KURTULUÞ CEPHESÝ KURTULUÞ CEPHESÝ LAÝKLÝK VE ÞERÝATÇILIK ÜZERÝNE ERÝÞ YAYINLARI. Laiklik ve Þeriatçýlýk Üzerine



Benzer belgeler
Proletarya Partisinin Din Konusundaki Tutumu

DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ!

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

KURTULUÞ CEPHESÝ. Tehdit Altýnda Türkiye. Ýç Pazarýn Yeniden Paylaþýmý. Türkiye Laik Kalacak Ama Nasýl? Laikliðin Tarihsel Evrimi ve Þeriatçýlýk

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

KURTULUÞ CEPHESÝ DÜNYADA VE TÜRKÝYE DE EKONOMÝK BUNALIM ERÝÞ YAYINLARI

ÝLKER AKMAN MEVCUT DURUM VE DEVRÝMCÝ TAKTÝÐÝMÝZ ERÝÞ YAYINLARI

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

THKP-C/HDÖ OLÝGARÞÝ NEDÝR? ERÝÞ YAYINLARI THKP-C/HDÖ. Oligarþi Nedir?

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

Tarihte, Günümüzde ve Devrimci Mücadelede Kadýnlar

KURTULUÞ CEPHESÝ. Devrim yolu engebelidir, dolambaçlýdýr, sarptýr; onyýllarýn mücadelesidir. Kýzýldere ve On lar

Simge Özer Pýnarbaþý

17. Devlet ve devrim. Marksist Devlet Teorisi'nin yenilenmesi

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

KURTULUÞ CEPHESÝ. Mevcut Durum ve Devrimci Görevler

THKP-C/HDÖ YENÝ OPORTÜNÝZM ÜZERÝNE ERÝÞ YAYINLARI THKP-C/HDÖ. Yeni Oportünizm Üzerine

KURTULUÞ CEPHESÝ. Milli Krizin Geliþme Dinamikleri ve Solda Özerkleþme Eðilimleri. eodal Tacirlere Politik-Ticaret Dersleri

KURTULUÞ CEPHESÝ. Hayata Dönüþ Operasyonu ve Oligarþinin Siyasal Zoru. ... Ve Genelkurmay Devreye Girer: Postmodern Darbe

KURTULUÞ CEPHESÝ. 26 Ocak 1976 Beylerderesi. Türkiye Halk Kurtuluþ Partisi-Cephesi Ulaþ Bardakçý Yüksel Eriþ, Nedim Atýlgan, Mustafa Atmaca

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.


ünite1 Sosyal Bilgiler

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

DEVLET VE DEVRÝM V. Ý. LENÝN

Mahir Çayan Son Gençlik Hareketleri Üzerine SON GENÇLİK HAREKETLERİ ÜZERİNE (*)

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

KÜRESEL ÝÇ SAVAÞ GÜÇLERÝNÝN DURUMU

DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ!

O baþý baðlý milletvekili Merve Kavakçý veo refahlý iki meczup milletvekili þimdi nerededirler?

KURTULUÞ CEPHESÝ. Türkiye de Demokratik Devrim Diye, Toprak Devrimi Diye Bir Sorun Yoktur. Ýthalat Patlamasýndan aþist-mafya Cumhuriyetine

MAHÝR ÇAYAN BÜTÜN YAZILAR ERÝÞ YAYINLARI. Mahir Çayan Bütün Yazýlar

TKHP-C/HDÖ REVÝZYONÝZMÝN REVÝZYONU ERÝÞ YAYINLARI. THKP-C/HDÖ Revizyonizmin Revizyonu

V. Ý. LENÝN DEMOKRATÝK DEVRÝMDE SOSYAL-DEMOKRASÝNÝN ÝKÝ TAKTÝÐÝ ERÝÞ YAYINLARI. V. Ý. Lenin Ýki Taktik


Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi

KAPÝTALÝZM ÇAÐININ SONU

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim

Kanguru Matematik Türkiye 2017

KURTULUÞ CEPHESÝ 30. YIL TÜRKÝYE DEVRÝMÝNÝN ACÝL SORUNLARI ITHKP-C/HDÖ ERÝÞ YAYINLARI. 30. Yýlýnda Türkiye Devriminin Acil Sorunlarý-I

BU KEZ GERÇEKTEN FARKLI

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY

SOSYAL- DEVLETE DAÝR

01 Kasým 2018

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

KURTULUÞ CEPHESÝ. Laik-þeriatçý Kamplaþmasý, Askeri Darbe, Demokrasi vs. Cumhuriyet in 80. Yýlýnda Türkiye Ekonomisi. Seçimler Üzerine Che Guevara

Tarihsel olan toplumsaldýr. Toplumsal


STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

THKP-C/HDÖ TÜRKÝYE DEVRÝMÝNÝN ACÝL SORUNLARI I ERÝÞ YAYINLARI THKP-C/HDÖ. Türkiye Devriminin Acil Sorunlarý-I

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

KAPÝTALÝZM SORUNLARINI ÇÖZEMEZ

DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ!

Her þey gibi, iþçi sýnýfý da duraðan deðil, sürekli deðiþim

KURTULUÞ CEPHESÝ. Tehdit Altýnda Türkiye. aþist Milis Saldýrýlar ve Anti- aþist Mücadelenin Sorunlarý. Neo-Liberal Safsatayla Herkes Ermeni Olunca

KURTULUÞ CEPHESÝ. Mahir Çayan: Oligarþik Dikta. ABD nin Terörizme Karþý Savaþ ý ve Demokrasi [ABD de Askeri Mahkemeler] Ýþkenceyi bile düþünme zamaný


ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ZUBRÝTSKÝ, MÝTROPOLSKÝ, KEROV KAPÝTALÝST TOPLUM ERÝÞ YAYINLARI. Kapitalist Toplum

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

SSCB Ekonomi Enstitüsü Bilimler Akademisi DERS KÝTABI. ÝNTER YAYINLARI Ankara Cd. 31. No: 31 Kat: 4/51 Caðaloðlu - ÝSTANBUL Tel: (0212)

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

'Ýnsan doðasý'nýn dönüþüme uðratýlmasý

Sað Sosyalist Devrimciler ve Sað Menþevikler

THKP-C/HDÖ BDS : BÝR PRAGMATÝK SAPMA ERÝÞ YAYINLARI THKP-C/HDÖ. BDS : Bir Pragmatik Sapma

Burjuvazi, devrimci iþçi sýnýfý hareketinin olduðu bir

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN

Jeopolitik Dengeler ve Tek Kutupluluktan Çok Kutupluluða

Siyasal Partiler: Kurumsallaşma, Demokrasi ve Reform. Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi


BÝRÝNCÝ BASAMAK SAÐLIK HÝZMETLERÝ: Sorun mu? Çözüm mü?

KURTULUÞ CEPHESÝ. Bir ilistinli: Yaser Arafat. elluce Gibi Yar, Baðdat Gibi Diyar Olmaz! Bu iþ tamam! 17 Aralýkta Avrupalýyýz!

Kanguru Matematik Türkiye 2015

30 SORULUK DENEME TESTÝ Gönderen : abana - 10/11/ :26

PARTÝYLE, HEP BÝRLÝKTE DEVRÝME!

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

MAO ÇE-TUNG ASKERÝ YAZILAR ERÝÞ YAYINLARI. Mao Çe-tung Askeri Yazýlar

KURTULUÞ CEPHESÝ. THKP-C/HDÖ 27 No lu Bildiri. Emperyalist Savaþ Stratejisi: Terörizm. Devrimci Terör ve Terörizm

KURTULUÞ CEPHESÝ. El deber de todo revolucionario es hacer la revolución Her devrimcinin görevi, devrim yapmaktýr. V. Ý. Lenin Sosyalizm ve Savaþ


V. Ý. LENÝN KARL MARKS MARKSÝZMÝN BÝR AÇIKLAMASI VE KISA BÝR BÝYOGRA ÝK ÖZETÝ ERÝÞ YAYINLARI. V. Ý. Lenin Karl Marks

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

Gelir Vergisi Kesintisi

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

GÝRÝÞ. Bu anlamda, özellikle az geliþmiþ toplumlarda sanayi çaðýndan bilgi

SINIF SAVAÞIMI SÝSTEMÝ HER NOKTASINDA SARSIYOR

Merhaba, ESKÝÞEHÝR: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 ÝZMÝR: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak

Sunu, MÜCADELE BÝRLÝÐÝ DAÐITIMCILARINA SÝLAHLI SALDIRI! BASINA VE KAMUOYUNA

SINIF MÜCADELESÝ KAÇINILMAZ SONUCUNA DOÐRU ÝLERLÝYOR

Merhaba Genç Yoldaþlar

KURTULUÞ CEPHESÝ DÜNYADA VE TÜRKÝYE DE EKONOMÝK BUNALIM II ERÝÞ YAYINLARI

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Transkript:

KURTULUÞ CEPHESÝ LAÝKLÝK VE ÞERÝATÇILIK ÜZERÝNE ERÝÞ YAYINLARI Laiklik ve Þeriatçýlýk Üzerine 1

BÝRÝNCÝ BASKI

LAÝKLÝK VE ÞERÝATÇILIK ÜZERÝNE [KURTULUÞ CEPHESÝ DERGÝSÝ]

Bu derlemedeki yazýlar, Anti-Emperyalist ve Anti-Oligarþik Mücadelede Kurtuluþ Cephesi dergisinin 1993-2003 tarihleri arasýnda yayýnlanmýþ olan 9-76. sayýlarýndan alýnmýþtýr. Eriþ Yayýnlarý tarafýndan düzenlenmiþtir. 2004. erisyay@kurtuluscephesi.com http://www.kurtuluscephesi.com http://www.kurtuluscephesi.org http://www.kurtuluscephesi.net

ÝÇÝNDEKÝLER 9 Proletarya Partisinin Din Konusundaki Tutumu, V. Ý. Lenin Proletary, Sayý: 45, 13 (28) Mayýs 1909 18 Ýslamcý Radikalizm: Þeriatçýlýk KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 12, Mart 1993 26 Paranýn Dini CEPHE, Sayý: 1991/1 32 Refah Partisi Dolgusu KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 19, Mayýs-Haziran 1994 41 Proletarya ve Laik-Demokratik Cumhuriyet KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 20, Temmuz-Aðustos 1994 49 Küçük-Burjuva Aydýnlarýnýn Demokrasi Çýkmazý KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 20, Temmuz-Aðustos 1994 53 Oligarþinin Yeni Adam Satýn Alma Aracý: Alevicilik KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 20, Temmuz-Aðustos 1994 57 Alevilik, Din vb. Üzerine Bir Kez Daha KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 28, Kasým-Aralýk 1995 67 Sömürücü Sýnýflar Ýçindeki Bölünmeler ve Siyasal Yansýlarý KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 27, Eylül-Ekim 1995 76 RP-DYP Hükümeti Üzerine KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 32, Temmuz-Aðustos 1996 83 Refah Partisi ve Kullanýlmýþ Oto Ýthali KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 33, Eyül-Ekim 1996 87 Mevcut Durum ve Refahyol Hükümeti KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 37, Mayýs-Haziran 1997 96 Legalleþmenin Yeni Adý: Anayasacýlýk KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 37, Mayýs-Haziran 1997 108 Süleyman Çelebi nin Vesilet-ün Necât ý (Kurtuluþ Yolu): Mevlit KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 38, Temmuz-Aðustos 1997

122 Ara Rejim, Muhtýra Tartýþmalarý, Sömürücü Sýnýflarýn Çýkar Çatýþmasýdýr KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 42, Mart-Nisan 1998 145... Ve Genelkurmay Devreye Girer (II. Perde) KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 44, Temmuz-Aðustos 1998 149 Mevcut Durum ve Gerçekler KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 46, Kasým-Aralýk 1998 165... Ve Genelkurmay Devreye Girer (Üçüncü Perde) KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 48, Mart-Nisan 1999 170 Yargýtay Baþkaný Sami Selçuk ve Laiklik, Laikçilik, Burjuva Demokratik Devrim KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 51, Eylül-Ekim 1999 182 Yargýtay Baþkaný Sami Selçuk'un Alýþýlan Konuþmasý KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 57, Eylül-Ekim 2000 185 Durum Tahlilleri, Komplolar ve Senaryo Yazmak KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 54, Mart-Nisan 2000 198... Ve Genelkurmay Devreye Girer: Postmodern Darbe KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 59, Ocak-Þubat 2001 205 Postmodern Darbe nin Programý KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 59, Ocak-Þubat 2001 213 Bu ülkede, sosyal patlama da olmaz, devrim de olmaz! KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 65, Ocak-Þubat 2002 222 AKP Hükümeti ya da Merak etmeyin Ordu var... KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 70, Kasým-Aralýk 2002 234 Ýslâm Ýnkýlâbýnýn Gerçek ve Üstün Münevverler Aristokrasyasý KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 70, Kasým-Aralýk 2002 239 Baþörtü Radikalleri Türban Liberalleri [Eþarp, Sýkmabaþ ve Türban] KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 76, Kasým-Aralýk 2003 251 Bir Kez Daha Laiklik Üzerine KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 70, Kasým-Aralýk 2002 258 Spekülasyon ve Manipülasyon Ekonomisinden Þeriat Ekonomisine mi? KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 70, Kasým-Aralýk 2002 273 Stratejik Ortaklýk KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 73, Kasým-Aralýk 2002 279 Necip azýl ýn Büyük Doðu sundan ABD nin Büyük Ortadoðu suna KURTULUÞ CEPHESÝ, Sayý: 77, Ocak-Þubat 2004 286 Sosyalizm ve Din, V. Ý. Lenin Novaya Zihn, Sayý: 28, 3 Aralýk 1905 291 Adlar ve Kavramlar Dizini

LAÝKLÝK VE ÞERÝATÇILIK ÜZERÝNE

Proletarya Partisinin Din Konusundaki Tutumu V. Ý. Lenin Proletary, Sayý: 45, 13 (28) Mayýs 1909 Duma da Synod bütçesi görüþülürken Milletvekili Surkov un yaptýðý konuþma ve bu konuþmanýn taslaðý görüþülürken Duma grubumuzda yapýlan tartýþma, özellikle þu anda son derece önemli ve ivedi bir sorun ortaya çýkarttý. Bugün toplum un geniþ çevrelerinde dinle ilgili herþey kuþkusuz büyük ilgi toplamakta ve bu konular iþçi sýnýfý hareketine yakýn aydýnlar ve belirli iþçi çevrelelerine de sýzmaktadýr. Bu nedenle Sosyal-Demokratlara* düþen kesin görev din konusundaki tutumlarýný kamuya açýklamaktýr. Sosyal Demokrasi dünya görüþünü bilimsel sosyalizm, yani Marksizm temeline dayar. Marks ve Engels in çeþitli kereler tekrarladýklarý gibi Marksizmin felsefi temeli, ransa daki 18. Yüzyýl maddeciliðinin ve Almanyada ki euerbach (19. Yüzyýlýn ilk yarýsý) maddeciliðinin tarihsel geleneklerini benimsemiþ olan, tamamen ateist ve dine karþý tavýrdaki diyalektik maddeciliktir. Unutmayalým ki, Marks ýn * Lenin in yazýlarýnda geçen Sosyal Demokrat ya da Sosyal Demokrat Parti 1918 yýlýna kadar tüm Avrupa da Marksistlerin ve Marksist Partilerin tanýmlanmasýnda kullanýlan bir ifadedir. Bu nedenle Rusya daki Marksist Partinin adý da Rusya Sosyal Demokrat Partisi dir. II. Enternasyonal in Marksizmi terk etmesi üzerine, Marksistler ile oportünistler arasýnda kesin bir çizgi konulmasýyla birlikte dünya çapýnda Marksist Partiler Sosyal-Demokrat tanýmýný kaldýrmýþlardýr. Laiklik ve Þeriatçýlýk Üzerine 9

taslak halindeyken okuduðu Engels in Anti-Dühring inin tamamý, maddeci ve ateist olan Dühring i tutarlý bir maddeci olmamak ve din ile din felsefesine açýk kapý býrakmakla suçlar. Yine unutmayalým ki, Engels, Ludwig euerbach ile ilgili yapýtýnda, dini ortadan kaldýrmak için deðil de, yeniden canlandýrmak, yeni, yüceltilmiþ bir din kurmak için savaþ açtý diye euerbach a çatar. Din halký uyutmak için kullanýlan afyondur.* Marks ýn bu sözü din konusundaki Marksist görüþün temel taþýdýr. Marksizm bütün modern dinleri, kiliseleri ve her türlü dinsel örgütü, iþçi sýnýfýnýn sömürülmesini ve ezilmesini savunmaya hizmet edecek birer burjuva gericiliðinin aracý olarak görür. Engels ayný zamanda, Sosyal Demokratlardan daha sol ya da daha devrimci olmak isteyenlerin dine savaþ açarcasýna iþçi partisinin programýna ateist olduklarýnýn konulmasý yolundaki çabalarýný da sýk sýk suçlamýþtýr. Engels 1874 de Londra da sürgünde yaþayan Blanquist geçici Komünarlarýn ünlü manifestosundan söz ederken, onlarýn dine savaþ açmalarýný budalalýk olarak nitelemiþ ve böylesi bir savaþ açmanýn dine karþý yeniden ilgi duyulmasýný saðlamak ve dinin gerçekten ortadan kalkmasýný engellemek için en iyi yol olduðunu belirtmiþtir. Engels, Blanquistleri ezilen kitleleri din boyunduruðundan ancak emekçi kitlelerin mücadelesinin kurtaracaðýný, proletaryayý en yaygýn biçimde bilinçli ve devrimci uygulamaya sokarak kurtaracaðýný kavramamakla suçlamýþ ve dine savaþ açýlmasýný iþçi partisinin siyasal görevi olarak yorumlamanýn anarþist safsatadan baþka birþey olmayacaðýný belirlemiþtir. 1877 de Anti-Dühring inde de, düþünür Dühring in ülkücülük ve dine karþý verdiði en ufak ödünlere karþý çýkan Engels, Dühring in sosyalist toplumda dinin yasaklanmasý yolundaki sözde devrimci görüþünü de yerer. Engels dine karþý böylesi savaþ açmanýn Bismarck ý geride býrakacak ölçüde Bismarck cýlýk yani Bismarck ýn dine (ünlü Kültür Savaþý-Kulturkampf, 1870 lerde Alman Katolik Partisine, Merkez partiye karþý polis kovuþturmasýyla) karþý giriþtiði mücadeleyi boþuna tekrarlamaktan baþka bir þey olmadýðýný tekrarlamýþtýr. Bismarck bu mücadeleyle katoliklerin militan dinciliðini uyarmaktan ve gerçek kültür çalýþmalarýný zedelemekten öte bir yarar saðlamamýþtýr. Çünkü, siyasal bölünmelerden çok dinsel bölünmelere önem vermiþ, iþçi sýnýfýnýn ve öteki demokratik unsurlarýn dikkatini sýnýfsal ve devrimci mücadelenin ivedi görevlerinden çekerek, en yapay, en düzmece burjuva din karþýtlýðýna yöneltmiþtir. Engels, sözüm ona ultra-devrimci Dühring i Bismarck ýn saçmalýðýný bir baþka biçimde tekrarlamak istediði için suçlarken, iþçi partinin proletaryayý örgütlemekte ve eðitmekte sabýrlý davranabileceðini, böylelikle dine karþý savaþ açmak gibi siyasal bir kumara gi- * Marks, Hegel in Sað elsefesinin Eleþtirisine Katký, Giriþ. 10 Laiklik ve Þeriatçýlýk Üzerine

riþmeksizin dinin giderek ortadan kalkmasýný saðlayabileceðini belirtmiþtir. Bu görüþ, örneðin Cizvitlere özgürlük verilmesini, Almanya ya girmelerine izin çýkarýlmasýný, herhangi bir dine karþý polis yöntemleri uygulanmasýna son verilmesini savunan Alman Sosyal-Demokrasinin özünü oluþturan ögelerden biri olmuþtur. Erfurt Programýndaki (1891) ünlü Din kiþisel bir sorundur maddesi, Sosyal-Demokratlarýn bu siyasal taktiklerinin özetidir. Bu taktikler artýk gündelik bir olay durumuna gelmiþ, Marksizmin ters yönde saptýrýlmasýna, oportünizm yönünde saptýrýlmasýna yol açmýþtýr. Erfurt Programýndaki bu madde, biz Sosyal-Demokratlar için, parti olarak hepimiz için din kiþisel bir sorundur biçiminde yorumlanmýþtýr. 1890 larda Engels bu oportünist görüþü doðrudan doðruya karþýsýna almaksýzýn, buna polemikle deðil somut verilerle karþý çýkýlmasý gerektiðini ileri sürmüþtür. Örneðin kendisi bu karþý çýkýþý, özellikle vurguladýðý bir sözle, Sosyal-Demokratlarýn dini devlet iþleri açýsýndan kiþisel bir sorun olarak aldýklarýný, herhalde kendileri açýsýndan, Marksizm açýsýndan ve iþçi partisi açýsýndan soruna böyle bakmadýklarýný söyleyerek belirlemiþtir. Marks ve Engels in din konusundaki sözlerinin görünürdeki tarihçesi budur. Marksizme savruk yaklaþýmý olanlar, düþünemeyen ve düþünmeyecek olanlar için, bu tarihçe Marksist çeliþkiler ve bocalamalar niteliðinde, tutarlý ateizm ile dinin aðzýna sunulan hazýr lokmalar ýn bir karýþýmý, tanrýya karþý açýlmýþ devrimci savaþ ile dindar iþçilerin gözünü boyamaya yönelen korkakça bir tavýr, iþçileri ürkütmekten çekinen bir tutum arasýnda bocalama niteliðinde bir anlamsýzlýk örneðidir. Anarþist þamatacýlarýn yazýlarý Marksizme bu yönde yapýlmýþ çeþitli saldýrýlarla doludur. Oysa Marksizme ciddi olarak yaklaþabilen, Marksizmin felsefi ilkeler ve uluslararasý Sosyal-Demokrasi deneyi üzerinde düþünebilen herkes, din konusundaki Marksist taktiklerin kesinlikle tutarlý olduðunu, Marks ve Engels tarafýndan özenle düþünülmüþ bulunduðunu, birtakým cahillerin bocalama diye tanýmladýklarý tutumun gerçekte diyalektik maddeciliðin mutlak ve kaçýnýlmaz bir sonucu olduðunu hemen görecektir. Din konusunda Marksizmin görünüþteki ýlýmlýlýðýnýn kimseyi ürkütmemek vb. endiþesinden doðduðunu düþünmek çok yanlýþ olur. Tam tersine bu konuda da Marksizmin siyasal çizgisi, felsefe ilkeleriyle sýký sýkýya baðlantýlýdýr. Marksizm maddeciliktir. Böyle olduðu için de, konusunda en azýndan 18. yüzyýl Ansiklopedistlerinin maddeciliði ya da euerbach ýn maddeciliði oranýnda kesin bir karþýtlýðý vardýr. Bu hiç kuþku götürmez. Ne var ki Marks ve Engels in diyalaktik maddeciliði, ansiklopedistlerin ve euerbach ýn maddeciliðini aþar, çünkü maddeci felsefeyi tarih alanýnda, toplum bilimleri alanýnda da uygular. Dinle savaþmalýyýz bu, her türlü maddeciliðin ve doðal olarak Marksizmin ABC sidir. Laiklik ve Þeriatçýlýk Üzerine 11

Ancak Marksizm, ABC de donmuþ kalmýþ maddecilik deðildir. Marksizm daha ileri giderek þöyle der: Dinle nasýl savaþacaðýmýzý bilmeliyiz, bunu yapabilmek için de inancýn ve dinin kökenini kitlelere maddeci bir biçimde açýklamalýyýz. Dinle savaþ, soyut ideolojik öðütler çerçevesinde kalamaz, bu tür sýnýrlý öðütlere indirgenmemelidir. Dinle savaþ, dinin toplumsal kökenini ortadan kaldýrmayý amaçlayan sýnýf hareketinin somut uygulamasýyla baðlanmalýdýr. Din etkisini neden en çok geri kalmýþ þehir proletaryasý, yarý-proletarya ve köylü kitlesi üzerinde göstermektedir? Burjuva ilerici aydýnlarý, radikaller ve burjuva maddecileri bu soruya cahil olduklarý için diye cevap verirler. O zaman da kahrolsun din, yaþasýn dinsizlik! Ateist görüþleri yaymak baþlýca görevimizdir diye haykýrmaya baþlarlar. Marksistler ise, bunun doðru olmadýðýný, aldatýcý bir görüþ olduðunu, dar görüþlü burjuvalarýn fikri olduðunu söylerler. Bu görüþ dinin kökenini yeterince açýklamaz, açýklar da, maddeci biçimde deðil, ülkücü biçimde açýklar. Modern kapitalist ülkelerde bu kökler genellikle toplumsaldýr. Bugün dinin en derine uzanan kolu, emekçi kitlelerin toplumsal ezikliði ve hergün her saat emekçilere en dayanýlmaz acýlarý, savaþ, deprem vb. doðal afetlerden çok daha beter kahýrlarý çektiren kapitalizmin karanlýk güçleri karþýsýndaki çaresizliðidir. Tanrýlarý korku yarattý. Sermayenin kör halk kitleleri tarafýndan önceden sezilemediði için kör gücünün korkusu yani proletaryanýn küçük-esnafýn yaþamýnýn her adýmýnda ansýzýn, beklenmedik ve rastlantýsal bir yýkýntý, yok olma, yoksulluk, fahiþelik, açlýktan ölmek gibi tehlikeler yaratan gücün korkusu, modern dinin kökenidir. Maddeciler anaokulu düzeyinde kalmak istemiyorlarsa, öncelikle bunu hatýrdan çýkarmamalýdýrlar. Kapitalist düzenin aðýr iþi altýnda ezilen ve kapitalizmin kör, yýkýcý güçlerinin insafýna baðlý olarak yaþamýný sürdüren kitleler, dinin bu kökenine karþý savaþmayý, sermaye egemenliðinin her türlüsüne karþý birlikte, örgütlü, planlý ve bilinçli bir savaþ vermeyi kendi kendilerine öðrenmedikleri sürece, hiçbir eðitici kitap bu kitlelerin kafasýndaki din inancýný çürütemez. Bu, dine karþý olan eðitici kitaplarýn zararlý veya gereksiz olmasý mý demektir? Hayýr hiç de deðil. Bu demektir ki Sosyal-Demokrasinin ateist propagandasý, temel ödevine yani sömürülen kitlelerin sömürücülere karþý sýnýf mücadelesini geliþtirmek ödevine baðlanmalýdýr. Diyalektik maddecilik ilkelerini, yani Marks ve Engels in felsefesini yeterince incelememiþ olanlar bu öneriyi anlayamazlar: (ya da en azýndan ilk bakýþta kavrayamazlar). Nasýl olur bu derler. Binlerce yýldýr süregelen kültür ve ilerlemenin bu düþmanýna (dine) karþý yürütülecek ideolojik propaganda, belirli görüþlerin öðretisi ve verilecek mücadele, sýnýf mücadelesine, yani ekonomik ve siyasal alanda belirli amaçlara yönelik bir mücadeleye mi baðýmlanacak? derler. 12 Laiklik ve Þeriatçýlýk Üzerine

Bu tür sözler, Marksist diyalektiðin kavranmamýþ olduðunu kesin kanýtlayan karþý çýkýþlardýr. Bu tür çýkýþlarý yapanlarý þaþýrtan çeliþki, gerçek yaþamdaki gerçek bir çeliþkidir. Yani uydurulmuþ deðil de, diyalektik olan çeliþkidir. Kuramsal ateizm propagandasý, yani proletaryanýn belirli kesimlerindeki dinsel inancýn yýkýlmasý ile bu kesimlerin sýnýf mücadelesinin baþarýsý, ilerlemesi ve koþullarý oranýnda kesin bir ayrým yapmak demek, diyalektiðe aykýrý düþünmek, göreceli ve deðiþken bir sýnýrý kesin bir sýnýra dönüþtürmek, gerçek yaþamda çözülmez biçimde baðlantýlý olan birþeyi zorla birbirinden koparmak demektir. Bir örnek verelim. Diyelim ki, belirli bir bölgede ve belirli bir endüstri kesiminde bulunan proletarya, biri sýnýf bilinci oldukça geliþmiþ ve kuþkusuz ateist olan Sosyal-Demokratlar, ikincisi köyle ve köylülükle iliþkilerini henüz koparmamýþ olan, tanrýya inanan, kiliseye giden, hatta bir Hýristiyan sendikasý örgütlemekte olan yerel papazýn etkisindeki geri kalmýþ iþçiler olmak üzere ikiye bölünmüþ olsun. Yine diyelim ki, bu bölgedeki ekonomik mücadele bir grev sonucunu doðurmuþ olsun. Bu durumda bir Marksiste düþen görev, grevin baþarýya ulaþmasýný herþeyin üzerinde tutmak, bu mücadelede iþçilerin ateistler ve Hýristiyanlar olarak ikiye bölünmesine kesinlikle karþý çýkmak, bu tür herhangi bir bölünmeye engel olmaktýr. Proletaryanýn geri kalmýþ kesimlerini ürkütmek, seçimlerde sandalye kaybetmek vb. endiþelerden deðil, modern kapitalist toplum koþullarýnda Hýristiyan iþçilerin Sosyal Demokrasiye ve ateizme dönmelerinde ateist propagandadan yüz kat daha etkili olacak durumlarda ateist propaganda gereksiz ve zararlý olabilir. Böyle bir anda ve böyle bir ortamda ateist propaganda yapmak, iþçilerin grevdeki tavýrlarýna göre deðil de, dinsel inançlarýna göre bölünmelerini isteyen papazlarýn ekmeðine yað sürmek demektir. Ne olursa olsun tanrýya savaþ açýlmasýný isteyen bir anarþist, gerçekte papazlara ve burjuvaziye yardým ediyor demektir (ki anarþistler uygulamada her zaman burjuvaziye yardým ederler). Bir Marksistin materyalist olmasý, yani dine karþý olmasý gerekir; ancak, bir diyalektik materyalistin dine karþý mücadeleyi soyut, kuramsal, deðiþmez bir biçimde deðil de, uygulamada sürmekte olan ve kitleleri herþeyden iyi eðiten sýnýf mücadelesinin somut temeline dayanarak yürütmesi gereklidir. Bir Marksist, somut durumu bir bütün olarak gözlemlemeli, anarþizm ile oportünizm arasýndaki (göreceli, deðiþken olan ama mutlak varolan) sýnýrý ayýrt edebilmelidir. Bir Marksist hiçbir zaman ne anarþistlerin soyut, sözde kalan, gerçekte ise boþ devrimciliði ne, ne de dinle mücadeleye sýrt çeviren, bunun görev olduðunu unutan, Tanrýya inanmayý kabullenen, davranýþlarýný belirlerken sýnýf mücadelesini deðil de kimseyi kýrmamak incitmemek beni sokmayan yýlan bin yaþasýn kuralýný bozmamak endiþesiyle davranan küçük-burjuva ya da liberal aydýnlarýn oportünizmine aldanmamalýdýr. Laiklik ve Þeriatçýlýk Üzerine 13

Sosyal Demokratlarýn din konusundaki tutumlarýyla ilgili bütün sorunlar bu açýdan ele alýnmalýdýr. Örneðin bir papazýn Sosyal Demokrat Partiye üye olup olamayacaðý sorusu sýk sýk ortaya atýlýr ve bu soruya da genellikle Avrupa Sosyal Demokrat Partilerinin deneyi kanýt getirilerek belirsiz, kesinlikten uzak olumlu cevap verilir. Oysa Avrupa daki deney, sadece iþçi hareketine Marksist doktrin uygulanmasýnýn deðil, ayný zamanda Rusya da bulunmayan özel tarihsel koþullarýn (bu koþullardan daha sonra ayrýntýlý olarak söz edeceðiz) sonucu olmuþtur. Bu nedenle, bu soruya kesinlikten uzak bir olumlu cevap vermek yanlýþ olur. Papazlarýn Sosyal Demokrat Partiye üye olamayacaklarý da, olabilecekleri de kesinlikle söylenemez. Bir papaz gelip de, ortak siyasal çalýþmamýza katýlmak ister, parti görevlerini dürüstçe yapar ve Parti programýna karþý çýkmazsa Sosyal Demokratlarýn safýna katýlmasý olumludur. Çünkü bu dinsel inançlarý arasýndaki çeliþki sadece kendisini ilgilendiren bir olay, kiþisel çeliþkisi olacaktýr. Üstelik bir siyasal örgüt, üye alýrken onlarýn görüþleri ile kendi programý arasýnda bir uzlaþmazlýk olup olmadýðýný araþtýrma durumunda deðildir. Aslýnda böyle bir durum Rusya da kesinlikle olanaksýz olmasý yaný sýra, Batý Avrupa da bile ender görülen, olaðanüstü bir olaydýr. Ama diyelim ki, bir papaz Sosyal Demokrat Partiye üye oldu da, sonra Parti içinde din propagandasý yapmaya kalkýþtý, iþte o zaman Parti onu kesinlikle ihraç edecektir. Bize düþen, sadece Tanrýya inancýný sürdüren iþçileri Sosyal Demokrat Partiye almak deðil, özellikle bunlarý partiye kaydetmeye çalýþmaktýr. Onlarýn dinsel inançlarýna karþý çýkmamalýyýz, ama onlarý kendi programýmýzýn ruhuna uygun olarak eðitmek için, programýmýza karþý etkin bir mücadeleye yol açmamak için bu tür iþçileri saflarýmýza kaydetmeliyiz. Parti içinde düþünce özgürlüðüne hak tanýrýz. Ancak bu özgürlük, gruplaþma özgürlüðüyle belirlenen sýnýrlý bir özgürlüktür. Yoksa Parti çoðunluðunun karþýt olduðu görüþleri yaymaya çalýþanlara el verecek deðiliz. Bir baþka örnek daha alalým. Sosyal Demokrat Partinin bütün üyeleri, hiçbir ayrým gözetmeksizin, sosyalizm benim dinimdir dedikleri için ve bu söze uygun görüþleri yaymaya çalýþtýklarý için eleþtirilip kýsýtlanmalý mýdýr? Hayýr! Bu durumda Marksizmden (bunun doðal sonucu olarak sosyalizmden) bir sapma olduðu tartýþma götürmez, ne var ki bu sapmanýn anlamý, göreceli önemli durumlara göre deðiþir. Ýþçilerle konuþan birinin, sözlerini daha iyi anlatmak, konuya daha kolay girmek, görüþlerini geri kalmýþ kitlelerin alýþýk olduklarý çerçeve içinde aktarabilmek amacýyla bu tarzda konuþmasý bir olaydýr. Bir yazarýn Tanrý yaratmak tan ya da tanrý yaratan sosyalizmden (Lunacharski ve arkadaþlarý örneði) sözetmsi çok daha baþka bir olaydýr. Birinci örnekte herhangi bir kýsýtlama, konuþmacýnýn özgürlüðünü, pedagojik yöntemlerini seçme özgürlüðünü baltalayýcý bir tutum 14 Laiklik ve Þeriatçýlýk Üzerine

olduðu halde, ikinci örnekteki parti kýsýtlamasý gerekli bir davranýþ olur. Kimileri için sosyalizm bir dindir sözü, dinden sosyalizme geçiþin bir biçimidir, kimileri için de sosyalizmden dine bir dönüþümdür. Þimdi de Batý da din kiþisel bir sorundur savýnýn oportünist yorumuna yol açan koþullarý ele alalým. Kuþkusuz buna yol açan koþullar bir bütün içinde, iþçi sýnýfý hareketinin çýkarlarýný geçici çýkarlar adýna feda etmek gibi oportünist davranýþlarýn tümüne yol açmýþ olan koþullardýr. Proletaryanýn partisi devletin dini kiþisel bir sorun olarak belirlemesini ister, ancak halkýn afyonu niteliðindeki dini, dinsel batýl inançlara karþý savaþý kiþisel sorun olarak görmez. Oysa oportünistler sorunu saptýrarak, Sosyal Demokrat Partinin dini kiþisel bir sorun gibi yorumladýðý izlenimini uyandýrmaya çalýþýrlar. Din konusundaki konuþmayý tartýþýrken Duma daki grubumuz tarafýndan açýklýða kavuþturulmamýþ olan bir baþka durum da, oportünist saptýrmalara ek olarak, Avrupa Sosyal Demokratlarýnýn din konusundaki bugünkü aþýrý kayýtsýzlýklarýna yol açan özel tarihsel koþullarýn da varlýðýdýr. Bu koþullar iki yönlüdür. Birincisi, dinle savaþmak görevi, tarihsel açýdan devrimci burjuvazinin görevidir ve Batýda burjuva demokrasisi, feodalizme ve orta çað düzenine karþý giriþtiði kendi devrimleri döneminde bu görevi büyük ölçüde yerine getirmiþ (ya da engellemiþtir). Gerek ransa da, gerek Almanya da burjuvazinin dinle savaþma geleneði vardýr ve bu sosyalizmden (Ansiklopedistlerden ve euerbach tan) çok önce baþlamýþtýr. Rusya da ise, burjuva demokratik devrimimizin kendine özgü koþullarý nedeniyle, bu görev de hemen hemen tümüyle iþçi sýnýfýnýn omuzlarýna yüklenmiþtir. Ülkemizdeki küçük-burjuva demokrasisi (Narodnikler) bu konuda (Vekhi de yazan Kara Yüz Kadetler veya Kadet Kara Yüzler in sandýðý gibi) gereðinden fazlasýný deðil, Avrupa da yapýlmýþ olanla karþýlaþtýrýldýðýnda yeterinden çok daha azýný yapmýþtýr. Öte yandan, burjuvazinin dinle savaþma geleneði, Avrupa da bu savaþýn anarþistler (burjuvaziye þiddetle saldýrmalarýna karþýn, aslýnda burjuva dünya görüþünün yanýnda yer aldýklarý, Marksistler tarafýndan defalarca belirtilen anarþistler) tarafýndan saptýrýlmasýna yol açmýþtýr. 1880 lerde Latin ülkelerinde anarþistler ve Blanqusitler, Almanya da (Dühring in öðrencisi olan) Most ve onu izleyenler, Avusturya da anarþistler, dine karþý savaþta devrimci söylevleri aþýrýlýða götürmüþlerdir. Þimdi ise Avrupalý Sosyal Demokratlarýn, anarþistlerle karþýlaþtýrýldýklarýnda, iþi öteki uca çekmelerine þaþmamak gerekir. Bunun nedeni anlaþýlabilir ve belirli ölçüde hoþ görülebilir. akat Rusya daki Sosyal Demokratlarýn Batýnýn kendine özgü tarihsel koþullarýný akýldan çýkarmalarý doðru olmaz. Ýki yönlü olduðunu belirttiðimiz koþullarýn ikinci yönü de þudur: Batýda, ulusal burjuva devrimleri sona erdikten sonra, az çok dinsel Laiklik ve Þeriatçýlýk Üzerine 15

özgürlük saðlandýktan sonra, dine karþý demokratik savaþ yürütme sorunu, burjuva demokrasisinin sosyalizmle mücadelesi sýrasýnda öylesine geri plana itilmiþtir ki, burjuva hükümetleri kasýtlý olarak dine karþý sözüm ona liberal bir saldýrý örgütleyerek kitlelerin dikkatini sosyalizmden uzaða çekmeye çalýþmýþlardýr. Almanya daki Kulturkampf ýn ve ransa da burjuva cumhuriyetçilerin dine karþý mücadelesi bu tür olaylardýr. Burjuvazinin, iþçi sýnýfý kitlelerinin dikkatini sosyalizmden uzaklaþtýrmak amacýyla dine karþý giriþtiði mücadele, bugün Batýlý Sosyal Demokratlarýn din savaþýna kayýtsýz duruma gelmelerine yol açmýþtýr. Bu da kolayca açýklanýr ve anlaþýlýr bir olaydýr, çünkü Sosyal Demokratlar burjuva din karþýtlýðý ile Bismarck cý tutumun karþýsýnda din savaþýný sosyalizm mücadelesine baðýmlý kýlmak zorunda kalmýþlardýr. Rusya da ise koþullar oldukça baþkadýr. Proletarya bizim burjuva demokratik devrimimizin öncüsüdür. Bu nedenle, orta çaðýn tüm kalýntýlarýna ve bu arada eski resmi dine ve bunu canlandýrma, yeniden biçimlendirme yolundaki tüm giriþimlere karþý yürütülecek mücadeledeki ideolojik öncü de proletaryanýn partisi olmalýdýr. Bu yüzden, Engels dinin kiþisel bir sorun olduðunu devletin belirlemesi yerine, Sosyal Demokratlarýn ve partilerinin bu beyanda bulunmalarýndaki oportünizme çatarken oldukça ýlýmlý olmasýna karþýn, bu sapmanýn Rus oportünistleri tarafýndan ithaline yüz kat daha sert karþý çýkardý. Duma grubumuz, Duma kürsüsünden dinin halkýn afyonu olduðunu açýklamak ve böylelikle Rus Sosyal Demokratlarýnýn din konusundaki bütün sözlerine temel saðlamakla doðru davrandýlar. Ýþi daha ileri götürüp, ateizm tartýþmasýnýn ayrýntýlarýna inmeleri gerekir miydi? Gerektiði kanýsýnda deðiliz. Böyle bir tutum, proletaryanýn partisini din mücadelesini abartýyor durumuna düþürebilir, din konusunda burjuvazinin mücadelesi ile sosyalist mücadele arasýndaki ayrýmý gözden silebilirdi. Kara Yüz Dumasýndaki Sosyal Demokrat grubun ilk görevi baþarýyla yerine getirilmiþtir. Sosyal Demokratlarýn ikinci ve belki de onlar için en önemli görevi, yani kilisenin ve din adamlarýnýn iþçi sýnýfýna karþý açýlan savaþta Kara Yüz hükümetini ve burjuvaziyi destekleyerek aldýklarý sýnýfsal tavrý kitlelere açýklamak görevi de baþarýyla gerçekleþtirilmiþtir. Kuþkusuz bu konuda daha pek çok þey söylenebilir. Sosyal Demokratlar da bundan sonraki konuþmalarýnda yoldaþ Surkov un dediklerini nasýl geliþtireceklerini de bileceklerdir. Surkov un konuþmasý þimdiki haliyle de kusursuzdur ve bu konuþmayý bütün parti örgütlerinin yaymasý Partimizin kesin görevidir. Üçüncü görev, Alman oportünistlerinin sýk sýk saptýrdýklarý din kiþisel bir sorundur önerisinin doðru anlamýný ayrýntýlarýyla açýklamaktý. Ne yazýk ki, Yoldaþ Surkov bunu yapmadý. Bu konuda Duma gru- 16 Laiklik ve Þeriatçýlýk Üzerine

bumuzun daha önceki çalýþmalarýnda yoldaþ Belousov tarafýndan bir yanlýþ yapýlmýþ ve bu yanlýþ o zaman Proletarya da yansýtýlmýþ olduðu için yoldaþ Surkov un bu konuya deðinmemiþ olmasý üzücüdür. Duma grubundaki konuþmalar göstermektedir ki, ateizm tartýþmasý, dinin kiþisel sorun olmasý isteðinin doðru yorumlanmasý zorunluluðunu ortaya çýkarmýþtýr. Bütün Duma grubunun yanlýþý için sadece yoldaþ Surkov u suçlayacak deðiliz. Üstelik, bu noktada sorunu yeterince açýklýða kavuþturmadýðýmýz ve Alman oportünistleri karþýsýnda Engels in tutumunu Sosyal Demokratlara yeterince anlatamadýðýmýz için bütün Partinin suçlu olduðunu da itiraf etmek zorundayýz. Duma grubunda tartýþma göstermektedir ki, bu sorun üzerinde Marks ýn öðretilerini hiçe saymak gibi bir tutum deðil, tamamen bir yanlýþ anlama söz konusudur ve bu yanlýþýn grubun bundan sonraki konuþmalarýnda düzeltileceðine inanýyoruz. Yoldaþ Surkov un konuþmasýnýn bütünüyle kusursuz olduðunu ve bütün örgütler tarafýndan yayýlmasý gerektiðini bir kere daha tekrarlýyoruz. Duma gurubu bu konuþmayý tartýþýrken Sosyal Demokrat olarak görevini yerine getirdiðini göstermiþtir. Grupla Partiyi daha yakýnlaþtýrmak, grubun zor koþullarda çalýþmalarýný Partiye aktarmak ve Parti ile Duma grubunun çalýþmalarý arasýnda ideolojik bütünlük saðlamak amacýyla, Duma grubundaki tartýþmalarýn parti yayýn organlarýna daha çok yansýtýlmasý dileðimizdir. V. Ý. Lenin Proletary, Sayý: 45 13 (26) Mayýs 1909 Laiklik ve Þeriatçýlýk Üzerine 17

Ýslamcý Radikalizm: Þeriatçýlýk KURTULUÞ CEPHESÝ Sayý: 12, Mart 1993 Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok un öldürülmelerinden iki yýl sonra, 24 Ocak 1993 günü Uður Mumcu nun öldürülmesi, radikal islamcýlar ý bir kez daha gündeme getirmiþtir. Müslüman bir ülke de salyangoz satýcýsý na benzeyen ve oligarþinin bir dizi operasyonlarýyla açýk ya da gizli örgütlülüklerini yitiren küçük-burjuva milliyetçi-devrimcilerinin bireysel aydýn düzeyinde kalmýþ son birkaç bireyinden bu üçünün öldürülmeleri, kaçýnýlmaz olarak islamiyet üzerine vaazlar vermekten çok, þeriatçýlýk üzerinde daha dikkatle durulmasýný gerektirmektedir. Turan Dursun un ( faailleri þimdilik bulunmuþ olsa da) ayný þeriatçý kesimler tarafýndan öldürülmüþ olmasý, sorunun sadece milliyetçi-devrimci kesimin laiklik temelinde ( kemalist-laikçiler ) þeriatçýlarla girdikleri bireysel mücadelenin ürünü olmadýðýný göstermiþtir. Uzun yýllar önce, 1969 da Ýmren Öktem in cenaze töreninden baþlayan þeriatçýlarýn küçük-burjuva aydýnlarýna yönelik saldýrýlarý, 22 Þubat 1970 deki Kanlý Pazar olayý ile kitleselleþmesi ve ayný yýlýn sonunda devrimci Battal Mehetoðlu nun Cuma namazýndan çýkan þeriatçýlar tarafýndan öldürülmesiyle geniþlemesi, 1975 lerden itibaren MHP li faþist milislerin saldýrýlarýnýn yoðunlaþmasýyla uzun süre ülkemiz 18 Laiklik ve Þeriatçýlýk Üzerine

solunun gündeminden çýkmýþtýr. 1980 sonrasýnda 12 Eylül generallerinin anti-komünist güç olarak þeriatçýlarý özel olarak güçlendirmesi, solda fazlaca önemsenmezken, kimi çevrelerin kemalist-laikçilerin islamcýlarla çatýþmasý olarak konuyu küçümsemesi de eklenince yýllar solda tam bir tarafsýzlýk yaratmýþtýr. Bu tarafsýzlýk, ulusal harekette din silahýnýn kullanýlmasý gerektiði þeklindeki pragmatik anlayýþla birleþerek ve de Ýran devrimi nin anti-empreyalizmi ile beslenerek yalýn bir taraflýlýk görünümü bile vermeye yönelmiþtir. Böylece herþey birbirine karýþmýþ, kimin ne yapacaðýnýn bilinmediði, dolayýsýyla her kafadan bir sesin çýktýðý bir politik-ideolojik belirsizlik solda egemen olmuþtur. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve son olarak da Uður Mumcu nun þeriatçýlar tarafýndan öldürülmesi karþýsýnda, doðrudan sol örgütlerin açýk unsurlarýný ya da kendine Marksist diyen küçükburjuva aydýnlarýný hedeflemediði için sessiz kalýnmasý, þeriatçýlýðýn devrim mücadelesinde ve devrimci iktidar koþullarýnda bir sorun olmayacaðý kanýsýnýn yeni yetiþen devrimci kuþakta yaygýnlaþmasýna neden olacaðý ve hatta olduðu bile düþünülmez oldu. Oysa gerek 12 Eylül öncesi faþist milis saldýrýlar, gerekse 1965-70 arasýndaki þeriatçý saldýrýlar bu tür sol-marksist bireylere kolay kolay yönelememiþtir. Bedrettin Çömert, Prof. Bedri Karafakioðlu, Prof. Cavit Orhan Tütengil, Orhan Yavuz gibi bireylere yönelebilen, CHP milletvekili öldürebilen, Abdi Ýpekçi yi MÝT iþbirliði ile vuran faþist milisler soldaki örgütlerin unsurlarýna ayný saldýrýyý yöneltememiþlerdir. Çünkü buralara yönelik saldýrýlar, hem teknik olarak olanaksýzdý, hem de istenilen amaca ulaþmaya hizmet etmeyecekti. Bu durumda bir bütün olarak sol, bu cinayetler karþýsýnda belli bir ortak tavýr geliþtirememiþtir. Her zaman bu bireylerin devrimci mücadeleyle olan iliþkisi, devrimci örgütlerle olan yakýnlýðý gözetilmiþtir. Ama hiçbir zaman devrimin demokratik niteliði hesaba katýlmamýþtýr. Gene de her koþulda bu cinayetler toplumu her yönden etkilemiþtir. 12 Eylül sonrasýnda, bu tarihsel zemin üzerinde baþlayan antikemalist moda, Ýran ýn Amerikan emperyalizmi ile olan çatýþmasýnýn etkisiyle birleþerek hoþgörü havasýnýn yayýlmasýna neden olmuþtur. Oysa, ülkemiz solunda, gerek ülkemiz devriminin demokratik niteliði, gerekse Ýran ýn anti-amerikancý tutumunun feodalite ile olan iliþkisi yer yer ortaya konulmuþtur. Devrimimizin demokratik niteliði, ayný zamanda devrimci iktidarýn laik olmasýný zorunlu kýlar. Öte yandan Marksist-Leninistler için, din, egemen sýnýflarýn halk kitlelerini uyutmak için kullandýðý bir afyon olduðu tartýþma götürmez gerçeklerdir. Ama ülkemiz solunda bunlar sadece laftýr! Nüfusunun %99 u müslüman olan bir ülkede diye baþlayan Laiklik ve Þeriatçýlýk Üzerine 19

konuþmalar, devrimci propagandada din konusunun tali kýlýnmasýný gerektirdiði, kitleye tanrý yoktur, din afyondur diye gitmenin çocukluk olduðu, kitleleri devrimcilerden uzaklaþtýrdýðý vb. sözlerle yýllar boyu devam etmiþtir. Sonunda birilerinin Latin-Amerika nýn gerilla papazlarý na özenerek gerilla imamlar için özel örgütler kurmaya ve bunun için özel teoriler geliþtirmeye yönelmesi hiç de þaþýrtýcý olmamaktadýr.* Bugün ülkemizdeki þeriatçýlar açýkça laikliðe karþýdýrlar ve bunu her fýrsatta açýklamaktadýrlar. Üstelik laiklik konusunda kemalist olan ya da olmayan ayrýmý yapmamaktadýrlar. Laikliðin, Avrupa da burjuva devrimleriyle birlikte, feodal toplumun temel iktidar odaklarýndan birisi olan kiliseyi iktidardan uzaklaþtýrma mücadelesinde ortaya çýkmýþ bir belirleme olmasý gerçeði, ayný zamanda dinsel örgütlenmelerin (ister þeriatçý müslümanlar olsun, isterse klaerist hiristiyanlar olsun) anti-laissizmin iktidar olma amacýný ifade ettiði tarihsel temelde ortaya koymaktadýr. Dinsel bir ideoloji olarak þeriatçýlýk, ülkemizde oligarþinin biçimsel laikliði koþullarýnda gerçek karþýtýný Marksizm-Leninizmde bulmasý son derece doðaldýr. Bu yüzden her Marksist, er ya da geç þeriatçýlarla bir mücadeleye girmeksizin iktidarýn ele geçirilemeyeceðini ya da geçirildiði koþullarda bu mücadelenin kaçýnýlmaz olacaðýný hesaba katmak zorundadýr. (Tabi sözümüz Marksist-Leninistleredir. Kendini solcu zannedip, radikal müslümanlar la solun ittifak kurmasýný saðlamaya çalýþmýþ M. Belge, Ýskender Savaþýr gibilerine deðil.) Gene de bunlar tek baþýna ülkemizdeki þeriatçýlýðýn bütün boyutlarýný ortaya koymaya yeterli deðildir. Anadolu hareketi ile hilafetin ortadan kaldýrýlmasýndan 1979 yýlýna kadar þeriatçýlýk kendisini kýsmi ayaklanmalarla ortaya koymakla birlikte ki en önemlisi Suriye deki Hama ayaklanmasýdýr hiçbir dönemde iktidarý ele geçirememiþtir. Ýran da mollalarýn iktidara gelmeleri bu nedenle þeriatçý kesimler açýsýndan bir dönüm noktasý olarak ortaya çýkmýþtýr. Radikal müslümanlar ya da radikal islamcýlar olarak Batý basýn-yayýn organlarýnca tanýmlanan Ýran daki molla rejimi bugüne kadar düzenin gözeneklerinde yaþayan ve egemen sýnýflar ile emperyalizmin icazetiyle faaliyet gösteren þeriatçýlara * Bunlar içinde en ilginci, müslümanlarý kazanmak amacýyla olsa gerek, Türkler in Orta-Asya dan Anadolu ya gelmelerinden sonra ilerici islamiyetin Türkler tarafýndan nasýl gericileþtirildiði üzerine yapýlan teoridir. Türklere yönelik milliyetçi-ulusal bir hareketin Türk düþmanlýðý yapmasý son derece doðaldýr. Son Bosna-Hersek olayýnda Sýrplar hemen hemen benzer gerekçeler ileri sürmektedir, tek farkla, bu kez düþman müslümanlardýr. Ama bunu sol adýna ileri sürmek ve Ýslam radikalizmi adý altýnda þeriatçýlýðýn kendi devletine sahip olarak faaliyet yürüttüðü bir dönemde özel bir teori haline getirmek çok daha tehlikelidir. Bu konuda III. Enternasyonal in tartýþma ve kararlarý yeterince bilgi vericidir. 20 Laiklik ve Þeriatçýlýk Üzerine