Rıza FİLİZOK Okul kitaplarımızda isim olan kelimelerin somut ve soyut diye ikiye ayrıldığı bilgisi verilir ve şöyle tanımlanır: Somut : Beş duyu ile kavranan varlıkları

Detaylı

İslâm Felsefesi Tarihi 2

İslâm Felsefesi Tarihi 2 İslâm Felsefesi Tarihi 2 Genel Editör ve Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Eyüp Baş Editör Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya Yazarlar Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar Prof. Dr. Süleyman Hayri

Detaylı

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. 4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. Kazanımlar: 1- Immanuel Kant ın etik görüşünü diğer etik görüşlerden ayıran

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTE- LERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET 1 KOLAYAOF

Detaylı

YENİ BİR İSLAM MEDENİYETİ TASAVVURU İÇİN FELSEFEYİ ANADOLU DA YENİDEN YURTLANDIRMAK PROJESİ

YENİ BİR İSLAM MEDENİYETİ TASAVVURU İÇİN FELSEFEYİ ANADOLU DA YENİDEN YURTLANDIRMAK PROJESİ YENİ BİR İSLAM MEDENİYETİ TASAVVURU İÇİN FELSEFEYİ ANADOLU DA YENİDEN YURTLANDIRMAK PROJESİ Mevlüt UYANIK Prof.Dr. Hitit üniversitesi 1 YENİ BİR İSLAM MEDENİYETİ TASAVVURU İÇİN FELSEFEYİ ANADOLU DA YENİDEN

Detaylı

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir. Yapılandırmacılık, pozitivist geleneği reddetmekte; bilgi ve öğrenmeyi Kant ve Wittgeinstein'nın savunduğu tezlerde olduğu gibi özneler arası kabul etmektedir. Bu bakış açısından yapılandırıcı öğrenme,

Detaylı

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 7. KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ UYGULANMASI 7.1. KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ TEMEL FELSEFESİ VE GENEL AMAÇLARI Kelam; naslardan hareketle inanç esaslarını ve insanın düşünce yapısına ilişkin temel

Detaylı

Matematik Ve Felsefe

Matematik Ve Felsefe Matematik Ve Felsefe Felsefe ile matematik arasında, sorunların çözümüne dayanan, bir bağlantının bulunduğu görüşü Anadolu- Yunan filozoflarının öne sürdükleri bir konudur. Matematik Felsefesi ; **En genel

Detaylı

Mehmet Zahit Tiryaki *

Mehmet Zahit Tiryaki * Hümeyra Özturan, Akıl ve Ahlâk: Aristoteles ve Fârâbî de Ahlâkın Kaynağı, İstanbul: Klasik Yayınları, 2014, 254 sayfa, ISBN: 978-605-5245-22-1 Mehmet Zahit Tiryaki * Klasik dönem ahlâk düşüncesine ilişkin

Detaylı

VARLIĞIN KISIMLARININ BELİRLENMESİ *

VARLIĞIN KISIMLARININ BELİRLENMESİ * , ss. 181-189. VARLIĞIN KISIMLARININ BELİRLENMESİ * Muhammed b. Abdülkerim eş-şehristanî (1087 1153) Çev.: Aygün AKYOL ** Aytekin ÖZEL *** Bil ki kelamcılar varlığın kısımlarını ayrıntılı bir şekilde belirlememişlerdir.

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT Davranış Bilimleri I. Fizyobiyolojik Sistem A Biyolojik Yaklaşım II. Psikolojik Sistem B. Davranışçı Yaklaşım C. Gestalt

Detaylı

KLASİK MANTIK MNT402U KISA ÖZET

KLASİK MANTIK MNT402U KISA ÖZET KLASİK MANTIK MNT402U KISA ÖZET DİKKAT Burada ilk 4 sayfa gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 1 1.ÜNİTE Klasik Mantığın Konusu ve Yöntemi KLASİK MANTIĞIN TANIMI VE KONULARI

Detaylı

İBN MEYMUN FELSEFESİNDE TANRI

İBN MEYMUN FELSEFESİNDE TANRI sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 17 / 2008, s. 195-202 kitap tanıtımı İBN MEYMUN FELSEFESİNDE TANRI Atilla Arkan, İz yay. 2007, 283 s. Yakup ÖZKAN * Düşünce tarihinde farklı kültürler arasında

Detaylı

Uluslararası İmam Eş arî ve Eş arîlik Sempozyumu Bildirileri (21-23 Eylül 2014)

Uluslararası İmam Eş arî ve Eş arîlik Sempozyumu Bildirileri (21-23 Eylül 2014) Uluslararası İmam Eş arî ve Eş arîlik Sempozyumu Bildirileri (21-23 Eylül 2014) Uluslararası İmam Eş arî ve Eş arîlik Sempozyumu Bildirileri, Beyan Yayınları nın 613. kitabı olarak yayına hazırlandı; dizgi

Detaylı

İslam Ahlâk Düşüncesi Projesi

İslam Ahlâk Düşüncesi Projesi Ahlâk Düşüncesi Projesi İSLAM İSLAMAHLÂK AHLÂKDÜŞÜNCESİ DÜŞÜNCESİ PROJESİ PROJESİ düşüncesi düşüncesiiçerisinde içerisindepek pekçok çokdisiplin disiplintarafından tarafındantartıtartışılagelmiş şılagelmiş

Detaylı

ULUSLAR ARASI İBN SÎNÂ SEMPOZYUMU Bildiriler

ULUSLAR ARASI İBN SÎNÂ SEMPOZYUMU Bildiriler ULUSLAR ARASI İBN SÎNÂ SEMPOZYUMU Bildiriler 22-24 Mayıs 2008 İSTANBUL Papers May 22-24, 2008 İSTANBUL I Mart 2009 !STANBUL BÜYÜK"EH!R BELED!YES! KÜLTÜR A.". YAYINLARI Maltepe Mahallesi Topkapı Kültür

Detaylı

insan toplum Değerlendirmeler

insan toplum Değerlendirmeler insan toplum Değerlendirmeler the journal of humanity and society Cahid Şenel, Yeni Eflâtunculuğun İslâm Felsefesine Yansımaları, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2017, 331 s. Değerlendiren: Hatice Toksöz Ülkemizde

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB211 3 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 İÇİNDEKİLER Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 I. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 23 A. Eğitim ve Öğretim 23 B. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 24 II.

Detaylı

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri) ARAŞTIRMA ALANLARI 1 Kur an İlimleri ve Tefsir Kur an ilimleri, Kur an tarihi, tefsir gibi Kur an araştırmalarının farklı alanlarına dair araştırmaları kapsar. 1. Kur an tarihi 2. Kıraat 3. Memlükler ve

Detaylı