ÜNİTE 1 VÜCUDUMUZDA SİSTEMLER Yeryüzünde bulunan bütün canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için beslenme, solunum, dolaşım, boşaltım, büyüme, gelişme, hareket edebilme, üreme gibi yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirirler. Canlılar bu yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji, enerji verici besinlerden sağlanır. Canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için dışarıdan aldıkları maddelere besin, bu maddelerin vücuda alınmasına da beslenme denir. Dışarıdan alınan besinlerden enerjinin üretilebilmesi için bu besinlerin hücre içine girmesi gerekir. Dışarıdan alınan bazı besinler parçalanmadan, bazı besinler ise parçalanarak hücre içerisine girebilirler. Dışarıdan alınan besinler hücrelere kan yoluyla taşınırlar. Vücuda alınan büyük moleküllü besin maddelerinin (içeriklerinin) kana ya da hücrelere girebilecek yani hücre zarından (porlardan) geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılmasına sindirim denir. Sindirim olayını gerçekleştiren sisteme (ağızda başlayıp anüste sona eren sisteme) sindirim sistemi denir Sindirim olayının gerçekleşmesinin nedeni, dışarıdan alınan besin maddelerinin hücrelerden geçmesini sağlamak ve dolayısıyla vücuda yararlı hale gelmesinin sağlanmasıdır. Enerji Verici Olanlar Yapıcı Onarıcı Düzenleyici Olanlar Olanlar Karbonhidratlar Proteinler Vitaminler Yağlar Yağlar Su Proteinler Karbonhidratlar Madensel Tuzlar Su Proteinler Madensel Tuzlar
ORGANİK MADDELER (BESİNLER) KARBONHİDRATLAR Karbonhidratlar büyük moleküllü maddelerdir.vücudun başlıca enerji kaynağıdır. Günlük enerji ihtiyacının çoğu karbonhidratlardan sağlanır. Bitkiler tarafından üretilir.yiyeceklere lezzet verirler. Açlık anında tüketilir. Makarna, şeker, buğday, pirinç, patates, meyveler ve yeşil bitkilerde bulunur NOT: karbonhidratların en küçük birimi glikoz(basit şeker) dur. Yani glikozlar bir araya gelerek karbonhidratları oluşturur. Veya karbonhidratları parçalarsanız glikoza ulaşırsınız. PROTEİNLER Proteinler büyük moleküllü maddelerdir.hücrelerin ve vücudun temel yapısını oluşturur. (Yapı malzemesi olarak kullanılır). Büyüme, yaraların onarımı ve vücudun mikroplara karşı korunmasını sağlar. Gerektiğinde enerji kaynağı olarak kullanılabilir. Kırmızı et, beyaz et, yumurta, fasulye soya fasulyesi, süt, baklagiller de bol miktarda protein bulunur Not: proteinlerin en küçük birimi aminoasittir.yani aminoasitler bir araya gelerek proteinleri oluşturur. YAĞLAR Yağlar büyük moleküllü maddelerdir.vücudun başlıca enerji deposudur. Karbonhidratlardan sonra enerji vermesi için kullanılır. Deri altında depolanan yağlar vücut ısısının korurlar. Vücudu dış darbelere karşı korur. Hücre zarının oluşmasını sağlarlar. Yağlar, süt ürünleri, ayçiçeği, zeytin, susam, ceviz,fındık,soya,ve hayvanlarda bulunmaktadırlar. Not: yağların en küçük birimi yağ asidi ve gliseroldür. Yani yağ asitleri ve gliseroller bir araya gelerek yağları oluşturur.
VİTAMİNLER Küçük moleküllü maddelerdir.direnç arttırıcı olarak görev yaparlar. Küçük moleküllü besin içeriği olduğu için sindirilmeden doğrudan kana veya hücrelere girebilir. Çoğunlukla sebze ve meyvelerde bulunurlar. Vitaminlerin çoğunu dışarıdan alırız. İNORGANİK MADDELER (BESİNLER) MİNERALLER(madensel tuzlar) Küçük moleküllü maddelerdir. Düzenleyici olarak görev yaparlar. Küçük moleküllü besin içeriği olduğu için sindirilmeden doğrudan kana veya hücrelere girebilir. İskelet ve dişlerin yapısına katılır. Kalsiyum, potasyum,demir,iyot,çinko,flor,bakır,fosfor minerallere örnektir, Bütün yiyeceklerde minerallere rastlarız. Küçük moleküllü maddedir. Su canlıların hayatlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan maddedir. Besinlerin sindirilmesinde, taşınmasında, ve atıkların vücuttan atılmasında yardımcı olur. Vücuttaki olayların düzenlenmesinde görev alır. SU SİNDİRİM ÇEŞİTLERİ Vücuda alınan büyük moleküllü besin maddelerinin (içeriklerinin) kana ya da hücrelere girebilecek yani hücre zarından (porlardan) geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılmasına sindirim denir. Sindirim 2 şekilde olur: Mekanik (Fiziksel) Sindirim : Besinlerin salgı (enzim) kullanılmadan (fiziksel olarak) çiğneme ve kas hareketleriyle küçük parçalara ayrılmasına (kana veya hücrelere geçebilecek hale getirilmesine) mekanik (fiziksel) sindirim denir. Ağızdaki dişler sayesinde çiğneme olayı sayesinde mekanik sindirim yapar. Midedeki kaslar kasılma olayı sayesinde mekanik sindirim yapar. Bütün besinlerin mekanik sindirimi ağızda başlar. Mekanik sindirimde amaç besinlerin yüzeylerini genişleterek enzimlerin daha çok etki etmesini sağlamaktır. Yani kimyasal sindirimin daha çabuk olmasını sağlamaktır.
Kimyasal Sindirim : Büyük moleküllü besinlerin su ve enzim kullanılarak yapıtaşlarına kadar(karbonhidratın glikoza kadar,proteinlerin aminoasitlere kadar,yağların gliserol ve yağ asitlerine kadar) ayrılmasına (kana veya hücrelere geçebilecek hale getirilmesine) kimyasal sindirim denir. Kimyasal sindirimde mutlaka enzim ve su kullanılır. Enzimler, sindirim olayının daha iyi ve hızlı gerçekleşmesini sağlayan maddedir. Enzimler, enerji vermesi için kullanılan büyük moleküllü besin içeriklerinin kimyasal sindirim sonucu kana ya da hücrelere girebilecek kadar küçük moleküller haline dönüşmesini hızlı bir şekilde sağlar. Sindirim Sistemi Organları : Ağız Besinlerin ilk olarak mekanik sindirimlerinin çiğneme ile gerçekleştiği yerdir. Karbonhidratların da kimyasal sindiriminin başladığı yerdir.(tükürükte bulunan enzimlerle ) Yutak Ağızdan sonra gelen boşluktur. Üst taraftan burun boşluğuna, alt taraftan yemek borusuna ve gırtlağa açılır. Yutak, ağızda çiğnenen ve yumuşatılan besinleri yemek borusuna iletir. Yutakta (mekanik veya kimyasal) sindirim olmaz. Yemek Borusu Yutak ile mide arasında uzanan, soluk borusunun arkasında bulunan, 20 25 cm uzunluğundaki (2 cm çapındaki), düz kaslardan yapılmış olan organdır. Görevi, yutaktan gelen besinleri mideye iletmektir. Yemek borusu sadece besinleri taşır. Yemek borusunda sindirim olayı gerçekleşmez. Yapısında bulunan düz kaslar (tek yönlü çalışarak yani peristaltik hareket yaparak) kasılıp gevşeyerek besinleri mideye taşır.
Mide Karın boşluğunun sol üst tarafında, yemek borusu ile on iki parmak bağırsağı arasında yer alan sindirim sisteminin en geniş organıdır Mide, düz kaslardan yapıldığı için kasılıp gevşeyerek yemek borusundan gelen besinleri yoğurur, çorba haline getirir. Bu nedenle midede tüm besinler yine mekanik sindirime uğrar. Mide, yapısında bulunan salgı bezlerinin salgıladığı mide asidi ve enzimler ile besinlerin daha küçük parçalara ayrılmasını sağlar. Bu nedenle kimyasal sindirim yapabilir. Ama sadece Proteinlerin kimyasal sindirimi midede başlar. İnce Bağırsak Bir taraftan mide kapısına, diğer taraftan kalın bağırsağa bağlı olan 7 8 m uzunluğundaki (2 3 cm çapındaki) kıvrımlı boru olup sindirim sisteminin en uzun organıdır. İnce bağırsak, besinlerin sindiriminin tamamlandığı ve sindirilen besinlerin kana geçtiği yerdir. İnce bağırsak, yağların kimyasal sindiriminin başladığı yerdir. Ayrıca ağızda sindirimi başlayan karbonhidratların,midede sindirimi başlayan proteinlerin ve yağların kimyasal sindirimi ince bağırsakta tamamlanır. ince bağırsak, kimyasal sindirimin asıl yapıldığı yerdir İnce bağırsakta yapıtaşlarına ayrılan besinler burada bulunan (villüs) denen yapılarla emilerek kana verilir. Bu olaya emilim denir.
Kalın Bağırsak İnce bağırsaktan anüse kadar uzanan 1,5 m uzunluğundaki (6 cm çapındaki) borudur. Kalın bağırsakta mekanik veya kimyasal sindirim olmaz, (villüsler bulunmaz.) Kalın bağırsak, artık besinlerin içerisinde kalan su, madensel tuzlar (mineraller) ve vitaminlerin (ve safra suyunun) emilmesini, bir süre depolanmasını ve kana verilmesini sağlar. Ayrıca geriye kalan atık maddelerin de (posalarında) sindirim sisteminin son bölümü olan anüse iletilmesini ve anüsten de dışkı yoluyla vücut dışına atılmasını sağlar. Anüs Kanlı bağırsaktaki dışkının vücut dışına atıldığı yerdir ve sindirim sisteminin en son organıdır.
Sindirime Yardımcı Organlar Karaciğer ve pankreas salgıladığı sindirim enzimleri (salgıları) ile sindirime yardımcı olan organlardır. Bu organlar salgılarını on iki parmak bağırsağına verirler. 1)KARACİĞER: Vücuttaki en büyük organ olan karaciğer safra adı verilen bir salgı üreterek ince bağırsağa gönderir ve bu gönderdiği salgı sayesinde yağların mekanik sindirimini yaparak onu kimyasal sindirime hazırlar. 2) PANKREAS: Pankreas ince bağırsaktan gelen uyarı ile pankreas öz suyunu ince bağırsağa döker ve bu sıvıda bulunan enzimler sayesinde buraya gelen karbonhidrat, protein ve yağların kimyasal sindirimi tamamlanmış olur. Bir besinin yolculuğu: Vitamin,su, mineral emilimi Artık besinler ve içerisinde kalan vitamin,su,mineral
Sindirim Sisteminin Sağlığı ve Korunması 1- Aşırı acı, baharatlı, ekşi, yağlı, tuzlu, çok sıcak ya da soğuk besinler yenmemelidir. 2- Yıkanmamış, temizlenmemiş, bayat ve çürük gıdalar yenmemelidir. 3- Alkol sigara ve uyuşturucu kullanılmamalıdır. 4- Yemek sırasında ve yemekten sonra gerektiğinden fazla su içilmemelidir. 5- Yiyecekler iyice çiğnenmelidir. 6- Yemekten sindirim sistemini yoracak kadar çok yemek yemeden kalkılmalıdır. 7- Lifli besinler (kabak) yenilmelidir. 8- Yeterli, düzenli ve dengeli beslenilmelidir. 9- Stresten kaçınılmalıdır. 10- Bağırsakların çalışması için spor yapılmalıdır. 11- Yemekten sonra vücut dinlendirilmelidir (1 saat). 12- Dişler temiz tutulmalı ve fırçalanmalıdır. 13- Yemeklerden önce ve sonra eller yıkanmalıdır. 14- Rahatsızlıklarda doktora gidilmelidir. Alkolden ve Sigaradan Uzak Durmak: Alkol, midenin iç yüzeyini örten tabakayı tahriş ederek gastrite ve kusmaya yol açabilir. Midenin üst bölümüyle yemek borusunun alt bölümünde küçük yırtıklara sebep olabilir. Alkolün uzun süre kullanılması özellikle B vitaminlerinin ve diğer besinlerin emilimini engelleyebilir. Ayrıca yüksek miktarda tüketilen alkol, karaciğer için önemli bir tehdit oluşturur. Sigara içme alışkanlığı da benzer sorunlara yol açar. Yeterli ve Dengeli Beslenme Vücudun günlük enerji ihtiyacının karşılanabilmesi, büyüme ve gelişmenin sağlıklı olabilmesi için gerekli olan karbonhidrat, protein, yağ, vitamin, mineral ve su gibi besin içeriklerinin dengeli ve yeterli şekilde vücuda alınmasına dengeli beslenme denir.
Sindirim Sisteminde Görülen Hastalıklar Sindirim sisteminde; kolera, dizanteri, ülser, tifo, ishal, siroz, sarılık (Hepatit B) gibi hastalıklar görülür. Bu hastalıklardan bir kısmı bağırsak solucanı, kancalı kurt, şerit (tenya) ve kıl kurdu sayesinde ortaya çıkar. Bunların dışında gastrit, gaz şişkinliği, hıçkırık, kabızlık, karın ağrısı, kusma, mide yanması, reflü, safra kesesi şikâyetleri de sindirim sisteminde görülen rahatsızlıklardır. a) Kolera : Kolera (Vibrio cholerae) bakterisinin neden olduğu bağırsak enfeksiyonu ve şiddetli ishal ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Kolera genellikle, dışkı bulaşmış kirli su ya da bu sularla yıkanmış gıdalar aracılığı ile yayılır. Ağızdan sıvı tedavisi ile hastalık tedavi edilebilir. (Tedavinin amacı, kaybedilen su ve elektrolitleri sodyum, potasyum, klor, bikarbonat yerine koymaktır). b) Dizanteri : İnsanlarda kanlı ishal, şiddetli karın ağrısı, gerekmediği halde dışkılama isteği duyma, bağırsak yaraları, (hayvanda makattan kan ya da kanlı dışkı gelmesi) gibi belirtiler gösteren hastalıktır. Sığır ve domuz vebası, şarbon, geviş getirenlerde bağırsak zehirlenmeleri sonucunda dizanteri oluşur. Ayrıca maden ya da bitki zehirlenmelerinin birçoğu da (cıva, kuduzböceği, sultan otu, sütleğen, kartallı eğrelti, acı çiğdem vb.) dizanteri belirtisi yaratır. c) Ülser : Mide mukozasının alkol, sigara ve asitli içecekler nedeniyle zedelenmesiyle oluşur. d) Siroz : Alkol ve sigara nedeniyle karaciğer hücrelerinin kendini yenileyememesi sonucu oluşur. e) Tifo : Kirli içme suları ve pis yiyeceklerden bulaşan bulaşıcı bir hastalıktır. Genelde salgın şeklinde görülür. Tifo; kalbi, beyni, böbrekleri, akciğerleri, karaciğeri, göz ve kulak sinirlerini etkiler. Hastalık (Salmonella typhi adlı) bakteriler nedeniyle oluşur. (Bu bakteri vücuda girdikten 7 15 gün sonra hastalık ortaya çıkar. Mikrop, tifolu hastaların dışkılarında veya idrarlarında, kanlarında, tükürüklerinde veya vücutlarında görülen deri döküntülerinde bulunur. Hasta hastalık süresince bol su içmelidir). (İçme ve kullanma sularının kontrolü, besin hijyeni, lağım ve kanalizasyon tesislerinin hijyen şartlarına uygun duruma getirilmesidir). (Tifo aşısı: Kesin koruyucu değildir. Ölü tifo aşısı % 51-67 oranında koruyuculuk sağlar. Canlı atenüe oral aşı ise yakın oranlarda koruyuculuğa sahiptir ve yan etkileri daha azdır). f) İshal : Dışkının sık olarak sulu veya yumuşak çıkması durumudur. Dünyada ishal beş yaşından küçükler arasında ölümün ikinci büyük nedenidir (Her yıl ortalama 1,5 milyon bebek bu yolla ölür
İshal, kalın bağırsağın yeterince sıvı emmemesinden meydana gelir. En sık görülen nedeni enfeksiyon veya bakteri içeren atık maddelerdir. (Bir kişi birkaç günde, en fazla bir haftada iyileşir. Buna karşın hastalıklı veya kötü beslenen kişilerde ishal ciddi su kaybına yol açabilir ve tedavi olmadığı takdirde hayati tehlike oluşturabilir). (İshal ayrıca daha ciddi hastalıkların bir belirtisi olabilir, örneğin dizanteri, kolera, botulizm veya Crohn hastalığı gibi kronik bir duruma işaret edebilir. Apandisit hastalarında genelde ishal olmasa da apandis patlamasının sık görülen bir belirtisidir. Radyasyon hastalığının da bir sonucudur). g) Sarılık : Kandaki vücuda renk veren maddelerin değerinin değişmesi sonucu deri ve mukozaların sarı renk alması durumudur. Hepatite yol açan A,B,C,D,E virüsleridir. Bunun dışında atık maddeler ve radyasyon sonucu da oluşabilir. h) Gastrit : Alkol, tütün, kimyasal maddeler ile bakteriler ve virüslerden dolayı oluşan hastalıktır. Başlıca belirtileri arasında yemeklerden sonra midede rahatsızlık duygusu, bulantı, kusma, ekşime, iştah yitimi, mide ağrıları sayılabilir. ı) Hıçkırık : Diyafram kasının birden kasılması sonucunda ses tellerinin arasındaki açıklığın istem dışı kapanması ile gerçekleşen ani soluk alımı ve bu sırada bir ses dışarı çıkmasıdır. Nedenleri çeşitlidir. Basit hıçkırıklar; çoğunlukla mide gazı, sıcak ve baharatlı yemekler, sinir bozukluğundan kaynaklanır. Ayrıca; bazı kalp, karaciğer, bağırsak ve pankreas hastalıkları, zatülcenp veya zatürreede de görülebilir. 3 saatten fazla süren hıçkırıklarda, doktora başvurmak gerekir. i) Kabızlık : Kabızlık, bağırsak hareketlerinin normale göre azalması durumudur. Bağırsak fonksiyonu, kişiden kişiye farklılık gösterir. j) Reflü : Mide asidinin mideden yemek borusuna kaçması hastalığıdır. Stres,gazlı içecekler, çay ve kahve türü içecekler reflüyü arttırır. Reflü haslarında sürekli ağızdan gaz çıkarma, yemek borusunda yanma, göğüste yanma ve ağrı hissi görülür, kalp şikayeti oluşur.