KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI ÖĞRETMENLİK ALAN BİLGİSİ TESTİ BİYOLOJİ ÖĞRETMENLİĞİ 12 13 Nisan 2014 TG 4 ÖABT BİYOLOJİ Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının İhtiyaç Yayıncılık ın yazılı izni olmadan kopya edilmesi, fotoğrafının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması, yayımlanması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar, gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki mali külfeti peşinen kabullenmiş sayılır.
AÇIKLAMA DİKKAT! ÇÖZÜMLERLE İLGİLİ AŞAĞIDA VERİLEN UYARILARI MUTLAKA OKUYUNUZ. 1. Sınavınız bittiğinde her sorunun çözümünü tek tek okuyunuz. 2. Kendi cevaplarınız ile doğru cevapları karşılaştırınız. 3. Yanlış cevapladığınız soruların çözümlerini dikkatle okuyunuz.
2014 ÖABT / BİY BİYOLOJİ ÖĞRETMENLİĞİ TG 4 1. Nötrleşme Asit (+) + Baz ( ) Tuz (Nötr) İyonlaşma Tuzlar, yukarıdaki denklemde de görüldüğü gibi asit ve bazların iyonlaşma tepkimeleri sonucu oluşurlar. Tuzlar suda iyonlaşan ve elektriği ileten moleküllerdir. 3. Fosfolipidler hücre zarının yapısına katılan yağlar olup bir gliserol molekülü, iki yağ asidi ile fosfat ve kolin gruplarından oluşur. Fosfolipidlerin baş kısımları hidrofiliktir (suyu seven), hücre zarının dış kısmına, kuyruk kısımları ise hidrofobik (suyu sevmeyen) olup hücre zarının iç kısmına bakar. Ribozomlarda fosfolipid değil protein sentezi gerçekleştirilir. 6. Kitin hayvansal bir polisakkarit olup n sayıda glikozdan oluşur. Hücrede kitin sentezlenirken hücredeki serbest glikoz ve azot miktarı azalırken oluşan glikozit bağı ve açığa çıkan su miktarı artar. Kitin sentezlenirken su harcanmaz. 7. Sitrik asit sadece O 2 li solunumun krebs tepkimelerinde oluşurken etil alkol fermentasyonunda oluşmaz. 2. Deri hücresi 1 2 Deri hücresinin geçirdiği bölünme mitozdur. Bu nedenle 1 ve 2 numaralı hücrelerin kromozom sayısı, kromozom çeşidi ve DNA kütlesi aynıdır. mayoz I 2n 3 n (primer kutup hücresi) mayoz II yumurta ana hücresi 4 primer oosit (n) n ootid gelişme 4. A, D, E, K vitaminleri yağda çözündüklerinden hem hücre zarında yer alan fosfolipid tabakasından hem de hücre zarındaki porlardan geçer. Maltoz büyük bir molekül olduğundan hücre zarındaki porlardan geçemezken glikoz ise küçük bir molekül olduğundan hücre içine endositozla değil, difüzyon ya da aktif taşımayla alınır. Aktif taşımada küçük moleküller, az yoğun ortamdan çok yoğun ortama ATP harcanarak geçerler, aktif taşımayla polimer moleküller taşınamaz. Eter, benzen, kloroform, alkol gibi maddeler ise yağı çözdüklerinden hücre zarındaki fosfolipid tabakasından geçerler. FAD koenzimi sadece O 2 li solunumda görev alan bir E.T.S. elemanı olup sadece O 2 li solunumda indirgenir. PGAL (fosfo giseraldehit) ise glikoliz tepkimelerinde meydana gelen bir ara üründür. Glikoliz; etil alkol fermentasyonu, laktik asit fermentasyonu ve oksijenli solunumda ortak olarak gerçekleşen tepkime olduğundan PGAL oluşumu da ortaktır. (sekonder kutup hücreleri n) 5 n ovum (olgun yumurta) Yukarıdaki şekilde ise yumurta ana hücresinin mayoz geçirmesi sonucu yumurta oluşumu gösterilmiştir. 3 numaralı hücre primer kutup hücresi olup yumurta oluşumuna katılmaz, sekonder kutup hücreleri, döllenme özelliği olmayan hücreler olduğundan bir süre sonra erirler. 4 numaralı hücre ise kutup hücresi olmayıp primer oosittir. 3 ve 4 numaralı hücreler mayoz I sonunda oluşan n kromozomlu hücrelerdir. 2 numaralı hücre 2n kromozomlu, 5 numaralı hücre ise n kromozomludur, DNA kütleleri farklıdır. 5. Derinin epidermisi Ektoderm Kaslar ve kan doku Mezoderm Fonkreas Endoderm kökenlidir. 8. C 4 bitkileri, C 3 bitkilerinin aksine fotosentezi mezofil dokuda değil demet kını hücrelerinde gerçekleştirirler. C 4 bitkileri, C 3 bitkilerine oranla ışık, su ve azotu daha verimli kullanırlar. C 4 bitkilerinde karalık evrede CO 2 yi yakalayan molekül ribüloz 1,5 bifosfat değil PEP (Fosfoenol pirüvat) tir. 3
9. x a y x A y x a y Soyağacındaki koyu renkli bireylerde ortaya çıkan özellik y kromozomunda bulunan baskın bir genle aktarılıyor olamaz; öyle olsaydı babadan oğula aynen geçmesi gerekirdi. Soyağacına bakıldığında böyle olmadığı görülüyor. 11. Yaprakların yere dik konumda olması, yaprakların güneşle temas ettiği yüzey alanını azaltarak buharlaşmayı yavaşlatır. Yaprak yüzeyinin küçülmesi ve stomaların epidermise gömülü olması bitkinin terlemeyle su kaybını azaltmasını sağlar. Yan kök sistemlerinin geliştirilmesiyle bitkinin topraktan daha fazla su alması gerçekleştirilir. Bitkinin örtü tüyleri güneş ışınlarından bitkinin daha az etkilenmesini ve su kaybının azalmasını sağlar. 14. Delesyon, kromozomdan bir parçanın kopup gitmesiyle oluşan bir kromozom yapı mutasyonudur. Aa Aa Aa aa Aa Aa Aa aa aa AA ya da Aa Koyu renkli bireylerde görülen bu özellik otozomlarda bulunan çekinik bir genle kalıtılıyor olabilir. Yukarıdaki soy ağacında bu özelliğin bireylerdeki dağılımı görülmektedir. xy xy aa A xy A xy a xy aa Söz konusu bu özellik x kromozomu üzerinde bulunan baskın bir genle aktarılıyor olamaz çünkü yukarıdaki soyağacındaki oka bakıldığında çekinlik fenotipli anne babadan baskın fenotipli yavruların oluşamayacağı görülmektedir. 12. I numaralı olay DNA repliküsyonu olduğundan bu olay sırasında DNA nın iki ipliği arasında hidrojen bağları kurulur. II numaralı olay transkripsiyon olup prokaryotlarda (bakteri) sitoplazmada, ökaryotlarda ise çekirdekte gerçekleşir. III. olay translasyon olup bu olaydaki hatalar sadece protein sentezini etkiler ancak kalıtsal değildir. 15. Angiosperm (kapalı tohumlu) bir çiçeğin dişi oganında yumurta oluşurken meydana gelen ve şekilde 1 ile gösterilen hücrele eriyerek kaybolur. 2 numaralı hücre ise makrospor olup gelişerek megaspora (3) dönüşür. x mayoz, y ise endomitoz bölünmedir. Embriyo kesesinde bulunan 4 numaralı yapı yumurta, 6 ise polar çekirdeklerdir. Sperm çekirdeklerinden birinin yumurtayı (5) döllemesiyle zigot, diğerinin polar çekirdekleri döllemesiyle ise triploid çekirdek oluşur. 10. Etilen, metionin amino asitinden köken alan ve meyvelerin olgunlaşmasında görev alan bitkisel bir hormondur. Etilen gaz formunda olduğundan etrafa yayılır ve sadece üretildiği bitkide değil çevredeki diğer bitkilerde de etkilidir. 13. Sürüngenler iç döllenme yaparak çoğalan ayrı eşeyli karasal hayvanlardır. Yumurtalarında koryon, allontoyis, vitellus kesesi, amniyon zarı ve CaCO 3 ten yapılmış kabuk bulunur. Derileri ektodermden köken almış keratin pullarla kaplıdır. Sürüngenlerin embriyoları mezonefroz, erginleri ise metanefroz böbrek içerirler. 16. 4 alel genin aynı karaktere etki etmesi bir çok alellilik durumudur. Çok alellilikte genotip çeşidi: n^n+ 1h = n^n2 + 1h n: alel = 4.5 gen sayısı = 2= 10 4.5 2 = = 10 2 Bir karaktere etki eden alel gen sayısı ne olursa olsun diploid her canlıda bu alel genlerden sadece iki tanesi bulunur. Bu canlıda bu karakter bakımından en çok kaç çeşit fenotip oluşabileceğinin bulunabilmesi için alel genlerinin baskınlık durumlarının bilinmesi gerekir. 4
17. Mantarlar heterotrof canlılar olduğundan fotoototrof ve kemoototrof beslenemezler. Mantarlar, saprofit ya da parazit beslenirler. 20. IgM, en büyük immünüglobülin (makroglobülin) olup plasentadan geçemez. IgD, plazma hücrelerinin hafıza hücrelerine dönüşümünü sağlar. İmmünoglobülinler glikoprotein yapılıdır. 23. 5000 bireylik popülasyonda Rr genotipli bireyler 2500 kişi, rr genotipli bireyler 1259 kişi, RR genotipli bireyler 1259 kişi, RR genotipli bireler 1250 kişidir. 18. Deney düzeneğinde bir süre sonra meydana gelecek değişimler şöyledir: Mika Oksin I Büyüme var. Yönelme var. II Büyüme var. Yönelme yok. III Büyüme var. Yönelme var. Oksin 21. Alyuvarlar ve albümin gibi proteinler glomerulustan Bowman kapsülüne geçemezler ve idrarla atılamazlar. Bu nedenle böbrek atar damarındaki ve böbrek toplardamarındaki alyuvar ve albümin miktarı eşittir. Üre ve kreatinin ise böbreklerden süzülerek idrarla atılır, bu nedenle bu maddelerin böbrek atardamarındaki yoğunlukları, böbrek toplardamarındaki yoğunluklarından fazladır. 24. Hayvansal hücrelerde hücre bölünmesinin profaz evresinde sentrozomlar tarafından iğ iplikleri ve aster iplikleri oluşturulmaya başlar. 22. 1 Azot bağlayan bakteriler Atmosferik azot (N 2 ) 6 Denitrifikasyon Bitkisel proteinler Hayvansal protein 19. Tiroksin, metabolizma hızını düzenleyen bir hormondur. Tiroksinin artması; Metabolizma hızını artırır. Hücrelerin oksijen tüketim miktarını artırır. Vücut sıcaklığını yükseltir. Kilo kaybının artmasına neden olur. Tiroksin miktarının azalması tam tersi etkilere yol açar. NO 3 NO 3 2 Organik 2 NH 3 4 Saprofit atık Nitritleşme Nitratlaşma canlı 5 Nitrifikasyon Şekilde görüldüğü gibi 1 numaralı tepkime denitrifikasyon olmayıp atmosferdeki azotun toprağa bağlanmasıdır. Rhizobium cinsi bazı bakteriler tarafından gerçekleştirilir. 2 ile gösterilen canlılar saprofittir. 3 ve 4 numaralı canlılar ise kemoototrof bakteriler olup prokaryot hücre yapısına sahiptir. 6 numaralı canlılar denitrifikasyon bakterileri olup toprağın nitrat miktarını azaltıcı etkiye sahiptirler. 25. Kulakta bulunan sakkulus (kesecik), utrikulus (tulumcuk) ve yarım daire kanalları vücut dengesinin ayarlanmasında görev alır. Timpanik kanal, korti organı ve kohlea ise işitmede görev alır. Statolitler, dengenin sağlanmasında görev alan ve CaCO 3 ten yapılmış küçük taşlar olup tulumcuk ve kesecik içinde yer alır; korti organında bulunmaz. Sakkulus kohleada yer alan bir yapı değildir. 5
26. Ergin bir insandaki nöronlar (sinir hücresi) çok özelleşmiş hücreler olup mitoz ve mayoz bölünme geçirmezler. Alyuvarlar ve diğer kan hücreleri de mitoz bölünme geçirmeyip kırmızı kemik iliğindeki hücreler tarafından üretilirler. Spermatidler, mayoz bölünme sonucu oluşmuş hücreler olup herhangi bir bölünme geçiremez yalnızca gelişimlerini tamamlayarak sperme dönüşebilirler. Osteositler ise kemik doku hücreleri olup mitoz bölünme geçirerek çoğalırlar. 29. Golgide organik molekül sentezi, (polisakkarit, glikoprotein vb.) kloroplastta da organik molekül sentezi (glikoz, yağ asidi, gliserol, amino asit vb.) gerçekleşmektedir. Ribozom zarsız bir organel olup RNA ve protein içermektedir ancak ribozomda DNA olmadığından kendini eşleyemez. 32. Endokrin bezlerin salgıları hormon olup vücutta pek çok metabolik olayı düzenler. Hormonlar, endokrin bezler tarafından kana verilir ve hedef organa kanla taşınır. Bazı hormonlar protein yapılı olduklarından DNA daki şifreye göre ribozomlarda sentezlenirler. Ayrıca bu hormonlar hücre zarından geçemezler. Bazı hormonlar ise amino asit ya da steroid yapılıdır. 27. Karaciğer, protrombin ve fibrinojen üreterek kanın pıhtılaşmasında rol oynar. Amonyağın üreye, H 2 O 2 nin su ve oksijene parçalanmasını sağlar. A, D, E, K vitaminleri ile Fe, Cu ve Ca elementlerini depolar. Karaciğer ayrıca yağların mekanik sindiriminde görevli olan safra sıvısını üretir. 30. Okunduğunu anlama; uç beynin, irisin kasılıp gevşemesini sağlayarak göz bebeğinin büyüklüğünü ayarlama; orta beynin, kanın su miktarını düzenleme ise hipotalamusun kontrol ettiği fonksiyonlardır. 33. K, L, M, N türleri aynı aynı besin zincirinde aşağıda belirtilen trofik düzeyleri işgal etmektedir: ikincil etçil birincil etçil otcul L M K dokularında en çok zehirli madde biriken tür üretici N dokularında en az zehirli madde biriken tür Besin piramitinde tabandan tavana doğru gidildikçe türlerin üreme hızları azalır. Üreme hızları bakımından bu türler çoktan aza doğru N K M L şeklinde sıralanır. 28. 1/8 melez Atasal DNA (Melez) 7/8 ağır azotlu DNA moleküler Ortam 15 N li ( ) 31. Boşaltım artıklarını protorefridyumla atan canlılar yassı solucanlardır. Yassı solucanların sindirim kanalında tek açıklık bulunur. Yassı solucanlar deri solunumu yapar. Yassı solucanlarda ip merdiven sinir sistemi bulunmakla birlikte baş kısmında beyin görevi yapan baş ganglionu (sinir düğümü) yer alır. 34. Tüm RNA moleküllerinde fosfodiester bağları bulunur, hidrojen bağları ise sadece trna da yer alır ancak hidrojen bağları adenin ile timin arasında değil; adenin ile urasil ve guanin ile sitozin arasında kurulur. trna, bir polinükleotid zincirinden oluşan bir nükleik asit olup üzerinde üç nükleotitden oluşmuş antikodon bölgesi bulunur. 6
35. Ribozom, prokaryot ve ökaryot tüm hücrelerde bulunan zarsız bir organeldir. Ribozomun yapısında rrna ve protein bulunur, DNA bulunmaz. Prokaryot hücrelerde ribozomlar sitoplazmada yer alırken ökaryot hücrelerde ise sitoplazma, kloroplast, mitokondri, granüllü endoplazmik retikulum ve çekirdek zarının dış yüzeyinde yer alır. 38. Enzimler katalizör olarak tepkimelere katıldıklarından aktivasyon enerjisini düşürerek tepkimeyi hızlandırırlar ve tepkimeden değişmeden çıkarlar. Enzimler protein yapılı moleküller oldukları için DNA şifresine uygun olarak ribozomlarda (hücre içinde) sentezlenirler. Sindirim enzimleri tersinir olmayıp tek yönlü aktivite gösterirler. 41. Öğrencinin niteliklerinin ölçümü için farklı ölçme ve değerlendirme yaklaşımlarına ihtiyaç dululur. Geleneksel (çoktan seçme, doğru-yanlış, kısa cevaplı, eşleştirme) ölçme teknikleri kullanılabildiği gibi alternatif (performans değerlendirme, portfolyo değerlendirme, araştırma ve proje, yapılandırılmış grid) ölçme teknikleri de kullanılabilir. 36. Kas, 1. konumundan 2. konuma geçerken gevşemektedir. Kas gevşerken Ca +2 iyonları, sitoplazmadan sarkoplazmik retikuluma aktif taşımayla geçer. Bu sırada sarkomerin boyu uzar ve aktomiyozin kompleksi parçalanır. 39. Bakterilerin DNA ları histon proteinleriyle sarılmadığı için bakterilerde kromozom oluşumu ve DNA nın histon proteinleri ile sarılması sırasında oluşan ve nükleozom adı verilen boncuk şekildeki yapılar görülmez. 42. Öğretmen öncelikle hipermetrop göz kusurunu öğrencilerine tanıtmalı (II). Ardından hipermetrop tedavisiyle ilgili çözüm yolları aranmalı (V), ince kararlı mercek ile ilgili olarak öğrencilerin hazırbulunuşlukları tespit edilerek (I) keşfetme amaçlı basit gözlemler ve etkinlikler yapılmalıdır. 37. Flavin adenin dinükleotid (FAD), fotosentezde değil oksijenli solunum tepkilemelerinde görev alan bir koenzimdir. Diğerleri ise fotosentezde görevli ETS elemanlarıdır. 40. Diğer atar damarların aksine akciğer atardamarı kirli kan, diğer toplardamarların aksine akciğer toplardamarı temiz kan taşır. Grafikte alveolleri saran kılcal damarlar gösterilmiştir. K ile gösterilen kısım alveol kılcallarının akciğer atar damarlarına bağlandığı kısım olduğundan bu kısımda CO 2, kılcal damarından çıkarak alveol içine geçer. M ile gösterilen kısım ise alveol kılcallarının akciğer toplar damarına bağlandığı kısım olduğundan bu kısımda alveoldeki O 2 kılcal kan damarına geçer. Bu durumda M bölümünde kandaki oksinemoglobin miktarı artmaktadır. 43. Öğrencilerin bilim ve teknolojideki gelişmelerden haberdar olması, öğrencilerin günlük hayatta karşılaşılan sorunları çözmede teknoloji - toplum ve çevre kazanımlarına aittir. 7
44. Bir konunun önce genel özelliklerini, ardından ona özel bölümlerin anlatılması tümden gelim uygulamasıdır. Biyolojide tümdengelim ve tümevarım farklı ünitelerde uygulanır. 47. Bilimsel süreç becerilerinin kullanıldığı deneyler hipotez - test deneyleridir. Hipotez kurma, hipotez test etme, buna göre deneyler yapma öğrencilerin yaratıcılığını da artırır. 50. Öğretmen, öğrencilerinin yanlış kavrama sahip olduklarının farkına varmasını sağlamalıdır. Öğrenciler yanlış bildiklerini anladıktan sonra doğruyu kendileri keşfetmelidir. 45. 5E modelinde öğretmen tüm konuyu anlatmaz. Öğrencilerin keşfetmesi ve derinleştirmesi için öğretmenlerin onlara rehberlik etmesi gerekir. 48. Tohum çimlenirken embriyo, mitoz bölünme ve farklılaşma olaylarını gerçekleştirir. Oksin ve giberellin çimlenmede etkiliyken absisik asit çimlenmeyi durdurur. Fotosentez başladığında yani kuru ağırlık artmaya başladığında çimlenme biter. Bu nedenle öğrencilerin mitoz, fotosentez ve hormonlar konusunda bilgili olması konuyu anlamalarını kolaylaştırır. 46. Biyoloji okuryazarı olabilen bir birey doğaya saygılı, doğa sorunlarına çözüm üretebilen, yeni gelişmelere duyarlı, bilimsel bilgiye saygılı ve öğrendiklerini paylaşabilme becerilere sahiptir. Biyoloji dersinin temel amacı biyoloji okuryazar bireyler yetiştirmektir. 49. Sarmallık yaklaşımında çevre konusu; basitten karmaşığa, bilinenden bilinmeyene, somuttan soyuta ilkeleri göz önüne alınarak 9. sınıftan 12. sınıfa kadar genişletilerek incelenmiştir. 8