Sayın Velimiz, Rehberlik Birimimizin katıldığı 26-27 Kasım 2017 tarihinde gerçekleştirilen 4.Uluslar Arası Teknoloji Bağımlılığı Kongresi notlarını sizler için derledik. Aralık ve Ocak ayı değerler eğitimi konumuz Güvenlik. Güvenli teknoloji kullanımı konusunda okulumuzda da birçok çalışma yapıyoruz. Hayatımızda teknolojinin yeri her geçen gün artarken, bağımlılık oranları da artıyor. Teknolojiye bağlanalım fakat bağımlı olmayalım. Bu yazının da sizler için faydalı olmasını diliyoruz. AKILLI TELEFONUN PROBLEMLİ KULLANIMI Günümüzde artık çoğu insanda karşılaşılan bir korku var. İsmi NOMOFOBİ. Açıklaması ise, telefondan uzak duramama korkusu. Ya telefonumu evde unutmuş olsaydım!!! Hepimiz bu korku ve endişeyi yaşamıyor muyuz? Peki, neden bu kadar teknolojiye ihtiyacımız var, teknoloji olmadan yaşayamıyoruz? Yapılan araştırmalar iki nedenle akıllı telefona ihtiyaç duyduğumuzu gösteriyor. Öncelikle kontrol kaybı korkusu yaşıyoruz. Gelen mesajlara, maillere ulaşamama, gündemden uzak kalma endişesi ile telefonlarımızı bırakamıyoruz. İkincisi ise insanlar mod değişimi için telefona bakma ihtiyacı hissediyor. Modun değişimi ise günlük hayattan uzaklaşma, gerçeklikten kaçış için gerekli oluyor. Böylece akıllı telefon önemli bir sığınak haline geliyor. Uzun süre telefonla uğraşmak kişinin depresyonda olduğunun göstergesi de olabilir. Ayrıca uyku düzeni ve çelişkili hayat yaşamasına da neden oluyor. İnsanlar sosyal medyada güzel ve mutlu anları paylaşıyor. Gösterişte bulunma çabasına giriyor. Kendini iyi hissetmeyen biri de bunları görerek daha karamsar olmaya ve hayatı ile ilgili çelişkiler yaşamaya başlıyor. Yapılan araştırmalar da bildirimler kategorize edildiğinde telefona gelen bildirimler şöyle sıralanıyor: Sistem uyarıları (Şarjın bitmesi, güncellemelerin gelmesi vb.), not bazlı uyarılar (Whatsapp, mesaj uyarıları), sosyal medya (Instagram, Facebook vb.),kişisel bildirimler (Adım sayacı vb.) Asıl önemli soru ise bu bildirimler bizi nasıl etkiliyor? Sonuçlar incelendiğinde şarjın bitmesi, günlük yürüyüşün az olması gibi olumsuz durumlar kişilerde mod düşürüyor. Güzel mesajlar ise modu yükseltiyor. Araştırmanın en önemli sonucu cep telefonu kullanımı mod değişimi sağlıyor. İnsanlar istese de istemese de modları değişiyor. Bu nedenle cep telefonu kullanımı vazgeçilmez oluyor. Yapılan ikinci araştırma ise, bağımlı kullanım. Bağımlı yaş aralığı yani en problemli yaş aralığı 18-20 yaş. Bu yaş dönemi yüz yüze görüşmek yerine 1
mesajlaşmayı tercih ediyor. Telefon kullanımında cinsiyet dağılımına bakıldığında ise akıllı telefon kullanımı kadınlarda daha yaygın iken, online oyun kullanımı erkeklerde daha yaygın oluyor. İnsanların vakti ne kadar çoksa bağımlılık oranı daha çok artıyor. Oyunda sürenin kontrolsüz olması uyum bozukluğuna neden oluyor. Uyum bozukluğunda oyuna öncelik veriliyor ve negatif oyun sonucuna rağmen davranış artıyor. Sosyal medya dikkat dağılması, erteleme ve bağımlılığa neden oluyor. Twitter, facebook, Instagram ve whatsapp gibi sayıları her geçen gün artan birçok uygulama bizi sanal alemde daha fazla vakit harcamaya yönlendiriyor. Caddede bir sokaktan diğerine geçer gibi farklı uygulamalara girip çıkıyoruz. Temel motivasyon, görülme ve beğenilme isteği ve kimlik yaratma çabası. Karar vermemiz gerektiğinde aşırı yüklü beyinlerimiz donuyor. Enformasyon yağmuru beyinlerimizi felç ediyor ve iyi kararlar vermemizi engelliyor. İnsanlar bir şeye aşırı yüklendiklerinde asıl konudan kopuyorlar. Stres başa çıkamayacakları kadar artıyor, iç çatışmaları çözmek için daha depresif ya da daha saldırgan oluyorlar. Hayal kurma yetimizi kaybediyoruz, özellikle de çocuklar. Artık günümüzde Görülüyorum, öyleyse varım! diyor insanlar. (Sosyal medyada görülme ihtiyacı) Sosyal medya paylaşımlarımızla kazanımlarımızın hızı, bolluğu ve parıltısı uzun vadeli kayıplarımızı görmemizi engelliyor. Sanal dünyada bir kimlik ve hikaye oluşturmak çekicidir çünkü sanal dünya bize içine istediğimiz resmi çizebileceğimiz bomboş bir çerçeve verir. Facebook, Instagram paylaşımlarına göz atmak çoğu kez büyülü bir dünyada dolaşmaya benzer. Sosyal medyada tüm tanıdıklarımız aynı geniş arkadaşlık halkasına yerleştiriliyor. Oysa arkadaşlık da aile ilişkileri gibi katmanlı bir yapıdadır. Bir iç halka, orta halka ve dış halka olarak düşünülmelidir. Aynı anda hem sanal alemde hem de gerçek yaşamda var olmaya çalışmak sürekli kısmi dikkat gerektiriyor. Bir ayağımız siber alemde, diğeri dünyada Teknolojiyi doğru kullanmamakla içine düştüğümüz bu durum dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğunu anımsatıyor: Odaklanmayı sürdürememek, dinleyememek, detayları gözden kaçırmak Sanal yakınlıkların hayatımızdaki yeri her gün artıyor. Sanal aleme harcanan ilgi ve vakit çoğu kez etrafta hazır bulunan gerçek kişilere gösterilmiyor. Teknolojiden daha çok, birbirimizden daha az şey bekliyoruz. Kazandığımız şey topluluk değil ağ. Na-mevcudiyet ve mahremiyet artık mümkün değil. Çocuklukla yetişkinlik arasındaki sınır tehlikeli olarak inceliyor. Çocukluk süresi kısalıyor. İnsanlar dünya hakkında kendi anne babalarından daha çok şey biliyorlar ve dünyayı daha yüzeysel bir yargıyla değerlendiriyorlar. İlişki değil,iletişim halindeyiz. 2
Bir araştırma sonuçlarına göre her 10 kişiden 7 si internet bağlantısı koptuğu zaman kendini kaygılı hissettiğini ifade ediyor. 45 dakika cep telefonundan ayrı kalan gençler sıkılmaya başladıklarını, eğer bu süre uzarsa sıkıntının kaygıya dönüştüğünü söylüyorlar. Hissettiklerini ifade etmek için kullandıkları kelimeler: Kaybolmuşluk, panik, gerginlik, özgürlüğünü ve yönünü kaybetmek. POTANSİYEL PROBLEMLER BAĞIMLILIK MALİ PROBLEMLER TRAFİK KAZALARININ ARTIŞI SAĞLIK RİSKİ- *Oyun oynarken yaşanan trafik kazaları, *Akıllı telefonların yasaklı yerlerde kullanılması *Sosyal medya, kaç aramanın olduğu merakı nedeniyle yaşama odaklanmama durumu AİLE VE İNTERNET KULLANIMI Bebek doğduktan sonra ebeveyne güvenli bağlanmak ister. Bebeğin duygusal ve fiziksel açıdan bağlanmasında problem olursa beyinde konka etkisi oluşuyor. Yani beyinde iz kalıyor. Bu nedenle ebeveyn ile çocuk arasındaki ilişki oldukça önemli. Çocukla kurulan ilişki de internet nedeniyle aksama olursa, bebeğin iletişim çabaları gözden kaçarsa, bu süreç bağlanmayı etkiliyor. Çocuk Beni görmezden geliyor, beni dinlemiyor. şeklinde tepki göstermeye başlıyor. Sosyal medyayı sık kullanan ebeveynlerde tehdit etme, eleştirme ve azarlama daha çok görülüyor. Anne baba aşırı internet kullanıyorsa çocuk da kullanmaya başlıyor. Ebeveynlerin kesinlikle örnek olmaları gerekiyor. Anne babaların evlilik hayatı iyiyse internet bağımlısı da olmuyorlar. Ailelerin internet kullanımı ile ilgili iyi bilgi sahibi olmaları ve pozitif tutum sergilemeleri gerekmektedir. İnternet kullanımında en önemli sorunlardan biri de siber zorbalık. Kişinin oyun veya whatsapp grubuna alınmaması, atılmakla tehdit edilmesi gibi süreçler siber zorbalığı oluşturmaktadır. Siber zorbalar oluşurken, mağdurlarda çoğunluk oluyor. Gücü elinde bulunduranlar siber alemde de güç savaşına giriyor. DEĞİŞMEK İSTERLERSE DEĞİŞEBİLİRLER Çocuklara anda kalmayı, yavaşlamayı, uyarılmaya tahammül etmeyi, ihtiyacı saptamayı öğretmeliyiz. Ailenin bir arada olduğu, beraber yemek yiyip çay içtiği zamanlarda cep telefonlarını gözden uzak bir yerde bırakın. Sosyal medya hesaplarının şifreleri eşler arasında bilinir olmalıdır. Şifreler bilinirse şeffaflık oluşur. Böylece meraklı izleme durumuna düşülerek olası tartışmalar engellenir. 3
Gün içinde eş ve çocuklarla whatsappta bağlantıda kalınmalı. (Aile grubu) Ailenin birbirine açıkça söyleyemeyeceği şeyler sanal ortamda yapılmamalıdır. Sır oluşturmak aile ve eş olmaya aykırıdır. Sadece sosyal medya arkadaşları ile yetinmek, sosyal bozukluğa neden olabilir. Çocuklar akraba, geniş aile ile iletişim kurmayı, değerleri öğrenmelidir. Bugünü anlamak için deneyimlerimizi yaratan teknolojik aletlere değil, deneyimlerimizin doğasına bakmalıyız. Deneyimlerin iyilerine odaklanmalı, dikkatimizi elimizde tutmalı, zamanımızı bilinçli kullanmalıyız. 2000 yıl önce Aristoteles insan gelişimini ve ilerlemesini tanımlamak için Eudaimonia kavramını kullandı. Etimolojik olarak iyi+koruyucu ruh kelimelerinden oluşuyor. Bu bize mümkün olan en insani anlamda yaşamayı ifade ediyor. Eudaimonia nın doğasını saptamak için kullandığı kavram ise: Erdem Hiç düşündünüz mü teknoloji nedeniyle hayatımızdan neleri azaltıyoruz? 2 yaşından küçük çocukların internet, tv ya da bilgisayarla karşılaşması uygun değildir. Okul öncesi yaş grubu için günde 30 dakikayı geçmeyecek şekilde internet kullanımı yeterlidir. İlköğretimin ilk 4 yılında ödev haricinde oyun ve eğlence için günlük 45 dakika zaman ayrılmalıdır. Sonraki yıllarda hafta sonu daha esnek olmakla birlikte günde 1 saat kullanım uygundur. Lise çağında da günlük 2 saat yeterlidir. Biliyor musunuz? Yoksunluk durumu bağımlı öğrencilerin % 74,5 inde saptanırken bağımlı olmayanların % 10,5 inde saptanmıştır. İnternette geçirdiği zamanı gizlemek için yalan söyleme; bağımlı öğrencilerin % 38 inde saptanırken, bağımlı olmayanların % 4 ünde saptanmıştır. İnternette geçirdiği zamandan suçluluk duyma bağımlı öğrencilerin % 33 ünde saptanırken, bağımlı olmayanların % 4,3 ünde saptanmıştır. Ne Yapmalı? Çocuklarınızı arkadaşları ile doğal yollardan görüşmeleri için yönlendirin, akran grupları içerisinde sosyalleşmesini sağlayın. Çocuklarınızı yetenek ve ilgi alanlarına uygun spor dallarına yönlendirin. Çocuğunuzun arkadaşlık ilişkilerini destekleyin, onları bir araya getirecek aktivite planlayın. 4
Çocuğunuzun bilgisayar kullanımını kontrol edin ve sanal ortamdaki arkadaşlarını tanıyın. Bilgisayarlarınızda güvenli internet uygulamalarının olmasına özen gösterin. Uzun süreli bilgisayar kullanan çocuğunuzu engelleyemiyorsanız mutlaka uzman yardımı alın. Ne Yapmamalı? Akıllı telefon/tablet vs. gibi aletleri çocukları teselli etmek, susturmak için asla kullanmayın. Çocukların kontrolsüz ve uzun süre internet kullanmasına izin vermeyin. Yemek ve çay saatlerinde bilgisayar başındaki çocuğa servis yapmayın, size katılmasını sağlayın. TV veya İnternet benzeri teknolojik alet merkezli ev düzeni kurmayın. KAYNAKÇA: YEŞİLAY 4.ULUSLAR ARASI TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI KONGRESİ NOTLARI (27-28 Kasım 2017) https://www.yesilay.org.tr/tr/bagimlilik/teknoloji-bagimliligi 5