ANAL FİSSÜR TEDAVİSİNDE TOPİKAL GLİSERİL TRİNİTRAT, LATERAL İNTERNAL SFİNKTEROTOMİ VE ANAL DİLATASYON

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ANAL FİSSÜR TEDAVİSİNDE TOPİKAL GLİSERİL TRİNİTRAT, LATERAL İNTERNAL SFİNKTEROTOMİ VE ANAL DİLATASYON"

Transkript

1 T.C. Sağlık Bakanlığı Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1.Genel Cerrahi Kliniği Şef: Doç.Dr.Tayfun Yücel ANAL FİSSÜR TEDAVİSİNDE TOPİKAL GLİSERİL TRİNİTRAT, LATERAL İNTERNAL SFİNKTEROTOMİ VE ANAL DİLATASYON TEDAVİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI (UZMANLIK TEZİ) Dr.Mahmut Öncü

2 ÖNSÖZ Asistanlık eğitimim sürecinde eğitimimizde ve cerrahi bakış açısı kazanmamızda büyük emek harcayan değerli hocamız sayın Doç.Dr.Tayfun Yücel e; Şef yardımcımız sayın Doç.Dr.Ferda Köksoy a, tezimin hazırlık aşamasında bana yardımcı olan sayın Op.Dr.Ömer Aycan a; birlikte çalıştığım başasistan, uzman, asistan arkadaşlarıma ve bütün yardımcı sağlık personeli arkadaşlarıma teşekkür ederim. Dr.Mahmut Öncü

3 İÇİNDEKİLER Sayfa Giriş. 1 Genel Bilgiler.. 2 Materyal ve Metod. 23 Bulgular.. 26 Tartışma. 36 Sonuç.. 42 Kaynaklar

4 GİRİŞ Anal fissür anorektumun sık görülen ve ağrılı bir hastalığıdır. Lokal bir hastalık olarak kabul edilen anal fissür yaptığı ağrı ve kanama şikayetlerinin yanı sıra hastaların sosyal hayatlarını da olumsuz etkilemektedir. Hastalar her dışkılamadan sonra yırtılır tarzda ağrı duymaktadır. Hastalığın fizyopatolojisi uzun yıllardır tartışılmaktadır ama son yıllarda fizyopatolojisi ve tedavisi daha bilimsel temellere oturmuştur. Bir çok araştırmacı anal fissür etyolojisindeki temel faktörün internal anal sfinkterdeki tonus artışı olduğunu belirtmektedir. Bu çalışmada yıllarında Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi I.Genel Cerrahi Kliniğinde rastgele seçerek 20 şerli 3 gruba ayırdığımız Kronik anal fissürlü hastalara sırası ile kontrollü anal dilatasyon, lateral internal sfinkterotomi (LİS) ve %0.2 lik topikal gliseril trinitrat(t GTN) uyguladık.bu tedavi yöntemlerinin etkinliğini,birbirlerine karşı üstünlüklerini ve farklılıklarını araştırdık. 4

5 GENEL BİLGİLER Anal Kanal Anatomisi : Anal kanal gastrointestinal traktüsün son segmenti olup 2-4 cm uzunluğundadır. Bu kısa segment kontinansın sağlanması açısından son derece önemlidir. Ayrıca bu bölge; hemoroid, fistül, fissür gibi sık rastlanan hastalıkları barındırabilir( 1,2,3). Cerrahi anal kanal pelvik kavitenin tabanını oluşturan levatör ani kasıyla rektum duvarının birleşim yerinden başlayarak anal vergede sonlanır. Anatomik anal kanal ise dentate hattan anal vergeye kadar uzanır ve cerrahi anal kanaldan yaklaşık 2 cm daha kısadır(4,5). Anal kanal posterior planda bağ, kas ve yağ dokusu ile koksiksle bağlantılıdır (1,3 ). Rektumun sirküler kas tabakası distalde kalınlaşarak internal sfinkter kasını oluşturur. İnternal sfinkter aşağıda anal kanalın çıkışının yaklaşık 0,5 cm üzerinde yuvarlak bir kenar yaparak sonlanır.pelvik tabanı oluşturan kaslar huni şeklini alarak anal kanalı dıştan saran çizgili eksternal sfinkter kaslarını oluşturur. Anal kanalın dentate hattın üstünde kalan kısmı columnar epitelle döşeliyken dentate hattın altında kalan kısım skuamöz tip anal kanal epiteliyle döşelidir; dentate hatta ise iki epitelin birbirine dönüşüm yeri olan transizyonel zon bulunur. İç kısımda internal sfinkter ile subkutan eksternal sfinkter arasında intersfinkterik oluk olarak adlandırılan bir boşluk vardır. Bu oluk daha çok elle hissedilebilir. (6). Pektineal veya dentate hat olarak isimlendirilen bölge yukarısındaki portal dolaşımla aşağısındaki v.kava inferior dolaşımının arasındaki drenaj açısından ayrım noktasıdır(1,6). Eksternal sfinkterler 3 halka şeklinde anal kanalı sararlar, en üstteki halka levatör ani kasının bir parçası olan puborektal kas ve onunla kaynaşmış olarak bulunan eksternal sfinkterin derin parçasıdır. Bu halka pubise yapışarak anal kanala aşağı doğru meyil verir, orta halka yüzeyel eksternal sfinter 5

6 kasıdır ve anokoksigeal ligamenti oluşturarak koksikse tutunur ( 4,7,8,10 ). Karşı yanlara tutunmuş bu ön halkanın kasılması anal kanalın kapanmasına neden olur (8,10). Perineal deriye giren fibrillerin bu deriyi çekmesiyle corrugator cutis ani olarak adlandırılan anal çıkımın buruşuk görüntüsünü oluşturur(4,11,12). Anorektal hat pektineal hattın 1-1,8 cm proksimalinde olup bu iki hattın arasında morgagni kriptaları ve sütunları vardır(1,2,6). Bu yapılar morgagninin rektal sütunları adıyla anılan longütüdinal kıvrımlar halinde toplanmışlardır ( glisson piramitleri ) (6 ). Morgagni sütunlarının tabanında anal kripta adı verilen dentate hat boyunca çepeçevre dairesel olarak dizilmiş küçük cep ya da kriptalar bulunur (Morgagni kriptaları ve ya herner kesecikleri olarak adlandırılırlar) ( 1,6 ).Bu kriptalar duktuslarla drene olan glandüler yapılar içeren anal bezleri barındırır. Bu bezler tarafından salgılanan mukus defekasyon sırasında dışkıyı kayganlaştırarak işlemi çok kolaylaştırır(1,2,6). Kriptaların uç kısmında yerleşen papillalar diş benzeri yapılardır ve skuamöz epitelle döşelidir. Anal glandlar 4-8 adettir. Bu papilalar hipertrofik hale gelip uzayabilir ve enflame olarak perianal abselere yol açabilirler(1,6). Anal kanalın aksı öne ve göbege doğru olacak şekilde yönlenmiştir. Rektum aksı ise aşağıya ve arkaya doğru olup 80 lik bir açıyla anal aksla kesişir. Anüs anal kanalın dışa açılan ağzıdır. Önde perineal gövde ve arkada da koksiks ile çevrilmiştir. Perineal gövde perinenin orta kısmında olup başlıca süperfisial ve derin transvers perineal kaslar, eksternal anal sfinkter, bulbokavernöz kas,levatör ani kasları ve ürogenital diaframın arka kısmından oluşmuştur(1,3,6). Levator ani kası pelvik tabanı oluşturur ve pelvis ile perine gövdesini birbirinden ayırır. Kemik pelvisten başlayarak huni şeklinde bir kas yapısıdır. Rektum, üretra ve vajina levator ani den geçerek perineye ulaşır. Levatör ani üç kısımdan oluşur (1,6). 1 )İliococcygeus 2) pubococcygeus 3) puborektalis (1,3,6). 6

7 Pubokoksigeus kas lifleri aşağıya ve ortaya doğru ilerlerken eliptik bir açıklık bırakır. Bu açıklığa levatör hiatusu adı verilir. İçinden erkekte rektumun alt bölümü, prostatik üretra ve penis dorsal veni, kadında ise rektumun alt bölümü, vajina ve üretra geçer. Hiatus içindeki yapılar endopelvik fasyanın kalınlaşmasından oluşan hiatal ligaman tarafından birlikte tutulurlar ve korele olarak hareket ederler. Anal kanalın kas yapısı halka şeklinde güçlü gelişmiştir. Milligan ve Morgan 1934 de eksternal sfinkteri subkutan, süperfisial ve derin olmak üzere üç kısıma ayırmışlardır. Shafik 1970 de puborektal kasın inkontinanstaki rolünü belitmiştir. Normal fonksiyon gösteren eksternal sfinkterli kişilerde bile puborektalisin kesilmesi inkontinans ile sonuçlanacaktır. Goligher, Vesalius un 1543 te belirttiği gibi eksternal sfinkterin bir bütün olduğunu ve tek bir kas birimi gibi görev yaptığını belirtmiştir(1,6). Eksternal sfinkter kompleksi pelvik tabanın aşağısında yer almıştır. Tek kas olarak hareket eden 3 halkadan oluşmuştur, bunlar subkutan, süperfisial ve derin parçalardır. Subkutan parça anüler olup hemen altında internal sfinktere komşudur. Eksternal sfinkter oval biçimli olup internal sfinkteri çevreler. Subkutan sinirlerin üst kısmı süperfisial sfinkter tarafından örtülmüştür. Derin external sfinkter pelvik tabanın hemen altında yerleşmiş olup, internal sfinkteri çevreler ve puborektal kasın bazı lifleri ile kaynaşır. Rektumun sirküler kasının en alt kısmını internal sfinkter yapar. İnternal anal sfinkter lifleri çizgili kas değildir ve otonom sinirlerle innerve olurlar. Parasempatik sinirler inhibitör; sempatik sinirler ise uyarıcı etkiye sahiptir. Anorektal kontinansın sağlanmasında istemsiz kontraksiyonlar önemli rol oynar. Nonkolinerjik ve nonadrenerjik sinirler aracılığı ile rektoanal sfinkter inhibitör cevabı, intramural refleksin bir parçası olarak internal anal sfinkterde gevşeme meydana getirir. Rektum duvarında distansiyon meydana gelince internal anal sfinkter de gevşeme olur(7,8,13). İnternal sfinkterin dışında rektumun longütüdinal kası bulunur. Bu kasa ait lifler yukarıda puborektalise ait lifler ile 7

8 birleşir. Aşağıda ise birkaç lif eksternal sfinkter lifleri arasında uzanarak anüs derisine ulaşır ve corrügatör ani diye adlandırılan kısımları meydana getirir. Anal kanal ve perianal bölgenin anatomisi şekil 1 de gösterilmiştir. İnternal anal sfinkter anal kanalın istirahat halindeki basıncının % inden sorumludur(1,6). Eksternal anal sfinkter motor sinirleri pudental sinir ( S-2,S-3 ) ile S-4 ün perineal dallarından alır. Pudental sinirin tek taraflı kesilerinde eksternal sfinkter fonksiyonunda bozulma olmaz. İnternal sfinkter kasları ise sempatik sinirleri L-1,L-2,ve L-3 ten, parasempatik sinirlerini ise S-2 ve S-3 ten alır(2,9,10,11). Anal kanal çevresinde değişik septumlarla birbirinden ayrıran bazı boşluklar vardır. Bu boşluklar anal kanalın bazı hastalıklarında önemli rol oynarlar. Pelvis boşluğu ile perineyi ayıran levator ani kasının altında transvers septumun üzerinde anal kanalın her iki yanında içi yağ dokusu ile dolu olan iskiorektal boşluk yer alır. Yukarıda transvers septum, aşağıda perianal deri ile sınırlı bölge perianal boşluktur. Perianal abseler, hematomlar ve yüzeyel fistüller genelde bu boşluktadır. Retrorektal boşluk, yukarıda pelvik periton, yanlarda pelvis duvarı, aşağıda levatör adalesi ve önde rektum ile sınırlı olan boşluktur. Yukarıda pelvik periton, yanlarda pelvis duvarı, içte rektum ve altta levatör ani ile sınırlı olan boşluk perirektal boşluk adını alır. İnternal ve eksternal sfinkter arasında bulunan boşluk ise intersfinkterik boşluktur( 9,10,11,14). Anal kanal ve rektum kanlanması A.hemoroidalis superior ve A.hemoroidalis inferior tarafından sağlanmaktadır. A.Hemoroidalis mediada kanlanmaya yardım etmektedir. A.hemoroidalis superior arteria mezenterika inferiorun dalı olup sigmoid kolon mezosu içinden ilerleyerek üst rektuma ulaşır. Sağ ve sol iki yan dala ayrılarak küçük dallar halinde rektum duvarına girer (1,3,6,15).A.hemoroidalis media A.iliaca internanın dalıdır. 1/3 alt rektum ile anal kanalın üst bölümünü besler.lateral ligaman içinden ilerleyerek rektuma ulaşır (1,3,6). A.hemoroidalis inferior A.pudentalis internadan çıkar ve iskiorektal 8

9 fossayı geçip anal sfinktere ulaşır(1,6,15). Rektumun başlıca arteri superior rektal (hemoroidal) arterdir. Fakat rektumun mobilizasyonu sırasında A.hemoroidalis superior ve A.hemoroidalis media bağlansa bile yaygın submüköz kolleteral ağ sayesinde rektum stumpunun beslenmesi olumsuz etkilenmez (1,3,6). Anal kanalın venöz kanı rektumla beraber iki ayrı sisteme geri döner. V.hemoroidalis superior rektum ve anal kanalın üst bölümünün venöz kanını inferior mezenterik ven aracılığı ile portal sisteme dökerken; rektumun alt ve anal kanalın üst kısmının venöz kanını toplayan V.hemoroidalis media ile anal kanalın alt kısmının venöz drenajını yapan V.hemoroidalis inferior internal iliak vene dökülmektedir. Rektal venlerin tümü morgagni plikalarının submukozasında internal rektal pleksusu oluşturmak için anastomoz yaparlar(4,10,11). Bu pleksuslar çoğu kimsede anal kanalın belirli yerlerinde yoğunlaşmış olarak bulunur. bu bölgeler diz-dirsek pozisyonunda ikisi anal kanalın sol tarafında saat 2 ve 5 hizasında, diğeri anal kanalın sağ tarafında saat 9 hizasında yer alır. Özellikle alt hemoroidal venlerin yaptıkları bir başka pleksusta anal kanalın alt kısımları ve anal çıkışın etrafındaki derinin altında yer alır(3,7,8,11). Pektineal çizginin üzerinde kalan anal kanalın ön kısmının lenfatikleri, üst rektal lenfatiklerle inferior mezenterik lenf düğümlerine, yan kısımların lenfatikleri orta ve alt rektal damarlar boyunca internal iliak lenf düğümlerine drene olurlar. dentate hattın altındaki anal kanalın lenfatikleri genellikle inguinal lenf düğümlerine boşalırlar(4,7,8,10). ANAL KANALIN FİZYOLOJİSİ Rektumun sirküler kaslarının kalınlaşarak oluşturdukları internal anal sfinkter kasları sinirlerini otonom sistemden aldıkları için istemli olarak çalışmazlar. Normal istemli kontinansı sağlayan eksternal sfinkter kaslarıdır. İç sfinkter kaslarının visseral tonusu anal kanalın kapalı durumda kalmasını sağlayan 9

10 önemli bir faktördür. Normalde bu tonus fizyolojik şartlarda üst seviyededir. Rektum çoğu zaman boştur. Bunun nedeni anüsten 20 cm yukarıda rektosigmoid kavşakta zayıf bir fonksiyonel sfinkterin bulunması ve buradaki keskin açılanmanın rektumun dolmasına karşı direnç oluşturmasıdır (2,16).Rektum distansiyonu geliştiğinde daha çok pelvik tabanda ve rektum dış duvarında olduğuna inanılan reseptörler uyarılarak internal sfinkterde refleks bir gevşemeye neden olurlar ki buna rektoanal refleks denir(7,8,11,13,17,18,19,20). Medulla spinalisin Sakral segmentleriyle ilgili bir parasempatik defekasyon merkezi bulunmaktadır. Rektumun afferent lifleri uyarıldığı zaman sinyaller medulla spinalise ulaştıktan sonra pelvik sinir içindeki parasempatik liflerle inen kolona, sigmoid kolona ve anüse impulslar gönderilir. Bu parasempatik sinyaller peristaltik dalgaları şiddetlendirerek, internal anal sfinkteri gevşetirler. Bazen fleksura lienalisten anüse kadar ilerleyen bir hareketle kalın barsak boşalır. Medulla sipinalise gelen afferent sinyaller aynı zamanda derin bir nefes alma,glotisin kapanması ve abdominal kasları kasılarak rektal maddeyi aşağı doğru itmesi gibi işlemleride başlatır. Aynı zamanda pelvis tabanı anüs üzerinde aşağı ve dışa doğru çekilerek feçesin boşalmasını sağlar(2,21). Defekasyon reflekslerine rağmen bazı başka etkilerinde yardımı gereklidir.çünkü internal sfinkterin gevşemesi ve feçesin anüse doğru hareketi normal olarak external sfinkterin kontraksiyonuna yol açtığı için defekasyon geçici olarak engellenmektedir. Bebekler ve mental kusuru olan hastalar dışında bilinçli beyin faaliyetleri ile eksternal sfinkter kontrol edilerek yer ve zaman uygunsa inhibe edilir ya da sosyal yönden uygun yer bulununcaya kadar kontraksiyon devam ettirilir. Eksternal sfinkter kontraksiyon halinde tutulursa birkaç dakika sonra defekasyon refleksi söner ve rektuma yeniden feçes doluncaya kadar birkaç saat sakin kalır(2,16,22).defekasyon için uygun kuşullar oluştuğunda şahıs derin bir nefes alıp, diafragmayı aşağı doğru iterek ve abdominal kasları kasıp karın basıncını arttırır ve feçesi rektuma itmekle yeni bir defekasyon 10

11 refleksini başlatabilir. Fakat bir yolla uyarılan refleks doğal olarak başlayan refleks kadar güçlü değildir. Böylece sık sık doğal defekasyon refleksini inhibe eden kişilerde konstipasyon olur(2,16).yeni doğanda ve medulla sipinalisi kesilmiş kişilerde external sfinkter fonksiyon görmediği için defekasyon refleksleri kolonun otomatik olarak boşalmasına sebeb olur(2,21).eksternal anal sfinkter kasları dinlenme anında anal tonusun ve anal kanal basıncının ancak %30 u kadar katkıda bulunurlar, sinirsel internal anal sfinkter aktivitesi % 45, pür miyojenik internal anal sfinkter aktivitesi % 10 ve hemoraidal pleksusun genişlemesi de % 15 oranında dinlenme basıncına katkıda bulunurlar(20,23,24) Eksternal anal sfinkter ve pelvik taban kaslarında devamlı bir aktivite bulunmasına rağmen bu kaslar istemli olarak sn.periotlarla kastırılabilir. Sıkma basıncı dinlenme halindeki bir kişide istemli olarak tüm gücüyle sıkması istenerek anal kanalda ölçülen basınca verilen isimdir. ANAL FİSSÜR Anal kanal üzerinde dentate hat distalinde longütüdinal yerleşimli bir epitel çatlağı olan anal fissür kronikleştiği zaman anal ülser adını alır(1,3). Sık görülen ve oldukça ağrılı bir tablo olan anal fissür her yaşta görülebilir. Ancak en sık 3.ve 4. dekatta görülür. Kadında ve erkekte eşit oranda görülür. Erkeklerin % 99 unda ve kadınların % 90 ında anal fissür posterior orta hatta yerleşmiştir. Erkeklerin % 1 inde, kadınların ise % 10 unda anterior orta hat yerleşimi görülür.atipik yerleşimli ülserler nadirdir. Ülser zemininde fibromusküler doku bulunur ve bu ülserler başka bir hastalığın komplikasyonu değilse hemen hemen her zaman tektir. Anal fissürler akut ve kronik fissürler olarak iki gruba ayrılır. Akut anal fissürler kısa sürede ortaya çıkarlar. Fizik muayeneleri çok ağrılıdır. Hikayede sert ve hacim olarak büyük bir dışkının varlığı dikkat çeker. Muayenelerinde fissür zemininde fibröz liflerin longütüdinal yönde oldukları görülür(4,7,8,10,11,17).bu 11

12 longütüdinal lifler anal fissürün başlangıç halinde olduğununda belirtisidir(11). Kronik anal fissürler ise klasik olarak 3 komponenti bulunan fissürlerdir. A ) Fissür zeminde internal sfinkter kas liflerinin transfers olarak görülmesi veya fibröz endurasyon varlığı. B ) Fissürün distal ucunda anal kenarda deri çıkıntısı( Sentinel skin tag, sentinel pili ) C ) Fissürün proksimal ucunda bir psodopolip olan hipertrofik anal papilla. Ancak bu komponentler internal kas liflerinin fissür zemininde görülmesi durumunda fissür kronik olarak kabul edilir(7,8,9,10,18,25).bazı müellifler tedavi edildikleri halde 3-6 haftadan daha uzun süre devam eden fissürün kronik sayılması gerektiğini ifade ederler. Fissürlerin niçin anal kanalda posterior orta hatta yerleştikleri çeşitli teorilerle açıklanmaya çalışılmıştır.eksternal sfinkter kompleksinin alt parçası bu bölgede anüsü eliptik olarak çevreler ve arkada anokoksigeal ligamana yapışır. Anal kanal epiteli yanlarda en güçlü şekilde desteklenirken posterior kısım epitelin en zayıf desteklendiği bölgedir(1).kadınlarda anterior yerleşimin erkeklerden 10 kat daha sık olması da eksternak sfinkterin ön tarafta anal kanal epiteline sağladığı desteğin erkeklerden daha zayıf olmasıyla açıklanabilir. Oluşan bir travmada da kanal epitelinin en zayıf olarak desteklendiği noktadan yırtılması oldukça doğaldır. Kadavralardaki bir çalışmada anal kanal zorlanarak açıldığında epiteldeki yırtığın hemen her zaman posterior orta hat üzerinde olduğu saptanmıştır. ayrıca hemoroidektomi, fistülotomi gibi işlemler için anal kanala yerleştirilen ekartör biraz fazla çekilirse epiteldeki ilk yırtılmanın büyük bir sıklıkla posterior orta hatta olduğu görülür.(1,2,26).bu yerleşimi açıklayabilmek için bir başka teoride anal kanal kanlanması üzerine kurulmuştur. Klosterheifen ve arkadaşları kadavraların inferior rektal arterlerinde yaptıkları anjiografik çalışmalarında % 88 olguda posterior orta hattın anal kanalın en az kanlanan bölümü olduğunu ortaya koydular 12

13 (1,15). İnternal anal sfinkterin inferior rektal arterin perpendiküler kas liflerine gönderdiği daldan damarlandığı gösterilmiştir (1,6). Yine posterior orta hatta bu arterin ilişkisinin zayıf olduğu tespit edilmiştir (6).Anodermal kan akımını sağlayan arterlerin yaklaşık 85 mmhg basınçla kan pompaladıkları saptanmıştır (15). Normal anal kanal dinlenme basıncıda yaklaşık bu düzeydedir. Anal fissürlü hastalarda artan anal kanal dinlenme basıncının arterlerin kan akımını engellediği gösterilmiştir, anal basıncın düşürülmesinin anodermal, kan akımını düzelterek fissürü iyileştirdiği gösterilmiştir. Bu bulgular anal fissürün iskemik orijinli olduğunu göstermektedir (15,35,45). Fissürün kronikleşmesinden konstipasyon ve infeksiyonda sorumlu tutulan diğer etkenlerdir (30,33,51). Bazı fissürler kendiliğinden iyileşirken bazılarının (%40-70)neden kronikleştiği sorusu henüz tam olarak cevaplanamamıştır. Ancak internal sfinkterdeki spazmın yol açtığı ağrı ve epitel iskemisinin fissürün spontan iyileşmesini önleyip kronikleşmesine zemin hazırladığı söylenebilir(1,2,3,6,26). Anal fissür başlangıcında genellikle sert ve büyük hacimli bir dışkının varlığı ile oluşan travma dikkat çeker ve hastaların çoğunda bu durum hikayede saptanabilir (1,2,6,22,27,28,29,42). Dolayısıyla kronik konstipasyon etken olabilir. Her defekasyonda fissür gerilir ve hastada şikayetlere neden olur. Bu şikayetler nedeni ile hasta defekasyon yapmaktan kaçınır. Böylelikle feçes kitlesi daha sert ve büyük hal alır. Ancak defekasyon ihtiyacı önlenemeyecek hal alınca bu sert feçes nedeni ile daha şiddetli yakınmalara neden olan defekasyon yapılır. Bu durum siklik bir özellik gösterebilir. Bir iki aylık yakınma dönemlerini iyileşme dönemleri izler. Hasta düzelme dönemi sırasında konstipe olursa önceden iyileşmiş olan fissür yeniden ortaya çıkar(4,9,10,11).bununla beraber sık defekasyon yapanlarda ve diaresi olanlarda da anal fissür görülür (4,7,8,13,17). Rektumda oluşan distansiyon sonrasında normalde internal sfinkterde gevşeme olur ancak anal fissürlü olgularda oluşan bir gevşemeden hemen sonra belirgin ve uzanmış bir kasılma saptanır. 13

14 Over shoot fenomeni olarak adlandırılan bu sekonder sfinkter spazmı kontrol grubu normal insanlarda % 26 oranında saptanırken anal fissürlü olguların % 90 ında gözlenmektedir. Bu uzamış sfinkter spazmı fissür gelişiminde rol oynadığı gibi hastalardaki dışkılama sonrasında devam eden ağrının oluşumunada katkıda bulunmaktadır(2,3,6,15,26). Anal fissürlü hastalarda anorektal kanal içi basınç ölçümleri bir çok araştırmacılara göre farklı sonuçlar vermiştir.bazı araştırmalarda anal kanaldaki proplar ile ölçülen sfinkter basınçları anal fissürlü hastalarla kontrol grubu arasında bir fark saptanmamıştır(30).ama araştırmacıların çoğu anal fissürlü hastalarda, kontrol grubuna göre özellikle internal sfinkterin hiperfonksiyonu sonucu artmış anal kanal dinlenme basıncı saptamışlardır (4,5,7,8,11,13,18,31,32). İnternal anal sfinkter kaslarındaki bu tonus artışının tüm anal kanal boyunca olduğu ileri sürülmüştür. Kronik konstipasyon, inflamasyon ve internal sfinkter spazmına bağlı yüksek anal kanal basıncı gibi faktörlerin kronikleşmede rol aldığı kabul edilmektedir(33). Kronik anal fissürün bir komponenti olan sentinal pilinin fissürdeki hafif infeksiyon ve lenfatik ödem sonucu geliştiği ve bu deri kıvrımının çoğunlukla iltihaplı, gergin ve ödematöz görünümlü olduğu bildirilmektedir. Aynı şekilde fissürün apikal ucunun ödem ve fibrozis sonucu şişmesiyle hipertrofik anal papillanın ikincil olarak meydana geldiği düşünülmektedir(7,8,25,33). Kronik anal fissürde görülen diğer bir sekonder değişiklik fissürün lateral kenarlarında gelişen fibröz endürasyondur. Uzun süredir var olan ve tedavi edilmeyen fissürlerde internal sfinkter kasları zamanla fibrözisle kontrakte bir hal alabilir(7,8,11,17,33). Belirtiler : Anal fissürlü hastaların karakteristik yakınmaları dışkılama esnasında ağrı, rektal kanama ve konstipasyondur. Somatik sinirlerden oldukça zengin anodermde yerleşen anal fissürlerde ağrı tipik olarak defekasyon sırasında başlar ve dışkılamadan sonraki dakikalar bazende saatler içinde giderek 14

15 azalır.hastalar bu ağrıyı yırtıcı, parçalayıcı veya kesici olarak tanımlarlar. Ağrının boyutu ile anal kanaldaki lezyonun boyutu arasında ilişki yoktur. Hastalar defekasyon sırasındaki şiddetli ağrıdan dolayı genellikle dışkılamaktan çekinirler ve kendilerini tutarlar, böylece dışkı daha da sertleşir ve sonuçta anal kanaldan geçerken daha büyük bir travma ile ağrıyı yeniden tetikler. Tedavide bu ağrı kısır döngüsünün kırılması çok önemlidir(1,3,6). Anal fissürdeki bu ağrıya çıplak fissür zemininde duysal sinir uçlarının açığa çıkması kadar internal sfinkterdeki spazmında katkısı vardır. Fissürün ağrısız olduğu durumlarda ise etyolojik faktör olarak enflamatuar barsak hastalıkları,sifiliz,tbc gibi spesifik nedenler göz önüne alınmalıdır. Anal fissür ağrılı rektal kanamanın en sık sebebidir.kanama genellikle defekasyon esnasında dışkıya bulaşan az miktarda parlak kırmızı kandır ve eğer hastada pıhtılaşma bozukluğu yoksa anemiye sebep olmaz.çok ağrılı anal fissürlerde dizüri, idrar retansiyonu ve disparoni gibi şikayetlerde olabilir.kronik anal fissürde ağrı ve kanama akut fissürdekinden daha azdır.kronik fissür zeminindeki enfeksiyon nedeniyle oluşan püy ve akıntı iç çamaşırları ıslatacak kadar fazla olabilir ve hastalarda anal kaşıntı yakınması gözlenebilir(3,6,26).fissür tabanındaki düşük dereceli enfeksiyon,kronik enflamasyon ve oluşan lenfatik akım bozukluğu sebebiyle fissürün alt kenarındaki cilt kıvrımı ödemlenir ve şişer. Büyüyen bu cilt kıvrımına sentinal pili ( skin tag, nöbetçi cilt pilisi) denir.kronik enfeksiyon zemininde zamanla sentinal pili tabanında abse gelişip spontan drene olarak süperfisial anal fistülde gelişebilir(3,6,26).yine kronik enflamasyon ve lenfatik akım bozukluğu nedeniyle fissürün üst ucundaki anal papillada hipertrofiye olur ve sert, beyazımsı, polipoid bir kitle haline gelir. Bu kitleye hipertrofik anal papilla adı verilir.3-4 cm. kadar büyüklüklere ulaşan hipertrofik papillalar neoplastik oluşumlar değillerdir(1,3,6,26).fissürün tabanında görülen longütüdinal kas lifleri zamanla silinir ve yerine sirküler uzanan internal stirikter lifleri belirginleşir.kronik enfeksiyon nedeniyle fissür tabanında püy görülebilir. 15

16 Olay dahada devam ederse ülser tabanındaki kronik enfeksiyon ve enflemasyonun etkisi ile zeminde uzanan internal stirikter liflerinde fibrotik değişiklikler başlar.çok ileri evrelerde internal stirikterlerdeki bu değişiklikler hastada anal stenoza kadar ilerleyebilir (1,3,6,34). Tanı : Hastaların çoğunda tanı dikkatli alınmış anamnez ve iyi bir aydınlatma altında kalçaların iyice ayrılması ve anal orifisin dışa doğru çıkarılmasıyla yapılan dikkatli anal inspeksiyon ile konulabilir. Bu muayeneye yapılabilirse rektal tuşe ve rektoskopide eklenmelidir.ayrıca anal manometrik incelemede anal kanal basınç artışını tespit edebiliriz(1,3,6,35).hastanın ağrısı çok fazla ise genel anestezi altında muayene yapılabilir. Ayırıcı Tanı : Değerlendirme aşamasında anal fissür anal ülserasyonun diğer nedenlerinden ayırt edilmelidir. Bunların en belli başlıları enflamatuar barsak hastalıkları, enfeksiyonlar yada malignitelerdir. Anal fissür ağrısı intersfinkterik abse,koksidinya ve proktalji fugakstan ayrılmalıdır. Anal belirtiler crohn hastalığına en sık eşlik eden belirtiler arasında olup daha az sıklıkla ülseratif kolitle beraberdir. Crohn hastalarının %40 ı başlangıç olarak anal belirtilerle başvururken, %50 sinde hastalıklarının bir döneminde anal ülserasyon görülebilir. Bu ülserlerin en belirgin özellikleri atipik yerleşimli olmalarıdır ve dentate hattın proksimaline doğru uzanırlar.çoğunlukla multipl, geniş tabanlı ve düzensiz kenarlıdırlar(3,6,35).lezyondan yapılan biopsi nadiren yararlıdır ve bu biopsi ile crohna ait karakteristik granülom görülebilir. Ek olarak gastrointestinal sistemin tam olarak değerlendirilmesi ince barsak pasaj grafisi, kolonoskopi ve baryumlu kolon grafisi ile yapılabilir(1,6,34,35,36). Spesifik enfeksiyonlarda anal fissür gibi ülserasyona neden olabilir. Bunların arasında Herpes Simpleks,sifilis şankrı ve tüberküloz sayılabilir. Herpes birbiriyle birleşme eğilimi gösteren küçük perianal ülserler oluşturur ve lezyonun ağrısı çok şiddetlidir. Bu lezyonlardan yapılan viral kültürle saat içinde genellikle tanı 16

17 konabilir(1,3).sifilisde görülen anal ülserasyonlar derin, düzensiz ve ıslak kenarlıdır ve serolojik çalışmalarla erkenden tanı konabilir. Belirgin inguinal adenopati varlığında şankr akla gelmelidir. Nadir görülen anal tüberküloz,sıklıkla pulmoner tüberküloz ile birliktedir. Anüs ve rektumun erken karsinomları her nekadar görünüm olarak atipik olsalarda kolaylıkla tanınabilir ve biopsi yapılabilir (3,6,34).Akut lösemide özellikle hastalığın gidişi sırasında anal ve perianal bölgede ülserasyon görülebilir. Bu lezyonlar çok ağrılıdır. Cerrahi drenaj ve antibiyotiklerle tedavi gerektirir ve sıklıkla hastanın terminal döneme yaklaştığını gösterir(1,3). Acquired immuno deficiency syndrome (AIDS) seyrinde görülen anal ülserasyonlardan özellikle herpes, sitomegalovirüs (CMV) gibi fırsatçı enfeksiyonlar yada AIDS le yandaş görülen kaposi sarkomu,b hücreli lenfoma veya skuamöz hücreli karsinom sorumludur.bunların dışında chlamidya, hemophilus ducrei gibi patojenlerde bu bölgede ülserasyona neden olabilir (1,3,6,35). Anal Fissürlü Hastalarda Tanı ve Tedaviyi Yönlendirici Yöntemler: 1)Endoskopik muayene: Rektoskopi ve kolonoskopi rektal kanama ayırıcı tanısı açısından yapılabilir.tedavi öncesi dönemde yapılması ağrılı olabileceğinden ameliyat esnasında yapılması uygundur. 2)Endorektal ultrasonografi : Anal fissür ayırıcı tanısında ve ameliyat sonrası inkontinans problemi gelişen hastalarda kullanım alanı bulmaktadır. 3)Magnetic rezonans inceleme: Bu yöntem anal fissür ayırıcı tanısında kullanılabilmekle beraber nadiren gerek duyulmaktadır. 4)Anorektal manometri: Anal manometri anorektal fonksiyonlar hakkında kantitatif değerler veren bir testtir.anal fissür fizyopatolojisini değerlendirmede anorektal manometri büyük kolaylık sağlamıştır(4,7,8,10,11,17,20,37,38).bununla ilgili ilk bilimsel çalışma 1877 yılında rektoanal refleksin tanımlanması ile başlamıştır.manometri için kullanılan cihazlar: 17

18 Perfüzyon kateterleri: Dar multilümen anal başlığı olan, düşük genişleyebilme yeteneği ve üzerinde delikleri bulunan bir kateter yoluyla basınç ölçülen bir düzenektir(20,39).sıvı perfüze edilerek deliklerin ayrı ayrı basınçları ölçülür ve bu basınç; kateterin genişleyebilmesi ve perfüzyon hızıyla koreledir(39).her kateterden elde edilen basınç kateterden dışarı doğru olan sıvı akımına karşı olan direncin göstergesidir(23).perfüzyon kateterinin aynı anda anal kanalın değişik yerlerinden ve rektumdan longütüdinal veya radial ölçüm yapma avantajı vardır.dezavantajları ise rektumda sıvı birikmesi, perfüzyon esnasında anüsten sıvı kaçağının olması ve büyük bir eksternal basınç çeviricisine ihtiyaç göstermesidir (23). Kılıf kateterler: Kılıf kateterler anal kanaldaki maksimum basıncı ölçmek için kenarı delikli perfüzyon kateteri ile kullanılabilir.burada sıvı bir kılıf veya bir tünel içerisine perfüze edilir.başlık anal kanal içinde iken kılıf tamamıyla sfinkter boyunca yayılacağı için sfinkterin herhangi bir yerinde olan kontraksiyon perfüzyon sıvısına karşı bir direnç oluşturacaktır.kılıf kateterler tüm sfinkterde olan basıncın akıma karşı olan direncini yansıtır.direncin olduğu bölgenin lokalizasyonunu yapamazlar.internal ve eksternal sfinkter basınçlarını ayırt etmekte pek kullanılamazlar. Balon kateterler : Basınç çeviricisine bağlı içi hava veya sıvı ile dolu balonlar kullanılır(23).multilümen kateterler gibi çok sayıda ölçüm yapamazlar. Aynı anda sadece bir bölge basıncı kaydedilir(23). Mikro çeviriciler : Gerginlik ölçen çeviriciler, anal kanal içine girecek şekilde küçük üretilmişlerdir.pahalı ve kolay kırılabilen bu kateterle devamlı olarak ölçüm yapmak mümkün değildir(20,23). Ambulatuar kayıt : Bugün anal sfinkter basınçlarını veya elektriksel aktivitesini, bireyin normal yaşantısı içerisinde fizyolojiye biraz daha yakın olarak kayıt etmek yeni cihazlarla mümkün olmuştur(23). Bu incelemede uyku, yemek ve dolaşma sırasında anorektal fonksiyonlar hakkında bilgi edinmek mümkün olmaktadır. Bu 18

19 incelemede en büyük zorluk basınç sensörünü uzun süre belli bir noktada sabit olarak tutabilmektir. ANAL FİSSÜR TEDAVİSİ 1 ) Medikal Tedavi : Akut anal fissürlerde önerilmektedir. Akut anal fissürlerin büyük bir bölümü konstipasyonu önleyici konservatif tedavilerle başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Kronik fissürlerde ise başarı daha sınırlıdır. Medikal tedavide kullanılan yöntemler : A ) Diyet ayarlaması: Fissür oluşumunda sertleşmiş dışkının rol oynadığı düşünüldüğünde konstipasyonun önlenmesi medikal tedavinin temelini oluşturur. Bunun için ilk olarak gıdalardaki lif oranını ve sıvı miktarını arttırmak gerekir (1,3,40). B) Dışkı hacmini arttırıcı ve dışkı yumuşatıcı ajanlar : Medikal tedavinin bir parçasıdır. Dışkı hacmini arttıran ajanlar metil sellüloz, ispaghula, sterculica, psylium preparatları; dışkı yumuşatıcılar ise bisacodyl ve diocotyl sodium sulfosuccinate gibi ajanlardır(1,40). C) Lokal uygulamalar : 1Ilık suya oturma banyoları: Özellikle defekasyondan sonra yapılan bu uygulama ağrı ve kanama oluşumunu arttıran anüsü silme gereksinimini azaltmak ve anal sfinkter basıncını düşürmekte faydalıdır(1,3,40). 1Lokal anestezik ajanların infiltrasyonu : Fissürün altındaki dokuların lokal anestezik ajanlarla infiltrasyonu sonucu fissürden kaynaklanan ağrının ortadan kalkacağı ve bunun sonucunda anal spazmın yenileceği prensibine dayanır. Ancak hastaların % 50 sinden azında iyileşme olması ağrı, lokal sepsis, geçici inkontinans gibi yan etkileri nedeniyle önerilmemektedir(1,3). 1Topikal ilaç uygulamaları : Lokal anestezik pomat ve kremler : Akut fissürlerde ağrının giderilmesinde faydalıdırlar ancak hastaların % 2 sinde allerjik 19

20 reaksiyonlara yol açabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Defekasyon öncesi ve sonrasında % 5 lidocaine veya % 2 lignocaine uygulanması önerilmektedir. Akut fissürlerde % 45 oranında kür sağlar(1,3,40). Non steroidal pomatlar : Ağrı kontrolü ve ülser üzerinde sağlıklı granülasyon dokusu oluşturmakta faydalı oldukları söylenmektedir. AgNOз ve icthammol preparatları bu gruba girmektedir(1,40). Steroidli pomadlar :İnflamasyonu azaltmak ve fissürdeki iyileşmeyi arttırmak için kullanılırlar. Genel olarak pomad ve kremlerin etkisinin ağrıyan yere uygulanan ilacın placebo etkisine, kayganlaştırıcı etkilerine ve anal fissürlerin çoğunda olduğu gibi spontan iyileşmesine bağlı olduğu bildirilmiştir. Suppozituar formdaki ilaçlar anal kanal içinde efektif olarak etki göstermezler, kullanımları ağrılıdır ve rektuma doğru kaydıkları için tedavi etkileri azalır(1,3,40). Skleroterapi : Lokal anastezi uygulandıktan sonra sodyum tetradecyl sulphate ile yapılan skleroterapi sonrası % 80 oranında akut fissürlerde iyileşme bildirilmiştir. Ancak bu metod sonrasında lokal abse, sepsis ve erken nüks gelişebileceği unutulmamalıdır(1,40). D) Sistemik uygulamalar : Oral analjezikler, benzodiazepin türevleri ve spazmolitikler sayılabilir. Kalsiyum kanal blokeri olan nifedipin de bu grupta kullanımı olan ve anal istirahat basıncını düşüren ve anal fissür semptomlarını gideren bir ajandır(1,21,22). Nifedipin damar düz kas membranında hem voltaja bağımlı ve hem de adrenerjik reseptörler aracılığı ile çalıştırılan kalsiyum kanallarını bloke eder. Sistemik bio yararlanımı % 65 dir(21,22). Nifedipinin sık görülen yan etkileri yüzde ve bacaklarda cilt damarlarının vazodilatasyonuna bağlı yanma duyumsama, yüz kızarması, baş ağrısı, palpitasyon ve postural hipotansiyondur(1,21,64). 20

21 2-) Cerrahi tedavi : A ) Fissürektomi + Posterior anal sfinkterotomi : Posterior orta hattaki fissür eksize edildikten sonra fissür tabanından internal anal sfinkterotomi uygulanır. % 40 lara varan oranda minör inkontinans ve anahtar deliği deformitesi saptanması üzerine günümüzde terkedilmiştir.bode 121 hastalık bir seride bu yöntemle %25 geçici inkontinans,%5 rekürrens ve % 10 ameliyat bölgesinde frajil skar tespit etmiştir(73).abcarian ve başka araştırmacılar bu ameliyatın yalnızca fissür tabanında fistülü olan veya LİS sonrası fissürü iyileşmeyen hastalar için düşünülmesi gerektiğini belirtmişlerdir(3,30,46). B ) Açık lateral internal sfinkterotomi : Bu ameliyat genel, rejyonel ve lokal anestezi altında uygulanabilir(69). Genel anestezi uygulanırsa kas gevşeticilerden kaçınılması intersfinkterik mesafenin daha iyi saptanması açısından faydalıdır. Sims sol lateral, prone veya litotomi pozisyonunda girişim yapılabilir. Herhangi bir anal spekülum veya iki adet farabeuf ekartör yardımı ile anüs hafifçe gerilerek intersfinkterik mesafe parmak ile hissedilir.saat 3 veya 9 hizasından sircumferensial yada radier insizyon yapılır. Radier insizyon ameliyat sonrası sütüre edilmeyen yara kenarları birbirine doğal olarak yaklaşacağı ve yaradan oluşabilecek kan sızıntılarının serbest drenajını sağlayacağı için sircumferensial insizyona tercih edilmelidir. Mukoza linea dentataya kadar alttaki internal sfinkter kasından disseke edildikten sonra intersfinkterik mesafede disseke edilir. Daha sonra internal sfinkter kası bir pens yardımıyla askıya alınır ve cerrahın tercihine göre makas, bistüri veya elektro koter ile kesilir. Sfinkterotomi tamamlanınca anal spekulumun gerginliği birden kaybolur. Sfinkterotomi alanına parmakla uygulanan basınç ile geride kalan kas lifleride kırılır. Kanama noktalarına hemostaz sağlanır. Açık yaranın sütüre edilmesi, drenajı engellemesi sonucu perianal hematoma neden olabileceğinden önerilmez. Yaranın üzerinde ince bir gaz tampon konularak ameliyata son verilir(1,6,7,47). 21

22 C ) Kapalı lateral internal sfinkterotomi : Günümüzde en çok uygulanan ameliyat yöntemidir. Postoperatif özel bir bakıma gereksinim göstermemesi ve sfinkter kontrolündeki minör kayıpların % 0-5 gibi küçük rakamlarda olması en büyük avantajıdır. Teknik olarak açık yöntem gibi hasta hazırlandıktan sonra anal spekulum yardımı ile anüste hafif bir gerginlik oluşturularak intersfinkterik aralık tespit edilerek 11 no bistüri ile bu aralıktan girilerek mukozaya doğru linea dentataya kadar internal kas kesilir. Ayrıca bu yöntemle anodermle internal kas arasından girilerek içten dışa doğruda internal kası kesmek tercih edilebilir. Çıkarılması gereken hipertrofik anal papilla ve skin tag eksize edilir. Ancak fissüre dokunulmaz. Bistüri giriş deliği sütüre edilmez. Hasta aynı gün taburcu edilebilir (6,7,26,47). Hem açık hemde kapalı yöntemle yapılan LİS komplikasyonları ekimoz, kanama, hematom, perianal abse, üriner retansiyon, minör anal kanal defektleri, fekal inkontinanstır(1,6,7,46,47). Ekimoz spontan olarak kayıp olur eğer hematom oluştuysa cerrahi olarak drene edilmesi gerekir. Kanama olduysa hemostaz sağlanmalıdır(1,6,7,47).perianal abseler genellikle sfinkterotomi sonrası mukozanın iatrojenik olarak delinmesine bağlı olarak gelişen anal fistül ile birliktedir.tedavisinde drenaj+fistülotomi uygulanır(1,3,6,7,47).lis sonrası %10-15 arasında geçici minör inkontinans görülebilir. Açık LİS ve kapalı LİS sonrası geçici minör inkontinans sırasıyla %14 ve %9 iken kalıcı inkontinans son derece nadir olarak bulunmuştur(1,3,6,7).nüks LİS sonrası %10 dan azdır. Açık yöntemlerde %0-18 arası kapalı yöntemlerde %0-4 arası nüks oranları bildirilmiştir (1,6,61). LİS sonrası nüksler yetersiz sfinterotomi veya yanlış tanıya bağlıdır. Yapılması gereken kontrlateral tarafdan yeniden sfinkterotomi uygulamak ve yandaş hastalık olup olmadığını araştırmaktır(3,6,7,47). D) Anal dilatasyon : İlk kez 1929 yılında Receimer tarafından uygulanmıştır. Halen kullanım alanı bulmaktadır.genel anestezi ile yapılması daha 22

23 uygundur(11,67). Hastalar lateral veya litotomi pozisyonuna getirilir. Elle kontrolsüz olarak yapılabildiği gibi anal spekulum, anal dilatörler ve basınç ayarlı balonlarlada kontrollü olarak uygulanabilir. Elle yapılan teknikte lord tekniği genelde kullanılır. 4 parmakla 4 dakika süreyle uygulanan dilatasyondur. Erkek hastalarda en iyi posteroanterior yönde uygulanabilirken, kadın hastalarda transvers yönde uygulanması tavsiye edilir. Bu manevra ile sfinter kaslarında geçici bir paralizi sağlanırken bazı kas lifleride koparılmış olur. Sfinkter kaslarındaki paralizi nedeniyle 1-2 hafta içinde düzelen minör inkontinans gelişebilir(63,65,66,67). Dilatasyon sonucu fissür genişçe açılır fakat bir iki gün içinde tamamen kaybolur ve genellikle hızlı bir iyileşme gözlenir(11). Minör inkontinans dışında ciddi bir komplikasyon görülmez.major inkontinans son derece nadirdir(65,66). Anal spekulumla kontrollü olarak yapılan dilatasyonda anal spekulum litotomi pozisyonunda anal kanala yerleştirilir ve her 20 saniyede bir dişleri sıkılarak toplam 5 dakika anal dilatasyon uygulanır(63,68). 3-)Kimyasal sfinkterotomi : Son yıllarda cerrahide alternatif bir tedavi olarak sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde kronik anal fissür tedavisinde ameliyatsız tedavi protokollerine yaygın bir ilgi mevcut olup gerek oral preparatlar, gerek topikal ajanlar, gerekse botulinum toksini injekte edilerek kimyasal sfinkterotomi yapılmak suretiyle hastalar tedavi edilmeye çalışılmaktadır. Bu amaçla oral nifedipin (kalsiyum kanal blokeri) ve indoramin (α bloker) en sık kullanılan 2 ajan olmuştur. Topikal olaraksa sıklıkla %0.2 lik GTN ve nifedipin kullanılmıştır. Ayrıca botulinum toksininin internal sfinktere injeksiyonuyla yaklaşık 6 ay süren internal kas paralizisi sağlanarak fissür tedavisinde yeni ufuklar açılmıştır. Topikal Gliseril Trinitrat ( t GTN) tedavisi:nitrik oksit internal anal sfinkterde relaksasyon sağlayan bir nörotransmitterdir.nitrik oksit donörü olan GTN nin merheminin topikal uygulanması ile anal fissür tedavi 23

24 edilebilmektedir.anal manometrik çalışmalar GTN nin anal kanalda istirahat basıncını düşürdüğünü göstermiştir(27,29,41,42,43,44,45,64,70). %0.2 lik GTN,lanolin ve vazelin karışımından elde edilen GTN nin 3-8 hafta süreyle günde 3 defa anal kanala uygulanması ile anal fissür tedavi edilebilmektedir.geçici başağrısına neden olması,taşiflaksi gelişmesi riski ve anal kanalda yanma hissine neden olması dezavantajlarıdır(27,29,42). Botulinum toksini (BOTOKS) injeksiyonu:bu toksinin injeksiyonu kolinerjik uçlardan asetil kolin salınışını bloke eder ve etkisi 4-6 ay sürer.etki 1-2 saat içerisinde başlar ve reinnervasyon oluşuncaya kadar fissürün iyileşmesine imkan sağlar(43,48,49).hamileler, yandaş fistülü olan hastalar, antikoagülan kullanan hastalar, kanama pıhtılaşma zamanı bozuk olan hastalar ve 18 yaş altı ve 70 yaş üzerindeki hastalarda kullanılmamalıdır(1,28,43). 27 G injektör ile 25 ünite botulinum toksini fissürün yanından internal anal sfinktere enjekte edilir.perianal abse gelişimi,minor inkontinans,alerjik reaksiyonlar ve kanama bu yöntemin nadir görülen yan etkileri arasındadır(1). Topikal sildenafil, nifedipin ve L-Arginine kullanımının tedavide etkili olduğunu belirten yayınlar son yıllarda artmaktadır(36,64,71). Ayrıca anal fissür tedavisinde tarihsel önemi olan ameliyatlar ise; 1 - Anal fissür eksizyonu 2- Deri greftlemesiyle birlikte fissür eksizyonu 3- Multipl anal sfinkterotomiler 4- V-Y anoplasti operasyonu 5- Laser cerrahisi 6- Elektrokoagülasyon olarak sayılabilir. 24

25 MATERYAL METOD Bu çalışmaya Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi I.Genel Cerrahi polikliniğine Ağustos Eylül 2004 tarihleri arasında başvurmuş kronik anal fissürü olan fakat başka sistemik hastalığı olmayan, gebelik ve puerperal dönemde olmayan, 18 yaş altı ve 50 yaş üstü olmayan ve preoperatif veya postoperatif rektoskopi yapılarak başka anal bölge hastalığı olmadığı gösterilen, gönüllü 60 hasta alındı.hastalara yöntem izah edilerek aydınlatılmış onamları alındı. Hastalar randomize olarak 20 şerli 3 gruba ayrıldı. Hastaların cinsi, yaşı, yakınmaları ve fizik muayene bulguları kaydedildi.tüm hastaların tedavi öncesinde anal kanal dinlenme basınçları manometrik yöntemle ölçüldü. 1.grup (anal dilatasyon grubu): Bu grubtaki 20 hastanın 10 u kadın, 10 u erkekti. Hastaların yaşları (ort.28,7 ) idi. Hastalara genel anestezi altında anal spekulumla her 20 saniyede bir dişleri sıkılarak spekulum çapı maksimum genişletildi ve hemen kademeli olarak gevşetilerek toplam 5 dakika süreyle anal dilatasyon uygulandı(şekil 2). Bütün hastalar 1 gün gözlemin ardından taburcu edildi.tedaviden 1 ay sonra anal kanal dinlenme basınçları, işlem öncesi şikayetlerin düzelme oranı ve komplikasyonlar incelendi. 2.grup (lateral internal sfinkterotomi grubu) : Bu grubta yer alan 20 hastanın 13 ü kadın, 7 si erkekti. Hastalar yaş aralığındaydı(ort.32,3). Hastalara genel anestezi altında litotomi pozisyonunda açık yöntemle lateral internal sfinkterotomi uygulandı(şekil 3). Hastalar ameliyattan 1 gün sonra taburcu edildi. Hastaların ameliyattan 1 ay sonra anal kanal dinlenme basınçları, şikayetlerinin düzelme oranı ve komplikasyonları incelendi. 3.grup (topikal griseril trinitrat grubu): Bu grubta bulunan 20 hastanın 12 si 25

26 Şekil 2: Kontrollü anal dilatasyon Şekil 3: Lateral internal sfinkterotomi 26

27 kadın, 8'i erkekti, yaş aralığı arasındaydı (ort.30,2 ).Taksim hastanesi eczanesinde 200 mg gliseril trinitrat 100 ml sıvı vazelinle karıştırılarak % 0.2 lik gliseril trinitrat solusyonu hazırlandı. Hastalara 3 hafta süreyle %0.2 'lik griseril tirinitrat solüsyonu topikal olarak günde 3 defa anal kanala uygulandı. Tedaviden 1 ay sonra anal kanal dinlenme basınçları, işlem öncesi şikayetlerindeki düzelme oranı ve komplikasyonları kaydedildi. Bu çalışmada istatistiksel verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel metotların (ortalama,standart sapma) yanı sıra gruplar arası karşılaştırmalarda tek yönlü varyans analizi alt grup karşılaştırmalarında Tukey çoklu karşılaştırma testi, grupların tedavi öncesi ve sonrası değerlerini karşılaştırmada eşlendirilmiş t testi, nitel verilerin karşılaştırmalarında ki-kare, nitel verilerin tekrarlayan ölçümlerinde Mc.Nemar s testi kullanılmıştır. Sonuçlar, anlamlılık p<0,05 düzeyinde değerlendirilmiştir. 27

28 BULGULAR Bu çalışmaya alınan kronik anal fissürlü 60 hasta randomize olarak 20'şerli 3 gruba ayrıldı. Hastaların 35 i kadın(%58), 25 i erkekti(%42). Hastalar yaş aralığındaydı (ort.30,4). 1.grubta ağrı hastaların en sık şikayetiydi ve 18 hastada (%90) görüldü, kanama 13 (%65) ve konstipasyon 10 (%50) hastada görülen şikayetlerdi. Preoperatif anal kanal dinlenme basıncı ortalama ± 16.5 cm su olarak ölçüldü. Postoperatif 1. ayda basıncın ortalama ± cm su seviyesine gerilediği görüldü. Basınçtaki % ± 5.48 'lik bu düşüş istatistiksel olarak anlamlıydı(p<0.0001). Anal dilatasyon sonrası ağrı şikayeti olan 18 hastanın 17'sinin şikayeti geçmişti, kanama şikayeti olan 13 hastanın tamamının şikayeti gerilemişti. Konstipasyon şikayeti olan 10 hastanın 8'inde bu şikayetin gerilediği görüldü.anal dilatasyon sonrası 18 hastada (%90) fissürün iyileştiği görüldü. İki hastanın (%10) fissürü iyileşmemişti ve şikayetleri devam ediyordu. Hiçbir hastada anal inkontinans problemi ve başka komplikasyon yaşanmadı. Anal dilatasyon yapılan hastalarda ağrı,kanama konstipasyon şikayetlerinde gerileme (p<0.0001,p< ve p<0.01) ve anal kanal dinlenme basıncındaki düşme (p<0.0001) istatistiksel olarak anlamlı bulundu(tablo : 1,2,3,4,5,6,7 ve şekil 4,5,6,7,8,9,10,11,12). 2. grubtaki hastaların 17'si (%85) ağrı, 13'ü (%65) kanama, 11'i (%55) konstipasyon şikayetiyle kliniğimize başvurdu. Hastaların preoperatif anal kanal dinlenme basınçları ortalama ± cm su olarak tespit edildi. Postoperatif 1. ayda anal kanal dinlenme basıncı ortalama ± 1.28 cm su olarak ölçüldü. Basınçtaki %10.75±4.57 lik düşüş istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.0001). LİS sonrası ağrı şikayetleri olan 17 hastanın 14'ünde ağrı şikayeti geriledi, kanama şikayeti olan 13 hastanın 11 inde bu şikayet kayboldu, konstipasyon şikayeti olan 28

29 11 hastanın 8'inde bu şikayet geriledi. Tedavi sonrası hastaların 17'sinde(%85) fissürün iyileştiği görüldü. Üç hastada(%15) fissürün iyileşmediği ve şikayetlerin devam ettiği görüldü.iyileşen hastalardan birinde (%5) ameliyattan dört ay sonra nüks tespit ettik.nüks olan vakaya kontrlateral taraftan LİS yapıldı ve kontrolünde hastanın iyileştiği görüldü.bu gruptaki hiçbir hastada inkontinans ve başka komplikasyon gelişmedi. LİS olan hastalarda ağrı, kanama, konstipasyon semptomlarında gerileme (p<0.0001,p<0.001 ve p<0.01) ve anal kanal dinlenme basıncındaki düşme (p<0.0001) istatistiksel olarak anlamlı bulundu (Tablo:1,2,3,4,5,6,7 ve şekil 4,5,6,7,8,9,10,11,12). 3.gruptaki hastaların 17'i (% 85) özellikle defekasyon sırasında ve sonrasında artan ağrı,12'si (%60 ) rektal kanama 11'i(%55) konstipasyon şikayetleriyle kliniğimize başvurdu.hastaların tedavi öncesi anal kanal dinlenme basınçları ortalama ± cm su olarak tespit edildi. Tedavi sonrası anal kanal basınçları ortalama ± cm su seviyesine geriledi; anal kanal dinlenme basınçlarında %6.64 ± 3.95 azalma olduğu görüldü.bu azalma istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.0001). Tedavi sonrası dönemde ağrısı olan 17 hastanın 10'unda ağrı şikayeti geçmişti, kanama şikayeti olan 12 hastanın 6'sında kanama şikayeti geçmişti, konstipasyon şikayeti olan 11 hastanın 7'sinde bu şikayet kaybolmuştu.tedavi sonrası hastaların 12'sinde fissür iyileşmesi görüldü.sekiz hastada (%40) fissürün iyileşmediği ve şikayetlerin devam ettiği görüldü. İki hastada (%10) tedaviyi bırakmayı gerektirmeyecek düzeyde baş ağrısı tespit ettik. Topikal griseril tirinitrat tedavisiyle ağrı, kanama ve konstipasyon semptomlarında düzelme(p<0.0001,p<0.05 ve p<0.05) ve anal kanal dinlenme basıncında düşme (p<0.0001) istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo : 1,2,3,4,5,6,7 ve şekil 4,5,6,7,8,9,10,11,12). Grupları kendi arasında karşılaştırdığımızda tedavi öncesi ağrı,kanama ve konstipasyon semptomları ve anal kanal dinlenme basıncı arasında istatistiksel 29

30 olarak anlamlı fark yoktu (tablo:5,6,7). Tedavi sonrası ağrı semptomunda üç grubtada anlamlı azalma bulundu. 1. grubta % 5, 2. grubta % 15 ve 3. grubta % 35 oranında tedavi sonrası ağrı şikayeti mevcuttu. Bütün gruplardaki tedavi sonrası ağrı şikayetindeki azalma oranı istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.0001) fakat birinci grubtaki azalma ikinci grubtan; ikinci grubtaki azalmada üçüncü grubtan istatistiksel olarak daha iyiydi(p<0.005).tedavi sonrası kanama şikayetindeki düzelme gruplar arasında anlamlı bulundu. 1. grubtaki hastaların hepsinin kanama şikayeti düzelmişti. 2. grubta % 10 ve 3. grubta % 30 hastanın bu şikayeti devam ediyordu. 1.grubtaki azalma 2. grubtan; 2. grubtaki azalmada 3. grubtan daha iyiydi bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu(p<0.01).tedavi sonrası konstipasyon şikayetindeki anlamlı düzelme bütün gruplarda mevcut olmasına rağmen gruplar kendi aralarında karşılaştırıldığında konstipasyon şikayetini düzeltme oranları arasında anlamlı farklılık tespit edilmedi(p>0.05). 1. grubta postoperatif % 10, 2.grubta (%15 ) ve 3.grubta % 20 tedavi sonrası konstipasyon tespit ettik. 1., 2. ve 3. grupların tedavi öncesi ve sonrası istirahat basınçları ortalamaları arasında istatistiksel farklılık gözlenmemiştir, fakat bütün grupların kendi içindeki basınç ortalamalarındaki düşüş istatistiksel olarak anlamlı bulundu(p<0.0001). Tedavi gruplarının istirahat basınçlarındaki değişim yüzdeleri hesaplanıp karşılaştırıldığında 3. grubun istirahat basıncını düzeltme yüzdesi 1. ve 2. gruplardan istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulunmuştur(p<0.0001). 1. ve 2. gruplar arasında istatistiksel fark gözlenmemiştir(p>0.05).hastalardaki ağrı ve kanama şikayetlerini düzeltmede anal dilatasyon, lateral internal sfinkterotomiden ; lateral internal sfinkterotomide,topikal gliseril trinitrattan istatistiki olarak daha başarılı bulundu fakat konstipasyon şikayetini düzeltmede tedavi metotları arasında istatistiki fark saptanmadı.anal kanal istirahat basıncını düşürmede bütün tedavi yöntemlerimiz başarılı olmuş fakat 1. ve 2. grup arasında istatistiki fark yokken her iki grupta 3. gruptan basıncı düşürme yüzdelerinde 30

Hemoroidal Hastalık, Anal Fissür, Kist Dermoid. Prof.Dr.Tayfun Karahasanoğlu

Hemoroidal Hastalık, Anal Fissür, Kist Dermoid. Prof.Dr.Tayfun Karahasanoğlu Hemoroidal Hastalık, Anal Fissür, Kist Dermoid Prof.Dr.Tayfun Karahasanoğlu 2006 Hemoroidal Hastalık Hemoroidal hastalık Eski Mısır, Yunan, Hindu, İbrani medeniyetlerinde İncil de sıkça adı geçmektedir

Detaylı

ANOREKTAL HASTALIKLAR DR. MÜJDAT ŞİMŞEK

ANOREKTAL HASTALIKLAR DR. MÜJDAT ŞİMŞEK ANOREKTAL HASTALIKLAR DR. MÜJDAT ŞİMŞEK REKTUM 3. Sakral omurla anüs arasında bulunan kalın barsağın son kısmıdır. Rekto sigmoid köşe ile anal kanal arası ampulla rekti olarak bilinmektedir;12-15 cm arasındadır.

Detaylı

KRONİK ANAL FİSSÜR TEDAVİSİNDE LATERAL İNTERNAL SFİNKTEROTOMİ VE TOPİKAL DİLTİAZEMİN KARŞILAŞTIRILMASI

KRONİK ANAL FİSSÜR TEDAVİSİNDE LATERAL İNTERNAL SFİNKTEROTOMİ VE TOPİKAL DİLTİAZEMİN KARŞILAŞTIRILMASI T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI DR. LÜTFİ KIRDAR KARTAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 1. GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ KLİNİK VEKİL ŞEFİ: PROF. DR. MUSTAFA GÜLMEN KRONİK ANAL FİSSÜR TEDAVİSİNDE LATERAL İNTERNAL SFİNKTEROTOMİ

Detaylı

Rektovaginal fistül perianal fistül kategorisinde ele alınan bir hastalıktır ve barsak içeriğinin vagenden gelmesi ile karakterizedir.

Rektovaginal fistül perianal fistül kategorisinde ele alınan bir hastalıktır ve barsak içeriğinin vagenden gelmesi ile karakterizedir. REKTOVAGİNAL FİSTÜL Rektovaginal fistül perianal fistül kategorisinde ele alınan bir hastalıktır ve barsak içeriğinin vagenden gelmesi ile karakterizedir. KLİNİK-TANI: Vagenden gaz ve gaita gelmesi en

Detaylı

Toraks Travmalarında Hasar Kontrol Cerrahisi Teknikleri

Toraks Travmalarında Hasar Kontrol Cerrahisi Teknikleri Doç. Dr. Onur POLAT Toraks Travmalarında Temel kuralın tanı ve tedavinin aynı anda başlaması olduğu gerçeği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Havayolu erken entübasyon ile sağlanmalı, eğer entübasyonda zorluk

Detaylı

LAPAROSKOPİK KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNİN ERKEN DÖNEM SONUÇLARI:251 OLGU

LAPAROSKOPİK KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNİN ERKEN DÖNEM SONUÇLARI:251 OLGU LAPAROSKOPİK KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNİN ERKEN DÖNEM SONUÇLARI:251 OLGU TÜRKİYE YÜKSEK İHTİSAS HASTANESİ GASTROENTEROLOJİ CERRAHİSİ KLİNİĞİ DR.TAHSİN DALGIÇ GİRİŞ Laparoskopik kolorektal cerrahi son

Detaylı

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ Sİ DERNEĞİ ANALFİ S S ÜR TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİSİ DERNEĞİ MAKATTA ÇATLAK (Anal Fissür) BU NASIL BİR HASTALIKTIR? Makatta çatlak, (tıp dilinde anal fissür denir) makat

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Polikliniği Olgu Sunumu 10 Ağustos 2018 Cuma

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Polikliniği Olgu Sunumu 10 Ağustos 2018 Cuma Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Polikliniği Olgu Sunumu 10 Ağustos 2018 Cuma İnt. Dr. Muhammed Türk Olgu 4 yaş, 10 aylık kız hasta Yaklaşık bir yıldır

Detaylı

ANAL FİSSÜR TEDAVİSİNDE V-Y İLERLETME FLEBİNİN YERİ ( KLİNİK ÇALIŞMA)

ANAL FİSSÜR TEDAVİSİNDE V-Y İLERLETME FLEBİNİN YERİ ( KLİNİK ÇALIŞMA) TC PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI ANAL FİSSÜR TEDAVİSİNDE V-Y İLERLETME FLEBİNİN YERİ ( KLİNİK ÇALIŞMA) UZMANLIK TEZİ DR.HACI BOLAT PROF. DR. UĞUR SUNGURTEKİN DENİZLİ

Detaylı

Hisar Intercontinental Hospital

Hisar Intercontinental Hospital Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan

Detaylı

Kabızlık (Konstipasyon) Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK

Kabızlık (Konstipasyon) Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK Kabızlık (Konstipasyon) Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK Tanım: Rome-II Tanı Kriterleri Son 6 ay içerisinde en az 3 ay (aralıklı veya sürekli) aşağıdaki semptomlardan 2 veya daha fazlasının olmasıdır. **Haftada 2

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

Hemoroidal Hastalık. Prof Dr Fatih Ağalar, FACS Genel cerrahi Departman Uzmanı fatih.agalar@anadolusaglik.org Tarih

Hemoroidal Hastalık. Prof Dr Fatih Ağalar, FACS Genel cerrahi Departman Uzmanı fatih.agalar@anadolusaglik.org Tarih Hemoroidal Hastalık Prof Dr Fatih Ağalar, FACS Genel cerrahi Departman Uzmanı fatih.agalar@anadolusaglik.org Tarih Epidemiyoloji Toplumun %4.4 ünde hemoroid vardır. Prevelans 45-65 yaşları arasında en

Detaylı

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık PELVİS KIRIKLARI Prof. Dr. Mehmet Aşık PELVİS KIRIKLARI Pelvis, lokomotor sistemin en fazla yük taşıyan bölümüdür. İçindeki majör damar, sinir ve organ yapıları nedeniyle pelvis travmaları kalıcı sakatlık

Detaylı

Olgu Sunumu. Tromboze Eksternal. Hemoroidlerin Boşaltılması. 27 yaşında erkek hasta. Anal bölgede ağrı ve şişkinlik. İki gün önce aniden başlamış

Olgu Sunumu. Tromboze Eksternal. Hemoroidlerin Boşaltılması. 27 yaşında erkek hasta. Anal bölgede ağrı ve şişkinlik. İki gün önce aniden başlamış Olgu Sunumu 27 yaşında erkek hasta Anal bölgede ağrı ve şişkinlik A.B.D BERBEROĞLU AÜTF AcilTıp Dr.Murat 16.03.2010 İki gün önce aniden başlamış Kanama yok ele gelen şişlik mevcutmuş Son altı aydır vücut

Detaylı

PELVİK TRAVMA Öğrenim Hedefleri ANATOMİ VE BİYOMEKANİK

PELVİK TRAVMA Öğrenim Hedefleri ANATOMİ VE BİYOMEKANİK PELVİK TRAVMA Doç Dr Seçgin SÖYÜNCÜ AÜTF ACİL TIP AD Öğrenim Hedefleri Pelvik travma neden önemlidir? Pelvik kırık tipleri nelerdir? Pelvik kırıkların komplikasyonları nelerdir? Pelvik kırıklı hastaların

Detaylı

ANAL BÖLGENİN BENİGN HASTALIKLARI

ANAL BÖLGENİN BENİGN HASTALIKLARI ANAL BÖLGENİN BENİGN HASTALIKLARI HEMOROİDAL HASTALIK Hemoroid Yunancadan alınmış kanama anlamına gelen bir kelimedir Hemoroidal hastalık, toplam popülasyonun % 25-40 ı arasında bir prevalansı Hemoroidal

Detaylı

DİSFONKSİYONEL İŞEME (İŞEME FONKSİYON BOZUKLUĞU) NEDİR?

DİSFONKSİYONEL İŞEME (İŞEME FONKSİYON BOZUKLUĞU) NEDİR? DİSFONKSİYONEL İŞEME (İŞEME FONKSİYON BOZUKLUĞU) NEDİR? Tuvalet eğitimi döneminde, nörolojik olarak normal bazı çocuklarda yanlış edinilmiş işeme alışkanlıkları neticesinde ortaya çıkan işeme fazındaki

Detaylı

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın KOLOREKTAL POLİPLER Prof. Dr. Mustafa Taşkın -Polip,mukozal örtülerden lümene doğru gelişen oluşumlara verilen genel isimdir. -Makroskopik ve radyolojik görünümü tanımlar. -Sindirim sisteminde en çok kolonda

Detaylı

YÜKSEK VOLTAJLI ATIMLI AKIM UZM.FZT.NAZM İ ŞEKERCİ

YÜKSEK VOLTAJLI ATIMLI AKIM UZM.FZT.NAZM İ ŞEKERCİ YÜKSEK VOLTAJLI ATIMLI AKIM UZM.FZT.NAZM İ ŞEKERCİ Yüksek voltajlı atımlı akım YVAA İkiz tepe uyarı (atım) paketlerinden oluşan monofazik akımdır. Uygulanan voltaj 100 volttan fazladır (150-500 V). Düşük

Detaylı

AAM de ikinci düzey tedavi

AAM de ikinci düzey tedavi Hasta Bilgilendirme Formu Türkçe 35 AAM de ikinci düzey tedavi Altı çizili terimler sözlükte listelenmiştir. Bazen reçete edilen ilaçlar semptomlarınızı gidermez. Bu vakalarda diğer tedavi opsiyonları

Detaylı

SIK RASTLANAN HASTALIKLAR-1

SIK RASTLANAN HASTALIKLAR-1 SIK RASTLANAN HASTALIKLAR-1 HEMOROİD - BASUR HAZIRLAYAN: OP. DR. ŞABAN BEYAZPINAR ANA SAYFAYA DÖN 1 GİRİŞ Sağlıklı bir toplum olmak. Sağlıklı karar vermeyi sağlamak ve yanlış yapmamak. Bilgilerimizin doğruluğunu

Detaylı

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) Op.Dr. Tuncer GÜNEY Göz Hastalıkları Uzmanı GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) HASTALIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ? Glokom=Göz Tansiyonu Hastalığı : Yüksek göz içi basıncı ile giden,görme hücrelerinin ölümüne

Detaylı

ANAL FİSSÜR( AKUT ANAL FİSSÜR KRONİK ANAL FİSSÜR ) ve TÜM TEDAVİ YAKLAŞIMLARI

ANAL FİSSÜR( AKUT ANAL FİSSÜR KRONİK ANAL FİSSÜR ) ve TÜM TEDAVİ YAKLAŞIMLARI ANAL FİSSÜR( AKUT ANAL FİSSÜR KRONİK ANAL FİSSÜR ) ve TÜM TEDAVİ YAKLAŞIMLARI Anal fissür(çatlak,yırtık) anüs iç mukozal örtüsünde oluşan çatlaktır.cilt ile dişli çizgi diye bilinen dentat line arasında

Detaylı

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALARINA YAKLAŞIM NASIL OLMALIDIR? A) ANAMNEZ (ÖYKÜ,

Detaylı

hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi

hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi İçindekiler Bel fıtığı nedir? 4 Bel fıtığı teşhisi nasıl yapılır? 6 Bel fıtığı tedavisi nasıl yapılır? 7 Barricaid için bir aday

Detaylı

Hemoroid (Basur) Nedir?

Hemoroid (Basur) Nedir? Sindirim sisteminin giriş kapısını ağız ve dişler, çıkış kapısını ise anal kanal ve anüs oluşturur. İstemli olarak sağlanan dışkı ve gaz çıkışının kontrolü; hemoroitlerin de bir parçası olduğu bu anal

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI

4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI 4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI (Grup 1) Amaç: Cerrahinin genel prensipleri ile ilgili temel bilgilerin verilmesi ve çeşitli cerrahi hastalıkların özeliklerinin, uygulamalı olarak cerrahi hastaya

Detaylı

ALT ÜRİNER SİSTEM VE PELVİK TABAN FONKSİYONEL ANATOMİSİ

ALT ÜRİNER SİSTEM VE PELVİK TABAN FONKSİYONEL ANATOMİSİ ALT ÜRİNER SİSTEM VE PELVİK TABAN FONKSİYONEL ANATOMİSİ Prof.Dr.Niyazi Aşkar Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Ürojinekoloji Ünitesi Kontinansın devamlılığının sağlanması

Detaylı

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü Prof.Dr.Mitat KOZ DOLAŞIMIN SİNİRSEL KONTROLÜ Doku kan akımının her dokuda ayrı ayrı ayarlanmasında lokal doku kan akımı kontrol mekanizmaları

Detaylı

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ ANALKANS

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ ANALKANS TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ Sİ DERNEĞİ ANALKANS ER TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHĠSĠ DERNEĞĠ ANAL KANSER NEDİR? Vücudumuzdaki normal hücrelerin çoğalması sırasındaki kontrol mekanizmalarının değişmesi (genetik

Detaylı

İŞEME FİZYOLOJİSİ. Doç.Dr. Ömer Bayrak Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı

İŞEME FİZYOLOJİSİ. Doç.Dr. Ömer Bayrak Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı İŞEME FİZYOLOJİSİ Doç.Dr. Ömer Bayrak Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Türk Üroloji Yeterlilik Kurulu, Sertifikasyon Sınavlarına Hazırlık Kursu 15-17 Kasım 2016, Kızılcahamam

Detaylı

GEBELİKTE SIK GÖRÜLEN RAHATSIZLIKLAR VE ALINACAK ÖNLEMLER

GEBELİKTE SIK GÖRÜLEN RAHATSIZLIKLAR VE ALINACAK ÖNLEMLER GEBELİKTE SIK GÖRÜLEN RAHATSIZLIKLAR VE ALINACAK ÖNLEMLER Bulantı-Kusma Gebe kadınların 1/2 sinde bulantı, 1/3 ünde kusma genelde ilk üç ay içinde görülür. Gebeliğin sonuna doğru, bebeğin mideyi yukarı

Detaylı

DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI

DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ A.D. BAŞKANLIĞI SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ 2013-2014 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI

Detaylı

Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi. Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler

Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi. Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler Femoral Komplikasyonlar External kanama ve hematom (%2-15) Psödoanevrizma (%1-5) Retroperitoneal hematom (

Detaylı

Kalın bağırsağın mukoza adı verilen iç yüzeyinin zayıf noktalardan dışarı doğru kese şeklinde fıtıklaşmasına veya cepleşmesine, bağırsak divertikülü

Kalın bağırsağın mukoza adı verilen iç yüzeyinin zayıf noktalardan dışarı doğru kese şeklinde fıtıklaşmasına veya cepleşmesine, bağırsak divertikülü Kalın bağırsağın mukoza adı verilen iç yüzeyinin zayıf noktalardan dışarı doğru kese şeklinde fıtıklaşmasına veya cepleşmesine, bağırsak divertikülü adı verilir. Birden çok divertikülün yer aldığı durumlara

Detaylı

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı 1 Ameliyat Yapılmadan İlgilendiği Konular: Sıvı ve Elektrolit tedavisi Şok Yanık tedavisi 2 Travma Hastaları Kesici karın travmaları: Karın bölgesini içine alan kurşunlanma,

Detaylı

Derin İnfiltratif Endometriozis. Prof.Dr.Ahmet Göçmen Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Derin İnfiltratif Endometriozis. Prof.Dr.Ahmet Göçmen Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Derin İnfiltratif Endometriozis Prof.Dr.Ahmet Göçmen Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endometriozis Peritoneal Ovarian Derin infiltratif Anterior Mesane Posterior P1-Uterosakral ligament P2-Vajinal

Detaylı

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalp kası beyinden sonra en fazla kana gereksinim duyan organdır. Kalp kendini besleyen kanı aortadan ayrılan arterlerden alır. Bu arterlere koroner

Detaylı

İDRAR KAÇIRMA Dr. Bülent Çetinel. idrar kaçırma(üriner inkontinans) idrar tutamama hali

İDRAR KAÇIRMA Dr. Bülent Çetinel. idrar kaçırma(üriner inkontinans) idrar tutamama hali İDRAR KAÇIRMA Dr. Bülent Çetinel idrar kaçırma(üriner inkontinans) idrar tutamama hali Görülme Sıklığı kadında % 4.5-53 erkekde %1.6-24 Üroloji ve Jinekoloji Polikliniklerine İdrar Kaçırma Yakınması Dışında

Detaylı

AÇIK ve LAPORASKOPİK CERRAHİDE HEMŞİRELİK BAKIMI HEMŞİRE SEHER KUTLUOĞLU ANTALYA ATATÜRK DEVLET HASTANESİ

AÇIK ve LAPORASKOPİK CERRAHİDE HEMŞİRELİK BAKIMI HEMŞİRE SEHER KUTLUOĞLU ANTALYA ATATÜRK DEVLET HASTANESİ AÇIK ve LAPORASKOPİK CERRAHİDE HEMŞİRELİK BAKIMI HEMŞİRE SEHER KUTLUOĞLU ANTALYA ATATÜRK DEVLET HASTANESİ SUNU PLANI Açık ve kapalı cerrahide hemşirelik bakım amacı Açık ve kapalı cerrahide hemşirelik

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ İdrar oluşturmak... Üriner sistemin ana görevi vücutta oluşan metabolik artıkları idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak ve sıvı elektrolit dengesini korumaktır. Üriner

Detaylı

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU Op.Dr.Hakan YETİMALAR Doç.Dr.İncim BEZİRCİOĞLU Dr. Gonca Gül GÜLBAŞ TANRISEVER İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştıma Hastanesi GİRİŞ

Detaylı

Saat 25 Eylül 2017 Pazartesi 26 Eylül 2017 Salı 27 Eylül 2017 Çarşamba 28 Eylül 2017 Perşembe 29 Eylül 2017 Cuma. Seminer

Saat 25 Eylül 2017 Pazartesi 26 Eylül 2017 Salı 27 Eylül 2017 Çarşamba 28 Eylül 2017 Perşembe 29 Eylül 2017 Cuma. Seminer 4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI Öğretim Üyeleri: Prof. Dr. Göktürk MARALCAN, Yrd. Doç. Dr. Hasan BAKIR, Yrd. Doç. Dr. Erdal UYSAL, Yrd. Doç. Dr. Başar AKSOY GRUP 2 Stajyer Öğrenciler için Haftalık

Detaylı

MENİSKÜS ZEDELENMELERİ

MENİSKÜS ZEDELENMELERİ MENİSKÜS ZEDELENMELERİ Diz eklemi uyluk (femur) ve kaval (tibia) kemikleri arasında kusursuz bir uyum içinde çalışır. Bu uyumun sağlanmasında, diz içerisinde yer alan menisküs denilen yarım ay şeklindeki

Detaylı

VARİS TEDAVİSİNDE KONFORUN YENİ ADI. Endovenöz Radyofrekans Ablasyon

VARİS TEDAVİSİNDE KONFORUN YENİ ADI. Endovenöz Radyofrekans Ablasyon VARİS TEDAVİSİNDE KONFORUN YENİ ADI Endovenöz Radyofrekans Ablasyon Varis ve venöz yetersizlik toplumda en sık görülen belki de bu nedenle kanıksanabilen ciddi bir hastalıktır.venöz yetersizliğin ana nedeni

Detaylı

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM Nadirdir!!! Üst aerodijestif sistem malinitelerinin % 5-10 u, tüm malinitelerin ise %0.5 i hipofarinks kanserleridir. Kötü seyirlidir!!! İleri evrede başvurmaları ve

Detaylı

Gerçek şilöz asit: yüksek trigliserid oranlarına sahip sıvı.

Gerçek şilöz asit: yüksek trigliserid oranlarına sahip sıvı. GİRİŞ Süt rengi Şilus un peritoneal kaviyete ekstravazasyonudur. Oldukça nadir görülen bir durumdur. Asit sıvısındaki trigliserid seviyesi 110 mg/dl nin üzerindedir. Lenfatik sistemin devamlılığında sorun

Detaylı

MEMENĐN LENFATĐK ANATOMĐSĐ

MEMENĐN LENFATĐK ANATOMĐSĐ MEMENĐN LENFATĐK ANATOMĐSĐ Dr. N. Zafer Utkan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Meme Kanseri Sempozyumu Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 10 Mart 2010 Lenfatik Sistemin Genel

Detaylı

A.B.D de her yıl yaklaşık spontan pnömotoraks vakası geliştiği rapor edilmektedir İnsidansı henüz tam olarak bilinmemektedir

A.B.D de her yıl yaklaşık spontan pnömotoraks vakası geliştiği rapor edilmektedir İnsidansı henüz tam olarak bilinmemektedir Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Arş.Gör.Dr.Engin ŞENAY 02.02.2010 Pnömotoraks : Viseral ve parietal plevra yaprakları arasına hava girmesidir Künt Spontan Travmatik olabilir İyatrojenik

Detaylı

Administrator tarafından yazıldı. Cumartesi, 16 Haziran :16 - Son Güncelleme Cumartesi, 16 Haziran :25

Administrator tarafından yazıldı. Cumartesi, 16 Haziran :16 - Son Güncelleme Cumartesi, 16 Haziran :25 Tırnak batması nedir? Sert tırnağın yumuşak dokuyu sıkıştırıp tahriş etmesi sonucu oluşan iltihaplanma ve kronik yaraya tırnak batması denir. Genellikle ayaklarda ve birinci parmakta görülür. Tırnak batmasının

Detaylı

Abdominal Aort Anevrizması. Dr.Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

Abdominal Aort Anevrizması. Dr.Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK Abdominal Aort Anevrizması Dr.Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Giriş ve tanım Epidemiyoloji Etyoloji Patofizyoloji Klinik Tanı, ayırıcı tanı Tedavi Giriş ve Tanım Anevrizma,

Detaylı

KAPAK HASTALIKLARINDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

KAPAK HASTALIKLARINDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR? KAPAK HASTALIKLARINDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR? Prof.Dr. Batuhan Özay İstanbul MedicineHospital, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği Kapak hastalıkları hastalığın başvuru anındaki ciddiyeti ve hasta profiline

Detaylı

İliotibial Bant Sendromu

İliotibial Bant Sendromu İliotibial Bant Sendromu Doç. Dr.Tahsin Beyzadeoğlu Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Snapping Hip Kalça hareketlerinde ağrılı veya ağrısız atlama hissi, ses duyma

Detaylı

İnvaziv Girişimler. Sunum Planı. SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar. SANTRAL VENÖZ KATETER İşlem öncesinde

İnvaziv Girişimler. Sunum Planı. SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar. SANTRAL VENÖZ KATETER İşlem öncesinde Sunum Planı İnvaziv Girişimler Santral Venöz Kateter Uygulamaları Kardiyak Pacemaker Arteriyel Kanülasyon SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar iv yol Uzun süreli iv yol ihtiyacı Hemodinamik monitorizasyon

Detaylı

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ Sİ DERNEĞİ ANALAPS E-Fİ S TÜL TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİSİ DERNEĞİ Hastalardaki huzursuzluk, ateģ yüksekliği veya düģüklüğü, rektal veya anal bölgede ağrının sebebi anal

Detaylı

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Ani ölümün önemli bir nedenidir Sıklığı yaşla birlikte artar 50 yaş altında nadir rastlanır E>K Aile

Detaylı

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102 BR.HLİ.102 Serebral Felç (İnme) ve Spastisitede Botoks Spastisite Nedir? Spastisite belirli kasların aşırı aktif hale gelerek, adale katılığına, sertliğine ya da spazmlarına neden olmasıyla ortaya çıkan

Detaylı

Tedavi. Tedavi hedefleri;

Tedavi. Tedavi hedefleri; Doç. Dr. Onur POLAT Tedavi DVT tanısı konduktan sonra doğal gidişine bırakılırsa, ölümcül komplikasyonu olan PE ve uzun dönemde sakatlık oranı son derece yüksek olan posttromboflebitik sendrom ve Pulmoner

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

ANOREKTAL HASTALIKLAR

ANOREKTAL HASTALIKLAR ANATOMİ ANOREKTAL HASTALIKLAR Dr.Dilek DURMAZ 16/03/2010 Rektum;S3 vertebra ile anüs arasında 13-15 cm uzunluğundadır Anal bölge, proksimalde pelvik diyafragmadan başlar ve 4 cm uzunluğundadır Anal kanal;linea

Detaylı

Lokal anestetik preparatları

Lokal anestetik preparatları Lokal anestetikler Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 21.10.2010 Lokal anestetik preparatları 2 2/30 1 3 3/30

Detaylı

Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan

Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan Kalp Kapağı Hastalıkları Nelerdir? Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan Bozok Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD. Giriş

Detaylı

ANOREKTAL ACĠLLER. DR. ÖĞR. ÜYESĠ FERĠDE SĠNEM AKGÜN Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD

ANOREKTAL ACĠLLER. DR. ÖĞR. ÜYESĠ FERĠDE SĠNEM AKGÜN Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD ANOREKTAL ACĠLLER DR. ÖĞR. ÜYESĠ FERĠDE SĠNEM AKGÜN Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD Sunum Planı Tanım Anatomi Fizik Muayene Patolojiler Tanım Anorektal acil durumlar, anorektal ağrı ve kanama

Detaylı

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA AKUT KARIN DOÇ. DR. GONCA TEKANT CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK CERRAHİSİ ANABİLİMDALI

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA AKUT KARIN DOÇ. DR. GONCA TEKANT CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK CERRAHİSİ ANABİLİMDALI ÇOCUKLUK ÇAĞINDA AKUT KARIN DOÇ. DR. GONCA TEKANT CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK CERRAHİSİ ANABİLİMDALI PATOLOJİ: Submukozal lenfoid dokunun proliferasyonu nedeniyle intraluminal obstrüksiyon gelişir ve

Detaylı

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ Prostat her erkekte doğumdan itibaren bulunan, idrar torbasının hemen altında yer alan bir organdır. Yaklaşık 20 gr ağırlığındadır ve idrar torbasındaki idrarı

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ

PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ Dr. Fulya YAYLACIOĞLU TUNCAY Doç. Dr. Onur KONUK GÜTF GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI İÇERİK NAZOLAKRİMAL SİSTEM -ANATOMİSİ -EMBRİYOLOJİSİ

Detaylı

Şaşılık cerrahisi onam formu

Şaşılık cerrahisi onam formu Göz kaymasının düzeltilmesi hasta açısından isteğe bağlı yapılan bir cerrahi o lup zorunlu değildir. Şaşı doğan bebeklerde en iyi düzeltme zamanı 6 ay ile 18 ay arasındadır. Erken yapılan cerrahi iki gözün

Detaylı

PERİANAL FİSTÜLLE KOMPLİKE CROHN HASTALIĞI

PERİANAL FİSTÜLLE KOMPLİKE CROHN HASTALIĞI OLGU SUNUMU PERİANAL FİSTÜLLE KOMPLİKE CROHN HASTALIĞI NEREYE KADAR? Yusuf Erzin İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Gastroenteroloji B.D. İBH Okulu 2012 - Antalya Olgu Sunumu - Demografi 44

Detaylı

Kalıcı Yara Kapatma Yöntemleri KALICI YARA KAPATMA YÖNTEMLERİ : 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği

Kalıcı Yara Kapatma Yöntemleri KALICI YARA KAPATMA YÖNTEMLERİ : 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği Kalıcı Yara Kapatma Yöntemleri 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği 5.Hafta (13-17 / 10 / 2014) 1.KALICI YARA KAPATMA YÖNTEMLERİ 2.)YARA KAPATMADA GEÇİCİ ÖRTÜLER 3.)DESTEK SAĞLAYAN YÖNTEMLER Slayt No: 7

Detaylı

Pelvik taban kaslarının 4 önemli görevi vardır:

Pelvik taban kaslarının 4 önemli görevi vardır: PELVİK TABAN REHABİLİTASYONU İnsan vücudunun gövde kısmı ; Göğüs (Toraks),Karın (Abdomen) ve Leğen (Pelvis) olmak üzere 3ana bölümden oluşur.karnın alt kısmında kasıklar olarak da bilinen pelvis; leğen

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI Diş Eti Hastalıkları Dişeti hastalıkları (Periodontal hastalıklar) dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70

Detaylı

AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ

AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ TTD 10. Yıllık Kongresi Antalya 2007 Dr. S.Ş. Erkmen GÜLHAN Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Akciğer apsesi, parankim destrüksiyonu

Detaylı

Cerrahi ne zaman gerekli. Mini-slingler Periuretral enjeksiyonlar. Mini-slingler. Mid-slingler. MiniArc MUS yerleştirme. MiniArc MUS yerleştirme

Cerrahi ne zaman gerekli. Mini-slingler Periuretral enjeksiyonlar. Mini-slingler. Mid-slingler. MiniArc MUS yerleştirme. MiniArc MUS yerleştirme Cerrahi ne zaman gerekli Mini-slingler Periuretral enjeksiyonlar Dr Tevfik Yoldemir Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D. Konservatif veya medikal tedavi faydalı olmazsa Urodinamik

Detaylı

SUTURASYON UMKE.

SUTURASYON UMKE. SUTURASYON UMKE Katlarına uygun olarak kapatılmalı. * Acil serviste kapatılan yaralarda genellikle 3 tabaka vardır. Fasia, ciltaltı doku ve cilt. * Kat kat kapatma: Scalp, parmak, el,ayak, tırnak, burun

Detaylı

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle Doç. Dr. Onur POLAT Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle gelişirken, spor yaralanmalarında hem dış

Detaylı

TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi

TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi Hasta 50 yaşında bayan hasta.sık tuvalete gitme (günde 8-10 kez defekasyon ve yaklaşık 20 kez miksiyon), büyük abdestini ve idrarını tam tutamama şikayeti mevcuttu.hastanın yapılan anamnez ve muayenesinde;

Detaylı

Doç.Dr.Onur POLAT. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

Doç.Dr.Onur POLAT. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Doç.Dr.Onur POLAT Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Pelvik travma ciddi,kontrol edilemeyen ve ölüme sebep olan kanamalara yol açılabilir Retroperitoneal hematomların önemli nedenlerinden

Detaylı

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur.

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. TYBD SEPSİS ÇALIŞMASI ENFEKSİYON TANIMLARI Derin Cerrahi Alan Enfeksiyonu(DCAE) Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. 1.Cerrahi girişimden sonraki

Detaylı

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof. Dr. Feridun ŞAKLAR ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ BAŞARI ORANLARI Kök kanal tedavisindeki başarı oranlarının belirlenmesi için bu güne kadar çok sayıda çalışma yapılmıştır.

Detaylı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR. SAYFA NO 1/5 TANISAL VE GİRİŞİMSEL DİZ ARTROSKOPİSİ AMELİYATI AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat Yöntem: Eklem içerisini gözlemek için, 0.5 cm'lik kesi deliklerinden artroskopinin

Detaylı

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen

Detaylı

İnvaziv Mesane Kanserinde Radikal Sistektomi + Lenfadenektomi, Neoadjuvan ve Adjuvan Kemoterapi. Dr. Öztuğ Adsan

İnvaziv Mesane Kanserinde Radikal Sistektomi + Lenfadenektomi, Neoadjuvan ve Adjuvan Kemoterapi. Dr. Öztuğ Adsan İnvaziv Mesane Kanserinde Radikal Sistektomi + Lenfadenektomi, Neoadjuvan ve Adjuvan Kemoterapi Dr. Öztuğ Adsan Radikal Sistektomi Radikal sistektomi pelvik lenfadenektomi ile birlikte kasa invaze ve

Detaylı

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ Sİ DERNEĞİ ÜLS ERA Tİ FKOLİ T TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİSİ DERNEĞİ ÜLSERATİF KOLİT NEDİR? Ülseratif kolit, kalın bağırsağın içini örten tabakanın iltihabıdır. Rektal kanama,

Detaylı

Anorektal Manometri ve Klinik Uygulamalar

Anorektal Manometri ve Klinik Uygulamalar Anorektal Manometri ve Klinik Uygulamalar CEM TERZĐ 2003 DEÜTF TANIM Anorektal manometri özellikle fekal inkontinens ve dışkılama güçlüğünün tanısal değerlendirilmesinde kullanılan semptomların fizyopatolojik

Detaylı

HASTAYA POZİSYON VERME TALİMATI

HASTAYA POZİSYON VERME TALİMATI SAYFA NO 1/5 1. AMAÇ: Hastanın mevcut anatomik pozisyonunu koruyarak günlük yaşam aktivitelerini sağlamak ve olası komplikasyonları önlemeye yönelik standart bir yöntem belirlemektir. 2. KAPSAM: Bu protokol,

Detaylı

OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi)

OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi) OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi) Otonom sinir sitemi iki alt kısma ayrılır: 1. Sempatik sinir sistemi 2. Parasempatik sinir sistemi Sempatik ve parasempatik sistemin terminal nöronları gangliyonlarda

Detaylı

ANOREKTAL APSE CERRAHĐ TEDAVĐ CEM TERZĐ 2003

ANOREKTAL APSE CERRAHĐ TEDAVĐ CEM TERZĐ 2003 ANOREKTAL APSE CERRAHĐ TEDAVĐ CEM TERZĐ 2003 ANESTEZĐ Genel Spinal Epidural Lokal Hasta Anestezist Cerrah REJĐYONEL ANESTEZĐ Tipi Etki yeri Başlama Avantaj Dezavantaj Spinal Subaraknoid aralık Hızlı Anestezi

Detaylı

Anal Fistül Cerrah Tutum Anketi

Anal Fistül Cerrah Tutum Anketi Anal Fistül Cerrah Tutum Anketi Anal Fistül Cerrah Tutum Anketi, Türkiye de değişik sürelerde mesleki deneyime sahip farklı kurumlarda çalışan genel cerrahların anal fistül olgularına yaklaşımını değerlendirmek

Detaylı

Prostat anatomisi, fizyolojisi ve ameliyatları. Dr. Tayfun Şahinkanat Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD

Prostat anatomisi, fizyolojisi ve ameliyatları. Dr. Tayfun Şahinkanat Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD Prostat anatomisi, fizyolojisi ve ameliyatları Dr. Tayfun Şahinkanat Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD Prostatın anatomik yapısı Prostat symphysis pubis`in inferior kollarının

Detaylı

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSSİ En ciddi nozokomiyal enfeksiyonlardan biri Morbidite ve mortalite yüksektir. Nozokomiyal SSSİ Tüm HE %0.4 ünden sorumlu. En sık görülen formları: Bakteriyel

Detaylı

17 Nisan Haziran SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a

17 Nisan Haziran SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a TARİH 17.04.2017 18.04.2017 19.04.2017 20.04.2017 21.04.2017 09: 15 GEÇEN DERS UNUN DEĞERLENDİRİLMESİ YENİ DERS UNUN TANITIMI Ders Kurul Başkanı Prof.Dr.F.Belgin EFE Akut Pankreatit Pre-Operatif Hastaların

Detaylı

14. MODÜL: CERRAHİ HASTALIKLAR

14. MODÜL: CERRAHİ HASTALIKLAR 14. MODÜL 14. MODÜL: CERRAHİ HASTALIKLAR 2 14. Modül: Cerrahi Hastalıklar Modüle Katkı sağlayanlar Hazırlayan Konu Başlığı Yrd. Doç. Dr. Atilla Şenaylı - Doç. Dr. Yusuf Üstü Doç. Dr. Mehmet Kılıç - Doç.

Detaylı

ÖN ÇAPRAZ BAĞ ZEDELENMELERİ

ÖN ÇAPRAZ BAĞ ZEDELENMELERİ ÖN ÇAPRAZ BAĞ ZEDELENMELERİ Diz eklemi çepeçevre bağlarla desteklenen ve cildin altında kaslarla çevrili olmadığı için de travmaya son derece açık olan bir eklemdir. Diz ekleminde kayma, menteşe ve dönme

Detaylı

06 Şubat Nisan SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a

06 Şubat Nisan SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a TARİH 06.02.2017 07.02.2017 08.02.2017 09.02.2017 10.02.2017 09: 15 GEÇEN DERS UNUN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YENİ DERS UNUN TANITIMI Ders Kurul Başkanı Prof.Dr.Aysen AKALIN GÖRH Pre-Operatif Hastaların Genel

Detaylı