Prostat nedir? Prostat erkeklerde mesanenin (idrar torbası) altında rektumun önünde yer alan ve yardımcı üreme organı olarak görev yapan, normalde ceviz büyüklüğünde bir salgı bezidir. Mesaneden idrarı penis ucuna taşıyan, üretra denilen kanal prostatın içinden geçer. Asıl görevi spermin taşınması için gerekli sıvıya destek sağlamak ve bir pıhtı halindeki meninin sıvılaşmasını sağlayan enzimi üretmektir. Yaşla beraber prostat boyutlarında büyüme veya kanserli doku gelişimi meydana gelebilir. Prostat kanseri kimlerde görülür? Dünya genelinde prostat kanseri erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen kanserdir. Kansere bağlı ölümlerde akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alır.erkeklerin kabaca %15-20 sinde prostat kanseri tanısı konulur, %3 ünde prostat kanserinden ölüm görülür. Ülkemiz için kesin veriler mevcut olmamakla birlikte2010'da yapılmış Prostat-Türk Çalışması 27.7/100 bin insidansverisini ortaya koymuştur. Bu sonuç Türkiye'de de batılı ülkelerde görülensıklığa yakınsıklıkta prostat kanserine rastlanıldığını göstermektedir. Prostat kanserinin nedenleri nelerdir? Prostat kanserinin nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Fakat, yapılan çalışmalar sonucu 3 kesin risk faktörü belirlenmiştir: 1. Yaş: Yaş ilerledikçe prostat kanseri görülme riski artar. Prostat kanseri "latent form" ve "klinik aktif form" olmak üzere birbirinden çok farklı karakterde, iki ayrı formda bulunmaktadır. Latent formda histolojik düzeyde olan prostat kanseri odağı hayat boyu hiç tanı konulmadan sessiz kalabilirken, klinik aktif formda genetik bir yatkınlıkla birlikte olumsuz çevre koşullarının ve bilinen bilinmeyen pekçok risk faktörünün biraraya gelip etkin olması sonucu büyüyerek, klinik olarak önemli hale gelebilir, prostat dışına yayılabilir, metastaz yapabilir. 50 yaşındaki bir erkeğin yaşamı boyunca latent prostat kanserine yakalanma riski % 40, klinik aktif prostat kanseri teşhis edilme riski % 9,5 ve bu kanserden ölme riski ise % 2,9 olarak hesaplanmaktadır. 2. Genetik yatkınlık: Kanser geliştirme riski, birinci derece akrabalarından bir kişide prostat kanseri olanlarda 2 kat, iki kişide olanlarda 5 kat, üç kişide olanlarda 11 kat artmaktadır. Ayrıca, ne kadar erken yaşta ortaya çıkmış ise, diğer aile bireylerinde kanser çıkma olasılığı o kadar artmaktadır. Ailede birden fazla kişide görüldüğünde bu kanser "ailesel prostat kanseri" olarak tanımlanmaktadır. Daha erken yaşta ortaya çıkmaktadır. Tüm prostat kanserlerinin %9'u ailesel prostat kanseridir. Meme ya da kolon kanserine yakalanmış aile yakını olanlarda da prostat kanseri riskinin yüksek olduğu belirlenmiştir. 3. Irk: Siyah ırkta daha sık, sarı ırkta daha az görülmektedir. Kuzey Amerika ve Avrupa'da daha sık görülürken, Doğu Asya'da daha az görülür.
Yaş ve aile öyküsü en önemli risk faktörleri olduğu için, prostat kanseri araştırılması 50 yaşından itibaren önerilirken, ailesel prostat kanseri varlığı söz konusu ise 40 yaşından itibaren başlatılmalıdır. Latent prostat kanseri sıklığında ırklar ve ülkeler arasında farklar olmadığı gösterilmiştir. Bu da klinik aktif prostat kanserinin oluşumunu kolaylaştırdığı düşünülen diğer risk faktörlerinin varlığını düşündürmektedir: 1. Beslenme alışkanlıkları (bol hayvansal yağ içerikli, az fibrinli ve posalı gıdalar) 2. Güneş ışığından yeterince yararlanamama (prostat kanserine karşı koruyucu özelliği bulunan A ve D vitaminlerinin eksikliği) 3. Kadmium içeren işyerlerinde çalışmak: örneğin lastik endüstrisi 4. Testosteron: Prostatın işlev görebilmesi için testosteron gereklidir. Fakat, ilerleyen yaşla birlikte testosteron aktivitesinde bir artış oluşur. Bu da histolojik düzeyde bir prostat kanseri odağı varsa klinik olarak önemli bir prostat kanseri haline dönüşmesine neden olur. Prostat kanseri önlenebilir mi? Önlenebilir kesin bir risk faktörü bugüne kadar belirlenemediği için, sağlıklı beslenmekuralları çerçevesinde muhtemel risk faktörlerine yönelik önlemler alınabilir. Yüksek hayvansal yağ oranı ve kırmızı et içeren gıdalar, testosteron etkisini arttıran ve kanser gelişimini hızlandıran kötü kolesterol denilen LDL (low-densitylipoprotein) seviyesini arttırmaktadır. Obezitede artan vücut yağ dokusu içinde bulunan leptin gibi proteinler ve insulin benzeri büyüme faktörü gibi hormonlar prostat kanserinin ilerlemesini arttırmaktadır. Ayrıca aşırı miktarda kalsiyum alınması D vitaminininvucuttaki sentezini azaltmaktadır. Ek olarak,sigara kullanımı pekçok kanser türünde olduğu gibi prostat kanseri oluşumunda ve ilerlemesinde de rol almaktadır. Bu risk faktörlerinden uzak durulması veya en aza indirilmesi önerilmektedir. Beslenme alışkanlıkları değiştirilerek, daha çok fibrinli posalı gıdaları temel alan doğal ürünlere ağırlık verilebilir.antioksidan özellik içeren gıdaların yanında,likopen içeren domates, omega-3 içeren somon ve tuna balığı önerilmektedir.fakat, likopenin etkinliğinin araştırıldığı 8 randomize kontrollü çalışmanın sonucunda likopenin prostat kanseri oluşumunda önleyici olduğu yönünde güçlü bir veriye ulaşılamamıştır. Benzer şekilde,seleniumand Vitamin E CancerPrevention Trial (SELECT) çalışması da prostat kanserini önlemede selenyum ve E vitaminin etkili olmadıklarını ortaya koymuştur. Beslenmenin etkileri konusunda çalışmalar devam etmektedir. Normal prostat dokusunun büyümesi ve canlılığının korunmasında testosteron ve D vitamini önemli rol alır. Testosteron hücre çoğalmasını arttırırken, D vitamini azaltıcı etki gösterir. Testosteron etkisini azaltmaya yönelik, fitoöstrojen içeren soya fasülyesi tüketimi, kilo kaybı sağlayan düzenli egzersiz yapılması önerilmektedir.bununla birlikte, vücutta testosteron etkisini azaltıcı ilaç kullanımını araştıran çalışmalar(prostatecancerprevention Trial (PCPT),ReductionbyDutasteride of ProstateCancerEvents (REDUCE)) prostat kanseri oluşumunu önlemede yeterince etkili olmadığını, yan etkilerinin yanı sıra yüksek dereceli prostat kanseri oranında da artışa neden olabileceğini ortaya koymuştur. Sonuç olarak, genetik faktörlerin en önemli risk faktörü olduğu bilinirken, diğer dış faktörlerin de etkili olabileceği fakat bu konuda henüz hayat tarzını, yeme alışkanlıklarını değiştirmeyi gerektirecek yeterli kanıta sahip olmadığımız görülmektedir. Bu konuda yapılan
ve yapılacak çalışmalarla prostat kanserini önlemeye yönelik ipuçları elde edileceği beklenilmektedir. Prostat kanserinin klinik belirtileri nelerdir? Prostat kanserinin erken belirtisi yoktur, sinsi bir hastalıktır. Erken dönemde belirti vermesi nadirdir. Tedavi ile bu hastalıktan tamamen kurtulmanın mümkün olduğu evrede, hastanın çoğunlukla hiçbir şikâyeti olmaz. Çünkü prostat kanseri üretraya uzak,prostatın dış kapsülüne yakın kesimlerinden (periferalzon) köken alır. İyi huylu prostat büyümesinde görülen idrar yaparken zorluklar, akım hızında azalma, sık idrara gitme gibi şikâyetler prostat kanserinde ileri evrelerde, kanserüretrayı etkilediğinde ortaya çıkar.ayrıca, ileri evrede kanser meni kanallarını, seminal vezikülleri etkilediğinde menide kan görülmesi, sinirleri etkilediğinde ereksiyon (peniste sertleşme) kaybı, kemiklere metastaz yaptığında bölgesel kemik ağrıları,ileri safhalarda kemik iliği etkilenmesine bağlı anemi ve halsizlik,prostat etrafındaki lenf bezleri ve mesane etkilendiğinde ağrı, böbreklerde şişme (hidronefroz) ve böbrek yetmezliğigelişebilir. Metastaza bağlı bu belirtiler hastanın hissettiği ilk belirtiler de olabilir. Bu nedenle belirli bir yaştan itibaren erken tanı için prostat kanserine yönelik muayene ve testler mutlaka yapılmalıdır. Prostat kanserine yönelik muayene ve inceleme niçin ve nasıl yapılır? Prostat kanseri için düzenli muayene ve inceleme yapılarak hastalığı erken evrede teşhis etmek amaçlanmaktadır. Çünkü, kanserin prostat içine sınırlı olduğu erken evrede yapılacak tedavi ile hastalıktan tamamen iyileşme şansı çok yüksektir. Son verilere dayanılarak şu an için, prostat kanserine yönelik toplum taraması yapılması önerilmemektedir. Fakat risk grubunda olan erkeklerin bireysel olarak erken tanı amacıyla taranması önerilmektedir. Bu nedenle, akrabalarında prostat kanseri olan erkeklerin ve siyah ırka mensup erkeklerin 40 yaşından, diğer erkeklerin 50 yaşından itibaren yılda bir defa prostat kanseri taraması için üroonkoloji uzmanına gitmeleri önerilmektedir. Günümüzde prostat kanserine yönelik tarama çalışmasının iki önemli tanı metodu vardır: 1. Parmakla rektal muayene (PRM): Bu muayene sırasında prostatın ön kısmı hariç, ulaşılabilir diğer kesimleri parmakla palpe edilerek tümör açısından şüpheli bir sertlik veya düzensizlik olup olmadığı kontrol edilir. 0.2 ml den büyük kitleler palpe edilebilir. Tek başına PRM ile kanserli hastaların %20 si tespit edilebilir. 2. Prostat spesifik antijen (PSA): PSA prostat bezinden salgılanan bir proteindir. Görevi meninin sıvılaşmasına yardım etmektir. Normalde kanda az, menide 1 milyon kat daha fazla miktarda bulunur. Prostat dokusunda bir hasar oluştuğunda kana geçen PSA miktarında artış olur. PSA kana geçtiği zaman büyük proteinlere bağlı veya serbest halde olmak üzere iki formda bulunur. Serbest PSA düzeyi azaldıkça, total PSA düzeyi (bağlı ve serbest PSA toplamı) arttıkça kanser açısından şüphe uyandırır. PSA için şu değerin altında olursa prostat kanseri olmaz diyebileceğimiz bir değer yoktur! Çünkü klinik olarak önemli prostat kanseri tanısı konulmuş hastalara bakıldığında PSA değeri 1 in altında olanlar dahi vardır (Tablo 1). Fakat, prostat kanseri çıkma ihtimali yüksek olan bir
değer belirlenerek, prostat kanserine yönelik ileri incelemeler yapılır. Prostat kanseri tanısını kolaylaştırmak amacıyla PSA düzeyi 2.5 ng/ml üstünde olduğunda dikkatli bir değerlendirme yapılmalıdır. Bu amaçla serbest/total PSA oranı, yaşa göre PSA değerleri, PSA artış hızı ve PSA dansitesi gibi parametreler prostat biyopsisi yapma kararı almakta yönlendirici olmaktadır. Yaş ilerledikçe PSA düzeyinde artma olur. PSA düzeyinin düşük olması veya yüksek olması o kişide kesin bir şekilde prostat kanseri olmadığını veya olduğunu göstermez. Çünkü, PSA düzeyini yükselten prostatit, iyi huylu prostat büyümesi ve geçici yükselmelere neden olan durumlar da mevcuttur. Fakat, PSA kansere değil organa spesifik olduğu için,bazı durumlarda iyi bir tarama testi için yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle PSA, PRM ile birlikte değerlendirilerek, prostat biyopsisi yapma kararı alınmalıdır (Tablo 2). Asıl tanı biyopsi sonucu ile konulmaktadır. Tablo 1: Düşük PSA değerlerine göre prostat kanseri olma riski. Önemli prostat kanseri olan Gleason 7 ve üzeri kanser çıkma riski düşük PSA değerlerinde dahi görülebilmektedir. PSA seviyesi (ng/ml) Prostat kanseri riski (%) Gleason 7 prostat kanseri riski (%) 0.0-0.5 6.6 0.8 0.6-1.0 10.1 1.0 1.1-2.0 17.0 2.0 2.1-3.0 23.9 4.6 3.1-4.0 26.9 6.7 Tablo 2:Serum PSA değeri ve parmakla rektal muayeneye (PRM) göre biyopside kanser çıkma oranı. PSA değeri arttıkça, PRM de de bulgu varsa kanser çıkma ihtimali artmaktadır. PSA (ng/ml) PRM normal (%) PRM de şüpheli bulgu var (%) 0-4 4-9 10-17 4-10 24-25 41-62 >10 31-42 67-77 PCA3 prostat masajı sonrasında idrarda bakılan yeni bir yöntemdir. Total PSA ya göre daha etkin olduğu yönünde yayınlar vardır. Fakat, çok pahalı olması ve önemli kanseri tespit etmedeki etkinliğinin henüz bilinmemesi kullanımını sınırlamaktadır. Prostat iğne biyopsisi ne zaman ve nasıl yapılmalıdır? PRM'de şüpheli bulgu olduğunda, PSA değeri ne olursa olsun, mutlaka prostattan biyopsi yapılmalıdır. Çünkü, prostat kanseri tanısı alan hastaların %25'inde PSA düzeyi normal sınırlardadır.prm normal iken, PSA düzeyi şüphe doğuracak yükseklikte ise, prostatit veya
PSA düzeyinde geçici yüksekliğe neden olabilecek durumlar dışlandıktan sonra, PSA tekrar edilerek prostattan biyopsi yapılmalıdır.biyopsi öncesinde hastanın yaşı ve varsa eşlik eden hastalıkları mutlaka dikkate alınmalıdır. Bazı durumlarda, yapılan incelemeler sonucu prostat kanseri şüphesi olmayan fakat iyi huylu prostat büyümesi nedeniyle açık veya kapalı ameliyat edilen hastaların elde edilen prostat dokularının patoloji incelemesi sonucunda prostat kanseri tanısı da konulabilir. Prostat biyopsisi transrektal ultrasonografi eşliğinde yapılır. İşlem transrektal yolla enfeksiyon açısından kirli bölgeden yapıldığı için biyopsiden 1 gün önce oral antibiyotik başlanılır ve 5 gün devam edilir. Biyopsi öncesinde de intravenöz antibiyotik yapılır. Öncelikle ultrasonografi eşliğinde bölgesel anestezi yapılır. Biyopsi yapılacak odak sayısı en az 12 olacak şekilde, prostatın volümüne ve PRM bulgularına göre arttırılarak alınmalıdır. Tekrar biyopsilerinde her defasında odak sayısı arttırılmalı, seminal veziküllerden de biyopsiler alınmalıdır. Satürasyon biyopsisi denilen 20 den fazla odaktan biyopsi almak kanser yakalama olasılığını arttırır. Satürasyon biyopsileri genel anestezi altında yapılır. Prostat biyopsisinin komplikasyonları nelerdir? İdrarda, gaytada veya menide kan görülebilir. Düşük sıklıkta prostatit, 38.5 derece ateş, epididimitve orşitgörülebilir. Nadiren idrar yapamama görülebilir. Prostat biyopsisinin sonucu normal ise ne yapılmalıdır? Hangi durumlarda tekrar biyopsi yapılmalıdır? Prostat biyopsi odakları bir düzen içinde belirli alanlardan alındığı için, biyopsinin alınmadığı alanlarda kanser olabilir. Bu nedenle hasta 3 ay sonra tekrar değerlendirilir. Daha önce yapılmış biyopsi sonuçları normal olmasına rağmen, takiplerde PSA artıyorsa veya PRM şüpheli hale gelmişse biyopsi tekrarı yapılmalıdır. Patoloji sonucunda kanser yok fakat atipik küçük asinarproliferasyon (ASAP) veya yaygın prostatikintraepitelyalneoplazi (PIN) varsa bu lezyonların komşuluğunda prostat kanseri bulunma riski yüksek olduğu için biyopsi tekrarlanmalıdır. Prostat biyopsi sonucunda kanser tespit edilmiş ise ne yapılmalıdır? Evreleme ve Gleason Skorlaması nasıl yapılır? Biyopsi sonucunda kanser varlığı tespit edildikten sonra, kanserin sadece prostatın içine mi sınırlı olduğu yoksa bölgesel lenf bezlerine, kemiklere veya başka organlara bir yayılım yapıp yapmadığı tespit edilir, yani evreleme çalışması yapılır. Evreleme amacıyla, tüm vücut kemik sintigrafisi, karın üst ve alt bölgesi içinbilgisayarlı tomografi(bt) veya manyetik rezonans
görüntüleme (MRG) ve akciğer grafisi tetkikleri yapılmalıdır. Radyolojik görüntülemedeki ümit vaat eden bir gelişme multiparametrikmrg (mpmrg) yöntemidir. Bir başka yöntem de bir nükleer sintigrafi yöntemi olan galyum 68 ile işaretli PSMA PET/BT dir. Kanserli dokuyu göstermede daha duyarlı ve daha özgül olduğu yönünde ümit vaat edici bulgular elde edilen bu yöntemlerin etkinliği test edildikten sonra günlük pratiğe girmesi için çalışmalar devam etmektedir. Evreleme (TNM evrelemesi) şu şekilde yapılır: Evre T1a-b: İyi huylu prostat büyümesi nedeniyle ameliyat edilen hastaların prostat dokularında tespit edilen prostat kanseridir. Kanserli doku oranı %5 ise evre T1a, >%5 ise evre T1b dir. PRM, PSA ve ultrasonografide kanser şüphesi yoktur. Evre T1c: Parmakla muayenede hissedilmeyen,ultrasonografide kanser şüphesi olmayan, fakat PSA yüksekliği nedeniyle oluşan şüphe üzerine yapılan prostat biyopsisi sonucu tanı konulan prostat kanseridir. Evre T2a-c: Parmakla muayenede ele gelen, yapılan ameliyat sonucu prostatın patoloji değerlendirilmesinde prostat içine sınırlı olduğu tespit edilen prostat kanseridir. Evre T3a: Parmakla muayenede ele gelen, yapılan ameliyat sonucu prostatın patoloji değerlendirilmesinde prostat kapsülünü geçtiği (mesane boynu dahil) tespit edilen prostat kanseridir. Evre T3b: Parmakla muayenede ele gelen, yapılan ameliyat sonucu prostatın patoloji değerlendirilmesinde prostatın arkasında yer alan seminal veziküllere geçtiği tespit edilen prostat kanseridir. Evre T4: Parmakla muayenede ele gelen, yapılan radyolojik değerlendirme sonucu prostat kanserinin mesaneye, çevre dokulara veya eksternalsfinkter, rektum, levatör kasları ve pelvik duvara girdiği tespit edilen prostat kanseridir. N0: Pelvik lenf nodlarındametastaz(tutulum) olmamasıdır. N1: Cerrahi (radikal prostatektomi) sırasında alınan pelvik lenf nodlarında metastaz olması veya radyolojik incelemede lenf nodu metastazı olmasıdır. M1a: Radyolojik incelemede pelvikbölge dışında lenf nodu metastazı olmasıdır. M1b: Kemiklerde metastaz olmasıdır. M1c: Kemik dışında solid organ metastazları olmasıdır.
Eğer tedavi verilmez ise prostat kanserinin evrelerine göre 5 yıl sonunda metastaz yapma riskleri kabaca şöyledir: Evre T1a: %5 Evre T1b: %35 Evre T1c: %50 Evre T2a: %55 Evre T2b-c: %75-100 Radikal prostatektomi ile elde edilen materyalin incelenmesi sonucu patoloji uzmanı patolojik (p) evre T2a dan T4 e kadar değişen evre bilgisini içeren rapor verir. Bu raporda, alınan materyalin cerrahi sınırında kanser hücresi ve lenf nodlarında metastaz olup olmadığı bilgisi de yer alır. Patolojik evre ameliyat sonrası hastanın tedavisi ve takibi konusunda yol göstericidir. Gleason Skorlama: Evre ile birlikte mutlaka dikkate alınması gereken, biyopside tespit edilen kanserli dokunun ne kadar önemli bir kanser olduğudur. Bunu belirlemek için kullanılan derecelendirme sistemi GleasonSkorlamasıdır. Kanser hücrelerinin mikroskopik görüntülerinde gösterdikleri normalden farklı yapısal değişimler 1 ile 5 arasında puan (1: normale en yakın, en iyi; 5: normalden çok farklı, en kötü) verilerek derecelendirilir. Patoloji doktoru, biyopsi ile elde edilen dokularda en sık karşılaşılan iki farklılık derecesini belirleyip, en sık görülen 1. sırada olmak üzere toplam olarak bir Gleason skoru verir. Gleason skoru toplam bir değer olduğu için 2 ile 10 arasında bir değerdir. International Society of UrologicalPathology (ISUP) 2005 toplantısında alınan kararlara göre hastalığın prognozunu daha iyi öngörebilecek şekilde Gleasonskorlama sisteminde değişiklik yapılmıştır (modifiye edilmiş Gleason skorlama sistemi) (Şekil): Prostat kanseri patolojik incelemesindeki 1 den 5 e kadar Gleason dereceleri, B'demodifiyeGleason Skor sistemi görülmektedir. Gleason skoru 2 ile 4 arasında ise, bu normale göre az değişim göstermiş, yani henüz kanser denilemeyecek seviyededir. Bu nedenle biyopsi raporunda kanser değil, adenosis veya atipikyapılar şeklinde belirtilir.
Gleason skoru 6 ise, bu kanser normale göre orta derecede değişim göstermiş, yani iyihuylu bir kanserdir. Gleason skoru 7 ise, bu kanser normale göre yüksek derecede değişim göstermiş, yani orta-kötü huylu bir kanserdir. Gleason skoru 8 ise, bu kanser normale göre çok yüksek derecede değişim göstermiş, yani kötü huylu bir kanserdir Gleason skoru 9 ve 10 ise, bu kanser normale göre çok aşırı değişim göstermiş, yani çok kötü huylu bir kanserdir. Alınan biyopsi dokularında bir çeşit derece varsa, Gleason skoru o derecenin iki katıdır. Örneğin, Gleason derecesi 3 ise, Gleason skoru 3+3=6 dır. Alınan biyopsi dokularında 2 farklı derece varsa, Gleason skoru en yaygın görülen derece artı diğer derece toplamıdır. Örneğin, en sık Gleason derecesi 3, ikinci yaygınlıkta 4 ise, Gleasonskoru 3+4=7 dir. Eğer dokularda 3 farklı derece varsa, Gleason skoru en yaygın görülen artı en yüksek derece (yaygınlığına bakılmadan) toplamıdır. Örneğin, en sık Gleason 3, ikinci sıklıkta 4, üçüncü sıklıkta çok küçük bir alanda 5 derecesi ise, Gleason skoru 3+5=8 dir. Radikal prostatektomi materyalinin değerlendirmesinde ise farklı olarak, üçüncü sıklıktaki alan %5 den fazla ise Gleason skoru 3+4=7 ve 3. sıklıkta 5 var denilir. Biyopsi dokularında prostat dokusu yok ise tanı için yetersiz olarak değerlendirilmeli ve biyopsi tekrarı yapılmalıdır. İntraduktalkarsinom, lenfovaskülerinvazyon ve prostat dışına taşmış kanser varlığı mutlaka raporda belirtilmelidir. Herbir biyopsi parçasındaki kanser varlığı, uzunluğu ve oranı belirtilmelidir. Çünkü, bu veri kanser volümünün ve dolayısıyla uygulanacak tedavinin belirlenmesinde çok önemlidir. Bir biyopsi parçasında >5 mm veya %50 den fazla kanser varlığı hemen tedavi edilmesi gereken önemli bir kanser varlığına işaret eder. Ayrıca, alınan biyopsilerden sadece birinde küçük bir odakta kanser tespit edilmişse, bu kanser derecesi, uzunluğu ve yüzdesi ile belirtilmelidir. Çünkü, tedaviye karar vermeden biyopsi tekrarı gerektirebilir. Gleason skoru arttıkça kanserin çoğalma, ilerleme, prostat dışına çıkma ve yayılma yapma ihtimali (agresifliği) artar.ayrıca, en sık karşılaşılan derecenin yüksekliği de önemlidir. Örneğin Gleason skoru 4+3=7, aynı skora sahip olmasına rağmen 3+4=7 den daha agresiftir. Radikal prostatektomi sonrası prognozuöngermedegleason skoru önemli bir göstergedir. Sırasıyla en iyiden en kötüye prognostik gruplar: Gleason skoru 6: iyi Gleason skoru 3+4=7: orta Gleason skoru 4+3=7: kötü Gleason skoru 8: kötü Gleason skoru 9-10: çok kötü Kaynak: 1. European Urological Association guidelines 2. American Urological Association guidelines