istiklâl Aylık siyaset, ekonomi, toplum dergisi Mayıs 2011, Sayı: 20 www.istiklaldergisi.com Yaşamımızdaki Referans, SIFIR NOKTASI
İstiklal Dergisi ne ücretisiz abone olun, her sayı e-posta adresinize gecikmesiz gönderilsin... Abone olmak için; www.istiklaldergisi.com/abone adresindeki formu doldurmanız yeterli olacaktır.
istiklâl Merhaba 3 Yaşamımızdaki Referans Maddenin algılanması sıradandır. Birçok insan sahip olduğu beş duyu organı sayesinde bunu başarabilmektedir. Peki, mananın algılanması? Soyut algılanabildiğinde somut olur mu? Bu durumda somut-soyut kavramları göreceli midir? İşin ilginç yanı manayı algılayabilenler bunu teyit etmeden yukarıdaki varsayım kabul edilebilir mi? Peki nasıl teyit edecek? Manayı algılayabilen ikinci bir şahıs gerekli değil mi? Bu durumda manayı algılayabilen bir insan varsa bu durum onun için istese de istemese de sır dır. Bu noktada sırra ulaşmak manayı keşfetmektir. Muhammed Faruk Bulut 4 İstiklalDergisi / Mayıs 2011 Yıl: 3, Sayı: 20 KurumsalE-Posta: iletisim@istiklaldergisi.com Dizgi-Tasarım: Hisar Ajans www.hisarsoft.com
istiklâl Ayna 4 Ayna Muhammed Faruk Bulut mfbulut@istiklaldergisi.com Yaşamımızdaki Referans Maddenin algılanması sıradandır. Birçok insan sahip olduğu beş duyu organı sayesinde bunu başarabilmektedir. Peki, mananın algılanması? Soyut algılanabildiğinde somut olur mu? Bu durumda somut-soyut kavramları göreceli midir? İşin ilginç yanı manayı algılayabilenler bunu teyit etmeden yukarıdaki varsayım kabul edilebilir mi? Peki nasıl teyit edecek? Manayı algılayabilen ikinci bir şahıs gerekli değil mi? Bu durumda manayı algılayabilen bir insan varsa bu durum onun için istese de istemese de sır dır. Bu noktada sırra ulaşmak manayı keşfetmektir. Peki, işleri biraz karıştıralım. Birisi size gelip yeşilin aslında kırmızı olduğunu söylerse ne derdiniz? Renk körüsün! Peki, bunu size birçok insan söylerse ne derdiniz? Renk körüyüm! Yani çoğunluğun kabul ettiği geçerlidir sonucuna varabiliriz. Peki, bizim renk körü dediğimiz insanlar aslında doğru olanı görüyor ve insanların çoğu gerçekte renk körüyse bu durumda ne yapılmalı? Muhtemelen çoğunluğun görüşü doğru olarak kabul edilecektir. Bu durumda somut olanın gerçekte somut olması ne kadar doğrudur? Böylece her madde ardında bir mana saklar diyebiliriz sanırım. Böyle durumlarda referanslara ihtiyacımız olacaktır. Bu referanslar neler olabilir? Doğruluğu tartışılmaz, değişken olmayan ve tutarlı bir kaynak. İşte böyle referanslar hayatımızda olmazsa nasıl bir boşluk içerisinde olurduk acaba? Yoksa aslında boşluk içerisindeyiz de varsaydığımız referans olan sıfır üzerinden sayılar mı üretiyoruz? Bir, beş, yüz, bin hepside ancak sıfırın varlığında anlam ifade eder. Aksi halde beş neye göre beş olacak değil mi? Pekâlâ, bu noktada genele bakmak gerekirse hayatın referansı nedir? Varlık sebebimiz nedir? Değerimiz hangi referansa göre hesaplanabilir? Bunu birey bazında da tüm insanlık bazında da düşünebiliriz. Davranışlarımızın doğruluğu veya yanlışlığı ahlak kurallarına göre değerlenmektedir. Peki, bu ahlak kuralları nasıl belirlenmiştir? Bir teoriye göre bu kurallar toplumlar içerisinde kısa veya uzun sürede insanlığın yararına ise doğru, iyi, güzel; tam tersi durumda ise yanlış, kötü, çirkindir. Yani hayatımızı devam ettirirken alacağımız kararlara referans sistemimiz olan ahlak kurallarına bakarak karar vermeliyiz. Peki ahlak kuralları baz alınmamaya başlandığında ne olur? Davranışlarımız nasıl şekillenir? En kolay yol taklittir. Başkasının yaşantısındaki bazı parametreleri kendine hedef edinmiş bir kişi taklide yönelecektir. Bu böyle devam edecektir ve sonuçta çoğunluğun doğrusu referans alınmaya başlanacaktır. Sonuç olarak referanslarımızı kaybetmemiz bizleri yaşadığımızı bile hatırlamayacak hale getirecektir
. Kostantiniye (lstanbul) elbet fethedilecektir. Onu fetheden emir ne güzel emir, Onu fetheden ordu ne güzel ordudur
hisarsoft Hisar bilgi teknolojileri ve iletişim hizmetleri hisarsoft.com
Kitab-ı Aşk İskender Pala Alfa Yayınları Kitâb-ı Aşk, bütün bu kavram kargaşası içinde aşkın katmanlarını, türlerini ve asaletini irdelemek, belki her düzeyden insanın gönlünde hissettiği, dimağında algıladığı ama asla net biçimde tanımlayamadığı duygularına açıklık getirmek için düzenlendi. Kitâb-ı Aşk ın içindeki yazılar değişik zamanlarda ve farklı zeminlerde kaleme alınmış olmakla birlikte belli bir düzen ve bütünlük içinde bir araya getirilmiştir. Bazıları farklı kitaplarımızda yayınlanan bu deneme ve öyküleri okurken bütün varlığımızı ve hatta varoluşu kuşatan aşkın yüzeysel, derin ve daha derin katmanlarında küçük yolculuklar yapacaksınız. Bu yolculuklar sırasında, duygularınızın gerçekte sizi nereye doğru götürdüğü, ayağınızı bağlayan tensel arzulardan sıyrılıp platonik veya mecazî aşka doğru kanatlandığınızda kendinizi yeniden keşfetmeye başlayacağınız noktayı da bulacaksınız. Orası, belki de sizin kendinizden vazgeçeceğiniz noktadır. Çünkü canına sevgili isteyen ile sevgili için can isteyen arasında hayat yolculuğunun ta kendisi gizlidir.
Halk içinde mu teber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi Kanuni Sultan Süleyman (Muhibbi)