CHP: NİÇİN OLMUYOR, NASIL OLUR? Prof. Dr. Hasan Şimşek İstanbul Kültür Üniversitesi (www.hasansimsek.net) 6 Nisan 2014 Çok bilinen atasözümüzdür; kağnı kırılınca yol gösteren çok olur! Bu yazı da kırılan kağnıya bir yol gösterme yazısıdır. Üzerime vazife mi? Evet. İşimiz bu, çünkü entelektüel bir insan olarak ülkemin geleceğiyle ilgili konular doğrudan benimle de ilgili. Benim gibilerin CHP hakkında ahkam kesmelerinden hoşlanmayanlar kağnıyı kırmayacaklar, ya da kırılmış kağnıyı yürütecekler. Seçimlerden beri gazetelerde CHP hakkında bir hayli köşe yazısı yazıldı. Vatandaşlık görevimizi yaparak CHP nin niçin yapamadığına ve nasıl yapabileceğine ilişkin görüşlerimizi biz de paylaşalım. İki hafta önceki, yani 23 Mart 2014 tarihli ve Müzik Değişince Dans da Değişir yazımın son kısmında şunları yazmıştım: Yeni Toplumculuk Yeni Liberalizm in anti-tezidir. Küresel bilişim çağına özgü ve eşitlik, dayanışma, toplumculuk, özgürlük, katılımlı demokrasi ilkeleri üzerinde yükselecek olan Yeni Sosyal Refah Devleti doğmakta olan yeni düzendir. Bu analizlerden başta sol ve sosyal demokrat partiler olmak üzere bütün siyasi ve ekonomik oluşum ve girişimler gerekli dersleri çıkarmalıdırlar. CHP ve bütün sol/sosyal demokrat siyasi oluşumlar Başbakan ın oluşturduğu gündeme cevap yetiştirerek politika yapmayı bırakmalı, bu yükselmekte olan yeni gerçekliğe uygun projeler geliştirerek bunları halka anlatmalıdırlar. Bir Afrika ata sözüdür: Müzik değişince dans da değişir! Dünya siyaset ve ekonomik düzeninin yeni müziği güftesiyle bestesiyle icra edilmeye başlanmıştır. Zaman, yeni dansı öğrenme ve halkla yeni bir törensel yolculuğa çıkma zamanıdır. Hatırlatalım: Büyük liderlikler de tam bu dönüm noktalarında yükselir! Page 1 of 7
Dikkat ediniz, biz bu yazıyı seçimlerden önce yazdık! Demek ki neymiş? Bir kere, kağnı kırılınca yol göstermiyoruz. Yukarıdaki paragrafta üç önemli saptama var: 1) Yeni bir düzen doğmakta, 2) Başbakan ın tuzağına düşüp en iyi yaptığı iş olan polemik üretme ve gündem mühendisliği tuzağına düşme, 3) Bulunmaz bir nimetle (çöken düzen, yükselen düzen!) yüz yüzesin, devrimci bir liderlik için kolları sıva! Bulunmaz nimeti CHP ve tüm muhalefet partileri patlayan yolsuzluk, rüşvet, kayırma, kollama tapeleri olarak algıladılar. Bütün seçim propagandası hırsızlık ve yolsuzluk üzerine bina edildi. Özellikle CHP, İşçi Partisi gibi örgütlü ve seçmen sayısı ile kıyaslanamayacak derecede etkili muhalefet üretebilen bir güce mesafeli dururken, Cemaat gibi seçmen sayısı ve sağ-mahafazakar seçmen üzerinde etkisinin ne olduğu konusunda ciddi şüpheler olan yapılara, en azından ılımlı mesajlar verildi. Seçim sonuçlarına bakıldığında, ya Cemaatin seçmen gücü abartılı ve CHP de bir fark yaratmadı, ya da Cemaat e sıcak bakan seçmen tercihini değiştirmeyerek yine AKP ye oy verdi. Birinci olasılığın da ikinci olasılığında geçerli olma ihtimali yüksek. Kanımca, Cemaat in devlet içinde örgütlenme gücü seçmen tabanından daha fazla. İkinci olasılık da ihtimal dahilinde. Cemaatin seçmen tabanı sayı olarak sanılandan daha fazlaysa bile bu insanların CHP ye oy vermesini beklemek gerçekten biraz aşırı iyimserlik. Bu kitlenin AKP tabanından daha az laik, daha muhafazakar bir duruşu olduğunu tahmin ediyorum. Cemaat üyeleri arasında ideolojik sargınlık düzeyinin daha katı olduğu inancındayım, dolayısıyla bu kesimden CHP nin oy alabilmesi bana olanaksız geliyor. CHP nin orta sağa açılması da ilk bakışta ilginç bir proje. Bu açılımdan CHP nin karlı çıkacağına inanıyorum, çünkü CHP nin klasik kitlesi içinde başka yaşam tarzlarına yaşam hakkı tanımayan, hoşgörüsüz, din ve dini yaşam biçimine açıktan karşı duran bir kitlenin mevcudiyeti de, azınlık da olsa, söz konusudur. Bu anlamda, bu marjinal grubun CHP gibi ulusal bir partide sesinin daha gür çıkması, kapsayıcı bir ideolojik duruşun önünde engeller oluşturuyor. Sonuçta, CHP nin, Başbakan ın büyük bir başarıyla hayata geçirdiği kutuplaştırıcı siyasetin etkisini kırmak için belirli oranda orta sağa yaklaşmasında, daha doğrusu orta sağ seçmenin ilgisini çekmesinde hiç bir sakınca yok. Dahası, bana göre bugün orta sağ gibi duran bu kitlenin büyük çoğunluğu CHP nin hedef kitlesi olmak Page 2 of 7
zorundadır. Bugün orta sağda olmaları ilelebet oraya mahkum edilmeleri anlamına gelmemelidir. Bu yazı da zaten bu konu hakkındadır. Özetlemek gerekirse, CHP 2014 yerel seçimlerinde yanlış bir strateji izlemiştir. Tape siyaseti, Başbakan a laf yetiştirme telaşı, devleti ve Cumhuriyet i yıktırmayacağız algısını fazlasıyla vermesi CHP üzerinde bir düzen partisi izlenimi yaratıyor. Şunu da eklemek gerekli: 1994 de İstanbul ve Ankara gibi büyük metropolleri ele geçiren RP-FP-AKP geleneği aracılığıyla toplumda ciddi bir muhafazakarlaşma yaşandı. Hele, 2002-2014 arası 12 yıl bu geleneğin tek başına toplumu dönüştürme girişimleriyle geçti. Yirmi yıldır tek başına güçlü bir siyasi etki alanı yaratmış olan bu yapının bir anda, bir seçimde yerle yeksan olacağını beklemek zaten akıllıca değil. Siyasetçiler de alışkanlık yaratır, onlardan kopmak kolay değildir. Bu halk Demirel i de 1960 ve 1970 lerde, Ecevit i 1970 lerde, Özal ı 1980 lerde, tekrar Demirel i 1990 larda kolayca bırakmadı. Eninde sonunda, her organizmanın başına gelen AKP siyasi geleneğinin de başına gelecek: Yükseliş eğrisine benzer bir çöküş eğrisiyle kademeli bir geri çekiliş yaşanacak. Yolsuzluk tapeleri gibi bazı beklenmedik oluşumlar bu süreci sadece hızlandırabilir. Diğer yandan, gerçekten de dünyanın gelişmiş bir ülkesinde ülkenin altını üstüne getirecek 17 Aralık sonrası skandal gelişmelerin bizim ülkemizde beklenen siyasi sarsıntıyı yaratmamasının da nedenleri var. Bir kere AKP düşük eğitimli, düşük gelir düzeyine sahip ve mütedeyyin-tutucu bir kitlenin kendi seçmen tabanı olduğunun farkında. Yerel seçim öncesi bütünşehir yasasıyla daha çok kırsalda ve köylerde yaşayan bu kitlenin büyük şehirler için oy kullanmasının yolunu açarak ne kadar becerikli ve bilinçli bir siyaset yaptığını gösterdi. Dahası, İtalya gibi başka ülkelerde de yolsuzluk her ülkede seçmenlerin siyasi tercihinde radikal dönüşümlere neden olmuyor. Berlusconi de bütün yolsuzluk, usulsüzlük, kayırma ve kollama kanıtlarına rağmen İtalya da seçim üstüne seçim kazandı. Hem İtalya örneği hem Türkiye örneği insanların siyasi tercihlerini yaparken önce cüzdanlarına baktıklarını da gösteriyor. 12 yıldır halkın, algıda bile olsa, sürdüğüne inandığı siyasi ve ekonomik istikrar seçmen üzerinde önemli ve tutucu bir siyasi tavır Page 3 of 7
yaratıyor. Denenmiş bir ekip, bugünden yarına ne olacağını biliyorum; risk almanın alemi yok! Belki pek çok seçmenin belleğinin gerisinde böyle bir motivasyon söz konusu. 2 Nisan 2014 tarihli gazete web sitelerinde hem Adil Gür ün hem de Murat Gezici nin seçim sonuçlarına ilişkin yorumları vardı. Adil Gür seçmenin risk almadığını belirtiyor. Murat Gezici ise seçmenin oy verdiği partiye niçin oy verdiklerini sordukları araştırmanın sonuçlarını paylaştı. Niçin AKP ye oy verdiniz sorusuna seçmenin %60 a yakını iktidarın icraatlarını beğendiği için ve partinin lideri RT Erdoğan olduğu için oy verdiğini belirtiyor. Burada hem ekonomi bir etken, hem Demirel-Ecevit-Özal benzeri, kolay kolay vazgeçilmeyen güçlü bir siyasi lider figürü var. Şimdi gelelim asıl konumuza. CHP ne yapmalı? Bu konuya doğru bir giriş yapabilmek için yukarıda listelediğimiz 3 saptamayı tekrar hatırlayalım, çünkü reçete orada: 1) Yeni bir düzen doğmakta, 2) Başbakan ın tuzağına düşüp en iyi yaptığı iş olan polemik üretme ve gündem mühendisliği tuzağına düşme, 3) Bulunmaz bir nimetle (çöken düzen, yükselen düzen!) yüz yüzesin, devrimci bir liderlik için kolları sıva! Yeni doğmakta olan düzenin ayrıntıları ve dünya örnekleri Paradigmalar Savaşı ve Beşinci Dalga kitabımın son bölümlerinde ayrıntılı olarak irdelenmekte. İşin özeti şu: Bütün dünyada yeni bir devrimci dalganın tam önünde duruyoruz. Yeni Liberalizm karşıtı Yeni Toplumcu, yani Sosyal Refah Devleti benzeri bir düzen arayışı yoğunlaşmaya başladı. Küresel bilişim çağına özgü; eşitlik, dayanışma, toplumculuk, özgürlük, katılımlı demokrasi ilkeleri özellikle bütün toplumları protest kesimlerinde ciddi bir toplumsal beklenti olarak gündeme getirilmeye başlandı. Öyleyse, yapılacak ilk şey bu doğmakta olan yeni düzeni iyi analiz etmek ve toplumda bu yöndeki beklentileri iyi anlamak. Taksim Gezi Başbakan ın etiketlediği gibi bir terör girişimi değildir, yeni adil düzen beklentisinin dışavurumudur. Zaten orada gençlerin yoğunlukla bulunmasının da altında yatan gerekçe de budur. Yeni düzen arayışını toplumun en dinamik ve en cesur kesimi olan gençlik diri bir şekilde haykırmaktadır. Bir kere CHP Gezi ye böyle bakmayı öğrenmelidir. Page 4 of 7
İkincisi, kurulu düzen taraftarı izlenimi veren siyasal yapılardan devrim çıkmaz! Bunun için yukarıdaki 3. maddeyi yazdık: Bulunmaz bir nimetle (çöken düzen, yükslen düzen!) yüz yüzesin, devrimci bir liderlik için kolları sıva! Devleti koruyan, laik Cumhuriyeti koruyan, Atatürk ü koruyan, rejimi koruyan parti görüntüsünden devrimci duruş çıkmaz. CHP, lk etapta ve hemen Atatürk çülük ve Cumhuriyetçiliği bir propaganda aracı ve konusu olmaktan çıkarmalıdır. BU Atatürkçü likten ve Cumhuriyetçilik ten vazgeçmek anlamında alınmamalıdır. İcraatlarla ve iktidara gelerek Atatürk ün ve laik Cumhuriyet in korunabileceğini CHP ve sosyal demokratlar artık anlamalıdır. Bunun en iyi örneği 1970 li yıllarda CHP yi devrimci bir çizgiye sokmayı başarmış olan Bülent Ecevit tir. Bunu CHP yi düzen muhalifi bir parti olarak yeniden tasarlayarak başarmıştır. Bu düzen değişmelidir! CHP nin o yıllarda en bilinen sloganıydı. Reçete kısa: CHP bir an önce kendisini kurulu düzen muhalifi bir parti haline dönüştürmelidir. 1983 de köprüyü sattırmam! diyen Sosyal Demokratlara karşı satarım! diyen düzen muhalifi ve reformcu olarak algılanan Anavatan Partisi iktidar olmuştur. Sattırmam diyen söylem halkta düzen taraftarı, statükocu, devletçi bir parti imajı yaratmıştır. 1950 de düzen karşıtı duruş ve söylemi DP yi iktidar yapmıştır. 2002 de kurulu düzen muhalifi bir parti iktidar olmuştur, iktidarda olduğu halde hala muhalif algısını destekleyici bir siyasal söylemi de halka kabul ettirmeyi başarmaktadır. Yeni Liberalizm in sendikalar ve meslek örgütleri gibi birleşik yapıları ve toplumu atomize ederek yönetme stratejisi sonucunda yoksullar, işsizler, kadınlar, orta sınıf; Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Süleymancı, Nakşibendi, Hristiyan, Musevi olarak etnik ve dini kimlikler altına itilerek küçültülmüş, sendika liderinin yerini Cemaat önderi, etnik siyaset yapan siyasetçi almıştır. Oysa bu insanlar hala yoksul, işsiz, şiddete maruz kalan kadın ve orta sınıftır. Öyleyse CHP sürekli laiklik, Atatürkçülük, Cumhuriyetçilik söylemlerinden sıyrılarak bu insanların gerçek kimlikleri üzerinden siyaset üretmelidir. 1970 lerde Ecevit bunu da yapmıştır. Toprak işleyenin, su kullananın, Ne ezilen ne ezen; eşit, hakça bir düzen sloganları Türk insanı ve CHP için bugün bile hala güncel ve önemlidir. Page 5 of 7
Toprak işleyenin su kullananın Ecevit CHP sinin topraksız köylüye yönelik toprak reformu stratejisinin sloganlaşmış haliydi. 1970 lerin köylüsü bu mesajı kolayca kavradı. Ne ezilen ne ezen; eşit, hakça bir düzen çalışan ve yoksul emekçi sınıfa eşit bir ekonomik düzen vadeden slogandı ve işçi-emekçi kesimi de bu mesajı çok kolay kavradı. CHP nin kendi tarihinden de ders çıkarması gerekli. Bu sloganlardaki derin mesaj, o mesajı hedef kitleye ulaştıran öz, saf ve keskin bir Türkçe bugün CHP strateji ve tanıtım etkinliklerine yansımıyor. Çünkü CHP nin anlatacak özgün bir davası yok. Devam edelim. Reçeteyi daha da basitleştirelim: Önce bir dava bul ve bunu bıkmadan usanmadan işle, bütün siyasi faaliyetlerinin merkezi yap! 1970 lerin CHP si için bu dava o yıllarda nüfusun çoğunluğunu oluşturan kentli işçilerin, emekçi köylülerin, kırsaldan kente göçmüş gecekonduda yaşayan arada kalmışların hak ve eşitlik arayışıydı. 1980 lerde Özal için yasaklardan arınmış, herkesin kısa sürede zengin olma arzusunu kamçılayan liberal bir düzendi. 1990 lardan başlayarak RP-FP-AKP geleneği için dava türbanla simgeleşiyordu. Türban sorununun arkasında yasakçı, baskıcı, inanan bir kesimi ikinci sınıf gören bir rejimin olduğu teması sürekli işlendi. Her şey, bütün siyasi mesajlar görsel olarak da algılanması kolay türban sorunu etrafına örüldü. Şu soruyu soralım, bu soruya eğer CHP bu örneklerdekine benzer net bir yanıt veremiyorsa, işte asıl sorun buradadır: Bugün CHP nin davası nedir? Çok önemli bir sorun daha var: CHP gibi sol ve sosyal demokrat bir partinin yoksullardan ve kırsaldan oy alması yerine Türk toplumunun daha varsıl bölgelerinden ve semtlerinden oy alması da bir tezat. CHP orta sınıf varlıklıların ve iyi eğitimlilerin partisi haline gelmiş durumda. Ve ne yazık ki, bütün toplum içinde sadece CHP nin oyuna bakarak bu kitlenin yıllardır %25 civarında bir nüfusu kapsadığını görüyoruz. CHP nin bu tezat hali vitrinindeki siyasi simalarla da destekleniyor. CHP nin vitrininde olan siyasetçiler elit bir görüntü veriyor ve bu kitlenin yoksullarla, işçilerle, köylülerle, öğrencilerle ciddi bir iletişim sorunu var. Daha doğrusu iletişimsizlik sorunu var. Bu kitle RT Erdoğan ın iletişim kurmayı becerdiği aynı halka inemiyor. CHP yine Türkiye yi iyi analiz etse kendi köklerinde çok önemli deneyimlerin gizli olduğunun farkına varır. Page 6 of 7
1970 lerde sol/sosyalist gençlerin gecekondu bölgelerinde, köylerde, kırsalda köylülerle, yoksullarla, işçilerle, yani halkla kurdukları organik bağı analiz edebilir. Onların söylem, yöntem, strateji ve taktiklerinden öğreneceği önemli şeyler olabilir diye düşünüyorum. Zihnimde şöyle bir mizansen canlanıyor: Yerel giysileri içinde Güneydoğulu bir erkek, tarikat simgesi kıyafetleri içinde sakallı ve cübbeli bir erkek, Cumhuriyetçi olduğunu simgeleyen modern giysilerle bir kadın, inançlı olduğunu türbanı ile simgeleyen bir kadın, işsiz bir Karadenizli genç ve işsiz bir Kürt genci. Bu görselin altında CHP şunu yazabilir: Ama hepiniz borçlu, yoksul ve işsizsiniz! Sorun ve çözüm tam anlamıyla budur. Atomize olmuş ve farklı kimlikler altında (Türk, Kürt, AKP li, BDP li, Tarikat mensubu, laik, dindar, vb.) birbirlerine karşı durdurulmuş bu insanların ortak noktası gerçekte onların sınıfsal kimlikleridir. Gerçek devrimci bir parti bunu ana sorunsal yapmalıdır ve siyasetini bunun üzerine kurgulamalıdır. Kürt olduğun için ya da inançlı olduğun için yoksul, işsiz, yalnız ve itilmiş değilsin; topraksız ve eğitimsiz olduğun için yoksul, işsiz, yalnız ve itilmişsin! Toparlayalım ve bitirelim: Düzen karşıtı muhalif bir siyasi duruş (böyle bir duruşu olmayanlardan devrimci liderlik de çıkmaz), Yeni Toplumcu arayışları iyi özümsemiş ve özellikle gençlerin verdiği mesajı doğru yorumlayan bir siyasi duruş, sınıfsal çelişkileri gündeme getirerek toplumu AKP nin ustalıkla kullandığı etnik, dinsel söylemden uzaklaştıran bir siyasi duruş. Bu son cümle ile birlikte bir de bonus fikir verelim: Bir şeye aşırı odaklanmış küçük bir çocuğa bir şey yaptırabilmeniz için önce ilgisini odaklandığı konu ya da objeden uzaklaştırmanız gerekir. Ancak ondan sonra yeni şeye veya objeye ilgiyi artırabilirsiniz. Buradaki çocuğu Türk seçmeni olarak, odaklanılan konu veya objeyi AKP ve RT Erdoğan olarak düşünün. İlgi çekilmesi istenen yeni obje veya konu da (yeni siyasi söylem) önceki paragraflarda. CHP yönetimi ve tüm sosyal demokratların ilgisine ve bilgisine sunulur! Page 7 of 7