ARAP BAHARI İLE ORTADOĞU DA YAŞANAN DEĞİŞİM



Benzer belgeler
Devrim Öncesinde Yemen

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

İhvanı Müslimin'in kısa tarihi

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

Mısır Devrimi Sözlüğü

MISIR IN SİYASAL HARİTASI

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

USTAD Tahlil Nisan-2011

Araştırma Notu 15/179

TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

SARACAĞIZ YARALARIMIZI

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

SURİYE DE ÖZGÜRLÜK UMUDUNDAN, YAŞAMA UMUDUNA YOLCULUK

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

2000 li Yıllar / 8 Türkiye de Eğitim Bekir S. GÜR Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

ARAŞTIRMA GRUBU. Prof. Dr. Özer SENCAR Prof. Dr. İhsan DAĞI Prof. Dr. Doğu ERGİL Dr. Sıtkı YILDIZ Dr. Vahap COŞKUN MAYIS

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

İ Ç İ N D E K İ L E R

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

Araştırma Notu 12/126

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA SORUNSUZ ALAN KALDI MI?

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

Çimento Sektörü ve 2010 Beklentileri

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Körfez'in petrol zengini ülkesi: Kuveyt

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ -6-

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 MART İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

İSLAM ÜLKELERİNDE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM KONGRESİ SONUÇ DEKLARASYONU

4. İslam İşbirliği Teşkilatı ( İİT ) Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Forumu

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Türkiye küçük Millet Meclisleri Nisan 2011 Raporu Libya ya Uluslararası Müdahale ve Türkiye

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

ATM DUBAI 2015 ULUSLARARASI TURİZM FUARI DEĞERLENDİRME RAPORU

16 Ağustos 2013 BURHANETTİN DURAN

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

Değerli Çekmeköy Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencileri

A N A L İ Z. 7 Haziran dan 1 Kasım a Seçim Beyannameleri: Metin Analizi. Furkan BEŞEL

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

Faik ÖZTRAK Tekirdağ Milletvekili

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SEÇİM SİSTEMLERİNİN SEÇMEN İRADESİNE ETKİSİ

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

İktisat Tarihi

ULUSLARARASI SURİYE SEMPOZYUMU TARİH, SİYASET VE DIŞ POLİTİKA NİSAN ANKARA. Prof. Dr. H. Mustafa Eravcı-Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı

Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi tarafından düzenlenen Filistin Ulusal Projesi Görüşler ve Perspektifler Sempozyumu Filistin in çeşitli kesimlerinden

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

Avrupa da Yerelleşen İslam

ardından kısmen demokratik adımlar attı. Basın üzerindeki baskıyı azalttı ve muhalefete kontrollü medyada çıkmasına izin verdi.

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE SİYASET Erol Tuncer - 23 Mart 2018

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

Afganistan'da Afyon Üretimi Dosyası (İnfografik)

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

YENİ ORTADOĞU DENKLEMLERİNDE KAYBOLAN MISIR

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

Mezhepçi-siyasal İslamcı dış politikanın faturası ekonomiye AKP, MISIR I DA KAYBETTİRİYOR

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

Cumhuriyet Halk Partisi

Transkript:

ARAP BAHARI İLE ORTADOĞU DA YAŞANAN DEĞİŞİM Ortadoğu ve Arap Yarımadası geçmişten günümüze dünya tarihinin seyrini değiştiren pek çok önemli olaya sahne olmuştur. Dinler tarihinde, sömürgecilik tarihinde ve daha pek çok konuda bu coğrafya milat sayılacak gelişmeleri ortaya çıkarmıştır. Ortadoğu, etnik ve dini yapısıyla da dışarıdan bakıldığında yakın toplumsal değerlerin olduğu ancak derine inildiğinde aslında çok çeşitli yapıların yer aldığı ve dolayısıyla bu farklılıkların doğurduğu savaşların yaşandığı önemli bir coğrafya olarak tarih sahnesindeki yerini almıştır. Bu yapısıyla da uluslararası ilişkiler literatüründe önemli bir inceleme alanı olarak kendine yer bulmuştur. Ortadoğu coğrafyası geçmişte olduğu gibi 21.yy da da bu yüzyılın seyrini belirleyecek ve hem dünyada hem de bölgede köklü değişikliklerin habercisi olan bir takım önemli olaylara sahne olmaya devam edecektir. Aralık 2010 da Tunus ta başlayan Mısır la devam eden Demokrasi Depremi nin yarattığı tsunami etkisi Libya, Yemen, Bahreyn, Cezayir, Ürdün, Kuveyt, Fas gibi Arap ülkelerine dalga dalga yayılmıştır. 1 Arap Dünyasında gerçekleşen mitingler, protestolar ve halk ayaklanmaları neticesinde siyasi gücün izlediği sert politikalar ve bu politikaların etkisi hiç kuşkusuz dünya gündemini meşgul etmeye devam edecektir. 2 Onur, Ekmek, Özgürlük sloganlarıyla sokaklara dökülen Arap toplumu kitlesel mücadeleler ile yıllardır baskı altında yönetildikleri rejimlerden kurtulmak adına büyük mücadelelere başlamışlardır. Tunus ve Mısır da başlayan Arap İsyanlarını demokratik ihtilal 3 çerçevesinde ele almak mümkündür. Arap Dünyasında yaşanan bu değişimi 1848 yılında Avrupa yı sarsan Fransız devrimine benzetmek mümkündür. 4 Bugün Arap coğrafyasında gerçekleşen ve adına Arap Baharı denilen olgu 1848 yılında Fransa da yaşanan ve demokrasi adına toplumun her kesiminin katılımıyla oluşan bir isyan dalgası haline gelmiştir. Bu isyan dalgası Arap Dünyasını yeni bir toplumsal ve ekonomik düzene doğru itmektedir. Uzun yıllar yönetimde bulunan Arap liderlerinin konjonktüre uyum sağlamakta zorluk çekmesi ve halktan kopukluğu 1 Aydın Bolat, Yeni Ortadoğu da Demokrasi Depremi ve Tsunami etkisi, Stratejik Düşünce Enstitüsü Dergisi (SDE), Cilt 2, Sayı 16, 2011, s. 13. 2 Soner Özçelik, Toplumsal Hareketler: Bir Model Olarak Arap Baharı, Akademik Analiz Dergisi, Cilt 1, Sayı 2, 2012, s. 12. 3 Ya sıradan burjuva demokrasine erişmeyi ya da bu demokrasiyi radikal bir şekilde yeniden tanımlamayı amaçlayan bu ihtilalların genellikle şiddete dayanmadıklarını, iktidar değişimi sonrasında ihtilalci bir zora yer vermediklerini ve toplumun organik bir bünye olarak tanımlanmasından uzak olduklarını belirtmektedir. Bkz; Hamit Bozarslan, Ortadoğunun Siyasal Sosyolojisi. 4 Hamit Bozarslan, Ortadoğu Siyasal Sosyolojisi & Arap İsyanlarından Önce ve Sonra, İstanbul: İletişim Yayınları, 2012, s. 14.

isyanın liderler tarafından algılanamaz hale gelmesine neden olmuştur. Özellikle küreselleşmenin etkisiyle, yerel olanın küresel olduğu, küresel olanın ise yerel olduğu 5 bir süreçte halkın istekleri göz ardı edilmiş, bireyler hak ve özgürlüklerini talep edemez hale gelmiştir. Ancak Kuzey Afrika da yer alan Tunus ta devrime giden süreç, Sidi Bouzid kentinde Polis memuru Fadiye Hamdi nin, tezgâhına el koyup tartakladığı genç Muhammed Buazizi nin 17 Aralık 2010 da kendisini yakmasıyla başlamış, hastanede hayatını kaybeden 26 yaşındaki üniversite mezunu Buazizi nin cenaze törenine katılan halkın rejimi protesto etmesiyle daha da alevlenmiştir. 6 ABD ve diğer Batılı devletler bu beklenmedik gelişme karşısında ilgisiz bir tutum sergilemiş veya bu şekilde bir politika izlemeyi tercih etmişlerdir. Bu durumun belki de en önemli sebebi Tunus gibi Batılı devletler için pek önemsenmeyen bir ülkede başını sosyalist ve Arap milliyetçilerinin çektiği bir ayaklanma ile meşgul olmak istememeleriydi. Ayrıca yönetimde bulunan Zeynelabidin Bin Ali nin bu göstericileri yenebilecek güçte olduğuna inanmaları ve ayaklanmayı hafife almaları da diğer bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak Tunus halkı beklenmedik bir reaksiyon göstererek beklenmedik gelişmelerin yaşanmasına neden olmuştur. 7 Arap Baharı öncesine kadar Tunus devlet başkanı olan Zeynelabidin Bin Ali 1987 den, 14 Ocak 2011 tarihinde Suudi Arabistan a kaçışına kadar iktidardaydı. 8 Tunus ta 23 yıl iktidarda kalan Zeynelabidin Bin Ali gençliğinde Tunus taki Fransız sömürge idaresine karşı mücadele etmiş bu süreçte yönetimde bulunan Habib Burgiba tarafından 1986 yılında İçişleri Bakanlığına getirilmiştir. Bin Ali, 1987 de Burgibayı ülkenin sayfiye yeri olan Manastır a ev hapsine gönderip, idareyi ele geçirdi. Tunus, o tarihten Aralık 2010 a kadar otoriter bir rejimle yönetilmiştir. Bin Ali, Mısır da Müslüman Kardeşleri yasa dışı ilan eden Mübarek rejimi gibi Tunus ta da İslamcı siyaseti devre dışı bırakmıştır. Bu yolda harcadığı en önemli isim el-nahda (Uyanış) Partisi lideri Raşid Gannuşi ve partisidir. 9 Zeynel Abidin, uyguladığı baskılar sonucu her ne kadar siyasal muhalefeti engellemiş olsa da ekonomik nedenlerle ülke genelinde rejim karşıtı toplumsal bir muhalefetin ortaya çıkmasını engelleyememiştir. 5 Rasim Özgür Dönmez, Yeni Siyasetin Kodları ve Ortadoğu daki Devrimler: Gerçekten Devrim mi? Ortadoğu Analiz Dergisi, Cilt 3, Sayı 30, s.10. 6 Ufuk Ulutaş, Furkan Torlak, Devrimden Demokrasiye Tunus un Seçimi, Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmalar Vakfı (SETA) Analiz, Sayı 46, Kasım 2011, s. 7. 7 Hüsnü Mahalli, Ortadoğu da Kanlı Bahar, İstanbul: Destek Yayınları, 2012, s.108. 8 http://tr.euronews.com/2011/01/14/tunus-lideri-bin-ali-ulkeyi-terk-etti/ (27.12.2013). 9 Celalettin Yavuz, Serdar Erdurmaz, Arap Baharı ve Türkiye, Ankara: Berikan Yayınevi, 2012, s. 11.

Buazizi olayından sonra on binlerce Tunuslu ani bir şekilde sokaklara dökülmüş, hızlı gelişen bu olaylar karşısında rejim zor durumda kalmış, gösteriler ülke çapına yayılmıştır. Protestoların siyasi liderlikten yoksun bir şekilde gelişmesine rağmen etkili bir şekilde ülke çapına yayılmasında ve siyasal zemin kazanmasında Tunus Genel İşçi Birliği nin yerel şubelerinin aktif rol üstlenmesi göz ardı edilmemesi gereken önemli hususlardan bir tanesidir. 10 Gösterilerin başında sendikalar, sivil toplum örgütleri, milliyetçiler, liberaller ve her kesimden işsizler ile sosyal medya üzerinden örgütlenen gençler bulunmaktaydı. Olayların ikinci haftasına kadar İslamcılar sokaklara çıkmamayı tercih etmiş ancak Bin Ali nin gideceği yönünde sinyaller alınmaya başlandığında El-Nahda yanlıları protesto gösterilerine katılmaya başlamıştır. 11 Bin Ali rejimi döneminde insan hakları aktivistleri, muhalefet ve basın yayın mensupları devamlı gözetleme, takip ve eziyete tabi tutularak hapsedilmiş ve sindirilmeye çalışılmıştır. Polis güçlerinin gözaltına alınanlara uyguladığı işkenceler olağan bir durum olarak gösterilmekteydi. Toplantı ve rejim aleyhtarı gösteriler yasaklanmıştı. Muhalefetin örgütlenme aracı olarak kullandığı Facebook, Twitter gibi sosyal medya araçlarında ve internet kullanımında sürekli devlet tarafından erişim engeli konuluyordu. Yargının baskı altında tutulması da Bin Ali rejiminin diğer önemli özelliklerinden birini oluşturuyordu. 12 Tunus ta başlayan gösterilerin altında yatan önemli nedenlerin arasında iç ve dış politikadaki dengelerde gözlemlenen değişimlerin olduğu göz ardı edilmemelidir. Yaşanan protestolarda Tunus ordusunun takındığı tavır, Bin Ali nin verdiği emre itaat etmemeleri halkın eylemlere devam etmelerini teşvik ettiği gibi, devletin önemli kurumlarından birinin desteğini aldıklarını düşünmelerine de neden olmuştur. Bu çerçevede Genel Kurmay Başkanı General Raşid Ammar ın süreçteki etkinliği önemli olmuştur. 13 Sonuç olarak hükümet başkanının istifasını isteyen toplumsal muhalefet, hazırlıksız yakalanan Bin Ali nin otoriter hükümetinin reform sözüne rağmen protestolara devam etmiş ve Bin Ali ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır. Bin Ali nin ülkeyi terk etmesinin ardından 1999 dan beri Başbakanlık görevini yürütmekte olan Muhammed Gannuşi, Bin Ali den yönetimi devralmıştır. 15 Ocak günü Gannuşi geçici başkanlık rolünü anayasa gereği parlamento sözcüsü 77 yaşındaki Fuad Mebazaa ya devretti. Fuad Mebazaa geçici cumhurbaşkanı olarak göreve başlarken, halka 10 Nebahat Tanrıverdi, Yaklaşan Seçim Öncesi Tunus ta Siyasal Denklemler, ORSAM, Rapor No: 79, Ekim 2011, s. 6. 11 Mahalli, a.g.e, s. 112 12 Yavuz, Erdurmaz, a.g.e, s. 12. 13 Nebahat Tanrıverdi O, Tunus ta İktidarın Devrilmesi: Nedenleri ve Etkileri http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?id=1397 (28.12.2013).

demokrasi sözü vermiştir. 14 Kurulan geçici kabine muhalefet ve sivil toplum kuruluşları tarafından tepkiyle karşılandı. Nedeni ise hala eski rejimde yer alan bakanlardan kurulu bir kabine oluşturulmasıydı. Gösterilerin ardından 27 Ocak ta yeni kabinenin kurulmasıyla tepkiler bir nebze de olsa azalmıştır. 23 Ekim 2011 de gerçekleşen Ulusal Kurucu Meclis seçimlerini liderliğini Raşid Gannuşi nin yaptığı El-Nahda partisi %40 oy alarak kazanmıştır. 15 Seçim sonuçlarının resmi olarak açıklanmasının ardından geçici yönetim reform çalışmalarına başlayarak Arap demokrasi mücadelesine katkı yapmayı amaçlamıştır. Özellikle Gannuşi yaptığı açıklamalarda El Nahda yönetiminin Tunusluların hayat tarzını değiştirmeye, kadınlara başını örtme zorunluluğu ya da yasağı getirmek için uğraşmayacağını söylemiştir. Seçim sonuçları sonrasında ise en fazla kadın milletvekili de El Nahda partisinden parlamentoya girmiştir. 16 Seçim sonrasında sonuçlar ne olursa olsun Arap Baharına ve dolayısıyla Arapların demokrasi mücadelesine öncülük eden Tunus halkı, Kurucu Meclis Seçimlerini başarılı bir şekilde tamamlayarak bölge halklarına yeni bir umut vermeyi başarmıştır. Kurucu Meclis seçimleri ile Arap demokrasisinin Tunus ta herhangi bir aksiliğe uğramadan başarıyla yoluna devam etmesi yalnızca Tunus ta değil tüm Arap coğrafyasında yeni bir dönemin de mutlak surette başlayacağının göstergesi olmuştur. 17 Tunus ta yaşanan Yasemin Devrimi nin ardından kısa bir süre içersinde toplumsal muhalefet hareketi Mısır da da etkili olmaya başlamıştır. Mısır, stratejik konumu, tarihsel tecrübesi ve 80 milyona yaklaşan nüfusu ile Arap Dünyasının en önemli ülkesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle bölge ülkelerinin model olarak gördüğü Mısır da yaşanan olaylar, diğer Arap ülkelerini de etkileyebilme potansiyeline sahip olduğu için Mısır a ayrı bir önem verilip derinlemesine bir analiz yapılması elzemdir. 18 Hüsnü Mübarek devlet başkanı olmadan önce ülkede Enver Sedat iktidarı bulunmaktaydı. Enver Sedat uzun zaman Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak ülkede görev yapmış ve Nasır ın 28 Eylül 1970 yılında ölmesi ile Cumhurbaşkanlığı için en güçlü aday haline gelmiştir. Mısır halkı ve kamuoyu Enver Sedat ın bu görevde uzun süre kalabileceğini düşünmüyordu çünkü o güne kadar siyasi arenada pek tanınmayan Sedat, Nasır ile karşılaştırıldığında daha sakin ve daha az ideolojik bir kişiliğe sahipti. Göreve geldikten sonra halkı ve kamuoyunu etkilemeyi başaran Sedat, göreve gelir gelmez kendisine karşı bir darbe 14 http://www.dw.de/tunusta-yasemin-devrimi/a-14768922 (28.12.13) 15 http://www.mfa.gov.tr/tunus-siyasi-gorunumu.tr.mfa (28.12.2013) 16 Murat Yetkin, Bravo Gannuşi, Yaşasın Cumhuriyet, http://www.radikal.com.tr/yazarlar/murat_yetkin/bravo_gannusi_yasasin_cumhuriyet-1067853 (28.12.2013) 17 Veysel Ayhan, Tunus Yasemin Seçimleri nden Gözlemler 2, http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?id=2803 ( 28.12.2013) 18 Muzaffer Ercan Yılmaz, Devrim Sonrası Mısır da Siyasal Dönüşüm, Ortadoğu Analiz Dergisi, Cilt 3, Sayı 31-32, Temmuz-Ağustos 2011, s. 51.

hazırlığı içerisinde olduklarını iddia ederek parti içerisinde Sovyetlere yakınlığı ile tanınan radikal grupları ihraç etmiş ve kısa sürede hem ülke yönetiminde hem de parti içinde tek otorite haline gelmeyi başarmıştır. Etrafında Hür Subaylardan kendisine tehdit oluşturacak kimseyi bırakmayarak kendi kadrosunu yaratmıştır. 19 Ülkede önemli ekonomik, sosyal ve siyasal reformlar gerçekleştiren Enver Sedat özellikle uyguladığı Batı eksenli politikalarla soğuk savaş yıllarında Mısır ı tekrar Batı bloğunun bir parçası haline getirmiştir. Mısır ekonomisinde özel sektöre önem vererek açık kapı politikası uygulamaya başlamış ve yabancı sermayenin ülkeye gelmesini sağlamıştır. 20 Ülkeye gelen yabancı yatırımcıların çoğu hafif endüstri kollarına yatırım yapmış ve Mısır ekonomisi beklenen çıkışı yakalayamamıştır. 1973 yılında gerçekleşen Arap İsrail savaşı ve ardından imzalanan Camp David Anlaşmaları ise Enver Sedat ın prestijini olumsuz yönde etkilemiş ve Arap halklarının tepkisiyle karşılaşmıştır. 21 Tüm bu gelişmelerin ardından Enver Sedat 6 Ekim 1981 yılında başkent Kahire de İslamcı militanların düzenlediği suikast sonucu hayatını kaybetmiş ve cenaze törenine birçok Avrupalı ve Amerikalı lider katılmıştır. 22 Hüsnü Mübarek 24 Ekim 1982 yılında yapılan referandumda büyük bir halk desteği ile Enver Sedat ın yerine cumhurbaşkanlığına seçilmiştir. Enver Sedat ın yerine geçen eski bir Hava Kuvvetleri mensubu ve savaş uçağı pilotu olan Hüsnü Mübarek göreve başlarken yaptığı ilk açıklamalarda, halen uygulanmakta olan ekonomik politikaların sürdürüleceği, muhalefet partilerinin faaliyetlerine devam edeceğini ve İsrail ile yapılan anlaşmaya bağlı kalınacağını ifade etmiştir. 23 Hüsnü Mübarek döneminde ekonomik ve politik yaklaşımlarda her ne kadar, Nasır dönemindeki baskıcı günlere dönülmemiş olsa da, bazı kısıtlamalar yapıldığı da görülmektedir. Bu bakımdan Mübarek düşünce olarak, Nasır kadar baskıcı olmamış ancak, Enver Sedat kadar da serbest politikalar uygulamamıştır. Nasır ile Enver Sedat arasında dengeli bir politika izleme yoluna gitmiştir. Enver Sedat ile Hüsnü Mübarek in en önemli farkı ise Enver Sedat siyasi liberalleşme yokken ekonomik liberalleşmeyi uygulamaya çalışmış, Mübarek ise kontrollü demokrasi çerçevesinde ekonomik liberalleşme düşüncesini benimsemiştir. 24 14 Ocak ta Zeynelabidin Bin Ali nin ülkeyi terk etmesiyle ilk sonucunu veren Arap Baharı süreci domino etkisiyle 30 yıldır otoriter bir şekilde ülkeyi yöneten Hüsnü Mübarek rejimini de zor durumda bırakmıştır. Artık sıranın kendisine geldiğinin farkında olan Mübarek 19 Arı, a.g.e. s. 200. 20 http://www.mfa.gov.tr/misir-siyasi-gorunumu.tr.mfa (28.12.2013). 21 Türel Yılmaz Şahin, Uluslar arası Politikada Ortadoğu, Ankara: Barış Yayınevi, 2011, s. 237. 22 http://www.bbc.co.uk/turkce/ozeldosyalar/2011/02/110204_profile_mobarak.shtml (28.12.2013). 23 Arı, a. g. e s. 212. 24 Yavuz, Erdurmaz a. g. e s. 42-43.

iktidarı, isyanların başlamasıyla halka reform vaadinde bulunarak zaman kazanma yoluna gitmişse de muhalif gösterileri engelleyememiş ve artan baskılara 18 gün dayanarak 11 Şubat 2011 de görevini orduya ve anayasa mahkemesine devrederek istifa etmek zorunda kalmıştır. 25 İktidarda kaldığı yıllarda nispeten daha istikrarlı olmasına karşın siyasal alan, bireysel hak ve özgürlükler gibi konularda çok az mesafe kat eden Hüsnü Mübarek, kendi iktidarına karşı toplumsal bir muhalefetin oluşmaması için çaba harcamıştır. Mübarek rejimi ülkeyi yıllarca olağan üstü hal ile yöneterek toplumsal tepkilerin başlamasına neden olmuştur. Bunlara artan işsizlik oranı, düşen ekonomik gelirler, ülke içerisinde devam eden anti demokratik uygulamalar, işçi sendikalarının düzenlediği geniş katılımlı protestolar da eklenince yüz binlerce muhalif grubun Tahrir meydanında toplanmasına engel olamamıştır. Üniversite mezunu gençlerin daha iyi bir gelir, demokrasi gibi kavramlarla eylemlere katılması ve özellikle 25 milyon internet kullanıcısının bulunduğu Mısır da taleplerini internet aracılığıyla ileterek sosyal muhalefeti ortaya çıkarmaları, isyan dalgasının hızlı bir şekilde yayılmasını sağlamıştır. 26 Mısır da yaşanan bu gelişmeler kendi coğrafyasında yaşananlara sesiz kalan Arap halklarının toplu bir muhalif tavır sergilemesine vesile olmuştur. Arap halkının, kendilerine zorla kabul ettirilmiş rejimlere değil de, her halkın kendi belirleyeceği yönetim ve kurumların yer aldığı demokratik bir yapıya kavuşması yolunda önemli adımlar atılmıştır. Bu fırsatı değerlendirip talepleri gerçeğe dönüştürecek olan ise bu süreçte etkili olan aktörler ve yaşayan genç nüfus olacaktır. Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, Tunus ta Arap dünyası protestolarının başlamasından iki hafta sonra, 25 Ocak 2011 de Mısır a sıçraması ile 11 Şubat ta görev ve yetkilerini ordu ile anayasa mahkemesine devrederek istifa etmiş, sözde reformlarla aynı düzeni halkın önüne serip, tepkileri azaltma yoluna gitmişse de başarılı olamamıştır. Hüsnü Mübarek yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olmayacağını açıklayarak zaman kazanmaya da çalışmış ancak halkı tatmin edememiş ve gösterileri yatıştıramamıştır. Hüsnü Mübarek her ne kadar Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kendisinin aday olmayacağını söylemiş olsa da kendi yerine oğlu Cemal Mübarek in aday gösterilmesini istemiştir. Nitekim Yönetim ve Ordu arasında çıkan en önemli anlaşmazlık konusu da bu olay olmuştur. Hüsnü Mübarek in reform yanlısı olmasına rağmen, askerlikle ilgisi olmayan Cemal Mübarek i kendinden sonra devlet başkanı yapma arzusu ordu ile arasının açılmasının ana sebebi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tür 25 http://www4.cnnturk.com/2011/dunya/02/11/ve.husnu.mubarek.istifa.etti/606410.0/ (28.12.2013) 26 Ali Murat Kırık, Arap Baharı Bağlamı nda Sosyal Medya Birey Etkileşimi ve Toplumsal Dönüşüm, 21.Yüzyılda Eğitim ve Toplum Dergisi, Cilt 1, Sayı 3, Kış 2012, s. 95

bir değişim yaşandığı zaman devlet başkanlığının asker kökenli siyasetçilere devri ortadan kalkacak ve rejim bir tür monarşiye dönüşecektir. Bu, Ordu tarafından kabul edilemez bir gelişme olmuştur. 27 Yaşanan bu gelişmelerin ardından Mısır Silahlı Kuvvetleri nin en başında yer alan ve yüksek Konsey Başkanı olan General Hüseyin Tantawi yönetimi devralmıştır. Mısır olaylarının gidişatında Ordu önemli bir yer almıştır. Yönetim ile Ordu arasında yaşanan krizler yaşanmasaydı bugün adına Arap Baharı denilen gelişmeler çok farklı yönlerde seyrediyor olabilirdi. Ordu mevcut rejimi koruma yoluna gitmiş olsa ve halka karşı güç kullanmayacağını açıklamamış olsaydı, Hüsnü Mübarek muhtemelen Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ın yaptığı gibi, ayaklanmaları bastırmak için orantısız güç kullanacak ve Tahrir Meydanı nda göstericiler güvenlik güçleri tarafından kuvvet kullanılarak bastırılacaktı. 25 Ocak günü Tahrir Meydanı daha önce hiç şahit olmadığı bir kalabalığı, 100 bine yakın Mısırlıyı ağırlamıştır. Protestoların merkezi haline gelen Tahrir Meydanı, Mısır da artan demokrasi talebinin ve yükselen politik bilincin sembolü haline gelmiştir. Tunus taki devrimden esinlenen Mısırlı gençler 6 Nisan Gençlik Hareketi, We are All Khaled Said ( Hepimiz Halid Said iz) Facebook grubu, Kefaya, Müslüman Kardeşler, Google ın Mısır müdürü Wael Ghoim gibi genç Mısırlı erkekler ve Devrimci Sosyalistler gibi sivil toplum hareketlerinin organizasyonu ile meydanda toplanmışlardır. Toplanan bu kalabalık ülkenin dört bir yanına kısa sürede yayılmıştır. İskenderiye, Süveyş, İsmailiye, Süez ve Mahalla Al- Kubra şehirlerinde organize protesto gösterileri düzenlenmiştir. Tahrir Meydanı nda toplanan kalabalığın özellikle 25 Ocak gününü seçmelerinin altında özel bir neden yatmaktaydı. 25 Ocak 1952 yılında İngiliz askerleri tarafından İsmailiye de öldürülen onlarca Mısırlı polisin anıldığı Ulusal Polis Günü nde, polisin Mısırlılara karşı hukuksuz, aşırı muamele ve müdahalesi ile sonuçlanan olayları protesto etmek amacıyla 25 Ocak günü seçilmiştir. 28 Hüsnü Mübarek in istifasının ardından Yüksek Askeri Konsey demokrasi adına anayasa çalışmalarına başlayarak geçici bir anayasa hazırlama yoluna gitmiştir. 19 Mart 2011 de ise anayasanın bazı maddeleri değiştirilerek geçici anayasa referanduma sunulmuş ve halkın çoğu Evet oyu vermiştir. Mısır daki 18,5 milyon seçmenin %77 den fazlası gelecek 6 ay içinde gerçekleşecek parlamento ve başkanlık seçimleri için evet oyu kullanmıştır. 29 Referandum sırasında Hıristiyanların, gençlik hareketlerinin ve Cumhurbaşkanı adayları El Baradey ve Amr Musa nın da bulunduğu demokrasi yanlısı gruplar, seçimlerden önce anayasanın tamamen yeniden hazırlanması gereği üzerinde durarak referanduma " Hayır " oyu 27 Yavuz, Erdurmaz a. g. e s.51 28 İsmail Numan Telci, Mısır 2011, Kemal İnat, vd, ( ed ), Ortadoğu Yıllığı 2011, İstanbul: Açılım Kitap, 2011, s. 218. 29 Yavuz, Erdurmaz a. g. e s.67

verilmesi yönünde tavır almışlardır. Müslüman Kardeşler ve Hüsnü Mübarek in Ulusal Demokratik Partisi ise, Evet denilmesi konusunda halkı yönlendirme yolunu seçmiştir. Sonuçta evet oylarının çokluğuyla Müslüman Kardeşlerin zafer kazandığı görüşü hâkim kılınmıştır. 30 Bu gelişmeler yaşanırken 3 Mart 2011 de Ahmet Şerif istifa etmiş ve yerine gösteriler sırasında halka verdiği destek ile bilinen eski bakanlardan Essam Şerif Yüksek Askeri Konsey tarafından Mübarek sonrası dönemin ilk başbakanı olarak atanmıştır. 31 Mısır da devrim sonrası demokrasi adına adımlar atılmaya çalışılsa da halk atılan adımlardan memnun olmuyor ve gösteriler devam ediyordu. Devam eden gösteriler karşısında Yüksek Askeri Konsey parlamento seçimleri yapılmasına karar vermiştir. Kasım 2011 den Ocak 2012 ye kadar devam edecek parlamento seçimlerinin ilk turu 28 Kasım 2011 de Mübarek sonrası ilk özgür parlamento seçimleri olarak yapılmıştır. Üç aşamalı gerçekleşen bu seçimlerin galibi Müslüman Kardeşlerin Hürriyet ve Adalet Partisi ile Selefilerin Nur partisi olmuştur. Anayasayı hazırlamakla sorumlu Kurucu Meclis üyelerinin çoğunluğunun İslami partilerden seçilmesi sonucunda halk tepkilerine devam etmiş ve toplumda kutuplaşmalar meydana gelmiştir. Ülkede yaşanan bu karışıklıklar Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle daha da artmaya devam etmiştir. Mısır da Cumhurbaşkanlığı seçimleri iki turda gerçekleştirilmiştir. İlk turda yarışanlar arasında Müslüman kardeşlerin adayı Muhammed Mursi, Selefilerin adayı Abdul Munim Ebu Futuh, Ahmet Şefik, Amr Musa, Nasırcı Parti nin adayı Hamdin Sabbahı isimleri öne çıkmıştır. İkinci turda yapılan seçimlere Muhammed Mursi ve Bağımsız olarak katılan Ahmet Şefik katılmış ve sonuçların %51,7 sini kazanan İhvan ın adayı Muhammed Mursi Cumhurbaşkanlığını kazandığını duyurmuştur. 32 Mısır Halkı Muhammed Mursi yi cumhurbaşkanı seçerek Müslüman Kardeşlerin önceki seçimlerde elde ettiği başarıyı burada da sürdürdüğünü göstermiştir. Mübarek in düşüşünün ardından ülkeye istikrar geleceği beklenirken devrim sonrası Mısır siyasi karışıklıkların ve sosyal kaosun hızla tırmandığı bir ülke haline gelmiştir. Özellikle siyasetteki durum ekonomiye de yansımış, Mısır, Mübarek dönemi ekonomisini arayacak duruma gelmiştir. İç karışıklıklar Mısır parasının değer kaybetmesine, turizm gelirlerinin ve yabancı yatırımların azalmasına neden olmuştu. Ekonomik sıkıntılar yaşayan hükümet IMF ile 4,8 milyon dolarlık fon için masaya oturdu ancak ülkedeki istikrarsızlık 30 Kamal Habib, Devrimlerden Kurumlara Mısır, çev. Vahdettin İnce, http://www.sde.org.tr/tr/authordtail/devrimden-kurumlara-misir/772 (04.01.2014). 31 Telci, a. g. e s. 248 32 Arı, a. g. e s. 216

nedeniyle anlaşma tam olarak sağlanamadı. Ekonomik kriz, sosyal karışıklığı tetiklerken toplumsal huzursuzluk ekonominin kötü gidişatını daha vahim hale getirmiştir. 33 Tüm bu gelişmeler yaşanırken, ülkenin modern tarihinde ilk kez seçimle iş başına gelmiş Devlet Başkanı olan Muhammet Mursi kendi atadığı genelkurmay başkanı General Sisi öncülüğünde gerçekleştirilen askeri bir darbeyle görevinden alınmıştır. Anayasa Mahkemesi başkanı geçici devlet başkanı olarak atanmış ve Mursi yönetimine karşı gösterileri organize eden farklı siyasi grupların temsilcilerinden oluşan bir kabine kurularak, Mursi nin de içinden çıktığı İhvan hareketinin önde gelenlerine karşı tutuklamalar başlamıştır. El Cezire gibi Arap baharı sürecinde başından beri etkin rol oynayan bazı uluslararası TV kanalları ile Mursi yanlısı haber kanallarının faaliyetleri yasaklanmıştır. Buradaki amaç Mısır da yaşanana anti demokratik uygulamaların ve darbenin uluslar arası topluma ulaşmasını engellemek, darbeye direnenlerin cesaretini kırmak ve ordunun tavrını örtbas ederek devrimi meşru hale getirmekti. 30 Haziran 2013 te Tahrir meydanını dolduran protestocular Mursi yi istifa etmeye çağırdıklarında ordu bir ültimatom vererek siyasi uzlaşma olmadığı takdirde duruma müdahale edeceğini duyurdu. Başkan Mursi ise taraftarlarına direniş çağrısı yapmıştır. 3 Temmuz günü Mısır ordusu ülkede muhtemel bir kaosu önlemek adına darbe yaptığını ilan etmiştir. Bu süreçte Washington, Londra ve Paris gibi Batılı başkentlerden darbenin kabul edilemez olduğu ve demokratik seçimle işbaşına gelen meşru iktidara saygı duyulması gerektiği konusunda ciddi bir ses tepki gelmemiştir. Yalnızca taraflara sağduyu çağrısı yapılmıştır. Ülkede olayların ve kutuplaşmanın artması sonucu ölümler artmış yüz binlerce insanın demokrasi talepleri bu darbe ile çıkmaza girmiştir. Darbeyi gerçekleştiren General Sisi bu süreçte Mursi taraftarlarının meydanlara çıkmaları ile zor bir durumla karşı karşıya kalmıştır. Silahsız ve barışçıl yöntemlerle Kahire nin Adeviye meydanını dolduran yüz binlerce Mursi destekçisi üzerine ordu tarafından ateş açılmış ve 52 kişi hayatını kaybetmiştir. Ordu, darbe sonrasında ilk kez göstericilere silahla müdahale etmiştir. Ancak bu müdahale darbe karşıtı direnişçileri yıldırmamış; aksine motive etmiştir. Bunun üzerine 26 Temmuz da düzenlenen gösterilerde göstericilerin üzerine yeniden ateş açılmış ve 200 kişi hayatını kaybetmiş, 5000 kişi de yaralanmıştır. 34 Tüm bu gelişmeler demokrasi tecrübesine tarihinde rastlanmayan Mısır için acı bir tecrübe olmuştur. Binlerce insanın ölmesine neden olan demokrasi girişimleri darbe ile son bulmuş ve bugüne değil Mısır ın geleceğine de bir darbe indirilmiştir. 33 Aslı Gürgün, Devrim Sonrası Mısır, Stratejik Düşünce Enstitüsü Dergisi (SDE), Cilt 4, Sayı 40, 2013, s. 81. 34 Birol Akgün, Obama nın Mısır da Demokrasi Sınavı, Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE), Cilt 4, Sayı 45, 2013, s. 7-13

Arap Baharı nın domino etkisi her geçen gün hız kazanarak ilerlemeye devam etmiştir. Tunus ve Mısır ın ardından olaylar Libya ya sıçramış, bir kısım halk gösterileri kısa zamanda toplumsal bir muhalefete dönüşerek siyasi bir nitelik kazanmıştır. Halk hareketlerini bastırmak için silahlı müdahalede bulunan Kaddafi yönetimi olayların büyümesini engelleyememiştir. 17 Şubat ta organize edilen Öfke Günü ise Libya daki rejim karşıtı ayaklanmanın dönüm noktası olmuştur. 35 Halkın reform talepleri ve rejim aleyhtarı gösterilerin tüm ülke geneline yayılması sonucu polis ve halk arasındaki çatışmalar artmış protestolar artık iç savaş haline gelmeye başlamıştır. Libya da gelişen olaylara bakıldığı zaman ortaya konulan halk ayaklanmasının amacı, diğer ülkelerdeki toplumsal muhalefetin amaçları ile aynı olmasına rağmen, uygulama şekli ve buna karşı gösterilen tepkiler bakımından Tunus ve Mısır da yaşananlardan farklı bir seyir izlemiştir. Arap Baharı nın yaşandığı diğer ülkelerde olduğu gibi Libya da da amaç, 42 yıldır ülkeyi yöneten Devlet Başkanı Muammer Kaddafi nin görevi bırakması ve halkın yönetime katılmasını sağlayan gerçek bir demokratik rejimin getirilmesi olmuştur. Libya da çıkan olayların ana nedenleri diğer ülkelerden pek farklı gelişmemiştir. Diğer nedenlere baktığımız zaman ise Libya nın kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan bazı sorunların olduğunu görmekteyiz. Bunların başında Kaddafi iktidarının 1969 yılından beri Libya devletini tamamen tek bir adamın şahsı ve siyasi vizyonu ile yönetmesi gelmektedir. Kaddafi, iktidarı sırasında kendisine rakip olacak kurumları tasfiye yoluna gitmiştir. Yıllarca süren iktidarı boyunca muhalefeti sindirme yoluna gitmiş ve suni gündemler oluşturarak halkın tepki göstermesini engellemiştir. Libya da dikkatle incelenmesi gereken bir diğer konu ise halen ülkede ciddi güç halinde bulunan aşiretlerdir. 36 Bugün Libya da, kolları Mısır, Çad ve Cezayir e uzanan 140 kadar kabilenin varlığından söz edilmektedir. Kaddafi yönetiminde Warfalla, Magariha, Avagir, Abaidat, el-mujabra ve Farjan kabileleri etkili olmuştur. Bu kabileler yönetimde önemli konumlarda bulunmuşlardır. Kaddafi rejimine karşı isyan ettiğini açıklayan kabilelerin başında ise Libya daki en büyük kabile olan Warfalla gelmiştir. 37 Kaddafi ülkede yer alan kabilelere karşı ayrıcalıklı davranma yoluna gitmiştir. Özellikle ülkenin doğusunda yer alan güçlü aşiretlere potansiyel tehdit gözüyle bakmış ve bölgeye yatırım yapılmasının önünü keserek gelişmesini engellemiştir. 38 Libya da yalnız kabileler ile yönetim arasında değil, kabilelerin kendi arasında da güvenlik bakımından bir takım sorunlar 35 http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/02/110217_libya_dayofanger.shtml ( 07.01.2014 ). 36 Yavuz, Erdurmaz a. g. e s. 88 37 Veysel Ayhan, Libya İç Savaşı: Kabileler Arası İktidar Mücadelesi, Ortadoğu Analiz Dergisi, Cilt 3, Sayı 27, 2011, s. 9. 38 http://t24.com.tr/haber/libyada-asiretlerin-kaddafi-intikami/129112 ( 07.01.14 ).

yaşanmaktadır. Ülkede reformların yapılması ve asayişin sağlanması çerçevesinde bir birine rakip kabileler arasında barışın sağlanması ve kabileler arası rekabetin minimum seviyeye indirilmesi güvenli bir Libya nın geleceği için önem arz etmektedir. Libya nın geleceğini etkileyen önemli hususlardan bir tanesi de uluslar arası aktörlerin durumu olmuştur. Dünya da yer alan petrol ve enerji zengini ülkelerin başlarına gelenler kuşkusuz Libya nın da başına gelmiş ve uluslararası aktörler süreçte etkili rol oynamıştır. Özellikle Kaddafi rejiminin olaylar patlak vermeden önce Çin ve Rusya ile yakın işbirliği, Çin in Orta Afrika pazarını Libya üzerinden Akdeniz e bağlamaya çalışması Batı dünyasının Kaddafi ye olan desteğini çekmesine yol açtığı savunulan bir görüş olarak karşımıza çıkmaktadır. 39 Kaddafi olayların ilk gününden itibaren göstericilere sert müdahalelerde bulunarak sürecin Tunus ve Mısır da olduğu gibi yumuşak bir şekilde ilerlemeyeceğini göstermiştir. Özellikle olayların bu denli kanlı bir hal almasında, Tunus ve Mısır dan farklı olarak Libya silahlı kuvvetlerinin muhaliflerin safında yer almaması önemli olmuştur. Yaşanan bu gelişmeler sonucu iç savaşın kaçınılmaz olduğunu gören uluslararası toplum harekete geçmiş ve geçici konsey kurulduktan sonra, 26 Şubat ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ( BMGK) tarafından silah ambargosu, Kaddafi ve ailesinin mal varlığının dondurulması, uluslararası seyahat yasağını içeren 1970 sayılı karar kabul edilmiştir. 40 Bu kararın ardından sivil halka karşı silah kullanmaya devam eden Kaddafi yönetimine karşı bu kez BMGK 17 Mart ta 1973 sayılı kararı alarak Libya hava sahasını uçuşa yasak bölge ilan etmiştir. 41 Bu kararın ardından NATO yeni kabul ettiği Stratejik Konsept içeriğindeki Müşterek Güvenlik mülahazası ile görev imkânı bulmuş ve Fransa nın öncülüğünde ABD, İngiltere, İtalya ve Kanada nın katıldığı bir koalisyon ile Libya ya operasyona başlamıştır. Bu yeni stratejiye göre, üyelerin ekonomik ve güvenlik konularında sıkıntıya düşmeleri halinde tehdide karşı müşterek olarak müdahale edilmesi gündeme gelmiştir. Bu konunun gündeme taşınmasının arkasında yatan en önemli sorun ise petrol kaynağının kesintiye uğraması olmuştur. 42 22 Ağustos ta başkent Trablus un ele geçirilmesi ve Kaddafi nin öldürülmesinin ardından NATO operasyonları 31 Ekim de son bulmuştur. 20 Ekim de Kaddafi nin öldürülmesi kuşkusuz Libya için yeni bir sürecin başlangıcı olmuştur. Bu süreçte ülke içinde yer alan güç odaklarının, paylaşımları sırasındaki rekabet 39 Kasım İleri, Libya: Geçiş Süreci Devam Ediyor, Stratejik Düşünce Enstitüsü ( SDE), Cilt 4, Sayı 38, 2013, s. 41 40 Selin M. Bölme, Ufuk Ulutaş, İsyan, Müdahale ve Sonrası: Libya da Dönüşümün Sancıları, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmalar Vakfı ( SETA ), Rapor No: 5, Aralık 2011, s. 26 41 Mahalli, a. g. e. s. 129 42 Yavuz, Erdurmaz, a. g. e. s. 131

ülkede iç savaşın devamı noktasında önem teşkil etmiştir. Bundan sonra yaşanacak süreçte ise Libya nın yaşanan gösterilerin çıkış noktasını oluşturan halkın taleplerine cevap vermesi, demokrasiyi yaşanır hale getirmesi, ekonomiyi düzeltip, gelir dağılımındaki eşitsizlikleri gidermesi Libya nın geleceği için önemli olacaktır. Tunus, Mısır ve Libya daki gelişmeler sırasında en suskun ülkelerden birisi Suriye olmuştur. Suriye de yaşanan gelişmeler Mart 2011 ortalarından itibaren Ürdün sınırına yakın Dera şehrinde başlamış, muhalif gösteriler hızlı bir şekilde ülkenin diğer şehirlerine yayılarak devam etmiştir. Suriye Arap Baharı sürecinin en keskin ve uzun duraklarından biri olmuştur. Tunus, Mısır ve Libya da kısa sürede sonuç veren toplumsal halk hareketleri Suriye de henüz sonuca ulaşamamıştır. Günümüzde de halen devam eden Suriye de yaşanan gelişmelerin iç mi yoksa dış sorun mu olduğu hala tartışılmaktadır. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad olayların patlak vermesinin ardından halkın tansiyonunu düşürmek adına bazı kararlar alma yoluna gitmiştir. Özellikle ülkede uyguladığı olağanüstü hali kaldıracağını ve yeni bir anayasa yapacağını söylemiş olmasına rağmen, bu söylemler protesto gösterilerine başlayan halkı yatıştırmaya yetmemiştir. Protestoların dinmemesi üzerine Esad protestolara sert bir şekilde karşılık vereceğini açıklamış ve ülke iç savaşın eşiğine gelmiştir. Sadece olayların ilk yılında 10.000 insan hayatını kaybetmiştir. Suriye deki muhalifler özellikle dışarıdan aldıkları destekle artık Esad yönetiminin yıkılacağı düşüncesi içerisine girmiş ve çatışmalar artarak devam etmiştir. 43 Suriye de yaşanan gösteriler başlangıçta Ürdün sınırına yakın şehirlerde başlamıştır. Özellikle Dera kentinde 8 Nisan da Direniş Cuması olarak adlandırılan gösterilerin üçüncü Cuma gününde, namaz sonrası rejim aleyhtarı gösteriler sırasında polis göstericilerin üzerine ateş açmış ve 13 kişi hayatını kaybetmiştir. 44 Bu kanlı cuma nın ardından, internet ve telefon bağlantısı kesilen halkın bir araya gelip örgütleneceği camiler, sivil direniş karargâhı haline gelmiştir. En coşkulu ve kalabalık mitingler cuma günleri sonrasında yapılmaya başlanmıştır. Halka karşı silah kullanımını arttıran Esad rejimi ise, olayların başkent Şam, Hama, Kamışlı, Lazkiye gibi kentlere de sıçramasını engelleyememiştir. Olayların hızla büyümesi üzerine uluslararası kamuoyunda iki farklı görüş ortaya çıkmıştır. Özellikle Suriye de yaşanan gelişmelerin bir iç mesele olduğunu düşünen Rusya, Çin ve İran gibi ülkeler müdahaleye karşı çıkmış ve Esad rejimini destekleme yoluna gitmiştir. Rusya tarihsel olarak yakın işbirliği içerisinde olduğu Suriye konusunda yaşanan 43 Serhat Erkmen, Suriye de Beşar Esad Rejiminin Sonu ve Gerçeklik Üzerine 7 Not, http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?id=3372 ( 09.01.14 ) 44 http://www.21yyte.org/tr/arastirma/suriye-krizi-izleme-merkezi/2013/09/02/7192/suriye-krizinin-kronolojisi ( 09.01.14 )

gelişmeleri yakından takip etmiş ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi nde yaptırım konusuna en çok karşı çıkan ülke olmuştur. Suriye rejimine destek veren bir diğer ülke de Çin olmuştur. BMGK nın Suriye ye yaptırım konusunda aldığı kararlarda veto haklarını kullanan Çin, Suriye nin arkasında durmuştur. Rusya ve Çin gelişmelerden karlı çıkan ülkeler olmuştur. Protesto gösterilerinin başlamasının ardından kendilerine muhatap olarak kabile kimliklerini ve mezhep gruplarını almamışlar, direk devlet yönetimi ile bu sorunu ele almışlardır. Her ne kadar bu yaklaşımın Suriye de iç savaşı tırmandırdığı görüşü hâkim olsa da içinde Türkiye nin de bulunduğu Batı ittifakının Suriye muhaliflerinin yanında yer alması yarattığı kaotik ortamdan farklı bir durum ortaya çıkarmamıştır. 45 Ayrıca İran her fırsatta Esad ın arkasında olduğuna dair açıklama yapmış ve Suriye yönetimine destek sağlama yoluna gitmiştir. Çünkü İran için Esad rejiminin devam etmesi çok önemlidir. Çoğunluğu sunni olan bir İslam coğrafyasında İran, Şii toplumları için varoluş ve üstünlük mücadelesi vermektedir. Suriye de yaşanan olaylara karşı diğer bir grubu ise özellikle ABD çevresinde şekillenen içerisinde Türkiye nin de yer aldığı ve ABD nin çıkarları çerçevesinde hareket eden ülkeler oluşturmuştur. ABD özellikle gösterilerin başladığı ilk günlerden itibaren Esad rejiminin meşruiyetini yitirdiği yönünde açıklamalar yaparak uluslararası kamuoyunu bu yönde etkileme yoluna gitmiştir. ABD Suriye de yaşanan gelişmelere doğrudan müdahil olma yoluna gitmemiş bu sürece, uluslararası alanda BMGK ile bölgesel olarak da Türkiye ve Arap Birliği ile müdahil olma çabası içerisine girmiştir. Arap Birliği protesto gösterilerinin başlamasının ardından tepkisiz kalmış fakat olayların şiddetlenmesinin ardından bazı kararlar almıştır. Arap Birliği nin Suriye krizinde oynadığı bu aktif rol tek başına sorumluluk almaktan çekinen ABD ve müttefiki Batı dünyası tarafından destek görmüştür. Sonuç olarak Suriye krizi sırasında üstlendiği rol ve çözüme yönelik uluslararası girişimleri nedeniyle Arap Birliği nin önemli bir bölgesel aktöre dönüşmeye başladığı, uluslararası saygınlığını arttırdığı, sorunlara bölgesel çözümler geliştirme yeteneğine sahip bir kuruluş olduğu Suriye de yaşanan gelişmelerle kendisini göstermiştir. 46 Türkiye ise bu süreçte en uzun kara sınırına sahip olduğu Suriye ile yakından ilgilenmekte, gelişmelere doğrudan müdahil olma açısından ise ayrı bir sorumluluk hissetmektedir. Olayların başlangıcında Esad a reform yapması konusunda çağrıda bulunan ve herhangi bir dış müdahaleye karşı çıkacağını belirten Türkiye, 45 Haktan Birsel, Arap Baharı ve Suriye de İç Savaş Derken Aslında Suriye ye Ne Oldu/Oluyor? http://www.21yyte.org/tr/arastirma/suriye-krizi-izleme-merkezi/2013/09/30/7233/arap-bahari-ve-suriyede-icsavas-derken-aslinda-suriyeye-ne-olduoluyor ( 11.01.04 ). 46 Müjge Küçükkeleş, Arap Birliği nin Suriye Politikası, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmalar Vakfı ( SETA ) Analiz, Sayı 51, Mart 2012, s. 21.

olayların şiddetlenmesi ve her geçen gün ölü sayısının artması ile Esad sonrası oluşacak düzene göre politikalarını belirleme yoluna gitmiştir. Fakat Suriye de yaşanan olaylar Türkiye ye ciddi bedeller ödetmiş hala da ödetmeye devam etmektedir. Ülkeye gelen Suriyeli sığınmacıların sayıları artık yüz binlerle ifade edilir olmuş ve yeni sorunları da beraberinde getirmiştir. Sonuç olarak Ortadoğu coğrafyasının en kilit ülkelerinden olan Suriye, hem dünyanın büyük güçlerinin hem de bölgenin güçlü devletlerinin mücadele ettiği bir alan haline gelmiştir. Her devlet, kendi çıkarı ve gücü oranında sürece müdahil olmaya çalışmaktadır. Bu durum, olası bir çözümün, Suriye ile sınırlı olmayacağının, yalnızca Esad ı ve muhalifleri kapsamayacağını da bizlere göstermektedir. Soruna müdahil olan tüm bölgesel ve küresel güçlerin süreçten az da olsa fayda sağlamaya çalışmaları, çözümün önündeki en büyük engel olarak karşımıza çıkmaktadır. 47 Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman dan oluşan Körfez ülkelerinin 2010 yılının sonlarında başlayan ve Ortadoğu coğrafyasının tamamını bir şekilde etkisi altında bırakan Arap Baharı na verdiği tepki uluslararası arenada önemli yer tutmuştur. Körfez ülkeleri gelişen protestolar karşısında siyasi reform yapmak yerine, özellikle ekonomik bazlı tedbirler alarak halkı yatıştırma ve mevcut iktidarlarını devam ettirme yoluna gitmişlerdir. Suudi Arabistan da Kral Abdullah 36 milyar dolarlık bir iyileştirme paketinin halkın sosyal alandaki sorunlarının giderilmesi için kullanacağını belirtmiştir. Ardından siyasi manada sert ve otoriter tedbir alma yoluna giden Kral, her türlü gösteri ve yürüyüşün devleti yıkmaya teşebbüsten yasaklandığını ilan etmiştir. Bir bakıma hem havuç hem de sopa politikasını aynı anda uygulamıştır. 48 Körfez ülkeleri Arap Baharı sürecinde, nüfuslarının az ve maddi kaynaklarının bol olmasının da yardımıyla, diğer ülkeler kadar etkilenmemiş ve iç karışıklıkları daha kolay kontrol altına almışlardır. Yaşanan gelişmeler karşısında Körfez ülkeleri genelde ortak tavırlar sergilemiştir. Özellikle protesto gösterilerinin yaşandığı ülkelerdeki mevcut rejimlerin devam edemeyeceğini anladıktan sonra rejim karşıtlarına her türlü ekonomik, siyasi ve askeri destek verme yoluna gitmişlerdir. 47 Barış Doster, Arap Baharı ndan Demokrasi Beklemek, Ortadoğu Analiz Dergisi, Cilt 5, Sayı 50, Şubat 2013, s.59. 48 Yavuz, Erdurmaz a. g. e. s. 314.