Ön Söz Zerka T. Moreno Kitabın sayfalarını çevirirken Moreno, kendi çocuklarının bu ürünü konusunda ne düşünürdü? diye merak ettim. Mutlaka çok mutlu olurdu, hatta belki, kendisinden sonra gelenleri hâlâ ilgilendiriyor ve teşvik ediyor olmaktan biraz utanırdı. Tatmin edici bir çalışması sonuçlandırıldıktan sonra genellikle Wir haben s herrlich weit gebracht (Harika bir yere kadar getirdik) derdi. Bir düşünür olarak Moreno genellikle net olmamakla itham edildi, bazı ilkeleri eleştirel düşünce takipçilerinin genellikle anladığı terimlerle ifade edilmemişti. Bazıları için çalışmasının şiirsel-esin verici yönü bilimsel açıklamalarını gölgede bırakır. Onunla olan ilişkimin özel yönü zaman içinde uzaklaştıkça, benim için bu adamın varlığının bütünlüğü gittikçe daha fazla ortaya çıkıyor. Başından beri beni esir alan onun ruhuydu. Genç, saf, hatta cahildim ama benim etrafımı sarmasındaki bir şey beni huşuyla dolduruyor, ilham veriyor ve ona çekiyordu. Kendime Bu adam bir dâhi. Bu hayatta onun eş değeriyle bir daha karşılaşmam pek olası değil. dedim. Benim fikrime göre Moreno bu zaman ve mekâna değil, çağlara aitti. Şu veya bu aileden, bir tek milliyetten, hatta duyarlılığı genellikle kadına atfettiğimiz bir düzeyde olduğu için, mümkündür ki, tek bir cinsiyetten değildi. Çok dokunaklı bir şekilde, Doris Twitchell Allen ondan gökyüzü veya okyanus gibi, bir element diye söz ederdi. Bu, en azından ilk yıllarda, bu denli yanlış anlaşılmasının nedeni olabilir ama sonuçta bu durumdaki herkes yanlış anlaşılır. Yine de, garip bir şekilde, insanları görme yeteneğinin büyüklüğüne rağmen, bazı düzeylerde neredeyse ilkeldi. İnsanların dünyasalın ötesine geçmelerine, genişlemelerine yardım etti. Freud a İnsanlara yeniden rüya görmesini öğretiyorum derken kastettiği buydu. Tabii ki, daha büyük ve daha iyi rüyaları kastediyordu, belki de Orta Avrupalı Freud için çok Amerikan bir fikir. Birkaç yıl önce bazı Amerikalı meslektaşlar Moreno nun hangi fikirlerinin kendileri üzerinde bir etki bıraktığını tartışmak için toplandılar ve bir
Ön Söz xi liste hazırladılar. Ben de bir liste hazırlamaya çalıştım. Birkaç sayfa tuttu ve şunları içeriyordu: Kişisel karşılaşmanın önemi; spontanlık ve yaratıcılık; spontanlık ve yaratıcılığı ketleyen kültürel konserveler; eylemin konuşmadan önce gelmesi; konuşmanın daha geç bir gelişim olması ve psişeye giden kraliyet yolu olmadığı; etkileşimsel öğrenme; bedeni psişeden ayıramayacağımız, grupların önemi; insanlarla ilişkimizde hastalıklıdan çok sağlıklı bir model; kendi dünyamızın ve evrenin yaratıcıları biziz; kişisel sorumluluk; içimizdeki iyileştirici. Söylediği ve benimle kalan bazı anahtar şeyleri de hatırladım. Birincisi gerçek bir terapötik işlemin insanlığın bütününden daha az bir hedefi olamaz. İkincisi, grup psikoterapisi tanımı: Bir insan bir diğerinin, bir grup öbür grubun terapötik etkenidir. Üçüncüsü, psikodrama protagonistin öznel gerçeğinin spontan dramatik doğaçlamalarla keşfedilmesidir. Onun psikodramayı keşfetmesiyle ilgili not ettiğim birkaç şey daha var: Bütünleme katarsisine en iyi eylem ve etkileşim kanalıyla ulaşılır; oyuncunun katarsisi seyircinin katarsisini artırır; deneyim yoluyla her gerçek ikinci yaşama birinciden kurtulma ve rahatlamadır; gerçek çok baskın olduğunda onun ötesine, artı gerçekliğe, neyin olabileceğine veya olması gerektiğine geçmek gerekir; deneyimlerimiz olayları ve kişileri algılamamıza bağlıdır ve bu algılamalar değişebilir. İnsanlar arası ilişkiler konusunda ondan öğrendiğim altı önemli alt konu vardır. Birincisi, iki sağlıklı kişinin karşılıklı üretici ve destekleyici olan sağlıklı bir ilişkisi olabilir. İkincisi, diğer yönlerden sağlıklı olan iki kişinin bozuk bir ilişkisi olabilir. Üçüncüsü biri sağlıklı biri sağlıksız olan iki kişinin karşılıklı tatmin edici ve yararlı olan sağlıklı bir ilişkisi olabilir. Dördüncüsü, biri sağlıklı biri sağlıksız iki kişinin karşılıklı zedeleyici olan patalojik bir ilişkisi olabilir. Beşincisi, iki sağlıksız insanın birinin öbürünün iyileştirici ajanı olduğu sağlıklı bir ilişkisi olabilir. Altıncısı, iki sağlıksız insanın sağlıksızlığı daha da artıracak bozuk bir ilişkisi olabilir. Moreno bize çalışabileceğimiz pratik araçlar verdi: Psikodrama ve onun çeşitli teknikleri, dramatik şekilde bir eylem terapisi; sosyometrik test, tanışıklık testi; sosyogram; sosyomatriks; rol şeması; spontanlık testi; spontanlık eğitimi (belirgin bir oksimoron); rol testi, rol eğitimi, rol yaratma; artı gerçeklik. Benim listemin bir kısmı bunlardı. Hiç kuşku yok ki sizin aklınıza gelebilecek daha birçokları vardır. Bu liste artırmanız içindir. Belki de, yaratıcı bir insanın katkısını değerlendirmenin en iyi yolu, o zamanımızda burada olmasaydı bizim hayatımız nasıl olurdu diye düşünmektir. Bize bıraktığı zenginlikler olmasa, sadece birkaç kategoriyi bile saysak, eğitimde, psikoterapide, sosyal psikoloji ve sosyolojide neler yapıyor olurduk? Bu kitap bu fikirlerin bir kısmına daha fazla açıklık getirecektir.
Sunuş İnsanlığın dünyamızda süregelen var oluş öyküsü boyunca insanlığı olumlu ya da olumsuz olarak derinden etkileyen pek çok karakter gelmiş geçmiştir. Olumlu etkileyenler kahraman olarak tanımlanmıştır. Bunların pek çoğu yaşadıkları, tanık oldukları zorluklarla baş edebilmek için donanımlarını, karşı enerji oluşturacak büyük ve önemli işler yapmak üzere harekete geçirmişlerdir. Önemli işler yapmak ise başka boyutta baş edilmesi gereken yeni zorluklar yaratmış olsa da... Bu nedenledir ki önemli bir kısmının değeri yaşadıkları dönemde belki bir kısım çevrelerce anlaşılmış olsa da daha çok yaşama veda ettikten sonra anlaşılmıştır. Konuyu psikodramatik biçimde ele alacak olursak, bir psikodrama sahnesi düşünelim; J. L. Moreno psikodramayı kuran protagonist, sahne önce Viyana, sonra Amerika. Viyana, ailesinin göçerek geldiği yer. Amerika daha sonra kendisinin seçimi olan yer. Bu sahnelerde yer alan özellikle insana dair her şeyi oyununu oluşturmak için gözlemlemiş, incelemiş. Bu gözlem ve incelemeler insanlığın o güne kadar oluşturduğu dinleri, öğretileri de kapsıyor. Her protagonist gibi baştan oyunun sonunu bilemese de amacı; insanların din, dil, sınır ayrımı olmaksızın evrensel değerlerde buluşmalarını sağlamak, kendi spontanlıklarını ve yaratıcılıklarını kullanarak birbirlerini ve kendilerini onarmalarını sağlayacak bir yol, yöntem kurmak. Nasıl ki her protagonist oyunun gerçekleşmesi için yardımcı egolar (oyunda rol alan diğer grup üyeleri) gerekliyse J. L. Moreno nun amacına ulaşmasında da sevgili eşi Zerka Moreno başta olmak üzere, ona inanan ve bu serüvende rol alan sevgili meslektaşları, öğrencileri âdeta yardımcı ego olarak oyunun gerçekleşmesinde önemli rol üstlendiler. Bu rol, J. L. Moreno nun yaşama veda etmesinden sonra da devam etti ve etmektedir. Moreno dan Bu Yana Psikodrama kitabı böylesine önemli bir kaynaktan ışık almaktadır. Dilimize kazandırılmasıyla da ülkemiz de bu ışıkla aydınlanacaktır. Kitabın çeviri editörü Yeni Yüzyıl Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Nevzat Uçtum Muhtar, değerli hocamız Abdülkadir Özbek in psikodra-
Ön Söz xiii mayı ülkemize getirme ve sürdürülmesini sağlama oyununda, destekleyen ve yardımcı ego olan pek çok meslektaşı ve öğrencilerinden birisidir. Bu açıdan bakıldığında bu değerli kitabın editörlüğünü üstlenmiş olmasını ayrıca değerli buluyorum. Sayın Uçtum un psikodrama yolculuğu hocamızın İstanbul da açtığı eğitim grubuyla başlamış, Psikodrama ve Grup Terapileri Derneğinin başkanlığı, Yayın Kurulu üyeliği dâhil süreç içinde farklı roller üstlenerek bugüne kadar önemli emek ve katkılarıyla sahnedeki rollerini vefa duygusunun sıcaklığından yerine getirmiştir. Tüm bu çaba ve katkılarından dolayı sayın Uçtum a ve değerli katkılarıyla kitabın çevirisini yapan çeviri ekibine teşekkür ederim. Böylece gerek psikodrama eğitimi almış, almakta olan yüzlerce öğrencimize önemli bir kaynak, gerekse de psikodramaya ilgi duyan, merak eden herkese önemli bir başvuru kitabı kazandırdılar. Psikodrama çeviri dizisi oluşturmamızda konuya içtenlikle kucak açmış olan Nobel Yayıncılık Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Argun a ilkeli, içten ve özenli destek ve katkılarıyla her zaman ülkesi için iyi eserler bırakmaya çalışan iki kurumun içtenlikli iş birliğinin gerçekleşmesini sağladığından dolayı teşekkür ederim. Süreç boyunca değerli katkılarını aldığımız Yayın Koordinatörü Sayın Pınar Gülter e ve emeği geçen tüm Nobel Yayıncılık çalışanlarına yeni dostlar kazanmış olmanın mutluluğuyla enstitümüz adına sonsuz teşekkür ederim. Dr. Abdülkadir Özbek Psikodrama Enstitüsü Başkanı Bircan Kırlangıç Şimşek
Çeviri Editörünün Ön Sözü Bu kitap 30 yıldır büyük özverilerle yürütülen Abdülkadir Özbek Psikodrama Enstitüsünün, Başkanımız Bircan Kırlangıç Şimşek önderliğinde başlatılan çeviri hamlesinin ilk kitaplarından biridir. Umarım devamı gelecektir. Bu kitabın gerçekleşmesi her şeyden önce yaşamını psikodramanın ülkemizde yaygınlaşması ve gelişmesine adayan sevgili Hocamız Prof. Dr. Abdülkadir Özbek sayesindedir. Onun, öldüğü güne kadar şehir şehir dolaşarak, yurt dışından dünya çapında eğiticiler getirterek eğittiği psikodramatistler ve tek başına düzenlediği uluslararası çalıştaylar ve kongreler, kurduğu derneklerle bugün bu kitaplara gerek duyuyoruz. Onun vefatından sonra da bu işe gönül vererek, yıllardır hiçbir çıkar gütmeden, hatta kendi kaynaklarından aktararak psikodramanın gelişmesi için cansiperane çalışan -fazla tevazu göstermeyerek kendimin de aralarında olduğumu eklemeden geçemeyeceğim- enstitümüzdeki eğitici arkadaşlarımızla gurur duymak da artık hakkımız diye düşünüyorum. Yine de en büyük katkı kuşkusuz ki bu kitabı dilimize kazandıran psikodramaya gönül vermiş çevirmen arkadaşlarımıza ait. İlk bölümü çeviren Dr. Can Ger İstanbul eğitmenlerinin en yenilerinden bir psikiyatrist. İki bölümün çevirmeni Psikololog Prof. Dr. Arşaluys Kayır ve üç bölümü çeviren Psikiyatrist Doç. Dr. İnci Doğaner ise ilk günden beri emek verenlerden. Psikiyatrist Prof. Dr. Süheyla Ünal enstitümüzü Malatya ya taşıyan eğitmenimiz. Psikiyatrist Dr. Hülya Deniz de İstanbul grubunun eğitmenlerinden. İki bölümü üstlenen Uz. Dr. Nilüfer Ülgener yıllardır bize, özellikle çeviri konusunda, destek veren bir psikodramatist. Psikolog Ece Deniz Tunga ise henüz psikodramaya sadece gönül verenlerden. Umarım bebeğini biraz büyüttükten sonra aramıza katılacaktır. Burada hepsine, hem kendim hem de psikodrama camiası adına, yürekten teşekkürü borç bilirim. Nevzat Uçtum Muhtar