Ramazan ay nda ibadetlerimiz



Benzer belgeler
DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

MOTORLU TAfiIT SÜRÜCÜLER KURSLARINDA KATMA DE ER VERG S N DO URAN OLAY

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

JOHN DEWEY DEN ATATÜRK E Ö RENC ANDI VE YURTTAfiLIK

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Din Öğretimi Genel Müdürlüğü İMAM HATİP VE ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ TEFSİR OKUMALARI DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

3. SALON PARALEL OTURUM XII SORULAR VE CEVAPLAR

YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TÜRK YE B L MSEL VE TEKNOLOJ K ARAfiTIRMA KURUMU DESTEK PROGRAMLARI BAfiKANLIKLARI KURULUfi, GÖREV, YETK VE ÇALIfiMA ESASLARINA L fik N YÖNETMEL K (*)

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

STRATEJ K V ZYON BELGES

a) Birim sorumluları: Merkez çalışmalarının programlanmasından ve uygulanmasından sorumlu öğretim elemanlarını,

Çeviren: Dr. Almagül sina

önce çocuklar Türkiye için Önce Çocuklar önemlidir

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

Ramazan ay nda ibadetlerimiz

ÜN TE V SOSYAL TUR ZM

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

Genel Yay n S ra No: /20. Yay na Haz rlayan: Av. Celal Ülgen / Av. Coflkun Ongun

Lima Bildirgesi AKADEM K ÖZGÜRLÜK VE YÜKSEK Ö RET M KURUMLARININ ÖZERKL

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü :18

BYazan: SEMA ERDO AN. ABD ve Avrupa Standartlar nda Fact-Jacie Akreditasyon Belgesi. Baflkent Üniversitesi nden Bir lk Daha

TÜRK YE DE A LE Ç fi DDET Ülke Çap nda Kriminolojik-Viktimolojik Alan Araflt rmas ve De erlendirmeler

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

B anka ve sigorta flirketlerinin yapm fl olduklar ifllemlerin özelli i itibariyle

İş Sağlığı İş Sağlığı nedir? Çağdaş İş Sağlığı anlayışı nedir?

c) Genel Müdürlük: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğünü,

CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ YAZ OKULU YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

YARGITAY 2. HUKUK DA RES

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM

AMASYA ÜNİVERSİTESİ ETİK KURUL YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?

YURTDIŞI VATANDAŞLAR DANIŞMA KURULUNUN ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

MADDE 2 (1) Bu Yönerge, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve değişiklikleri ile İzmir Üniversitesi Ana Yönetmeliği esas alınarak düzenlenmiştir.

G ünümüzde bir çok firma sat fllar n artt rmak amac yla çeflitli adlar (Sat fl

K atma de er vergisi, harcamalar üzerinden al nan vergilerin en geliflmifl ve

Türk İşaret Dili sistemi oluşturuluyor

ÖZEL MOTORLU TAŞITLAR SÜRÜCÜ KURSLARI TOPLANTISI RAPORU

ADANA BİLİM ve TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK ve DOĞA BİLİMLERİ FAKÜLTESİ LİSANS EĞİTİMİ STAJ YÖNERGESİ

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

RAN SLÂM CUMHUR YET ANKARA KÜLTÜR MÜSTEfiARLI I WEB S TES H ZMETE AÇILDI

Bir Ülke Bir Bayrak. Temel Kaynak 5. Toplum Hayat m z

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

YENİLENEBİLİR ENERJİDE EĞİTİM

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİLLER YÜKSEKOKULU HAZIRLIK SINIFI YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Mesle imizin ve hukuk devletinin teminat olan genç avukatlara arma and r. stanbul Barosu SEM Yürütme Kurulu

Halkla İlişkiler ve Organizasyon

Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar

T.C. NUH NACİ YAZGAN ÜNİVERSİTESİ YAZILIM KULÜBÜ TÜZÜĞÜ. BİRİNCİ BÖLÜM Kuruluş Gerekçesi, Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN. İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları

Hiçbir zaman Ara s ra Her zaman

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Kur an ın Bazı Hikmetleri

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İKİNCİ BÖLÜM EKONOMİYE GÜVEN VE BEKLENTİLER ANKETİ

Animasyon Tabanl Uygulamalar n Yeri ve Önemi

Cümlede Anlam İlişkileri

DR. NA L YILMAZ. Kastamonulular Örne i

Genel Yay n S ra No: /14 Cep Kitapl : XLV. Yay na Haz rlayan Av. Celal Ülgen - Av. Coflkun Ongun. Kapak Can Eren

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

Türk-Alman Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Staj Yönergesi. Ek İsterler

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ. ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ

Ekonomi Alan ndaki Uygulamalar ve Geliflmeler 2

17-19 EYLÜL 2010 TARİHLERİ ARASINDA MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİN DE YAPILAN ADIM ÜNİVERSİTELERİ İDARİ GRUP TOPLANTI KARARLARI

KDU (Kazanım Değerlendirme Uygulaması) nedir?

Ordu Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Staj Yönergesi Aralık 2007 T.C. ORDU ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEKOKULU STAJ YÖNERGESİ

Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor?

MADDE 3 (1) Bu Yönetmelik, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 14 ve 49 uncu maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU

AKSARAY ÜNİVERSİTESİ. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI PERSONEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NE

TEBLİĞ. c) Eğitim merkezi: Bakanlık tarafından kan bankacılığı ve transfüzyon tıbbı eğitimi vermek üzere yetkilendirilmiş kan hizmet birimini,

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

SOSYAL S GORTALAR VE GENEL SA LIK S GORTASI KANUNLARI VE GERÇEKLER SEMPOZYUMU

MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ)

30 > 35. nsan Kaynaklar. > nsan Kaynaklar Yönetimi > Personel E itimleri > Personel Otomasyonu

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA. Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve gerekçeleri ektedir.

Gelece in Bilgi flçilerini Do ru Seçmek: Araflt rma Görevlisi Al m Süreci Örne i

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL DERGİLER YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ DÖNEM İÇİ UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Müsteşarlığı. Sayı : B.O8.0.MÜB.O / /06/2007

ÇOCUK GELİŞİMİ ÖĞRETMENİ

MEF ÜNİVERSİTESİ YAŞAM BOYU EĞİTİM MERKEZİ YÖNERGESİ

Atatürk Anadolu Lisesinde Tablet Bilgisayar Dağıtımı Yapıldı

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

dan flman teslim ald evraklar inceledikten sonra nsan Kaynaklar Müdürlü ü/birimine gönderir.

YÖNTEM 1.1. ÖRNEKLEM Örneklem plan l seçim ölçütleri

Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütecek Personelin Eğitimi. Görev, Yetki ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik

BURSA TABİP ODASI YÖNETİM KURULU KARARLARI

F inans sektörleri içinde sigortac l k sektörü tüm dünyada h zl bir büyüme

YÖNETMELİK. Hacettepe Üniversitesinden: HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ KANSERDE İLERİ TEKNOLOJİLER UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

MALAT SANAY N N TEMEL GÖSTERGELER AÇISINDAN YAPISAL ANAL Z

KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLERİNİN BURSLARDAN YARARLANDIRILMALARINA İLİŞKİN BAŞVURU VE KAYIT KABUL YÖNERGESİ

Transkript:

YIL/JAHRGANG: 14 SAYI/NR.: 165-166 EYLÜL-EK M / SEPTEMBER-OKTOBER 2008 PERSPEKTIVE Monatliche Zeitschrift der Islamischen Gemeinschaft Milli Görüfl slam Toplumu Millî Görüfl aylık yay n organ Ramazan ay nda ibadetlerimiz Yaz Okullar baflar yla tamamland

Bayram n z Mübarek olsun! Âlem-i slam n teflrifi ile müflerref oldu umuz Ramazan Bayram n tebrik eder, Yüce Allah tan tüm insanl k için vesile olmas n niyaz ederiz slam Toplumu Millî Görüfl Anaokul E itmenleri ARANIYOR! Biz Sizleri Ar yoruz! Anaokul E itmenleri Okul öncesi e tim kurumlar nda görev alabilecek, ilgili okullardan mezun olan Anaokul E itmenleri (staatl. anerkannte Erzieher/-in) aranmaktad r. IGMG E itim Bafllanl Boschstr. 61-65 50171 Kerpen Tel: +00 49 2237 / 656 271 E-Mail: egtim@igmg.de

IGMG Perspektive IGMG AYLIK YAYIN ORGANI ED TÖR EYLÜL-EK M / SEPTEMBER-OKTOBER 2008 Y l/jg.: 14, Say /Nr.: 165-166 ADRES ANSCHRIFT IGMG Perspektive Boschstr. 61-65, D- 50171 Kerpen Tel.: 02237/ 656-0 Fax: 02237/ 656 555 www.igmg.de E-Mail: dergi@igmg.de YAYINCI HERAUSGEBER Islamische Gemeinschaft Millî Görüfl IGMG e.v. Amtsgericht Bonn, VR 6621 Vertreten durch den Vorstand: Osman Döring, Vorsitzender Oguz Ücüncü, Generalsekretär Ali Bozkurt, stellv. Vorsitzender GENEL YAYIN YÖNETMEN CHEFREDAKTEUR O uz Üçüncü (V.i.S.d.P) D ZG -LAYOUT lhan B LGÜ BASKI DRUCK Yavuzsöhne-Duisburg Yay nlanan makale ve fikir yaz lar n n sorumluluklar yazarlar na aittir. Die in der Zeitschrift veröffentlichten Meinungen binden die Autoren, nicht die IGMG. LAN SERV S ANZEIGENSERVICE Tel.: 02237/ 656-201 Fax: 02237/ 656 555 E-Mail: tanitma@igmg.de ABONE SERV S ABONNEMENT Islamische Gemeinschaft Millî Görüfl Lastschriftabteilung Boschstr. 61-65, D- 50171 Kerpen Tel.: 02237/ 656-0 Fax: 02237/ 656 555 E-Mail: mitglied@igmg.de Y ll k abone ücreti: 59,-EURO Jahresabonnement: 59,-EURO IGMG Genel Merkez Üyelerine Ücretsizdir Für Vereinsmitglieder der IGMG kostenlos Der Bezugspreis ist im Mitgliedsbeitrag enthalten HESAP NO BANKVERBINDUNG SEB-AG Köln. Kontonr.: 162 888 56 00 BLZ 370 101 11 Ramazan ve Bayram n z mübarek olsun Dergimizin bu sayısı elinizde oldu u sırada, izin için Türkiye ye gidenlerin büyük bir ço unlu u geri dönmüfl olacak. fiimdi yeni bir çalıflma dönemi baflladı. Teflkilatımız da 2008-2009 çalıflma yılına girmifl oldu. Yaz dönemi boyunca da hizmetlerine devam eden teflkilatımızın Yaz Tatilini De erlendirme Programları ndan on binlerce çocu umuz yararlandı. Rabb imize flükürler olsun ki 11 ayın sultanı olarak tanımlanan oruç ve sabır ayı Ramazan a ulaflmıfl bulunuyoruz. badetlerle yo rulan ve manevî havası di er zamanlardan da yo un olan bu ayın, her ne kadar yemek-içmek gibi en temel ihtiyaçlarımızı, sırf Allah rızası için erteledi imiz, bu yüzden de zaman zaman sıkıntılar yafladı ımız bir ay olsa da, ruhlarımızın temizlendi i, kardefllik muhabbetimizin yo unlafltı ı bir ay olmasını niyaz ediyoruz. Bu ayın önemli ibadetleri arasında, teravih namazları yer alıyor. Teravih namazlarımızı, mutlaka cemaatle ve camilerimizde eda edelim. Dostlarımızı, sevdiklerimizi iftarlara davet edelim, bize gelen davetlere de icabet edelim. Yer yüzündeki di er insanların ve hususiyetle slam ümmetinin ihtiyaç sahiplerinin de durumlarını düflünerek üzerimize terettüb eden sadakalarımızı, fitrelerimizi ve zekatlarımızı da ödeyelim. Teflkilatımızın, bu ibadetleri yerine getirmeye yardımcı olan Zekat-Fitre kampanyalarına katılalım. Bizler Ramazan ayına hazırlanırken Kafkasya daki geliflmelerden endifle duydu umuzu belirtmek isteriz. Gürcistan ın yanlıfl bir adımının bölgeyi nasıl bir savafl bölgesi haline getirdi ini, Rusya nın bombardıman ve iflgali ile görmüfl olduk. Bu arada, Türkiye de Ergenokon isimli bir oluflumun, ülkede nasıl bir kaos ortamı oluflturdu u gerçe i ile de yüzleflmeye baflladık. Savaflsız, iflgalsiz bir dünya niyazı ile, Ramazan z ve Ramazan bayramınızı flimdiden tebrik eder, gelecek sayımızda buluflmak üzere, Allah a emanet olun. O uz ÜÇÜNCÜ

BU SAYIDA... yorum Ruhsuz olimpiyatlar!!! 5 5 yorum gündem 6 gündem Kapat lmama karar ve slam dininin öznel yap s 6 teşkilat Yaz Okullar baflar yla tamamland 8 Ruhsuz olimpiyatlar!!! Kapat lmama karar ve slam dininin öznelli i Hay r yolunda Kurban Kampanyas 10 8 teşkilat toplum 12 toplum Nasr Hâmid Ebû Zeyd ve tarihselli e bak fl 12 irşad mân-âhlâk-amel; De er-davran fl bütünlü ü 15 Ramazan ay ibadetleri 18 nfak, zekat ve sadaka 21 Sab rl oruç; oruçlu sab r 24 Bayram n z, bayram olsun! 26 28 IGMG Yaz Okullar bitti islam coğrafyası Nasr Hâmid Zeyd ve tarihsellik kültür 32 islam coğrafyası Türkmenistan 28 kültür Nizâmülmülk 30 Geometri ve Trigonometri Müslümanlar n günlük yaflama katk lar 32 Türkmenistan Geometri ve trigonometri 34 dossier kommentar 38 dossier Die Geschichtlichkeit koranischer Gebote 34 kommentar Olympia ohne Geist!!! 38 Die Geschichtlichkeit koranischer Gebote Olympia ohne Geist!!!

yorum Ruhsuz olimpiyatlar!!! O uz ÜÇÜNCÜ oucuncu@igmg.de Hay r, bu oyunlar, bu zamana kadarki en iyi oyunlar elbette de ildi, Uluslararas Olimpiyat Komitesi Baflkan, ev sahibi Çinlilerle milyarlarca dolar destek veren sponsorlara sayg sebebiyle tersini söylese de. Tam aksine, bu oyunlar, ac mas z bir diktatörlü ün gölgesi alt nda ne bir heyecan n, ne de bir atmosferin geliflmesine müsaade etmeyen oyunlard. Bu milyarl k sirkin tehlikeye girmemesi için Olimpiyat yöneticileri, oyunlar n Pekin e verilmesinden itibaren, oyun bozanl k etmeyerek göz yumuyorlard ve kabul edilemiyecek ödünler veriyorlard. Devâsa spor alanlar n n rekor bir sürede infla edilebilmesi için, fakirlerin en fakirinin mülklerinin zorakî kamulaflt r ld na flahit olundu. Do an n kalbinden sökülüp al - nan alanlara aç lan inflaatler, sular n kirletilmesi ve Pekin i kuflatan hava kirlili i gibi meseleler hakk nda ise ölüm sessizli i hakimdi. Hatta, daha adayl k sürecinde bile, dünyada en fazla idam n gercekleflti i bu ülkedeki insan haklar durumu dahi umursanmad. Uluslararas Olimpiyat Komitesi sorumlular - n n, oyunlar n baslamafl ndan k sa bir süre önce Çinli iktidar sahiplerinin, ülkenin etnik az nl klar na karfl ac mas zca sürdürdü ü muamele karfl s ndaki sessizlikleri dikkat çekiyordu. Dahas, binlerce rejim tenkitcisinin içeri al nmas da hiç bir direnifl görmeksizin kabul edilebiliyordu. Hatta, s k s k tekrarlanan medya sansürü bile oyunlar n selameti için baflka bir flekilde de erlendiriliyordu. Bir otoriter rejimin oyunlar bu flekilde kullanmas n asl nda ilk defa görmüyoruz. Nitekim 1936 Berlin olimpiyatlar nda da Nazi rejiminin olimpiyat oyunlar n her aç dan üstün bir rk olma isbat na araç olarak kulland na flahit olmufltuk. Ve o zamanki medenî dünya, yine olimpiyat oyunlar n n selameti ad - na afla lamay görmezlikten gelmiflti. Bu tür bir sulh politikas n n sonucu hepimizce malum. Bu tecrübelerin fl nda, bir kaç ony l sonrasnda ac mas z bir diktatörlü- e neden bu kadar tavizler verildi- ini kabullenmek zor. Bütün dünyan n gözleri önünde Tibet de olsun, Do u Türkistan da olsun, Çin in bask alt nda tuttu u bölgelerinde insanlar yaralan yor, tutuklan yor, hatta öldürülüyor. Bu gerçeklerin üzerini ne ihtiflaml ve görkemli, yer yer abart l aç l fl töreni, ne staddaki zoraki gülmekle görevlendirilmifl seyirciler, ne de bol madalya toplayan örnek çinli atletler örtebilir. Böylece, Komünist partisi liderli inin büyük bir propaganda ile kendi rejiminin üstünlü ü konusunda insanl ikna etme giriflimi ac kl bir sekilde baflar s z oldu. Asl nda, ald klar önlemlerle, bu dünyan n spor sevdal lar n n ruh halini de yerle bir ettiler. fiimdi, temel insan haklar - n ayaklar alt na alan ülkelerde oyunlar düzenlenip düzenlenmemesine karar verecek olanlar elbette ki olimpiyat komitesi sorumlular d r. Ve bu aç dan spor camias n n da diktatörlüklerle iliflkilerinde çifte standart uygulamamalar önemli. Her halde Vancouver de Kanadal lar n, ya da Londra da ngilizlerin, tekrar sporseverlere olimpiyat ruhu yaflat p yaflatamayacaklar n görmek için iki ya da dört y l daha sabredip beklememiz gerekecek. 2014 y l nda Rusya n n Soçi flehrinde yap lacak olan K fl Olimpiyatlar da, Rusya n n Kafkaslardaki ac mas z tav rlar ba lam nda daha flimdiden can s k c bir durum ald. IGMG PERSPEKTIVE 5

gündem Kapat lmama karar ve slam dininin öznel yap s lhan B LGÜ ibilgu@igmg.de T. C. Yarg tay Cumhuriyet Baflsavc s Abdurrahman Yalç nkaya n n, 14 Mart 2008 tarihinde, Adalet ve Kalk nma Partisi hakk nda laiklik karfl tl n n oda olmak iddias yla kapatma davas n açt nda, ço u kimse, partinin kapat lmas na derinlerde karar verildi ini, dolay s yla kapat laca na inan yordu. Partinin önde gelen yöneticileri dahi, ayn kanaate sahip iken, Anayasa Mahkemesi itaraf ndan kapat lmama karar n n aç kland günler öncesinde mahkeme üyelerinden Osman Paksüt ün Kapat lsa da, kapat lmasa da k yametin kopaca kehanetinde bulunmas, Türkiye deki hukuk mant n ortaya koyuyordu. Kapat lmama karar, asl nda parti dahil kimseyi pek fazla sevindiremedi. Ortaya, tam da Türkiye ye hâs bir hukuk karar ortaya ç kd : Suçlunun, suç ifllemedi i, ya da, suçsuzun suç ifllemiflli inin isbat edildi i gibi bir gerabet. Fakat her fleyden de önemlisi, kararla Türkiye de, dünyadaki uygulamalar ndan tamam yla farkl bir laiklik anlay fl da ortaya konuldu. Hukukçular, al nan karar n her yönünü elefltiriyor. Mahkeme Baflkan Haflim K l ç, sanki bu elefltirileri beklercesine, karar aç klad konuflmaya bir mukaddime ile girerek, parti kapat lmalar n n sorumlulu unu siyasal partilere, daha do rusu Meclis te grubu bulunan siyasîlere yükledi. Ancak, ayn Mahkeme nin, Meclis teki yasama faaliyetlerine dokunulmazl k getiren Anayasa kural n fiilen ihlal edip, yasaklamaya dayanak gerekçesi olarak kabul etmesini ise izah edemedi. Hakk n vermek gerekir ki, Haflim K l ç üyeler içerisinde, bu kararlara muhalif kalan tek üye olma ünvan na da sahip. Özellikle 28 fiubat sürecinden beri, parti kapatma ve Yarg tay kararlar göz önünde bulunduruldu- unda, Türkiye de, hukukun hakimleri ile ideolojinin hakimlerinin birbiriyle yar flt tart fl lmaya bafllanm flt. ddianame ve mahkemenin ço unlu unun kabullerine bak l rsa, hukukun hakemli inden çok, ideolojinin hakemli i bir ilke haline gelmifl durumdad r. Söylentilere göre, Yarg tay Cumhuriyet Baflsavc s Abdurrahman Yalç nkaya, CHP hariç Meclis teki di er partilerin de kat l m ile yap lan bir anayasa de iflikli i ile, üniversitelerde baflörtüsü ile ö renim hakk n n tan nmas na imkan veren yola girilmeseydi, bu davan n aç lmayaca n söylemifl. Böylece, iddialar n hukukî gerekçelerden ziyade, ideolojik gerekçelere dayand da ortaya konulmufl oluyor. Baflsavc n n ideolojik yaklafl - m, laiklik tan mlamas nda da yat - yor. Hatta Baflsavc, böylesine ideolojik bir yaklafl m n Türkiye de hukuk temeli olmas gerekti ine dair iddias n n temelinde, bizzat slam dinin kendi özelli inin yatt n ortaya koyuyor. Baflsavc iddianamesinde, Anayasa Mahkemesi nin daha önceki kararlar na iflaretle Türkiye de bat dünyas ndan farkl bir laiklik uygulamas gerekti ine iflaret ediyor: Kararlarda ilk göze çarpan unsur bat dünyas ndan al nan laiklik kavram n n Türkiye de farkl bir anlam tafl - mas bu nedenle farkl bir uygulama fleklinin gereklili idir. Uygulama farkl l ülkelerin içinde bulunduklar özgün flartlar, Türkiye Cumhuriyeti nin kurulmas nda laikli in önemi, modern devlet yaratma sürecinde laikli- in rolü ya da slam dininin öznel yap s ile gerekçelendirilmifltir Laikli in Türkiye de farkl bir flekilde uygulanmas luzumuyla ilgili gerekçe flöyle devam ediyor: slaml k bireylerin yaln z vicdanlar na iliflkin olan dinî inanç bölümünü düzenlemekle kalmam fl, ayn zamanda bütün toplum iliflkilerini, devlet faaliyetlerini ve hukuku da tanzim etmifltir. Daha da ileri giden Baflsavc, öne sürdü ü farkl uygulamal laikli inde, devletin dinsel konularda 6 IGMG PERSPEKTIVE

gündem Anayasa Mahkemesi denetim ve gözetim hakk oldu unu, bunun da din ve vicdan özgürlü ünün k s tland anlam na gelemeyece ini öne sürüyor: Devlete, dinsel konularda denetim ve gözetim hakk tan nmas, din ve vicdan özgürlü ünün demokratik toplum düzeninin gereklerine ayk r bir s n rlama say lamaz. Görüldü ü gibi, Yarg tay Cumhuriyet Baflsavc s, bir partiyi ve o partinin laikli e ayk r eylemlerin oda oldu u iddias n belgelemekten ziyade, Türkiye deki milyonlarca ve dünyada 1 milyar aflan insanlar n dini olan slâm sorguluyor ve bu dinin öznel yap s n n yarg lanarak mahkum edilmesini istiyor. Hatta daha da ileri giderek, Türkiye devletine bu anlamda dinsel konularda denetim ve gözetim hakk tan nmas, din ve vicdan özgürlü ünün demokratik toplum düzeninin gereklerine ayk r bir s n rlama say lamaz diyerek de, devletin dine müdahele etmesi gerekti i görevini yüklüyor. Savc böyle bir iddiada bulunurken, Anayasa Mahkesi nin ayn görüflleri paylafl p paylaflmad sorulabilir. Ne var ki savc, görüfllerini, mahkemenin daha önceki kararlar na dayand rd için, Mahkeme nin ayn görüflü paylaflt kabul edilebilecektir. Bununla birlikte, kapat lmama karar n n, partinin, slam dininin öznel yap s ndan dolay farkl bir uygulamay hak eden laikli e karfl laiklik karfl tl n n oda olma suçunu ifllemedi i anlam na da gelmiyor. Zira, 11 hakimden 10 u böylesi bir suçun ifllendi ine karar vermifl, 6 s kapat lmay hak etti ini, 4 ü de para cezas ile cezaland r lmay hak etti- ini karara ba l yor. Kapatmama kararl Anayasa Mahkemesi yarg lamas, Türkiye de laiklik tan mlamas ve özellikle uygulamas nda yepyeni ç r açacak durumdad r. Belki de, parti sözcülerinin savunmas nda da iflaret edildi i gibi Ezanlar n ve çan seslerinin dahi susturulmas dahi gerekecektir. Çünkü, devletin dinsel konularda denetim ve gözetim hakk da bulunmakta ve Türkiye de insanlar n büyük ço unlu u, hâlâ, öznel yap - s Anayasa Mahkemesi nin dikkatinden kaçmayan slâm dinine mensub bulunuyor. Anayasa Mahkemesi ne göre, her ne kadar bat dünyas ndan al nan laiklik kavram n n bat dünyas nda uygulanmas bilinse ve dinî özgürlüklere dokunulmasa ve dinsel konularda denetim ve gözetim hakk bulunmasa da, bu laikli in Türkiye de farkl bir anlam tafl mas bu nedenle farkl bir uygulama fleklinin gereklili i nden hareketle, laiklik nas l ihlal edilebilecektir? Bu sorulara da iddianameden al nt - larla cevap vermek ve Türkiye tipi laikli in örneklerini görmek mümkün olacakt r: Türban n yüksekö retim kurumlar nda serbestçe tak lmas na olanak sa lamak üzere Anayasan n 10 ncu ve 42 nci maddelerinde de ifliklik yap lmas n içeren kanun teklifinin AKP ile MHP milletvekillerinin imzalar yla, ayn amaca yönelik olarak 2547 say l Yüksekö retim Kanunun Ek 17 nci maddesinde de ifliklik yap lmas na dair kanun teklifinin ise her iki partili yedi milletvekilinin imzalar yla 29.01.2008 ve 30.01.2008 tarihlerinde TBMM ne sunuldu u,... Hayrettin Karaman Yeni fiafak yazar. Kendine ait www.hayrettinkaraman.net isimli site var. Dinci yaz lar var. Bu durumu biline biline Ramazanda M.Kemal Öke taraf ndan TRT ye ç - kar l p program yapt r ld,... Sa l k Kurulufllar Ruhsatland rma Yönetmeli- i Tasar s n n 113. maddesinde birinci basamak sa l k kurulufllar nda, hastalar n dini gereklerini yerine getirebilecekleri mekânlar ayr lmas n n öngörüldü ü,... Diyanet flleri ile Milli E itim Bakanl n n denetim ve gözetiminde yaz Kuran kurslar n n aç lmas, halen Diyanet in k fl aylar nda düzenledi i Kuran kurslar na gitmek için gereken ilk ve ortaö retimi bitirmifl olma, yani 15 yafl ve yaz aylar nda aranan 12 yafl s n r flart n n kald r lmas n n öngörüldü ü yasa teklifinin TBMM Baflkanl - na sunuldu u,... Milli E itim Bakanl, Aç k Ö retim Lisesi Yönetmeli- i nde 2006-2007 ö retim y l ndan itibaren geçerli olmak üzere mam Hatip Lisesi ö rencileriyle ilgili önemli bir düzenleme yaparak, mam Hatip Lisesi son s n f ö rencileri ya da mezunlar - n n, Aç k Ö retim Lisesinde bir dönem ö renim gördükten sonra Ö renci Seçme S nav nda (ÖSS) istedikleri alandan s nava girebilmelerine olanak tan nd... TBMM Anayasa Komisyonu Baflkan ve AKP stanbul Milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu nun, Baflörtülü kad nlar n siyaset yapma engeli kalkar diyemem ama baflörtülü k zlar n üniversitede okumalar n n önündeki engelin kalkmas için yeni anayasada aç k düzenleme olacak fleklinde beyanda bulundu u,... AKP zmir Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ayfle Yüreklitürk ün zmir l Genel Meclisi nin 2005 y l Aral k ay nda yap lan toplant - s na türbanla gelerek, A KP li meclis üyelerinin aras na oturdu u, bu tutumunun a r tart flmalara sebebiyet verdi i, tesbit edilmifltir. Her hâlde, ideolojik yaklafl ml laiklik anlay fl na karfl odakl k yapmak, ancak bu flekilde mümkün olacakt r. Çünkü, Gerçekte laiklik din-devlet iflleri ayr l biçiminde daralt lamaz. Boyutlar daha büyük, alan daha genifl bir uygarl k, özgürlük ve ça dafll k ortam - d r. Türkiye nin modernleflme felsefesi, insanca yaflama yöntemidir, insanl k idealidir.... Ça dafllaflmay h zland - ran ve Türk Devrimi nin kayna olan laiklik ilkesi toplumun ak l ve bilim d fl düflüncelerle yarg lardan uzak kalmas - n amaçlar. IGMG PERSPEKTIVE 7

teşkilat Kız ö renciler Yaz Okullar baflar yla tamamland Önceki y llarda oldu u gibi 2008 y l yaz tatili döneminde IGMG E itim Baflkanlı ı Yaz Tatilini De erlendirme Porgramlarını baflarıyla tamamladı. IGMG Temel E itim Müfredatlar çerçevesinde düzenlenen programlardan binlerce çocuk ve genç yararlandı. IGMG Genel Baflkan Yard mc s ve E itim Baflkan Mehmet Gedik programların, binlerce çocu umuzun, inanç yap lar n olgunlaflt ran, pedagojik ve didaktik metodlar dahilinde dinî e itimi yapıldı ını söyledi. Gedik, daha önce temel e itim programlar n tamamlam fl olan 16 yafl üzeri gençlerimizden bir grubun da, Gençlik E itim ve Tatil Programlar yla, Türkiye de yap lan gezilerle, Umre ve M s r da yapılan programlara katıldı ını söyledi. 30 gün süren Mısır programında, e itim ve geziler yapılırken, gençlerimiz, sabahlar Kuran - Kerim, Tecvit ve Ezber dersleri ile, günlük hayatta kullanabilecekleri pratik Arapca derslerini de uygulamal olarak aldı. Mısır gezileri aras nda Kahire, skenderiye, Piramitler, Yaz tatili de erlendirildi Tur-i Sina, Nil nehri gezintileri, flehir turlar ve çeflitli müze ziyaret programlar yer aldı. Yaz Tatili de erlendirme programlarında, dinî e itim ve ö retimin yanı sıra, gerçeklefltirilen sosyal aktivitelerle, çocuklarımızın sorumluluk duygusunu pekifltirmek ve özgüven 8 IGMG PERSPEKTIVE

teşkilat Erkek ö renciler kazand r larak, kifliliklerinin gelifltirilmesi hedefleniyor. 2008 Yaz Okullar haz rl klar her y l oldu u gibi May s ay nda, Bölge E itim Baflkanlar n n bilgilendirilmesi ve görev yapacak e itim ö retmenlerinin hizmet içi e itimlerinin yap lmas ile bafllandı. Yaz Tatilini De erlendirme Programları, Genel Merkez Kad n Kollar, Üniversiteliler ve Gençlik Teflkilat e itim birimlerinin de hizmet içi e itimlerinin yap lmas ile bafllayan hazırlıkları takiben, ülke ve eyaletlerin tatil dönemine göre Haziran ay sonundan itibaren baflladı. IGMG E itim Baflkanlı ı, Bölge ve Cemiyet E itim Baflkanları ile birlikte, programlarların iflleyiflini izlemek ve denetlemek üzere programların yapıldı ı yerleri ziyaret etti. Programlar, geçti imiz y llarda oldu- u gibi bu y l da, Belçika, Hollanda, Danimarka, Fransa, sveç, sviçre, Avusturya, talya, Norveç, ngiltere gibi ülkelerde ve Almanya n n de iflik eyaletlerinde gerçeklefltirildi. Bölgelerimizde yat l ve gündüzlü olarak düzenlenen Yaz Okullar nda k z ve erkek olmak üzere yaklafl k 20.000 çocuk ve gencimiz, mesleklerinde tecrübeli ve e iticimlerin görev yaptı ı programa katıldı. Yaz Okulları programlarında, bilmeyenler ve yeni bafllayanlar için Kur an alfabesi ö retimi, Kur an- Kerim, Tecvid ve Ezber derslerinin yanı sıra, E itim Baflkanl m z taraf ndan haz rlanan Temel E itim Müfredatlar na uygun Dinî Bilgiler, Ahlak ve Adab- Muafleret, Türkçe dil dersleri ile insanî iliflkiler dersleri veriliyor. Ayrıca, kimi programlarımızda, yerel lisanlarda slam Din dersleri verilirken, ö rencilerimiz bir sonraki okul sezonuna da haz rlandılar. Program yerlerinin bulunduklar flehirler ve bölgeler dikkate al narak yap lan gezi programlar, flehir turlar, gemi gezileri, k r ve teleferik gezileri ve müze programlar ndan olufltu. Kurslara kat lan ö rencilere e lenceli yar flmalar, sinema programlar, tiyatro oyunlar, Phantasiland gibi e lence ve gezi yerleri dahil edilerek, çocuklar m z n e lenmeleri sa landı. Yaz Okullarında, kolejlerimizden mezun olan ö rencilerimizle sosyal bilimler dallar nda okuyan üniversite ö rencilerimiz stajyer ö retmenler olarak görev yaptı. Ö renmek küçük yaflta bafll yor IGMG PERSPEKTIVE 9

teşkilat Hay r yolunda Kurban Kampanyas IGMG Kurban Kampanyas 2008 haz rl klar bafllad Zaman ne çabuk geçiyor. Son Ramazan ay n n izleri zihnimizden silinmeden yeni bir Ramazan ay n ihya ediyoruz. Ramazan ay n n ard ndan Kurban Bayram da, flüphesiz ayn h zla misafirimiz olacak. IGMG de Kurban Bayram denilince akla gelen ilk fley, Kurban Kampanyas organizasyonu. Pek de uzakta durmayan Kurban Bayram n hesaba katarak, IGMG Sosyal Hizmetler Baflkan Ali Bozkurt a, yeni bir Kurban Kampanyas öncesi Kampanya ile ilgili son durumu sorduk. Perspektif: IGMG Kurban Kampanyas 2008 haz rl klar yla ilgili bilgi alabilirmiyiz? Ali Bozkurt: Tabiî, öncelikle Kurban Komisyonu nun y l boyu toplant lar yaparak altyap haz rl klar n takip etti ini ifade etmem gerek. Önümüzdeki haftalarda gönüllüler, tan t m ve hedef ülkelerle ilgili haz rl k çal flmalar m z devam edecek. Tan t m konusunda gerekli olan broflür, afifl ve 5 dildeki DVD malzemelerimiz haz rlanm flt r. Mübarek Ramazan ay nda, geçen y lki Kurban Kampanya m zda görevli olan kardefllerimiz bu materyallerle cemiyetlerimizde tan t m çal flmalar nda bulunarak, Kurban organizasyonu hakk nda cemaatimizi ve toplumumuz bilgilendirecekler. Gönüllüler konusunda bölgelerimizden gelen müracaatlar de erlendirerek görevli Ali Bozkurt kardefllerimizi netlefltirme konusunda son aflamaday z. Gönüllü olarak tespit edilen kardefllerimizi ikinci aflamada gerek sorumluluklar ve gereksede gidecekleri ülkeler hakk nda e itece iz. Hedef ülkelerle ilgili tespit ve iletiflim haz rl klar - m zda ayr ca devam etmektedir. Perpsektif: Bu arada bu y l kaç ülkede ne kadar kurban kesimi hedeflenmekte? Ali Bozkurt: Geçen y l 73 ülkede 74 bin civar nda kurban kesimi gerçeklefltirmifltik. Bu y l ülke say - s n 80 e ve hedef kurban say s n da 80 binin üzerine ç karmay planl - yoruz. Tabiî, bu arada biz 100 bin kurban kesimi gerçeklefltirmeyi 2010 y l na kadar hedefliyoruz. Önceki dönemlerde befl y ll k hedef olarak tespit etti imiz bu rakama tespit edilen sürede ulaflaca m z tahmin ediyorum. Perpsektif: Hedef ülkelerde görevli olan gönüllüler neye göre tespit edilmektedir? 10 IGMG PERSPEKTIVE

teşkilat Pakistan Ali Bozkurt: Hedef ülkede yap - lan çal flmay rapor haline getirmek, yine çal flmalar foto raf ve video olarak kay t alt na almak ve belirli bir kurumun temsilcisi olman n bilincinde olmak, gönüllülerimizin üstlendikleri sorumluluklar n bafl nda gelmektedir. Bölgelerden bize gelen baflvurular bu sorumluklardan yola ç karak de erlendiriyoruz. Tabi bu arada, Avrupa da yetiflen önemli bir genç ve üniversiteli kitleyi göz önünde bulundurdu umuzda, bu kesimden kardefllerimizin görev almas da bizim için önemlidir. Kurban gönüllüsü olmak onlar içinde ayr bir birikimdir. Bu konuda Gençlik Teflkilat m zla olan iflbirli imiz devam etmektedir. Perpsektif: Kurban Kampanyas n n anlam n bir kez daha tazeleyecek olursak neler söylerdiniz? Ali Bozkurt: Öncelikle Kurban vacip olan bir ibadettir. Bu vacip ibadeti kurumsal hale getirdi inizde ayr ca bir çok hay rlara vesile oluyorsunuz. flte teflkilat olarak bunu yapmaya çal fl yoruz. Yard m etti imiz bölgede yaflayan insanlar n refah düzeyinin ve toplumsal bilincinin artmas bizim için önemlidir ki Kurban Kampanyas buna vesile olan bir çal flmad r. Biz, bu yard mlar n o bölgelerdeki insanlar n hayatlar n di er aç lardanda desteklemesini istiyoruz. stiyoruz ki yard m edilen ihtiyaç sahibi sahibi insanlar yaflad klar toplumda söz sahibi olsunlar. Bizim burada bir kurum olarak yapt m z çal flmalar gidilen ülkelerde kurumsallaflmay teflvik eden bir etkide bulunuyor. Dikkat ederseniz dünyada bu çerçevede yaflanan yeni ve farkl bir hareketlilik söz konusu. nsani yard m çal flmalar nda bulunun kurum ve kurulufllar n say s geçmifle k yasla artmakta. Tabi bu sevindirici bir geliflme. Bir Kurban Organizasyonuyla siz di er dünyalar tan yor ve iflbirli ine giriyorsunuz. Kurumlar aras iflbirli ini art r yorsunuz. Örne in Afrka ülkelerinde beraber çal flt - m z baz kurumlar, biz de böyle olamaz m y z diyerek toplumsal sorumluluklar n art r yorlar. Benin IGMG PERSPEKTIVE 11

toplum Nasr Hâmid Ebû Zeyd ve tarihselli e bak fl Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin MAfiALI eminmasali@hotmail.com Nasr Hâmid Ebû Zeyd M s rl ilim adam Nasr Hâmid Ebû Zeyd tarihsellik anlay fl n müstakil bir makalede ele alm fl ve bu makalesini de en-nass es-sulta el-hakîka isimli eserine Tarihsellik: Kar flt r lan Bir Kavram bafll alt nda yer vermifltir. Dolay s yla onun tarihsellik telakkisini resmederken daha ziyade onun bu yaz s - n temel almaya çal flaca z. Evvelemirde flunu belirtmek gerekir ki tarihsellik tart flmalar XVI- I. ve XIX. yüzy llar aras nda H ristiyan dünyas nda, Bat -Hristiyan düflünce sisteminin dogmatik yap s na tepki olarak ortaya ç kan reform hareketleri çerçevesinde, Kilisenin as rlar boyu oluflturdu u dogmatik esaslar n, tarihselci-tenkitçi 1 bir bak flla yeniden yorumlanmas çabalar na koflut olarak neflet etmifltir. XIX. yüzy lda bafllayan slam düflüncesinde yenilenme çabalar, bu yüzy l sonunda hayli belirginlik kazanan modernleflme hareketi ve en nihayet XX. yüzy l ulus-devletlerinin oluflumu ile gün yüzüne ç kan yenilenme talepleri, yenilikçi ak mlara dönüflmüfltür. Bu yenilikçi ak mlar, Müslümanlar n modern Bat düflüncesiyle ve uluslar yla daha s k bir diyalog içine girmesi ve giderek oluflumu daha belirgin hale gelen uluslararas düflünce ekseninde aktif bir konum kazanmas amac yla yeniden yap lanma projeleri üretmeye bafllam fllard r. Bu yenilenme sürecinde daha ziyade dogmatik alanlar sorun teflkil etti i için öncelikle dinin de iflen ve de- iflmeyen yönleri üzerinde durulmufl, tarihsellik fikri de bu çerçevede gündeme gelmifltir. Tarihselci yaklafl m n Bat da geliflti i flekliyle Kur ân a uygulanmas ise müsteflrikler taraf ndan gerçeklefltirilmifl 2 ; daha sonra müslümanlar da bu görüfle belli oranlarda destek vermifller, buna ba l olarak da XX. yüzy l modernleflme hareketi çerçevesinde tarihselci görüfl belli bir kabul görmeye bafllam flt r. Ancak tarihselcilik, Bat da do mas ve slâm gelene inin d fl nda geliflme süreci takip etmesinin etkisiyle müslümanlar taraf ndan oldu u gibi benimsenmemifltir. Müslüman tarihselciler, oryantalistleri vahyin metafizik ve moral evrensel özünü tarihe ve topluma indirgeyerek gözard etmekle elefltirmifller; tarihselcili i dini metni anlama s ras nda metnin oluflum döneminin tarihi flartlar n göz önünde bulundurmak ve yorum etkinli inde anlayan öznenin konumunun itibara al nmas olarak alg lam fllard r 3. Temel savlar ise tarihüstü bir bak fl aç s n do- uran ezelîlik-ebedîlik ve de iflmezlik anlay fl n de ifltirerek toplum ve tarihin içinde olan dinin antropolojik okumas n n yap lmas 4, Kur an a vahyin VII. yüzy ldaki tarihsel toplumsal ba lam ndan bak lmas gerekti i yönünde olup ahkâm âyetlerinin de ancak ideal bir 12 IGMG PERSPEKTIVE

toplum slâmî ortamda mümkün olabilece i fleklindedir. Bugünün flartlar ise ondört as r ötesinden çok farkl d r. Bu durum, Kur an n literal anlamlar - n n zorunlu olarak dayat lmas n imkans z k lmaktad r. Dolay s yla araflt rmac n n öncelikle neyin vahyin özgün inflas, neyin de slâm-öncesi töre ve toplumsal-dinsel gelene in ürünü oldu unu belirlemesi, daha sonra da slâm n hac gibi gelifltirmek suretiyle tamamen benimsedikleri ile kölelik, kad n haklar ve savafl sorunlar gibi gelifltirilmesinin önemini müslümanlara hissettirmekle birlikte k smen kabul ettiklerini birbirinden ay rt edebilmesi amac yla tarihselci yöntem kullan lmaktad r 5. Ebû Zeyd e göre tarihsel olma Kitaplar, Almanca ya da çevrildi Ebû Zeyd gerek tarihselcili in teolojik temellendirmesini gerekse tarihselli i nas l alg lad n ve bir fleyin tarihsel olmas ile neyi kastetti ini Mutezile nin ilahi s fat ve özellikle de kelâm anlay fl na yönelik analizleri çerçevesinde ortaya koymaktad r. fiöyle ki Mutezile ye göre Kur an zâtî s fatlar alan na ait de ildir, dolay s yla da muhdes ve mahluktur. Çünkü Kur an ilahi kelamd r, kelam ise s fat de il fiildir; bu bak mdan zâtî s fatlar alan na de il, fiilî s fatlar alan na aittir. Mutezile ye göre bu iki alan aras ndaki fark fludur: lki yani zâtî s fatlar, Allah n Zât n n, evrenin yoktan yarat lmas öncesi itibariyle sahip oldu u yeganeli i ifade ederken, fiilî s fatlar alan, Allah n evren ile iliflkisi itibariyle sahip oldu u s fatlar ifade etmektedir. Dolay s yla da fiilî s fatlar, mevcudiyeti evrenin varl - na ba l olan s fatlar iken Zâtî s fatlar evrenin yarat l fl öncesi itibariyle söz konusu olan s fatlard r. Sözgelimi adalet s fat, ancak bu s fat n gerçekleflmesini sa layacak bir alan n varolmas ba lam nda anlafl labilir ki bu alan da evrendir. Keza r z k verici olma s fat, r z k verilen le yani evrenin varolmas yla irtibatl d r. Bu durum kelam s fat için de geçerlidir. Zira bu s fat, bir muhatab n varl n gerekli k lmaktad r. Dolay s yla kelam s fat da fiilî s fatlar alan na ait olacakt r. Bu durumda Allah ezelden beri mütekellimdir fleklinde nitelemek ve O nun kelam n n kadim oldu unu söylemek, Allah n, muhatap olmaks z n çünkü evren henüz yokluktad r- kelamda bulundu u anlam na gelir ki bu da hikmeti ilâhîye ters düfler. Bu anlay fl çerçevesinde mutezile zâtî s fatlar n evrenin varl na gereksim duymayan ilim, kudret, ezelî olma ve hayat s - fatlar ndan ibaret oldu unu düflünmüfltür. Nitekim mutezileye göre Allah, Zât yla Âlim, Zât yla Kâdir, Zât yla Kadîm ve Zât yla Hay olup evreni de bu dört s fattan varetmifltir. Mutezile bu durumda Allah n evrenin yarat l fl n sa layan?kün hitab n n muhatab olmayan bir hitap olarak alg lanmamas için, evrenin yarat l fl öncesinde bu hitaba muhatap olmas n sa layan bir varl k boyutu bulundu unu kabul etmek durumunda kalm fllard r. Bu çerçevede Ebû Zeyd kudret-fiil (ilahî kudret-ilâhî fiil) ay r m n n önemine iflaret etmektedir. Onun ifadelerine göre ilahi kudret mutlakt r, ezeli ve kadim olan Zat- ilahi nin s fatlar ndan biri olmas hasebiyle de kesinlikle s n rs zd r. Bu bir aç dan böyledir. Fakat di er aç dan kudret, sonsuz olan ve gerçekleflmesi yani olanaktan eyleme geçmesi zorunlu ve kesin olmayan fiillere yönelik potansiyeli ifade etmektedir. Dolay s yla da kudret, teorik olarak gerçekleflmesi mümkün olan imkanlar n tamam n kapsamaktad r. lahi kudret mutlak oldu una göre, onun imkan dahilinde olan fiiller haliyle sonsuzdur. Ancak ilahi fiillerin tahakkuk mahalli olan evren, zaman ve mekana ba ml olmas hasebiyle sonludur. Dolay s yla ilahi kudretin sahip oldu u potansiyel ile ilahi fiiller aras nda hiç bir zaman bir örtüflme olmayacakt r. Bu ifadelerinin de gösterdi i üzere Ebû Zeyd e göre, ilahî fiiller bir yönüyle ilahi kudretle irtibatl - d r. Zira tahakkuku kesin olan olmayan bütün ilahi fiiller, ilahi kudretin kapsam nda yer almaktad r. Lakin ilahî fiillerin tahakkuk alan evrendir. Evren de zaman ve mekanla kay tl oldu u için, kudretteki varl itibariyle s n rs z olan ilahi fiiller evrendeki varl itibariyle s - n rl l k arzeder. Kaynak itibariyle mutlak kudretle irtibatl olan ilahi filerrin mümkün evrenle ilintili olmas, onlar tarihe ba ml ve tarihsel k lmaktad r. Dolay s yla kudretteki varl itibariyle ilahi fiiller s - n rs z olmakla birlikte tarihsel mümkün ile (evren) olan iliflkileri aç s ndan tarihe ba ml d rlar. Ebû Zeyd bu ba lamda Gazzâli ye at fta bulunmaktad r. Zira Gazâlî nin Miflkâ- IGMG PERSPEKTIVE 13

toplum tü l-envâr isimli eserindeki ifadesine göre ilahi fiillerin ilki, evrenin yarat lmas d r ki bu fiil de tarih bafllang c olarak kabul edilmektedir. Çünkü bu fiille birlikte zaman bafllam flt r. O halde evrenin yarat lmas tarihsel bir olayd r ve bu noktada hiç bir fikir ayr l yoktur. fiu halde tarihsellik, evrenin yarat l fl itibariyle söz konusudur. Evrenin yarat lmas sonras na ait bütün fiiller tarihsel olmaktad r. Di er bir ifadeyle burada tarihsellik, zaman içerisinde meydana gelme anlam na gelmektedir. lk ilahi fiil evrenin yarat lmas -, zaman bafllatan eylem oldu una göre, bu ilk fiilden sonraki bütün fiiller, zaman ve tarih içinde vuku bulduklar için, tarihsel fiiller olurlar. Böylece ilahi kudret ile ilahî fiil aras nda iki düzeyde bir ay r m gerçekleflmifl olur: Birinci düzey: Kudretin ilahi fiillere iliflkin potansiyeli ifade etmesi buna ba l olarak da sonsuz olmas na karfl n fiillerin sonlu evrenle ba lant l olmalar hasebiyle sonlu olmas. Bu durumda ilahi kudret mümkün olma y, ilahi fiiller ise gerçekleflme yi ifade etmektedir. Her mümkün de gerçekleflecek de ildir. kinci düzey ise, kudretin, kadîm ve ezelî Zât tan ayr lmayan bir s fat olmas sebebiyle ezelî olmas na karfl n ilahi fiillerin ezeli de- il sonradan olma ve tarihsel olufludur. Dolay s yla Ebû Zeyd imkan dahilinde olma bak m ndan bir s fatla nitelenme ile s fat n eyleme dönüflmesi aras n ay rmakta, s fat n fiilde görünüm kazanmas n tarihsel gerçekleflme olarak de erlendirmektedir. Buna göre kelâm- ilâhî meydana gelme itibar yla bir fiil oldu una göre, ilâhî kelâm n görünümlerinden biri olan Kur ân- Kerîm de kaç n lmaz olarak kadîm ve ezelî olamayacakt r. Ebû Zeyd bu çerçevede kelâm s fat n n ezeli olan ilim s fat yla irtibat na da de inmektedir. Zati bir Ebû Zeyd, yorumlar ile dikkatleri çekti s fat olan ilim s fat n n kimi durumda kelam gibi bir baflka fiil tarz nda tecelli etti ini ifade etmektedir. Lakin burada kelam her ne kadar ilm-i ilâhî yi aç a ç karan bir fiil olsa da bütünüyle ona karfl l k gelmemekte, onunla bütünüyle örtüflmemektedir. Ebû Zeyd e göre kelâm- ilâhî/kur ân n ezeli olarak telakki edilmesinin sebebi, onunla kudret ve ilim s fat aras ndaki iliflkinin hatal kurgulanmas d r. An lan s fatlar kadim ve ezelî oldu undan, onlarla irtibatl olan kelam s fat da bu flekilde kadim ve ezeli addedilmifltir. Sözün özü kelâm- ilâhî bir fiildir, dolay s yla da tarihseldir. Çünkü bütün ilâhî fiiller, muhdes ve mahluk olmas hasebiyle tarihsel olan evren de tahakkuk eden fiillerdir. lâhî kelam n görünümlerinden biri olmas itibar yla Kur an da ayn flekilde tarihsel bir fenomendir. Ebû Zeyd tarihsellik anlay fl n n Kur an n delaletinin evrensel oldu- u fleklindeki telakkiyi geçersiz k laca fleklindeki itiraz yersiz bulmaktad r. Ona göre böyle bir iddiay savunanlar farkl delalet tiplerini birbirine kar flt rmakta ve dilsel delaletin di er delalet tiplerinden farkl kurallar oldu unu idrak edememektedirler. Dilsel delalete has özellikler sayesinde dilsel metinler, ortaya konmalar - n n üzerinden belli bir zaman diliminin geçmesine ba l olarak iletiflim görevini yitirmezler, anlamsal olarak muhataplarla iletiflim iliflkilerini sürdürürler. Befler ürünü sanatsal metinler için dahi durum böyle iken, dini metinlerin delaletinin insana hitaba ve onunla anlamsal olarak iletiflimde bulunmaya muktedir olmad n düflünmek asla mümkün de ildir. Kaynaklar: 1 Tarihsellik kavram n n do uflu ve geliflimi hakk nda genifl bilgi için bkz. Mehmet Paçac, Kur ân ve Tarihsellik Tart flmas, Kur an Anlamada Tarihsellik Sorunu Sempozyumu, stanbul 2000, s. 18; Yasin Aktay, Kur ân Tarihselcili ine Bir Soykütü ü (Geneology) Denemesi, Kur an Anlamada Tarihsellik Sorunu Sempozyumu, stanbul 2000, s. 31; Ahmet Nedim Serinsu, Tarihsellik ve Esbâs- Nüzûl, stanbul 1996, s. 23-30; Do an Özlem, Tarih Felsefesi, stanbul 1996, s. 151-160. 2 Örnek olarak bkz. Rudi Paret, Kur ân Üzerine Makaleler, çev. Ömer Özsoy, Ankara 1995, s. 17,18; Montgomery Watt, Hz. Muhammed in Mekkesi, çev. Mehmet Akif Ersin, Ankara 1995, s. 62-69. 3 Genifl bilgi için bkz. Emin el-hûlî, Kur ân Tefsirinde Yeni Bir Metod, çev. Mevlüt Güngör, stanbul 1995, s. 80; Câbirî, Ça dafl Dünyada fieriat n Tatbiki Problemi, slâmiyât, I(1998/4), s. 44; Fazlurrahman, slâm ve Ça dafll k, çev. Alparslan Aç kgenç-m. Hayri K rbaflo lu, Ankara 1998, s. 25-26; Hasan Hanefî, et- Turâs ve t-tecdîd mevk fünâ mine t-türâsi l-kadîm, 4. bs., Beyrut 1992/1412, s. 64; Aflmâvî, s. 109-112. 4 Muhammed Arkoun, el- slâm, Avrubâ, el-garb rihânâtü l-ma nâ ve irâdâtü l-heymene, çev. Hâflim Sâlih, Beyrut 1995, s. 171-172. 5 Nasr Hâmid Ebû Zeyd, Soruflturma, slâmiyât, I(1998/4), s. 274. 14 IGMG PERSPEKTIVE

irşad mân-âhlâk-amel De er-davranıfl bütünlü ü Assoc. Prof. Dr. Özcan HIDIR ohidir@hotmail.de İslam, bize davranışlarımızın kendi içimizde hesabını verebilmeyi, hiç kimsenin olmadığı bir yerde bile şeffaflığı, kendimize karşı dürüstlüğü, kendimize karşı hesap verebilir olmayı, Allah Teâla ya karşı hesap verebilir olmayı öğütlermektedir. mân-ahlâk-amel bir baflka ifadeyle de er-davran fl bütünlü ü, ahlâkî de erlerin kaygan zeminden kurtar larak, bir hayat biçimine dönüflmesini ifade eder. Bu bir anlamda ahlak n soyutluktan somutluga dönüflmesi demektir. Esasen bu oldukça önemli ve kompleks bir konudur. Zira ahlâkî de erler tek bafl na bir fley ifade etmez. Ahlâkî de erlerin, hayat m zda vücut bulmufl, yaflayan de erler olmas gerekir. Bunun için de konuflmaktan ziyade konuflulan imani-ahlâkî de erlerin bir süreç dahilinde davran fl bilincine, hayat tarz na dönüfltürülmesi esast r. Tabiat yla bu dönüflümde kiflinin iradesi, hayata bak fl ve sorumluluk duygusu öne ç kar. Yani insan n yaln z kald nda da, temel ahlâkî de- erlere sahip ç kan ve ona göre davranan bir kifli haline dönüflmesi, ahlâkî de erlerin vicdanlarda kökleflmesini, tek bafl na da olsa düflünsel alanda dahi, ona ayk r davranmay bir bak ma insaniyetini, onurunu ve yarat l fl misyonunu kaybetme kadar tehlikeli görebilme bak fl n kazanmas d r. Burada, de erin davran fla dönüflmesi ve bir irade gösterilmesi aç s ndan, slâm Dîni ile ahlâk aras nda kopmaz, köklü bir ba n oldu- unu görürüz. Çünkü slam, bize davran fllar m z n kendi içimizde hesab n verebilmeyi, hiç kimsenin olmad bir yerde bile fleffafl, kendimize karfl dürüstlü ü, kendimize karfl hesap verebilir olmay, Allah Teâla ya karfl hesap verebilir olmay ö ütlemektedir. Mesela Kur an- Kerîm de ve Hz. Peygamber in Sünnet inde çok özel bir ibadet olarak yer alan namaz ile ahlâk aras nda, dikkatli okunmad nda farkedilemeyen önemli bir irtibat kurulmaktad r. Buna göre Kur an a göre namaz, insan bütün kötülüklerden al - koymal d r. Bir bak ma namaz bize, biraz önce ifade edilen ahlâkî de erlere uygun davran fl bilinci kazand rmaktad r. Günde befl defa Allah Teâla n n huzuruna ç k p iradesini ve O nunla irtibat n yenileyen kifli, namaz n d fl nda da bilincini ve O nunla ba n devam ettirir ve herkese karfl böyle bir sorumluluk içinde davran r. Bu aç dan bak l rsa namaz ile ahlâkî davran fllar, kötülükten kaç nma ve iyili i, güzelli i yeryüzünde egemen k lma aras nda kopmaz bir ba lant vard r. Oruç, hac, zekat gibi slâm Dini nin di er temel ibadetleri ile ahlâk aras nda da benzer flekilde iliflki kurmak tabiat yla mümkündür. Mesela oruç konusundaki hadisler incelendi inde, sadece aç kalan fakat insanlara kötülükte bulunan, kötülükten uzak durmayan, iyilik ve güzellik peflinde koflmayan kiflilerin orucunun yal n bir aç kalma olarak nitelendirildi i görülür. Bu anlamda gerçek oruç, Yüce Yarat c ile kurulan ba n davran fllara yans t labilmesi ve oruçlu geçen bütün zaman diliminin güzellikler zaman, iyilikler zaman, kötülüklerden kaç nma ve kendi ken- IGMG PERSPEKTIVE 15

irşad dini denetim alt nda tutabilmesi yani manevî-vicdanî oto-kontrol mekanizmas n kurabilmesi ile de er kazanmaktad r. Bu itibarla hangi aç dan bak l rsa bak ls n Kur an ve Sünnet gibi iki temel kayna a dayanan slâm Dini hep ahlâkl olmay, ahlâkl davranmay, ahlâkî de erleri hayata yans tmay ö ütlemektedir. Zira Kur an ve Sünnet, zarif ve medenî bir toplumdan beklenen davran fl ilkelerini (ahlâk) aç klamaktad r. Zira medeniyet idraki, sonuçta fert ve toplumlar medenî davran fla yani ahlâkl ve zarif olmaya yöneltmiyorsa, hiç bir anlam ifade etmez. Kur an- Kerîm, kendisine ilim verildi i halde hayat na tatbik etmeyen veya bu ilmin tam tersi davran fllar sergileyen kimselerin bu durumunu, verilebilecek en kötü misalle flöyle tavsif etmektedir: Onlara, kendisine âyetlerimizden verdi imiz ve fakat onlardan s yr l p ç kan, o yüzden de fleytan n takibine u rayan ve sonunda azg nlardan olan kimsenin haberini oku. Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya sapland ve hevesinin pefline düfltü. Onun durumu t pk köpe in durumuna benzer. Üstüne varsan da dilini ç kar p solur, b raksan da dilini sark t p solur. Hz. Peygamber de faydas z ilimden Allah a s nm flt r. lmin en baflta gelen faydas, sahibinin davran fl - n olgunlaflt r p ahlâk n güzellefltirmesi, davran fllar n terbiye etmesidir. Resûlüllah (s.a.) flöyle buyurur: Allah m! Faydas z ilimden, korkmayan kalpten, tatmin olmak bilmeyen nefisten ve kabul edilmeyen duadan sana s n r m! fiu halde erdemli/ahlâkl davran fl, ferdi yücelten ve toplumun geliflip yükselmesine vesile olan her alanda anlam kazan r. Yani bir toplumun fertleri manevî olarak ibadetle, fikir ve düflünce olarak ilimle, iktisadî aç dan çal flmayla, ahlâkî olarak erdemle, sosyal aç dan karfl l kl dayan flma ve yard mlaflmayla, maddî olarak da yeryüzünü mamur hale getirmekle geliflir ve yücelir. Ahlâk-amel bütünlü ünün ilk ve en önemli esaslar ndan biri, bir de- er olarak sahip oldu u ahlâk n medeni davran fla dönüfltürebilmesi, medeni olmayan kötü ve çirkin huylar ile insan alçaltan davran fllardan kaç nmas d r. Tabiat yla bu neyin iyi neyin kötü oldu unu bilmeyi gerektirir. Ahlâki özellikleri kazanmada ahlakı amele dönüştürmede, yukarıda da değindiğimiz gibi, örnek şahsiyetler ve rol modeller son derece önemi haizdir. Bu anlamda Hz. Peygamber, özelde Müslümanlar genel olarak da bütün insanlık için örnek bir şahsiyettir. Ben, güzel ahlâk tamamlamak için gönderildim ve Muhakkak Allah, güzel ahlâk sever ve çirkin ve insan alçaltan davran fllardan da hoflnut olmaz hadislerinde oldu u üzere Hz. Peygamber bazan, genel olarak güzel ahlak n öneminden söz ederken di er baz lar nda ise somut olarak neyin güzel ahlak neyin ise çirkin oldu unu belirtir. Özellikle ilk olarak zikredilen hadisinde Hz. Peygamber in, güzel ahlâk risâletinin esas gâyesi olarak gördü ü belirtilmelidir. Bu ayn zamanda ahlak n amelle bütünleflmesinde rol model veya örnek flahsiyetlerin önemini gösterir. Bu itibarla O nun (s.a.) hayat n n her safhas nda güzel ahlâk numunelerini görmek mümkündür. Hz. Peygamber in güzel ahlak risaletinin gayesi olarak de erlendirilmesi, ahlak, dînimiz, dünyam z ve âhiretimizin mamur olmas na yol açan davran fllar olarak anlamam za yol açar. Hz. Peygamber in flu duas n da böyle yorumlamak mümkündür: Allah m! Bana iflimin ismeti olan dînimi slah et. Varaca m z yer olan âhiretimi de slah et. Benim için hayat her hay r hususunda ziyade k l ve bana ölümü her flerden rahat k l. Ahlâki özellikleri kazanmada ahlak amele dönüfltürmede, yukar da da de indi imiz gibi, örnek flahsiyetler ve rol modeller son derece önemi haizdir. Bu anlamda Hz. Peygamber, özelde Müslümanlar genel olarak da bütün insanl k için örnek bir flahsiyettir. Zira Allah Teâla n n, geçmifl peygamberlerin bir mîras olarak, güzel ahlâk n bütün yönlerinin kendisinde mükemmel mânada temsil edilen ve Kur an da üsve-i hasene=en güzel örnek olarak taltif edilen ve hakk nda Muhakkak sen, yüce bir ahlâk üzeresin buyurulan Resûlüllah Müslümanlara göndermesi, özelde bu ümmete genelde ise bütün insanl a olan nimetlerin en büyüklerindendir. Zira Allah tan ald ilahi mesajlar O (s.a.), harfiyyen hayat na yans tm flt r. Bu itibarlad r ki, Hz. Âifle ye (r.a.) Hz. Peygamber in ahlâk sorulmufl ve Onun (s.a.) ahlâk Kur an dan ibarettir cevab n vermifltir. Bu sözüyle Hz. Âifle, Resûlüllah n hayat n n, Kur an n canl örne i oldu unu kastetmifltir. Zira Hz. Peygamber, Kur an insanlara sözleriyle aç klad gibi, hayat nda da Kur an n gere ini uygulam flt r. Bu itibarla, geçmifl peygamberlerin hayatlar na dair bilgiler kayboldu u halde, do umundan vefat na kadar Resûlüllah n sîretinin en ince ayr nt - lar na ait rivayet ve bilgilerin kaydedilerek nesilden nesile aktar lm flt r. Özellikle Onun (s.a.) peygamberli i ile Medine ye hicreti sonras döneme ait bilgi ve rivayetler çok daha ayr nt l - d r. Her as rda bu konuda pek çok eser kaleme al nm flt r. Kad yaz n fiifâ-i fierif i bu konudaki en önemli ve bereketli kitaplardan biridir. Öte yandan ahlâk n davran fla dönüflmesinin en önemli tezâhürü, medenî davran fl t r. Medenî davran fl, esasen âdâb- muâfleret ten baflka 16 IGMG PERSPEKTIVE

irşad bir fley de ildir. Bir anlamda adâb- muâfleret, medenî davran fl n (ahlak) sosyal hayat içerisinde uygulay fl biçimleridir. Hz. Peygamber afla da mealini verece imiz hadislerindeki özlü ve kapsaml sözleriyle, Rabbi, kendisi ve insanlarla olan iliflkisinin ölçüsünü ortaya koymufl, bu aç dan medeni davran fl modelleri (adab- muafleret) sunmufltur: Müminlerin îman bak m ndan en kemâle ermifli, ahlâk en mükemmel oland r. Sizin en hay rl n z, kad nlar - n za karfl en hay rl ve ahlâkl olan - n zd r. Muhakkak kifli güzel ahlâk yla, geceleri ibadetle gündüzleri de oruçla geçiren kimsenin derecesine ulafl r. Nerede olursan ol Allah tan kork; bir kötülük yapt n zda onun ard ndan bir iyilik yap ki, onu yok etsin. nsanlara da güzel ahlâk ile muamelede bulunun. Bu itibarla medenî davran fl n yani güzel ahlâk n Kur an ve Sünnet te yer alan en önemli hususiyetlerinden birinin, insanlara sertlikle de il, flefkat, müsamaha ve yumuflakl kla muamele etmek yani geçimli insan olmak oldu unu söylemeliyiz. Yine insanlarla muamelede k zg nl a sebebiyet verecek davran fllarla mücadele etmek, devaml kendini hakl ç - karmamak, öfkesine hakim olmak, hakl oldu u bir durumda bile muhatab na müsamahakâr ve dürüst davranmak, her hal ü karda dosdo ru olmak, fliddet ve zorluklar karfl s nda yumuflakl k göstermek, Sünnet ten ö rendi imiz güzel ahlâk örnekleridir. Allah Teala, Kur an- Kerim de (Resûlüm!) Sen af yolunu tut, iyili i emret ve cahillerden yüz çevir buyurur. Di er bir ayette ise "Sana emredildi i gibi dosdo ru ol" buyurulmufltur. Hz. Peygamber esasen baflka bir yol üzerinde olamazd. fiu halde buradaki ahlâk n kategorik emr i, esasen ümmet içindir. Yine Kur an da, ibâdü r-rahmân=rahman n kullar diye nitelenen kimseler hakk ndaki, Rahman n (has kullar onlard r ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf att nda (incitmeksizin) Selam! derler (geçerler) âyetinde de, Allah n gerçek kullar - n n ahlâk n n ipuçlar vard r. Ayn flekilde Allah n, geniflli i yer ve gök kadar olan cennet haz rlad n vadetti- i müttaki kullar hakk ndaki, O takvâ sahipleri ki, bollukta da darl kta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanlar affederler. Medenî davranışın yani güzel ahlâkın Kur an ve Sünnet te yer alan en önemli hususiyetlerinden birinin, insanlara sertlikle değil, şefkat, müsamaha ve yumuşaklıkla muamele etmek yani geçimli insan olmak olduğunu söylemeliyiz. Allah da güzel davran flta bulunanlar sever âyeti de, sözünü etti- imiz ahlâk-amel bütünlü ünde örnek flahsiyetlerin önemine iflaret etmektedir. Hz. Peygamber in insanlara r fk ve müsamaha ile davrand n n en önemli misallerinden biri de, flu hadistir: Ebû Hüreyre nin bildirdi ine göre, bir bedevî mescidin duvar na küçük abdest bozmufltu. Orada bulunan sahâbîler, onu derhal bu fiilinden vazgeçirmek için oraya kofltular. Bunun üzerine Resûlüllüh (s.a.), Küçük abdest bozdu u yerin üzerine bir kova dolusu su dökün dedi ve flöyle buyurdu: Muhakkak siz, zorlaflt r c de il, kolaylaflt r c olarak gönderildiniz. fiüphesiz bu ahmak ve kaba bedevînin davran fl na karfl gösterilecek en güzel tav r, kolayl k ve geniflliktir. Enes ten (r.a.) nakledildigine göre o flöyle demifltir: Bir keresinde Resûlüllah ile birlikte yürüyordum. Resûlüllah n üzerinde saça kal n Necrân dokumas bir kaftan vard. Derken bir bedevî bize yetiflti ve Hz. Peygamber in kaftan ndan tutup fliddetle çekti. Bu s rada ben Resûlüllah n boynu ile iki omuzu aras na bakt m. (Bir de ne göreyim?) Bedevinin kaftan fliddetli çekiflinin etkisiyle kaftan n (kal n) kenar Resûlüllah n boynunda iz b rakm flt. Sonra bedevî, Yâ Muhammed! Yan nda bulunan Allah n mal ndan bana da verilmesini emret! dedi. Bunun üzerine Resûlüllah flefkatle bedevîye bakt ve gülerek, ona istedi inin verilmesini emretti. Bu tavr yla Hz. Peygamber, câhil, usûl ve âdap bilmez bu bedevînin yetiflme ortam n dikkate al p ona karfl medenî bir insandan beklenen tavr ortaya koymufltur. Netice olarak flunu söyleyebiliriz ki, ahlak-amel, de er-davran fl bütünlü ü son derece önemi haizdir. Ahlak n amele dönüflmesinde ise iki husus özellikle öne ç kar: 1. Bir örnek flahsiyet, ahlak abidesi olarak Hz. Peygamber, 2. Bu örnek flahsiyetin (Hz. Peygamber) Sünnetinin bütününde tezahür eden edep/medeni davran fl modelleri Esasen bu iki husus, bir de er olarak ahlak n amele ve davran fla dönüfltürmek isteyen kifli için temel ölçüdür. Zira Kur an'da, üsve-i hasene vurgusu ve büyük bir ahlak üzere gönderildi i bildirilerek Hz. Peygamber in flahisyeti bir rol model olarak öne ç kar rken di er taraftan da Hz. Peygamber, hayat yla bunu somutlaflt rm fl, ahlak n n tezahürlerini ortaya koymufltur. Gayr-i müslim ülkelerde az nl k halinde yaflayan biz Müslümanlara düflen ise, bu davran fl modellerini iyi özümseyip onlarla özdeflleflmek ve dolay s yla " slamî temsil görevi"mizi en iyi surette yerine getirmektir. 1 Bu konuda genifl bir araflt rma için bk. http://www.islamhukuku.com/uploads/sayilar/sayi7 (p13-49)564.pdf IGMG PERSPEKTIVE 17

irşad Ramazan ay ibadetleri M. Hulusi ÜNYE mhulusiunye@hotmail.com Kendisine, Müslümanlar n Onbir ay n sultan dedi i Ramazan ay kendisinde eda edilen ve bu aya mahsus olan ibadetleri yönü ile de hem farkl hem de bereketlidir. Ramazan ay farkl d r; çünkü Kur an- Kerim imiz de ismi aç kça zikredilen ve kendisinden bahsedilen tek ayd r. Dünya ve ahiret sadetinin yegane anahtar olan mukaddes kitab m z Kur an- Kerim bu ay içerisinde indirilmifltir. Yüce Rabbimiz: Ramazan ay öyle bir ayd r ki, insanlara do ru yolu gösteren, hidayeti ve hakk bat ldan ay rmay aç klayan Kur an, bu ayda indirildi 1 buyurmufltur. Hakk nda Kadir gecesi bin aydan daha hay rl d r 2 buyurulan Kadir gecesi bu ay içerisindedir. Dinimizin befl temel ibadetinden birisi olan oruç ibadeti bu ayda üzerimize farz k l nm fl ve Ramazan ay n n di er aylardan hem farkl hem de bereketli olmas na sebep teflkil etmifltir. Nitekim Kur an m zda Sizden kim bu aya yetiflirse oruç tutsun 3 buyurulmufltur. Ramazan ay n n bu özelliklerinin yan nda di er aylarda olmayan ve Ramazan ay na mahsus olan ibadetleri yönü ile de farkl d r. flte bu yaz m zda bu ibadetlerden k saca bahsetmek istiyoruz. Farz olan oruç ibadeti Yukarda da bahsedildi i gibi dinimizin befl temel esas ndan ve dört temel ibadetinden birisi olan oruç ibadeti bu ayda eda edilir. Oruç, bedenle yap lan ibadetlerden birisi ve her mükellef üzerine farz- aynla farz olan bir ibadettir. Dinimizin beş temel ibadetinden birisi olan oruç ibadeti Ramazan ayında üzerimize farz kılınmıştır. Resul-ü Ekrem (sav) efendimizin, Bir kimse, baflka bir mükellefin yerine oruç tutmaz. Yine bir kimse, baflka bir mükellefin yerine namaz k lmaz 4 buyurdu u bilinmektedir. Kur an- Kerim de; Ey iman edenler!.. Sizden evvelki (ümmet)lere yaz ld gibi, sizin üzerinize de oruç yaz ld (farz k l nd ). Ta ki, korunas - n z 5 buyurulmufltur. Ayr ca oruç ibadetinin farz k l nd na dair ümmetin icma da sabit olmufltur. Oruç ibadetinin yerine getirilmesi kulluk görevlerinden çok önemli bir vazifeyi daha yerine getirmek anlam n tafl r. Nitekim Peygamber efendimiz (as), bir hadislerinde oruç tutan insan n derece ve k ymetini ifade etmesi sadedinde flöyle buyurmufltur: Oruç bir kalkand r. Oruçlu kötü (kem) söz söylemesin. Kendisiyle itiflmek ve dalaflmak isteyene iki defa Ben oruçluyum desin ve uymas n. Ruhum yed-i kudretinde olan Allahu Teâlâ (c.c) ya yemin ederim ki; oruçlu a z n (açl k) kokusu, Allah indinde misk kokusundan daha temizdir. Cenab- Hak buyurmufltur ki: Oruçlu kimse benim r - zam için yemesini, içmesini ve cinsi arzular n b rakm flt r. Oruç do rudan do ruya bana yap lan (riya kar flmayan) bir ibadettir. Onun say s z sevab n da, do rudan do ruya ben veririm. Halbuki baflka ibadetlerin hepsi on misliyle ödenmektedir 6 Oruç ibadetinin farz oldu unu bildiren yukardaki Bakara suresindeki ayette oldu u gibi, oruç, insan takvaya erifltirir ve onu korumaya al r. Bunu gayet aç k bir flekilde ifade buyurarak Peygamber efendimiz (as) flöyle buyurmfltur: Oruç insan Cehennem ateflinden koruyan bir kalkand r. T pk 18 IGMG PERSPEKTIVE

irşad sizi harpte ölüme karfl muhafaza eden bir kalkan gibi 7 Bu özelli i sebebiyle dir ki, oruç, oruç tutan her türlü flehevi arzudan al koyan ve kulun ihlâs - n art ran bir ibadettir. Açl k, susuzluk ve nefsin di er arzular na karfl mücadele etmek oldukça zor ve önemlidir. Oruç tutarak bunu baflaran bir Müslüman, büyük bir imtihan geçmifl olur. Bazan s f r, bazan da k rk derecede oruç tutan bir Müslüman asl nda dondurucu bir so ukta veya kavurucu bir s cakta bile; Allah n emirlerini eda etmeye, O nun emrine boyun e meye haz r m demektedir. Öyle ise, Allah a kullu un en önemli göstergelerinden birisi olan oruç ibadetinde gevfleklik göstermeden tam bir ciddiyetle bu muazzam ibadeti yerine getirmekte kusur göstermeyelim. F t r Sadakas Sadaka, nafile olarak yap lan hay r ve hasenât, insan ve hayvanlara yap lan iyilik, lütuf ve ihsanlar, hatta insan gönlünü hofl eden güzel söz ve davran fllar n bütününü kapsayan bir ibadet çeflididir. Sadakaya, inanan insanlar n Allah n emirlerine uyma konusundaki sadakatlarini göstermifl olmalar sebebiyle sadaka da denilmifltir. flte bu sadaka çeflitlerinden birisi de Ramazan ay n n sonunda verilmesi vacip olan f t r sadakas d r. F t r sadakas, Ramazan ay n n sonuna yetiflen ve aslî ihtiyaçlar n n d fl nda en az nisap miktar bir mala sahip olan her Müslüman n yoksullara vermesi gereken bir sadakad r. Bu sadakaya k saca, fitre denir. Fitre, f trat sadakas, yani sevap için verilen yarat l fl ihsan anlam na gelir. Oruçlular gereksiz ve çirkin sözlerden ar nd rmak ve yoksullara yiyecek sa lamak için hicretten sonra zekat farz olmadan önce vacib k l nm flt r. 8 F t r sadakas n, hür Müslüman ve as l ihtiyac ndan fazla nisap miktar bir mala sahip olan kifliler verir. Ak ll ve erginlik ça na ulaflmak flart de ildir. Ak l hastalar n n ve delilerin velileri onlar n mallar ndan f t r sadakas verirler. Ramazan ay nda oruç tutmam fl veya tutamam fl olanlar da f t r sadakas n verirler. F t r sadakas n n vakti, Ramazan Bayram sabah d r. Ancak bayram sabah ndan önce ve sonra her ne zaman verilebilir ve sahih olur. Bir farkla ki, sabah namaz ile bayram namaz aras nda veya bayramdan birkaç gün önce verilmesi müstehapt r. Bayramdan sonra fitreyi vermek caiz olmakla beraber, bir vacib ibadet geciktirilmifl olaca ndan dolay bu do ru de ildir. F t r sadakas, mal n de il, bafl n yani insanin kendisinin zekat d r. Onun için de bayram sabah fitre vermeye imkan tan yacak bir mala sahip olanlar bu görevi yerine getirirler. Böyle bir mala sahip olan bir Müslüman, kendisinin, bali olmayan çocuklar n n, hizmetinde bulunanlar n, fitrelerini verir. Yan nda bulunan büyük çocu unun ve han - m n n fitrelerini kendilerine sormadan verse bu da caiz olur. Fitre ödenirken fakirin menfaatine uygun olan fleyin tercih edilmesi daha faziletlidir. Zekat kimlere verilirse sadaka-i f t rda onlara verilir. Ancak bir fitrenin yaln z bir fakire verilmesi uygun olur. Onun bir kaç fakire parçalanarak verilmesi do ru olmaz. F t r sadakas öncelikle mükellefin bulundu u yerdeki fakirlere verilir. Fakat baflka yerlerde daha yak n ve daha fakir insanlar varsa oralara göndermek daha da iyi olur. Sadaka-i f t r deyip geçmemek gerekir. Müslümanlar ciddi bir flekilde sadece Fitrelerini bir araya getirmifl olsalar ve bir organize dahilinde bu ibadeti eda edecek olsalar, slam ülkelerinde fakirlikten iz ve eser kalmazd. tikaf İbrahim ile İsmail e şöyle ahid verdik: Beytimi, hem tavaf edenler için, hem ibadete kapananlar için, hem de rükû ve secde edenler için tertemiz tutun! (Bakara Suresi, [2:185) Bir yerde bekleme, durma ve kendini orada hapsetme anlamlar - na gelir. Dini terim olarak ise, ak l bâli veya temyiz gücüne sahip bir Müslüman n befl vakit namaz k l nan bir mescitte ibadet niyetiyle k sa bir süre de olsa durmas demektir. tikâf, bir ibadettir ve hem Kur an hem de sünnetle sabittir. Kur an- Kerim de Ramazan ay n n gecelerinden bahsedilirken Camilerde itikâfta iken de han mlar n za yaklaflmay n. 9 buyurulur. Bir di er ayette ise, Ayr ca brahim ile smail e flöyle ahid verdik: Beytimi, hem tavaf edenler için, hem ibadete kapananlar için, hem de rükû ve secde edenler için tertemiz tutun! 10 buyurulur ve itikâf ibadetinin daha önceki ümmetlerde de yap ld - na iflaret edilir. Peygamber Efendimiz (as), özellikle Ramazan ay n n son on gününde itikâfa girerdi. Hz. Âîfle (ra) validemiz bu durumu flöyle anlatm flt r: Resulullah (s.a.s) Ramazan n son on gününde itikâf yaparlard. Bu durum vefat zaman na kadar bu flekilde devam etmifltir. Daha sonra Hz. Peygamber in zevceleri itikâf sürdürmüfllerdir 11 tikaf müddetinin en az hakk nda slam alimleri çeflitli ictihatlar IGMG PERSPEKTIVE 19

irşad ortaya koymufllard r. Buna göre, ibadet niyetiyle içinde befl vakit namaz k l nan bir camide bir saatlik bir zaman diliminde bile itikafa niyet etmek, kifliye itikaf yapm fl olma sevab n ba fllayabilir. Mescidde yap lan itikâf erkeklere mahsustur. Kad nlar ise evlerinin bir köflesinde itikafa girebilirler. 12 tikaf, hükümleri itibariyle üç k sma ayr l r: Vacip, sünnet ve mendup (müstehap). Adanm fl olan itikaf n yap lmas vaciptir. Ramazan ay n n son on gününde itikafa girmek ise sünnettir. Vacip ve sünnet olmayarak, sair zamanlarda yap lacak ititkaf ise müstehapt r. Bunun belirli bir zaman yoktur. Öyleki, camiye giren kimse ç k ncaya kadar itikâfa niyet ederse orada kald sürece itikâfta say l r. Bu itikâfda oruç flart de ildir. tikâf n geçerli olmas için flu flartlar n bulunmas gerekir: Niyet, içinde befl vakit namaz k l nan cami, vacip ve sünnet itikaflarda oruçlu olmak, hay z ve nifastan temiz olmak gibi. Bafllanm fl olan bir itikaf, cinsel iliflkiye girmek, ihtiyaçs z camiden ç kmak ve bay lmak gibi fleyler bozar. tikâfda olan kimsenin mescid içinde yemesi, içmesi, uyumas ve ihtiyac olan fleyleri sat n almas caizdir. tikâf s ras nda kötü ve çirkin söz söylememek, Ramazan n son on gününü ve cemaat kalabal k olan mescidi tercih etmek, itikâf günlerinde Kur an, hadis, Allah zikir ve ibadetle meflgul olmak ve temiz elbise giyip güzel kokular sürünmek itikâf n adab ndand r. Teravih namaz : Ramazan ay na mahsus ibadetlerimizden birisi de Teravih namaz k lmakt r. Ebû Hüreyre (ra) flöyle anlat yor: Resulullah (sas) in Teravih namaz hakk nda flöyle buyurdu unu iflittim: Kim inanarak ve sevab n umarak Allah r zas için teravih namaz k larsa geçmifl günahlar ba fllan r 13 Bu hadis-i flerif ve benzeri hadislerden ve Ümmet-i Muhammedin icma ndan anl yoruz ki, Ramazan ay n n üstün faziletlerinden birisi de Teravih namaz n k lmakt r. Teravih namaz, Ramazan ay gecelerine mahsus bir sünnet-i müekkede olan ibadettir. Dolay s ile ihmal edilmemesi gerekir. badet zevkini afl lamas sebebiyle de gençlerimizi bu namazlara haz rlamam z yerinde bir hareket olur. Ramazan ayının üstün faziletlerinden birisi de Teravih namazını kılmaktır. Teravih namazı, Ramazan ayı gecelerine mahsus bir sünnet-i müekkede olan ibadettir. Dolayısı ile ihmal edilmemesi gerekir. Ramazan ay nda bolca Kur an- Kerim okumak, hay r ve hasenatta bulunmak: bn Abbas (ra) der ki: Resulullah (s.a.s) insanlar n en cömerdi idi. Onun bu cömertli i Ramazan ay girip de kendisiyle Cebrail (a.s.) karfl laflt zaman daha da artard. Cebrail (a.s.) Ramazan ay ç k ncaya kadar her gece Resulullah (s.a.s) ile buluflup, Resulullah (s.a.s) Kur an arzeder (okur) du. Resulullah (s.a.s) Cebrail (a.s) ile bulufltu unda insanlara rahmet getiren rüzgardan daha cömert, daha faydal olurdu 14 Hadis-i fleriften anlafl ld gibi, Ramazan ay nda Kur an- Kerim i hatmetmek Peygamberimizin sünnetidir. Bunun yan nda gücü yeten müminlerin çokça sadaka vermeleri, hay r ve hasenatta bulunmalar çok büyük sevapt r. Nitekim Hz. Peygamber (sas) e: Hangi sadaka daha faziletlidir? diye sorulunca, Peygamber Efendimiz (as), Ramazan ay nda verilen sadaka buyurmufltur. 15 Bundan dolay d r ki, slam çok iyi anlam fl ve kavram fl olan Anadolu Müslüman, Ramazan ay nda ödenmesi gerekli olan f t r sadakas n n yan nda, farz olan ve y l n her mevsiminde eda edilebilecek zekat ibadetini de Ramazan ay içinde ödemeyi adet edinmifltir. Çünkü bu flekilde Ramazan ay n n özel bereketinden daha fazla nasip alma ve di er insanlar da nasiplendirme imkan sa lanm fl olur. Bu güzel uygulamay Avrupa ya tafl - mak isteyen Teflkilat m z da, öteden beri Ramazan ay na mahsus özel çal flma plan çerçevesinde, bu mali ve sosyal ibadetlerimizi daha iyi de erlendirme gayesi ile hareket etmektedir. Bu cümleden olmak üzere zekat, f tra, ma dur ve mazlumlarla dayan flma organizeleri oluflturmufl ve bu ibadetlerin edas için din kardefllerine yard m etmek istemifltir. Onun için de bütün kardefllerimizden, ruhlar n inceldi i, gönüllerin sevgi ve merhametle doldu u, cömertlik damarlar n n f flk rd, Ramazan ay n n feyiz ve bereketinin coflup taflt bu dönemi çok iyi de erlendirmelerini ve yap lacak çal flmalara destek vermelerini istirham ediyoruz. Cenab- Hak, bütün Ümmet-i Muhammed in ibadetlerini kabul, hata ve kusurlar n ma fur ve bütün insanl a Ramazan ay n n bereketiyle huzur ve mutluluklar ihsan buyursun. Kaynaklar: 1 el-bakara, 2:185 2 el-kadir, 97:3 3 el-bakara, 2:185 4 bnül-hümam, Fethül-Kadir, Beyrut 1315, II, 85 5 el-bakara, 2:183 6 Sahih-i Buharî Muhtasar Tecrid-i Sarih Tercümesi, VI, 248, Hadis no: 897 7 Nesâî, Savm, IV, 167 8 Buhârî, Zekât, 70, 71, 77; Müslim, Zekât, 12, 13, 16; Ebu Dâvud, Zekât, 18, 20; Nesâi, Zekat, 31, 33; bn Mace, Zekat, 21) 9 el-bakara, 2:187 10 el-bakara, 2:125 11 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 67, 129; bk. Buhârî, tikâf, 1-18; Ezân, 12, 135; Hayz 10; Müslim, tikâf, 1-6; Ebû Dâvud, Ramazân, 3; Savm, 77 12 ez-zebîdî, Tecrîd-i«Sarîh, Terc. Kamil Miras, Ankara 1984, VI, 323-326 13 Buhârî, Teravih,I; ayr ca bk. Teravih 14 Buharî, Savm, 7 15 Tirmizî, Zekat, 28 20 IGMG PERSPEKTIVE