Dünya Bankası Türkiye Ortaklığı: Ülke Programının Görünümü. Eylül 2011

Benzer belgeler
Türkiye Programından Kilit Sonuçlar

Son Ekonomik ve Sektörel Gelişmeler

Dünya Bankası KOBİ & İhracat Finansmanı Aracılık Kredileri. Alper Oguz Finansal Sektor Uzmani Dunya Bankasi Ankara Ofisi

1960 ile 2012 arasında ortalama yıllık büyüme oranı yüzde 4,5 olarak gerçekleşmiştir.

Dünya Bankası Finansal Yönetim Uygulamalarında Stratejik Yönelimler ve Son Gelişmeler

Türkiye Programına Genel Bakış ve Portföy Performansı

Bir Bakışta Proje Döngüsü

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar

T.C. Kalkınma Bakanlığı

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Uluslararası Finans Kuruluşlarının, Belediyelere ve Etkililiğin Arttırılmasına Yönelik Finansman Desteğindeki Rolü

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Dünya Bankası Grubu - Türkiye İşbirliği: Ülke Programının Görünümü. Nisan 2013

TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKASINA ÖNEMLİ BİR DESTEK: AVRUPA BİRLİĞİ DESTEKLİ PROJELER

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

Türkiye Sağlık Sistemi Hakkında OECD/Dünya Bankası İncelemesi, 2008

Türkiye de Yeşil Büyüme : Zorluklar ve Fırsatlar. Prof. Dr. Erinç Yeldan Bilkent Üniversitesi

Dünya Bankası Portföyünde Türkiye. Sally Zeijlon ECA Kalite Birimi Yöneticisi 6 Şubat 2012

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Türkiye de Stratejik Çevresel Değerlendirme: İhtiyaçlar, Zorluklar ve Fırsatlar

G20 BİLGİLENDİRME NOTU

2 TEMMUZARAL I K

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

İklim Değişikliği Finansmanının Arttırılması Engeller, Seçenekler ve Özel Sektör

Yeniden Yapılanma Süreci Dönüşüm Süreci

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve 2030 Sonrası Kalkınma Gündemi

Dünya Bankası Türkiye Ortaklığı: Ülke Programının Görünümü. Eylül 2012

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

Türkiye`de Sağlıkta Dönüşüm ve Endüstrimizin Mevcut Durumu

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

ÇEVRE SEKTÖRÜ. Türkiye nin i Avrupa Birliği ne üyelik başvurusu. Katılım Ortaklığı Belgesi nin kabulü Yılı Ulusal Programı nın hazırlanması

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ MAYIS 2018

GÜNEY EGE BÖLGE PLANI

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

8.0 PLANLAMA UYGULAMA ARAÇLARI

21- BÖLGESEL POLİTİKA VE YAPISAL ARAÇLARIN KOORDİNASYONU

ww.create-rpc.org Katılım ve Eğitimde Eşitsizliği Azaltma Stratejileri Keith M Lewin

Türkiye de Ulusal Politikalar ve Endüstriyel Simbiyoz

Toplam Erkek Kadin Ermenistan Azerbaycan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Moldova Cumhuriyeti. Rusya Federasyonu

1. BİLİŞİM Dünya da Bilişim Altyapısı

AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE FASLI MÜZAKERE SÜRECİ

AB 2020 Stratejisi ve Türk Eğitim Politikasına Yansımaları

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI

DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 ANKARA)

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRKİYE SINAİ KALKINMA BANKASI A.Ş. TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş.

TÜRKİYE TARIMI, GELİŞMELER ve GENÇ TARIMCILAR

AB ve Türkiye Sivil Toplum Diyaloğu - IV Tüketicinin ve Sağlığın Korunması Hibe Programı

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015

Karlı ve Sürdürülebilir Sağlık Hizmet Sunumu. OHSAD Kurultayı Nisan 2018

AVRUPA BİRLİĞİ TARAFINDAN FİNANSE EDİLEN PROJE LİSTESİ

Büyümenin Önündeki Kısıtlar. Nazlı Özer Talya İncedoğan

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

TÜRKIYE NIN EN BÜYÜK KULLANıLMAYAN

YEREL ÇEVRESEL PLANLAMA

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ MART 2018

Türkiye Ekonomisinde Temel Sorunlar ve CHP nin Ekonomi Politikaları Eylül 2012


Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımı ve Enerji Verimliliğinin Arttırılması Projesi

Ek 1: Sonuçlar Matrisi

AVRUPA BİRLİĞİNE UYUM DANIŞMA VE YÖNLENDİRME KURULU 2015 YILI 1. TOPLANTISI 11 MART 2015

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

Enerji Verimliliği: Yüzde 50 Çözüm

Türkiye de Yenilenebilir Enerji Piyasası. Dünya Bankası Shinya Nishimura 28 Haziran 2012

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

Proje Faaliyetleri ve Beklenen Çıktılar

Yatırım Ortamı Değerlendirme Raporu: Türkiye nin ikinci nesil reform gündeminin tasarımı

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

vizyon escarus hakkında misyon hakkında Escarus un misyonu, müşterilerine sürdürülebilirlik çözümleri sunan öncü bir şirket olmaktır.

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ULUSAL ÖLÇEKTE GELIŞME STRATEJISINDE TRC 2 BÖLGESI NASIL TANIMLANIYOR?

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE

Havza Rehabilitasyon Projeleri Planlaması, Uygulaması ve Çıkarımlar. Halil AGAH Kırsal Kalkınma Uzmanı Şanlıurfa, 2013

EKONOMİK DEĞERLENDİRME ANKET SONUÇLARI OCAK 2012

Makroekonomik Hedeflere Ulaşmada Rekabet Politikası ve Uygulamalarının Rolü

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%)

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Sentez Araştırma Verileri

1Ç08 finansallarında öne çıkan gelişmeler:

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Transkript:

Dünya Bankası Türkiye Ortaklığı: Ülke Programının Görünümü Eylül 2011 1

Son Ekonomik ve Sektörel GeliĢmeler Büyüme ve Ekonomik Yönetim 2001 yılından bu yana, Türkiye nin ekonomik performansı kayda değer geri dönüşlerden ve başarılardan birisidir. 2001 yılında yaşanan ve GSYH nın yüzde 5,7 küçülmesine ve Hükümet in pahalı bir banka yeniden sermayelendirme hareketine girişmesine yol açan bankacılık krizinin ardından, ülke uyumlu bir yapısal reform yoluna girmiştir. Bu reformlar arasında; mali sistemin ve kamu mali yönetiminin iyileştirilmesi, sosyal güvenlik reformu, ve bağımsız bir merkez bankasının enflasyon hedeflemesinden sorumlu olduğu ve liranın diğer para birimlerine karşı serbest bir şekilde dalgalandığı tamamen yeni bir makroekonomik yönetim çerçevesinin uygulamaya konulması yer almıştır. Bu reformlar çarpıcı sonuçlar vermiştir. 2003 ile 2007 arasındaki 5 yıllık dönemde ortalama GSYH artışı neredeyse yüzde 7 yi bulmuştur ve yoksulluk yüzde 27 den yüzde 17 ye düşmüştür. Türkiye 2008-2009 da küresel ekonomik krizden ağır bir şekilde etkilenmiştir ancak direnç göstermiştir. 2009 yılında GSYH yüzde 4,8 küçülmüştür. İhracatın yüksek derecede döngüsel sektörler üzerinde yoğunlaşması ve AB piyasalarına bağlı olması krizin etkisini daha da ağırlaştırmıştır. Düşük düzeydeki yurt içi tasarruflar ve yüksek düzeydeki enerji ithalatı Türkiye nin özel sektörünü net yabancı sermaye ithalatçısı haline getirmiştir; 2004 ile 2009 arasında cari açık ortalama olarak GSYH nın yüzde 4,7 si düzeyinde olmuştur. 2001 yılında yüzde 78 iken 2008 yılında yüzde 40 ın altına inen AB tanımlı genel kamu borcu, 2009 yılında yüzde 45,5 e yükselmiştir (temel olarak GSYH daki küçülmeden dolayı). Türkiye küresel ekonomik krizden bölgedeki başka birçok ülkeye göre çok daha hızlı bir şekilde çıkmıştır. 2009 un ikinci çeyreğinde ekonomi tekrar büyümeye geçmiştir. 2010 yılında büyüme yüzde 8,9 olmuş, 2011 in ilk çeyreğinde ise yüzde 11 olmuştur. Kamu borcu tekrar düşüş trendine girmiştir ve 2010 sonu itibariyle tekrar GSYH nın yüzde 45 i düzeyine inmiştir. Geleceğe bakacak olursak, Türkiye bir yandan yüksek büyümeyi sağlarken diğer yandan dış finansmana olan bağımlılığı azaltmak için, enerji, vergi, işgücü piyasaları ve yatırım ortamı üzerinde odaklanan kritik arz tarafı zorlukları ile karşı karşıya olacaktır. Ekonomi toparlanırken, on iki aylık cari açık Haziran 2011 sonu itibariyle 72,5 milyar ABD$ gibi yüksek bir düzeye ulaşmıştır. Bu arada, özel sektöre sağlanan krediler 2008 yılında GSYH nın yüzde 31,8 i düzeyinde iken 2010 yılında yüzde 43,7 ye yükselmiştir. 10 8 6 4 2 0-2 -4-6 -8 Türkiye nin GSYH sı: Yıllık Büyüme 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Kaynak: TÜİK Türkiye, enflasyon hedeflemesini agresif sermaye girişi yönetimi ile uyumlaştırmak amacıyla, makro ihtiyat önlemleri ile birlikte yeni bir para politikası bileşimi oluşturmuştur. Bu bileşim düşük politika faiz oranlarını (lira cinsinden varlıklarda düşük faiz oranları ile borçlanıp bunun getirisi yüksek paralara yatırılmasını caydırmak için) yüksek rezerv gereklilikleri (iç kredi oluşumunu kısmak için) ile birleştirmiştir. Kilit Dünya Bankası Katkıları: Makroekonomik istikrarı ve kilit ekonomik reformları hedefleyen çok yıllı kalkınma politikası finansman araçları (DPL) arasında Adil Büyüme ve İstihdamın Yeniden Tesisi Kalkınma Politikası Kredisi ve Çevresel Sürdürülebilirlik ve Enerji Sektörü Kalkınma Politikası Kredisi yer almaktadır. Dünya Bankası aynı zamanda kayıt dışılık, tasarruflar ve büyüme ile ilgili ekonomik memorandumlara ve kamu harcamaları ve mali yönetim üzerinde odaklanan çok yıllı değerlendirmelere de katkıda bulunmuştur. AB ile Uyumlaşma Türkiye AB üyelik yolunda ilerlemeye devam etmektedir. Avrupa mevzuatı ve düzenlemeleri 2

ile uyumlaşma süreci Türkiye nin reform gündeminde kilit bir çıpadır. Müzakerelerin başladığı 2005 yılından bu yana, AB müktesebatının 35 faslından 13 ü geçici olarak açılmıştır, bir fasıl (Bilim ve Araştırma) ise geçici olarak açılmış ve kapanmıştır. AB nin 2010 ilerleme raporu Türkiye nin özellikle anayasa reformu yoluyla AB üyelik kriterlerinin karşılanması bakımından ilerleme kaydettiği, bununla birlikte temel haklar bakımından daha fazla sonucun elde edilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. Finansal Sektör Türkiye bankacılık sektörü, küresel mali krizin sonuçlarına karşı dirençli olduğunu kanıtlamıştır. 2001 sonrasında yapılan temel reformlar ile bankacılık sisteminin kapsamlı bir şekilde profesyonelleştirilmesi ve güçlü bankacılık denetleme fonksiyonunun devam ettirilmesi sonucunda, Türkiye nin finansal sektörü yüksek sermaye düzeyini ve karlılığını korumuş ve 2008-09 küresel krizi sırasında bir güç kaynağı olduğunu ispatlamıştır. Türkiye küresel krizin sonrasında bankacılık sektörüne açık veya kapalı kamu desteğinin sağlanmadığı tek OECD ülkesi olmuştur. Türk bankaları, ani piyasaya göre değerleme zararlarına yol açabilecek yüksek risk faizli ipotek kredilerine veya benzer türev ürünlerine doğrudan maruz kalmamıştır. Türkiye bankacılık sistemi güçlü ve istikrarlı bir yurt içi tasarruf tabanına dayanmaktadır. Sistemde kredilerin mevduata oranları yüzde 100 ün oldukça altındadır. Ağustos 2010 sonu itibariyle sermaye yeterliliği yüzde 19,3 tür. Krediler - Yıllık Banka Kredileri Yerli Para Krediler -Yıllık Kaynak: BDDK Döviz Krediler - Yıllık 2010 yılında, ekonomik toparlanma ile birlikte ticari bankaların performansı güçlenmiştir, ancak bazı zorluklar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bankacılık sistemindeki vadesi geçmiş krediler (NPL) Haziran 2011 itibariyle yüzde 2,92 ye düştü (2009 sonu itibariyle yüzde 5,3 ve kriz öncesinde yaklaşık yüzde 3,5 idi), ancak kredi kalitesinde geniş tabanlı bir toparlanma söz konusudur. Kredi hacmi önemli ölçüde artarken, yıllık kredi artışı Haziran 2011 itibariyle yüzde 36 civarındadır. Bunun büyük ölçüde uluslararası piyasalardaki likidite fazlalığından kaynaklandığı ve ticari bankaların dış yükümlülüklerinin yüzde 100 ün üzerinde çevirme oranları gösterdikleri görülmektedir. Bankaların oldukça likit oldukları ve dış yükümlülükleri karşılama oranlarının istikrarlı olduğu gözlenmektedir. Kilit Dünya Bankası katkıları: Dünya Bankası Türkiye nin yatırım ortamının bir değerlendirmesini; finansal krizin Türkiye deki işletmeler üzerindeki etkisini analiz etmeye yönelik bir anket; ve Türkiye nin şirket tahvil piyasasının iyileştirilmesine yönelik olası yollar hakkında bir çalışma hazırlamıştır. Rekabetçilik ve Özel Sektörün Geliştirilmesi Geçtiğimiz altı yıl içinde, Türkiye rekabetçilik ve istihdam reform gündemini uygulamak için adımlar atmıştır. Hükümet in programı yatırım ortamının iyileştirilmesi yoluyla ihracat rekabetçiliğini ve yabancı doğrudan yatırımı arttırmayı, finansal sektör derinliğini ve verimliliğini arttırmayı ve daha fazla istihdam yaratılmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Reform çabaları küresel krizin sonrasında ivme kaybetmiştir ve aşılması gereken zorluklar bulunmaktadır. Hükümet in 2011 Yıllık Programında iş ortamı için rekabetçi bir yapısının oluşturulmasının amaçlandığı belirtilmektedir. Program, verimliliğin arttırıldığı ve bürokrasinin azaltıldığı işletme dostu bir sistemin geliştirilmesi üzerinde odaklanmaktadır. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) büyümesi Türkiye de istihdam yaratılması bakımından kilit öneme sahiptir. Türkiye de istihdamın neredeyse yüzde 80 i KOBİ ler tarafından sağlanmaktadır. Bunların büyümesinin önündeki en büyük üç engel 3

finansmana erişim; bilgiyi kabul etme ve kullanma yeteneği; ve çözülmeyi bekleyen düzenleyici engellerdir. Bu sorunlara ek olarak, çalışmalar üst düzey yöneticilerin zamanlarının önemli bir bölümünü (yüzde 27) bürokrasi ile uğraşarak geçirdiklerini göstermiştir. Bu zaman vergisinin bir kısmı kurallardaki sık değişiklikler ve ister vergilere, isterse ruhsatlara, ihalelere ve diğer işlemlere yönelik kuralların ihtiyari ve öngörülemez bir şekilde uygulanması ile ilgilidir. Bu oran, Brezilya (yüzde 19), Polonya (yüzde 13) ve Şili (yüzde 9) gibi benzer ülkelerdeki oranlardan çok daha yüksektir. Ayrıca, ankete katılan Türkiye deki işletmelerin neredeyse dörtte biri işgücünün eğitim ve beceri düzeylerini faaliyetlerinin ve büyümelerinin önündeki önemli veya çok ciddi bir engel olarak derecelendirmiştir. İşgücü Piyasaları Düşük aktivite oranları ve düşük işgücü üretkenliği. 2001 sonrasındaki hızlı ekonomik büyümeye ve son küresel kriz sonrasındaki güçlü performansa rağmen, çalışma çağındaki (15-64 yaş) nüfusun yarısı çalışmaktadır (OECD ortalamasından yaklaşık 20 puan daha düşük). Nisan-Haziran 2011 döneminde işsizlik kriz öncesi düzeylere inerek yüzde 9,4 olarak gerçekleşmiştir. İstihdamda kayıt dışılık da önemli ölçüde azalmıştır, ancak hala çalışanların yüzde 42,7 sini etkilemektedir ve Türkiye de işgücü üretkenliğinin rakip ülkelere göre daha düşük olmasına sebep olmaktadır. Düşük aktivite oranları ve işgücü üretkenliği Türkiye nin yüksek büyüme potansiyelini kısıtlamaktadır. Resim 1 Şirketlerin Büyümelerinin Önündeki İlk 5 Engel yüzde Mikro Küçük Orta Büyük Aşağıdakileri en ciddi engel olarak ifade eden Şirketlerin Oranı Kaynak: Dünya Bankası a erişim Vergi Oranları Siyasi İstikrarsızlık Kayıt dışı ile Rekabet Yetersiz eğitimli işgücü Kaynak: Yatırım Ortamı Değerlendirmesi (ICA), 2010 Kilit Dünya Bankası Katkıları: Ülke Ortaklık Stratejisi (2008-11 MY) kapsamında, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler ve ihracatçılar için sağlanan özel sektör finansmanı 1,85 milyar ABD$ na ulaşmıştır. Banka ayrıca küçük ve orta ölçekli şirketlerin büyümelerinin önündeki engellerin tespit edildiği çalışmalar ile özel sektörde araştırma-geliştirme (Ar-Ge) ve yenilikçiliğin teşvik edilmesine, bilgiye dayalı şirketlerin kurulmasını teşvik etmeye, kamu Ar-Ge çalışmalarının ticarileştirilmesinin ve teknoloji kabulünün kolaylaştırılmasına yönelik politikaları değerlendiren çalışmalar yapmıştır. Kadınlar ve gençler zorluklarla karşılaşmaya devam etmektedir. Çalışma çağındaki kadınların dörtte birinden azı istihdam edilmektedir (OECD ülkeleri arasındaki en düşük oran). Kadınların işgücüne katılım oranı 1988 yılında yüzde 34,3 iken, 2010 yılında yüzde 24 e düşmüştür. Artan kentleşme ve kırsal bölgelerde azalan tarımsal istihdam bu azalmanın temel sebepleridir. İşsizlik gençler arasında özellikle yüksektir (Nisan-Haziran 2011 dönemi itibariyle yüzde 17,5) ve her yıl 800.000 den fazla kişi çalışma çağındaki nüfusa katılmaktadır. Gençlerin yaklaşık yüzde 37 si (çoğunlukla kadınlar) ne çalışmakta ne de okula gitmektedir bu oran OECD ülkeleri arasındaki en yüksek orandır. 4

Türkiye deki İşgücü Düzenlemeleri: 3. En Katı Genç İşsizliği: Genel İşsizliğin İki Katı Genel Genç Kaynak: TÜİK Bu zorlukların aşılabilmesi için, ilgili istihdam becerilerin oluşturulması, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve işgücü piyasasındaki katılıkların azaltılması gerekmektedir. İşverenlerin sosyal güvenlik primlerinde 5 puanlık bir indirim ile, işgücü vergileri 2008 yılında önemli düzeyde azaltılmıştır. Ancak, istihdam mevzuatı hala sınırlayıcıdır ve işlerin korunması üzerinde odaklanmaktadır. Hükümet, istihdamı gündeminin en öncelikli konusu olarak belirlemiştir ve yeni bir İstihdam Stratejisi hazırlanmaktadır. Türkiye Hükümeti nin 2011 Yıllık Programında, Esneklik ile güvence arasındaki dengenin sağlandığı, verimliliği esas alan ücret sisteminin oluşturulduğu, teknolojik gelişme ve değişime uyum sağlayabilecek istihdam olanakları ile herkese, başta cinsiyete dayalı eşitlik olmak üzere, eşit hak ve fırsatların sunulduğu etkin bir işgücü piyasası oluşturulacaktır. denilmektedir. Kilit Dünya Bankası Katkıları: Devam etmekte olan bir Dünya Bankası politika esaslı finansal operasyonlar dizisi, Türkiye nin işgücü piyasası politika ve programlarındaki reform sürecini desteklemektedir. Diğer çalışmalar arasında; işgücü piyasasının esnekliğinin iyileştirilmesi ve işçilerin korunması, aktif işgücü piyasası programlarının (ALMP) güçlendirilmesi ve kadınlara ve gençlere yönelik istihdam fırsatlarının arttırılması ile ilgili teknik danışmanlık çalışmaları yer almaktadır. Yoksulluk ve Sosyal Koruma 2001 krizi sonrasındaki hızlı ekonomik büyüme ile birlikte, Türkiye nin sosyal sonuçlarında iyileşme kaydedilmiştir. 2002 yılında yüzde 27 olan yoksulluk oranı 2008 yılında yüzde 17 ye düşerken, bebek ölüm oranları da 2003 ile 2008 arasında keskin bir düşüş sergilemiştir. Bu düşüş ekonomik büyüme ve sosyal eşitsizlikteki kayda değer azalma sayesinde başarılmıştır. 2008-09 krizi sırasında işsizlik keskin bir şekilde artmış ve 2009 un ilk çeyreğinde işsizlik oranı yüzde 16 ya ulaşmıştır. Ancak artık kriz öncesi düzeylerdedir ve Nisan- Haziran 2011 döneminde 9,4 olarak gerçekleşmiştir. Kriz sırasında işsizlik oranında görülen geçici artışta iş kayıplarından ziyade işgücüne yeni girenler etkili olmuştur. Türkiye nin kentsel bölgelerinde, işgücü gelirlerindeki azalmanın çoğu azalan kazançlardan kaynaklanmıştır. Bunun etkisi işgücü piyasasında yoksulluk oranında yaklaşık 1 puanlık bir artış ile kendisini göstermiştir (yüzde 17,1 den yüzde 18,1 e; ancak kriz sonrasında tekrar düştüğü tahmin edilmektedir). Hükümet krize istihdam ile ilgili önlemlerden oluşan bir paket ile tepki vermiştir. Krize karşı alınan önlemler arasında; işten çıkarmaları azaltmaya yönelik kısa vadeli ücret destekleri, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarafından sunulan meslek edindirme kurslarının genişletilmesi; ve bir kamuda çalıştırma programı yer almıştır. 5

Uluslararası standartlara göre hala düşük düzeyde olmasına rağmen, Türkiye deki sosyal yardım harcamaları hızlı bir şekilde artmaktadır. Sosyal yardımlar 2009 yılında GSYH içinde sadece yüzde 1,2 lik bir paya sahipti. Sosyal yardım harcamalarının toplam kamu harcamaları içindeki payı, diğer kurumların kapsamadığı vatandaşlara sağlık sigortası sunan Yeşil Kart Programının genişletilmesi ile önemli ölçüde artmıştır (2004 yılında 6,8 milyon faydalanıcı var iken, 2010 yılında bu rakam 9,4 milyona ulaşmıştır). Sosyal yardımlar birkaç kamu kurumu ile birlikte belediyeler tarafından sağlanmaktadır. En büyük üç kamu programı; yaşlılara ve özürlülere yapılan ödemeler, Yeşil Kart ve Şartlı Nakit Transferi (ŞNT) programıdır. Son zamanlardaki çabalara rağmen, sosyal yardım harcamaları uluslararası standartlara göre düşük Hungary 06 Croatia 08 Bosnia 08 OECD 05 Belarus 08 Uzbekistan 07 Ukraine 08 Serbia 08 Russia 06 Albania 08 Romania 07 Estonia 06 Lithuania 08 Kosovo 08 Poland 07 Moldova 08 Kazakhstan 07 Bulgaria 08 Kyrgyzstan 08 Georgia 07 Montenegro 08 Armenia 08 Macedonia 08 Turkey 08 Latvia 08 Azerbaijan 08 Tajikistan 08 Sosyal Yardım Social Asssistance Harcamaları Spending (GSYH (% GDP) % si olarak) 0.0% 0.5% 1.0% 1.5% 2.0% 2.5% 3.0% 3.5% Kaynak: Ülkelerin idari verilerine dayalı olarak Dünya Bankası Kriz öncesinde sosyal sonuçlarda kaydedilen önemli iyileşmelere rağmen, fırsat eşitsizliği yoksul çocukların yaşamda başarılı olma olanaklarını sınırlamıştır. 2008 yılı itibariyle, düşük fırsat grubundaki çocukların yaklaşık yüzde 29 u büyüme geriliği (yetersiz beslenmenin bir göstergesi olan, yaşa göre çok düşük boy) yaşarken, yüksek fırsat grubundaki her 100 çocuktan sadece 3 ü bu sorunu yaşamıştır. Erken Çocukluk Gelişimi politikaları, Türkiye de önemli etkiler yaratabilir: çocuklar 6 yaşına geldiğinde okul öncesi eğitimde geçirilen sürenin bir yıl arttırılması aile gelirini yüzde 8 arttırabilir ve yoksul aile sayısını yüzde 10 azaltabilir. Kilit Dünya Bankası katkıları: İşgücü reformlarını desteklemeye yönelik Dünya Bankası politika esaslı krediler dizisi aynı zamanda Türkiye nin sosyal güvenlik reformlarının uygulanmasını da desteklemektedir. Diğer çalışmalar arasında; refah ve sosyal politikalar ile ilgili çok yıllı bir teknik danışmanlık çalışması, ekonomik yavaşlamasının refah etkisi ile ilgili bir değerlendirme, finansal kriz sonrasındaki toparlanmanın işler ve istihdam üzerindeki etkisi üzerinde odaklanan bir araştırma yer almıştır. Eğitim Eğitim Düzeyine Göre İstihdam (15-64 yaş nüfus; 2010) 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 28 45 44 58 72 52 65 Toplam Erkek Kız Kaynak: TÜİK Türkiye okullara erişimin arttırılmasında önemli ilerleme kaydetmiştir. 1997 yılından bu yana, Türkiye eğitim sistemi temel eğitime erişimin arttırılmasında ilerleme kaydetmiş ve ilköğretimde neredeyse evrensel bir okullaşma sağlamıştır (2010/11 yılında yüzde 98). Orta öğretim düzeyinde de benzer iyileşmeler sağlanmıştır (2009/10 yılında yüzde 69). Ancak, ilk öğretim öncesi eğitimdeki (3-5 yaş) ve yüksek öğretimdeki yaklaşık yüzde 30 luk net okullaşma oranları OECD ülkelerine göre düşüktür. Erişimdeki uçurum önemli düzeyde kapatılmış olmasına 60 Overall Men Women Okur-yazar değil Illiterate Less than secondary Secondary Meslek Okulu Vocational secondary Ortaöğretim altı 74 Yüksek öğretim Higher education 80 21 23 Ortaöğretim 23 32 61 6

2009 PISA ORTALAMA PUANLARI rağmen, bazı durumlarda okullaşma yöreye ve cinsiyete göre farklılık göstermektedir. Geleceğe bakacak olursak, önümüzdeki en önemli zorluk bir yandan orta öğretim ve yüksek öğretim düzeylerinde erişimi arttırmaya devam ederken, aynı zamanda eğitimin kalitesini ve uyumluluğunu iyileştirmektir. Türkiye deki temel eğitim standardı çoğu OECD ülkesine göre daha düşüktür; düşük ve yüksek performans gösteren öğrenciler arasında önemli farklar mevcuttur. Uluslararası bir değerlendirme (OECD nin PISA değerlendirmesi) 2006 ile 2009 yılları arasında öğrencilerin öğrenme düzeyleri arasında önemli ilerlemenin kaydedildiğini göstermektedir. Bu durum özellikle 2004 yılında uygulamaya konulan yeni müfredat olmak üzere son reformların sonuçlarını yansıtmaktadır. Ancak, Türkiye de 15 yaşındaki ortalama bir çocuk OECD deki akranlarına göre matematik, okuma ve fen becerileri bakımından hala önemli derecede geridedir ve bölgeler, sosyoekonomik statüler ve okul türleri arasında önemli değişiklikler gözlenmektedir. Türkiye de 15 yaşındaki çocukların yüksek bir oranı temel eğitim yeterliliği düzeylerinin altında performans sergilemektedir. Yeni Eğitim Sektörü Stratejisi bu zorluklardan bazılarını ele almaya çalışmaktadır. Yeni Pisa Sonuçları Türkiye için Önemli İyileşmeler Göstermektedir Kaynak: PISA 2009 Ortalama Puanları Okuma Matematik Kilit Dünya Bankası katkıları: Orta Öğretim Projesi (ÖOP) genel ve mesleki orta öğretim programlarına yönelik yeni müfredatları ve web tabanlı bir mesleki rehberlik sistemini Fen desteklemiştir ve okullaşma oranlarının düşük olduğu ilçeler için yeni bir okul hibeleri programını başlatmıştır. Eğitimin kalitesi ile ilgili olarak, en son UNICEF ve Hükümet ile işbirliği içerisinde erken çocukluk gelişimi üzerinde odaklanan çok yıllı bir analitik çalışma gerçekleştirilmiştir. Sağlık Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programının uygulamaya konulmasından bu yana uzun bir mesafe kat etmiştir. 2003 yılında, Türkiye nin sağlık göstergeleri birçok OECD ülkesinin ve orta gelirli ülkenin gerisinde idi: bebek ve anne ölüm oranları en yüksek oranlar arasındaydı; yaşam beklentisi ise OECD ortalamasından 10 yıl kısaydı. Kamu sağlık sektörü düşük bir performansa sahipti ve sağlık hizmetlerine erişim genellikle zordu. Bu durum karşısında, Hükümet sağlık hizmetlerinin finansmanında, sunulmasında, organizasyonunda ve yönetiminde reform yapmak amacıyla 2003 yılında Sağlıkta Dönüşüm Programını (HTP) başlattı. Reform programı erişim, finansal koruma ve hizmetlerin Türkiye nüfusunun kapsama oranı bakımlarından önemli iyileşmeler sağlamıştır. Türkiye anne ölüm oranını önemli düzeyde düşürmüştür ve 2005 yılında 100.000 canlı doğumda 28,5 olan bu oran 2010 yılında 16,4 e düşmüştür. Türkiye böylelikle anne ölüm oranı ile ilgili Binyıl Kalkınma Hedefine (MDG) daha şimdiden ulaşmıştır. Bebek ölüm oranı benzer gelir ve sağlık harcaması seviyesine sahip ülkeler ile karşılaştırıldığında hala yüksektir. Ancak, bebek ölüm oranında da keskin bir düşüş olmuştur; 2005 yılında 1.000 canlı doğumda 18,4 olan bu oran 2010 yılında 10,1 e düşmüştür. Türkiye MDG hedefine ulaşma yolunda ilerlemektedir. Türkiye neredeyse evrensel bir sağlık sigortası kapsamı sağlayarak finansal korumayı ve ülke çapında sağlık hizmetlerine erişimde eşitliği arttırmıştır. 2010 itibariyle, nüfusun yüzde 94,3 ü şu anda herhangi bir sağlık sigortası türü kapsamındadır ve sağlık giderlerini karşılama kapasitesi de önemli ölçüde artmıştır. Türkiye, sigorta kapsamındaki nüfusu arttırarak (temel olarak Yeşil Kart Programının genişletilmesi yoluyla) ve 2004 yılında aile hekimliği uygulamasını getirerek sağlık hizmetlerine erişimi ve bu hizmetlerden faydalanma oranını arttırmıştır. 7

Hizmet sunumundaki iyileşmelerin bir sonucu olarak, hasta memnuniyeti artmıştır. Aile hekimliği uygulamasının olduğu illerde ortalama hasta memnuniyet oranı 2004 yılında yüzde 69 iken 2008 yılında yüzde 86 ya ulaşmıştır (aile hekimliği uygulamasının olmadığı illerde yüzde 75). ile 2010 arasında hem elektrik iletimini hem de puant kapasitesini neredeyse yüzde 60 arttırmıştır. Resim 3 Resim 2 Kaynak: Dünya Bankası Kaynak: Dünya Bankası Kapsam ve erişimdeki sürekli artışlar, verimlilik artışlarının sağlanamaması halinde kamu sağlık harcamaları üzerinde baskı oluşturabilir. Toplam sağlık harcamalarının GSYH içindeki payı 2003 yılından (yüzde 5) bu yana sürekli artmaktadır. 2010 yılında bu oran tahmini olarak yüzde 6,5 tir ve benzer gelirli ülkeler ile eşit düzeydedir. Kilit Dünya Bankası katkıları: Türkiye nin Sağlıkta Dönüşüm Programı iki Uyarlanabilir Program Kredisi (APL) ile desteklenmiştir. Yapılan çalışmalar arasında, sağlık sistemi performansı ile ilgili olarak Türkiye nin küresel olarak karşılaştırıldığı ve sisteme uluslararası politika deneyimlerinin aktarıldığı bir OECD- Dünya Bankası ortak raporu yer almaktadır. Ayrıca bir sağlık sektörü değerlendirmesi de gerçekleştirilmiştir. Enerji ve İklim Değişikliği Türkiye başarılı özelleştirmeler yoluyla enerji güvenliğinin arttırılması yönelik reformların uygulanmasında etkileyici bir karneye sahiptir. Türkiye yeni özel sektör yatırımlarını arttırmış; elektrik üretim, iletim ve dağıtım kapasitesini arttırmış ve aynı zamanda maliyetleri yansıtan fiyatlandırmaya geçmiştir. Türkiye 2002 Yenilenebilir Enerjinin Geliştirilmesi Türkiye için bir başarı hikayesidir. Yenilenebilir enerji kaynaklarına önemli bir geçiş olmuş ve özel sektöre ait yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerinde üretilen elektrik 2002 yılında 1,490 GWh iken 2010 yılında dokuz kattan fazla bir artışla 13,773 GWH a ulaşmıştır. Etkin ve ekonomik bir enerji sektörü oluşturmaya yönelik mevcut kapsamlı reform programı çerçevesinde, Türkiye yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektriğin toplam kurulu kapasite içindeki payını 2023 yılına kadar en az yüzde 30 a çıkaracaktır. Hükümet bunun için teknik ve ekonomik açıdan sürdürülebilir hidro potansiyelinden yararlanmayı ve 20.000 MW lık kurulu rüzgar enerjisi kapasitesi oluşturmayı amaçlamaktadır. Fiyatların garanti altına alındığı ve teşviklerin sağlandığı yeni bir Yenilenebilir Enerji Kanunu nun kısa süre önce Meclis ten geçirilmesi ile birlikte, kazanılan bu ivme devam etmektedir. Enerji Verimliliği Türkiye nin enerji güvenliği bakımından kritik bir öneme sahiptir ve Türkiye nin Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi nin kilit bir bileşenini oluşturmaktadır. Enerji verimliliğini arttırmaya yönelik olarak, kapsamlı bir dizi enerji verimliliği düzenlemesi de dahil olmak üzere, yasal, düzenleyici/fiyatlandırma ve kurumsal yapı oluşturulmuştur. Hükümet ve Uluslararası Finansal Kuruluşlar (örneğin Dünya Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası) uzmanlaşmış ve hedefli kredi hatlarını desteklemektedir. 8

İklim Değişikliği Türkiye için bir tehdittir ve Hükümet buna karşı önlemlerini hem uluslararası hem de ulusal ölçekte arttırmaktadır. Türkiye 2009 yılında Kyoto Protokolü ne taraf olmuştur. Türkiye 2010 yılında çığır açan bir Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi geliştirmiş ve azaltım ve uyuma yönelik stratejik amaçlar belirleyerek sektör esaslı İklim Değişikliği Eylem Planlarının hazırlanması sürecini başlatmıştır. Önemli reformlara yönelik böyle aşamalı bir yaklaşım diğer reform alanlarında etkili olduğunu kanıtlamıştır. Kilit Dünya Bankası katkıları: Enerji sektörü, yaklaşık yüzde 25 ile Dünya Bankası nın Türkiye deki finansman portföyünün en büyük parçalarından birisini oluşturmaktadır. Bu finansman ile sağlanan Dünya Bankası kaynakları, elektrik ve gaz arz güvenliğinin arttırılmasını, elektrik sektörünün finansal sürdürülebilirliğini, enerji verimliliğini ve özel sektör yatırımlarının arttırılmasını desteklemektedir. Ayrıca, Dünya Bankası tarafından finanse edilen projeler, elektrik iletiminden yenilenebilir enerjiye yönelik özel sektör finansmanına ve enerji verimliliğine kadar çeşitlilik gösteren beş adet enerji sektörü yatırım operasyonu içermektedir. İklim Değişikliği Stratejisine sağlanan destek, politika esaslı kredinin ayrılmaz bir parçasını oluşturmuştur. Türkiye Dünya Bankası tarafından idare edilen İklim Teknoloji Fonundan yararlanan ilk ülke olmuştur. Çevresel Yönetim ve Belediye Hizmetleri Türkiye, ulusal mevzuatını AB çevre müktesebatı ile uyumlaştırma çabaları kapsamında, sürdürülebilir çevre yönetimini desteklemeye yönelik kamu politikaları ve destekleri geliştirmektedir. Türkiye nin Ulusal AB Uyumlaşma Stratejisinde açıklanan sürdürülebilir kalkınma gündemini ilerletme stratejisi, kilit sektörlerde (su, hava, sanayi kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü, ve kimyasallar) çevresel yönetim uygulamalarının güçlendirilmesini ve çevresel bozulmanın azaltılmasını öngörmektedir. AB Müktesebatının Çevre ile ilgili 27. faslı üzerindeki müzakereler Aralık 2009 da açılmıştır. Türkiye nin AB müktesebatı ile uyumlaşma gündeminin temek odak alanlarından birisi, su kalitesi ve su kaynakları ile ilgili AB Su Çerçeve Direktifidir ve Türkiye bu kapsamda bir ulusal havza stratejisi ile bir nehir havzaları kirlilik önleme programı hazırlamaktadır. Ayrıca, ÇED, Stratejik Çevresel Değerlendirme, Büyük Yakma Tesisleri, Katı Atıkların Depolanması, Sucul Ortamlardaki Tehlikeli Maddelerin Azaltılması Direktifleri gibi AB standartlarının kendi ulusal mevzuatına aktarılması konusunda önemli ilerleme kaydetmiştir. Türkiye, gerçek zamanlı hava kalitesi izlemeye ve hava kalitesi verilerinin online olarak kamuoyuna duyurulmasına yönelik önemli önlemler içeren bir ulusal Hava Kalitesi Eylem Planı uygulamaktadır. Bir yandan kilit sanayi sektörlerinin rekabet gücünü korurken aynı zamanda çevresel uyumun sistematik olarak güçlendirilmesi gibi ikili bir zorlu görevin ele alınması Türkiye nin AB katılım gündeminde önemli bir öncelik olmaya devam edecektir. Kaliteli kentsel çevre hizmetlerine ve çekirdek belediye hizmetlerine su, atık su arıtma, katı atık toplama, atık bertaraf hizmetleri- yönelik talebin birkaç sebepten dolayı Türkiye de artmaya devam etmesi beklenmektedir. İlk olarak, Türkiye ciddi bir kentleşme sürecinden geçmektedir; Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 65 i kentsel alanlarda yaşamaktadır ve bu oranın 2030 yılına kadar yüzde 80 i geçmesi beklenmektedir. AB Çevre Müktesebatını uygulamaya yönelik yatırımların, önümüzdeki yirmi yıl içerisinde kamu maliyesi üzerinde giderek artan bir yük oluşturması beklenmektedir. Su ve hava kalitesi, entegre kirlilik önleme ve kontrol, belediye atıklarının ve tehlikeli ve kimyasal atıkların yönetimi, biyo-teknoloji, radyasyondan korunma ve doğa koruma gibi çok çeşitli alanlarda AB çevresel kalite standartları ile tutarlı yatırım planlarının uygulanması için büyük miktarlı yatırımlara ihtiyaç duyulacaktır. Kilit Dünya Bankası katkıları: Enerji sektörü reformunu ve iklim değişikliği eylem planını desteklemeye devam etmekte olan Dünya Bankası politika esaslı krediler dizisi aynı zamanda çevresel yönetimi güçlendirmeye yönelik önlemlerin uygulanmasını da desteklemektedir. Teknik yardım çalışmaları sürdürülebilir çevresel yönetim ve bazı kilit sektörlerin uyumu ve rekabetçiliği üzerinde odaklanmaktadır. Ayrıca, teknik yardım çalışmaları Hükümet in bir Ulusal Havza Yönetim Stratejisi hazırlık çalışmalarını da desteklemektedir 9

ve portföy bir Havza Yönetim Projesini içermektedir. Kentsel sektörde, Banka İstanbul Belediye Altyapı Projesini, Tapu ve Kadastro Modernizasyon Projesini ve Belediye Hizmetleri projesini desteklemektedir. Örneğin, son değinilen projenin önemli sonuçlarından birisi olarak, 870.000 den fazla insan ilk kez belediye su şebekesine erişebilmektedir. Afet Önleme ve Afet Yönetimi 1999 yılında, 7,4 büyüklüğünde bir deprem Marmara bölgesini vurmuş ve 17.000 kişinin yaşamını yitirmesine yol açmıştır. Türkiye özellikle deprem olmak üzere doğal afetlere karşı kırılgan bir durumdadır. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alması, yüksek nüfusu, ticari ve endüstriyel yoğunluğu sebebiyle, İstanbul en kırılgan şehirler arasındadır. Önümüzdeki 30 yıl içerisinde İstanbul da büyük bir depremin gerçekleşmesi olasılığı yüzde 50 nin üzerindedir; önümüzdeki on yıl içerisinde böyle bir afetin gerçekleşme olasılığı ise yüzde 30 civarındadır. 2002 yılında yapılan bir çalışmada, bunun 87.000 kişinin ölümüne, 135.000 kişinin yaralanmasına ve 350.000 kamu binasının ve özel binanın hasar görmesine yol açabileceği değerlendirmesi yapılmıştır. Bunlardan bir afet sonrasında acil yardım fonksiyonu olabilecek 2.500 kamu binası, ilkokul ve hastane depreme karşı güçlendirme ve yeniden inşa için önceliklendirilmiştir. İstanbul bir deprem riski azaltma ve acil durum hazırlık projesi yürütmektedir. Proje kapsamında kritik kamu binaları depreme karşı güçlendirilmekte ve aynı zamanda bina yönetmeliklerinin arazi kullanım düzenlemelerinin uygulanmasına yönelik önlemler desteklenmektedir. Bugüne kadar, okullardan ve hastanelerden oluşan 663 kamu binası (okullar ve hastaneler dahil olmak üzere) güçlendirilmiş veya yeniden inşa edilmiştir. Güçlendirilen okullar bir milyondan fazla öğrenciye hizmet vermekte ve bu okullarda 33.300 ün üzerinde öğretmen görev yapmaktadır. Öte yandan, güçlendirilen ve modernize edilen hastaneler günde yaklaşık 25.000 den fazla hastaya hizmet vermektedir (bu rakam bir afet durumunda üç katına çıkabilir). Kilit Dünya Bankası katkıları: Dünya Bankası İstanbul Deprem Riskini Azaltma ve Acil Durum Hazırlık Projesini desteklemektedir ve bu kapsamda bugüne kadar 663 kamu binası güçlendirilmiştir veya yeniden inşa edilmiştir. Mecidiye Köşkü, Arkeoloji Müzesi ve Ayasofya gibi tarihi öneme sahip yerlerde de çalışmalar yapılmaktadır. Avrupa Yatırım Bankası ve Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası da artık proje için paralel finansman sağlamaktadır. Resim 4 Kaynak: Dünya Bankası Dünya Bankası-Türkiye Ortaklığı Türkiye nin 9. Kalkınma Planı (2007-2013) Türkiye ile Dünya Bankası arasındaki ortaklığın temelini oluşturmaktadır. 2008-11 MY dönemini kapsayan Ülke Ortaklık Stratejisi (CPS) uygulamasında, Dünya Bankası Türkiye ye 7,6 milyar ABD$ tutarında bir finansman sağlamıştır. Küresel mali krize cevap olarak, Dünya Bankası Türkiye için Temmuz 2009 ile Haziran 2010 arasındaki dönemde 3 milyar ABD$ tutarında bir finansman taahhüt etmiştir. 2012-15 MY dönemine yönelik yeni bir CPS hazırlanmaktadır. Türkiye nin Dünya Bankası finansmanlı aktif yatırım projeleri portföyü, Haziran 2011 itibariyle toplam net taahhüdü 5,422 milyar ABD$ nı bulan 16 proje içermektedir. Yatırım portföyü; finansal ve özel sektör geliştirmeyi (yüzde 39), kentsel gelişimi (yüzde 29), enerji sektörünü (yüzde 24), ulaştırmayı (yüzde 3) ve sağlık ve eğitimi (yüzde 3) desteklemektedir. 10

Sektörlere göre Net Taahhütler (30 Haziran 2011 itibariyle) Tarım ve Kırsal Kalkınma, %1 Enerji, %24 Finansal ve Özel Sektör Geliştirme, %39 Ulaştırma, %3 Eğitim, %2 Çevre, %0,4 Sağlık, Beslenme ve Nüfus, %1 Kentsel Gelişim, %29 Kaynak: Dünya Bankası Türkiye Dünya Bankası nın teknik analizlerine, danışmanlık hizmetlerine, uluslararası uzmanlık birikimine ve deneyimine büyük değer vermektedir. Analitik ve İstişari Yardım (AAA) programı hükümet ve geniş yelpazeye yayılan bir paydaşlar grubu ile birlikte gerçekleştirilmektedir. Başlıca görevler, Yatırım Ortamı Değerlendirmeleri ve Ülke Ekonomik Memorandumları gibi uzun vadeli yapısal ve kurumsal konular ile Kamu Harcama ve Gıda Güvenliği incelemeleri gibi çalışmalar üzerinde odaklanmaktadır. Hükümet aynı zamanda Dünya Bankası ndan belirli konularda acil danışmanlık hizmetleri de talep etmektedir. Yukarıda belirtilen çalışmalara ek olarak, bir Vakıf Fonu portföyü de mevcuttur. Bu portföyde, Temiz Teknoloji Fonu; Küresel Afet Azaltma ve Yardım Fonu; Enerji Sektörü Yönetim Yardımı Programı; Yönetişim Ortaklık Fonu; Küresel Çevre Fonu ve İspanyol Vakıf Fonu yer almaktadır. 11

12

Önemli Tarihler: Onay : 8 Haziran 2006 Yürürlük: 26 Temmuz 2007 KapanıĢ: 30 Nisan 2012 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiģtir: 697 Türkiye Hükümeti Diğer Donörler Diğer Donörler Toplam Proje Maliyeti 697 TÜRKĠYE KOBĠ LER ĠÇĠN FĠNANSMANA ERĠġĠM PROJESĠ I Son Güncelleme: 16 Ağustos 2011 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Toplam Kullandırılan Kullanılmayan 697 665 45 *16 Ağustos 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) Türkiye ekonomisinde önemli bir rol oynamaktadır. İşletmelerin büyük bir çoğunluğunu ve özellikle kentsel alanlar dışındaki toplam istihdamın büyük bir kısmını oluşturmaktadırlar. Bununla birlikte, KOBİ ler krediye erişim konusunda bazı kısıtlar ile karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle KOBİ ler olmak üzere her türlü büyüklükteki şirketler finansmana erişimi büyümelerinin önündeki en ciddi engel olarak algılamaktadır. Ticari bankalar KOBİ kredilerini orta ve uzun vadeli finansmana ihtiyaç duyan önemli bir büyüme alanı olarak görmelerine rağmen, bankalar yeterli şekilde yapılandırılmış kaynaklara sahip değildir. Türkiye deki KOBİ lerin çoğu yüklü teminat koşulları ile karşı karşıya kalmaktadır ve kredi ret oranları yüksektir. KOBİ ler için orta-uzun vadeli finansman olanaklarının eksikliği, yatırımlarını (sabit varlık ve işletme sermayesi) engellemekte ve bu işletmelerin ve aynı zamanda ülkenin büyüme beklentilerini kısıtlamaktadır. Yukarıda açıklanan durum karşısında, KOBİ ler için a Erişim Projesi-I KOBİ lere yönelik orta ve uzun vadeli finansman eksikliğini gidermeyi amaçlamaktadır. Spesifik olarak, projenin amacı, üretim faaliyetlerinin ve istihdamın arttırılmasına yönelik olarak Türkiye deki KOBİ lerin orta ve uzun vadeli finansmana erişimini genişletmek ve derinleştirmektir. Veriler finansmanın genellikle büyük kent merkezlerinde yoğunlaştığını gösterdiğinden dolayı, proje aynı zamanda en fazla yetersiz hizmet alan bölgelerin bazılarını hedeflemektedir. KOBİ ler için a Erişim Projesi-I iki kredi hattından oluşmaktadır: Halkbank a sağlanan 577 milyon ABD$ (eşdeğeri) tutarında bir kredi ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası na (TSKB) sağlanan 120 milyon ABD$ (eşdeğeri) tutarında bir kredi. Bu iki aracı banka, kredi hatlarını doğrudan KOBİ lere yönlendirmektedir -ülkenin doğusundaki ve iç bölgelerindeki yetersiz hizmet alan yerlerdeki KOBİ ler dahil olmak üzere. Orijinal projenin öngördüğü kredi miktarı, ilave finansman yoluyla iki kez arttırılmıştır ve bu durum krediye olan talebin devam ettiğini ve aracı bankaların başarılı bir uygulama gerçekleştirdiğini göstermektedir. Elde Edilen Sonuçlar: 900 ün üzerinde şirket için orta vadeli finansmana erişim sağlanmıştır. Projenin coğrafi kapsamı, özellikle Doğu ve İç bölgeler gibi yetersiz hizmet alan bölgeler (kredinin yüzde 20 si bu bölgelere tahsis edilmiştir) olmak üzere Türkiye nin çoğu bölgesini içine almaktadır. Katılımcı KOBİ ler, tekstil, turizm, enerji ve lastik ve plastik imalatı dahil olmak üzere 20 den fazla sektörü temsil etmektedir. Proje 9.300 den fazla istihdam yaratılmasına katkıda bulunurken, sağlanan yeni kaynaklar KOBİ lerin işletmelerini önemli zorluklarla karşılaşmadan sorunsuz bir şekilde yürütmelerine ve uzun vadeli, iş fırsatlarından yararlanmalarına yardımcı olmuştur. Uygulayıcı KuruluĢlar: Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) ve Türkiye Halk Bankası (Halkbank) (Borçlular) 13

TÜRKĠYE KOBĠ LER ĠÇĠN FĠNANSMANA ERĠġĠM PROJESĠ-II Son Güncelleme: 12 Ağustos 2011 Önemli Tarihler: Onay: 15 Haziran 2010 Yürürlük: 12 Ağustos 2010 Kapanış: 30 Eylül 2014 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: 500 Türkiye Hükümeti Diğer Donörler Toplam Proje Maliyeti 500 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$*: Toplam Kullandırılan Kullanılmayan 500 258 242 *12 Ağustos 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ), toplam işletme sayısı ve toplam istihdam içinde sahip oldukları önemli paydan dolayı Türkiye ekonomisinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye deki KOBİ ler tüm işletmelerin yüzde 99 unu, istihdamın yüzde 80 ini ve yatırımların yüzde 45 ini oluşturmaktadır ve toplam katma değerin yüzde 57 sini oluşturdukları tahmin edilmektedir. Dolayısıyla, Türkiye de güçlü bir KOBİ sektörü işsizliğin azaltılması ve üretimin, rekabet gücünün ve büyümenin arttırılması gibi kilit amaçlara olumlu katkıda bulunacaktır. Türkiye deki KOBİ ler hem Türkiye deki büyük işletmelere hem de benzer ülkelerdeki KOBİ lere göre daha yavaş büyümektedir. a erişim, orta ölçekli işletmeler tarafından büyümenin önündeki en büyük engel olarak algılanmaktadır. 2009 yılında, küresel kriz sonrasında, toplam krediler içinde KOBİ lerin payı yüzde 5 lik bir düşüşle yüzde 20 nin biraz üzerine inmiştir, ancak 2010 yılında ekonominin güçlü bir şekilde büyümeye geçmesi ile birlikte tekrar toparlanmıştır. Projenin amacı, üretim faaliyetlerinin ve istihdamın arttırılmasına yönelik olarak Türkiye deki KOBİ lerin orta ve uzun vadeli finansmana erişimini genişletmek ve derinleştirmektir. Proje aynı zamanda halihazırda yetersiz hizmet verilen bölgelere kredi sağlanmasına yardımcı olacak ve böylelikle bu bölgelerin geri kalmasını önleyerek daha az gelişmiş ve daha fazla gelişmiş bölgelerdeki kredi ve üretim uçurumunun genişlemesini engelleyecektir. Proje, KOBİ lere ikraz edilmek üzere üç katılımcı borçluya üç ayrı kredi hattı sağlamaktadır: (i) Türkiye Kalkınma Bankası aracılığıyla özel perakende bankalar/leasing şirketleri tarafından KOBİ lere kullandırılacak olan 100 milyon ABD$ tutarında bir toptan kredi hattı ; (ii) Ziraat Bankası tarafından perakende banka olarak doğrudan KOBİ lere kullandırılacak olan 200 milyon ABD$ tutarında bir kredi hattı; ve (iii) Vakıf Bank tarafından perakende banka olarak doğrudan KOBİ lere kullandırılacak olan 200 milyon ABD$ tutarında bir kredi hattı. Daha önce onaylanan KOBİ ler için a Erişim Projesi-I oldukça benzer amaçları ve faaliyetleri desteklemektedir, ancak aracı bankaları farklıdır (Halkbank ve TSKB). Bu iki proje, ihracatçı işletmelere orta-uzun vadeli finansman sağlayan İhracat ı Aracılık Kredisi dizisi ile desteklenmektedir. Elde Edilen Sonuçlar: Proje kapsamında, 219 şirkete orta vadeli finansmana erişim imkanı sağlanmıştır. Projenin coğrafi kapsamı, özellikle Doğu ve İç bölgeler gibi yetersiz hizmet alan bölgeler olmak üzere Türkiye nin çoğu bölgesini içine almaktadır. Kredi hattı yoluyla KOBİ lere sağlanan kaynaklar, bu işletmelerin ciddi bir zorluk ile karşılaşmadan işlerini sorunsuz bir şekilde yürütmelerine ve uzun vadeli iş fırsatlarını güçlendirmelerine yardımcı olmuştur. Bu kredilerin kullanımı yoluyla 1.373 kişi için istihdam yaratıldığı tahmin edilmektedir. Uygulayıcı KuruluĢlar: TSKB, Ziraat Bankası ve Vakıf Bank. 14

TÜRKĠYE ANADOLU SU HAVZALARI REHABĠLĠTASYON PROJESĠ Son Güncelleme: 27 Temmuz 2011 Önemli Tarihler: Onay: 1 Haziran 2004 Yürürlük: 21 Aralık 2004 KapanıĢ: 30 Haziran 2012 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiģtir*: 15.70 Türkiye Hükümeti 8.65 Diğer Donörler (GEF) 7.00 Yerel Toplum 9.46 Toplam Proje Maliyeti 40.81 Dünya Bankası Kullandırımları, milyon ABD$ *: Toplam Kullandırılan Kullanılmayan 15.70 13.80 1.90 GEF 7.00 4.77 2.33 *2 Ocak 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanımlar finansmandan farklılık gösterebilir. Türkiye iklim değişikliğinden giderek daha fazla etkilenme riski altındadır ve Türkiye nin kırsal bölgelerinin bazı kısımları doğal kaynak bozunumundan ciddi bir şekilde etkilenmektedir. Aynı zamanda, Türkiye nin AB aday ülkesi olarak statüsü ülkenin çevre ile ilgili politika düzenleyici çerçevesinde (AB nin Su Kaynaklarının Kullanımı, Nitratlar ve Çevresel Etki Değerlendirmesi Direktifleri) önemli değişiklikler yapılmasını zorunlu kılmakta ve destekleyici yatırımların finansmanı için fırsatlar sunmaktadır. Projenin amacı, Türkiye nin Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde bulunan 28 mikro havzada sürdürülebilir doğal kaynak yönetimi uygulamalarını desteklemek ve böylelikle kaynakların bozunumunun olumsuz yönde etkilediği toplulukların gelirlerini arttırmaktır. Projenin ikincil amacı, Karadeniz e dökülen su havzalarındaki yer üstü ve yer altı su kaynaklarına kirliliğe yol açan gıda ve diğer tarımsal maddelerin boşaltılmasını azaltacak tarımsal uygulamaların getirilmesidir. Proje faaliyetleri; Samsun, Tokat, Sivas, Kayseri, Çorum ve Amasya olmak üzere, altı ilde uygulanmaktadır. Proje üç bileşenden oluşmaktadır: (1) Bozunan Doğal Kaynakların Rehabilitasyonu: bozunuma uğramış alanların daha fazla bozunumdan, erozyondan ve kirlilikten korunmasına yönelik destek sağlanması; (2) Gelir Arttırıcı Faaliyetler: hedeflenen topluluklara, koruma faaliyetlerine katılım karşılığında hanehalkı gelirlerini arttırmaya yönelik olarak tasarlanmış bir dizi faaliyet sunulmaktadır; (3) AB Standartlarını Karşılamaya Yönelik Politika ve Düzenleme Kapasitesinin Güçlendirilmesi: hedeflenen faydalanıcılar ve diğer paydaşlar arasında mikro havza geliştirme ile ilgili bilinç düzeyinin yükseltilmesi. Elde Edilen Sonuçlar: 28 mikro havzanın tümü için mikro havza planları tamamlanmış durumdadır ve hazırlık aşamasında belirlenen genel hedefler ile uyumlu bir şekilde uygulanmaktadır. 228 km 2 lik bozunuma uğramış mikro havza alanı rehabilite edilmiştir; hedef 220 km 2 dir. Proje başlangıcındaki duruma göre bitki örtüsünde yüzde 74 luk bir artış olmuştur; hedef %50 dir. Mikro havza alanlarındaki en az 2.500 çiftçiye, yeni tarıma dayalı gelir yaratma/çeşitlendirme faaliyetleri hakkında eğitim verilmiştir. Katılımcı mikro havzalardaki hanehalkı gelirleri %53 artmıştır; hedef %40 tır. Hedeflenen mikro havzalardaki ürün verimleri artmıştır: korunga %145, nohut %56, alfalfa %30. Uygulayıcı KuruluĢlar: Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü (AGM) ve Çevre ve Orman Bakanlığı. Kilit Kalkınma Ortakları arasında, projeye eş finansman sağlayan Küresel Çevre Fonu (GEF) yer almaktadır. 15

TÜRKĠYE - KUġ GRĠBĠ VE ĠNSANA TESĠR EDEN SALGININA KARġI HAZIRLIK VE MÜDAHALE PROJESĠ (AIHP) Son Güncelleme: 14 Temmuz 2011 Önemli Tarihler: Onay : 24 Nisan 2006 Yürürlük: 11 Eylül 2006 KapanıĢ: 31 Aralık 2011 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiģtir *: 34.40 Türkiye Hükümeti 7.06 Diğer Donörler (USAID) 1.00 Diğer Donörler (EC) 12.73 Toplam Proje Maliyeti 55.19 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Toplam Kullandırılan Kullanılmayan 34.40 23,5 14,7 *14 Temmuz 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Türkiye de Aralık 2005 ve Ocak 2006 arasında yaygın bir kuş gribi (AI) salgını yaşanmıştır. Mart 2006 ortası itibariyle H5N1 virüsü Türkiye nin 81 ilinin 58 inde teyit edilmiştir. Hükümet hızla harekete geçerek bu etkilenen illerde belirlenen takip bölgelerinde olası yayılmaları izlemeye başlamış ve 2,3 milyon kanatlıyı itlaf etmiştir. Aralık 2005 ile Şubat 2006 arasında kanatlı sektörü günde yaklaşık 0,9 milyon ABD$ zarar etmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Türkiye de yüksek patojen H5N1 virüsü ile enfekte olmuş 12 insan vakası teyit etmiştir. Bu vakalardan dördü ölümle sonuçlanmıştır. Proje, Türkiye de HPAI enfeksiyonunun ve evcil kanatlılardaki diğer zoonozların insanlara yönelik doğurduğu tehdide cevap vermek ve bu tehdidi en aza indirmek, ve insanlar arasındaki bir grip pandemisine ve diğer bulaşıcı hastalık salgınlarına yönelik kontrol ve müdahale önlemlerini hazırlamak amacıyla geliştirilmiştir. Bunların başarılabilmesi için, proje üç alanda destek sağlayacaktır: i) önleme; ii) hazırlıklı olma ve planlama yapma; ve iii) müdahale ve kontrol altına alma. Elde Edilen Sonuçlar: Salgınlar ile ilgili risk değerlendirme analizi, riskin önemli ölçüde azaldığını göstermiştir ve Türkiye AI Projesi uluslararası alanda en iyi uygulama örneklerinden birisi olarak gösterilmiştir. Evlerde beslenen kanatlılardaki salgın, salgının ortaya çıkmasından itibaren iki hafta içerisinde tamamen kontrol altına alınmıştır ve Şubat 2007 den bu yana hiçbir kuş gribi salgını görülmemiştir. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı (TKİB) tarafından kuş gribine yönelik bir Acil Durum Planı ve Sağlık Bakanlığı tarafından da grip pandemisine yönelik bir Acil Durum Planı hazırlanmıştır. Bu acil durum planlarında ulusal, bölgesel ve yerel kriz merkezleri, mali gereklilikler, yasal çerçeve, hastalığın önlenmesi ile ilgili hususlar ve ilgili kurumların görev ve sorumlulukları belirlenmiştir. Acil durum planları test edilmiş ve yerel kurumlar ile bunların personeli gerçek zamanlı simülasyon uygulamaları yoluyla pandemiye karşı hazırlıklı hale getirilmiştir. Laboratuarların hizmet seviyesi, pandemi dönemlerinde artan teşhis talebine cevap verebilmek için makine ve ekipmanların modernizasyonu yoluyla yükseltilmiştir ve üç referans laboratuar biyo-güvenlik seviyesi III e çıkarılmıştır; ayrıca bölgesel laboratuarlar biyo-güvenlik seviyesi II ye çıkarılmıştır. Kapsamlı bir eğitim programı yoluyla kapasite güçlendirilmiştir. Kamu ve özel sektör kuruluşlarının ilgili personeli salgınların kontrol altına alınması ve laboratuar testleri için numunelerin toplanması konusunda eğitilmiştir. Köylülere eğitim verilmiştir ve köy tavukçuluğunda hastalık riskini azaltmak için pilot bölgelerde kümesler kurulmuştur. Biyo-güvenlik ve biyo-korunma ile ilgili algılamaların geliştirilmesi için kanatlı sektöründeki küçük işletmelere eğitim verilmiştir. İnsan sağlığı bileşeni kapsamında bir Aşı Depolama projesi devam etmektedir. Kuş gribi ile ilgili bilinç düzeyinin yükseltilmesi amacıyla kamuoyu bilinçlendirme faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Posterler, broşürler, TV ve radyo spotları gibi iletişim materyalleri hazırlanmıştır. Uygulayıcı KuruluĢlar: Sağlık Bakanlığı ve Tarım ve Köy ĠĢleri Bakanlığı. Kilit Kalkınma Ortakları arasında, projeye eş finansman sağlayan Avrupa Komisyonu (EC) ve USAID yer almaktadır. 16

Önemli Tarihler: Onay : 30 Ağustos 2010 Yürürlük: 15 Aralık 2010 Kapanış: 31 Aralık 2015 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: TEİAŞ Diğer Donörler 220 20 Toplam Proje Maliyeti 240 TÜRKĠYE - ECSEE APL6 PROJESĠ Son Güncelleme: 17 Ağustos 2011 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Toplam Kullandırılan Kullanılmayan 220 21,8 199,7* * 17 Ağustos 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Türkiye, (i) ekonomik kalkınma ve sosyal istikrar için gerekli olan istikrarlı ve sürekli enerji arzını sağlamak amacıyla elektrik üretimine ve şebekelerine yatırımların çekilmesi, (ii) sınır ötesi ticarete ve AB piyasası içinde entegrasyona olanak tanıyacak entegre bir enerji piyasasının oluşturulması; (iii) arz güvenliğinin arttırılması; (iv) bölgede enerji arzı ile ilişkili çevresel durumun iyileştirilmesi; ve (v) bölgesel düzeyde rekabetin arttırılması ve ölçek ekonomilerinden yararlanılması amacıyla, istikrarlı bir düzenleme ve piyasa çerçevesi oluşturmak için 2005 yılında kurulan Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu nun (ECSEE) bir parçasını oluşturmaktadır. Banka, Güneydoğu Avrupa da enerji ticaretine ilişkin Mart 2004 tarihli Strateji Belgesi ve 27 Ocak 2005 tarihinde onaylanan ECSEE Uyarlanabilir Program Kredisi (APL) dizisi gibi çeşitli yollarla bu amaçları desteklemektedir. ECSEE APL programının amacı, öncelikli yatırımların uygulanması yoluyla Güneydoğu Avrupa da işleyen bir bölgesel elektrik piyasasının geliştirilmesini ve bu bölgesel elektrik piyasasının Avrupa Birliği dahili elektrik piyasasına entegrasyonunu sağlamaktır. Bunlar arasında; (i) elektrik piyasalarının ve (ii) elektrik üretim, iletim ve dağıtım alanlarında elektrik sistemi operasyonlarının desteklenmesi ve kurumsal gelişim/sistem geliştirme ile proje hazırlık ve uygulama faaliyetlerine teknik yardım sağlanması yer almaktadır. Türkiye ECSEE APL6 projesinin kalkınma amacı; Türkiye deki elektrik iletim sisteminin kapasitesini ve güvenilirliğini yükseltmeye ve yenilenebilir enerji kapasitesini sisteme entegre etme becerisini arttırmaya yardımcı olmaktır. APL6, daha önce APL 2 ve 3 ün sistem güçlendirme ve genişletme alanında finanse ettiği öncelikli yatırımları desteklemeye devam etmektedir. Proje, Türkiye de istikrarlı ve güvenli bir elektrik piyasası oluşturmaya ve bölgesel ticaret koşullarını sağlamaya yönelik öncelikli yatırımları finanse etmektedir. Ayrıca, proje iç piyasa uygulamasına ve bu piyasanın Avrupa piyasası ile entegrasyonuna yönelik danışmanlık ve yatırım desteğini de sürdürecektir. Elde Edilen Sonuçlar: Trafo merkezleri ve yer altı kabloları gibi bazı öncelikli yatırımlar uygulanmaya başlamıştır. Uygulama tamamlandıktan sonra, projenin arz güvenliğinin arttırılmasına yardımcı olması, yeni kentsel gelişim alanlarına elektrik teminini sağlaması ve özellikle yenilenebilir enerjinin şebekeye sürdürülebilir bir şekilde entegrasyonu için olmak üzere iletim sisteminin geliştirilmesine yardımcı olması beklenmektedir. Uygulayıcı KuruluĢlar: Türkiye Elektrik Ġletim A.ġ. (TEĠAġ). Diğer yakın ortaklar arasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yer almaktadır. 17

TÜRKĠYE ELEKTRĠK DAĞITIM REHABĠLĠTASYON PROJESĠ Son Güncelleme: 17 Ağustos 2011 Önemli Tarihler: Onay: 19 Nisan 2007 Yürürlük: 21 Mart 2008 Kapanış: 31 Aralık 2012 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: Türkiye Hükümeti Diğer Donörler 269.4 75 Toplam Proje Maliyeti 344.4 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Toplam Kullandırılan Kullanılmayan 269,4 87,2 200,6 *17 Ağustos 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Türkiye hızlı bir kentleşme yaşamaktadır ve bunun sonucunda elektrik talebi artmaktadır. Aynı zamanda, elektrik dağıtım yatırımları sistem ihtiyaçlarına ayak uyduramamıştır. Daha fazla yatırıma ve sistem verimliliğine duyulan ihtiyaç karşısında, dağıtım şebekesi rehabilite edilmektedir ve güçlendirilmektedir, ve özel sektör katılımı teşvik edilmektedir. 2008 yılına kadar 20 bölgesel dağıtım şirketi tarafından işletilen elektrik dağıtım şirketi Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi ne (TEDAŞ) aitti. Bölgesel dağıtım şirketlerinin hepsi şu anda özelleştirilmiş durumdadır ve bunların özel sektör sahipleri dağıtım sisteminin yönetimini ve işletmesini kademeli olarak devralmaktadır. Projenin amacı, elektrik dağıtım şebekesi rehabilitasyon ve genişletme programının uygulanmasını destekleyerek Türkiye deki tüketicilere elektrik arzının güvenilirliğini arttırmaktır. Proje, Banka nın şu anda Türkiye deki elektrik sektörüne yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve elektrik iletim ve dağıtım alanlarında sağlamakta olduğu genel desteğin bir parçasıdır. Proje; (i) orta ve yüksek voltaj dağıtım şebekesinin rehabilitasyonunu ve genişletilmesini ve (ii) uygulamanın denetlenmesi ve performansın izlenmesi hususlarında teknik yardım sağlanmasını desteklemektedir. Böylece, Proje, kritik alanlardaki dağıtım sisteminin geliştirilmesine destek olacak, arz kesintilerini azaltacak, kapasiteyi arttıracak ve özelleştirme potansiyelinin arttırılmasını sağlayacaktır. Ayrıca, yatırımlar, dağıtım şebekesinin güvenlik yönetmeliklerine daha uygun hale gelmesini sağlayacaktır. Elektrik Dağıtım Elektrik Kesintilerinin Sayısındaki Azalma (2006-2010) Elektrik Dağıtım Tahsilat Verimliliğinde Artış (2006-2010) Elde Edilen Sonuçlar: Proje kapsamında hedeflenen 8 bölgesel dağıtım şirketine bağlı tüketicilerin yaşadığı elektrik kesintilerinin sayısında ve süresinde azalma Proje kapsamında hedeflenen 8 bölgesel dağıtım şirketinde tahsilat verimliliğinde artış Artan talebe cevap vermek için hedeflenen bölgelerde hizmete konulan yeni yük kapasitesi Uygulayıcı KuruluĢlar: Türkiye Elektrik Dağıtım A.ġ. (TEDAS). Kilit kalkınma ortakları arasında, paralel olarak benzer bir projeyi finanse eden AYB yer almaktadır. 18

TÜRKĠYE - ĠHRACAT FĠNANSMANI ARACILIK KREDĠSĠ ( EFIL IV) PROJESĠ Son Güncelleme: 16 Ağustos 2011 Önemli Tarihler: Onay: 22 Mayıs 2008 Yürürlük: 19 Haziran 2008 KapanıĢ: 30 Haziran 2013 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiģtir *: 887 Türkiye Hükümeti Diğer Donörler Toplam Proje Maliyeti 887 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$*: Toplam Kullandırılan Kullanılmayan 887 388 499 *15 Mart 2011 itibariyle geçerli döviz kuru kullanılmıģtır. Dünya Bankası 1999 yılında birinci İhracat ı Aracılık (EFIL) projesi ile, ihracat şirketlerine orta vadeli finansman sağlamak üzere Türk finans sektörüne uzun vadeli kaynaklar sağlamaya başlamıştır. İhracatçı şirketler üzerindeki odaklanma, Türk Lirası cinsinden orta vadeli faiz oranları çift rakamlı olduğundan ve bu sebeple yerel kurda borçlanma orta vadeli finansman için cazip olmadığından dolayı, bunların döviz cinsinden borçlanma riskini karşılayabilmelerini sağlamıştır. a erişimdeki iyileşmelere rağmen, orta vadeli finansman henüz yeterince gelişmemiştir ve bu durum işletmelerin yatırımlarını ve finansal planlamalarını kısıtlamaktadır. Dördüncü EFIL projesi kriz Türkiye de kendini göstermeye başlarken hazırlanmıştır ve proje ihracatçılara yönelik orta vadeli finansmanın geliştirilmesinde bankacılık sektörünü desteklemeye devam etmektedir. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası na (TSKB) sağlanan 290 milyon ABD$ eşdeğerinde ve Türk Eximbank a sağlanan 292 milyon ABD$ eşdeğerinde birer kredi ile desteklenmektedir. Proje Kurul tarafından Nisan 2008 de onaylanmıştır ve kullanımlar 2009 mali yılında başlamıştır. Nisan 2011 de, proje etkilerinin daha da arttırılması amacıyla TSKB ye sağlanacak 305 milyon ABD$ eşdeğerinde bir ek kredi onaylanmıştır. EFIL IV, Türkiye deki orta ölçekli ihracatçılara sağlanan çok başarılı bir kredi hattı dizisinin dördüncüsünü oluşturmaktadır. Banka, likidite koşullarının iyileştiği ve makroekonomik koşulların istikrara kavuştuğu bu onyılın ortalarında KOBİ segmentini de kapsamına almıştır ve iki benzer proje ile (KOBİ ve KOBİ II) Türkiye deki KOBİ lere yönelik orta vadeli finansmanı desteklemektedir. Projenin amacı; ihracatçı şirketlerin orta-uzun vadeli yatırım ve orta vadeli işletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılamak ve finansal aracılığı derinleştirmektir. Proje üç bileşene sahiptir: (i) TSKB ye sağlanan 595 milyon ABD$ eşdeğerindeki bir kredi hattı. TSKB, uygun özel sektör ihracat şirketlerine ikraz edilmek üzere katılımcı finansal aracılara orta vadeli finansman sağlamaktadır. (ii) Eximbank a sağlanan 288 milyon ABD$ eşdeğeri bir kredi hattı. Eximbank bu kaynak ile uygun ihracatçılara kredi sağlamaktadır. (iii) Eximbank ın daha iyi risk yönetimi için kapasite oluşturma çalışmalarını desteklemek üzere sağlanan 4 milyon ABD$. Elde Edilen Sonuçlar Hedef şirketlerin ihracatı EFIL II kapsamında yüzde 117, EFIL III kapsamında yüzde 95 artmıştır (Türkiye genelindeki ortalama ihracat artışı %81 dir). EFIL IV te, ortalama katılımcı şirket sektöründen 6.5 puan daha iyi performans göstermiştir. Katılımcı olmayan şirketler ile karşılaştırıldığında, EFIL III katılımcı şirketlerinin yeni ürünler geliştirme, çevresel yönetim uygulamalarını geliştirme ve yeni ihracat pazarlarına girme yatkınlıklarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Proje uygulaması oldukça ilerlemiştir: projeye toplam on finansal aracı katılmıştır ve başlangıçta mevcut olan kaynakların üçte ikisi kullandırılmıştır. Haziran 2011 itibariyle bir adet tahsili gecikmiş kredi bulunmaktadır ve kullandırılan kredi tutarının yüzde 0,1 ini oluşturmakatdır. Küresel kriz sebebiyle, krediler yatırım finansmanından işletme sermayesi finansmanına doğru bir geçiş sergilemiştir. EFIL Yeni Ürünler, Çevresel Yönetim ve Yeni İhracat Pazarları (Şirketlerin % si) Yeni Ürün Daha İyi Çevr. Yön. Yeni İhr. Paz. Kontrol Şir. EFIL Şir. Uygulayıcı KuruluĢlar: Türk Eximbank ve TSKB. 19

TÜRKĠYE - GAZ SEKTÖRÜ GELĠġTĠRME PROJESĠ Son Güncelleme: 17 Ağustos 2011 Önemli Tarihler: Onay : 29 Kasım 2005 Yürürlük: 7 Mart 2006 Kapanış: 31 Aralık 2012 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: Türkiye Hükümeti 325 213 Toplam Proje Maliyeti 538 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Toplam Kullandırılan Kullanılmayan 325 5,8 319,2 *17 Ağustos 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Türkiye nin çok sınırlı yurt içi doğal gaz rezervine sahiptir ve Türkiye de kullanılan doğal gazın % 98 i halihazırda yurt dışından ithal edilmektedir. 1987 yılında ilk kullanılmaya başlandığından bu yana Türkiye deki doğal gaz tüketimi yıllık ortalama % 24 düzeyinde bir artışla hızlı bir şekilde yükselmiştir özellikle çevresel açıdan sürdürülebilir olmayan yerli linyitin kullanımını azaltmanın bir yolu olarak. Gazın en büyük kullanıcısı elektrik üretim sektörü (yüzde 51) olmakla birlikte, sanayide (yüzde 32) ve konutlarda (yüzde 17) da kayda değer miktarlarda gaz kullanılmaktadır. Kentleşmenin artması ve bunun sonucunda elektriğe ve ısınmaya duyulan talebin yükselmesi ile birlikte, doğal gaz talebinin orta vadede hızla büyümeye devam etmesi beklenmektedir. Türkiye gaz arzını özellikle Rusya dan -bir tanesi Bulgaristan üzerinden ve diğeri de Karadeniz in altından geçen iki boru hattı ile- elde etmektedir. İran (boru hattı ile), Azerbaycan (boru hattı ile), Cezayir ve Nijerya ile spot tedarikçiler (sıvılaştırılmış doğal gaz LNG şeklinde) Türkiye ye gaz sağlayan diğer ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye 2010 yılında 38 milyar metreküp doğal gaz ve LNG ithal etmiştir. Benzersiz coğrafi konumu nedeniyle, Türkiye, Avrupa ana kıtasına gaz ihracatında önemli bir gaz geçiş ülkesi olarak son derece iyi bir yere sahiptir. Büyüyen yurt içi gaz talebine ek olarak, Türkiye nin bir geçiş ülkesi olarak bu rolünün, orta vadede doğal gaz piyasası ekonomisine yön verme olasılığı yüksektir. Projenin amacı, kritik derecede ihtiyaç duyulan gaz depolama ve şebeke altyapısını oluşturmak ve BOTAŞ a mali açıdan sürdürülebilir ve ticari bir şekilde yönetilen bir şirket olarak işletme faaliyetlerini güçlendirmesinde destek sağlamak suretiyle Türkiye deki gaz arzının güvenilirliği ve istikrarının arttırılmasıdır. Projenin iki bileşeni bulunmaktadır: (i) Yeraltı gaz depolama tesisi: Gaz depolama tesisi, Orta Anadolu nun güneyinde bir tuz gölü olan Tuz Gölü yakınlarında bir yer altı tuz oluşumu içinde yer alacaktır. Tesis tamamlandığında, yaklaşık 960 milyon metre küp işleyen ve 460 milyon metre küp tampon gaz kapasitesine sahip olacaktır. Tesisin, 20 gün boyunca günde 40 milyon metre küp gaz sağlama kapasitesi olacak ve 25 günlük bir süre boyunca günde 30 milyon metre küp oranında gazın tesise yeniden doldurulması mümkün olacaktır. (ii) Şebekenin genişletilmesi: Proje, diğer şebeke altyapılarının yanı sıra, Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. (BOTAŞ) için kompresör istasyonlarını da finanse edecektir. Bu istasyonlara, var olan ve yeni kaynaklardan Türkiye ye ithal edilmesi beklenen artan miktarlarda gazın iletilmesinde ihtiyaç duyulmaktadır. Elde Edilen Sonuçlar: Proje teknik bakımdan ve satın alma bakımından oldukça yenilikçi ve zorludur; dolayısıyla ihale aşamasının tamamlanması başlangıçta öngörülenden çok daha fazla zaman almıştır. Bununla birlikte, ihaleler tamamlanmış durumdadır ve inşaat çalışmalarının başlaması beklenmektedir. Proje tamamlandıktan sonra, Türkiye nin Tuz Gölü sahasında depolama kapasitesini genişletmeye devam etmesi beklenmektedir -10-12 milyar metreküp depolama potansiyeli mevcuttur. Depolama projesi, özellikle talebin en yüksek seviyeye ulaştığı kış aylarında Türkiye nin gaz arz güvenliğini arttırmasına yardımcı olacağından, al ya da öde koşullu sözleşmelerden doğabilecek cezaları önleyeceğinden ve yeni transit kapasiteleri geliştireceğinden dolayı kritik öneme sahiptir. Tuz domlarında gaz depolama nispeten nadir görülen bir uygulamadır ve örneğin ABD gibi çok az ülke bu gibi tesislere sahiptir. Uygulayıcı KuruluĢ: Boru Hatları ile Petrol TaĢıma Anonim ġirketi (BOTAġ). 20

En yoksul onda birlik dilim içinde sağlık sigortası olan nüfus oranı TÜRKĠYE SAĞLIKTA DÖNÜġÜM VE SOSYAL GÜVENLĠK REFORMU PROJESĠ Son Güncelleme: 27 Temmuz 2011 Önemli Tarihler: Onay: 11 Haziran 2009 Yürürlük: 29 Eylül 2009 Kapanış: 31 Temmuz 2013 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: 81,1 Türkiye Hükümeti Diğer Donörler Toplam Proje Maliyeti 81,1 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Toplam Kullandırılan Kullanılmayan 81,1 20,9 60,2 *27 Temmuz 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. 2003 yılında Türkiye Hükümeti, Türkiye nin sağlık göstergelerini diğer orta gelirli ülkeler ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri ile aynı seviyeye getirmek amacıyla tasarlanan 10 yıllık bir sağlık reformu girişimi olan Sağlıkta Dönüşüm Programını başlattı. Programın başlatıldığı zaman, Türkiye nin sağlık finansman sistemi, verimsizliğe ve eşitsizliğe katkıda bulunan dağınık bir yapıya sahipti ve yoksulların sigortalılık oranı çok düşüktü. Kırsal bölgelerde sağlık hizmetleri çok pahalıydı ve erişlim zordu. Dünya Bankası, Hükümet in Sağlıkta Dönüşüm Programını iki aşamalı bir yaklaşım ile desteklemektedir. Birinci aşama, Sağlıkta Dönüşüm Projesi yoluyla, aile hekimliği modelinin uygulamaya konulmasını desteklemiş ve Sağlık Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu nda sağlık sigortası kapsamının genişletilmesine ve aile hekimliği hizmetlerinin iyileştirilmesine yönelik kapasite oluşturulmasına yardımcı olmuştur. İkinci aşama, devam etmekte olan Sağlıkta Dönüşüm ve Sosyal Güvenlik Reformu Projesi yoluyla, hastane özerkliğini arttırmayı, aile hekimliği hizmetlerini yaygınlaştırmayı, ve performans yönetimi ile performansa dayalı ödeme girişimlerini daha da güçlendirmeyi amaçlayan reformları desteklemektedir. Proje, teşvikleri sonuçlar ile ilişkilendiren ve bulaşıcı olmayan hastalıkların erken teşhisi ve kontrolü ile Türkiye deki yetişkin nüfus içinde sağlıklı davranışların teşviki üzerinde odaklanan hizmetlerin sunumu için birinci basamak sağlık çalışanlarına performansa dayalı teşvikler verilmesini amaçlayan bir bileşen içermektedir. Elde Edilen Sonuçlar: 2003 yılında nüfusun en düşük gelirli onda birlik diliminin %24 ü sağlık sigortasına sahip iken, 2009 yılında bu oran %81 e yükselmiştir. 2003 yılında 15 pilot ilde aile hekimliğine kayıtlı nüfus sıfır iken, 2010 yılında nüfusun tamamı kayıtlıdır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinden yararlanma düzeyi yükselmiştir; 2008 yılında kişi başına poliklinik ziyareti 2 iken, 2010 yılında bu rakam 2,7 ye yükselmiştir. Aile hekimliğinin uygulandığı illerde hastaların birinci basamak sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı 2004 yılında yüzde 69 iken 2009 yılında yüzde 86 ya yükselmiştir. Kamu hastanelerinde hastaların sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı 2003 yılında yüzde 38 iken, 2009 yılında yüzde 73 e yükselmiştir. Sosyal güvenlik sistemleri birleştirilmiştir ve tüm kamu hastaneleri HTP Hassas Gruplar Arasında Sağlık Sigortası Kapsamı Sağlık Bakanlığı na devredilmiştir; böylelikle insanlar nerede tedavi olacaklarını kendileri tercih edebilmektedirler. Uygulayıcı KuruluĢlar: Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu. 24 2003 81 2009 21

Bina Sayısı TÜRKĠYE ĠSTANBUL DEPREM RĠSKĠNĠ AZALTMA VE ACĠL DURUM HAZIRLIK PROJESĠ Son Güncelleme: 14 Temmuz 2011 Önemli Tarihler: Onay: May 26, 2005 Yürürlük: 03 Şubat 2006 KapanıĢ: 31 Aralık 2011 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiģtir * 550.0 Türkiye Hükümeti Diğer Donörler Toplam Proje Maliyeti 550.0 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Toplam Kullandırılan 550.0 365.3 Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. İSMEP projesi kapsamında Avrupa Yatırım Bankası (EIB) ve Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası (CEB) paralel finansman sağlamaktadır. Türkiye depremlere karşı oldukça hassas bir ülkedir. 1999 yılında meydana gelen Marmara depreminde 17.000 in üzerinde insan hayatını kaybetmiştir. Depremin ekonomik etkisi yaklaşık 5 milyar dolar, yani GSMH nin yaklaşık %2.5 i kadardır. İstanbul, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunması, yüksek nüfusu ve ticari/sanayi yoğunluğundan dolayı depreme karşı özellikle hassastır. Eğer İstanbul yakınlarında bir deprem olursa, bu depremin insanlar üzerindeki etkileri ve sosyal, ekonomik, ve çevresel etkileri Marmara Bölgesi ndeki depremden çok daha fazla olacaktır; çünkü İstanbul Türkiye nin sadece finans, kültür ve sanayi merkezi değil, aynı zamanda 15 milyon insanın yaşadığı ve kıtalar arası öneme sahip bir noktasıdır. İstanbul un sosyal, ekonomik ve finansal hayatında bir kesinti yıllarca hissedilecektir. Projenin amacı, afet yönetimine ve acil durum müdahalelerine yönelik kurumsal ve teknik kapasitenin geliştirilmesi, kritik kamu binalarının depreme karşı güçlendirilmesi ve bina yönetmeliklerinin ve arazi kullanım planlarının daha iyi uygulanmasını sağlayacak önlemlerin desteklenmesi yoluyla İstanbul şehrinin olası bir depreme karşı hazırlık durumunu iyileştirmektir. Elde Edilen Sonuçlar: 663 kamu binası depreme karşı güçlendirilmiş veya yeniden inşa edilmiştir Güçlendirilen veya yeniden inşa edilen okullar yaklaşık 750.000 den fazla öğrenciye ve öğretmene hizmet vermektedir. Güçlendirilen veya yeniden inşa edilen hastaneler/klinikler yılda yaklaşık 1 milyon hastaya hizmet vermektedir. Yedek Afet Yönetim Merkezi faaliyete geçmiştir ve İstanbul Valiliğinin ana Afet Yönetim Merkezi nin inşaatı tamamlanmak üzeredir. Türkiye de bir ilk olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı nın yetkisi altında İstanbul daki kültürel miras niteliğindeki binaların dijital bir envanteri çıkarılmıştır ve İstanbul da üç adet tarihi binanın güçlendirilmesine ve korunmasına ilişkin projeler hazırlanmıştır. Uygulayıcı KuruluĢ: Proje Koordinasyon Birimi yoluyla İstanbul İl Özel İdaresi. ISMEP - Güçlendirilen/Yeniden İnşa Edilen Kamu Binaları 800 600 400 200 0 0 418 663 2004 2006 2008 2010 2012 2014 22

TÜRKĠYE TAPU VE KADASTRO MODERNĠZASYON PROJESĠ Son Güncelleme: 22 Ağustos 2011 Önemli Tarihler: Onay : 11 Mayıs 2008 Yürürlük: 13 Ağustos 2008 Kapanış: 30 Eylül 2013 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir*: Borçlu 203 7.10 Toplam Proje 210.10 Maliyeti Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD Doları *: Toplam Kullandırılan Kullanılmayan 203 55,8 141,9 * 22 Ağustos 2011 itibariyle Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir Türkiye nin Dokuzuncu Ulusal Kalkınma Planı, istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye öngörmektedir. Hükümet in programı, kaliteli kamu hizmetlerinin sunulmasına ve yatırım ortamı reformlarının devam ettirilmesine vurgu yapmaktadır. Hükümet hizmetlerin iyileştirilmesi, çevrenin korunması ve acil durum hazırlık durumunun ve afet riski azaltma çalışmalarının arttırılması için e-devlet sistemlerini hayata geçirmeyi amaçlamaktadır. Etkili ve etkin bir kadastro ve tapu sistemi, planlayıcılar ve yatırımcılar için doğru ve güvenilir altlık haritalar, mekansal veriler ve gayrımenkul bilgileri sağlayarak Hükümet in bu alanlardaki stratejisi için bir köşe taşı oluşturmaktadır. Türkiye nin kadastro ve tapu sistemi makul derecede etkilidir ve gayrımenkul işlemlerinin tescili büyük tapu müdürlüklerinde hızlı bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Ancak, Avrupa ülkelerindeki hizmet düzeylerine ulaşmak için modernleştirilmesini sağlamak için, sistemin sürekli olarak geliştirilmesi gerekmektedir. Bazı kadastro ve tapu müdürlüklerindeki mevcut manuel sistemlerin bilgisayarlı hale getirilmesi ve kağıt belgelerin e-devlet uygulamalarını destekleyebilecek ulusal bir ağa bağlantısının, tutarlılığının ve doğruluğunun arttırılabilmesi için sayısallaştırılması gerekmektedir. Vergilendirme amaçlı gayrımenkul değerleme yöntemlerinin AB deki benzer sistemlerin seviyesine çıkarılması ve bu alandaki kurumsal sorumlulukların gayrımenkul değerleme kılavuzlarına ve şikayet prosedürlerine yönelik bir çerçeve sağlamak üzere açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Uluslararası standartlara uygun olarak daha geniş gayrımenkul değerleme fonksiyonlarının geliştirilmesi gerekmektedir. Projenin amacı, Hükümet in e-devlet gündemindeki ilerlemesini desteklemek için, tapu ve kadastro hizmetlerinin etkililiğini ve etkinliğini arttırmaktır. Bu amaca ulaşmak için, proje şu hedefleri desteklemektedir: (i) kadastro haritalarının, sayısal kadastro ve tapu bilgilerini destekleyecek şekilde yenilenmesi ve güncellenmesi; (ii) halkın ve özel kuruluşların tapu ve kadastro bilgilerine erişiminin arttırılması (iii) tapu ve kadastro müdürlüklerinde müşteri hizmetlerinin iyileştirilmesi; (iv) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü nde (TKGM) insan kaynakları kapasitelerinin geliştirilmesi; (v) gayrımenkul değerlemesinde en iyi uluslararası uygulamaların kullanılmaya başlaması için gerekli politikaların geliştirilmesi ve kapasitenin oluşturulması. Elde Edilen Kilit Sonuçlar: Geliştirilen teknoloji ve TKGM tarafından uygulamaya konulan kadastro yöntemlerinin istişareye dayalı yapısı sayesinde mahkemelerdeki kadastro ihtilafları yüzde 4 ten yaklaşık yüzde 2,5 e düşmüştür (yıllık işlemlerin yüzdesi olarak). Verilerin teslim süresi 1 haftadan 2 saate düşürülmüştür. Yirmi dört kurum sayısal kadastro verilerine erişebilmektedir. Yaklaşık 1 milyon parsel sayısal formatlara göre güncellenmiştir (ilave 1 milyon parsel de hükümet kaynakları kullanılarak güncellenmiştir). Eylül 2010 itibariyle 14.9 milyon ABD$ olan kullandırımlar Ağustos 2011 de 55,8 milyon ABD$ a ulaşmıştır. Uygulayıcı KuruluĢlar: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü (TKGM). Kilit Kalkınma Ortakları: Banka ekibi, Gıda ve Tarım Örgütü nden (FAO) uzmanlar ile yakın bir işbirliği içerisinde çalışmaktadır. 23

Önemli Tarihler: Onay : 23 Haziran 2005 Yürürlük: 18 Mayıs 2006 Kapanış: 31 Aralık 2014 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: Türkiye Hükümeti Diğer Donörler TÜRKĠYE BELEDĠYE HĠZMETLERĠ PROJESĠ Son Güncelleme: 17 Ağustos 2011 515 70 Toplam Proje Maliyeti 585 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$*: Toplam Kullandırılan Kullanılmayan 515 269,9 284,0 *15 Mart 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Şu anda Türkiye deki nüfusun % 70 i kentlerde yaşamaktadır. Bu yüksek kentleşme oranı, su, sanitasyon ve katı atık yönetimi de dahil olmak üzere temel belediye hizmetlerine talebi arttırmaktadır. Uluslararası standartlarla uyumlu kaliteli belediye hizmetleri sunabilmek için yerel düzeyde yüksek oranda yatırımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Projenin amacı, seçilen belediyelerde sürdürülebilir belediye hizmetlerini desteklemektir. Bu amaca ulaşabilmek için, proje: i) çevre ile su, atık su ve katı atık yönetim hizmetlerinin kalitesinin iyileştirilmesi doğrultusunda belediye altyapısının geliştirilmesine; ii) belediye şirketlerinin mali durumunun ve operasyonel verimliliğinin güçlendirilmesine; ve iii) İller Bankası nın (İB) kurumsal anlamda güçlendirilmesine destek sağlamaktadır. Proje sonucunda, su, atık su ve katı atık yatırımlarının çevre ve insan sağlığını iyileştirmesi ve böylelikle vatandaşlara daha güvenli ve güvenilir belediye çevre hizmetlerinin sunulmasını sağlaması beklenmektedir. İller Bankası nın finansal ve bankacılık kapasitesi çok daha güçlenerek, daha geniş bir belediye reform programına daha etkin bir şekilde yardımcı olacak ve kaynakların daha etkili bir şekilde tahsis edilmesini sağlayacaktır. Elde Edilen Sonuçlar: Hedeflenen şehirlerde su kayıpları önemli ölçüde azaltılmıştır. Asat ta (Antalya) su kayıpları 3 yıl içinde %52 den %42 ye düşürülmüştür. Belediye ve İller Bankası, daha fazla azalma ile bu oranın 2011 sonuna kadar yüzde 35 e düşürüleceğini beklemektedir. Ülkenin çeşitli bölgelerindeki 8 şehirde yaşayan 870.000 den fazla nüfus, ilk kez belediye su şebekesine bağlanmıştır. Kanalizasyon hizmetleri bazı şehirlerde ciddi bir şekilde artmıştır. Ilıca da, kanalizasyon şebekesine bağlı şehir nüfusunun yüzdesi 2006 yılında yüzde 40 iken, proje kapsamında yapılan yatırımlar sayesinde 2009 yılında yüzde 85 e çıkmıştır. Gelibolu da, yıllık 32.000 ton kapasiteye sahip katı atık düzenli depolama tesisi, nihai izin aşamasındadır. Belediye Hizmetleri Gelir Getirmeyen Su Yüzdesinde Azalmaya İlişkin Bazı Örnekler Belediye Hizmetleri Kanalizasyon Şebekesine Bağlı Nüfus Yüzdesinde Artışa ilişkin Bazı Örnekler Uygulayıcı KuruluĢ: İller Bankası. 24

TÜRKĠYE ÖZEL SEKTÖR YENĠLENEBĠLĠR ENERJĠ VE ENERJĠ VERĠMLĠLĠĞĠ PROJESĠ Son Güncelleme: 17 Ağustos 2011 Önemli Tarihler: Onay : 28 Mayıs 2009 Yürürlük: 12 Ağustos 2009 KapanıĢ: 21 Aralık 2014 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiģtir *: Diğer Donörler (Temiz Teknoloji Fonu) 500 100 Borçlular (TKB ve TSKB) 550 Toplam Proje Maliyeti 1150 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$*: Toplam Kullandırılan Kullanılmayan 500 436 64 *17 Ağustos 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Türkiye, linyit dışında yeterli yerli enerji kaynaklarına sahip değildir ve elektrik üretiminin çoğunluğunu ithal doğal gaz ile gerçekleştirmektedir. Türkiye nin ithal yakıtlara olan bağımlılığını ve sera gazı emisyonlarını azaltmak için, Hükümet özel sektörü ülkenin yüksek düzeydeki yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmaya teşvik etmektedir. Bunlar temel olarak hidro ve rüzgardan oluşmaktadır, ancak jeotermal, biyokütle ve güneş gibi daha küçük kaynaklar da mevcuttur. Hükümet e yardımcı olmak için, Dünya Bankası 2004 yılında, özel bir banka olan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) ve bir kamu bankası olan Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) tarafından uygulanan bir Yenilenebilir Enerji Kredisi sağlamıştır. Devam etmekte olan proje, bir önceki projenin devamı niteliğindedir ve daha geniş bir faaliyet yelpazesini kapsamaktadır. Enerji verimliliği ile ilgili alt projeleri finanse etmektedir ve yenilenebilir enerji teknolojilerini ve enerji verimliliğini destekleyen Temiz Teknoloji Fonu ndan imtiyazlı finansman da içermektedir. Bu iki banka, ilave finansman talebinde bulunmuştur ve ilave finansman hazırlıkları devam etmektedir. İlave finansman, çevresel koruma önlemleri kapsamının, bir nehir üzerinde inşa edilen çoklu hidroelektrik santral projelerinin kümülatif çevresel etkisinin değerlendirilmesini de içerecek şekilde genişletilmesini amaçlamaktadır. İnşa edilmekte olan hidroelektrik santral projelerinin sayısının yüksekliği göz önüne alındığında, bu projelerin kümülatif çevresel etkisi üzerinde odaklanmak önemli hale gelmiştir. Projenin amacı özel sektör mülkiyetindeki ve işletmesindeki yerli yenilenebilir kaynaklara dayalı enerji üretimini arttırmaya, enerji verimliliğini arttırmaya ve bu şekilde sera gazı emisyonlarını azaltmaya yardımcı olmaktır. Elde Edilen Sonuçlar: Projenin, yerli enerji kaynaklarının kullanımı yoluyla Türkiye nin enerji arz güvenliğini arttırması beklenmektedir. Aynı zamanda, yeni fosil yakıtlı santrallerin yapımı yerine yenilenebilir ve enerji verimli tesislerin inşası yoluyla sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olması beklenmektedir. Hidroelektrik santrallerin (yeni üretim tesislerinin çoğu hidroelektrik santraldir) kurulduğu yerler genellikle uzak, dağlık ve yoksul bölgeler olduğundan dolayı, projenin uzak ve yoksul bölgelerde nispeten daha fazla istihdam yaratması beklenmektedir. Bugüne kadar BRD ve CTF kaynaklarından toplam kapasitesi 578 MW ı bulan yaklaşık 29 yenilenebilir enerji projesi finanse edilmiştir ve inşa halindedir. Çoğunluğu hidroelektrik projesi olmakla birlikte, proje aynı zamanda 4 rüzgar projesini finanse etmektedir ve 1 jeotermal projesi inceleme aşamasındadır. Ayrıca, bugüne kadar 12 adet enerji verimliliği finanse edilmiştir bunlar kağıt, petrokimya, plastik ve demir-çelik gibi sektörlerdedir. Bugüne kadar finanse edilen projelerin yılda 1,9 milyon ton sera gazı emisyon azaltımı sağlaması beklenmektedir. Dokuz küçük HES (10 MW dan küçük), 4 rüzgar ve 12 enerji verimliliği projesi için CTF finansmanından yararlanılmıştır. Uygulayıcı KuruluĢlar: Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) ve Türki,ye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB). Diğer kilit kurumlar arasında; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Devlet Planlama TeĢkilatı ve Hazine MüsteĢarlığı yer almaktadır. Kilit Kalkınma Ortakları arasında, enerji verimliliği ile ilgili teknik yardım sağlayan UNDP ve KfW yer almaktadır. 25

Önemli Tarihler: Onay: 15 Mart 2005 Yürürlük: 8 Mayıs 2006 KapanıĢ: 31 Aralık 2011 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiģtir *: Türkiye Hükümeti TÜRKĠYE ORTA ÖĞRETĠM PROJESĠ Son Güncelleme: 27 Temmuz 2011 104 Toplam Proje Maliyeti 104 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Toplam Kullandırılan Kullanılmayan 104 47,55 56,45 *18 Temmuz 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Nüfusun eğitim niteliklerini yükseltmek Türkiye nin en önemli önceliklerinden birisidir. İlköğretimde evrensele yakın bir okullaşma oranına ulaşılmış olmasına rağmen, orta öğretimde net okullaşma oranı hala düşüktür (%69) ve orta öğretim öğrencilere daha fazla öğrenmeleri ve çalışmaları için gerekli becerilerle yeterince donatmamaktadır. 2009 yılında gerçekleştirilen son PISA testlerinden elde edilen PISA puanlarında kayda değer iyileşmeler görülmüştür; ancak 15 yaşındaki ortalama bir Türk genci, okuma, matematik ve fen bilimleri becerilerinde ortalama OECD akranlarına göre 1 okul yılı geridedir ve Doğu bölgelerinde yeterlilik düzeyleri çok daha düşüktür. Proje 2005 yılında onaylanmıştır ve odağın güçlendirilmesi ve uygulamaya hız verilmesi amacıyla daha sonra üç kez yeniden yapılandırılmıştır. Projenin amacı, orta öğretim kurumlarında ve okullaşma oranlarının düşük olduğu ilçelerdeki okullarda eğitim gören öğrencilerin öğrenme koşullarını iyileştirmektir. Proje, yeni genel ve mesleki ortaöğretim müfredat programlarının gözden geçirilmesine ve uygulanmasına yardımcı olarak, ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilere bilgi ve iletişim teknolojileri ile ilgili donanım ve yeterlilikler sağlayarak, orta öğretimde görev alan öğretmenlere eğitim sağlayarak ve ortaöğretimdeki öğrencilere daha iyi kariyer yönlendirme ve danışmanlık hizmetleri sağlayarak Türkiye nin orta eğitim sisteminin reformunu desteklemektedir. Nisan 2010 da onaylanan yeni bir proje bileşeni (Okul Geliştirme Programı OGP), okullaşma oranlarının düşük olduğu ilçelerdeki orta öğretim kurumlarında eğitim gören öğrencilere hibeler sağlamakta ve bu şekilde okulların eğitimsel ihtiyaçlarının giderilmesi için ilave kaynaklar sağlamakta ve öğrencilerin öğrenme koşullarının iyileştirilmesine yardımcı olmaktadır. Projede gerçekleştirilen bir yeniden yapılandırma yoluyla Haziran 2011 de OGP daha da genişletilmiştir ve şu anda Türkiye nin 56 ilçesindeki 3.500 okula program kapsamında hibe sağlanmaktadır. Elde Edilen Sonuçlar: Bu proje kapsamında kaydedilen ilerleme öngörülenden yavaş olmuştur, ancak son birkaç ayda faaliyetlerin uygulanması hız kazanmıştır. 66 ın üzerinde genel orta öğretim programına yönelik yeni müfredat ve mesleki orta öğretim programlarına yönelik 700 ün üzerinde modül geliştirilmiştir ve uygulamaya konulmuştur. Bu müfredatlar, öğrencilerin yetenekleri ve uluslararası öğrenme standartları ile yakın bir şekilde uyumludur. Öğrencilerin ilgi ve becerilerini mevcut eğitim ve kariyer fırsatları ile bir araya getiren yeni bir web tabanlı mesleki rehberlik sistemi faaliyete geçmiştir. OGP nin birinci aşaması kapsamındaki 46 ilçede bulunan 2.710 okulun tamamı için Okul Planları onaylanmıştır ve faaliyetler iyi bir şekilde ilerlemektedir. Haziran 2011 de on ilave ilçedeki 800 okul daha OGP kapsamına dahil edilmiştir ve hazırlık çalışmaları devam etmektedir. Gelişmiş müfredat, daha iyi eğitim araçları ve daha fazla motive olmuş ve kalifiye öğretmenlerden yararlanacak olan hem mesleki / teknik okullar hem de genel ortaokullardaki orta öğretim öğrencilerinin projenin doğrudan faydalanıcıları olmaları beklenmektedir. Ayrıca öğretmenler de yeni müfredat ile ilgili daha iyi eğitimden faydalanacaklardır. Okul Geliştirme Programının faydalanıcıları; okullaşma oranlarının düşük olduğu ilçelerde hibelerden yararlanan okulların öğrencileri, velileri, öğretmenleri ve yöneticileridir. Uygulayıcı KuruluĢ: Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 26

TÜRKĠYE DEMĠRYOLLARI YENĠDEN YAPILANDIRMA PROJESĠ Son Güncelleme: 28 Temmuz 2011 Önemli Tarihler: Onay : 9 Haziran 2005 Yürürlük: 19 Haziran 2006 Kapanış: 30 Haziran 2012 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir: Türkiye Hükümeti Diğer Donörler 184,7 36,3 Toplam Proje Maliyeti 221 Dünya Bankası kullandırımları, milyon Euro*: Toplam Kullandırılan Kullanılmayan 184,7 106,1 101,9 *14 Temmuz 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Türkiye nin, Avrupa ve Asya arasında bir köprü olarak jeopolitik konumu, ulaşım sektörünün bölgenin ekonomik kalkınması açısından son derece önemli bir yere sahip olmasına yol açmaktadır. Türkiye, hem bir geçiş ülkesi hem de yük taşımacılığında bir çıkış ve varış noktası olarak rolü ulaştırma üzerindeki odağı oldukça önemli kılmaktadır. Ulaştırma sektörünün yeniden yapılandırılması iki sebepten dolayı oldukça zorludur: (i) (i) en ideal ulaşım yöntemlerinin dağılımı ve demiryollarının geleceği ile ilgili stratejik kararların alınması gerekmektedir ve (ii) Türkiye nin yakın gelecekte AB ye girmesinin kolaylaştırılması amacıyla, TCDD nin yeniden yapılandırılmasının kapsam ve hızı, AB müktesebatına uygun olarak dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Proje, bir Uyarlanabilir Program Odaklı Kredi (APL) Programının ilk aşamasını oluşturmaktadır ve amacı demiryolu faaliyetlerinin mali sürdürülebilirliğinin, verimliliğinin ve etkililiğinin iyileştirilmesidir. Projenin spesifik amaçları şunlardır: (i) Kapasite artırımı ve hizmet kalitesinin yükseltilmesi yoluyla Mersin-Toprakkale ve Yenice-Boğazköprü hatlarında demiryolu faaliyetlerinin etkililiğini arttırmak; ve (ii) zarar ederek işleyen kamu hizmetleri ve altyapı erişim fiyatlandırması için finansal açıdan sürdürülebilir sözleşme düzenlemelerinde deneyimin geliştirilmesi yoluyla TCDD yeniden yapılandırmasına zemin hazırlamaktır. Elde Edilen Sonuçlar: İlerleme sınırlı düzeyde olmuştur, ancak demiryolu hatlarının modernizasyonuna ilişkin faaliyetler 2009 yılının sonlarında başlamıştır. Demiryolu hatları üzerindeki altyapı yatırımları tamamlandığında, liman trafiğinin karayolundan ziyade daha fazlasının demiryolu ile sağlanabilmesi amacıyla, Mersin limanına gidiş/dönüş yönündeki demiryolu hatlarındaki tıkanıklığın giderilmesinde önemli faydalar sağlaması beklenmektedir. Projenin, yük trafiğini çekerek ve şebeke yoğunluğunu iyileştirerek demiryollarına finansal açıdan katkıda bulunması beklenmektedir. Proje aynı zamanda TCDD nin ticari ve piyasaya yönelik bir demiryoluna dönüşmesini desteklemektedir. Zaman içerisinde, bu durum, hem yolcu hem de yük hizmetlerinin iyileşmesini sağlayacaktır. Ayrıca, demiryollarının sübvansiyon ihtiyacını da azaltarak kamu fonlarının başka amaçlarla kullanılmak üzere serbest kalmasını sağlayacaktır. Uygulayıcı KuruluĢ: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ĠĢletmesi (TCDD). Kilit Kalkınma Ortakları arasında, demiryolları reformu için TCDD ye finansman sağlayan Avrupa Birliği de yer almaktadır. 27