OHT = ZAMAN SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Güner, Galip, Kıpçak Türkçesi Grameri, Kesit Yayınları, İstanbul, 2013, 371 S.

KIŞ WINTER 2011 SAYI NUMBER 3 SAYFA PAGE ÖZET

CJ MTP11 AYRINTILAR. 5. Sınıf Türkçe. Konu Tarama Adı. 01 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - I. 02 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - II

PROF. DR. HÜLYA SAVRAN. 4. ÖĞRENİM DURUMU Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

Bu gerçeği bilen Atatürk, Türk Dil Kurumunu kurdu. ( Aşağıdaki ilk üç soruyu parçaya göre cevaplayın.)

Türk Dili I El Kitabı

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Karahanlı Eserlerindeki Söz Varlığı Hakkında

Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Selçuk Üniversitesi Y. Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Cumhuriyet Üniversitesi

DERSLER VE AKTS KREDİLERİ

ZAMİRLER(ADILLAR) Zamir sözcük türlerinden biridir. Zamiri yapmak için cümleyi çok çok iyi anlamak gerekir

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

Sözcüklerin ve harflerin yazılışıyla ilgili belli kurallar da vardır. Bunları şimdi ayrı ayrı göreceğiz.

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi

ÜNLÜLER BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU. Türkçe bir sözcükte kalın ünlülerden sonra kalın, ince ünlülerden sonra ince ünlülerin gelmesine büyük ünlü uyumu denir.

RİSÂLE-İ MÛZE-DÛZLUK ÜZERİNE

Dünya, Güneş ve Ay'ın Şekli;

KİTÂBİYAT KARAHAN, AKARTÜRK (2013), DÎVÂNU LUGATİ T-TÜRK E GÖRE XI. YÜZYIL TÜRK LEHÇE BİLGİSİ, TDK YAY., ANKARA.

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ 5.ÜNİTE :DÜNYA, GÜNEŞ VE AY KONU ÖZETİ

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

BİRLEŞİK FİİLLERİN OLUŞMASINA YUNUS EMRE NİN ÖZGÜN KATKILARI

Bu doküman Kâtip Çelebi tarafından 1632 de yazılan ve İbrahim Müteferrika nın eklemeleri ile Matbaa-ı Amire de basılan Kitabı-ı Cihannüma nın

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

İngilizce nasıl öğrenilir?

ADI SOYADI : OKUL NO : SINIFI : 4/ NOTU : FEVZİ ÖZBEY İLKOKULU FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ 1. DÖNEM 1. YAZILISI

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

TÜRKÇE BİÇİM KISA ÖZET.

Selahittin Tolkun, Özbekçede Fiilimsiler, Dijital Sanat Yayıncılık, Kadıköy, İstanbul, 2009, s. 269.

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

I. BÖLÜM I. DİL. xiii

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

03 Temmuz 2013 tarih ve 51 sayılı Üniversite Senato toplantısının 1 nolu karar ekidir.

Yrd. Doç. Dr., Gaziantep Üniversitesi Kilis Eğitim Fakültesi.

Satıcı burnu havada, kendini beğenmiş biri. Yaklaşık beş yıl kadar bu Edirne'de oturduk.

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Büyük Ünlü Uyumu (Kalınlık-İncelik Uyumu)

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ERZİNCAN AĞIZLARINDAKİ OTUR-LAN- VE SUVAR-LAN- ÜZERİNE

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

ÖZGEÇMİŞ. Yüksek Lisans Tezi: Çin in Ming Döneminde Yapılmış olan Türkçe-Uygurca Sözlük: Ġdikut Mahkemesi Sözlüğü (1997 Ankara)

SIFATLAR. ÖN ADLAR (Sıfatlar)

NOEL VE YILBAŞI KUTLAMALARI

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

EKLER VE SÖZCÜĞÜN YAPISI

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Ortak Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

VI. ULUSLARARASI TÜRK DİLİ KURULTAYI BiLDİRİLERi

1: İLETİŞİM, DİLVE KÜLTÜR

G D S MART. Sınıf Ders Ünite Kazanım BETİMLEYİCİ (TASVİR ETDİCİ) ANLATIM. 4. Betimleyici metinler yazar. 10. sınıf Dil ve Anlatım


AHMET TURAN SİNAN, TÜRKÇENİN DEYİM VARLIĞI, KUBBEALTI YAYINCILIK, MALATYA 2001, 516 S.

Azrail in Bir Adama Bakması

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ PROGRAMI

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

GDM 417 ASTRONOMİ. Gökyüzünde Hareketler

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor?

BURSA GÖÇMEN AĞIZLARI FİİL İŞLETİMİNDE ŞİMDİKİ ZAMAN Şükrü BAŞTÜRK * Mustafa ULUOCAK ** Erol OGUR *** Süleyman EROĞLU **** Hatice ŞAHİN ***** ÖZET

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ FİNAL PROGRAM VE GÖZETMENLİKLERİ CUMARTESİ

Fırat Üniversitesi İNSANİ VE SOSYAL BİLİMLER FAKÜLTESİ ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ VE EDEBİYATLARI

Türk Toplumunda Adlar ve Soyadları (Sosyo-Kültürel ve Dilbilimsel Bir Yaklaşım) 1

Kısa Dönemli Amaç Davranışlar Araç Gereçler

DERS TANIMLAMA FORMU / Hakas Türkçesi. ARIKOĞLU E. (2007) Hakas Türkçesi, Türk Lehçeleri Temel Ders Kitabı

Sıfat Tamlaması Tanımı. Sıfat Tamlamalarının Özellikleri. Yazı Menu. - Sıfat Tamlaması Nedir. - Sıfat Tamlamalarının Özellikleri

TÜRK DİLİ Dil ve Edebiyat Dergisi TDK Yayını C. CI, S. 719, s , Kasım 2011

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Örn: İddiamı ispat için, bu odanın duvarlarına gül. yazdırdım. Yüklem

2010 / SINIF DENEME SINAVLARI FORMATI

IMATEMATİK-AKIL OYUNLARI -ÖRNEK SORULARsoru

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

Danışman: Prof. Dr. H.Ömer KARPUZ

Türk sözlük sistemi üzerine iki not. Ceval Kaya

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

Kerem Efe Ö.: Aydınlık olduğunda çiçekler büyür, karanlık olduğunda da çiçekler büyüyemez. Hep karanlık olursa da hiç çiçek açmaz.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ARAPÇA IV DKB

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

5. SINIF TÜRKÇE PROGRAMI. Önerilen. Anlatım Yöntem ve Teknikleri Anlatım Yöntem ve Teknikleri 2+2 İfade Çeşitleri 2+2 İfade Çeşitleri 2+2

A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED] 53, ERZURUM 2015, TÜRK DİLİNDE BİR GEÇMİŞ ZAMAN EKİ -çi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 57

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

TÜRKÇE PAMUK DEDE soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. 1) Aşağıdakilerden hangisi Pamuk dede nin yaptığı işlerden birisi değildir?

TÜRKÇEDE BAGLAYICI (YARDIMCI) SES KONUSU ÜZERİNE

Zeus tarafından yazıldı. Cumartesi, 09 Şubat :20 - Son Güncelleme Pazartesi, 15 Şubat :23

DR. MUSTAFA SARI, TÜRKÇEDE ART ZAMANLI DEĞİŞMELER (YÜZ HADİS YÜZ HİKÂYE ÖRNEĞİ), PEGEMA YAYINCILIK, ANKARA 2007, 358 S.

GÜNEŞ SİSTEMİ. 1-Havanın bulutsuz olduğu bir günde gökyüzüne gece ve gündüz baktığımızda neler görürüz?

Transkript:

OHT = ZAMAN SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE Prof. Dr. Mustafa CANPOLAT Eski Anadolu Türkçesinin söz varlığı henüz gerektiği gibi işlenmemiştir. Bu konuda hazırlanan en kapsamlı eser olan Tarama Sözlüğü oldukça değerli bir ham madde yığını niteliğindedir. Sözcüklerin anlamlarının saptanmasında oldukça yararlı olan bu sözlük, kökenleri üzerine yapılacak araştırmalar için ancak gerekli verileri sunmakla yetinmiştir. Bu konuşmamızda, Eski Anadolu Türkçesinin söz varlığı içersinde yer alan ve kökenleri bugüne kadar açıklanmamış olan yüzlerce sözcük arasından bir sözcüğü ele alarak açıklığa kavuşturmaya çalışacağız. Bu dönem metinlerinde oldukça sık olarak geçen oht = zaman sözcüğü üzerinde bildiğim kadarıyla bugüne kadar hiç durulmamıştır. Tarama Sözlüğü'nün "oht" maddesinde hepsi de XIV. yüzyıl metinlerinde geçen şu örnekler verilmektedir: 1) Od gerek oldı ana ısınmaga Ta ol oht olınca kim güneş doga Garibname 2) Şoldur ol kim pirlik ohtında kişi Ola cümle dirliği fâsık işi Garibname 3) Şol yaraşur pirlik ohtında ere Kim cihandın gönlini külli dere Garibname 4) Sikender kim Kafdan Kafa etdi hükm Şol oht oldı kim girmege yetdi hükm 5) Oturdun kişiler yerinde nice Yerinde oturalar ohtun gece Ferhengname Ferhengname

178 MUSTAFA CANPOLAT 6) Şol ohta degin durdı ol arada Kim atı ögün derdi ol arada Bu örnekler arasında anlamı karışık görünen yalnızca 5 numaralı örnektir ki, bu karışıklık da yalnızca küçük bir okuma yanlışından ileri gelmektedir. İkinci dizenin şöyle okunması gerekir: Yeründe oturalar ohtun geçe Beytin anlamı bütünüyle şöyle olacaktır: Başka insanların yerinde ne kadar çok oturdun. Senin vaktin de geçince (başka insanlar gelecek) ve senin yerine oturacaklar. Yine Tarama Sözlüğü'nde ohtun (ohtın): Vakitte, vakit maddesinde şu örnekler verilmektedir: 7) Her ohtun bir sözi vardur bilürsiz Keleci vaktına göre kılursız Hurşitname 8) Son ohtın kim cihandan gidiser-ven Tapusını veliahd ediser-ven Hurşitname 9) Beş ohtun vaktına da'imler içün Fariza üzre hem kaimler içün Işkname 10) 01 ohtın ki atlanadı atına Gelürdi sekiz yüz bin er katına 11) Kocalıgım ohtında fürkat odı Canum yaktı yüzümde su komadı Yine Tarama Sözlüğü'nde ohtsuz: vakitsiz maddesinde de 917 /1505 de Afyon Karahisarlı Hasan bin Hüseyin İmadeddin'in yazdığı Şamilü'lluga adlı Farsça-Türkçe sözlüğünde geçen: "bi-gâh: oktsız" örneği verilmiştir. Yukarıdaki örneklerden 7 ve 9 numaralı örneklerde geçen + ın/ +un eki tamlayan durumu (genetif) görevindedir. Yine II numaralı örnekteki oklunda biçimi de oht+ı+n+da biçiminde iyelik eki, adıl n'si ve kalma durumu (locatif) ekleri almıştır. Bu bakımdan her üç örneğin de oht maddesinde yer alması gerekirdi. 8 numaralı örnekteki ohtın biçimi de kanımızca bir müstensih yanlışı taşımaktadır ve ohtın biçiminde olmalıydı.

OHT = ZAMAN SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE 179 Yine Tarama Sözlüğü'nde şol "şu, o" maddesinde verilen örnekler içinde: 12) İşittim şol ohtun ki tartardı can Dedi Hürmüz öninde Nuşinrevan Ferhengname 13) Şol ohtın ki gök üzre yelken açar Diyesin bulutlar havadan geçer örnekleri vardır. Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde daha binlerce yerde oht sözcüğü geçmekte, özellikle mesnevilerde bolca kullanılmakta ve çoğu zaman "oht -vakt" uyağına rastlanmaktadır. Bütün bu örneklere bakıldığında Türkçede "oht" biçiminde ve zaman anlamında kullanılan bir ad bulunduğu ve bunun sık sık da oht+ı+n. biçiminde araç durumu eki ile kullanıldığı izlenimi elde edilir. Bir sözcüğün Türkçe olup olmadığını anlamak için başvurduğumuz yollardan birisi lehçeler arasında yaygın olup olmadığıdır. Öteki Türk lehçelerine baktığımızda oht sözcüğünü bulamıyoruz. Yalnızca Anadolu ağızlarında Gaziantep ve Muğla'da ohtu yine Aydın, Kemaliye ve Manisa'da oht biçiminde "vakit" anlamında kullanıldığını görürüz (Derleme Sözlüğü XI. c). Bu durumda lehçelerdeki durum konumuza bir açıklık getirmekten uzaktır. Eski Türkçede de oht < okt 'zaman' sözcüğü hiç görülmez. Böyle bir durumda sözcüğün yabancı kökenli olması ve ses değişikliğine uğramış olması yüzünden aslından uzaklaşması akla gelir; bu da hemen okt < vakt gelişmesini düşündürmektedir. Nitekim XV-XVI. yüzyıl metinlerinde ol ohtın yerine ol vaktin biçiminin yaygınlaştığı görülür. Öyle anlaşılıyor ki oht /ol ohtın /ohtın gibi kullanışların nerden geldiği konusunda düşünen yazarlar, bunun vakt'ın bozulmuş biçimi olduğunu düşünmüşler ve doğru biçimi kullanmak istemişler. İşte kanımızca burada yanılmışlar. Bir kez Türkçe araç durumu eki zamanla ilgili adlara gelerek o adla ilgili zamanı gösterir: dünin, günin gibi. Ama doğrudan doğruya zaman anlamına gelen bir ada gelmesi en azından yadırgatıcı olur. Öte yandan "oht \okt" sözcüğü Türkçenin ses yapısına da uygun değildir. Türkçenin hece yapısında "kt" ünsüz çifti yoktur. Öyleyse sözcük ya Türkçe değildir ya da çeşitli nedenlerle buirtakım ses değişikliklerine uğramıştır.

180 MUSTAFA CANPOLAT Akla gelebilecek bir olasılık da Divanü Lugati't-türk'te ve Kıpçak sözlüklerinde geçen ok = zaman sözcüğünden gelmiş olmasıdır. Eski Anadolu Türkçesinde + tın çıkma durumu eki kullanılmamakla birlikte herhangi bir doğu lehçesinden alınmış sporadik bir durum olabilir. Divanü Lugati't-türk'te ok bu anlamıyla şöyle anlatılmaktadır. "Hal manasına yakın bir anlamı olan edattır: baya ok keldim : az önce geldim. emdi ok aydım: bu saatte söyledim. "Yine Divanü Lugati't-türk'te yazok maddesinde şu açıklama vardır: "Yazok et = pastırma"dır. Güz vakti birtakım baharatla hazırlanarak kurutulan ettir, ilkbaharda yenir. Bu "yaz ok ye" demektir; çünkü ilkbaharda hayvanlar zayıflar, pastırması bulunan kimse böylece ilkbaharda iyi et yer" 1. Gerçekte Kâşgarlı'nın verdiği etimoloji kuşkuludur. Yazuk 'pastırma' sözcüğü "yaz ok ye"den mi yoksa yaz-uk biçiminde yaz- 'şaşmak, yanılmak, çözmek' fiilinden mi türetilmiştir. Tartışılacak bir konudur. Üstelik "yaz ok"tan gelse bile buradaki "ok"un 'zaman' anlamında bir isim değil kuvvetlendirme edatı ok/ök olduğu ortadadır. Kâşgarlı'nın verdiği öteki örneklerdeki 2 "baya ok", "emdi ok" örneklerindeki ok'lar da kuvvetlendirme edatıdır. Zaman bildiren sözcüklerle kullanıldığından ve kuvvetlendirme işlevi zayıfladığından Kâşgarh böyle bir anlam vermiş olsa gerek. Yine Et-Tuhfetü'-zekiyye'de geçen ok "zaman" sözcüğü de gerçekte ok/ök kuvvetlendirme edatından başka bir şey değildir 3. İmdi ok, anda ok, kündüz ok, keçe ok gibi kullanışlar "tam şimdi", "tam o sırada", "tam gündüz", "tam gece" gibi kullanışlardan "şimdi, o sırada, gündüz vakti, gece vakti" anlamlarına kaymıştır. Yine "ketkenim ok, gelegenimiz ok, kirgeniniz ok, yegeni ok, işkenleri ok" gibi kullanılışlar "gittiğim zaman, geldiğimiz zaman, girdiğiniz zaman, yediği zaman içtikleri zaman" anlamlarına gelir. Kuşkusuz buradaki ok'lar da kuvvetlendirme edatı olan ok /ök'ten başka bir şey değildir. Bugün gittiğimde, geldiğimizde... gibi kuruluşlarda -da/-de kalma durumu ekinin görevi ne ise buradaki ok'un görevi de odur ve zaman kavramı taşıyan partisipleri zarf görevinde kullanmaya yaramaktadır. Burada da kuşkusuz "tam gittiğimde, tam geldiğimizde" gibi kuvvetlendirmeli bir kullanım yavaş yavaş zayıflayarak zaman göstermek için kullanılmıştır. Üstelik ok'un ad çekim ekleri aldığı da görülmemektedir. Öyleyse oht sözcüğü herhangi bir biçimde zaman kavramı gösteren bir ok adından türemiş olamaz. 1 Divanü Lugati't-türk, 1-37 2 Divanü Lugati't-türk, 111-17 3 Et-Tuhfetü'z-zekiyye s. 112

OHT= ZAMAN SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE 181 Şimdi konuya açıklık getirecek ve bizi adım adım gerçeğe götürecek aşağıdaki örneklere bir göz atalım. Tarama Sözlüğü'nde yer alan aşağıdaki maddeler ilgi çekicidir: olok dem: o anda, o vakit: 1) Çıka geldi salur ana olok dem Sanasın buşuyu İbrahim Ethem (Yunus Emre) 2) Nereye kim varanı başlar kesilür Kime buşar isem olok dem ölür (Yunus Emre) 3) Horus vaktsız ötse ne olur işi Revadır olok dem kesilmek başı 4) Olok dem kim ol dama ağmış idi Sanasın güneş dünle doğmuş idi 5) Ger efsun okuyup bir kez üreydi Olok dem ayı gökden indireydi Dasıtan-ı Ahmed Harami 6) Didi ol mefhar-i âlem Kelamullahdürür gayet Ana olmaz didi, indi olok dem Cibril ey merdan Delilü'1-ibad 7) Hemandem tutuben başın keserdi Olok dem anı terkisin'asardı Şehname Tercümesi - Yine olok sa'at: o anda o dakikada maddesinde XIV, XV, XVI. yüzyıl metinlerinden alınan 15 örnek var. Yalnızca üçünü alıyoruz: 1) Olok saat ol dutuşup durdılar Sarayın revan yolma girdiler. 2) Şeytan elin küpe sokar olok saat süci kaynar Kitab-ı Güzide

182 MUSTAFA CANPOLAT 3) Olok saat Cebrail gelüp bu ayet-i kerimeyi getürdi. Rahatü'l-ervah Yine şolok dem maddesinde XIV-XV. yüzyıl metinlerinden alınmış 10 örnek, şolok saat maddesinde de aynı yüzyıl metinlerinden alınmış 18 örnek yer almaktadır. Bu iki maddede geçen olok < ol ok ve şolok < uş ol ok biçimleri gösterme sıfatı ile ok berkitme edatının birleşmesiyle meydana gelmiş biçimlerdir. Türkçe oht/okt sözcüğünü bu verilerin ışığı altında değerlendirmemiz gerekir. Behcetü'l-hadâ'ik'm Bursa nüshasında 39. sayfada geçen şu örneğe de bir bakalım: "Ey nice kimseler kim bıldır bu oktın bunun gibi meclisde otururlar erdi bu yıl bu vaktin karanu gür içinde hasret bolup yaturlar". Bu örnek dışına Behcetü'l-hadâ'ik'ta hep "vaktin /kılası vaktin /döndügi vaktin /kamu vaktin /her vaktin /degme vaktin \ol vaktin" biçimleri kullanılmaktadır. "oktın" biçiminde geçen tek örnek de öteki nüshalarda "vaktin" biçimindedir. Bütün bunlar gösteriyor ki sözcüğün aslı oktın biçimindedir ve oht'- da k > h gelişmesi olmuştur. Gerçekte ise oktın biçimi de sonradan bir yanlış ayırma ile ortaya çıkmıştır. En eski biçimin olok dem olok saat biçimlerindeki gibi olok tın olması gerekir. Burada geçen tın, Uygurca metinlerden çok iyi tanıdığımız ve Divanü Lugati't-türk'te de "ruh, nefes, soluk" karşılığı verilen tın'dan başka bir şey değildir. "tınlığ=canlı" sıfatı da "nefes alan" anlamından ortaya çıkmıştır. olok tın biçimi zamanla kalıplaşmış ve Eski Anadolu Türkçesinde olohtın biçiminde ses gelişmesine uğramıştır. XIV-XV. yüzyıl yazarları kökenini bilmedikleri bu sözcüğü ol ohtın biçiminde yanlış olarak ayırdıkları için ohtın biçimini "oht" biçimindeki bir varsayılan sözcüğün araç durumu sanmışlardır. Daha da ileri giderek bu kökü zaman anlamında kullanmışlardır. Bilgince halk etimolojisi diyebileceğimiz bu değerlendirme XV-XVI. yüzyıllarda Türk yazarlarını düşündürmüş ve bunun önceki yüzyıllarda eşanlamlısı olarak kullanılan "vaktin" biçiminden geldiği sonucuna varmışlardır: vakt>oktoht Nitekim bundan sonra ol ohtın yerine ol vaktin, oktın /ohtın yerine de vaktin biçimini kullanmışlardır.

OHT = ZAMAN SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE 183 Burada bir noktayı da özellikle vurgulamak isterim. olok dem biçimindeki "dem" de Türkçe "tın" gibi "soluk, nefes" anlamındadır. Kuşkusuz olok tın yerine olok dem kullanışı geçerken, yazarlar buradaki "tm"ın "soluk" anlamına geldiğini biliyorlardı. Ancak sonradan Türkiye Türkçesinde "tm"m "soluk" anlamı unutulduğu için bu yanlış değerlendirme ortaya çıkmıştır. Arapça ise "nefes" en kısa zamanı, anı göstermek için kullanılmadığından, bugünkünden farklı olarak "an" anlamına gelen "sâ'at" aynı görevde kullanılmıştır.