Cilt: 10 Sayı: 3 Temmuz: 2013



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Eğitimde Bilişim Teknolojilerinin Yeri Ve Önemi

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

Kitap Okuma Alışkanlığı ve Tercihleri Araştırması


BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

Pepee den Önce Pepee den Sonra P.Ö- P.S

Eğitim-Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:2 Haziran 2016

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Basit Kılavuzu Eliberato bir Kitap Yayıncılık Eylül 'den fazla dile çevrildi

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (07 Aralık Ocak 2016)

Diğer: Diğer:... Diğer:...

Prof. Dr. K. Gülbün Baydur'a Armağan

Dijital Uygulamalar Rehberi. bajsrcx.

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

OKULLAR YENİ YAŞAM ALANLARIMIZ

ÖZEL EGE LİSESİ KÜTÜPHANESİ VE HİZMETLERİ

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (13 Mayıs Haziran 2013) Sayın Velimiz, 13 Mayıs Haziran 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak-11 Mart 2016 )

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI İLKOKUL BÜLTENİ

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu.

Intel Eğitim Çözümleri. En İleri Teknolojilerle, Dijital Eğitimde Yeni Bir Döneme Geçin

Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi

PINGPONG. Kurumsal Sunum / Aplikasyon Tanıtım

Jale Baysal ( )

GÖKYÜZÜ EĞİTİM KURUMLARI

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz.

Türkiye nin İlk Usta Kulübü

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (8 Eylül Ekim 2014 )

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

2013/14 AKADEMİK YILI İÇİN KIBRIS TÜRK TOPLUMUNA YÖNELİK BURS PROGRAMI

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (18 Aralık Şubat 2018)

İŞLETME VE YÖNETİM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ GİRİŞİMCİLİK BÖLÜMÜ

Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize konser düzenledik. Huzurevi ziyaretlerimiz ara sıra oluyor,gönül Köprüsü diye bir proje de yer alıyoruz.

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Neden Daha Fazla Satın Alalım?

Konu: Bilgi Paylaşım Araçları. Aydın MUTLU İstanbul

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz?

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ. (11 Mayıs -19 Haziran 2015 )

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Online işlem rahatlığı!..

Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını ne tetikledi?

Otizmli Eymen 10 Okuldan Geri Çevrildi

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN

EĞLENCEM MEDYA. Prof. Dr. E. Nezih ORHON. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (20 Ekim Aralık 2014 )

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

1. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ ( 18 Aralık 09 Şubat 2018 )

Birinci Medya Reklam. Markanıza Değer KATALIM. Yeni Nesil TV - GençTVExpress Apple Ipad Online SMS EXPRESS CEP ABONE 2399

TÜM BİLGİLER KESİNLİKLE GİZLİ TUTULACAKTIR. Anketi Nasıl Dolduracaksınız? LÜTFEN AŞAĞIDAKİ HİÇBİR İFADEYİ BOŞ BIRAKMAYINIZ. İsim:... Cinsiyet:...

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası nı kutladık. Halk ekmek fabrikası gezisine katıldık. TÜRKÇE * Dilbilgisi:

Erasmus programı ile gidilebilecek en iyi 10 şehir

Çocukların Medya Tüketimleri ve Yaşam Tarzları. Nobody s Unpredictable

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

Selçuk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi ve Modern Kütüphanecilik Uygulamaları

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN

Dünyanın en büyük sosyal dil öğrenme ağı busuu şimdi Türkiye de!

T.C. KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı AKADEMİK YILI KÜTÜPHANE ORYANTASYONU


E-Ticaret Kiti Satış Ortaklığı Tavsiyeleri

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

5 milyon kişi online ticarete 31 milyar lira harcıyor

Ortak Dersler Sanal Sınıf Sistemi Kullanım Kılavuzu

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

İnternet Teknolojisi. İnternet Teknolojisi. Bilgisayar-II - 4. Hafta. Öğrt. Gör. Alper ASLAN 1. Öğrt. Gör. Alper Aslan. İnternet Nedir?

Misyonumuz. Vizyonumuz

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Hazırlayan Uğur Akkaş BT Rehber Öğretmeni.

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (07 Aralık Ocak 2016)

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

KİTAP OKUYORUM OKUTTURUYORUM PROJESİ


17 Haziran 2014 DenizBank Güncel Haber Bülteni

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ. (13 Şubat- 24 Mart 2017)

2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri? 3. En başarısız olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?...

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017)

HAFTALIK VELİ BÜLTENİ 22 ARALIK 2017 VELİLERİMİZE HATIRLATMALAR

Transkript:

Cilt: 10 Sayı: 3 Temmuz: 2013

İÇİNDEKİLER Bizden Haberler 4 Yaz Kitaplarının Tarihçesi 6 Bu Yazın En Çok Okunacak Kitapları 9 Erol Yılmaz: Kütüphanelerimizi Koruyabiliyor muyuz? 12 Elektrik Kullanmayan Kütüphane 15 Emekli Maaşıyla Kütüphane Kurdu 17 Ne Kütüphaneler Gördüm Aslında Yoktular 20 Kütüphanelerin Geleceği 21 Binalara İşlenmiş Kitaplar 24 Ders Çalışana Ücretsiz Banyo 28 Sadaka Taşı* Gibi Mini Kütüphaneler 30 Kullanmıyorsan Ver Gitsin! (Web Sitesi) 31 Pinekleme, İnekle! (Web Sitesi) 33 Kitap tanıtımı 36 Film Tanıtımı 37 BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 2

BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 3

KÜTÜPHANE BÜLTENİ NİSAN 2013 BİZDEN HABERLER Yenilenen Tez Veri Tabanı Sayfaları Scopus Veri Tabanı YENİLENEN TEZ VERİ TABANI SAYFALARI Kullanıcılarımızın araştırmalarında kolaylık sağlamak amacıyla web sitemizde yer alan tez sayfalarımız yenilenmiştir. Bu yenilikle; tüm ana bilim dallarında yapılmış olan üniversitemize ait yüksek lisans ve doktora tezlerini toplu olarak görebilir, tez sahibi izin vermişse pdf olarak indirebilir ya da tarih kısıtlaması varsa bu bilgiyi görebilirsiniz. Fen Bilimleri Enstitüsü Tezleri için:http://kutuphane.balikesir.edu.tr/fbe_tez.php Sosyal Bilimler Enstitüsü Tezleri için: http://kutuphane.balikesir.edu.tr/sbe_tez.php BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 4

KÜTÜPHANE BÜLTENİ NİSAN 2013 SCOPUS VERİ TABANI Scopus veri tabanı Tübitak EKUAL kapsamında erişimimize açılmıştır. Scopus, bibliyometrik araçlarla birlikte araştırmayı izlemeye, analiz etmeye ve görselleştirmeye yarayan bir atıf veri tabanıdır. Scopus sayesinde araştırmacılar, öğrenciler ve bilgi uzmanları; * İlgili bilimsel bilgi hakkında yalnızca hakemli yayınlar arasında araştırma yapabilirler, * Eğer kütüphaneleri aracılığıyla tam metinli kaynaklara erişimleri varsa Scopus içerisinden buldukları kayıtların tam metinlerine tek bir tıkla bağlantı kurabilirler, * Araştırmacıların değerlendirilmesi ve bilimsel araştırmaların sorguları için atıf analizi gerçekleştirebilirler, * Araştırmacıların kurumlarını ve bilimsel kayıtlarını takip edebilirler, * Kurumların bilimsel çıktılarını ve bilimsel eğilimlerini gözlemleyebilirler, * Dergi Analizi Aracı sayesinde hangi bilimsel dergide yayın yapacaklarını SNIP ve SJR metriklerini kullanarak belirleyebilirler. Scopus içeriği: * Özetler, oldukça geniş kaliteli web sayfaları ve patent bilgisi olmak üzere 49 milyon kayıt * 5,000 ayrı yayıncıdan sağlanan 20.500 ün üzerinde hakemli dergi ve bilimsel yayın * 5.3 milyon konferans bildirisi * 340 kitap serisi * Medline in %100 ünü kapsamaktadır. * ScienceDirect,Reaxys, Engineering Village, Embase, Quosa ve diğer tüm Elsevier kaynaklarıyla uyumlu ve entegre bir şekilde çalışmaktadır. Veri tabanları Sayfamızdan ulaşabilirsiniz. http://kutuphane.balikesir.edu.tr/adina_gore_vt_s.php BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 5

YAZ KİTAPLARININ TARİHÇESİ Y az gelince illa hafif romanlar mı okunur yoksa 'kallavi' eserler de plaja taşınır mı? 19. yüzyılda ortaya çıkan yaz kitabı kavramı nasıl doğdu? "Yazın ne okuyacağım?" diye düşünmeden önce yaz kitabı kavramının tarihini anlatan bu yazıyı okuyun.. Bundan yaklaşık 100 yıl önce, 1894'te bir yaz günü The Boston Globe gazetesi, şehirde (ABD'nin Boston kentinde) neler okunduğunu öğrenmek için bir muhabiri şehir kütüphanesine yönlendirdi. Bir gün önce ödünç alınan kitapları tarayan kütüphaneci, bir tarih kitabı, iki tane bilimle ilgili kitap ve şaşırtıcı biçimde 52 tane roman buldu. "Kitaplara bakarak mevsimin yaz olduğunu kolayca söyleyebilirim," diyerek de yorum yaptı. Kütüphaneci, sıcaklar bastırınca, okurların daha çok romanlara yöneldiklerini anlattı. Zira ocak ayında 10 bilim kitabı, dört biyografi, beş tarih kitabı ve sadece 35 romana alınmıştı. "Yazın okunan romanların hemen hepsi daha hafif romanlar, daha ağır kitapları neredeyse hiç ilgi görmüyor," diye de ekledi. Yani neredeyse 100 yıl önce bile, okurların yaz günü okumak istedikleri kitapların daha hafif olduğu biliniyordu. ÇOK SICAK, CİDDİ ŞEYLER OKUYAMAM Bugün yaz kitapları kavramını, akıllı yayıncılar tarafından keşfedilmiş modern bir kategori olarak kabul ediyoruz. Yaz okumaları, 'çok sıcak olduğu için okunamayacak kadar ciddi yayımlar arasında sunulan daha hafif' alternatifler. "En azından televizyon izlemiyor, kitap okuyoruz," diyebiliyoruz böylece. Ama yazın okunan kitaplarda farklılıklar gözlenmesi 1894'e dek uzandığından, yaz kitaplarının sadece modern yayımcıların keşfi olmadığı da ispatlanıyor. Kütüphanecinin çıkardığı çizelgede görülen, Boston halkının mevsim değişikliklerine göre sekilenen okuma alışkanlıkları, bu fenomenin ne kadar eski olduğunu gösteriyor. Hatta öyle ki okurların bu alışkanlıkları tam da 19. yüzyılda Amerikan tatil anlayışının değiştiği döneme denk geliyor. Amerikan tarihinin erken dönemlerinde tatil fikri pek çok insana yabancıydı... Sadece kuzeydeki endüstri zenginlerinin, güneyde de toprak zenginlerinin ve Avrupalı aristokratların oluşturduğu elit bir kesimin uzun tatillere çıkma sansı vardı. Ama tarihçi Cindy Aron'ın Working at Play: A History of Vacations in the United States (ABD'nin Tatil Tarihi) kitabında belirttiği üzere bu anlayış, 19. yüzyılın ortalarında degismeye başladı. Bu değişim elbette ekonomik sebeplere dayanıyordu. Orta sınıfın gelirinin artması tatile çıkılmasını mümkün kıldı. Tatile işverenler de önem vermeye başladı. Tarihçi Aron "İşverenler BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 6

çalışanlarının beyinlerinin yorulmasından endişelenmeye başladı, gazetelerde bu konuyla ilgili çok önemli tartımsalar yayımlandı," diyerek bu süreci anlatıyor. Örneğin 1855'te The New York Times'ta çıkan bir yazıda, orta sınıfın daha fazla dinlenmeye ihtiyacı olduğu vurgulanıyor: "Binlerce insan ofislerinden ya da çalışma alanlarından pazar günü bile dışarı çıkmıyor," deniyor ve bu durumun kişinin aklına, bedenine ve ailesine zararı dokunacağı anlatılıyor. Neticede tüm ülke iş dünyasında verimi arttırmanın en iyi yolunun ara ara verilen tatillerden geçtiği konusunda hemfikir oluyor. Peki, tatil yerlerinde, otellerin bahçelerinde ya da havuz baslarında tatilciler neler yapıyordu? Okuyorlardı elbette! Nitekim 1874'te, The Globe'un tatile çıkacaklara önerisi de bu yöndeydi "Yanınızda kitap götürmeyi sakın unutmayın." İşte bu dönemde tatile çıkarken alınacaklar listesinde hatırı sayılır bir yere yerleşiyor yaz kitapları. O dönemki reklamlara ve yaz kitapları hakkında yazılan makalelere bakarsak, okurların hafif ve okuyup unutulacak kitaplar tercih ettiğini de kolayca görebiliyoruz. Örneğin, 1875'te yazılmış Dolores romanı "Yılın en iyi yeni yaz kitabı," seçilmis. Kitap yasak bir askın sürükleyici öyküsünü ve bu yasak ask yüzünden meydana gelen korkunç kazayı anlatıyor. Açıkçası bildiğiniz kötü bir kitap bu! Ama ilk dönem yaz okumalarının anahtar noktalarını ele veriyor. Kimseyi zorlamayan kitaplar bunlar. Öyle ki bir yayıncı Beethoven, Handel gibi klasik müzik bestekârlarının hayat hikâyelerini anlatan bir biyografi serisini, yaz dönemi okurlara, "Ciddi biyografi diye bir sey yoktur" diyerek pazarlayabiliyor bu yüzden. Bugün 19. yüzyıla baktığımızda 'hafif liğin çok açıkça konuşulduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. O zamanlar tatil denen sey, sizi çalışma hayatına yeniden en iyi şekilde hazırlamalıydı. Mümkün oldugu kadar dinlenmeli ve aynı zamanda da eğlenmeliydiniz. İşte tam da bu yüzden yaz kitapları zahmetsizce okunabilmeliydi. UZLAŞMACI BAKIŞ AÇISI 19. yüzyılın sonuna doğru tatil yapmak artık çok daha popülerdi. Bu yüzden tatilin tam olarak nasıl olması gerektiğine dair tartışmalar da gün geçtikçe artmaktaydı. Tamamen rahatlama ve dinlenmeye yönelik tatil anlayışının yerini hem tatil yapıp hem de kendinizi geliştirebileceğiniz bir anlayış almaya başladı. Tarihçi Aron, "Orta sınıfın kendini ifade ediş biçimi çalışmaktı. Eninde sonunda tatiller de orta sınıfın disiplin ve çalışkanlığını riske etmeye başlamıştı," diyor. Tatil yerlerinde daha adamakıllı ve BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 7

sorumluluk sahibi bir anlayış yerleşmeye başladı. Bu kapsamda da yaz okumaları tamamen zevk için okunan kitaplardan çıkmaya başladı. 1890'da, The Boston Globe gazetesinde yer alan bir eleştiride, "Yaz kitaplarının okuyanın şapkası kadar hafif, ceketi kadar tiril tiril olması gerektiğine yönelik anlayış genel bir kabul halini aldı. Bu kabul, ülkenin geneline yayılan bos edebiyatın gelişmesinden de sorumludur," deniyordu. Bu eleştiri yeni bir tartışmayı da körükledi. Yaz kitapları, 'Düşünmeyi engelliyor ve entelektüel birikimi baltalıyor," diyenler ve "Hava ne kadar sıcak olursa olsun bu kitaplar çok bos" diyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyordu. Ama bu karsı çıkış çok uzun sürmedi. Bunun sebepleri çok... Bu dönemde artık çocuklar için ayrı yetişkinler için ayrı yaz okuma listelerinin hazırlanması ya da yaz kitaplarının artık kurumsallaşmış olmasının etkisi büyük. Her ne olursa olsun, 20. yüzyılda tatile çıkan sınıfa yenileri eklendi: Göçmenler, Afro- Amerikalılar ve isçi sınıfı. 1. Dünya Savası'nın da başlaması ve tatile çıkan kesimin artmasıyla birlikte yaz okumalarına dair tartışmalarda da daha uzlaşmacı bakış açıları hakim oldu. Bir eleştirmen, 1915'te "Yaz kitapları insanları rahatlatacak kitaplardır. İnsan yazın sevdiği şeyleri okur. Bu demektir ki bir okur eğer kısın tarih, ekonomi, sosyoloji okumayı seviyorsa, pekâlâ yazın da bunları okumayı sevmeye devam edebilir," diye yazdı. Bunun üzerine yaz okumaları daha hoşgörülü ve geniş bir çerçeve haline geldi. Böylece hafif yaz kitabı okumak isteyenle, plaja 500 sayfalık tarih kitabını taşımakta ısrarcı olan okur arasında bir ateşkes imzalandı. Bugün neredeyse bir yüzyıl sonra, bu ateşkes hâlâ geçerli. Hemen herkesin kendine göre bir yaz okuma listesi var. Ve yaz okumaları git gide çok daha kapsayıcı ve geniş bir kavrama dönüsüyor.the New York Times kitap eki, yaz okumalarını yaz romanları, yaz spor kitapları, yaz yemek kitapları, yaz çizgi romanları diye farklı kategorilere ayırıyor. Öğretmenler örgencileri kendi seçtikleri bir yaz kitabını okumakta özgür bırakıyor. Yaz kitapları konusunda anlaşmaya varılsa da tatilde vaktimiz nasıl geçirdiğimiz hâlâ büyük mesele. Bazı insanlar akılıl cep telefonlarını yanlarından ayırmazken bazıları yaz tatillerini sevdikleri TV programının karsısında geçirmeyi tercih ediyor. Nihayetinde yaz okumaları hem kendinizi geliştireceğiniz hem de kafanızı dağıtabileceğiniz bir dengede varlığını sürdürüyor. Eğer siz de bu yaz okuyacaklarınızın listesini hazırlıyorsanız size tavsiyemiz fazla düşünmenize gerek yok. Günesin altında bir kitap alıp tadını çıkarmak sizin hakkınız. Kaynak: Sabah Gazetesi BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 8

BU YAZIN EN ÇOK OKUNACAK KİTAPLARI T atildeyken okumak isteyebileceğiniz, okurken yormayan keyifli kitaplar CEHENNEM - DAN BROWN Kitabın son bölümünün İstanbul da geçmesi Türk okuyucuların ilgisini biraz daha arttırıyor. Konusu: "Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini, ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa da olduğunu anlar. Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks un yardım etmesiyle hayatta kalır. Simgebilim profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante nin cehenneminde bularak çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur. Floransa nın tarih kokan dar sokaklarından Venedik in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdon ı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler. Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır". KARDEŞİMİN HİKAYESİ ZÜLFÜ LİVANELİ Sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 9

genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikâye, daha doğrusu hikâye içinde hikâye de böylece başlar. Modern bir Binbir Gece Masalı'nın kapıları aralanır. Ancak bu kez Şehrazad erkektir. BİR PSİKİYATRİSTİN GİZLİ DEFTERİ - GARY SMALL "Sık ça komik, kimi zaman trajik ve daima etkileyici Dr. Small, sizleri kariyeri içinde Boston'un kalabalık acil servis koridorlarından başlayıp ülke elitlerinin multimilyon dolarlık kayak localarına dek uzayan bir geziye çıkarıyor. Bu gezi sırasında birbirinden tuhaf gerçek karakterleri anlatırken, bir yandan da esrarengiz histerik körlükle, penisinin küçüldüğüne inanan bir adamla, gizli sürdürülen çifte hayatlarla ve ürkütücü derecede psikotik romantik arzularla baş ediyor. Akıl hocası kendi hastası olduğunda Dr. Small'un kariyeri ve kişisel hayatı tam bir döngüyü tamamlıyor ve Small'un kimsenin zihinsel araştırmanın ötesinde olmadığını anlamasını sağlıyor; kendisinin bile..." EV SAHİBİ ONUR BAŞTÜRK Hürriyet gazetesindeki köşesinde bizimle eğlence hayatını, yaşamın küçük detaylarını ya da gündeme dair konuları paylaşan gazetesi Onur Baştürk'ün ikinci kitabı 'Ev Sahibi' bu yaz bolca konuşulacak. Kitap iki hostesin hayatlarının kesişmesiyle başlıyor. Hayatta neleri değiştirebileceğinizi sorguluyor. "Sırma ve Selma... Taban tabana zıt karakterde iki hostes. New York - İstanbul uçuşunda bir araya geldiklerinde henüz içine düştükleri tuhaf labirentin farkında değiller... Birden çok çıkış kapısına sahip bu labirentin gizemli mimarını da asla yeterince tanımıyorlar. Ama o, yani Ev Sahibi herkesi tanıyor! "Aslında her bakışımız, hareketimiz ve konuşmamızla o anda başka bir kapıyı aralıyor ve oradan içeri giriyoruz. Tüm bu kapıların önceden BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 10

belirlenmiş olduğuna, yani her şeyin kader olduğuna inanmak istiyor musunuz? Peki size şunu sorsam? İsterseniz kendinize yeni kapılar yaratabilir, yazılı olanı değiştirebilirsiniz!" BEYNİN GİZLİ HAYATI INCOGNITO DAVID EAGLEMAN "Kendimizle aramızdaki fark, bir başkasıyla aramızdaki fark kadar büyüktür." Montaigne Siz daha tehlikeyi algılamadan, ayağınızı fren pedalının üstüne götüren kim? Neden sır saklamakta böylesine başarısız, nedenini bilmeden birini çekici bulmakta bu kadar başarılıyız? Eğer bilinçli zihin, yani sabah uyandığınızda sizinle birlikte uyanan ben, buzdağının yalnızca görünen kısmıysa, zihninizin geri kalanı tüm bir ömür neyle iştigal etmekte? Ünlü nörobilimci David Eagleman, 20 dilde yayımlanan ve neredeyse şimdiden klasikleşen kitabı Incognito ile beynimizin derinlerine dalarak, yaptığımız, düşündüğümüz ya da hissettiklerimizin çok büyük bir kısmının bizden başka bir biz tarafından yönetildiğini ürkütücü bir berraklıkla ortaya koyuyor. Sadakat geninden sizi olmadığınız birine dönüştüren beyin zedelenmelerine; optik yanılsamalardan striptizcilerin neden ayın belirli zamanlarında daha çok para kazandığına; Truva fatihi Odysseus'tan renkleri işitip biçimleri tadabilen sinestezik insanlara kadar geniş bir yelpazeden vakaları ve araştırmaları bir araya getiren Incognito, beynimizin işleyişi ve çelişkileri hakkında olağanüstü bir keşif yolculuğu sunuyor. Kaynak: www.pudra.com BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 11

KÜTÜPHANELERİMİZİ KORUYABİLİYOR MUYUZ? D oç. Dr. Erol Yılmaz ın Galatasaray Üniversitesi ndeki yangın sonrasında kaleme aldığı yazısı Gelişmiş ülkelerde, iki önemli türü bağlamında, üniversitelerin kalbi (üniversite kütüphaneleri) ve halk üniversitesi (halk kütüphaneleri) unvanlarıyla taçlandırılan kütüphanelerin, ülkemizde, sadece her yıl kutlanan Kütüphane Haftası çerçevesinde hatırlandığı acı bir gerçek. Bir özel televizyon yöneticisinin, kütüphanelerle normalde ilgilenmemiz zor, ama örneğin Milli Kütüphane'de yangın çıksa, ilgilenmeyen medya organı kalmaz. şeklindeki sözlerinde olduğu gibi, mutlaka adam köpeği ısırmalı, kütüphanelerin toplumun ve devletin gündemine gelebilmesi için! Bu durumun bir örneği yılın ilk günlerinde yaşandı. Takvimler 22 Ocak'ı gösterirken, son dakika haberlerine yansıyan görüntüler, ülkenin geçmişine ve İstanbul'un tarihsel dokusuna hayran olanların da yüreğine kocaman bir alev topunu düşürmüştü bir anda. Galatasaray Üniversitesi'nin Beşik-taş'taki tarihi binalarında yangın çıkmıştı ve bina alev ağlayarak yansıyordu ekranlara. Kontrol altına alındığında gece yarısını geçmişti. Karanlığa gizlenen tablo, gün ağardığında kapkara bir hüznü resmediyordu, fakat acı bununla sınırlı değil, daha da derindi. Yangının başından beri verilen haberlere de yansıdığı üzere, binada bulunan bir kitaplık da yanmıştı. Kitaplığa, birçoğu nadir eser olan kitaplarını bağışlayan Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın ses tonu ve yüzündeki ifade felaketi tanımlamaya yetiyordu. Binayla ilgili olarak, bu kaza' sonrasında, yerine yüksek getirili bir tesis BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 12

yapılabilir mi? şeklindeki kocaman acaba'ya, dönemin Kültür ve Turizm Bakanı asla' şeklinde cevap vererek, bina boyutunda olumlu konuşsa da, maalesef bu durum, İlber Ortaylı Kitaplığı ile ilgili olarak söz konusu değildi. Çünkü yaklaşık 6 bin kitap alevlere yenilmiş ve kullanılamaz hale gelmişti. İlber Hoca, olayın sıcaklığının geçtiği günlerde dahi üzüntüsünü gizleyemeyerek, Keşke şu kütüphane başka yere kurulsaydı. Binanın ikinci katı çok tehlikeli... Çok eski usullerle yapılmış bir kütüphane burası. Şu an itibarıyla ancak 50-60 kadar kitap kurtarabildik. Fakat diğerlerinden umut yok gibi. diyordu basın mensuplarına. Tarihte İstanbul'da çok sayıda kütüphanenin yandığını hatırlatan Hoca, Türkiye'nin kütüphane medeniyetine yükselememiş bir ülke olduğu için, tarihi değerlerine de sahip çıkmadığını; bu bağlamda, Türkiye'de güvenilir bir kütüphane olmadığını belirtiyor ve Maalesef kütüphanelerimizi koruyamıyoruz. Bu nedenle de hâlihazırda Türkiye'nin iyi denilebilecek kütüphaneleri de yok. Yani Galatasaray Üniversitesi'nde kitaplar yandı ama diğer kütüphaneler çok iyi dememiz mümkün değil. diye de ekliyordu. Kütüphanelerimizi koruyamıyoruz sözünden hareketle, ülkemizde kütüphanelere verilen değer e bakıldığında, maalesef, Hoca'yı haklı çıkaracak çok sayıda örnekle karşılaşmak mümkün. Her şeyden önce, elyazması ve nadir eser mevcudumuzun tam olarak bilinmediği gibi bir tablo var karşımızda. Kütüphanelerde, sahaflarda ve evlerde ne kadar yazma ve nadir eser var? sorusu, yıllardır cevap bekleyen kocaman bir sorudur. Bu konuda geçmişte yapılan toplu katalog çalışmaları da yeterli değil. Kütüphanelerimizde bulunan ve çeşitli nedenlerle dijitalleştirilemeyen yazma ve nadir eserlerin büyük risklerle yaşadığı bilinen gerçeklerden. Yapılan çalışmaların da uygunluk çalışması yapılmadan, teknolojinin geldiği nokta itibarıyla ilkel' yöntem ve araçlarla standart dışı bir şekilde sürdürüldüğü de düşünülürse, bu kıymetli eserlerin fark edilmeyen ne büyük tehlikelerle karşı karşıya olduğu kolayca anlaşılabilecektir. Riskin büyüklüğünü ortaya koyan acı bir bilgi de, Türk Tarih Kurumu Başkanı'nın bir röportajdaki (Zaman-Pazar eki, 27.1.2013, s. 7) şu sözleriyle beyinlerimizin içine sokuluyordu adeta: Mesela, kütüphanemiz var, dünyanın sayılı kütüphanelerinden. Ama kütüphanede bir yangın çıksa, değil söndürmek, içeri bile giremezsiniz. Girseniz boğulursunuz. İçlerinde 1400'lü yıllardan kalma 1800 adet yazma eser var. İnanabiliyor musunuz? Devletin önemli bir kurumunun kütüphanesinde, 1400'lü yıllardan kalma 1800 adet yazma eserin de yer aldığı çok değerli eserler var ve bunları korumada yetersizlik söz konusu. Bu hazin tabloya, işaret edilen risklere ve İlber Hoca'nın koruyamıyoruz şeklindeki acı sözüne karşılık, ülkemizde, internet ve Google bağlamında teknolojiye güzelleme düzenler, her ikisinin de merkezi olan Amerika Birleşik Devletleri'nde kütüphanelere - hâlâ- verilen değeri incelemeliler bir zahmet. BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 13

Ülkenin parlamento ve milli kütüphanesi olan Kongre Kütüphanesi, devasa koleksiyonu ve modern kütüphane hizmetlerinden önce, binasının mimarisi, müzesi ve okuma salonuyla büyülemektedir ziyaretçilerini. Söz konusu binanın yangın vb. felaketlere karşı son derece korunaklı olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı? Biz ise, her tehlikede (deprem, trafik kazası ) olduğu gibi, yangınlar konusunda da tedbir almak yerine, olayların sıcaklığıyla, kendimizden başka herkesi (devleti, toplumu ) fırçalayıp, birkaç gün içinde de çok değerli gündemimize (alışveriş, futbol vs.) dönüveriyoruz. Bu durum, medya ve devlet için de geçerli. Bununla birlikte, yangını değerlendiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Yangının tarihi binayı tahrip etmesi yanında daha da önemlisi, içindeki kitapların da zarar görmesi bizi ziyadesiyle üzdü. Kitaplar varoluşumuzun idâmesidir. Böyle acı hadiselerin tekrar yaşanmaması için, gerek tarihî binalarımızda gerek kitap gibi son derece hassas eserlerin bulunduğu mekânlarda daha dikkatli, daha tedbirli olunmasını yetkililerden ve kullanıcılardan özellikle rica ediyorum.'' şeklindeki sözleri, büyük bir umuttur kütüphanelerimizin ve bilgi kaynaklarımızın geleceği adına. Bu anlamda, Sayın Başbakan'ın, özellikle elyazmaları ve nadir eserler başta olmak üzere, arşiv belgeleri ve diğer basılı bilgi kaynaklarının bulundukları kütüphane, arşiv ve diğer bilgi merkezlerinde yeterince korunamıyor olması kabul edilemez bir durum ve çok önemli bir sorundur; gereği yapılmalıdır. şeklindeki sözleri, meselenin kalıcı şekilde çözülebileceğinin de kanıtıdır açıkçası. Zira kendilerinin kararlılık tavrı kamuoyunca çok iyi bilinmektedir. O halde, gereğinin yapılmasının ilk adımı olması dileğiyle şu soruyu soralım: "Bir yangın çıksa, söndürmek için içeri bile giremeyeceğimiz kaç kütüphanemiz ve bu kütüphanelerde, yazma ve nadir eserler başta olmak üzere, tam olarak ne kadar bilgi, sanat ve kültür kaynağımız olduğunu bilen var mı acaba?" Bu sorunun cevabının verilmesi ve gereğinin yapılması; gelecek nesillerimize ve -dünyanın 600 yıllık döneminde aktör olmuş bir devletin vârisleri olarak- uluslararası topluma karşı sorumluluğumuzdur. Bilinmelidir ki, bu sorumluluk ertelenebilir olma özelliğini çoktan kaybetmiş, en öncelikli işlerimizden biri konumuna yükselmiştir. Doç. Dr. Erol Yılmaz Kaynak: http://www.zaman.com.tr/yorum_kutuphanelerimizikoruyabiliyor-muyuz_2081463.html BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 14

ELEKTRİK KULLANMAYAN KÜTÜPHANE Ç in in başkenti Pekin de elektrik bağlantısı bulunmayan kütüphane, öğrencilere ve kitap severlere doğanın içinde kitap okuma ve ders çalışma imkanı sunuyor. Tsinghua Üniversitesi Mimarlık Okulu ndan Profesör Li Xiaodong ın tasarladığı 175 metrekare büyüklüğündeki kütüphane, 7 ayda inşa edildi. Yaklaşık 158 bin dolara mal olan kütüphanede, serin ama güneşli bir ortam yaratılmak için camla kaplı dış yüzey 45 bin adet ağaç çubukla örtülmüş. BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 15

Elektrik bağlantısı olmayan çevreci kütüphane, her gün saat 16:30 da kapılarını kapıyor. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği kütüphane, hafta sonları ise ücretsiz olarak herkese hizmet veriyor. Kaynak: http://www.edebiyathaber.net BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 16

EMEKLİ MAAŞIYLA KÜTÜPHANE KURDU T ÜRK Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesi nin, geleneksel hale gelen Kütüphane ve Kütüphaneci Dostu Ödülü ne bu yıl Manisa nın Demirci İlçesi ndeki evinin alt katını kütüphaneye dönüştüren Muazzez Akın layık görüldü. 1969 yılındaki zelzelede yıkılan eşinin doğduğu ve kendisinin de gelin gittiği evin arsasına yaptırdığı binanın zemin katını kütüphane yapan, zemin katın üstündeki 2 daireyi de kütüphaneye gelir olsun diye kiraya vermesi sebebiyle "Kütüphane ve Kütüphaneci Dostu Ödülü"ne layık görülen 84 yaşındaki Muazzez Akın, gençlere okumalarını ve okuduklarını doğru değerlendirmelerini, bölünmemelerini önerdi. 80 yaşında bilgisayar kullanmasını da öğrenen Akın, bir sosyal paylaşım sitesinde kendisi için oluşturulan guruptakilerle iletişimini sürdürüyor ve tek dileğinin kurduğu kütüphanenin ebediyete kadar yaşaması olduğunu söylüyor. Türk Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesi'nin, geleneksel hale gelen "Kütüphane ve Kütüphaneci Dostu Ödülü"ne bu yıl Manisa'nın Demirci ilçesindeki evinin alt katını kütüphaneye dönüştüren ve üstündeki 2 daireyi de geliri kütüphaneye verilmek üzere kiraya veren Muazzez Akın layık görüldü. Ankara'da yaşayan Akın'a ödülü, 29 Mart Pazartesi günü saat 10.30'da İstanbul, Harbiye'deki Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda verildi. Muazzez Akın, 2002 yılında, Demokrat Parti ve Adalet Partisi eski milletvekillerinden olan merhum eşi Atıf Akın adına, Demirci'deki evinin alt katını, 20 bin kitaplık kütüphaneye dönüştürmüştü. Buraya koyduğu bilgisayarlarla da üniversite öğrencilerinin İnternetten faydalanmalarını sağlamıştı. Aldığı ödül sebebiyle çok mutlu olduğunu söyleyen Akın: "Bir hafta önce davetiyelerini aldım. İstanbul'a oğlum ve gelinimle beraber gittik. Gece orada kaldık. Çünkü sabah Cemal Reşit Rey Salonu'na gittik. Orada önce kütüphaneler derneği İstanbul Şubesi başkanı, kültür müdürleri konuşmalar yaptılar. Ondan sonra ödül töreni oldu. Orada içimden geldiği gibi konuştum. Onların deyimiyle kıt imkanlarla bu işi hayal edip gerçekleştirebilmek bakımından beni ödüle layık gördüler." "YILLARCA BUNU İSTİYORDUM" Yaptırdığı kütüphanenin bir hayali olduğunu söyleyen Akın "Ben şimdi Demirci Hacıbaba Mahallesi'nde 1969 yılındaki zelzelede yıkılan eşimin doğduğu, evin arsasına, 209 metrekare üzerine önce giriş katı bir kütüphane olarak değerlendirildi. BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 17

Üstüne de 2 daire ilave edildi ki onun geliri ile katkı olsun kütüphanenin yönetimine diye. O şekilde başladım. Hayalle başladım. Yıllarca bunu istiyordum zaten. Çünkü ben memleketimde ilk liseyi bitiren kız olarak okudum, yetiştim. Ve bizim okuduğumuz zaman Demirci'de 5 sınıflı bir Abdurahman Şerefbey ilkokulu ve 3 yıllık Ziya Gökalp Okulu yani benim deyimle 1,5 ilkokul vardı. O yıllarda İzmir Kız Lisesi'nde paralı yatılı olarak ailemizin fedakarlığı ile gönderildik. Önce ablam gitti bir yıl önce ortayı bitirdi. Kız Enstitüsü'ne geldi Manisa'ya. Ben liseyi bitirdim. Bu yani benim kütüphaneyi kurma hayalimin arzumun olduğu yıllarda. Demirci'de onlarca ilköğretim okulları meslek liseleri teknik okullar Anadolu liseleri, Celal Bayar Üniversitesi oluyor o bakımdan büyük bir fedakarlıkla bu işe giriştim." dedi. "ÇOCUKLUĞUMUZDA AİLECE KİTAP OKURDUK" 1926 doğumlu olan 84 yaşındaki Muazzez Akın "1944 yılında liseyi bitirdim. 1948 yılında dayımın oğlu olan eşim hukukçu o zaman henüz daha askerliğini yaparken Atıf Akın'la evlendim. 1957-60 yılında milletvekiliydi eşim. Demokrat partiden. Çocukluğumuzda ailece kitap okurduk. Birimiz okur diğerleri annem yahut ablam ev işlerini görür. Akşam babama özetleriz. Ertesi gün tekrar geçiririz. Biz odalarımıza çekildiğimiz zaman 5 numara lamba ışığında devam ederiz okumaya. O bakımdan kitaba düşkünlüğümüz okumaya düşkünlüğümüz, o yıllardan başlar. Babam Halı imalatçısıydı. Ailende gelme bir şeydi. Ailemiz dedelerimiz oradaki ilk halıcılardandı. Bir dedemiz de müftü müderris." şeklinde konuştu. "SÜREKLİ KİTAPLAR OKURUM" Sürekli kitap okuduğunu belirten Akın "Son çıkan kitaplardan Elif Şafak'ın Aşk isimli kitabını okudum. Sonra Manisa Lisesi'nde çok büyük hizmet veren Edebiyat öğretmeni Nazik Erik'in yeni kitabını okudum. Gene memleketimizde Ahmet şerif İzgören'in derlemesi, bir de gene liseden arkadaşımız Profesör Leziz Onaran'ın Yaşamak Sorumluluktur diye bir kitabını okudum. Robin Sharma'nın Sen Ölünce Kim Ağlar? Koza Kelebeği tanımaz, Ferrarisi'ni satan Bilge kitaplarını okudum son bir yıl içinde." BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 18

İNSAN YAZARSA ÖLDÜKTEN SONRADA ÖĞRETMEYE DEVAM EDİYOR Gençlere de tavsiyelerde bulunan Akın "Onların yazmalarını istiyorum. Çünkü eğer insan yazarsa öldükten sonrada öğretmeye devam ediyor. Okursa kendi bilgi hazinesini zenginleştiriyor. Bizler geçmişten geleceğe bugün bir köprü görevi görüyoruz. Ve bunun temel taşlarının da kitaplar olduğunu düşünüyorum. O bakımdan gençlerin okumalarını ve okuduklarını doğru değerlendirmelerini, bölünmemelerini, bütünleşmelerini barışı sevgiyi hoşgörüyü en ön planda tutmalarını öneririm. Gücümün yettiği bu kadar. Kütüphanemin ebediyete kadar yaşmasını istiyorum." dedi. "KURDUĞU KÜTÜPHANEDE 15-20 BİN KİTAP BULUNUYOR" Manisa'nın Demirci ilçesindeki kütüphane ile ilgili bilgiler de veren Akın: "Demirci'deki kütüphanemizde bilgisayar var. İnternete bağlı. Çok yakında web sitesi tamamlanacak. Programlamasını Başbakanlıkta görevli, Demirci'de yetişmiş kütüphane müdür Erol Çelik Bey yaptı. 15-20 bine yakın kitabımız var. Bu kitapları oğlum ve gelinim kurumlardan medyadan, bankalardan evlerden eskicilerden, dostlarımız hepsi bağış yaptılar. Gazetelere ilan verdik her evden bir kitap diye. Niksar'dan bile paketlerle kitap geldi. Anadolu'nun her yerinden bunu duyan bize kitap gönderdi. Ben hala soruyorum yeni çıkan kitaplardan öğrencilerin, okuyucuların hangi kitapları istediklerini." 80 YAŞINDA BİLGİSAYAR KULLANMAYI ÖĞRENDİ Akın konuşmasını şöyle noktaladı: "Ben 1991 yılında bir kaza geçirip tekrar hayata döndükten sonra manevi kızım Azeri talebe Türkiye'de okuyordu. Onun vesilesi ile İran'a gittim ve orada Selçuklu izlerini gördüm. Evlilik yaptı Amerika'ya gittim. Damadım İskoçya'da master yaparken onarlın yanına gittim. Batı medeniyetini gördüm. Okumak kadar görmenin ve gezmenin de büyük insanın yetişmesinden katkısı olduğunu ve faydalı olabileceğini yaşadım. 96 yılında Hacca gittim, 60 yaşında Kur'an öğrendim. 80 yaşında bilgisayar öğrendim ve anılarımız yazıyorum. Facebook'ta Muazzez teyze hayranları kulübü kurulmuş. Facebook'ta profilim var. Internet merakım var. İnternete giriyorum mailleşiyorum. Çocuklarımla mailleşiyorum." Kaynak:http://www.demirci.gov.tr/default_B0.aspx? id=444 Hürriyet Gazetesi Yazarı Ayşe Arman ın Muazzez Akın la röportajı: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23261372.asp BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 19

NE KÜTÜPHANELER GÖRDÜM ASLINDA YOKTULAR B ükreş teki metro istasyonunun duvarları boydan boya kitapla kaplı, ama bu kitaplara dokunamıyorsunuz. Kim kitap okumak istemez ki? Geleneksel kütüphane yapısı ve mobil teknolojinin birleşiminden doğan bu reklam Geleneksel kütüphane yapısı ve mobil teknolojinin birleşiminden doğan bu reklam - See kampanyası, kitapların fiziksel varlıklarını bir kez daha sorgulatıyor. Vodafone tarafından hayata geçirilen projede kitap sırtlıklarının ve kapaklarının görsellerinin bulunduğu duvardan akıllı cihazlara, beğendiğiniz kitabın QR kodunu okutarak kitaptan bir parça okuma imkanı buluyorsunuz. Eğer devamını okumak isterseniz sistem sizi e-kitap satış mağazasına yönlendiriyor. Kaynak:http://www.edebiyathaber.net BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 20

KÜTÜPHANELERİN GELECEĞİ K ütüphaneleri nasıl bir gelecek bekliyor? Almanya da yapılan çalışmada farklı pozisyonlardaki beş uzman, görevlerinden ve işlerinde karşılaştıkları zorluklardan yola çıkarak görüş bildiriyor. "Birinci seçenek: Kütüphaneler toplumu demokratikleştiren, fiziksel olarak mevcut olan ya da bilgisayara indirilmeye hazır, lisanslı ya da çevrimiçi bilgi ve materyallere engelsiz bir biçimde erişimi sağlayan gerçek ve sanal ortamlardır. Kütüphaneler, gerçek bir mekân olarak insanların özgürce, herhangi bir kurumdan bağımsız olarak bilgi edinmelerini ve keyifli ve nitelikli bir ortamda bir araya gelmelerini sağlarlar. Sanal kütüphane ise, kullanıcılara evde ya da ev dışında da eşsiz bir bilgi merkezi olarak hizmet verir. İkinci seçenek: Dünya ikiye bölünmüştür; bir yanda, ihtiyaç duydukları tüm bilgilere erişmek için gerekli maddi güce sahip olan insanlar vardır, diğer yanda ise fiziki materyallerden oluşan müze benzeri koleksiyonlarla yetinmek zorunda kalanlar. Ben birinci seçeneğin bizi toplumsal bir bölünmeden koruyacağına inanıyor ve öyle olmasını ümit ediyorum. Yaşasın kütüphaneler!" Klaus-Peter Böttger, Essen Şehir Kütüphanesi müdürü ve Kütüphane, Enformasyon ve Dokümantasyon Dernekleri Avrupa Bürosu (EBLIDA) başkanı. Kütüphaneler kesişme noktalarıdır "Kütüphaneler, gerçek dünya öğrenme, bilgi ve eğlence gereksinimleri olan insanlar ile dijital dünya arasında köprü kuran yerler olacaktır. İnsanların, örneğin Alman Dijital Kütüphanesi'nin ya da Europeana'nın sunduğu olağanüstü hizmetlere ulaşmasını başka hangi kurum sağlayabilir ki? Bunun için gerçek mekânlara, her şeyden önce de kalifiye kütüphanecilere ihtiyaç vardır. BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 21

"Kütüphaneleri harika bir biçimde döşenmiş, her tür ihtiyaca cevap veren ortamlar olarak tasavvur ediyorum: Kütüphanede huzur bulabilir, müzik dinleyebilir, film izleyebilir, basılı materyalleri karıştırabilir, sanal medya dünyalarında keşif gezilerine çıkabilirsiniz; insanlarla buluşabilir, seminer ve etkinliklere katılabilirsiniz. Geleceğin kütüphaneleri, insanları öğrenmeye ve zengin bir materyal dünyasında bilgi edinmeye teşvik eden yerler olacaktır." Kütüphaneler aynı zamanda da büyük ölçüde sanallaşmaya devam edecek. Şu anda örneğin büyük gazetelerin online hizmetleri son derece ticarileşmiş durumda. Bugün halen ücretsiz erişime açık çoğu şeyin gelecekte ücrete tabi olacağı kesin. Anayasamızın 5. Maddesi'nde dendiği gibi, kütüphanelerin, bilgi hizmetlerine ödeyecek parası olmayan ya da para ödemek istemeyen insanlara hizmet sunmayı sürdürebilecek durumda olması gerekir." Monika Ziller, Heilbronn Şehir Kütüphanesi müdürü ve Alman Kütüphaneler Birliği (dbv) eski başkanı. Kütüphaneler kamusal öğrenme yerleridir "Kütüphaneler okul dışındaki öğrenme yerleri olarak, yaratıcılıklarını ortaya koymak için esin veren bir yere ve iletişimde bulunmalarını sağlayan kamusal bir ortama ihtiyaç duyan insanlarla dolup taşacaklar. Grupların da tanışıp bir araya gelebileceği ve örgütlenebileceği iletişim ve kamusal öğrenme yerleri olacaklar. İnsanlar kendilerini geliştirmek için kütüphanelerdeki materyallerden ve veri bankalarından yararlanacaklar. Barbara Lison, Bremen Şehir Kütüphanesi Müdürü ve Uluslararası Kütüphane Dernekleri ve Kurumları Federasyonu (IFLA) yönetim kurulu üyesi. Kütüphaneler açıklığın ve ortak ağların simgesidir "Geleceğin kütüphanesi çok güzel bir binada yer alıyor ve aynı zamanda da dijital ağların ayrılmaz bir parçası. Cazip bir kütüphane mimarisi insanların kütüphanenin kültür, bilim, düşünme, öğrenme ve eğlence yeri olarak simgesel önemini duyusal olarak da kavramalarını sağlar. Böyle bir kütüphane insanları kendine çeker; kimileri canlı bir buluşma ortamı olduğu için, kimileri de okuma BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 22

salonlarının dinginliğinde konsantre oldukları için gelecekler kütüphaneye. kaynakların içeriğini bambaşka bir biçimde ele almak zorunda kalacaklar. Geleceğin kütüphanesi herkesin görebileceği bir binada bulunmakla kalmaz, güvenilir, sağlam, referans gösterilebilen, nesnel verileri ve hizmetleriyle "Linked Open Data Cloud" ortamında kültürel bir ağ da kurar. İnternetin bir parçası olan yayınların giderek daha dinamik, daha interaktif ve sürekli bir değişim içinde olmaları gibi, kütüphane de geleceğin sanal ağlarında açıklığın, iletişimin, işbirliğinin ve esnekliğin simgesi olacaktır." Elisabeth Niggemann, Alman Milli Kütüphanesi genel müdürü. Etkileşim ortamları olarak kütüphaneler "Geleceğin bilimsel kütüphanesinde kitap baskın materyal olmaktan çıkacak. Kitap yerini tamamen ya da büyük oranda dijital kaynaklara bırakacak; dijital kaynaklar da artık kitapla aynı işleve sahip olmayacaklarından araştırmalarda bambaşka bir işlev üstlenebilecekler. O zaman kütüphane bilgilerin depolandığı yerler olmaktan çıkacak. Bilimsel kütüphanelerde çalışan kütüphaneciler Bilgi deposundan içeriğe geçişte kültürel bir değişim gerçekleştirmeleri gerekecek. Fakat tüm bunlar kütüphane binasının miadını doldurduğu anlamına gelmez, çünkü bilimsel araştırmalar giderek dijitalleşse de, insanların iletişim kurmaya ihtiyacı olacak. O zaman kütüphaneler belki de başka bir isim altında varlığını sürdürebilir ve buluşma yerleri ve üniversitelerde etkileşim alanları olarak önemli bir rol oynayabilirler." Stefan Gradmann, Berlin Humboldt Üniversitesi Kütüphane ve Enformasyon Bilimleri profesörü ve Alman Enformasyon Bilimi ve Enformasyon Uygulaması Topluluğu (DGI) başkanı. Görüşleri derleyen: Dagmar Giersberg (Bonn'da serbest muhabir) Copyright: Goethe-Institut e. V., Internet- Redaktion Mayıs 2013 Çeviri: Zehra Aksu Yılmazer Kaynak: http://www.goethe.de/ins/tr/lp/trindex.htm BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 23

BİNALARA İŞLENMİŞ KİTAPLAR H er ne kadar yazarları ve roman kahramanlarıyla güzelleştirilen duvarlara bir itirazımız yoksa da kitap resimleriyle dolu duvarlara kim hayır diyebilir ki? İşte dünyanın dört bir yanından şahane duvar resimleri.. San Francisco'da bir duvar resmi: Gabriel Garcia Marquez'in Yüzyıllık Yalnızlık, J.D. Salinger'ınÇavdar Tarlasında Çocuklar, Cervantes'ten Don Kişot ve Douglas Adams'dan Otostopçunun Galaksi Rehberi'nden derlenen bir çizim. BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 24

Lyon, Fransa. Portland Üniversitesi'nde bir garaj duvarı. BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 25

Bir binanın girişindeki merdivenler BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 26

Oregon'da bir duvar resmi. Kaynak: www.sabitfikir.com BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 27

DERS ÇALIŞANA ÜCRETSİZ BANYO H acettepe Üniversitesi'ndeki kütüphanelerde sabaha kadar ders çalışan öğrenciler için banyo imkanı sunuldu. Göreve başladığı günden bu yana öğrenciler için birçok yeniliğe imza atan Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, rektör olur olmaz üniversite kampüsünde bulunan kütüphaneyi, öğrencilerin evi kadar rahat edeceği, soğuk kış günlerinde sıcak çayını ve çorbasını içebileceği, sabah derse giderken ise banyo yapabileceği bir alan haline getirdi. DEVRİMLERİN REKTÖRÜ Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğüne geldiği günden bu yana 1 TL'ye yemekten ücretsiz servis hizmetine kadar öğrenciler için devrim niteliğinde birçok yeniliğe imza atan Tuncer, sabaha kadar ders çalışan öğrenciler için kütüphaneye banyo yaptırdı. Üniversite kütüphanesinde ücretsiz çay ve çorba servisi de yapıldığını hatırlatan Tuncer, kütüphane ile ilgili projelerini çocukları sayesinde hayata geçirdiğini söyledi. ZİNDE OLMALILAR Hacetepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, öğrencilerin kütüphanede ders çalıştıktan sonra terlediklerini ve derse girerken zinde olmaları gerektiğini vurgulayarak, "Kütüphanede neden banyo olmasın' dedim ve hemen bir banyo yaptırdım. Çocuklar şimdi sabaha kadar ders çalıştıkları kütüphaneden banyosunu da yapıp tertemiz derse gidiyor. Bazı çocukların kaldığı evlerde bile her zaman duş alma olasılığı olmuyor" dedi. KANADA'DAKİ MCGıLL ÜNİVERSİTESİ'NDE UYGULANIYOR Çocukları Mehmet ve Aslıhan'ın Kanada'da Montreal McGill Üniversitesi'nde okuduğunu hatırlatan Tuncer, onlarla yaşadığı kütüphane anısını ve Hacettepe'deki kütüphane projesinin hikayesini şöyle anlattı: "Soğuk bir kış günüydü. Çocuklarla telefonla konuşuyorduk. Üniversitenin kütüphanesinde ders çalıştıklarını söylediler. Ben 'Soğukta ne yapıyorsunuz orada?' diye sordum. Onlar 'Merak etme baba burada çay çorba veriyorlar bize. Üstelik 24 saat açık ve sıcak bir yer burası' dedi. Bunu duyunca içim çok rahatladı." Prof. Tuncer sözlerine şöyle devam etti: BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 28

"Hacettepe'ye rektör olunca 'Neden benim üniversitemde öğrenciler güvenli ve sıcak bir ortamda ders çalışamasın' diye düşündüm ve Montreal McGill Üniversitesi'ndeki kütüphane sistemini Hacettepe'ye getirdim. Yani kütüphaneyi 24 saat açık tutma kararı aldım ve öğrencilere burada ders çalıştıkları süre içinde ücretsiz çay, çorba ikramları sağladım. Sonrasında düşündüm ki bu çocuklar kütüphanede sabahlıyor ve oradan derse gidiyor." Kaynak: Sabah Gazetesi BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 29

SADAKA TAŞI* GİBİ MİNİ KÜTÜPHANELER S adaka taşı gibi hizmet verecek mini kütüphaneler' kitap okumaya ve değişimine imkan sağlayacak. Bursa Valiliği ve Osmangazi Kaymakamlığı tarafından gerçekleştirilen proje ile kentin en işlek yerlerine konulan mini kütüphanelerle vatandaşların daha fazla kitap okumasının sağlanması amaçlanıyor. 50-60 kitaplık mini kütüphanelerden isteyen herkes yararlanabilecek. Okuduğu kitabı yerine koyup yenisini alabilecek. İsteyenler buraya evindeki kitabı bırakarak başkasının da istifadesine sunacak. Proje kapsamında Heykel, Kent Meydanı, Tophane, Altıparmak ve metro istasyonları gibi şehrin belli yerlerine ilk etapta 25 mini kütüphane konuldu. İlgi doğrultusunda bu kütüphanelerden daha sonra okul, büyük fabrika, iş merkezi ve hastanelere de yerleştirilecek. Kent Meydanı'nda yapılan tanıtım toplantısında konuşan Vali Şahabettin Harput, vatandaşlardan iyi niyetli bir şekilde bu kütüphanelerden yararlanmalarını istedi. Toplumda okuma konusunda büyük bir eksiklik olduğunu belirten Vali Harput, "Halkımızın okumasını ve kitabı teşvik etme adına bu kampanyayı Bursa'da başlatıyoruz. İlk defa Osmangazi ilçesinde başlattığımız bu proje ile 25 noktaya mini kütüphanelerden koyuyoruz." dedi. Vatandaşların bu kitaplardan ücretsiz yararlanabileceğini aktaran Harput, şunları söyledi: "Ama bu kitaplar bizim tarafımızdan sürekli yenilecek ve denetlenecek. Milli Eğitimi Müdürlüğümüzün kontrolünde uygun olmayan yanlış kitapların buraya girmemesi için sürekli kontrol edilecek." *Sadaka Taşı:Osmanlı döneminde yardımlaşmak için kullanılan taş sütun. Kaynak: Sabah Gazetesi BAÜ KÜTÜPHANE VE DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI Sayfa 30