Sanatýn Gerekliliði. Ý lk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çizdiaði. Sýla Erciyes YAZ 05



Benzer belgeler
Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

ZUBRÝTSKÝ, MÝTROPOLSKÝ, KEROV KAPÝTALÝST TOPLUM ERÝÞ YAYINLARI. Kapitalist Toplum

Tarihte, Günümüzde ve Devrimci Mücadelede Kadýnlar

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME

SOSYAL BÝLÝMLER 1 TESTÝ (Sos 1)

Enternasyonalist Komünist Birlik (EKB)

ali hikmet ÞEYTAN UÇURTMASI

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Hayatı ve Çalışmaları

EÐÝTÝMDE ÖZELLEÞTÝRME EÞÝT, PARASIZ EÐÝTÝM HAKKININ GASPIDIR

EKONOMÝDE GELÝÞMELER

3. Eðitim - Öðrenim ve Saðlýk Kýrsal yörelerde (köylerde) eðitim ve saðlýk

Örgüt Kültürü. da öðrenmek isteyecektir.

ÜCRETLÝ EMEK VE SERMAYE ÜCRET, ÝYAT VE KÂR

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

EMO-Genç Yaz Eðitim Kampý Tamamlandý

Enternasyonalist Komünist Birlik (EKB) ULUSAL EFSANESÝ VE. geocities.com/icgcikg/turkish

Marksizm Nedir? Karl Marx

Editörler: Prof. Dr. Müberra Babaoðul Araþ. Gör. Uzm. E. Betül Sürgit

ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI

Fizik ve Ölçme. Fizik deneysel gözlemler ve nicel ölçümlere dayanır

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

1-Zihinsel kazanýmlar 2-Duyuþsal kazanýmlar 3-Bedensel kazanýmlar

1. Yer kabuðunun yapý gereði olan bir veya birkaç mineralden oluþan kütlelere ne ad verilir?

Ýmece Evi. Ziyaret-2016

ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ

GENEL YAYIN YÖNETMENÝ VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ TALÝP ARSLAN

Çevre Yüzyılı. Dünyada Çevre

S: Sayı. İklim Değişikliği ve Çevre Bülteni Ocak Sayısı ENERJİ VE ÇEVRE YÖNETİMİ DAİRE BAŞKANLIĞI

Ses. Ses Nasýl Yayýlýr? Ses, maddesel ortamlarda dalgalar hâlinde yayýlan madde moleküllerinin titreþimi ile oluþan bir enerji þeklidir.

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Dr. Ercan YAVUZ Türk Tabipleri Birliði SSK Kolu Çalýþaný Ýþyeri Hekimi

TAKIM KURMA. 4) Üyeler arasýnda yüksek derecede güven duygusu geliþmiþtir. 2. TAKIM ÝLE ÇALIÞMA GRUBU ARASINDAKÝ FARKLILIKLAR :

BURDURLU HOCA DAN YURT SÖYLENCELERÝ


Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır.

Sera gazlarý iklimi deðiþtiriyor!

Iþýk. Iþýðýn Farklý Maddelerle Etkileþimi

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan İğnebekçili

DEVRİM KOLEKTİF DEHADIR Toplumda her gün tekrarlanan, olup biten olaylara yüzeysel bakmak yaygındır, neredeyse bir düşünce sistemi özelliği

Yaz l Bas n n Gelece i

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan.

A NADOLU I SUZU Y ILLIK R APOR. isuzu ANADOLU GRUBU

Biyolojik yapýlar için yaþlýlýk kaçýnýlmaz bir süreç.

FEN BÝLÝMLERÝ DERSHANESÝ

mmo bülteni þubat 2005/sayý 81 doðalgaz temin ve tüketim politikalarý raporu da basýn mensuplarýna daðýtýlmýþtýr.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ!

sayý 94 yýl : 17 MART - NÝSAN 2009

PROJE TABANLI DENEY UYGULAMASI

Ali Çolak. Bir Bahçe Düþü

DEVRÝMÝN GELÝÞÝMÝ ve Küçük-Burjuva Hareketin Yalpalamasý

MARKSÝST YÖNTEM ve OPORTÜNÝST YÖNTEM

MARS DA HAYAT VAR MI??????

HAK ARAMA SÜRECÝNDE YASAL UYGULAMALAR HAKKINDA TUTUMLARI ARAÞTIRMASI. Giriþ. Örneklem ve Yöntem

Kafkaslarda Barýþa Giden Yol Savaþtan mý Geçmeli?

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25


ÝÇÝNDEKÝLER ANLAM BÝLGÝSÝ...13 YAZIM BÝLGÝSÝ...23 DÝL BÝLGÝSÝ...25 ANLAM BÝLGÝSÝ...27 YAZIM BÝLGÝSÝ...37 DÝL BÝLGÝSÝ...39 ANLAM BÝLGÝSÝ...

4. I. Komþulardan yardým istedi.

Ferit Edgü YARALI ZAMAN BÝR DOÐU YOLCULUÐUNDAN NOTLAR

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Karl Heinrich MARX Doç. Dr. Yasemin Esen

FEN BÝLÝMLERÝ DERSHANESÝ

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

PricewaterhouseCoopers CEO Araştõrmasõ

FEN BÝLÝMLERÝ DERSHANESÝ

FİZİKÇİ. 2. Kütlesi 1000 kg olan bir araba 20 m/sn hızla gidiyor ve 10 m bir uçurumdan aşağı düşüyor.

FEN BÝLÝMLERÝ DERSHANESÝ

A t t i l â Þ e n k o n

Türkiye nin Enerji Geleceği İklim bileşenini arıyoruz


SOSYAL DUVARLARI YIKALIM DOĞRU SÖZLÜK. #dogrusozluk

Marie Curie. Thomson Cabir bin Hayyan. Henry Becquerel

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

135 yýlý geride býrakan köklü bir mizah dergisi geleneðine sahibiz, ama mizah dergilerimiz

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

17. yy. Dehalar Yüzyılı

8. Ünite Yeryüzünde Yaşam

DÜNYA PROLETARYASI. kent ve kýr arasýnda bölünmeyi sürdürür.

Sami Paþazade Sezai Kedi Öykülerinin En Güzelini Yazdý

Doðadaki Sistem-Ý.Gedik

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de

GÜNEŞ SİSTEMİ. SİBEL ÇALIK SEMRA SENEM Erciyes Üniversitesi İstanbul Üniversitesi

YGS PİANALİTİK KONU TESTLERİ KONU BAŞLIKLARI COĞRAFYA KONU TESTİ. 1. Doða ve Ýnsan. Göçlerin Nedenleri ve Göç Türleri. 2.

Sendikaların krizi mi, sosyalistlerin krizi mi?

KADIKÖY BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA MÜDÜRLÜĞÜ

FEN BÝLÝMLERÝ DERSHANESÝ

Sendikal harekette bir intihar denemesi : Toplumsal Hareket Sendikacılığı

ÇEVRE VE TOPLUM DOÐAL KAYNAKLAR VE ÇEVRE DOÐANIN ÝÞLEYÝÞÝ ÇEVRE KORUMA UYGULAMALARI TEKNOLOJÝ VE DOÐAL AFETLER DOÐAYLA UYUMLU YAÞAMAK

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

REKABETÇİLİK VE TÜRKİYE. Ali AKURGAL

ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATI. Goscinny / Sempé. Öykü PITIRCIK PITIRCIK SATRANÇ OYNUYOR. Çeviren: Vivet Kanetti. 23. basım.


Doðal Unsurlar I - Ýklimin Etkisi Doðal Unsurlar II - Yerþekillerinin Etkisi Dünya'nýn Þekli ve Sonuçlarý

İklim ve İklim değişikliğinin belirtileri, IPCC Senaryoları ve değerlendirmeler. Bölgesel İklim Modeli ve Projeksiyonlar

Transkript:

Sanatýn Gerekliliði Sýla Erciyes Ý lk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çizdiaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma vardýr. Ýnsanlar günlük yaþamda karþýlaþtýklarý zorluklarý ve bu zorluklar karþýsýndaki tavýrlarýný resmetmiþlerdir. Bu da sanatýn boþ bir zaman geçirme aracý, yalnýzca insan beyninin kendi ürünü olduðu sonucunu deðil yaþamýn yansýmasý olduðunu göstermiþtir. Sanat en eski çaðlardan itibaren insanlýðýn dili olmuþtur. Nasýl ki konuþma dilinde karþýlýðý olmayan bir kavram yoksa, kelimede yoktur. Sanatta da bir imge gerçek dünyada yansýsýný bulmazsa oluþamaz (Boris Suçkov, Gerçekçiliðin Tarihi) Ýlk insanýn konuþmayý öðrenmesini hatýrlarsak ilk olarak dýþ dünyada olan doðal sesleri taklit ederek baþladýðýný görürüz. Sanatta ilk yolculuðuna doðal yaþamýn taklidi ile baþladý. Onu anlamak için yapýlýyordu ve büyünün etkisi altýndaydý. Ne zaman ki, insan dünyayý ve kendini tanýmaya baþladý o zaman bilinçli bir faaliyet durumuna geldi. Sanat ve felsefe iliþkisine baktýðýmýzda direkt bir baðlantý olduðunu görürüz. Felsefe dünyayý anlama, yorumlama ve deðiþtirme bilimidir. Sanatta bu felsefe üzerinde temellenir. Sanatçý felsefi yaklaþýmýna göre eser verir. Fakat felsefi yan yapýtýn dýþýnda, sonradan eklenme deðildir. Sanat kendi özü gereði felsefidir. Çünkü oldum o- lasý yaþamýn anlamýndan söz eder, varoluþun temelini kavramakta insana yardýmcý olar ve onun dünya görüþünü etkiler. Biz insanlýðýn geliþim sürecini anlayabilmek için sanat eserlerini inceliyoruz. Bu nedenden dolayý da sanat felsefi yaklaþýma göre farklý biçimler alýr. Felsefi o- larak idealizme denk düþen bir sanatçýnýn yapýtý insanlarý gerileten, dünyayý ve insanlýðý bir kaderin boyunduruðu altýnda býrakýrlar, ve yaþamdan onlarý uzaklaþtýrýp ideler dünyasýna taþýrlar. Ýnsanlara varolanlarý anlatýrlar fakat bunu deðiþtirme yönünde i- pucu veremezler. Yaþadýklarý toplumu deðiþtirme insan üzerindeki olumsuz etkilerini yoketme yönünde bilinçlendirici olamaz. Varolan sistemin koruyuculuðunu yaparlar. Fakat bu soruna bilimsel bir felsefe ile yaklaþan sanat eserlerinde insanlara sa- 1 YAZ 05

dece yaþadýklarý zorluklar deðil bunun nedenleri, çözümleri de yansýtýlýr. Peki, sanat neden gereklidir? Neden sinemaya, tiyatroya ya da konsere gideriz? Neden izlediðimiz bir filmdeki karakterlerle kendimiz arasýnda özdeþlik kurar, kahramanlarýna benzemek isteriz? Onlarla aramýzda kurduðumuz bu benzerlik, kendimizi aþma, bir üst düzeyde yeniden varetme isteði midir? Yoksa baþka bir nedeni mi vardýr bu özdeþleþtirmenin? Bu sorularý geniþletmek mümkün, ama gerekli de deðil. Ortaya çýkan bir gerçek var, o da, sanatýn insan üzerinde ki deðiþtirici-dönüþtürücü etkisi. Tam da bu nedenden dolayý deðil mi sanatýn görevi, sanatçýnýn sorumluluðu üzerine yapýlan tartýþmalar. Sanatýn dünyayý anlama, kavrama ve deðiþtirme özelliði ona direk ideolojik bir yan vermiþtir. Sýnýf savaþýmý kendini bu alanda da uzlaþmaz bir nitelikte ortaya koymuþtur. Egemen olan sýnýf, tüm alanlarda gösterdikleri tutumu sanata da uygulayarak, onu, yani sanatý kendi ideolojilerinin savunucusu yapmaya uðraþmýþlardýr. Bunda önemli baþarýlarda elde etmiþlerdir. Egemen ideolojiyi yayan birçok sanatçý ve sanat akýmý vardýr. Bu sanatçýlar, kendi kiþiliklerini, Pazar iliþkilerinin içine sokarak yaratýcýlýklarýný, a- lanýp-satýlan bir metaya dönüþtürerek, kurulu düzenin bozulmamasý gerektiðini, her þeyin alýnýp-satýldýðý, kendi eserinin pazarda bir metaya dönüþtürüldüðü bu sistemi korumaya çalýþýr. Týpký Aristo nun dediði gibi kölenin köle olmaktan baþka çaresi yoktur. Oysa ki, sanatçý kimliði sistemle her zaman kavgalýdýr. Ýçinde yaþadýðý çaðý anlama savaþýmý içinde, ileriyi görür ve sistemin çeliþkilerini yakalayarak yeni toplumun deðerlerini, yeni insaný ve bilincini yaratma ilerici rolünü üstlenerek toplumsal geliþmede bir basamak görevi görür. Yazarlar modern çaðýn destanýný ortaya koydular ve ister istemez, ki bunun birçok örneði vardýr, sýrf gördükleri yaþamý saðlýklý ve nesnel olarak çizmekle de mülkiyet sahiplerinin yaratmýþ olduðu bu akýldýþý uygarlýðýn kötülüklerini kendiliðinden mahkum etmiþ oldular Sorun yalnýzca akýldýþý uygarlýðýn kötülüklerini kendiliðinden mahkum etmek deðil, bilinçli bir yaklaþýmla yaþadýðý çaðýn gerçekliðini ortaya koymak ve gelecek toplumun deðerlerini, yeni insaný yaratma ilerici rolünü gerçekleþtirmektir. Sanat ve sanatçý ancak böyle insanlýðý ileriye taþýyacak bir güce dönüþebilir. Sanatçýnýn düþünsel üretimde bulunmasý için gerekli olan özgür ortam, her þeyin metaya dönüþtürüldüðü, alýnýp-satýldýðý kapitalizm koþullarýnda yoktur. Tam da bundan dolayý sanatçý bu toplumsal sistemle kavgalý olmak zorundadýr. Kapitalizm Pazar iliþki- 2

lerine girmeyen hiçbir sanatsal yaratýma izin vermez. Kapitalizm sanatçýdan, bu sistemin sömürüye dayalý, insana yabancý deðerlerini yüceltmesi ve ancak bu koþulda o- na yaþam hakký tanýnacaðýný söyler. Þu tipte roman yazacaksýn, kapitalizmin deðerlerini yücelteceksin ki bende seni sanatta yarattýðým star sistemine, Pazar iliþkilerine dahil edeyim. Kim ki bu sese kulak verirse hem kendinden, hem de sanatsal yaratýmýndan çok þey kaybedecektir. Sanatý güdükleþecek, kendini tekrar etmekten zamanla tükenecektir. Yaþadýðýmýz bu yeni evrede sanat alanýnda yaþanan çöküþün nedenini burada aramak lazým. 21. yüzyýlda sanatta gelinen bu aþama geniþ incelemeyi gerektiren bir alan olarak karþýmýzda durmakta. Önsöz olarak bu konu üzerinde durmayý geniþ bir araþtýrmayla bu konuyu gündeme taþýmayý istiyoruz. Daha sonra ki kitap dizilerimizde Dosya konusu kapsamýnda ele aldýðýmýzda sanatçý ve aydýn dostlarýmýzdan düþünsel katký bekliyoruz. Bu kýsa açýklamadan sonra konumuza kaldýðýmýz yerden devam edelim. Uzun yýllar sanat sanat için midir, sanat toplum için midir biçiminde süren tartýþma bugün artýk yapýlmýyor. Yapýlmamasýnýn nedeni bu tartýþmanýn bittiðinden deðil farklý bir biçimde sürdüðündendir. Yapýlan bu tartýþmalar þöyle bir yanlýþ algýlamayý getirmiþtir; toplumcu gerçekçi sanat anlayýþý biçimciliði savunan sanat akýmlarýnýn karþýsýna konularak, toplumculuk yalnýzca içerikçilikmiþ gibi algýlanmýþ ve daraltýlmýþtýr. Bugünde aþýlmasý gereken bir sorun olarak karþýmýzda durmaktadýr. Ýnsan iliþkilerinin bu kadar karmaþýklaþtýðý, yabancýlaþmanýn en üst boyutta yaþandýðý günümüz koþullarýnda, sanatýn yaþanan süreci anlama ve kavramada yeni biçimlere ihtiyacý var. Ayrýntýlarýyla sergilenmiþ yazýnsal modellere baðlanmadan, yeninin arayýþý içinde olmalýyýz. Yöntemler eskiyor, yeni yeni sorunlar çýkýyor ortaya, bunlar yeni yöntemleri zorunlu kýlýyor. Gerçeklik deðiþiyor, bununla baðlantýlý olarak gerçekliði yansýtýþ biçimi de deðiyor. Brecht e göre toplumcu gerçekçilik, toplumun nedensel karmaþalarýný açýða çýkarmak, egemen bakýþ açýlarý þeklinde ortaya koymak, yenilmesi gerekli güçlüklere karþý çözümler getirebilecek, insandan yana bir toplumu oluþturabilecek bir sýnýfýn açýsýndan sorunlara bakmak, geliþmenin etmenlerini vurgulamak, somutu ve soyutlamayý olabilirleþtirmek. Buradan da anlaþýlacaðý gibi, toplumcu gerçekçilik, insana olaylara ve olgulara hangi pencereden baktýðýmýzla ilgili bir sorundur. Yoksa sýnýrlarý belirlenmiþ bir yazýþ, sunuþ, sahneye koyuþ biçimi deðildir. Elbette ki öz ve biçim arasýnda olmasý gereken bir uyum zorunluluktur. Öz-biçim bütünlüðü olmadan bir eserin estetik olduðundan söz edemeyiz. 3

VE... AYAÐA KALKTI ÝNSAN Temade ÇINAR Ve ayaða kalktý insan! Bin yýllarca süründükten sonra ve bin yýllarca emekledikten, bütün türdeþlerinden ayýrdý kendisini doðanýn en zorlu evrimini gerçekleþtirdi. Ýpek böceðinin kozasýndan çýkmasý gibi Yýlanýn kabuðunu deðiþtirmesi gibi yavru kartalýn sarp kayalardan atlayarak gökyüzüne ilk kanat açýþý gibi. Nasýl ve neden ama nihayet Ayaða kalktý insan! Bin yýllar sürdü bu dikiliþ ve yine bin yýllar sürecek yeni bir diriliþ yarattý Anlayamýyordu henüz nasýl doðar güneþ ve kim sallar yeri? Sular nasýl kabarýrda alýr götürür her þeyini? Yenemediði doða güçlerine tapýndý, ateþi buldu tapýndý. Bufaloyu vurdu, postunu giydi, avcýlýðýnýn dansýný yaptý, tapýndý. Bin yýllar geçti böyle hayatta kalabilecek kadardý avladýðý / topladýðý týpký doðanýn diðer canlýlarý gibi. Bin yýllarca doðadaki diðer canlýlardan farksýz sürdürdü yaþamýný Ve nihayet Ayaða kalkýþýnýn son doðruluþunu yarattý: 4

ALET YAPTI kesiciler, eziciler, deliciler, vurucular, yontucular... Böylece tarihe insan adýný yazdý. Bin yýl sürdü taþý yontmayý öðrenmesi ucunu sivriltmesi bin yýl bin yýl daha sonra cilalandý taþ bin yýl daha sonra mýzraðýn ucuna takýldý böyle zor böyle ölümle burun buruna adýmlarla geçti bin yýllar Kýtlýk, soðuk, sýcak, vahþi hayvanlar, hastalýklar her þey ama her þey yaþamasý yolunda tehditti. En zor çoðalan ve en zor yetiþen çocuðuydu doðanýn insan. Yok olmadý, ayakta kaldý! Çünkü tarihe yazacak daha çok þeyi vardý. Erkek avlanýr, kadýn eker, yetiþtirir, evcilleþtirir, evine bakar ve yönetirdi topluluðu. Anaerkildi toplum bu yüzden. Kimse üreten odur sahibi. Kimin ihtiyacý varsa alýr ondan. Ýnsanlýðýn kanunu bu kadar basitti. Ýlkel komünal toplumun insanlarý ayakta kalmak için paylaþtýlar, yaþadýlar, öldüler... Tarihin geri döndürülemez çarklarýnda Bin yýllar sonra insan, üretebildi geliþtirdiði aletleriyle tüketeceðinden fazlasýný. Geliþtirdiði aletlerin kölesi oldu böylece. Erkek aldý eline aletleri Ve bu da kadýnýn tarihte ilk yenilgisi oldu Daha çok malý olanlar daha azý olanla, daha deðerli madeni olanlar diðerleriyle, daha bereketli topraklar, daha güçlü insanlar, bufalolar, ýrmaklar her þey ama her þey kabile savaþlarýnýn nedeni oldu. Yüzyýllarca süren savaþlarda milyonlar öldü 5

yaþayanlar kazananlarýn kölesi oldu. Köleci toplumun sahiplerine yardým ediyordu tanrýlarý. Tanrýlar böyle emretmiþti. Kölenin köle olmaktan baþka seçeneði yoktu. Efendiler gibi buyruklar da tanrýlardan gelmiþti. Ve sömürücülerinin güç aygýtý DEVLET i vardý bundan böyle... Dev tapýnaklar, setler, kaleler, saraylar yaptýlar ve efendileri için savaþtýlar köleler. Ya çalýþarak yada savaþarak öldüler. Çok tanrýlarý vardý hayatýn sahiplerinin çok da zamanlarý sanat ve bilim onlarýn elindeydi bu yüzden. Ýmparatorlar, Firavunlar ve daha niceleri efendilerin týpký tanrýlarý gibi-ki onlar yarý tanrýydýlardoymak bilmezlerdi. Köleler onlarý doyurmak için altýna, topraða ve güce kadýnlarý, çocuklarý, yaþlýlarý ve gençleriyle ölünceye yada öldürülünceye kadar hizmetindeydiler efendilerinin. Bin yýllar sürdü böyle uzaða gidemiyorlardý ama gemileri vardý, yazýlarý, tekerlekleri, örste dövülmüþ demirleri, öküzleri, atlarý da vardý artýk efendinin. Nihayet uyandý köleler Bunca zulüm ve birikimden sonra baþka türlü olmasý da beklenmezdi. Yaþama haklarý için kendi döktükleri zincirlerini kýrdýlar. Bu kez Spartaküs ün önderliðinde Ve bir kez daha ayaða kalktý insan! Spartaküs; sabaha ölümle birlikte uyanan bir gladyatör. Roma nýn o muhteþem arenalarýnda Romalýlarý ve onlarýn aristokratlarýný eðlendirmek ve doyurmak için kana öldürmeye ve ölmeye koþulmuþ bir köle. Spartaküs ün özgürlük savaþý baþladýðýnda önce gladyatörler yani; ölüme yaþayanlar çýktýlar onunla yola. 6

Yüz binlerle zýrhlý, tepeden týrnaða silahlý Roma ordusu binlerle çýplak el, çýplak ayak Spartaküs ün özgürlük savaþçýlarý. Yaþama hakký için çýktýlar yola. Yüz binlerle öldüler, oluk oluk aktý kan. Çarmýha çivilendiler, yakýldýlar kuyulara atýldýlar, vahþi hayvanlara yem edildiler... Onlar öldüler ama yenilmediler. Kölelerin köle olmaktan baþka bir seçeneði olduðunun habercisi oldular. Ayaða kalkanlar izlediler onlarýn yollarýný Yaþamayý kazandýlar... Spartaküs ün baþlattýðý ayaklanma efendilere ve tanrýlarýnýn buyruklarýna insanlýðýn ilk baþkaldýrýsýydý Yaþamayý kazandýlar... Özgürlük yolunda ilk büyük adým ezilenlerin ilk büyük zaferi insanýn ilk bilinçli dikiliþi. Yaþamayý kazandýlar. Yüzyýllar sürdü ayaklanmalar köleler serf oldu, aristokrasi kraliyet. Kral, imparator, padiþah ya da raca serf, topraða baðlý köle ya da maraba adlarý farklý ama hep ayný sömürü topraðý býrakýp gidemez serf ya da maraba ancak derebeyi ya da aða caný istedi diye yaþama hakkýný alamaz elinden yasalarý var serflerin kanlarýyla yazdýklarý ve de haklarý ama uygulayan efendiler olduktan sonra ne iþe yarar yasalarý? (devam edecek) 7

GÖRELÝLÝK Ufuk BULUT einstein KURAMI YAÞAMA BAKIÞI Burjuva dünyanýn dahi yeteneklerini ve yaratýmlarýný yadsýyamadýðý insanlardan biri de E- instein dýr. Onun dünyaca ünlü bir fizikçi olduðunu hemen hemen herkes bilir. Ama Einstein ýn sosyalist düþüncelere salip bir insan olduðunu bir çoðumuz bilmiyoruz. Tabi ki o- nu bu bilimsel düþüncelere götüren objektifliðidir. Lenin, kendi araþtýrma alanýnda diyalektiðin yasalarýný kullanýp yaþamda ise bu bilimsel yöntemi terk edenleri hatta bunu bilinçli olarak yapýp kendilerini sermayenin bir aracý olarak kullandýrýp bilimi insanlýðýn geliþmesine engel olacak þekilde kullananlarý bilim böceði olarak nitelendiriyordu. Diyalektik baktýðýmýzda doðayý, toplumu ve bireyin yaþamýný karþýlýklý etkileþimleri içerisinde bütünlüklü deðerlendirdiðimizde bilim insaný olmanýn kriterleri de belirlenmiþ olur. Einstein gerçek anlamda bir bilim insaný idi. Bizde yazýmýzda Einstein ý bu bütünlük içerisinde ele alacaðýz. Önce yaþamýyla ilgili kýsa bir bilgi verdikten sonra görelilik kuramýný ve daha sonrasýnda ise toplumsal yaþamla ilgili düþüncelerini aktarmaya çalýþacaðýz. Einstein 14 Mart 1879 da Almanya nýn güneyinde küçük bir kent olan Ulm da doðdu. 1880 yýlýnda babasýnýn elektronik teknolojileri iþi batýnca ailesi Münih e taþýndý. Albert Einstein Musevi bir aileden olmasýna raðmen eðitimine baþladýðý ilkokul Roma Katolik Okulu ydu. 17 yaþýna geldiðinde i- se Ýsviçre nin Zürih kentindeki Federal Politeknik enstitüsüne gitmeye karar verdi. Ama giriþ sýnavýnda baþarýlý olamadý ve A- arau Kanton Okulu nda bir bütünleme yýlý geçirdi. Ýkinci kez baþvurduðunda enstitüye kabul edildi. 1900 yýlýnda mezun oldu. Öðretmenliðe baþladý ve Ýsviçre vatandaþý oldu. Kýsa bir süre sonra Bern deki Ýsviçre Patent Ofisinde üçüncü sýnýf teknik uzman olarak çalýþmaya baþladý. 1903 yýlýnda Mileva Mariþ le evlendi. 1905 yýlýnda i- se özel görelilik kuramýný ve kütleyle e- nerjinin birbirine eþdeðer olduðu teorisini geliþtirerek fizik dünyasýnda ve zamanla tüm dünyada tanýnan bir bilim insan olmasýnýn yolu açýldý. 1914 yýlýnda 1. Paylaþým Savaþý baþladýðýnda Berlin Ünv. Profesörüydü. Bu paylaþým savaþýna karþý çalýþmalarýndan ve sosyalist düþüncelere sahip olduðundan dolayý Alman ordusunun hedeflerinden birisi haline geldi. Bu dönemde kendisini 8

daha çok kuramsal fizik çalýþmalarýna vererek 1916 yýlýnda genel görelilik teorisini tamamladý. 1919 yýlýnda kuramýn doðrulanmasýyla birlikte tüm dünyanýn tanýdýðý bir insan olmuþtu. 1930 lu yýllarda Avrupa da faþizmin yayýlmaya baþlamasýyla birlikte ABD ye gidip gelmeye baþladý. 1953 yýlýnda Hitler faþizminin Almanya da yükseliþiyle birlikte ABD ye göç ederek Avrupa yý terk etti. Amerika da da faþizme karþý ve emperyalist savaþa karþý çalýþmalarýyla yoðun gözetim altýnda kaldý. 18 Nisan 1955 yýlýnda 76 yaþýnda yaþama veda etti. Einstein ýn görelilik kuramý kanýtlanýncaya kadar Newton un evren modeli geçerliydi. Newton a göre uzay bir boþluktu ve madde uzay boþluðunun içerisinde bir noktadan baþka bir noktaya hareket ediyordu ve bu hareket esnasýnda bir zaman geçiyordu. Yani madde ve hareket zaman kavramýyla açýklanýyordu. Bu uzay denilen mekan içerisinde gerçekleþiyordu. Yani evren uzay-zamandan oluþuyordu. Ama bunlar birbirinden baðýmsýz ve etkileþim içerisinde deðillerdi. Mutlak boþ bir uzay içerisinde maddenin hareketi. Einstein ise u- zay ve zamanýn göreli olduðunu ve birbirleriyle etkileþim halinde olduklarýný kanýtlayarak Evrenin yapýsýný bir üst düzeyde tanýmlayarak fizikte bir devrim yaptý ve diyalektiðin yasalarýnýn evrenin tamamýnda geçerli olduðunu fizik bilimiyle perçinledi. Felsefi olarak da idealizmi evrenin dýþýna atarak bilimsel kanýtlarýyla son darbeyi vurdu. Dini otoritelerin tüm uðraþlarýna raðmen Ne yazýk ki evrende tanrýya yer yok demesiyle de cüretli bir duruþ sergiledi. Madde çok yüksek hýzlarda uzay ve zamanda deðiþime yol açtýðýndan dolayý yaþadýðýmýz gezegende bu kuramý gözlemleyebileceðimiz somut bir olay maalesef yok. Ama yine de evrendeki iþleyiþ yasalarý açýsýndan görelilik kuramýnýn açýklamasýný yapmaya çalýþacaðýz. Þunu da hemen belirtelim ki pratik yaþamýmýzda ki olgusal gözlemlerimize ters gelebilecek bir þekilde iþliyor evrenin yasalarý. Marks ne demiþti, bilime giden düz ve kolay bir yol yok. Engellerle ve sarp kayalarla dolu zorlu bir yolu katetmeyi göze alamayanlar bilimsel düþüncelere ulaþamazlar. Örneðin; en geri bilinçteki bir iþçi patron bana ekmeðimi veriyor. Onun sayesinde ekmeðimi kazanýyorum diyebilir. Kendi yaþamýndaki bireysel deneyimleri onu bu sonuca götürmüþtür. Ama ekonomi-politik bilimi bunun tam tersi olduðunu, bütün dünyayý üretenin iþçiler olduðunu, patronlarýn sermayeyi iþçilerin ödenmemiþ emeðinin karþýlýðýnda biriktirdiklerini yani sermayeyi yaratanýn iþçilerin çalýnmýþ emeði olduðunu kanýtlamýþtýr. Bundan dolayý iþçi sýnýfýnýn bilimsel dünya görüþünü, hem toplumsal yaþamda hem de Evrenin tamamýný anlayabilmek için öðrenmesinin önemini daha iyi anlamalýyýz. Çocukluðumda yaþadýðým iki önemli olayý unutamam; biri 5 yaþýmdayken amcamýn armaðaný pusulada bulduðum gizem, diðeri 12 yaþýmdayken tanýþtýðým Öklit geometrisi. Gençliðnde bu geometrinin büyüsüne kapýlmayan kimsenin, ileride kuramsal bilimde parlak bir atýlým yapabileceði hiç beklenmemelidir! Þimdi kýsaca Görelilik Kuramýný tanýmlayalým: Bir cismin hareket yönünde 1-Boyutu küçülür(boyu kýsalýr.) 2-Kütlesi artar. 3-Zaman daha yavaþ iþler. Düþük hýzlarda bu deðiþimler çok küçük ölçekte yaþandýðýndan çýplak gözle doðayý incelediðimizde bu fizik yasalarýný gözlemleyemeyiz. Çok yüksek hýzlarda bu deðiþim belirginleþmeye baþlar. Ayný zamanda hiçbir madde ýþýk hýzýna (saniyede 300.000km) eriþemez. Çünkü hýzý ýþýk hýzýna yaklaþtýkça boyutu çok küçülür, zaman hiç geçmeyecek kadar yavaþ iþler ve kütlesi sonsuza yaklaþýr. Evrendeki tüm kütle toplansa dahi bu kadar enerjiye ulaþacak miktar bulunmamakta- 9

dýr. Tabi ki bu hýzlara yakýn hýzlarla hareket eden kütle, içersinde bulunduðu uzay ile düþük hýzlardaki ve küçük kütlelerdeki maddelerin uzay ile bulunduðu etkileþimden farklýdýr. Büyük kütleli cisimlerin uzayý eðdiði, burktuðu Einstein ýn görelilik kuramýyla tanýmlanmýþ ve daha sonra 1919 daki güneþ tutulmasý sýrasýnda ýþýðýn oval bir yol izlediði özel teleskoplarla gözlemlenerek matematiksel olarak hesaplanýp kanýtlanmýþtýr. Yani, uzayýn farklý noktalarýnda yüksek kütleli-yüksek hýzlarda hareket eden cisimlerin Özel Görelilik Anlamý: Uzay ve zaman gözleyenin hzýna baðlýlýdýr. Sonucu: Hýzlý hareket eden nesneler, görelilik teorisinin hareketlilik denklemleriyle hesaplanmak zorundadýr. Uygulama Alanlarý: TV lerdeki elektronlar, uydulardaki atom saatleri parçacýk hýzlandýrýcýlarýndaki elektronlar ve protonlar. Genel Görelilik Anlamý: Uzay ve zaman çekim kuvvetleri tarafýndan bükülür. Sonucu: farklý çekim alanlarýndaki saatler farklý zamanlarý gösterir. Uygulama Alanlarý:Uygulardaki atom saatleri. Bir yüksek binanýn en üst katýndaki saatle zemin katýndaki saat ayný hýzla çalýþmaz fizik hali ile, dünyamýzdaki yavaþ hýzlarda-küçük kütleli cisimlerin fizik hali ve bunlarýn uzayla etkileþimleri farklýdýr. Bir de küçük bir mantýk deneyi ile daha somut anlamaya çalýþalým: Birbirine paralel iki tren rayýnda, ayný yönde iki trenin hareket ettiðini düþünelim. Bir tren saatte 200 km ile hareket ederken paralel raydaki trenin hýzý saatte 400 km olsun. 200 km hýzla hareket eden trenin içindeki biri kronometre ile yandaki trenin hýzýný ölçsün. Kendisi 200 km ile hareket ettiðinden yanýndan geçenin hýzýný 200 km ölçeceðini düþünürüz deðil mi? A- ma öyle deðil!«o da hýzý 400 km ölçüyor. Kendisi hareket halindeyken yanýndaki trenin geçiþi yerdeki bir insana göre daha yavaþ hareket ediyor gibi algýlanýr. Ama saatte 200 km ile giden trendeki adamýn kronometresi yerdekine göre daha yavaþ iþlediðinden hýzý 400 km olarak saptýyor. Her ne kadar olgusal mantýða ters düþse de doða yasalarý böyle iþliyor. Einstein ayrýca maddenin enerjiyle eþdeðerli olduðunu da kanýtlamýþtýr. Enerji=Kütle x Iþýk hýzýnýn karesi (E=m.c2) formülü de Einstein ýn pratik yaþamýmýza uyarlanan fizikte önemli bir yer tutan buluþudur. Çok küçük miktarda bir maddenin enerjiye dönüþmesi sýrasýnda devasa bir enerji açýða çýkýyor. Bir nükleer denizaltý, kibrit kutusu kadar bir kütlenin enerjiye çevrilmesiyle dünyanýn çevresinde iki defa tur atacak enerji elde edebiliyor. Tabi ki kapitalizm; bu güne kadar tüm bilimsel geliþmeleri, sömürüsünü ve egemenliðini sürdürmek için insanlýða karþý yýkým araçlarý olarak kullandýðýndan bu geliþmeyi de atom bombasý ve diðer nükleer silahlar üretmekte kullandý. Biraz da uzaydaki burkulmadan bahsedelim. Bir misketin düz bir yüzeyde, belirli bir hýzla 1 m hareket ettiðini varsayalým. Ayný misketin ayný hýzla ama bu kez de oval bir yüzeyde hareket ettiðini düþünelim. Ayný misket ayný hýzla ama oval bir yüzeyde hareket ettiðinde yol uzayacaðý için daha uzun sürede yolculuðunu tamamlayacaktýr. Þimdi ise; misketin altýnda bir yüzey olmadýðýný ve uzayda hareket ettiðini düþünelim. Ýþte burkulmuþ bir uzayda cismin hareketi de uzayda daha uzun bir yol kat etmesiyle sonuçlanýyor. Ayrýca; bu 5 gramlýk misketin hýzýnýn saniyede 20.000 km ye çýktýðýný varsaydýðýmýzda aðýrlýðý 200 000 ton kg/kütle ye ulaþacaktýr. Dünyamýzý sýkýþtýrýp bir misket küçüklüðüne getirdiðimizi ve bu misketin dünyamýz kadar kütle barýndýrdýðýný bir düþünün. Bir nötron yýldýzýndan bir çay kaþýðý aldýðýmýzda milyonlarca ton aðýr- 10

lýðýnda bir kütle barýndýrdýðýný bilmekteyiz. Kara deliklerin ise, ne kadar kütle barýndýrdýðý bilinmemekte. Ama yakýnlarýndan geçen ýþýklarý bile yuttuðunu düþünürsek; ne kadar büyük bir kütle çekimine sahip olduklarýný tahmin edilebiliriz.tabi ki bu kadar büyük kütleler barýndýran cisimlerin bulunduðu bölgelerde fizik yasalarýnýn nasýl iþlediði ve uzayýn ne kadar burkulduðu ve aralarýndaki etkileþimin diyalektiði tam olarak bilinmemektedir. Fakat Einstein ýn fizikte yarattýðý devrimle, evrendeki (uzay-zaman) geliþimin diyalektik yöntemle çözülebileceðini, çünkü doðanýn iþleyiþ yasalarýnýn diyalektik olduðunu formüllerle bilimsel olarak kanýtlamýþtýr. Son dönemde tarihsel olarak; diyalektik materyalizm tarafýndan bilimin kapýsýndan kovulan, idealist felsefeyi tekrar bilimin bacasýndan sokmaya çalýþan, yeni bilinemezci ve determinist lerin çabalarýný Einstein görelilik kuramýyla mahkum etmiþtir. Onlar tarihin her döneminde sonsuz deðiþim ve dönüþümün doðal sonucu olan uzay ve zamanýn her seferinde bir üst düzeyde, yeniden tanýmlanmasý gerekliliðini diyalektiðin bir açýðý olarak kullanmaya çalýþmýþlardýr. Materyalist diyalektik bilimciler tarafýndan bunun diyalektiðin bir eksiði deðil üstünlüðü olduðu her seferinde tekrar ispatlanmýþtýr. Ve tarih i- dealist felsefenin enkazlarýyla doludur. Evrenin nesnel gerçekliði ve evrimi ise; onlarýn öznel istem ve çýkarlarýný yansýtan felsefelerini umursamadan milyarlarca yýldýr yoluna devam ediyor Einstein ýn ekonomik üretimle ilgili düþüncelerini çok kýsa bir þekilde kendi yazdýklarýndan açýklayalým: Benim nezdimde, kötülüðün gerçek kaynaðý bugünkü kapitalist toplumun ekonomik anarþisidir. Kolektif emeðin meyvelerinden birbirini mahrum emek için hiç durmaksýzýn çabalayan bir üreticiler toplumu söz konusu. Bu noktada üretim araçlarýnýn yasal biçimde ve genel olarak bireylerin özel mülkiyeti olduðu önemli bir gerçek Üretim araçlarýnýn sahibi, iþçinin emek gücünü satýn alma konumundadýr. Ýþçinin üretim araçlarýný kullanarak ürettiði ürünler kapitalistin mülkü olur. Bu sürecin özü iþçinin ürettiði ile iþçiye ödenen bedel arasýndaki iliþkidir. Her ikisi de gerçek deðer üzerinden ölçülmektedir. Ýþ akdi, emek sözleþmesi özgür olduðu müddetçe, iþçiye ödenen bedeli belirleyen onun ürettiði ürünün gerçek deðeri deðil, minimum ihtiyaçlarýdýr ve bu da, söz konusu iþ için rekabet eden iþçi sayýsýyla kapitalistin e- mek gücünden talebi arasýndaki i- liþki ile belirlenen bedeldir. Ýþçiye yapýlan ödemenin, iþçinin ürettiði ü- rünün deðeri tarafýndan belirlenmediðini, kaðýt üzerinde bile öyle olmadýðýný anlamak önemlidir Ayrýca; sosyalizmin amaç ve sorunlarýnýn berraklaþmasý, içinde bulunduðumuz geçiþ çaðýnýn en büyük meselesidir. diyerek çaðýnýn gerçekliðini nasýl kavradýðýný da özetlemiþ oluyor. Not: Ýþçi sýnýfýnýn bilimsel dünya görüþünü özümsemesi, sýnýf olarak; insanlýðýn kurtuluþ mücadelesine öncük etmesini getireceði gibi, birey olarak da yaþamý bütünlüklü ve tüm zenginliði ile duyumsayabilmesinin ön koþuludur. Bundan dolayý; sosyalizmin öngününde Önsöz ümüzde bilimle ilgili yazýlarýn devam etmesi için, tüm okurlardan dergiyi sahiplenme ve yazý gönderme konusunda duyarlý olmalarýný bekliyoruz 11

Cemre Can DOÐA ÝNTÝKAMINI ALIYOR YAZ 05 Üzerinde yaþadýðýmýz dünyamýz tam bir yýkýmla karþý karþýya. Ýnsanýn yýkýmý ile ayný oranda dünyamýz da yýkým yaþýyor. Çölleþme yoksullukla ayný zamanda ilerliyor; ormanlar adaletle ayný zamanda geriliyor; yoksul ülkelerin gecekondu semtleri,üçüncü Dünya topraklarýný ele geçiren ulus aþýrý þirketlerin karlarý ile ayný zamanda büyüyor. Afrika da yetersiz beslenen çocuklar sararýp, solar ve ölürken, zengin ülkelerin orta sýnýflarý fazla kilolarýný atmak için ne yazpacaklarýný bilmiyorlar. Yaþlý kýtamýz felaketler yaþýyor. Yoðun tarým ile toprak çölleþtiriliyor; kimyasal atýklarla sularýmýz, ýrmaklarýmýz, nehirlerimiz ve denizlerimiz zehirleniyor; hava solunamaz hale geliyor; kurulan otoyollar, metrolar, dev binalarla kentler yaþanmaz hale getiriliyor. Kurulan barajlarla yüz binlerce insan yaþam alanlarýndan kovularak açlýða sürükleniyor. Denizlerin kirlenmesi bir yandan doðayý tehdit ederken diðer yandan da binlerce balýkçýnýn yaþamdan kovulmasýný dayatýyor. Yaþamdan kovulan milyonca insan, Gelecekleri belirsiz, fabrikalarda çalýþan 200 milyon çocuk, dünyada milyonlarca seks kölesi, 100 milyon sokak çocuðu, milyonlarca AIDS hastasý, milyonlarca iþsiz ve aç insan Yaþanan yýkýma karþý, geleceðine sahip çýkmak isteyen, baþkaldýran kitlelere uygulanan terör yok edilen milyonlar Doðayý tahrip eden, þehirleri betonla kaplayýp, ormanlarý yok eden, denizleri-havayý kirleten ve en önemlisi ozon tabakasýný delerek dünyanýn ýsýsýný,dengesini alt-üst eden emperyalist-kapitalist sistem, bugüne kadar yaptýklarýnýn bedelini ödemeye baþladý. Bütün dünyanýn ekolojik felaketler ve iklim dengesizlikleriyle sarsýldýðý son yýllarda, dev dalgalar þehirleri yutuyor; kasýrga ve fýrtýnalar, pek çok ülkede can ve mal kaybýna neden oluyor. Depremler, seller, hortumlar, tayfunlar yoksul sýnýflarýn öfkesini kapitalizme yönlendirmesine neden oluyor. Ve tüm dünyada sýcaklýk artýyor. Kömür, doðalgaz, petrol gibi binlerce yýlda oluþmuþ kaynaklar sözde insanlýðýn geliþmesi adýna tükendikçe, atýklarýyla havayý, suyu ve topraðý tüketmeye baþladý. Fosil yakýtlar olarak adlandýrýlan kömür, petrol ve doðalgazýn yarattýðý olumsuzluklar sadece yakýn çevreyle sýnýrlý kalmadý, atmosfere de yayýldý. Sonunda bu kirlilik, iklim deðiþikliðine yol açma- 12

ya ve dünya yaþamýný tehdit etmeye baþladý. Fosil yakýtlar yakýldýðýnda altý sera gazýnýn açýða çýkmasýna neden oluyor.bunlardan en belirleyicileri karbondioksit (CO2) ve metan Diðerleri ise; kükürt, partikül madde, azotoksit, kurum ve kül Yanma sýrasýnda ortaya çýkan karbonmonoksit (CO), oksijenden çok daha hýzlý bir þekilde kandaki hemoglobine tutunarak vücuttaki oksijeni bloke ediyor, yakýn dönemde baþ aðrýsý vb. hastalýklara yol açýyor. Kömür ve petrolün yanmasýyla ortaya çýkan, kükürtdioksit (SO2) ise; kokusuyla fark ediliyor. Sülfürik aside dönüþerek insan saðlýðýna ve doðal çevreye onarýlmaz zararlar veriyor; kanser ve diðer hastalýklara yol açýyor. Doðalgazýn yanmasýyla ortaya çýkan kokusuz ve gözle görülemeyen azotoksit ise; güneþ altýnda reaksiyona girerek nitrata dönüþüyor. Akciðerlerin koruma mekanizmasýndan geçen nitrat vücutta nitrik aside dönüþüyor. Bu da baðýþýklýk sistemini çökerten maddelerin baþýnda geliyor. Fosil yakýtlarýn iklim deðiþikliðine yol açmasýnýn nedeni ise; yanma sýrasýnda ortaya çýkan CO2 ve metan gibi sera gazlarýnýn bünyelerinde ýsý tutma özelliklerinin olmasý. Güneþ, gündoðumundan batýmýna kadar atmosferin içine ýsý ve ýþýðýný veriyor. Doðal döngünün devamý için, bu ýsýnýn tekrar uzaya transferi gerekiyor. Oysa fosil yakýtlarýn neden olduðu sera gazlarý, ýsýnýn bir kýsmýnýn atmosferde tutulmasýna yol açýyor. Böylece dünyanýn ýsýnmasýna ve iklim deðiþikliklerine yol açýyor. Tüm insanlýk ve diðer tüm türlerin yaþamalarýnýn gözardý edildiði, tek kaygýnýn kar olduðu kapitalist üretim tarzýnýn yarattýðý sonuçlar bugün bir kýyamet günü gerçekliðini dayattý. Kýyamet gününün geldiðini, kendi yarattýðý yýkýmdan çok iyi bilen kapitalist dünya, ekolojik tahribatýn, yok olan kaynaklarýn ve türlerin, artan yoksulluðun tek sorumlusudur. Doðadaki bozulma ve dengesizlik bizlere bir kez daha gösteriyor: KAPÝTALÝZM ÖLDÜRÜR!... 1900 lerden 2000 lere kadar atmosferin ortalama sýcaklýðý 0.5 derece arttý. YAZ 05 13

2100 yýlýna kadar sýcaklýðýn 1.4 ila 5.8 derece artmasý bekleniyor. Ýklim deðiþikliðinin zincirleme sonuçlarý yavaþ yavaþ yaþamýmýzý etkiliyor. Su kaynaklarý kuruyor, çiçekler erken açýyor, erken yaðan karlar ürünleri telef ediyor, bitkiler zamansýz meyve veriyor yada hiç vermiyor. Sýcaklýk arttýkça buzlar ana kütleden koparak eriyor, çýð olaylarý artýyor, fazla miktarda su dolaþýma giriyor, sel felaketleri, fýrtýnalar, kasýrgalar oluþuyor. Deniz kýyýsýnda yaþayan binlerce kiþi sel sularý altýnda ölüyor. Ortalama sýcaklýk artýþý bu hýzla devam ederse, 2020 yýlýna kadar deniz seviyesi bir metreye kadar yükselecek. Bu, dünyanýn en büyük kentlerinin sular altýnda kalmasý demek. Doðaya ve insana deðer vermeyen ABD Baþkaný Bush, iklim ýsýnmasýna neden olan karbon gazlarýnýn emisyonunun sýnýrlanmasýný ön gören KYOTO PROTOKOLÜ nü imzalamayacaðýný açýkladý. Kyoto Protokolü çerçevesinde; * Ulusal ekonominin ilgili sektörlerindeki enerji etkinliðinin iyileþtirilmesi, * Protokolün amacýna aykýrý çalýþan ve sera gazý yayan ilgili sektörlere yapýlan mali teþvikler, vergi ve harç istisnalarý ile ekonomik yardýmlarý sona erdirmek, * Yeni ve yenilenebilir enerji çeþitleri, karbondioksit ayýrma teknolojileri ve geliþtirilmiþ, yenilikçi, çevresel bakýmdan saðlam teknolojiler üzerinde araþtýrma yapýlmasý,(rüzgar,güneþ,su vb.) * Aðaç dikimi ve aðaç desteðine iliþkin teþvikler dikkate alýnarak Montreal Protokolü ile düzenlenen sera gazlarýna iliþkin rezervlerin korunmasý ve iyileþtirilmesi, * Ýklim deðiþikliðine iliþkin yaklaþýmlar ýþýðýnda sürdürülebilir tarýmsal yöntemlerin yaygýnlaþtýrýlmasý gibi önlem ve öneriler bulunuyor. Oysa doða ana çoktan ikaz düðmelerini çalýþtýrdý Bir zamanlar imdaaatt YAZ 05 14

diye haykýran doða ana artýk yeteeer diye haykýrýyor tüm insanlýða Ýnsan neslinin ve diðer tüm canlýlarýn yaþamýný tehdit eden sera gazýyla mücadele için geliþmiþ ülkelerin 2010 yýlýna kadar gayrý safi yurt içi hasýlasýnýn sadece % 0.2 ila % 2 sini ayýrmalarý yeterli olacak Bilimsel-teknolojik devrimde elde edilen muazzam geliþmeler insanlýðýn ve tüm canlýlarýn karþý karþýya olduðu tüm sorunlarý aþabilecek olanaklar sunuyor. Fakat bu muazzam geliþme, kapitalizmin elinde yýkým araçlarýna dönüþüyor. Çünkü tüm bu geliþmeler, yalnýzca tekellerin kar hýrsýný besliyor. Bilim insaný kapitalizme karþý verilen mücadelede yer almalýdýr. Eðer bilim, kapitalizmin yarattýðý yýkýma karþý koyamazsa, kapitalizmin yýkýlma zorunluluðundan hareket etmezse çürüyen sistemle birlikte tamamen çürüyecektir. Ýnsanlýk adýna kim ki bir þeyler yapmak istiyor, kapitalizmi yýkmaya yönelmelidir. Eðer bugün, Marx ýn yakýn geleceðin zorunlu biçimi olarak ortaya koyduðu, komünizmin zorunluluðu kavranmaz, bu zorunluluk bilince çýkarýlmaz ve bu zorunluluk doðrultusunda hareket edilmezse insanlýðýn yýkýmý kaçýnýlmazdýr. Ýnsanýn insanlýðýndan uzaklaþtýrýldýðý, doðaya yabancýlaþtýrýldýðý, özel mülkiyete dayalý sömürü düzeninin yýkýlma zorunluluðu kavranmadýðý sürece, hiç kimse kapitalizmin yarattýðý tüm sonuçlardan kendini kurtaramayacaktýr. Dünyanýn güzelliklerinden ve nimetlerinden bir gün olsun nasibini alamamýþ ezilen, sömürülen, köleleþtirilen yoksullar ve emekçiler yine sistemin zenginlere sunduðu nimetlerden uzak kalýrken; acýlarýný, zararlarýný ve göz yaþlarýný fazlasýyla paylaþmak zorunda kalacaklar Her yandan yükselen insanlýðýn büyük çýðlýðý bizi insanlýðýmýza çaðýrýyor. Bu sese kulak vermemek demek; Ýnsanlýðýmýzdan bir çok þeyi yitirmek demektir Ekonomik toplumsal ilerlemenin önünde engel olan, tarihin burjuva dönemi vadesini doldurmuþtur. Geliþmenin tek yolu kapitalizmin yok olmasýdýr. KAPÝTALÝZMÝ ÖLDÜRÜN! YAZ 05 15

öykü \ cemre can Annemin Sesi... Ölüm Oluyor Uykumda... YAZ 05 Sesimi duyan var mý? Karanlýkta kör oldum Çekip çýkarsanýza beni zifiri sulardan... Üþüyorum Duysanýza sesimi Tükeniyorum Minicik parmaklarým kaskatý Göremiyorum Alsanýza aydýnlýk düþlerinize beni Küçük bir kýz çocuðuyum ben Küçük bir oðlan çocuðuyum ben Her gece düþlerinizden arttýrdýklarýnýzla büyüyen bebeklerim topum pilili eteklerim kamyonum kurdelem Nerde? Ýstemiyorum Silahlar vermeyin bana Umut verin!... Derin bir uykuda gibi bedenim Hafiften gülümsüyor gibi mi kapanmayan gözlerim?.. Tutsanýza ellerimden Sarýlsanýza küçücük bedenime Annem nerde? Kara çarþaflý annemi verin!... Tutuþmuþ, yangýn yeriydi en son gördüðümde bedeni. þimdi bir oyun oynayacaðýz bu oyun koþarak oynanýyor bunun için hep koþman lazým! demiþti Ben koþtum Koþtum Koþtum Ama annem hiç gelmedi Neden soðudu, sessizleþti her yer Neden karanlýk, güneþ varken gökyüzü Üþüyorum Çok soðuk Uykum var! Ayaklarým ýslak Göz yaþlarým kýrmýzý Uzanmak istiyorum ellerinize Ellerim yok Koþmak istiyorum düþlerinize Ayaklarým yok Annemin sesi geliyor uzaktan ince nazik güven dolu Annemin sesi ölüm oluyor uykumda! korkmuyorum hiç Annem beni çaðýrýyor 16

cemre can öykü SUÇLUYUM! Çünkü; kadýnlýðýmýn haklý gururunu yaþýyorum. Bütün tacizlere, tecavüzlere, þiddete ve baskýya raðmen sistemin dayattýðý, köleleþtirdiði ( Ben bilmem beyim bilir ) aptallaþtýrdýðý insanlardan birisi olamadýðým için suçluyum Toplumun içinde kimseye boyun eðmeden, kendi baþýma adým atabilme hakkýmý kullanabildiðim i- çin suçluyum Sevginin artýk sevgi üretmediði yerde kalamadýðým için suçluyum Bireysel deðil toplumsal olduðum için suçluyum Ayaklarý çýplak çocuklarý gördüðüm için suçluyum Evlatlarýný faþizme kaptýrmýþ analarýn seslerini kendi çýðlýklarýma katabildiðim i- çin suçluyum Duygusal, düþünsel ve bilinçsel bir açlýk çektiðim için suçluyum. Açlýðýmý faþizmin kanlý elleriyle beslemesine izin vermediðim için suçluyum Ýnsanlaþmak için, insani yanlarýmý insanlýða sunduðum için suçluyum Kocamýn sokakta annesi, yatakta fahiþesi olamadýðým için suçluyum Kirlenmiþ, çürümüþ bir düzene kirlenmeden, çürümeden karþý koyabildiðim için suçluyum Evimin kadýný deðil, ideolojimin insaný olduðum için suçluyum Hayaller kurduðum,düþlerimin gerçekleþmesine izin verdiðim için suçluyum Umudumu kavgamýn kýzýlýna boyadýðým için suçluyum Düþünebildiðim, üretebildiðim için suçluyum. Sevdiðim ve sevildiðim için suçluyum Hala bu satýrlarý yazabildiðim için ve yazdýklarýmý haykýrdýðým için suçluyum Her þeye raðmen güçlü olabildiðim için suçluyum Suçluyum Suçluyum Suçluyum! itiraf ediyorum!... SUÇLUYUM!... YAZ 05 17

YAZ 05 G üz sonlarý, kýþlar, çamura batmýþ insanlar, aldatýcý mevsimler, belirsiz mezarlar, kara çarþaftan kefenler Ýnanmak istemiyorum öldürebileceðine insanýn Kalbimi ve beynimi söküp atmakla eþdeðer, inanamam!..renksiz mevsimler Soluk insanlar Diþlerini gýcýrdatarak gelen Deccal Bir çocuk oyununda olduðu gibi yandýn larla bitmiyor masal Yandýn mý gerçek oluyor bedenin Nefes alamayan, gerçek, ölü bir beden Kararmýþ gözlerinde diþlerini gýcýrdatarak gelen Deccal Ölsün istemiyorum daraðaçlarýnýn gölgesinde bir insan Solsun istemiyorum atom bulutlarýnýn ýþýðýnda gözlerim 13 el kurþun sýkýlmasýn istiyorum bir çocuðun düþlerine Uyanmalýyým bu uykudan!.. Görmeliyim ne var ne yok yaþamda!... YAÞAMAK Týbbýn öngördüðü þekliyle deðil yalnýzca Tüm bu vahþetin, çirkinliðin, kirlenmiþliðin ortasýnda yalnýzca nefes alýp vermek deðil yaþamak!..yaþamak yaþamak bir aðaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeþçesine Yaþamak istiyorum Ölmek istemiyorum gözlerim baðlý, tek baþýna bir kuyuda Irzýma geçimlesin esir edildiðim topraðýmda Almasýnlar düþlerimi benden Ve hürriyetimi elimden Nasýl? Nasýl öldürebilir bir insan Nasýl ellerine bir baþkasýnýn kaný bulaþmýþken gidip sevdiðini okþar Düþlerimi çaldýlar Düþlerimi çalýyorlar Düþlerimi çalamayacaklar 18

Týrmanacaklar daha da tepelere üzerime basarak Özgürlüðümü alacaklar ellerimden, sevdiklerimi, benliðimi, kadýnlýðýmý, erkekliðimi, çocukluðumu Aç býrakacaklar beynimi daha çok dolsun diye cepleri Kýþ Beyaz kýþ kaplamýþ topraklarý Göremiyorum yerde yatanlarý Ölülerimiz þimdi daha da yakýn Derin bir uykudaymýþ gibi Deccal Nasýlda masum görünüyor uzaktan Hayýr!..Ýnanmayacaðým Sahtesin sen!... Biliyorum Geliyorsun almaya ne varsa elimde kalan Sevdiklerimi aldýn belki Acýlar ektin topraðýma Irzýma da geçtin Sevdiðimin eli deðmeden elime Þiirlerimi, þarkýlarýmý da aldýn Atalarýmdan ne kaldýysa talan ettin, çalýp götürdün, belki! Ýçecek suyum, yiyecek aþým da kalmayabilir Kalmayabilir topraðýmda tek insan Ama ya düþlerim Umutlarým Sökebilir misin umutlarýmý düþüncelerimden Silebilir misin beynime kazýdýðým cümlemi Bir yüreðim Birde sýkýlý yumruðum Ya Zafer Ya Ölüm!... YAZ 05 19

YAZ 05 Estetik kuramý üzerine bir çalýþma düþünüldüðünde ilk akla gelenler sanatçýlar oluyor. Oysa ki, estetik kuramý yalnýzca bu iþin yaratýcýlarýna deðil, sanatý araþtýranlara, sanat eserlerinin tüketicilerine ve toplumda sanat yaþamýný örgütleyenler ve yönetenlere de gereklidir. Peki nedir estetik? Estetik terimi, 18. yüzyýlýn ortalarýndan bu yana kullanýlmakta olup, felsefenin araþtýrdýðý yeni bir alaný belirtmek üzere, Alman filozof Baumgarten tarafýndan ortaya atýlmýþtýr. Estetik biliminin birincil araþtýrma nesnesi güzellik ya da güzel olandýr. Çok iyi, yetkin, etik bakýmdan yüksek ya da çok hoþ olan bir þey mi anlamamýz gerekiyor güzellik sözcüðünden? Eðer, güzel kavramýný, insanýn ahlaki özelliklerini anlatmak için kullanýyorsak, o zaman buna ehtik bir anlam katýyoruzdur, ve o zaman bu kavramýn içeriðiyle etik uðraþýr. Güzellik sözcüðünün tam anlamýysa dile getirdiðimiz, burada estetik bir kategori söz konusudur. Bunun içeriðiyle de estetik uðraþýr. Gerçekliðin insanlar tarafýndan estetik özümlenmesinin bilimi olan estetik insanýn çevresinde yatan, insanýn pratik etkinliði içinde yarattýðý ve gerçekliði yansýtan, sanatta saptanabilen tüm estetik deðerlerin zenginliðini araþtýran bilimdir. Ayný zamanda dünyanýn insanlar tarafýndan estetik özümleniþinin, toplumda sanatsal kültürün geliþmesinin ve yapýsýnýn genel yasalarýnýn bilimidir. Estetik, sanatsal deðerler ortaya koyan, sanatsal yaratýcý nitelik taþýyan, böylelikle de özde ötekilerden ayrýlan, kendine özgü insansal etkinliðin bir ürünü o- larak sanatý, bu etkinliðin ne denli sanatsal olduðunu ve nasýl yürütüldüðünü araþtýrýr. Peki nedir estetiðin araþtýrma konularý? Bunlarý þu þekilde sýralamak mümkündür: 1- Sanatsal yaratým yasalarýnýn çözümlenmesi Yetenek Ustalýk Dünya görüþü Sanatsal yöntem sorunlarý Yaratým sürecinde bilinçli olanla, bilinçsiz olan 2- Sanat yapýtýnýn yapýsýnýn çözümlenmesi Ýçerik-biçim Sanatsal imge ile anlatým gücü Düþünsel içerik ile hakikate baðlýlýk arasýndaki karþýlýklý iliþkini çözümlenmesi 20

3- Sanatsal algýnýn çözümlenmesi sanatsal beðeni yaþantý sanat dili yaratým sonrasý yorumlama Nasýl ki, toplumcu dünya görüþünün özünü dile getiren maddeci felsefe ile çeþitli idealizm türleri arasýnda kýyasýya bir kavga söz konusuysa, estetik alanýnda da bu kavga söz konusudur. Estetik a- lanýnda da birbiriyle uzlaþmaz iki rakip karþý karþýya gelmiþtir: diyalektik maddeci estetik ile 20. yüzyýlýn burjuva kültürüne egemen olan öznel idealizme, pozitivizme, bilinemezciliðe baðlý burjuva estetik Biz, maddeci estetiðin yasalarýn inceleyecek ve bu konuya geçmeden önce þöyle bir felsefe tarihine göz atacak ve estetik sorununa felsefe tarihi boyunca nasýl yaklaþýldýðýný inceleyeceðiz. Cengiz Gündoðdu yönetiminde yaptýðýmýz Estetik çalýþmasýnýn notlarýný siz okurlarýmýzla paylaþmak istiyoruz. Bazý kopukluklar olsa da, Estetik e giriþ açýsýndan bu notlarýn yararý olacaðýný düþünüyoruz. 2004 Haziran ayýnda baþlayan çalýþmamýz yaz boyunca devam etti. Küba etkinliðimiz dönemi yoðunluðundan dolayý bir süre ara verdiðimiz çalýþmalarýmýz 15 Ocak 2005 tarihiyle birlikte yeniden baþladý. Ýlk dönem yaptýðýmýz Estetik e giriþ çalýþmalarýný, þimdi estetik üzerine yazýlmýþ kitaplarýn çözümlemesi þeklinde devam ettiriyoruz. Þu anda incelediðimiz kitap Ernest Fischer in Sanatýn Gerekliliði adlý kitabýdýr. Yaptýðýmýz bu metin incelemelerini de siz o- kurlarýmýzla paylaþmak istiyoruz. Bölüm bölüm yayýnlamak hedefimiz. Estetik Atölyesi Ders Notlarý Fransýz filozof Decartes, aklý tanrýnýn evinden çýkartmýþ, mekanik maddeciliði kurarak, modern felsefeyi baþlatmýþtýr. Sanatçý duyumsadýðý þeyi tasarlar, biz bunu bilim haline getirebiliriz der. Descartes e göre estetik deðerlere etik, ideolojik deðerler girer. Estetikte güzeli belirleyen çoðunluk deðil bilim felsefesidir. Estetik Özne Estetik nesneyle iliþkiye girer. Nesne özne (yapan, eden) Seyirciyi dönüþtürüyor. Estetiksel Bilinç Estetiksel özne, estetik nesneden haz alýr. Estetik bilinç eksiklik gördüðünde eleþtirir, düzeltir. Sanatsal bilinç etkindir. Gerçekleþtirmek ister. Nesneldir. Sanatsal bilinç yaratý sancýsýndadýr. Sanat yapan bilinçle, sanatý algýlayan bilinç arasýnda bað vardýr. Sanatsal bilinç dýþa açýlmak ister, estetik bilinçte böylesi bir yön yoktur. Etkinlik Düzeyi Yaþamýn her yerinde estetik düzey yaratma bilincidir. Estetik René Descartes 1596, 1650, Descartes, bir Fransýz matematikçisi, bilimadamý ve filozofudur. Modern felsefenin babasý olarak bilinir. Descartes bilimin ve özellikle matematiðin tümevarým metodunu felsefeye uygulamaya çalýþmýþtýr. Meþhur Cogito, ergo sum, I think, therefore I am düþünüyorum öyleyse varým sözü ona aittir. Descartes bilime ve matematiðe ö- nemli katkýlarda bulunmuþtur. YAZ 05 21

YAZ 05 Platon düþüncesi. Ýdede masa marangozun masasý (taklit) Ressamýn masasý (taklitin takliti) Platon da ruh nous (akýl) irade (Duygu) Ýstiha (yeme içime cinsellik) Platon a göre, bireysel özgürlük yoktur, özgürlük toplumsaldýr. Felsefe ve sanatta toplumsaldýr. Platon da sanat, sanatçýnýn nesnesi koplanýn mimesisidir. Sanat insanýn taþkýn yanýdýr. Akla dayanmaz. Sanat insaný eðitmeli, toplum için olmalýdýr. Sanat hayatý bilme etkinliðidir. Taþkýn sanat topluma zararlýdýr. Sokrates ve Platon demokrasiye karþýdýrlar. düzeyi olan, ne derler diye deðil estetiði temsil ettiði için davranýr. Etkinlik açýsýndan sanatsal ve estetik etkinlik iç içe girmiþtir. Estetik bilinç pastayý yer, sanatsal bilinç ise pastayý yemez seyreder. Eðitim Düzeyi Estetik bilinç doðuþtan deðildir. Estetik deðer taþýyanla insanarasý ileti, eðitimi gerektirir. Sanatsal eðitim, insanýn yaþayamayacaðý þeyi yaratýr, inceltir, estetik hayatýný düzen koyar. Toplumun estetik deðerlerini yükseltir. Ýnsanýn çevresini deðiþtirme bilinci uyandýrýr. Ýlkçað filozoflarý, bir ilk ilke, evrendeki bütün nesnelerin kendisinden türediði bir ilk madde bulmaya uðraþýyorlardý. Bu baþlangýç maddesini, evrenin arkesini doðanýn somut olaylarýyla, örneðin, su, hava, ateþ vs. ile özdeþleþtiriyorlardý. Ýlk filozoflardan olan Thales e göre evrenin arkesi (ana maddesi) sudur. A- naksimenes evrenin ana maddesini hava olarak açýklamýþtýr. A- naksimantros Anaksimianos.. Ýlkçað filozoflarý kendiliðinden diyalektikçilerdi. Yunan düþünürü Heraklit Her var varlýk içinde yok varlýk vardýr diyerek ilkel materyalist diyalektiðin yaratýcýlarýndandýr. Hepimizin bildiði her þey akýp gider, her þey deðiþir sözü ile ayný nehre iki defa girip yýkanmak olanaksýzdýr sözü Heratlit e aittir. Pitagoras, Sicilya da aristokratik bir okul kuruyor. Bu okulda kadýnlarda felsefe yapabiliyor. Evreni matematik kategorilere göre açýklýyor. Evrenin müziðini duyduklarýný, dünyanýn yuvarlak olduðunu ve döndüðünü söylüyorlar. Evrenin uyumu sayarla o- ranlýdýr. Ksenoplon, ilk kez çok tanrýlý dine karþý çýkan filozoftur. Ýnsanlarýn tanrýlarý kendine benzettiðini söyleyen Ksenophon, öküzlerin tanrýsý olsaydý ona benzerdi der. Güzeli bir kavram olarak görür ve gözül ancak iyi kavramýyla iliþkiye girerse güzel sayýlabilir. Bu yaklaþýmý ile estetik deðerlerle, etik deðerleri birbirine karýþtýrmýþtýr. Platon, Sokrat ýn öðrencisi olan Platon M.Ö. 427-347 yýllarý a- rasýnda yaþamýþtýr. Platonla birlikte sistematik felsefe baþlamýþtýr. Ýdealist felsefenin temeli Platon la atýlmýþtýr. Platon un felsefi düþüncesini sokratik dönem, olgunluk dönemi ve yaþlýlýk dönemi diye üçe ayýrmak mümkündür. Güzel sorununu çok ciddiye alan Platon estetiðin babasýdýr. Ýlk güzel tartýþmasý Platon un hocasý Sokrat tarafýndan baþlatýlmýþtýr. Güzel tartýþmasý, dostluk, ölçülülük, dindarlýk, cesaret gibi kavramlar üzerinden yapýlmýþtýr. Güzellik çeþit çeþit basamaklýdýr: Beden güzelliði (geçici güzel), ruh güzelliði, güzelin kendisi (kavramsal güzel) Mimesis kavramýný ilk kez Sokrat ortaya atýyor, Platon bu kavramý estetiðe uyarlýyor. Mimesis öykünmedir, ilk insanýn maðra duvarýna doðada gördüðü þeyleri yapmasýdýr. 22

Platon düþüncesi. Ýdede masa marangozun masasý (taklit) Ressamýn masasý (taklitin takliti) Platon da ruh nous (akýl) irade (Duygu) Ýstiha (yeme içime cinsellik) Platon a göre, bireysel özgürlük yoktur, özgürlük toplumsaldýr. Felsefe ve sanatta toplumsaldýr. Platon da sanat, sanatçýnýn nesnesi koplanýn mimesisidir. Sanat insanýn taþkýn yanýdýr. Akla dayanmaz. Sanat insaný eðitmeli, toplum için olmalýdýr. Sanat hayatý bilme etkinliðidir. Taþkýn sanat topluma zararlýdýr. Sokrates ve Platon demokrasiye karþýdýrlar. Aristo (M.Ö. 384-322) Hocamý severim, ama gerçekleri daha çok severim diyen A- risto, Platon un gökyüzüne çýkardýðý dünyayý yeryüzüne indirmiþtir. Platon, Yunan soylularýnýn, köleci toplum oligarþisinin bir temsilcisiydi. Politik ve sosyal görüþleri en gerici cinstenti. Bilgelerin, yüksek memurlarýn ve savaþçýlarýn yönettiði köleci aristokratik bir cumhuriyeti ideal devlet olarak düþünüyordu. Kölelere karþý nefretini saklamýyordu. Doðanýn ne olursa olsun hiçbir düþünceye baðlý olmadýðýný göz önüne alarak, maddi evrenin nesnel olarak varolduðunu belirtmiþtir. Aristo doðadaki bütün nesnelerin daima hareketli olduðuna dikkat ederek, ilk deðiþik çeþitten hareketlerin bir sýnýflandýrmasýný yaptý ve baþlýca üç çeþit hareket olduðunu gösterdi: ortaya çýkma, yokolma ve deðiþme. Oðluna adamýþ olduðu Etik kitabýnda insanýn iþi nedir diye soranlar mutlu olur. Erdemli yaþayan insan kendi aleyhinde olsa Erdekli davranan insandýr. Ýnsanlar doðal olarak iyi-kötü olamaz. Erdemli davrana davrana erdemli olur. Aristo, iki gurubu insandan saymaz, birinciler paradan para kazanan tefeciler, ikinciler kadýn satanlardýr. Balinanýn memeli olduðunu ilk söyleyen ve yýldýrýmýn zeus un kamçýsý deðil bulutun içindeki havanýn patlamasý olduðunu söyleyen odur. Poetika (poesis), doðayla mücadelede ortaya çýkan duyusal sanat þiir sanatý genel olarak varlýðýný insan doðasýnda temellen i- ki nedene borludur, taklit(mimesis), hoþlanma Hoþlanma geçicidir. Sanat eserinde kaçýnýlmaz estetik haz alýnýr. Sanat eseri hoþlanma ile açýklanmaz, sürekli ve kalýcý olmalýdýr. Poetikanýn tam karþýlýðý þiir sanatý ama genel güzel kanunlarýný koymuþ. Hoþlanmayla karar vermemek için eserin teknik karakterinin incelemek gerekiyor. Þiir: Dithayrambos, Dionsos Dytrambos; tanrý için yazýlan ilahi þarkýlar, dionsos ise iki kere doðan demektir. M.Ö. 7 yy. arion adlý bir þair ilk kez Dytrambos korusu oluþturuyor. Pesratos adlý bir tiran koroyu kadýnlardan aýyor erkeklere veriyor. Varýlan her geliþme basamaðýnda yetkinleþmesiyle tregadya oluþtu. Aristo Hocamý severim, ama gerçekleri daha çok severim diyen Aristo, Platon un gökyüzüne çýkardýðý dünyayý yeryüzüne indirmiþtir. Platon, Yunan soylularýnýn, köleci toplum oligarþisinin bir temsilcisiydi. Politik ve sosyal görüþleri en gerici cinstenti. Bilgelerin, yüksek memurlarýn ve savaþçýlarýn yönettiði köleci aristokratik bir cumhuriyeti ideal devlet olarak düþünüyordu. Kölelere karþý nefretini saklamýyordu. YAZ 05 23

YAZ 05 Ananki (tanrýlar üstü) ve tanrýlar Ananke deðiþmiyor, Tanrýlara karþý (yenilmesi mümkün sbelli olmayan düþlere karþý mücadele) Tragedya, ahlaki olarak aðýr baþlý, baþý sonu belli olan belli bir mücadele yapbelli bir umutsuzluktaki bir eylemin taklitidir. Tragedyanýn ödevi, uyandýrðý açýma ve korku duygularýyla ruhu tutkulardan temizlemektir. Tragedya da kiþileri deðil eylemleri taklit eder. Öykü baþta gelir, baðlamasýdýr. Tragedya kiþileri deðil eylemleri taklit eder, öykü baþta gelir. Örge. Ýyi kurulmuþ bir örgenin geliþi güzel baþý sonu olmaz. Güzel belli bir parçalardan oluþmuþ bir nesne olsa bile geliþigüzel olamaz. Bütünlük olmasý yeterli deðil, ne zaman olmalý. Herhangi bir eserden bir bölüm deðil. Ne fazla büyük fazla küçük olmalý. Herhangi bir eserden bir bölüm çýkarýldýðýnda o eser etkilenmiyorsa, eser güzel deðildir. Yazarýn görevi gerçekte olan þeyi deðil olabilir olana yazmaktýr. Tipik olan yoktur. Tarihsel görüþ döngüsel görüþtür. Tarih pek anlatýlmaz. Teorik tarih yapýtýndan üstündür. Tarih tekili, tragedya çoðulu anlatýr. Peripetie, talih dönüþü Anagrorisis, tanýnma, saklý bir karakterin bir iþaretten tanýnmasý Pothos, yýkýcý eylem, acýnýn en derinleþtiði yer Tregadyanýn Ögeleri Þunlardýr Prolog, Episod, Eksodost Parados, bütün koronun toplu söylediði ilk þarký Kommos, sahnede bulunan herkesin söylediði parça Trafik öykü yazmanýn nedenleri: Yalýn deðil karmaþýk olmalýdýr. Korku ve acýma duygularý uyandýran eylemleri taklit eder. Mutluluktan trafik felakete düþmüþ, olarak gösterilmeli. Kölülerin felaketleri mutluluða ermiþ gösterilmesi trajik deðildir. Acýma hak etmediði halde açý çeken kiþi acý çeken kiþi acý uyandýrýr. Korku ise acý çekenle kendi aramýzda kurduðumuz özdeþliktir. Trajik kiþi ahlaki açýdan olaðanüstü deðil bir suçla suçlanmýþtýr. Tarih dönüþü felaketten mutluluða deðil, mutluluktan felakete olmalýdýr. Tarih dönüþü felaketten mutluluða deðil, mutluluktan felakete olmalýdýr. Ýyi olan kiþinin suçu aðýr olmalý. Trajik kiþi toplumda çöküþ yaratabilir. Tanýmlar: Niþan yoluyla tanýma, tesadüfü sözlerle tanýma, olaylarýn zorunlu sonucu yaþanmýþ þeylerin anýmsanmasý, akýl yürütme, birinin yanlýþ akýl yürütmesiyle tanýnma. Tragedyanýn Türü 1- Karmaþýk tiyatro: Peripeti (talih dönüþü) dayanýr. Tanýnmaya dayanýr. 2- Aias (iksiyon tiyatrosu) pratik bir eylemi kapsýyor 3- Karakter belirlemesine dayanan tiyatro 4- Yalýn tragedya KANT (1724-1801) Rönesans dönemi kiliseye, skolastik felsefeye eleþtiriyle baþlýyor. Yeniçað ise Descartes, Bacon la baþlýyor. Ben acaba bir bilgi mi saðlam bir temele oturtabilir miyim diyor Descartes Ben her þeyden þüphe etmeliyim 24