HOPA SEL FELAKETĠ 24.08.2015



Benzer belgeler
DOĞU KARADENĠZ BÖLGESĠNDE HEYELAN

Ormanların havza bazında bütünleşik yaklaşımla çok amaçlı planlanması

SEL KONTROLUNDA AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROL ÇALIġMALARININ ÖNEMĠ

RĠZE YÖRESĠNDE YANLIġ ARAZĠ KULLANIMI VE NEDEN OLDUĞU ÇEVRESEL SORUNLAR

RİZE BALSU SEL VE HEYELAN KONTROL PROJESİ

ÇIĞLARIN OLUŞUM NEDENLERİ:

ARTVİN İLİ, HOPA İLÇESİ VE ÇEVRESİNDE 24 AĞUSTOS 2015 TARİHİNDE MEYDANA GELEN SEL VE HEYELAN FELAKETİ HAKKINDA RAPOR

HANGİ ÇEVRE? HANGİ AKIŞ?

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi

HEYELAN ETÜT VE ARAZİ GÖZLEM FORMU


Doğal Su Ekosistemleri. Yapay Su Ekosistemleri

TEMA Vakfı, İstanbul Projeleri Raporu nu Açıkladı

T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI YILINDA GERÇEKLEġTĠRĠLEN FAALĠYETLER 2009 YILI HEDEFLERĠ. 22 Ocak ANKARA

ÜRETĠM TESĠSLERĠ BÖLGESEL BAĞLANTI KAPASĠTE RAPORU

Hidroloji: u Üretim/Koruma Fonksiyonu

TARIMDA SUYUN ETKİN KULLANIMI. Prof. Dr. Yusuf Ersoy YILDIRIM Yrd. Doç. Dr. İsmail TAŞ

İL GENEL MECLİSİNİN 2015 YILI MART AYI TOPLANTISI GENEL GÜNDEMİ (Valilik Toplantı Salonu 02,03,04,05,06/03/2015 tarihleri arası) G Ü N D E M

EKOLOJİ EKOLOJİK BİRİMLER

TÜRKİYE DE YUKARI HAVZA REHABİLİTASYON ÇALIŞMALARI

HANGİ ÇEVRE? HANGİ AKIŞ?

3. Ulusal Taşkın Sempozyumu, Nisan 2013, İstanbul

DOĞU KARADENĠZDE HEYELAN SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNE ĠLĠġKĠN DÜġÜNCELER

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

26 AĞUSTOS 2010 TARİHİNDE RİZE İLİ GÜNDOĞDU BELDESİNDE MEYDANA GELEN AFET OLAYI İLE İLGİLİ TMMOB RAPORU

Dünyanın ısısı düzenli olarak artıyor. Küresel ortalama yüzey ısısı şu anda15 santigrat derece civarında. Jeolojik ve diğer bilimsel kanıtlar,

II. DOĞAL AFETLER (NATURAL DISASTERS)

T.C. BALIKESĠR ÜNĠVERSĠTESĠ FEN-EDEBĠYAT FAKÜLTESĠ COĞRAFYA BÖLÜMÜ HAVZA YÖNETĠMĠ DERSĠ. Dr. ġevki DANACIOĞLU

DOĞU KARADENİZ KIYI KUŞAĞINDA COĞRAFİ YAPI VE SEL İLİŞKİSİ

Ülkemizde Yaşanan Doğal Afetler

SAMSUN DA YAŞANAN AFETE İLİŞKİN RAPOR

HATAY İLİ, DÖRTYOL İLÇESİ, ÇÖKEK YAYLASI SEL VE HEYELAN ALANI ÖN İNCELEME RAPORU

VALİDEBAĞ KORUSU DERESİ İNCELEME RAPORU TEKNİK TESPİT RAPORU

TORTUM ĠLÇESĠ KÖYLERE HĠZMET GÖTÜRME BĠRLĠĞĠ 2008 FAALĠYETLERĠ



TEMA Vakfı, İstanbul Projeleri Raporu nu Açıkladı

Taşkın ve Heyelan Riski Altındaki Alanlarda Anket Çalışması: Doğu Karadeniz Örneği

SEL VE TAŞKIN TANIMI-1

HEYELANLAR HEYELANLARA NEDEN OLAN ETKENLER HEYELAN ÇEŞİTLERİ HEYELANLARIN ÖNLENMESİ HEYELANLARIN NEDENLERİ

AYAŞ İLÇESİ BAŞAYAŞ KÖYÜ ARAZİ İNCELEME GEZİSİ GÖREV RAPORU

PDF created with pdffactory trial version

AKHİSAR (MANİSA) DURASIL MAHALLESİ, 2 PAFTA 6, 7, 8, 9, 22, 25, 26, 27, 28, 29, 30 PARSELLER ENERJİ ÜRETİM ALANI (GÜNEŞ ENERJİ SANTRALİ)

Beşiktaş Residence Tower / Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

Fonksiyonlar. Fonksiyon tanımı. Fonksiyon belirlemede kullanılan ÖLÇÜTLER. Fonksiyon belirlemede kullanılan GÖSTERGELER

Düzce nin Çevre Sorunları ve Çözüm Önerileri Çalıştayı 04 Aralık 2012, Düzce

Deprem, yerkabuğunun içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamı ve yeryüzünü

Doğal Afetler ve Kent Planlama

Önemleri. rk Prof. Dr. İzzet. II. Ulusal Taşkın n Sempozyumu Mart Afyonkarahisar

TAŞKIN KONTROLÜ. Taşkınların Sınıflandırılması Taşkın Kontrolü

KIZILIRMAK NEHRİ TAŞKIN RİSK HARİTALARI VE ÇORUM-OBRUK BARAJI MANSABI KIZILIRMAK YATAK TANZİMİ

jeolojik özelliklerin yýkýmlar üzerindeki etkisi van depreminde

KENTLERDE SU YÖNETİMİ İLE UYUM POLİTİKALARI. Dr. Tuğba Ağaçayak

TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ

sayısal haritalardan taşkın tahmin we erken uyars sistemlerinde yararlanma

YUKARI HAVZA SEL KONTROLU EYLEM PLANI VE UYGULAMALARI

MEVZİİ İMAR PLANINA ESAS JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜT RAPORU

ŞEHİRSEL GELİŞMENİN İSTANBUL SELLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

KENTGES ODAKLI CBS PROJESİ KAHRAMANMARAŞ AFET BİLGİ SİSTEMİ (KABIS)

II. ULUSAL TAŞKIN SEMPOZYUMU

Sayfa 130,131,132,133,134,1 35,136,137 Sular

YILDIZ TEKNİK DOĞA BİLİMLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANI PROF. ERSOY, milliyet için İNC. ELEDİ- 1 / Serhat Oğuz

SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ. Bir damla suyun atmosfer ve litosfer arasındaki hareketi HİDROLOJİK DÖNGÜ

Yeraltısuları. nedenleri ile tercih edilmektedir.

1. DOĞAL ÜZERİNDEKİ ETKİLER. PDF created with pdffactory trial version

Harita 12 - Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası

ĠZMĠR ĠLĠ, KONAK ĠLÇESĠ, ÇINARLI MAHALLESĠ, 1507 ADA 102 PARSEL ĠLE 8668 ADA 1 PARSELE ĠLĠġKĠN NAZIM ĠMAR PLANI DEĞĠġĠKLĠĞĠ

T A S L A K SEL, SEL AFETĠ SORUNLARI, ÇÖZÜM STRATEJĠLERĠ VE EYLEMLERĠ

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK ANALİZİ. Bülent YAĞCI Araştırma ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı

Yeşil Çatı Sistemleri Örnek Kesitler. Steildach-Systeme Flachdach-Systeme Gründach-Systeme

5. SINIF FEN BİLİMLERİ YER KABUĞUNUN GİZEMİ TESTİ

T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI Meteoroloji Genel Müdürlüğü DEĞERLENDİRMESİ MAYIS 2015-ANKARA

Büyükşehir Alanlarında Kırsal Arazisi Kullanımına Yönelik Plan Altlık Gereksinimleri,

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

COĞRAFĠ VE MEKANSAL YAPI

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

5. Ünite. ÇEVRE ve TOPLUM. 1. Doğadan Nasıl Yararlanıyoruz? Çevre Sorunları Konu Değerlendirme Testi

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması

-İÇİNDEKİLER- 1.1.ANTALYA Tarihi Nüfus PLANLAMA ALAN TANIMI PLAN KARARLARI... 7

Biliyor musunuz? İklim Değişikliği ile Mücadelede. Başrol Kentlerin.

TAŞKIN YÖNETİMİNDE MODELLEME ÇALIŞMALARI

23 Temmuz 2016 CUMARTESİ

Iğdır Aralık Rüzgâr Erozyonu Önleme Projesi

1- Çevresine göre alçakta kalmış ve vadilerle derin yarılmamış düzlüklere ne denir?

3.10. ÇEVRESEL SORUNLAR VE RİSK ALGISI

Deprem Tehlike Yönetimi ( )

PERKOLASYON İNFİLTRASYON YÜZEYSEL VE YÜZETALTI AKIŞ GEÇİRGENLİK

Yüzeysel Akış. Giriş

Devlet Destekli Sera Sigortası Teknik Şartları, Tarife ve Talimatları Cuma, 15 Ekim :28

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi

METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ARAŞTIRMA DAİRESİ BAŞKANLIĞI

ÇÖLLEŞME VE EROZYONLA MÜCADELE KOMİSYONU

YUNUSEMRE (MANİSA) TİCARET ALANI

BİTKİLENDİRİLMİŞ ÇATILAR, KÜRESEL ISINMANIN ETKİLERİNİ AZALTIYOR

DEVLET DESTEKLİ SERA SİGORTASI TEKNİK ŞARTLAR, TARİFE VE TALİMATLAR

ERGENE HAVZASI SU KALİTESİ İZLEME RAPORU İlkbahar Dönemi 2014 Evsel ve Endüstriyel Kirlilik İzleme Programı

III. ULUSAL TAŞKIN SEMPOZYUMU TAŞKIN VE SİGORTA

Betonarme Yapılarda Perde Duvar Kullanımının Önemi

Sel Risk Yönetiminin Temel İlkeleri

Transkript:

HOPA SEL FELAKETĠ 24.08.2015 TEKNĠK ĠNCELEME RAPORU (Kasım 2015) TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Ġstanbul ġubesi

ÖNSÖZ Hopa ve çevresinde; 22 Ağustos 2015 tarihinde 58,4 mm, 24 Ağustos ta 64,0 mm, 25 Ağustos ta ise 135,6 mm yağıģ meydana gelmiģtir. 24 Ağustos 2015 tarihinde Hopa da meydana gelen sel, taģkın ve heyelan felaketlerinde resmi verilere göre 8 kiģi yaģamını yitirmiģtir. Can kayıplarının yanı sıra bölgedeki büyükbaģ ve küçükbaģ hayvanlar ile kümes hayvanları telef olmuģ; çay, fındık bahçeleri, seralar, meyve bahçeleri sel, taģkın ve heyelanlardan zarar görmüģtür. Hopa Merkez, Sugören, Sundura, Cumhuriyet, Sanayii, Yoldere mahallelerinde ve civar köylerde çok sayıda konut, iģyeri ve ayrıca altyapı zarar görmüģ, kullanılmaz hale gelmiģtir. Hopa da yaģanan sel felaketi sonrasında TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Ġstanbul ġubesi Su ve Atıksu Komisyonu tarafından Hopa daki sel bölgesine teknik-tespit gezisi gerçekleģtirilmiģ, afet sonrası Hopa da oluģturulan sivil inisiyatif olan Hopa DayanıĢması ile birlikte yerinde yapılan incelemeler ve gözlemler sonucu bu rapor oluģturulmuģtur. Bu raporda Hopa daki durum esas alınmıģ, belli kısımlarda Doğu Karadeniz in temel sorunlarına da değinilmiģtir. 2

GĠRĠġ Doğu Karadeniz kıyıları Hopa baģta olmak üzere her yıl etkili yağıģların ve bu etkili yağıģları takiben sellerin görüldüğü bir bölgedir. Ġklim özelliği olarak nemli ve ılıman bir iklime sahip olan bu kıyılar bütün yıl boyunca yağıģ alır. Bölgedeki akarsular genellikle kısa boyludur, yamaçlar diktir ve vadi tabanları dardır. ġiddetli sağanak yağıģlardan sonra yüzeysel akıģa geçen sular hızla vadi tabanlarına toplanır ve ani su baskınlarına sebep olur. Yaz aylarında bölgedeki yağıģlar artar. Ağustos ayı bölgede uzun süreli ve sağanak Ģeklindeki yağıģlarla bilinir ve Çürük Ayı olarak adlandırılır. Günlerce devam eden Ģiddetli yağmurlar zeminin ve bitki örtüsünün su tutma kapasitesinin aģılmasına sebep olur. Yere düģen yağmur taneleri zemine tutunamadığı için yüzeysel akıģa geçer ve seller meydana gelir. Zeminin suya doygun olması, yamaçların eğimli olması bu sellerle birlikte heyelan olaylarını da tetikler. 24 Ağustos tarihinde Hopa da m 2 baģına düģen yağıģ miktarının taģkın riski çok yüksektir ve bu yağıģlar bölgede 5-10 yıllık aralıklarla tekrarlanmaktadır. Bölgedeki yağıģ değerlerinin yüksek, arazinin eğimli, toprağın doygun ve buharlaģmanın az olması yağıģların akıģa geçme oranını %90-95 gibi yüksek bir değere ulaģtırabilmektedir. Ġklimi ve coğrafi yapısı gereği Ģiddetli yağmur ve sellere maruz kalma oranı çok yüksek olan yörede kısa sürede bu denli büyük bir yağıģın olması önemli hasarlara ve can kayıplarına neden olmaktadır. 3

BÖLGE ALTYAPISI TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Doğu Karadeniz bölgesindeki kırsal yerleģimlere baktığımızda çoğu bölgenin yeterli alt yapı Ģebekesine sahip olmadığını görüyoruz. Konutların atık sularının fosseptik çukurlarına boģaltılıyor olması, konutların çevresindeki zeminin devamlı olarak suya doygun olmasına sebep olmaktadır. Doygun zeminin içine alamadığı yağıģlar da taģkınlar Ģeklinde bölgedeki konutların zarar görmesine yol açmakta, birçok konut bu gibi taģkınlarda kullanılamaz hale gelebilmektedir. Hopa da dere taģkın alanlarında bulunan yerleģim bölgeleri büyük risk altındadır. Dere yataklarında, taģkın alanlarında yapılaģmaya izin vermek; Kıyı Kanunu nu ihlal ettiği gibi, bu ihlalin göz göre göre gelebilecek bir felakete yol açması da kaçınılmazdır. Ġç kesimlerdeki yüksek köy ve yaylaların motorlu araç ulaģımından yararlanması için açılan yeni yollar, genellikle vadi tabanlarını takip etmektedir. Bu yollar zamanla yerleģmeleri kendine çekmiģ ve yer darlığı nedeniyle yamaçlar alttan oyularak binalar inģa edilmiģtir. Bu yol ve yerleģmeler çoğunlukla, akarsuların taģkın yatakları içinde yer almakta ve genellikle Kıyı Kanunu da ihlal edilmiģ bulunmaktadır. 1 Can kayıplarının yüksek olmasının en önemli sebebi, bölgenin jeomorfolojik koģullarına bağlı olarak, pek çok yerleģim biriminin güvenlikli yerleģim alanlarına sahip olmamasıdır. Bu nedenle yerleģime uygun olmayan dere yatağı ve çok eğimli vadi yamaçları, taģıdığı büyük risklere rağmen yerleģim alanı olarak kullanılmaktadır. Dere yataklarına ya da vadi yamaçlarının uygun olmayan kesimlerine binalar, maksimum değerli yağıģlar, ani sağanaklar ya da uzun süreli yağıģların sonrasında taģkınlara maruz kalmakta, bu alanlarda heyelanların da oluģmasıyla birlikte sıklıkla yinelenen afetlere dönüģmektedir. 2 1 UZUN, Ali. "Doğu Karadeniz Kıyı Kuşağında Coğrafi Yapı Ve Sel İlişkisi." TMMOB Afet Sempozyumu Bildiriler Kitabı (2007): 387. 2 GÜRGEN, Gürcan. "Doğu Karadeniz Bölümünde Maksimum Yağışlar ve Taşkınlar Açısından Önemi." Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi 24.2 (2004). 4

YOLLAR VE YAĞIġ TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Doğu Karadeniz deki Ģiddetli yağıģların oluģturduğu taģkınların nedenlerinden biri de doğa dengesi gözetilmeden yapılan yollardır. Karadeniz sahil yolu bu yolların baģında gelmektedir. Derelerin ve yağıģların denizle doğrudan buluģmasını engelleyen bu yol, Karadeniz deki aģırı yağıģ dönemlerinde sular altında kalarak ekosisteme uyumlu olmadığını göstermektedir. Bilim insanlarının yapmıģ olduğu çalıģmalara göre Karadeniz de 3.5 ile 4.5 milimetre arasında yükselme tespit edilmiģtir. Dünyada birçok yerde denizlerdeki bu yükselmeler düģünülerek kıyı kesimlerine kara yolu ve benzeri yapıların yapılmaması kararı alınırken Türkiye de Karadeniz sahil yolu savunulmaktadır. Deniz sularının yükselmesi suyun daha içeri gireceğini iģaret etmekte ve bu durum Karadeniz sahil yolunu daha fazla riskli hale getirmektedir. Karadeniz sahil yolunun yanı sıra bölgenin iç kesimlerindeki köy ve yaylalar için açılan araç yolları genellikle vadi tabanlarını takip etmektedir. Yollarla birlikte yerleģim yoğunluğu artan taģkın yatakları da bir risk faktörü olarak önümüzde durmaktadır. Karadeniz de asfaltlama nedeniyle suyun toprakla ve deniz kenarlarında denizle buluģması engellenmekte Karadeniz adeta bir yapay afet bölgesi haline getirilmektedir. Fotoğraf: Anadolu Ajansı 5

ARTVĠN BÖLGESĠNDEKĠ HESLER VE ETKĠLERĠ Hopa da kurulu HES (hidroelektrik santral) bulunmamasına rağmen, bölgedeki HESler bölgenin toprak ve su yapısını incelerken dikkate alınması gereken önemli bir husustur. Karadeniz derelerinin coģkunluğuna ve aģırı yağıģ durumunda önüne ne gelirse toplayarak aktığına Hopa da yaģanan sel olayıyla birlikte bir kez daha Ģahit olduk. DSĠ nin verilerine göre Artvin bölgesinde 15 adet baraj ve 166 adet Nehir tipi HES yapımı planlanmaktadır. HES yapımı sırasında su alma yapıları (regülatörler); nehir bütünlüğünü bozmakta, habitat bölünmesine yol açmakta ve inģaat sırasında inģaat alanında toprak yüzeyi sıyrıldığı için arazilerde büyük tahribatlar oluģmakta, arazi erozyona maruz kalmaktadır. Bunun yanı sıra akım hızı ve debilerdeki değiģimler de sucul sistemi etkilemektedirler. Yine HES projeleri alanlarında orman tahribatına bağlı olarak da taban suyu ve yeraltı su seviyelerinde de değiģiklikler yaģanmaktadır. Bu durum ise bölgenin jeolojik yapısını bozmaktadır. HES inģaatlarının ekolojiye bir diğer olumsuz etkisi ise yamaçların doğal dengesini bozarak yamaçlardaki bitki örtüsünü tahrip etmesi ve bu yolla toprak erozyonunu artırmasıdır. Dere yataklarının kenarlarında oluģan sucul bitkiler fazlasıyla ekolojik öneme sahiptirler. Bu bitkiler; taģkınların önlenmesinde, çevre tarım alanlarından gelen pestisit yüklerinin tutulmasında, Ģev aģınımının önlenmesinde, yüksek oranda karbon depolayarak küresel iklim değiģikliğini azaltmada, yüzeysel akıģla gelen sedimentlerin depolanmasında rol oynarlar. 6

ÇAY TARIMI VE TOPRAK YAPISI Doğu Karadeniz kıyı kuģağı bütünüyle doğal orman sahası içerisinde bulunur. Ancak yerleģmelerin geniģ bir alana yayıldığı kıyıya yakın kesimlerde, eğimli yamaçlar teraslanarak çay ve fındık bahçelerine dönüģtürülmüģ, böylece doğal bitki örtüsü önemli ölçüde değiģtirilmiģtir. Yörede çay bitkisi toprak üzerinde yoğun bir örtü oluģturmakta ve özellikle teraslanmıģ alanlarda yağıģ sularının zemine sızmasını desteklemektedir[1]. Doğu Karadeniz bölgesi iklim ve toprak özelliği nedeniyle çay tarımını uygun bir bölgedir. Bölge halkının büyük bir kısmı geçimini çay tarımından sağlamakta, bu durum da bölgeyi yoğun olarak çay bahçeleriyle donatmaktadır. Bilinçsizse yapılan çay tarımı bölge toprağını kritik değerin altında PH değeriyle birlikte oldukça asidik hale getirmiģtir. Çay tarımı için açılan çay alanları ve buna bağlı olarak geliģen orman tahribatı ile çay ekimi yapılacak olan toprağın yapısı ve bitki özellikleri analiz edilmeden yapılan gübreleme bölge açısından ekolojik olarak büyük sorun teģkil etmektedir. Kimyasal gübrelerin uzun yıllar boyunca aģırı dozda ve tekniğe aykırı uygulanması sonucu toprak yüzeyinde su geçirmeyen sert bir tabaka oluģmaktadır. 3 Bu durum toprağın geçirgenliğini engellediğinden dolayı oluģan heyelanların nedenleri arasında gösterilmektedir. Çay ekiminin yamaç arazilerde teraslar halinde yapılıyor olması, suya ihtiyaç duyan çayın toprağını ağırlaģtırmasına bu da toprak yapısının bozularak zemine tutunamamasına ve heyelan olayının meydana gelmesine neden olmaktadır. Bölgede tesis edilen çaylıklarda üreticilerin aynı alanlara evlerini yapmaları, yollar açmaları toprak kaymalarına davetiye çıkarmaktadır. GeniĢ alanlara yayılan çay bahçelerinde yapılan binalar ve ulaģım yolları toprak yükünün daha da artmasına neden olmaktadır[3]. Bölgedeki çalıģmalarda toprağın tutulmasını arttıracak güçlü köklü bitkiler seçilmeli, doğal doku kesinlikle bozulmamalıdır. Çayı bitkisinin kökü yeteri kadar derin olmadığından dolayı suya doygun ve ağırlaģan toprağı tutamamakta ve kaymaları engelleyememektedir. Dolayısıyla orman alanlarının çay bahçelerine dönüģtürülmesi arazinin doğal dengesini bozarak heyelanlara davetiye çıkarmaktadır. 3 TURNA, Turgay. Doğu Karadeniz Bölgesinde Heyelan 7

BETON/ASFALT YAPILAġMA, ORMAN TAHRĠBATI VE BARAJ YAPIMININ MĠKROKLĠMA ETKĠLERĠ Bir bölgenin yağıģ rejimi bölgenin coğrafi yapısından, su-toprak-orman niteliği ve niceliğinden bağımsız ele alınamaz. Toprak ve orman niteliği yağıģlarda su tutulmasında önemli rol oynamaktadır. Ormanlık alanların tahribatı toprakta su tutulmasını engelleyecek, suya çok miktarda ihtiyaç duyan bir bitki tarımının yapılması toprağın suya doygun hale gelmesini sağlayacak, toprağın kendi yapısının suya olan toleransı suyun yeraltında, toprakta tutulmasına ya da kolaylıkla yüzey akıģına geçmesine neden olacaktır. Bütün bunların dıģında su ve toprak bağlantısını kesen asfaltlama, HES yapımı, aģırı yapılaģma gibi sebepler bir bölgenin mikroklima etkisinin değiģmesinde önemli bir etkiye sahiptir. 8

BÖLGENĠN ĠNCELENMESĠ TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Hopa Çayı Sundura Mahallesi nden geniģleyerek denizle buluģmaktadır. Denize yakın kısımlarda geniģlik 50-60 metre iken, kıyıdan 450 metre vadiye yaklaģtıkça bu geniģlik 20 metrelere kadar düģmektedir. Denize yakın kısımlarda geniģleyen vadinin bu kısımlarında yerleģim alanları bulunmakla birlikte Hopa ilçe merkezi de bu kısımda bulunmaktadır. Ġç kısımlara ilerledikçe yükseklik artmaktadır. Bu yamaçlarda binalar, yollar, çay tarlaları ve az da olsa fındık ve meyve bahçeleri bulunmaktadır. Vadi kısmı genel olarak kil, silt, ince kum gibi gevģek malzemeden oluģmaktadır. ġekil-1 :YağıĢ Toplama Havzası 9

Hopa ilçesine düģen 82 mm yağıģla Mayıs ayı yılın en kurak ayıdır. Hopa da, ortalama 264 mm yağıģ miktarıyla en fazla yağıģ Ekim ayında görülmektedir. (http://tr.climate-data.org) 24 Ağustos 2015 günü yağıģ Hopa da sabah saatlerinde baģlamıģ, saat 11:00 civarında en Ģiddetli seviyesine ulaģmıģtır. Hopa ilçe merkezinde görülen sel saat 13:00-14:00 arasında yaklaģık 1 saat süre ile etkili olmuģtur. YağıĢ toplama havzası suları, en alt kısımda bulunan Hopa ilçe merkezinde, düz kısımlarda etkili olmuģtur. 10

SEL NEDENLERĠNĠN TEKNĠK ĠNCELENMESĠ Trabzon Meteoroloji 11. Bölge Müdürlüğü ölçümlerine göre 24 Ağustos 2015 tarihinde Hopa da, 6 saatte metrekareye düģen 187 kilogram yağıģ kaydedildi. Bu değer Hopa için daha önce kaydedilen değerlerin iki katı mertebesinde olup oldukça yüksek bir değerdir. Bu yağıģlar sağanak karakterdeki yağıģlar olup Hopa ve yakın çevresinde sel, taģkın ve heyelanların meydana gelmesinde tetikleyici rol oynamıģtır. YağıĢ sırasında 500 den fazla heyelan belirlenmiģ, bunların 200 adedi 100 metre uzunluğunda 20-40 metre geniģliğinde toprak kaymaları ve yer değiģtirmeleri Ģeklinde oluģmuģtur. Kaymalarda ayrıģan kalınlık, üst kısımdaki bitkisel ve ayrıģmaya uygun toprak kısmı olmuģtur. Hopa da yaģanan sel olayından iki gün önce -22 Ağustos 2015 günü- meydana gelen yağıģlar toprak zeminini yeterince doygunluğa ulaģtırmıģ, 24 Ağustos 2015 gününde de yağıģların devam etmesi ile birlikte zeminden ayrılan toprak kütleleri enerji yüklü bir çamur akıntısı Ģeklinde, sel felaketinde yıkıcı etki yapmıģtır. Yüksek kısımlardan gelen yağıģ suları, vadi tabanı düzlüğünün güneyindeki Çamlı, YeĢilköy, Sugören bölgelerinde eğime uygun doğal yataklar oluģturmuģ, sel karakterli yüzey akıģı yaklaģık 15-20 dakikalık süre içerisinde TIR parkı ve Ģehir merkezindeki düzlüklerin sular altında kalmasına neden olmuģtur. Doldurularak yükseltilen yol kotundan daha alt kısımda bulunan doğal kot ve alçak araziler; binalar ve iģyerleri çamur seli ve taģkının neden olduğu hasarlardan zarar görmüģlerdir. Hopa- Yoldere ve Hopa-Arhavi yolları için de durum aynıdır. Ayrıca bu kısımlarda bulunan menfez kesitlerinin yetersizliği, bakım ve temizliğinin yapılmamıģ olması da menfezleri iģlemez hale getirmiģ ve selin yıkım etkisini artırmıģtır. 11

TAġKIN KORUMA PROJELERĠNĠN ĠNCELENMESĠ 2011/120454 ihale kayıt numarası ile DSĠ 26. Bölge Müdürlüğü Tesisler Yapım ve Bakım ġube Müdürlüğü tarafından 06.09.2011 tarihinde ihalesi yapılan Artvin Hopa Ġlçe Merkezi Sundura Deresi ve Yan Dereleri TaĢkınlarından Korunması ĠnĢaatı Hopa da meydana gelmesi olası bir sel felakatini önlemek amacı ile yapılmıģtı. Orman ve Su işleri Bakanı Veysel EROĞLU bu projeyi tanımlarken: Hopa Deresi' var. Bunu bizler 500 yılda tekerrür edecek akan suya göre hesap etmiştik. Bizzat konuyu ben de biliyorum. O dolduğu gibi bir miktar da taştı. Mühendislikte belli riske göre yapılıyor. Mesela 'şu bina 12 şiddetinde depreme dayanıklı olsun' dersen ekonomik olmaz, her yerin kolon olması lazım. Mühendislikte de elbette belli riskler var. Belli hesaba göre yapıyoruz. Bizler genellikle 100-500 yılı dikkate alarak hesap yapıyoruz. Orada hayatlarını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum". Proje incelendiğinde proje hesap debisi olarak Q 100 ve Q 500 debileri belirtilmektedir. Yani 100 yılda ve 500 yılda bir tekrarlanan yağıģlara göre hesaplanarak projenin yapıldığı belirtilmektedir. Projede Q 100=214.30 m3/saniye ve Q 500=269,53 m3/saniye olarak belirtilmektedir. Projede debiye göre hesaplanan kısım denize yaklaģık 1600 metre uzaklıkta, 32-33 metre kotlarında yamaç altında bulunmaktadır. Dere eğimi bu kısımda %2,5 mertebesindedir. 12

Kesit yaklaģık tam dolu iken 52-60 m2 civarındadır. Q 100 ve Q 500 debilerinin bu kesitten geçeceği ön görülürse Su hızları Q 100 için 4,12 metre/saniye, Q 500 için 5,18 metre/saniye olacaktır. Bu hızların açık kanallarda %2,5 eğimle sağlanması mümkün değildir. Bu proje tasarımı ile TaĢkın Korunması sağlamak, bilimsel gerçeklikten uzaktır. Hangi hesap yöntemine dayalı olduğu bilinmeyen söz konusu projeyi taģkın ihtimaline çözüm olarak sunmak mühendislik bilimine uygun düģmemektedir. Bu proje ile 800 metre uzunluğunda TaĢkın Koruma duvarı yapılarak çözüm aranmıģtır. Aynı proje yaklaģımı Sundura deresi Yukarı Kuledibi Mahallesindeki geçerlidir. 13

Sundura deresi Yoldere Mahallesindeki proje yaklaģımı da benzerdir. 14

SONUÇ VE ÖNERĠLER TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Hopa da gerçekleģtirilen teknik tespit gezisi gözlemleri ve bilimsel veriler ıģığında raporu değerlendirdiğimizde görüyoruz ki; Hopa da yaģanan seli sadece bir doğal afet olarak adlandırmak hatalı olacaktır ve bizleri çözüme ulaģtırılmayacaktır. Hopa ve benzeri diğer Doğu Karadeniz bölgelerindeki illerin toprak, su yapıları ile yağıģ rejimleri bilinmektedir. Bölgede, bu veriler dikkate alınmadan insan eliyle yapılmıģ olan yollar, tarım alanları, orman tahribatı, dere yataklarına müdahale, yapılaģma gibi etkiler, bölgeyi afete açık bir yer haline getirmektedir. Bölgenin altyapısı yerleģim yerlerinin ihtiyacını karģılayacak durumda değildir. Bu durum bölge toprağını suya doygun hale getirmektedir. Dere yataklarına kurulmuģ olan yerleģim yerleri, derelerin ve yağıģın denizle buluģma noktalarını kesen yollar; bölgedeki yağıģ akıģını asfalt yapı nedeniyle artırmakta ve kesilen akıģ yönü nedeniyle de yağıģlar denize ulaģamayıp birikme yapmaktadır. Bölgedeki çay tarımının yoğunluğu nedeniyle bölgedeki toprak yapısının asitleģmesi de toprağı zemine kuvvetli tutunabilen halden kolay kopabilen bir hale dönüģtürmektedir. Ayrıca çay tarım alanı açmak için bilinçsizce kesilen ve daralan orman alanları da yağıģın toprağa tutunamayıp akıģa geçmesine neden olmaktadır. Hopa da yaģanan ve can kaybına neden olan sel olayında resmi kurumların ihmalleri büyüktür. Bölgeye dair uzun vadeli ve taģkın, sel, heyelan gibi olayları önleyecek önlemler alınmamıģtır. Bölgedeki nüfusun dere yataklarında yoğunlaģması önlenmemiģ, dere akıģ güzergâhına yollar yapılmıģ, yağıģ ve akıģla deniz birleģim yerlerinin önüne yol setleri çekilmiģ ve bu setlerin mevcut menfezleri bölgedeki yağıģ-akıģ miktarı göz önünde bulundurulmadan yapılmıģtır. Bunun yanı sıra bölge halkının yaģam alanları yeterli altyapıdan mahrum bırakılmıģ ve bu nedenle toprak doygunluğu artmıģtır. Hopa daki teknik ihmallerle birlikte dikkat çekilmesi gereken bir husus da afet yönetimi yetersizliğidir. Bölgenin yüksek yağıģ alacağı bilinmesine ve bu durum kamuoyuyla paylaģılmasına rağmen hiçbir önlem alınmamıģ ve afet ekipleri bölgeye selin büyük, yıkıcı ve ölümcül etkileri gerçekleģtikten sonra dahi kolaylıkla gelememiģtir. 15

Bu bilgi ve sonuçlar ıģığında Hopa için çözüm önerilerimiz aģağıda sıralanmıģtır: Karadeniz deki ekosistemi tehdit edecek bütün projelerden vazgeçilmelidir. TaĢkın ve heyelan riskinin yüksek olduğu alanlardaki yerleģim birimleri ya da konutların kesinlikle tahliye edilmesi gerekmektedir. Dere yatakları ve kıyılarda imara izin verilmemelidir. Yeni yapılaģma yörenin coğrafi özelliklerini dikkate alan kapsamlı bir plan çerçevesinde ve kurallara uygun yapılmalı[1] ve Karadeniz doğasına rağmen yapılması planlanan bütün yol projeleri iptal edilmelidir. Akarsu yatakları sağlıklı bir akıģ rejimi için doğasına uygun olarak düzenlenmelidir. Bölgenin afet risk analizi oluģturulmalı, gerekli bölgelere taģkın uyarı sistemleri kurulmalıdır. Karadeniz ekolojisini bozacak, bitki örtüsü tahribatı yaratacak, su dengesiyle oynayacak baraj ve santral yapımları durdurulmalıdır. Bölgedeki tarımsal faaliyetler sonucu oluģan toprak yapısı bozulması ve orman tahribatı gibi etkiler belirlenip kayıt altına alınmalı, halk bu konuda bilinçlendirilmeli ve bu tahribatı engelleyecek önlemler alınmalıdır. YağıĢ ve dere akıģ geçiģini sağlayacak olan menfezlerde iyileģtirmeye gidilmeli, menfezler en yüksek olası yağıģ debisi göz önünde bulundurularak boyutlandırılmalıdır. TaĢkından Koruma projeleri adı altında yapılan çalıģmalar, mühendislik hesaplarına uygun değildir. Mühendislik biliminden uzak bu yaklaģım; sel sonrası yapılan çalıģmalarda da bir çözüm üretmeyecektir. Dere yataklarının yan kısımlarında taģların istiflenmesi ve duvar inģaatları hiçbir teknik açıklaması olmayan çalıģmalardır. Karadeniz e uygulanacak olan mühendislik projeleri fıtrat çerçevesinde değil, bilim çerçevesinde ele alınmalıdır. % 50 eğim üzerindeki orman alanlarının doğal haliyle korunması ve asla çay tarımına açılmaması gerekmektedir. %50 nin altında eğime sahip arazilerde ise tekniğine uygun teraslama yapılmalıdır[3]. 16

ÇALIġMADA YARARLANILAN KAYNAKLAR 1. UZUN, Ali. "Doğu Karadeniz Kıyı KuĢağında Coğrafi Yapı Ve Sel ĠliĢkisi." TMMOB Afet Sempozyumu Bildiriler Kitabı (2007): 387. 2. GÜRGEN, Gürcan. "Doğu Karadeniz Bölümünde Maksimum YağıĢlar ve TaĢkınlar Açısından Önemi." Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi 24.2 (2004). 3. TURNA, Turgay. Doğu Karadeniz Bölgesinde Heyelan EriĢim: 22 Kasım 2015 http://www.dsi.gov.tr/docs/sempozyumlar/2-2-do%c4%9fu-karadenizb%c3%b6lgesinde-heyelan-nedenleri---dr-turgay-turna.pdf?sfvrsn=2 ÜRKER, Okan, Doktora Programı, and Nesrin ÇOBANOĞLU. "TÜRKĠYE DE HĠDROELEKTRĠK SANTRALLER ĠN DURUMU (HES LER) VE ÇEVRE POLĠTĠKALARI BAĞLAMINDA DEĞERLENDĠRĠLMESĠ." GÜRGEN, Gürcan. "Doğu Karadeniz Bölümünde Maksimum YağıĢlar ve TaĢkınlar Açısından Önemi." Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi 24.2 (2004). Uzun, Ali. "DOĞU KARADENĠZ KIYI KUġAĞINDA COĞRAFĠ YAPI VE SEL ĠLĠġKĠSĠ." Yurt, Recep. "Doğu Karadeniz Bölümü Doğal Afet Planlarının Hazırlanması." Sezen, Yıldırım. "Asit topraklara kireç ilavesinin fosfor ve potasyum elveriģliliğine etkisi." Journal of the Faculty of Agriculture 12.1 (1981). Ayan, Sezgin, et al. "Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesinde Fındık ve Çay Ziraatı ile Birlikte Kızılağaç Tarımının Ġrdelenmesi." GÜ Kastamonu Orman Fakültesi Dergisi, Kasım-2001, Yıl 1 (2001): 269-280. SAĞLAM, M. Arif ÖZYAZICI1 Mustafa, Orhan DENGĠZ, and Aylin ERKOÇAK. "Çay Tarımı Yapılan Topraklara Yönelik Faktör Analizi ve Jeoistatistik Uygulamaları: Rize Ġli Örneği." ÖZCAN, Muharrem, et al. "TÜRKĠYE ÇAY YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠNĠN SORUNLARI VE ÖNCELĠKLERĠ." Bildiriler Kitabı (2013): 64. TUROĞLU, Hüseyin. "TRABZON SARP ARASI, KARADENĠZ SAHĠL YOLU ĠNġAATININ JEOMORFOLOJĠK ETKĠLERĠ." Berkün, Mehmet, Tuğçe Anılan, and Egemen Aras. "Doğu Karadeniz Bölgesi nde Sediment TaĢınması ve Kıyı Erozyonu EtkileĢimleri." 17

18