İDARE HUKUKU DERSİ (VİZE SINAVI) SORULAR 1., 2., 3. ve 4. 4 soruları cevaplamak zorundur. İstediğiniz sorudan başlayabilirsiniz. 1- Đdarenin bütünlüğü ilkesini açıklayarak; hiyerarşi ve vesayet kavramlarını karşılaştırınız. (15 p) 2- Kamu tüzel kişiliği kavramını tanımlayarak, bir tüzel kişiliğe kamu tüzel kişiliği özelliğini kazandıran ölçütler ile kamu tüzel kişiliğinin özelliklerini ve çeşitlerini yazınız. (15 p) 3- Đdarenin düzenleyici işlemleri kavramından ne anlaşılmaktadır? Bu işlemlerin bireysel işlemlerden farkı nedir? Genel ve soyut düzenleme yapmak bir yasama fonksiyonu olduğu halde, hukuk düzeninde idareye neden düzenleme yetkisinin tanındığını, bu yetkinin özellikleriyle birlikte tartışınız. (20 p) Kamu Yönetimi Bölümü için soru 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa göre bütçe nedir, kaç çeşit bütçe vardır ve bütçelerine göre kamu kuruluşlarını anlatınız. (20 p) Maliye Bölümü için soru 4- Yetki kavramını tanımladıktan sonra, yetkinin özelliklerini kısaca belirtiniz. (10 p) 5- Türk Đdare Teşkilatını genel hatlarıyla bir şema şeklinde gösteriniz. (10 p) 6- Yerinden yönetim kuruluşları ne demektir? Kuruluş amaçları ve özellikleri nelerdir? Yerinden yönetim kuruluşlarının türlerini karşılaştırarak anlatınız. (20 p) 7- Merkezi idare ile başkent teşkilatı arasında ne fark vardır? Merkezi idare taşrada hangi ilkeye uygun olarak faaliyette bulunur? Merkezin taşra teşkilatının yerinden yönetim kuruluşlarından farkı nedir? Kısaca açıklayınız. (20 p) 8- Đdari işlemin özelliklerini anlatarak; unsurlarının neler olduğunu yazınız (unsurlarının adını yazmanız yeterlidir). Đdari işlemlerin çeşitlerini birer cümle ile açıklayınız (buradaki çeşit, idari işlemin en geniş tasnifi olacaktır). (20 p) 9- Usul ne demektir? Bir idari işlemin usule uygun yapılması ne gibi olumlu ve olumsuz yönü vardır? (10 p) 10- Fonksiyon gaspı, yetki gaspı ve yetki tecavüzü kavramlarını karşılaştırınız. (10 p) CEVAPLAR 1- Türk idare teşkilatı çok farklı birimlerin bir araya gelmesinden oluşmuş, parçalı bir yapıdır. Devlet yetkisi çok sayıda birim ve tüzel kişilik tarafından kullanılmaktadır. Oysa üniter bir devlette egemenlik tektir ve kamu yararının sağlanabilmesi için bu parçalı yapının koordinasyon içinde işletilmesi gerekir. İşte idarenin etkin bir şekilde yürütülmesi amacıyla birimler arasında bütünlük ve koordinasyon sağlanmasına idarenin bütünlüğü ilkesi denir. Bu ilkeye Anayasa nın 123 üncü maddesinde yer verilmiştir. İdarenin bütünlüğünü sağlamaya yönelik iki önemli araç vardır. Bunlar hiyerarşi ve vesayettir. Hiyerarşi aynı tüzel kişilik içinde idarenin bütünlüğünü sağlamaya yönelik bir mekanizmadır. Hiyerarşi, en üst amir hariç her görevli bir üst görevliye tabi olarak altlık-üstlük şeklinde bir kademelenmedir. Vesayet ise, farklı tüzel kişilikler arasında, özellikle merkezi idare ile yerinden yönetim kuruluşları arasında bütünlüğü sağlamak amacıyla getirilmiş, altlık-üstlük şeklinde olmayan, sınırlı bir denetleme aracıdır. Hiyerarşi kamu hukukunun temel ilkelerinden kaynaklanan yani kendiliğinden var olan bir yetki iken vesayet kanunla verilir. Hiyerarşi genel bir yetkidir ve geniş yoruma tabi tutulurken, vesayet istisnai bir yetki olarak dar yoruma tabi tutulur. Hiyerarşi emir ve talimat verme yetkilerini içerirken vesayet bu tür yetkileri içermez.
Hiyerarşide üst astın işlemini değiştirim kaldırabilirken vesayette sınırlı bir onama veya onamama yetkisi vardır. Hiyerarşik yetkilerin kullanılması idari yargı denetimine tabi değildir. Buna karşın vesayete tabi organlar bu yetkinin kullanılmasında idari yargıya başvurabilir. 2- Kamu tüzel kişiliği, kamu yararına sağlamak amacıyla devlet tarafından kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulmuş, kamu gücü ayrıcalıklarına ve tüzel kişilik özelliklerine sahip örgütlenmedir. Bir tüzel kişiliğe kamu tüzel kişisi özelliklerini kazandıran özellikler şunlardır: Kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanmak koşuluyla idari işlemle kurulma, Kamu gücü ayrıcalıklarına sahip olma Kamu tüzel kişiliğinin özellikleri şunlardır: a) Tüzel kişiliğe sahip olma (dolayısıyla hak ve borç sahibi olma, davacı ve davalı olabilme) b) Tek taraflı işlem ve re sen icra yapabilme c) Kendine özgü mal varlığına sahip olma ve bu malın (kamu malı değeri taşıması nedeniyle) özel korumadan yararlanması d) Kendine özgü personele sahip olması ve bu personelin kamu personeli özelliklerine sahip olması e) İdare hukuku kurallarına ve idari yargı denetimine tabi olma f) Düzenleme yapabilme yetkisine sahip olma g) Kamulaştırma yetkisi ve diğer kamu gücü ayrıcalıkları h) Kamu yükümlülükleri i) Gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinden üstünlük Kamu tüzel kişileri kamu idareleri ve kamu kurumları olmak üzere ikiye ayrılır: Kamu idareleri: Belli bir coğrafi bölgede yaşayan insanların oluşturduğu kamu tüzel kişiliğidir. Devlet, il özel idareleri, belediyeler, köyler. Kamu kurumları: Belli bir mal varlığının belli bir amacı gerçekleştirmek amacıyla tahsis edilmesiyle kurulan kamu tüzel kişileridir. Üniversiteler, bilimsel kuruluşlar, KİT ler vs. 3- (Kamu Yönetimi Bölümü için sorulan sorunun cevabı) İdarenin düzenleyici işlemleri, idarenin tek yanlı olarak, genel, soyut ve kişilik dışı kurallar koymasıdır. Kanun hükmünde kararname, tüzük ve yönetmelik idareye Anayasa tarafından çıkarma yetkisi verilen düzenleyici işlem çeşitleridir. Bununla birlikte idare genelge, talimat, sirkü, tebliğ ve diğer adlarla çok çeşitli düzenleyici işlemler yapmaktadır. İdarenin bireysel işlemleri, soyut kuralların belli bir kişi veya duruma uygulanması, yani kuralların somutlaştırılması iken, düzenleyici işlemler genel, kişilik dışı ve soyuttur. Düzenleyici işlemler yayım yoluyla yürürlüğe girer ve kaldırılana kadar yürürlükte kalır. Bireysel idari işlemler ise tebliğ yoluyla yürürlüğe girer ve bir seferde hukuki sonuç doğurarak sona erer. Düzenleyici işlemlerin bireysel işlemlere göre hiyerarşik üstünlüğü vardır. Düzenleyici işlemler kazanılmış hak doğurmaz, buna karşın bireysel düzenleyici işlemler kazanılmış hak doğrudur. Bir bireysel işleme yönelik olarak sadece muhatabı idari yargıya başvurabilirken; düzenleyici işlemden etkilenen herkes idari yargıya başvurabilir. Genel ve soyut kurallar oymak esas itibariyle yasama fonksiyonudur. Buna karşın, kanun koyucunun her konuyu ayrıntılı bir şekilde düzenlemesinin imkânsızlığı, kamu hizmetlerinin iyi işlemesi ve idareye verilen takdir yetkisinin objektifleştirilmesi nedeniyle idareye düzenleme yapma yetkisi tanınmıştır. Ancak bu yetki yasamanın sahip olduğu gibi asli bir yetki değil; ikincil (tali) bir yetkidir. Aynı zamanda bu yetki sınırlı bir yetkidir. Öncelikle idarenin düzenleyici işlemleri kanuna dayanır (secundum legem), kanunun düzenlemediği bir konuda idare düzenleyici işlem yapamaz. İkinci olarak, idarenin düzenleyici işlemi kanuna uygun olmak (intra legem) zorundadır, yani kanuna aykırı düzenleme yapılamaz.
(Maliye Bölümü için sorulan sorunun cevabı) Bütçe, belli bir usul ile kabul edilen, kamu tüzel kişilerinin belli bir dönemdeki gelir ve gider tahminleri ile bunların uygulamalarını gösteren bir belgedir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa göre beş çeşit bütçe vardır: Genel Bütçe: Devlet tüzel kişiliğine dahil olan kamu idarelerinin bütçesidir. TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlıklar, yüksek yargı organları ve merkezdeki yardımcı kuruluşların gelir ve giderleri bu bütçe dahilindedir. Özel Bütçe: Belirli bir kamu hizmetini yürütmek amacıyla kurulan, bu amaçla kendisine gelir tahsil edilen ve harcama yetkisi verilen kuruluşlara ait bütçedir. Üniversiteler, bilimsel kuruluşlar, bakanlıklara bağlı ve ilgili kuruluşlar bu bütçeye dahildir. Düzenleyici ve Denetleyici Kurum Bütçesi: Özel kanunla kurulan bağımsız idari otoritelere ait bütçelerdir. SPK, RTÜK, EPDK gibi bağımsız idari otoritelerin bütçeleridir. Sosyal Güvenlik kurumu Bütçesi: Sosyal güvenlik hizmeti sağlamak amacıyla kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türkiye İş Kurumu gibi kuruluşların bütçeleridir. Mahalli İdare Bütçesi: İl özel idareleri ve belediyelere tahsis edilen bütçelerdir. Genel bütçe, özel bütçe ve düzenleyici ve denetleyici kurum bütçesi merkezi yönetim bütçesi içinde kabul edilerek TBMM tarafından kanunla kabul edilirken; mahalli idare bütçesi yerel idarelerin yetkili organları tarafından kabul edilir. 4- Yetki, bir idari makamın ya da kurulun, belli bir idari işlemi yapabilme ehliyetidir. Yetkinin özellikleri şu şekilde sıralanabilir: Yetki Anayasa veya kanundan kaynaklanır Yetki istisnaidir ve dar yoruma tabi tutulur Yetkinin kullanılması zorunludur. Yetkiden vazgeçilemez veya devredilemez Yetki kamu düzenine ilişkindir Yetki sakatlıkları sonradan giderilemez. 5- Türk idare teşkilatı şu şekilde şemalandırılabilir: TÜRK İDARE TEŞKİLATI MERKEZİ İDARE YERİNDEN YÖNETİM KURULUŞLARI Başkent Teşkilatı Taşra Teşkilatı Yerel İdareler Hizmet Kuruluşları Cumhurbaşkanlığı İl İl Özel İdareleri Üniversiteler Başbakanlık İlçe Belediyeler TÜBİTAK Bakanlıklar Bucak Köyler TRT Merkezdeki yardımcı kuruluşlar ve diğer özel hizmet amaçlı kuruluşlar
6- Yerinden yönetim kuruluşları, merkezi idarenin görev alanı dışında kalan, yerel ihtiyaçlara yönelik olarak ya da uzmanlık gerektiren konularda kamu hizmetlerini yürütmek üzere, merkezi idare ve onun hiyerarşisi dışında kurulan kamu tüzel kişileridir. Yerinden yönetim kuruluşları, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yerine getirilmesi ile yerel ihtiyaçları daha çok dikkate almak üzere kurulurlar. Yerinden yönetim kuruluşlarının devlet tüzel kişiliği dışında tüzel kişilikleri vardır. Kendilerine has bütçesi ve personeli vardır. Merkezi idarenin hiyerarşisine tabi değildirler, ancak vesayet denetimi altındadırlar. Yerinden yönetim kuruluşu olarak yerel idareler, il özel idaresi, belediye ve köy olmak üzere üç çeşittir. Belli bir coğrafi alanda yaşayan insanların ortak ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulurlar. Hizmet kuruluşları ise, uzmanlık gerektiren bir konuda kamu hizmetine vakfedilmiş mal topluluğudur. Yerel idareler, yer yönünden sınırlı iken, hizmet kuruluşları hizmet konusu bakımından sınırlıdır. Yerel idarelerde karar ve yürütme organları seçimle işbaşına gelirken, hizmet kuruluşlarında bu atama yoluyla gerçekleşir. Yerel idarelerin bütçesi, karar organları tarafından mahalli idareler bütçesi içinde yer alırken; hizmet kuruluşlarının bütçesi TBMM tarafından özel bütçe içinde kabul edilir. 7- Merkezi idare, devletin bizzat üstlendiği kamu hizmetlerini yerine getirmek amacıyla kurulmuş olan bir tüzel kişiliktir. Merkezi idare, üstlendiği kamu hizmetlerini yürütmek amacıyla başkent teşkilatı ve taşra teşkilatı olmak üzere iki önemli kola sahiptir. Başkent teşkilatı denince, Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu, Başbakanlık ve Bakanlıklar ile bunlara yardımcı kuruluşlar gibi, üst düzey kararların alındığı, ülke çapında uygulanacak politikaların belirlendiği, planlama ve koordinasyonun yapıldığı önemli karar alma ve danışma birimleri anlaşılır. Merkezi idare ise, başkent teşkilatını da içine alan ve aynı zamanda burada üretilen politika ve hizmetleri, Türkiye nin en ücra köşesine kadar götürmeyi sağlayan bir taşra teşkilatına sahiptir. Yani başkent teşkilatına kimi zaman merkezi idare dense de, esas olarak başkent teşkilatı merkezi idarenin bir parçasıdır. Merkezi idare taşrada yetki genişliği ilkesiyle faaliyette bulunur. Taşra teşkilatının başındaki amirler olan valilerin merkeze danışmadan, merkezden emir ve talimat beklemeksizin, merkez adına karar verme yetkisi olan yetki genişliği, sadece valilere tanınmış bir yetkidir. Bununla birlikte bucak ve ilçeler dahil iller merkezi idareye hiyerarşi ile bağlıdır. Taşra teşkilatı merkezi idarenin yurt çapında örgütlenmesidir, yerinden yönetim kuruluşları ise belli bir coğrafi alanda veya uzmanlık alanlarında kurulmuştur. Taşra teşkilatı bir tüzel kişiliğe sahip değildir ve devlet tüzel kişiliğini temsil eder. Buna karşın yerinden yönetim kuruluşlarının her biri ayrı bir tüzel kişiliğe sahiptir. Taşra teşkilatı merkezi idarenin hiyerarşik denetimindedir, yerinden yönetim kuruluşları ise vesayet denetimindedir. Taşra teşkilatı merkezi idarenin üstlendiği hizmetleri yerine getirmek üzere genel yetkilidir. Yerinden yönetim kuruluşları ise, kendi görev alanları içinde özel yetkilidir. Taşra teşkilatının kendine özgü bütçesi ve personeli yoktur, buna karşın yerinden yönetim kuruluşlarının kendine özgü bütçesi ve personeli vardır. Taşra teşkilatı, kamu hizmetlerini yerine getirirken kendine özgü kararlar alamaz, tamamen merkezi idarenin talimatlarına bağlıdır. Buna karşın yerinden yönetim kuruluşları kendi hizmet politikalarını kendileri belirlerler. 8- İdari işlem, idarenin hukuki sonuç doğurmaya yönelik, irade açıklamasıdır. İdari işlemin özellikleri icrailik, re sen icra edilebilirlik ve hukuka uyguluk karinesidir. İdarenin iradesini tek yönlü olarak açıkladığı halde hukuki sonuç doğurmasına icrailik denir. İdari işlemin sonuçlarının maddi âlemde bizzat idare tarafından uygulanmasına re sen icra edilebilirlik denir. Hukuka uygunluk karinesi ise, idari bir işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle mahkeme kararıyla iptal edilmedikçe, hukuka uygun, geçerli bir işlem olduğunun kabul edilmesidir. İdari işlemin unsurları şunlardır: Yetki Şekil Usul Sebep Konu
Amaç İdari işlem öncelikle üçe ayrılır. Bunlar bireysel idari işlemler, idarenin düzenleyici işlemleri ve idari sözleşmelerdir: Bireysel işlemler: İdarenin özel durumlara veya ismen belirli bir kişiye veya kişilere yönelik olarak yaptığı tek taraflı işlemlerdir. Düzenleyici işlemler: İdarenin herhangi bir özel durum ya da ismen belirli olan bir kişiye değil, genel ve kişilik dışı nitelikte olan ve iptal edilinceye kadar geçerliliğini sürdüren tek taraflı irade açıklamasıdır. İdari sözleşmeler: İdare ile muhatabının aynı hukuki sonucu doğurmak amacıyla karşılıklı olarak açıkladıkları ve aynı yöndeki irade açıklamalarıyla ortaya çıkan işlemlerdir. 9- Usul, bir idari işlemin yapılmasında izlenecek yoldur. İdari işlemin usule bağlanmasının bazı yararları vardır. 1- Usulün uygulanmasıyla, bir idari işlemin doğruluğunun sağlaması yapılır, 2- Usul kuralları idarenin objektif davranmasını sağlar, 3- Usul kuralları bireylere hukuki güvenlik sağlar, 4- Usul kurallarının idare edilenlerin haklarını koruyucu bir işlevi vardır, 5- Usul kuralları idarenin denetlenmesini kolaylaştırır. Buna karşın idari işlemlerin usule bağlanmasının bazı sakıncaları bulunmaktadır: 1- Usul kuralları, idari işleyişi hantallaştırıcı ve kırtasiyeciliği artırıcı bir nitelik sağlar, 2- usul kurallarının çokluğu, idareyi aynı sonuca ulaşmak için farklı yollar bulmayı sevk eder. 10- Fonksiyon gaspı, bir idari birimin, idari olmayan, yani yasama ve yargı fonksiyonu olan bir işlemi yerine getirmesidir. Örneğin kanunla düzenlenmesi gerekin bir konunun Bakanlar Kurulu kararı ile düzenlenmesi veya idari bir makamın boşanma kararı vermesi buna örnektir. Yetki tecavüzü ise, bir idari makamın başka bir idari makamın yetki alanına giren konuda veya yerde yaptığı yetkisiz işlemdir. Burada fonksiyon gaspında olduğu gibi, fonksiyon yönünden bir sakatlık söz konusu değildir, ancak idari makam kendi yetkisinde olmayan bir idari işlemi yapmaktadır. Yetki gaspı ise, ya resmi sıfatının hiç olmadığı veya sona erdiği halde, yetkisiz olarak bir idari işlemin yerine getirilmesidir.