Anlatım teknikleri: Yazarın duygu veya düşüncelerini ya da bir olayı anlatırken kullandığı yöntemlerdir. 1. Betimleme (Betimleyici Anlatım)



Benzer belgeler
Sözcükler Arası Anlam İlişkileri

Tek Anlamlılık: Tek bir kavramı karşılayan, başka anlamlar kazanmayan sözcüklerdir.

Cümle, bir düşünceyi, bir dileği, bir haberi ya da duyguyu tam olarak anlatan, bir veya birden çok sözcükten oluşmuş anlatım birimidir.

1 TEMA OKUMA KÜLTÜRÜ SÖZCÜKTE ANLAM

İşte sözcüğün gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak kazandığı bu anlama mecaz anlam diyoruz.

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.


gösteren gösterilen biçim anlam

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

7.sınıf kazanımlara göre çalışma kâğıtları

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan sözcük türüdür.

5. SINIF TÜRKÇE YILLIK PLANI

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

7. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

CJ MTP11 AYRINTILAR. 5. Sınıf Türkçe. Konu Tarama Adı. 01 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - I. 02 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - II

EKLER VE SÖZCÜĞÜN YAPISI

AKDAY 4.Sınıf İngilizce Konu Başlıkları

SÖZCÜKTE ANLAM (MECAZ-SOYUT- SOMUT)

TÜRKÇE BİÇİM KISA ÖZET.

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Eylemlerin, eylemsilerin, sıfatların ve zarfların anlamlarını çeşitli yönden etkileyen sözcüklere zarf denir. Ör. Büyük lokma ye: büyük konuşma. Ör.

TÜRKÇE / DİLBİLGİSİ. Kelimeler, anlam özelliklerine göre gerçek anlam, yan anlam, mecaz anlam ve terim anlam olmak üzere dört başlıkta incelenir:

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "soğuk" sözcüğü mecaz anlamda kullanılmıştır?

MEB Okul Öncesi Yeni Programına Uygun MAYIS AYLIK PLAN. 11 Eylül eğiten kitap

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI

Dal - mış - ım. Dal - mış - sın. Dal - mış. Dal - mış - ız. Dal - mış - sınız. Dal - mış - lar. Alış - (ı)yor - um. Alış - (ı)yor - sun.

3 YAŞ BİRİMİ EKİM BÜLTENİ

Bir sözcüğün ilk ve asıl anlamına denir.yani bir sözcüğün söylendiği anda zihnimizde uyandırdığı ilk çağrışım gerçek anlamdır.

CÜMLE ÇEŞİTLERİ. Buna yükleminin türüne göre de denebilir. Çünkü cümleyi yüklemine göre incelerken yüklemi oluşturan sözcüklerin türüne bakılır.

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri

8. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

FİİLİMSİLER. a)isim FİİL(MASTARLAR):Fiillere getirilen (MA y IŞ MAK) ekleriyle türetilen sözcüklere isim fiil denir.

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

Eylemlerin öznelerine ve nesnelerine göre gösterdikleri özelliklere, girdikleri biçime çatı

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Konumuz CÜMLENİN ÖĞELERİ çocuklar.

FİİLER(EYLEMLER) 2-TÜREMİŞ FİLLER:FİİL YA DA İSİM KÖK VE GÖVDELERİNDEN YAPIM EKİ ALARAK TÜREMİŞ FİİLERDİR. ÖRN:SU-LA(MAK),YAZ-DIR(MAK)...

Satıcı burnu havada, kendini beğenmiş biri. Yaklaşık beş yıl kadar bu Edirne'de oturduk.


ZAMBAK 7.Sınıf Din Kültürü Konu Başlıkları

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

EBRU GÜNAY

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

TURKCEDERSĠMĠZ.COM EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI TÜRKÇE DERSĠ 5. SINIF ÜNĠTELENDĠRĠLMĠġ YILLIK PLANI KAZANIMLAR METİNLER ÖLÇME DEĞ.


TÜRKÇE / Fiilimsiler (Eylemsiler) FİİLİMSİLER (EYLEMSİLER)

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

KAZANIMLAR OKUMA KONUŞMA YAZMA DİL BİLGİSİ

ÄEKİM EKLERİ. Kardeşine kitabın yerini sor. (Senin) kardeşin: Tamlama (iyelik) eki. Kardeşin-e: Kime?: YÅnelme durum eki

FİİLİMSİ(EYLEMSİ) Fiilimsi dikkat edilmesi gereken basit bir konudur. İsim fiil ile ilgili sorulan sorular genelde

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİLLER YÜKSEK OKULU

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

4. Demiryolu ile tren arasındaki ilşki vapur ile aşağıdakilerden hangisi arasında vardır? A) Karayolu B) Gökyüzü C) Denizyolu D) Yeraltı

c. Yönelme Hâli: -e ekiyle yapılır. Yüklemin yöneldiği yeri, nesneyi ya da kavramı gösterir.

TÜRK DİLİ I DERSİ UZAKTAN EĞİTİM DERS SUNULARI. 11.Hafta

KALIPLAŞMIŞ KELİME ÖBEKLERİNDE ANLAM

HAYAT BİLGİSİ HAFTA SONU ÖDEVİ ADI SOYADI:

CÜMLENİN ÖGELERİ YÜKLEM / ÖZNE

1.Aşağıdaki isimlere uygun sıfatkarı getiriniz.(büyük, açık, tuzlu, şekerli, soğuk, uzun,güzel, zengin)

FİİLDE ÇATI (EYLEMDE ÇATI) Fiilin nesne alabilip alamamasına ya da öznenin, fiilde bildirilen işle ilgili olarak gösterdiği

VÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

HAZİRAN 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Haziran 2015 Bülten

Adlar ADLAR (İSİMLER) Bütün sözcük türleri,iki gruba ayrılarak değerlendirilir. A)Ad Soylu Sözcükler: 1)Ad (İsim) 2)Sıfat (Önad) 3)Zamir (Adıl)

Sözcüklerin ve harflerin yazılışıyla ilgili belli kurallar da vardır. Bunları şimdi ayrı ayrı göreceğiz.

SIFATLAR. ÖN ADLAR (Sıfatlar)

Zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu kelimelerle bazı eklere zamir denir.

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

8. Sınıf SBS Deneme-1

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

25. Aşağıdaki deyimlerle anlamca üçlü bir grup oluşturulduğunda hangisi dışta kalır? A) eli bol B) eli açık C) eli geniş D) eli kulağında

d) Yer söylenir, oranın insanları çağrıştırılır. Ör: İstanbul ayağa kalktı. (İstanbul halkı ) Bu saatte Konya uyuyordur. (Konyalı insanlar)

1. Hangisinin zıt anlamlısı yoktur? A) iyi B) savaş C) ağaç D) yoksul

Bak-tı-m. Sor-sa-k FİİLİMSİLERE HAZIRLIK. Haber kiplerini aşağıdaki şekilde kodlayabilirsiniz: Ecek muştu arıyor.

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 :

5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

4. SINIF TÜRKÇE DERS KİTABI ETKİNLİK KONULARI (MEB YAY.) 1. TEMA OKUMA KÜLTÜRÜ

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

Cümlede Anlam TEST 39. 1) Bu güzellikleri görmek için Uzungöl e gün doğarken gelmelisin. Bu cümlede aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı yoktur?

2) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde daha kelimesi yerine henüz kelimesi getirilebilir?

1.KÖK 2.EK 3.GÖVDE. Facebook Grubu TIKLA.

Sınıf Yönetimi etkinlikleri

MART AYI AYLIK BÜLTEN

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

Transkript:

Anlatım teknikleri: Yazarın duygu veya düşüncelerini ya da bir olayı anlatırken kullandığı yöntemlerdir. 1. Betimleme (Betimleyici Anlatım) Betimlemede amaç, okuyucunun anlatılanı gözünde, zihninde canlandırmasını sağlamaktır. Varlıkların okuyucunun gözünde, zihninde canlanacak şekilde ayırt edici nitelikleriyle resim çizer gibi anlatılmasına betimleme (tasvir etme) denir. Betimlemede gözlem esastır. Gözlemle elde edilen bilgiler açık, sade ve anlaşılır bir dille okuyucunun gözünde canlanacak şekilde anlatılır. Betimlemede yazar, tasvir edeceği varlığı kendi bakış açısına, kendi görüş ve değerlendiriş biçimine göre anlatır, betimlemeye kendi yorumunu katabilir.» Başımızın üstünde her zaman yeşil, iğne yapraklı dallardan örülü bir çatı var. Dallar öylesine sık ki, güneş ışığı aşağıya süzülemiyor bile. Ormanın içine doğru kilometrelerce uzayıp giden toprak bir yol Çevredeki çiçeklerin insanı bayıltıcı kokusu ve kuşların tatlı nağmeleri Bu parçada ormanın içindeki bir yerin betimlemesi yapılmıştır. Yazar bunu yaparken kendi yorumunu da katmıştır. Betimlemeler insanı konu alabilir. Kişinin dış görünüşünün, fiziksel özelliklerinin (yüzü, gözü, saç rengi, kolları, bacakları, boyu vs.) yanı sıra iç dünyası ve karakter özellikleri (sevdikleri, sevmedikleri, düşündükleri, tepkileri, duyguları, önem verdikleri vs.) de anlatılabilir. 2. Öyküleme Tasarlanmış veya yaşanmış bir olayın başkalarına sözle ya da yazıyla anlatıldığı anlatım biçimine öyküleme (hikâye etme) denir.» Derse geç kalmıştım. Hemen bir taksi tuttum. Taksici beni derse yetiştirmek için biraz hızlı sürdü. Önümüzde giden araç ani fren yapınca ona arkadan çarptık. Bereket, taksici hemen frene basmıştı da çarpışma hafif oldu. Tabiî ben de derse yetişemedim. Görüldüğü gibi bu parçada kişi, okula giderken başına gelenleri anlatmış. Bu anlatımda dikkat ederseniz, bir olay zaman içinde anlatılmış. Derse geç kalıyor, taksi tutuyor, bindiği taksi başka bir araca çarpıyor. Demek ki bu parçanın anlatımında öyküleyici anlatımdan yararlanılmıştır. Öyküleme, anlatımı yönüyle betimlemeye benzer. Bu nedenle öyküleme betimsel anlatımla karıştırılabilir. 1

Öyküleme ile Betimleme Arasındaki Fark Öykülemede olaylar, kişi veya kişilerin başından belli bir yerde ve belli bir zamanda geçer. Betimlemede ise zaman akış içinde değildir ve kişi veya kişilerin başından geçen herhangi bir olay söz konusu değildir. Yani betimlemede belli bir zamanda durur nitelikteki eylem veya varlıklar tanıtılır. Öykülemede ise zaman akış halindedir ve olaylar bu akış içinde verilir. Buna fotoğraf ve film örneğini verebiliriz: Fotoğrafta zaman, olay ve varlıklar donmuş durumdadır. İşte betimleme bu donmuş durumun sözcüklere dökülmüş şeklidir. Oysa filmde zaman, olay ve varlıklar hareket halindedir, işte öyküleme de belli bir zaman aralığında geçen olayları anlatan film gibidir. 3. Açıklama (Açıklayıcı Anlatım) Bilgi vermek amacı ile oluşturulan yazılarda kullanılan anlatım tekniğidir. Bu tür yazılarda amaç okuyucuyu bilgilendirmek, ona bir şeyler öğretmek olduğu için sade ve anlaşılır bir dil kullanılır. Açıklayıcı anlatımda yazar, duygularına yer vermez, nesnel bir anlatım hakimdir.» Yakup Kadri Karaosmanoğlu edebiyatımızın önde gelen sanatçılarından biridir. Roman, hikâye, anı gibi değişik alanlarda eserler vermiş olan sanatçı daha çok romanları ile tanınmaktadır. Romanlarında önceleri kişisel konuları işleyen sanatçı daha sonra toplumsal konulara yönelmiştir. Kiralık Konak ta nesiller arası duygu ve düşünce farklılıklarını işleyen sanatçı, Yaban romanında Kurtuluş Savaşı yıllarında köy yaşamını, köylü aydın çatışmasını işlemiştir. Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi parçada Yakup Kadri okuyucuya tanıtılmış, sanatçının eserleri ile ilgili bilgiler verilmiştir. İşte öğreticiliği esas alan bu tür anlatıma açıklayıcı anlatım denir. 4. Tartışma (Tartışmacı Anlatım) Yazarın kendi doğrularına okuyucuyu inandırmak, onu kendi gibi düşündürmek için kullandığı anlatım tekniğine tartışma denir. Amaç kendi düşüncesini savunmak, varsa yanlış düşünceyi çürütmek olduğundan yazar, düşüncelerini sanki karşısında okuyucu varmış da onunla konuşuyormuş gibi ele alır. Kendi görüşünü ortaya koyar, karşıt görüşün dayanaksız olduğunu örnekleri ile gösterir. Bu yöntemde önce eleştirilecek olan düşünce verilir. Yazar, kendi düşüncesinin doğruluğunu, eleştirdiği düşüncenin ise yanlışlığını savunur.» Bazı bilim adamları yanlış, anlaşılmaz bir Türkçe ile yazıyorlar. Üstelik bunlar, edebiyatçı olmadıklarını ileri sürerek, hoş görülmelerini de istiyorlar. Ama bu, mazeret olamaz. Çünkü bizim onlardan istediğimiz; duygu ve düşüncelerini düzgün bir dille yazmalarıdır. Bunun için de sanatçı olmaya gerek yoktur. Her insan ana dilini hatasız kullanacak ölçüde bilmelidir bence. Görüldüğü gibi yazar yukarıdaki parçada önce, eleştirdiği düşünceyi vermektedir. Dili yanlış kullanan bazı bilim adamlarını eleştirmektedir. Bu konuda hoş görülmeyi isteyen bilim adamlarını ise haksız bulmaktadır. Yazar, her insanın ana dilini düzgün, yanlışsız kullanması gerektiğini savunmaktadır. Bunun için de bazı bilim adamlarının iddia ettiği gibi sanatçı olmak gerekmediğini doğru görüş olarak okuyucuya aktarmaya çalışmaktadır. 2

Düşünceyi geliştirme yolları: parçada anlatılanları daha anlaşılır hâle getirmek, okuyucuyu etkilemek, onun ilgisini çekmek gibi amaçlarla kullanılır. Düşünceyi geliştirme yöntemlerinden, dört temel anlatım biçiminin (açıklama, tartışma, betimleme, öyküleme) birinin içinde yararlanılabileceği gibi bu yöntemlerden herhangi biri parçanın anlatımında hâkim konumda da olabilir. 1. Tanımlama Bir kavram veya varlığın ne olduğunun açıklanmasına tanımlama denir. Genelde açıklayıcı ve tartışmacı anlatım tekniklerinde tanımlamadan yararlanılır. Varlık ya da kavramın okuyucunun zihninde daha belirginleşmesi amaçlanır. Tanım, Bu nedir? sorusuna cevap verir.» Destanlar, tarihten önce ve tarihin başlangıcı sırasında bir milletin geçirdiği maceraları, yetiştirdiği kahramanları; doğa, evren ve toplum olayları hakkında düşündüklerini ve bunlar karşısında aldığı vaziyetleri anlatan din ve kahramanlık hikâyeleridir. Parçada açıklayıcı anlatım tekniği kullanılarak destanlar hakkında bilgi verilmiştir. Ancak bu yapılırken ilk cümlede Destan nedir? sorusuna cevap olacak şekilde tanımlamadan yararlanılmıştır. 2. Karşılaştırma Birden fazla varlık ya da kavram arasındaki benzerlik veya farklılıkları ortaya koymak için kullanılan anlatım yoluna karşılaştırma denir. Daha çok tartışmacı ve açıklayıcı anlatım içinde kullanılan bu yöntemde, varlıkların farklı ya da ortak yönleri ele alınır.» Konuşma ile yazma farklıdır. Konuşma geçicidir, yazma kalıcı. Konuşma anlıktır, yazma sonsuz. Yazıya geçirilen her şey olduğu gibi korunur. Konuşma ise saman alevi gibi söylendiği anda yitip gider. Bu parçada konuşma ile yazma karşılaştırılmış, yazmanın konuşmadan üstün olduğu belirtilmiştir. 3. lendirme Bir düşüncenin somut hâle getirilerek daha anlaşılır kılınması için anlatılan konuyla ilgili örnekler verilmesine örneklendirme denir. Düşüncenin anlaşılır ve akılda kalıcı olması amaçlanır. Bazen önce bir örnek verilerek veya fıkra anlatılarak konuya giriş yapılır. Bunlardan hareketle de bir yargıya varılır.» Bir yerde sabit civata gibi dönüp duranların ne kendilerine faydaları vardır, ne çevredekilere. Oysa dünyaya bakalım; her şey değişir, durmadan yol alır. Su, buhar olur, yağmura dönüşür; tohum, baş verir, çiçeğe durur; civciv, pek cılız doğar, kocaman bir horoz olur. Dünyada hiçbir şey durmaz. Bu doğanın bir parçası olan insan neden dursun? Bu parçada insanın yerinde durmaması gerektiği görüşünü yazar, doğadan hareketle örneklendirmiştir. Önce görüşünü söylemiş, daha sonra bu görüşünü örneklendirmiştir: Doğada her şey hareket hâlinde ve değişim içindedir, insan da buna ayak uydurmalıdır. 4. Tanık Gösterme Yazarın, savunduğu düşüncenin doğruluğuna okuyucuyu inandırabilmek için tanınan ve görüşlerine itibar edilen kişilerin sözlerinden alıntı yapılmasına tanık gösterme denir. Kişinin sadece ismini yazıda kullanmak, tanık gösterme için yeterli değildir. Bu, örneklendirme olur. Tanık göstermede önemli olan, kişinin sözünü destekleyici olarak kullanmaktır. Bu da kişinin düşüncelerinin tırnak içinde aktarılması ile olur. Önce yazar kendi görüşünü verir. Daha sonra bu görüşü kanıtlamak, inandırıcılığı artırmak için, o alanda tanınmış bir kişiden söz edip, o kişinin sözlerine yer verilir. 3

» Deneme, büyük savlar içermez. Daha çok duyguya, sezgiye, birikime ve akla dayanır. Denemede yazar kendi birikimini, içinden gelenleri özgürce aktarır. Bu nedenle Nurullah Ataç deneme için: Deneme benin ülkesidir. der. Bu görüşe katılmamak elde değildir. Bu parçada yazar, deneme yazı türü ile ilgili görüşlerini aktarmıştır. Görüşlerinin inandırıcı kılmak için bu alanda söz sahibi olan ünlü denemeci Nurullah Ataç tan alıntı yapmış, onun sözlerini aktarmıştır. 5. Sayısal Verilerden Yararlanma Düşüncenin kanıtlanabilmesi için istatistiksel bilgilerden, anketlerden ya da grafiklerden yararlanılmasıdır.» Ormanlar, dünyamızın akciğerleri gibidir. Ağaç ve ormanın insan hayatına doğrudan ve dolaylı o kadar çok faydası vardır ki Aklıma gelen birkaçını sıralayayım isterseniz. O zaman ne demek istediğimi daha iyi anlamış olursunuz. Tabiatın harika, sessiz süpürgeleri ormanlar yaratılmasaydı yaşadığımız dünya tozdan geçilmeyecekti. 1000 m² ladin ormanı yılda 32 ton, kayın ormanı 68ton ve çam ormanı ise 30-40 ton tozu hüp diye emebilir ve havadaki zehirli gazları da filtre eder. 6. Benzetme Bir kavramı ya da varlığı başka bir kavram ya da varlığın özellikleriyle anlatmaya benzetme denir.» Birikimsiz yazarlık saman alevi gibidir. Saman alevi çabucak tutuşup yine çabucak söner. Yazmak için yeterli donanıma sahip olmayan birikimsiz yazarlar da parlamış olsalar bile elbet bir gün saman alevi gibi sönüp giderler. Parçada, birikimden yoksun yazarlar saman alevine benzetilmiştir. Bunların kalıcı olamayacağı, bu benzetmeden yararlanılarak vurgulanmıştır. KONU BAŞLIKLARI 1. Gerçek (Temel) Anlam 2. Yan Anlam 3. Mecaz Anlam 4. Terim Anlam 1. Gerçek (Temel) Anlam Gerçek anlam, bir kelimenin aklımıza ilk gelen anlamıdır. Kelimelerin, sözlükte yer alan ilk anlamları da gerçek anlamlarıdır. Bu yüzden gerçek anlama, sözlük anlamı da denir.» Uyanır uyanmaz perdeyi açıp pencereden dışa baktım. Perde kelimesini duyduğumuzda aklımıza ilk olarak pencerelerin önüne takılıp ışığın girmesini engellemeye yarayan örtü gelir. Bu cümlede perde sözcüğü aklımıza ilk gelen bu anlamıyla kullanıldığından gerçek anlam taşımaktadır.» Karabaş, bir şeyin kokusunu aldı. (koku: Nesnelerden yayılan zerrelerin burunda uyandırdığı duygu)» Kör adama kimse yardım etmedi. (kör: Görme engeli)» Kitaplarını boş bir kutuya yerleştirdi. (boş: İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan) 2. Yan Anlam Bir sözcüğün temel (gerçek) anlamından kopmadan kazandığı yeni anlamlara yan anlam denir. Sözcük, gerçek anlamından farklıdır; ancak gerçek anlamından tamamen kopmamıştır. Sözcüklerin yan anlam kazanmasında gerçek anlamıyla görev, şekil (görünüş) benzerliği veya yakıştırması etkilidir. 4

»Çok zorlayınca kapının kolu kırıldı. Kol kelimesinin gerçek anlamı en genel ifadeyle insan uzvu dur. Gövdemizin iki kenarında bulunur ve hareket ettirebiliriz. Kapı kolu da kapı gövdesinin iki kenarında bulunur ve hareket ettirilebilir. Dolayısıyla kapı kolu şekil ve işlev olarak insan koluna benzediği için yan anlamkazanmıştır.» Bu kokuyu, annem de kullanır. (koku: Güzel kokmak için kullanılan esans)» Kör makasla kumaşı kesmeye çalışıyor. (kör: Keskinliği yeterli olmayan)» Bugün boşum, hiç işim yok. (boş: İşi olmayan, işsiz.) 3. Mecaz Anlam Bir ilgi veya benzetme sonucu sözcüğün gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak kazandığı yeni anlamlara mecaz anlam denir. Mecaz anlamda kullanılan sözcükler genellikle soyut anlam kazanır.» Konsere gidemeyince biletlerimiz yandı. Yanmak fiilini duyduğumuzda aklımıza ilk gelen anlam (yani gerçek anlam) ateş almak, tutuşmak tır. Bu cümlede ise biletlerimiz yandı sözüyle biletlerin alev aldığı anlatılmamaktadır. Burada yanmak fiili gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak mecaz anlam kazanmış ve geçerliliğini yitirmek anlamında kullanılmıştır.» Ortalıkta savaş kokusu vardı. (koku: Belirti, işaret)» Olaylara karşı kör ve sağırdır. (kör: Duyarlılığını yitirmiş)» Boş sözlerle beni oyalamayın. (boş: Bir işe yaramayan) 4. Terim Anlam Bir sözcüğün bilim, sanat, spor ya da meslek alanına özgü kavramları karşılığında kazandığı anlama terim anlam adı verilir. Bazı bilim, sanat ve meslek dalları ile ilgili terimler: Matematik: Doğal sayılar, kare, polinom Tiyatro: Sahne, perde, kostüm Müzik: Nota, akor, sol anahtarı Coğrafya: Meridyen, ölçek, izohips, Dünya, boğaz Resim: Portre, palet, tuval Futbol: Taç, faul, gol Bir sözcüğün terim olup olmadığı kullanıldığı cümleye göre değişir.» Camdan yansıyan ışık gözlerimi kamaştırdı. (Gerçek anlam)» Sanatçımız, edebiyatımızın vazgeçilmez ışıklarından biridir. (Mecaz anlam)» Bugünkü dersimizde ışık konusunu işleyeceğiz. (Terim anlam)» Doğru haber veren gazeteler de var. (Gerçek anlam)» İki noktadan tek doğru geçer. (Terim anlam)» Olaya bir de şu açıdan bakalım. (Mecaz anlam)» İkizkenar üçgenin taban açıları eşittir. (Terim anlam) Bir sözcük, birden fazla alanda terim oluşturabilir.» Oyunun birinci perdesi bitti. (Tiyatro terimi)» Kaz, perde ayaklı bir hayvandır. (Biyoloji terimi) 5

KONU BAŞLIKLARI 1. İsim-Fiil (Mastar) 2. Sıfat-Fiil (Ortaç) 3. Zarf Fiil (Bağ-Fiil, Ulaç) 6

7 FİİLİMSİ (EYLEMSİ) Fiillere getirilen birtakım eklerle oluşturulan; fiillerin isim, sıfat, zarf şeklini yapan sözcüklere fiilimsi denir. Fiilimsiler, eylemden türeyen, ancak eylemin bütün özelliklerini göstermeyen sözcüklerdir. Bunlar bir fiil gibi olumsuz yapılabilir; ancak bir fiil gibi çekimlenemez. Örneğin; silmek fiilini siliyorum biçiminde çekimleyebiliriz; ama silen sıfat-fiilini sileniyorum biçiminde çekimleyemeyiz. Fiilimsiler, fiillere getirilen fiilimsi ekleri ile ortaya çıkarlar. Yani fiiller bazı ekler sayesinde fiilimsi olurlar. Bu ekler fiilden isim yapma ekleri olarak da bilinir ki bunlar eklendiği fiili isim soylu sözcük yaparak o sözcüğün cümlede isim, sıfat ve zarf görevinde kullanılmasını sağlarlar. (Fiilimsiler, fiilden isim yapma eki aldıkları için türemiş bir sözcük olarak kabul edilirler.) Özellikleri: 1. Eylemlerden türetilir; eylem anlamını yitirmediklerinden mastar eki (-mek, -mak) alabilirler. 2. Olumsuzluk eki (-me, -ma) alabilirler. 3. Fiillerin aldığı fiil çekim eklerini yani şahıs ekleri, haber ve dilek kiplerini alamazlar. 4. Yarım yargı bildirir, yan cümlecikte yüklem olurlar. Yan cümlecikte özne, tümleç gibi öğeler bulunabilir. Geçişli olanlar nesne de alabilirler. 5. Cümlede ad soylu sözcük (ad, sıfat, zarf) gibi görev yaparlar. Fiilimsiler üçe ayrılır: 1. İsim-Fiil (Mastar) 2. Sıfat-Fiil (Ortaç) 3. Zarf Fiil (Bağ-Fiil, Ulaç)

1. İSİM-FİİL (MASTAR) Fiillere getirilen -ma, -me, -mak, -mek, -ış, -iş, -uş, -üş ekleriyle yapılır. Bu ekleri, aklımızda daha kolay kalması için -iş,-me,- mek veya -ma,-ış,-mak şeklinde kodlayabiliriz. Bu ekler fillere gelerek onları cümle içinde isim yaparlar. İsim-fiiller, fiillerin isim gibi kullanılabilen şekilleridir.» Onunla tanışmayı ben de istiyorum.» Şiir okuyuşuna herkes hayran kaldı.» Balık tutmak bir yetenek işidir.» Evin her tarafını güzelce temizlemenizi istiyorum.» Bu köyden ayrılmak bana çok zor gelmişti.» Kitap kaplayışını beğendim. Yukarıdaki cümlelerde altı çizili sözcükler fiil değil, isim fiildir. Dikkat ederseniz bunlar kalem, saygı, ölüm gibi tam bir isim değil, yapısında eylem anlamı taşıyan bir isimdir. Zaten böyle oldukları için bunlara isim-fiil diyoruz.» İsim fiiller, isim çekim eklerini alabilir.» Bu çocuğun yürüyüşünde bile hayır yok. cümlesinde yürüyüşünde isim fiili, iyelik (-ü) ve hâl eklerini (-de) alarak kullanılmıştır.» İsim fiiller, olumsuzluk ekini almış fiillerle karıştırmamalıdır.» Ona, kalemi sakın kırma, demiştim. cümlesinde kırma sözcüğü olumsuzluk eki almıştır ve bir işin yapılmayacağını bildirir.» Odunları kırma işini bugün bana verdiler. cümlesindeki kırma sözcüğü ise isim fiildir; çünkü sözcük olumsuz anlam vermiyor ve bir eylemin adını bildiriyor.» İsim fiil eki almış olmasına rağmen zamanla kalıplaşarak bir varlığın veya kavramın adı haline gelmiş sözcükler vardır. Bunlar fiilimsi olarak kabul edilmezler.» Bahçedeki kazma herhalde kaybolmuş.» Masadaki dolma çok güzel görünüyor.» Danışmada beklediğini söyledi.» Elindeki çakmak ile oynaması annesini tedirgin etti.» Her gün dondurma yersen çok hasta olabilirsin.» Kötü hava şartları sebebiyle tüm uçuşlar iptal edilmiş. Yukarıdaki cümlelerde altı çizili sözcükler, isim fiil eklerini almış olmalarına rağmen, isim fiil özelliğini yitirmiştir. Artık bu cümlelerde bir nesneye ve kavrama isim olarak kullanılmıştır. 2. SIFAT-FİİL (ORTAÇ) Fiillere getirilen -an, -en, -ası, -esi, -maz, -mez, -ar, -er, -dık, -dik, - duk, -dük, -acak, -ecek, -mış, -miş, -muş, -müş ekleriyle yapılır. Bu ekleri, aklımızda daha kolay kalması için -an,-ası,-mez,-ar,-dik,- ecek,-miş şeklinde kodlayabiliriz. Çoğu zaman sıfat görevinde kullanılırlar. Varlıkları niteledikleri için sıfat, yan cümlecik kurdukları için de fiil sayılan kelimelerdir.» Çalışan öğrenci derslerinde başarılı olur. 8

sıfat-fiil isim cümlesinde çalış- fiili -an sıfat fiil ekini almıştır. Görüldüğü gibi çalışan sözcüğü öğrenci ismini anlamca tamamlamıştır. Yani sıfat görevinde kullanılmıştır. Dolayısıyla çalışan sözcüğü sıfat-fiildir.» Yaralanan yolcular hastaneye kaldırıldı.» Bu kırılası ellerinle mi vurdun minicik yavruya?» Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç.» İnanılır bir olay değil yaşadığımız.» Akşama kadar aramadık yer bırakmamışlar.» Sararmış yapraklar her tarafı kaplamış. Yukarıdaki cümlelerde altı çizili sözcükler sıfat-fiildir.» Bazı sözcükler, sıfat-fiil eklerini alarak kalıcı isim olur. Fiilimsi özelliğini kaybeder.» Yakacak sıkıntısını bu yıl da çekeceğiz.» Dolmuş tıklım tıklımdı. cümlelerinde altı çizili sözcükler fiilimsi değildir. Fiilimsi özelliğini kaybetmiş, bir varlığa ad olmuştur. Hangi sözcüğün ad olup hanginin olmadığını anlamak için sözcüğü olumsuz yapmayı deneyebiliriz. Eğer sözcük -ma, -me olumsuzluk ekiyle olumsuz yapılabiliyorsa, fiil olma anlamı devam ediyor demektir ve bu yüzden sözcük sıfat fiil olur. Ancak bu eklerle olumsuz yapılamıyorsa sözcük artık fiil anlamını tamamen kaybetmiş ve isim olmuştur. Yukarıdaki cümlelerde geçen yakacak sözcüğünü yakmayacak şekline getiremeyiz; dolmuş sözcüğünü de dolmamış şeklinde söyleyemeyiz. Bu durum sıfatlarla sıfat-fiillerin ayrılmasında da kullanılabilir:» Ağacın kırık dallarını kökünden kestik. cümlesinde kırık sözcüğü sıfat fiil değildir; çünkü biz bu sözcüğü kırmayık şeklinde olumsuz yapamayız. Ancak;» Ağacın kırılmış dallarını kökünden kestik. cümlesindeki kırılmış sözcüğünü kırılmamış şeklinde olumsuz yapabiliriz. Öyleyse bu sözcük sıfat-fiildir.» Kimi zaman sıfat fiiller çekimli fiillerle karıştırılabilir. Karıştırmamak için sözcüğün yüklem görevinde mi yoksa sıfat görevinde mi kullanıldığına bakmalıyız.» Tutmaz dizlerim birden düzeldi. -mez, -maz =Sıfat Fiil Eki (Sıfat görevinde)» Dedemin dizleri tutmaz. -mez, -maz = Geniş Zaman Kipinin Olumsuzluk Eki (Yüklem görevinde)» Koşar adımlarla yanıma geldi. -ar, -er = Sıfat Fiil Eki (Sıfat görevinde)» Her sabah mutlaka koşar. -ar, -er = Geniş Zaman Kip Eki (Yüklem görevinde)» Gelecek yıl şampiyonuz. -acak, -ecek = Sıfat Fiil Eki (Sıfat görevinde)» Seneye bize gelecek. -acak, -ecek = Gelecek Zaman Kip Eki (Yüklem görevinde)» Yırtılmış pantolon ile dışarı çıkma. -mış, -miş, -muş, -müş = Sıfat Fiil Eki (Sıfat görevinde)» En sevdiği pantolonu yırtılmış. -mış, -miş, -muş, -müş = Öğrenilen Geçmiş Zaman Kip Eki (Yüklem görevinde)» Sıfat-fiiller niteledikleri isim düştüğünde onun yerine geçerek bir isim gibi kullanılırlar yani adlaşırlar. Sıfat-fiiller adlaşmış olsa bile fiilimsi sayılırlar. 9

» Geziden dönen öğrenciler salona geçsin. cümlesinde dönen sıfat-fiili öğrenciler isminin sıfatı durumundadır.» Geziden dönenler salona geçsin. cümlesinde öğrenciler ismi düşmüş dönen sıfat-fiili ismin yerine geçmiştir ve adlaşmış sıfat-fiil olmuştur 3. ZARF-FİİL (BAĞ-FİİL, ULAÇ) Fiillere getirilen -ken, -alı (-eli), -madan (-meden), -ince (-ınca, - unca, -ünce), -ip (-ıp, -up, -üp), -arak (-erek), -dıkça (-dikçe, -dukça, - dükçe, -tıkça, -tikçe, tukça, -tükçe), -e -e (-a -a), -r -maz (-r - mez), -casına (-cesine), -meksizin (-maksızın), -dığında (-diğinde, - duğunda, -düğünde, -tığında, -tiğinde, -tuğunda, -tüğünde) ekleriyle oluşturulan sözcüklerdir. Birleşik bir cümlede iki cümleyi bağladıkları için bağlaç; özne, nesne, tümleç aldıkları için fiil sayılan kelimelerdir. Bağ fiillere ulaç da denir. Çekim ekleri almazlar. Cümlede zarf olarak kullanılırlar.» Dereyi görmeden paçaları sıvama.» El, elin eşeğini türkü çağırarak arar.» Kol kesilirken parmak acımaz.» Çocuklar, konuşa konuşa yanımızdan geçtiler.» İçeri girer girmez konuşmaya başladı.» O mahalleden ayrılalı tam üç yıl olmuş. cümlelerinde altı çizili sözcükler zarf fiildir.» Konuşarak halletmeliyiz bütün problemleri.» Küçükken güle oynaya okula giderdik. cümlelerinde konuşarak ve güle oynaya zarf-fiilleri, yükleme sorduğumuz nasıl? sorusunun karşılığıdır ve yüklemi durum bakımından etkilemiştir.» Sizinle İstanbul a gelince görüşürüz.» Ders çalışırken uyuyakalmışım. cümlelerinde ise gelince ve çalışırken zarf-fiilleri, yükleme sorduğumuz ne zaman? sorusunun karşılığıdır ve yüklemi zaman bakımından nitelemiştir. Sözcükte Anlam Nicel Anlamlı Kelimeler Kavramların sayılabilen, ölçülebilen, azalıp çoğalabilen özelliklerini gösteren sözcüklere nicel anlamlı sözcükler denir.» Bu binadaki dairelerin oldukça geniş odaları var.» Ağacın uzun dallarını testereyle kestim.» Okul, yüksek binaların arasında kalmış.» Sırtında ağır bir çantayla güç bela yürüyordu.» İşyerime yakın bir ev satın almak istiyorum. Yukarıdaki örneklerde koyu yazılan sözcükler odanın genişliği, dalların uzunluğu, binaların yüksekliği, çantanın ağırlığı, evin yakınlığı ölçülebilir özellikleri gösterdiği için nicel anlamlıdır. Nitel Anlamlı Kelimeler Varlıkların nasıl olduğunu, niteliğini gösteren; sayılamayan, ölçülemeyen bir değeri, özelliği ifade eden sözcüklere nitel anlamlı sözcükler denir. 10

» Ekşi yoğurdu ayran yaparak değerlendirebilirsin.» Annemin lezzetli yemekleri burnumda tütüyor.» Güleç yüzüyle çevresine neşe saçıyordu.» Cimri insanların kimseye hayrı dokunmaz.» Okula yırtık ayakkabılarla gidiyordu. Yukarıdaki örneklerde koyu yazılan sözcükler yoğurdun ekşiliği, yemeklerin lezzetliliği, yüzün güleçliği, insanların cimriliği, ayakkabıların yırtıklığı ölçülemeyen özellikleri, nitelikleri ifade ettiği için nitel anlamlıdır. Sözcükler cümle içindeki kullanımına göre bazen nicel bazen de nitel anlamlı olabilir.» Okul yıllarında onunla yakın arkadaştık. (nitel anlam)» Stadyum evimize çok yakındı. (nicel anlam) Birinci örnekteki yakın sözcüğü içten, sıkı anlamında kullanılmıştır. İki arkadaş arasındaki yakınlık belli bir ölçü aletiyle ölçülemez. Bu yüzden yakın sözcüğü nitel anlamlı bir sözcüktür. İkinci örnekteki yakın sözcüğü ise, ölçülebilir bir özellik olduğu için nicel anlamlıdır. Evin stadyuma olan uzaklığı metreyle ölçülebilir. sözcüklere genel anlamlı sözcükler; anlamca daha dar kapsamlı olan sözcüklere ise özel anlamlı sözcükler denir.» Annesinin güzel gözleri vardı. (nitel anlam)» Bu işten güzel para kazanmışlar. (nicel anlam) Birinci örnekteki güzel sözcüğü, ölçülemeyen bir nitelik bildirdiği için nitel anlamlıdır. Gözlerin ne derece güzel olduğunu ölçen bir alet yoktur. İkinci örnekteki güzel sözcüğü ise çok anlamında kullanılmıştır. Paranın ne kadar kazanıldığı hesaplanabileceği için güzel sözcüğü nicel anlamlıdır. varlık canlı bitki çiçek papatya GENEL........... ÖZEL Yukarıdaki örnekte sözcükler genelden özele doğru sıralanmıştır. Buradaki sözcüklerin en genel anlamlısı varlık tır, en özel anlamlısı ise papatya dır. Yine bu örnekte çiçek sözcüğü, bitki sözcüğüne göre daha özel anlamlıdır; çiçek sözcüğü, papatya sözcüğüne göre daha genel anlamlıdır. Genel ve Özel Anlamlı Kelimeler Söylenişte tekil olmasına rağmen anlamca geniş kapsamlı olan 11

Somut Anlamlı Kelimeler Beş duyu organımız olan göz, deri, kulak, dil ve burundan en az biriyle algılayabildiğimiz varlıkları karşılayan sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir. Bir başka deyişle elle tutup gözle görebildiğimiz, koklayıp tadabildiğimiz veya koklayabildiğimiz varlıkları karşılayan kelimelerdir. Beş Duyu Organımız Rüzgâr, yağmur, soğuk, sıcak, ekşi, acı (tat), çiçek, gürültü, aydınlık, karanlık, mavi, koku, uzun, deniz Yukarıdaki kelimeler beş duyu organımızdan en az biriyle algılanabilir. Sıcak, soğuk, rüzgâr dokunmayla; gürültü işitmeyle; mavi, uzun, deniz, çiçek görmeyle algılanabilir. Bu yüzden bu sözcükler somuttur. Soyut Anlamlı Kelimeler Beş duyu organımızdan herhangi biriyle algılayamadığımız kavramları ifade eden sözcüklere soyut anlamlı sözcükler denir. Kin, iyilik, kötülük, nefret, kıskançlık, ayrılık, özlem, aşk, sevgi, acı (üzüntü), mutluluk, vicdan, umut, sevinç, keder Yukarıdaki kelimelerin hiçbiri beş duyu organımızla algılanamaz. Örneğin nefret dokunulabilen, görülebilen, duyulabilen, koklanabilen veya tadılabilen bir varlık değildir. Bu yüzden soyuttur.» Somut anlamlı sözcüklerle soyut anlamlı sözcükler arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Ancak aktarmaların temeli sayılan somutlaştırma olayında somut-soyut ilişkisi kurulmaktadır. Eş Anlamlı Kelimeler Eş anlamlı (anlamdaş) kelimeler, yazılışları ve okunuşları farklı olmasına rağmen aynı anlamı taşıyan kelimelerdir. Eş anlamlı sözcükler birbirlerinin yerine kullanılabilir. Eş anlamlılık çoğunlukla Türkçe sözcüklerle dilimize yabancı dillerden girmiş sözcükler arasındadır.» siyah kara» cevap yanıt» kalp yürek gönül» kelime sözcük» ileti mesaj» özgün orijinal» dil lisan» bellek hafıza» uygarlık medeniyet» al kırmızı» misafir konuk» fiil eylem» model örnek» ölçüt kıstas kriter» belgegeçer faks» ilginç enteresan» varsıl zengin 12

» yoksul fakir Bazı durumlarda eş anlamlı kelimeler birbirinin yerini tutmayabilir:» Kara bahtlı bir adamdı. cümlesindeki kara bahtlı söz grubu kötü şanslı anlamında kullanılmıştır. Dolayısıyla kara bahtlı yerine siyah bahtlı demek de anlamsız olur. Bu yüzden bu cümledeki kara kelimesinin eş anlamlısı kötü kelimesidir. Zıt (Karşıt) Anlamlı Kelimeler Anlamca birbirinin karşıtı olan, birbiriyle çelişen kelimelere zıt anlamlı kelimeler adı verilir. Türkçemizde her sözcüğün eş anlamlısı olmadığı gibi zıt anlamlısı da yoktur. Zıt anlamlı sözcükler genellikle nitelik veya nicelik bildiren sözcüklerde yani sıfat ve zarf özelliğindeki sözcüklerde bulunur.» uzak yakın» bulanık berrak» kirli temiz» ileri geri» güzel çirkin» iç dış» soğuk sıcak» sık seyrek» iyimser kötümser» inmek çıkmak» sağ sol» zengin fakir Bir sözcüğün olumsuzu, o sözcüğün zıt anlamlısı değildir.» gelmek gelmemek (olumsuzu)» gelmek gitmek (zıt anlamlısı)» kirli kirsiz (olumsuzu)» kirli temiz (zıt anlamlısı)» almak almamak (olumsuzu)» almak vermek (zıt anlamlısı) Sözcüklerin karşıt anlamlı olabilmesi için her ikisinin de gerçek ya da mecaz anlamlı olması gerekir.» Dün akşam bize geldi. (gerçek anlam)» Bu işin sonu nereye gider? (mecaz anlam) Yukarıdaki cümlelerde gelmek ve gitmek birbirinin karşıtı değildir; çünkü gelmek gerçek anlamıyla, gitmek mecaz anlamıyla kullanılmıştır. 13

» Eller ne derse desin, önemli değil. (el: Yabancı) Eş Sesli (Sesteş) Kelimeler Yazılış ve okunuşları aynı olan; ama anlamları birbirinden farklı olan sözcüklere eş sesli (sesteş) sözcükler denir. Bunlar yalın hâlde olabildikleri gibi ek almış hâlde de olabilirler. Yol» Bu yolu takip etmemiz gerek. (yol: Bir yerden bir yere ulaşmak için üzerinde yürüdüğümüz yer)» Kardeşimle birlikte bahçedeki otları yolduk. (yolmak: Çekip koparmak) Yüz» Yüzü bana dönüktü. (yüz: Çehre, surat, sima)» Düğününe yüz kişi gelmiş. (yüz: Doksan dokuzdan sonra gelen sayı)» Kıyıda iki çocuk yüzüyordu. (yüzmek: Suda ilerlemek)» Koyunun derisini yüzdüler. (yüzmek: Derisini çıkarmak, soymak) El» Telefonu bütün gün elinden bırakmadı. (el: İnsanın tutmaya ve iş görmeye yarayan organı) Dilimizde düzeltme işareti ( ^ ) olan sözcüklerde okunuşları, yazılışları ve anlamları farklı olduğu için sesteşlik özelliği aranmaz.» Hava soğuktu kar yağıyordu.» Bu seneki kârımız iyi.» ama âma» hala hâlâ» aşık âşık» adet âdet» yar yâr Bir sözcüğün temel anlamıyla yan anlamı arasında sesteşlik özelliği aranmaz. Çünkü bu tür sözcükler arasında anlam bağlantısı kopmamıştır.» Karabatak suya daldı.» Uzmanlığını hangi dalda tamamladı? Bu cümlelerde dal sözcükleri birbirinin sesteşi değildir; çünkü birinci cümlede dal sözcüğü gerçek anlamıyla, ikinci cümlede dal sözcüğü ağacın bir organı olan dal sözcüğünün yan anlamıyla kullanılmıştır. Bir sözcüğün temel anlamıyla mecaz anlamı arasında sesteşlik özelliği aranmaz.» Kuru otlar, bir kibrit değse tutuşuverecekti. (Temel anlam)» Bu yazarın kuru bir anlatımı var. ( Mecaz anlam) 14

yansıma anlamı ortadan kalkar. Yansıma Sözcükler Doğadaki cansız varlıkların, hayvanların, makinelerin çıkardığı seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklerdir. İnsanlara Özgü Yansılama Sözcükler:» Hapşu, hapşırık, hapşırmak» Horr, horultu, horlamak Cansız Varlıklara Ait Yansıma Sözcükler:» Şırıl, şırıltı, şırıldamak» Hışır, hışırtı, hışırdamak» Gıcır, gıcırtı, gıcırdamak» Çatır, çatırtı, çatırdamak Makine ve Araçlara Ait Yansıma Sözcükler:» Pat, patlamak» Vın, vınlamak» Zırr, zırıltı Yansıma sözcükler ad, sıfat, zarf ve fiil gibi çeşitli türlerde kullanılabilir. Ayrıca cümlenin herhangi bir öğesinde de yer alabilir. Yansıma ad: Birden onu bir hıçkırık tuttu. Yansıma sıfat: Kıtır krakerleri yemeye bayılırım. Yansıma eylem: Kapının menteşeleri gıcırdıyor. Yansıma zarf: Dere şırıl şırıl akıyor. Yansıma sözcükler ikileme görevinde de kullanılabilir.» tıkır tıkır, çıt çıt, şırıl şırıl, fokur fokur» Toplantıda bir ara sıkıntıdan patlayacak gibi oldum.» Öğrenci, fiilimsileri tahtada çatır çatır anlattı. İkilemeler Anlamı güçlendirmek amacıyla aynı kelimenin, yakın anlamlı kelimelerin veya zıt anlamlı kelimelerin tekrarıyla oluşan sözcük grubunaikileme denir. İkilemeler şu şekillerde oluşturulur: Aynı Sözcüğün Tekrarlanmasıyla Oluşan İkilemeler:» koşa koşa, ağır ağır, iri iri Eş Anlamlı Sözcüklerden Oluşan İkilemeler:» akıllı uslu, ses seda, güçlü kuvvetli, kılık kıyafet Zıt Anlamlı Sözcüklerden Oluşan İkilemeler:» ileri geri, az çok, er geç, bata çıka, büyük küçük Biri Anlamlı, Diğeri Anlamsız Sözcükten Oluşan İkilemeler:» eski püskü, eğri büğrü, yarım yamalak, çer çöp Her İkisi de Anlamsız Sözcükten Oluşan İkilemeler:» ıvır zıvır, eften püften, mırın kırın Yansımaların Tekrarıyla Oluşan İkilemeler:» çat pat, kıs kıs, şırıl şırıl, patır kütür, horul horul İsim Tamlaması Şeklindeki İkilemeler:» suyunun suyu, güzeller güzeli Yansıma sözcükler, mecaz anlama gelecek şekilde kullanıldıklarında 15

Hâl (Durum) Eki Alarak Oluşan İkilemeler:» baş başa, baştan başa, biz bize, dişe diş, günden güne M Harfi Eklenerek Oluşturulan İkilemeler:» Ev mev, şaka maka, para mara, kitap mitap, ders mers, iş miş İkilemelerle tekrarlar birbirinden farklıdır. Tekrarlarda araya virgül girer; fakat ikilemelerin arasına hiçbir noktalama işareti girmez.» Akşam, akşam, yine akşam (Tekrar)» Akşam akşam nereden çıktı bu maç. (İkileme) Atasözleri belli değildir, atasözleri anonimdir. Uzun gözlem ve deneyimler sonucu oluşmuş, bilgi ve öğüt veren kalıplaşmış sözlere atasözü denir. Atasözlerinin Özellikleri 1. Atasözlerinin söyleyeni belli değildir, atasözleri halkın ortak malıdır. 2. Atasözleri kalıplaşmış sözlerdir. Bu yüzden atasözünü oluşturan sözcükler yerine başka sözcükler getirilemez, sözcüklerin sıralanışında da değişiklik yapılamaz. Damlaya damlaya göl olur. atasözünde bulunan göl sözcüğünün yerine havuz sözcüğünü getiremeyiz. Sözcüklerin yerlerini değiştirip Göl damlaya damlaya olur. da diyemeyiz. Atasözlerinin hepsi tamamlanmış bir yargı bildirir. Bu nedenle atasözleri cümle değeri taşır. 3. Atasözlerinin birçoğunda mecazlı bir söyleyiş vardır. Terzi kendi söküğünü dikemez atasözü, İnsanlar başkalarına yaptıkları hizmetleri kendilerine yapamazlar. anlamını taşır. Bu atasözünün terziyle, sökükle bir ilgisi yoktur. 4. Çok az da olsa gerçek anlam taşıyan atasözleri de vardır.» Dost ile ye, iç; alışveriş etme.» Bugünün işini yarına bırakma. Atasözlerinin söyleyeni 5. Atasözlerinin bazıları aynı veya yakın anlamlıdır.» Mum dibine ışık vermez. Terzi kendi söküğünü dikemez. 16

» Körle yatan şaşı kalkar. Üzüm üzüme baka baka kararır. İsin yanına varan is, misin yanına varan mis kokar. 6. Atasözlerinin bazıları zıt anlamlıdır.» Fazla mal göz çıkarmaz. Azıcık aşım, kaygısız başım.» İyilik eden iyilik bulur. İyilikten maraz doğar. geçerli olduğu için atasözüdür» kulak kabartmak sözü anlık bir durumu bildirdiği için deyimdir. 3. Atasözleri topluma öğüt verirken, deyimler sadece içinde bulunulan durumları bildirir. Yani deyimlerin ders verme özelliği yoktur.» Çobansız koyunu kurt kapar. sözü ders verdiği için atasözüdür.» Burnu havada olmak sözü ise öğüt verme amacı taşımadığı için deyimdir. Atasözleri ve Deyimleri Arasındaki Benzerlikler ve Farklılıklar Atasözleri ve Deyimlerin Ortak Özellikleri: 1. Çok eski zamanlardan günümüze ulaştıkları için kimin tarafından söylendikleri belli değildir. 2. Kısa ve özlü sözlerdir. Yani az sözcükle çok şey anlatırlar. 3. Kalıplaşmış sözlerdir. Herhangi bir değişikliğe uğramazlar. 4. Genellikle mecaz anlam taşırlar. Atasözleri ile Deyimler Arasındaki Farklar: 1. Atasözleri cümle şeklindeyken, deyimler çoğunlukla söz grubu şeklindedir.» İşleyen demir ışıldar. (atasözü)» İki yakası bir araya gelmemek (deyim) 2. Atasözleri tüm zamanlar için ve herkes için geçerlidir. Deyimler ise anlık durumlar için ve sözü söyleyen kişi ya da kişiler için geçerlidir. Öfkeyle kalkan zararla oturur sözü her zaman ve herkes için Burnunun Dikine Gitmek Deyiminin Karikatürü Deyimler Bir olayı, bir durumu, bir kavramı daha etkileyici anlatmak için en az iki sözcüğün bir araya gelmesiyle oluşan ve çoğu zaman gerçek anlamdan uzaklaşıp kendine özgü anlam kazanan kelime gruplarına deyim denir. Deyimler, hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Anlattıklarımızı ilgi çekici hâle getirir. Birkaç cümleyle anlatabileceğimiz bir durumu iki üç sözcükten oluşan bir deyimle anlatabiliriz. Böylece kısa ve özlü anlatım sağlamış oluruz. sırt: Boyundan bele kadarki bölüm 17

yer: Bir şeyin kapladığı boşluk, mekan. gelmek: ulaşmak, varmak.» Sırtı yere gelmemek: Güçlü olmak, sarsılmamak, yerinden düşürülememek. Deyimlerin Özellikleri 1. Deyimler kalıplaşmış sözcüklerdir. Deyimlerde bulunan sözcüklerin yerine eş anlamlıları bile getirilemez. Sözcüklerin yerleri değiştirilemez. Bu şekilde bir kullanım anlatım bozukluğuna yol açar.» Sürahiden boşalırcasına yağmak (Yanlış)» Bardaktan boşalırcasına yağmak (Doğru)» Suratından düşen bin parça (Yanlış)» Yüzünden düşen bin parça (Doğru) 2. Deyimler şahsa ve zamana göre çekimlenebilir.» Ödevimi yapınca öğretmenin gözüne girdim. (Ben)» Ödevimizi yapınca öğretmenin gözüne girdik. (Biz) 3. Deyimler genellikle mecaz anlamlıdır.» Kök söktürmek deyimi bir bitkinin kökünü çıkarttırmak değil, güçlük çıkarmak, uğraştırmak anlamındadır.» Hapı yutmak deyimi ilaç içmek değil, kötü duruma düşmek anlamındadır. 4. Bazı deyimlerin gerçek anlamları da vardır.» Sır saklamak: Sırrı açıklamamak» El sürmemek: Değmemek, dokunmamak 5. Deyimler bir kavramı ya da bir durumu anlatmak için kullanılır. Ders verme amacı taşımaz.» Burun kıvırmak deyimi, beğenmeyip küçümsemek anlamını içermektedir. Herhangi bir ders verme amacı taşımamaktadır. 6. Deyimler sözcük grubu ya da cümle şeklinde bulunabilir.» Ağzı kulaklarına varmak (sözcük grubu)» İğne atsan yere düşmez (cümle)» İçi içine sığmamak (sözcük grubu)» Ne tadı var ne tuzu (cümle) Deyimler ve Atasözleri Arasındaki Benzerlikler ve Farklılıklar Deyimler ve Atasözlerinin Ortak Özellikleri: 1. Çok eski zamanlardan günümüze ulaştıkları için kimin tarafından söylendikleri belli değildir. 2. Kısa ve özlü sözlerdir. Yani az sözcükle çok şey anlatırlar. 3. Kalıplaşmış sözlerdir. Herhangi bir değişikliğe uğramazlar. 4. Genellikle mecaz anlam taşırlar. Deyimler ile Atasözleri Arasındaki Farklar: 1. Atasözleri cümle şeklindeyken, deyimler çoğunlukla söz grubu şeklindedir.» İşleyen demir ışıldar. (atasözü) 18

» İki yakası bir araya gelmemek (deyim) 2. Atasözleri tüm zamanlar için ve herkes için geçerlidir. Deyimler ise anlık durumlar için ve sözü söyleyen kişi ya da kişiler için geçerlidir. Öfkeyle kalkan zararla oturur sözü her zaman ve herkes için geçerli olduğu için atasözüdür» kulak kabartmak sözü anlık bir durumu bildirdiği için deyimdir. 3. Atasözleri topluma öğüt verirken, deyimler sadece içinde bulunulan durumları bildirir. Yani deyimlerin ders verme özelliği yoktur.» Çobansız koyunu kurt kapar. sözü ders verdiği için atasözüdür.» Burnu havada olmak sözü ise öğüt verme amacı taşımadığı için deyimdir. Özdeyişler (Vecizeler) Bir düşünceyi kısa ve özlü bir şekilde anlatan, bir veya birkaç cümleden oluşan sözlere özdeyiş (vecize) denir.» Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabileceği kadardır. (Mevlâna)» Boş bir çuvalın ayakta durması zordur. (B. Franklin)» Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu? Kıymetli malı olanlar bağırmaz. Domatesçi, biberci bağırır da kuyumcu bağırmaz. Eskici bağırır ama antikacı bağırmaz. İnsan bağırırken düşünemez. Düşünemeyenler ise hep kavga içindedir. (Necip Fazıl Kısakürek)» Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler. (I. Bergman) Özdeyişler ile Atasözleri Arasındaki Farklar: Özdeyişlerin atasözlerinden farkı söyleyeninin ya da yazanının belli olmasıdır. Özdeyişlerin söyleyeni / yazanı bellidir; atasözleri ise anonimdir, söyleyeni belli değildir. Özdeyişler de tıpkı atasözleri gibi yaşanan olaylardan, gözlemlerden ve deneyimlerden çıkarılan sonuçlara, derslere dayanır. CÜMLEDE ANLAM KONUSUNUN BAŞLIKLARI Neden-Sonuç (Sebep-Sonuç) Cümleleri Konu Anlatımı Amaç-Sonuç Cümleleri Konu Anlatımı Koşul-Sonuç (Şart-Sonuç) Cümleleri Konu Anlatımı Karşılaştırma Cümleleri Konu Anlatımı Öznel ve Nesnel Yargılı Cümleler Konu Anlatımı Doğrudan ve Dolaylı Anlatım Konu Anlatımı Cümle Yorumlama Konu Anlatımı Cümlenin İfade Ettiği Anlam Özellikleri Konu Anlatımı Cümleye Hakim Olan Duygu Konu Anlatımı Neden-Sonuç Neden-sonuç cümleleri, bir eylemin hangi gerekçeyle veya hangi sebeple yapıldığını bildiren cümlelerdir. Bu cümlelerin yüklemine niçin?, neden? soruları sorulduğunda bu sorular cevapsız kalmaz. Neden-sonuç cümleleri iki bölümden oluşur: Birinci 19

bölüm neden (sebep), ikinci bölüm ise sonuç bildirir. Genellikle için, - den, -diğinden, ile gibi ekler ve edatlar kullanılır.» Hasta olduğu için okula gelememiş. Yukarıdaki cümlede yükleme neden gelememiş? sorusunu yönelttiğimizde hasta olduğu için cevabını alıyoruz. Yüklemin yapılış sebebi bildirildiği için bu cümle sebep-sonuç cümlesidir.» Okulların açılmasıyla masraflar arttı.» Seni uyandırmayalım diye radyoyu açmadık.» Yağmur yağınca maç iptal oldu.» Malzeme yetersizliğinden inşaat yarım kaldı. Neden-sonuç ilişkisi bağımsız iki cümle ile de ifade edilebilir.» Çiçekleri gece sula; daha çabuk büyür.» Bir daha böyle konuşma; beni üzüyorsun. Bu örneklerde birinci cümlede ifade edilen eylem, ikinci cümlede ifade edilen eylemin nedeni durumundadır. Buna gerekçe de denmektedir. Bu tür ifadelerde sebep cümlesi ile sonuç cümlesinin yerleri değiştirilebilir. Neden-Sonuç Cümleleri ile Amaç-Sonuç Cümleleri Arasındaki Fark Neden-sonuç ile amaç-sonuç cümleleri birbirine çok benzemekte bu yüzden sık sık karıştırılmaktadır. Sebep-sonuç cümleleri ile amaçsonuç cümlelerini ayırt etmek için şu yolu izlemeliyiz: Neden-sonuç ile amaç sonuç cümlelerinin karıştırılmasının en büyük sebebi iki tür cümlenin de neden? sorusuna cevap verebilmesidir. Eğer bir soruda birden fazla seçenekte neden? sorusuna cevap alabiliyorsak, öncelikle hangi amaçla? sorusunu sorup eleme yapmalıyız. Hangi amaçla? sorusunun cevabı bize amaç-sonuç cümlesini verecektir. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde neden-sonuç ilişkisi vardır? A) Bu akşam eve geç geldim. B) İyi not alabilmek için çok çalışıyordu. C) Düşmemek için kardeşinden destek alıyordu. D) Öfkelendiği için doğru düşünemiyordu. Amaç Sonuç Cümleleri Eylemin hangi amaca bağlı olarak gerçekleştiğinin belirtildiği cümlelerdir. Amaç-sonuç cümleleri, eyleme sorulan hangi amaçla? sorusuna cevap verir. Bu tür cümlelerde de için, diye, üzere gibi edatlardan yararlanılır.» Sınavı kazanmak için çok çalışmış. Yukarıdaki cümlede yükleme hangi amaçla çalışmış? sorusunu yönelttiğimizde sınavı kazanmak için cevabını alıyoruz. Yüklemin yapılış sebebi bildirildiği için bu cümle sebep-sonuç cümlesidir.» Bildiklerini anlatmak üzere karakola başvurdu.» Kilo vereyim diye spor yapıyor.» Yazar, eleştirmene şirin görünmek maksadıyla iki yüzlü davranıyor.» Ona sık sık öğüt verirdi; iyi bir insan olsun diye. Amaç-Sonuç Cümleleri ile Neden-Sonuç Cümleleri Arasındaki Fark Amaç-sonuç cümleleri, neden-sonuç cümleleri birbirine çok benzemekte bu yüzden sık sık karıştırılmaktadır. Amaç-sonuç cümleleri ile neden-sonuç cümlelerini ayırt etmek için şu yolu izlemeliyiz: Amaç-sonuç ile neden-sonuç cümlelerinin karıştırılmasının en büyük sebebi amaç-sonuç cümlelerinin, neden-sonuç cümlelerini bulmak için 20

kullandığımız neden? sorusuna da cevap verebilmeleridir. Bu yüzden amaç-sonuç cümlelerinin sorulduğu sorularda önce mutlaka hangi amaçla? sorusu sorulmalıdır. Eğer önce neden? sorusunu sorarsak neden-sonuç cümlesini amaç-sonuç sanarak yanılırız. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde amaç-sonuç ilişkisi vardır? A) Dün akşam eve geldim B) Çok çalıştığım için iyi not aldım. C) Yaşlandığı için kulakları iyi duymuyor. D) İlaç almak için eczaneye gitti. Koşul-Sonuç (Şart-Sonuç) Cümleleri Bir olayın veya durumun gerçekleşmesinin, başka bir olayın veya duruma bağlı olduğunu belirten cümlelerdir. Bu tür cümlelerde birinci bölüm (yan yargı) koşul, ikinci bölüm ise o koşula bağlı olarak ortaya çıkan sonuçtur (temel yargı). Türkçede koşul anlamı asıl olarak - se şart ekiyle sağlanır. ise, -ince, -dikçe, mi, ama, üzere, yeter ki ile de koşul anlamı sağlanabilir.» Ödevini yaparsan oyun oynayabilirsin. Bu cümlede koyu renkle yazılmış bölüm, eylemin yapılabilmesinin bağlı olduğu koşulu belirtmektedir. (oyun oynayabilmesi hangi koşula bağlı? ödevini yapmasına)» Temiz bir dünya istiyorsan yerlere çöp atma.» Müzik dinleyebilirsin ama sesini fazla açmayacaksın.» Bizim buralara yağmur yağdıkça her yer toprak kokardı.» Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin.» Akşam baban gelsin, alışverişe çıkarız.» İstediğin her şeyi alırım, yeter ki sınıfını geç. Cümleye istek, dilek anlamı katan se, -sa ile koşul anlamı veren se, -sa ekini karıştırmamak gerekir. İstek cümleleri de se, -sa eki almasına rağmen, koşul anlamı taşımaz.» Otobüsle gelmese de trenle gelse. Karşılaştırma Cümleleri Birden fazla varlık, kavram ya da durumun karşılaştırıldığı cümlelerdir. Karşılaştırmada benzerlik, farklılık, üstünlük gibi değişik durumlar ifade edilir. Karşılaştırma ilgisi gibi, kadar, en, daha, çok, göre, fazla gibi sözcüklerle kurulur.» Kışın Sivas, İstanbul dan daha soğuktur.» Televizyon da sinema kadar etkilidir.» Köyün en güzel çileği bahçemizde yetişir.» Yeni şiirler eski şiirlere göre daha anlaşılır bir dille yazılıyor.» Selim, gezmeyi çok sever, Elif ise kitap okumayı. Öznel Yargılı Cümleler Söyleyenin kendi düşüncesini, duygusunu veya beğenisini içeren cümlelerdir. Doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye göre değiştiği için öznel yargılar kanıtlanamaz.» Mavi en güzel renktir. Yukarıdaki cümle, söyleyenin kişisel düşüncesini yansıtmaktadır. Kanıtlanması olanaksızdır. Çünkü her insanın sevdiği renk farklıdır. Bu yüzden bu cümle, öznel yargı bildiren bir cümledir.» İstanbul Boğazı nın seyrine kimse doyamaz.» Evde mutlu olan başarılı olur.» Mavi elbise insanlara yakışıyor. 21

» Duygusal şarkılar herkesi etkiler. Nesnel Yargılı Cümleler Söyleyenin duygu veya düşüncesini içermeyen; doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye göre değişiklik göstermeyen cümlelerdir. Nesnel yargılar, araştırma sonucu ulaşılabilecek, herkesçe kabul görmüş, kanıtlanabilir yargılardır.» Mavi ana renklerden biridir. Yukarıdaki cümlede söyleyenin kişisel düşüncesine yer verilmemiştir. Bu cümledeki yargı, araştırma sonucunda ulaşılabilir ile kanıtlanabilir bir yarı olduğundan bu cümle nesnel bir cümledir.» Şairin en son kitabı 200 sayfadan oluşuyor.» Eser, dört bölüm halinde sinemaya uyarlanmış.» İstanbul 1453 te fethedildi.» Yazar, bu romanında aile bireyleri arasındaki sorunları anlatıyor. Doğrudan Anlatımlı Cümleler Başkasına ait bir sözün hiç değiştirilmeden aktarılmasına doğrudan anlatım denir. Olduğu gibi aktarılan söz genellikle tırnak işareti içerisinde yazılır. Tırnak işaretinin dışında virgül kullanılarak da aktarılabilir. Başkasından alınan sözün, cümledeki yargıyı değiştirmeden, kendi sözcüklerimizle aktarılmasına dolaylı anlatım denir. Dolaylı anlatımlı cümleler söyledi, belirtti, açıkladı gibi eylemlerle biter ya da yüklemleri öğrenilen geçmiş zamanla çekimlenir.» Atatürk hayatta en gerçek yol göstericinin ilim olduğunu söylemiştir. (Yazar kendi anlatımıyla Atatürk e ait sözü değiştirerek aktarmış)» Doktor, babama ilaçları mutlaka içmesi gerektiğini tembih etti. KONU BAŞLIKLARI 1. Cümlenin Konusu 2. Cümlenin Ana Fikri 3. Cümleden Çıkarılabilecek Yargı 4. Cümleden Çıkarılamayacak Yargı 5. Cümle Tamamlama 6. Cümle Oluşturma 7. Düşüncenin Yönünü Değiştiren Sözcükler 8. Örtülü Anlam» Atatürk: Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. diyerek bir gerçeği dile getirmiştir. (Atatürk e ait söz değiştirilmeden aktarılmış)» Atalarımız, kalem kılıçtan keskindir, der. Dolaylı Anlatımlı Cümleler 22

1. CÜMLENİN KONUSU Cümlede üzeride durulan kavramlar cümlenin konusunu verir. Sorularda bir cümle verilir ve bu cümlede neyin anlatıldığı, yani cümlenin konusu sorulur. Yapılması gereken, verilen cümleyi yorumlayarak anlatılanı bir iki söz ile ifade etmektir. Bunun için cümleye Bu cümle neyi anlatıyor? sorusu sorulur ve sorunun cevabı aranır. Alınan cevap cümlenin konusu olacaktır.» Öğretmen bir toplumun yapı taşıdır. Bu cümlede öğretmen, yapı taşı na benzetilmiş. Taştan yapılan binalarda temel malzeme taş olduğuna göre, bu malzeme olmadan bina yapılamaz. Öğretmen için toplumun yapı taşı dendiğine göre, toplumun ortaya çıkması için öğretmene ihtiyaç var demektir. Öyleyse toplumun oluşmasında öğretmen çok önemlidir. Yani bu cümlenin konusu, anlatmak istediği, öğretmenin önemi dir.» Gelecek nesillere yaşanır bir dünya bırakmak için çevreyi korumalıyız. Bu cümlede çevrenin korunması gelecek nesillere sağlıklı bir dünya bırakma gerekçesine bağlanıyor. Öyleyse bu cümlede çevrenin korunmasının gerekliliğini anlatıyor diyebiliriz. 2. CÜMLENİN ANA FİKRİ (ANA DÜŞÜNCESİ) Bir cümlede asıl anlatılmak istenen fikir veya cümlede verilmek istenen mesaja ana fikir denmektedir.» Eğer bir romancı yazdığı eserlerin geniş kitleler tarafından okunmasını, beğenilmesini arzu ediyorsa yapacağı ilk iş seslendiği halkın anlayabileceği bir dil kullanmak olmalıdır. Bu cümlede anlatılmak istenen düşünceyi Yalın bir dil kullanan sanatçı, daha fazla okunur. şeklinde öz olarak ifade edebiliriz. Bu da cümlenin ana düşüncesi olur.» Gerçek şair; halkının dağlarını, çobanlarını, kuzularını, acı ve sevinçlerini anlatandır. Bu cümlede anlatılmak isteneni ise Şair, milletini anlatan kimsedir. şeklinde belirtebiliriz. 3. CÜMLEDEN ÇIKARILABİLECEK YARGI Bir cümle verilir ve bu cümlede anlatılmak istenenin veya cümleden çıkarılabilecek yargının ne olduğu sorulur. Bu tip soruların çözümünde yapılması gereken, verilen cümleyi yorumlayarak cümlenin söyleniş sebebinin bulunmasıdır. Çünkü hiçbir cümle boş yere söylenmez, her cümlenin bir söyleniş amacı vardır. İşte bu tip sorularda bize düşen onu bulmaktır. Biz buna cümlenin ana düşüncesi de diyebiliriz. Bu cümlede yazar bize ne demek istedi? sorusuyla anlatılmak isteneni bulabiliriz. 23

» Yazar, eserlerinde günlük hayatta olan şeyleri olduğu gibi, hiçbir abartmaya gitmeden anlatmıştır. Bu cümlede yazar, eserlerinde günlük hayatı olduğu gibi anlatmışsa toplumun yaşamını işlemiş demektir. Öyleyse bu cümlede anlatılmak isteneni Yazar, eserlerinde içinde yaşadığı toplumu anlatmıştır. şeklinde ifade edebiliriz.» İnsan, bazı şeyleri söylemeyi seçtiği için değil; onları belli bir biçimde söylemeyi seçtiği için yazar dır. Bu cümlede, bazı şeyleri söyleme sözüyle, konu; belli bir biçimde söyleme sözüyle, üslup kastedilmiştir. Bu sözlerden hareketle cümlede, bir insanı yazar yapan şeyin işlediği konunun değil, üslubunun olduğu anlatılmak istenmiştir. Dolayısıyla bu cümlede anlatılmak isteneni Bir yazarın neyi söylediğinden çok, nasıl söylediği önemlidir. şeklinde ifade edebiliriz. 4. CÜMLEDEN ÇIKARILAMAYACAK YARGI Bir cümle verilir ve bu cümleden çıkarılamayan ya da cümlenin anlamıyla çelişen yargıları bulmamız istenir. Yapılacak iş verilen cümleyi yorumlayarak cümleden çıkarılabilecek yargıları bulmaktır. Sorular dört seçenekten oluştuğuna göre, seçeneklerin üçündeki yargılar, verilen cümleden çıkarılabilecek niteliktedir. Dolayısıyla cümleden çıkarılabilecek yargılar belirlenince, cümleden çıkarılamayacak yargı kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Bu süreçte cümle çok iyi okunmalı, hangi ifadeden nasıl bir sonuç çıkarılabileceği iyi tespit edilmelidir.» Mehmet in kardeşi dün de okula gitmedi. Bu cümleden çıkarılabilecek ve çıkarılamayacak anlamları bulalım: 1. Mehmet evin tek çocuğu değildir. 2. Mehmet in kardeşi 0-6 yaş arasında değil. 3. Mehmet in kardeşi bugün de okula gitmemiş. 4. Mehmet kardeşinden başarılıdır. Yukarıdaki cümlelere baktığımızda 1. cümle kardeş, 2. cümle okul, 3. cümle dün de sözcüklerinden çıkar. 4. cümleyi verilen cümleden çıkaramıyoruz. 5. CÜMLE TAMAMLAMA Verilen cümlelerde veya karşılıklı konuşma metinlerinde boş bırakılan yerlerin anlam bütünlüğünü ve uyumunu sağlayacak şekilde doldurulmasıdır. Yapılacak iş, cümlenin gelişinden çıkarılan anlam doğrultusunda boşlukları doldurmaktır. Bu yapılırken dil bilgisi kuralları göz önünde bulundurulmalıdır. Yani eklenecek sözcüklerin hem anlamca hem de yapıca cümleye uygunluk taşıması gerekir. Tamamlanacak ve tamamlayacak cümleler ya da sözler arasında; Anlamsal ilişki doğru kurulmalıdır. Zaman ve kişi yönünden uyum olmalıdır. Cümleleri anlamca bağlamak için uygun bağlaçlar kullanılmalıdır. Böyle sorular seçeneklerden gidilerek de çözülebilir.» Anneme Anneler Günü için bir aldım. Anneler Günü nde çocuklar annelerine hediye alır. Öyleyse bu boşluğu hediye sözcüğüyle tamamlayabiliriz. 6. CÜMLE OLUŞTURMA Sözcük ya da sözcük gruplarına ayrılmış olarak verilen cümlelerin genellikle anlamlı ve kurallı bir cümle haline getirilmesi istenir. Yapılacak iş, öncelikle yüklemi belirlemek ve eğer kurallı bir cümle 24