SANATSAL METİNLER (EDEBİ METİNLER)



Benzer belgeler
Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Satıcı burnu havada, kendini beğenmiş biri. Yaklaşık beş yıl kadar bu Edirne'de oturduk.

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Metin Edebi Metin nedir?

DÜZYAZI (NESİR) TÜRLERİ

AKŞEHİR ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ ÖĞRETİM YILI DİL VE ANLATIM DERSİ 11. SINIFLAR 1.DÖNEM 1.YAZILI YOKLAMASI

Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

Sohbetin özellikleri şunlardır:

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

GÜNLÜK (GÜNCE)

*Aynı anlama gelen sözcüklerin bir cümlede kullanılmasıdır. Duruluk ilkesi ile ilgilidir.

METİNLERİ SINIFLANDIRILMASI

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI

ANLATIM BOZUKLUKLARI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14

ANI TÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

İÇİNDEKİLER. Sorular... 9 Ödev... 10

Anlatım bozukluklarını anlama ve yapıya dayalı bozukluklar olmak üzere iki grupta toplayabiliriz:


Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

EDEBİYAT ADF GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT. Sanat ve Zanaat. ÜNİTE 1: GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT Güzel Sanatlar ve Edebiyat Metinlerin Sınıflandırılması

ANLATIM BOZUKLUKLARI Sözcük Düzeyinde Cümle Düzeyinde Anlatım Bozuklukları Anlatım Bozuklukları

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

CÜMLENİN ÖGELERİ YÜKLEM / ÖZNE

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu kelimelerle bazı eklere zamir denir.

Konumuz CÜMLENİN ÖĞELERİ çocuklar.

CÜMLENİN ÖGELERİ. YÜKLEM Cümlede anlatılan iş, olay, duygu, düşünce ya da yargıyı içeren temel öğeye yüklem denir.

EKİM ÜNİTE II ÖĞRETİCİ METİNLER

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 55 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

METINLERIN SINIFLANDIRILMASI. Metinlerin Sınıflandırılması

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

1. Cümlede Anlama Katkısı Olmayan Sözcükler Kullanılması İşe gidiş saatlerinde durak yeri çok kalabalık oluyor.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI KDZ.EREĞLİ ANADOLU LİSESİ 11. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

SBS İlköğretim 6 Türkçe Müfredatı

1: İLETİŞİM, DİLVE KÜLTÜR

PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

CJ MTP11 AYRINTILAR. 5. Sınıf Türkçe. Konu Tarama Adı. 01 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - I. 02 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - II

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

12. HAFTA TÜR 101 TÜRK DİLİ

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

CÜMLE ÇEŞİTLERİ. Buna yükleminin türüne göre de denebilir. Çünkü cümleyi yüklemine göre incelerken yüklemi oluşturan sözcüklerin türüne bakılır.

RÖPORTAJ NEDİR? MÜLAKAT NEDİR?

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ DERS SAATİ

MÜNEVVER ÖZTÜRK ORTAOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 5. SINIF SINAV TARİHLERİ VE KONULARI

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

GARİP AKIMI (I. YENİ)

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

İnci Hoca CÜMLEDE ANLAM 2

Sözcüklerin ve harflerin yazılışıyla ilgili belli kurallar da vardır. Bunları şimdi ayrı ayrı göreceğiz.

ZAMİRLER(ADILLAR) Zamir sözcük türlerinden biridir. Zamiri yapmak için cümleyi çok çok iyi anlamak gerekir

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

BİYOGRAFİ. Biyografi Nedir?

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

gösteren gösterilen biçim anlam

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

TLL Uygulama. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar a ilişkin bilgi doğru değildir?

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II

Anlatım Bozuklukları

Ek 1. Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) ve Europass Dil Pasaportu:

SIFATLAR. ÖN ADLAR (Sıfatlar)

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

ÖSY S S Y S d e M a M sa s l 1989-ÖYS CEVAP: D

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan sözcük türüdür.

2) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde daha kelimesi yerine henüz kelimesi getirilebilir?

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

Eylemlerin, eylemsilerin, sıfatların ve zarfların anlamlarını çeşitli yönden etkileyen sözcüklere zarf denir. Ör. Büyük lokma ye: büyük konuşma. Ör.

Anı (Hatırat) Nedir? Özellikleri Nelerdir?

NOKTALAMA İŞARETLERİ Yazılanları daha kolay okuyabilmek için, yazılanların yanlış anlaşılmasını önlemek için. Nokta (. ) Annem bana meyve getirdi.

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 6. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ İL GENELİ I. ORTAK YAZILI SINAVI BELİRTKE TABLOSU

7. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

ANLATIM YANLIŞLIKLARI

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

ETKİLİ İLETİŞİM BECERİLERİ. İLETİŞİM ve SÜRECİ

Transkript:

SANATSAL METİNLER (EDEBİ METİNLER) İnsanların iç dünyasında estetik zevk uyandırmak ve onları etkinleştirmek için oluşturulur. Şiir, roman, tiyatro, masal, destan vb. metinleri sanatsal metinlere örnek olarak gösterebiliriz. Sanatsal metinlerde üslup ve anlatım kaygısı ön plandadır. Dil daha çok sanatsal (şiirsel) anlamda kullanılır. Çağrışım ve duygu değeri yüksek olduğundan okuyanların yeni ve farklı anlamlar çıkarmasına elverişlidir. Kurmaca yapısı olan sanatsal metinlerde bireysel yönü öne çıkaran şiirsel ve imgesel bir dil kullanılır. Yan anlam değeri taşıyan, mecaz anlama gelen ve okuyucunun yorumuna göre yeni anlamlar kazanan ifadelere yer verilir. Sanatsal metinler ikiye ayrılır: 1) Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler: Yaşanmış ya da tasarlanmış gerçeklikten alınan bir olayın anlatıcı tarafından yorumlanıp dönüştürülmesiyle oluşur. Anlatmaya bağlı metinlerin asıl unsuru olay örgüsü dür. Anlatmaya bağlı metinler kurmaca olduğu için olay örgüsü yaşanmaz, düzenlenir. Anlatmaya bağlı metinlerde yapı; olay örgüsü, kişiler, mekân, zaman gibi birimlerin bir düzen içinde verilmesi ile oluşur. Anlatmaya bağlı metinlerde ilahi bakış açısı, kahraman bakış açısı ve gözlemci bakış açısı olmak üzere üç tip bakış açısı ve anlatıcı vardır. 2) Göstermeye Bağlı Edebi Metinler: Göstermeye bağlı metinlerde olay sergilenerek yani anlatılmak istenen özellik, meydanda ya da sahnede canlandırılır. Gösterimlerin yazıldığı metinler (tiyatro) göstermeye bağlı metin olarak kabul edilir. Genel olarak dramatik metinler tiyatro olarak adlandırılır. Kurmaca olay ve olay örgüsünü bir sahne düzeninde toplumun önünde canlandırmak esasına dayanır. Metinler temelde insanın kendini ifade etme ihtiyacından doğmuştur. İnsan da her dönemde duygu ve düşüncelerini anlatma ihtiyacı hissetmiştir. Bu anlatma bazen yazılı bazen sözlü olmuştur. İki tür anlatım biçimi vardır: Sözlü ve Yazılı. Deneme, makale, sohbet, mektup, öykü, roman gibi metinler yazılı metinlere örnektir. Açık oturum, münazara, konferans gibi etkinlikler ise sözlü anlatım türüne örnektir. Metin: Bir yazıyı şekil, anlatım ve noktalama özellikleriyle oluşturan kelimelerin bütününe denir. Edebi Metin: İnsanlarda estetik zevk uyandırmak ve onları etkilemek için ortaya konan yazılara denir. ÖĞRETİCİ METİNLER Açıklama bilgi verme amacıyla yazılır. Günlük yaşantılar, tarihi olaylar ve bilimsel gerçekler ele alınır. Konuyla ilgili duygu ve düşünceler kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir.

Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır. Söz sanatlarına, kelimelerin mecaz ve soyut anlamlarına yer verilmez. Verilen bilgiler, yapılan açıklamalar örneklerle ve tanımlarla pekiştirilir. Daha çok ansiklopedilerde, bilimsel kitaplarda ve ders kitaplarında kullanılır. Gereksiz söz tekrarına, ses akışını bozan söylenmesi güç sesler ve kelimelere yer verilmez. MEKTUP (Name) Birbirlerinde ayrı yerlerde bulunan kişiler ya da kurumlar arasında özel ya da resmi haberleşmeyi sağlayan yazı türüne denir. Mektuplar; edebî mektuplar, özel mektuplar, resmi mektuplar, iş mektupları ve açık mektuplar olmak üzere beşe ayrılır. 1) Özel Mektuplar: Birbirinden uzakta bulunan akraba veya arkadaşların haberleşmek bir olayı aktarmak bilgi vermek düşünceleri paylaşmak gibi çeşitli amaçlarla yazdıkları; sadece yazan ile okuyan arasında özel durumu ilgilendiren mektuplardır. Özel mektuplar konularına göre değişik isimler alırlar. Aile Mektupları, Tebrik Mektupları, Teşekkür Mektupları, Taziye Mektupları, Özür Mektupları, Davet Mektupları (Davetiyeler) 2) Edebî Mektuplar: Açık olarak bir dergide ya da gazetede yayımlanırlar. Yazar birine hitaben herhangi bir konudaki görüşlerini, düşüncelerini duygularını anlatır. Buradaki asıl amaç duygu ve düşüncelerini herkesle paylaşmaktır. Edebî mektuplarda yazıldıkları döneme ait sanat, edebiyat ve fikir hareketleri hakkında bilgi edinmek de mümkündür. Edebiyatçılar birbirlerine yazdıkları mektuplarla fikir ve sanat olaylarını tartışabilirler. Olaya bağlı sanat türlerinde edebî mektuplardan yararlanılır. Özellikle hikâye, roman türlerinde kahramanların yaşantılarını, ruh hallerini, duygu düşünce anlayışlarını anlatmak için zaman zaman mektubu araç olarak kullanmışlardır. Hatta mektuplardan oluşan romanlar vardır. 3) İş Mektupları: Endüstri, iş ve ticaret alanlarında ya da iş yerleriyle kişiler arasında yazılan mektuplardır. Bu mektuplarda içtenlik aranmaz. İstenilen açıkça ve anlaşılır bir dille belirtilir. TÜRK EDEBİYATINDA MEKTUP Mektubun edebi tür olarak gelişimi Latin edebiyatına dayanmaktadır. Bugünkü niteliğine kavuşması 16. yüzyılda başlar. Mektup türünün ustaları da ancak 18. ve 19. yüzyılda yetişmiştir. Özellikle Fransa da Voltaire, Jean Jacques Rousseau bu türü çok kullanan sanatçıların başında gelir. Mektup türü hikâye ve roman yazımında da kullanılmıştır. Batı edebiyatında Balzac Vadideki Zambak romanını bu şekilde yazmıştır. Türk Edebiyatında mektup türünün geçmişi çok eskilere dayanır. Münşeatlarda özel ve resmi mektuplara çokça yer verilmiştir. Tanzimat tan sonra ilk ilgi çekici mektup örnekleri Akif Paşa ya aittir. Sonraki dönemlerde ünlü kişilerin mektupları kitap halinde basılmıştır. Namık Kemal in Hususi Mektuplar, Abdulhak Hamit Tarhan ın Mektuplar, Muallim Naci nin Muhaberat ve Muhaverat bunlara örnek olarak gösterilebilir. Sonraki dönemlere bazı sanatçılar ise

mektuplardan oluşan romanlar, hikâyeler, anılar, gezi yazıları kaleme almıştır. Halide Edip Adıvar ın Handan, Hüseyin Rahmi Gürpınar ın Mutallaka, Reşat Nuri Güntekin in Bir Kadın Düşmanı adlı romanları bunlar arasında sayılabilir. Ömer Seyfettin in bazı hikâyeleri, Yakup Kadri Karaosmanoğlu nun Bir Serencam adlı eseri mektup tarzında ele alınmıştır. Mektup tarzında yazılmış gezi yazıları: Cenab Şahabettin in Hac Yolunda, Avrupa Mektupları; Ahmet Rasim in Romanya Mektupları bu türde yazılmıştır. Mektup tarzında yazılmış şiirler: Kemalettin Kamu nun İzmir Yollarından Son Mektup, Orhan Veli nin Oktay a Mektuplar adlı eserleri bu şekilde yazılmıştır. Nurullah Ataç ın Okura Mektuplar adlı deneme kitabı mektuplardan oluşmaktadır. Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) Mektuplarla Halikarnas Balıkçısı, Nazım Hikmet Ran ın Kemal Tahir e Mektuplar, Ahmet Hamdi Tanpınar ın Mektuplar, Cahit Sıtkı Tarancı nın Ziya ya Mektuplar eserleri vardır. GÜNLÜK (GÜNCE) Bir kimsenin düzenli olarak günlük olaylarla ilgili yorumlarını bunlardan kaynaklanan o günkü anlayışlarını düşüncelerini üstüne tarih atarak kaleme aldığı kısa yazılara günlük (günce) denir. Günlüklere o gün ne olup bittiği tarih atarak sıcağı sıcağına yazılır. Günlükler günü gününe yazıldığı için kısadır. Günlükler de yazarın yaşamından izler taşır. Bu bakımdan günlükler içten ve sevecendir. Günlükler bir deftere yazılacağı gibi daha kullanışlı olması bakımından ajandaya da yazılır. Günlüklerin Özellikleri: Yazıldığı günün tarihini taşır. Yazılanlar inandırıcı olur. Anlatılanlar içtenlik ifade eder. Kişisel ve özneldir. Günlüklerde yaşana ve görülenle yazıda anlatılanlar arasında zaman farkı yoktur. Günlükler okuyucuyu düşünerek değil yazan kişinin yazma isteğinden oluşur. Divan Edebiyatında günlüğün karşılığı Ruzname dir. Türk Edebiyatında Günlük: Türk Edebiyatında Suut Kemal Yetkin, Seyit Kemal Karaalioğlu ve Oktay Akbal günlüklerini kitap olarak yayımlayan sanatçılardandır. Ayrıca Oğuz Atay ın Günlük Bütün Eserleri, Fevzi Çakmak ın Mareşal ve Günlük, Salah Birsel in Papağanname adlı eserleri bu türdendir. Günlük İle Anı Arasındaki Farklar: Günlükler günü gününe yazılır anı ise aradan zaman geçtikten sonra yazılır. Örneğin kişi, günlüklerinden yararlanarak ilerde bir anı kitabı yazabilir. Günlük yazarı sadece kendisini ya da kendisini merkez alarak çevresindekileri anlattığı halde anı yazarı başkalarını anlatabilir. ANI (HATIRA) Toplum hayatında önemli görevler üstlenmiş toplumu ilgilendiren önemli olayları bizzat yaşamış veya bu olaylara şahit olmuş kişilerin bu olayları duyurmak için sanat değeri taşıyan bir üslupla yazdıkları yazılara anı (hatıra, hatırat) denir. Anıların yazıldığı deftere hatıra defteri denir.

Anı yazarı yaşanmakta olanı değil yaşanmışı konu alır. Anılar ya günü gününe tutulan notlardan yararlanılarak ya da yaşanan olaylar anımsanarak sonradan yazılır. Her iki durumda da anılar yaşandıktan sonra kaleme alınır. Anılarda gözlem esastır. Kısaca anılar kişinin kendi özel tarihidir. Mesleki yaşamda başarıya ulaşmış veya şöhret olmuş bazı kişiler anılarını yazarlar. Anılar tarihi gerçeklerin öğrenilmesine katkı sağlar. Gelecek kuşaklara ders vermek ve kamuoyu ile hesaplaşmak amacı da vardır. Anılar kişinin yaşadığı dönemle ilgili bilgiler veri. Anılar tarihe ışık tutan kaynaklardır. Yaşanmış olayların gizli kalmış bazı yönlerini açığa çıkarırlar. Ancak bunlar olaylara kişisel bakış açısıyla yazıldıklarından kesin ve bilimsel bir doğru gibi kabul edilemez. Nesnel bir belge niteliği taşımaz. Anıların Özellikleri: Yaşanmış olayları kaleme alır. Tarihe katkı yapar tarihçilere yol gösterir. Anı yazarı bilgi vericidir. Anı yazarları aradan uzun yıllar geçtiği için mektuplardan, görgü tanıklarından yararlanabilir. Tanınmış sanat, bilim, spor ve siyaset adamlarının anıları onların yaşamlarının ve dönemlerinin aydınlatılması yönünden önemli belgelerdir. Anılar geçmişe yönelik günlükler ise günü gününe yazılır. Günlüklerde öznellik ağır basar. Anılar genellikle onları yazanların da rol aldığı gerçek olaylara dayalı yazılardır. Bu yüzden anlatım biçimi 1. Kişinin ağzından yazılır. Anı türünde eser verenler: Akif Paşa Ziya Paşa Mamık Kemal Ahmet Rasim Halit Ziya Uşaklıgil Hüseyin Cahit Yalçın Falih Rıfkı Atay Yakup Kadri Karaosmanoğlu Yahya Kemal Beyatlı Salâh Birsel Tabsıra Defter-i Âmal Magosa Hatıraları Şehir Mektupları, Eşgal -ı Zaman, Falaka Kırk Yıl, Saray ve Ötesi Edebî Hatıralar Çankaya Gençlik ve Edebiyat Hatıraları Siyasi ve Edebi Hatıralar Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu Anılar gezi yazılarıyla benzerlik taşır. Gezi yazılarında gözlem ve dış dünya öne çıkar. Anılarda ise iç dünya ve kişinin kendisi öne çıkar. Biyografi (Yaşamöyküsü) Otobiyografi (Özyaşamöyküsü) Topluma mal olmuş bir kişinin yaşamını, yaptıklarını, yaşadığı döneme katkılarını anlatan yazılara ve kitaplara biyografi denir. Kişinin kendi yaşamının anlatıldığı yazılara ise otobiyografi denir. Biyografilerde kahraman ile anlatıcı aynı kişi değildir. Otobiyografilerde ise anlatıcı anılarda olduğu gibi yazarın kendisidir.

Bilimsel bir konuyu bir kişinin yaşamını, kişiliğini, eserlerini ayrıntılı bir biçimde inceleyen eserlere de monografi denir. Biyografik eserler uzun süreli araştırmalar ve ayrıntılı, titiz bir çalışma gerektirir. Biyografiler bilgi ve belgelere dayandırılmalıdır. Yani nesnel (objektif) olmalıdır. Biyografilerde söylentilere yer verilmemelidir. Biyografilerde kronolojik sıra izlenmelidir. Biyografisi yazılan kişinin ailesi, yakın çevresi, öğrenimi ve başarıta ulaşma süreci üzerinde durulur. Biyografisi yazılan kişinin başından gecen olaylar onun davranışlarını belirleyecek bir akış içinde verilir. Biyografilerde gözlem önemli bir yer tutmaz. Yazarın kişiyi bizzat tanımış olması onun yaşamının önemli anlarında yanında olmazı zorunlu değildir. Biyografilerde dil ağırlıklı olarak göndergesel işlevde kullanılır. Biyografilerde çoğunlukla öyküleyici ve öğretici anlatım türleri kullanılır. Biyografiler açık, akıcı ve yalın bir dille yazılır. Biyografiler sayesinde okurlar başarılı bir yaşama ulaşma yollarıyla ilgili örnek bir yaşam deneyimine tanıklık etmiş olurlar. Ayrıca biyografisi yazılan kişinin yaşadığı dönemin özellikleriyle ilgili bilgi sahibi olurlar. Eski Türk Edebiyatinda Tercüme-i Hal adıyla anılmıştır. Divan Edebiyatında bugünki biyografiye en yakın örnekler Tezkire ler olmuştur. Biyografi Türünde Eser Verenler: Ahmet Cevdet Paşa Namık Kemal Ahmet Mithat Efendi Süleyman Nazif Mithat Cemal Kuntay Yakup Kadri Karaosmanoğlu Şevket Süreyya Aydemir Fuat Köprülü Mehmet Kaplan Kısas-ı Enbiya Evrak-ı Perişan Beşir Fuat İki Dost Mehmet Akif Ersoy, Namık Kemal Atatürk Tek Adam, İkinci Adam Türk edebiyatında İlk Mutasavvıflar Tevfik Fikret Gezi Yazısı (Seyahatname) Bir yazarın yurt içinde veya yurt dışında gezip gördüğü yerleri ve bu yerlerle ilgili izlenimlerini anlattığı yazı türüne denir. Gezilen yerler sadece görünümü ile coğrafi yapısı ile değil insanıyla, tarihiyle toplumsal yapısı ile gelenekleri ile birlikte anlatır. Gezi yazılarında dil ağırlıklı olarak göndergesel işlevde kullanılır. Gezi yazılarında daha çok açıklayıcı, öyküleyici ve betimleyici anlatım türleri kullanılır. Gezi yazılarında gözlem oldukça önemlidir. Gezi yazılarının amacı okuyucuda gezip görme isteği uyandırma amacı vardır.

Gezi yazılarına en yakın tür röportajdır. Röportajdaki amaç gezip görme arzusu yaratma isteği değil bir sorunu ya da durumu yerinde araştırmaktır. Anılarda da gezip görülen yerlerden bahsedilir. Dünya Edebiyatında önemli gezi yazarları Marco Polo ve İbn-i Batuta dır. Türk Edebiyatında gezi yazısı türünün en önemli eseri Evliya Çelebi nin 17. Yüzyılda kaleme aldığı Seyahatname dir. Avrupa ya 1720 yılında devlet görevlisi olarak giden Yirmisekiz Çelebi Mehmet in yazdığı Avrupa yı Osmanlı ya tanıtan Paris Sefaretnamesi adlı bir eseri vardır. Türk Edebiyatında Gezi Yazısı Örnekleri: Ahmet Mithat Efendi Direktör Ali Bey Cenab Şahabettin Ahmet Haşim Falih Rıfkı Atay Reşat Nuri Güntekin Attila İlhan Sadri Ertem İsmail Habib Sevük Azra Erhat Avrupa da Bir Cevelan Seyahat Jurnali Afak-ı Irak, Hak Yolunda, Avrupa Mektupları Frankfurt Seyahatnamesi Bizim Akdeniz, Deniz Aşırı, Tuna Kıyıları, Taymis Kıyıları Anadolu Notları Abbas Yolcu Ankara-Bükreş Tuna dan Batıya Mavi Anadolu, Mavi Akdeniz DİLİN İŞLEVLERİ 1) Göndergesel İşlev: Dilin bilgi verme işlevidir. Bilgiler alıcıya nesnel bir anlatımla aktarılıyorsa bu, dilin göndergesel işlevde kullanıldığını gösterir. Öğretici metinlerde, ders kitaplarında, ansiklopedilerde, kullanma kılavuzlarında ve bilimsel metinlerde karşımıza çıkar. 2) Heyecana Bağlı İşlev: Heyecan, öfke, korku, sevinç ve hüzün gibi duygular dile getirilir. Bu işlevde öznellik hâkimdir. Özel mektuplarda, romanlarda, öykülerde bu işlev karşımıza çıkar. 3) Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi: İletinin gönderildiği kişiyi ya da kitleyi etkilemek, önlerde bir davranış yaratmak amacı taşır. Siyasette, reklam metinlerinde, genelgelerde ve el ilanlarında karşımızda çıkar. 4) Kanalı Kontrol İşlevi: İletişim sırasında ileti, kanalın iletiyi iletmeye uygun olup olmadığını öğrenmek amacıyla düzenlenmişse dil, kanalı kontrol işlevinde kullanılmıştır. Bu işlevde, iletişim kanallarını denetleme amacı güdülür. Uyuyan birini uyandırıp ona: Uyandın mı? Sana söyleyeceklerim var? demek gibi. 5) Dil Ötesi (Üst Dil) İşlevi: Dilin dil bilgisi kurallarının anlatıldığı işlevdir. Dil ve kurallarını açıklamak, dille ilgili bilgi vermek amaçlanmıştır. Ör: Fiil eylem bildiren kelimedir. 6) Şiirsel İşlev (sanatsal-poetik): İletinin alıcıda çağrışım uyandırmak amacıyla kullanılmasıdır. İnsana özgü durumlar sanatsal bir gerçekliğe dönüştürülmek için dil araç olarak kullanılır. Şiirsel işlevde mecaz anlatımlar, çağrışım gücü yüksek kelimeler, edebi sanatlar yoluyla dil yeniden yaratılır.

ANI İLE GÜNLÜK (ÖLÇÜTLER-KARŞILAŞTIRMA) Ölçütler Anı Günlük Yazılış amacı Bilgi vermek Bilgi vermek Yazılış Zamanı Olaydan çok sonra Olay anında (aynı gün) Dilin İşlevi Göndergesel Göndergesel Dil ve anlatım özellikleri Sade, açık, anlaşılır Sade, açık, anlaşılır Kullanılan Anlatım türü Açıklayıcı, betimleyici, öyküleyici Açıklayıcı, betimleyici, öyküleyici Gerçeklikle ilişkisi Günlük hayatta yaşanan gerçeklik Günlük hayatta yaşanan gerçeklik Benzerlikler Dil anlaşılır, göndergesel, bilgi verme amaçlı, anlatıcı olayı yaşamış kişi. Farklılıklar Birinde olay yaşandığı zamanda yazılmış yani anlatılan zamanla yazılma zamanı aynı. Diğerinde ise olay yaşandığı zamanda yazılmamış yani anlatılan zamanla yazma zamanı ayrı. Yazılışı doğru olan kelimeler herhangi bir her gün birkaç herhangi biri her şey bir takım (sayı sıfatı) birtakım (belgisiz sıfat) her bir hiçbiri biraz her biri hiçbir şey birçok herkes hiç kimse bir an herhalde birbiri bir şey her an birdenbire bir kez her yer maydanoz cıva tazyik poğaça gitgide entellektüel tıraş alışveriş espri pek az eşofman sürpriz pek çok antrenman SÖZCÜKLERE MECAZ ANLAM KAZANDIRMA YOLLARI Söz sanatı kullanarak: Benzetme (nar gibi tavuk) Dolaylama yaparak: Kömür (kara elmas) balık (derya kuzusu) Kıbrıs (yavru vatan) Anlam aktarması yaparak: sobayı yak (sobanın içindekileri yak) bir tabak ye (tabağın içindekileri ye KALIPLAŞMIŞ KELİME GRUBU Deyim: en az iki kelimeden oluşur. Öz anlamının dışında anlam taşır. (ağzı yanmak, göze girmek)

Kelime Grubu: İri iri dolu yağdı, yalan yanlış sözler söyledi. Atasözü: Genel kural niteliği taşıyan, kesinlik kazanmış özlü sözlerdir. Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar. Anlatım Bozuklukları Anlamsal ve Yapısal Bozukluklar Anlatım bozukluklarını kavramak ya da çabuk fark edebilmek her şeyden önce sözcüklerin anlamlarını ve türlerini iyi bilmeye, cümle yapısını ve ögelerini tanımaya, noktalamanın anlam üzerindeki etkisini anlamaya bağlıdır. Anlatım bozukluğuyla ilgili sorulara bu nedenle çok yönlü yaklaşılmalıdır. Bu konuyu iyi öğrenmek ve bu alandan çıkacak soruları doğru çözmek isteyen arkadaşlara konuyla ilgili çok sayıda soru çözmelerini ve yanlışlıklarının gerekçelerini iyi öğrenmelerini öneririz. Anlatım bozuklukları genel olarak iki bölümde incelenebilir: A) Anlamsal (Anlama Dayalı) Anlatım Bozuklukları B) Yapısal (Yapıya Dayalı) Anlatım Bozuklukları A) Anlamsal (Anlama Dayalı) Anlatım Bozuklukları 1) Anlamca Birbiriyle Karıştırılan ve Yanlış Anlamda Kullanılan Sözcükler Birbirlerine yazılış ve okunuş bakımından çok benzeyen veya aralarında ilgi ya da yakınlık bulunan; fakat anlamları farklı olan bazı sözcüklerin cümlede birbiri yerine kullanılması anlatım bozukluğuna neden olmaktadır. Bu tür anlatım bozuklukları, sözcüklerin anlam farklılıklarının tam olarak bilinmemesinden kaynaklanmaktadır. Örnek Cümleler Odayı ağır bir yemek kokusu kapsamıştı. (kaplamıştı) Çok üzgün olmasına karşılık, bunu belli etmemeye çalışıyordu. (karşın) Bu iki elbise arasında desen bakımından hiçbir ayrıcalık yoktur. (ayrım) Bu önemli haber bütün televizyon kanallarında yayımlandı. (yayınlandı) Babasına soru sorarken oldukça çekimser davranıyor. (çekingen) Öğrencilerin sınavda başarılı olması, derslerle ilgilenmelerine bağımlıdır. (bağlıdır) Bu sene Atatürk Lisesinde öğretim görüyor. Yapılan araştırmalar, sigaranın özellikle çocuklara oldukça zarar sağladığını ortaya çıkarmıştır. Bu olay, onun başkanlığa kadar yükselmesine neden oldu. Bu takım, son zamanlarda birçok başarısızlık kazanıyor. İş başvurusu için dört resim istediler. Sana anlattıklarımı değiştirip çarptırma sakın. Onun bu hastalığa yakalanma şansı çok düşük. Sizlere tavsiyemiz bu bozukluğa neden olabilecek sözcükleri bulabileceğiniz kadar kaynak kitaplardan, testlerden tespit edip anlamlarını öğrenmeniz olacaktır. Biz sizin için birbiri ile karıştırılan bazı sözcükleri aşağıda sıralamaya çalıştık.

Birbiri ile Sıkça Karıştırılan Sözcükler Ayrım: Bir şeyin başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık başkalık, fark Ayrıcalık: Başkalarından ayrı ve üstün tutulma, imtiyaz. Anlamak: Bir şeyin ne olduğunu neye işaret ettiğini kavramak Algılamak: Bir olayı ya bir nesnenin varlığını duyum yolu ile yalın biçimde bilinç alanına almak Azımsamak: Sayıca az bulmak, az görmek Küçümsemek: Hor görmek, aşağı görmek Basım: Gazete dergi gibi basılı eserleri basma işi Basın: Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan basılı eserlerin tümü Büyümek: Boyutların enine ve boyuna artması Uzamak: Boy olarak artmak, ilerlemek Çekingen: Ürkek, sıkılgan Çekimser: Oy vermekten veya bir şey yapmaktan kaçınan, kararsız Dikmek: Fide halindeki bitkiyi toprağa yerleştirmek Ekmek: Bir bitkiyi üretmek için toprağa yerleştirmek Duyurmak: İlan etmek, duyulmasını sağlamak Hatırlamak: Bilinen bir şeyi akla getirmek, anımsatmak Etkin: Bir hareket içinde bulunan, faal Etken: Etki eden, neden Etki: Bir kimse ya da nesnenin başka bir kişi ya da şey üzerindeki gücü, tesir İkilik: (Görüş ve düşünce için) İkiye bölünmüş olma durumu İkilem: İnsanın iki durum arasında kalması İddia etmek: Sözünde direnmek, ileri sürmek Savunmak: Müdafaa etmek, bir görüşü veya kimseyi doğru ya da haklı göstermek Fiyat: Alım veya satımda bir malın para karşılığı değeri Ücret: İş gücünün, hizmetin karşılığı olan para Karşılık: Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı başka bir davranış cevap Karşın: Rağmen Karşıt: Birbirine aykırı olan, zıt Kapsamak: İçine almak, içermek Kaplamak: Yayılarak her yanını örtmek Neden olmak: (Olumsuz durumlar için) Bir şeyin olmasına zemin hazırlamak Sağlamak: (Olumlu durumlar için) Bir şeyin olmasına zemin hazırlamak Olasılık: İhtimal Olanak: İmkân, uygun koşul Özgün: Orijinal, başkalarından bir yönüyle farklı olan Özel: Yalnız bir kişiye ait olan, hususi Özgü: Bir şeye ait olan, yalnız onda bulunan, has Özge: Başka Öğrenim: (Öğrenci için) Tahsil görmek Öğretim: Bilgi verme, öğretme işi Son: Olmuş, bitmiş olan, bitim, nihayet Sonuç: Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, sona erenden elde edilen veri Şans: Talih baht Risk: Zarara uğrama tehlikesi Yayım: Kitap, gazete gibi okunacak şeylerin basılıp dağıtılması işi Yayın: Yazılı ya da görsel araçlarla halka duyurulan şey, neşriyat. Daha fazlası için Sıkça Karıştırılan Sözcükler isimli word dosyasını indirebilirsiniz ya da Türk Dil Kurumunun sitesinden karıştırılabilecek sözcükleri inceleyebilirsiniz.

2-Gereksiz Kullanılan Sözcükler Türkçede doğru bir cümle, anlatılmak isteneni en sade en duru haliyle verebilen cümledir. Gereksiz sözcük kullanımı bu duruluk ilkesine aykırıdır. Bir duygu, bir düşünce gerektiği kadar sözcük kullanarak anlatılmalı, yani cümlede gereksiz sözcüklere yer verilmemelidir. Cümlede gereksiz sözcüğe yer verilmesi bir anlatım bozukluğu nedeni olarak karşımıza çıkar. Bir sözcük cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamında bir daralma, bir değişme olmuyorsa o sözcük gereksiz kullanılmış demektir. Örnek Cümleler Bu olaya verilen tepkiler kişiden kişiye göre değişir. Tatile ailesiyle birlikte gitti. Acemi olan şoförle yolculuk yapar mı? Adam, kapının önünde duran kadının kulağına alçak sesle bir şeyler fısıldıyordu. En yakın arkadaşıyla aşağı yukarı iki üç yıldan beri görüşmüyor. Yaşadığımız bu kötü olaylardan bir an önce kurtulmayı umut ediyorum. Sizlere sıfatları bir kere daha tekrarlayacağım. Bu konuda temel ilke olarak saydığımız bu özelliklere dikkat etmeliyiz. Burada yaşadığım anlarımı unutamıyorum. 3-Anlamca Çelişen Sözcüklerin Kullanımı: Anlatımı düzgün bir cümlede okuyucuyu şüpheye düşürecek, şaşırtacak, yanıltacak birbiriyle çelişen ifadeler bulunmamalıdır. Anlamca birbirine karşı ya da birbiriyle çelişen sözlerin aynı cümlede kullanılması da bir anlatım bozukluğu nedenidir. Bu tip anlatım bozuklukları genellikle kesinlik ve olasılık belirten sözcüklerin bir arada kullanılmasından kaynaklanır. Gereklilik kipi -malı, -meli eklendiği sözcüğe olasılık anlamı da kattığından bu kiple birlikte kesinlik belirten bir sözcüğün kullanılmış olup olmadığına bakılmalıdır. Örnek Cümleler Belki onun da gelmemesinin bir nedeni vardır mutlaka. Beni kesinlikle gördüğünü sanıyorum. Bu iş tam olarak bitti sayılır. Bu konuda anlatılanlar hiç kuşkusuz doğru olmalıdır. Bundan tam on yedi yıl kadar önce de böyle bir olay yaşamışlar. 4-Atasözü ve Deyimin Yanlış Kullanımı Bu tip anlatım bozukluklarının bulunduğu cümlelerde vurgulanmak istenen düşünce, atasözü veya deyimle daha da kuvvetlendirilmeye çalışılır. Ancak anlatılmaya çalışılan düşünce ile kullanılan atasözü veya deyim anlam olarak birbiriyle aynı düşünceyi ifade etmemektedir. Atasözleri ve deyimlerin kalıplaşmış anlamları vardır, bu yüzden cümlede kendi anlamlarının dışında kullanıldıklarında anlatım bozukluğuna sebep olur. Örnek Cümleler

Şimdi anlatacaklarıma dikkatlice kulak kabartın. Kadıncağız öyle kötü bir adamla karşılaşmış ki dostlar başına. Bugüne kadar yaptığım bütün iyiliklere göz yumdu. Kardeşimin sevinçten etekleri tutuşmuştu. Ona yardım etmek istiyorsan elinden geleni ardına koyma. Ayrıca deyim ve atasözleri kalıplaşmış oldukları için sözcüklerin yerleri değiştirilemez ve mevcut sözcüklerin yerine başka bir sözcük kullanılamaz. Bu kurala uyulmaması da bir anlatım bozukluğudur. Fazla naz insanı usandırır. Çocukların gürültüsünden rahatsız olunca hepimizi kafasından savdı. Baştan tırnağa muayene olmuştu. Ay ışığında dut silkilmez. 5- Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanılmasından Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları: Anlatımda sözcüklerin gerektiği yerde kullanılmaması, cümlede anlam karışıklığı yaratır ve söylenilenlerin ters ya da yanlış anlaşılmasına yol açar. Özellikle sıfat ve zarf gibi nitelik, miktar vs belirten sözcüklerin yanlış yerde kullanılması anlatımda belirsizliğe neden olur. Bu tip cümleler okuyucuya, cümleden iki farklı anlam çıkarmasına yol açar ki biri bu cümlenin ifade ettiği anlamken diğeri okuyucunun algıladığı anlamdır. Eğer bir cümleden iki farklı anlam çıkarabiliyorsanız o cümledeki anlatım bozukluğunu bulmuşsunuz demektir. Örnek Cümleler Ağrısız kulak delinir. Onlara sık sık sevdiğini söylüyor. Bu olayla ilgili kısaca bildiklerini anlattı. Her türlü Atatürk e karşı saldırı affedilemez. Sırada bekleyen hastalar içinde ilk odaya ben girdim. 6- Kişi Zamirinin Yanlış Kullanımından Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları: Kişi zamiriyle kurulan tamlamalarda bazen kişi zamiri söylenmeyebilir. Bu durum birden çok anlamı çağrıştırıyorsa anlam belirsizliği ortaya çıkar. Bu da bir anlatım bozukluğu nedeni olarak kabul edilir. Bu tip cümlelerde kastedilen şahsın kim olduğunu anlamakta güçlük çekilir. Kimin, neyin sorusunun cevabını almakta zorlandığımız cümlelerde bu tip anlatım bozuklukları mevcuttur diyebiliriz. Örnek Cümleler Çocuklarının değerini bilmelisin. Borçlarını bir an önce öde. Ona yapacaklarını kimse tahmin edemez. Kardeşinin hastalanması beni çok üzdü. Ne yaparsam yapayım söylediklerini anlamakta güçlük çekiyorum.

7- Mantık Hataları Anlatılanların mantığa ters düşmesi de bir anlatım bozukluğu nedenidir. Bu tip cümleler dil bilgisi açısından düzgün olsa dahi anlam yönüyle cümlenin bütününe bakıldığında içinde mantığa aykırı durumlar barındırır. Bu yüzden anlatım bozukluğunun zor anlaşıldığı cümle tipleridir. Örnek Cümleler Her Salı, kardeşimin yanına gider; orada on gün kalırdım. Seninle sık sık hatta arada bir görüşmek isterim. Hükümet, 280 e karşı 210 oyla güvenoyu aldı. Okula gitmiyor, hatta hiç ders çalışmıyordu. Dişteki iltihaplanmalar tedavi edilmezse ölüme hatta romatizmaya yol açabilir. B) Yapısal (Yapıya Dayalı) Anlatım Bozuklukları 1) Özne Eksikliği, Yanlışları ve Özne-Yüklem Uyuşmazlığı İlk cümlede bulunan özne, birinci yükleme uyarken diğer yüklemlere uymazsa özne eksikliğinin neden olduğu anlatım bozukluğu meydana gelir. Örnek: Biz ağaçları hiç ilaçlamadık, yine de meyve verdi. (özne) (yüklem) (yüklem) Çözümleme: 1. yükleme göre ilaçlamama işini kim yaptı = Biz (Özne) 2. yükleme göre meyve veren ne? = Ağaçlar (Özne) Yukarıdaki iki yüklem biz öznesini ortak olarak kullanmıştır. Yani ilaçlamayan da biz meyve veren de biz öznesine bağlanmıştır. Ancak çözümleye baktığımızda iki yüklemin de ayrı ayrı özneleri bulunmaktadır. İkinci cümledeki yüklemin öznesi olan ağaçlar kelimesi cümlede bulunmadığından özne eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu meydana gelmiştir. Herkes bu olayda kendi çıkarını düşünüyor, başkasını düşünmüyordu. Bu kitapta hem yanlışlar var hem de okunacak gibi değil. Çalışanların hepsi görevini iyi yapıyor, işini aksatmıyordu.

Özne ve yüklem kişi, tekillik çoğulluk bakımından birbiri ile uyumlu olmalıdır. a) Cümlede 1. tekil şahıs ben ile beraber kullanılan başka bir özne varsa yüklem 1. çoğul ekiyle çekimlenmelidir. Hasan, Mehmet ve ben bu oylamaya katılmayacağız. Ben ve Büşra dinlenmek için piknik alanlarını tercih ediyoruz. O ve ben türkü dinlemeyi çok seviyoruz. b) Cümlede 2. tekil şahıs sen ile beraber kullanılan başka bir özne varsa yüklem 2. çoğul ekiyle çekimlenmelidir. Sen ve arkadaşların ortalığı birbirine katmışsınız. Fatih ve sen ne güzel yakışırsınız İstanbul a. Sen ve o bize gelip ders çalışabilirsiniz. c) Cümlede 3. tekil şahıs o, onlar ile beraber kullanılan başka bir özne varsa yüklem 3. çoğul ekiyle çekimlenmelidir. Harun ile o yemeğe gelecekler. Onlar ve akrabalarım düğünüme davetliler. d) İnsan dışındaki varlıkların çoğul özne olduğu cümlelerde yüklem tekil olmalıdır. Köpekler bu sokakta sabaha kadar havladılar. Kitaplar yeni alınan dolaba kaldırıldılar. e) Cümlenin öznesi belgisiz zamir ya da belgisiz sıfat ise yüklem tekil olmalıdır. Birkaçı benimle burada kalmak istiyorlar. Hiçbiri seni ziyarete gelmeyecekler. Birçok öğrenci senin gibi gitar çalmak istiyorlar. f) Cümlenin öznesi topluluk bildiren bir isimse yüklem tekil olur. Topluluk ismi çoğul eki almışsa yüklem de çoğul olabilir. Sizin takım bizim takımdan çekiniyorlar. Ordular savaş meydanına çıkarma yaptılar. g) Cümlede saygı veya sitem anlamını sağlamak için özne tekil olsa bile yüklem çoğul olabilir. Doktor Bey bizi çağırıyorlar. Vali Beyler haber göndermişler. 2- Nesne Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları: Sıralı cümlelerde aynı nesneyi almayan yüklemlerin ortak nesneye bağlanması bir anlatım bozukluğu nedenidir.

Örnek Eve gelmiyor, ihmal ediyordu. Çözümleme: 1. cümlede; gelmiyor = yüklem Kim gelmiyor? = O (gizli özne) Nereye gelmiyor? = Eve (dolaylı tümleç) 2.cümlede; İhmal ediyordu? = yüklem Kim ihmal ediyordu? = O (gizli özne) neyi ihmal ediyordu = Evi (Nesne) Evi kelimesi 2. cümlede yazılmadığından her iki cümledeki yüklem de 1. cümledeki eve kelimesini ortak olarak kullanmıştır. Bu da ikinci cümlenin Eve ihmal ediyordu. şekilde algılanmasına sebep olmaktadır ki bu durum nesne eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu sebebidir. Örnek Cümleler Bu olaya ancak o karar verir ve uygular. Gazetelerin yazdıklarına inanmıyor, okumaktan da geri kalmıyordu. Kızına asla kızmıyor; çünkü çok seviyor. Anneler çocuklarına hep inanır, kolayca bağışlar. Romanlarında aşktan çok bahsetmişti; ama hiç yaşamamıştı. 3- Tümleç Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları: Sıralı cümlelerde aynı tümleci almayan yüklemlerin ortak tümlece bağlanması bir anlatım bozukluğu nedenidir. Öğretmenini tanıyoruz ve sonsuz güveniyoruz. Çözümleme: 1. cümlede; tanıyoruz = yüklem Kim tanıyor? = Biz (Gizli özne)

Kimi tanıyoruz? = Öğretmenini (Belirtili Nesne) 2.cümlede; güveniyoruz = yüklem Kim güveniyor? = Biz (Gizli özne) Ne kadar güveniyoruz? = sonsuz (Zarf tümleci) Kime güveniyoruz? = Öğretmenine (Dolaylı tümleç) Öğretmenine kelimesi 2. cümlede yazılmadığından; her iki cümledeki yüklem 1. cümledeki öğretmenini kelimesini ortak olarak kullanmıştır. Bu da ikinci cümlenin Öğretmenini sonsuz güveniyoruz. şekilde anlaşılmasına sebep olmaktadır. Bu durumda dolaylı tümleç eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu meydana gelmektedir. Arkadaşını dikkatle dinliyor, gülümsüyordu. (dolaylı tümleç eksikliği) Bu zorluklara nasıl katlandı, nasıl başa çıktı. (edat tümleci eksikliği) Yeğenlerini yanına çağırdı ve hediyeler dağıttı. Arkadaşlarına çok iyi davrandı; ama karşılığında kötülük gördü. 4- Yüklem Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları: Ortak yükleme bağlanamayan birden çok cümlenin tek yükleme bağlanmasıyla ortaya çıkan anlatım bozukluğudur. Bugün ben yemek, o ise temizlik yaptı. Yukarıdaki 1. cümlede tek yüklem ve iki özne bulunmaktadır. Yemeği yapan 1. tekil şahıs ben, temizliği yapan ise 3. tekil şahıs o özneleridir. Yemeği yapan şahsa ait bir yüklem kullanılmadığından sondaki yükleme bağlanmak zorunda kalan ben öznesi yüklem eksikliğinden doğan anlatım bozukluğuna sebep olmaktadır. Buna göre doğru olan cümle şöyle olmalıdır: Bugün ben yemek yaptım, o ise temizlik yaptı. Örnek Cümleler Mehmet i çok az, Ayşe yi hiç sevmem. Dışarıdaki işlerle ev arkadaşım, evdeki işlerle de be uğraşırım. Bugünkü sınava sen, yarınkine Volkan girecek. 5- Kişi Uyumsuzluğundan Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları: Cümledeki yüklemlerin kişi yönünden uyuşmaması anlatım bozukluğu nedenidir.

Örnekler Bu konuda siz bize güvenecek, biz de size yardım edeceğiz. (güveneceksiniz) Siz sevinecek, biz üzüleceğiz. O, haftaya bize gelecek; beraber sinemaya gidecektik. 6- Ek Fiil Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları: Yüklemi isim soylu olan sözcüklerde yüklemlerden biri olumlu, diğeri olumsuz anlam taşıyabilir. Bu durumda ek eylemin eksik olması anlatım bozukluğuna neden olur. Örnekler Oda arkadaşlarımdan biri kurnaz, diğeri kurnaz değildi. Çocuklar çok çalışkan; ama umutlu değildi. 7- Çatı Uyumsuzluğundan Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları: Cümledeki eylem ve eylemsilerin çatı yönünden uyuşmaması anlatım bozukluğu nedenidir. Örnekler Güzel elbiseler giyip düğüne gidildi. (giyilip) Onu telefonla arayıp dışarı çıkıldı. (çıktı) 8-Yanlış Yapılı Eylem ya da Eylemsiler: Cümlede kullanılan eylem ya da fiilimsilerin yapısal yanlışlıkları anlatım bozukluğu nedenidir. Örnekler Mehmet yapılacak ameliyatta nihayet sağlığına kavuştu. (yapılan) Ne gelişinden haberimiz oldu ne de gittiğinden. (geldiğinden) Çocuğun arkamızdan seslenişini ve bakmasını unutamıyorum. (bakışını) Bütün gün kitap okuma ve televizyon izlemek çok hoşuma gidiyor. Bu sınavı hiç ya da az çalışan bir öğrenci kazanamaz. Ne beni ne de onu aramadı. 9-Tamlama Yanlışları Ad tamlamalarında tamlayan veya tamlananın kullanılmaması, tamlama eklerinin eksiklikleri ve ortak kullanılmaması gereken tamlayan ya da tamlamanın ortak kullanılması gibi sebepler tamlama yanlışlarından kaynaklanan anlatım bozukluklarına sebep olmaktadır. Öğrenciye bir şeyler öğretmeden sınavı kazanmasını bekleme. (öğrencinin sınavı kazanmasını) Hasta yatağındaki annesine şarkı söyleyerek mutlu olmasını sağladı. (annesinin mutlu olmasını) Toplumsal ve kültür sorunları yaşayan bir ülkenin evlatlarıyız. (Toplumsal sorunlar ve kültür sorunları)

Her önüne gelen canı istediği gibi davranması doğru değildir. (gelenin) Askeri ve devlet okullarına giriş sınavı yapılacak. (Askeri okullar ve devlet okulları) Yüksek dağları ve denizleri aştım senin için. (yüksek deniz olmaz) Alçak binalar ve bahçeler gözümüze çarptı. (alçak bahçe olmaz) 10- Noktalama Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları Noktalama işaretlerinin cümlede eksik olması anlam belirsizliğine yol açabileceğinden bu durum da anlatım bozukluğu nedenidir. Örnekler Çocuk, arabasını beğenmedi. Genç kadın doktorla görüşmek istedi. Sarhoş adama ağzına geleni söyledi. Deli adamı öldüresiye dövdü. Tahta evin önüne yığılmıştı. 11- İyelik Ekinin Gereksiz Kullanılmasından Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları: İşlevi olmadığı halde cümlede iyelik ekinin kullanılması da bir anlatım bozukluğu nedenidir. Örnekler Bir ay içinde araba sürmesini öğrendi. İnsanlar aldatmasını çok iyi biliyor. Resim yapmasını severim. Dolabımdaki kitaplarını yeniden düzenledim. ANLATIM BOZUKLUKLARI ÖRNEK CÜMLELER Öteki şehirler gibi bu şehir de çirkin bir görüntüye kavuştu. Arkadaşlar tatilde otobüsle İstanbul a gidecekler, sonra deniz yoluyla Çanakkale ye geri dönecekler Koskoca adam yürümesini bilmiyor. Oda temizlenip eşyaları yerleştirdik. Her ne kadar şehir dışına taşınılmışsa da beklenen rahata kavuşamamıştır. Benim buraya geldiğimi istemez. Tek istediğim şey onunla sorunlarımızı konuşmak ve bir an önce barışmamdır. Birçok evlerde düğün hazırlığı var. Sorunlarımızı karşılıklı anlaşıl ve birlik içinde çözebiliriz. Ülkemizde en çok ilenen bu filmin adı ve yönetmeni kimdir. Sizleri iyi tanımak ve dost olmak istiyorum. O şarkıya hayran kaldım, defalarca dinledim. İş yerinde kimse kalmamış; öğle yemeğine çıkmıştı. Bu hastalık tedavi edilmezse ölüme, üstelik kansere neden olabilir. Beni unutmayacağını çok iyi biliyordum. Evimiz, üzerinde bulunan binanın çökmesiyle büyük tehlike geçirdi. Adam, hiç çekinmeden sürekli çocuğu dövüyordu.

Hadi bakalım, pirincin taşını ayıkla. Düşüncelerinde ısrarlı; ama inatçı değildir. Okulu bitirdikten sonra, eminim hayallerimi gerçekleştirebilirim. Şimdiden tezi yok hemen çalışmaya başlayacağım. Bu, yılın en çok istek alan şarkısıydı. Elini yukarı kaldırarak yıldızları işaret etti. Böyle konuşmanın nedeni seni sevmemdendir. Düşünerek konuşmasını öğrenemedi. Öğretmen, yeni girdiği sınıfta kendini öğrencilere tanıştırdı. Bütün gerçekler, yapacağımız araştırmalar sonucu ortaya çıkacaktı. 25 Ağustos 2002 yılında evlenmişler. Test kitaplarının ücretleri oldukça düşmüş. Hiçbir zaman sessiz kalmadı, hakkını savunmaya çalıştı. Bu sözleri söylemek sana yakışmaz, küçültür. Kitapları çok seviyorum, çünkü bana hayatı öğretiyorlar. YGS'yi kesinlikle kazanırım herhalde. Kitabını yanıma almayı unutmuşum. Bugünlerde çok belim ağrıyor. Annesinin korkusundan etekleri zil çalıyordu. HABER YAZILARI: İlgi çekici gelişmeleri, gelişmeleri, olayları iletişim veya yayın organları aracılığıyla insanlara duyurmak üzere yazılmış öğretici metinlerdir. Muhabir: Haber toplayan ve haber yazılarını kaleme alan kişidir. İyi bir haber yazısı kolay anlaşılır, ilginç, önemli, duyulmamış, doğru ve günceldir. Sıradan olaylar haber değeri taşımaz. Haber yazıları ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden, kim? (5 N 1 K) sorularına cevap verir. Haber kaynakları üçe ayrılır: 1) Resmi haberler. (En etkili kişilerden alınır.) 2) Özel Haberler. (Halk arasındaki olayların halk tarafından muhabirlere bildirilmesiyle elde edilir.) 3) Ajans haberleri. (Dünya olaylarını toplayıp her yana bildiren kurumların verdikleri haberlerdir.) Haber yazılarının yalın ve açık bir anlatımı vardır. Haber yazılarında dil göndergesel işlevdedir. Haber yazılarında öğretici ve açıklayıcı anlatım türlerinden yararlanılır. Ajanslar: Haber toplama, yayma ve üyelerine dağıtma işiyle uğraşan kurumlardır. Gazeteler, radyo, televizyon ve internet haber alma kaynaklarının başında gelir. Söyleşi (Sohbet) Herhangi bir konuda okurla konuşuyormuş gibi yazılan yazılara sohbet denir. Sohbetler özel bir bakış açısıyla kaleme alınır. Sohbetlerde dil ağırlıklı olarak göndergesel işlevde kullanılır. Söyleşiler bir plân dâhilinde yazılır. Söyleşilerde ince ve derin anlamlı nüktelere, esprilere yer verilir. Söyleşiler karşılıklı konuşma havası içinde soru-cevap cümleleriyle başlar. Söyleşiler sıcaklık ve samimiyet yönünden fıkra ve denemeye benzer.

Söyleşilerde konu sınırlaması yoktur. Fıkralarda güncel konular öne çıkarken söyleşilerde her türlü konu ele alınır. Denemelerde yazar kendisiyle konuşuyormuş gibi yazarken sohbetlerde karşısındakiyle konuşuyormuş gibi yazar. Batı Etkisindeki Türk Edebiyatında Söyleşi (Sohbet) Türünde Eser Verenler: Ahmet Rasim Suut Kemal Yetkin Melih Cevdet Anday Şefket Rado Ramazan Sohbetleri, Muharrir Bu Ya Edebiyat Söyleşileri Deniz Üstünde Söyleşiler Eşref Saati Fıkra (Köşe Yazısı): Bir yazarın toplumu ilgilendiren günlük olaylar ve sorunlarla ilgili kişisel görüşlerini yansıtan, gazetelerde yayımlanan kısa yazılara fıkra denir. Fıkralarda spor, doğum, eğitim, siyaset, ekonomi gibi geniş bir konu alamı vardır. Gazetecilikle doğan, gazete dendiğinde akla gelendir. Fıkralarda, makalelerde olduğu gibi konuyu derinliğine inceleme, yargıları delillerle ispatlama amacı güdülmez. Fıkralar makaleler gibi ciddi bir üslup taşımaz. Kısa, yalın, etkili cümlelerle kurulmuş mizahi bir üslüp kullanılır. Bir fikri kabul ettirmekten çok yazarın yorumunu aktarmak amacı taşır. Fıkralar öğretici metinlerdir. Öznel yazılardır. Bizde fıkra türünün ilk örneklerini Servet-i Fünun döneminde bağımsız yazar Ahmet Rasim vermiştir. Diğer fıkra yazarlarımız: Falih Rıfkı Atay, Hüsryin Cahit Yalçın, Çetin Altan, Peyami Safa, Oktay Akbal, Şevket Rado Bati Etkisindeki Türk Edebiyatında Fıkra Türünde Önemli Eser Verenler: Ahmet Rasim Ahmet Haşim Şehir Mektupları Bize Göre, Gurabahane i Laklakan Deneme: Yazarın özgürce seçtiği bir konu üzerinde kesin yargılara varmadan kendi görüşlerini, düşüncelerini düz yazı türüne denir. Denemeler rahat okunabilen yazılardır. Deneme yazarı düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi içten, akıcı ve kıvrak bir anlatımla ele alır. Denemeler konularına göre: 1) Kişisel duyarlılık ve dikkati konu alan denemeler. 2) Öğretici-eleştirel denemeler. 3) Sosyal ve felsefi konularda kişisel düşünceleri ifade eden denemeler. Deneme yazarı ele aldığı konuyu alışılmışın dışında bir pencereden öznel bir biçimde işler. Denemeler okuru düşünceye yönelten yazılardır. İngiliz yazar BACON da deneme türündeki yazılarıyla tanınmıştır. Deneme türü edebiyatımıza Tanzimat ve Servet-i Fünun döneminde girmiştir. Deneme türünün bizdeki ilk ustası Nurullah Ataç tır.

Ahmet Haşim in Bize Göre adlı eserinde ilk deneme örnekleri vardır. 16. Yüzyılda yaşayan Fransız edebiyatçı Montaigne Denemeler adlı eseriyle bu türün ilk örneğini vermiştir. Deneme Türünde Eser Verenler: Ahmet Haşim Bize Göre Ahmet Hamdi Tanpınar Beş Şehir, Yaşadığım Gibi Nurullah Ataç Sözden Söze, Karalama Defteri, Diyelim, Günlerin Getirdiği Suut Kemal Yetkin Günlerin Götürdüğü, Şiir Üzerine Düşünceler Cemil Meriç Mağaradakiler, Bu Ülke Mermi Uygur Dilin Gücü Salâh Birsel Kahveler Kitabı, Boğaziçi Şıngır Mıngır, Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu Sabahattin Eyüboğlu Mavi ve Kara