Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Bölümü, COG 245 Coğrafyada Temel Kavramlar Ölçek Ders Notları (Hafta 13) Dr. Erdem BEKAROĞLU
Ölçek Coğrafyadaki temel kavramlardan bir diğeri ölçektir (scale). Daha geniş boyutta ele alındığında ölçek yalnızca coğrafyada değil, hemen tüm bilimlerde üzerinde düşünülen veya işlemsel hale getirilen bir kavramdır. Bu nedenle, ölçeğin tanımı ve yapısına dair farklı anlamlandırmalar söz konusudur. Coğrafi bilgi açısından yaklaşıldığında, coğrafi pratikte ölçeğin oldukça uzun bir süre sadece kartografik ölçek anlamında kullanıldığı görülmektedir. Bu kullanımda ölçek, bir harita ile temsil ettiği mekan arasındaki (çoğu zaman) iki boyutlu bir ilişkiyi ifade etmektedir. Örneğin, 1/100.000 ölçekli bir harita, gerçek dünyadaki 100.000 birimin harita üzerinde 1 birimle temsil edildiğini gösterir. Bu terminolojide, küçük ölçekli harita daha büyük bir alanı daha az detayla; büyük ölçekli harita ise daha küçük bir alanı daha fazla detayla temsil eder. Bu haliyle küçük ve büyük ölçek ifadeleri, ölçek kavramının diğer anlamlarına göre farklı bir ilişkiye işaret eder. Ancak, ölçek kavramının farklı anlamlarını, farklı kullanımlarını, problematize edilen özelliklerini kavrayabilmek için kartografik ölçeğin ötesine geçmek gerekmektedir. Ölçek nedir ve nasıl değişir, gibi bir soruyla kavrama yönelindiğinde, ölçek kavramının yapısının birbiriyle ilişkili üç özelliği barındırdığı görülmektedir: Büyüklük, düzey ve ilişki. Ölçek kavramına ilişkin ilk özellik büyüklüktür. Bu özellik, temel olarak, dış dünyadaki birbirinden farklı niteliklerde olan şeylerin ortak bir birim kullanılarak ölçümüne işaret eder. Örnek olarak bir dizi cismi; yüzük, yeni doğmuş bir bebek, yetişkin bir insan, kamyon yükü, tren dolusu kömür ve atmosfere geçen sene salınan karbonu ele alalım. Kütle ile ağırlık arasındaki ayrım bir kenara bırakıldığında, bu örnekteki her bir cismin sadece bir ölçüm birimi kullanılarak (örneğin gram) ifade edilmesi söz konusudur. Teorik olarak, tek bir ölçek kullanılarak bu 6 madde değerlendirilebilir; çünkü ağırlık sadece miktar olarak değişir ve bir ağırlık ölçeği (gram) kullanılarak bu cisimlerin ağırlıklarındaki değişim ölçülebilir. Bu bağlamda, ölçek, yapay olarak geliştirilmiş ama somut ve kesin olan bir araç olup birbirinden niteliksel olarak farklı olan cisimlerin standart bir şekilde ölçülmesini mümkün kılmaktadır. Ancak, kuşkusuz, gerçekte bu altı madde tek bir ölçekle ele alınamaz. Bu altı maddenin ağırlığı ancak farklı metot ve aparatlar kullanılarak ölçülebilir. Bir yüzük gram la, bir kamyon yüküyse ton la ölçülür. Neden tek bir ölçek kullanılarak bu ölçümlerin yapılamadığının en temel cevabı, teknik olarak birbirinden bu kadar farklı maddeleri tek bir aletle ölçmemizin mümkün olmamasıdır. Bu nedenle, birbirinden farklı büyüklüklerde olan maddeler farklı ölçüm aletleri kullanılarak ölçüldüğü gibi, aynı zamanda söz konusu maddeler farklı ölçek birimleri de kullanılarak ölçülmek durumundadır. Yüzük için gram, yetişkin insan için kilogram, atmosferik karbon için gigaton. Yine de, farklı aparatlar ve farklı ölçüm birimleri
kullanılarak ölçülen bu farklı maddeler tek bir standart ölçek kullanılarak bilimsel olarak da ifade edilebilir. Örneğin, standart bir ölçek (1 kilogram) kullanıldığında bir yüzük 4 10-3 kg, yeni doğan bir bebek 3 kg, yetişkin bir erkek 80 kg, bir kamyon yükü 4 10 4 kg, bir tren yükü 4 10 5 kg, atmosfere geçen sene salınan karbon ise 30 10 9 kg olarak ifade edilebilir. Bu durum, ölçek kavramına ilişkin ikinci özelliği öne çıkarmaktadır: Düzey. Ağırlık bakımından gramla ölçülen maddeler ile gigatonla ölçülen maddeler farklı düzeyler oluşturmaktadır. Bir ölçek, örneğin günlük yaşamda kullanılan bir tartı, bu ölçekte (0-120 kg) ölçülebilen bir madde kümesine işaret etmektedir. Bu durum, ölçek kullanımında farklı düzeylerin birbirinden ayırt edilmesini gerektiğini göstermektedir. Her bir düzey, ölçekteki farklılaşmayı gözetir. Kuyumculardaki hassas terazi kullanılarak ölçülebilen maddeler, günlük yaşamda kullanılagelen tartıyla ölçülebilen maddeler, kantar kullanılarak ölçülebilen maddeler vb. Düzeyle ilgili olarak ortaya çıkan bir diğer durum şudur: Bir tren dolusu kömür için gram hassasiyetinde yapılacak bir ölçüme ihtiyaç yoktur. Halbuki, bu düzeydeki bir hassasiyet mücevherler için son derece gereklidir. Benzer şekilde, yetişkin bir insanın ağırlığındaki bir kiloluk değişim önemsenmezken, yeni doğan bir bebeğin ağırlığının 1.5 kg mı, yoksa 2.4 gram mı (fark yalnızca 0.9 kg!) olduğu hayati bir önem arz edebilir. Dolayısıyla, ölçek bağlamında uygun düzeylerin ayırt edilmesi ve ölçümlerin bu düzeyde yapılması oldukça önemlidir. Ölçek kavramının üçüncü özelliği ilişkidir. Yeni doğan bir bebek ile bir yetişkinin ölçülen ağırlıkları arasında gözetilen hassasiyet ya da ağırlık ile değer arasındaki bağıntı ölçek kavramının ilişkiselliğine örnek olarak verilebilir. Bu bakımdan, bir altın yüzük hassas bir terazide ölçülürken, yine bir maden olan bakır bu şekilde ölçülmez. Bir çöp taşıyan bir kamyonunun yükü büyük tartılarla ölçülürken, aynı kamyonun radyoaktif bir yük taşıması durumunda yük ölçeği değişir. Ya da çöplük alanlarının oldukça az olduğu durumlarda, çöp taşıyan kamyonun yükünün daha hassas bir şekilde ölçülmesi gerekebilir; yük ton ölçeğinde değil, kilo ölçeğinde hesaplanabilir. Özetle, ölçek, büyüklük olarak niceliksel bir boyuta, düzey olarak niteliksel bir boyuta, ilişki olarak ise niceliksel değişimlerin niteliksel dönüşüm yaratmasına işaret etmektedir. Ölçek kavramı coğrafyacılar tarafından yukarıda değinilen bağlamlarda kullanılmaktadır. Yani, (1) ölçek bir büyüklük olarak fenomenlerin ölçümünü; (2) ölçek bir düzey olarak fenomenlerin ölçüm bakımından farklı sınıflar içerisinde organize edilmesini; (3) ölçüm bir ilişki olarak düzeyler arasındaki etkileşimin incelenmesi içermektedir. Coğrafyada ölçeğin epistemolojik bir kategori mi, yoksa ontolojik bir kategori mi olduğuna ilişkin bir tartışma vardır. Bir yanda, ölçeğin epistemolojik ve metodolojik bir bağlama oturduğunu düşünenler mevcuttur. Buradaki temel konu, dış dünyaya ilişkin ölçeklendirmenin
gözlemcinin yaptığı gözlemden bağımsız olmadığına ilişkindir. Yani, yapılan gözlemler neticesinde bir ölçek geliştirilir ve bu ölçek fenomenlerin çeşitli açılardan ölçeklendirilmesini sağlar. Bu bakımdan, bu ölçek-ölçeklendirme fenomenlerin kendisine ait değildir. Bu ölçeklendirme sürecinde beşeri coğrafyacılar genelde hiyerarşik sistemleri kullanır. İnsan bedeninde başlayan ölçek sistemi, hane halkına, semte, şehre, metropolitan alana, ülkeye, kıtaya ve nihayet dünyaya doğru genişler. Araştırma, bu hiyerarşik ölçeklerden biri ya da birkaç bağlamında yapılır. Diğer tarafta ölçeğin ve ölçeklendirmenin sadece metodolojik bir bağlamı olmadığını düşünenler de vardır. Burada hane halkı, şehir ve ülke gibi coğrafi ölçeklerin yalnızca ölçüm ölçekleri olmadığı, bunların aynı zamanda maddi ve sosyal bir gerçekliği olduğu düşünülür. Bu maddi ve sosyal gerçekliğin kendisi ise politik bir bağlam barındırır. Bu nedenle de, bu düşünceye göre, ölçeğin metodolojik bir açıdan ele alınması, ölçeğin sosyal yaşamdaki politika, eylem ve mekansal süreçler üzerindeki etkisinin maskelenmesine yol açar. Bu tartışma bağlamında, ölçek de türlere ayrılmaktadır. Bir yanda, epistemolojik-metodolojik bir bağlama oturan gözlem ölçeği, diğer yanda ise ontolojik bir bağlama oturan işlemsel ölçek. Gözlem ölçeği, belirli bir fenomenin belirli bir mekansal-zamansal ölçekte incelenmesini ifade eder. Gözlem ölçeğinin iki önemli parametresi vardır. Bunlardan birincisi çözünürlük, ikincisi ise kapsamdır. Çözünürlük, belirli bir yöntem kullanılarak yapılan ölçümün en küçük birimidir. Kapsam ise, ölçümün gerçekleştirildiği bağlamın (büyüklük, magnitüd, süre vb.) bütünüdür. Gözlem ölçeğine ilişkin çözünürlük ve kapsam, gözlemi yapanın çözümleyebileceği paterni (örüntüyü) belirler ve ayrıca gözlemleri belirli bir şekilde etkiler. Yüksek çözünürlüklü çalışmalar tipik olarak küçük kapsamlıdır. Bunun tersine, düşük çözünürlüklü çalışmalar büyük kapsamlıdır. Bu bağlamda, bir tartının tartabileceği en düşük ve en yüksek ağırlık arasındaki bant (örneğin, 1 gramdan 10 kiloya kadar) gözlem ölçeğinin kapsamını oluşturmaktadır. Bu tartının ölçebileceği en küçük ağırlık birimi ise (bu örnekte 1 gram) gözlem ölçeğinin çözünürlüğünü oluşturmaktadır. Bu iki parametre genellikle birlikte değişmektedir: Altın gibi değerli madenlerin tartıldığı hassas terazide gram altı ağırlıklar ölçülebilirken, genellikle 10 kilogramdan daha ağır maddeler ölçülemez (=çözünürlük yüksek, kapsam dar). Buna karşın, kamyon yüklerini ölçebilen ve kiloya duyarlı bir kantarda çok daha geniş bir bantta maddeler ölçülebilirken, söz konusu tartı 1 kilodan daha az ağırlık değişimlerine duyarlı değildir (=çözünürlük düşük, kapsam geniş). Coğrafi çalışmalarda gözlem ölçeğinin belirlenmesi ve uygulanması büyük önem taşımaktadır. Örneğin, bir buzul döngüsü sırasında değişen deniz seviyesine bağlı olarak kıyı bölgelerinin haritalanması için 1/25.000 ölçekli bir topografya haritası kullanılabilir. Çünkü, Orta-Pleistosen den bu yana buzul döngüleri sırasında deniz seviyesi ortalama olarak 120-130
metrelik bir büyüklükte değişime uğramaktadır (kapsam) ve söz konusu topoğrafya haritasının eş yükselti eğrileri her 10 metrede bir geçmektedir (çözünürlük). Bu bağlamda, kıyı platformuna ait bir denizaltı topografya haritası ile topografya haritası birlikte kullanılarak bu değişimin ölçüsü kıyı bölgelerinde belirlenebilir. Ancak, güncel iklim değişimleri çerçevesinde, buzulların erimesine bağlı olarak değişen deniz seviyesine bağlı olarak kıyı bölgelerinin haritalanması bağlamında 1/25.000 ölçekli bir harita kullanılamaz. Çünkü, bu değişimlerin kapsamı dar (cm/mm ölçeğinde değişimler), kullanılan haritanın çözünürlüğü ise yetersizdir. Bu durumda, yani kapsamı dar olan bu gibi ölçüm gerektiğinde, çok daha yüksek çözünürlüklü bir araç kullanmak gerekecektir. Ölçek kavramının farklı özellikleri. Ölçek Terminoloji Metafiziksel İfade İçerik İlgi durum Büyüklük Gözlem ölçeği Epistemolojik Niceliksel Çözünürlük ve Ağırlık, mesafe, Düzey Gözlem ölçeği ya da işlemsel ölçek Epistemolojik ya da ontolojik İlişki İşlemsel ölçek Ontolojik Niceliksel ve niteliksel kapsam süre vb. Niteliksel Hiyerarşi Bir birim içerisinde farklı düzlemler Süreç Eşik Tartışmanın diğer tarafında yer alanlar, yani ölçeği ontolojik bir bağlama oturtanlar işlemsel ölçeği kullanır. İşlemsel ölçekte, ölçek, gözlenen bir sürecin davranışı ya da karakteristik özelliği olarak ele alınır. Yönetim, ekonomik üretim, sosyal üretim gibi süreçler açısından mekansal ölçeklerin kullanımının çok önemli etkileri vardır. Bu süreçler belirli sınırlar içerisinde işler ve etkiler. Örneğin, ülkenin enerji politikası gereği yüksek enerjili küçük akarsu havzaları üzerine kurulan hidroelektrik santralleri kırsal üretimi, çevreyi, kırsal yaşam biçimini ve ideolojisini vb. etkiler. Burada, bu sürecin, sınırları belirli bir alanda (bir ülkede), belirli bir şekilde (etki) işlemesi söz konusudur ve bu nedenle ölçek sürecin işleyişiyle belirginleşir. Gözlem ölçeği ile işlemsel ölçek birbirinden ayrı fakat ilişkilidir. Gözlem ölçeğinde yapılan çalışmalarda, farklı süreçlerin farklı mekansal-zamansal ölçeklerde işlediği görülebilir. Bu nedenle, bu türlü çalışmalarda verili bir süreç için a priori bir gözlem ölçeğinin tek ölçek olarak öne sürülmesi metodolojik hatalara yol açabilir. Bu durumda, ilgili süreç için öne sürülen ölçek empirik olarak geliştirilmiştir; bu nedenle, sürecin incelendiği ölçeğin gözlemcinin yarattığı (yani yapay-ontolojik değil) bir ölçek olduğu göz önüne alınmalıdır. Yararlanılan Kaynak: Sayre, N. F., Di Vittorio, A. V. 2009. Scale. İçinde R. Kitchen, N. Thrift (Eds.), International Encyclopedia of Human Geography, Vol. 10, 19-28. Elsevier: Amsterdam.