tmmob makina mühendisleri odası



Benzer belgeler
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR.

ALAN ARAŞTIRMASI II. Oda Raporu

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

MEVCUT EVSEL KATI ATIK MİKTARLARI VE BERTARAF YÖNTEMLERİ:

BATI AFRİKA ÜLKELERİ RAPORU

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ATIKSU YÖNETİMİ

Türkiye de Döngüsel Ekonomi Kapsamında AMBALAJ ATIKLARININ YÖNETİMİ

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

Ambalaj Atığı Yönetiminde Sanayinin Sorumluluğu. Mete İmer 2011 Atık Yönetimi Sempozyumu Side, Antalya,

MESLEK KOMİTELERİ ORTAK TOPLANTISI

BURSA DA İLK 250 ŞİRKET VE İSTİHDAM

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

AYVALIK İLÇESİ MURATELİ MAHALLESİ 115 ADA 89 PARSELE İLİŞKİN 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI RAPORU

Araştırma Notu 16/193

Çevreyi Tehdit Eden Tehlike: Atıklar

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ

Türkiye nin Nüfus Özellikleri ve Dağılışı

İŞSİZLİKTE TIRMANIŞ SÜRÜYOR!

HAVA YÖNETİMİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Emisyon Kontrolünün Geliştirilmesi Projesi

BVKAE

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ KATI ATIK YÖNETİMİ PROJESİ

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL

SERAMİK SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

HAVRAN İLÇESİ ESELER MAHALLESİ 106 ADA 60 PARSELE İLİŞKİN 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI RAPORU

Türkiye de Belediye Atıkları Yönetiminde Sorunlar ve Çözüm Önerileri

ENFEKSİYON KONTROLÜNDE TIBBİ ATIK YÖNETİMİ

TÜRKİYE İŞSİZLİKTE EN KÖTÜ DÖRT ÜLKE ARASINDA

Agrega (Beton, Asfalt), Çimento Hammaddeleri Madenciliği

Araştırma Notu 15/180

TÜRKİYE DE MESLEKİ EĞİTİM

Araştırma Notu 18/225

Doğu ATEŞ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR

ÇEV 455 Tehlikeli Atık Yönetimi

İŞSİZLİK BÜYÜK ÖLÇÜDE ERKEKLERDE YAŞANAN İŞGÜCÜ ARTIŞI İLE İSTİHDAM KAYIPLARINDAN KAYNAKLANIYOR

T.C. Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü Ankara

KURU İNCİR. Hazırlayan Çağatay ÖZDEN T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

İL MÜDÜRLÜĞÜMÜZ PROJE ÇALIŞMALARI

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ NDE DANIŞMANLIK SEKTÖRÜ İLE ÇED SÜREÇ VE PROSEDÜRLERİ Çağla ÇELİKLİ Çevre Yüksek Mühendisi

Belediye Çöp Gazı (LFG) nedir?

SERAMİK SEKTÖRÜ NOTU

Ülkemizdeki ve Yurtdışındaki Yetkilendirilmiş Kuruluş Çalışmaları. ÇEVKO Vakfı

Ekolojik Yerleşimlerde Atık Yönetiminin Temel İlkeleri

TEKNOLOJİ EKONOMİ POLİTİKA - III TÜRKİYE DEKİ AR-GE VE YENİLİK FAALİYETLERİ

KENT BİLGİ SİSTEMİNİN BİR ALT SİSTEMİ OLARAK İSTATİSTİKSEL BİLGİ SİSTEMİ VE TÜRKİYE İÇİN 2008 YILINDA İSTATİSTİKSEL BİLGİ SİSTEMİ KULLANIM DURUMU *

HİDROLİK PNÖMATİK SEKTÖRÜ NOTU

BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI TEKNİK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Sevilay ARMAĞAN Mimar. Şb. Md. Tel: KAPSAM

Atık depolama sahalarından kaynaklanan emisyonlar

EDİRNE BELEDİYE BAŞKANLIĞI

MİLAS TAKİ KENTLEŞME SÜRECİNİN TÜRKİYE GENELİNDEN FARKLILAŞMASI VE NEDENLERİ

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

Kaynağında ayrıştırılmış katı atıkların; Geri Dönüşümü, Tekrar Kullanımı ve Geri Kazanılması çok önemlidir [2].

DÜZCE NİN ÇEVRE SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ÇALIŞTAYI 4 ARALIK 2012 I. OTURUM OTURUM BAŞKANI: PROF. DR. SÜLEYMAN AKBULUT

TARSUS TİCARET BORSASI

Adana Büyükşehir Belediyesi Sorumluluk Alanını gösteren harita

DÖKÜM VE DÖVME ÜRÜNLERĠ DEĞERLENDĠRME NOTU (MART 2009)

GENEL SOSYOEKONOMİK GÖRÜNÜM

ORGANİK TARIMDA ÖNCÜ KENT: İZMİR

SOMALİ ÜLKE RAPORU

Sanayi kuruluşlarının ayrımı

Eylül 2013 B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

Anket`e katılan KOBİ lerin ait olduğu branş 10,02% 9,07% 5,25% 3,10% Enerji sanayi. Oto sanayi. Gıda sanayi. Ağaç sanayi. İnformasyon teknolojisi

ORMAN ENDÜSTRİ POLİTİKASI DERS 3 DÜNYA VE AVRUPA ORMANLARI

KONYA-EREĞLİ TİCARET BORSASI TÜRKİYE DE VE İLÇEMİZDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

MESLEK VE BÖLÜM TANITIMI

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası YENİ TEŞVİK MEVZUATI DESTEKLERİ İÇİN NİHAİ ÖNERİLERİMİZ RAPORU 2012

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ GAZİEMİR SONUÇ RAPORU

ÇEVRE İZİN VE LİSANSLARINDA YENİ DÖNEM

TÜRK PERAKENDE SEKTÖRÜ VE BEKLENTİLERİMİZ

Araştırma Notu 14/161

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ ÖDEMİŞ SONUÇ RAPORU

TEKSTİL MAKİNALARI. Hazırlayan Hasan KÖSE T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Aksaray Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü

Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI. Mayıs Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli

Araştırma Notu 17/209

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ BORNOVA SONUÇ RAPORU

NÜFUSUN YAŞ GRUPLARINA DAĞILIMI

ÇEVRE ALANıNDA FINANSMAN FıRSATLARı

YEREL YÖNETİMLERDE ÜRETİLEN ÇEVRE-ATIK HİZMETLERİNİN FİYATLANDIRILMASI İLE TAKİP VE TAHSİLİNDE YAŞANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

İZMİR DE SÜT HAYVANCILIĞI

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

DIŞ TİCARET ENSTİTÜSÜ WORKİNG PAPER SERİES. Tartışma Metinleri WPS NO/ 185 / DÜNYADA ve TÜRKİYE DE MOBİLYA SEKTÖRÜNÜN ULUSLARARASI TİCARETİNİN

CEV 314 Yağmursuyu ve Kanalizasyon. Türkiye deki Atıksu Altyapısı ve Atıksu Mevzuatı

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Technology. and. Machine

HAZİRAN 2016 Gebze Ticaret Odası Ticaret Bölümü

İĞİ MEVZUATI ÇERÇEVESİNDE 2011 YILINDA ANKARA'DA YAŞANAN İĞİ. Erkin ETİKE KMO Hava Kalitesi Takip Merkezi Başkanı. 12 Ocak Ankara

Transkript:

tmmob makina mühendisleri odası DENİZLİ'DE SANAYİLEŞME VE KENTLEŞME SEMPOZYUMU 15-16-17 EKİM 1999 BİLDİRİLER KİTABI Yayın no 230

tmmob makina mühendisleri odası Sümer Sokak 36/1 -A 06440 Demirtepe/ANKARA Tel : (0312) 2313159 Fax: (0312) 2313165 / e-mail : yayin@mmo.org.tr Yayın No : 230 ISBN :975-395-338-0 Bu yapıtın yayın hakkı Makina Mühendisleri Odasına aittir. Kitabın hiçbir bölümü değiştirilemez. MMO'nun izni olmadan kitabın hiçbir bölümü elektronik, mekanik, vb. yollarla kopya edilip kullanılamaz. Kaynak gösterilmek kaydı ile alıntı yapılabilir. \ Ekim 1999-Denizli Dizgi :MMO Baskı :Özkan Matbaacılık Ltd. Şti. Tel: (0312)229 59 74

KATI ATIK YÖNETİMİ AÇISINDAN GERİ KAZANILABİLİR ATIKLAR-1: TRABZON ÖRNEĞİ Ömer APAYDIN*, Ali KALENDER" 'Yıldız Teknik Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Beşiktaş 80750 İSTANBUL "Karadeniz Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, 61080 TRABZON ÖZET Bu çalışmada, Trabzon Merkez İlçe (TMİ)'de, evsel ve endüstriyel zararlı atıklara, mezbaha ve hastane atıklarına, katı atık yönetim sistemi açısından köklü bir çözüm getirilemediği vurgulanmıştır. Deniz dolgu malzemesi bileşeni olarak kullanılan katı atıkların teknoloik normlara uygun bertarafı için takip edilecek strateiyi belirlemek ve problemi nihai çözüme ulaştırmak amaçlı METAP Proesi tamamlandı. Proe uygulamaya konuluncaya kadar geçecek sürede katı atıkların deniz dolgu maddesi bileşeni olarak kullanımı devam edecektir. TMİ geri kazanılabilir katı atıklarının geri kazanımı ile hem çöp miktarında %16.89'luk azalma elde edileceği hem de ülke ve bölge ekonomisine katkı sağlanacağı vurgulanmıştır ANAHTAR KELİMELER Geri Kazanılabilir Katı Atık, Zararlı, Atık Kaynakta Ayırım, Ekonomiye Katkı, Katı Atık Yönetim Sistemi ABSTRACT RECYCLABLE SOLİD VVASTES AND MANAGEMENT-1: TRABZON CASE STUDY iri this study, it has been observed that, in Trabzon, a solid waste management system could not have been developed to solve the harmful effects of solid waste originated from residential areas, industry, slaughterhouses, and hospitals Although METAP Proect (Mediterranean Environmental Technical Assistance Programme) has been completed, solid vvastes have been being used as a filling matter on coastal zone of Black Sea in Trabzon in Trabzon, it has been found that according to "separate at source point", a decrease in recyclable solid waste about 16.89 % is possible. in addition, it is possible to gain some economical benefits for the region when the waste is separated at source point. Key Words:Recyclable Solid Waste, Separate at Source Point, Economical Benefıt, Solid Waste Management System, Harmful Effect 1. GİRİŞ İnsanlığın ulaştığı her noktada doğal kaynakların kullanımında artış olmakta ve çevre kirlenmesinde doğanın tabii yollarla bertaraf edemeyeceği kirlilik yükleri meydana gelmektedir. Kirliliğin en aza indirilmesi atık geri kazanımı ve atıkların ikincil hammadde olarak kullanımı ile sağlanabilmektedir. Oluşan atığın "kaynakta engelleme" katı atık minimizasyonu açısından önemli bir yaklaşımdır. Geri kazanılabilir evsel katı atık (GEKA) ların "kaynakta ayırımı" ve "tekrar kullanımı" çalışmaları yaygınlaştırılmaya çalışılmakta, çevreye az zarar veren ambala malzemelerinin kullanımına dönük çalışmalar sürdürülmektedir. Yapılacak çevresel aktivitelere çevre sakinlerinin aktif katılımını sağlayacak çalışmalar pilot proe düzeyinde geliştirilerek sürdürülmektedir (ERRA, EUROPEAN RECOVERY & RECYCLİNG ASSOCIATION, 1997). Uygun alanlarının azlığı ve çevresel duyarlılığın artışıyla birlikte, şehirsel katı atık problemi ahali ve belediyelerce kaygı verici bir problem olarak algılanmaktadır. Diğer atıklarda olduğu gibi evsel katı atık problemi ve yönetimi de evrensel bir konudur (Koushki, 1997). Türkiye'de belediyelerin sadece % 9'u GEKA ayırımı yapmakta ve katı atıkların sadece %77'sini işleme tabi tutabilmektedir (TÇV, TÜRKİYE ÇEVRE VAKFI, 1995). 293

Coğrafi yapısı itibarıyla çöpün düzenli olarak depolanacağı arazi darlığı çekilen bu bölgede kaynakta ayırım yapılması suretiyle geri kazanılabilir evsel katı atıklar ekonomiye kazandırılmalı, organik maddeler kompostlaştırıimalı, kül ve diğer atıklar teknoloik gerçeklere uygun olarak düzenli depolanmalıdır. Gelişmekte olan bir ülke oluşumuz ve gayri safı millî hasılamızın çok düşük olması, çöplerin yakılarak bertaraf edilmesi maliyetini karşılamakta zorluk çekeceğimizin bir göstergesidir. Düzenli depolama, mevcut bertaraf teknoloilerinin en ekonomik olanı olduğundan; katı atık depolama yükünü hafifletmek, ekonomik değeri olan maddeleri zayi etmemek ve ekonomiye katkı sağlamak amacıyla, kaynakta ayırım ve düzenli depolama sürecine ivedili olarak hız vermek gerekmektedir. Bütün dünyada en ekonomik katı atık bertaraf yöntemi olarak kabul görmüş "Katı atık düzenli depolama yöntemi", Doğu Karadeniz gibi arazinin değerli ve sarp olduğu bölgelerde tek başına köklü bir çözüm getirememektedir. Bu bölgede katı atıklar "deniz dolgu maddesi bileşeni olarak kullanılmakta, sahil genişletme çalışmaları aralıksız devam etmektedir Günlük katı atık Sahil şeridinde "moloz" olarak isimlendirilen 14000 m 2 'lik alana dökülerek sıkıştırılmakta ve daha sonra oluşturulan bu alanlar rekreasyon amaçlı kullanıma açılmaktadır. TMİ'de oluşan hastane atıkları da belirtilen alana depolanmaktadır (Apaydın, 1997). Trabzon kenti katı atıkları (ağırlıkça) %4.87'si kül, %72-80'i organik madde ihtiva etmektedir. Tanner Üçgeninde bu değerlerin karşılığı olan nokta karışık atıkların mevcut teknoloilerle yakılamayacağı alana tesadüf etmektedir. TMİ'de oluşan katı atık C/N oranının optimum değerlerden çok yüksek oluşu (%68.5) ve su muhtevasının yüksek (%72-80) oluşu kompostlaştırma zorluğu oluşturmaktadır. (Berkün, 1994). Mevcut karışık katı atığın kompostlaştırmaya da uygun olmadığı görülmektedir. O halde katı atıkların "kaynakta ayırımı ve ayrı toplanması" suretiyle organik maddelerin kompostlaştırılma sürecine sokulması mümkün olacaktır. Belirtilen önerilere ulaşılabilmesi için METAP Proesi önemli bir fırsattır ve tüm bölge halkının desteği ile uygulama sürecine sokulması sağlanmalıdır. Katı atık düzenli depolama tesislerinin ivedili olarak kurulması ve çöplerin deniz dolgu malzemesi bileşeni olarak kullanılmasına son verilmesi gerekmektedir. Kaynakta ayırım yapmak suretiyle, seçilecek bertaraf yöntemlerine kolaylık sağlanacaktır. Kaynakta ayırım yapılması gerekliliği çok açık bir şekilde görülmektedir. Katı atıkların bertarafı; arazinin engebeli, yolların yetersiz olması ve kamuoyu baskısı oluşturulamaması gibi nedenlerle sadece TMİ değil, bütün Türkiye sathında problem olmaya devam etmektedir. Çöp miktarının azaltılması yönünde halkın bilgilendirilmesi ve geri kazanılabilir evsel katı atıkların kaynakta ayırımı çalışmalarını yaygınlaştırarak bertaraf edilmesi gereken çöp miktarının azaltılması gerekmektedir. Eş zamanlı olarak, hastane katı atıklarının diğer çöplere karıştırılmaksızın ayrı toplanması, kurulacak yakma tesisinde yakılarak hiyenik açıdan stabil hale getirilmesi ve düzenli depolama tesisinin özel bir bölümünde bertaraf edilmesi gerekmektedir. 2. KATI ATIK GERİ KAZANIMI Üretimin artışı doğal kaynakların hızla tüketimine, bu da, alternatif teknoloilerin doğmasına neden olmuştur. Birincil ürün tüketiminden oluşan atıkların ikincil ürün eldesinde ham madde olarak kullanımı çalışmaları alternatif teknoloilerden olup, önemi her gsçen gün artmaktadır. ER.RA tarafından yapılmış olan çalışmalarda elde edilen son verilere ilişkin değerlendirme Tablo l'de verilmiştir. Tablo 1. Avrupa Ülkelerinde ERRA Tarafından Yapılan Pilot Proelere İlişkin Veriler Geri Kazanılabilir Atık Bileşenlerinin Dağılımı(%) Kent Atık Oluşumu (kg/kişi/yıl) Kağıt Cam Metal Plastik Organik Dublin Adur Sheffıeld Dunkerk Barcelona Lemsterland Prato Saarland Pamplona 226 244 300 344 370 380 386 386 387 25 42 33 24 32 29 19 21 25 5 9 7 17 6 8 4 11 7 3 8 11 3 3 3 3 4 2 9 9 8 8 13 5 8 7 6 46 19 26 26 37 48 33 29 46 Bazı ülkelerde elde edilen katı atık kompozisyonuna ilişkin dağılım Tablo 2'de verilmiştir. diğer 12 13 15 22 9 7 33 28 14 294

Tablo 2. Çeşitli Ülkelerindeki Katı Atık Kompozisyonu (ERRA, 1997) ÜLKE Atık Oluşumu (kg/kişi/yıl) Kağıt Cam Katı Atık Kompozisyonu, % Metal Plastik Tekstil Organik Diğer Avusturya Belçika Çek. Cum. Danimarka Finlandiya Fransa Almanya Yunanistan Macaristan İzlanda irlanda italya Luksemburg Hollanda Norveç Polonya Portekiz ispanya isveç isviçre Türkiye ingiltere ABD 325 343 251 475 624 328 350 296 463 314 312 348 445 497 472 338 257 322 374 441 353 348 720 21.9 30 9.5 29 51 31 17.9 22 21.5 37 34 23 17 24.7 31 10 23 20 44 31 37 34.8 35.6 7.8 8 7.6 4 6 12 9.2 3.5 5.5 5 5 6 7 5 5.5 12 3 8 8 8 9 9.1 8.4 5.2 4 6.4 13 2 6 3.2 4.2 4.5 6 4 3 3 3.7 4.5 8 4 4 2 6 7 7.3 8.9 9.8 4 5.9 5 5 10 5.4 10.5 6 9 15 7 6 8.1 6 10 4 7 7 15 10 11.3 7.3 2.2 - - - 2 4 - - - - 3 - - 2.1 - - - 1.6-3.1-2.2 2 29.8 45 7.2 28 29 25 44 48.5 31.3 15 24 47 34 51.9 30 38 60 49 30 30 19 19.8 29 23.3 9 63.4 21 5 12 20.3 11.3 31.2 28 15 14 33 4.5 23 22 6 10.4 9 6.9 18 15.5 8.8 ERRA, Avrupa Topluluğu ülkelerinde geri kazanılabilir evsel katı atık (GEKA)'ların ayrı toplanması pilot proelerini genişleterek devam ettirmektedir. ERRA üretici kesimde; katı atıkların bertarafı, az atık oluşturma, atıkları geri toplama ve değerlendirmeye yönelik çalışmalar yapmaktadır. Avrupa Topluluğu ülkelerinde atılan çöpün ikincil ürün yapımında hammadde olarak kullanılması suretiyle ekonomiye yılda 14 milyar dolar katkı sağlanmaktadır (Kiziroğlu, 1988). Gelişmiş Batı ülkelerinde giderek büyüyen ve kurumsallaşan bir geri kazanım sektörünün ortaya çıkmaya başlaması, geri kazanım işleminin sadece çevresel öneminin değil aynı zamanda ekonomik değerinin de anlaşılmış olmasındadır. Türkiye'de 1970'li yıllarda yaşanan petrol krizi ile birlikte, petrol ürünü maddelerin (plastiklerin) geri kazanılmasına başlanmıştır. Kendiliğinden ortaya çıkan bu sektörde atık maddeler toplanır ve çeşitli tesis ve atölyelerde işlenir. DPT Plastik Özel İhtisas Komisyonu'nu 1990 yılı raporunda, 1985 yılında geri kazanımın 50 milyon Amerikan Doları civarında olduğu tahmin edilmiştir. Böylesine rakamlara ulaşılmasına rağmen, plastikler konusunda sağlıklı ve ekonomik bir piyasanın oluştuğu söylenemez (ÇEVKO, 1991). 2.1. Trabzon Geri Kazanılabilir Katı Atık Potansiyeli Trabzon İli, 39 10' 30" ve 40 25' 10" Doğu Boylamları ile 40 25' 10" ve 41 İ 07" Kuzey Enlemleri arasındadır ve 4685 km 2 alan üzerine kurulmuştur. Deniz seviyesinden başlayarak güneye doğru artan yükseklik, Çaykara ilçesinin güneyinde bulunan Hardizan Dağı(3325 m)ile en büyük sayısal değerine ulaşır. TMİ, Karadeniz kıyı çizgisi boyunca uzanan ve arazi şartlarından ötürü iç kısımlara doğru genişlemesi sınırlı olan bir görünüme sahiptir. TMİ'de, Karadeniz'in yumuşatıcı etkisi nedeniyle ılıman iklim özellikleri baskındır. Yıllık ortalama sıcaklık 14,6 C ve ortalama yağış 830,8 mm/m 2 'dir.(keleş, 1996). 295

İl genel nüfusu 795849 ve TMİ nüfusu 143941 kişidir (DİE-1990). Sınırlı tarımsal alanlar ve bölge halkına iş imkanı sağlayacak endüstriyel aktivite kısırlığı sebebiyle şehir, herdem göç verme eğilimindedir. Ayrıca Trabzon; eski bir yerleşim merkezi olması, kültürel aktiviteler, daha iyi sosyal imkanlar, eğitim imkanları gibi nedenlerle çevre illerden yoğun göç almaktadır. 2.1.1. Katı Atık Toplanması ve Bertarafı TMİ'de katı atıkların toplanması, taşınması, bertarafı kademelerinde çalışan ve Temizlik İşleri Müdürlüğüne bağlı eleman sayısı Tablo 3'te, kullanılan araçlarla ilgili bilgi Tablo 4'te verilmiştir. Katı atık bertarafında toplam 191 kişi çalışmaktadır. Katı atık toplama ve taşıma işlemi aktarma istasyonu kullanılmaksızın yapılmakta ve toplam 29 araçla sağlanmaktadır. Araç kapasiteleri 1-16m 3 arasında değişmektedir. Sıkıştırmalı ve sıkıştırmasız araçlarla toplanan katı atıklar, doğrudan deniz dolgu maddesi bileşeni olarak kullanılmak üzere sahilde belirlenen alana taşınmaktadır. Tablo 3. Temizlik İşleri Müdürlüğünde Katı Atık Bertarafı Sürecinde Görevli personel(1997) Eleman Statüsü Eleman Sayısı (Kişi) Müdür 1 Müdür Vekili 1 Kontrol Görevlisi 12 Şoför 35 işçi 142 Tablo 4. Temizlik İşleri Müdürlüğünde Kullanılan Araçların Özellikleri(1997) ARAÇ ÖZELLİĞİ Sıkıştırmalı Sıkıştırmalı Acil Kasalı kamyon Sıkıştırmasız Süpürgeli ARAÇ SAYISI 4 14 3 1 5 2 ARAÇ KAPASİTESİ(m 3 ) 16 8 1 8 8 1 TMİ'de, 200-250 ton/gün katı atık oluşmaktadır (Trabzon Belediyesi, 1998). TMİ'de, 7 hastane (toplam yatak kapasitesi 2217 ), 85 eczane ve 24 sağlık ocağı bulunmaktadır (Sağlık Müdürlüğü, 1997). TMİ'de yapılan bir çalışmada hastane katı atık miktarı 4-4.5 kg/yatak/gün bulunmuştur (Üçüncü, 1995). TMİ'de bulunan hastanelerin tam kapasiteyle çalışmaları durumunda sadece yatan hastaların oluşturacağı k#(ı atık miktarı günlük yaklaşık 9 tondur. Eczane, sağlık ocağı ve tıbbi tahlil laboratuarlarında oluşan alındığında oluşan tıbbi atık miktarının daha da yükseleceği açıktır. Katı atık nitelik ve nicelik durumunu belirlemek uzun süreli çalışmalar gerektirir. TMİ'de yapılan çalışmada edilen Geri Kazanılabilir Katı Atık Ağırlıkça Yüzdeleri Tablo 5'da verilmiştir. Dünya Bankasfnın fınansörlüğünü yaptığı T.G. Çevre Bakanlığı'nın destekleyip uyguladığı ERM ve TÇf firmalarının ortaklaşa yürüttüğü Ocak 1995'te başlayarak Ocak 1997'de Nihai Raporu teslim edilen "Ulusal Kat» Atık Strateisi"nin belirlenmesine yönelik çalışmaların konu edildiği METAP (Mediterranian Environmen ftl Technical Assistance Program) Proesi'nin, TMİ'deki katı atık probleminin çözümüne yönelik çalışmalara hl? kazandıracağı umulmaktadır. TMİ'de oluşan katı atıklar, sahil şeridinde belirlenen 14000 m 2 'lik alana dökülmeye devam edilmektedir. Belirtilen alanın Doğu ve Batısı tahkimatla çevrilmiş ancak, kuzeyi denize açıktır. Katı atıklar bu bölgeye %50 oranında toprakla karıştırılarak düzensiz depolanmakta ve paletli araçlarla sıkıştırılmaktadır. Depolanan katı atık kütlesi deniz seviyesi baz alınırsa, 8m ile +8m aralığında değişmektedir (Keleş, 1996). 296

Tablo 5. TMİ Geri Kazanılabilir Katı Atık Bileşimi GERİ KAZANILABİLİR KATI ATIK TURU Kağıt ve Karton Plastik ve Naylon Metal Cam Tekstil Kemik TOPLAM TOPLAM KATI ATIK İÇİNDEKİ, % (Ağırlıkça) (Berkün, 1990) 4.00 2.75 0.70 1.25 2.00 0.10 10.70 (METAP, 1998) 4.45 10.70 0.70 1.65 - - 17.50 2.1.2. Trabzon Belediyesi Pilot Proe Uygulaması Trabzon Belediyesi tarafından 1995 yılında başlatılan "Geri Kazanılabilir ve Tekrar Kullanılabilir Katı Atıkların Kaynakta Ayırımı" pilot bölge uygulaması 4 bölgede sürdürülüyor. Uygun toplama sandığına belirtilen atığın atılması oranı üç bölgede %50'nin altında iken sadece bir bölgede %100 olarak belirlenmiştir. 3. YAPILAN ÇALIŞMALAR Karışık toplanmış katı atıklardan geri kazanılabilir maddelerin ayrılması ve tekrar kullanılması kağıt ve benzeri maddeler için ekonomik değildir. Diğer geri kazanılabilir atıkların (metal, plastik, cam, tekstil, deri, vb.) da ıslak çöple temas etmeleri nedeniyle temizlenmeleri sürecinde ek maliyet gerekir. GEKA ayırımına ilişkin yerel stratei oluşturmaya yönelik olarak, oluşan katı atık miktarı ve bileşenlerinin nicelik ve nitelik durumunu belirlemek amacıyla depolama alanına getirilen katı atık, madde grupları analizine tabi tutulmuştur. 3.1. Materyal ve Metod Karışık olarak toplanan katı atıklar Trabzon Kenti sahil şeridinde, doğu ve batı kenarları tahkimatlarla çevrili ve kuzeyi denize açık olan 14000 m 2 'lik alana dökülmektedir. Günlük olarak bertaraf alanına katı atık taşıyan araçların birkaçı-aynı araç tekrar seçilmemek şartıyla-rasgele belirlenmiştir. Seçilen araçların katı atık bertaraf alanına getirdikleri çöplerin 200-300 kg'lık kısmının araçta kalması sağlanmıştır. Araç tartıya gönderilmiş analizi yapılacak çöpün araçla birlikteki ağırlığı belirlenmiştir. Tartıdan dönen araçtaki çöp analiz amacıyla alıkonulmuştur. Araç tekrar tartıya gönderilmiş ve aracın boş ağırlığı belirlenerek çöpün net ağırlığı belirlenmiştir. Tartılan çöpün GEKA kompozisyonunun içindeki ağırlıkça yüzdeleri bulunmuş ve Tablo 6'da, katı atık ayırımı işlemini yapan müteahhit firmadan elde edilen bilgiler Tablo 7'de verilmiştir. Tablo 6. TMİ Geri Kazanılabilir Katı Atık Kompozisyonu Geri kazanılabilir Atık Türü Kağıt ve Türevleri Plastik ve Naylon Metal ve Türevleri Cam ve Türevleri Ağaç ve Türevleri Tekstil ve Türevleri Lastik Kemik TOPLAM Toplam Ağırhk(Kg) İçindeki Ağırlıkça % 4.83 5.93 2.01 1.91 0.23 0.98 0.33 0.67 16.89 297

Tablo 7. Katı Atık Bertaraf Sahasında GEKA Ayırımı Yapan Firma Verileri (1997) Geri kazanılabilir Atık Türü Kağıt ve Karton Plastik ve Naylon Metal TOPLAM Toplam Ağırlık (Kg/Ay) 30000 10000 8575 48575 Tablo 6 ve Tablo 7, 250 ton/gün katı atık için karşılaştırılacak olunursa; GEKA ayırımı yapan özel firmanın, depolama alanına getirilen katı atık içinde bulunan değerli maddelerin %3.8'ini ayırabildiği görülecektir. GEKA'ların %13.09'u deniz dolgu maddesi bileşeni olarak kullanılmaktadır. i 4. SONUÇ VE ÖNERİLER / TMİ'de oluşan çöpün tekniğine uygun bertaraf edilememesi problemi vardır. Çöpler, sahil dolgu maddesi bileşeni olarak kullanılmaktadır. Ortalama olarak 9 ton/gün hastane çöpü oluşmakta, zararlı ve tehlikeli atık içeren bu çöplerin %30-35'i 250-300 C'de yakılmaya çalışılmakta geri kalan %65-70 oranındaki hastane çöpü diğer çöple muamele görmektedir. Yakılan hastane çöpünden oluşan kül de genel çöple muamele görmektedir. GEKA'ların ayrılması suretiyle, bertaraf edilmesi gereken çöp miktarında minimum %18'lik (ağırlıkça) bir azalma meydana geleceği belirlenmiştir. Yağmurlu gün sayısı fazla olan bu bölgede, GEKA'ların ayırımı çalışmasını "Kaynakta" yapmak suretiyle kalite / kayıplarının önleneceği düşünülmektedir. V TMİ'de yapılan bu çalışmada, GEKA nitelik ve niceliği belirlenmiştir. "Kaynakta Ayırım" çalışması yapılması halinde HH'nın %75,50'sinin uygulamaya katılabileceği belirlenmiştir. HH'nın, GEKA'ların gereğince değerlendirilemeyeceği ve diğer çöple karıştırılacağı endişesi duyduğu belirlenmiştir. GEKA'ların bölge ve ülke ekonomisine katkılarının çok önemli olduğu ve en düşük birim fiyatlar dikkate alındığında yaklaşık olarak 2000$/gün değerindeki enerinin gömüldüğü gözlemlenmiştir. 1997 yılı itibari ile TMİ'de oluşan GEKA'ların %3.8'inin (ağırlıkça) gerikazanılabildiği belirlenmiştir. Geri kalan %13.09'luk kısmı, genel çöple karışık olarak bertaraf edilmektedir. TMİ'de dört pilot bölgede sürdürülen çalışmanın yapılan değerlendirmesinde, istenilen sonuçların alınamadığı belirlenmiştir. Bu ve benzeri çalışmaların amacına ulaşabilmesi için HH'nın GEKA konusunda sistematik bir biçimde bilgilendirilmesi gerekmektedir. Ne tür çöpün ne tür zararlar doğurduğu konusunda da HH'nm yeterince aydınlatılmadığı görülmüştür. Katı atık düzenli depolama tesislerinin ivedili olarak kurulması ve çöplerin deniz dolgu malzemesi bileşeni olarak kullanılmasına son verilmesi gerekmektedir. Katı atıkların bertarafı; arazinin engebeli, yolların yetersiz olması ve kamuoyu baskısı oluşturulamaması gibi nedenlerle sadece TMİ'de değil bütün Türkiye sathında problem olmaya devam etmektedir. Geri kazanılabilir maddelerin pazarında talebin sabit kalacağı düşünülmemelidir. Bu tür maddelerin güvenilir bir biçimde temini artarsa, talebin de büyük oranlarda gelişeceği ve piyasanın kendiliğinden oluşacağı diğer ülkelerin deneyimleri ile sabittir. Geri kazanım sisteminin geliştirilebilmesi için, tüketicinin motive edilmesi, t toplama, ayırma, değerlendirme ve geri kazanılmış maddelerin pazarlanması aşamalarında kullanılmak üzere,,. kaynak oluşturulması gerekmektedir. Endüstriyel alt yapının oluşturulması, geri kazanılmış ve tekrar işlemmiş ürünlerin pazarlanabilme imkanları için, araştırma ve geliştirme maliyetleri de dikkate alınmalıdır. Olaya sadece maliyetler açısından yaklaşmak yeterli değildir. Tarafların tümü (üretici, tüketici, kamu ve yerel yönetimler, vb.) konuya kendi ölçülerinde katkıda bulunmalıdır. Ancak bu şartlarda gerçekleştirilecek geri kazanım, daha ekonomik bir temele oturtulabilir. Katı atık miktarının azaltılması yönünde halkın bilgilendirilmesi ve GEKA'ların kaynakta ayırımı çalışmalarının yaygınlaştırılarak bertaraf edilmesi gereken çöp miktarının azaltılması gerekmektedir. Eş zamanlı olarak, hastane 298

katı atıklarını diğer çöplere karıştırmaksızın ayrı toplanması, kurulacak yakma tesisinde yakılarak hiyenik açıdan stabil hale getirilmesi ve düzenli depolama tesisinin özel bir bölümünde bertaraf edilmesi gerekmektedir. İvedili olarak atık azaltma çalışmalarına hız verilmelidir. % 16.69 oranındaki geri kazanılabilir katı atığın ayrılarak hem deniz dolgu maddesi bileşeni olarak kullanılan atığın 42 ton/gün' lük kısmı ikincil hammadde sürecine sokulabilecek hem de denize verilen kirlilik yükü azalacaktır. 5. TEŞEKKÜR Bu çalışmada; katkılarından dolayı İstatistik Uzmanı Şenol AKAY, Jeoloi Müh. Şener DALOGLU, Trabzon Karadeniz Çevrecileri gönüllü kuruluşuna, Trabzon Belediyesi Çevre Müdürlüğüne, Trabzon Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğüne ve Trabzon Valiliği Çevre İl Müdürlüğüne teşekkür ederiz. 6. KAYNAKLAR Apaydın, Ö., 1998. Katı Atık Bertaraf Yöntemlerinin İrdelenmesi ve Trabzon Kenti Evsel Katı Atıklarından Geri Kazanılabilir Madde Miktarının Belirlenmesi, KTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü İnşaat Mühendisliği ABD, Trabzon. Apaydın, Ö., Üçüncü, O., 1997. Karadeniz Bölgesinde Çevre Sorunları ve Çözüme Dönük Çalışmalar, TMMOB İMO Trabzon Şubesi, Mühendislik Bülteni, 2-5. Berkün, M., 1994. Doğu Karadeniz Bölgesinde Katı Atıkların Özellikleri ve Giderilmesinin Tasarımı, KTÜ Araştırma Fonu Proe No: 91.112.001.2., Trabzon. ÇEVKO, 1991. Ambala Atıkları Raporu, İzmir,. ERRA HQ, 1997. Measuring Environmental İmpact, Multi-material Recovery Report, Belgium. Keleş, R., 1996. Trabzon İli Kıyı Yönetimi, Öztuğ Matbaası, Ankara. Kiziroğlu, I., 1988., İthal Çöpler ve Sağlığımız, Tabiat ve İnsan, 17-21. Koushki, P. A., Hulsey, J. L., and Bashaw, E. K., March 1997. Hausehold Solid Waste Traits and Disposal Site Selection,.ASCE Journal of Urban Planning and Development,l-9. TÇV, 1995. Environmental Profile of Turkey, Önder Matbaası, Ankara. Üçüncü, O., Berkün, M., Hastane Atıklarının Giderilmesinin Optimizasyonu için Yeni Bir İşletme Yöntemi Tasarımı, Atatürk Üniversitesi Çevre Sempozyumu, 18-20 Eylül 1995, Erzurum, 306-307. 299

DENİZLİ'DEKİ MEZBAHA VE KAPALI KESİM SALONLARININ ET KALİTESİ VE HALK SAĞLIĞI AÇISINDAN İNCELENMESİ Ramazan GÖKÇE 1,Ozan AKMERANER 2, Oğuz GÜRSOY 1 1-Pamukkale Üniversitesi, Müh. Fak. Gıda Mühendisliği Bölümü, 20020 DENİZLİ 2-Gıda Mühendisi ÖZET Et, yüksek biyoloik değeri, doyuruculuğu ve içerdiği tat maddeleri nedeniyle insan beslenmesinde en temel gıdalardan biridir. Üretiminin zor ve zaman alıcı olması da onun değerini bir kat daha arttırmaktadır. Kasaplık hayvanların etleri kadar olmasa da sakatatları, deri, kan, kemik, boynuz, tırnak vb. gibi yan ürünleri de değerlidir. Etin ve yan ürünlerin gereği gibi değerlendirilebilmesi kasaplık hayvanların bu iş için özel olarak yapılmış yerlerde, yani kombina, mezbaha veya kapalı kesim salonlarında kesilmesi ile mümkündür. Çalışma ile Denizli merkez, ilçe ve beldelerinde kurulu mezbaha ve kapalı kesim salonları yasal düzenlemeler de gözönünde bulundurularak et kalitesi ve halk sağlığı açısından incelenmiş, il merkezindeki mezbaha da dahil olmak üzere bütün işletmelerde et kalitesini ve dolayısıyla toplum sağlığını olumsuz şekilde etkileyecek birçok eksiklik ve uygulama ile karşılaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Mezbaha, Halk Sağlığı, Hiyen INVESTIGATION OF MEAT OUALITY AND PUBLIC HEALTH POINT OF VIEW SLAUGHTERHOUSES İN DENİZLİ ABSTRACT Meat is a one of the basic foodstuff for human nutrition having with high biological value, satisfaction and flavour. The value of meat is increased one more time for the reason of some difficulties and time consuming in its production. Meat of animals that fit for slaughter is so valuable but their skin, blood, bone, horn and nail ete. are not valuable as their püre meat. To get effıciency of meat and other slaughterhouse produets, it is possible to slaughter in modern slaughterhouse. Slaughterhouses located in and around Denizli, have been investigated for considering meat quality and public health with in legal arrangements. in ali slaughterhouses, especially located in towns, a lot of absences and applications, effect the meat quality and public health in negative way, have been faced. Key WOrdS: Slaughterhouse, Public health, Hygiene 1. GİRİŞ Bir milletin kültür düzeyi hiç şüphesiz topluma hizmet veren kuruluşlarının durumuna bakılarak ölçülür. Çünkü bu kuruluşlar milletlerin maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılayan müesseselerdir. Bu açıdan et ihtiyacının sağlıklı bir şekilde karşılandığı ve böylece kasaplık hayvanların da en ekonomik bir şekilde değerlendirildiği mezbaha ve kapalı kesim salonları önemli temel hizmet kuruluşlarındandır ve genel durumları o toplumun kültür düzeyini yansıtır. 301

Temel fonksiyonları; > Halkın sağlık bakımından kusursuz et ile beslenmesini sağlamak, > Salgın hayvan hastalıklarının ve zoonozların yayılmasına engel olmak, > Kasaplık hayvan ve et pazarlarını kontrol altında tutarak et ekonomisinde dengeyi sağlamak olarak sıralanan mezbahalar, oldukça köklü geçmişi olan yapılaşmalardır. i. ; Avrupada yaygın trişin salgınlarının tüketilen etlerden kaynaklandığının anlaşılması üzerine 19. yüzyılın başlarında (1807) kurulmaya başlanan mezbahalar, Osmanlılarda ilk defa Fatih devrinde İstanbul'da inşa edilmiştir. 1453 yılında Fatih'in fermanıyla o zaman İstanbul'un dışında Yedikule civarında kurulan mezbaha 33 ayrı kesim salonu olarak inşa edilmiş ve İstanbul içinde hayvan kesilmesi de yasaklanmıştı (Erbin, 1952; Gökalp ve ark., 1997; İnal ve Nazlı, 1997; Gökçe, 1998). 17. yüzyılın ilk yıllarında İstanbul'u dolaşan Evliya Çelebi, Kazlıçesme'de kurulu mezbahanın yanında 300 adet debbağ dükkanı (tabakhane), 50 adet tutkalcı atölyesi ve * deniz kenarında da 70 adet kirişçi işyerinin bulunduğunu belirtmektedir (Çevik, 1986). / Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde diğer sosyal müesseselerde olduğu gibi mezbahacılıkta da ciddi ihmaller yaşanmış ve 20. yüzyıla gelindiğinde kasapların hayvanları mezbaha yerine kasap dükkanlarının arka taraflarında kesmeye başladıkları görülmüştür. Bu durumdan oldukça rahatsız olan şehremini (belediye başkanı) Cemil Paşa (Topuzlu) 1919'da modern bir mezbaha proesini ihale etmiş ve bu mezbaha Halic'in Sütlüce mevkiinde yapılarak 23 Temmuz 1923'de hizmete girmiştir (Erbin, 1952). Cumhuriyet döneminde birçok alanda olduğu gibi mezbahacılıkta da önemli gelişmeler yaşanmıştır. Özellikle o zamana kadar neredeyse yasal düzenleme bulunmayan bu alanda ciddi.yasal düzenlemeler getirilerek bu sektördeki karmaşa giderilmeye çalışılmıştır. 3 Mayıs 1928'de 1234 numara ile çıkarılan "Hayvanların Sağlık Zabıtası Hakkındaki Kanunun 42. Maddesi ile kesim hayvanlarının mutlaka Veteriner Hekim muayenesinden geçirilmesi mecburiyeti getirilmiştir. 17 Eylül 1931'de çıkarılan Hayvan Sağlık Zabıtası Yönetmeliğinin altıncı \ bölümünde Veteriner Hekim muayenesinin nasıl yapılacağı açıklanmıştır (Akkerman ve Bekman, 1942). 1930 yılında çıkarılan 1580 sayılı Belediye Kanunu ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun ilgili maddelerinde halk sağlığının korunması gerekliliği ve belediyelerin bu konudaki görevleri sıralanmıştır. Belediye Kanununun 15. maddesinin 77. fıkrasında mezbaha kurmak ve kasaplık hayvanları buralarda kestirmek önemli bir görev olarak belediyelere verilmiştir. 17 Temmuz 1932'de Etlerin Teftiş Talimatnamesi ve 26 Nisan 1934'te Mezbaha Yapı Tüzüğü yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Mezbaha Yapı Tüzüğü 1947 yılında revize edilerek yeniden yayınlanmıştır (Anon., 1947). Mezbahacılık alanındaki yasal düzenlemeler, mezbaha kurma ve işletme yetkisini 1952 yılma kadar sadece Belediyelere, 1952-1982 yılları arasında da Belediye ve Et Balık Kurumu (EBK)'na vermiştir. 1982 yılında yayınlanan Özel ve Resmi Kombinalar Kuruluş ve İşleyişini Gösterir Yönetmelik bu alanda özel teşebbüse de / yer açmış ve Denizli'de olmasa da diğer illerimizde birçok özel teşebbüs mezbahası (özel kombina) açılmıştır V (Anon., 1993). 1996 yılında yayınlanan 560 sayılı Gıdaların Üretimi Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname ile Belediyelerin mezbaha açma yetkisi iptal edilmiştir (Anon., 1995). EBK'da özelleştirme kapsamına alındığından bundan sonra sektörde özel mezbahacılık sözkonusu olacaktır. Yukarıda ifade edilmeye çalışılan yasal düzenlemeler çerçevesinde özellikle 1580 sayılı Belediye Kanununa istinaden belediyeler kaçak hayvan kesimlerini önlemek için yasal düzenlemelerin asgari şartlarını taşıyan adı mezbaha olan genellikle dört duvar ve bir çatıdan müteşekkil binalar yapmışlardır. Denizli'deki mezbaha ve kapalı kesim salonları da genelde bu tanımlamadaki yapıya uygun binalardır. Bugün il merkezindeki mezbaha hariç hiçbir mezbahada en temel ihtiyaçlardan biri olan soğuk depo bulunmamaktadır. Bazı mezbahalarda Veteriner Hekim de olmayıp, kasaplar kendi hayvanlarını kendileri kesmekte, canlı hayvan ve de karkas hiçbir ( şekilde muayeneye tabi tutulmamaktadır. Oysa mezbaha işletmeciliği doğrudan halk sağlığını ilgilendiren ve dolayısıyla ihmal edilmemesi gereken ciddi bir görevdir. Denizli için mezbaha işleten belediyelerin büyük bir > çoğunluğunun bu görevi gereği gibi yerine getirmediği söylenebilir. 2. MATERYAL ve METOT 2.1. Metot Denizli Tarım İl Müdürlüğü'ne başvurularak Denizlideki mezbaha ve kapalı kesim salonlarının listesi alınmış ve bu listeden çalışma kapasitesi yüksek olan 20 mezbaha seçilmiştir. Mezbahaların tespitinden sonra yürürlükteki 302

19 Ağustos 1996 tarihli Kırmızı Et ve Et Ürünleri Tesislerinin Kuruluş, Açılış, Çalışma ve Denetleme Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik (Anon., 1996) ve diğer bilimsel veriler gözönünde bulundurularak 35 ayrı başlık altında 75 soruluk anket formu hazırlanmıştır. Anket formunda genel olarak; > Bina ve ekipman, > Kesilen hayvanlar, > Personel, > Yan ürünler ve atıklar ile ilgili bilgiler edinmeye yönelik sorular sorulmuştur. Anket 13 mezbahada bizzat tarafımızdan, diğerlerinde ise Tarım ve Köyişleri denetim elemanlarınca yapılmıştır. 3. BULGULAR Anket sorulan gruplandırılarak değerlendirildiğinde; KurUİUŞ Yeri SeÇİmİ: İşletmenin ekonomik ömrü, verimli çalışması, hammadde ve kalifiye personel temini, elde edilen ürünlerin nakli ve pazarlanması açısından son derece önemli olan kuruluş yeri seçimi inceleme kapsamındaki işletmeler için hiçbir kriter gözönünde bulundurulmaksızın yapılmıştır. Bu işletmeler 1. sınıf gayri sıhhi müesseselerden olmalarına rağmen %25 gibi bir bölüm meskun mahaller içerisinde faaliyet göstermektedir. İşletmelerin büyük bir çoğunluğu dere veya çay kenarına kurulmuş ve atıklarını hiçbir arıtmaya tabi tutmaksızın buralara vermektedirler. Bina Ve Ekipman İle İlgili Bulgular: Mezbahaların belli yapıları içermesi yasal bir zorunluluktur. Bunların başında padoklar, müşahade ve hasta hayvan kesim odaları, kesim salonu, dinlendirme salonları, soğuk depolar ve sosyal tesisler gelmektedir. İşletme planı oluşturulurken bu servislerin birbiriyle ilişkisi gözönünde bulundurulmalı ve en kolay ulaşım imkanı sağlanmalıdır. Bunların yanısıra mezbahalarda bütün zemin ve duvarların kolay temizlenebilir malzeme ile kaplanması gerekmektedir. Araştırmada mezbahaların %95'inde anılan bölümlerin bulunmadığı, mezbahaların sadece kesim salonundan ibaret olduğu görülmüştür. Duvar ve zemin kaplamaları ise genelde öngörülen şekilde yapılmıştır. İşletmelere sinek ve haşere girişini engelleyici düzenlemeler %30'unda bulunmakta %40'ında bu türden zararlılara karşı zaman zaman ilaçlama yapılmaktadır. Yine incelenen işletmelerin hiçbirinde arıtma tesisi bulunmamaktadır. Atık sular ya kanalizasyona verilmekte (%80) yada dere veya çaya akıtılmaktadır (%20). Soğuk Depolar: Et hassas yapısı nedeniyle kısa sürede bozulabilen bir gıdadır. Bu nedenle kesimden hemen sonra soğuk depoya alınmalı ve tüketilinceye kadar da bu şekilde muhafaza edilmelidir. Hatta nakil sırasında da soğutmalı araçlardan faydalanılmalıdır. İncelenen mezbahalardan ancak birinde (%5) soğuk depo bulunmaktadır. Soğutmalı nakil araçaları ise hiçbir işletmede yoktur. Personel: Standart ve kaliteli mamul üretiminde birçok faktörün yanısıra sahasında eğitim görmüş elemanların da önemi büyüktür. İncelenen mezbahaların %25'inde Veteriner Hekim bulunmamaktadır. Kadrolu kasap ise sadece bir mezbahada (%5) bulunmaktadır. KeSİm: Mezbahaların %25'inde Veteriner Hekim bulunmadığından kesim için herhangi bir kontrol ve sınırlama bulunmamaktadır. Sağlıklı et üretimi için hayvanların askıda kesilmesi ve bu şekilde yüzülerek parçalanması gereklidir. Oysa incelenen işletmelerden anacak birinde yarı askıda kesim yapılmakta diğerlerinde kesim tamamen yerde yapılmaktadır. Mezbahaların hiçbirinde bina içinde olması gerektiği halde laboratuvar yoktur. Ancak bir mezbahada şüpheli hallerde Belediye kontrol laboratuvarı imkanlarından faydalanıldığı belirtilmiştir. 303

i 4. TARTIŞMA VE SONUÇ Denizli merkez, ilçe ve beldelerinde kurulu mezbaha ve kapalı kesim salonlarından 20'si üzerinde yürütülen çalışma sonunda, insan beslenmesinde son derece önemli bir gıda olan etin çok ilkel şartlarda üretildiği dikkati çekmektedir. Bununla beraber, etin kolaylıkla bozulabilen bir gıda olması ve bazen de ciddi zoonoz hastalıkların insanlara bulaşmasında önemli bir rol oynaması da gözönünde bulundurulacak olursa, olayın ne derece ciddi bir tehlike arzettiği ortaya çıkacaktır. Konunun bir diğer dikkat çekici yanı da bu uygulamanın halkın sağlığını korumak adı altında yapılıyor olmasıdır. Çünkü belediyelerin mezbaha kurma ve işletme yetkisi 1580 sayılı kanunun belediyelerin görevlerinin sıralandığı 15. maddesinin 77. fıkrasına dayanmaktadır. Burada "Belediyelerin gerekli muayeneleri yapmak yetkileri ve karşılığmdaki hakları ve ilgili diğer mevzuat hükümleri i saklı kalmak kaydıyla, günün kesim teknoloisine ve sağlık şartlarına uygun nitelikte hayvan kesimi, et ve et / mamulleri ve her türlü yan ürünlerinin (bağırsak dahil) üretimi, bunların işlenmesi, iç ve dış piyasalarda ' pazarlanması ve taşınması konularında faaliyette bulunmak üzere Ticaret Bakanlığınca özel ve resmi kombinaların kurulmasına izin verilir" hükmü bulunmaktadır (Deda, 1994). Metinden de anlaşılacağı gibi konunun özünde günün kesim teknoloisine ve sağlık şartlarına uygun nitelikte hayvan kesimi vardır. Fakat uygulama tamamen bunun tersinedir. Her ne kadar 560 sayılı KHK'de Belediye Kanunundaki bu hüküm kaldırılmış ise de mevcut mezbahaların belediyeler tarafından işletilmesine bir kısıtlama getirilmemiş, sadece belediyelerce yeni mezbaha kuruluşu engellenmiştir. Denizli'deki mezbahacılığın bu temel sorunu yanısıra diğer sorunları da ciddi boyutlardadır. Örneğin mezbahaların %25'inin meskun mahallerde bulunması üretilecek et kalitesi ve çevrede yaşayan insanların sağlığı açısından bir risktir. Yine aynı şekilde mezbaha atıklarının %80 işletmede kanalizasyona verilmesi (daha sonra bu kanalizasyonların da herhangi bir arıtmaya tabi tutulmaması), diğer işletmelerde ise hiçbir düzenleme t. olmaksızın dere veya çaylara verilmesi hem çevre kirliliği, hem de yan ürünlerin gereği gibi ' değerlendirilememesi açısından oldukça ciddi sorunlardır. Mezbahalar için en önemli sorunlardan birisi de yapılaşmanın dört duvar ve bir de çatıdan oluşmasıdır. Oysa mezbahalarda sağlıklı çalışma için yukarıda da belirtildiği gibi çeşitli bölümlerin olması gereklidir. Bu bölümlerin başında da soğuk depolar gelmektedir. İlimizdeki bütün mezbahalar içinde sadece Denizli Belediyesi mezbahasında soğuk depo bulunmaktadır. Soğuk deponun olmaması etin daha kesilir kesilmez bozulmaya başlamasına sebep olabilecek ciddi bir eksikliktir. Aynı şekilde et nakil araçlarının da soğutmalı olmaması bu konudaki bir diğer olumsuzluktur. Soğuk depo eksikliğinin yanısıra bekleme padokları, hasta hayvan gözetim ve kesim odası, dinlendirme salonları, laboratuvar, sosyal tesisler ve yan ürünlerin depolandığı yerlerin olmaması da sağlıklı bir mezbahacılık [ için önemli eksikliklerdir. V İncelenen mezbahaların %25'inde Veteriner Hekimin olmaması bu işletmelerde yapılan kesimin resmi binada kaçak kesim olmasına neden olmaktadır. Çünkü veteriner hekimin olmadığı bir mezbahada herhangi bir kayıt tutulamayacağı gibi ne canlı hayvanlar, nede kesilen et muayene edilememektedir. Bu durumda mezbahada yapılan kesim sokakta yapılandan sadece mekan farkıyla ayrılmaktadır. Aynı şekilde mezbahalardaki kesimlerin kadrolu kasaplar yerine hayvan sahiplerince yapılması da sağlıklı et üretimi açısından sakıncalıdır. Çünkü kesimi yapan hayvan sahipleri hayvanın sağlık için tehlikeli olabilecek kusurlarını gizlemeye çalışacak, bu da muayeneyi yapacak Veteriner Hekimi yanıltacaktır. Ayrıca personel olmayan bu kişilere yöneticilerin direktiflerini yaptırabilmeleri de zor olacaktır. Yine mezbahaların %95'inde, hayvanların yerde kesilmeleri de et kalitesini olumsuz etkileyen bir başka faktördür. Çünkü yerde kesim, hem yatırma esnasında hayvana eziyet edilen, hem de kesim sonrası vücuttaki kanın tam olarak akmasını engelleyen. ; bir yöntemdir ve modern mezbahacıhkta kesinlikle uygulanmamaktadır. Bunca sorunun yaşandığı ilimiz mezbahalarında ne yazık ki sağlıklı et üretimi yapmak oldukça zordur. Sorunların çokluğundan dolayı et üretiminden vazgeçmeyeceğimize göre, çözüm üretilmesi gereklidir. Sorunların çözümü için; 1. Her ilçede hatta beldede dört duvardan ibaret kesim salonları yerine kolay ulaşımlı ve aynı bölgede bulunan ilçe ve beldelerin hatta illerin birleşerek kuracakları modern merkezi mezbahalar yapılmalıdır. Buralarda yeterli altyapı ve personel ile daha kaliteli et ve et ürünleri üretilerek soğutmalı araçlarla bütün tüketim noktalarına ulaştırılmalıdır. Bu mezbahalarda aynı zamanda ferdi yatırımlar için çok pahaca malolan rendering ve arıtma tesisleri de kurularak hem çevre kirletici unsurlar bertaraf edilmeli, hem de i 304

değerlendirilebilirle şansı bulunan atıklar (işkembe içeriği, kemik, kan, ölü hayvanlar vs.) değerlendirilmelidir. 2. 560 sayılı Gıda Kanunuyla belediyelerin mezbaha kurmak ve işletmekle ilgili görevleri yürürlükten kaldırıldığına göre belediyeler bu hizmet sahasından çekilmelidirler. Belediye mezbahalarının yerini hayvan yetiştirici birlikleri veya özel teşebbüsün kuracağı modern mezbahalar almalıdır. Bu yapısal değişiklik için belediyeler yatırımcılara yer vermek suretiyle destek olmalıdır. 3. Daha sağlıklı et üretimi ve tüketimi için mezbaha personeli ve kasaplar ciddi eğitim programlarından geçirilmeli ve program sonunda başarılı olanlara sertifika verilmelidir. Bu sertifikaya sahip olmayanların sektörde çalışmalarına izin verilmemelidir. 4. Öngörülen şartlan taşıyan mezbahaların kurulmasından sonra, kaçak kesimlere karşı sıkı bir mücadele başlatılmalı ve böylece haksız rekabet önlenmelidir. Temelde sağlıklı ve kaliteli et üretimini hedefleyen bunlara benzer öneriler çoğaltılabilir. Fakat öncelikle mevcut karmaşaya bir son verilmelidir. Bunu için acilen özellikle Veteriner Hekim olmaksızın kesim yaptıran belediye mezbahaları kapatılmalı ve mühürlerine el konulmalıdır. Kapatılan mezbahaların bulunduğu yerlerdeki kasaplara diğer mezbahalardan soğutmalı araçlarla et şevki yapılmalı ve bundan sonra da kaçak kesimlere karşı sıkı bir mücadele başlatılmalıdır. Ancak bu sayede hayvanı yetiştiren üretici, sektörde uğraş veren kasap ve değerli bir gıdaya önemli miktarda para ödeyen tüketici kazançlı çıkacaktır. 5. KAYNAKLAR 1. Akkerman, C, Bekman, M., 1942. Türkiye'nin Et Meselesi. Ziraat Vekaleti Neşriyatı. 271s. Genel Sayı 533, Vet. Serisi 13, Ankara. 2. Anonim, 1947. Mezbaha Yapı Tüzüğü. 14.07.1947 tarih ve 5661 sayılı Resmi Gazete, Ankara. 3. Anonim, 1993. Veteriner Hekimlikle İlgili Kanun ve Yönetmelikler. Türk Veteriner Hekimleri Birliği Vakfı. Kariyer Matbaacılık, Ankara. 4. Anonim, 1995. Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname. 28.06.1995 tarih ve 22327 sayılı Resmi Gazete, Ankara. 5. Anonim, 1996. Kırmızı Et ve Et Ürünleri Üretim Tesislerinin Kuruluş, Açılış, Çalışma ve Denetleme Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik. 19.08.1996 tarih ve 22732 sayılı Resmi Gazete, Ankara. 6. Çevik, M., 1986. Evliya Çelebi Seyahatnamesi (Tam Metin Tercüme). 767s, 1-2. Cilt, Üçdal Neşriyat, İstanbul. 7. Deda, S.N., 1994. Açıklamalı İçtihatlı Gıda Mevzuatı ve Tatbikatı. 744s. Seşkin Yayınevi, Ankara. 8. Erbin, İ.E., 1952. Frigorifik Endüstrisi ve Gıda Maddelerini Soğukla Muhafaza Tekniği. 763s. Kurtulmuş Basımevi, İstanbul. 9. Gökalp, H.Y., Kaya, M., Zorba, Ö, 1997. Et Ürünleri İşleme Mühendisliği. 561s. Atatürk Üniv. Zir. Fak. Yayınları No:320, Erzurum. 10. Gökçe, R., 1996. Mezbaha Tarihçemize Genel Bakış. Bornova Vet. Kontrol ve Araşt. Enst. Md. Dergisi 23(37): 129-134. 11. İnal, T., Nazlı, B., 1997. Mezbaha Bilgisi. 378s. Saray Kitapevleri, İzmir. 305

GÖÇ VE KENTLEŞME SÜRECİNDE DENİZLİ Doç. Dr. Ferhat ERARI* Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür V. İktisat Bölümü Öğretim Üyesi 1.Giriş 19.Yüzyıldan itibaren toplumların yapısında meydana gelen en önemli değişikliklerden biri nüfusun aşırı artışından ve buna bağlı olarak göçlerden kaynaklanan kentleşme olgusu olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu yıllarda nüfusun ortalama dörtte biri şehirlerde yaşarken bu gün bu oran %65'leri aşmış olup, yaklaşık on yıl sonra (2010'larda) ise %70'leri aşacağı tahmin edilmektedir. Türkiye'de 1950'lerden sonra kalkınmaya paralel olarak eğitim ve istihdam imkanlarının şehirlerde toplanması, ulaşım ve haberleşme araçlarındaki gelişmeler vb. gibi nedenler şehrin çekiciliğini artırırken; tarımda makineleşmenin köylerde işsizliği artırması, miras ve ekonomik faktörler gibi sebeplerle arazilerin küçük parçalara bölünmesi ve dolayısıyla tarımsal faaliyetlerin ekonomik olmaması gibi nedenler ise köylerin iticiliğini artırmıştır. Bunlara bağlı olarak da 1950'lerin başlarından itibaren hızlanan demografik kentleşme planlı dönemde de özelliğini ve hızını sürdürmüştür. Nitekim şehirleşme hızı yılda ortalama olarak 1960-1965 döneminde %6.7, 1965-1970 döneminde %5.5, 1970-1975 döneminde %4.3 olmuş ve 1980-1985 döneminde ise %4.1 olarak gerçekleşmiştir. Bazı Avrupa ülkelerinde %1.5'larda olan (örneğin İtalya'da %1.3, Fransa'da %1.4, İspanya'da %2.3 ve Yunanistan'da %2.4'tür.) ortalamaya göre oldukça yüksek olan kentleşme hızımız İstanbul (%9.9), Ankara (%8.1) ve İzmir (%7.2) gibi bir kısım metropol şehirlerimizde %10'lara yükselmektedir. Diğer taraftan endüstrileşmenin ve gelişmişliğin bir göstergesi sayılan ve Ülkemizde halen %65'ler civarında olan şehirleşme oranı; sanayileşmiş ülkelerde %75'in üzerindedir. Örneğin 1993 Yılı itibariyle bu oran ABD'de %76, İngiltere'de %89, İsveç'te %89, Kanada'da %77, Almanya'da %86 ve Japonya'da %77 olup, İsrail'de ise %90'dır. Şehirleşmeye ilişkin istatistiki veriler incelendiğinde, Türkiye'deki şehirleşmenin sanayileşmeye ilişkin bir olgudan ziyade, şehrin ekonomik ve sosyal faaliyetlerine, hizmet kollarındaki emek yoğunlaşmasına dayanan demografik bir kentleşme olgusu olduğu anlaşılır. Ülkemizdeki nüfus artış hızının yanısıra ağırlıklı olarak kırsal yörenin itişi ile oluşan göç ve yüksek kentleşme hızına bağlı olarak kentlerin alt ve üst yapı yatırımlarının sürekli olarak artan kentsel nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalması nedeniyle sosyo-ekonomik ve kültürel yapısal sorunların çığ gibi büyüdüğü adeta kırsal çarpık kentler ortaya çıkmaktadır. İçinde bulunduğumuz yıllardaki genel ekonomik kononktürdeki global krize bağlı durgunluk hariç tutulursa, son yıllarda özellikle tekstil başta olmak üzere hızlı bir sanayileşme sürecinde oluşuyla 'Denizli Mucizesi" olarak da nitelendirilen ve ekonomik aktivite bakımından 13., sanayi bakımından 9. ve nüfus bakımından ise 23. sırada yer alan Denizli (Erarı, 1997:282); bu gelişmeye bağlı olarak 1970'lere kadar daha çok başka illere göç verirken, ekonomik aktivitesindeki gelişmenin de etkisiyle günümüzde daha çok göç almasıyla (1985-1990 döneminde net göç hızının beş kat artarak binde 3'lerden binde 15'lere yükselmesiyle) ve kent nüfusundaki hızlı artışla (1927'lerde toplam nüfusun ancak %17'si şehirli nüfusu oluştururken, bu oranın 1975'lerde %30'lara ve günümüzde ise %50'lere yükselmesiyle) da dikkat çekerek önem kazanmaktadır. Hızlı nüfus artışının yanısıra göç ve yüksek kentleşme hızına bağlı sosyo-ekonomik, güncel yapısal çarpık kentleşme sorunlarıyla karşı karşıya bulunan illerin ilk sıralarında Denizli de yer almaktadır. Bu bağlamda konu, ülke ve bölge verileri de gözlenerek Denizli alt bölgesi bazında makale düzeyinde bu çalışmamızda incelenmeye çalışılacaktır. 307

2.Göç ve Kentleşmenin Anlam ve Önemi Temelde özellikle de ekonomik kalkınmanın üzerinde seyreden hızlı nüfus artışı ve tarımsal mekanizasyondaki artış ile toprak nüfus dengesinin bozulması gibi olguların bir yansımasıyla coğrafi bir nüfus hareketi olarak ortaya çıkan göç, toplumdaki sosyal, ekonomik ve kültürel değişmelerin bir sebebi olduğu kadar, sonucu olarak da iç göçler (internal migration) ve dış göçler (external migration) olmak üzere iki şekilde görülmektedir. İç göçler, bir ülke nüfus kesiminin doğdukları yer ile en son oturdukları yerler arasındaki farkı ifade eder. (Başol, 1994a: 18) Diğer bir ifade ile bu anlamda yurtiçi göçü ifade eden iç göçler, bir ülke içerisinde yaşayanların bir i yerleşim yerinden diğer bir yerleşim yerine iş bulmak, iş kurmak, eğitim, sağlık, sosyal statü vb. sosyo- /. ekonomik ve kültürel nedenlerle yerleşmek amacıyla gitmeleridir. Ancak bir de özellikle DİE sayısal verilerinin ' değerlendirilmesinde kullanılan ve ülkenin herhangi bir yerleşim birimine diğer yerleşim birimlerinden gelen göçü ifade eden iç göç kavramı vardır. Bu anlamdaki iç göçe, içe göç kavramını kullanmanın uygun olacağı kanaatindeyiz. Dış göçler ise uzun süre çalışmak ve yerleşmek için bir ülkeden diğerine doğru olan nüfus hareketlerini ifade eder. (Üner, 1972:77) Dış göçlerde ülke dışından içeriye doğru göç (yurtiçine göç) ve ülke içinden ülke dışına yapılan dışarıya doğru göç (yurtdışına göç) olmak üzere iki şekilde görülmektedir. Özellikle Türkiye'deki demografik kentleşme, hızlı nüfus artışının da önemli bir etkisiyle oluşan iç göç olgusuna bağlı bir olgu olduğundan ve ülke içi nüfus hareketleri (iç göçler), dolayısıyla dışa göçler ve içe göçler ile bu ikisi arasındaki farkı ifade eden net göçler ve buna bağlı kentleşme olgusu konumuzu oluşturmakta olduğundan / analiz ve değerlendirmelerimiz bu çerçevede olacaktır. v İşte bu bağlamda iç göçlerde görülen nüfus hareketlerinin yönleri; kırsal yöreden kente, kırsal yöreden kırsal yöreye, kentlerden kentlere ve kentlerden kırsal yöreye olmak üzere dört şekilde görülmektedir. Ancak, daha çok az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin yapısal sorunları nedeniyle daha çok görüleni kırsal yöreden kente göç olayı ve buna bağlı olarak "şehirlerde ekonomik ve sosyal faaliyetleri emme kapasitesinden fazla nüfus yığılması" şeklinde ortaya çıkan demografik kentleşme (Başol, 1994b: 106) karmaşık ve büyük bir toplumsal olgudur. Bu nedenle bu ülkelerde (ve bu çalışmamızda da) göç olgusu denince ayrıca bir açıklama yoksa genellikle iç göçlerden kırdan kente göç hareketi anlaşılmaktadır. Bir de ayrıca serbest göç ve zorunlu göç olayı vardır. Serbest göç kişilerin kendi iradelerine bağlı olarak gerçekleşen göç olduğu halde; güdümlü göç olarak da ifade edilen zorunlu göç ise kişilerin iradeleri dışında \ çeşitli kuvvetlerin etkisiyle gerçekleştirdikleri göçü ifade eder. (Akkayan, 1979:22) ' '; Bugün toplumsal, evrensel bir sorun olan kentleşmenin başlangıcı ise; insanlık tarihinde avcılığın yerini hayvancılığın, toplayıcılığın yerini tarımın almaya başladığı Neolitik (tarım) Dönemine-Cilalı Taş Devrine kadar uzanır. Avcılık-toplayıcılık evresinden, hayvancılık-tarımcılık evresine geçmiş olan insanoğlu yanardağ, depremler, savaşlar, tehditler, hastalıklar vb. gibi doğal ve sosyo-kültürel afetler ile korku ve yoksulluk sonucu, aşırı tüketimin de etkisiyle göç etmek zorunda kalmışlardır. Tarımsal üretimdeki aşırı artışla da birinci kent devrimini gerçekleştiren göçmenler, toplam nüfusun %10-15 düzeyinde kalmıştır. Ancak 17.Yüzyılın ortalarında başlayan ikinci kent devrimi ve 18.Yüzyılın ortalarında başlayan, eğitim ve sağlık koşullarını kökten değiştiren bilimsel, gelişmelerin arttığı, makinenin insan emeğinin yerini almaya başladığı endüstri devriminin getirdiği bollukla i toplumdaki kır-kent piramidi alt üst olmuş, %85 köylü, %15 kentli piramidini tersine çevirmiştir. Bu durum ise '. nüfus artışında patlamaya, eşi görülmedik göçlere dolayısıyla endüstri-kent evresine geçişe yol açmıştır. (Güvenç, 1997:22) Kentlerin oluşumuna etki eden başlıca faktörler olarak; -Yerleşik köylü halkın tüketici kenti desteklemesi, -Kentte sanayileşmenin başlamış olması, > -Kentte ticaret ve hizmetler sektörlerinin gelişmesi, -Kentin uygun iklim ve tabiat şartlarına sahip olması ile kentin daha iyi sosyo-ekonomik, kültürel ve sağlık olanaklarına sahip olması sayılabilir. Öte yandan kentleşme, köy merkezi, köy, kasaba, şehir ve metropol olarak beş aşamada gerçekleşmektedir. Bu t beş aşamada gerçekleşen dev kentlerin oluşumunda ise sırasıyla hızlı nüfus artışı, teknoloik gelişmeler, üretim i biçimi ve sektörler arası ilişkilerdeki değişmeler başlıca etkenler olarak sayılabilir. (Başol, 1994b: 106) I. ; 308

Güncel bir sorun olan kentleşme (urbanisation), biri dar anlamda, diğeri de geniş anlamda olmak üzere iki anlamda kullanılır. Dar anlamda kentleşme; "bir ülkede (coğrafi bölge veya bölümde olabilir), kentlerde yaşayan nüfusun genel nüfusa oranı ve kent sayısının artması hareketi" iken geniş anlamda kentleşme; "sanayileşme ve ekonomik gelişmeye bağlı olarak bir ülkede kent nüfusu ve kent sayısının artması hareketi"ni ifade eder. (Doğanay, 1997:426) Dar anlamıyla kentleşme, özellikle kırdan kente göçle beslenen kentlerdeki nüfus yoğunluğunun fazlalığı olarak ifade edilen demografik kentleşmeyi içerirken, geniş anlamda kentleşme, demografik ekonomik sosyal ve kültürel olarak gelişimi genel bir toplumsal yapı dönüşümünü, (diğer bir deyişle de aynı zamanda) kentleşmeyi içermektedir. Ekonomik yönüyle istihdam açısından ise kentleşme, iş gücünün tarım sektöründen, sanayi ve hizmetler sektörleri gibi tarım dışı sektörlere aktarılmasını ifade eder. (Sezai, 1992:22) Ayrıca sosyal örgütlenme, iş bölümü ve uzmanlaşma yaratan, insan davranış ve ilişkilerinde, kentlere özgü değişikliklere yol açan nüfus birikim süreci de sosyal ve kültürel açıdan kentleşme sürecini ifade etmektedir. (Keleş, 1970:42) Kentleşme olgusu gelişmiş ülkeler açısından gelişmenin, sanayileşmenin bir sonucu dolayısıyla göstergesi gibi gösterilmesine rağmen, aynı oluşumun, azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler için geçerli olduğu söylenemez. Çünkü bu ülkelerde yaşanan göç ve kentleşme olgusu batı dünyasındaki gibi sanayileşme ve sosyalleşme ile paralel gelişmemiştir. Bu durum ise şehre gelmiş ama şehirlileşme isteğini gerçekleştirememiş insanların oluşturduğu, şehirleşemeyen çarpık köysel kentleri ve buna bağlı toplumsal sorunları ortaya çıkarmaktadır. Özetleyecek olursak, göç; genel olarak kişilerin çeşitli nedenlerle yaşamlarını başka bir coğrafi mekanda sürdürmek üzere yer değiştirmelerini ifade ederken, kentleşme ise kent sayısının ya da kent nüfusunun artmasını ifade eden demografik bir kavramdır. Bu anlamıyla anomik kentleşme(*) de diyebileceğimiz dar anlamdaki kentleşmenin temel nedeni, sanayileşmeye bağlı olarak oluşan kentleşmeden ziyade, hızlı nüfus artışı ile sosyoekonomik ve kültürel başka nedenlere bağlı göçlerdir. Oysa geniş anlamda kentleşme; sanayileşmeye ve ekonomik gelişmeye paralel olarak kent sayısının artması ve kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplumun yapısında artan oranda örgütleşme, iş bölümü ve uzmanlaşma yaratan, insan davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü değişikliklere yol açan bir nüfus birikimi sürecidir. (Keleş, 1990:5) Bu anlamda bir yerleşme ve topluluk biçimi olarak kentleşme, insan topluluklarının gelişme çizgisi içerisinde daha ileri bir aşamayı ifade eder. Bu nedenle çağımızda kentsel gelişme ve kentleşme düzeyi, ekonomik gelişme düzeyinin önemli göstergelerinden birisi olmuştur. Bu bağlamda kente göçenlerin, kente özgü ilke, değer ve amaçları ile yaşam biçimini benimsemeleri ya da kent kültürünü özümsemelerini ifade eden sosyoekonomik ve kültürel bir kentleşme olgusuna kentleşme değil kentlileşme demek uygun olacaktır. Böylesi bir değerlendirme yaklaşımında esasen kentleşme ve kentlileşmenin nitelik ve nicelik olarak farklı anlamlar ifade edeceği açıktır. Nitekim yukarıda farklı boyutlarda ifade edilen kentleşme kısaca "kent sayısının artması ve kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplumda artan oranda örgütleşmeye, uzmanlaşmaya ve insanlararası ilişkilerde kentlere özgü değişikliklere yol açan nüfus birikimi süreci" olarak ifade edilirken, kentlileşme "kentleşme akımı sonucunda toplumsal değişmenin insanların ilişkilerinde, değer yargılarında, tinsel ve özdeksel yaşam biçimlerinde değişiklikler yaratma sürecidir."(keleş, 1980:70-71) Bu bakımdan gelişmiş ülkelerde sanayileşme ile paralellik gösteren bu nedenle gelişmişliğin ölçüsü olarak da ele alınabilen kentleşme olgusu, daha ziyade geniş anlamda kentleşmeyi ve dolaysıyla kentlileşmeyi ifade ederken, öteki ülkelerde ve Türkiye'deki kentleşme olgusu, pek çok toplumsal sorunu yaratan daha ziyade dar anlamda kentleşmeyi ve dolayısıyla demografik kentleşmeyi ifade etmektedir. 3.Denizli'de Göç ve Kentleşme Süreci Son yıllardaki hızla yükselen tekstil ağırlıklı sanayileşme trendi ve buna bağlı olarak görülen sosyo-ekonomik gelişme ve canlılığı ile Anadolu'nun cazibe merkezlerinden biri olan Denizli; Türkiye'nin öteki batı bölgesi şehirleri gibi göç ve kentleşme olgularını ve buna bağlı sorunları da fazlasıyla hisseder hale gelmiştir. Türkiye genelinde olduğu gibi, demografik büyüme hareketlilik belirgin olarak Denizli'de de görülmektedir. 1927 Yılında 13,63 milyon olan Türkiye nüfusu 4.6 kat artarak 1997 Yılında 63 milyona ulaşırken; Denizli nüfusu aradan geçen bu yetmiş yılda 3.35 kat artarak 243.812 den 816.250'ye ulaşmıştır. *Anomi kavramı kelime olarak normsuzluk ya da kuralsızlık anlamına gelirken, "Merton, sosyal yapı ile kültürel yapı arasındaki uyuşmazlık ve çatışma sonucunda meydana gelen anomi" nin en tipik görünümünün kentsel alanlarda ortaya çıktığını belirtir. (Bayhan, 1997:180) 309

Aşağıdaki tabloda da görüleceği gibi, Denizli'deki göç ve kentleşme olgusu da İlin içinde bulunduğu Ege Bölgesi ve Ülke genelinin yaşadığı demografik ve sosyo-ekonomik gelişmelerle paralellik gösterir. Türkiye Ege Bölgesi Denizli 1985 Nüfusu 44.587.257 6.075.596 579.763 Tablo 1 *İç ve Dış Göçün Toplam Göç ve Nüfuslardaki Payı (1980-1985) İçe Göç (A) Dışa Göç (B) Net Göç (C) A)2.885.873 B) 2.885.873 C)=0 A)397.411 B)312.948 C)84.463 A)31.811 B)29.716 C)2.095 Göçün Toplam Göç İçindeki Payı (% 0) 1000 1000 138 108 11 10 Göçün Nüfus İçindeki Payı (% 0) 65 65 65 52 53 50 Net Göç Hızı (%0) 0 14 4 Kaynak.DİE (İl ve Bölge İstatistikleri 1993, Türkiye İstatistik Yıllığı 1997, Ekonomik ve Sosyal Göstergelerle Denizli 1997) verilerinden yararlanılarak düzenlenmiştir. Tabloda da görüldüğü gibi, Türkiye'de (1980-1985 nüfus sayımlarına göre) %0 65 oranında göç olgusunun olduğu anlaşılmaktadır. Net göç hızlarına göre Doğu Anadolu Bölgesi (-%0 50), Karadeniz Bölgesi (-%0 30), Güneydoğu Anadolu Bölgesi (-%0 23) ve İç Anadolu Bölgesi (-%0 6) göç verirken Ege Bölgesi (%0 14) ile beraber Marmara Bölgesi (%0 39) ve Akdeniz Bölgesi (%0 16) göç almaktadır. Önceki yıllara ilişkin ilgili verilere ulaşılamamakla beraber bu dönemde göç alan 18 ilden biri de %0 4'lük net göç oranıyla Denizli'dir. 1990 nüfus sayım tespitlerine göre de (*) il bazında İlin aldığı göç 43.521, verdiği göç ise 32.951'dir. Buna göre, net göç 10.750 olup, net göç hızı ise 1980-1985 dönemine göre 4 misli bir artışla %0 15'e yükselmiştir. Bu demografik hareketlilik yani göç olayındaki hızlı artış Denizli'nin sanayileşmesinin belirginleştiği döneme rastlamaktadır. Bu da Kentin çekiciliğini arttıran dolayısıyla göçe etki eden en önemli faktörlerden biridir. *-Göç hesaplamalarında, 0-4 yaş nüfus hariç tutulmuştur. -Net göç=oışa göç-içe göç. -Dışa göç eden nüfus, yurtdışına göç nüfusu kapsamamaktadır. *Göç analizinde 1985 ve 1990 sayım günündeki daimi ikametgah esas alınmış olup, ikametgahı bulunmayanlarla, daimi ikametgahı yurtdışı olanlar kapsam dışı tutulmuştur. 310

Tablo 2 Denizli'nin Yerleşim Birimleri İtibariyle, Kadın-Erkek Olarak Aldığı ve Verdiği Göç (1990) Toplam Şehirden şehire Köyden şehire Şehirden köye Köyden köye E K E K E K E K E K Aldığı Göç 38.564 31.570 18.803 15.415 8.938 7.790 6.540 4.713 4.283 3.652 Toplam (A) 70.134 34.218 16.728 11.253 7.935 Verdiği 32.141 27.421 16.022 13.904 8.043 6.992 5.459 4.137 2.617 2.388 Toplam (B) Net Göç (A-B) 59.562 10.572 29.926 4.292 15.035 1.693 9.596 1.657 5.005 2.930 Kaynak.DlE (Türkiye istatistik Yıllığı 1997) verilerinden yararlanılarak hesaplanıp düzenlenmiştir. (E:Erkek, K:Kadın) İldeki göçün kadın-erkek ve geliş-varış merkezleri itibariyle analizi yapıldığında (Tablo 2) göçenlerin yaklaşık %54-55'ni erkekler oluşturmaktadır. Bu farklılığın nedeni olarak, erkeklerin çalışma amaçlı göçlerinin ağırlığı olduğu düşünülebilir. Yerleşim birimleri itibariyle göç hareketinin boyutu ise yine görüldüğü gibi (Tablo 2), yerleşim birimlerinin idari bölünüşteki köy-kent sıralamasına uygun olarak şehirlere yönelik hareketliliğin fazla olduğu görülmektedir. Bu durum ise göçün, köyden kente yönelik göç olgusunun dayandığı kırın itişi ve kentin çekişi ile ilgili nedenlere bağlı bulunmaktadır. Nitekim Tablo 2 verilerine göre, şehrin aldığı toplam göç 50.946 kişi iken, köyün aldığı göç ancak 19.193 kişidir. Net göç itibariyle de benzer durum sözkonusudur. Bu durum ise kırdan kente yönelik göç olgusunda; ekonomik kalkınmaya paralel olarak kentlerdeki daha çok istihdam, eğitim ve sağlık, sosyal statü olanakları ile alt yapı, ulaşım ve haberleşme araçlarındaki gelişmeler vb. gibi kentin çekiciliğini artıran faktörler ile güvenlik, istihdam, eğitim, sağlık ve alt yapı olanaklarındaki yetersizlikler vb. gibi faktörlere dayalı olan köyün iticiliğinin ülke ve bölge genelinde olduğu gibi Denizli için de etkin olduğunu göstermektedir. Türkiye Toplam Toplam E K 709573 628215 Tablo 3 Yerleşim Birimlerine Yönelik Olarak Türkiye Geneli ve Denizli İli İçindeki Göç Hareketi (1990) İl Merkezinde n İlçe Merkezine E K 74453 60468 İl Merkezinde n Köye E K 87738 73329 Köyden İl Merkezine E K 176794 174854 İlçe Merkezinde n Köye E K 78967 61650 İlçe Merkezinden İlçe Merkezine E K 110458 102109 Köyden İlçe Merkezine E K 181163 155895 1337788 134921 161067 351648 140617 212567 337058 Denizli 14151 12563 890 754 1976 1621 3302 3295 1460 1241 3515 3310 2908 2342 Toplam 6597 26614 1644 3597 2701 6825 5250 Kaynak:DİE (Türkiye statistik Yıllığı 1997, İl ve Bölge İstatistikleri 1993) verilerinden yararlanılarak hesaplanıp düzenlenmiştir. (E:Erkek, K:Kadın) Tablo 3 verilerinden anlaşılabileceği gibi, Türkiye genelindeki il ve ilçe merkezlerine yönelik göçün ağırlıklı olduğu ve buna benzer şehre yönelik göç olgusunun Denizli içinde geçerli olduğu ve ayrıca göç hareketlerinde muhtemelen iş arayışlarına yönelik olarak ekonomik nedenlerle erkek nüfusun kadın nüfustan biraz daha fazla olduğu görülmektedir. 311

Yılı 1990 Yılı Daimi İkametgah Nüfusu Aldığı Göç Tablo 4 Denizli'nin 1985-1990 Dönemindeki aldığı, verdiği göç ve oransal değişimleri Verdiğ i Göç Net Göç Aldığı Göçün Daimi İkametgah Nüfusu İçindeki Oranı (%) Net Göç Hızı (%0) Net Göç Hızına Göre Sıralama sı Verdiği Göçün Daimi İkametgah Nüfusu İçindeki Oranı (%) Net Göçün Daimi İkametga h Nüfusu İçindeki Oranı (%) 198 C J 603467 692543 31811 4352 29716 32951 2095 10570 5,27 6,28 199 0 Kaynak:DİE verilerinden yararlanılarak düzenlenmiştir. 3 15 18 14 4,62 4,76 0,35 1,53 Tablo 4 verilerinde görüldüğü gibi, daimi ikametgah nüfusuna göre yapılan analizlerde 1985-1990 Döneminde net göç hızının 5 misli bir artışla binde 3'lerden binde 15'lere yükseldiği, buna paralel olarak da illerin bu net göç hızı sıralamasında 18. sıradan 14.sıraya geldiği görülür. Denizli'ye yönelik göç artışının şüphesiz başlıca nedeninin bilinen ulusal nedenler yanında şehrin bu dönemde dışa yönelik tekstil ağırlıklı sanayileşme hamlesinin yarattığı ekonomik gelişme ve genişleme olduğu söylenebilir. Tablo 4 Yıllara Göre Türkiye ve Denizli' de, Toplam ve Şehirli Nüfus (bin Türkiye kişi) ile Oranları Denizli Yıllar 1927 Toplam Nüfusu 13684 Şehir Nüfusu 3306 Şehirli Nüfus Oranı (%) 24.22 Toplam Nüfusu 244 Şehir Nüfusu 41 Şehirli Nüfus Oranı (%) 16.90 1935 16158 3803 23.53 286 44 15.34 1940 17821 4346 24.39 285 48 16.70 1950 20947 5244 25.04 340 61 18.01 1960 27755 8860 31.92 425 101 23.72 1970 35605 13691 38.45 511 141 27.64 1975 40348 16869 41.81 561 172 30.59 1980 44737 19645 43.91 603 206 34.13 1985 50664 26866 53.03 667 249 37.26 1990 56473 33326 59.01 751 338 44.99 1997 62866 40882 65.03 816 382 46.81 KaynatDİE (Ekonomik ve sosyal göstergeler Denizli 1997, 75.Yılında Sayılarla Türkiye Cumhuriyeti 1998 ve diğer) verilerinden yararlanılarak hesaplanıp düzenlenmiştir. Ülke ve İlin içinde bulunduğu Ege Bölgesi genelinde olduğu gibi, özellikle hızlı nüfus artışı ile göçe bağlı demografik kentleşme olgusu Denizli'de belirgin olarak görülmektedir. Tablo 5'de görüldüğü gibi, 1927'den 312