Travma Dışı Nedenlere Bağlı Kardiyopulmoner Arreste Yaklaşım



Benzer belgeler
CPR. Uzm.Songül DEMİROK Hemşire H.i.E. 2013

UZUN VADELİ YAŞAM DESTEĞİ

Nabızsız Arrest. TYD Algoritması: Yardım çağır KPR başla O2 ver Monitöre veya defibrilatöre bağla. Ritim kontrolü

TEMEL YAŞAM DESTEĞİ. Uzm.Dr.Müge GÜNALP ACİL TIP ANABİLİM DALI

YOĞUN BAKIMDA KARDİYAK RESUSİTASYON. Doç.Dr.Hakan Tezcan

İKYD 2010 Önerileri. Kardiyoserebral resüsitasyon TYD KPR Sürekli End-tidal CO2 monitorizasyonu Kaliteli masaj

Nabızsız Arrest. TYD Algoritması: Yardım çağır KPR başla O2 ver Monitöre veya defibrilatöre bağla. Ritim kontrolü

KARDİYOPULMONER RESUSİTASYON

TEMEL YAŞAM DESTEĞİ. Dr. Ayşegül Bayır Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D.

İleri Kardiyak Yaşam Desteği

TYD Temel Yaşam Desteği

İleri Kardiyak Yaşam Desteği

ERİŞKİN TEMEL YAŞAM DESTEĞİ AKIŞ ŞEMASI. Hareket veya yanıt yok. 112 yi arayın AED getirin veya 2. kurtarıcıyı yardım için gönderin

ERİŞKİN TEMEL YAŞAM DESTEĞİ. Olgu 1. Olgu 2. Kaynaklar. Olgu Türkiye Acil Tıp Derneği Asistan Oryantasyon Eğitimi

Temel Yaşam Desteği. Yetişkinlerde, çocuklarda ve bebeklerde farklı uygulamalar yapılır.

Disritmiler, Ölümcül Disritmiler ve Elektriksel Tedaviler

Erişkin Bireylerde Kalp ve Solunum Durması

Bu Ünitede; Kritik Hastanın Erken Tanınması Hastane İçinde Resüsitasyon Erişkin İleri Yaşam Desteği Algoritması

Ders. İLERİ YAŞAM DESTEĞİ Bakış Açısı

Temel ve İleri Yaşam Desteği. Dr. Çiğdem KATIRCI EKŞİ Mod. Yrd.Doç.Dr H.Ufuk AKDEMİR

SOLUNUM YOLU TIKANIKLIĞI VE BOĞULMALARDA İLK YARDIM

Hemodiyaliz Hastalarında CPR. Dr. Başar Cander Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi

Öğrenim Hedefleri. Plan. Dolaşım. Çocukta TYD Temel yaşam desteğinde farklılıklar. Çocuk resüsitasyonunda ana ilkeler

ÖZEL DURUMLARDA KARDİYAK ARREST

2015 ACLS KILAVUZU TEMEL YAŞAM DESTEĞİ. Uzm.Dr. Kasım ÖZTÜRK

RESUSİTASYON FARMAKOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

Çocuklarda Kardiyopulmoner Arrestin Engellenmesi

Solunum ve Kalp Durması Nedir? Solunum Durması: Kalp Durması: Temel YaĢam Desteği Nedir? ilaçsız Hayat Kurtarma Zinciri Nedir?

CPR UYGULAMA TALİMATI

TEMEL YAŞAM DESTEĞİ. Bebek -Çocuk-Erişkin

ACLS Protokollerinin Gözden Geçirilmesi

İlkyardım Acil Yardım

Pediatrik hasta tanımı 0 ile 18 yaş arası tüm hasta popülasyonunu kapsamaktadır. Ancak bu kadar geniş bir yelpazeyi kapsayacak tek bir yaklaşım da

KAYSERİ ACİL GÜNLERİ TEMEL VE İLERİ KARDİYAK YAŞAM DESTEĞİ DR. MÜKERREM ALTUNTAŞ KEAH ACİL TIP KLİNİĞİ ARALIK 2017

Sağlık Bülteni İLK YARDIM BÖLÜM III TEMEL YAŞAM DESTEĞİ

C.P.R ATASAM HASTANESİ KALİTE YÖNETİM BİRİMİ

Solunum ve Kalp Durması Nedir?

YENİDEN CANLANDIRMA UYGULAMALARI. Dr. Murat ORAK Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

Pediatrik Temel Yaşam Desteğine Giriş. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

KARDİYOPULMONER RESÜSİTASYON ERİŞKİN İLERİ YAŞAM DESTEĞİ ( EİYD) Prof. Dr. Kamil PEMBECİ

İLKYARDIM TEMEL EĞİTİMİ TEORİ SINAV SORULARI-1

DR. ERGÜN ÇİL.


Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

ÜNİTE-6. Temel Yaşam Desteği

GEBELERDE KARDİYOPULMONER RESÜSİTASYON. Dr. Gönül Tezcan Keleş

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ

BOĞULMALAR. Suda boğulmalar özellikle yaz aylarında çok fazla görülen kaza ile ölüm nedenlerindendir.

PEDİATRİK RESÜSİTASYON.

Pediatrik Havayolu Yönetimi

CPR. Uzm.Dr. Korhan İVELİK KİLİS DEVLET HASTANESİ

Dönem Adı : 1. : Boğulmalarda İlkyardım. Ders Adı. Sorumlu Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Tülay ÖZKAN SEYHAN

KARDİYOPULMONER RESÜSİTASYON 2015 GÜNCELLEMELERİ. Doç Dr Özlem GÜNEYSEL Dr Lütfi Kırdar Kartal EAH Acil Tıp Kliniği

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever

İLKYARDIM.


İLKYARDIM TEMEL EĞİTİMİ TEORİ SINAV SORULARI-2

Öğrenim Hedefleri; Havayolu tıkanıklığının nedenleri ve ne şekilde havayolunun açılabileceğini. Havayolunu açma manevralarını

3.ÜNĠTE TEMEL YAġAM DESTEĞĠ

14)Aşağıdakilerden hangisi ilkyardımın temel uygulamaları arasında yer almaz? A) Koruma. B) Bildirme. C) Kurtarma. D) İyileştirme.

Diyabetik Ayak Yarası ve İnfeksiyonunun Tanısı, Tedavisi ve Önlenmesi: Ulusal Uzlaşı Raporu

Bradikardinin neden olduğu hemodinamik bozukluk ve semptomları var mı? (Bilinç durumu,şok bulguları,göğüs ağrısı vs.)

Yoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon

9.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği. 8.Ünite Sıcak-Soğuk Uygulamalar SOĞUK UYGULAMA 24.Hafta ( / 03 / 2014 )

TEMEL YAŞAM DESTEĞİ PROF. DR. FİSUN ŞENUZUN AYKAR

Endotrakeal Entübasyon

Post-kardiyak Arrest Sendromu ve. Post-resüsitatif Bakım

MEKANİK VENTİLASYON - 2

CPR sistemik yaklaşımı

Öğrenim Hedefleri; Erişkinde Temel Yaşam Desteği yaklaşımı ve Avrupa Resüsitasyon Konseyi 2005 yılı algoritmasını öğreneceksiniz.

3.TEMEL YAŞAM DESTEĞİ NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ SMYO İLKYARDIM

Yetişkin İleri Yaşam Desteği

MAVİ KOD UYGULAMA TALİMATI

KANAMALI HASTANIN TRANSFERİ. Doç.Dr Can Aktaş Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D

Eser Elementler ve Vitaminler

Kardio Pulmoner Resusitasyon TEMEL YAŞAM DESTEĞİ. Uz. Dr. Tolga KUNAK Kardiyoloji

Kaynak. CPR ve ECC Kılavuz Değişiklikleri ACLS 2005 Update ATUDER. Kanıt Sınıflaması

DEFİBRİLASYON ATT.Cengiz DURMUŞ

Dr. Zerrin Özköse ERĐŞKĐNLER ĐÇĐN KARDĐYOPULMONER RESÜSĐTASYON

VİTAL BULGULAR. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

TEMEL YAŞAM DESTEĞİ. Prof. Dr. Tanıl KENDİRLİ Çocuk Yoğun Bakım BD.

T.C NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ

İLERİ KARDİYAK YAŞAM DESTEĞİ. Dr.Şevki Hakan Eren Mardin 2017

Dolaşım için gerekli vuruşların durması anlamına gelir. O halde bir kalp durmasında kalp tamamen durmayabilir mi?

Ders. İLERİ YAŞAM DESTEĞİ Bakış Açısı

KARDİYOPULMONER RESÜSİTASYON

İLK YARDIM DENEME SINAVI Aşağıdakilerden hangisi yaşam bulgusu değildir? A) Bilinç. B) Solunum ve dolaşım. C) Vücut ısısı kan basıncı

Travma. Ülkemizde travma nedeniyle ölümlerde trafik kazaları birinci sırada yer alırken; iş kazaları 2. sırada yer almaktadır.

Hava Yolu Tıkanıklığı

KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM

YRD.DOÇ.TANER ÇİFTCİ

İleri Yaşam Desteği Ölümcül Ritmler. Doç. Dr. Zeynep GÖKCAN ÇAKIR Atatürk Üniversitesi Acil Tıp A.D Erzurum-2015

Sağlık Bülteni İLK YARDIM BÖLÜM V KANAMALARDA İLK YARDIM

Sağlık Bülteni İLK YARDIM BÖLÜM I

TEMEL YAŞAM DESTEĞİ (TYD) Yrd. Doç. Dr. Vesile ŞENOL Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölüm Başkanı Paramedik Program Koordinatörü E.Ü. H.B.S.H.M.Y.

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı. EGZERSİZ Fizyolojisi. Dr. Sinan Canan

1-Kendisinin ve hasta/yaralının güvenliğinden emin olunur,

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

Transkript:

Travma Dışı Nedenlere Bağlı Kardiyopulmoner Arreste Yaklaşım Melda AYBAR*, Arzu TOPELİ İSKİT* * Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Yoğun Bakım Ünitesi, ANKARA Approach to Cardiopulmonary Arrest Due to Causes Other Than Trauma Key Words: Basic life support, Advanced cardiac life support, Cardiopulmonary resuscitation. Anahtar Kelimeler: Temel yaşam desteği, İleri kardiyak yaşam desteği, Kardiyopulmoner resüsitasyon. Ani kardiyak arrest toplumda önemli bir sağlık problemidir. Her yıl Amerika Birleşik Devletleri (ABD) nde yarım milyona yakın ölüm ani kardiyak arrest sonucu meydana gelmektedir. Bu ölümlerin hemen hemen yarısı ise hastaneye ulaşamadan gerçekleşmektedir [1]. Kardiyak arrest fibrile ritimler ve fibrilasyon dışı ritimler olmak üzere başlıca iki grup ritim sonucu oluşur. Fibrile ritimler, ventriküler fibrilasyon (VF) ve nabızsız ventriküler taşikardi (NVT); fibrilasyon dışı ritimler ise asistol veya nabızsız elektriksel aktivite (NEA) dir. Kardiyak arrestin çok çeşitli nedenleri olmasına rağmen yetişkin hastalarda en sık nedeni iskemik kardiyovasküler hastalıklardır. Avrupa da 75 yaşın altındaki ölümlerin %40 ından kardiyovasküler hastalıklar sorumludur. Akut miyokard infarktüsü geçiren tüm hastaların Yazışma Adresi: Doç. Dr. Arzu TOPELİ İSKİT Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Yoğun Bakım Ünitesi, 06100 Sıhhiye-ANKARA e-mail: atopeli@hacettepe.edu.tr Makalenin Geliş Tarihi: 08.03.2005 Makalenin Kabul Tarihi: 15.03.2005 üçte biri hastaneye ulaşamadan semptomların başlangından itibaren ilk bir saat içinde ölmektedir. Genellikle bu ölümlerin çoğundan sorumlu olan ritim fibrile ritimlerdir (VF veya NVT). Hastanede yatan hastalarda ise VF, kardiyak arrestlerin %5 inden sorumludur. Bu hastalarda kardiyak arrestlerin çoğu fibrilasyon dışı ritimler sonucu oluşur [2]. YAŞAM ZİNCİRİ Hastane dışında veya hastane içinde monitörize olmayan hastalarda gerçekleşen arrest durumunda uygulanan resüsitasyon dört ana basamağı takip eder. Amerikan Kalp Birliği sırayla yapılması gereken bu dört basamağı yaşam zinciri olarak adlandırmıştır [3]. Yaşam zincirini oluşturan halkalar, erken ulaşım, erken kardiyopulmoner resüsitasyon (KPR), er 147

ken defibrilasyon ve erken ileri kardiyak yaşam desteği (İKYD) dir. Erken Ulaşım Yaşam zincirinde ilk halka tıbbi tedavinin erken dönemde sağlanmasıdır. Hastane dışında gerçekleşen arrestlerde resüsitasyon yapacak profesyonel ekip olması ve sağlık kuruluşuna mümkün olan en erken dönemde ulaşım hayati önem taşımaktadır. Çoğu Avrupa ülkesinde bu ekibe ulaşılması için Avrupa Resüsitasyon Kuruluşu nun önerdiği tek bir numara (112) kullanılmaktadır. Benzer olarak hastane içi arrestlerde de resüsitasyon ekibine ulaşmak için Avrupa genelinde tek bir ortak numaranın kullanılması önerilmektedir. Ülkemizde hastane dışı arrestlerde de benzer numara kullanılmakta, ancak hastanede olan arrestlerde bir standardizasyon bulunmamaktadır [4]. Erken Kardiyopulmoner Resüsitasyon Zincirin ikinci halkası KPR dir. KPR nin ana ögeleri olan ağızdan ağıza/buruna solunum ve göğüs masajı ilk kez 40 yıl önce tanımlanmasına rağmen günümüzde halen geçerliliğini korumaktadır [5,6]. Ventilasyon ile kanın oksijenlenmesi ve göğüs masajı ile kan akımının sağlanması sayesinde kalp ve beynin arrest sırasında canlılıkları korunmaya çalışılır. Hastane dışındaki arrestlerde KPR nin ilk dört dakika içine başlaması başarılı resüsitasyon ve yaşam şansını iki kat artırmaktadır [7]. Bu nedenle mümkün olan en erken dönemde KPR nin başlanması hayati önem taşımaktadır. Erken Defibrilasyon Yaşam zincirinin üçüncü halkası erken defibrilasyondur. VF ve NVT nin ana tedavisi ilk beş dakika içinde defibrilasyonun gerçekleştirilmesidir [4]. Defibrilasyon ne kadar erken olursa başarılı resüsitasyon şansı da o kadar yüksek olmaktadır. İlk üç dakikada defibrile edilen hastalarda yaşam şansı %74 olarak saptanmıştır [8]. Devam eden fibrilasyonda mortalite her bir dakikada %7-10 artmaktadır [9]. Bu nedenle erken defibrilasyon temel hedef olmalıdır. KPR nin hastane içi arrestlerde hemen başlanması hayati önem taşımakla beraber, KPR hiçbir zaman defibrilasyonu geciktirmemelidir. Hastane içinde tüm birincil sağlık ekibinin defibrilasyon konusunda eğitimli ve yetkili olması gereklidir. Hastane dışı kardiyak arrestlerde ana amaç eğer gerekli ise kurtarma ekibinin çağrılmasından itibaren ilk beş dakika içinde defibrilasyonun gerçekleştirilmesidir. Son dönemde yapılan çok merkezli bir çalışmada hastane dışı kardiyak arrestlerde KPR ve eğitimli kişilerce otomatik eksternal defibrilatörlerle gerçekleştirilen defibrilasyon uygulamasının tek başına KPR uygulamasına nazaran yaşam şansını artırdığı gösterilmiştir [10]. Bu nedenle fazla sayıda kişinin bulunduğu mekanlarda (stadyumlar, alışveriş mekanları, terminaller, hava alanları vb.) otomatik eksternal defibrilatörlerin yerleştirilmesi ve erken defibrilasyonun bu konuda eğitilmiş kişilerce yapılması önerilebilir. Erken İleri Kardiyak Yaşam Desteği Yaşam zincirinde son halka İKYD dir. Defibrilasyon bazı durumlarda perfüzyonu sağlayan bir ritim oluşturabilmesine rağmen dolaşımın devamı için yeterli olamamaktadır. Uzun dönem yaşam şansını arttırmak için sonrasında İKYD uygulaması gerekmektedir. Güvenli hava yolunun temini (endotrakeal entübasyon) ve damar yolunun açılarak ilaç tedavisinin başlanması resüsitasyonun başarıya ulaşması için yapılması gerekli son halkayı oluşturur. Ancak son dönemde yapılan çok merkezli bir çalışmada hastane dışında gerçekleşen arrestlerde erken defibrilasyona İKYD nin eklenmesinin mortaliteyi değiştirmediği gösterilmiştir [11]. TEMEL YAŞAM DESTEĞİ UYGULAMALARI Hastane dışında ve hastane içinde gerçekleşen arrestlerde defibrilasyon ve İKYD uygulayacak resüsitasyon ekibi gelene kadar temel yaşam desteği (TYD) nin en erken dönemde başlanması hayati önem taşımaktadır. TYD nin amacı kardiyopulmoner arreste yol açan nedeni ortadan kaldırmaya yönelik girişimler başlayana kadar yeterli ventilasyon ve dolaşımın sağlanmasıdır. Üç-dört dakika içinde dolaşım yeniden sağlanamazsa geri dönüşümsüz beyin hasarı gelişecektir. Bu nedenle TYD nin başlanmasındaki herhangi bir gecikme başarılı resüsitasyon şansını azaltacaktır. Yetişkin hastada (sekiz yaşından büyük hasta) TYD sırasıyla değerlendirme, yardım çağırma ve KPR den oluşur. TYD de birinci basamak hastanın değerlendirilmesidir. Ancak hastane dışı ortamda TYD yi uygulayacak kişi öncelikle kendisinin güvende olduğundan emin olmalıdır. Çevre faktörleri (trafik, elektrik, gaz vb.), zehir etkisi gösteren maddeler ve infeksiyona (hepatit, HIV infeksiyonu vb.) karşı gerekli korunma tedbirlerini ala- 148

rak hastaya yaklaşmalıdır. Çevrenin emniyeti temin edildikten sonra, cevap verebilirliğin tespiti için hasta yavaşça dürtülerek sözel uyaran verilmelidir. Cevabın olmadığı görülürse daha ileri desteğin verilebilmesi için yardım (ve defibrilatör) çağrılmalıdır. Yüz üstü pozisyonda yatan bir hasta sırt üstü pozisyona alınmalıdır. TYD de üçüncü basamak KPR dir. KPR uygun pozisyonun verilmesi, hava yolunun açılması, kurtacı soluk ve göğüs masajından oluşur (sırasıyla ABC). Bu şekilde İKYD sağlanana kadar hastanın solunum ve dolaşımının devamı sağlanmaya çalışılır. Yardım çağrısı yapıldıktan sonra hızlıca hava yolu açılır ve hastanın solunumu kontrol edilir. Hava yolunu açık tutmak için bir el ile hastanın başı ekstansiyona getirilirken, diğer el ile çene hafifçe yukarı kaldırılarak ( head tilt-chin lift manevrası) hava yolu açılır (Resim 1). Bu pozisyon endotrakeal entübasyona kadar korunmalıdır. Eğer varsa ağız içindeki yabancı cisimler çıkarılır. Hastane içinde meydana gelen arrest tablosunda defibrilatör gelene kadar oral veya nazal airway ile hava yolu açılabilir. Uygun pozisyon verildikten sonra hastaya yaklaşılarak solunum değerlendirilir. Göz ile hastanın göğüs hareketleri izlenir, kulakla solunumu dinlenir ve en fazla 10 saniye içinde soluk hissedilmeye çalışılır. Bu şekilde solunumun değerlendirilmesi Bak-dinle-hisset metodu olarak adlandırılır. Hastanın solunumu yoksa ağızdan ağıza/buruna solunum ile iki kurtarıcı soluk verilir. Her soluk iki saniyelik bir süre içinde yavaşça verilmelidir. Verilen soluğun yeterliliği göğüs kafesinin aşağı ve yukarı hareketiyle kontrol edilmelidir. Hastane içinde meydana gelen arrest tablosunda ambu-maske (oksijen ile birlikte) ile de solunum sağlanabilir. Solunum desteğinden sonra büyük bir venden tercihan karotid arterden nabız muayenesi yapılır. En fazla 10 saniye içinde değerlendirme yapılır. Nabzın olmadığı yani kardiyak arrrest olduğu tespit edilirse göğüs masajına başlanarak dolaşımın devamlılığı sağlanır. Göğüs masajı göğüsün merkezine, sternumun alt yarısına, 4-5 cm lik hareket yaratacak şekilde uygulanmalıdır. Masajın uygulanacağı noktanın tespiti için sağ elin ikinci ve üçüncü parmağı ksifoit üzerine konulduktan sonra hemen yanına sol el yerleştirilir. Sonrasında sağ el ksifoit üzerinden kaldırılarak sol el sırtı üzerine yerleştirilerek masaj yapılır (Resim 2). Defibrilatör ortama gelene ve İKYD başlayana kadar göğüs kompresyonuna devam edilir. Endotrakeal entübasyon ile güvenli hava yolunun teminine kadar 15 göğüs masajı ve iki ventilasyon şeklinde devam edilir. Onbeş masaj sonrası ventilasyon için durulur ve her biri iki saniye süren iki soluk verilir. Kardiyak masaj ile ventilasyon arasındaki bu oran çift kurtarıcı olduğu durumda da 15/2 olarak uygulanır [12]. İLERİ KARDİYAK YAŞAM DESTEĞİ ALGORİTMASI Avrupa Resüsitasyon Kuruluşu; KPR ve Acil Kardiyovasküler Tedavi 2000 yılı kılavu- Resim 1. Baş ekstansiyonu çene elevasyonu (head tilt-chin lift) manevrası. Sol el ile hastanın başı ekstansiyona getirilirken, sağ el ile çene hafifçe yukarı kaldırılıyor. Ağızdan ağıza suni solunum öncesi sağ başparmak ile ağız açılmalıdır. Resim 2. Göğüs masajı. Masajın uygulanacağı noktanın tespiti için sağ elin ikinci ve üçüncü parmağı ksifoit üzerine konulduktan sonra hemen yanına sol el yerleştirilir. Sonrasında sağ el ksifoit üzerinden kaldırılarak sol el sırtı üzerine yerleştirilerek masaj yapılır. 149

zunu kendisine göre uyarlayarak ileri yaşam desteği uygulaması için resüsitasyon kılavuzu ve algoritması oluşturmuştur [13]. Burada bu algoritmadan bahsedilecektir (Şekil 1). Daha önceden bahsedildiği gibi kardiyak arrest fibrile (VF veya NVT) veya fibrilasyon dışı ritimler (asistoli veya NEA) sonucu oluşur. Kardiyak arreste neden olan iki ana ritmin tedavisindeki en önemli fark VF/NVT durumunda erken defibrilasyonun gerekliliğidir. Bununla birlikte ritim tayini ve defibrilasyon için kullanılacak cihazlara ulaşana kadar KPR nin ilk üç basamağı (hava yolu, solunum ve göğüs masajı) ile devam edilmelidir. Defibrilasyon imkanına ulaşır ulaşmaz, hasta monitörize edilerek fibrile ritimler görülürse defibrilasyon uygulanır. Erken defibrilasyon sonrasında ileri yaşam desteği ile devam edilerek güvenli hava yolu temin edilmeli, gerekli ilaçlar verilmeli, göğüs masajı ve defibrilasyon yoluyla dolaşımın devamlılığı sağlanmalıdır. Monitörizasyon sonucunda fibrilasyon dışı ritimler saptanırsa defib- Kardiyak arrest Prekordiyal yumruk Defibrilatör kaşıklarını yerleştir Ritim tayini Nabız kontrolü VF/NVT 3 Şok 200 200 360 KPR Elektrot ve kaşıkların kontrolü Güvenli hava yolunun temini Damar yolunun açılması Adrenalin 1 mg IV üç dakikada bir (veya 2-3 mg endotrakeal tüpten) Amiodaron, atropin uygulaması Asistol veya NEA KPR Bir dakika Değiştirilebilir nedenleri araştır (5H ve 5T) Hipovolemi Tablet-ilaç zehirlenmesi Hipoksi Tamponad Hidrojen iyonu asidoz Tansiyon pnömotoraks Hipo/Hiperkalemi Tromboz-akut koroner olay Hipotermi Tromboz-pulmoner emboli KPR Üç dakika Şekil 1. İleri kardiyak yaşam desteği algoritması (VF: Ventriküler fibrilasyon, NVT: Nabızsız ventriküler taşikardi, NEA: Nabızsız elektriksel aktivite, KPR: Kardiyopulmoner resüsitasyon). 150

Resim 3. Defibrilatör kaşıklarının pozisyonu. Sağ kaşık (sternal) sternumun sağı, klavikula altı; sol kaşık (apikal) beşinci interkostal aralık, ön aksiler çizgi hizasında yerleştirilmelidir. rilasyon olmaksızın KPR ile devam edilerek ileri yaşam desteği ile güvenli hava yolu temini ile uygun ilaç tedavisi verilmelidir [13]. Ventriküler Fibrilasyon ve Nabızsız Ventriküler Taşikardi Yetişkin kardiyak arrestleri sırasında en sık görülen ritim olan VF/NVT aynı zamanda arrest sonrası yaşam şansı en yüksek olan ritim grubudur. Gerek VF gerekse NVT de başarılı resüsitasyon için defibrilasyon en erken dönemde uygulanmalıdır. Prekordiyal yumruk ancak tanık olunan veya monitörize edilmekte olan bir hastada arrest gelişmişse uygulanmalıdır. Prekordiyal yumruk, defibrilatör ile verilebilecek en düşük enerjiyi sağlayarak defibrilasyona yardımcı olur. Başarısı ancak ilk 30 saniyede uygulandığı zaman yüksektir. Ancak hiçbir zaman için defibrilatör ile uygulanacak defibrilasyonu geciktirmemelidir. Ritim tayininde erken defibrilasyona imkan verdiği için öncelikle defibrilatör kaşıkları kullanılmalıdır. Defibrilatör kaşıkları acil durumda çabuk ritim tayini için idealdir. Ancak kaşıklarla yapılan monitörizasyonda saptanan asistol yanlış asistol olabilir. Bu durumda ritmin tayini için elektrotlarla monitörizasyona geçilmelidir. Uygun pozisyonda yerleştirilen (sağ kaşık sternumun sağı, klavikula altı; sol kaşık apekse) kaşıklar yoluyla fibrile ritim tayin edilirse, kaşıklar şarj edilmeli, hastanın çevreyle bağlantılı olmadığından emin olunduktan sonra (herkese çekilmesi söylenir) ekspiryum sırasında 5 kg lık yük verilerek defibrilasyon yapılmalıdır (Resim 3). Verilen şok sonrasında kaşıklar kaldırılmadan ritim kontrol edilmeli, defibrilasyon başarılı olmuyorsa arka arkaya üç şok, 200 J, 200 J, 360 J lik enerji ile bir dakikadan kısa süre içinde uygulanmalıdır. Bu üç şok sonrası başarılı defibrilasyon mümkün olmuyorsa KPR ye geçilmelidir. KPR sırasında elektrotlar veya defibrilatör kaşıkları kontrol edilir, güvenli hava yolu (endotrakeal entübasyon) ve damar yolu temin edilerek 1 mg adrenalin uygulanır ve göğüs masajı yapılır. Endotrakeal entübasyon yoksa 15 masaj iki solunum verilir, güvenli hava yolu varsa solunum 12/dakika ve masaj 100/dakika olacak şekilde birbirinden bağımsız uygulanır. KPR ye bir dakika süreyle devam edilir. Bu süre içerisinde yeterli vakit varsa amiodaron 300 mg intravenöz (IV) olarak verilebilir. Tekrarlayan veya dirençli durumlarda 150 mg amiodaron tekrar edilebilir. Amiodaron verildikten sonra lidokain verilmemelidir. Lidokain ancak amiodaron temin edilemiyorsa uygulanmalıdır. Bir dakika KPR sonrasında yeniden ritim ve nabız kontrolü yapılır, ritim düzelmediği sürece 360 J, 360 J, 360 J üç şok, 1 mg adrenalin ve bir dakika KPR uygulanır. KPR ile başarılı olunan ancak sonra tekrar fibrile olan hastalarda tekrar 200 J, 200 J ve 360 J den başlanarak defibrilasyon, 1 mg adrenalin ve bir dakika KPR ile devam edilir. Üç şok, 1 mg adrenalin ve bir dakika KPR döngüsü VF/NVT ritmi başka bir ritme dönene kadar devam eder. Defibrilasyon sonrası asistol görülürse, yalancı asistolü ekarte etmek amacıyla öncelikle defibrilatör kaşıkları veya elektrotlar değiştirilmeli ve asistol tanısı doğrulanmalıdır. Başarılı defibrilasyon sonrası bir-iki saniye gerçek asistol gözlenebilir. Ayrıca, iyi bir kardiyak out-put sağlayacak ritim temin edildiğinde, miyokard kasılmasında genellikle filiform ve palpe edilemeyen bir nabıza yol açan geçici bir bozukluk görülebilir. Bu nedenle defibrilasyon sonrası asistol veya NEA görülürse bir dakika adrenalin verilmeksizin KPR uygulanır. Bir dakika sonrasında yeniden ritim ve nabız tayini yapılır. Ritim halen asistol veya NEA ise adrenalin yapılarak geriye kalan iki dakikalık KPR tamamlanılır [13]. Asistol ve Nabızsız Elektriksel Aktivite Bu ritimlerde neden olan değiştirilebilir faktör bulunup tedavi edilmedikçe başarı şansı oldukça düşüktür. Bu potansiyel değiştirilebilir faktörler Beş H ve Beş T olarak akılda 151

kolayca tutulabilir: hipoksi, hipovolemi, hipo/hiperkalemi, hidrojen iyonu (asidoz), hipotermi, tansiyon pnömotoraks, tamponad, toksik nedenler, tromboembolik hastalıklar-pulmoner tromboemboli, tromboembolik hastalıklar-koroner arter hastalığı. Asistol durumunda öncelikle elektrotların yerleşimi kontrol edilmeli, ritim lead I ve II de doğrulanmalıdır. VF ile asistol tanısında tam olarak ayrımın yapılamadığı durumlarda hasta VF olarak kabul edilerek defibrile edilmelidir. Asistol tanısı doğrulandıktan sonra KPR ye geçilmeli, güvenli hava ve damar yolu temin edilerek 1 mg adrenalin uygulanmalı ve göğüs masajı yapılmalıdır. Adrenalin üç dakikada bir tekrar edilir. Asistolde atropin tek seferde 3 mg maksimum doz olarak arrestin herhangi bir zamanında verilebilir. KPR üç dakika uygulandıktan sonra ritim ve nabız kontrolü yapılmalı ve nabız alınamıyorsa tekrar KPR ye geçilmelidir. Üç dakika KPR sonrası tekrar ritim ve nabız kontrolü ile devam edilmelidir. Resüsitasyon 1 mg adrenalin, üç dakika masaj olarak devam eder. NEA kardiyak ritim olmasına karşın nabzın olmaması ile karakterizedir. Başarılı sonuç için en önemli tedavi altta yatan değiştirilebilir nedenin ortadan kaldırılmasıdır. Tedavi algoritması asistol gibidir. Üç dakikalık KPR ler uygulanır. Üç dakikada bir adrenalin ve elektriksel aktivite sayısı < 60/dakika ise tek sefer 3 mg atropin uygulanır. Her üç dakikalık KPR sonrası ritim ve nabız tayini yapılarak devam edilir. Resüsitasyon 1 mg adrenalin, üç dakika masaj olarak devam eder [13]. SOLUNUM ve OKSİJENASYON Kardiyopulmoner arrest sırasında hastaların büyük bir kısmında bilinç kaybı nedeniyle hava yolu tıkanıklığı görülür. Hastaların çok az bir kısmında ise hava yolu tıkanıklığı arreste neden olan ana olaydır. Arrest sonrası uygun pozisyon verilerek veya airway ile hava yolu açılabilir. Orofarengeal veya nazofarengeal olmak üzere iki tip airway mevcuttur. Orofarengeal airway glossofarengeal ve larengeal reflekslerin sağlam olduğu hastalarda kusma ve larengospazma yol açabileceğinden genelde bilinci kapalı hastalarda tercih edilmesi gerekir [14]. Nazofarengeal airway bilinci açık hastalarda, trismusu ve çene veya maksillofasiyal travması olan hastalarda kullanılabilir. Trombositopenik hastalarda tercih edilmemelidir [14]. Kardiyak arrest sırasında düşük kardiyak out-put nedeniyle periferal oksijen dağılımı azalır. Ventilasyon perfüzyon bozuklukları ve altta yatan respiratuar hastalıklar var olan periferal hipoksiyi arttırır. Doku hipoksisi anaerobik metabolizma ile asidoza neden olur. Asit-baz dengesindeki bozukluk ise verilen kimyasal ve elektriksel tedavinin yararlılığını azaltır. Bu nedenle TYD ve İKYD sırasında ideal olarak %100 oksijen uygulanmalıdır [14]. Bilinci kapalı ve solunumu olmayan hastalara kurtarıcı soluklar ile %16-17 oranında oksijen verilebileceğinden, mümkün olan en kısa dönemde ambu-maske ile oksijenasyona geçilmelidir [14]. Ambu-maske ile manüel ventilasyon, yüze iyi oturan bir maske ile düzgün uygulanırsa %100 e yakın oksijen verilmesini sağlayabilen etkin bir yöntemdir. Oksijensiz ve rezervuarsız ambu ile maksimum %21 oksijen verebilirken bu oran oksijenle birlikte uygulanırsa %45 e, rezervuarlı ambu kullanılırsa %100 e yükselir (Resim 4). Manüel ventilasyon tek kişi tarafından yapılıyorsa bir el ile maske hastanın yüzüne oturtulur, diğer el ile ambulama yapılır. Maskeyi yüze oturtan el aynı zamanda mandibulayı yukarı doğru kaldırmalıdır. Bu el ile uygulanan kuvvetin %90 ı mandibulayı kaldırmak için %10 u maskeyi yüze doğru bastırmak için kullanılır (Resim 5) [15]. Manüel ventilasyon iki kişi tarafından yapılıyorsa bir kişi maskeyi hastanın yüzüne uygular, diğer kişi ambulamayı yapar (Resim 6). Takılacak airway ile pozisyon vermeksizin ambulama yapılması mümkündür. Manüel ventilasyon çok şiddetli yapıldığı takdirde gastrik distansiyon sonucu kusma ve aspirasyona neden olabilir. Ağız içinde kan ve yabancı cisim varlığı veya travma durumunda kontrendikedir [16]. Ambu-maske ile manüel ventilasyon bilgi ve deneyim gerektiren bir ventilasyon yöntemidir. Resim 4. Rezervuarlı oksijenli ambu. 152

Resim 5. Tek kişi ile ambu-maske manüel ventilasyon. Bir el ile maske hastanın yüzüne oturtulur, diğer el ile ambulama yapılır. Maskeyi yüze oturtan el aynı zamanda mandibulayı yukarı doğru kaldırmalıdır. Resim 6. İki kişi ile ambu-maske manüel ventilasyon. Bir kişi maskeyi hastanın yüzüne uygular, diğer kişi ambulamayı yapar. Tecrübesiz ellerde etkin olmayan tidal volüm verilmesine ve gastrik inflasyon ile regürjitasyon ve pulmoner aspirasyona neden olabilir. Larengeal maske ve kombitüp alternatif ventilasyon yöntemleridir. Ambu-maske ile ventilasyona nazaran daha etkin tidal volüm sağlar ve daha az gastrik inflasyona neden olurlar. Ayrıca, entübasyonun yapılamadığı veya yapacak deneyimli personelin bulunmadığı durumlarda entübasyona alternatif olarak kullanılabilirler [14]. Larengeal maske, ucuna hava yastıklı bir maskenin yerleştirilmiş olduğu kısa bir endotrakeal tüptür. Tüp ağız içinde larenkse kadar sokularak yerleştirilir. Kombitüp biri özefagusa diğeri trakeaya yerleşen iki lümeni olan bir tüptür. Körlemesine uygulandıktan sonra trakea içerisinde olan tüpün havalandırılması ile devam edilir. Bu nedenle travması olan hastalarda veya entübasyon uygulayacak deneyimli personel bulunmadığında tercih edilebilir [14]. En sık kullanılan ve en güvenli hava yolu açma tekniği endotrakeal entübasyondur. Endotrakeal entübasyon için ambu (tercihan %100 oksijen sağlayabilen rezervuarlı ambu), aspiratör, aspirasyon için kateter, stylet, larengoskop, endotrakeal tüp, enjektör, baş yükselticisi, flaster, rulo sargı, sedatif ve nöromusküler bloker ilaçlar hazır bulundurulmalıdır [14]. Entübasyon öncesinde hastanın yatağı uygun yüksekliğe getirilmeli, oksiput altına ufak bir yastık koyularak baş ekstansiyona getirilmelidir [17]. Bu manevra ile oral açıklık, farengeal aks ve vokal kordlar tek düzleme yaklaştırılarak vokal kordların görülmesi kolaylaştırılır. Ancak vokal kordlar anteriora taşınacağı için başın aşırı ekstansiyonundan kaçınılmalıdır. Entübasyon işlemi boyunca ve hatta hastanın ambulanmaya başlanması ile birlikte krikoid kartilaj üzerine basılarak özefagusun tıkanması sağlanmalıdır. Sellick manevrası denilen bu manevra ile gastrik aspirasyonun önlenmesi amaçlanır [18]. Yetişkin hastalarda ortalama 8 mm lik endotrakeal tüp kullanılması önerilmektedir. Ancak zor entübasyonlar için daha küçük tüpler de bulundurulmalıdır [14]. Tüp içerisine stylet yerleştirilmesi entübasyonun daha kolay yapılmasını sağlayacağından önerilir, ancak ucunun tüpten dışarı taşmıyor olmasına dikkat edilmelidir. Entübasyon sırasında veya öncesinde gerekiyorsa sedatif ajanlar verilerek hasta sedatize edilmelidir. Her entübasyon denemesi öncesinde 15 saniye %100 oksijen verilmeli ve her deneme 30 saniyeyi geçmemelidir. Otuz saniye geçtiği halde entübasyon gerçekleştirilemediyse tekrar 15 saniye %100 oksijen verildikten sonra deneme yapılmalıdır [14]. Tüpün yerleştirilmesi için larengoskop sol el ile tutulurak, ağzın sağ yanından içeri sokulmalı, dil sola doğru çekilerek ilerletilmelidir. Larengoskopun blade i MacIntosh (eğri) ise blade in ucu epiglot ile larenks arasındaki vallekula denilen yere sokulmalı, Miller (düz) ise blade ile epiglot tutularak kaldırılmalıdır. Larengoskop larenks yapılarını askıya alırken yukarı değil, ileriye doğru hareket ettirilmelidir. Vokal kordlar görülerek tüp iki kordun arasından ve nazikçe ilerletilmelidir. Vokal kordların bu aşamada hasar gör- 153

mesi sonrasında ömür boyu ses kısıklığı olabileceği unutulmamalıdır. Endotrakeal tüp, kafı kordları geçene kadar ilerletilmeli ve 10 ml hava ile şişirilmelidir [14]. Daha sonra her iki akciğer ve mide ayrı ayrı dinlenerek tüpün akciğerde olduğu doğrulanmalıdır. Tüpün akciğerde olduğundan emin olunduktan sonra ön dişler seviyesinde 19-23 cm de tesbit edilmelidir [14]. FARMAKOLOJİK TEDAVİ İKYD de kullanılan belli başlı birkaç farmakolojik ajan mevcuttur. Bu ajanlar adrenalin, atropin, amiodaron, lidokain, magnezyum sülfat, sodyum bikarbonat, kalsiyum klorür ve vazopresindir. Damardan yapılan uygulamada varsa santral yol tercih edilmelidir. Santral kateter yoksa KPR sırasında açılmaya çalışmamalı, periferal yoldan ilaç verilerek arkasından 10 ml serum fizyolojik uygulanmalıdır ve ekstremite kaldırılmalıdır. Damar yolunun bulunamadığı veya geciktiği durumlarda bazı ilaçlar (adrenalin, atropin, lidokain) endotrakeal tüpten, damardan verilen dozun iki-üç katı olarak 10 ml serum fizyolojik içinde dilüe edilerek uygulanır, arkasından beş ventilasyon verilir [19]. Adrenalin Her tür arrest durumunda endike olan ve ilk seçenek tedavi olarak kullanılan tek ilaç adrenalindir. İKYD algoritmasında arrest durumunda her üç dakikada 1 mg adrenalin kullanılması önerilmektedir [19]. Daha sık veya yüksek doz adrenalin uygulamalarının resüsitasyon sonrası dönemde mortaliteyi artırdığı gösterilmiştir [20,21]. Damar yolunun bulunamadığı veya geciktiği durumlarda endotrakeal tüpten 2-3 mg olarak 10 ml serum fizyolojik içinde dilüe edilerek kullanılabilir [19]. Adrenalin için maksimum doz yoktur. Atropin Asistolde ve NEA da ritim < 60/dakika ise tek sefer maksimum doz olan 3 mg atropin uygulanması önerilmektedir. Atropin endotrakeal tüpten verilecekse 6 mg olarak uygulanmalıdır. Atropinin günlük maksimum dozu aşılırsa tam vagal blokaj ile, 500 µg ın altında uygulamada ise parasempatomimetik etki ile bradikardiye yol açabilir. Amiodaron Mekanik defibrilasyona cevap vermeyen VF ve NVT de ilk tercih edilmesi gereken antiaritmiktir. 300 mg amiodaron 20 ml %5 dekstroz veya serum fizyolojik içinde dilüe edilerek IV bolus olarak uygulanır. Refrakter durumlarda 150 mg dozunda IV bolus olarak tekrar edilebilir. Sonrasında 1 mg/dakika dozunda altı saat, 0.5 mg/dakika dozunda 18 saat olarak 24 saat infüzyon şeklinde idame tedavisine geçilir. Günlük maksimum dozu 2 g dır [22]. Lidokain Mekanik defibrilasyona cevap vermeyen VF ve NVT de ikinci tercih edilmesi gereken antiaritmiktir. Amiodaronun bulunamadığı durumlarda kullanılmalıdır. Amiodaron uygulaması sonrası lidokain uygulanmamalıdır. Yükleme dozu 1-1.5 mg/kg dır. Yanıt alınamazsa 15 dakika sonra aynı dozda tekrar edilmelidir. Yükleme dozu 3 mg/kg ı geçmemelidir. Yükleme sonrası 1-4 mg/dakika hızında idame infüzyon dozuna geçilmelidir. Lidokain amiodarondan farklı olarak endotrakeal tüpten de verilebilmektedir [22]. Magnezyum Sülfat Mekanik defibrilasyona cevap vermeyen VF ve NVT de hipomagnezemi şüphesi varsa magnezyum sülfat denenmelidir. 1-2 g MgSO 4 (yaklaşık 1 ampul, 10 ml %15 MgSO 4 ) 100 ml %5 dekstroz içinde bir-iki dakikalık bir sürede verilir. Yanıt alınamazsa aynı doz 10-15 dakika sonra tekrarlanabilir [22]. Sodyum Bikarbonat Kardiyak arrest sırasında pulmoner gaz alışverişinin bozulması ve anaerobik metabolizma sonucu kombine respiratuar ve metabolik asidoz gözlenir. Kardiyak arrest sırasında saptanan asidozun en iyi tedavisi göğüs masajı ve ventilasyondur. Arteryel kan ph sı 7.1 in altına düşerse düşük doz bikarbonat verilebilir. Ancak KPR sırasında bakılan kan gazı değerleri aldatıcıdır ve hücre içi asidozu gösteremez. Ayrıca, bikarbonat uygulaması karbondioksit oluşumuna neden olur. Oluşan karbondioksit hastanın ventilasyon ihtiyacını artırdığı gibi hızla difüzyonla hücre içine geçer. Bu durum hücre içi asidozu arttırır, iskemik miyokard üzerinde negatif inotropik etki yaratır. Asidozun tamamen düzeltilmesi asidoza bağlı vazodilatasyon yolu ile beyin kan akımında oluşan artışa engel olur ve oksijen disosiasyon eğrisinin sola kaymasına yol açarak doku hipoksisini arttırır. Bikarbonat ile verilen ozmotik olarak oldukça aktif olan sodyum, dolaşım ve beyin üzerinde yüklenmeye yol açar. Bütün bu neden- 154

lerle KPR sırasında bikarbonat asidoz çok derin olmadıkça veya uzamış arrest olmadıkça tercih edilmemelidir. Bunun dışında bikarbonat uygulaması bilinen hiperkalemi varlığında ve trisiklik antidepresan zehirlenmesinde terapötik olarak verilebilir. Uygulanma dozu 50 mmol dir (5 ampul, 50 ml %8.4 NaHCO 3 ). Kalsiyum Bilinen hiperkalemi, hipokalsemi ve kalsiyum kanal bloker intoksikasyonu durumunda kullanılır. %10 luk kalsiyum klorür solüsyonunun [1 ml de 100 mg kalsiyum tuzu ve 27.3 mg (1.36 meq) kalsiyum içerir] 10 ml lik ampullerinden 2-4 mg/kg olacak şekilde 1 ampul verilir, gerekirse 10 dakika sonra tekrar edilir. Ülkemizde kalsiyumun kalsiyum glukonat içeren 10 ml lik kalsiyum picken ampulleri mevcuttur. Bu ampullerde 95 mg kalsiyum mevcuttur, bu ampullerden 2 ampul verilmelidir, gerekirse 10 dakika sonra tekrar edilmelidir. Vazopresin Doğal olarak bir antidiüretik hormon olan vazopresin yüksek dozda V 1 reseptörleri aracılığıyla güçlü vazopresör etkiye sahiptir. Yarı ömrü 10-20 dakika olmak üzere adrenalinden daha fazladır. Son dönemde yapılan bir çalışmada asistoli gözlenen arrest durumunda adrenalin öncesi üç dakika ara ile iki kez 40 IU vazopresin uygulamasının tek başına adrenalin uygulamasına nazaran daha üstün olduğu gösterilmiştir [23]. Ancak henüz vazopresinin KPR sırasında kullanımını destekleyen yeterli veri bulunmamaktadır [24]. RESÜSİTASYON SONRASI BAKIM Resüsitasyon sonrasında hastanın hava yolu ve ventilasyonu, dolaşımı, nörolojik durumu değerlendirilmeli ve gerekli tedavi uygulamaları hemen başlanmalıdır. Arrest sonrasında hastanın hava yolu ve bilinci değerlendirilerek entübe olmayan hastalarda entübasyon için karar verilmelidir. Kısa süreli olan ve uygun tedaviye hemen cevap veren kardiyak arrest durumlarında örneğin; perikordiyal yumruğa veya erken defibrilasyona cevap veren hastalarda beyin fonksiyonları hemen geri dönebilir. Bu durumda hastanın entübasyonu gerekmeyebilir. Ancak hastaya ister entübe olsun, ister olmasın belirli bir süre kesinlikle yüksek doz, mümkünse %100 oksijen tedavisi verilmelidir. Hava yolu ile birlikte aynı anda hastanın hemodinamisi de değerlendirilmelidir. Hipotansiyon varsa düzeltilmeli, sıvı ve gerekirse vazopresör tedavi uygulanmalıdır. Sıvı olarak dekstroz içeren solüsyonlardan mümkün olduğunca kaçınılmalı, serum fizyolojik tercih edilmelidir. Kardiyak arrest nedeni fibrile ritimler ise uygun antiaritmik (amiodaron veya lidokain) ile infüzyona devam edilerek hasta sinüs ritminde tutulmaya çalışılmalıdır. Resüsitasyon sonrasında görülen sinüs taşikardisi düzeltilmeye çalışılmamalıdır. Hasta hemodinamik olarak monitörize edilmeli, gerekirse invaziv kan basıncı takibi yapılmalıdır. Başarılı KPR de en önemli amaç olumlu nörolojik sonuçtur. Resüsitasyon sonrasında hastanın nörolojik durumu Glasgow koma skalası hesaplanarak değerlendirilmelidir. Yapılan çalışmalarda terapötik hafif hipoterminin KPR sonrası hastanın nörolojik durumunu düzelttiği ve mortaliteyi azalttığı gösterilmiştir [25]. Bu nedenle hastanın vücut ısısı yaklaşık 34-35 C olacak şekilde düşürülmeli, gerekirse soğuk uygulama veya antipiretik tedavi verilmelidir. KPR sonrasında hasta arreste neden olabilecek etyolojiler açısından da değerlendirilmelidir. Bu amaçla gerekli laboratuvar ve diğer incelemeler yapılmalıdır. Saptanabiliyorsa arrestin nedeni tedavi edilmeli ve hastanın olası bir başka arreste girmesi önlenmelidir. Resüsitasyon sonrasında stabilizasyon sağlandıktan sonra eğer hasta uygun bakımın verilebileceği bir ünitede değilse uygun şekilde yoğun bakımın uygulanacağı bir üniteye transfer edilmelidir. Resüsitasyonu uygulayan kişiler açısından her resüsitasyon sonrasında yapılan uygulamalar değerlendirilmeli, bir sonraki resüsitasyonda başarıyı arttırmak için yapılan hatalar gözden geçirilmelidir. ÖZEL RESÜSİTASYON DURUMLARI Yabancı Cisim Aspirasyonu Hava yolunun tam tıkanıklığı tedavi edilmediği takdirde birkaç dakika içinde ölümle sonuçlanabilecek acil bir durumdur. Genel olarak hava yolu tıkanıklığının nedenleri dil veya epiglot gibi intrensek nedenler veya yabancı cisim aspirasyonu (YCA) gibi ekstrensek nedenlerdir [12]. YCA çok nadir ama önlenebilir kardiyak arrest nedenidir. Özellikle genç, birden- 155

bire solunumu bozulan ve siyanotik hale gelen, nedensiz olarak bilincini kaybeden hastalarda düşünülmelidir. Yetişkinlerde en sık yemek yeme sırasında görülür [26]. YCA kısmi ise hasta öksürük ile yabancı cismi dışarıya atabilir. Hastanın bilinci ve solunumu iyi ise öksürmesine yardımcı olunmalı ve ek bir müdahale yapılmamalıdır. Ancak tıkanıklık tam ise veya hastada bitkinlik veya siyanoz görülürse asfiksi gelişimini önlemek amacıyla acil müdahale yapılmalıdır. Tam hava yolu tıkanıklığı olan hastalar konuşamaz, nefes alamaz veya öksüremez, baş ve diğer parmaklarıyla boğazını kavrar. Bu YCA için tipik pozisyondur. Bilinci açık hastada YCA nın tedavisi için çeşitli manevralar mevcuttur, ancak bu metotların etkinliklerini karşılaştırmak oldukça güçtür [27]. Resüsitasyon kuruluşlarının çoğu bu metotların bir veya birkaçının birlikte yapılmasını önermektedir. Avrupa Resüsitasyon Kuruluşu nun önerilerine göre öncelikle hastanın ağız içi incelenir, takma diş veya herhangi bir yabancı cisim varsa çıkarılır. Hasta öne doğru eğik pozisyonda iken yanında ve biraz arkasında durularak bir elle göğsü desteklenir diğer elin avuç içiyle sırtta skapulalar arasındaki bölgeye vurulur, yabancı cisim çıkana kadar gerekirse beş kez tekrarlanır. Eğer bu vuruşlar ile tıkanıklık giderilmediyse Heimlich manevrası uygulanır [26]. Bu manevrayı uygulamak için hastanın arkasına geçilir, hasta abdominal bölgesinin üstünden her iki kol ile sarılır. Bir el ile yapılan yumruk umblikus ile sternumun alt bölgesi arasına yerleştirilir, diğer el ile bu yumruk kavranarak kuvvetli bir şekilde içe ve yukarı doğru itilir. Bu durumda hastanın öne doğru eğilmiş olması önemlidir. Bu pozisyon tıkanıklığa yol açan yabancı cismin çıkarken aşağı solunum yolları yerine ağızdan dışarıya doğru yönelmesini sağlayacaktır. Bu manevra da beş kez tekrar edilir. Buna rağmen tıkanıklık devam ederse olası cisim açısından ağız içi tekrar kontrol edilerek tekrar beş kez sırta vuru ve beş kez Heimlich manevrası uygulanır ve bu şekilde yabancı cisim dışarı çıkana kadar veya hastanın bilinci kapanana kadar devam edilir [12]. Hastanın bilincinde kapanma gözlenirse sırt üstü yatırılarak önce ağız içi kontrol edilir. Kurtarıcı, sağlık personeli değilse TYD uygulamaları ve göğüs masajı ile devam etmelidir. Kurtarıcı, sağlık personeli ise yabancı cismin çıkarılması için Heimlich manevrasını uygulamalıdır [12]. Uzmanların 1999 yılında kanıtları incelediği bir konferansta ve 2000 yılında Uluslararası 2000 yılı Kılavuzunun hazırlanması amacıyla düzenlediği konferansta aldıkları karara göre sağlık personeli olmayan kişilerin YCA ile bilinci kapalı olan hastalarda Heimlich manevrası uygulaması yerine TYD uygulamalarına başlaması önerilmektedir [12]. Bunun bir nedeni sağlık personeli dışındaki kesime karmaşık beceriler yerine sadece temel uygulamaların öğretilmesinin hedeflenmesi, diğer bir nedeni ise yabancı cismin çıkarılmasında göğüs masajının Heimlich manevrası kadar etkin olabileceğinin düşünülmesidir [28,29]. Son yıllarda yapılan bir çalışmada göğüs masajının Heimlich manevrasına eşit veya daha fazla miktarda zirve hava yolu basıncını arttırdığı gösterilmiştir [29]. Bilinci kapalı olan hastada kurtarıcı bir sağlık personeli ise hastayı sırt üstü pozisyona aldıktan sonra öncelikle ağız içini kontrol etmelidir. Bu amaçla bir elin baş parmağı ile dil, diğer parmakları ile çene tutularak mandibula yukarı kaldırılırken, diğer el ile ağız içi yabancı cisim açısından kontrol edilir, yabancı cisim varsa çıkarılır. Hastanın uygun pozisyonla hava yolu açılarak ventilasyonu denenir. Göğüs kafesinin hareketleri gözlenmiyorsa başa yeniden pozisyon verilerek tekrar kurtarıcı soluklar uygulanır. Buna rağmen halen göğüs kafesi hareketleri gözlenmiyorsa Heimlich manevrası uygulanır. Bu amaçla yatan hastanın her iki uyluğu iki diz arasına alınacak şekilde çömelinir. Bir elin avuç içi hastanın umblikus ile sternum alt bölgesi arasına yerleştirilerek, üzerine diğer el konur. Her iki el gerekirse vücudun ağırlığı kullanılarak karın içine basılır ve hızla yukarı doğru itilir (Resim 7). Heimlich manevrası beş kez tekrar edilebilir. Buna rağmen cisim çıkarılamazsa yeniden ağız içi değerlendirilir, pozisyon verilerek iki kurtarıcı soluk uygulanır ve beş kez Heimlich manevrası tekrarlanır. Bu şekilde yabancı cisim çıkarılana veya çıkaracak özel aletler (Kelly klemp veya Magill forseps) temin edilene kadar devam edilir. Herhangi bir aşamada yabancı cisim çıkarılırsa hastanın solunumu kontrol edilir, solunum yoksa iki kurtarıcı soluktan sonra dolaşımın değerlendirilmesiyle devam edilir [12]. 156

Resim 7. Bilinci kaybolmuş bir hastada Heimlich manevrası. Yatan hastanın her iki uyluğu iki diz arasına alınacak şekilde çömelinir. Bir elin avuç içi hastanın umblikus ile sternum alt bölgesi arasına yerleştirilerek, üzerine diğer el konur. Her iki el gerekirse vücudun ağırlığı kullanılarak karın içine basılır ve hızla yukarı doğru itilir. YCA ya tanık olunmayan bilinci kapalı hastalarda uygun pozisyonla hava yolu açılarak verilen kurtarıcı soluklar ile göğüs kafesinin hareketleri gözlenmiyorsa YCA dan şüphelenilmeli ve yukarıda anlatıldığı şekilde Heimlich manevrası uygulanmalıdır [12]. Hipotermi Vücut ısısının 30 C nin altında olması şeklinde tanımlanan derin hipotermi ciddi ve önlenebilir bir sağlık problemidir. Soğuk ortama maruz kalınması veya soğuk suda boğulma durumlarında görülebilir. Ayrıca, hipoterminin mental hastalık, yoksulluk, ilaç ve alkol kullanımıyla ilişkili olduğu bildirilmiştir [30]. Fizyolojik olarak derin hipotermide beyin kan akımı ve oksijen ihtiyacı azalır, kardiyak output ve kan basıncı düşer. Beyin fonksiyonlarında görülen ağır depresyon nedeniyle hastaların klinik durumu beyin ölümüne benzeyebilir [31]. Derin hipotermik hastanın solunumu yüzeyelleşir ve nabzı periferal vazokonstrüksiyon nedeniyle zor palpe edilebilir, aritmi görülebilir. Resüsitasyon, klinik duruma göre yönlendirilmemelidir. Hastada ölümcül zedelenme varsa veya vücudu göğüs masajı yapılamayacak kadar donmuş ya da ağzı veya burnu buz ile kaplıysa KPR uygulanmamalıdır. Hipotermik hastada TYD uygulamaları temel olarak diğer hastalar ile benzer olmakla beraber birkaç alanda ufak değişiklikler içerir [32]. Hipotermik hastalarda solunum ve dolaşımın değerlendirilmesi, güç olduğu için, 10 saniye yerine 30-45 saniye içinde yapılmalıdır. Hastanın solunumu yoksa kurtarıcı soluk verilmeli, ambu-maske ile ventilasyon yapılıyorsa mümkünse 42-46 C sıcaklıkta nemli oksijen uygulanmalıdır. Hastanın nabzı hissedilmiyorsa göğüs masajına başlanmalı ve hasta yeniden ısıtılana kadar devam edilmelidir. Bu esnada daha ileri ısı kaybını önlemek amacıyla ıslak olan kıyafetler çıkarılmalı, hasta soğuk veya sıcak hava ve rüzgardan korunmalı, mümkünse ılık nemli oksijen ile ısıtılmalıdır [33,34]. VF ye imkan vermemek için kaba hareketlerden kaçınılmalı ve hastane dışı alanda eksternal ısıtıcı cihazlar kullanılmamalıdır. Hastada VF veya VT mevcut ve ortamda defibrilatör varsa maksimum üç şoka kadar defibrilasyon yapılmalıdır [34]. Defibrilasyona cevap yoksa yeniden TYD uygulamalarına geçilmeli, hasta ısıtılmaya çalışılmalı ve transport için stabilize edilmelidir. Vücut ısısı > 30 C olana kadar defibrilasyon tekrarlanmamalıdır. Derin hipotermide hastane dışı alanda hastanın ısıtılması konusu günümüzde halen tartışmalıdır. Kurtarıcı ekipte vücudun kor ısısını ölçecek cihaz varsa ölçüm yapılabilir ve ısıtma için uygun ılık nemli oksijen veya ılık sıvılar mevcutsa ısıtma işlemine başlanabilir [33,35]. Hastanede yapılan resüsitasyonda da vücut ısısı < 30 C ise TYD uygulanmalı, defibrilasyon maksimum üç kez yapılmalı ve cevap yoksa vücut ısısı > 30 C olana kadar defibrilasyon tekrarlanmamalıdır. Derin hipotermik hastanın kalbi kardiyak ilaçlara, pacemaker uyarımına ve defibrilasyona cevap vermeyebilir [36]. Bu hastalarda ilaç metabolizması yavaşlamıştır. Verilen ilaçlar sık tekrar edilirse periferik dolaşımda toksik dozlara ulaşabilir. Bu nedenle hastanın vücut ısısı > 30 C olana kadar IV ilaç verilmemelidir. Vücut ısısı > 30 C olduktan sonra verilen ilaçların verilme aralığı artırılabilir. Hastaneye ulaşan hastalarda kor ısısının arttırılması nemli ılık oksijen uygulaması dışında 43 C sıcaklıkta 150-200 ml/saat hızında IV salin uygulaması, 43 C ısısında bir kerede 2 L sıvı ile yapılacak olan peritoneal lavaj uygulaması ile sağlanabilir [32]. Isıtma sırasında 45-60 dakikadan uzun süredir hipotermik olan hastalarda vazodilatasyona bağlı olarak sıvı gereksinimi artmış olduğu için bol miktarda sıvı tedavisi verilmelidir. Hastanın olası hiperkalemi riskine karşı yakından 157

takibi yapılmalıdır. Kronik alkolizm veya malnütrisyon öyküsü olan hastalara tiamin 100 mg IV olarak uygulanmalıdır. Hastanede resüsitasyonun sonlandırılması kararı hastanın kliniğine göre doktor tarafından verilmelidir. Boğulma Boğulan hastalarda hastanın prognozunu belirleyen en önemli parametre hipoksidir. Bu nedenle oksijenasyon, ventilasyon ve perfüzyon mümkün olan en kısa sürede temin edilmelidir. Boğulma sırasında prognostik öneme sahip diğer önemli parametreler boğulma süresinin veya resüsitasyon süresinin > 25 dakika olması ve hastanın hastaneye başvurusunda kardiyak arrestin görülmesidir [31]. Bunun dışındaki diğer prognostik faktörler olarak başlangıç elektrokardiyografisinde VF/VT görülmesi, fiks pupillerin bulunması, derin asidoz mevcudiyeti, solunum arresti ve bilinç seviyesi sayılabilir [31]. Boğulmada birincil veya ikincil hipotermi görülebilir. Soğuk suda boğulma durumunda hipotermi hızla gelişir ve hastayı hipoksiye karşı korur. Hipotermi ayrıca boğulmanın komplikasyonu olarak veya resüsitasyon sırasında devam eden buharlaşma ile ısı kaybına bağlı olarak da gelişebilir. Bu durumda oluşan hipotermi hipoksiye karşı koruyucu değildir [32]. Boğulan hastada TYD ve İKYD uygulamalarında herhangi bir değişikliğe gerek yoktur [32]. Kişinin hastayı kurtarırken öncelikle kendi güvenliğini temin etmiş olması önemlidir. Boğulan hastada en önemli tedavi ve ilk yapılması gereken ağızdan ağıza solunumdur. Zor oluyorsa gerekirse ağızdan buruna solunum da yapılabilir. Bu sırada hastanın aspire etmiş olduğu suyun dışarı çıkarılmasına çalışılmamalıdır. Örneğin; Heimlich manevrası gastrik içeriğin regürjitasyonuna ve aspirasyonuna neden olur, kesinlikle uygulanmamalıdır [37]. YCA düşünülüyorsa Heimlich manevrası yerine göğüs masajı yapılmalıdır. Boğulan hastanın resüsitasyonunda kusma sık karşılaşılan ve resüsitasyonu zorlaştıran bir durumdur [38]. Bu durumda hastanın ağzı yan tarafa döndürülmeli, ağız içi temizlenerek resüsitasyona devam edilmelidir [32]. Solunumun değerlendirilmesinden sonra dolaşım değerlendirilmeli ve gerekirse göğüs masajına başlanmalıdır. Hastada fibrile ritimler mevcutsa defibrilasyon yapılmalı, derin hipotermi ( 30 C) mevcutsa maksimum üç kez tekrarlanmalıdır. Defibrilasyona cevap yoksa vücut ısısı > 30 C olana kadar defibrilasyonsuz TYD ve İKYD uygulanmalıdır. İlaç tedavisi derin hipotermik hastada uygulanmamalı, vücut ısısı > 30 C olduğunda uygulama aralıkları açılarak verilmelidir. Bunun dışında İKYD de herhangi bir değişikliğe gerek yoktur. Elektrik veya Şimşek Çarpması Elektriğe bağlı zedelenme ev içindeki veya endüstriyel alanda kullanılan elektriğe bağlı veya şimşek çarpması ile görülebilir. Yetişkin hastalarda en sık elektrik çarpması çalışma alanında olmaktadır [39]. Elektriğe bağlı zedelenmenin derecesi elektriğin alterne veya direkt olması, maruz kalınan enerjinin büyüklüğü, elektrik akımına karşı konulan direnç, akımın hasta üzerinde temas ettiği alan ve izlediği yol, elektriğe maruz kalma süresi gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Alterne elektrik akımı iskelet kasında tetani, solunum arresti veya VF ye neden olabilir. Tedavisi en erken dönemde defibrilasyondur. Asistol sıklıkla direkt elektrik akımı ile oluşur, tedavisi standart KPR uygulamasıdır. Elektriğe en fazla direnç deri ve kemik dokusuna aittir. Kas dokusu, sinir dokusu ve damarlar elektriğe daha hassastır. Derinin nemli olması direncini azaltan en önemli unsurdur. Elektrik akımının izlediği yol transtorasik (elden ele) olduğu durumda mortalite vertikal (elden ayağa) veya ayaktan ayağa olduğu duruma göre daha yüksektir [40]. Elektrik çarpması sonrası görülen ani ölümlerin birincil nedeni kardiyopulmoner arresttir [41]. Ayrıca, beyindeki merkezlerin zedelenmesi, diyafragma ve solunum kaslarının tetanisi, solunum kaslarının uzamış paralizisi gibi değişik mekanizmalarla solunum arresti ve ona ikincil kardiyak arrest görülebilir. Şimşek çarpması ile ani olarak büyük miktarda direkt elektrik akımının tüm miyokardiyumda yarattığı depolarizasyon ile asistol veya VF görülebilir. Solunum kaslarının paralizisi ise solunum arrestine yol açabilir, hızlı müdahale edilmezse ardından kardiyak arrest gelişebilir. Şimşek çarpması sonrasında ensefalopatiden periferal nöropatiye kadar değişen çeşitli nörolojik bulgular görülebilir. Elektrik çarpması durumunda kurtarıcı öncelikle kendisi için gerekli güvenlik önlemlerini alarak hastaya yaklaşmalıdır. Olay sonrasında hastanın solunumu, dolaşımı veya her ikisi birden etkilenmiş olabilir. Hastaya çok dinamik olarak en erken dönemde gerekli TYD ve İKYD 158

uygulamaları başlanmalıdır. Elektrik veya şimşek çarpması sonrasında prognoz elektriğin dozu ve süresi bilinmediğinden tahmin edilemez. Hastaların çoğunluğu genç, altta yatan hastalığı olmayan hastalar oldukları için hızlı ve etkin resüsitasyona cevap verme olasılıkları yüksektir [40]. Kardiyak ritim asistol veya VF olabilir. Her ikisinin de tedavisi için genel TYD ve İKYD kuralları diğer hastalardan farklılık göstermez. Erken defibrilasyon, mümkünse otomatik eksternal defibrilatörlerin kullanılması yine oldukça hayati önem taşımaktadır. Hava yolunun sağlanması yüz, ağız ve boynun ön kısmını kaplayan yanıklı hastalarda zor olabilir. İleri derecede yumuşak doku şişliği birdenbire oluşabilir ve hava yolunun teminini güçleştirebilir. Bu tür hastalarda erken endotrakeal entübasyon uygulaması önerilmektedir [40]. Elektrik zedelenmesi iskelet kasında tetanik kasılmalar yaratarak kas gerilimleri, kırıklar veya spinal zedelenmeye yol açabilir [42]. Bu hastalarda spinal koruma ve immobilizasyon sağlanmalıdır. Süregelen termal zedelenmeyi azaltmak amacıyla hastanın üzerindeki yanmış kıyafetleri, kemer veya ayakkabıları çıkartılmalıdır. Resüsitasyon boyunca geniş doku zedelenmesi veya hipovolemik şoku olan hastalarda hızlı ve bol miktarda IV sıvı replasmanı yapılarak sıvı açığı kapatılmalı, miyoglobin, potasyum gibi metabolitlerin atılımı sağlanmalıdır [43]. KARDİYOPULMONER RESÜSİTASYONDA ETİK KONULAR KPR diğer tıbbi girişimler gibi hayatın korunması, sağlığın sağlanması ve sakatlık durumunun sınırlandırılmasını hedeflemektedir. Ancak klinik olarak ölümün döndürüldüğü tek girişim olması açısından diğer tıbbi girişimlerden ayrılmaktadır. KPR ile ilgili kararlar çoğu zaman hastanın genel durumunu ve isteğini bilmeyen kişiler tarafından saniyeler içinde verilmesi gerektiğinden oldukça zor ve karmaşıktır. İdeal olarak KPR muhtemel olarak fayda göreceğine inanılan hastalara uygulanmalıdır. Resüsitasyon sonrası hedeflenen sonuçlara ulaşılamadığı durumlarda resüsitasyon çabaları uygunsuz olacaktır. Bütün bu açılardan KPR nin başlanması ve sonlandırılması pek çok etik tartışmaları beraberinde getiren ve kültürden kültüre değişkenlik gösteren oldukça karmaşık ve zor kararlardır. Son dönemde yapılan iki ayrı çalışmada hastane içi kardiyak arrestlerde hastaların ancak %10 unun, hastane dışı kardiyak arrestlerde ise %3 ünün hastaneden sağlıklı olarak taburcu edilebildiği gösterilmiştir [44,45]. Resüsitasyonun Yapılmaması Gereken Durumlar Resüsitasyonun kimlere uygulanacağı konusunda tam anlamıyla kesin ve net bir kriter yoktur. Bunun yerine bu kararın alınmasında etkili birtakım faktörler mevcuttur. Hastanın kendi isteği etik olarak ve bazı ülkelerde kanuni olarak önemli bir belirleyicidir. ABD de mahkeme tarafından karar verme yetisinin olmadığı bildirilmedikçe tüm yetişkin hastaların kendilerine resüsitasyon yapılması konusunda karar verme yetkisi kanuni olarak mevcuttur [46]. Diğer bazı ülkelerde ise hastalar bu kararı mahkeme tarafından kısıtlanma olmaksızın verme yetkisine sahiptir. Böyle bir durumda hastanın kendi durumu ve prognozu, işlemin kendisi, yarar ve zararları konusunda yapılacak bilgilendirmeyi kavrayarak değerlendirebilecek kapasiteye sahip olması, doktorun ise hasta konusunda doğru değerlendirme yapacak bilgi ve deneyiminin bulunması önemlidir. Hastanın tercihinin bilinmediği acil durumlarda standart tedavi uygulanmalıdır. ABD de mental durumu bozuk olan hastalarda yakın bir akraba veya arkadaş bu konuda kanuni olarak karar verecek yetkiye sahip olabilmektedir. Öncelikle hastanın daha önceden bilinen isteğine uygun olarak bu konuda karar verebilmektedirler. Ancak pek çok Avrupa ülkesinde ve diğer birtakım ülkelerde yakın çevrenin böyle bir kararı verme yetkisi yoktur [46]. KPR fayda göreceğine inanılan hastalara uygulanmalıdır. Bu konuda iki önemli belirleyici faktör beklenen yaşam süresi ve yaşam kalitesidir. Yaşam süresi veya yaşam kalitesi üzerine arttırıcı bir etkiye sahip olmayan herhangi bir girişim uygunsuz ve gereksiz olacaktır. Bu konuda karar verirken hastanın önceki fonksiyonel kapasitesinin bilinmesi de önemlidir. Başta ABD olmak üzere pek çok ülkede spesifik hasta ve hastalık durumları için doktorlar tarafından Resüsite Etmeme (DNR: Do Not Resuscitate) veya Resüsite Etmeye Teşebbüs Etmeme (DNAR: Do Not Attempt to Resuscitate) direktifleri verilebilmektedir. Bu direktiflerin genişliği ülkeden ülkeye kültürel değişiklikler gösterdiği gibi hastaya ve hastalık durumuna göre de değişkenlik göstermektedir. 159

Erişkin hastalarda Resüsite Etmeye Teşebbüs Etmeme direktifinin var olduğu, rigor mortis gibi geri dönüşümsüz ölüm bulgularının bulunduğu veya ilerleyici septik veya kardiyojenik şok gibi maksimal tedaviye rağmen vital bulgularda bozulmanın saptandığı, yaygın metastatik kanser hastalığı gibi son dönem hastalığı olan hastalar dışındaki tüm hastalara KPR uygulanması önerilmektedir [46]. Resüsitasyonun Sonlandırılması Hastane içinde resüsitasyonun sonlandırılması hastayı tedavi eden doktor tarafından yapılmaktadır. Resüsitasyonu yöneten kişi sürekli olarak hastayı değerlendirmeli ve hastanın devam edecek resüsitasyon uygulamalarına cevap vermeyeceğini düşündüğü an resüsitasyonu sonlandırmalıdır. Resüsitasyonun sonlandırılması kararının verilmesinde hastanın yaşı, arrest öncesi durumu, beraberinde olan hastalıkları, arrest nedeni (ilaç zehirlenmeleri, pnömotoraks veya tamponad gibi geri döndürülebilir nedenler), ilk arrest ritmi, vücut ısısı, KPR ve defibrilasyon zamanı gibi etkili pek çok faktör bulunmaktadır. Yapılan çalışmaların ışığı altında önerilen hipotermi, ilaç zehirlenmeleri gibi durumlar dışında 30 dakikalık KPR ve İKYD uygulamaları sırasında spontan dolaşım sağlanamayan hastalarda resüsitasyonun sonlandırılmasıdır. Otuz dakika içerisinde spontan dolaşım sağlanabildiyse, ilaç zehirlenmesi mevcutsa veya soğuk suda boğulma gibi hastanın hipotermik olduğu durumlarda bir süre daha resüsitasyona devam edilmelidir [46]. EĞİTİM Mümkün olduğunca çok kişi TYD konusunda, mümkün olduğunca çok sağlık personeli de İKYD konularında eğitilmeli ve bu eğitim belli aralıklarla tekrarlanmalıdır. KAYNAKLAR 1. Zheng ZJ, Croft JB, Giles WH, Mensah GA. Sudden cardiac death in the United States, 1989 to 1998. Circulation 2001;104:2158-63. 2. Osborn LA. Etiology of sudden death. In: Paradis NA, Halperin HR, Nowak RM (eds). Cardiac Arrest. The Science and Practice of Resuscitation Medicine. Baltimore: Williams and Wilkins, 1994:243-51. 3. Cummins RO, Ornato JP, Thies WH, Pepe PE. Improving survival from sudden cardiac arrest: The chain of survival concept. Circulation 1991;83:1832-47. 4. The American Heart Association in Collaboration Care. An International Consensus on Science. Part 6: Advanced Cardiovascular Life Support: Section 1: Introduction to ACLS 2000: Overview of Recommended Changes in ACLS From the Guidelines 2000 Conference. Resuscitation 2000;46:103-7. 5. Safer P. Ventilatory efficacy of mouth to mouth artificial respiration: Airway obstruction during manual and mouth to mouth artificial respiration. JAMA 1958;167:335-41. 6. Kouwenhoven WB, Jude JR, Knickerbocker GG. Closed-chest cardiac massage. JAMA 1960;173:1064-7. 7. Cummins RO, Eisenberg MS. Prehospital cardiopulmonary resuscitation: Is it effective? JAMA 1985;253:2408-12. 8. Valenzuela TD, Roe DJ, Nichol G, Clark LL, Spaite DW, Hardman RG. Outcomes of rapid defibrilation by security officers after cardiac arrest in casinos. N Engl J Med 2000;343:1206-9. 9. Cummins RO. From concept to standart-of-care? Review of the clinical experience with automated external defibrilators. Ann Emerg Med 1989;18:1269-75. 10. The Public Access Defibrilation and Survival Investigators. Public-access defibrilation and survival after out-of-hospital cardiac arrest. N Engl J Med 2004;351:637-46. 11. Stiell IG, Wells GA, Field B, et al. Advanced cardiac life support in out-of-hospital cardiac arrest. N Engl J Med 2004;351:647-56. 12. The American Heart Association in Collaboration Care. An International Consensus on Science. Part 3: Adult Basic Life Support. Resuscitation 2000;46:29-71. 13. The American Heart Association in Collaboration Care. An International Consensus on Science. Part 7C: A guide to the international ACLS Algorithms. Resuscitation 2000;46:169-84. 14. The American Heart Association in Collaboration Care. An International Consensus on Science. Part 6: Advanced Cardiovascular Life Support: Section 3: Adjuncts for Oxygenation, Ventilation, and Airway Control. Resuscitation 2000;46:115-25. 15. Hayes HR. Cardiopulmonary resuscitation. In: Wilkens GW (ed). Emergency Medicine. 3 rd ed. Baltimore: Williams and Wilkins, 1989. 16. Jorden RC. Airway management. Emerg Clin North Am 1988;6:671-86. 17. Shoemaker WC. Conventional airway access. In: Grenvik A, Ayres SM, Holbrook PR, Shoemaker WC 160

(eds). Textbook of Critical Care. 4 th ed. Philadelphia: WB Saunders Company, 2000;Chapter 113:1241-6. 18. Sellick BA. Cricoid pressure to control regurjidation of stomach contents during induction of anaesthesia. In: Irwin RS, Cerra FB, Rippe JM (eds). Intensive Care Medicine. Lippincott-Raven, 1999:9. 19. The American Heart Association in Collaboration Care. An International Consensus on Science. Part 6: Advanced Cardiovascular Life Support: Section 6: Pharmacology II: Agents to Optimize Cardiac Output and Blood Pressure. Resuscitation. 2000;46:155-62. 20. Berg RA, Otto CW, Kern KB, et al. A randomized, blind trial of high-dose epinephrine versus standard-dose epineprine in a swine model of pediatric aspyxial cardiac arrest. Crit Care Med 1996;24: 1695-700. 21. Tang W, Weil MH, Sun S, et al. Epinephrine increases the severity of postresuscitation myocardial dysfunction. Circulation 1995;92:3089-93. 22. The American Heart Association in Collaboration Care. An International Consensus on Science.Part 6: Advanced Cardiovascular Life Support: Section 5: Pharmacology I: Agents for Arrhythmias. Resuscitation 2000;46:135-53. 23. Wenzel V, Krismer AC, Arntz R, Sitter H, Stadlbauer KH. A comparison of vasopressin and epinephrine for out-of-hospital cardiopulmonary resuscitation. N Engl J Med 2004;350:105-13. 24. Aung KK, Htay T. Vasopressin for cardiac arrest. A systematic review and meta-analysis. Arch Intern Med 2005;165:17-24. 25. The hypothermia after cardiac arrest study group. Mild therapeutic hypothermia to improve the neurologic outcome after cardiac arrest. N Engl J Med 2002;346:549-56. 26. Heimlich HJ. A life saving maneuver to prevent food choking. JAMA 1975;234:398-401. 27. Committee on Emergency Medical Services, Assembly of Life Sciences, National Research Council. Report on Emergency Airway Management. Washington, DC: National Academy of Sciences, 1976:296. 28. Skulberg A. Chest compressions: An alternative to Heimlich maneuver? Resuscitation 1992;24:91. 29. Langhelle A, Sunde K, Wik L, Steen PA. Airway pressure during chest compression vs Heimlich maneuver in newly dead adults with complete airway obstruction. Resuscitation 2000;44:105-8. 30. Cummings P, Quan L. Trends in unintentional drowning: The role of alcohol and medical care. JAMA 1999;281:2198-202. 31. Quan L, Kinder D. Pediatric submersions: Prehospital predictors of outcome. Pediatrics 1992;90:909-13. 32. The American Heart Association in Collaboration Care. An International Consensus on Science. Part 8: Advanced Challenges in Resuscitation. Section 3: Special Challenges in ECC 3A: Hypothermia. Resuscitation 2000;46:267-71. 33. Schneider SM. Hypothermia: From recognition to rewarming. Emerg Med Rep 1992;13:1-20. 34. Steinman AM. Cardiopulmonary resuscitation and hypothermia. Circulation 1986;74(Suppl IV):29-32. 35. Weinberg AD, Hamlet MP, Paturas JL, White RD, McAninch GW. Cold Wheather Emergencies: Principles of Patient Management. Branford, Conn: American Medical Publishing Co, 1990:10-30. 36. Reuler JB. Hypothermia: Pathophysiology, clinical settings and management. Ann Intern Med 1978;89: 519-27. 37. Rosen P, Stoto M, Harley J. The use of the Heimlich maneuver in near drowning: Institute of Medicine Report. J Emerg Med 1995;13:397-405. 38. Manolios N, Mackie I. Drowning and near-drowning on Australian beaches patrolled by life-savers: A 10-year study, 173-1983. Med J Aust 1988:148: 1165-7, 170-1. 39. Cooper MA. Electrical and lightning injuries. Emerg Med Clin North Am 1984;2:489-501. 40. The American Heart Association in Collaboration Care. An International Consensus on Science. Part 8: Advanced Challenges in Resuscitation Section 3: Special Challenges in ECC: 3G: Electric Shock and Lightning Strikes. Resuscitation 2000; 46:297-9. 41. Homma S, Gillam LD, Weyman AE. Echocardiographic observations in survivors of acute electrical injury. Chest 1990;97:103-5. 42. Epperly TD, Stewart JR. The physical effects of lightning injury. J Fam Pract 1989;29:267-72. 43. Cooper MA. Emergent care of lightning and electrical injuries. Semin Neurol 1995;15:268-78. 44. BS Abella, JP Alvarado, H Myklebust, et al. Quality of cardiopulmonary resuscitation during in-hospital cardiac arrest. JAMA 2005;293:305-10. 45. Wik L, Kramer-Johansen J, Myklebust H, et al. Quality of cardiopulmonary resuscitation during outof-hospital cardiac arrest. JAMA 2005;293:299-304. 46. The American Heart Association in Collaboration Care. An International Consensus on Science. Part 2: Ethical Aspects of CPR and ECC. Resuscitation 2000;46:17-27. 161