HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU



Benzer belgeler
İÇİNDEKİLER. Giriş 1 SORUŞTURMA EVRESİ. 1. SORUŞTURMA KAVRAMI ve SORUŞTURMANIN AMACI 3 2. SORUŞTURMANIN YÜRÜTÜLMESİNDEN SORUMLU MERCİ

Dr. SEYİTHAN GÜNEŞ Emekli Hakim HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI

CEZANIN ERTELENMESİ VE HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARLARI. Stj. Av. Müge BOSTAN ERYİĞİT HUKUK BÜROSU/ANKARA

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

MADDE 2 : Bu Yönetmelik, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince müdafi veya vekil görevlendirilmesi ile bu kişilere yapılacak ödemeleri kapsar.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR. Başvuru Numarası: 2013/8492. Karar Tarihi: 8/9/2014 İKİNCİ BÖLÜM KARAR

T.C. YARGITAY Ceza Genel Kurulu. Karar Tarihi:

İPTAL BAŞVURUSUNA KONU OLAN YASA MEDDESİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA:

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/27

CEZA MUHAKEMESİNDE İSTİNAF. Doç.Dr. Hakan KARAKEHYA Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

ÜÇÜNCÜ KISIM Olağanüstü Kanun Yolları. BİRİNCİ BÖLÜM Karar Düzeltme ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının İtiraz Yetkisi

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

HÜKÜM KURMA SANATI I. BÖLÜM MAHKEMECE VERİLEN KARARLAR

7035 SAYILI YASA İLE TEMYİZ SÜRELERİ DEĞİŞTİ

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINDA KANUN YOLU

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

CEZA MUHAKEMESİ KANUNU

SPKn İDARİ PARA CEZALARI

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU 2016 / 2017 ÖĞRETİM YILI BÜTÜNLEME SINAVI OLAY ÇÖZÜMÜ

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

OHAL KAPSAMINDAKİ SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMALARDA AVUKATLARIN SAVUNMA HAKLARININ KISITLANMASI KONULU ARAMA KONFERANSI SONUÇ RAPORU

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

2- Dâvanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi. hükmü öngörülmüş. iken,

Kanun No: Ceza Muhakemesi Kanunu. Kabul Tarihi: R.G. Tarihi: R.G. No: Tazminat isteyemeyecek kişiler

(2709 S. K. m. 40) (5271 S. K. m. 34, 231, 232, 264) (1412 S. K. m. 310)

ı.t. TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR CANAN TOSUN BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2014/8891)

CEZA MUHAKEMESİNDE KATILAN

CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU Ders Planı. Birinci Bölüm GİRİŞ VE GENEL BİLGİLER

MÜKERRİR HÜKÜMLÜLERİN İNFAZINDA MÜDDETNAME HESAPLAMALARI:

BİRİKMİŞ NAFAKA BORCUNU ÖDEMEMEK HAPİS CEZASI GEREKTİRMEZ...

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA

SANIĞIN TEMYİZ AŞAMASINDAKİ TUTUKLULUK HALİNİN AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI IŞIĞINDA İFADE ETTİĞİ ANLAM VE BUNUN İÇ HUKUKUMUZDAKİ YANSIMASI:

CEZA USUL HUKUKU DERSİ (VİZE SINAVI)

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA KARARLARI. DR. ADEM ASLAN Yargıtay 11.HD. Üyesi

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

SEYFULLAH TOSUN ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURUDA MASUMİYET KARİNESİ

ADLİ SİCİL KANUNU. Kanun Numarası : 5352 Kabul Tarihi : 25/5/2005 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih: 1/6/2005 Sayı : 25832

İÇİNDEKİLER. Ceza Hukuku Genel Hükümler

İsmail ERCAN THEMIS CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU

KOVUŞTURMA ve SONRASI Tanık, polise veya savcıya ifade vermek zorunda mıdır?

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü. Sayı : [15189] /03/2015 Konu : Ceza Davalarının Takibi

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ NE A... ESAS NO : 2004/... KARAR NO: 2006/... UYARLAMA TALEP EDEN (HÜKÜMLÜ SANIK) : A.T.K.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

İçindekiler Önsöz 5 Kısaltmalar 19 Giriş 21 Birinci Bölüm İDARÎ YARGININ GELİŞİMİ VE TÜRK YARGI TEŞKİLATININ GENEL GÖRÜNÜMÜ I. YARGISAL DENETİMİNDE

: Av.Tezcan ÇAKIR Meşrutiyet Cd. N:3/15 - ANKARA

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/18-21

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

IÇINDEKILER I. BÖLÜM HÜKÜM KURMA ESASLARI. f) Cezanın İnsan Onuruyla Bağdaşır Nitelikte Olması 4. da) Birim Gün Sayısının Belirlenmesi 11

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/233)

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

Sayı : [02] /556/ /01/2013

DAVA ARKADAŞLIĞI DAVAYA MÜDAHALE

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

İlgili Kanun / Madde 6100 S.HMK. /176

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

4. fıkrası aynen Kişinin, erteleme süresi zarfında;

II. ANAYASA MAHKEMESİNİN YETKİSİNİN KAPSAMI

TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İKİNCİ KISIM Olağan Kanun Yolları. BİRİNCİ BÖLÜM İtiraz

İstinaf Kanun Yolu ile Temyiz Kanun Yolu Arasındaki Fark Nedir? Hukuk Davası İçin İstinaf Mahkemesine Başvuru Şartları

İsmail ERCAN THEMIS CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU

Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI / MALATYA

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, 18-21

CEZANIN TEŞDİDEN VERİLMİŞ OLMASI SANIK LEHİNE OLAN KANUNU UYGULAMA YENİ YÜRÜRLÜĞE KONULAN KANUNDA CEZANIN ALT VE ÜST SINIRLARININ ARTTIRILMASI

TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN TAZMİNAT TALEPLERİNDE ZAMANAŞIMI

T.C. Y A R G I T A Y Ceza Genel Kurulu E: 2008/ K: 2009/13 T:

KÜÇÜK MAĞDUR İLE ZORUNLU VEKİLİNİN İRADESİNİN ÇELİŞMESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2, 18-21

Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Kararları. (5237 s. TCK m. 30, 103, 109) (5271 s. Ceza Muhakemesi K m. 223)

ADLİ PARA CEZASI KISA SÜRELİ HAPİS CEZASINA SEÇENEK YAPTIRIMLAR KİŞİLERİN HUZUR VE SÜKUNUNU BOZMA

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XVII GİRİŞ...1

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32,46

İNFAZDA DENETİM SÜRESİ KONUSU

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

Av. Ülkercan Özbey İlhan Ankara Barosu CMK ve Gelincik Merkezi Üyesi

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Transkript:

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI 13-16 HAZİRAN 2013 - MARDİN Grup Adı Konu Grup Başkanı Grup Sözcüsü : Ceza Hukuku 7. Grup : HAGB, savunma hakkı : Salih SÖNMEZ (Yargıtay Üyesi) : Dr. Hüseyin TURAN (Malatya Hâkimi) Raporlama Heyeti : 1- Kemal KARANFİL (Eskişehir Hâkimi) 2- Denizhan HOROZGİL (Bulancak Cumhuriyet Savcısı) A. HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI I. HAGB NİN ŞARTLARI 1. SANIĞA İLİŞKİN ŞARTLAR a) Daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olmak (CMK 231/6-a) Kural olarak, sanığa ait adli sicil kaydında yer alan arşiv kaydı HAGB nin uygulanmasına engel teşkil etmemelidir. Ancak Ceza Genel Kurulu nun 03.02.2009 tarih 2008/11-250 Esas ve 2009/13 sayılı kararında da açıklandığı üzerine tekerrüre esas olabilecek süreler (TCK nın 58. maddesi kapsamında 3 ve 5 yıllık süreler ) göz önüne alınmalıdır. Sanık hakkında daha önceden verilen ve kesin hüküm niteliğindeki kararlar HAGB nin uygulanmasına engeldir. Yasal düzenleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Zira kanun, bu konuda herhangi bir ayrıma gitmeksizin yalnızca kasıtlı bir suçtan mahkûmiyetin bulunmaması koşulunu aramıştır. Suç olmaktan çıkan önceki mahkûmiyetler (karşılıksız çek, bakaya kalma vb.) HAGB nin uygulanmasına engel teşkil etmemelidir. Suç tarihi itibariyle adli sicil kaydına işlenmiş olan HAGB kararı, yeni HAGB nin uygulanmasına ( CMK Md.231/6-a maddesindeki şart yönünden) engel olmamalıdır. Ancak sübjektif şart ( CMK Md.231/6-b maddesindeki şart) yönünden değerlendirilebilir. 765 sayılı TCK ya göre verilmiş ve ertelenmiş cezalar da aynı yasanın 95/2 maddesine göre vaki olmamış sayılacağından HAGB ye engel değildir. 5237 sayılı TCK ya göre (madde 51) verilmiş ertelenmiş cezalar HAGB ye engeldir. Yargılama konusu eylem taksirli bir suç ve önceden işlenen kasıtlı suç hakkında mahkûmiyet kararı verilmiş ise, görülmekte olan davada HAGB kararı verilemeyecektir. 1

Ancak taksirli suçlarla kasten işlenen suçlar arasında TCK madde 58 hükmüne benzer şekilde HAGB ye engel olmama yönünde bir yasal düzenleme yapılması yerinde olacaktır. b) Suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade ve tazmin sureti ile giderilmesi gerekir. (CMK md. 231/6-c) Yargıtay Ceza Genel Kurulu nun 03.02.2009 tarih 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararında zarara ilişkin açıklamalara katılıyoruz. Burada uğranılan zarardan kast edilen maddi zarar olup, manevi zarar bu kapsamda değerlendirilmemelidir. Herhangi bir maddi zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli olmayan suçlar yönünden ise bu şart aranmayacaktır. Suçun doğrudan konusunu oluşturmayan zarar HAGB kararı verilmesine engel olarak değerlendirilmemelidir. (örneğin, iş gücünden kalma gibi) Yargıtay Ceza Genel Kurulu nun 09/10/2012 tarih ve 2012/525 E. 2012/1805 K. sayılı ve 08/05/2012 tarih 2011/3-449 E. 2012/186 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere zarardan haberdar olduğu dosyadan anlaşılan sanığın maddi zararı aynen ya da tamamen tazmin suretiyle karşılamayı açıkça belirtmesi halinde maddi zarar olgusu değerlendirilmelidir; aksi takdirde hâkimin maddi zararı araştırma ve bu zararı ödeyip ödemeyeceği konusunda sanıktan sormasına gerek bulunmamaktadır. Suça sürüklenen çocuklarla ilgili olarak, HAGB nin uygulanması sırasında zarar şartı hakkaniyete aykırı olacak ise, suça sürüklenen çocuğun zararı gidermesi şartı aranmamalıdır. Bu konuda, ÇKK nın 23. maddesinin değişiklikten önceki düzenlemesinde olduğu gibi yasal bir düzenleme yapılmalıdır. c) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması (CMK 231/6-b) Kişilik özellikleri, tamamen hâkimin takdirine bırakılmıştır. Hâkim, HAGB yi uygulamama gerekçesinde, TCK m. 50, TCK m. 51 ve TCK m.62 maddelerinde belirtilen gerekçelerle çelişmeden hüküm kurmalıdır. d) Sanığın hükmün açıklanmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması (CMK 231/6-d) Kural olarak sanığa, hakkında mahkûmiyet kararı verilecek olur ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesini kabul edip etmediği sorulmalıdır. Ancak, Ceza Genel Kurulu 07/12/2010 tarih 2010/6-234 Esas 2010/252 karar sayılı kararında belirtildiği gibi sanığın açıkça kabul etmeme yönünde irade beyan etmemesi halinde HAGB kararı verilebilecektir. Sanığa soru sorulurken de ihsas-ı rey oluşturmayacak ifade tarzı seçilmelidir. 2

Sanığın, HAGB nin uygulanmasına rızasının olmadığına ilişkin açık bir irade beyanı yok ise HAGB nin uygulanması amacına yönelik olarak hakkında yakalama emri düzenlenmemelidir. HAGB nin kabul edilip edilmediğinin sorulmasına ilişkin olarak, bu haktan sanık müdafii de yararlandırılmalıdır; fakat sanığın bilgisi dışında müdafii tarafından HAGB nin kabul edilmediği belirtilmiş ise mutlaka bu husus sanıktan sorulmalıdır. 2- SUÇA İLİŞKİN ŞARTLAR Delil durumuna göre uygulanmaması gerekli olan madde, (örneğin teşebbüs hükümleri) uygulanarak yada hesap hatası sonucu sonuç cezanın 2 yılın altına düşmesi halinde âtıfet kuralı gereği hakkında HAGB kararı verilmemelidir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu nun 03.04.2012 tarih, 2011/1-352 esas ve 2012/135 sayılı kararında Bu durumda, sanığın sabit kabul edilen eyleminin asıl cezasının 1 yıl 3 ay hapis olmayıp, 2 yıl 1 ay hapis olması gerektiği gözetildiğinde; bu miktar itibarıyla da sanık hakkında 5271 sayılı CYY'nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına olanak bulunmamaktadır. Yerel mahkemenin yanılgılı uygulama sonucu belirlediği sonuç ceza esas alınmak suretiyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının olanaklı olduğunun kabulü halinde ise; sanığın, önceki yanılgılı uygulama nedeniyle ortaya çıkan hafif sonuç cezadan, ikinci kez mahkûmiyetin sonuçlarını da kapsayacak şekilde yararlandırılmasını sağlayacak, sanığa tanınmış olan atıfet genişletilmek suretiyle hakkaniyete aykırı sonuçların doğmasına, adalet ve eşitlik ilkelerinin zedelenmesine yol açılmış olacaktır. Benzer konuda, Ceza Genel Kurulunun 04.03.2008 gün 47-43, 23.03.2004 gün 41-70 ve 17.11.1998 gün 282-348 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır. denmiştir. Taksirle işlenen suçlarda 2 yılın üzerinde verilen hapis cezasından çevrilen para cezaları nedeniyle de HAGB kararı verilmemelidir. Temel cezada hapis cezasıyla birlikte para cezası da öngörülmüş ise hapis cezasının süresine göre HAGB uygulanabilir, bu nedenle her iki ceza bölünerek iki farklı uygulama yapılamaz. Zorunlu olarak seçenek yaptırımlara çevrilmesi gereken cezalarda öncelikle CMK 231/7 maddesi gereğince seçenek yaptırımlara çevirme kararı verilmeden HAGB uygulanmalı, bu seçenekler ancak hükmün açıklanması halinde değerlendirilmelidir. HAGB kararı kesinleştiği tarihten itibaren zamanaşımının işlemesi durur. CMK 231/8-son cümlesinde Denetim süresi içerisinde dava zamanaşımı durur denildiğinden ikinci suça ilişkin mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesi 3-5 yıllık deneme süresi içerisinde kalır ise zamanaşımının durmasında ikinci suçun kesinleşme tarihi esas alınmalıdır. Ancak kesinleşme tarihi deneme süresini aşar ise bu tarih değil 3 ve 5 yıllık denetim süresinin son gününe kadar zamanaşımı durmalıdır. 3

Deneme süresi içerisinde işlenen ikinci suç TCK nın 191/2 maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunmuş ise hükmün açıklanması konusunda mahkemesinde ihbarda bulunmaya gerek yoktur. II. MÜSADERE - YARGILAMA GİDERLERİ - İNFAZ Vekâlet ücreti de yargılama giderlerinden olup CMK 325/2 maddesi gereği HAGB kararı verilmesi halinde de sanık yargılama giderlerine mahkûm edilir. Uygulamada harç ve yargılama giderlerinin tahsili için harç tahsil müzekkeresi düzenlendiğine göre vekâlet ücreti de karar kesinleşmekle takibe konulabilmelidir. Münhasıran müsadereye tabi eşyaların HAGB kararından bağımsız olarak zoralımına karar verilmesi mümkündür. Bu takdirde müsadere hükmü HAGB kararından farklı kanun yoluna tabi olacak ve kesinleşmekle infaz edilebilecektir. Suçta kullanılan, münhasıran müsadereye tabi olmayan eşyanın ise HAGB den bağımsız olarak müsaderesine karar verilemez ve ancak hükmün açıklanması durumunda infaz edilebilir. CMK nın 231/8 maddesindeki düzenlemeye göre, HAGB kararı verilmesi halinde zorunlu olarak denetimli serbestlik yükümlülüğü öngörülmemiş, bu husus hâkimin takdirine bırakılmıştır. Uygulamada mahkemelerin denetimli serbestlik tedbirine hükmetmeme eğiliminde oldukları gözlenmektedir. Bu da sanığın denetimsiz bırakılması ve HAGB sisteminin bir örtülü af olarak algılanmasına yol açmaktadır. Sanığın toplum içerisinde tutularak iyileştirilmesi kadar cezalandırılması da denetimli serbestliğin hedeflerinden biridir. Denetimli serbestlik kanunun çiğnenmesi durumunda bir ıslah uygulamasıdır ve denetleme fonksiyonu cezanın yerini almaktadır. HAGB sisteminin etkinliğinin ve verimliliğin sağlanması için, uygulandığı tüm durumlarda sanığın cezalandırıcı(kamu hizmeti, mağdurun zararının onarılması vs) veya iyileştirici (tedavi, danışmanlık, eğitim vs) tedbirlerinden bir ya da bir kaçına yükümlü tutulması gerektiği görüşündeyiz. III. HÜKMÜN AÇIKLANMASI A-Grup üyelerinin çoğunluk görüşüne göre; denetim süresi içerisinde sanığın kasıtlı bir suç işlemesi halinde hüküm açıklanırken, hâkim ilk hüküm ile bağlı olmayıp, hükümde her türlü değişiklik yapabilir. Örneğin; mahkûmiyet kararı yerine beraat kararı verilebileceği gibi erteleme ve seçenek yaptırımlara çevirme kararı da verebilecektir. CMK madde 231/11 hükmü buna engel değildir. Bu hükmü CMK 231/7 maddesi ile birlikte değerlendirmek gerekir. B-Bir kısım azınlıkta kalan grup üyelerine göre; Kanunî düzenlemeye göre, sonradan bir kasıtlı suç işlenmesi nedeniyle önceki HAGB kararının açıklanması sırasında kural olarak hükümde değişiklik yapılamaz. Örneğin; mahkûmiyet kararı yerine beraat kararı verilemez. Buna ek olarak CMK 231/11 maddesi uyarınca mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek cezanın yarısı kadar belirleyeceği bir kısmını infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hapis 4

cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verebilir. Sanığın daha sonra kasıtlı bir suç işlemesi halinde hüküm aynen açıklanacaktır. Bu hükümde değişiklik yapılamayacağı gibi erteleme ve seçenek yaptırımlara çevirme kararı da verilemeyecektir. Azınlıkta kalan bu grup üyelerine göre, bu konuda kanunda bir değişiklik yapılarak CMK'nın 231/7. maddesi gereğince değerlendirilemeyen erteleme ve seçenek yaptırımlara çevirme seçeneklerinin değerlendirilebilmesi amacıyla, hüküm açıklanırken sanık hakkında gerek yükümlülüklere uygun davranmaması gerekse kasıtlı bir suç işlemesi halinde hüküm açıklanırken diğer kişiselleştirme kurumlarının uygulanabilir hale getirilmesi gerektiği kanaatindedir. HAGB kararı CMK 231/13 maddesi uyarınca yalnızca bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak ve Cumhuriyet Savcısı, Hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde bu amaç ile kullanılabileceğinden, HAGB kararının bir örneği kolluğa veya bir başka birime gönderilmemelidir. IV- HAGB KARARINA KARŞI BAŞVURULABİLECEK KANUN YOLU HAGB kararları itiraz kanun yoluna tabidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu nun 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas 2013/15 sayılı kararı, şayet üst mahkeme, işin esasını da (görev konusu hariç) inceler-incelemelidir şeklinde anlaşılırsa, uygulamada sıkıntı doğurabileceği düşünülmektedir. Karar doğrultusundaki uygulama meslektaşlar arasındaki iş yükü ve iş barışını zedeleyebileceği gibi, temyiz incelemesinin amacını da aşan bir itiraz incelemesi doğmasına yol açacaktır. Zira kararı bozulan mahkemelerin, itiraz mercii kararı kesin olduğundan, direnme hakkı bulunmamaktadır. Ayrıca bu durum uygulama ve içtihat farklılığına da yol açılacaktır. B. CEZA MUHAKEMESİNDE SAVUNMA HAKKI Savunma Hakkının Önemi; Savunma hakkı temel haklardan biridir. Savunma hakkı adil yargılanma hakkının bir unsurudur. Adil yargılanma hakkı ise AİH Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenmiştir ve birinci bendinde : ''Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir. Karar alenî olarak verilir. Ancak, demokratik bir toplum içinde ahlak, kamu düzeni veya ulusal güvenlik yararına, küçüklerin çıkarları veya bir davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde veyahut, aleniyetin adil yargılamaya zarar verebileceği kimi özel durumlarda ve mahkemece bunun kaçınılmaz olarak değerlendirildiği ölçüde, duruşma salonu tüm dava süresince veya kısmen basına ve dinleyicilere kapatılabilir, ''denmiştir. AİH Sözleşmesinin 6. Maddesinin ikinci bendinde:'' Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır, '' denmiştir. 5

AİH Sözleşmesinin 6. maddesin üçüncü bendinde kişinin sahip olduğu hakları saymıştır. Bunlar :''Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir: a) Kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek; b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak; c) Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafiinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddî olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek; d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında davet edilmelerinin ve dinlenmelerinin sağlanmasını istemek; e) Mahkemede kullanılan dili anlamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercümanın yardımından ücretsiz olarak yararlanmak. Anayasa'mızın 36 maddesinde:'' Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir, '' denmiştir. Savunma hakkı CMK'nın farklı maddelerinde düzenlenmiştir: CMK 160/2. maddesine göre, Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. Bu anlamda uygulamada kamu davası açmak tekeli elinde bulunan Cumhuriyet Savcısı delilleri toplarken sanığın aleyhine olan delilleri toplarken lehine olan delilleri toplamada kanunun amaçladığı seviye yakalanamamıştır. CMK 147.maddesinde sanığın hakları düzenlenmiştir. -Yerleşmiş yargısal kararlara göre 147. maddedeki hakların hatırlatılmaması mutlak bozma nedeni olarak kabul edilmekte olup bu konuda bir tereddüt bulunmamaktadır. -Bu anlamda uygulamada kanun gereği mahkeme başkanı veya mahkeme hakimi tüm hakları sanığa teker teker açıklamalıdır. Bunun yanında sanığın haklarını içeren bir yazı örneği sanığa iddianame ile birlikte tebliği edilebilir. Ayrıca adliyelerde sanığın haklarını anlatan tanıtıcı ilanlar olabilir. Savunma hakkının unsuru olan isnadı öğrenme hakkı: CMK'nın 176. maddesine göre, İddianame, çağrı kâğıdı ile birlikte sanığa tebliğ olunur. Savunma hakkı ile ilgili olarak uygulamada karşılaşılan sorunlar: 6

1- İddianame usulünce tebliğ edilmemiş olan sanık zorla ya da yakalama emri sonucunda getirildiğinde, bir haftalık süre ilkesine uyulup uyulmamasına ilişkin bir tereddüt bulunmaktadır. - Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.2013 gün ve 1464-61 sayılı kararında; kendisine iddianame 176. madde uyarınca usulünce tebliğ edilen ancak savunmasının alındığı oturumda iddianame okunmayan sanık hakkındaki yargılama dosyasında,...sanığın savunmasının alındığı oturumda iddianamenin okunmaması suretiyle CMK'nun 191/3. maddesine aykırı davranılmış ise de; sanığın sorgusuna geçilmeden önce iddianamede yer alan hakkındaki suçlama ve hangi kanun maddesinin uygulanmasının talep edildiği konusunda yeterince bilgilendirilmiş olması karşısında söz konusu usul hükmüne uyulmaması, hükmün esasına tesir eder nitelikte bir aykırılık olmayıp, mutlak bozma nedenleri arasında da sayılmadığından bozma nedeni yapılmamalıdır.. sonucuna ulaşılmıştır. Ancak yine CGK nun 04.06.2013 gün 2012/1401 esas sayılı dosyasında ise kendisine iddianame 176. madde uyarınca usulünce tebliğ edilmeyen, yakalama emri sonucunda kendisine ulaşılan ve savunmasının alındığı duruşmada iddianame okunmayan sanık hakkındaki yargılama dosyasında CMK'nın 176 ve 191. maddelerine aykırılığın bozma nedeni yapılması gerektiği kabul edilmiştir. 2- CMK'nın 190 maddesinin ikinci bendinde :''176 ncı maddede belirlenen süreye uyulmamış ise duruşmaya ara verilmesini istemeye hakkı olduğu sanığa hatırlatılır denmiştir. -Sanığa iddianamenin tebliğ edilememesi durumunda sanığa duruşmaya ara verme hakkı olduğu hatırlatılmalı ve sanık isterse ara verilmelidir. CGK, 03.04.2012 gün ve 9/266-139, 2012/240 kararında özetle: 1412 sayılı CYUY nın 211. maddesinde gerek zorunlu müdafiinin, gerekse vekâletnameli müdafiinin duruşmaya sanık ile birlikte çağrılacağı hüküm altına alınmış iken, 5271 sayılı CYY nın 176. maddesinde bu zorunluluk sadece tutuklu sanıkların müdafileri ile sınırlı tutulmuştur. Buna karşın Tebligat Yasasının 11. maddesi uyarınca dosya kapsamı itibarıyla sanığın vekaletnameli müdafii bulunduğunun veya sanığa zorunlu müdafii atandığının anlaşılması durumunda, mahkemece sanık müdafiine duruşma gününün bildirilmesi gerekmektedir. Öte yandan, savunma hakkının etkin bir şekilde kullandırılması ve sanığın her aşamada hukuki yardımdan yararlanabilmesi için sanığın tutuklu olup olmadığına bakılmaksızın, müdafiin de sanıkla birlikte duruşmaya çağrılması sürdürülen bir uygulamadır. Bu uygulama AİHS nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına yargı organlarınca gösterilen hassasiyetin bir sonucudur. CGK, 15.11.2011 gün ve 1/157, 2011/223 karar sayılı ilamında özetle: Bir haftalık süreye uyulmaksızın ve duruşmaya ara verilmesini isteme hakkı olduğu hatırlatılmaksızın sanığın savunmasının alındığı bir durumda, çağrı kâğıdının tebliğinden itibaren en az bir hafta geçtikten sonra olması koşuluyla yapılacak başka bir oturumda bunun farkına varılarak, 7

sanığın usulüne uygun olarak tekrar savunmasının alınması halinde, bu aykırılık giderilmiş olacaktır. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; yerel mahkemece sanığın ilk kez savunmasının alındığı 19.02.2008 tarihinde, iddianame ve duruşma gününün tebliği ile duruşma günü arasında bir haftadan daha az bir sürenin geçmiş olmasına ve duruşmaya ara verilmesini isteme hakkının olduğu sanığa hatırlatılmadan savunması alınmak suretiyle CYY'nın 170/4 ve 190/2. maddelerine aykırı olarak savunma hakkı kısıtlanmış ise de, bu eksiklik, yerel mahkeme tarafından sonradan fark edilerek 28.08.2008 tarihli oturumda sanığın tekrar usulüne uygun olarak savunması alınmak suretiyle giderilmiştir. 3-İddianamenin kabulü kararı kural olarak okunmalıdır. Ancak CGK, 15.05.2012 gün ve 2/361-201 kararında özetle: İddianamenin kabulü kararı okunup açıklanmadan duruşmaya başlanması 5271 sayılı CYY nın 191/1. maddesinde aykırılık oluşturmakta ise de; kovuşturma aşamasında gerçekleştirilen diğer işlemler geçerli olup, söz konusu usul hükmüne uyulmaması hükmün esasına tesir eder nitelikte bir aykırılık olmadığından ve mutlak bozma nedenleri arasında da sayılmadığından bozma nedeni yapılmamalıdır, denmiştir. -Uygulamada bir kısım yargılamalarda iddianamenin kabulü kararının verilmediği, kimi zaman da iddianamenin kabulü kararının okunmadığı görülmektedir. Ancak CGK da yapılan değerlendirmelerde kabul kararının okunmamasına ilişkin usule aykırılığın mutlak bozma nedenlerinden olmadığı, iddianamenin kabul kararının okunmasının duruşmanın bir töreni olup her usule aykırılığın (esasa etkili olmadıkça) bozma nedeni yapılamayacağı sonucuna ulaşılmıştır. 4- İddianamede C. Savcısı tarafından suç adının ve sevk maddesinin belirtilmediği ancak eylemin anlatıldığı durumlarda dava açılmış sayılıp sayılmayacağı; (örneğin hırsızlık suçundan kamu davasının açıldığı belirtilen bir iddianamenin anlatımından aynı zamanda konuta girildiğinin de belirtilmesi durumda konut dokunulmazlığının ihlali suçundan açılmış bir kamu davası bulunup bulunmadığı hususunda tereddüt bulunmaktadır. En son CGK 'nun 16.04.2013 gün 1307 151 sayılı kararında; Yerel mahkemece iddianamede tarif edilen ve cezalandırılması istenen eylemin konut dokunulmazlığının ihlali suçunu da oluşturduğu değerlendirilerek ek savunma hakkı verilmek suretiyle sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmuş ise de, hırsızlık suçunu oluşturduğu ileri sürülen fiillere ilişkin açıklamalar ve anlatım içeren iddianamede konut dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturduğu düşünülen eylemin açıkça tarif edilmediği görülmektedir. Yargılamaya konu edilen ve hüküm kurulan konut dokunulmazlığının ihlali suçundan usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunmadığından, öncelikle Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak davaya konu edilmeyen eylemden dolayı yargılama yapılıp açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna aykırı kabul edilmiştir. Ancak önceki uygulamalarda bu kabulün aksine çıkan karar örnekleri de görülmüştür. 8

5-Ek savunma hakkı: CMK'nın 226 maddesinde düzenlenmiştir. -CGK. 19.06.2012 gün ve 13/125-236 karar özetle: İddianamede sevk maddeleri arasında gösterilmeyen TCY nın 143. maddesinin sanık hakkında uygulanması C.savcısınca esasa ilişkin görüşte istenmesi veya mahkemece kendiliğinden ek savunma hakkı verilmesi hallerinde sanık ve müdafiince ek savunma için süre isteminde bulunmadan esasa ilişkin savunma yapılması karşısında savunma hakkının tam ve eksiksiz olarak kullanıldığının kabulü gerekmektedir. -CGK. 05.06.2012 gün ve 1/656-222 kararında özetle: Yargılamadan kaçmaları nedeniyle haklarında yakalama emri çıkartılan sanıkların yerel mahkeme tarafından, usul ve yasaya uygun olarak daha önceden savunmalarının alınmış olması ve 5271 sayılı CYY nın 226/4. maddesinde ek savunma hakkının sanık müdafiine de verilebileceği şeklinde düzenlemenin bulunması karşısında, yerel mahkemece, sanıklar müdafiine 765 sayılı TCY nın 450/4 ve 5237 sayılı TCY nın 82/1-a maddeleri uyarınca ek savunma hakkı verilmek suretiyle, sanıklar hakkında hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. -CGK. 08.05.2012 gün ve 3/153-179 kararında özetle: Adli sicil kaydı duruşmada okunduğunda, tekerrüre esas hükümlülüğünü ve adli sicil kaydını kabul eden, içeriğine yönelik olarak herhangi bir itirazda bulunmayan ve temyiz dilekçesinde de hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin bir açıklamada bulunmayan sanık, tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektiren sabıkalılık halini önceden bildiğinden, bu durumun ilk defa duruşmada ortaya çıktığından söz etmek olanaklı değildir ve ek savunma hakkı verilmesine gerek yoktur. -CGK. 20.12.2011 gün ve 2/281-285 kararında özetle: Sanık müdafiinin de hazır bulunduğu son oturumda, Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki görüşünde, sanığın hırsızlık suçundan TCY nın 142/1-f ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmasını istemiş, bu görüşe karşı sanık müdafiinin esas hakkındaki savunması da alınmış olduğundan, 5237 sayılı TCY nın 145. maddesinin uygulanmaması nedeniyle ayrıca ek savunma hakkı vermeyen yerel mahkeme hükmünde usül ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. -CGK. 13.12.2011 gün ve 6/356-272 kaarında özetle: Sanık ve müdafii, mahkeme huzurunda iddianamede gösterilen maddelerin uygulanmama ihtimalinden verilen mütalaa ile haberdar oldukları gibi, bu maddelerin mahkemece uygulanıp uygulanmayacağı yönünden de duruşmanın başından beri savunma yapma olanağına sahip olmuşlardır. Dolayısıyla savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmayıp, sanık hakkında 5237 sayılı TCY'nın 145 ve 168. maddelerinin uygulanmaması nedeniyle ayrıca ek savunma hakkı vermeyen yerel mahkeme hükmünde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. -CGK. 21.06.2011 gün ve 8/261-141 kararında özetle: İddianamede gösterilen suçun niteliğinin değişmesi halinde sanığa ek savunma hakkı verilmemesi savunma hakkının kısıtlanmasıdır. 9

6-Toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gereken hallerde sanığın sorgusu yapılmadan da yokluğunda duruşma yapılıp bitirilebilir denmiştir. Yargıtay bu durumu derhal beraat kararı verilmesi durumunda savunma alınmasının gerek olmadığı hallerle sınırlamaktadır. Ancak son kararlarda bu konudaki görüşünü biraz genişletilmektedir. 7-Alt sınırı 5 yıl ve üstünde ceza öngören suçlarla yargılanan sanıkların mutlaka mahkemesince savunmasının alınması gerekmektedir. Bu konuda SEGBİS'ten sıkça yararlanmalıdır. 8-Sanık özellikle yargı çevresinde başka bir suçtan tutuklu ise sanık son karar celsesinde mutlaka hazır edilmelidir. 9-Talimatla alınan savunmalarda duruşmalardan bağışık tutulmak isteyip istemediği muhakkak sorulmalıdır. 10-Sanığa müdafi görevlendirilmesi zorunlu olduğu durumlarda bu husus unutulmamalıdır. Sanık birden fazla ise ve menfaat çatışması varsa mutlaka ayrı ayrı müdafi atanmalıdır. Zorunlu müdafii görevini yerine getirmiyorsa mahkemece barodan başka bir zorunlu müdafii atanması istenebilir. Atanan zorunlu müdafiden mutlaka sanığın haberdar olması önemlidir. 11-Son sözün sanığa verilmesi unutulmamalıdır. Sanık duruşmada hazır değilse, son söz hazır olan müdafine verilmelidir. 10