T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI FİTOTERAPİ PROGRAMI NANE NİN FİTOTERAPİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI FİTOTERAPİ PROGRAMI NANE NİN FİTOTERAPİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ"

Transkript

1 T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI FİTOTERAPİ PROGRAMI NANE NİN FİTOTERAPİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ ECZ. MÜRÜVET DEMİREZ Tez Danışmanı Prof. Dr. Fatma ERGUN ANKARA Aralık 2013 I

2 II

3 İçindekiler Kabul ve Onay...I İçindekiler...II Şekiller...VIII Tablolar...XI Kısaltmalar... XII 1. GİRİŞ 1 2. GENEL BİLGİLER BOTANİK BİLGİLER Lamiaceae (Labiatae) Familyası (Ballıbabagiller) Mentha L. Cinsi Mentha Türlerinin Morfolojik Özellikleri ve Taksonomisi Mentha arvensis Mentha aquatica Mentha longifolia Mentha x piperita Mentha pulegium Mentha spicata Mentha suaveolens Üzerinde Çalışılan Mentha Türlerinin Anatomik Özellikleri Mentha piperita Yapraklarının Anatomik Özellikleri Mentha rotundifolia Yapraklarının Anatomik Özellikleri Mentha spicata Yapraklarının Anatomik Özellikleri Yayılış Mentha Türlerinin Türkiye deki Yayılışı..18 III

4 2.2. KİMYASAL BİLGİLER Yaprak ve Uçucu Yağ Kimyasal Bileşimi Mentha piperita Yapraklarının Kimyasal Bileşimi Mentha rotundifolia Yapraklarının Kimyasal Bileşimi Mentha spicata Yapraklarının Kimyasal Bileşimi Mentol Mentol Kimyasal Bileşimi BİYOLOJİK AKTİVİTE ve KULLANILIŞ Biyolojik Aktivite Mentha Yapraklarının Biyolojik Aktivitesi Antiklamidyal Aktivite Antimikrobiyal Aktivite Antioksidan Aktivite Antispazmodik Aktivite Anti-tümör-promotor Aktivite Antiülserojenik Aktivite İnsektisidal Aktivite Karaciğer Dokusuna Etkisi Koleretik Aktivite Radyoprotektif Aktivite Uterus Dokusu Üzerine Etkisi Diğer Etkiler Mentha Uçucu Yağının Biyolojik Aktivitesi Analjezik Aktivite Antimaya Aktivite Antimikrobiyal Aktivite 44 IV

5 Antioksidan Aktivite Antispazmodik Aktivite Antiviral Aktivite Böcek Kovucu ve Adultisidal Aktivite Fumigant Aktivite İnsektisidal Aktivite Kardiyovasküler Sistem Üzerine Etkileri Diğer Etkiler Mentol ün Biyolojik Aktivitesi Analjezik Aktivite İnsektisidal Aktivite Diğer Etkiler Klinik Deneyler Mentha Yaprakları Mentha Uçucu Yağı Kullanılış Mentha Yapraklarının Kullanılışı Geleneksel Kullanımı Halk İlacı Kozmetik Amaçlı Kullanımı Mentha Uçucu Yağının Kullanılışı Geleneksel Kullanımı Halk İlacı Mentha Bitkisinin (Uçucu Yağ ve Mentol) Preparatları Türkiye de Bulunan Preparatlar Kozmetik Preparatlar 80 V

6 Türkiye de Bulunmayan Preparatlar Yan Etkiler Mentha Yapraklarının Yan Etkileri Mentha Uçucu Yağının Yan Etkileri Toksisite Mentha Uçucu Yağının Toksisitesi Mentol ün Toksisitesi MENTHA TÜRLERİ ÜZERİNDE YAPILAN KÜLTÜR ÇALIŞMALARI Türkiye de Mentha Türleri Üzerindeki Kültür Çalışmaları Farklı Ekolojilerde Mentha Türlerinin Verimi İle Uçucu Yağ Oran ve Bileşenlerinin Araştırılması GEREÇ ve YÖNTEM GEREÇ Mukayese Materyalleri Araştırma Materyalleri YÖNTEM Morfoloji Anatomi Uçucu Yağ Miktar Tayini Uçucu Yağ Örneklerinin İnce Tabaka Kromatografisi(İTK) İle Analizi Kül Miktar Tayini Su Miktar Tayini Yabancı Madde Miktar Tayini BULGULAR Morfoloji VI

7 Mukayese Materyali Bulguları Mentha piperita Mentha rotundifolia Mentha spicata Araştırma Materyali Bulguları Anatomi Mukayese Materyali Bulguları Mukayese Materyallarin Enine Kesi Bulguları Mentha piperita Mentha rotundifolia Mentha spicata Toz Yaprak Materyali Bulguları Mentha piperita Mentha rotundifolia Mentha rotundifolia (Kültür) Mentha rotundifolia (Pazar örneği) Mentha spicata Araştırma Materyali Bulguları Uçucu Yağ Miktarları Uçucu Yağ Örneklerinin İnce Tabaka Kromatografisi(İTK) Analiz Sonuçları Kül Miktarları Su Miktarları Yabancı Madde Miktarları TARTIŞMA Morfoloji VII

8 5.2. Anatomi Uçucu Yağ Miktarları Uçucu Yağ Örneklerinin İnce Tabaka Kromatografisi (İTK) Analiz Sonuçları Kül Miktarları Su Miktarları Yabancı Madde Miktarları SONUÇ ÖZET SUMMARY KAYNAKLAR TEŞEKKÜR ÖZGEÇMİŞ VIII

9 Şekiller 1. M.piperita yaprak M.spicata yaprak Mentha uçucu yağında bulunan bazı ana bileşikler Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Kültür Alanı Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Kültür Alanında Mentha piperita kültürü Numune Alınan Aktarlara Örnekler Piyasadan alınan numunelere örnekler Bitkisel droglardaki uçucu yağların tayini için kullanılan cihaz Bitkisel droglarda kül miktar tayini için kullanılan kül fırını ve porselen krozeler Bitkisel droglardaki su miktar tayini için kullanılan aparey M.piperita tüm bitki ve yaprak M.piperita yaprak (üst ve alt yüz) M.rotundifolia-(Pazar örneği) tüm bitki ve yaprak M.rotundifolia- (Pazar örneği) üst ve alt yüz M.rotundifolia- (Pazar örneği) toz yapraklar M.rotundifolia- Kahramanmaraş Kültür örneği(yaprak tozu) M.spicata tüm bitki ve yaprak M.spicata yaprak (üst ve alt yüz) nolu örnek- Toz yaprak ve yabancı maddeleri nolu örnek- Toz yaprak ve yabancı maddeleri.121 1

10 22.3 nolu örnek- Toz yaprak ve yabancı maddeleri nolu örnek- Toz yaprak ve yabancı maddeleri nolu örnek- Toz yaprak ve yabancı maddeleri nolu örnek- Toz yaprak ve yabancı maddeleri nolu örnek- Toz yaprak ve yabancı maddeleri nolu örnek- Toz yaprak ve yabancı maddeleri nolu örnek- Toz yaprak ve yabancı maddeleri nolu örnek- Toz yaprak ve yabancı maddeleri M.piperita - Yaprak enine kesiti M.rotundifolia - Yaprak enine kesiti M.spicata - Yaprak enine kesiti M.piperita yaprak tozu incelemesi M.rotundifolia(Kültür) yaprak tozu incelemesi M.rotundifolia(Pazar örneği) yaprak tozu incelemesi M.spicata yaprak tozu incelemesi Numaralı Toz numune Numaralı Toz numunede yabancı doku parçaları Numaralı Toz numune Numaralı Toz numune Numaralı Toz numunede yabancı doku parçaları Numaralı Toz numune Numaralı Toz numune Numaralı Toz numunede yabancı doku parçaları Numaralı Toz numune.171 2

11 46.7-Numaralı Toz numune Numaralı Toz numune Numaralı Toz numune Numaralı Toz numune İTK plağında Mentha örnekleri ve referanslar İTK plağında Mentha örnekleri İTK plağında Mentha örnekleri ve referanslar İTK plağında Mentha uçucu yağ örnekleri

12 Tablolar 1. Mentha cinsinin sistematikteki yeri L. amplexicaule, M. aquatica ve C. botrys metanol ekstresinin antibakteriyal etkisi Piyasadan alınan Mentha yaprak numuneleri Mentha yaprak numunelerinin uçucu yağ miktarları Mentha yaprak numunelerinin kül miktarları Mentha yaprak numunelerinin su miktarları Mentha toz yaprak numunelerinin yabancı madde miktarları

13 Kısaltmalar ABTS: Azinobis-3-etilbenzotiazolin-6-sülfonat APX: Askorbat Peroksidaz AST/GOT: Aspartat Aminotransferaz ALT/GPT: Alanin Aminotransferaz BALF: Bronkoalveoler Lavaj Sıvısı BAP: 6-Benzil Amino Purin CAT: Katalaz CCl 4 : Karbontetraklorür DOCA-tuz: Deoksikortikosteron asetat DPPH: 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil EC 50 : Bir İlacın Maksimum Etkisinin Yarısını Oluşturan Konsantrasyon ED 50 : Bir İlacın Maksimum Etkisinin Yarısını Oluşturan Doz ELIZA: Enzim Immunosorbent Assay EHA: Yumurta Kuluçka Testi FA: K,Ca,Mg,S Önemli Miktarda İçeren Kül GC: Gaz Kromatografisi GC-FID: Gaz Kromatografisi-Alev İyonizasyon Yöntemi GC-MS: Gaz Kromatografisi/ Mass Spektrometresi GSH-Px: Glutatyon Peroksidaz Aktiviteleri HSV-1: Herpes simplex Virüs Tip 1 HSV-1: Herpes simplex Virüs Tip 2 IBS: Irritabl Barsak Sendromu IC 50 : Parazitlerin % 50 sinin Üremesinin İnhibe Edildiği Konsantrasyon İTK: İnce Tabaka Kromatografisi 2,4-D : Diklorofenoksiasetik Asit LC 50 : %50 Öldürücü Konsantrasyon LD 50 : %50 Öldürücü Doz 50, Deney Hayvanlarının % 50 sinin Ölümüne Neden Olan Doz 5

14 LDA: Larva Geliştirme Testi LEA: Larva Önleme Deneyi LFIA: Larva Besleme İnhibisyon Testi MAP: Aort Basıncı MBK: Minimum Bakterisidal Konsantrasyonu MDA: Malondialdehit MFC: Mantar Öldürücü Konsantrasyon MB: Mikroskop Büyütmesi MDA: Malondialdehit MIK: Minimum İnhibitör Konsantrasyon MS: Murashige ve Skoog Kültür Ortamı MSS: Merkezi Sinir Sistemi NAA: Naftalin Asetik Asit OVA: Ovalbumin PEN: Penkonazol POD: Peroksidaz PO: Piperitone Oksit PPO: Polifenol Oksidaz salp: Alkalen Fosfataz sb: Serum Bilirubin SEM: Ultrastrüktürel Tarama Mikroskobu sgot: Serum Glutamat Oksaloasetat sgpt: Glutamat Piruvat Transminase SOD: Süperoksit Dismütaz STW5: Fonksiyonel Dispepsi ve İBS Tedavisinde Etkili Dokuz Şifalı Bitki Özünün Standart Kombinasyonu. STW7: I.amara Ekstresi Olmadan STW5 TBARS: Tiyobarbitürik Asit Reaktif Madde TEM: Transmisyon Elektron Mikroskobu UIBC: Unsaturated Iron-Binding Capacity; Doymamış Demir Bağlama Kapasitesi 6

15 1. GİRİŞ Tıbbi bitkilerden biri olan ve insanlık tarihi kadar eski dönemlerden bu yana kullanılan nane; Lamiaceae (Labiatae) familyasına ait bir cinstir. Lamiaceae familyası 200 cins ve 3000 in üzerindeki tür sayısıyla zengin bir familyadır. Nane dünya üzerinde çok geniş alanlara yayılmıştır. Anavatanı Orta Avrupa ve Asya dır. Türkiye nin her yerinde yetişmektedir 1. Lamiaceae familyasının bir üyesi olan ve dünyada 25 tür ve çok sayıda melez türle temsil edilen Mentha nın ülkemizde 12 taksonu yayılış göstermektedir. Türleri içinde görülen yüksek morfolojik varyasyon, uçucu yağların kimyasal bileşimindeki farklılıklar ve türlerin çoğunun bir diğeriyle melez oluşturma yeteneklerinden dolayı taksonomik açıdan kompleks bir yapı oluşturduğu ve problemli bir cins olduğu bildirilmektedir. Aynı zamanda ihraç maddesi olarak ekonomik öneme sahip olan Mentha türleri ve melezleri, başlıca karvon, pulegon, menton, mentofuran, piperitenon oksit ve piperiton oksit olmak üzere monoterpen ve terpenleri değişik oranlarda olan uçucu yağ içermektedir 2. Nane, taze sürgün ve yaprakları yemeklere çeşni veren bir baharat olarak kullanılmakta, Akdeniz ülkelerinde salatalara ilave edilmektedir. Geleneksel Türk mutfağında ise taze şekliyle sebze olarak kullanılmakta ve salatalarda yerini almaktadır. Üretilen miktarın önemli bir bölümü kurutularak toz haline getirilmekte ve çeşitli firmalarca ambalajlanarak satışa sunulmakta veya üreten kişiler tarafından kurutulup kullanılmaktadır 1. Nane türleri; antimikrobiyal, antispazmodik, koleretik, karminatif gibi insanlarda çeşitli fizyolojik etkilere sahip olmaları 7

16 nedeniyle eski çağlardan beri gerek halk ilacı olarak, gerekse ilaç, gıda, parfümeri ve kozmetik sanayisinde kullanılmaktadır 1. Nane türlerinin çeşitli etken maddeleri arasında, bu türlerin endüstriyel kullanımına neden olan etken madde grubu uçucu yağlardır. Nane uçucu yağı, dünya uçucu yağ ticaretinde narenciye uçucu yağından sonra ikinci sırada gelmektedir. En çok nane yağı üreten ülkeler ABD, Fransa, Brezilya, Arjantin, Batı Avrupa Ülkeleri, Çin, Peru, Tayland, Kore dir. Bu ülkelerden nane yağı ithal eden ilk sıradaki ülkeler Avrupa Birliği ülkeleridir 1. Çalışmamızda piyasada bulunan nane yaprak numunelerinin morfolojik ve anatomik yöntemler kullanılarak hangi türe ait olduğunun tayini, kül miktar tayini, su miktar tayini, yabancı madde miktar tayini ve yaprak uçucu yağlarının ince tabaka kromatografisi yöntemi kullanılarak teşhisinin yapılması amaç olarak belirlenmiştir. Çalışmalarımız Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi kültür alanından toplanan Mentha piperita ve Mentha spicata türleri ile Kahramanmaraş (Kültür, Kılıç Kesmez firması P.No=012, Tip=1, ) ve pazardan satın alınan Mentha rotundifolia türleri kıyaslanarak yapılmıştır. Böylece piyasadan nane olarak alınan numunelerin, Mentha bitkisine ait olup olmadığını tayin etmek araştırmamızın amacını meydana getirmiştir. 8

17 2. GENEL BİLGİLER Bu bölümde ana başlıklar halinde Mentha türlerinin familya ve cinse ait genel botanik özellikleri ile fitokimyasal ve biyolojik aktivite ile kullanılışa ait bilgiler yer almaktadır BOTANİK BİLGİLER Lamiaceae (Labiatae) Familyası (Ballıbabagiller) Lamiaceae familyası tek yıllık veya çok yıllık, otsu, çalımsı ve nadiren de odunsu olan ve birçoğu çeşitli alanlarda kullanılan faydalı bitkilerden oluşan büyük bir familyadır. Hemen hemen tüm habitat tipleri ve tüm yüksekliklerde yetişebilen Lamiaceae familyası üyelerinin dünyada yayılış göstermediği çok az bölge bulunmaktadır. Familya üyeleri dünyada en çok Akdeniz havzasında yayılış göstermektedir. Bu familyaya ait bitkiler genellikle açık arazi bitkileridir; sadece birkaç cins tropikal yağmur ormanlarında yayılış göstermektedir. 200 cins ve 3200 kadar tür sayısıyla zengin bir familya olan Lamiaceae familyası, ülkemizde 45 cins, 546 tür ile temsil edilmektedir. Aynı zamanda ülkemiz Lamiaceae familyası için önemli bir gen merkezi durumundadır ve endemizm oranı % 42 dir 3. Lamiaceae familyası na ait olan bitkilerin en önemli özelliği özel koku veren aromatik bileşiklere sahip olmalarıdır. Familyaya ait türler oldukça geniş bir kullanım alanına sahiptir. Lamiaceae üyelerinin bir çoğu süs bitkisi ya da baharat olarak kullanılmak üzere kültüre alınmaktadır. Birçok cins de güzel görünüşlü çiçekleri ve hoş kokuları sebebiyle yetiştirilmektedir. Bu şekilde kullanılan 60 tan fazla cins ılıman bölgelerde yetiştirilmektedir. Bunların en iyi bilinenleri Ajuga, Mentha, Monarda, Nepeta, Origanum, Phlomis, Salvia, Stachys ve Thymus dur. Türkiye de 9

18 doğal olarak yayılış gösteren Mentha, Origanum, Salvia ve Thymus gibi cinsler besin veya baharat olarak tüketilmektedir 3. Lamiaceae familyası ekonomik yönden de büyük öneme sahiptir. Sahip oldukları aromatik bileşikler ve temel yağlar sayesinde parfümeri, gıda sanayi gibi çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Bazı türler ticari olarak kültüre alınmaktadır. Bunların çoğu genellikle gıdalarda lezzet verici olarak kullanılan Mentha, Origanum ve Thymus cinsleri gibi Akdeniz orijinli aromatik bitkilerdir 3. Lamiaceae familyasının başlıca karakteristik özellikleri; gövde 4 köşeli, yapraklar çoğu zaman basit, bazen parçalı ve dekussat dizilişlidir; çiçekler her nodusta vertisillastrum durumundadır; zigomorf ve bilabiattır. Hermafrodit olan çiçeklerde kaliks 5 loblu kalıcı, bazen bilabiat; korolla 5 loplu, bilabiat, üst dudak bazen eksiktir. Stamen 4 tane, çoğu zaman didinamdır; bazen 2 stamen bulunur. Ovaryum 2 karpelden meydana gelmiş, 4 gözlü ve üst durumludur, her gözde 1 ovül bulunur; stilus ginobaziktir. Meyva 4 nuksa ayrılan bir şizokarptır 3. 10

19 Mentha L. Cinsi Mentha cinsi, Lamiaceae familyasının önemli üyelerinden biri olup, dünya da 19 tür ve 13 doğal hibrit tarafından temsil edilmektedir. Sürünen rizomlar ile hızlı büyüyen çok yıllık (nadiren tek yıllık) bir bitkidir. Genellikle Avrupa, Afrika, Asya, Avustralya ve Kuzey Amerika genelinde tarımsal iklim koşullarında geniş bir yelpazede dağılmıştır. Nane türlerinin tamamı gelişmek için serin ve kısmi gölgede nemli bölgeleri tercih etmektedir 3,4. Tablo 1: Mentha cinsinin sistematikteki yeri 4. Alem Alt alem Bölüm Sınıf Alt sınıf Takım Familya Cins Plantae Tracheobionta Magnoliophyta Magnoliopsida Asteridae Lamiales Lamiaceae Mentha Çiçekler hermafrodit, yoğun ve çok çiçekli. Yapraklara benzer brakteler vertisillat, uzun başak benzeri veya kapitat, terminalinde çiçeklenme mevcut. Brakteoller küçük. Kaliks aktinomorfik ya da subbilabiat, boru veya çan şeklinde, damarlı, 5 subekual (eşite yakın) veya eşit olmayan loplara sahiptir. Korolla zayıf 2 dudaklı, 4 subekual loblu, üst lob daha geniş, genellikle emarginate. Stamenler 4 subekual, farklı veya üst dudak altında yükselerek korolladan dışarı çıkmakta. Tohumlar pürüzsüz, foveolat (küçük çukurlu), retikulat (ağsı) veya rugulos (ince buruşuk) 3. 11

20 Hibridizasyon, seks formları, farklı ploid seviyeleri, bitkinin geniş rizomlar ile yayılması, uzun bir geçmişi ile klonal ekimi ve kültür formlarının yerli türler ile hibridizasyonuyla oluşan minör çeşitlerinin fazla sayıda olması ve birkaç uzman tarafından yanlış adlandırma yapılması bu cinsin taksonomik karmaşıklığının sebebidir 3. 12

21 Taksonomisi Mentha Türlerinin Morfolojik Özellikleri ve Anavatanı Orta Avrupa ve Asya olarak bilinen Mentha Lamiaceae familyasının bir üyesidir. Tarih boyunca yaygın şekilde antiseptik, spazmolitik ve karminatif olarak kullanım bulmuş bir takson olan Mentha nın bir türü 1696 da Ray tarafından tedavi amaçlı kullanılabileceği belirtilerek Mentha palustris olarak adlandırılmıştır. Daha sonra 1753 de Linne (Linnaeus) aynı türü Mentha piperita L. şeklinde tanımlamıştır. Özellikleri ise; 1705 de Dale ve 1721 de London Pharmacopoeia da tanımlanmıştır. Avrupa ve Asya da yayılış gösteren Mentha piperita 20. yy başlarında Alman göçmenler tarafından Amerika kıtasına taşınmış ve burada geniş yayılış alanları bulmuştur 5. Anadolu da 7 kadar Mentha türü olduğu bilinmekle beraber, çok polimorfik bir yapıya sahip olmasından ve melezleşmeye yatkın olmasından dolayı kimyasal çeşitliliği oldukça fazla olan bir taksondur. Kromozom sayıları oldukça farklılık gösteren Mentha nın vegetatif üreme yeteneğinin de katkısıyla dünyada 30 kadar alt cinsinin olduğu bilinmektedir. Alt cinsler arası melezleşme nadir olsa da aynı alt cins içinde çok sayıda melezlerin olduğu belirlenmiştir. Ekolojik koşullardan da oldukça etkilendiği bilinen Mentha taksonlarının ıslah edilmiş tohumları ile ilgili sitotaksonomik ve kemotaksonomik çalışmalar mevcuttur. Mentha cinsinin sistematiği form zenginliğinden dolayı tamamlanamamıştır. Doğal taksonları içermeyen, kültür formları üzerinden menton içerenler ve karvon içerenler olarak genel tasnifler yapılmıştır. Melezleşme yatkınlığına bir örnek olarak farmakopelerde kayıtlı Mentha piperita L. verilebilir. Bu tür M. aquatica ile M. spicata nın melezidir 5. 13

22 Flora of Turkey de Mentha cinsine ait 7 tür bulunmaktadır 3. Bu türler; 1. Mentha arvensis 2. Mentha aquatica 3. Mentha longifolia 4. Mentha x piperita 5. Mentha pulegium 6. Mentha suaveolens 7. Mentha spicata dır Mentha arvensis L. Mentha arvensis L. (syn. M. austriaca Jacq., M. gentilis L.), Avrupa ve Tropik Asya'ya özgü, çok yıllık, küflü peynir kokulu, 80 cm yüksekliğe kadar büyüyebilen bir bitkidir 3,4. Rizomlar beyaz, kırılgan. Yapraklar (15 -) (-70) x (-40) mm, lanseolat geniş ovat, çoğu zaman yaprak tepesi kuneat veya tabanı daralmış saplı. Vertisillat çiçekler sapsız, nadiren saplıdır. Yapraklı çiçek durumunun tepesinde yaprak benzeri brakteler bulunmakta. Kaliks mm, geniş çan şeklinde, koyu damarlı ve geniş üçgen dişli. Genellikle tüysüz. Korolla leylak, beyaz veya pembe renkli. Tohumlar, soluk kahverengi düz veya zayıf çukurcuklu 3. Mentha arvensis e verilen isimler: Field Mint, Corn Mint Mentha aquatica L. Mentha aquatica L., Afrika, Asya ve Avrupa nın ılıman 14

23 bölgesinde yetişen çok yıllık, keskin kokulu, yüksekliği 90 cm ye kadar varan rizomlu bir bitkidir. Yeşil ya da mor gövdeye sahiptir 3,4. Yapraklar (15-) x (10-) mm, ovat tan lanseolata kadar, uç kısmı genellikle sivri, tabanı kuneat, yaprak sapı 9-14 mm 3. Çiçekler pembemsi, mor veya lila renkli, küçük, başcık şeklinde. Çiçekler göze çarpmayan brakteler ile 2-3 yoğun halka dizilişli ve yalancı aksiller bulunmaktadır. Çiçeklenme gövdesi cm. Üstte olanlar küresel veya oval kapitulum içine kaynaşmış. Kaliks boru şeklinde ve 3-4 mm. 3 parçası ile iç kısmı tüysüz, uçları üç köşeli. Korollanın tüp şeklindeki kısmının içi tüylü, mor renkli. Tohumlar oval ve açık kahverengi 2,3,6. Water Mint 6. Mentha aquatica ya verilen isimler: Hairy Mint, Marsh Mint, Mentha longifolia (L.) Huds. Mentha longifolia (L.) Huds., Afrika, Asya ve Avrupa nın tropikal ve ılıman bölgelerinde yetişmektedir. Bitki tek yıllık, hızlı büyüyen, küf veya keskin kokulu bir bitkidir. Yeraltında kökler salarak uzanan sağlam rizomlara sahiptir. Sürgünler 1 ya da çok hücreli yoğun tüyler ile kaplı hafif kokulu salgı tüylerine sahiptir. Gövde dik, basit veya dallı, en fazla 1 m yüksekliğinde, sert ve geniş açılı 4,6. Yapraklar (25-)30-90 x 10-32(-40) mm, sapsız veya nadiren saplı, oblong-ovat ve oblong-lanseolat, orta nokta üzerinde geniş, yaprak tepesi ± akut, taban kordat ya da subkordat, kenarları çok düzensiz ve sık sık yayılan dişleri ile keskin serrat. Lamina düz veya çok zayıf buruşuk, üzeri gri-yeşil, altı yeşil-beyaz. Yaprak tüyleri basit, dallanmamış, kuru iken ince keçeleşmiş halde, (-41) µm çaplı bazal hücreli 2,3,6. 15

24 Çiçeklenme cm uzunluğunda gövdede. Çiçekler bazen 1 cm den daha düşük kalınlıkta, vertisillat, beyazımsı, tüylü, yalancı başakçık, piramit şeklinde, dik gövdeye sahiptir. Çiçekler uzun ve doğrusal kılsı çıkıntılar ile düzenlenmiştir. Kaliks 1-3 mm, tığ şeklindeki uçları ile kabarık ve yün tüylü. Korolla lila ya da beyaz. Spika sık ve çok dallanmış, anter boyu mm. Meyveler küçük benekli. Tohumlar ağ gibi kestane renkli 3,4,6. Mentha longifolia ya verilen isimler: Horsemint Mentha x piperita L. Bu tür bir kültür bitkisi olup M.aquatica L. ile M.spicata L. türlerinin melezidir. Gövde cm yüksekliğinde, dik, dört köşeli ve artan dallı. Keskin ve karakteristik kokulu, hemen hemen tüysüz, gövde ve dalları genellikle kırmızımtırak renkli, çok yıllık otsu bir bitkidir. Yaprak tam, kırılmış veya kesilmiş, ince, kırılgan ve sıklıkla buruşuk, tam yaprak 3-9 cm uzunluğunda ve 1-3 cm genişliğinde. Üst yüzeyi koyu yeşil renkli. Lamina oval veya lanseolat, tepesi akuminat, kenarı keskin dişli ve tabanı asimetrik. Damarlanma pennat, alt yüzde çok belirgin, yan damarlar orta damardan 45 o lik açıyla çıkmakta. Alt yüzü hafifçe tüylü ve salgı tüyleri bir mercek altında parlak sarımsı noktalar şeklinde görülmektedir. Yaprak sapı oluklu, genellikle 1 mm ye kadar çapta ve cm boyunda 3,6-10. Çiçeklenme; erguvani-morumsu renkli, uçta oblong başak oluşturan (30 -) x (10 -) mm çaplı, vertisillat bir rasemoz. Kaliks tüylü bir halka ile boru şeklinde. Korolla menekşe renkli, iç kısmı tüysüz, neredeyse kenarı dört bölüme ayrılmıştır. Her çiçek; 5 keskin tüpsü kaliks, düzensiz, morumsu 4-yarık korolla, 4-kısa stamen, 4 hücreli ovaryum ve çıkık stilus ile çatallanmış stigma dan oluşmakta. Meyve 4 eliptik tohumdan oluşmaktadır 3,

25 Mentha piperita sinonimleri: Mentha piperita (L.) Huds., M. piperita Stokes, M. balsamea Willd 8. Mentha piperita ya verilen isimler: Brandy mint, lamb mint, amentha, american mint, balm mint, cabra-caa, curled mint, doun menta piperita, hierbabuena, hortela pimenta, katzenkraut, la menta, lamint, menta piemonte, mentea peperina, mentha pepe, menthe, menthe anglaise, menthe poivrée, moto yuyo, nána, ni naa, ni na el fulfully, pepermin, pepper mint, peppermint, pfefferminze, pfefferminzblätter, piperita, pudeena, pum hub, yerba mota 6, Mentha pulegium L. Doğal Mentha pulegium L., Afrika, Ilıman Asya ve Avrupa da (İngiltere, Fransa, İsviçre) yetişmektedir. Yeraltı kök sistemi ile zemin boyunca ve hızla yayılan, keskin kokulu, cm yüksekliğinde gövdeye sahip çok yıllık bir bitkidir 2-4,6. Yapraklar kısa saplı; dalları kırmızı renkli, yaprak damarları pennat 2, x 4-12 mm, ovat, çok dallı ve Çiçekler başcık şeklinde spikalı, spika mm genişliğinde, bitki fertil. Kaliks mm, silindirik/huni şeklinde, kaliks boğazı tüylü, kaliks dişleri eşit değil. Zayıf 2 dudaklı. Üst kısım daha kısa ve geniş. Üst dudak 3 uçlu ve yukarı doğru hafif kavislidir. Düz alt dudak ikiye ayrılır. Korolla, mor tüysüz veya tüylüdür. Tohumlar parlak kahverengi 2,3,6. Mentha pulegium a verilen isimler: Lurk-in-the-Ditch, Mosquito Plant, Pulegium, Piliolerial, Pudding Grass, Run-by-the-Ground, Squaw Balm, Squawmint, Tickweed 6. 17

26 Mentha spicata L. Mentha spicata L., Afrika, Asya ve Avrupa da yetişmektedir. Sürünen kök sistemine sahip, dik gövde yüksekliği cm ye kadar çıkan son derece değişken, tüysüz, küf, keskin ya da tatlı kokusu ile çok yıllık bir bitkidir. Genellikle toprak altında rizomlar taşır 3,4,6. Yapraklar (18-) (-90) x 8-25 (-32) mm, sapsız veya nadiren kısa saplı, oblong-ovat ya da lanseolat, yaprak tepesi obtus veya akut, taban yuvarlak kordat, kenarları serrat. Lamina pürüzsüz. Gri yumuşak uzun tüylü. Tüyler yaprak alt yüzeyinde basit veya dallı (genellikle karışık), taban hücreli µm çaplı. Çiçeklenme; vertisillat, terminal başak (30-) (-140) x (6-) 8-12 (-14) mm genellikle dallanmamış. Kaliks 5 uçlu, çan şeklinde. Korolla beyaz, pembe veya lila renkli. Anter boyu 2-6 mm. Tohumlar kestane, koyu kahverengi, tüylü bitkilerde ağsı, tüysüz bitkilerde pürüzsüz 2,3,6. Mentha spicata ya verilen isimler: Curled mint, fish mint, garden mint, gren mint, lamb mint, mackerel mint, our lady s mint, sage of bethlehem, spire mint Mentha suaveolens Ehrh. Mentha suaveolens Ehrh., Afrika, Asya ve Avrupa nın ılıman bölgelerinde yetişmektedir. Bitki çok yıllık, toprak yüzeyinde rizomlara ve tatlı bir kokuya sahip, cm uzunluğunda dik gövde ve piramitsel olarak dallanmıştır 2,4. Yapraklar (15-) (-55) x (10-) mm, neredeyse sapsız (alt yapraklar nadiren kısa saplı), ovat-oblong, obtus, sivri uçlu ve 18

27 taban kordat veya yarı ampleksikaul, krenat kenarlı, genellikle çentikli görünen dişler nedeniyle yaprak alta doğru bükülmüş durumda, lamina buruşuk, soluk yeşil ve üstü seyrek yumuşak uzun tüylü. Altında gri veya beyaz dallı tüyler 2,4. Çiçeklenme, cm dik gövde üzerinde. Genellikle terminal başak x 5-10 mm. Kaliks 1-2 mm. Korolla beyazımsı veya pembe renkli. Tohumlar kestane ya da siyahımsı-kahverengi renkli 3. 19

28 Üzerinde Çalışılan Mentha Türlerinin Anatomik Özellikleri Üzerinde çalışılan türler; Mentha x piperita L., Mentha x rotundifolia (L.) Hudson, Mentha spicata L. türleri dir Mentha piperita Yapraklarının Anatomik Özellikleri Epiderma hücrelerinin kenarları üzerindeki kütikula çizgili ve diasitik stoma çoğunlukla alt epidermada bulunur. Yaprak kenarındaki epiderma parçaları izodiametrik hücreli, geçitli veya düzdür. Kısa, koni şeklinde, tek veya iki hücreli veya uzun, bir sıra üzerine dizili 3-8 hücreli, kütikulası çizgili örtü tüyleri. Salgı tüyleri 2 tipte; küçük, yuvarlak µm çapında sapı ve başı tek hücreli; 8 ışınsal hücreden oluşan, µm çapında oval başlı ve tek sap hücreli salgı tüyü. Dorsiventral mezofil parçalarında, tek sıralı palizat ve 4-6 sıralı sünger parenkiması, salgı hücrelerinin kütikulasının altında sarımsı mentol kristalleri. Kalsiyum okzalat kristalleri yok Yaprak sapı; epiderma küçük kalın duvarlı hücrelerden oluşmaktadır. Stoma, salgı ve örtü tüyleri yaygındır. Epiderma 1-2 sıralı kollenkimatik hipoderma tarafından takip edilmektedir. Yaprak sapı damarı büyük bir yay şeklinde ve iki yanında kortikal damar demetlerinden oluşur. Epidermada papiller bulunmaktadır

29 A:Yaprak kesiti, B: Yaprak sapı kesiti, C,D:Üst ve alt epiderma, E,F:Örtü tüyleri, G,H: Salgı tüyleri, I,J,K,L: Kök ve gövdede iletim demetleri, M: Nodus kesiti Şekil 1: M.piperita yaprak Mentha rotundifolia Yapraklarının Anatomik Özellikleri Alt epiderma ince ve eşit boyutlu hücrelerden oluşmaktadır. Örtü ve salgı tüyleri bulunmaktadır. Örtü tüyleri çok sayıda, uzun ve çok hücrelidir. Tek sap ve sekiz baş hücreli Labiatae tipi salgı tüyü ve stomalı epiderma hücrelerinin dışa bakan yüzünde papiller mevcuttur

30 Mentha spicata Yapraklarının Anatomik Özellikleri Alt epiderma hücre duvarları incedir. Üst epiderma hücreleri alt epiderma hücreleri ile karşılaştırıldığında kalın duvarlı ve büyük boyutludur. Kütikula yaprağın her iki yüzeyinde pürüzsüzdür. Yaprağın her iki yüzeyinde de örtü ve salgı tüyleri vardır. Mezofil içinde palizat ve sünger doku farklılık göstermektedir. Palizat parenkiması 1-2 sıradan oluşur, sünger doku gevşek olarak sıralanmıştır. Yaprak orta damarı yay şeklindedir. Epidermal hücreler, çokgen ya da çeşitli izodiametriktir. Stomalar her iki yüzdede mevcut olup alt epidermada daha fazla sayıdadır 11. Yaprak sapı; şekli düz, epiderma küçük kalın duvarlı hücrelerden, birkaç stomadan oluşmakta. Örtü ve salgı tüyleri yaygındır. Epiderma, bir ya da iki hücreli kollenkimatik hipoderma tarafından takip edilmektedir. Hipodermayı 6-7 katmanlı, parankimatöz korteks takip etmektedir. Epiderma üzerinde papiller bulunmaktadır

31 A:Yaprak kesiti, B: Yaprak sapı kesiti, C,D:Üst ve alt epiderma, E,F:Örtü tüyleri, G,H: Salgı tüyleri, I,J,K,L: Kök ve gövde de iletim demetleri, M: Nodus kesiti. Şekil 2: M.spicata yaprak

32 Yayılış Bitki, Avrupa, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri nde, Türkmenistan a kadar Asya da, İran, Etiyopya, Arap Ülkeleri nde, batı, güney ve orta Avrupa'da yetişmektedir 6, Mentha Türlerinin Türkiye deki Yayılışı Mentha türlerinin ülkemizdeki yayılışı, Flora of Turkey de aşağıdaki gibi belirtilmiştir 3 : - M.arvensis Avrupa da yaygın. Anadoluda nadir görülmektedir. A8 Gümüşhane: Bayburt, 1500 m, A9 Çoruh: Ardahan, 1625 m, Kars: Kars Çıldır, 1970 m, B9 Ağrı: Doğubayazıt 60 m. Bu tür kuzey yarımküre boyunca uzanan ve tropikal Asya'nın yaygın bir türüdür. - M.aquatica A1(E) Çanakkale: Saros Körfezi, A2 (E) İstanbul: Göksu vadisi, A2 (A) İstanbul: Göksuyu, A3 Sakarya: Adapazarı Ormanköy, 50 m, A4 Bolu:Ankara-İstanbul yolu, 50 km, 1300 m, A5 Sinop: Gökçeağaç yolu, Yenikonak üzerinde 5 km, A6 Ordu: Ordu, A7 Trabzon: Trabzon 20 km, 10 m, A8 Rize: Karadere -Güneyce, 500 m, B2 İzmir: Ödemiş, Bozdağ, Gölcük, 1000 m, Eskişehir: Kızılinler 3 km, B5 Kayseri: Engil G m, Çetik, B8 Erzurum: Erzurum, C1 İzmir: Efes, C2 Antalya: Kara G., 1000 m, C3 Konya: Beyşehir, C6 Maraş: Maraş. 24

33 - M.longifolia Temelde Kuzey Anadolu da yaygındır. A4 Zonguldak: Yenice üzerinde Keltepe, 1300 m, A5 Sinop: Çangal üzerinde Ayancık, 900 m, Amasya: Amasya, 600 m, A6 Tokat: Niksar Karakuş, 1100 m, A7 Gümüşhane, 1036 m, A8 Çoruh: Murgul Yukarıda Şavval Tepe, 1100 m, Rize: Çamlıhemşin, Ortaköy 2300 m, B9 Ağrı: Tahir, Kars: Kars Susuz, 2000 m. - M.piperita Türkiye de Batı Anadolu'da yaygındır. A2 (E) İstanbul: Hünkar- İskelesi, A2 (A) İstanbul: Tabakhane, Bursa: İnegöl, 300 m, A3 Sakarya: Sapanca, 50 m, Bolu: Abant G m, C1 İzmir: Efes, - M.pulegium Temelde Türkiye de; Avrupa yakası ve Adalarda görülmektedir. A1 (E) Tekirdağ: Tekirdağ Malkara, 200 m, A2 (E) İstanbul: Baltaliman vadi, A2 (A) İstanbul: Kartal, A3 Bolu: Koru Motel, 850 m, A4 Kastamonu: Kastamonu, A5 Sinop: Yenikonak üzerinde 5 km, Ayancık Gökçeağaç yolunda, A6 Samsun: E. Samsun, 5 m, A7 Giresun 10 km Görele köyü, Trabzon 75 km, 10 m, A8 Rize: Karadere, 300 m, Rize A9 Çoruh: d. Ardanuç, 2200 m B1 Çanakkale: Bayramiç, Çırpıcılar, 300 m, B2 İzmir: Ödemiş, Bozdağ, 1000 m, B3 Eskişehir: Kızılinler 3 km N. Sulakyerler, 900 m B10 Kars: Iğdır. C1 Aydın: Bozdoğan, 1170 m, C2 Antalya: Kaş-Elinali, C3 Antalya: Aksu Çay vadisi, C6 Hatay: Yayladağı. - M.suaveolens Türkiye ve Adaları. A2 (E) İstanbul: Baltaliman, A2 (A) Bursa: İnegöl, 300 m, A3 Sakarya: Sapanca G., 50 m, B1 İzmir: Bornova, 10 m, Manisa: Akhisar, C1 İzmir: Bergama-Kuşadası, Aydin: Samsun 400 m, C2 Denizli: Denizli Taş Ocağı, Antalya: Kaş, Kos, Rodos. 25

34 - M.spicata Türkiye de Kuzey Anadolu ve Adalarda dağınık olarak yaygındır. A1 ( E ) Edirne : Edirne, A1 ( A) Balıkesir : Marmara adası, A2 ( E ) İstanbul : ( Uskumruköy), A2 ( A) Bilecik : Nazifpaşa, Pazarcık ve İnegöl arasında, 950 m, A3 Bolu : Koru Motel, 850 m, A6 Tokat : Tokat, A8 Rize : Çayeli, 30 m, A9 Çoruh : Ardanuç, Kutul Y., 2200 m B1 İzmir : Ödemiş, Bozdağ Köyü 1200 m, B2 Uşak : Uşak Abide, 780 m, B7 Elazığ : Asvan, 500 m, C2 Muğla : Girdev Da, 2200 m C3 Antalya : Çalbali Dağı. Delen Tepe, 1700 m 3. 26

35 2.2. KİMYASAL BİLGİLER Yaprak ve Uçucu Yağ Kimyasal Bileşimi Üzerinde çalışılan 3 Mentha türüne ait analizler sonucunda; flavonoitler, kafeik asit, sinnamik asit gibi fenolik maddeler ve uçucu yağ saptanmıştır 4. Renksiz, soluk sarı veya soluk yeşilimsi sarı renkli, sıvı ve karakteristik kokusu olan Mentha uçucu yağlarında mentol, mentil asetat, karvon ve pulegon/piperiton bulunmaktadır. Nane yağının çoğunlukla ana bileşenleri mentol ve menton dur 4,10. Menton Mentil asetat Mentol Pulegon Şekil 3: Mentha uçucu yağında bulunan bazı ana bileşikler 4. Mentha türlerinin içerdiği flavonoit bileşikleri ise; hesperidin, apigenin, luteolin ve rutin dir Mentha piperita Yapraklarının Kimyasal Bileşimi Mentha piperita; ana bileşen olarak uçucu yağ (%1-3), kafeik asit türevleri (rosmarinik asit), flavonoit (apigenin, diosmetin, luteolin 7- glikosit, rutin, hesperidin, eriyositrin) ve triterpen bileşikleri taşımaktadır 6,8,13,14. 27

36 Uçucu yağ, M.piperita bitkisinin çiçekli taze üst bölgelerinden buhar distilasyonu ile elde edilmektedir. Nane yağı mentol, menton ve mentil asetat bakımından zengindir. Nane uçucu yağında; mentol (%30-55), menton (%14-32), neomentol (% ), izomenton (%2-10), mentofuran (%1-9), limonen (%1-5), β pinen (%1-2), α-pinen (%1-1.5), 1,8-sineol (%6-14), mentil asetat (%3-5), diğer monoterpenler; pulegon (en fazla %4), trans-sabinen hidrat, karvon (en fazla %1), germakren D gibi seskiterpenler bulunduğu tespit edilmiştir 4,6-8, Mentol çoğunlukla serbest alkol şeklinde ya da küçük miktarlarda (% 3-5) asetat ve valerat esterleri halinde bulunur Mentha rotundifolia Yapraklarının Kimyasal Bileşimi M. rotundifolia uçucu yağı ana bileşeni olarak 1,2-epoksimentil asetat (% 74) ve piperiton (% 13) bulunmuştur. Bir başka çalışmada ise linalol (% 35) ve geranil asetat (% 10) tespit edilmiştir Mentha spicata Yapraklarının Kimyasal Bileşimi Bitkinin yaprakları uçucu yağ (%0,8-2,5), flavonoit ve kafeik asit türevleri içermektedir 6. Mentha spicata yaprak uçucu yağ kimyasal bileşimi, gaz kromatografisi-kütle spektrometresi (GC-MS) kullanılarak analiz edilmiştir. GC-MS analizi Mentha spicata uçucu yağının 18 bileşik içerdiğini ortaya koymuştur. Belirlenen ana kimyasal bileşenler; L-karvon (%48.60), ciskarveol (%21.30) ve limonen (% 11.30) dir. Diğer bileşenler betaburbonen, cis ve transkarvilasetat, karyofillen, 1,8-sineol, dihidrokarveol, transsabinen hidrat ve rosmarik asit tir 6,17. 28

37 MENTOL Mentol Kimyasal Bileşimi Mentha arvensis, doğal mentol elde etmek için ilk sırada kullanılan nane türüdür. Bu tür öncelikle Hindistan'da Uttar Pradesh bölgesinde yetişmektedir 18. Mentha piperita dan elde edilen nane yağında, (-)-mentol (ayrıca L-mentol ve (-) (1R, 2S, 5R) mentol olarak da adlandırılır) doğal olarak bulunmaktadır 18. Mentol, nane yağlarından elde edilen bir organik bileşiktir. Bu kristalize madde, oda sıcaklığında katı olan ve oda sıcaklığının biraz üzerinde eriyen net ya da beyaz bir renktedir. (-) (1R, 2S, 5R) konfigürasyonu doğal olarak oluşan mentol ana şeklidir

38 2.3. BİYOLOJİK AKTİVİTE VE KULLANILIŞ Biyolojik Aktivite Mentha Yapraklarının Biyolojik Aktivitesi Mentha yaprakları ile ilgili biyolojik aktivite çalışmaları, sırasıyla alt başlıklar halinde verilmiştir Antiklamidyal Aktivite Farklı ülkelerden alınan ticari nane (Mentha piperita L.) çayı infüzyon örnekleri kalitatif ve kantitatif polifenolik içeriği (n = 27) HPLC-UV- MS/MS analizleriyle incelenmiştir. Örneklerin içeriğini değerlendirmek için kemo sistem işaretleri bularak, uçucu yağ kompozisyonu GC ile incelenmiştir. Solunum yolu patojeni Chlamydia pneumoniae ye karşı yedi nane çay ekstresinin etkileri in vitro olarak incelenmiştir. Seçilen yedi çay ekstresinden 250 µg/ml'lik konsantrasyondaki ekstre C.pneumoniae ye karşı büyüme inhibisyonu % 20.7 ile % 69.5 arasında değişen oranlarda aktif olmuştur. Antiklamidyal aktivitenin, luteolin ve apigenin glikozit içeriği yüksek olan nane çayları ile ilgili olduğu gözlemlenmiştir. Bu çalışma, nane çayı tüketiminin akut solunum yolu enfeksiyonları üzerindeki olumlu sağlık etkilerini desteklemektedir Antimikrobiyal Aktivite Mentha piperita Aetheroleum ile yapılan in vitro çalışmalar Staphylococcus aureus, Pseudomonas aeruginosa, Bacillus subtilis, Enterococcus faecalis ve Escherichia coli gibi mikroorganizmalara karşı inhibisyon göstermiştir 8. 30

39 Cristina Betoni ve arkadaşları tarafından Staphylococcus aureus hastalıklarına karşı kullanılan antimikrobiyal ilaçlar ile bitki ekstreleri arasındaki sinerjik etki araştırılmıştır. Bu çalışmada Mikania glomerata, Psidium guajava, Syzygium aromaticum, Allium sativum, Cymbopogon citratus, Zingiber officinale, Baccharis trimera ve Mentha piperita nın Staphylococcus aureus suşlarına karşı kullanılan 13 antimikrobiyal ilaç ile sinerjik etkilerini doğrulamak için disk difüzyon yöntemi ve antimikrobiyal duyarlılık testi ile mukayeseleri incelenmiştir. In vitro olarak tüm bitki ekstrelerinin Staphylococcus aureus a karşı sinerjik etkileri doğrulanmıştır 20. Johnson ve arkadaşları Mentha arvensis yaprak arası nodal kalluslarından elde edilen kloroform, etanol, etil asetat ve sulu ekstrelerinin, Salmonella typhimurium, Streptococcus pyogenes, Proteus vulgaris ve Bacillus subtilis e karşı antibakteriyel etkinliğini test etmişlerdir. M. arvensis yaprak arası nodallar segmentlerinden cm uzunluğunda kesilerek, % 3 sakkaroz ile desteklenmiş Murashige ve Skoog katı ortamda % 0,7 agar jel ve 2 farklı konsantrasyon ile ya tek başına yada 2,4- diklorofenoksiasetik asit (2,4-D) kombinasyonu halinde 5.8 ph ortamında kültürü yapılmıştır. Ön fitokimyasal tarama Brindha ve ark. metodu ile gerçekleştirilmiştir. % 3 sakkaroz, 1.5 mg /L 2,4-D takviye ile Murashige ve Skoog bazal ortamda 37 o C'de 24 saat inkübe edilerek antibakteriyel etkinlik disk difüzyon yöntemi ile test edilmiş ve elde edilen bulgulara göre maksimum kallus oluşum yüzdesi bulunmuştur. Etanollü yaprak ekstreleri diğer çözücülere göre maksimum biyo-etkinlik göstermiştir. Bulgular bitkilerin yaprak ve kök kallus ekstrelerinin Proteus sp. nin neden olduğu idrar yolu enfeksiyonu tedavisinde kullanılabileceğini göstermektedir. Biyoetkinlik çalışması, kalluslu dokuların maksimum inhibisyon gösterdiğini saptamıştır. Bu çalışma benzer bileşikler sentezlenebilmesi için uygulanabilir ve tekrarlanabilir kallus kültürleri açısından bir potansiyel oluşturmuştur

40 Diğer bir çalışmada, geleneksel tedavide kullanılan Lamium amplexicaule, Mentha aquatica ve Chenopodium botrys bitkilerinin metanol ekstrelerinin antibakteriyal aktiviteleri araştırılmıştır. Elde edilen ekstrelerin, disk difüzyon yöntemi ile Staphylococcus aureus, Proteus vulgaris, Bacillus megaterium, Listeria monocytogenes, Mycobacterium smegmatis, Bacillus cereus, Micrococcus luteus, Pseudomonas aeruginosa, Bacillus brevis, Klebsiella pneumoniae ve Escherishia coli üzerindeki duyarlılıkları araştırılmıştır. Çalışmada kullanılan metanol ekstrelerinin mikroorganizmaları değişik oranlarda inhibe ettiği tespit edilmiştir (Tablo 2) 22. Tablo 2: L. amplexicaule, M. aquatica ve C. botrys metanol ekstresinin antibakteriyal etkisi (İnhibisyon zonu mm.) L.amplexicaule M.aquatica C. botrys Mikroorganizmalar Metanol Metanol Metanol Staphylococcus aureus Proteus vulgaris 11 Bacillus megaterium 11 Escherishia coli _ Listeria monocytogenes 15 Mycobacterium smegmatis 7 Bacillus cereus 11 _ 7 Micrococcus luteus 11 _ 7 Pseudomonas aeruginosae 11 _ 7 Bacillus brevis 11 Klebsiella pneumoniae 11 7 _ Tabloda görüldüğü gibi, kullanılan Lamium amplexicaule nin kullanılan bakteri suşlarına karşı antibakteriyal etkisinin olduğu tespit edilmiştir

41 Uzun yıllar boyunca, kimyasal koruyucular, gıdalarda patojen mikroorganizmalar ve farklı sentetik bileşiklerin çeşitli bozucu etkilerini inhibe etmek için antimikrobiyal ajan olarak kullanılmıştır. Bununla birlikte, kimyasal koruyucuların yaygın gelişigüzel kullanılması bir dizi ekolojik ve sağlık sorunlarına yol açması insanlar ve bitkiler için toksik olmayan, uygulamada ekonomik, basit ve erişilebilir stratejileri benimsemeyi gerekli kılmıştır 23. Otlar ve baharatlar, çeşitli özellikleri ile parfüm, lezzet ve koruyucu uygulamalar ile tıbbi ve kozmetik amaçla eski çağlardan beri kullanılmaktadır. Bununla birlikte, günümüzde gıda muhafazası için bu doğal antimikrobiyallerin kullanımında bilimsel araştırmalar yapılmaktadır. Güçlü tüketici talebi nedeniyle hala raf ömrü uzun doğal gıdalar kullanılmamaktadır. Doğal antimikrobiyaller arasında sayılan birçok bitki ve meyvelerden elde edilen uçucu yağlar, geniş antibakteriyel aktiviteleri yanında mantar ve böcek öldürücü özellikleri ile birlikte ülkelerin halk sağlığı açısından önem taşımaktadır 23. Erhan ve arkadaşları tarafından yapılan çalışma, etlik piliçlerin büyüme performansına ve jejunum (daha çok memeliler, sürüngenler ve kuşlar gibi omurgalı hayvanlarda bulunan ince barsağın orta kısmıdır) da bulunan Escherichia coli ve laktik asit bakterilerinin sayısına yarpuz (Mentha pulegium) diyetinin etkilerini incelemek için yapılmıştır. Yaşları bir olan ticari kuluçka ile elde edilen toplam 150 adet etlik civcive, 3 diyet tedavisi, tesadüf deneysel tasarımı çoğaltmak için uygulanmıştır. Piliç beslenmesine peniroyal ilavesi yem alımında bir azalmaya (p <0.05) yol açmıştır. Yarpuz ile 0, 0.25 ve 0.50% diyette kazanç ile besleme oranları sırasıyla 1.50, 1.50 ve 1.41 olmuştur. Peniroyal ilavesi ile jejunum'da E.coli sayısı azalmış ve laktik asit bakterileri (p <0.01) sayısı artmıştır. Sonuç olarak, peniroyal diyet takviyesi ile jejunum da laktik asit bakterileri oranı artmış, E.coli sayısı ve yem alımı azalmıştır

42 Antioksidan Aktivite Vücuttaki toksik bileşiklere, özellikle de serbest radikallere karşı insan beslenmesinde serbest radikallerin aktifliğini giderebilen bileşikleri yüksek miktarda içeren bitkiler ile meyve, sebze ve otlar tavsiye edilmektedir. Oksidasyona yol açan serbest radikallerin temelde oksijen kaynaklı metabolitleri; süper oksit anyon (O o- 2 ), hidrojen peroksit (H 2 O 2 ), hidroksil radikali (OH - ), hipoklorik asit, kloramin, azot dioksit, ozon ve lipid peroksitleridir. Karoten, askorbik asit ve alfa-beta tokoferol gibi antioksidanların serbest radikallerin oksidasyonunu önlediği in vitro ve in vivo çalışmalar ile kanıtlanmıştır. Akciğer, mide, üriner sistem ve diğer organların koruyucu epitellerinin düzenlenmesi ve insan vücudunun savunma mekanizmasında A vitamini yer almaktadır. Diğer bir antioksidan olan, tokoferol ise serbest radikaller, ağır metaller, zehirli bileşikler, radyasyona karşı hücreleri korur ve moleküller tarafından ilaç ve lipid parçalarının stabilize hücre zarından taşınmasını sağlamaktadır. Askorbik asit (C vitamini) ise kemiklerde büyüme, bağ ve kan damarlarında gelişme, bunun yanı sıra, AIDS enfeksiyonu ve strese karşı vücuda korumada yardımcı olmaktadır 25. Bu bilgiler doğrultusunda, ülkemizde Afyonkarahisar ilinde yabani büyüyen bazı bitkilerin antioksidan özellikleri araştırılmıştır. Cornus, Morus ve Mentha türleri (Cornus mas L. Cornus sanguinea L. subsp. australis, Cornus sanguinea L. subsp. sanguinea, Morus alba L., Morus nigra L., Mentha spicata L. subsp. spicata, Mentha spicata L.subsp. tomentosa) incelendiğinde bu bitkilerin antioksidan aktivitelerinin diğer bitkilere göre yüksek olduğu görülmüştür. En yüksek antiradikal aktivite, Cornus ve Mentha türlerinde görülen ile (p <0.05) arasında değişen değerler de olmuştur. Cornus ve Morus türleri meyve ekstrelerinin ile (EC 50 ) arasında değişen değerlerle en yüksek DPPH radikal süpürücü etkileri belirlenmiştir

43 Aramugam ve arkadaşları, Mentha spicata L. nın lipofilik ve hidrofilik fraksiyonlarının antioksidan ve sitotoksik etkilerini incelemişlerdir. Mentha spicata etanol ve dört çözücü fraksiyonlarının sitotoksik etki ve toplam antioksidan aktivitesi araştırılmıştır. Bağıl antioksidan aktivitenin, kersetin ve L-askorbik asit ile ilgili olduğu tespit edilmiştir. Etanol fraksiyonu, polifenolik (fenolik ve flavonoidler) ve pigmentler (klorofil ve karotenoid) olarak mg/g ile ifade edilmiştir. Sitotoksik etki insan prostat kanser hücre dizisi (PC-3) üzerinde değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, antioksidan aktivitenin; mevcut polifenol miktarına ve PC-3 hücrelerinin sitotoksik etkisinden sorumlu pigmentlerin miktarı ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir 26. Sıçanlarda CCl 4 oluşturduğu toksisiteye karşı Mentha pulegium yaprak etanol ekstresinin in vivo antioksidan aktivitesi değerlendirilmiştir. Hayvanlar 7 gün bitki ekstresi ile muamele edilmiş ve daha sonra periton içine tek bir CCI 4 enjeksiyon ile toksisite sağlanmıştır. M. pulegium etanol ekstresi 600 mg/kg ile kontrol grubuna göre ön işleme tabi tutulmuş ve katalaz, glutatyon, SOD ve peroksidaz gelişmiş düzeyleri arasında anlamlı olarak farklılıklar oluşmuştur. Çalışmalar M. pulegium un in vivo olarak çok önemli özelliklere sahip antioksidan aktivitesi ve oksidatif strese karşı dokuları korumak için kullanılabileceğini ortaya koymuştur 27. Lutts ve arkadaşları, Mentha pulegium (yarpuz) stres altında penkonazol (PEN) faaliyetlerin fizyolojik parametreleri ve çeşitli antioksidan enzimler üzerinde etkileri araştırılmıştır. M. pulegium tohumlarından; 24 saatin 16 saat aydınlık ve sonrasında 8 saat karanlık döneminde 25/18 o C gündüz/gece sıcaklıkları ile bir büyüme odasında ekiminden 6 hafta sonra saksı başına beş fide elde edilmiştir. Ön deneylerde fideler, istenen optimum yoğunluğun belirlenmesi için farklı konsantrasyonlarda (0, 5, 10, 15 ve 20 mg) PEN ile muamele edilmiştir. Bu konsantrasyonlar arasında PEN 15 mg da kuru ağırlık artmış ve daha yüksek bir konsantrasyonda 35

44 büyüme ve kuru ağırlık azalmıştır. Bu nedenle, çalışma için 15 mg PEN kullanılmıştır. Fideler su azalması stres ve PEN ile tedavi edilmiştir. Bitkilere arka arkaya dört hafta boyunca haftada bir kez ince bir sprey gibi atomizer kullanarak muntazam şekilde PEN uygulanmıştır. Dört hafta sonra, su kaybı tedavisi yapılan dört bitki tüm deneylerdeki analizler için toplanmıştır. Kuraklık stres etkisinin PEN ekzojen uygulama ile bazı büyüme parametrelerine etkisi, nispi su içeriği, lipid peroksidasyonu, elektrolit sızıntısı, H 2 O 2, süperoksit dismutaz (SOD), peroksidaz (POD), katalaz (CAT), askorbat peroksidaz (APX), polifenol oksidaz (PPO) ve toplam fenolik madde içeriği üzerine etkisini araştırmışlardır. M. pulegium bitkisinin büyüme ve doku su içeriği kontrol bitkileri ile karşılaştırıldığında su açığı stres ile önemli ölçüde sürgün uzunluğu, FW ateş ve (PB 0.05) yaprak alanı azalmıştır. Elektrolit sızıntısı, lipid peroksidasyonu ve H 2 O 2 içeriği kontrol bitkileri ile karşılaştırıldığında, elektrolit sızıntısı tüm kuraklık tedavisinde önemli ölçüde artmıştır. Kuraklık stresi ve PEN tedavi kontrol bitkiler ile karşılaştırıldığında elektrolit sızıntısı azalmıştır. Bu çalışmanın sonuçları, PEN uygulamanın tek başına veya kuraklık stresi ile kombinasyon halinde antioksidan etkiyi geliştirdiğini göstermektedir Antispazmodik Aktivite Nane yaprağının % 30 luk etanol ekstresi; 2.5 ve 10.0 ml/litre arasındaki konsantrasyonlarda, doza bağımlı olarak izole edilmiş kobay ileumunda histamin (p<0.05 ve p<0.001 sırasıyla histamin kaynaklı kasılmalar) ve asetilkolinin neden olduğu maksimum kasılmalarda önemli bir azalmaya (p<0.01 ve p<0.005 sırasıyla histamin kaynaklı kasılmalar) neden olarak antispazmodik aktivite göstermektedir ml/litre ekstrenin etkisi litre başına 1.6 µg atropine eşdeğerdir. Yaklaşık 0.5 g kurutulmuş nane yaprağı 1 ml su içinde çözüldüğünde buna karşılık gelen toplam flavonoid fraksiyonu, izole edilmiş kobay ileumunda baryum klorür kaynaklı kasılmaları inhibe etmektedir

45 Anti-tümör-promotör Aktivite Patil ve arkadaşları tarafından, Mentha arvensis etanol, kloroform ve sulu ekstrelerinin, farelerde CCl 4 bağlı karaciğer hasarına karşı hepatoprotektif(koruyucu etki) aktivitesi incelenmiştir. Hepatotoksisite, CCl 4 ile oluşturulmuş ve bu serum glutamat piruvat transaminaz (sgpt) serum glutamat oksaloasetat transaminaz (sgot), alkalen fosfataz (salp), serum bilirubin (sb) ve standart serum ile karaciğerde histopatolojik değişiklikler gibi biyokimyasal parametreler test edilmiştir. Toksisite ve histopatolojik çalışmalar ile salp ve sb gibi biyokimyasal enzim işaretleri derecesi ile SGOT ve SGPT seviyeleri tahmin edilmiştir. Sonuçlar hepatoprotektif etkiden flavonoidler ve steroidlerin sorumlu olabileceğini göstermektedir. Mentha arvensis yapraklarının sıçanlarda CCl 4 bağlı hepatotoksisiteye karşı koruyucu etkiye sahip olduğu ve bunun biyokimyasal, histolojik parametreler ile kanıtlandığı görülmüştür Antiülserojenik Aktivite Sıçanlarda oral olarak ml/kg dozda verilen nane etanol ekstresi, indometasin ile indüklenen mide ülserine karşı doza bağlı bir koruma sağlamış ve bu çalışma histolojik olarak da desteklenmiştir. Ekstrenin, gastrik salgılanmaya karşı ve hücre koruyucu etkileri; indometasin (10 mg/kg) ile intraperitoneal tedavi edilmiş farelerde mide içeriğinin analizinde, prostaglandin-e2 sürümünde artış ve lökotrienlerde azalma ile asit üretiminin azaldığını göstermiştir İnsektisidal Aktivite Mentha esas olarak yağı halinde böcek öldürücü olarak kullanılmıştır, ancak Mentha yaprak ekstreleri de bazı böceklere karşı öldürücü aktivite göstermiştir. Saklanan tahılların zararlılarından T. 37

46 castaneum ların larva ve pupalarına karşı farklı çözücüler (% 50 metanol, aseton ve hekzan) kullanılarak hazırlanan Mentha ekstrelerinin etkisi, Pascual-Villalobos ve Robledo tarafından incelenmiştir. Hekzan ekstresinin topik uygulama ile larvalara karşı maksimum aktivitesi tespit edilmiştir. Deneyler sırasında hekzan yanında metanol ekstresinin de etkili olduğu bulunmuştur Karaciğer Dokularına Etkisi Bu çalışmada; sıçan karaciğer dokusu üzerinde, Isparta şehri Yenisar Bademli kasabası Anamas yaylasında büyüyen M. piperita ve Isparta şehri Yenisar Bademli kasabasında büyüyen Mentha spicata nın biyokimyasal ve histolojik etkileri araştırılmıştır g ağırlığında 48 erkek Wistar albino rat kullanılmıştır. Ratlar 12 şerli dört gruba ayrılmıştır. Grup I (kontrol grubu) hiçbir bitki çayı almamış, Grup II 20 g/l M. piperita çay ve Grup III 20 g/l M. spicata çayı, Grup IV 40 g/l M. spicata çayı almıştır. Bitkisel çaylar günlük hazırlanarak içme suyu gibi 30 gün boyunca sıçanlara sürekli olarak verilmiştir. Aspartat aminotransferaz (AST/GOT) ve alanin aminotransferaz (ALT/GPT) faaliyetleri de dahil olmak üzere karaciğer fonksiyon testleri ölçülmüştür. Karaciğer antioksidan savunma, süperoksit dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px), katalaz (CAT) ve tiyobarbitürik asit reaktif madde (TBARS) aktiviteleri karaciğer doku homojenatlarında değerlendirilerek belirlenmiştir. Buna ek olarak, karaciğer dokuları histopatolojik incelemeye tabi tutulmuştur. Kontrol grubuna göre AST ve ALT aktiviteleri Grup II, Grup III ve Grup IV de artmıştır. Grup II ve kontrol grubu arasındaki fark (p>0.016) istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Grup III ve Grup IV, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında AST ve ALT faaliyetlerindeki artış istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. SOD, GSH-Px ve CAT aktiviteleri kontrol grubu ile karşılaştırıldığında Grup II de artmış ama fark (p>0.016) istatistiksel olarak anlamlı olmamıştır. Ancak, Grup III kontrol grubu ile karşılaştırıldığında 38

47 SOD, GSH-Px aktiviteleri ve TBARS düzeyi önemli ölçüde artmış ve CAT aktivitesi önemli ölçüde azalmıştır. SOD, GSH-Px ve CAT aktiviteleri azalmış ise Grup IV olarak kontrol grubu (p<0.0016) ile karşılaştırıldığında, TBARS düzeyi artmıştır. Kontrol grubuna göre deney gruplarının histopatolojik değerlendirmesinde hepatik hasar ciddi derecede ortaya çıkmıştır. Grup II de, hepatositlerde çok az dejenerasyon gerçekleşmiştir. Gruplar III ve IV de, granül veya hepatosit dejenerasyon ve nekroz balon, sinüs ve santral ven dilatasyonu gerçekleşmiştir. Sıçan karaciğerinde lipid peroksidasyonu ve karaciğer hasarının doza bağımlı olarak M. piperita ve M. spicata uygulamasından sonra ortaya çıktığı sonucuna varılmıştır Koleretik Aktivite Köpeklerle yapılan deneylerde; intravenöz yolla verilen nane çayı (0.4 g/kg vücut ağırlığı) safra salgılanmasına neden olmaktadır. Nane yaprağının (optimum doz 2 mg/kg) flavonoid bileşikleri ve uçucu yağı köpeklerde koleretik aktivite göstermiştir. Farelerle yapılan deneylerde nane çayı ya da flavonoit preparatı intravenöz yolla tatbikte safra asitlerinin miktarını artırmada etkili olmuştur Radyoprotektif Aktivite Radyasyon yöntemi; kanser tedavisinde önemli ve tüm tahminler hastaların yarısında klinik yöntem sırasında, bir ve üçüncü arasındaki bir noktada iyonizan radyasyon tedavisinin gerekli olduğu yönündedir. Ancak, normal dokuların tümörlerin radyasyon hasarına teslim edilmemesi için radyasyon terapötik dozlarda sınırlandırılır ve böylece tedavinin etkinliği sınırlandırılmış olmaktadır. Çalışılan sentetik bileşiklerin çoğu toksisite ve yetersiz klinik uygulama sayesinde yüksek maliyet göstermektedir. Bu gözlemler daha az toksik ve etkin bir alternatif maddeler için arama gerektirmiştir. Yaygın olarak kullanılan aromatik bitki 39

48 olan nanenin, iki türü M. piperita ve M. arvensis, farelerde γ-radyasyona bağlı hastalık ve ölüme karşı korumaktadır. Farelerde testis, midebağırsak araştırmaları da M. piperita nın sulu ekstresinin hayati organları korumuş olduğunu göstermiştir. Radyokoruyuculuk etkileri muhtemelen serbest radikal temizleyicisi, antioksidan, metal antienflamatuar, mutajen şelat ve DNA tamir süreçlerini geliştirme nedeniyle mevcuttur Uterus Dokusu Üzerine Etkisi Yenisarbademli şehri Anamas yaylasında büyüyen, M. spicata nın sıçan uterus dokusu üzerine biyokimyasal ve histolojik etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışma için 160 +/-10 g ağırlığında 20 dişi Wistar albino rat kullanılmıştır. Ratlar 10 adet olmak üzere iki gruba ayrılmış ve grup I hiçbir bitki çayı (kontrol grubu) almamış ve grup II 20 g/l M. spicata çay almıştır. Kontrol grubu sıçanlara ticari içme suyu verilmiştir. Bitkisel çay günlük hazırlanarak ve içme suyu gibi 30 gün boyunca sıçanlara her zaman verilmiştir. Plazma malondialdehit (MDA) düzeyleri ölçülmüş ve buna ek olarak uterus dokuları histopatolojik incelemeye sunulmuştur. Kontrol grubuna göre MDA düzeyi grup II de artmıştır. Grup II ve kontrol grubu arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Rahim içindeki zararın ve lipid peroksidasyonunun M.spicata uygulamasından sonra ortaya çıktığı görülmüştür. M.spicata nın hazımsızlıktaki yararlı etkilerine rağmen, tavsiye edilen dozda ve şekilde kullanılmadığı zaman toksik etkilerinin meydana gelebileceği sonucuna ulaşılmıştır

49 Diğer Etkiler Inoue ve arkadaşları tarafından, Mentha piperita yaprak ekstresinin perimental alerjik rinit etkisi, sıçanlarda deneysel olarak test edilmiştir. Nane yaprak ve saplarının % 50 lik etanollü ekstresi, erkek Wistar sıçanlarında peritoneal mast hücrelerinden histamin salınımını inhibe etmiştir. 3 mg/ml'lik bir konsantrasyonda doza bağımlı ve önemli bir inhibisyon etki gözlenmiştir. Buna ek olarak, en az % 50 etanol ile seyreltilmiş nane ekstresi kolon kromatografisi (Diaion HP-20) ile ayrılarak 1 mg/ml'lik bir konsantrasyonda histamin salınımını inhibe edici etki göstermiştir. Aktif duyarlı sıçanlarda antijen tarafından uyarılan nazal semptomlar, hapşırma ve burunda sürtünme % 50 etanol ekstresinin oral yolla alımı ile inhibe edilmiştir. Bu nedenle, antijenin neden olduğu hapşırma ve burun üzerine sürtünme etkilerindeki değişiklik burun mukozasında mast hücrelerinden geçmiş % 50 etanol ekstresi ile histamin salınımının engellenmesine büyük ölçüde bağlı olabilmektedir. En az % 50 etanol sıyırma sıvısı aynı zamanda antijen ile indüklenen nazal vasküler geçirgenlik artışını inhibe etmekte, sızıntı miktarını azaltmaktadır. Bu sonuçlar Mentha piperita ekstrelerinin alerjik rinit nazal semptomlarının hafifletilmesinde klinik olarak etkili olabileceğini düşündürmektedir 33. Akdoğan ve arkadaşları tarafından, Isparta şehri Anamas yaylasında yetiştirilen Mentha piperita ile Isparta şehri Yenisar Bademli kasabasında yetişen Mentha spicata nın sıçan böbrek dokusu üzerinde biyokimyasal ve histopatolojik etkileri araştırılmıştır g ağırlığında 48 adet erkek Wistar Albino sıçan kullanılarak hayvanlar dört deneysel gruba ayrılmıştır. 12 sıçan olmak üzere, kontrol grubu (grup I), 20 g/l M. piperita çay (grup II), M. spicata çay (grup III), 40 g/l M. spicata çay (grup IV) verilerek 4 gruba ayrılmıştır. 30 gün boyunca kontrol grubu sıçanlara ticari içme suyu, diğer gruplara ise günlük Mentha çayları hazırlanarak verilmiştir. Böbrek dokusu homojenatlarında çalışılarak, plazma üre ve 41

50 kreatinin düzeyleri, tiyobarbitürik asit reaktif madde (TBARS) ve glutatyon peroksidaz aktiviteleri (GSH-Px), katalaz (CAT) ve süperoksit dismutaz (SOD) düzeyleri ölçülmüştür. İki farklı nane dozlarının büyük miktarda süperoksit radikallerinin metabolizması sırasında etkilerini göstermiş olduğu tespit edilmiştir. Süperoksit radikallerin büyük miktarda SOD aktiviteleri, GSH-Px ve CAT inhibe ettiği gözlemlenmiştir. Her iki grupta da, lipid peroksidasyonu ile TBARS seviyelerinin önemli bir derecede arttığı görülmüştür. Grup II'de, sıçan böbrek dokularında bazı histopatolojik değişiklikler olmuştur, ama bu değişikliklerin diğer gruplara göre çok daha hafif olduğu tespit edilmiştir. Buna rağmen biyokimyasal olarak önemli nefrotoksik etkiler tespit edilmemiştir. Sonuç olarak M.piperita ile nefrotoksisite görülmediği, ancak M.spicata ile sıçanlarda belirgin nefrotoksik değişiklikler görülmüştür. Mentha piperita nın, bitkisel bir ilaç olarak daha güvenli olduğu bulunmuştur 34. Nane yaprağı ekstresi kemirgenlerde akut ve kronik enflamasyona karşı antienflamatuar aktivite göstermiştir. Oral uygulamadan sonra ksilen kaynaklı ödem, farelerde 200 mg/kg dozda % 49 oranında ve 400 mg/kg dozda % 50 oranında azalmıştır. Sıçanlarda ise pamuk pelet granülom testinde intraperitoneal uygulamadan sonra 400 mg/kg dozda daha yüksek inhibisyon etki gözlenmiştir 14. Nane yaprağının sulu ekstresi, 300 ya da 1000 mg /kg tek doz olarak farelere oral yolla uygulandığında, hekzobarbital bağlı uyku, keşif, davranış, kendiliğinden hareketlilik ve motor işbirliği koordinasyon testlerinde çok zayıf sakinleştirici etkisi olduğu görülmüştür. Aynı ekstre farelerde 100 ve 300 mg/kg lık dozlarda diüretik etki göstermektedir 14. Nane yaprağının % 80 lik etanollü ekstresi, farelerde antinosiseptif etki göstermektedir. Nane ekstresi 200 mg/kg veya 400 mg/kg dozlarda oral yoldan uygulandığında, asetik asit ile indüklenen 42

51 kıvranma önemli ölçüde azalmaktadır. Sıcak plaka testinde termal stimülasyonda aynı zamanda, 400 mg/kg dozda nane yaprağı ekstresi intraperitonal uygulamadan 45 ve 60 dakika sonra farelerin tepki süresi önemli ölçüde artırmıştır 14. Mentha piperita ve Mentha spicata nın farklı fenol bileşikleri içeren çaylarının demir metabolizması üzerine etkisi incelenmiştir. Bu bitkiler, Türkiye de Isparta şehrinin farklı alanlarında üretilmiştir g ağırlığında 48 adet erkek Wistar Albino sıçan kullanılmış, hayvanların 12 şer adet olmak üzere dört gruba ayrıldığı bu çalışmada 1.gruptaki sıçanlara (kontrol grubu) hiçbir bitkisel çay verilmemiş, 2.gruptaki sıçanlara 20 g/l dozda M. piperita çayı, 3.gruptaki sıçanlara 20 g/l M. spicata çayı, 4.gruptaki sıçanlara ise 40 g/l M. spicata bitkisel çayı günlük hazırlanarak ve içme suyu gibi 30 gün boyunca devamlı verilmiştir. M. piperita çayının serum demir ve ferritin düzeylerinde bir azalmaya ve UIBC(unsaturated iron-binding capacity; doymamış demir bağlama kapasitesi) de artışa neden olduğu görülmüştür. M.spicata çayının serum demir, ferritin düzeyleri ve UIBC de önemli bir değişikliğe neden olduğu görülmüştür. Bitkisel çayların Fe emilimini inhibe ettiği ve M. spicata çayından kaynaklanan inhibisyonun doza bağımlı olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, bu çayların özellikle çocuklar ve anemik hastalar da içildiğinde dikkat edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır 35. Atta ve arkadaşları tarafından, Mısır da yetişen 6 adet tıbbi bitki ekstresinin (200 ve 400 mg/kg) aktivitesi ve izole tavşan duodenum motilitesi üzerindeki ishal önleyici etkileri araştırılmıştır. Oral olarak alınan hint yağı kaynaklı ishale karşı, 200 mg/kg dozunda Mentha microphylla, Convolvulus arvensis, Conyza linifolia, Conyza dioscoridis, Alhagi maurorum ve Zygophyllum album metanol ekstreleri verilmesi ile önemli bir ishal önleyici etki test edilmiştir. Mentha microphylla, Conyza linifolia, Conyza dioscoridis, Alhagi maurorum ve Zygophyllum album u 400 mg/kg 43

52 dozunda önemli bir ishal önleyici etki gösterirken, Convolvulus arvensis ile ishal önleyici etki görülmemiştir. Mentha microphylla, Conyza dioscoridis, Zygophyllum album ve Convolvulus arvensis metanol ekstresi doza ( mg/ml) bağımlı olarak tavşan duodenum düz kasında gevşemeye neden olmuştur. Alhagi maurorum ve Conyza linifolia 0.4 ve 1.6 mg/ml arasındaki konsantrasyonları kasılma gücünü arttırmıştır. Daha yüksek konsantrasyonlar (> 3.2 mg/ml) hızlı bir depresan etkiye neden olmuştur. Alhagi maurorum (yüksek doz) ve Zygophyllum album un depresan etkisi, kalsiyum kanalı bloke edici etkisi nedeniyle oluşmaktadır. Mentha microphylla hint yağı kaynaklı ishale karşı ishal önleyici etkisi barsak motilitesi üzerinde önemli inhibitör etki ile açıklanmaktadır. Mevcut veriler, test edilen bitkilerin bazı geleneksel kullanımını doğrulamıştır 36. Ammon ve arkadaşları; Iberogast (STW 5) intestinal düz kas üzerinde spazmolitik ve tonik etkisini değerlendirmişlerdir. STW 5 fonksiyonel dispepsi ve irritabl barsak sendromu tedavisinde etkili 9 şifalı bitki özünün standart bir kombinasyonudur. STW 5, Iberis amara taze bitki ekstresi ve diğer sekiz bitki ekstresinin birarada tek ekstresi (Menthae piperitae folium, Matricariae flos ve Liquiritiae gibi) veya STW 7 (I. amara ekstresi olmadan STW 5) asetilkolin veya histamin stimülasyon ile kobay ileum bağırsak düz kas kasılmasına olası etkileri ölçülmüştür. Ekstrede çözücü olarak etanol, kontrol ve karşılaştırma için papaverin kullanılmıştır. 2.5 ve 10 ml/l aralığında STW 5 ve STW 7 asetilkolin bağlı kasılmada konsantrasyona bağlı önemli inhibisyon göstermiştir. Bu durum 10 ve 20 mg/l papaverin etkisi ile karşılaştırılabilir düzeydedir. I. amara çıkarıldığında hiçbir inhibitör etki görülmemiştir. STW 5 ile asetilkolin ve histamin kaynaklı kobay ileum kasılması azalmıştır. Bu aynı zamanda Menthae piperitae folium, Matricariae flos ve L. radix ekstreleri için doğrulanmıştır ancak I. amara çıkarıldığında, hiçbir spazmolitik etki görülmemiş; aksine, bu atonik ileal segmentte bazal dinlenme tonu ve daralma artmıştır. Deneylerin ikinci serisinde, STW 5 bazı bileşenlerinin gevşetici etkisi, izole edilmiş kobay 44

53 ileum üzerindeki asetilkolinin yol açtığı büzülmenin düzeltildiği spazmolitik etkiye katkıda bulunduğu düşünülmektedir. Yine I. amara inhibitör etkisi görülmemiştir. STW 5 etkisi aynı zamanda duodenum, jejunum, ileum ve kolon olmak üzere sıçan mide-bağırsak sisteminin çeşitli segmentlerinde test edilmiştir. STW 5 ile bağırsak tüm segmentlerinde asetilkolin için EC 50 önemli oranda artmıştır. Bu veriler bağırsak kası için gösterilen çift eylem ilkesi doğrultusunda çift eylem ilkesinin bir bölgeye özgü biçimi olarak görülebilmektedir. Bu nedenle, farmakolojik kanıt çift etkili prensibi göstermekte ve en azından fonksiyonel dispepsi ve irritabl barsak sendromunda hipotonik ve spastik dismotilite semptomlarda STW 5 ile klinik olarak gözlenen terapötik etkinlik kısmen açıklanabilmektedir 37. Çeşitli mantar patojenlerinin sıklığı son birkaç yılda önemli ölçüde artmıştır. Candida spp. bu patojenlerin en yaygın olanlarıdır. Bu enfeksiyonlar genellikle, şiddeti hızla ilerleyen, tanısı zor ve tedaviye dirençli enfeksiyonlardır. Mantar enfeksiyonu çok sayıda antifungal merhem, boya, losyon ve toz ile tedaviye karşın terapötik bir sorun olmaya devam etmektedir. Bu amaçla Yiğit ve arkadaşları tarafından Türkiye'deki bazı geleneksel tıbbi bitkilerden; Mentha longifolia dahil olmak üzere Mentha piperita, Prongos ferulaceae, Galium verum, Salvia limbata, Artemisia austriaca, Plantago lanceolata ve Urtica dioica seçilerek bu bitkilerin metanol ve kloroform ekstrelerinin in vitro olarak antikandidal aktiviteleri değerlendirilmiştir. Bitkilerin kloroform ekstreleri ve metanol ekstreleri Candida spp. standart suşlarına karşı klinik olarak hem iyi bir aktivite sergilemekte hem de inhibitör etki göstermektedir. Test edilen bitkiler içerisinde M. longifolia, P. lanceolata ve A.austriaca nın, C. tropicalis ve C. albicans a karşı aktivite gösterdiği ve en yüksek antikandidal aktivitenin M. piperita ile C. albicans a karşı 1 MIK değeri ile sağlandığı tespit edilmiştir

54 Barbalho ve arkadaşları, M. piperita sulu ekstresi ve çayının Wistar sıçanları plazma lipitleri üzerine etkisini incelemişlerdir. Hayvanlar kontrol grubu (CG) ve dört tedavi grubuna ayrılmıştır. Sırasıyla TG1 ve TG2 ticari rat yemi ile beslenirken çay ve meyve suyu ile TG3 ve TG4 takviye yağ diyeti ile beslenirken (hidrojene soya yağı) çay ve meyve suyu ile tedavi edilmiştir. Hem çay hem meyve suyu 30 gün süre ile günde iki kez intragastrik gavaj yoluyla verilmiştir. TG2 ve TG4 hayvanların triaçilgliserol ve HDL-c seviyeleri artış önemli derecede azalmıştır. TG1 ve TG2 hayvanlar düşük kolesterol değerleri göstermiştir. LDL-c seviyeleri CG de artmış fakat tedavi gruplarında azalmıştır. TG1, TG2 ve TG4 hayvanlar da gıda alımı ve kilo alımının yüzdesi önemli ölçüde azalma göstermiştir. TG3 gıda alımı artmış ancak kilo yüzdesi artmamıştır 39. Araştırmada merkezi sinir sistemi (MSS) esas alınmak suretiyle Mentha türleri (M. aquatica, M. longifolia, M. pulegium, M. suaveolens ve M. piperita) seçilmiştir. Metanolik bitki ekstresinin PC12 hücre hattında, antioksidan özellikleri (ABTS ve X / XO yöntemleri ile) ve nörokimyasal faaliyetlerde hidrojen peroksit ile indüklenen toksisiteye karşı koruyucu etkileri açısından test edilmiştir. Mentha piperita ve Mentha aquatica nın oksidatif strese karşı korunmak için sıçan feokromositoma hücrelerini (PC12) önemli (p<0.05) oranda ürettiği görülmüştür. Tüm bitkilerin antioksidan ve MAO-A inhibitör etki gösterdiği ancak M. piperita nın ve M. aquatica nın GABAA reseptör testi için yüksek afinite gösterdiği, MSS üzerinde etkilerinin olabileceği görülmüştür 40. Geleneksel tıpta ishal ve bağırsak spazmı endikasyonları büyük bir önem taşır. Shah ve arkadaşları Mentha longifolia nın hiperaktif barsak bozukluklarında (diyare ve spazm) farmakolojik olarak tıbbi kullanımını değerlendirmişlerdir. Hint yağı ile indüklenen bir diyare modeli kullanılmış ve mg / kg 'lık dozlarda Mentha longifolia ekstresi, hint yağının neden olduğu diyareye karşı spazmolitik aktivite göstererek 46

55 loperamid ile benzer % oranında koruma sağlamıştır. Bağırsak motilitesi üzerindeki olası inhibitör etkisini görmek için, M.longifolia üzerinde in vitro deneylerde çalışılmıştır. Veriler, Mentha longifolia ekstresinin farelerde hintyağı kaynaklı diyare ya da elektrolit akışı üzerinde, Loperamid ve Verapamile benzer bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir 41. Mentha haplocalyx, geleneksel doğu tıbbında yaygın olarak kullanılan ve çeşitli farmakolojik özellikleri bilinen bir bitkidir. Young Lee ve arkadaşları tarafından yapılan bu çalışmada, Mentha haplocalyx ın etanollü ekstresi (MH), ovalbumin (OVA) ile indüklenmiş fare modelinde havayolu inflamasyonunun düzenlenmesi yoluyla alerjik astım hastalığına karşı etkili olup olmadığı araştırılmıştır. Mentha haplocalyx bitkisinin kurutulmuş üst kısımlarının etanol ekstresi kullanılmıştır. MH tedavisinde immünoglobülin (Ig) E ve T, IL-4 ve IL-5 de önemli artışlar bronkoalveoler lavaj sıvısı (BALF) ve akciğer dokusunda sitokinleri inhibe etmiştir. MH ile tedavi edilen farelerde OVA bağlı grupta etkili infiltrasyon ile karşılaştırıldığında havayolu inflamatuar hücre infiltrasyonunun hafiflediği görülmektedir. Bu veriler lökosit sayısında azalma sonucu, sitokin seviyelerinin azalmış olduğunu göstermiştir. Ayrıca, MH tedavisi ile BAL sıvısında reaktif oksijen türlerinin (ROS) üretiminin azaldığı gözlenmiştir. Sonuçlar, MH nin astım modelinde akciğer iltihabını önleyici bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir 42. Gıda işleme ve sağlık sektörlerinde gıda ve yüzey kirlenmesine neden mikrobiyal biyofilm giderek daha sorunlu hale gelmiştir. Bunların oluşumu yaygın, tedavisi zor ve tekrarlayan enfeksiyonları artırmaktadır. Gelişmekte olan hızlı direnci nedeniyle, geleneksel kontrol yöntemleri etkisiz hale gelmektedir. Bu çalışmada, ticari bitki ekstrelerinin in vitro mikrobiyal biyofilm inhibitör etkileri incelenmiştir. Sekiz bitki ekstresinin Pseudomonas aeruginosa ve Candida albicans klinik ve referans suşlarına karşı mikrobiyal biyofilm gelişimine inhibitör etkileri araştırılmıştır. Antimikrobiyal aktivitesi minimum önleyici konsantrasyon deneyi 47

56 kullanılarak planktonik formları üzerinde araştırılmıştır. Ekstrelerden iki mikroorganizmaya karşı en yüksek antimikrobiyal aktivite Mentha piperita, Echinacea angustifolia ve Rosmarinus officinalis de görülmüştür. Mentha piperita her iki patojene karşı antibiofilm faaliyet gösteren tek bitki ekstresi olmuştur 43. Bitki zararlıları ve tıbbi hastalıklara karşı bitkisel kaynaklı ürünlerin değerlendirilmesi çalışmaları kapsamında; şifalı bitkiler böcek, akar, nematod, bakteri, mantar ve virüsler tarafından düzenli olarak saldırıya uğramaktadırlar. Hindistan'da şifalı bitkilere, saldıran Holmes akarlarına; Oxalis corniculata üzerine Petrobia harti; Ashwagandha üzerine Tetranychus macfarlanei Baker; Mentha spicata üzerine Brevipalpus californicus ve Adhatoda vasica Nees üzerine konan Bipolaris euphorbiae Mohanasundaram a karşı Mentha arvensis DC var. piperascens % 5 lik sulu ekstresini içeren spreyler sıkıldığında % 100 ölüm sağlanmıştır

57 Mentha Uçucu Yağının Biyolojik Aktivitesi Mentha uçucu yağı ile ilgili biyolojik aktivite çalışmaları, sırasıyla alt başlıklar halinde verilmiştir Analjezik Aktivite Nane uçucu yağı, ağrı başlangıcında topikal uygulandığında bileşimindeki mentol sayesinde ağrıyı gidermektedir 15. Samojlik ve arkadaşları, Mentha piperita uçucu yağının farelerde pentobarbitona bağlı uyku zamanında, kodeinin analjezik etkisi ve midazolamın neden olduğu motor koordinasyon bozukluğuna karşı akut ve kronik etkisini incelemişlerdir. Uçucu yağın kimyasal bileşimi GC-MS ile belirlenmiştir. Farelere 0.1 ile 0.2 ml/kg dozda piperiton oksit (PO) uygulanmıştır. Kodeinin analjezik etkisi PO akut alımı ile değişmezken, kronik PO alımı (her iki dozda) ile kodeinin analjezik etkisinde anlamlı azalma görülmüştür. Pentobarbitona bağlı uyku süresi aynı dozda akut PO alımı ile önemli ölçüde kısalmışken, daha yüksek dozda kronik PO ile önemli derecede uzamıştır. Midazolam etkisi PO akut alımı ile değişmezken, yüksek dozda kronik PO alımı ile gelişmiş ve önemli ölçüde uzamıştır Antimaya Aktivite Tyagi ve arkadaşları Mentha yağı ve buharının 8 gıdada maya bozulmasına karşı antimaya aktivitesini in vitro ve in vivo olarak incelemişlerdir. Disk difüzyon yönteminde, uçuculuk ve mikro dilüsyon yöntemleri kullanılmıştır. Sırasıyla minimum inhibitör konsantrasyon (MİK) ve mantar öldürücü konsantrasyonu (MFC) mg/ml arasında değişmektedir. Mentha yağı antimantar etkinliği tek başına ve 49

58 kombinasyon halinde termal tedaviden başka, karışık meyve sularında değerlendirilmiştir. İlginç bir şekilde, Mentha yağının S. cerevisiae ye karşı in vitro ve in vivo değerlendirmelerinde MİK değerleri aynı olmuştur. Gaz kromatografisi-kütle spektrometresi (GC-MS) ile Mentha yağı kimyasal karakterizasyonunda baskın bileşiklerin cis-menton (%27.43), mentol (% 24.3), limonen (%5.84), mentofuran (%4.44) ve isomentol (%3.21) transmenton (%9.23) olduğu ortaya çıkmıştır. Karışık meyve sularında Mentha yağının anti-mantar faaliyetleri gıda muhafazasında bu uçucu yağın güvenli uygulanabilirliğini güçlendirmektedir Antimikrobiyal Aktivite Bu çalışmada Origanum onites, Mentha piperita, Juniperus exelsa, Chrysanthemum indicum, Lavandula hybrida, Rosa damascena, Echinophora tenuifolia ve Foeniculum vulgare den elde edilen uçucu yağların kimyasal içeriği ve antimikrobiyal özellikleri incelenmiştir. Bu sekiz aromatik ekstrenin in vitro antibakteriyel aktivitesi ve bunların in vitro antimikrobiyal faaliyetleri disk difüzyon testi ile NCCLS kriterlerine göre değerlendirilerek belirlenmiştir. Escherichia coli (ATTC 25922), Staphylococcus aureus (ATCC 25923) ve Pseudomonas aeruginosa (ATTC 27853) standart test bakteri suşları olarak kullanılmıştır. Origanum onites in bütün test bakterilerine karşı antimikrobiyal etkinliği kaydedilmiş ve Staphylococcus aureus a karşı güçlü antimikrobiyal etkinlik gösterdiği görülmüştür. Rosa damascena, Mentha piperita ve Lavandula hybrida nın sadece Staphylococcus aureus için antimikrobiyal aktivitesi kaydedilmiştir. Juniperus exelsa ve Chrysanthemum indicum hem Staphylococcus aureus hem de Escherichia coli ye karşı antibakteriyel faaliyet göstermiştir. Mentha piperita içinde antimikrobiyal etkisi olmayan menton ve mentol olduğu bulunmuştur. Bu nedenle, menton ve mentol karışım halinde etkili olması nedeniyle önerilmektedir. Sonuçlar uçucu yağların antimikrobiyal olarak kullanılma potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir

59 Pandey ve arkadaşları, insan patojenik etkili mantarlara karşı Mentha spicata ve Taxodium distichum bitkilerinin uçucu yağlarının antifungal etkinliğini test etmişlerdir. Bu nedenle antifungal aktivite için özellikle kasık bölgesindeki patojenik mantarlar Epidermophyton floccosum ile kafa derisi saçkıran patojenleri ve ciltteki patojenik mantarlar Microsporum gypseum ve Microsporum nanum a karşı T. distichum ve Mentha spicata yaprakları kullanılmıştır. Yağların etkinliği sentetik antifungal ilaçlar olan Myconazole ve Ketaconazole ile karşılaştırıldığında, test edilen bu uçucu yağların daha etkili olduğu bulunmuştur. Bu çalışma M. spicata yağının, insan patojenik mantarların neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde güçlü bir antifungal ajan olarak kullanılabileceğini göstermektedir 48. Oumzil ve arkadaşları, Mentha suaveolens uçucu yağının antimikrobiyal ve antifungal aktivitesini değerlendirmişlerdir. Mentha ve alttürlerinin uçucu yağında farklı miktarlarda bulunan bileşiklerin mantarlara ve Gram-pozitif ile Gram-negatif bakteriler dahil olmak üzere 19 mikroorganizmaya karşı antimikrobiyal aktivitesi test edilmiştir. Pulegon ile zengin esansiyel yağ 0.69 ve 2.77 ppm arasında değişen MİK değeri ile test edilen tüm mikroorganizmaları inhibe etmektedir. M. suaveolens uçucu yağının ana bileşenlerinin kimyasal yapısının önemini incelemek için yapıdaki aromatik bileşiklerin mikroorganizmalara karşı antimikrobiyal aktivitesi test edilmiştir 49. Bu çalışmada, bitkilerin antimikrobiyal aktivitelerini belirlemek için kullanılan metodlar ve bitkilerin türleri ile bitkilerin içeriğinin bu metotların belirlenmesinde nasıl bir rol oynadığı araştırılmıştır. Bitkilerin antimikrobiyal aktivitelerinin belirlenmesinde uçucu yağ veya ekstreleri kullanılmaktadır. Bitkilerin antimikrobiyal aktiviteleri disk difüzyon veya dilüsyon testleri yapılarak belirlenmektedir. Bitki uçucu yağ ve ekstrelerinin kimyasal bileşenlerinin anlaşılması için ekstraksiyon ve yapı tayin 51

60 yöntemleri kullanılmaktadır. Antimikrobiyal aktivite gösteren bitkiler gıdalarda koruyucu madde, tıbbi amaçlı, antihelmintik, antifungal olarak ve bitki zararlıları ile yabancı otlara karşı mücadelede kullanılmaktadır. Çay, baharat ve tedavi amaçlı olarak kullanılan bitkilerden elde edilen uçucu yağlarda, mikroorganizma türlerine göre farklı antimikrobiyal aktivite gözlenmektedir. Test edilen uçucu yağın konsantrasyon miktarı da antimikrobiyal aktivite üzerinde etkili olmaktadır. Antimikrobiyal etkinin, uçucu yağ taşıyan bitkinin ekolojik şartlarına, plantasyon veya doğal form olmasına bağlı olarak değiştiğini söylemek mümkündür. Fakat daha detaylı ve özellikle uçucu yağ bileşenlerinin veya ana gruplarının saf olarak elde edilerek mikroorganizmalar üzerinde test edilmesi ile elde edilecek sonuçlar daha da aydınlatıcı olmaktadır. Türkiye mevcut bitkisel çeşitliliği yönünden oldukça dikkate değer zengin bir floraya sahiptir. Ülkemizin mevcut bitki potansiyelinin, çeşitli endüstri sahalarında kullanımı, dünyada yapılan çalışmalar genel olarak değerlendirildiğinde çok önemli olabileceği görülebilmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de son yıllarda doğal zenginliklerin yavaş yavaş tükenmesi ve ekonomik olarak girilen çıkmazlar, doğal ürünlerin çok amaçlı kullanılmalarını zorunlu kılmıştır 50. Sokovic ve arkadaşları tarafından M. piperita L. uçucu yağı ve mentol ün in vivo olarak toksikolojik ve antifungal aktivite değerlendirilmesi 2 aylık erkek Wistar sıçanlar da deneysel olarak yapılmıştır. Esansiyel yağı ve mentol ün ticari preparat bifonazol % 1 lik çözeltisine karşı terapötik etkinliği karşılaştırılmıştır. 36 günlük gözlem süresi sırasında, yağ ile tedavi edilen hayvanlar tamamen tedavi edilmiştir. Sonuç olarak, M. piperita esansiyel yağı ve mentol için in vivo olarak çok iyi antifungal etki gösterdiği söylenebilmektedir. Bu bileşikler dermatomycetes ile enfekte hastaların tedavisi için olası seçeneklerden biri olabilmektedir

61 Thymus vulgaris, Thymus tosevii, Mentha spicata ve Mentha piperita uçucu yağı ve bunların bileşenlerinin gıda zehirlenmesi, bitki, hayvan ve insan patojenlerine karşı potansiyel antifungal etkileri araştırılmıştır. Uçucu yağlar kurutulmuş bitkisel materyalden hidrodistilasyon ile elde edilmiştir. Bunların bileşimi GC-MS ile belirlenmiştir. Elde edilen MIK ve MFC değerleri, yağlar ve onların bileşenlerinin seyreltme deneyleri ile belirlenmiştir. Timol (% 48.9) ve p- simen (%19.0), T. vulgaris in ana bileşikleri iken T. tosevii nin karvakrol (% 12.8), α-terpenil asetat (% 12.3), cis-myrtanol (% 11.2) ve timol (% 10,4 ) içerdiği bulunmuştur. Thymus türlerinin her ikisi de çok güçlü antifungal aktivite göstermiştir. M. spicata yağı karvon (% 69.5) ve menton (% 21.9) içermekte iken M. piperita yağının ana bileşenleri olarak mentol (% 37.4), mentil asetat (% 17.4) ve menton (% 12.7) olduğu görülmüştür. Mentha sp., Thymus türlerinden düşük antifungal aktivite göstermiştir. Fungisit aktivite, ticari olarak kullanılan bifonazol ile karşılaştırıldığında, incelenen yağlar ve bileşenleri daha düşük antifungal aktiviteye sahiptir. Thymus ve Mentha türlerinin uçucu yağlarının antifungal potansiyele sahip, doğal koruyucu ve mantar ilaçları olarak kullanılabilir olduğu sonucuna varılmıştır 52. Çalışmada M. longifolia ve M. viridis yapraklarından elde edilen uçucu yağların kimyasal bileşiminin gaz kromatografisi/alev iyonizasyon yöntemi [GC-FID] ve gaz kromatografisi/kütle spektrometresi [GC-MS] yöntemiyle tespiti ile antioksidan (1,1-difenil-2-pikrilhidrazil serbest radikal (DPPH) ve 2,2-azinobis-3-etilbenzotiazolin-6-sülfonat [ABTS] testleri) ve antimikrobiyal(gram-pozitif ve Gram-negatif bakteri, mantar ve maya) aktivitesinin araştırılması amaçlanmıştır. M. longifolia GC-MS ile analizinde; önemli bileşenleri olarak pulegon (%54.41) ve izomenton (%12.02), 1,8-sineol (%7.41), borneol (%6.85) ve piperitenon oksit (%3.19) içerdiği bulunmuştur. M. viridis; karvon (%50.47), 1,8-sineol (%9.14) ve limonen (%4.87) bakımından zengindir. Test edilen 2 uçucu yağ ile en 53

62 yüksek antimikrobiyal aktivite Listeria monocytogenes ve Klebsiella pneumoniae bakterisine karşı sağlanmıştır. Güçlü bir aktivite de mantar ve mayalara karşı gözlenmiştir 53. Ertürk ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada ticari olarak satılan kekik ve nane uçucu yağlarının, klinik önem taşıyan bakteriler ve maya kökenleri üzerine olan antimikrobiyal etkilerinin karşılaştırmalı olarak araştırılması amaçlanmıştır. Kekik ve nane uçucu yağlarının 21 bakteri ve 7 maya kökeni üzerindeki antimikrobiyal etkinliği, disk difüzyon yöntemi kullanılarak test edilmiş ve araştırmanın verileri istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Kekik yağı, Pseudomonas aeruginosa hariç test edilen mikroorganizmalara karşı güçlü antimikrobiyal etkinlik göstermiştir. Nane yağı, test edilen birçok mikroorganizmaya karşı kekik yağından daha az antimikrobiyal etkinlik göstermiştir. Her iki yağ çalışmada kullanılan funguslara karşı oldukça etkili olmuştur. Kekik uçucu yağı, nane yağına göre daha güçlü antimikrobiyal etkinliğe sahiptir. Çalışmada kullanılan ticari kekik ve nane uçucu yağlarına karşı en hassas mikroorganizmaların Candida türleri olduğu görülmektedir. Araştırılan bu yağların tek bir antimikrobiyal ajanın yetersiz kaldığı durumlarda tamamlayıcı topikal tedavi amaçlı kullanılabileceği sonucuna varılmıştır 54. Diğer bir çalışmada; gaz kromatografisi ve kütle spektrometresi (GC-MS) yoluyla Mentha spicata ve Mentha pulegium türlerinin hidrodistilasyon ile elde edilen uçucu yağlarının analizi ve bileşimi araştırılmıştır. Buna ek olarak, bazı patojen bakterilere karşı antagonistik aktivitesi incelenmiştir. Mentha spicata yaprak uçucu yağında % oranında 57 bileşikten 44 ü aydınlatılmıştır. Ana bileşik (%59.40 karvon), diğer bileşenler ise limonen (%6.12), 1,8-sineol, germakren-d (%04.66), β- karyofilen (%2.969), β-burbonen (%2.796), α-terpinol (%1.986) ve terpinen-4-ol (%1.120) olarak tespit edilmiştir. Mentha pulegium uçucu 54

63 yağının toplam uçucu yağ kütlesinin % sini teşkil eden 43 bileşikden 29 u aydınlatılmıştır. Önemli bileşiği pulegon (%38.815) dur. Diğer bileşikler ise menton (%19.240), piperitenone (%16.528), piperiton (%6.348), isomenthone (%6.096) ve limonen (%4.293) olarak tespit edilmiştir. Ayrıca, patojen bakterilere karşı antagonistik aktivite için iki temel yağ incelenmiş ve Streptococcus pyogenes e karşı gözlenen aktivite dışında kayda değer bir faaliyet olmadığı ortaya koyulmuştur. Bu büyüme inhibisyonu seyreltilmemiş uçucu yağlar ile elde edilmiştir 55. Ouazzou ve arkadaşları tarafından Mentha pulegium L., Juniperus phoenicea L. ve Cyperus longus L. uçucu yağlarının kimyasal bileşimi ve antimikrobiyal aktivitesi değerlendirilmiştir. Bu türlerin bileşimi GC/MS ile analiz edilmiş ve 84 bileşik tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, en iyi bakteriostatik ve bakterisidal etkiyi gösteren sırasıyla M.pulegium bunu J.phoenicea ve C.longus uçucu yağları izlemiştir. Antimikrobiyal aktivite çalışmaları değerlendirildiğinde en etkili M. pulegium bulunmuştur 23. Bu çalışma Teixeira ve arkadaşları tarafından, Mentha pulegium uçucu yağı, su (sıcak ve soğuk) ve etanol ekstraktlarının kimyasal bileşimi ile in vitro antioksidan ve antimikrobiyal aktivitelerini belirlemek için yapılmıştır. Uçucu yağda ana bileşenler olarak bulunan sırasıyla menton uçucu yağın %35.9 unu, pulegon % 23.2 sini ve neomentol % 9.2 sini oluşturmaktadır. Sıcak su ekstresi yüksek antioksidan aktivitesi ve fenol içeriği göstermektedir. Buna karşılık, ekstreler patojenik bakterilerin gıda kaynaklı bozulma ve gelişimini inhibe etmek için çok etkili değildir, ama uçucu yağ yedi bakteriyal suşun tamamına karşı antibakteriyel aktivite göstermektedir. Sonuç olarak, M. pulegium esansiyel yağı gıda endüstrisinde kimyasal katkı olarak büyük bir alternatif potansiyele sahiptir

64 Pandey ve arkadaşları aromatik bitkilerden elde edilen uçucu yağların Erwinia herbicola (Lohnis) ve Pseudomonas putida (Kris Hamilton) ya karşı in vitro olarak antibakteriyel aktivitelerini değerlendirmişlerdir. Hindistanın Gorakhpur bölümündeki 53 aromatik bitkiden elde edilen uçucu yağların birkaç hasat sonrası meyve ve sebze hastalıklarına neden olan Erwinia herbicola ve Pseudomonas putida olmak üzere iki fitopatojenik bakteriye karşı in vitro antibakteriyel faaliyetleri test edilmiştir. 53 adet aromatik bitkiden, Chenopodium ambrosioides, Citrus aurantium, Clausena pentaphylla, Hyptis suaveolens, Lippia alba, Mentha arvensis, Ocimum kutsal ve Vitex negundo olmak üzere elde edilen 8 adet yağın test edilen bakteri büyümesini inhibe ettiği görülmüştür. Bu yağların Minumum İnhibitör Konsantrasyon ve Minimum Bakterisidal Konsantrasyon (MİK ve MBK) değerlerinin belirlenmesi ile E. herbicola ve P. putida ya karşı en düşük MİK ve MBK değerleri ile Chenopodium yağının yüksek aktivitede olduğu ancak E. herbicola için MİK ve MBK değerlerinin önerilen analiz aralığı içinde etkili olmadığı görülmüştür. Meyve ve sebze hasat sonrası antibakteriyel hastalıkların yönetimi için Chenopodium ambrosioides uçucu yağının güvenli olduğu sonucuna varılmıştır 57. Farklı mide hastalıkları ve solunum yolu iltihaplarında halk ilacı olarak kullanılan Mentha cervina nın geleneksel kullanımını doğrulamak amacıyla, antimikrobiyal aktivitesi 23 bakteri suşuna karşı test edilmiştir. Test sonuçları Escherichia coli ve Acinetobacter baumanni ye karşı en etkili antibakteriyel aktiviteye sahip olduğunu göstermiştir 58. Silva ve arkadaşları, Foeniculum vulgare, Zingiber officinale, Mentha piperita ve Thymus vulgaris uçucu yağlarının Aspergillus flavus ve A. parasiticus a karşı antifungal aktivitelerini değerlendirmişlerdir. Uçucu yağların değişik konsantrasyonlarının etkisi katı ortam difüzyon testi ile belirlenmiştir. Katı ortam difüzyon testi ile belirlenen konsantrasyonlarda uçucu yağlarda beşinci, yedinci ve dokuzuncu günde misel çapı ve spor 56

65 oluşumu tespit edilmiştir. Bu çalışma incelenen dört temel yağın antifungal etkili olduğunu göstermiştir Antioksidan Aktivite Serbest oksijen radikallerinin öncelikle kanser, miyokard enfarktüsü ve enflamatuvar hastalıklar gibi pek çok hastalığa neden olduğu günümüzde ortaya konulmuş ve doğal antioksidanların günlük diyette kullanımının proflaktik etki göstererek bu hastalıkların oluşum riskini azalttığı gösterilmiştir. Uçucu yağların bileşiminde yer alan terpenik bileşiklerin, potansiyel antioksidan aktiviteye sahip oldukları bilinmektedir 5. Çalışmada Türkiye florasında yer alan ve halkın günlük diyetlerinde, sıklıkla aperatif ve karminatif amaçlı kullanılan şeklinde, yer verdiği Mentha x piperita L., Mentha pulegium L., M. longifolia L. subsp. longifolia ve M. longifolia L. subsp. typhoides örneklerinin, uçucu yağ miktar ve bileşimlerinin belirlenmesi ve elde edilen uçucu yağların spektrofotometrik fosfomolibden yöntemi ile karşılaştırmalı antioksidan kapasitelerinin ortaya konması amaçlanmıştır. In vitro antioksidan aktiviteye yönelik bu çalışmada, Türkiye de doğal yayılış gösteren bazı Mentha türlerinden elde edilen uçucu yağların, bileşimleri ve bu uçucu yağlara ait antioksidan kapasite sonuçlarının, morfolojik ve kimyasal benzerliklerle uyumlu olduğu sonucuna varılmıştır 5. Mata ve arkadaşları tarafından, Portekiz de yabani olarak yetişen ve baharat olarak kullanılan rezene (Foeniculum vulgare), nane (Mentha spicata), yarpuz (Mentha pulegium), biberiye (Rosmarinus officinalis) ve yabani kekik (Thymus serpyllum) bitkilerinin uçucu yağlarının, etanol ve kaynar su ekstraktlarının antiasetilkolinesteraz inhibitör kapasitesi ve antioksidan aktivitesi değerlendirilmiştir. M. spicata, T. serpyllum ve F. vulgare etanol ekstrelerinin sırasıyla IC 50 = 36.9 ± 0.1, 57

66 41.2 ± 0.1 ve 68.7 ± 0.1 lg 1 ml değerleri ile en yüksek antioksidan aktivite tespit edilmiştir. AChE inhibisyon uçucu yağ fraksiyonunda daha yüksek bulunmuştur. En yüksek aktiviteyi IC 50 = 69.8 ± 0.1 lg 1 ml ile R. officinalis göstermiştir 60. Bu çalışmada, Mentha longifolia ssp. longifolia dan elde edilen uçucu yağ ve metanol ekstresinin antimikrobiyal ve antioksidan aktiviteleri değerlendirilmiştir. Uçucu yağ ve metanollü ekstre test edilen 30 mikroorganizmaya karşı güçlü antimikrobiyal aktivite göstermiştir. Buna karşılık serbest radikal 1,1-difenil 2-pikrilhidrazil (DPPH) ve β- karoten/linoleik asit sistemleri inhibisyonu kullanılan antioksidan aktivite deneyinde metanol ekstresine karşı uçucu yağ daha iyi aktivite göstermiştir. Yağın GC-MS analizi sonucu majör bileşenler olarak, cispiperiton epoksit, pulegon ve piperitenone oksit teşhis edilmiştir. Bu çalışma M. longifolia ssp. longifolia nın antimikrobiyal ve antioksidan özelliklere sahip olan bileşikler içerdiğini göstermiştir 61. İnan ve arkadaşları tarafından Nane (Mentha spicata L.), defne (Laurus nobilis L.) ve mersin yaprağı (Myrtus communis L.) uçucu yağları ile nar çekirdeği, haşhaş, üzüm ve keten tohumunun antioksidan etkileri araştırılmıştır. Nar, haşhaş, keten tohumu ve üzüm çekirdeği yağları Türkiye'de piyasadan satın alınmıştır. 6 hafta boyunca bir kurutma fırınında (60 o C de) saklanan % 0.01 ve % 0.05 seviyesinde uçucu yağların peroksit değeri, serbest asitlik değeri ve viskozite değişimleri analiz edilmiştir. % 0.01 ve % 0.05 seviyelerinde uçucu yağlar nar çekirdeği, haşhaş, üzüm, keten tohumu yağları içine ilave edilmiş ve karışımları 60 C de muhafaza edilmiştir. Uçucu yağların konsantrasyonları kontrol numuneleri ile karşılaştırıldığında viskozitenin azaldığı tespit edilmiştir. Diğer yandan, deneme süresi boyunca peroksit ve asidite değerlerinde önemli bir artış gözlenmiştir. 6 hafta boyunca karanlıkta 60 C de muhafaza edilen tüm uçucu yağlar (haşhaş yağı hariç) antioksidan etki göstermiştir. Polifenoller 58

67 ve ana sekonder metabolitler doğal antioksidan özellikleri sayesinde, uçucu yağlar, aromatik ve tıbbi bitkiler için antioksidan kaynağıdır. Sonuç olarak, esansiyel yağların kullanımında oksidatif kararlılığın artması yemeklik yağların viskozite değerlerine bağlanmıştır 62. Sarıkürkçü ve arkadaşları, Mentha pulegium un kimyasal bileşimi ve uçucu yağ metanol ekstresinin antioksidan aktivitesini incelemişlerdir. Yağ analizi, gaz kromatografisi (GC) ve gaz kromatografisikütle spektrometresi (GC-MS) ile yağın %98.88 ini temsil eden 22 bileşenin belirlenmesi ile sonuçlanmıştır. Pulegon (%71.47) ve menton (%7.67) yağın en önemli bileşenidir. Uçucu yağ, DPPH (1,1-difenil-2-pikrilhidrazil) sistem de zayıf aktivite göstermiştir (% 0.92). İkinci aşamada ise, ekstraktın inhibisyon kapasitesi % olarak ölçülmüştür. Metanol ekstresi, uçucu yağ ile karşılaştırıldığında enerji azaltılması durumunda, tekrar güçlü radikal redüktör görevi görmektedir Antispazmodik Aktivite Nane yağı farklı şartlarda istemsiz düz kas kasılmalarını azaltarak, spazmolitik olarak kullanılmaktadır. Genellikle gastrokolik refleks ile hazımsızlık ve kolon spazmlarını azaltmak için yemekten sonra kullanılmaktadır 15. Nane yağı ve mentolün, sıçan ve kobay atrium papiler kaslarında, sıçanların beyin sinaptozomlarında, civcivlerin retinal nöronlarında ve gastrointestinal kaslarda kalsiyum kanallarını bloke ederek gevşeme yaptığı bildirilmiştir 7,14. Sousa ve arkadaşları, Mentha piperita uçucu yağının sıçan trakea halkalarına etkisini araştırmışlardır. Erkek Wistar sıçan ( g) trakeal dokusu kullanılarak Nane yağı kümülatif konsantrasyon (

68 g/ml) önceden karbakol veya tetra-etilamonyum ile inkübe edilerek daralan bazal tonüs dokusu içine ya indometazin ile L-N-metil-nitro-arjinin ya da hekzametonyum 10 dakikalık aralıklarda ilave edilmiştir. Nane yağı (100 ve 300 g/ml) tetraetilamonyum ile karbakol tarafından uyarılan kasılmaları inhibe etmiştir fakat bu etki indometasin, L-N-metil-nitro-arjinin ve hekzametonyum ile geri döndürülmüştür. Bu sonuçlar solunum hastalıklarındaki popüler kullanımının nane yağının gevşetici etkisinden bununda prostaglandin E2, nitrik oksit ve otonomik ganglion kasılması ile ilişkili olabileceği değerlendirilmektedir. Sonuç olarak Nane yağı prostaglandin ve nitrik oksit sentaz içeren sıçan trakeasında antispazmodik aktivite göstermiştir 64. Nane yağı gastrointestinal rahatsızlıklar için en yaygın olarak kullanılan reçetesiz ilaçlardan biridir. Düz kas kasılmalarını önler ve irritabl barsak sendromu ile ilişkili karın ağrısına yardım için de kullanılabilmektedir. Bu antispazmodik etki hücre zarından kalsiyum iyonu akışı ile elde edilmektedir. Bu nedenle özellikle karında gaz olan hastalarda şişkinlik, ağrı ve fonksiyonel dispepsi/ibs tedavisinde endikedir. Öte yandan mide ekşimesi, anal yanma ve benzeri rahatsızlık gibi yan etkileri olabilmektedir. Bilimsel çalışmalar, sıçanlarda nanenin petrol, eter, kloroform ya da sulu ekstrelerinin ibuprofen ile pilorik gastrik ülserasyonları önlemede etkili olduğunu göstermiştir Antiviral Aktivite Schuhmacher ve arkadaşları tarafından, Herpes simplex tip 1 (HSV-1) ve tip 2 (HSV-2) virüsüne karşı Mentha piperita (nane yağı) virüsidal etkisi incelenmiştir. Nane yağı HSV-1 ve HSV-2 ye karşı inhibisyon faaliyeti plaka indirgeme deneyi kullanılarak RC-37 hücreleri üzerinde in vitro olarak test edilmiştir. Nane yağı, viral süspansiyon test HSV-1 ve HSV-2 ye karşı yüksek virüsidal seviyeler göstermiştir. Yağın 60

69 nonsitotoksik konsantrasyonlarda HSV-1 ve HSV-2 için viral titreleri plak oluşumunu önemli ölçüde sırasıyla % 82 ve % 92 oranlarında azaltmıştır. Nane yağı ile Herpes simplex virüsün inkübasyondan 3 saat sonra zamana bağlı aktivitesi yaklaşık % 99 oranında görülmüştür. Nane yağının antiviral etki mekanizmasını belirlemek için enfeksiyon sırasında hücreler ya da virüsler için farklı zamanlarda ilave edilmiştir. Bu sonuçlar, nane yağının konak hücre içine nüfuzundan sonra ve adsorpsiyon öncesi virüsü etkilediğini göstermektedir. Böylece bu esansiyel yağı HSV üzerinde doğrudan virüsidal etki etme özelliğine sahiptir. Nane yağı HSV-1 (HSV-1- ACVres) asiklovir dirençli suşuna karşı da etkindir, plak oluşumunu % 99 oranında azaltmıştır. Bu sonuçlar nane yağının cilde nüfuz etmesini sağlayan lipofilik özelliği göz önünde bulundurularak, tekrarlayan herpes enfeksiyonuna virüsidal ajan olarak, topikal tedavi amaçlı kullanım için uygun olabileceğini göstermektedir 66. M. piperita uçucu yağının, Herpes simplex virüs-1 ve Herpes simplex virüs-2 (HSV-1 ve HSV-2) ye karşı yüksek oranda virusidal aktivite gösterdiği gözlenmiştir. Yağın toksik olmayan konsantrasyonları, plak oluşumunda HSV-1 için %82 ve HSV-2 için %92 oranında bir azalma sağlarken, uçucu yağın yüksek konsantrasyonlarının, her iki Herpes simplex virusünün etkisini %90 oranında azalttığı bildirilmiştir Böcek Kovucu ve Adultisidal (Pire,Kene ve Bit öldürücü) Aktivite Kovucular, insan ya da hayvan derisine bir böceğin inişi ya da ısırma eylemini yerel veya belli bir mesafede caydırıcı olarak engelleyen maddelerdir. Bitkisel olarak böcek kovuculara aromatik otlar ve yağların kullanımı da dahil edilmiştir. İstenilen yüzey ile temas eden eklembacaklılar ve diğer böcekler püskürtme işlemi ile caydırıcı bir buhar bariyeri oluşturulması sayesinde uzaklaştırılmaktadır. Ancak bu 61

70 çalışmaların çoğu Coleoptera ve Diptera türüne ait zararlılar üzerinde yoğunlaşmıştır 4. Adultisidal faaliyetler genellikle fumigasyon, topikal uygulama, temas toksisite veya antifeedant (iştah kesici, beslenmeyi engelleyici) biyoanalizlerle izlenmektedir. Fumigasyon bir iticilik çeşididir ve genellikle saklanan tahıl böceklerinde kullanılmaktadır. İdeal bir tütsü, herhangi bir zararlı kalıntı bırakmamalı, besin kalitesi veya gıda tahıl işleme özelliklerini olumsuz etkilememeli ve gerektiğinde havalandırma ile ortamdan uzaklaşmalıdır. Odeyemi ve arkadaşları tarafından, zirai zararlılarına karşı, Mentha türleri arasında kovuculuk özellikleri incelenmiştir. M. longifolia uçucu yağ ile Sitophilus zeamais e karşı % 100 ve M. arvensis ile C.chinensis e karşı % 85 kovuculuk bildirilmiştir. Çalışmaların sonucunda M. piperita ve M. spicata uçucu yağlarının kovucu ve tütsü özellik bakımından çok etkili olduğu tespit edilmiştir 4. Depolama zararlılarına karşı, M. microphylla ve M. viridis yağlarının M. arvensis ve M. x piperita dan daha etkili olduğu bulunmuştur Fumigant Aktivite Günümüzde bitki ekstrelerinin tarımsal üretimde kayıplara neden olan hastalık ve zararlıların kontrolünde kullanımı ile ilgili araştırmalar artarak devam etmektedir. Uçucu yağlar, üzerinde en çok çalışma yapılan bitkisel orijinli kimyasallardan olup bu maddelerin çeşitli etkileri depo zararlıları özellikle de Curculionidae ve Bruchidae familyalarına ait olan türler üzerinde test edilmektedir. Bunun sebeplerini; bu familyalara ait olan türlerin geniş bir konakçı dizisine sahip olmaları, depolanmış ürünlerde genellikle primer zararlı konumunda olmaları, yeryüzünde geniş alanlara yayılmış olmaları, kısa sürede çok sayıda döl 62

71 vermeleri, buna bağlı olarak kullanılan kimyasallara yönelik kısa sürede direnç kazanmaları olarak sıralayabiliriz 67. Bu çalışmada, Salvia officinalis, Cuminum cyminum, Anetheum graviolens, Mentha spicata, Micromeria fruticosa ve Ocimum minimum dan elde edilen uçucu yağların fumigant toksisiteleri üç önemli depo zararlısı, Acanthoscelides obtectus, Sitophilus granarius ve Sitophilus oryzae üzerinde laboratuvar şartlarında test edilmiştir. Ön denemelerde uçucu yağların fumigant toksisiteleri tek dozda üç faklı sıcaklıkta (10, 20 ve 30 C) test edilmiştir. Tek-doz tarama testleri sonucunda her üç zararlıda nane uçucu yağlarının yüksek oranda fumigant etki gösterdiği ve test edilen böceklerin tümünün 24 saat içerisinde ölümüne neden olduğu saptanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde tek-doz tarama testlerinde olumlu sonuçlar elde edilen bitkiler ile 20 C de doz-ölüm denemeleri yapılmıştır. Bu çalışma sonunda A. obtectus için Carum carvi (kimyon), S. granarius için Anethum groveolens (dereotu) ve S. oryzae içinde Mentha spicata en yüksek fumigant toksisite gösteren bitkiler olarak belirlenmiştir İnsektisidal Aktivite Yunanistan ve Avrupa'da genel olarak sivrisinek kontrolü büyük ölçüde organik fosforlu larvisid ve biosektisidal kullanımına dayalı olmuştur. Koliopoulos ve arkadaşları Mentha, Melissa ve Salvia uçucu yağlarının kimyasal bileşimi ve Batı Nil virüsü sivrisineği Culex pipiense a karşı larvisid aktivitesini değerlendirmişlerdir. Yunanistan'da yabani olarak büyüyen Mentha spicata, M. longifolia, M. suaveolens, Melissa officinalis, Salvia fruticosa, S. pomifera subsp. calycina ve S. pomifera subsp. pomifera uçucu bileşikleri gaz kromatografisi ve gaz kromatografisi-kütle spektrometresi ile belirlenmiştir. Uçucu yağların böcek öldürücü etkileri Culex pipiens larvası üzerinde tedaviden 48 saat sonra kaydedilmiştir. 63

72 Ayrıca uçucu yağlar ve onların temel bileşenlerinden piperitenon oksit ve 1,8-sineolün C.pipiens e karşı larvisid özellikleri arasındaki bağlantı analiz edilmiştir ile mg arasında değişen LC50 değerleri ile Orta Yunanistan da en etkili yağlar M. suaveolens (piperitenon oksit %62.4), M. spicata (piperitenon oksit % 35.7 ve 1,8-sineol % 14.5) ve M. longifolia (piperitenon oksit % 33.4, 1,8-sineol % 24.5 ve trans-piperiton epoksit % 17.4) olarak belirlenmiştir. Doğu-Güney Yunanistan da M. longifolia, yüksek limonen (% 20.0), β-pinen (% 5.0), piperitenon (% 5.0) ve karvon (% 54.7) bileşimi ile karakterize edilirken, Orta Yunanistan da M.longifolia, en fazla bileşenleri piperitenon oksit (% 33.4), bunu 1,8-sineol (% 24.5), transpiperiton epoksit (% 17.4) ve β pinen (% 6.7) ile karakterize edilmektedir. Bu sonuçlar iki M. longifolia popülasyonunun iki farklı kemotipinin yani piperitenon kemotipi ve karvon kemotipinin incelenmiş olduğunu göstermektedir. Buna ek olarak, temel bileşenlerden piperitenon oksit ve 1,8-sineol ün herhangi bir toksisite ortaya çıkarmadığı ve son derece aktif olduğu görülmüştür 68. Böcek öldürücü aktivite mekanizması araştırmalarında aynı zamanda Mentha uçucu yağlarının ana bileşenlerinin de (mentol, menton, pulegon, karvon) böcek öldürücü aktivitesi incelenmiştir. Mentha uçucu yağına göre, bu bileşenlerin çeşitli böceklere karşı çok daha düşük konsantrasyonlarda aktivite gösterdiği görülmüştür. Bunlar arasında, pulegon un neredeyse tüm böcekler için etkili olduğu, mentol ün az etkili olduğu, karvon ve linalol ün ise benzer etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Buna karşılık sivrisineklere karşı mentol ün en yüksek aktivite gösterdiği belirlenmiştir 4. Ansari ve arkadaşları tarafından, Mentha piperita uçucu yağının, dişi larvalara karşı öldürücü ve sivrisinek kovucu etkisi değerlendirilmiştir. Aedes aegypti, Anofel stephensi ve Culex quinquefasciatus türü sivrisineklerin üçüncü evre larvaları 6x4 inç boyut ile 64

73 3 inçlik bir derinliğe kadar su ile dolu emaye tepsilerde test edilmiştir. Üç tür için yapılan testte; genellikle Cx. quinquefasciatus a duyarlı iken bunu sırasıyla Ae. aegypti ve An. stephensi izlemiştir. Cx. quinquefasciatus için 24 saat içinde % 100 ölüm, Ae.aegypti için % 90 ve An.stephensi için % 85 ölüm gerçekleşmiştir. An.stephensi için % 100 ölüm, 72 saat sonra 4 ml/m 2 dozda gözlenmiştir. Yağ insan derisi üzerine uygulandığında erişkin sivrisineklere karşı güçlü bir kovucu etki göstermiştir. An.annularis, An.culicifacies ve Cx.quinquefasciatus a karşı koruma yüzdeleri sırasıyla % 100, % 92.3 ve % 84.5 olarak tespit edilmiştir. Tüm sivrisinek türlerine Mylol yağı 8 saat süreyle % 93.8 koruma sağlarken nane yağı 6.2 saat süreyle % 85.4 koruma sağlamıştır. Bu çalışma Nane yağının sivrisineklere karşı Mylol yağı ile karşılaştırılabilir oranda güçlü kovucu etkiye sahip olduğunu göstermiştir 4,69. Bir başka çalışmada, Mentha spicata yaprak uçucu yağının kimyasal bileşenlerinin Culex quinque-fasciatus, Aedes aegypti ve Anofel stephensi sivrisineklerine karşı larva öldürücü etkileri araştırılmıştır. Yaprak uçucu yağ kimyasal bileşimi gaz kromatografisi-kütle spektrometresi (GC-MS) kullanılarak analiz edilmiştir. Belirlenen ana kimyasal bileşenlerden karvon (%48.60), cis-karveol (%21.30) ve limonen (%11.30) in C.quinquefasciatus ve A.aegypti'den erken üçüncü evre larvalarına karşı önemli bir toksik etkisinin olduğu bulunmuştur. M. spicata yaprak uçucu yağından çıkarılan başlıca üç saf bileşenide üç sivrisinek larvasına karşı ayrı ayrı test edilmiştir. Karvon, cis-karveol ve limonenin LC 50 değerleri ile A. stephensi ye karşı en etkili bileşenler olduğu ortaya çıkmıştır Kardiyovasküler Sistem Üzerine Etkileri Bu çalışmada, DOCA-tuz (Deoksikortikosteron-asetat) hipertansif farelerde Mentha x villosa uçucu yağının (MVEO) intravenöz (iv) 65

74 enjeksiyonunun kardiyovasküler yanıtları ve DOCA ile kronik tedavi etkileri araştırılmıştır. DOCA-tuz-hipertansif sıçanlarda MVEO (1 ile 20 mg/kg vücut ağırlık), i.v. bolus enjeksiyonları ile doza bağımlı bir şekilde işlemden geçirildiğinde aort basıncı (MAP) ve kalp atım hızı azalmıştır. DOCA-tuz ile tedavide bradikardi geliştirme etkilemeden MVEO tarafından ortaya çıkarılan anlamlı hipotansiyon ile MAP azalmaktadır. Aynı şekilde, i.v. heksametonyum (30 mg/kg vücut ağırlık), uygulamasıyla ortaya çıkarılan ganglion bloker enjeksiyonu ile maksimum yüzde ve mutlak MAP azalmaları kontrollü sıçanlarda DOCA-tuz-hipertansiflere göre daha anlamlı olarak, daha yüksek olmuştur. Bu sonuçlar göstermektedir ki yüksek tansiyonlu farelerde doza bağlı olarak i.v. MVEO tedavisi, DOCA-tuz ile karşılaştırıldığında, tek böbrek kontrol işlemi geliştirilmiş ve kan basıncı azalmıştır. Bu geliştirme, bu hipertansif modelde MVEO damar düz kas gevşemesi uyarılmış ve artışa yol açması ile ilgili olarak sempatik sinir sistemi için faaliyet gösterdiğini ortaya koymuştur Diğer Etkiler M. piperita uçucu yağının gaz giderici, kolagog ve aynı zamanda cilt üzerinde soğutma etkisi vardır. İnsanlar üzerindeki klinik çalışmalar, enterik kaplı nane yağının, irritabl bağırsak sendromu ve karın semptomlarını azaltmada etkili olduğunu göstermiştir. Klinik çalışmalar baryum lavman ve endoskopi sırasında spazmlarda etkili bir azalma sağladığı, dispepsiyi giderdiği ve baş ağrısını hafiflettiğini göstermiştir 6. Aromaterapide artan popülaritesine rağmen, insanlarda deneysel bir çalışma da, nane gibi temel yağlar ya da bileşenlerinin, uyanıklık üzerindeki etkileri, motor ve reaksiyon süreleri tarafından özellikle psikolojik olarak değerlendirilmiştir. Hayvan deneyleri farelerin ayaktaki aktivitelerinin arttığını göstermektedir. Biber ve nane yağının çeşitli bileşenlerinin intraperitonal cevaplarıyla nane yağının zihinsel yorgunluk 66

75 tedavisinde etkili olduğu gözlenmiştir 15. Nane (Mentha sp.) ve büyük ölçüde uçucu yağları için yetiştirilen aromatik bitkiler, aynı zamanda antienflamatuar ajanların zengin kaynaklarıdır. Onların antienflamatuar aktivitesinden sorumlu bileşenlerinin kantitatif ve kromatografik tanımlanması uygun metodolojinin olmaması nedeniyle zordur. Shen ve arkadaşları tarafından yapılan bu araştırmada, antienflamatuar nane bileşenleri olan rozmarinik asit, oleanolik asit ve ursolik asit eşzamanlı kantitatif elektrosprey iyonizasyon kütle tespiti ile HPLC kolon sistemi birleştirilerek elde edilmiştir. Tek bir seferde 2 kez segmentler ayarlanarak triterpenoid asitler altında pozitif (0 ila 10 dakika) ve rozmarinik asit altında negatif iyon modunda (10 ila 40 dk) optimizasyon polaritesi modu olumsuzdan pozitife geçmiştir. Nane antienflamatuar ajanlarının her biri için değişik konsantrasyon aralıklarında kalibrasyon eğrisi elde edilmiştir. Bu yöntem için hassasiyet ve doğruluk verimleri % 97.8-% 99.3 arasında değişmektedir. Geliştirilen LC / MS / MS analizinin Mentha sp. nin antienflamatuar bileşenlerinin tayini için uygun bir kalite kontrol yöntemi olduğu görülmüştür. Uygun bir işleme ve geri kazanım sistemi sonrasındaki damıtılmış nane ve damıtma sonrası antienflamatuvar asitlerin varlığı ile zenginleştirilmiş bu değerli uçucu yağların katıldığı nutrasötik ürünlerin geliştirilebileceğini göstermektedir 71. Katiki ve arkadaşları dört farklı in vitro test ile Cymbopogon martinii, Cymbopogon schoenanthus ve Mentha piperita uçucu yağlarının anthelmintik aktivitesini değerlendirmişlerdir. Cymbopogon martini, Cymbopogon schoenanthus ve Mentha piperita uçucu yağlarının farklı sıcaklıklarda yumurta kuluçka testi (EHA;Egg Hatch Assay), larva geliştirme testi (LDA;Larval Development Assay), larva besleme inhibisyon testi (LFIA;Larval Feeding İnhibition Assay) ve larva önleme deneyi (LEA;Larval Exsheathment Assay) ile enfekte koyun trichostrongylids in doğal gelişim evreleri değerlendirilmiştir. C. martinii ve C.schoenanthus 67

76 uçucu yağlarının gaz kromatografisi ile sayısal olarak ana bileşiklerinden en önemli bileşeninin geraniol (%81.4 ve %62.5), M. piperita için mentol (% 42.5) olduğu tespit edilmiştir. Tüm in vitro testlerde koyun trichostrongylids e karşı en iyi etkinlik C. schoenanthus ile sağlanmış onu C. martini uçucu yağı ve en az aktivite ise M. piperita ile görülmüştür 72. Maggiore ve arkadaşları tarafından yapılan diğer bir çalışmada, Mentha piperita ve Mentha pulegium uçucu yağlarının hem etkinliği karşılaştırılmış hem de Echinococcus granulosus a karşı maruz kalma süresi ve konsantrasyona göre in vitro etkisi test edilmiştir. Her iki tedavide de protoskolisidal etki olmasına rağmen, M. pulegium ile M. piperita ya göre daha önemli ölçüde güçlü bir etki görülmüştür. M. pulegium yağı esas etkisini doza ve zamana bağlı olarak göstermektedir. Maksimal protoskolisidal(solucan düşürücü etki) etki inkübasyondan 12 gün sonra gözlenmiş ve 18 gün sonra % 0 olmuştur. M. piperita uçucu yağı etkisini sadece zamana bağlı göstermektedir. 24 gün sonra protoskolekslerde canlılık yaklaşık % 50 ye ulaşmıştır. Ultrastrüktürel tarama ve transmisyon elektron mikroskobu (SEM ve TEM) ile incelemeler ilaca bağlı zararı göstermektedir. Tahlilde hasar ile uçucu yağ konsantrasyonu ve yoğunluğu arasında bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. SEM ile yapılan çalışmalar tedavi edilen ve çok hücreli yapısı olan kistlerin germinal katman özelliğinin kaybolduğunu ortaya koymuştur. M. pulegium uçucu yağının belirgin solucan düşürücü etkisinden, bileşiminde ana bileşen olarak bulunan piperiton oksitin sorumlu olabileceği düşünülmektedir. Bu veriler Mentha spp. uçucu yağlarının potansiyel protoskolisidal ajan olabileceğini düşündürmektedir 73. Altı bitkisel kaynaklı uçucu yağın (nane [Mentha arvensis], ajwain [Carum capticum], limon [Cymbopogon sitratlar], karanfil [Eugenia caryophylata], erz [Cedrus deodara] ve okaliptüs [Eucalyptus globulus]) ün Odontotermes obesus (termitler), Fusarium oxysporum (bitki patojeni 68

77 fungus) ve Meloidogyne incognita (nematod) ya karşı biopestisidal potansiyeli değerlendirilmiştir. Termitlerin bir "no-seçim" biyo-analizinde, limon ve ajwain yağlarının ardından en iyi sonuçların (% 0.12 yağ ile 10 saat içinde ve % 10 yağ ile 30 dakika içinde % 100 ölüm) nane yağının verdiği ortaya koyulmuştur. Esansiyel yağların anti-fungal aktivitesini test etmek için disk difüzyon yöntemi kullanılmış ve karanfil yağında maksimum inhibisyon görülmüştür 74. Mentha piperita uçucu yağı, hafif lokal anestezik etki göstermesi ve serinletici özelliğinden dolayı artralji, miyalji, kas zorlanması ve siyatik gibi ağrılı durumlarda etkilenen bölgeye topikal olarak da uygulanmakta, böylece esas tedaviye yardımcı olmaktadır

78 Mentol ün Biyolojik Aktivitesi Analjezik Aktivite Nane yağının, kas spazmını engelleyerek serotonin ve subtance P (Ağrı uyarısının 1. duysal nörondan 2. duysal nörona aktarılmasını sağlayan, 11 aminoasit içeren bir peptit) salgılanmasını başlatarak ağrı eşiğini yükselttiği ve endojen opiat sistemi aktivasyonu ile merkezi sinir sistemi üzerinde hafif yatıştırıcı etkisi olduğu görülmüştür. Mentol, sindirim enzimleri ve safra salgılanmasını uyarır, hafif bir anestezi etkisi oluşturur ve erken uygulanması halinde topikal ağrıyı gidermektedir 15, İnsektisidal Aktivite Samarasekera ve arkadaşları, Mentha piperita dan elde edilen mentol türevlerinin sivrisineklere karşı insektisidal aktivitesini değerlendirmişlerdir. Yağın majör bileşiği olan mentol ün lokal sivrisinek varlığına bağlı hastalık vektörlerine karşı etkili olduğu bulunmuştur. Uçucu yağın minör bileşikleri olan menton, β-karyofillen, mentil asetat, limonen, α-pinen ve pulegonun test edilen sivrisineklere karşı mentole göre daha az aktivite gösterdiği ya da hiçbir aktivite göstermedikleri gözlenmiştir. Mentol ve türevlerinin Cx. quinquefasciatus, Ae. aegypti ve An. tessellatus a karşı insektisidal aktivitesinin optimum etkinliği L-mentol ve ester türevlerinde ester grubu ve ester grubunda klor atomlarının varlığı ve şekline bağlıdır. L-mentol ve türevleri olarak optimum etkinliğin aromatiklik, doymamışlık derecesi, hidroksi grubunun konumu ve fonksiyonel grubun tipine bağlı olduğu saptanmıştır

79 Diğer Etkiler Mentol cilde uygulandığında, kimyasal olarak deride ve solunduğunda soğuğa duyarlı TRPM8 deri reseptörlerini tetikleyerek serinlik hissi gerçekleşmektedir 19. Mentol kas uyarabilir sinir aktivitesini azaltarak, voltaja duyarlı sodyum kanallarının bloke eder, aynı zamanda damar genişlemesi yoluyla topikal uygulamalarda ibuprofen etkinliğini arttırır, cilt bariyer fonksiyonunu azaltır

80 Klinik Deneyler Mentha Yaprakları Lomatol damlanın (Carum carvi meyve ekstresi, Foeniculum vulgare meyvesi, Mentha piperita yaprakları ve Artemisia absinthium ekstresi ile hazırlanan karışım), üst abdominal şikayetlerin tedavisinde çift kör randomize kontrollü olarak etkinliği metoklopramid damla ile belli bir tolerans aralığında karşılaştırıldığında; ağrı, bulantı, mide ekşimesi, yanma, gastrospazm ve öğürme belirtileri üzerindeki etkisi ağrı sıkalasında 5 puanlık bir derecelendirme ölçeği üzerinden değerlendirilmiştir. İstatistiksel olarak 2 haftalık tedavinin sentetiklerden daha iyi etkili olduğu görülmüştür. Hastaların genel durumları subjektif olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca, Lomatol damlanın ateşlenmede metoklopramid den daha etkili olduğu ve bu bitki kombinasyonlarının belirli bir sınırlama olmaksızın üst abdominal şikayetler için kullanılması önerilmektedir 76. Dukic ve arkadaşları, farelerde luteolin glikozitleri, apigenin glikozitleri ve fenolik asitler ile zengin Mentha longifolia nın ham etanollü ekstresinin, CCl 4 nedenli karaciğer hasarı üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. CCl 4 kaynaklı belirgin hepatik antioksidan bozulma, glutatyon içeriğinin süperoksit dismutaz aktivitesini azaltan ve lipid peroksidasyonu uyarıcı aktivitesinden kaynaklanmaktadır. Mentha longifolia ile CCl 4 aracılı lipit peroksidasyonunun azaltılması ile hepatik antioksidan en önemli ölçüde arttığı belirtilmiştir. Buna ilave olarak, işlemden geçirilmiş farelerde karaciğer sitokrom P450 de bir azalma aynı zamanda, glutatyon ve süperoksit dismutaz etkinliğinde bir artış tespit edilmiştir 77. Epiphyllous misel ağları oluşturan kıkırdak steril mantarı, Mentha piperita meristem kültürlerinden izole edilmiştir. Histolojik 72

81 çalışmalar kültürden izole edilen bu mantarın kolonize edebilir ve ana bitkiye zarar verdiğini göstermiştir. In vitro yetişen nane bitkileri mantar ile enfekte olduğunda yeşil dokulardan büyüyerek uzanan misel ile gelişmiş vejetatif büyüme göstermiştir 78. Allerjik deri hastalıklarının tedavisi için kullanılan bazı alternatif tedavi yöntemleri hem dermatolojik hem de sistemik yan etkilere neden olmaktadır. Kurt E. ve arkadaşları tarafından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Alerjik Hastalıklar Bilim Dalında yapılan bir çalışmada, polikliniğe başvuran 400 hastadan 30 unda kronik ürtiker saptanmıştır. Kronik ürtikerli olguların %26.7 sinin alternatif tedavi yöntemlerini kullandığı gözlenmiştir. Bu olgulardan 4 (%13.3) ü dini ve psikolojik yöntemleri, 4 (%13.3) ü bitki çaylarını ve gıdaları seçmiştir. Bitki çayı olarak en sık ıhlamur, kekik, ısırgan, karışık bitki çayları, biberiye, ada çayı, zencefil, nane ve papatya çayları tercih edilmiştir 79. Giardiasis, dünya çapında tropikal ve subtropikal bölgelerde yüksek insidans ile bir dağılıma sahiptir. Yılda 200 milyon kişinin Giardia lamblia, hastalığının önemli bir etkeni ile enfekte olduğu tahmin edilmektedir. Giardia lamblia ikinci ve üçüncü dünya ülkelerinde en sık teşhis edilen % 5 ile % arasında değişen bir insidans hızı olan ilk bağırsak parazitidir. Teles ve arkadaşları giardiazis tedavisinde M. crispa nın terapötik etkinliğini değerlendirmişlerdir. G.lamblia enfeksiyonunun tedavisinde M. crispa ve seknidazol için farklı yeterlilik düzeyleri bu klinik çalışmada gözlenmiştir. Koprology (dışkı) örnekleri parazitolojik incelemeler serisi için Mayıs 2005 ve 2007 tarihleri arasında 1622 hastadan toplanmıştır. Örnekler G. lamblia ile enfekte, seknidazol ile tedavi edilen 50 hastadan ve 2 g M. crispa ile tedavi edilen 46 hastadan oluşan toplam 96 hastalık 2 gruptan rastgele seçilmiştir. Etki 7 gün sonra taze bir dışkı örneğinde enzim immunosorbent assay (ELIZA) ile değerlendirilmiştir. Ayrıca, deneklerin olası olumsuz etkileri sorgulanmış, 73

82 sosyoekonomik ve sağlık durumu ile ilgili bir anket yapılmıştır. Klinik çalışma verilerinin analizi sonucu seknidazol grubunda sağlanan tedavi oranı % 84.0 iken M. crispa grubunda %47.83 olarak belirlenmiştir. Bu çalışmada kullanılan doz içinde, giardisis tedavisinde M. crispa etkisinin seknidazole göre daha az etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır 80. İnfantil kolik tedavisindeki simetikon ile Mentha piperita nın etkinliğinin karşılaştırılması amacıyla Brezilya da 30 bebek ile yapılan randomize çift kör bir çalışmada, 7 gün boyunca infantil kolik tedavisinde kullanılan her ilaç ile M. piperita veya simetikon kullanılmıştır. Kolik günlük atak sayısı ve süresi bir kronometre ile ölçülen, ağlayarak geçiren bebeklerin tedaviye yanıtları konusunda annenin görüşü esas alınmıştır. Mann-Whitney ve ki-kare testleri sonuçları karşılaştırmak için kullanılmıştır. Başlangıçta infantil kolik günlük atak 3.9 (± 1.1) ve günde ortalama ağlama süresi 192 dakika (± 51,6) olan bebeklerin çalışmanın sonunda kolik günlük atak 1.6 (± 0.6)'ya ve ağlama süresi 111 (± 28) dakikaya düşmüştür. Tüm anneler tarafından bildirilen cevaplar ile frekans azalması ve infantil kolik ataklarının süresi arasında önemli bir fark saptanmamıştır. Bu bulgular ile M. piperita nın infantil kolik tedavisinde yardımcı olarak kullanılabileceği düşünülmektedir

83 Mentha Uçucu Yağı Randomize çift kör plasebo kontrollü bir çalışma ile 4 haftalık denemede, ülser olmamış, dispepsili, orta şiddetli ağrı şikayetleri olan hastalara, nane ve kimyon yağı birarada verilmiştir. Analizlerin sonucunda ağrı ile ilgili olarak patolojik şikayetler yanı sıra kardinal semptomatik ve diğer kişisel gastrointestinal şikayetler izlenmiştir. 4 hafta boyunca 3 Enteroplant (90 mg nane yağı ve 50 mg kimyon yağı) kapsül uygulanmıştır. 2 hafta sonra, plasebo grubundaki hastaların % 5 i, aktif tedavi alan hastaların % 42 sinde ağrısız sonuçlar elde edilmiştir. Deneylerde 4 hafta sonra hala orta şiddetli ağrı bildirilmiştir. 4 hafta sonra genel olarak karşılaştırıldığında plasebo grubunda % 55, aktif tedavi alan grubun % 95.7 'sinde tedavide düzelme bildirilmiştir 6. Randomize çift kör plasebo kontrollü bir çalışmada; 32 hastada baş ağrısına yardım için nane uçucu yağı ve Aetheroleum Eucalypti (okaliptüs yağı) bir arada kombinasyon ürünün etkinliği değerlendirilmiştir. Beş farklı preparat, (% 90 etanol içinde 100g bütün kullanıldı) 10 g nane yağı ve 5 g okaliptüs yağı, 10 g nane yağı ve okaliptüs yağı izleri, nane yağı izleri ve okaliptüs yağı 5 g, hem nane yağı ve hem de okaliptüs yağı izleri ya da plasebo uygulanmıştır. Test preparatları veya plasebo alın ve şakak bölgesine topikal uygulanmıştır. Nörofizyolojik, psikolojik ve deneysel algesimetrik etki parametreleri ölçülmüş. Baş ağrısında kas gevşemesi ve zihinsel gevşemeye neden olmuş ancak baş ağrısı hassasiyeti üzerinde etkisi olmamıştır 8. Randomize çift kör plasebo kontrollü bir klinik çalışmada, irritabl barsak sendromu belirtileri gösteren 18 hastanın her biri 0.2 ml uçucu yağ içeren enterik kaplı veya plasebo ihtiva eden jelatin kapsüller ile üç hafta tedavi edilmiştir. Hastalar kapsül alırken önemli ölçüde kendilerini daha iyi hissettiklerini bildirmişlerdir. Uçucu yağ içerenlerde plaseboya 75

84 göre karın ağrı giderici etkinin çok daha iyi olduğu görülmüştür 8. Randomize çift kör plasebo kontrollü bir klinik çalışmada, 3-4 hasta 1 aylık süre boyunca yemeklerden 15 ile 30 dakika önce, günde 3-4 kez bir enterik kaplı nane yağı formülasyonu (Colpermin) almıştır. Colpermin tablet alan irritabl barsak sendromu olan çocuklar da daha az karın ağrısı, daha az karın şişliği, düşük dışkı sıklığı ve daha az gürültü gözlenmiştir. Çalışmalar sonucunda irritabl barsak sendromunun semptomatik tedavisinde Mentha piperita kullanımı ile rahatlama görülmüştür 15. Solunum yollarındaki sekresyonu üzerinde nane yağının bronşlarda sekretolitik ve burunda dekonjestan etkisi bilinmektedir. Soğuk algınlığına yakalanmış 62 gönüllü hastanın bir kısmına 11 mg mentol içeren pastil, 29 sağlıklı bireye 1 ml sıvı parafin içinde 125 mg mentol içeren bir inhaler nefes yoluyla verilmiş, yaklaşık 1 gr mentol ihtiva eden bir şişe içindeki hava 31 kişi tarafından 5 dakika süreyle inhale edilmiştir. Mentol sayesinde burundaki hava akımında daha kolay nefes alma hissi oluşmuştur. Bununla birlikte, soğuk algınlığındaki burun tıkanıklığında mentol inhalasyonu olan kişilerde rinomanometri ile ölçülen nazal hava yolu direncinde objektif olarak azalma gözlenmiştir sağlıklı bireyde yapılan randomize çift kör plasebo kontrollü bir çalışmada; nane yağı baş ağrısı için alın ve şakaklara dışarıdan uygulanan bireylerde analjezik etki görülmüştür 14. Çok merkezli diğer bir çalışmada, irritabl barsak sendromundan muzdarip 50 hastaya yemeklerden 30 dakika önce oral yolla günde 3 kez, (0.2 ml) bir enterik kaplı nane yağı kapsülü verilmiştir. Tüm belirti ve semptomların değerlendirilmesi sonucunda, başlangıç değerleri ile karşılaştırıldığında tedaviden 4 hafta sonra semptomlarda 76

85 anlamlı bir düşüş görülmüştür 14. Gerilim tipi baş ağrısı çeken 41 hasta, toplamda baş ağrısı çeken 164 hastada yapılan randomize çift kör plasebo kontrollü çalışmada hastalar, deriye yağ uygulaması ve oral ilaç (parasetamol 1000 mg veya plasebo) uygulaması ile tedavi edilmiştir. Yağ alın ve şakak bölgesinde yayılmış ve bu 15 ve 30 dakika sonra tekrarlanmıştır. Hastalar 15, 30, 45 ve 60. dakika değerlendirmesinde standart bir kategori derecelendirme ölçeği üzerinde ağrı şiddetleri puanlandırılmıştır. En büyük etki birleştirilen parasetamol/nane yağı tedavisi ile elde edilmiş. 1 saatlik gözlem süresi boyunca nane yağı ve parasetamol grupları arasında baş ağrısı şiddetinde önemli ölçüde fark görülmüştür 14. Kolonoskopiye giden 20 kişiye işlem sırasında nane yağı uygulandığında 30 sn içinde kolon spazmını giderdiği görülmüştür. Baryum lavmanı uygulanması gereken 383 hastada oluşacak kolon spazmına karşı 105 hastaya Buscopan, 91 hastaya baryumda çözülmüş nane yağı, 90 hastaya lavman tüpünde bulunan nane yağı verilirken, 97 hastaya herhangi bir spazmolitik ilaç verilmemiştir. Nane yağı ve Buscopan verilen gruplarda çok belirgin bir fark gözlenmediği bildirilmiştir. Baryum solüsyonuyla karşılaştırılan nane yağının, kolon spazmınının giderilmesinde etkin ve güvenilir olduğu belirtilmiştir 7. IBS (Irritabl Barsak Sendromu) olan 110 hastanın (18-70 yaş arası 66 erkek, 44 kadın) bir grubuna bir ay boyunca yemeklerden dakika önce 3-4 kez colpermin (187 mg enterik kaplı nane yağı) verilmiştir. Diğer grup plasebo grubudur. Çalışmayı Colpermin grubundan 52 hasta ve plasebo grubundan 49 hasta tamamlayabilmiştir. Sonuçta, colpermin alan grupta abdominal ağrılarda, gaz sancılarında ve abdominal gerilmede plasebo grubuna nazaran belirgin bir iyileşme gözlenmiştir. IBS olan 42 çocuğa ağırlıkları göz önüne alınarak günde 3 veya 6 adet colpermin 77

86 kapsül 2 hafta boyunca verilmiştir. 2. haftanın sonunda nane yağı alan grubun %76 sı semptomlarda azalma olduğunu bildirmiştir. Nane yağının, Ca kanallarını bloke ederek kolon spazmını azalttığı ve buna bağlı ağrıyı da giderdiği bildirilmiştir 7. Ağır jinekolojik ameliyat geçirmiş 18 hasta üzerinde, kontrol, plasebo ve deneysel grup olmak üzere 3 gruba ayrılarak yapılan bir çalışma sırasında; kontrol grubuna hiçbir uygulama yapılmamış, plasebo grubuna bulantı hissettiklerinde koklamak üzere nane esansı, deney grubuna da nane yağı verilmiştir. Kontrol ve plasebo grubunda bulantı oranı %100 iken, deney grubunda bu oran %66 olarak bildirilmiştir 7. Yaş ortalaması 25 olan 32 sağlıklı birey üzerinde yapılan araştırmada; nane ve ökaliptus yağının etanol içeren kombine preparatları topikal olarak uygulanmış ve sonuçta ökaliptus yağının ve etanolün tek başına hiçbir etki göstermediği bildirilirken; nane yağı, ökaliptus yağı ve etanol içeren kombinasyonun kafatası çevresindeki kasların relaksasyon, algı performansı ve mental relaksasyon (mental rahatlama) parametrelerinde iyileşmeye yol açtığı tespit edilmiştir. Fakat bu kombine preparat acı hassasiyetine karşı çok az etki göstermektedir. Bu hassasiyete karşı en fazla etkinin ise nane yağı ve etanol içeren preparatların topikal kullanımında elde edildiği bildirilmiştir 7. Fonksiyonel dispepsi olan 96 hastanın bir grubuna 28 gün boyunca günde 2 kez 90 mg nane yağı ve 50 mg karaman kimyonu yağı içeren enterik kaplı kapsüllerden (Enteroplant) verilmiştir. Diğer grup ise plasebo olarak kullanılmıştır. Sonuçlar değerlendirildiğinde Enteroplant ın fonksiyonel dispepsiye karşı etkili olduğu kanısına varılmıştır 7.Bu çalışmada, ince bağırsakta aşırı bakteri üremesi, laktoz intoleransı ve çölyak hastalığından müzdarip kimi irritabl barsak sendromu olan hastalarda enterik kaplı nane yağı etkinliği test edilmiştir. Normal laktoz ve 78

87 laktuloz nefes testleri ve çölyak hastalığı için negatif antikor tarama ile Roma II kriterlerine göre irritabl bağırsak sendromlu 57 hastada çift kör plasebo kontrollü bir çalışmada, hastalar 4 hafta boyunca nane yağı (günde iki kez plasebo veya iki enterik kaplı kapsül) ile tedavi edilmiştir. Semptomlar; tedavi (T (0)) öncesi, tedavi sonrası 4 hafta boyunca (T (4)) ve 4 hafta (T (8)) sonunda değerlendirilmiştir. Değerlendirilen semptomlar arasında; karında şişkinlik, karın ağrısı ya da rahatsızlık, ishal, kabızlık, eksik tahliye hissi, dışkılama sırasında ağrı, gaz veya mukus geçişi ve dışkılamada aciliyet tespit edilmiştir. Toplam irritabl barsak sendromu belirtileri skoru T (4) de, T(0) plasebo grubu ile karşılaştırıldığında nane yağı grubundaki hastaların % 75'i, % 50 azalma göstermiştir 82. Bitkisel ilaçlardan, özellikle nane irritabl bağırsak sendromu (IBS) belirtileri kontrolünde yardımcı olduğu değerlendirilmiştir. Bu amaçla IBS li 90 kişi ile yürütülen randomize çift kör plasebo kontrollü bir çalışmada 8 hafta boyunca günde üç kez plasebo veya gecikmeli salınımlı nane yağı (Colpermin) enterik kapsülü alınmıştır. Hastalar ziyaret edilerek hastalık belirtileri ve yaşam kalitesi birinci, dördüncü ve sekizinci hafta sonrasında değerlendirilmiştir. Colpermin grup plasebo ile karşılaştırıldığında karın ağrısı şiddeti önemli ölçüde azalmakta, yaşam kalitesi önemli ölçüde artmaktadır. Anlamlı bir yan etki olmamıştır. Colpermin, IBS hastası olan hastalarda karın ağrısı ya da rahatsızlıklarında etkili ve güvenli bir terapötik madde olarak kullanılmaktadır 83. Randomize çift kör plasebo kontrollü bir çalışmada üst solunum yolu enfeksiyonu olan hastalarda aromatik uçucu yağların klinik etkileri araştırılmıştır. Deneme kuzey İsrail'de sağlık kliniğinde 60 hasta (çalışma grubunda 26 ve kontrol grubunda 34) üzerinde yapılmıştır. 5 bitkinin aromatik uçucu yağları (Eucalyptus citriodora, Eucalyptus globulus, Mentha piperita, Origanum syriacum ve Rosmarinus officinalis içeren bir 79

88 sprey) 3 gün süre ile günde 5 kez uygulanarak bir plasebo sprey ile karşılaştırıldığında 20 dakika sonra çalışma grubundakilerde belirtilerde önemli derecede etkili olduğu bulunmuştur. Bu çalışmada 5 aromatik bitkinin sprey uygulaması üst solunum hastalık belirtileri konusunda önemli ve acil iyileştirme gösterdiği ve bu etkinin 3 gün sonra önemli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır

89 Kullanılış Mentha Yapraklarının Kullanılışı Geleneksel Kullanımı Nane, Farmakopelerde ve geleneksel sistemlerde tıbbi olarak, mide gazı, gastrit ve dispepsi gibi sindirim bozukluklarının semptomatik tedavisi için kullanılmaktadır 8,14,85. Mentha (Mentha arvensis var. piperascens) yapraklarının Komisyon E tarafından kabul edilmiş kullanımı öksürük, bronşit, ateş, soğuk algınlığı, verin, yutak ve farenks iltihabı, safra kesesi ve karaciğer şikayetleri olarak belirtilmiştir 6,15. Çin de Japon nanesi; baş ağrısı, dispeptik şikayetler, ishal, kusma, gaz giderici, kolagog, antimikrobiyal, diş ağrısı ve cilt döküntüleri için kullanılmaktadır. Bronş mukozasında sekretolitik ve ayrıca ciltte ferahlatıcı etkiye sahiptir 6. Hindistan da Japon nanesi; genel halsizlik, dispeptik şikayetler, ishal, kusma, baş ağrısı, diş ağrısı, öksürük ve astım için kullanılmaktadır 6. Mentha pulegium sindirim bozuklukları, karaciğer ve safra kesesi bozuklukları, amenore, gut, soğuk algınlığı ve cilt hastalıkları için kullanılmaktadır 6. Mentha x piperita vulgaris yapraklarından elde edilen çay geleneksel olarak ateş, baş ağrısı, sindirim bozuklukları (özellikle şişkinlik) ve çeşitli küçük rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Bitki yatıştırıcı, antiseptik, spazm-gaz giderici, kolagog, terletici, soğutucu, tonik ve 81

90 vazodilatör olarak kullanılmaktadır. İnfüzyonu irritabl barsak sendromu, sindirim problemleri, spastik kolon vb. tedavilerde kullanılmaktadır. Harici losyonu ağrıyı ortadan kaldırmak ve hassasiyeti azaltmak için cilde uygulanmaktadır Aromatik kokulu bitkisel ürünler eski zamanlardan beri gıdalar için lezzet ve koku vermek için kullanılmaktadır. Özellikle Hindistan da kullanımı yaygın baharatlardan olan nane; şekerler, kozmetik ürünler, parfümler, ilaçlar ve yemekler için koku, tat, renk ve aroma sağlamak için kullanılmaktadır 89. Peniroyal (Mentha pulegium) kuru drog 1-4 g infüzyon olarak hazırlanır. İnfüzyon günde 3 kez bir fincan içilmektedir 6. Günlük doz: 1-3 g ham madde günde üç kez 8. Nane İnfüzyonu: Erişkinlerde, g (bir çorba kaşığı) kurutulmuş M.piperita yaprakları üzerine 150 ml sıcak su ilave edilir, 10 dakika sonra yemekler arasında günde üç kez içilir 8,14. Yaşlılarda erişkin dozu uygulanır. Çocuklarda ise; en az 4 yaşındaki çocuklar için kullanılır yaş arası 3-5 g; yaş arası 3-6 g olarak kullanılmaktadır 14,47. Nane Tentürü: 2-3 ml (1: 5, % 45 etanol) günde üç kez 8. Pastil : Pastil başına 2-10 mg uçucu yağ 8. Nane İnhalasyonu: Sıcak su içerisine 3-4 damla uçucu yağ 8. 82

91 Halk İlacı Halk hekimliğinde, kullanımı deneysel olarak klinik veriler ile desteklenmeyen, yorgunluk, ağrı kesici, solucan ilacı, laktasyon artırıcı ve sakinleştirici olarak kullanıldığı tarif edilmiştir 8. Ayrıca bronşit tedavisi, basilli dizanteri, şeker hastalığı, ishal, ağrılı adet, ateş, hipertansiyon, sarılık, mide bulantısı, solunum ve idrar yolu enfeksiyonlarında kullanılmaktadır 8,90, Kozmetik Amaçlı Kullanımı Halitozis, fetor oris veya fetor ex ore, fetid halitus, stinking mouth, fetor narium, bad breath olarak da adlandırılan ağız kokusu; hem kişiyi, hem de çevresindekileri rahatsız eden kokudur. Hastalar ya kendileri ya da çevresindekilerin ikazı sonucu, ağız kokusu için hekimlere başvururlar. Diş çürükleri ve periodontal hastalıklardan sonra, diş hekimlerine yapılan en sık başvuru nedeni, halitozistir. Kısa ya da uzun süreli de olsa halitozisin etkilediği kişiler için psikolojik ve sosyal açıdan büyük sıkıntılar söz konusu olabilmektedir, hatta bu problemden ötürü sosyal ve bireysel izolasyonlar görülebilmektedir. Ağız içindeki mikroorganizmaları azaltmak ve/veya USB (uçucu sülfür bileşikleri) yi nötralize etmek, böylece kokuyu gidermek maksadıyla çok sayıda preparat kullanılmaktadır 92. Ağız solüsyonları ve gargaralar, %0.2 lik klorheksidin (geniş spektrumlu antimikrobiyal) içerikli gargaralar, esansiyel yağlar: timol, mentol, ökaliptol ve metil salisilatın sulu alkollü çözeltileri, triclosan, cetylpyridinium chloride, çinko, klorhekzidin ve bu solüsyonların kombinasyonları da mevcuttur. Klorhekzidin ve çinko, cetylpyridinium ve çinko, klorhekzidin, cetylpyridinium ve çinko oldukça etkili bir 83

92 kombinasyondur. Piyasada bulunan bazı preparatlar: Kloroben gargara, Farhex gargara (Klorhekzidin), Pharmal 400 ml alkolsüz (Çinko klorit), Listerin gargara (Esansiyel yağ asitleri) dır. Yemeklerden sonra şekersiz, naneli ve karanfilli sakızlar da önerilmektedir 87,92. Parfümeride, mentol çiçek notalarını (özellikle gül) vurgulamak ve mentil esterleri hazırlamak için kullanılmaktadır 18,87. Mentol "mineral buz" olarak ilk yardım ürünlerinde (kese, vücut ve kolda yama/krem), gerçek buz soğutma etkisi yaratmak için, doğal maddeler içeren saç kremleri gibi bazı güzellik ürünlerinde, jilet yakmasını gidermek için tıraş sonrası kullanılan ürünlerde, Asya ve Japonya da ayak yamaları ve çocukların alınlarına uygulanan yamalarda kullanılmaktadır

93 Mentha Uçucu Yağının Kullanılışı Geleneksel Kullanımı Uçucu yağ dahili olarak; öksürük ve soğuk algınlığı, irritabl bağırsak sendromu gibi sindirim bozukluklarınının semptomatik tedavisinde kullanılmaktadır. Harici olarak; öksürük ve soğuk algınlığı, romatizmal şikayetlerde semptomatik rahatlama amacıyla, tansiyon tipi baş ağrısı, kaşıntı ve ürtikerde aromatik preparat olarak kullanılmaktadır 6,14. Mentha piperita özellikle sinirsel kökenli mide bulantılarını kesmek amacıyla kullanılmaktadır. Uçucu yağının spazmolitik, antiseptik ve anestezik etkisi vardır. Ayrıca uçucu yağ migren tedavisinde kullanılmaktadır. Bitkinin yağı ağrı başlangıcında masaj şeklinde şakaklara uygulanmaktadır 93. Nane yağı yaygın olarak gıda, içecek, kozmetik, sağlık ve tütün sektörlerinde kullanılmaktadır Halk İlacı Mentha arvensis uçucu yağı halk hekimliğinde, bir bardak su, çay veya meyve suyuna 2 damla damlatılarak günde bir veya iki kez içilir. Baş ağrısı için 1 ile 2 damla alın bölgesine ovuşturularak uygulanmaktadır 6. 85

94 2.3.4.Mentha Bitkisinin (Uçucu yağ ve mentol) Preparatları Piyasada bulunan Mentha bitkisinin preparatları, Türkiye de bulunan preparatlar, kozmetik preparatlar ve Türkiye de bulunmayan preparatlar başlıkları altında ele alınmıştır Türkiye de Bulunan Preparatlar Buğumentol Buğu, Eucarbon Tablet, China Oil, Colpermin, Mentoseptol, Neolet, Snorless 7, Kozmetik Preparatlar Yaygın olarak gargara, diş macunu, ağız ve dil spreyi, oral hijyen ürünleri ve kötü nefes ilaçları. Soredyn Ultra, Sensodyne Naneli Diş Macunu, Florame Duş Jeli 18, Türkiye de Bulunmayan Preparatlar preparatları mevcuttur 7. Avrupa da; Atmulen E, Babiforton, Enteroplant adlı 86

95 Yan Etkiler Mentha Yapraklarının Yan Etkileri kullanmamalıdır 8. Safra taşı olan hastalar Folium Menthae piperitae İlaç etkileşimleri ve önlemler ile ilgili çok fazla bir bilgi bulunmamaktadır. Kanser, mutasyon, gebelikte teratojenik ve teratojenik olmayan etkileri; emziren anneler ya da pediatrik kullanımına dair olumsuz tepkilerle ilgili her hangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle, Folium Menthae piperitae gebelik veya emzirme sırasında ya da tıbbi denetim olmadan çocuklara uygulanmamalıdır 7,8, Mentha Uçucu Yağının Yan Etkileri Nane yağı ve mentol kontakt hassasiyet geliştirebilir. Bebek ve küçük çocukların burun deliklerine veya göğsüne doğrudan uygulamada laringeal ve bronşiyal spazm riski oluşabilmektedir 14. Gebelik ve emzirmede uygun veri bulunmamaktadır. Genel tıbbi uygulamalara uygun olarak, nane yağı doktora sormadan gebelik veya emzirme sırasında kullanılmamalıdır. Araç ve makine kullanımı sırasındaki etkileri bilinmemektedir 14. Enterik kaplı olmayan nane yağı preparatlarının dahili olarak kullanımında zaman zaman özellikle reflü özofajit muzdarip kişilerde, mide ekşimesi oluşmaktadır. Harici kullanımda nadiren ciltte tahriş edici etki oluşturduğu bildirilmiştir. Mentol solunması, duyarlı kişilerde apne ve laringokonstriksiyona neden olabilir. Mentol yeni doğan bebeklerde 87

96 sarılığa neden olabilir 14. Nane yağı 20 sıçana 0, 10, 40 ve 100 mg/kg dozlarda oral olarak verildiğinde 40 mg ve 100 mg dozlarda, serebellumda kistik yapılar içeren histopatolojik değişiklikler yaptığı bildirilmiştir. Sıçanlarda daha uzun süreli yapılan benzer bir çalışmada, 90 gün boyunca nane yağı günde 100 mg/kg oral verildiğinde, serebellumda benzer histopatolojik değişiklikler gözlenmiştir. Ayrıca bu çalışmada günde 100 mg/kg doz alan erkek sıçanlarda nefropati gözlendiği bildirilmiştir 7. Toplam 651 hastayı içeren, 16 klinik çalışmanın değerlendirilmesine göre; nane yağının yan etkileri hafif, geçici fakat bir o kadar da spesifiktir. Nane yağının, mide ekşimesi, anal/perianal bölgede yanma veya rahatsızlık hissi gibi yan etkileri bildirilmiştir 7. 88

97 Toksisite Mentha Uçucu Yağının Toksisitesi Akut Toksisite Nane yağı, 20 fareye sırasıyla 0, 10, 40 ve 100 mg/kg dozlarda 28 gün boyunca verildiğinde, 40 ve 100 mg/kg dozlarında beyincikte histopatolojik değişimler gözlenmiştir 7. Subkronik Toksisite Nane yağı, dört gruba ayrılan farelere günde 0, 10, 40 ve 100 mg/kg dozlarda 90 gün boyunca verildiğinde, en yüksek dozda beyincikte kistik oluşumlara benzer histopatolojik değişiklikler gözlenmiştir 7. Kronik Toksisite Fareler üzerinde yapılan bir çalışmada, farelerin yüksek konsantrasyonda mentol buharına uzun süreli maruz bırakıldığında herhangi bir toksik etkiye rastlanmadığı bildirilmiştir. İnsanlar üzerinde yapılan herhangi bir kronik toksisite çalışması bulunmamaktadır 7. Hamilelikte herhangi bir kayıt bulunmamaktadır 7. Uçucu yağlar yüksek dozda baş ağrısı, deri döküntüleri, bradikardi, ataksi, pirozis ve kas titremesine neden olabilmektedir. Nane yağı, aspirine bağlı salisilat hassasiyeti veya astımı olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Nane yağının temel bileşeni olan pulegon konsantrasyonu % 1 i aşmaması koşuluyla kozmetik formülasyonlarda kullanıldığında güvenilir olmaktadır 15. Nane yağı reflü, safra kesesi taşı, safra kesesi iltihabı ve karaciğer hastalığı belirtileri olan hastalarda kontrendikedir. Nane yağı 89

98 bebek ve küçük çocukların yüz bölgesine uygulanmamalıdır 6,15. Avrupa da Penyroyal (Mentha pulegium) yağının hepatotoksik olması nedeniyle kullanımı önerilmez. Yüksek dozda, yarpuzun düşüğe neden olduğu bildirilmiştir. Gebelikte kullanılması tavsiye edilmez. Uçucu yağın 5 g verilmesinden sonra ciddi akut zehirlenme gözlenmiştir. Daha yüksek dozlarda solunum yetmezliği, kusma, kan basıncı yüksekliği ile felç ve ölüm bildirilmiştir Mentol ün Toksisitesi kötüleştirebilmektedir 6. Mentol içeren uçucu yağlar bronşiyal astım spazmlarını Mentollü ürünlerin aşırı solunması, bulantı, iştahsızlık, kalp rahatsızlığı, ataksi ve diğer merkezi sinir sistemi problemlerine neden olmaktadır 14. Zehirlenme vakaları kaydedilmemiştir. Mentol ün minimal ölümcül dozunun 2 g olduğu tahmin edilmesine rağmen, 8-9 g gibi yüksek dozlarda da hayatta kalınmıştır 6. Günümüzde mentol içeren besin veya bitki etkileşimleri raporuna göre, sıçanlarda LD50: mg / kg, tavşanlarda LD50: 3300 mg/kg dozlarda düşük toksisiteye sahip olduğu bildirilmektedir

99 ÇALIŞMALARI 2.4. MENTHA TÜRLERİ ÜZERİNDE YAPILAN KÜLTÜR Nane, bulunduğu arazide uzun yıllar kalabilmekteyse de esasen kısa süreli çok yıllık bir bitki olarak tanımlanmaktadır. Ticari olarak yetiştiriciliği düşünüldüğünde ilk yıl sıralar halinde yetişen, ancak sonraki 4-5 yıl toprağı örten ve adeta çim gibi kaplayan bir yapısı bulunmaktadır. Tüm aşamalarda endüstriyel nane yetiştiriciliği amaçlandığında mekanizasyon kullanımı yapılmalıdır. Küçük alanlarda yetiştirilicilik, yağ elde etmek için yapılacak üretim kapsamında ekonomik olmayacak, bir örnek ürün sağlamak da zorlaşacaktır. Bu nedenle endüstriyel nane yetiştiriciliğinin en az 10 dönümden başlayan arazilerde ve makinalı tarımın yapılabileceği koşulları kapsaması gerekmektedir 1. Nane, toprak altındaki rizom köklere sahiptir ve yüzeysel saçak kökleri olan bir bitkidir. Gevşek yapılı topraklarda kök gelişimi daha rahat olmaktadır. Oldukça yüksek toprak nemine ihtiyaç duyar ve azotla beslenme, verimi artırıcı etki yapar. Nane yetiştiriciliği için derin, hafif bünyeli, organik maddece zengin topraklar çok uygundur. Ayrıca hafif, iyi drene olan kumlu topraklar da uygundur, ancak bu topraklarda iyi bir beslenme programı yapılması gerekmektedir. Mineral topraklar ya da kumul topraklarda %5 ten az organik madde bulunur ve bu topraklar iyi bir yağ verimi ve kalitesi için zayıf topraklardır 1. Optimum toprak ph sı arasındaki değerlerdir. Toprak testlerinin, nane plantasyonu yapılmadan önce mutlaka yapılması zorunludur. Nane 1 dekarlık arazi için genel olarak kg fosfor (P 2 O 5 ), kg potasyum (K 2 O) a ihtiyaç duyar. Azot aralıklarla verilir. İlk uygulama, bitkilerin ilk ortaya çıkışında yapılır, ikinci uygulama ise bitkiler cm boylandıklarında gerçekleştirilir. Azot miktarı, araziye göre değişmekle birlikte dekara kg arasında nitrojen olacak şekilde 91

100 hesaplanabilir. Her yıl optimum verimlilik sağlamak için 6 kg/da P 2 O 5 ve kg/da K 2 O gübrelemesi yapılabilir 1. Ticari olarak yetiştiriciliği yapılan tüm naneler tohum elde etme konusunda verimsizdirler ve bunların vegetatif olarak, toprakaltı stolonlarıyla çoğaltılmaları gerekmektedir. Nane stolonları bu amaçla anaçlık parsellerden veya yetiştiricilik yapılan alanlardan çıkartılır. Bunlar patates yumrusu diken makinalarla biran önce yeni yerlerine dikilmelidir. Çünkü toprak altından çıkartılan stolonlar birkaç günden daha fazla saklanamazlar, su kaybı nedeniyle canlılıklarını yitirebilirler. Bu çoğaltım materyalinin canlılığını uzun süre muhafaza edememesi, uzak mesafelerdeki yeni alanların tesis edilmesinde sorun oluşturabilmektedir 1. Nane, ilkbaharda ya da en geç sonbaharda dikimi yapılan bir türdür. Stolonları 6-10 cm uzunluğunda parçalara ayıran ve sıraların içine bırakan dikimde kullanılan özel dikim aletleri bulunmaktadır. Bunun ardından sıraların üzeri yine alet tarafından toprakla kapatılmakta, çoğaltım materyalinin toprakla iyice temas etmesi sağlanmaktadır. 1 dekarlık iyi gelişmiş nane plantasyonundan elde edilecek stolanlarla yaklaşık olarak 10 dekarlık yeni nane plantasyonu tesis edilebilmektedir 1. En yüksek yağ verim ve kalitesi, nane bitkilerinin tam çiçeklenmeye geldiği zaman mümkün olabilmektedir. Nane Haziran dan Ağustos ortalarına kadar hasat edilebilmektedir. Nane kesilir ve arazide saat yığılarak yapraklarının hafifçe solması sağlanır. Tarlada kurutma işi, yağ kalitesi açısından çok önemlidir. Eğer yapraklar fazla kurursa, yağ miktarı azalır. Eğer yapraklar çok yeşil veya ıslak olursa distillasyon süresi uzar ve yağ eldesi zorlaşır. Sıralar halinde yığın olarak bulunan yarıkurumuş naneler araziden alınarak taşınabilir distillasyon ünitelerine getirilir. Bu kabinler, deliklerden buhar veren bir yapıdadır, klasik 92

101 distillasyon işlemi burada yapılır. Dört veya beş yıllık bir üretim periyodundan ve nane hasadından sonra bitkiler sökülerek yenilenir. Nanenin ardından mısır, rotasyon için uygun bir bitkidir, ancak arazide nane kalıntıları yerinden nane gelişiminin engellenmesi için herbisit kullanmak gerekebilir 1. Çok sayıda hastalık ve zararlı, nane bitkisinde zarar yapabilir. Bu zararlar, doğrudan yağ verimi ve kalitesi üzerinde olumsuz etki yapmaktadır 1. Yabancı otların verim ve kalite üzerine yaptığı olumsuz etki, %40 ve hatta %80 azalma şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Nane bitkisi ikinci yıldan itibaren tüm alanı kapladığından, aralara girerek yabancı ot kontrolu yapmak mekanik olarak olanaksız hale gelmektedir. Bu nedenle yabancı bitki öldürücü ilaçların (herbisitler) kullanımı zorunlu olabilmektedir. Ayrıkotu (Agropyron repens), nane gibi rizomlarla çoğaldığı için araziye girdiği andan itibaren temizlenmesi en zor yabancı ottur. Herbisitlerin uygulama zamanı, henüz sürme başlamadan önceki dönem veya yabancı otlar bir miktar çıktıktan sonradır 1. Toprak kökenli bir hastalık etmeni olan Verticillium solgunluğu (Verticillium dahliae), nanede ciddi zarar yapabilmektedir. Hastalık etmeni ile bulaşık bitki materyaliyle temiz topraklara yapılan dikimler sırasında ya da bulaşık toprağa temas etmiş alet ekipmanla taşınan bir hastalıktır. Hastalığa yakalanan bitkiler bodurlaşır, sürgün ucundaki yapraklar ikizleşir ve bitki önceleri sararır, sonra solmaya başlar. Sürgünler hasattan önce ölür, ancak bitkinin toprak altı kısımları yaşar, enfeksiyon ertesi yıl yeniden bu organlarda gelişerek bitkiyi öldürür. Peppermint (özellikle Black Mitcham) çok hassastır. Scotch spearminet daha az duyarlı olup M.spicata oldukça dayanıklıdır. Verticillium solgunluğuna karşı kimyasal bir mücadele yoktur 1. 93

102 Diğer bir hastalık; nane pası (Puccinia menthae) fungusu, nanelerin yaprak ve sürgünlerinde baharda ilk etkilerini gösterir, sarımsı turuncu-kızıl kahve renklerinde noktacıklar şeklinde görülmeye başlar. Bu lekeler yaprakların alt yüzeyindedir. Yaz sonlarına doğru ve sonbaharda koyu kahverengi lekeler şeklinde belirginleşir ve yapraklarda nekroze dokular oluşur. Bu kısımlarda sporlarını üretir ve bitki artıkları üzerinde kışı geçirir. Pas hastalığına yakalanan bitkilerin yaprakları kahverengine döner ve dökülür 1. Bu ana faktörlerin dışında, antraknoz, septorya yaprak lekesi, fusarium solgunluğu gibi başka bazı hastalıklar, nematod, beyaz sinek, akar gibi hastalık ve zararlılar ile karşılaşmak mümkündür 1. Zeatin ya da 6-benzil amino purin (BAP) ile desteklenmiş Murashige ve Skoog (MS) ortamı üzerinde Mentha piperita filiz ucu ve diğer nodal eksplantlarının yüksek frekanslı ve hızlı yenilenmesi araştırılmıştır. En fazla sürgün BAP içeren ortamda elde edilmiştir. Rejenere cüce filizler, daha fazla gibberellik asit ile desteklenmiş MS ortamı üzerinde uzamıştır. Sürgün kümeleri daha sonra in vitro eksize ve naftalin asetik asit (NAA, 1 mg /L) içeren bir ortamda köklenmek üzere aktarılmıştır. Köklü fidanların çoğu MS bazal sıvı ortamda ve daha sonra steril toprak ve vermikülit (1:1) içeren ortamda sertleşmiştir. Fidanlar, son olarak başarıyla kurulmuş ve geliştirilmiş bir seraya transfer edilmiş ve toprakta hayatta kalma oranlarının yüksek (% 90) olduğu sonucuna varılmıştır 96. Marcum ve arkadaşları, Kaliforniya'da nane yağı verimine sulama ve hasat zamanlama etkisini araştırmışlardır. Sulama başlangıç tarihi, ilk yıl verime herhangi bir etkisi yok iken gecikme uzunluğu ile ilgili olarak bir azalma gerçekleşmiştir. 2 nci yıl da erken sulama ile ikisi arasındaki ara bakımından en gecikmeli sulama da daha yüksek verim elde edilmiştir. Farklı derinliklerde yer su sensörleri ile sağlanan yüksek verimi 94

103 gösteren toprak nem potansiyeli, sulama + yağış ile su gerilimini yüksek tutmak için zaman aralıkları ile ilişkili bulunmuştur. En yüksek verimli hasat değeri Ağustos sonunda ve Temmuz ayı başlarında olmuştur. Ancak verim Ağustos ayı ortasında hasat için geçerli değildir. Genel olarak, en yüksek verim Temmuz ve Ağustos başında geç hasat ile ilişkili gibi görünmektedir. Her iki yılda da Ağustos ayı ortalarındaki hasat ile en yüksek pulegon düzeyleri gözlenmiştir. Mentofuran seviyeleri giderek artmış ve hasatın her tarihinde ve üçüncü sulama tedavisi ile en yüksek seviyede olmuştur. Bununla birlikte, yağ kalitesi üzerine sulama tedavisi ve hasat tarihi arasındaki etkileşim gözlenmiştir 97. Bitkisel gıdalar, neredeyse tüm temel insan besinlerini içerdiğinden, insan beslenmesi ve sağlığına önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır. Gıda tedarikinde özellikle bitkisel ürünlerin temelinde beslenme kalitesinin iyileştirilmesi, magnezyum, demir ve çinko gibi besin mineralleri önemli bir hedef olmaktadır. İranlı araştırmacılar Mentha longifolia ve Mentha spicata türleri üzerinde bazı mikro besin minerallerini değerlendirmek için araştırma yapmışlardır. Karşılaştırmalar M. spicata ve M. longifolia nın en yüksek Fe konsantrasyonuna sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıca, M. spicata yanı sıra M. longifolia üzerinde de Fe konsantrasyonu ve tüm Mg konsantrasyonu için ilk sıralama grubuna dahil olarak anlamlı farklılık görülmüştür. Çalışma sonucunda, nane türlerinin insan sağlığı için gerekli olan bazı temel besin minerallerinden özellikle Fe ve Mg bakımından zengin olduğu sonucuna varılmıştır 98. Agostini ve arkadaşları Güney Brezilya'da büyüyen Ballıbabagiller türlerinin uçucu yağ içeriği ve verimini araştırmışlardır. Bu çalışmanın amacı aromatik bitkilerin potansiyel kullanımını belirlemektir. Lamiaceae ailesinin yedi türü devletin farklı yerlerinden toplanmıştır. Uçucu yağlar Clevenger apareyinde elde edilmiştir. Analiz edilen uçucu yağların bileşenleri tanımlanmış ve ölçülmüştür. Aynı cinsin türleri üzerinde yapılmış 95

104 nitel ve nicel kompozisyonlarda geniş farklılıklar gözlenmiştir. Bitkilerin büyüme aşamasında; çevre koşulları, toplama süresi, genetik değişkenliği ve diğer faktörlere rağmen diğerleri gibi uçucu yağ verimi ve kimyasal bileşimleri değiştirebilmektedir. Potansiyel olarak doğal florada yararlı olan bölgede bitkilerin yetiştirilmesi kapsamlı çalışmayı da teşvik etmektedir 99. Arbusküler mikorizal mantarlar yaygın olarak birçok bitkinin ekimini artırmak için tarımda kullanılmaktadır. Karagiannidis ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmanın amaçlarından biri, Kuzey Yunanistan ın dağlık alanlarında arbusküler mikorizal mantarların izolasyonu ve moleküler tanımlanmasıdır. Sadece üç izolat (İki Glomus etunicatum, bir G. lamellosum) elde edilmiştir. Bu çalışmanın ikinci amacı Yunanistan'da yaygın olarak kullanılan aromatik bitkilerin miktarı ve kalitesi ne arbusküler mikorizal mantarların kekik ve nane bitkilerinin makro ve mikro dokularında uçucu yağlar ve gelişimine etkilerinin araştırılmasıdır. Bu mikorizal kekik ve nane bitkisinin uçucu yağ ve besin öğelerinin daha yüksek bir içeriğe sahip olduğu ve mikorizal olmayan bitkiler den daha iyi büyüdüğü görülmüştür. Buna ek olarak, uçucu yağ bileşiminde mikorizal bitkilerde mikorizal olmayan bitkilere göre farklı yağ olduğu bulunmuştur. Bu sonuçlar, mikorizal mantar kullanımının, doğurganlığı düşük topraklarda bitki büyümesi için gübre girdilerini azaltmakta ve aromatik bitki esansiyel yağlarının üretimini artırmak için kullanılabileceğini düşündürmekte ve üretilen uçucu yağın kalitesini etkileyecek mikorizalları kullanmanın mümkün olabileceğini göstermektedir 100. Mentha piperita bitkisinin uçucu yağ verimi ve kimyasal bileşimi üzerine organik atıkların ve kül değişikliklerinin etkisinin incelendiği çalışmada; K, Ca, Mg, S (fly ash;fa) önemli miktarlarda içeren bir toprak ile bahçe toprağı kullanılmıştır. Bahçe toprağı üzerine küspe şeklinde organik atıklar ile birlikte çeşitli konsantrasyonlarda FA (0%, 25%, 50%, 75% ve 100%) ilave edilmiştir. 50% lik FA ile yapıldığında Mentha piperita 96

105 bitkisinin büyümesi ve uçucu yağ verimi azalmış, FA nın seviyesi 50% ye eşit ve daha az olması durumunda Mentha piperita bitkisinin büyümesi ve uçucu yağ veriminde olumlu sonuçlara ulaşıldığı görülmüştür 101. Rodrigues ve arkadaşları Portekiz de kültür ve yabani olarak yetişen Mentha pulegium L. popülasyonlarının farklı gelişim aşamalarında Trikomlar mikromorfolojisi ve uçucu yağ değişimini incelemişlerdir. Mentha pulegium üst kısımlarındaki, Ballıbabagiller ailesi ile karakterize glandüler ve glandüler olmayan tüyler ışık ve taramalı elektron mikroskobu ile incelenmiştir. Histokimya çalışmaları sonucunda hücre duvarlarında pektinler, total lipid, asidik lipidler ve glandüler tüylerin salgılarında esansiyel yağların varlığı saptanmıştır. Bu türler için elde uçucu yağ verimi daha önceki çalışmalarda bildirilenlere uygun olmuştur. Uçucu yağ verimi büyüme aşamasında % 0.3 tam çiçeklenmede % 1.6 oranında değişmektedir. Tam çiçeklenme gaz kromatografisi ve gaz kromatografisikütle spektrometresi ile uçucu yağ kompozisyon analizinde çoğunlukla izomenton (%2-36), menton (%0.1-17) ile nicel yerine nitel farklılıklar ardından büyük bileşik (%52-82) olarak pulegon ve piperitenone (% 1-15) içermektedir. Sonuçlar kültür ile yetiştirmenin uçucu yağ kompozisyonunu etkilemediği, içeriği artırdığı yani sadece uçucu yağ verimini etkilediği görülmüştür 102. Toprağa karışan ve burada birikme yapan ağır metaller, toprak verimliliği, mikrobiyal aktiviteyi, biyolojik çeşitliliği, çevre faktörlerini ve en alt kademeden en üst basamağa kadar tüm canlıları etkilemektedir. Ağır metallerin yol açtığı çevresel kirlenme dünya genelinde ciddi bir sorun olmakla birlikte, günümüz sanayi toplumlarında bu kirlenmeyi önlemek pek fazla mümkün olamamaktadır. Tıbbi ve aromatik bitkiler, diğer gıda ürünlerine nazaran az miktarlarda tüketilmekle birlikte, yüksek oranda ağır metal içermeleri durumunda, sürekli kullanımlarda sağlık üzerine olumsuz etki gösterebilmektedir. Bu durum bitkinin türüne, maruz kaldığı stres 97

106 faktörüne, strese maruz kalma süresine ve strese maruz kalan doku veya organın yapısına göre büyük değişiklikler göstermektedir. Tarım topraklarının kirlenmesinin önüne geçmek için kombine tedbirlere ihtiyaç vardır. Böyle sorunlu olan veya olabilecek alanlarda uygulanabilecek kombine yöntemlerden birisi, toleranslı bitki tür ve çeşitlerinin kullanımıdır. Her ne kadar metal biriktirme özelliği olan özel türler bulunsa da bu uygulama daha çok tarım alanı kazanmaya ve fitoremediasyon (ağır metallerle kirli toprakların bitkilerle temizlenmesi) amaçlıdır. Bu bağlamda yapılan çalışmalar incelendiğinde; Vaccinium myrtillus, Aesculus hippocastanum, Silene vulgaris, Calendula officinalis, Thlaspi caerulescens, Althaea rosea, Solanum nigrum, Hypericum amblysepalum, Urtica urens, Taraxacum officinale, Mentha sp, Onosma bracteatum, Plantago lanceolata gibi bitkilerin toksik ağır metalleri bünyelerinde yüksek miktarda biriktirebildikleri ve aynı şartlarda yetiştirilen diğer bitkilerden daha başarılı bir şekilde fitoremediasyona katılabilecekleri saptanmıştır. Ayrıca son zamanlarda yapılan çalışmalarda tıbbi ve aromatik bitkilerin biriktirdikleri ağır metallerin sekonder metabolitlerin miktarını ve içeriğini olumsuz yönde etkilemediği bildirildiğinden fitoremediasyon sonucunda hasat edilen bitkilerin değerlendirilmesi açısından önemli olacaktır. Ağır metallere dayanıklı bitki türlerinin belirlenmesi, dayanıklılık mekanizmalarının aydınlatılması, ağır metal biriktiren bitkiler kullanarak doğanın temizlenmesi ve ağır metallerin geri kazanımı yönündeki araştırmalar; özellikle insanların neden olduğu, henüz tehlikeli boyutlara ulaşmamış ağır metal kirlenmesinin, ilerde tüm canlılar için büyük bir sorun haline gelmesini önlemede önemli rol oynayacaktır

107 Çalışmaları Türkiye de Mentha Türleri Üzerindeki Kültür Orta Anadolu da yetiştirilen Mitcham nanesinin (Mentha piperita var.officinalis f.rubescens) bazı kültür koşulları incelenmiş ve uçucu yağ verimini arttırmak için gerekli işlemler araştırılmıştır. Mentha piperita var.offcinalis f.rubescens, henüz çiçekleri açarken biçilmiş ve bu bitkilerden elde edilen uçucu yağda; %62.2 total mentol, %48.3 serbest mentol, %13.9 mentil asetat, % 13.1 menton ve % 4.3 mentofuran bulunduğu saptanmıştır. Toplanan naneler bekletilmeden su buharı distilasyonuna tabi tutulmuş ve uçucu yağ verimi yaş nane üzerinden hesaplanmıştır. Elde edilen uçucu yağların analizi Gaz kromatoğrafisi ile yapılmıştır. Kültür denemelerinde Isparta bölgesinde bir yılda iki biçim yapılabileceği, seyreltme ile uçucu yağ veriminin arttırılabileceği, aynı tarlaya ikinci defa nane dikmenin faydalı olmayacağı saptanmıştır. Uçucu yağ verimini arttırmak ve kaliteyi yükseltmek için bitkinin çiçekli iken toplanması, soldurulduktan sonra su buharı distilasyonuna tabi tutulması gerektiği görülmüş, kuru drogtan alınan uçucu yağda mentol miktarının düştüğü saptanmıştır 104. Harran Ovası koşullarında farklı dikim zamanlarının bazı nane (Mentha spp.) tiplerinin verim ve bazı tarımsal karakterlerine etkisi incelenmiştir. Harran Ovası koşullarında nane tür ve tiplerinde (Mentha arvensis var. piparescens, M. piperita Mitcham, M. piperita (Eskişehir Nanesi) ve M. piperita Prilubskaja, farklı dikim zamanlarının verim ve bazı tarımsal karakterlere etkisinin saptandığı bu araştırma, 1993 ve 1994 yıllarında Şanlıurfa daki Ç.Ü. Ziraat Fakültesi GAP Tarımsal Araştırma ve Geliştirme istasyonu nda yürütülmüştür. Tüm nane tür ve tiplerinde, sonbahar dikimlerinde ilkbahar dikimlerine göre çok daha yüksek drog ve uçucu yağ veriminin ortaya çıkması, bölge koşullarında nane için en uygun 99

108 dikim zamanının sonbahar olduğunu göstermektedir. M. piperita Prilubskaja tipi nanede, en yüksek drog ve uçucu yağ verimi saptanmıştır ve ikinci sırada M. piperita Mitcham tipi nane yer almaktadır. Ayrıca uçucu yağ oranı; dikim zamanları, nane tür ve tiplerine göre değişim göstermiştir 105. Tarımcılar ve arkadaşları tarafından yapılan bu çalışma, yılları arasında Karadeniz bölgesinde 181 istasyondan toplanan 272 örneğe dayanarak hazırlanmıştır. Toplanan materyal M.pulegium, M.aquatica, M. x dumetorum, M.suaveolens, M.longifolia subsp.longifolia, M.longifolia subsp. typhoides var. typhoides, M.spicata subsp.spicata, M. x villosa-nervata Opiz olmak üzere 8 taksona aittir. Bu taksonlardan M. x villosa-nervata ve M. x dumetorum Türkiye de ilk defa toplanmış olup bölgedeki yayılışları belirlenmiştir. Saptanan türler arasındaki farklılıklar ayırım anahtarları ile verilerek çizimlerle de belirtilmiştir. Çalışma sonunda Türkiye florasında uygulanan kareler için 6 yeni kayıt saptanmıştır. Araştırma bölgesinde en fazla yayılışa sahip olan türün M.longifolia olmasına karşın en az rastlanan türün M.suaveolens olduğu belirlenmiştir 2. Sezik E. ve arkadaşları tarafından 1 inci aşamada: Şanlıurfa nın sulamaya açılan kesimlerinde, ürün çeşitliliğinin artırılması amacıyla tıbbi ve aromatik bitkilerin en başta gelenlerinden biri olan nane tarımının yapılması; 2 nci aşamada: uçucu yağ elde edilmesi için gerekli teknolojik altyapının kurularak bölgenin nane yağı üretim merkezi haline getirilmesi çalışmaları kapsamında 2004 yılından itibaren yapılan denemeler sonucunda; nanede sınırlı sayıdaki damızlık bitkisel materyalden kısa süre içerisinde parsel tesis edebilmek için, doku kültürü yöntemiyle yapılacak çoğaltımın kullanılabilir bir yöntem olduğu gösterilmiştir. Doku kültürü hızlı çoğaltım katsayısı nedeniyle yığın halinde üretim yapılmasını sağladığı gibi, hastalıksız temiz materyalle nane alanlarının tesis edilmesini mümkün kıldığı için hastalık riski en aza 100

109 indirilmektedir. Ayrıca doku kültüründen elde edilen bitkilerin gelişmesi, aynı yıl kök sürgünlerinden tesis edilen parseldeki bitkilerin gelişmesinden çok daha kuvvetli olmuştur. Doku kültürü ile çoğaltım için Ar-Ge faaliyetleri kapsamında devlet desteği alınarak firmalar tarafından üretim yapılması önerilecek bir yol olabilmektedir 1. Dünya pazarlarında tıbbi ve aromatik bitkilere olan talep her geçen gün giderek artmaktadır. Türkiye tıbbi ve aromatik bitkilerin dış satımında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olup, birçok tıbbi bitkinin dış satımını yaparken, aynı zamanda birçok bitkinin de dış alımını gerçekleştirmektedir. Ülkemizin farklı iklim ve ekolojik koşullara sahip olması, floranın çok sayıda bitki türü ve çeşitliliği içermesi bakımından doğadan toplanan ve kültürü yapılan tıbbi ve aromatik bitkiler açısından büyük bir ekonomik potansiyele sahiptir. Bazı türlerde doğadan toplama ekonomik olabilir ancak doğadan toplanan bitkilerde kaliteli ve standart ürün elde etmek zordur. Doğadan toplanan bitkilerde kalitenin her zaman istenen düzeyde olmaması, toplama sonrası işleme, depolama ve nakliye koşullarının yeterince karşılanamaması gibi nedenlerle esas olan bu bitkilerin tarımının yaygınlaştırılmasıdır. Gerek iç tüketimde kullanılan gerekse dış satımı yapılan tıbbi ve aromatik bitkilerde üretimi arttırmak ve istenen kalitede ürünü elde edebilmek için; doğadan toplamaların sürdürülebilirlik ilkesine dayalı floraya zarar vermeden yapılması, bitki toplayıcıların eğitilmesi, talebi fazla olan bitkilerin kültüre alınması, yetiştirme tekniklerinin her bitkiye ve ekolojik koşullara göre saptanması, yurt dışında geliştirilmiş ve ülkemiz ekolojik koşullarına adapte olabilecek çeşitlerin getirtilerek ülkemiz iklim koşullarında denenmesi, bu bitki grubunun en önemli sorunlardan biri olan tohumluk temini için kurumsal alt yapının oluşturulması, çeşit geliştirmeye yönelik ıslah çalışmalarının desteklenmesi, hasat sonrası işlemler, depolama ve nakliyede uygun şartların sağlanması gerekmektedir. Bu koşullar yerine getirildiğinde dünya 101

110 pazarının istediği kalite ve standartta ürün elde etmemek için bir neden bulunmamaktadır 106. Dünya Sağlık Örgütünce yapılan bir çalışmaya göre tüm dünyada yaklaşık olarak çeşit bitki türünün tıbbi amaçla kullanıldığı saptanmıştır. Bunlardan çeşit bitkisel drog yaygın bir şekilde kullanılırken, Avrupa da kadar bitkisel drog ticareti yapılmaktadır. Türkiye de iç ve dış ticareti yapılan tıbbi ve aromatik bitkiler alt türler dahil olmak üzere 350 civarı olup bunlardan 150 kadar türünün dış satımı yapılmaktadır. İç ve dış piyasada değerlendirilen bitki türleri genellikle floradan toplanmaktadır ancak son yıllarda bu bitkilerin tarımına olan ilgide de artış olmuştur. Türkiye zengin bitki çeşitliliğine, geniş bir yüz ölçümüne ve farklı iklimlere sahip yapısıyla doğal ve kültürü yapılan tıbbi ve aromatik bitkiler yönünden önemli bir potansiyele sahip bulunmaktadır. Ancak görüldüğü gibi ülkemizde tarımı yapılan veya ekonomik değere sahip bitkilerin sayısı parmakla sayılacak kadar azdır. Ayrıca dikkat edildiğinde bu sayıda ki türlerin bir kısmı baharat niteliğinde bitkisel droglardır, bir kısmı ise tıbbi bitki niteliğindeki bitkisel droglardır fakat ülkemizde bu yönde kullanılmaları yaygın değildir. Oysa ki birçok Avrupa ülkesinde yararlanılan tıbbi bitki sayısı oldukça fazla olup bunlar doğrudan ilaç yapımında kullanılmakta, sağlık ürünleri veya gıda tamamlayıcısı olarak yararlanılmaktadır. Türkiye de tıbbi ve aromatik bitkilerden daha etkin yararlanılmasını sağlamak ve ekonomik getirisini arttırmak için gereken önem verilmelidir 106. Bu durum dışsatım miktarlarında son yıllarda kayda değer bir artış olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bitkiler genellikle diğerleri adı altında ihraç edilmektedir. Ticareti yapılan bitki türleri içerisinde kimyon, kekik, anason, rezene, çemen, kişniş, nane ve çörekotu nun kültürü yapılmakta olup, bu bitkilerin üretimleri diğer kültür bitkilerine oranla oldukça sınırlıdır

111 Dünyada en önemli uçucu yağ, Citrus türlerinden sonra Mentha türlerinden elde edilmektedir. Mentha canadensis, Mentha piperita ve Mentha spicata tüm nane türlerinin içinde ekonomik olarak büyük öneme sahip nane türleridir. M. canadensis ılıman iklim de yetiştirilmesi uygun M. piperita tropik ve sub-tropik iklimlerde yetiştirilmesi mümkündür. Ilıman iklimlerde yüksek kalite için daha uygun olmakla birlikte "peppermint" olarak adlandırılan M. piperita ise geniş, farklı iklim adaptasyon kabiliyeti ve toprak koşullarına sahiptir. M. piperita için en kaliteli yağı üretmek de ekili yer 40. paralelin kuzeyindeki bölgenin olduğu açıklanmıştır. Nane yağı için küresel talep son yıllarda giderek artmaktadır. Uygun iklim koşullarına rağmen, Türkiye'de üretilen nane yağı dünya ticaretine katkıda bulunmamaktadır. Türkiye'nin yüksek mentol içerikli nane türlerinin üretimi yeterli olmadığı için, nane yağı ve mentol gereksinimleri ithalat ile karşılanmaktadır. Ayrıca, Türkiye'de mentol ve nane yağı üretimi henüz mevcut değil iken, nane uçucu yağ üretimi ve baharat yapımları dışında M. piperita geliştirilmiş çeşitleri için sınırlı ticari çiftçilik yapılmaktadır. Türkiye nin Kuzeybatısındaki iklim yüksek kaliteli nane uçucu yağının üretimi için uygun olarak kabul edilmektedir. M. piperita üzerine yapılan Agro-nomical çalışmaları Karadeniz'deki (Tokat) iklim koşullarının Çukurova bölgesine (Adana) göre kaliteli uçucu yağ için daha uygun olduğunu göstermiştir. Ancak, farklı iklim koşulları ile Türkiye'nin Marmara ve Ege bölgelerinde nane üretimi ve yağ bileşimi konusunda sınırlı kayıtları bulunmaktadır 107. Telci ve arkadaşları, seçilen nane (Mentha piperita) klonlarının verim ve kalite özellikleri üzerine ekolojik koşulların etkisini araştırmışlardır. İki nane klonunun (Klon-3 ve Klon-8) verim ve kalite karakterlerini belirlemek için, tarla denemeleri 2007 ve 2008 yıllarında Türkiye'de dört farklı yerde (Aydın, Bursa, İzmir ve Tokat) yapılmıştır. Sıcak iklime sahip yerlerde yüksek taze herba verimi (sırasıyla Aydın ve İzmir 37.0 t/ha ve 36.8 t/ha) gerçekleşmiştir. Gölgelik yerlerde canlılığı maksimum taze herba 103

112 verimine neden olsa da, yere yakın yaprakların dökülmesi nedeniyle kurutulmuş yaprak verimi azalmıştır. Ana bileşenleri olan mentol ve menton farklı ekolojiler de önemli bir varyasyon göstermiştir. Ilıman yerlerin (Bursa ve Tokat) menton içeriği düşük iken mentol içeriği daha yüksek bulunmuştur. Klon-8 ile Klon-3 karşılaştırıldığında farklı iklimlerde yağ bileşiminde farklılıklar olduğu, Klon-8 de Klon-3 e göre yağ bileşimi daha düşük olduğu, böylece Klon-3 yağ üretimi için çeşitli çevresel koşullarda yaygın olarak yetiştirilebilmekte olduğu görülmüştür. Ayrıca ılıman iklimlerin yüksek mentol içeriğine sahip nane yağı üretimi için daha uygun olduğu sonucuna varılmıştır 107. Bu çalışma Güneydoğu bölgesinde Mentha piperita bitkisini çoğaltmak için yapılan son gelişmeleri ve başarıları vurgulamak için yapılmıştır. IBA (Oksin) yaygın olarak in vitro ve in vivo yöntemler sırasında kök indüksiyonu hormonu olarak kullanılmıştır. IBA farklı konsantrasyonu M.piperita nın köklendirilmesinde kullanılmış ve en yüksek köklenme 2.0 mg/l IBA içeren Murashige ve Skoog kültür (MS) ortamında kaydedilmiştir. Oda kontrollü kültür şartları altında in vitro köklü fideler ilk olarak sertleştirilmiş, büyüme ve % 90 hayatta kalma şansına ulaşılmıştır

113 Farklı Ekolojilerde Mentha Türlerinin Verimi ile Uçucu Yağ Oran ve Bileşenlerinin Araştırılması Ülkemizde Nane yağı ihtiyacı dış alımla karşılanmaktadır. Özgüven ve Kırıcı tarafından farklı ekolojilerde (Adana ve Pozantı) Mentha türleri (M. arvensis var. piperascens, M. aquatica, M. spicata ssp. spicata) ve Mentha piperita çeşitlerinin (M. piperita Ucrainica, M. piperita Mitcham, M. piperita Bulgaristan 36, M. piperita Multimentha, M. piperita Prilubskaja- I) yaş ve kuru herba verimleri, uçucu yağ verimi ile uçucu yağ bileşenleri araştırılmıştır. Adana da ilk yıl iki biçim, ikinci yıl bir biçim, Pozantı da ise her iki yılda da bir biçim yapılabilmiştir. Adana da her iki yılda toplam yaş herba verimleri kg/da, toplam kuru herba verimleri kg/da ve kuru yaprak verimleri ise kg/da arasında değişmiştir. En yüksek herba verimleri M. piperita Bulgaristan 36 dan alınmıştır. Pozantı da alınan verimler Adana dan düşük olup, sırasıyla; , ve kg/da olmuştur. % arasında değişen uçucu yağ oranları sıcaklığın etkisiyle farmakopelerdeki değerlerden yüksek bulunmuştur. Ancak M. arvensis (% ) dışında M. piperita çeşitlerinin mentol oranları (% ) düşük olarak saptanmıştır. M. spicata ssp. spicata da karvon oranı % arasında değişmiştir 109. Kuru herba ve yaprak ile uçucu yağ verimleri her iki deneme yerinde de iyi olan M. piperita Prilubskaja-I ve M. piperita Ucrainica'nın geniş bir ekolojik uyum yeteneğine sahip oldukları sonucuna varılmıştır. Ancak M. piperita Prilubskaja-I daha serin, M. piperita Ucrainica daha sıcak yöreler için önerilebilir, sıcaklığın yüksek olması nedeniyle beklenildiği gibi denemeye alınan Mentha tür ve M. piperita çeşitlerinin uçucu yağ oranları yüksek olmuştur

114 Dünya mentol ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayan Mentha arvensis'in farklı ekolojik koşullardan etkilenmediği ve her iki deneme yerinde de yüksek uçucu yağ ve mentol oranına sahip olduğu saptanmıştır. Bu bitkinin yaprak verimini artırıcı kültürel önlemler araştırılarak, bölgenin ürün deseni içerisinde yer alması sağlanmalıdır. Bölgenin doğal bitkisi olan M. spicata ssp. spicata genellikle kuru yaprak ve uçucu yağ verimlerinin yüksek olması, karvon oranının da farmakopelerde verilen sınırlar arasında olması nedeniyle karvon kaynağı olarak değerlendirilebilir

115 3. GEREÇ ve YÖNTEM Bu bölümde Mentha türlerine ait örneklerin (Mukayese Materyalleri ve Araştırma Materyalleri) toplandığı veya satın alındığı bölgeler ve deneysel çalışmalarımızda kullandığımız yöntemlerin ayrıntıları verilmektedir GEREÇ Mukayese Materyalleri Deneysel çalışmalarımızda mukayese amaçlı kullandığımız bitkisel materyaller, Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi ne ait kültür alanlarından toplanmıştır. Toplanılan türler; M.piperita ve M.spicata dır. Bu türlerin yaprakları dal ve çiçekleri ile birlikte tarihinde toplanıldı. Toplanılan tarihte M.spicata nın çiçeklerinin mevcut olduğu görülmüştür. Ayrıca Kahramanmaraş tan (Kültür, Kılıç Kesmez firması, Tip- 1, Parti No-012, ) kurutulmuş toz halinde M.rotundifolia kültür numunesi ve pazardan M.rotundifolia örneği satın alınmıştır. Pazar örneğinin teşhisi tarafımızdan yapılmıştır. Mukayese amaçlı toplanan örnekler, herbaryum numuneleri hazırlanmak üzere preslenmiştir. 107

116 Şekil 4: Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi. Şekil 5: Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Kültür Alanı. 108

117 Şekil 6: Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Kültür Alanında Mentha piperita kültürü. M.spicata ve M.rotundifolia ya ait resimler Mukayese Materyali bulguları içinde verilmiştir. 109

118 Araştırma Materyalleri Ankara (Kızılay ve Yenimahalle) aktarlarından tarihleri arasında, en az 100 g olmak üzere toplam 10 adet nane numunesi alınmıştır (Tablo 3). Toz yaprak olmasına dikkat edilen bu numuneler içinde yabancı maddeler de bulunmaktadır. Tablo 3: Piyasadan alınan Mentha yaprak numuneleri. Numune Alındığı Tarih Alındığı Yer 1. numune Kızılay/ ANKARA 2. numune Kızılay/ ANKARA 3. numune Kızılay/ ANKARA 4. numune Yenimahalle/ ANKARA 5. numune Kızılay/ ANKARA 6. numune Kızılay/ ANKARA 7. numune Yenimahalle /ANKARA 8. numune Kızılay / ANKARA 9. numune Kızılay / ANKARA 10. numune Kızılay /ANKARA Şekil 7: Numune alınan aktarlara örnekler. 110

119 Şekil 8: Piyasadan alınan numunelere örnekler. 111

120 Şekil 8 in Devamı

121 3.2. YÖNTEM Morfoloji Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi ne ait kültür alanından toplanan ve pazardan satın alınan Mentha numunelerinin bir kısmı preslenerek herbaryum örnekleri hazırlandı. Toplanan M.piperita ve M.spicata türleri ile Kahramanmaraş ve pazardan satın alınan M.rotundifolia örnekleri ve Tablo 3 de belirtilen aktarlardan alınan nane numunelerinin paket ve içerik fotoğrafları çekildi. Örneklerimizin boyutlarının tespiti amacıyla cetvelden yararlanıldı. Böylece Mentha türlerinin lamina şekli, renk ve boyut gibi özellikleri ile kıyaslanarak morfolojik tayin yapıldı. Fotoğrafta, toz yaprak numunesinin yanı sıra numune içinden çıkan çiçek, dal, yaprak sapı ve yabancı maddelere de yer verildi. Morfolojik incelemeler sırasında 14.2 megapixels, 7.5 cm Lcd özelliğe sahip fotoğraf makinası kullanıldı. 113

122 Anatomi Toplanan M.piperita ve M.spicata yaprakları ile pazardan satın alınan M.rotundifolia yaprak örneklerinden kesitler hazırlandı. Yaprağın kesit alınacak orta damarı taşıyan parçası, köpük içine yerleştirildi. Jilet yardımıyla çok ince kesitler alındı. Lam üzerine 1 damla reaktif olarak Kloralhidrat solüsyonu damlatıldı. Alınan ince kesitler lam üzerindeki reaktif içerisine konuldu, bir lamel yardımıyla kapatılarak bek alevinde ısıtılmak suretiyle hava kabarcıkları uzaklaştırılarak preparatlar hazırlandı. Ayrıca toplanan M.piperita ve M.spicata yaprakları ile pazardan satın alınan M.rotundifolia yaprakları kurutuldu. Kurutulan bu toz numuneler ile Kahramanmaraş ilinden alınan M.rotundifolia toz numunesi ve aktarlardan alınan nane toz yaprak numunelerinden preparatlar hazırlandı. Anatomik incelemeler sırasında Olympus CH-2 mikroskobu (Oküler: CPL W10X/18; Objektif: 4X/0.10, 10X/0.25, 40X/0.65) kullanıldı Uçucu Yağ Miktar Tayini (Avrupa Farmakopesi 6.0 a göre) Konya dan toplanan M.piperita ve M.spicata yaprakları, pazardan ve Kahramanmaraş tan satın alınan M.rotundifolia örneği ile aktarlardan satın alınan 10 adet Mentha toz yaprak numunelerinin her birinden 10 g civarında tartıldı. Droglardaki uçucu yağ miktarının tayini için Türk Farmakopesi I deki (Avrupa Farmakopesi Adaptasyonu) bitkisel droglardaki uçucu yağların tayini (2.8.12) yöntemi kullanılmıştır

123 Distilasyona başlamadan önce balon yarısına kadar su ile dolduruldu ve içerisine 10 g civarında tartılan drog ilave edilerek cihaza bağlandı. B seviyesine kadar su dolduruldu. Cihazın balonu ısıtılarak içerisindeki suyun kaynaması sağlandı. Kaynatmaya devam edildi, uçucu yağ miktarı artmayınca distilasyon durduruldu. Distilasyon bittikten 5 dk sonra uçucu yağ hacmi okundu ve uçucu yağ hacmi ml/kg cinsinden bulundu. Elde edilen uçucu yağın, İTK da kullanılacağı için saf olarak elde edilmesi istenmiştir. Bu nedenle ksilol kullanılmadı. Şekil 9: Bitkisel droglardaki uçucu yağların tayini için kullanılan cihaz 9. * Boyutlar milimetre cinsinden verilmiştir. 115

124 3.2.4.Uçucu Yağ örneklerinin İnce Tabaka Kromatografisi (İTK) ile Analizi (Avrupa Farmakopesi 6.0 a göre) Toz edilen yaprak örneklerinden 1 er g tartıldı, her numune üzerine 10 ml metilen klorür ilave edildi. Bir kaç dakika çalkalanarak süzgeç kağıdından süzüldü. Süzüntü kapsüller içinde yaklaşık 40 o C de su banyosunda kuruluğa kadar uçuruldu. Kalıntı 0.5 ml toluen ile çözülerek her biri ağzı kapalı flakonlarda muhafaza edildi. Yaprak uçucu yağlarının analizinde Türk Farmakopesi I deki (Avrupa Farmakopesi Adaptasyonu) İnce Tabaka Kromatografisi (2.2.27) yöntemi kullanılmıştır 9. Analiz şartları aşağıda gösterilmiştir. Referans solüsyon: 100 µl mentol, timol, neomentol, mentil asetat, izopulegol, sineol, karvon ve dihidrokarvon 0,5 ml toluen içinde ayrı ayrı çözüldü. İTK plağına tatbik edildi. Plak Özellikleri: Silika jel İTK plağı ( TLC Aluminium Sheets 20 x 20 cm Silica gel 60 F 254, Merck Art., ) Mobil faz: Etil asetat: Toluen (5: 95 v/v ). edildi. Uygulama: Numuneler yaklaşık 10 µl lik noktalar halinde tatbik cm boyunca sürüklendi. İlerleme: 20 cm lik plaklar ortadan ikiye bölünerek kullanıldı. 10 Kurutma: Açık havada kurutuldu. Revelatör: Anisaldehit çözeltisi (0.5 ml anisaldehit R, 10 ml 116

125 anhidrik asetik asit R, 85 ml metanol R ve 5 ml sülfürik asit R takibeden sıra ile karıştırılır 9 ) püskürtüldü. Tatbikler yapıldı. Kuruduktan sonra çeker ocak içindeki tanka yerleştirildi. Mobil faz içinde ilerlemeleri sağlandı. Plak kurutulduktan sonra çeker ocak içinde, revelatör olarak anisaldehit çözeltisi püskürtüldü ve 105 C etüvde lekeler belirginleşene kadar bekletildi Kül Miktar Tayini (Avrupa Farmakopesi 6.0 a göre) Sabit ağırlığa getirilmiş (kül fırınında 600 o C de 2 saat) porselen bir krozede 1 g civarında numune tam olarak tartıldı. Numunenin 600 o C de kül fırınında 3 saat kül haline gelmesi sağlandı. Krozeler desikatöre alınıp soğutularak hassas terazide tartıldı. Aşağıdaki formülle % kül miktarı hesaplandı. % Kül Miktarı : (a2-a1) p p : Tartılan Numune Miktarı a1 : Krozenin Darası a2 : Kül+ Krozenin Ağırlığı Şekil 10 : Bitkisel droglarda kül miktar tayini için kullanılan kül fırını ve porselen krozeler. 117

126 Su Miktar Tayini (Avrupa Farmakopesi 6.0 a göre) 500 ml lik balona yaklaşık 20 g ağırlığındaki numuneden konularak üzerine 200 ml ksilol ilave edildi. Balonlar su miktar tayini apareyine bağlanarak bek alevinde ısıtma yapıldı. Isıtmaya distile olan ksilolün berrak hale geçmeye başlamasına kadar (ortalama 2 saat) devam edildi. Distilasyon tamamlandıktan sonra ısıtmaya son verildi. Suyun toplandığı dereceli tüpün oda sıcaklığına gelmesi beklendi. Tüpte bulunan (su, ksilol) karışımı tam olarak ayrılınca suyun hacmi ml cinsinden okundu ve numunede bulunan su miktarı hacim/ağırlık cinsinden hesaplandı. Şekil 11: Bitkisel droglardaki su miktar tayini için kullanılan aparey Yabancı Madde Tayini (Avrupa Farmakopesi 6.0 a göre) Aktarlardan satın alınan 10 adet nane toz yaprak numunelerinin her birinden 10 g civarında tartıldı. 10 g lık toz numunelerdeki yabancı madde, çapı 1.5 mm den büyük olmayan dal parçaları ve Puccinia Mentha değerleri hesaplandı. 118

127 4. BULGULAR Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri kültür alanından toplanan M.piperita ve M.spicata ile Kahramanmaraş ve pazardan satın alınan M.rotundifolia örnekleri ayrıca piyasadan satın alınan nane örnekleri ile ilgili tayinler sonucunda elde edilen bulgular bu bölümde verilmiştir. sunulmuştur: Çalışmamızda elde edilen bulgular aşağıdaki sıra ile 1. Morfoloji 2. Anatomi 3. Uçucu Yağ Miktar Tayini 4. Uçucu Yağ Örneklerinin İTK Analizi Sonuçları 5. Kül Miktar Tayini 6. Su Miktar Tayini 7. Yabancı Madde Miktar Tayini 119

128 4.1. Morfoloji Mentha türlerinin morfolojik tayininde elde edilen bulgular, iki başlık altında toplanmıştır. Konya dan toplanan, Kahramanmaraş ve pazardan satın alınan Mukayese Materyali Bulguları ve piyasadan satın alınan Araştırma Materyali Bulguları başlıkları altında sunulmuştur Mukayese Materyali Bulguları Mentha piperita Şekil 12: M.piperita tüm bitki ve yaprak 120

129 Şekil 13: M.piperita yaprak (üst ve alt yüz). M.piperita yaprakları; lamina ovat veya lanseolat, 3-9 cm uzunluğunda ve 1-3 cm genişliğindedir. Tepesi akuminat. Yaprak tabanı asimetrik. Yaprak kenarı keskin dişli. Damarlanma pennat, alt yüzde çok belirgin, yan damarlar orta damardan yaklaşık 45 o lik açı ile çıkmakta. Yaprak sapı oluklu, 1 mm çapta ve cm uzunluğundadır. Ön ve arka yüzeyler koyu yeşil renklerde ve yumuşaktır. Yaprakların gövde üzerinde dizilişi dekussat (Şekil 12-13). 121

130 Mentha rotundifolia Şekil 14: M.rotundifolia (Pazar örneği) tüm bitki ve yaprak Şekil 15: M.rotundifolia (Pazar örneği) üst ve alt yüz 122

131 Şekil 16: M.rotundifolia (Pazar örneği) toz yapraklar. M.rotundifolia yaprakları, lamina ovat şeklinde, 1-6 cm uzunluğunda ve cm genişliğindedir. Yaprak sapı cm uzunluğundadır. Yaprak tabanı obtus veya rotundat. Yaprak tepesi akut. Yaprak kenarı serrat. Ön ve arka yüzeyler, yeşil renklerde ve yumuşaktır. Damarlanma pennat. Yaprakların gövde üzerinde dizilişi dekussat (Şekil 14-15). Şekil 17: M.rotundifolia- Kahramanmaraş Kültür örneği(yaprak tozu). 123

132 Mentha spicata Şekil 18: M.spicata tüm bitki ve yaprak 124

133 Şekil 19: M.spicata yaprak (üst ve alt yüz) M.spicata yaprakları; oblong-ovat ya da lanseolat şeklinde, cm uzunluğunda ve cm genişliğindedir. Üst yapraklar sapsız, alt yapraklar kısa saplıdır. Yaprak tabanı yuvarlak kordat. Yaprak tepesi obtus veya akut. Yaprak kenarı serrat. Ön ve arka yüzeyler, açık yeşil renklerde ve yumuşaktır. Lamina, gri yumuşak uzun tüylü. Damarlanma pennat. Yaprakların gövde üzerinde dizilişi dekussat (Şekil 18-19). 125

134 Araştırma Materyali Bulguları Piyasadan alınan örnekler incelenerek içerisindeki yabancı maddeler ayrıldı ve miktarları tartılarak % oranları bulundu. Şekil 20: 1 nolu örnek - Toz yaprak ve yabancı maddeleri. Şekil 21: 2 nolu örnek - Toz yaprak ve yabancı maddeleri. 126

135 Şekil 22: 3 nolu örnek - Toz yaprak ve yabancı maddeleri. Şekil 23: 4 nolu örnek - Toz yaprak ve yabancı maddeleri. 127

136 Şekil 24: 5 nolu örnek - Toz yaprak ve yabancı maddeleri. Şekil 25: 6 nolu örnek - Toz yaprak ve yabancı maddeleri. 128

137 Şekil 26: 7 nolu örnek - Toz yaprak ve yabancı maddeleri. Şekil 27: 8 nolu örnek - Toz yaprak ve yabancı maddeleri. 129

138 Şekil 28: 9 nolu örnek - Toz yaprak ve yabancı maddeleri. Şekil 29: 10 nolu örnek - Toz yaprak ve yabancı maddeleri. 130

139 4.2. Anatomi Mentha türlerinin mikroskobik analizinde elde edilen bulgular, iki başlık altında toplanmıştır. Konya dan toplanan ve Kahramanmaraş ile pazardan satın alınan Mentha lar Mukayese Materyali Bulguları ve piyasadan satın alınan nane örnekleri, Araştırma Materyali Bulguları başlıkları altında sunulmuştur Mukayese Materyali Bulguları Konya dan toplanan ve Kahramanmaraş ile pazardan satın alınan Mentha türlerinin mikroskobik analizinde elde edilen bulgular bu başlık altında sunulmuştur. 131

140 Mukayese Materyallerin Enine Kesi Bulguları Mentha piperita Orta damar (MB= 10X10) Başı ve sapı tek hücreli salgı tüyü, örtü tüyü (MB= 10X40) Kütikulası noktacıklı örtü tüyü (MB= 10X40) İnceleme Ortamı : Kloralhidrat Reaktifi (t o ) Şekil 30: M.piperita - Yaprak enine kesiti. 132

141 Üst epidermada başı ve sapı tek hücreli salgı tüyü(mb= 10X40) Alt epidermada çok hücreli örtü tüyü (MB= 10X10) Alt epidermada Labiatae tipi salgı Çok hücreli kütikulası noktacıklı tüyü (MB= 10X40) örtü tüyü (MB= 10X10) Şekil 30 un devamı Konya dan toplanan M.piperita yapraklarının enine kesiti mikroskopta incelendiğinde epiderma hücreleri üzerindeki kütikula çizgilidir ve epidermada papiller mevcuttur. Orta damarda; kütikulası noktacıklı örtü tüyleri, üst epidermada başı tek sapı tek hücreli salgı tüylerinin fazla, Labiatae tipi salgı tüyünün az sayıda olduğu görülmüştür. Alt epidermada çok hücreli örtü tüyü çok sayıda bulunmaktadır. Mezofilde palizat parenkiması hücreleri 1 sıralıdır. Örtü tüyleri bir sıra üzerinde dizili 3-8 hücrelidir (Şekil 30). 133

142 Mentha rotundifolia Orta damar (MB= 10X10) Üst epidermada kütikulası noktacıklı örtü tüyü, başı ve sapı tek hücreli salgı tüyü (MB= 10X40) Kütikulası noktacıklı örtü tüyü (MB= 10X40) İnceleme Ortamı : Kloralhidrat Reaktifi (t o ) Şekil 31: M.rotundifolia- Yaprak enine kesiti 134

143 Papilli üst epiderma, palizat ve Alt epidermada Labiatae tipi sünger parenkiması, alt epiderma salgı tüyü (MB= 10X40) (MB= 10X40) Şekil 31 in devamı Pazardan satın alınan M.rotundifolia yapraklarının enine kesiti mikroskopta incelendiğinde; yaprak orta damarının yay şeklinde, üst epiderma hücrelerinin daha geniş, papilli olduğu, alt epiderma hücrelerinin ince cidarlı olduğu, alt epidermada Labiatae tipi salgı tüyü, yaprak kesitinin orta damara rastlayan üst epiderma hücrelerinde kütikulası noktacıklı örtü tüyü, başı tek sapı tek hücreli salgı tüyü görülmüştür. Mezofildeki palizat parenkiması hücreleri 2 sıralıdır (Şekil 31). 135

144 Mentha spicata Orta damar (MB= 10X10) Orta damarda alt epidermada örtü tüyü (MB= 10X40) Çok hücreli Örtü tüyü (MB= 10X40) İnceleme Ortamı : Kloralhidrat Reaktifi (t o ) Şekil 32: M.spicata- Yaprak enine kesiti. Üst epidermada Labiatae tipi salgı tüyü (MB= 10X40) 136

145 Üst epidermada başı tek sapı tek hücreli salgı tüyü(mb= 10x40) Alt epidermada Labiatae tipi salgı Konya dan toplanan M.spicata tüyü, Üst yapraklarının epidermada enine başı tek kesiti sapı tek hücreli salgı tüyü (MB= 10X40) Papilli üst epiderma ve mezofil (MB= 10X40) Şekil 32 nin devamı Konya dan toplanan M.spicata yapraklarının enine kesiti mikroskopta incelendiğinde; alt epiderma hücreleri ince cidarlı, üst epiderma hücreleri kalın cidarlı ve büyük boyutludur. Mezofil içinde palizat parenkiması hücreleri genellikle 1 bazen 2 sıralıdır. Stomalar daha çok alt epidermadadır. Alt ve üst epidermada Labiatae tipi salgı tüyünün çok sayıda olduğu, alt ve üst epiderma hücrelerinin küçük olduğu, yaprak orta damarının yay şeklinde olduğu ve orta damarda kütikulası noktacıklı örtü tüyü bulunduğu görülmüştür (Şekil 32). 137

146 Toz Yaprak Materyali Bulguları Mentha piperita Doku parçası üzerinde iletim demetleri (MB= 10X10) Üst epiderma ve palizat parenkiması (MB= 10X10) Kütikulası noktacıklı örtü tüyü(mb= 10X10) Şekil 33: M.piperita yaprak tozu incelemesi 138

147 Doku parçası üzerinde Labiatae tipi salgı tüyleri genel görünüm (MB= 10X10) Doku parçası üzerinde Labiatae tipi salgı tüyleri (MB= 10X40) Labiatae tipi salgı tüyü ve sapı tek başı tek hücreli salgı tüyleri (MB= 10X40) Şekil 33 ün devamı 139

148 Geçitli üst epiderma ve palizat parenkiması (MB= 10X40) Şekil 49. M.piperita- Toz numune. Alt epiderma(mb= 10X10) Geçitli alt epiderma hücreleri ve sünger doku (MB= 10X40) Şekil 33 ün devamı 140

149 Geçitli üst epiderma hücreleri (MB= 10X40) Toz drogda enine kesi parçası (MB= 10X40) Enine keside mezofil doku (MB= 10X40) Şekil 33 ün devamı 141

150 Kısa koni şeklinde tek hücreli örtü tüyü (MB= 10X40) Çok hücreli örtü tüyü ve başı tek sapı tek hücreli salgı tüyü ve palizat doku (MB= 10X40) Damar parenkima hücreleri (MB= 10X40) Şekil 33 ün devamı 142

151 Stoma komşu hücreleri (MB= 10X40) Stoma komşu hücreleri (MB= 10X40) Stomalı alt epiderma ve Labiatae tipi salgı tüyü (MB= 10X40) Şekil 33 ün devamı 143

152 Üst epidermada palizat parenkiması ve salgı tüyü (MB= 10X40) Labiatae tipi salgı tüyü ve sarımsı mentol kristalleri (MB= 10X40) Labiatae tipi salgı tüyü (MB= 10X40) Şekil 33 ün devamı 144

153 Labiatae tipi salgı tüyü, eterik yağ damlaları ve mentol kristalleri (MB= 10X40) Doku parçası üzerinde salgı tüyleri (MB= 10X40) Damar parenkiması ve epiderma üzerinde sapı tek başı tek hücreli salgı tüyü (MB=10X10) Şekil 33 ün devamı 145

154 Konya dan toplanarak kurutulan M.piperita yaprak toz numunesi mikroskopta incelendiğinde genel görünümde; iletim demetleri, üst epiderma, palizat parenkiması, damar parenkiması ve doku parçası üzerinde bol sayıda Labiatae tipi salgı tüyü görülmüştür. Üst epiderma hücrelerinin çeperleri az dalgalı belirgin şekilde geçitli. Alt epiderma hücreleri üst epidermaya nazaran daha dalgalı. Kütikulası noktacıklı çok hücreli örtü tüyü, başı ve sapı tek hücreli salgı tüyü olduğu görülmüştür. Enine kesi parçasında; stoma ve stoma komşu hücreleri, stomalı alt epiderma, iletim doku demetleri ve damar parenkiması, kısa koni şeklinde tek hücreli örtü tüyü, üst epiderma üzerinde Labiatae tipi salgı tüyü, salgı hücrelerinin kütikulası altında sarımsı mentol kristalleri, damar parenkiması ve epiderma üzerinde başı ve sapı tek hücreli salgı tüyleri, Labiatae tipi salgı tüyü üzerinde mentol kristalleri ve eterik yağ damlaları olduğu görülmüştür (Şekil 33). 146

155 Mentha rotundifolia Mentha rotundifolia (Kültür) İletim demetleri ve doku parçası genel görünüm (MB= 10X10) Doku parçası ve Labiatae tipi salgı tüyleri (MB= 10X10) Üst epiderma ve palizat parenkiması(mb= 10X40) Şekil 34: M.rotundifolia (Kültür) yaprak tozu incelemesi 147

156 Geçitli alt epiderma hücreleri ve sünger parenkiması (MB= 10X40) Toz drogda enine kesi parçası (MB= 10X40) İletim demetleri, damar parenkiması ve salgı tüyleri (MB= 10X40) Şekil 34 ün devamı. 148

157 Labiatae tipi salgı tüyü, eterik yağ damlaları ve mentol kristalleri (MB= 10X40) Sapı tek başı tek hücreli salgı tüyü (MB= 10X40) Kütikulası noktacıklı ay şeklinde örtü tüyü (MB= 10X10) Şekil 34 ün devamı 149

158 Stomalı epiderma hücreleri (MB= 10X40) Polen (MB= 10X40) Şekil 34 ün devamı Kahramanmaraş tan satın alınan M.rotundifolia numunesi mikroskopta incelendiğinde genel görünümde; iletim demetleri, dalgalı ve geçitli üst epiderma hücresi altındaki palizat parenkiması sayısı 3-4 adet, üst epiderma üzerinde az sayıda Labiatae tipi salgı tüyleri bulunmaktadır. Toz drogda rastlanan enine kesi parçasında; 2 sıralı palizat parenkiması, gevşek sünger parenkiması hücreleri ve Labiatae tipi salgı tüyü ve eterik yağ damlaları görülmüştür. Damar parenkimasında; salgı tüyü ve iletim demetleri, ayrıca alt epiderma hücrelerinin daha dalgalı ve geçitli olduğu, alt epidermada 150

159 Labiatae tipi salgı tüyü, başı ve sapı tek hücreli salgı tüyü, stomalı epiderma hücrelerinin daha çok sayıda olduğu tespit edilmiştir. görülmüştür (Şekil 34). Kütikulası noktacıklı çok hücreli ay şeklinde örtü tüyleri 151

160 Mentha rotundifolia (Pazar örneği) Doku parçasında iletim demetleri ve Labiatae tipi salgı tüyleri (MB= 10X10) Toz drogda enine keside üst epiderma, palizat ve sünger parenkiması (MB= 10X40) Üst epiderma, palizat parenkiması (MB= 10X40) Şekil 35: M.rotundifolia (Pazar örneği) yaprak tozu incelemeleri. 152

161 Damar parenkiması hücreleri (MB= 10X40) Labiatae tipi salgı tüyü ve stomalı epiderma hücreleri (MB= 10X40) Labiatae tipi salgı tüyü ve Stomalı epiderma hücreleri (MB= 10X40) Şekil 35 in devamı 153

162 Labiatae tipi salgı tüyü ve örtü tüyü (MB= 10X40) Tek hücreli örtü tüyü (MB= 10X40) Başı tek sapı tek hücreli salgı tüyleri (MB= 10X40) Şekil 35 in devamı 154

163 Damar parenkimasında 3-4 hücreli örtü tüyü (MB= 10X40) Kütikulası noktacıklı örtü tüyleri (MB= 10X40) Şekil 35 in devamı Pazardan satın alınarak kurutulan M.rotundifolia toz numune örneği mikroskopta incelendiğinde genel görünümde; doku parçasında geçitli üst epiderma hücreleri, palizat parenkiması, iletim demetleri, alt epiderma, Labiatae tipi salgı tüyü ve stoma komşu hücreleri mevcuttur. Alt epiderma hücreleri üst epiderma hücrelerine nazaran daha dalgalıdır. Damar parenkimasında 3-5 hücreli, kütikulası noktacıklı örtü tüyleri, başı ve sapı tek hücreli örtü tüyleri dikkat çekmektedir (Şekil 35). 155

164 Mentha spicata Doku parçası üzerinde iletim demetleri genel görünüm (MB= 10X10) İletim doku demetleri (MB= 10X40) Labiatae tipi salgı tüyleri genel görünüm (MB= 10X10) Şekil 36: M.spicata yaprak tozu incelemeleri 156

165 Labiatae tipi salgı tüyleri (MB= 10X40) Üst epiderma ve palizat parenkiması (MB= 10X40) Alt epiderma ve sünger parenkiması (MB= 10X40) Şekil 36 nın devamı 157

166 Geçitli üst epiderma hücreleri (MB= 10X10) İzodiametrik geçitli üst epiderma hücreleri (MB= 10X40) Enine keside üst epiderma, palizat ve sünger parenkiması, alt epiderma (MB= 10X40) Şekil 36 nın devamı 158

167 Çok hücreli örtü tüyü ve salgı tüyü(mb= 10X40) Damar parenkimasında çok hücreli örtü tüyü ve başı tek sapı tek hücreli salgı tüyü (MB= 10X40) Stomalı alt epiderma hücreleri, Labiatae tipi salgı tüyü ve eterik yağ damlaları (MB= 10X40) Şekil 36 nın devamı 159

168 Çok hücreli kütikulası noktacıklı dirsek yapmış örtü tüyü (MB= 10X10) Çok hücreli kütikulası noktacıklı dirsek yapmış örtü tüyleri (MB= 10X40) 2-3 hücreli örtü tüyü (MB= 10X40) Başı tek sapı tek hücreli salgı tüyü (MB= 10X40) Şekil 36 nın devamı 160

169 Konya dan toplanarak kurutulan M.spicata yaprak toz numunesi mikroskopta incelendiğinde genel görünümde; iletim doku demetleri, üst epiderma, palizat parenkiması, Labiatae tipi salgı tüyleri, izodiametrik geçitli üst epiderma hücreleri görülmektedir. Toz drogda rastlanan enine kesi parçasında; palizat parenkiması hücrelerinin 1 sıralı olduğu, iletim demetleri, genellikle alt epidermada daha çok rastlanan 2-3 hücreli örtü tüyleri ve hafif dirsek yapmış çok hücreli kütikulası noktacıklı örtü tüyleri mevcuttur. Bu türde alt epiderma hücreleri de geçitli ve az dalgalıdır. Labiatae tipi salgı tüyleri çok sayıdadır (Şekil 36). 161

170 Araştırma Materyali Bulguları Piyasadan satın alınan nane örneklerinin mikroskobik analizinde elde edilen bulgular bu başlık altında sunulmuştur. Doku parçası ve üst epiderma hücreleri genel görünüm (MB= 10X10) Geçitli üst epiderma ve palizat parenkiması (3-4 adet) (MB= 10X40) Kütikulası noktacıklı 3-4 hücreli örtü tüyü (MB= 10X40) Şekil 37: 1-Numaralı Toz numune. 162

171 Labiatae tipi salgı tüyü ve eterik yağ damlaları (MB= 10X40) Sapı tek başı tek hücreli ve Labiatae tipi salgı tüyü(mb= 10X40) Şekil 37 nin devamı 163

172 Tek hücreli kütikulası noktacıklı örtü tüyü(mb= 10X40) Stoma komşu hücresi (F.Sennae gibi 2 adet) (MB=10X40) Stoma komşu hücresi (5 adet) (MB= 10X40) Şekil 38: 1- Numaralı toz numunede yabancı doku parçaları. Piyasadan satın alınan 1 Numaralı toz numune mikroskopta incelendiğinde genel görünümde; çok nadir olarak kütikulası noktacıklı 3-4 hücreli örtü tüyü, doku parçası üzerinde Labiatae tipi salgı tüyleri ve başı ve sapı tek hücreli salgı tüyleri, geçitli alt epidermaya nazaran daha az dalgalı üst epiderma hücreleri mevcuttur (Şekil 37). 164

173 Toz numunede stoma komşu hücresi 5 adet, epiderma geçitsiz, 2 komşu hücreli parasitik tip stomalı ve tek hücreli, uzun, kütikulası noktacıklı örtü tüyünün görüldüğü yabancı dokulara rastlanmıştır (Şekil 38). Doku parçası genel görünüm ve iletim demetleri (MB= 10X10) Doku parçasında iletim demetleri ve Labiatae tipi salgı tüyü (MB= 10X10) Alt epiderma hücreleri (MB= 10X40) Şekil 39: 2-Numaralı - Toz numune. 165

174 Enine kesi parçasında üst epiderma, palizat ve sünger parenkiması, alt epiderma (MB= 10X40) İletim demetleri (MB= 10X40) Damar parenkiması hücreleri(mb= 10X40) Şekil 39 un devamı

175 Başı tek sapı tek hücreli salgı tüyleri (MB= 10X40) Damar parenkimasında Labiatae tipi ve başı tek sapı tek hücreli salgı tüyleri (MB= 10X10) Labiatae tipi salgı tüyleri ve eterik Stomalı alt epiderma(mb= 10X40) yağ damlaları (MB= 10X40) Şekil 39 un devamı. Piyasadan satın alınan 2-Numaralı toz numune mikroskopta incelendiğinde genel görünümde; az dalgalı üst epiderma, üst epidermaya isabet eden palizat parenkiması sayısı 2-3 adettir. Doku parçasında iletim demetleri, Labiatae tipi salgı tüyü ve eterik yağ damlaları, çok stomalı geçitli dalgalı alt epiderma hücreleri ve başı tek sapı tek hücreli salgı tüyleri mevcuttur. Damar parenkimasında Labiatae tipi salgı tüyleri, sapı ve başı tek hücreli salgı tüyleri görülmüştür (Şekil 39). 167

176 Geçitli üst epiderma ve palizat parenkiması hücreleri (MB= 10X10) Alt epiderma ve sünger parenkiması (MB= 10X40) Labiatae tipi salgı tüyü ve eterik yağ damlaları, üst epiderma ve palizat parenkiması hücreleri (MB= 10X40) Şekil 40: 3-Numaralı - Toz numune. 168

177 Doku parçası üzerinde iletim demetleri (MB= 10X10) Stomalı alt epiderma, Labiatae tipi salgı tüyü (MB= 10X40) Damar parenkima hücreleri (MB= 10X40) Şekil 40 ın devamı

178 Damar parenkimasında stomalı (yabancı doku) (MB= 10X40) Tek hücreli diş şeklinde örtü tüyü (yabancı doku) (MB= 10X40) Şekil 41: 3 numaralı toz numunede yabancı doku parçaları. Piyasadan satın alınan 3-Numaralı toz numune mikroskopta incelendiğinde; Labiatae tipi salgı tüyleri, doku parçasında iletim demetleri, dalgalı ve geçitli üst epiderma hücreleri, 1 epidermaya isabet eden palizat parenkima sayısı 3-4 adettir. Alt epiderma ve sünger parenkiması, stomalı ve dalgalı, geçitli alt epiderma hücreleri, Labiatae tipi salgı tüyü ve eterik yağ damlaları, başı tek sapı tek hücreli salgı tüyü, damar parenkima hücreleri görülmektedir (Şekil 40). Damar parenkimasında tek hücreli diş şeklinde örtü tüyleri ve stoma bulunan yabancı dokulara rastlanmıştır (Şekil 41). 170

179 Doku parçası ve iletim demetleri epiderma hücreleri (MB= 10X10) Damar parenkiması (MB= 10X10) Damar parenkiması (MB= 10X40) Şekil 42: 4-Numaralı - Toz numune. 171

180 Enine kesi parçasında üst epiderma, palizat ve sünger parenkiması, alt epiderma (MB= 10X10) Üst epiderma ve palizat parenkima hücreleri (MB= 10X40) Alt epiderma (MB= 10X40) Şekil 42 nin devamı 172

181 Başı tek sapı tek hücreli ve Labiatae tipi salgı tüyü (MB= 10X40) Şekil 42 nin devamı Piyasadan satın alınan 4-Numaralı toz numune mikroskopta incelendiğinde; doku parçasında iletim demetleri, Labiatae tipi salgı tüyleri görülmektedir. Doku parçası üzerinde stomalı alt epidermada Labiatae tipi salgı tüyü, sünger parenkiması, başı ve sapı tek hücreli salgı tüyleri görülmektedir. Alt ve üst epiderma hücreleri geçitlidir (Şekil 42). 173

182 İletim demetleri genel görünüm (MB= 10X10) Labiatae tipi salgı tüyü genel görünüm (MB= 10X10) Stomalı alt epiderma üzerinde Labiatae tipi salgı tüyü (MB= 10X40) Şekil 43: 5-Numaralı - Toz numune. 174

183 Üst epiderma ve palizat parenkiması (MB= 10X10) Geçitli alt epiderma hücreleri (MB= 10X40) Damar parenkiması (MB= 10X40) Başı tek sapı tek hücreli salgı tüyü (MB= 10X40) Şekil 43 ün devamı 175

184 Parenkimatik hücrelerde basit billurlar (yabancı doku)(mb= 10X40) Geçitli, dalgalı, billurlu damar parenkiması (yabancı doku) (MB= 10X40) Şekil 44: 5 numaralı toz numunede yabancı doku parçaları. Piyasadan satın alınan 5-Numaralı toz numune mikroskopta incelendiğinde; doku parçası ve iletim demetleri, doku parçasında çok sayıda Labiatae tipi salgı tüyleri görülmektedir. Stomalı alt epiderma üzerinde Labiatae tipi salgı tüyü ve eterik yağ damlaları mevcuttur. Alt epiderma hücreleri, daha dalgalıdır. Parenkimatik dokularda başı ve sapı tek hücreli salgı tüyleri görülmektedir (Şekil 43). Toz drogda yabancı doku parçasında, parenkimatik hücrelerin içinde küçük basit billurlar, papilli korolla epiderması, stomalı, geçitli, dalgalı, billurlu damar parenkiması olduğu görülmüştür (Şekil 44). 176

185 Doku parçası ve salgı tüyleri, iletim demetleri (MB= 10X10) Doku parçası üzerinde iletim demetleri ve salgı tüyleri (Labiatae tipi salgı tüyü ve sapı tek, başı tek hücreli salgı tüyü) (MB= 10X40) Labiatae tipi salgı tüyü ve eterik yağ damlaları (MB= 10X40) Şekil 45: 6-Numaralı - Toz numune. 177

186 Üst epiderma ve palizat parenkima hücreleri (MB= 10X40) Stomalı alt epiderma hücreleri (MB= 10X40) Enine kesi parçasında üst epiderma, palizat ve sünger parenkiması, alt epiderma (MB= 10X40) Şekil 45 in devamı 178

187 Enine keside üst epiderma, palizat parenkiması ve Labiatae tipi salgı tüyü (MB= 10X40) Damar parenkiması (MB= 10X40) Doku üzerinde Labiatae tipi ve başı tek sapı tek hücreli salgı tüyü (MB= 10X40) Şekil 45 in devamı 179

188 İki hücreli, kütikulası noktacıklı örtü tüyü (MB= 10X40) Çok hücreli örtü tüyü (MB= 10X40) (Yabancı doku parçası) Şekil 45 in devamı ve 6 numaralı toz numunede yabancı doku parçaları. Piyasadan satın alınan 6-Numaralı toz numune mikroskopta incelendiğinde genel görünümde; doku parçası üzerinde 2 hücreli kütikulası noktacıklı örtü tüyleri iletim demetleri, Labiatae tipi salgı tüyleri, başı tek sapı tek hücreli salgı tüyleri, Labiatae tipi salgı tüylerinde bol miktarda eterik yağ damlaları görülmektedir. Labiatae tipi salgı tüyünde kütikula boşluğu geniş olup eterik yağ damlaları mevcuttur. Geçitli, dalgalı alt epiderma hücreleri ve sünger parenkiması, daha az dalgalı, geçitli üst epiderma ve palizat parenkiması hücreleri tespit edilmiştir. Üst epiderma hücreleri, alt epidermaya nazaran daha büyüktür. Yabancı doku olarak çok hücreli, ucu kopmuş örtü tüyü parçasına rastlanmıştır (Şekil 45). 180

189 Dalgalı, geçitli üst epiderma (MB= 10X40) Dirsek şeklinde 2-3 hücreli örtü tüyü (MB= 10X40) Kütikulası noktacıklı tek hücreli örtü tüyü (MB= 10X10) Şekil 46: 7-Numaralı - Toz numune. 181

190 Dirsek şeklinde 2-3 hücreli örtü tüyleri (MB= 10X10) Dirsek şeklinde 2-3 hücreli örtü tüyü (MB= 10X40) Kütikulası noktacıklı tek hücreli örtü tüyü (MB= 10X40) Şekil 46 nın devamı 182

191 Labiatae tipi salgı tüyü (MB= 10X40) Papilli epiderma hücreleri (MB= 10X40) Polen tanesi (MB= 10X40) Şekil 46 nın devamı Piyasadan satın alınan 7-Numaralı toz numune mikroskopta incelendiğinde; hemen hemen tüm preparatı kaplayacak şekilde kütikulası noktacıklı 2-3 hücreli dirsek tüyler, Labiatae tipi salgı tüyü, dalgalı geçitli üst epiderma hücresi, polen tanesi, kütikulası noktacıklı tek hücreli örtü tüyleri, papilli epiderma hücreleri olduğu görülmüştür. Toz numune örneği keskin mentol kokuludur (Şekil 46). 183

192 Üst epiderma ve palizat parenkiması (MB= 10X40) Alt epiderma ve sünger parenkiması (MB= 10X40) İletim demetleri (MB= 10X40) Şekil 47: 8-Numaralı - Toz numune. 184

193 Kütikulası noktacıklı 2-3 hücreli örtü tüyü (MB= 10X10) Labiatae tipi salgı tüyü ve eterik yağ damlaları, başı tek sapı tek hücreli ösalgı tüyü(mb= 10X40) Damar parenkiması (MB= 10X40) Şekil 47 nin devamı 185

194 Stomalı epiderma (MB= 10X40) Şekil 47 nin devamı Piyasadan satın alınan 8-Numaralı toz numune mikroskopta incelendiğinde iletim demetleri, Labiatae tipi salgı tüyleri, başı tek sapı tek hücreli salgı tüyleri, eterik yağ damlaları, tek hücreli örtü tüyleri, az dalgalı üst epiderma ve palizat parenkiması hücreleri, stomalı epiderma, uzun 2-3 hücreli kütikulası noktacıklı örtü tüyleri görülmüştür. Geçitli alt epiderma hücreleri üst epidermaya nazaran daha dalgalıdır (Şekil 47). 186

195 Doku parçası ve İletim demetleri genel görünüm (MB= 10X10) Üst epiderma ve palizat parenkiması hücreleri (MB= 10X40) Enine keside üst epiderma, palizat parenkiması (MB= 10X40) Şekil 48: 9-Numaralı - Toz numune. 187

196 Damar parenkiması hücreleri (MB= 10X40) Başı tek sapı tek hücreli salgı tüyü (MB= 10X40) Şekil 48 in devamı Labiatae tipi salgı tüyü (MB= 10X40) Piyasadan satın alınan 9-Numaralı toz numune mikroskopta incelendiğinde genel görünümde; doku parçası ve iletim demetleri, hafif dalgalı izodiametriğe yakın geçitli üst epiderma hücreleri ve palizat parenkiması(palizat parenkiması sayısı 2-3 adet), damar parenkiması, sapı tek başı tek hücreli salgı tüyü, Labiatae tipi salgı tüyü olduğu görülmüştür (Şekil 48). 188

197 Doku parçası genel görünüm (iletim demetleri ve salgı tüyleri) (MB= 10X10) Labiatae tipi salgı tüyü ve iletim demetleri (MB= 10X40) Geçitli üst epiderma hücreleri (MB= 10X40) Şekil 49: 10-Numaralı - Toz numune. 189

198 Üst epiderma ve palizat parenkiması(mb= 10X40) Enine kesi parçasında üst epiderma, palizat ve sünger parenkiması (MB= 10X40) Damar parenkiması (MB= 10X40) Şekil 49 un devamı 190

199 İletim demetleri (MB= 10X40) İki hücreli örtü tüyü (MB= 10X40) Başı tek sapı tek hücreli salgı tüyü (MB= 10X40) Şekil 49 un devamı 191

200 Labiatae tipi salgı tüyü ve eterik yağ damlaları (MB= 10X10) Labiatae tipi salgı tüyü ve eterik yağ damlaları (MB= 10X40) Çok hücreli, kütikulası noktacıklı örtü tüyü (MB= 10X40) Şekil 49 un devamı 192

201 Stomalı alt epiderma (MB= 10X40) Hücre çeperi zincir gibi geçitli ve stomalı damar parenkiması hücreleri (yabancı doku) (MB= 10X40) Şekil 49 un devamı ve 10 numaralı toz numunede yabancı doku parçaları. Piyasadan satın alınan 10-Numaralı toz numune mikroskopta incelendiğinde; doku parçası üzerinde çok sayıda Labiatae tipi salgı tüyü ve iletim demetleri, eterik yağ damlaları, çok ender sayıda 4 hücreli kütikulası noktacıklı dirsek gibi örtü tüyü, dalgalı, geçitli, stomalı alt epiderma hücreleri ve sünger parenkiması, az dalgalı üst epiderma hücreleri ve palizat parenkiması, damar parenkiması hücreleri, 2 hücreli örtü tüyleri mevcuttur. Toz drogda stomalı, hücre çeperi zincir gibi geçitli parenkimatik hücreler ve damar parenkimasının görüldüğü yabancı doku parçasına rastlanmıştır (Şekil 49). 193

202 4.3. Uçucu Yağ Miktarları Konya dan toplanan M. piperita ve M. spicata örneği ile pazar ve Kahramanmaraş tan satın alınan M. rotundifolia örneği, ayrıca aktarlardan satın alınan toz yaprak numunelerinin uçucu yağ miktar tayini sonuçları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Tablo 4: Mentha yaprak numunelerinin uçucu yağ miktarları. Numuneler Uçucu yağ hacimleri (ml) Uçucu yağ verimi (ml/kg) Mentha piperita Mentha spicata Mentha rotundifolia (Kültür) Mentha rotundifolia (Pazar) Toz Numune Toz Numune Toz Numune Toz Numune Toz Numune Toz Numune Toz Numune Toz Numune Toz Numune Toz Numune Temmuz ayında Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Kültür alanından toplanan Mentha yapraklarının uçucu yağları elde edildiğinde, M.piperita yapraklarının ml/kg ve M.spicata yapraklarının 9.94 ml/kg oranında uçucu yağ içerdiği görülmektedir (Tablo 4). 194

203 4.4. Uçucu Yağ Örneklerinin İTK Analiz Sonuçları mukayese edildi. Yapılan analizler aşağıda belirtildiği şekilde 4 grup halinde 1. Plağa öncelikle Mentha mukayese materyallarinin toluen ekstresi tatbik edildi. Daha sonra sırasıyla referanslar tatbik edildi. Tatbik edilen İTK plağı, UV lambası altında, 254 ve 366 nm dalga boylarında leke vermedi Şekil 50 : İTK plağında Mentha örnekleri ve referanslar. (Tatbik sırası; 1.M.piperita, 2.M.spicata, 3.M.rotundifolia(kültür), 4. M.rotundifolia(Pazar), 5.Timol, 6.Mentol, 7.Neomentol, 8.Mentil asetat, 9.İzopulegol, 10.Sineol, 11.Karvon, 12.Dihidrokarvon, 13.Nane yağı, 14.Sentetik Nane yağı). M.piperita ve M.spicata ekstreleri M.rotundifolia örneklerinden farklı lekeler vermektedir (Şekil 50). 195

204 2. Plağa Mentha mukayese ve araştırma materyallarinin toluen ekstresi tatbik edildi. Şekil 51: İTK plağında Mentha örnekleri. (Tatbik sırası; M.piperita (Mp), M.spicata(Ms), M.rotundifolia(kültür)(Mr), M.rotundifolia(Pazar)(Mr), 1,2,3,4,5,6,7, 8,9 ve 10 numaralı araştırma materyalleri). Piyasadan satın alınan ve çalışmalarımızda araştırma materyali olarak kullandığımız tüm numuneler (7 nolu örnek dışında), M.rotundifolia toluen ekstresiyle aynı R f de benzer lekeler vermiştir (Şekil 51). 196

205 3. Plağa elde edilen Mentha mukayese materyallerinin uçucu yağ numuneleri ve referanslardan ikişer tatbik yapıldı Şekil 52. İTK plağında Mentha örnekleri ve referanslar. (Tatbik sırası; 1.M.piperita, 2.M.spicata, 3.M.rotundifolia(kültür), 4. M.rotundifolia(Pazar), 5.Timol, 6.Mentol, 7.Neomentol, 8.Mentil asetat, 9.İzopulegol, 10.Sineol, 11.Karvon, 12.Dihidrokarvon). M.piperita da mentol, mentil asetat ve neomentol, M.spicata da karvon varlığı tespit edilmiştir. M.rotundifolia kültür ve pazar örneklerinin uçucu yağ içerikleri aynı görülmektedir (Şekil 52). 197

206 4. Plağa elde edilen Mentha mukayese materyalleri ve araştırma materyallerinin uçucu yağlarından ikişer tatbik yapıldı. Şekil 53. İTK plağında Mentha uçucu yağ örnekleri. (Tatbik sırası; M.piperita (Mp), M.spicata(Ms), M.rotundifolia(kültür)(Mr), M.rotundifolia(Pazar)(Mr), 1,2,3,4,5,6, 7,8,9 ve 10 numaralı araştırma materyalleri). Piyasadan satın alınan ve çalışmalarımızda araştırma materyali olarak kullandığımız tüm numuneler (7 nolu örnek dışında), Mentha mukayese materyallerinden M.rotundifolia ile aynı R f de benzer lekeler vermiştir (Şekil 53). 198

Şekil 1: C.scolymus un Doğadaki Görünümü 19 2.1.2. Cynara L. Cinsi C. scolymus L., Sp. Pl. 827(1723) Syn: C. cardunculus L. var. sativa Moris, Fl. Sard. 2:460 (1840-3). Ic: reichb., Ic.Fl. Germ. 15:t.

Detaylı

Quercus ilex L. (Pırnal meşesi)

Quercus ilex L. (Pırnal meşesi) Yayılışı: Quercus ilex L. (Pırnal meşesi) Genel coğrafi yayılış alanı Batı Akdeniz kıyılarıdır. Ülkemizde, İstanbul, Zonguldak, Sinop, Çanakkale, Kuşadası nda 0-450 m ler arasında Carpinus, Laurus, Phillyrea

Detaylı

OTU 1 Çok yıllık otsular. Gövdeler dik, 20-60 cm, salgı tüysüz, bütün kısımlar pubessent tüylü. Yapraklar gövde üzerinde, basit, linear-oblong,

OTU 1 Çok yıllık otsular. Gövdeler dik, 20-60 cm, salgı tüysüz, bütün kısımlar pubessent tüylü. Yapraklar gövde üzerinde, basit, linear-oblong, OTU 1 Çok yıllık otsular. Gövdeler dik, 20-60 cm, salgı tüysüz, bütün kısımlar pubessent tüylü. Yapraklar gövde üzerinde, basit, linear-oblong, 5-8x0,9-1 cm, krenat kenarlı, eglandular-pilos tüylü; petiol

Detaylı

T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ ORMAN ALTI ODUNSU BİTKİLER. Hazırlayan: Danışman: Yrd.Doç.Dr Nurgül KARLIOĞLU

T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ ORMAN ALTI ODUNSU BİTKİLER. Hazırlayan: Danışman: Yrd.Doç.Dr Nurgül KARLIOĞLU T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ ORMAN ALTI ODUNSU BİTKİLER Hazırlayan: 0601120025 Danışman: Yrd.Doç.Dr Nurgül KARLIOĞLU Laurocerasus officinalis(karayemiş) Sistematik ; Alem : Plantae Bölüm :

Detaylı

DİSTİLEX NANO TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ

DİSTİLEX NANO TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ DİSTİLEX NANO TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ Distilex tesislerinde; bitki ve meyve özütleri uygun yöntem ve ileri teknoloji ile elde edilerek gıda, ilaç, kozmetik, kimya, insan sağlığında gıda takviye ürünleri, hayvan

Detaylı

Solanaceae Familyası (Patlıcangiller)

Solanaceae Familyası (Patlıcangiller) Solanaceae Familyası (Patlıcangiller) 1 Bir veya çok yıllık, otsu, tırmanıcı, çalı veya ağaç şeklinde bitkileri içerir, Daha çok Avustralya, Orta ve Güney Amerika'da yayılış gösterir. Yapraklar boyut ve

Detaylı

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ BİTKİ TANIMI II

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ BİTKİ TANIMI II ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ BİTKİ TANIMI II 1. Laurocerasus officinalis 2. Salvia officinalis 3. Tilia tomentosa 4. Tilia cordata 5. Tilia platyphyllos 6. Tilia rubra 7. Quercus brantii 8. Castanea sativa

Detaylı

Verbenaceae Familyası

Verbenaceae Familyası Verbenaceae Familyası Tropikal ve subtropikal bölgelerde yetişen otlar, çalılar veya ağaçlar, Dallar 4 köşeli veya yuvarlak, Yapraklar karşılıklı veya vertisillat, çoğunlukla basit, bazen palmat veya pennat,

Detaylı

Juglans (Cevizler), Pterocarya (Yalancı cevizler), Carya (Amerikan cevizleri)

Juglans (Cevizler), Pterocarya (Yalancı cevizler), Carya (Amerikan cevizleri) JUGLANDACEAE 6-7 cinsle temsil edilen bir familyadır. Odunları ve meyveleri bakımından değerlidir. Kışın yaprağını döken, çoğunlukla ağaç, bazıları da çalı formundadırlar. Yaprakları tüysü (bileşik) yapraklıdır.

Detaylı

CORYLACEAE 1C 1 E. Anemogam, kışın yaprağını döken odunsu bitkilerdir. Gövde kabukları çatlaksız ya da boyuna çatlaklıdır. Tomurcuklar sürgüne

CORYLACEAE 1C 1 E. Anemogam, kışın yaprağını döken odunsu bitkilerdir. Gövde kabukları çatlaksız ya da boyuna çatlaklıdır. Tomurcuklar sürgüne CORYLACEAE 1C 1 E. Anemogam, kışın yaprağını döken odunsu bitkilerdir. Gövde kabukları çatlaksız ya da boyuna çatlaklıdır. Tomurcuklar sürgüne almaçlı dizilmiştir. Tomurcuklar çok pullu, sapsız, sürgüne

Detaylı

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR ANTİOKSİDANLAR Aktif oksijen türevleri (ROS) normal metabolizma sırasında vücudumuzun ürettiği yan ürünlerdir. Ancak bazı dış kaynaklardan da serbest

Detaylı

Pistacia terebinthus L. (Menengiç)

Pistacia terebinthus L. (Menengiç) Pistacia terebinthus L. (Menengiç) Genel coğrafi dağılışı batıda Kanarya adalarından başlayarak doğu Akdeniz ve Anadolu ya ulaşır. Türkiye de özellikle Batı ve Güney Anadolu daki maki formasyonu içerisinde

Detaylı

Orman Altı Odunsu Bitkiler

Orman Altı Odunsu Bitkiler Orman Altı Odunsu Bitkiler Danışman : Yrd.Doç.Dr. Nurgül KARLIOĞLU BİTKİLER 1. Laurocerasus officinalis 2. Osmanthus decorus 3. Rhus coriaria 35-0601120159 SALİM ÇOBAN 37-0601120189 OKTAY BAKIRTAŞ Laurocerasus

Detaylı

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir ŞEKER PANCARI Kullanım Yerleri İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir Orijini Şeker pancarının yabanisi olarak Beta maritima gösterilmektedir.

Detaylı

TÜRKİYE İSTİLACI BİTKİLER KATALOĞU

TÜRKİYE İSTİLACI BİTKİLER KATALOĞU T.C. GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Bitki Sağlığı Araştırmaları Daire Başkanlığı TÜRKİYE İSTİLACI BİTKİLER KATALOĞU ANKARA 2015 Editör: Prof.

Detaylı

1-) Yaprak eksenin ucu, mukro veya arista, bitkiler daima çok yıllık, gövde kanatsız, çiçekler salkımsı

1-) Yaprak eksenin ucu, mukro veya arista, bitkiler daima çok yıllık, gövde kanatsız, çiçekler salkımsı LATHYRUS L. TEŞHİS ANAHTARI 1-) Yaprak eksenin ucu, mukro veya arista, bitkiler daima çok yıllık, gövde kanatsız, çiçekler salkımsı 2-) Yaprakçıklar pinnat ve retikulat damarlanma veya stipullar sagittat

Detaylı

GENUS: Convolvulus (gündüz güzeli, gündüz sefası)

GENUS: Convolvulus (gündüz güzeli, gündüz sefası) BİTKİ TANIMA III FAM: CONVOLVULACEAE Dik sarılıcı otsu veya çalılardır. 1000 kadar türü vardır. Yapraklar sarmal dizilişlidir. Basit veya ender olarak tüysüdür. Taç yapraklar birleşmiş hunu biçimlidir.

Detaylı

Farmasötik Botanik 11 Hafta Doç. Dr. Nilüfer ORHAN 1

Farmasötik Botanik 11 Hafta Doç. Dr. Nilüfer ORHAN 1 Akdeniz havzasında yaygın olan bitkiler Otsu bitki veya çalı formunda Lamiaceae (Labiatae) Familyası Salgı tüyleri taşır ve uçucu yağ içerir. Familya için karakteristik özellik; gövde 4 köşeli, Gövde 4

Detaylı

Latince Adı: Ocimum Türkçe Adı: Fesleğen

Latince Adı: Ocimum Türkçe Adı: Fesleğen MUTFAK BİTKİLERİ Ocimum Fesleğen Latince Adı: Ocimum Türkçe Adı: Fesleğen Familya: Lamiaceae Orjini: Yunanistan Büyüme Şekli: 12 x 36 cm Büyümesi: orta derecede büyüme gösterir. Yapraklar: karışıklı, dar,

Detaylı

Akkemik, Ü. (Editör) Türkiye nin Doğal-Egzotik Ağaç ve Çalıları II. Orman Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara. 680 s.

Akkemik, Ü. (Editör) Türkiye nin Doğal-Egzotik Ağaç ve Çalıları II. Orman Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara. 680 s. Kitabın Kaynak Gösterimi ile İlgili Örnekler: Kitap Geneli İçin Atıf Örneği: Akkemik, Ü. (Editör). 2014. Türkiye nin -Egzotik Ağaç ve Çalıları II. Orman Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara. 680 s. Kitap

Detaylı

Doğal Gaz Sektör Raporu

Doğal Gaz Sektör Raporu GAZBİR Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği TEMMUZ Doğal Gaz Sektör Raporu İthalat 4.5, 4., Temmuz ayında yılının aynı ayına göre ülke ithalat miktarında 915,37 milyon sm 3, %28,43 lük bir artış meydana

Detaylı

MALVACEAE (EBEGÜMECİGİLLER)

MALVACEAE (EBEGÜMECİGİLLER) MALVACEAE (EBEGÜMECİGİLLER) MALVACEAE Otsu, çalımsı veya ağaç şeklinde gelişen bitkilerdir. Soğuk bölgeler hariç dünyanın her tarafında bulunurlar. Yaprakları basit, geniş ve parçalıdır. Meyve kuru kapsüldür

Detaylı

Porsuk. Şube : Gymospermae Sınıf : Coniferae Takım : Taxoideae Familya : Taxaceae Cins : Taxus L. Tür : Taxus baccata L.

Porsuk. Şube : Gymospermae Sınıf : Coniferae Takım : Taxoideae Familya : Taxaceae Cins : Taxus L. Tür : Taxus baccata L. Porsuk Şube : Gymospermae Sınıf : Coniferae Takım : Taxoideae Familya : Taxaceae Cins : Taxus L. Tür : Taxus baccata L. Genel olarak 15-20 m boylanır. 2-2.5 m çap yapabilir. Yenice - Karakaya (Karabük)

Detaylı

Juniperus communis. Adi Ardıç

Juniperus communis. Adi Ardıç Juniperus communis Adi Ardıç Juniperus communis Adi Ardıç En geniş yayılışı olan ardıç taksonudur. çoğunlukla çalı formunda Kabuk kırmızı kahverengi, ince kağıt gibi ayrılır İ. yaprak, 1,5 cm dipleri geniş

Detaylı

Fesleğenin (ocimum bacilicum) Antibakteriyel Etkisinin Araştırılması. Grup Ege

Fesleğenin (ocimum bacilicum) Antibakteriyel Etkisinin Araştırılması. Grup Ege Fesleğenin (ocimum bacilicum) Antibakteriyel Etkisinin Araştırılması Grup Ege Gülsüm UYAR Yalçın KABAK Proje Fikrinin Ortaya Çıkışı Fesleğenden sinek kovucu sprey yapalım! Toplu taşıma araçlarında kullanılacak

Detaylı

Doğal Gaz Sektör Raporu

Doğal Gaz Sektör Raporu GAZBİR HAZİRAN Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği Doğal Gaz Sektör Raporu İthalat Haziran ayında yılının aynı ayına göre ülke ithalat miktarında 434 milyon sm3, %13,76 lik bir artış meydana gelmiştir.

Detaylı

Doğal Gaz Sektör Raporu

Doğal Gaz Sektör Raporu GAZBİR MAYIS Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği Doğal Gaz Sektör Raporu İthalat mayıs ayında yılının aynı ayına göre ülke ithalat miktarında 513 milyon sm3, %15,92 lik bir artış meydana gelmiştir.

Detaylı

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE Prof.Dr. Yahya AYAŞLIGİL Yrd.Doç.Dr. Doğanay YENER İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Bitki Materyali ve Yetiştirme Tekniği Anabilim Dalı 18.04.2016

Detaylı

FAGACEAE. kürenin subtropik ve serin bölgelerinde ormanlar kuran 600 kadar türü vardır.

FAGACEAE. kürenin subtropik ve serin bölgelerinde ormanlar kuran 600 kadar türü vardır. FAGACEAE Fagaceae familyasının 6 cins (Fagus, Quercus, Castanea, Castanopsis, Lithofagus, Nothafagus) ve bu cnislerin her iki yarı kürenin subtropik ve serin bölgelerinde ormanlar kuran 600 kadar türü

Detaylı

BİTKİ TANIMA I. P E P 1 0 1 _ H 0 4 C h a m a e c y p a r i s l a w s o n i a n a ( L a v z o n Ya l a n c ı S e r v i s i ) Yrd. Doç. Dr.

BİTKİ TANIMA I. P E P 1 0 1 _ H 0 4 C h a m a e c y p a r i s l a w s o n i a n a ( L a v z o n Ya l a n c ı S e r v i s i ) Yrd. Doç. Dr. 1 BİTKİ TANIMA I Yrd. Doç. Dr. Taki DEMİR P E P 1 0 1 _ H 0 4 C h a m a e c y p a r i s l a w s o n i a n a ( L a v z o n Ya l a n c ı S e r v i s i ) C r y p t o m e r i a j a p o n i c a ( K a d i f

Detaylı

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%) a r k a. o r g. t r 11,5 7,5 5,8 7,4 7,4 7,3 7,2 3,6 6,1 5,3 3,2 5,3 5,3 4,9 4,8 4,2 2,6 1,8 -3, ,8

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%)   a r k a. o r g. t r 11,5 7,5 5,8 7,4 7,4 7,3 7,2 3,6 6,1 5,3 3,2 5,3 5,3 4,9 4,8 4,2 2,6 1,8 -3, ,8 Büyüme Hızı (%) %10 veya fazla %6-%10 %3-%6 %0-%3 %0 dan küçük Veri yok 2018* 2017 2016 2015 YILLIK 2,6 IV -3,0 III 1,8 II 5,3 I 7,4 YILLIK 7,4 IV 7,3 III 11,5 II 5,3 I 5,3 YILLIK 3,2 IV 4,2 III -0,8 II

Detaylı

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE Prof.Dr. Yahya AYAŞLIGİL Yrd.Doç.Dr. Doğanay YENER İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Bitki Materyali ve Yetiştirme Tekniği Anabilim Dalı 20.04.2015

Detaylı

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE Prof.Dr. Yahya AYAŞLIGİL Yrd.Doç.Dr. Doğanay YENER İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Bitki Materyali ve Yetiştirme Tekniği Anabilim Dalı 11.05.2014

Detaylı

Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan

Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan ekstraselluler matriks içinde, birbirlerine yapışarak meydana getirdikleri

Detaylı

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%) a r k a. o r g. t r * II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%)   a r k a. o r g. t r * II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III 18.01.2019 Ulusal Gelişmeler Büyüme Hızı (%) %10 veya fazla %6-%10 %3-%6 %0-%3 %0 dan küçük Veri yok 2016 2017 2018* 14 II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III 12 10 8 6 11,5 4

Detaylı

Yatırım Teşvik Uygulamalarında Bölgeler

Yatırım Teşvik Uygulamalarında Bölgeler Yatırım Teşvik Uygulamalarında Bölgeler 1. Bölge: Ankara, Antalya, Bursa, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Muğla 2. Bölge: Adana, Aydın, Bolu, Çanakkale (Bozcaada ve Gökçeada İlçeleri Hariç), Denizli,

Detaylı

ANGİOSPERMAE (KAPALI TOHUMLULAR) Yrd. Doç. Dr. Hüseyin FAKİR

ANGİOSPERMAE (KAPALI TOHUMLULAR) Yrd. Doç. Dr. Hüseyin FAKİR ANGİOSPERMAE (KAPALI TOHUMLULAR) Yrd. Doç. Dr. Hüseyin FAKİR Angiospermae ve Gymnospermae Arasındaki Farklılıklar muhafaza içersinde döllenerek olgun tohuma gelişen gerçek meyve 3. Angiosperma ların odunlarında

Detaylı

OTO KALORİFER PETEK TEMİZLİĞİ - VİDEO

OTO KALORİFER PETEK TEMİZLİĞİ - VİDEO OTO KALORİFER PETEK TEMİZLİĞİ - VİDEO Oto Kalorifer Peteği Temizleme Makinası, Araç Kalorifer Petek Temizliği Cihazı. kalorifer peteği nasıl temizlenir, kalorifer peteği temizleme fiyatları, kalorifer

Detaylı

P E P 1 0 1 _ H 0 5 C

P E P 1 0 1 _ H 0 5 C Yrd. Doç. Dr. Taki DEMİR BİTKİ TANIMA I P E P 1 0 1 _ H 0 5 C u p r e s s u s s e m p e r v i r e n s ( A d i s e r v i - A k d e n i z s e r v i s i ) C u p r e s s u s a r i z o n i c a ( A r i z o n

Detaylı

TAXUS : (Porsuklar) (8 Türü var) Taxus baccata L. (Adi Porsuk)

TAXUS : (Porsuklar) (8 Türü var) Taxus baccata L. (Adi Porsuk) TAXUS : (Porsuklar) (8 Türü var) Taxus baccata L. (Adi Porsuk) Çoğunlukla boylu çalı ender 20 m boy, sık dallı, yuvarlak tepeli, kırmızı_kahverengi kabuk gelişi güzel çatlar ve dökülür İğne yapraklar 1-2.5

Detaylı

Arı Ürünleri, Bitkiler ve Sağlığımız. Yard. Doç. Dr. Mine Koçyiğit

Arı Ürünleri, Bitkiler ve Sağlığımız. Yard. Doç. Dr. Mine Koçyiğit Arı Ürünleri, Bitkiler ve Sağlığımız Yard. Doç. Dr. Mine Koçyiğit Arı zehiri Arılarda zehir torbasına bir kanal ile bağlanan asit ve alkali salgı bezlerinde üretilerek zehir torbasında depolanır. Bir batırmada

Detaylı

BİTKİ TANIMA 2. Dr. Sergun DAYAN

BİTKİ TANIMA 2. Dr. Sergun DAYAN BİTKİ TANIMA 2 Dr. Sergun DAYAN MONOCOTYLEDONAE FAM: GRAMİNEAE Buğdaygiller (Poaceae), tohum kabuğu, meyve kabuğu ile bitişiktir. sapları boğumlu ve ekseriya içi boştur. başakçıklar,

Detaylı

Acinos alpinus (L.) Moench Dağ nanesi

Acinos alpinus (L.) Moench Dağ nanesi Acinos alpinus (L.) Moench Dağ nanesi Yatık nadiren yükselici çok yıllık otsu bitkiler. Gövdeler 5-20 cm. Yapraklar eliptikten ovat-yuvarlağa doğru, 5-15 x 4-9 mm, tam veya uç kısma doğru testere dişil,

Detaylı

Salix caprea L., Keçi Söğüdü, Orman Söğüdü

Salix caprea L., Keçi Söğüdü, Orman Söğüdü ÇALILAR Salix caprea L., Keçi Söğüdü, Orman Söğüdü 2 3 m çalı, ~ 7 8 m küçük bir ağaçtır. Yaprak uzunca, geniş yumurta, saplıdır, sivri, küttür, kalın, üstü kırışık, altı beyaz keçe gibi sık tüylü damar

Detaylı

SU BİTKİLERİ 11. Prof. Dr. Nilsun DEMİR

SU BİTKİLERİ 11. Prof. Dr. Nilsun DEMİR SU BİTKİLERİ 11 Prof. Dr. Nilsun DEMİR KÖK: BRYOPHYTA KARA YOSUNLARI Sınıf: Gerçek Kara yosunları (Musci) Sınıf: Ciğer Otları (Hepaticeae) - Toprak yüzeyine yatık büyürler, - Gövde yassıdır, yaprak şeklindedir,

Detaylı

Bitkilerin Adaptasyonu

Bitkilerin Adaptasyonu Bitkilerin Adaptasyonu 1 Bitkiler oldukça ekstrem ekolojik koşullarda hayatta kalabilirler. Bitkilerin bu türden ekstrem koşullarda hayatta kalabilmesi için adaptasyona ihtiyacı vardır. Shelford s Tolerans

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ (ADNKS) 2014 Yılı Türkiye İstatistik Kurumu 28/01/2015 tarihinde 2014 yılı Adrese Dayalı Kayıt Sistemi Sonuçları haber bültenini yayımladı. 31 Aralık 2014 tarihi itibariyle;

Detaylı

Panax ginseng kök ekstresi (Ginseng)

Panax ginseng kök ekstresi (Ginseng) Panax ginseng kök ekstresi (Ginseng) Çin, Japonya ve Kore de doğal olarak yetişmekte olan kökü şekil olarak insana benzeyen çok yıllık otsu bir bitkidir. Kimyasal içeriğinde dammaran yapısında triterpen

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ (ADNKS) 2015 Yılı Türkiye İstatistik Kurumu 28/01/2016 tarihinde 2015 yılı Adrese Dayalı Kayıt Sistemi Sonuçları haber bültenini yayımladı. 31 Aralık 2015 tarihi itibariyle;

Detaylı

KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ SEBEBİYLE MİKROBİYEL GELİŞMEYE EN UYGUN, DOLAYISIYLA BOZULMAYA EN YATKIN, GIDALARDAN BİRİDİR.

KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ SEBEBİYLE MİKROBİYEL GELİŞMEYE EN UYGUN, DOLAYISIYLA BOZULMAYA EN YATKIN, GIDALARDAN BİRİDİR. KIRMIZI ETLER KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ SEBEBİYLE MİKROBİYEL GELİŞMEYE EN UYGUN, DOLAYISIYLA BOZULMAYA EN YATKIN, GIDALARDAN BİRİDİR. ETTEKİ ENZİMLER VE MİKROBİYEL AKTİVİTE BOZULMANIN BAŞLANGICIDIR.

Detaylı

İSTİHDAM İZLEME BÜLTENİ

İSTİHDAM İZLEME BÜLTENİ 01 10 2014 Sayı 30 TEPAV İSTİHDAM İZLEME TEPAV İstihdam İzleme Bülteni nin -Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Mayıs 2014 verilerinin değerlendirildiği- 30. sayısında sigortalı ücretli

Detaylı

ACER CİNSİNİN ORMAN ALTI FLORASI

ACER CİNSİNİN ORMAN ALTI FLORASI ACER CİNSİNİN ORMAN ALTI FLORASI Acer campestre L.-Ova akçaağacı Yayılışı: Kuzey ve Güney Avrupa hariç tüm Avrupa, Trakya ve Kuzey Anadolu, Kafkasya, Kuzey İran, Kuzey- Batı Afrika da yayılış gösterir.

Detaylı

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%) Türkiye ekonomisi 2017 itibariyle dünyanın 17. Avrupa nın 6. büyük ekonomisidir. a r k a. o r g.

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%) Türkiye ekonomisi 2017 itibariyle dünyanın 17. Avrupa nın 6. büyük ekonomisidir.   a r k a. o r g. Ulusal Gelişmeler Büyüme Hızı (%) Türkiye ekonomisi 2017 itibariyle dünyanın 17. Avrupa nın 6. büyük ekonomisidir. %10 veya fazla %6-%10 %3-%6 %0-%3 %0 dan küçük Veri yok Kaynak: TÜİK- Dünya Bankası; *:

Detaylı

A. TOHUMLU BİTKİLERİN TEMEL KISIMLARI

A. TOHUMLU BİTKİLERİN TEMEL KISIMLARI Bitkilerin Yapısı Biyoloji Ders Notları A. TOHUMLU BİTKİLERİN TEMEL KISIMLARI Karasal bitkiler iki organ sistemine sahiptir. Toprakların su ve mineral alınmasını sağlayan toprak altı kök sistemi ve gövde,

Detaylı

KARANFİL YAĞININ ANTİ-BAKTERİYEL VE SERBEST RADİKAL TUTUCU ANTİ- OKSİDAN ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ

KARANFİL YAĞININ ANTİ-BAKTERİYEL VE SERBEST RADİKAL TUTUCU ANTİ- OKSİDAN ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ KARANFİL YAĞININ ANTİ-BAKTERİYEL VE SERBEST RADİKAL TUTUCU ANTİ- OKSİDAN ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ Proje Ekibi GRUP MİKROP Muhammet ZOPUN Sercan FİDAN Ali SAKARYA PROJE AMACI Karanfil Yağının; Gram (+)

Detaylı

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE Prof.Dr. Yahya AYAŞLIGİL Yrd.Doç.Dr. Doğanay YENER İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Bitki Materyali ve Yetiştirme Tekniği Anabilim Dalı 09.03.2015

Detaylı

Fren Test Cihazları Satış Bayiler. Administrator tarafından yazıldı. Perşembe, 05 Mayıs :26 - Son Güncelleme Pazartesi, 30 Kasım :22

Fren Test Cihazları Satış Bayiler. Administrator tarafından yazıldı. Perşembe, 05 Mayıs :26 - Son Güncelleme Pazartesi, 30 Kasım :22 FDR Adana Fren Test Cihazları FDR Adıyaman Fren Test Cihazları FDR AfyonFren Test Cihazları FDR Ağrı Fren Test Cihazları FDR Amasya Fren Test Cihazları FDR Ankara Fren Test Cihazları FDR Antalya Fren Test

Detaylı

Sıcaklık. 40 dereceden daha yüksek sıcaklarda yanma görülür. Yıllık sıcaklık ortalaması 14 dereceden aşağı olmamalıdır.

Sıcaklık. 40 dereceden daha yüksek sıcaklarda yanma görülür. Yıllık sıcaklık ortalaması 14 dereceden aşağı olmamalıdır. Ekolojik istekleri Çayda verim ve kalite ile ekolojik koşullar arasında ilişki vardır. Dünya üzerinde kuzey yarımkürede 42.enlem, güney yarım kürede ise 30. enlem çay bitkisinin son yetişme sınırlarıdır.

Detaylı

BİTKİ TANIMA I. Yrd. Doç. Dr. Taki DEMİR

BİTKİ TANIMA I. Yrd. Doç. Dr. Taki DEMİR BİTKİ TANIMA I Yrd. Doç. Dr. Taki DEMİR 1 PEP101_H02 Abies (Göknar); A. pinsapo (İspanyol Göknarı), A. concolor (Gümüşi Göknar, Kolorado Ak Gökn), A. nordmanniana (Doğu Karadeniz-Kafkas Göknarı), A. bornmülleriana

Detaylı

TABLO-4. LİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 )

TABLO-4. LİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 ) 7769 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Memur ADANA TÜM İLÇELER Taşra GİH 7 17 4001 7770 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Memur ADIYAMAN TÜM İLÇELER Taşra GİH 7 9 4001 7771 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Memur AFYONKARAHİSAR TÜM İLÇELER

Detaylı

TABLO-3. ÖNLİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 )

TABLO-3. ÖNLİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 ) 7858 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Memur ADANA TÜM İLÇELER Taşra GİH 10 8 ### 7859 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Memur ADIYAMAN TÜM İLÇELER Taşra GİH 10 4 ### 7860 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Memur AFYONKARAHİSAR TÜM İLÇELER

Detaylı

2015 KOCAELİ NÜFUSUNUN BÖLGESEL ANALİZİ TUİK

2015 KOCAELİ NÜFUSUNUN BÖLGESEL ANALİZİ TUİK 0 NÜFUSUNUN BÖLGESEL ANALİZİ TUİK Verilerine Göre Hazırlanmıştır. İLİNİN NÜFUSU.. NÜFUSUNA KAYITLI OLANLAR NDE YAŞAYIP NÜFUS KAYDI BAŞKA İLLERDE OLANLAR.0 %... %. NÜFUSUNUN BÖLGESEL ANALİZİ 0 TUİK Verilerine

Detaylı

TÜRKİYE NİN DOĞAL-EGZOTİK AĞAÇ VE ÇALILARI. II Angiospermler (H-Z) Editör. Bölüm Yazarları (Alfabetik sırayla) Prof. Dr.

TÜRKİYE NİN DOĞAL-EGZOTİK AĞAÇ VE ÇALILARI. II Angiospermler (H-Z) Editör. Bölüm Yazarları (Alfabetik sırayla) Prof. Dr. TÜRKİYE NİN DOĞAL-EGZOTİK AĞAÇ VE ÇALILARI Ali Kaya (Orman Mühendisi) Barbaros Yaman (Bartın Ü. Orman Fak.) Bilge Tunçkol (Bartın Ü. Meslek Y.okulu) Dilek Oral (İstanbul Ü.Orman Fakültesi) Emrah Yüksel

Detaylı

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE Prof.Dr. Yahya AYAŞLIGİL Yrd.Doç.Dr. Doğanay YENER İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Bitki Materyali ve Yetiştirme Tekniği Anabilim Dalı 04.05.2015

Detaylı

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres nedir? Olumsuz koşullara karşı canlıların vermiş oldukları tepkiye stres denir. Olumsuz çevre koşulları bitkilerde strese neden olur. «Biyolojik Stres»: Yetişme

Detaylı

İbreliler. Sequoia sempervirens (Kıyı Sekoyası) Sequoiadendron giganteum (Mamut Ağacı) Yrd. Doç. Dr. Taki DEMİR SAÜ PMYO

İbreliler. Sequoia sempervirens (Kıyı Sekoyası) Sequoiadendron giganteum (Mamut Ağacı) Yrd. Doç. Dr. Taki DEMİR SAÜ PMYO İbreliler 1 Sequoia sempervirens (Kıyı Sekoyası) Sequoiadendron giganteum (Mamut Ağacı) Sequoia sempervirens (Kıyı Sekoyası) Alem: Plantae Bölüm: Pinophyta Sınıf: Pinopsida Takım: Pinales Familya: Cupressaceae

Detaylı

Pastırmada Enterokoklar

Pastırmada Enterokoklar Pastırmada Enterokoklar Özlem ERTEKİN 1 Güzin KABAN 2 Mükerrem KAYA 2 1 Munzur Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü, TUNCELİ 2 Atatürk Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü, ERZURUM Laktik asit bakterileri

Detaylı

Sıcak ve Soğuk İşleme Yöntemleriyle Domates Salçası Üretiminin Fenolik Bileşikler, Antioksidan Kapasite ve Bazı Kalite Parametreleri Üzerine Etkileri

Sıcak ve Soğuk İşleme Yöntemleriyle Domates Salçası Üretiminin Fenolik Bileşikler, Antioksidan Kapasite ve Bazı Kalite Parametreleri Üzerine Etkileri ADANA BİLİM VE TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ Sıcak ve Soğuk İşleme Yöntemleriyle Domates Salçası Üretiminin Fenolik Bileşikler, Antioksidan Kapasite ve Bazı Kalite Parametreleri Üzerine Etkileri Burçak Uçar,

Detaylı

YEREL SEÇİM ANALİZLERİ. Şubat, 2014

YEREL SEÇİM ANALİZLERİ. Şubat, 2014 YEREL SEÇİM ANALİZLERİ Şubat, 2014 Partilerin Kazanacağı Belediye Sayıları Partilere Göre 81İlin Yerel Seçimlerde Alınması Muhtemel Oy Oranları # % AK Parti 37 45,7 CHP 9 11,1 MHP 5 6,2 BDP/HDP 8 9,9 Rekabet

Detaylı

Karşılıksız İşlemi Yapılan Çek Sayılarının İllere ve Bölgelere Göre Dağılımı (1) ( 2017 )

Karşılıksız İşlemi Yapılan Çek Sayılarının İllere ve Bölgelere Göre Dağılımı (1) ( 2017 ) Karşılıksız İşlemi Yapılan Çek Sayılarının İllere ve Bölgelere Göre Dağılımı (1) İller ve Bölgeler (2) Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Toplam İstanbul 18.257

Detaylı

BÖLÜM -VI- BÖLGESEL AZALTMA KATSAYILARI

BÖLÜM -VI- BÖLGESEL AZALTMA KATSAYILARI BÖLÜM -VI- BÖLGESEL AZALTMA KATSAYILARI 173 174 Elektrik, Elektronik-Biyomedikal-Kontrol Mühendisliği Hizmetleri EK-1 BÖLGESEL AZALTMA KATSAYILARI (BK) EMO Yönetim Kurulunun 06.11.2015 tarih ve 44/51 sayılı

Detaylı

İL ADI UNVAN KODU UNVAN ADI BRANŞ KODU BRANŞ ADI PLANLANAN SAYI ÖĞRENİM DÜZEYİ

İL ADI UNVAN KODU UNVAN ADI BRANŞ KODU BRANŞ ADI PLANLANAN SAYI ÖĞRENİM DÜZEYİ ADANA 8140 BİYOLOG 0 1 LİSANS ADANA 8315 ÇOCUK GELİŞİMCİSİ 0 1 LİSANS ADANA 8225 DİYETİSYEN 0 1 LİSANS ADANA 8155 PSİKOLOG 0 1 LİSANS ADANA 8410 SAĞLIK MEMURU 6000 ÇEVRE SAĞLIĞI 4 LİSE ADANA 8410 SAĞLIK

Detaylı

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI Dünyamızda o kadar çok canlı türü var ki bu canlıları tek tek incelemek olanaksızdır. Bu yüzden bilim insanları canlıları benzerlik ve farklılıklarına göre sınıflandırmışlardır.

Detaylı

6. familya. Campanulaceae (çançiçeğigiller)

6. familya. Campanulaceae (çançiçeğigiller) BİTKİ TANIMA III 6. familya Campanulaceae (çançiçeğigiller) özellikleri Genelde otsu, çalı veya ağaç formundadır Birçoğunda süt boruları bulunur Yapraklar almaçlı veya karşılıklı dizilişlidir Çiçekler

Detaylı

LAHANA GRUBU SEBZE TÜRLERİ A. SINIFLANDIRMA

LAHANA GRUBU SEBZE TÜRLERİ A. SINIFLANDIRMA LAHANA GRUBU SEBZE TÜRLERİ A. SINIFLANDIRMA Sınıf Takım Familya Tür : Dicotyledonea : Rhodales : Cruciferae (Haç Çiçekliler) : Brassica oleracea var. acephala (Yaprak Lahanalar) Brassica oleracea var.

Detaylı

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI MERKEZE BAĞLI TAŞRA TEŞKİLATI BİRİMLERİNİN İDARİ BAĞLILIKLARININ DÜZENLENMESİ HAKKINDA YÖNERGE

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI MERKEZE BAĞLI TAŞRA TEŞKİLATI BİRİMLERİNİN İDARİ BAĞLILIKLARININ DÜZENLENMESİ HAKKINDA YÖNERGE GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI MERKEZE BAĞLI TAŞRA TEŞKİLATI BİRİMLERİNİN İDARİ BAĞLILIKLARININ DÜZENLENMESİ HAKKINDA YÖNERGE Amaç MADDE 1- (1) Bu Yönergenin amacı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı

Detaylı

Orijin: Asya ve Avrupa (Mısır, Yunan ve Roma medeniyetleri döneminden beri biliniyor. Yabani form: Lactuca serriola x L.

Orijin: Asya ve Avrupa (Mısır, Yunan ve Roma medeniyetleri döneminden beri biliniyor. Yabani form: Lactuca serriola x L. SALATA- MARUL Asteraceae (=Compositae) Familyası Lactuca sativa (Salata- marul) Chichorium endivia (Yaprak çikori) Chichorium intybus (Başlı Çikori) Cynara scolymus (Enginar) Helianthus tuberosus (Yer

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ (ADNKS) 2013 Yılı Türkiye İstatistik Kurumu 29/01/2014 tarihinde 2013 yılı Adrese Dayalı Kayıt Sistemi Sonuçları haber bültenini yayımladı. 31 Aralık 2013 tarihi itibariyle;

Detaylı

SU BİTKİLERİ 9. Prof. Dr. Nilsun DEMİR

SU BİTKİLERİ 9. Prof. Dr. Nilsun DEMİR SU BİTKİLERİ 9 Prof. Dr. Nilsun DEMİR Kök: Chlorophyta Sınıf: Charophyceae Renk: Yeşil Pigment (kloroplast): Klorofil Klorofil a-b (+) Carotenoid ß-Karoten (+) Zeaxanthin (+) Lutein (+) Violaxanthin (+)

Detaylı

Kullanım Alanları. Doğrama sistemlerinin camsız bölümleri İzotermal taşıma sistemleri. Depolama Koşulları

Kullanım Alanları. Doğrama sistemlerinin camsız bölümleri İzotermal taşıma sistemleri. Depolama Koşulları Bonus Pan XPS, iç ve dış cephe ısı yalıtım sistemlerinde ve yüksek basma dayanımı gerektiren alanlarda (uçak hangarları, otoparklar, demiryolları gibi) kullanılan yalıtım malzemesidir. Kullanım Alanları

Detaylı

İSTİHDAM İZLEME BÜLTENİ

İSTİHDAM İZLEME BÜLTENİ 01 10 2014 Sayı 31 TEPAV İSTİHDAM İZLEME TEPAV İstihdam İzleme Bülteni nin -Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Haziran 2014 verilerinin değerlendirildiği- 31. sayısında sigortalı

Detaylı

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK Dünyada kültüre alınıp yetiştirilmekte olan 138 meyve türünden, yaklaşık 16'sı subtropik meyve türü olan 75'e yakın tür ülkemizde

Detaylı

İLLERE GÖRE NÜFUS KÜTÜKLERİNE KAYITLI EN ÇOK KULLANILAN 5 KADIN VE ERKEK ADI

İLLERE GÖRE NÜFUS KÜTÜKLERİNE KAYITLI EN ÇOK KULLANILAN 5 KADIN VE ERKEK ADI İLLERE GÖRE NÜFUS KÜTÜKLERİNE KAYITLI EN ÇOK KULLANILAN 5 KADIN VE ERKEK ADI İL KADIN ADI ERKEK ADI ADANA ADIYAMAN AFYONKARAHİSAR AKSARAY SULTAN SULTAN İBRAHİM RAMAZAN 1/17 2/17 AMASYA ANKARA ANTALYA ARDAHAN

Detaylı

VERGİ BİRİMLERİ. Taşra Teşkilatındaki Birimlerin Yıllar İtibariyle Sayısal Durumu

VERGİ BİRİMLERİ. Taşra Teşkilatındaki Birimlerin Yıllar İtibariyle Sayısal Durumu VERGİ BİRİMLERİ Taşra Teşkilatındaki Birimlerin Yıllar İtibariyle Sayısal Durumu 2. Vergi Birimleri. 2.1. Vergi Birimlerinin Yıllar İtibariyle Sayısal Durumu Birimin Adı 31/12/1996 31/12/1997 31/12/1998

Detaylı

Sedirler (Cedrus) Türkiye de doğal olarak yetişen. Türkiye de egzotik (yaygın ya da parklarda)

Sedirler (Cedrus) Türkiye de doğal olarak yetişen. Türkiye de egzotik (yaygın ya da parklarda) Sedirler (Cedrus) Türkiye de doğal olarak yetişen Toros (Lübnan) Sediri (C. libani) Türkiye de egzotik (yaygın ya da parklarda) Himalaya Sediri Atlas Sediri (C. deodora) (C. atlantica) Dünyada Kuzey Afrika,

Detaylı

SANTRAL SİNİR SİSTEMİ DEPRESSANI OLARAK KULLANILAN BİTKİLER

SANTRAL SİNİR SİSTEMİ DEPRESSANI OLARAK KULLANILAN BİTKİLER SANTRAL SİNİR SİSTEMİ DEPRESSANI OLARAK KULLANILAN BİTKİLER Doç.Dr. Özlem BAHADIR ACIKARA Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı SSS ETKİLİ İLAÇ/BİTKİLER 1. SSS depressanları

Detaylı

BADEM YETİŞTİRİCİLİĞİ

BADEM YETİŞTİRİCİLİĞİ BADEM YETİŞTİRİCİLİĞİ Badem Anadolu nun en eski meyve türlerinden birisidir. Ancak ülkemizde bademe gerekli önem verilmemekte, genellikle tarla kenarlarında sınır ağacı olarak yetiştirilmektedir. Ülkemizde

Detaylı

ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ

ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ PROGRAM KOORDİNATÖRÜ Prof. Dr. İhsan ÇALIŞ, icalis@neu.edu.tr ECZACILIK FAKÜLTESİ YÜKSEK LİSANS DERSLERİ EFG 600 Uzmanlık Alanı Dersi Z 4 0 4 EFG 601 Farmakognozi Semineri Z 0 2 0 EFG 602 Doğal Bileşik

Detaylı

LİSTE - II TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU - TAŞRA

LİSTE - II TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU - TAŞRA YER DEĞİŞİKLİĞİ BAŞVURULARI İÇİN İLAN EDİLEN LİSTESİ 1 ADANA BİYOLOG GENEL BÜTÇE 1 1 ADANA EBE GENEL BÜTÇE 6 1 ADANA HEMŞİRE GENEL BÜTÇE 2 1 ADANA SAĞLIK MEMURU ÇEVRE SAĞLIĞI TEKNİSYENİ GENEL BÜTÇE 1 1

Detaylı

TABİP İL BÖLGE SE PDC KAD ORAN GRUP KİLİS 4 63 88 96 109,09% A1 KARAMAN 4 32 127 130 102,36% A2 İZMİR 1 3 1821 1864 102,36% A3 MALATYA 5 42 373 375

TABİP İL BÖLGE SE PDC KAD ORAN GRUP KİLİS 4 63 88 96 109,09% A1 KARAMAN 4 32 127 130 102,36% A2 İZMİR 1 3 1821 1864 102,36% A3 MALATYA 5 42 373 375 TABİP İL BÖLGE SE PDC KAD ORAN GRUP KİLİS 4 63 88 96 109,09% A1 KARAMAN 4 32 127 130 102,36% A2 İZMİR 1 3 1821 1864 102,36% A3 MALATYA 5 42 373 375 100,54% A4 ELAZIĞ 5 39 308 309 100,32% A5 YALOVA 2 13

Detaylı

Kanatlı Beslemede Yemler Yönetim ve Değerlendirme Stratejileri

Kanatlı Beslemede Yemler Yönetim ve Değerlendirme Stratejileri Kanatlı Beslemede Yemler Yönetim ve Değerlendirme Stratejileri 2017-2018 ZZT424-Kanatlı Hayvan Besleme Ders Notları Prof.Dr.Necmettin Ceylan Ankara Üniversitesi-Ziraat Fakültesi-Zootekni Bölümü Kanola

Detaylı

CUPRESSUS L. Serviler

CUPRESSUS L. Serviler CUPRESSUS L. Serviler Bu cinsin Kuzey Amerika, Oregon, Meksika, Akdeniz den Himalaya ve Çin e kadar yaklaşık 20 türü var. Herdem Yeşil ağaç ve çalılar. Sürgünler dört köşeli, yahut yuvarlakça. Yapraklar

Detaylı

GRUP YAŞAM İKSİRİ TÜBİTAK BİDEB LİSE ÖĞRETMENLERİ-FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ, MATEMATİK- PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI (LİSE-4 [ÇALIŞTAY 2014])

GRUP YAŞAM İKSİRİ TÜBİTAK BİDEB LİSE ÖĞRETMENLERİ-FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ, MATEMATİK- PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI (LİSE-4 [ÇALIŞTAY 2014]) GRUP YAŞAM İKSİRİ TÜBİTAK BİDEB LİSE ÖĞRETMENLERİ-FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ, MATEMATİK- PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI (LİSE-4 [ÇALIŞTAY 2014]) PROJE EKİBİ KÜBRA KESKİN NİHAL KUZU PROJE ADI Ev Yapımı

Detaylı

2016 YILI DIŞ TİCARET RAKAMLARI

2016 YILI DIŞ TİCARET RAKAMLARI 2016 YILI DIŞ TİCARET RAKAMLARI 2016 yılında 726 firma ile 777 milyon dolar ihracat, 44 firma ile 344 milyon dolar ithalat yaparak 1 milyar 121 milyon dolar dış ticaret hacmi gerçekleştirmiştir. 2016 yılı

Detaylı

ZEHİRSİZ DOĞA MANTARLARI. Yrd.Doç.Dr. Halil DEMİR

ZEHİRSİZ DOĞA MANTARLARI. Yrd.Doç.Dr. Halil DEMİR ZEHİRSİZ DOĞA MANTARLARI Yrd.Doç.Dr. Halil DEMİR TÜRKİYE NİN YENEN MANTARLARI Ülkemiz sahip olduğu flora ve iklim koşulları nedeniyle değişik ortamlarda yetişen doğa mantarları yönünden oldukça zengindir.

Detaylı

BÖLÜM -VI- BÖLGESEL AZALTMA KATSAYILARI

BÖLÜM -VI- BÖLGESEL AZALTMA KATSAYILARI BÖLÜM -VI- BÖLGESEL AZALTMA KATSAYILARI 179 180 Elektrik, Elektronik-Biyomedikal-Kontrol Mühendisliği Hizmetleri BÖLGESEL AZALTMA KATSAYILARI (BK) EMO Yönetim Kurulunun 04.11.2017 tarih ve 45/56 sayılı

Detaylı

- Su hayatsal olaylar - Çözücü - Taşıyıcı - ph tamponlaması - Fotosentez - Mineral madde alınımı - YAĞIŞLAR

- Su hayatsal olaylar - Çözücü - Taşıyıcı - ph tamponlaması - Fotosentez - Mineral madde alınımı - YAĞIŞLAR OTEKOLOJİ SU - Su hayatsal olaylar - Çözücü - Taşıyıcı - ph tamponlaması - Fotosentez - Mineral madde alınımı - YAĞIŞLAR ÇİĞ VE KIRAĞI - Toprak yüzeyinin sıcaklığını kaybetmesi - Suyun yoğunlaşması - Çiy

Detaylı

3. basamak. Otomobil Kamyonet Motorsiklet

3. basamak. Otomobil Kamyonet Motorsiklet Tablo-1: İndirim veya artırım uygulanmayan iller için azami primler (TL)* İzmir, Yalova, Erzurum, Kayseri Otomobil 018 614 211 807 686 565 444 Kamyonet 638 110 583 055 897 739 580 Motorsiklet 823 658 494

Detaylı

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI TEHLİKELİ ATIK İSTATİSTİKLERİ BÜLTENİ(2013)

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI TEHLİKELİ ATIK İSTATİSTİKLERİ BÜLTENİ(2013) Sayı: 4 02.07.2015 16:00 Mülga Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği kapsamında yıllık tehlikeli atık beyanları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Bilgi Sistemi altında yer alan Atık Yönetim Uygulaması/Tehlikeli

Detaylı

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları B) RADYASYON UYGULAMALARI Radyasyon = enerji yayılması 1)Elektromanyetik radyasyon. UV, X ve γ ışınları 2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları İyonizan ışınların canlı hücreler üzerine

Detaylı