HUKUK ETİK SİYASET ARAŞTIRMALARI BEYAZ YAKA SUÇLARI - 2. Siyasetçi-Bürokrat-İşadamı Üçgeninde Büyük Rüşvet ve Yolsuzluklar YOLSUZLUKLAR



Benzer belgeler
Yatırımcı İlişkileri Direktörü Finans Direktörü , 18: , 18:45

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TELEFON YÖNETMELİĞİ

TÜRKİYE TELEKOMÜNİKASYON SEKTÖRÜNDE VERGİLER

1) tarih ve 2008/UK-07/656 sayılı Kurul Kararı

FATURANI PAYLAŞ TARİFE KAMPANYASI BİREYSEL ABONE (ÇALIŞAN) TAAHHÜTNAMESİ

HACİM BAZLI İNDİRİM UYGULAMASI

FASIL 10 BİLGİ TOPLUMU VE MEDYA

ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİNİN LİSANSSIZ ELEKTRİK ÜRETİMİ BAŞVURULARI KAPSAMINDAKİ İŞLEMLERİNE KARŞI AÇILACAK DAVALARDA GÖREVLİ YARGI MERCİİ

(Resmi Gazete ile yayımı: Sayı: 24102)

BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURULU KARARI. : Hacim Bazlı İndirim Uygulamaları-Revizyon.

MOBİLSAD, Eylül 2010

KANUN NO: 3096 TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU DIŞINDAKİ KURULUŞLARIN ELEKTRİK ÜRETİMİ, İLETİMİ, DAĞITIMI VE TİCARETİ İLE GÖREVLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

M2M TARİFESİ VE M2M PAKETLERİ TAAHHÜTNAMESİ

DÜŞÜK TUTARLARDA ÖDENEN EMEKLİ İKRAMİYELERİ

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

KURUMSAL TOPLU SATIŞ TEKLİFLERİ TAAHHÜTNAMESİ

HOSTBEY YAZILIM VE BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ SUNUCU KİRALAMA SÖZLEŞMESİ

İŞÇİLERİN 3 ACİL TALEBİ VAR!

TOPLUMSAL RAPORLAR CEZALANDIRILIYORUZ ( ) Türkiye nin cezalı kentleri

Maliye Bakanlığı (BÜMKO) 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca bir önceki yılda Başbakan oluru ile iptal edilen boş sürekli işçi kadrolarını il

TAAHHÜTNAME Tarife Taahhütname

M2M DATA PAKETLERİ TAAHHÜTNAMESİ

ÖİV 1-12 ( ) 2- ( ) TL 5 GB

VODAFONE TOPLU ABONELİK SATIŞ SÖZLEŞMESİ

kampanyalarının birisinden yararlanmamız gerektiğini bildiğimizi,

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

KONUT SEKTÖRÜNÜN VERGİ YÜKÜ VE ÖNERİLER

1-12 ( ) 2- ( ) TL.)

SİRKÜLER RAPOR ( )

Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca Kooperatifler Ve Üst. Toplantılarına Sunacakları Yönetim Kurulu Yıllık Çalışma

TÜRKTELEKOM PRESTİJ KAMPANYASI TAAHHÜTNAMESİ

İLK 6 AY 10 MB M2M DATA PAKETİ BİZDEN TAAHHÜTNAMESİ

DÜŞÜK KULLANIMA SAHİP KULLANICILARA YÖNELİK HACİM BAZLI İNDİRİM TABLOSU

TAAHHÜTNAME Tarife Taahhütname

TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU DIŞINDAKİ KURULUŞLARIN ELEKTRİK ÜRETİMİ, İLETİMİ, DAĞITIMI VE TİCARETİ İLE GÖREVLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

ASUS TRANSFORMER TABLET KAMPANYASI

İmar Barışı (İmar Affı)


GPRS-EDGE-3N MB, 250 MB, 1 GB, 4 GB, 8 GB 15 GB)

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA. Bankacılık Kanununa Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi ve Gerekçesi ekte sunulmuştur.

VERGİ AFFI TAKVİMİ. Bildirme/ Beyan Tarihi. Konu

Madde 2- Türkiye'de serbest bölgelerin yer ve sınırlarını belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.

TAAHHÜTNAME Tarife Taahhütname 1- Taahhüt Süresi

Selçuk KARAÇAY HasanSÜEL Vodafone Türkiye

PRESTİJ MENÜ KAMPANYASI TAAHHÜTNAMESİ

SIRA SAYISI: 679 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

Dış Borç Ödeme Hesabı Oluşturulması ve İşleyişine İlişkin Esas ve Usullere Dair Yönetmelik

KURUMSAL TOPLU SATIŞ TEKLİFLERİ TAAHHÜTNAMESİ

BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURULU KARARI. Karar Tarihi: : Karar No : 2015/DK-SDD/521 Gündem Konusu : İnceleme - Fatura Üst Sınırı.

TAAHHÜTNAME. Buna göre;

YAP-İŞLET MODELİ İLE ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETİM TESİSLERİNİN KURULMASI VE İŞLETİLMESİ İLE ENERJİ SATIŞININ DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN

EK HAT İNDİRİM KAMPANYASI TAAHHÜTNAMESİ

M2M DATA PAKETLERİ TAAHHÜTNAMESİ

ÖZGÜRLÜK BİZDE KAMPANYASI TAAHHÜTNAMESİ

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

TÜRKİYE DEMİRYOLU ULAŞTIRMASININ SERBESTLEŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 26228

CEPTE BAYRAM KAMPANYASI TAAHHÜTNAMESİ (BİREYSEL) (TÜRK TELEKOM BİREYSEL SABİT HAT SAHİBİ MÜŞTERİLER İÇİN)

CİHAZ ALANLARA TABLET KAMPANYASI TAAHHÜTNAMESİ (BİREYSEL)

TÜRK PARASI KIYMETİNİ YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

TAAHHÜTNAME Tarife Taahhütname 1- Taahhüt Süresi 2-

TÜRK TELEKOM MOBİL WIFI TARİFEYE EK ÖDEMELİ TABLET KAMPANYASI TAAHHÜTNAMESİ (BİREYSEL)

Yönetmelikte yer alan alt işveren kimdir?

MALİ TAKVİM OCAK. - Maliye Bakanlığınca (BÜMKO) ayrıntılı harcama programı vizeleri yapılır.

MALİYE BAKANLIĞI BAŞHUKUK MÜŞAVİRLİĞİ VE MUHAKEMAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İÇ GENELGELER

VERGİYE UYUMLU MÜKELLEFLERE VERGİ İNDİRİMİ UYGULAMASI.

AVANTAJLI PRESTİJ MENÜ KAMPANYASI TAAHHÜTNAMESİ

BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURULU KARAR. : Türk Telekom Referans Erişim Tekliflerinde Revizyon-ISS Değişikliği.

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ

AKILLI CEP KAMPANYASI TAAHHÜTNAMESİ (KURUMSAL)

MAYIS 2010 HAZİRAN 2010 ÖDENEN TUTAR

Sirküler no: 013 İstanbul, 3 Şubat 2009

ANAYASA MAHKEMESİNDEN KATMA DEĞER KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI İDARİ TEŞKİLATI İMZA YETKİLERİ VE YETKİ DEVRİ YÖNERGESİ

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

T.B.M.M. CUMHURİYET HALK PARTİSİ Grup Başkanlığı Tarih :.../..«. 8

DEVLET KATKISI REHBERİ BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİNDE DEVLET KATKISI

Adı - SOYADI/Ticaret Unvanı Kaşe ve İmza 4

EMEK ELEKTRİK ENDÜSTRİSİ A.Ş.

PRESTİJ BİZDE TARİFESİ KAMPANYASI TAAHHÜTNAMESİ

VODAFONE TAAHHÜTLÜ M2M DATA PAKETLERİ KAMPANYASI TAAHHÜTNAMESİ

Serbestleşmenin Neresindeyiz?

BAŞVURU MEKTUBU KONYA GIDA VE TARIM ÜNİVERSİTESİ İHALE KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA. Kimyasal-Kit ve Sarf Malzeme Alımı 32 kalem 34.

6009 SAYILI YASA İLE DEĞİŞTİRİLEN GELİR VERGİSİ TARİFESİ İLE İLGİLİ 274 NO LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ YAYIMLANDI

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN UYGULAMASINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

KURUMSALA ÖZEL 12 AY KONTRATLI VODEM KAMPANYA TAAHHÜTNAMESİ

Vergi mevzuatı pek çok firma için karmaşık ve komplike olabilir. Tüm vergilendirme mevzuatlarına yönelik hizmet sunmaktayız.

TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ ÇERÇEVE ANLAŞMASI GENEL TEBLİĞİ

İhracat Finansmanı Aracılık Kredisi (EFIL IV)

OTOMATİK BİLGİ DEĞİŞİMİ YASASIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER

EMEK ELEKTRİK ENDÜSTRİSİ A.Ş.

İşini Bilen Esnaf Aile Kampanyası Taahütnamesi

TÜKETİCİ KREDİSİ EK SÖZLEŞMESİ. Kredi Tipi

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu nun tarih ve 2010/DK-07/87 sayılı Kararı ile;

DİYABET PAKETİ (24 AY) KAMPANYASI TAAHHÜTNAMESİ

YÖNETMELİK. MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı, taksitle satış sözleşmelerine ilişkin uygulama usul ve esaslarını düzenlemektir.

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire. Anahtar Kelimeler: Abonelik Sözleşmesi, Gecikme Faizi, Tahsil Edilince Beyanname Verilmesi

BİRİM FİYAT TEKLİF CETVELİ İhale kayıt numarası : 2016/320629

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

Transkript:

HUKUK ETİK SİYASET ARAŞTIRMALARI BEYAZ YAKA SUÇLARI - 2 Siyasetçi-Bürokrat-İşadamı Üçgeninde Büyük Rüşvet ve Yolsuzluklar 4G İHALESİ YAKLAŞIRKEN 2G ve 3G İHALELERİNDE YAPILAN YOLSUZLUKLAR HESA Raporları - 4

HUKUK ETİK SİYASET ARAŞTIRMALARI BEYAZ YAKA SUÇLARI - 2 Siyasetçi-Bürokrat-İşadamı Üçgeninde Büyük Rüşvet ve Yolsuzluklar 4G İhalesi Yaklaşırken 2G ve 3G İhalelerinde Yapılan YOLSUZLUKLAR HESA Raporları - 4 Mayıs 2015

Tavsiye edilen referans şekli: HESA (2015) Beyaz Yaka Suçları-2: Siyasetçi-Bürokrat-İş Adamı Üçgeninde Büyük Rüşvet ve Yolsuzluklar-4G İhalesi Yaklaşırken 2G ve 3G İhalelerinde Yapılan Yolsuzluklar, Ankara: HESA Copyright Mayıs 2015 Tüm hakları saklıdır. (HESA) Derneği nin izni olmadan bu yayının hiçbir kısmı elektronik (fotokopi, kayıtların ya da bilgilerin arşivlenmesi, vs.) ya da mekanik yollarla çoğaltılamaz. İÇİNDEKİLER Sunuş... 1 Yönetici Özeti... 3 Giriş... 5 1. BÖLÜM: 4G İhalesi Yaklaşırken... 7 2. BÖLÜM: 2G Lisans İhalesinde Devletin Kaybı... 9 3. BÖLÜM: 2G Lisansında AKP Döneminde Verilen Tavizler...15 4. BÖLÜM: 2G İhalelerinin Değerlendirilmesi...21 5. BÖLÜM: 2G Lisansı Verilmesinde AKP Hükümetinin Tavrı...25 Sonuç...27 HUKUK ETİK SİYASET ARAŞTIRMALARI (HESA) Center for Legal, Ethical and Political Studies Ehlibeyt Mahallesi, Ceyhun Atıf Kansu Caddesi Bayraktar Center E Blok No: 2 Balgat / Çankaya / Ankara Tel: (0312) 472 47 48 Faks: (0312) 472 47 48 hesa.org.tr info@hesa.org.tr

SUNUŞ Mayıs 2015 te 4G İhalesinin yapılıp yapılmayacağı; 5G nin 4G ye tercih edilip edil- 26 meyeceği tartışmalarının gölgesinde hazırlanan bu Rapor, 2G ve 3G ihalelerinde Devletin ne kadar zarara uğratıldığını kamuoyunun bilgisine sunma amacı gütmektedir. Diğer bir deyişle, bu çalışma 20 yılı aşkın bir süre boyunca ülkenin en önemli kaynaklarından birisi olan radyo frekans bantlarını işletme haklarının imtiyaz sözleşmeleri yoluyla küresel yabancı sermayeye ve onların yerli uzantılarına nasıl peşkeş çekildiğini gözler önüne sermek amacıyla hazırlanmıştır. Geçmişe kuş bakışı baktığımızda ülke kaynaklarının sistematik sinsi bir planla halkın elinden nasıl çıkarıldığı; yapılan legal yolsuzluğun kılıfının özelleştirmeyle nasıl kamufle edildiği görülmektedir. Özelleştirmeyi haklı kılabilmek ve seçmeni ikna etmek için de önce zarar ettir sonra devret kurtul taktiği kullanılmaktadır. Bu Geçmişte özelleştirmelerden elde edilen sembolik peşin paralar yatırıma yöneleceğine Devlet borcunun kapatılması amacıyla kullanılmış veya israf edilmiş; kaynak sıkıntısı çeken Hükümetler, ödemeler dengesinin sağlanması amacıyla petrol ve iletişim gibi sektörlerde dünyanın en yüksek vergilerini halktan tahsil etmeyi büyük bir pişkinlik içerisinde alışkanlık haline getirmişlerdir. Bu Rapor, 1994-2015 yılları arasında Türkiye de telekomünikasyon sektöründe gerçekleşen; nitelikleri ve boyutu açısından beyaz yaka suçları kapsamına giren büyük rüşvet ve yolsuzlukları ele almaktadır. basit ancak etkin yöntemle, son 30 yıl içerisinde ülkenin en değerli kaynak, kurum ve tesislerinin yabancılar eline geçtiğine şahit olduk. İktidarlar kısa dönemli çıkarlarını korumak veya gelecek seçimler öncesi palyatif finansal istikrarı sağlamak amacıyla uzun süreli imtiyaz sözleşmeleri veya özelleştirmeler yoluyla Devlet Hazinesine aktarılacak kaynakların bir avuç sermaye grubuna devredilmesine neden olmakta; böylece ekonomik bağımsızlık tehlikeye atılarak gelecek nesillerin yaşamları ipotek altına alınmaktadır. Geçmişte özelleştirmelerden elde edilen sembolik peşin paralar yatırıma yöneleceğine Devlet borcunun kapatılması amacıyla kullanılmış veya israf edilmiş; kaynak sıkıntısı çeken hükümetler, ödemeler dengesinin sağlanması amacıyla petrol ve iletişim gibi sektörlerde dünyanın en yüksek vergilerini halktan tahsil etmeyi büyük bir pişkinlik içerisinde alışkanlık haline getirmişlerdir. Bu kanuni ancak hukuki olmayan soygun halkın fakirleşmesine neden olurken, en kıymetli kaynaklardan elde edilen gelirler mutlu bir azınlığı zengin etmeye devam etmektedir. Böylece, Türkiye de zengin ve fakir arasındaki gelir uçu- 7

rumunun giderek artmasına neden olunmakta; sosyal fay kırılmalarına neden olacak siyasi ve ekonomik zemin oluşturulmaktadır. HESA tarafından daha önce yayımlanan BEYAZ YAKA SUÇ- LARI: Siyasetçi-Bürokrat-İş Adamı Üçgeninde Büyük Rüşvet ve Yolsuzluklar başlıklı raporda, konunun teorik temelleri üzerinde durulmuştur. Bu Rapor, 1994-2015 yılları arasında Türkiye de telekomünikasyon sektöründe gerçekleşen; nitelikleri ve boyutu açısından beyaz yaka suçları kapsamına giren büyük rüşvet ve yolsuzlukları ele almaktadır. Raporun kapsadığı sürecin AKP nin kurulmasından yaklaşık 8-9 yıl kadar geriye uzanması her alanda olduğu gibi bu sektördeki büyük rüşvet ve yolsuzlukların sadece AKP iktidarına mal edilemeyeceğini göstermektedir. Siyasi iktidarların karıştığı büyük rüşvet ve yolsuzluklar her zaman olduğu gibi AKP iktidarından önce de vardı. Ancak, AKP nin iktidara gelmesinde bir yandan yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar (3-Y) ile mücadele etme sözü, öte yandan da adaletle kalkınmayı sağlama vaadi etkili olmuştu. Bu Rapor topluma yolsuzlukla mücadele sözü vererek iktidara gelen AKP nin kısa sürede rüşvet ve yolsuzluk konusunda daha önceden var olan trafiğin akışına uyduğunu ortaya koymaktadır. AKP verdiği vaatler karşılığında toplumun güvenini kazansa da, telekomünikasyon sektöründe gerçekleşen yozlaşma, bu güvenin istismar edildiğini göstermektedir. Genç araştırmacılarımızın ortak çabasıyla oluşan elinizdeki Rapor, sadece bir sektör özelinde ülkede yapılan ve masum gibi görünen, ancak Milletin kazanç kaynaklarını çökertme pahasına sömüren bir sistemin varlığının ipuçlarını vermektedir. Elbette bizler tarihin akışını değiştirme iddiasında olamayacağımızı bilecek kadar cüz i irademizin farkındayız. Üstümüze düşen, küçük menfaatlerle ebedi bir hayatın kapısını suratımıza kapattırmamak için elimizden geldiğince iyilik ve güzellikleri müjdelemek, kötülük ve çirkinlikler karşısında ise itiraz hakkımızı bize tanınan ve henüz elimizden alınmamış olan vasıtalarla kullanmak istiyoruz. İnternette erişime açık kaynaklardan derlenen bu Raporun içeriğini, hali pür melalimizin sadece küçük ve ibretlik bir resmi olarak kabul edip hemen her sektöre uyarlamak mümkündür. Kurum arşivleri açılacak olsa veya Sayıştay raportörleri ve Hazine kontrolörleriyle yüz yüze konuşabilme imkanı olsa yolsuzluğun gerçek boyutları hakkında çok fazla ibretlik bilgi ve belgeye ulaşılacağına inanılmaktadır. Kamu kurumları ve görevlileri üzerinde baskının kalktığı bir dönemde aysbergin altında gizlenen yolsuzlukların gerçek boyutlarını öğrenme imkanımız olacak. O zaman genelde son 30 yıl, özelde ise AKP nin iktidarda olduğu son 15 yılın, Türkiye tarihinin en büyük ve sistematik yolsuzluklarına sahne olduğu; istikrar adına halkın istikbalinin karartıldığı çok net bir şekilde görülecek. Yozlaşma ve yolsuzluğa dur diyebilme ve kamuoyunun aydınlatılmasına bir nebze olsun ışık tutabilme adına hazırlanan yeni raporumuzu dikkatlerinize sunuyor ve emeği geçen genç araştırmacılarımızı kutluyoruz. Mayıs 2015 Prof. Dr. İbrahim CERRAH HESA Başkanı Bu Raporda ilk olarak 1998 yılında Turkcell ve Telsim ile imzalanan 2G lisansına ilişkin imtiyaz sözleşmelerinde Anasol-D Hükümeti tarafından yolsuzluk yapılarak Hazinenin nasıl zarara uğratıldığı ele alınmakta; ikinci olarak 2009 yılında üç GSM işletmecisiyle imzalanan 3G lisans devrine ilişkin imtiyaz sözleşmelerinde, 1998 yılında yapılanlara benzer uygulamalarla AKP Hükümeti tarafından nasıl Hazine zararına yol açıldığı gözler önüne serilmektedir. YÖNETİCİ ÖZETİ Türkiye de ilk GSM hizmeti 1994 yılında verilmeye başladı. Bu hizmet o tarihte telekomünikasyon hizmetlerini verme konusunda tekel hakkına sahip olan Türk Telekom adına sunulmaya başladı. Ancak Türk Telekom o dönemde bu hizmeti taşeronları aracılığı ile sunma yöntemini tercih etti. Söz konusu hizmeti sunmak üzere Turkcell ve Telsim şirketleri ile adı Gelir Paylaşımı Sözleşmesi olan taşeronluk sözleşmesi imzalandı. 1994 yılında Turkcell ve Telsim ile imzalanan gelir paylaşımı sözleşmesi 15 yıllığına yapıldı. Söz konusu gelir paylaşımı sözleşmesi imzalanırken hukuki altyapı hazırlandığında lisans sözleşmesine döndürüleceği karara bağlandı. 4000 sayılı Kanun ile 406 sayılı Kanun da yapılan değişiklikler sonucu hazırlanan hukuksal altyapıyla gelir paylaşımı sözleşmesinin lisans sözleşmesine dönüştürülmesine zemin hazırlanmış oldu. Yapılan gelir paylaşımı sözleşmesinde gerekli hukuki altyapı tamamlandığında bu sözleşmenin aynı şartlarda lisans sözleşmesine dönüştürülmesi sözü verildi. Ancak kanuni altyapı tamamlanıp gelir paylaşımı sözleşmesi lisans sözleşmesine çevrilirken sözleşmede yapılan değişiklikler ve verilen haklarla Devlet büyük meblağlara ulaşan zararlara uğratıldı. 1998 yılında yapılan yeni lisans sözleşmesi ihalesinde ve sonrasında sözleşme imzalama aşamasında birçok usulsüzlük yapıldı. Sözleşmede yer alan ve Danıştay aşamasında adı hazine payı olarak değiştirilen Türk Telekom payı %67 den %15 e düşürüldü ve lisans süresi 15 yıldan 25 yıla çıkarıldı. İhaleyi alan Turkcell ve Telsim lehine, devlet şirketi olan Türk Telekom aleyhine Birim Temel Ücret maddesi altında asimetrik bir tarife belirleme şartı getirildi. Bu sözleşme ile gelir paylaşımından vazgeçilerek brüt gelir üzerinden alınan hazine payı uygulamasına geçildi. 1994-1998 yılları arasında %32,9 gelir payı karşılığı yüzbinlerle ifade edilebilecek sayıda aboneye hizmet götüren GSM İşletmecileri, 1998 yılında yapılan ihale sonucu sadece 500 milyon dolar karşılığında haberleşme gelirlerinden aldıkları payı 2,5 kat artırarak brüt gelirin %85 ine sahip 8 9

oldular. Üstelik eskiden 15 yıl olan sözleşme süresi 1998 yılından başlamak üzere sıfırlanıp lisans kullanım süresi 25 yıla çıkarılarak benzeri diğer ülkelerde görülmeyen uzun dönemli bir hak elde ettiler. Bu sözleşmeleri imzalayan dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir hakkında Telsim ve Turkcell firmalarıyla imzalanan sözleşmelere ve Özelleştirme Kanunu hükümlerine aykırı davranarak Devleti gelir kaybına uğratmak suretiyle görevlerini kötüye kullandıkları iddiasıyla Meclis Soruşturması açıldı. Kurulan Soruşturma Komisyonunda 7 ye karşı 6 oyla Yüce Divana Sevk kararı çıktı. Ancak, Meclis Genel Kurulundan sevk konusunda karar almaya Muhalefet Partilerinin gücü yetmedi. İhale sürecinde Telsim in 960 bin abone transferi koşuluyla ödediği lisans ücretini neredeyse iki katına çıkarma teklifi, Turkcell ve Telsim i koruma gerekçesiyle reddedildi. Telsim ile Bakanlık arasında yaşanan bazı sıkıntılardan dolayı Telsim e uygulanan 8 aya yakın abone kaydetmeme cezası ve diğer bazı uygulamalar Turkcell şirketini kısa bir sürede tekel konumuna getirdi. Kısa süre içerisinde Turkcell in sektöre hakim olmaya başlamasıyla, roaming ve numara taşıma konusunda gerekli düzenlemeleri zamanında yapmayan Devlet, diğer operatörlerin sektörde başarılı olma şansını ellerinden aldı. Turkcell, ödediği %15 brüt gelir üzerinden hesaplanan hazine payını 2000-2004 yılları arası çeşitli bahanelerle tam ödememe yoluna gitti. Bunun üzerine açılan davalarda Türk mahkemeleri Turkcell aleyhine karar verince; AKP Hükümeti ile 2004 yılında bir Sulh Anlaşması imzalayarak geç ödemeden kaynaklanan hukuki ve mali yükümlülüklerden kurtulmakla kalmadı; yaptığı kulislerle 2005 yılında Hazine Payının brüt gelir yerine brüt satış üzerinden hesaplanmasını sağlayacak yasal değişiklikte de başarılı oldu. Bütün dünyada çok yüksek ücretlerle satılan 3G Lisansları, Türkiye de 2009 yılında yapılan 3G İhalesi ile çok düşük ücretle mevcut işletmecilere satıldı. Bütün dünyada çok yüksek ücretlerle satılan 3G Lisansları, Türkiye de 2009 yılında yapılan 3G İhalesi ile çok düşük ücretle mevcut işletmecilere satıldı. 4 lisans için çıkılan ihalede ihale şartları başka şirketlerin girmesini imkânsız kılacak şekilde düzenlendi ve 3 GSM işletmecisi danışıklı olarak ciddi bir rekabet ortamı olmaksızın lisansları sembolik ücretlerle aldılar. Üstelik lisans süresi, dünyada yaygın olarak uygulanan 15 yılla sınırlı olması gerekirken, 20 yıl olarak belirlendi. Dünya örnekleri ile kıyaslandığında çok ucuza satılmasının yanında; siyaseten 3 GSM Şirketini korumaya yönelik yapılan yanlış tercih ile 2023 yılında yenilecek olan 2G ihalesinin 3G ihalesi ile birlikte yapılmasının yolu kapatılmış oldu. Böylece, 2023 yılında 2G lisansları ile ilgili yapılacak ihaleye yeni firmaların katılması veya gerçek ihale bedellerinin oluşması engellenmiş oldu. Elinizdeki bu rapor yukarıda özetlenen süreçte Devletin kaybını rakamlar eşliğinde gözler önüne sererek; Mayıs 2015 te yapılması düşünülen 4G ihalesinde benzeri hataların yapılmaması adına dikkatli olunması çağrısında bulunmaktadır. AS 4G LICENSING AUCTION DRAWS NEAR CORRUPTIONS MADE IN THE 2G/3G CONCESSIONS IN TURKEY 4G Licensing Auction is scheduled to be held on 26 May 2015. There are discussions whether Turkey should postpone the auction and wait for a couple of years for a new auction for 5G. These discussions tend to be tied to corruption allegations to be made in the 4G auction. In the midst of these discussions, this report aims to document how massive corruption practices were made in the 2G/3G auctions conducted in 1998 and 2009 respectively. The first GSM services in Turkey started in 1994. It was the then government-owned Turk Telekom that used to operate the system through its subcontractors, namely Turkcell and Telsim. The Treasury used to retain 67% of the revenue and the sub-contractors, two GSM Companies, used to cover all their expenses from the remaining 33% and make profit. The revenue-sharing system being in the interest of the State lasted only for 5 years. In 1998, the Anasol-D Government, the then three-party-coalition, signed two licensing contracts with these GSM operators. According to the terms of the Concession Agreements, the Government waived 67% revenue in return for 15% gross sales and a lump sum money of 500 million USD for each concession. The duration of the concessions, which was envisaged for 15 years in 1994, was reset and extended to 25 years covering the years 1998-2023. The then Mesut Yılmaz Government was accused of selling out the public resources at the expense of just 1 billion USD in total. There were heated debates at SUMMARY the Turkish Grand National Assembly concerning the corruption allegations. An investigatory commission was set up and decided in the end that the Minister of Transportation and Communication and the Prime Minister were personally responsible for this sell-out and be sent to the Constitutional Court sitting as the High Court for criminal trial. The Report extensively accounts for why the 500 million bids were very marginal amounts vis-a-vis the 25-year-long-concession-term. The Report also reveals how unjust the provisions of the Concession Agreements were, which resulted in the loss of billions of USD in the long run. In the Report, there are examples from Iran, Kazakhstan, Uzbekistan and Nepal showing that GSM operators corruptive practices are prevalent in the developing world. One would hope that when the AK Party came to power in 2002, it would have taken some actions to limit the bonanza in the GSM Market. Unfortunately, AK Party proved to be in the wake of previous governments. Let alone taking some actions to terminate unjust draining of public money to GSM Companies, AK Party Government signed a settlement agreement in 2004 waiving unilaterally all disputed gross income amounts which were upheld in favour of the State before Turkish administrative courts and the Supreme Council of State. AK Party Government further made an unjust deal with GSM Operators in 2006 by amending the calculation of revenue from gross income to gross sales, which further dwindled away the money to be paid to the Treasury. This unjust transfer of wealth in this 10 11

extremely lucrative sector created, in a very short period of time, a gigantic company like Turkcell, one of the most profitable and biggest companies of Turkey. AK Party s corruptive practices took no one by surprise when the Government organised a so-called auction for 3G licences in 2009. Only three operators were allowed to participate in the auction. Since there were no other bidders, Turkcell, Vodafone and Avea offered the minimum amounts, which led to the loss of the Treasury Share. Moreover, the minimum amounts were determined at the whims of the Government rather than objective criteria. The duration of the 3G Concession Agreements was deliberately fixed for 20 years, ending in 2029. The Government favoured the current GSM Operators by setting a date to end in 2029 rather than 2023. If 2G and 3G concession agreements would have been made on the same day in 2023, the Treasury would have earned more money in aggregate. Time will tell us how much money the Turkish Treasury lost over 3G licences. Revenues could have been drained to the public, if the Government had operated in the 1990s a GSM Company own its own account, like Proximus (Belgacom-Belgium) or China Telekom (China). In search of revenues, the Turkish Governments find the easiest way by reaping off the Turkish people through levying the highest telecommunication tax in the world, which is 48,2%. Considering 18%, the world average tax rate, Turkish people pay thrice as much as it should pay. This applies to taxes levied for mobile phones. The most expensive Iphone 6 in the world is sold in Turkey due to heavy taxing. The heavy and unjust taxing list goes on and on in a number of items. The corruption in the GSM licensing auction and concessions is just tip of an iceberg. The people do not realise that their wealth have been largely transferred to companies, being largely owned or controlled by foreign capital, through long-term concessions and privatizations. The Report also mentions, by passing, that AK Party has utilised corruptive tactics to politicise the management of Turkcell. Even though being a private company, in the last 4 years, Turkcell has become a backyard of AK Party politicians. Due to political infiltrations and employment policies, Turkcell s image is tarnished and there is a visible decrease in its profits. Özelleştirmelerde yolsuzluk çarkı şu şekilde işlemektedir: Öncelikle devletin elinde uzun dönem rant elde edebileceği kıymetli doğal kaynakları işleten KİT lerin irrasyonel politikalar, ehliyetsiz yöneticiler ve şişirilmiş siyasi kadrolaşma ile kârlılığı azaltılmakta veya zarar ettirilmektedir. Ardından ülke ekonomisinin krize gireceği veya darboğazdan çıkamayacağı politikalar üretilmektedir. Sonuçta, devleti ve toplumu refaha ulaştıracak son derece verimli kaynaklar özelleştirme yoluyla derin bağlantıları olan bir avuç insanın eline geçmektedir. Bu çark bütün dünyada bu şekilde işlediği için özelleştirmenin genelde yaygın bir uygulama olduğu, Devletin özel sektörün yaptığı işlerden elini çekmesi gerektiği düşüncesi tartışılmaz bir dogma olarak milyonlara aşılanmaktadır. Bu nedenle, pek çok kimse yapılan soyguna kuş bakışı bakıp farkına varamamaktadır. Hâlbuki siyasiler KİT ler üzerinden elini çekebilse ve KİT leri özel sektör mantığı içerisinde kâr- GİRİŞ Bu raporda, son 15 yılda uygulanan yanlış özelleştirme politikaları ile petrol ve altın kadar kıymetli radyo spektrumunun özel sektöre nasıl peylendiği hususu anlatılmaktadır. lılık esasına göre faaliyet gösteren kuruluşlar haline getirebilseler, tüm kamuya ait olması gereken zenginlikler servet transferi yoluyla bir avuç elitin eline geçmeyecektir. Devlet mali bakımdan bir darboğaza sokulmakta ve böylelikle elinde avuncunda ne varsa yok pahasına büyük sermaye gruplarına peşkeş çekilerek dünya üzerinde ulusal sermaye ve zenginliğin az sayıda elit yapının eline geçmesine seyirci kalınmaktadır. Şirketlerin karmaşık ortaklık yapıları nedeniyle çoğu zaman kimin elinin kimin cebinde olduğu çok belli değildir. Son yayımlanan Oxfam Raporu 1 gerçekleri bütün çıplaklığı ile gün yüzüne çıkarmaktadır: Dünya servetinin %48 i 80 kişinin eline geçmiş durumdadır ve bu kişiler geride kalanlara da taliptir. Servet az sayıda aile ve grubun elinde toplanınca, özelleştirme veya satın almalar yoluyla, büyük ulusal şirketler, paravan yapıların kontrolünde tek bir yönetime devredilmektedir. Hedef ise son derece açıktır: Tüm 1. Oxfam (2015). Wealth: Having It All and Wanting More (Refah: Herşey Onların ve Daha Çok İstiyorlar), Oxfam Ocak 2015 Raporu, https://www.oxfam.org/sites/www.oxfam.org/ files/file_attachments/ib-wealth-having-all-wanting-more-190115-en.pdf (E.T. 14.04.2015). 12 13

dünya halklarının fakirleşmesi yoluyla bir dünya hâkimiyeti kurulması ve arzu edilen Yeni Dünya Düzeninin tüm dünyada egemen kılınması. Türkiye de de durum küresel plana paralel bir şekilde işlemektedir: AKP nin oluşturmaya çalıştığı Yeni Türkiye Düzeninde, servet transferi %1 lik bir azınlığın eline akıtılmaya devam etmektedir. Siyasi kadrolaşmalar ve tercihlerle şişirilen devlet kadroları ve irrasyonel politikalar Devleti ekonomik olarak büyük bir çıkmaza sürüklemekte, krizden kurtulmanın reçetesi olarak elde kalan son ulusal değerlerin yok pahasına özelleştirilmesi yoluna gidilmektedir. Bu raporda, son 15 yılda uygulanan yanlış özelleştirme politikaları ile petrol ve altın kadar kıymetli radyo spektrumunun özel sektöre nasıl peylendiği hususu anlatılmaktadır. Türkiye de de durum küresel plana paralel bir şekilde işlemektedir: AKP nin oluşturmaya çalıştığı Yeni Türkiye Düzeninde, servet transferi %1 lik bir azınlığın eline akıtılmaya devam etmektedir. Siyasi kadrolaşmalar ve tercihlerle şişirilen devlet kadroları ve irrasyonel politikalar Devleti ekonomik olarak büyük bir çıkmaza sürüklemekte, krizden kurtulmanın reçetesi olarak elde kalan son ulusal değerlerin yok pahasına özelleştirilmesi yoluna gidilmektedir. 1. BÖLÜM 4G İHALESİ YAKLAŞIRKEN khz ile 45 khz arasında elektromanyetik dalga 9 boyları 2G ve 3G amacıyla kullanılan kıymetli ve sınırlı doğal kaynaklardır. Özellikle, kablosuz ağların giderek genişlediği bir ortamda kaynak arayışında olan devletler, radyo frekans aralıklarını ihaleler yoluyla lisanslandırarak bundan önemli gelir elde etmektedirler. Bu kaynakların işletilmesi sadece bir gelir kaynağı olarak değil, aynı zamanda iletişim hakkının sürekli ve kesintisiz bir şekilde güvence altına alınması açısından da önemlidir. Özellikle 4G lisans devri ihalesinin Mayıs 2015 te yapılacağının açıklandığı bir dönemde Türkiye de 2G ve 3G ihalelerinin nasıl rekabetten uzak bir şekilde birkaç GSM şirketine çok uzun süreyle verildiğini ve bu süre içerisinde siyasetçiler eliyle yapılan yolsuzlukları hatırla(t)makta büyük yarar bulunmaktadır. Bugün 30 yaşın altında olan pek çok kimse, GSM firmalarının 2023 ve 2029 yıllarına kadar devam edecek saltanatlarını, nasıl 1998 yılında yapılan şaibeli sözleşmeler ile elde ettiklerini bilemez. Giderek büyüklüğü artan bir sektör olan telekomünikasyonda siyasilerin Türk halkına ödettikleri bedelin ne olduğunun gözler önüne serilmesi vicdani bir sorumluluk olarak kabul edilmiş ve bu rapor hazırlanmıştır. Somutlaştırmak gerekirse Devlet yönetiminde söz sahibi olan siyasiler, kamuya ait doğal kaynakların işletilmesini özel sektöre devrederken yolsuzluk ve basiretsizlik nedeniyle kamuya aktarılması gereken kaynakların Türk topraklarının dışına çıkmasına neden olmaktadır. Devlet erkini yönetme pozisyonunda bulunanlar, kamu harcamalarının finansmanı amacıyla ÖTV gibi sıra dışı vergileri kullanarak vatandaşın sırtına ağır yükler yüklemekte veya paralı askerlik gibi yollara tevessül ederek parası olan ve olmayanlar arasında vicdanları rencide edecek uygulamalara yol açmaktadırlar. Toplumun tamamına ait olan kamusal kaynaklar, bir avuç işadamına ve siyasiye rant kapısı olacak şekilde peşkeş çekme yerine halkın refahı için kullanılabilse, ÖTV ve paralı askerlik gibi palyatif ve salma gelir kaynaklarına başvurmaya gerek kalmayacaktır. Oysa toplumun tamamına ait olan kamusal kaynaklar, bir avuç işadamına ve siyasiye rant kapısı olacak şekilde peşkeş çekme yerine halkın refahı için kullanılabilse, ÖTV ve paralı askerlik gibi palyatif ve salma gelir kaynaklarına başvurmaya gerek kalmayacaktır. Ancak itiraf etmek gerekir ki havadan çeyrek yüzyıl para kazanmak için ilk başta verilecek hava parasının (lisans ücretinin) düşük tutulması her GSM şirketinin her ülkede önceliği olmuştur. Bu nedenle yerli ve yabancı şirketler, siyasilerle ihale aşamasında yoğun bir 14 15

şekilde kulis yapmakta ve onlara çıkar sağlamaktadırlar. Bu durum özellikle Orta Doğu coğrafyasının alın yazısı olup, yalnızca Türkiye ye özgü bir durum değildir. Örneğin, İran da 2003 yılında yapılan 15 yıllık 2G lisans sözleşmesi ihalesine Irancell in %70 ine sahip olan Turkcell de katılmış ve 2004 yılı Şubat ayında en yüksek teklifi vererek ihaleyi kazanmıştır. Turkcell, ülkenin 2. GSM işletmecisi olmak için ihale bedelini bulmaya çalışırken İran Parlamentosu, Turkcell in İsrail ile ilişkisi olduğu gerekçesiyle ihaleyi fesh ederek işletme lisansını Güney Afrika Firması olan MTN Grubuna vermiştir. Ancak, daha sonra Turkcell e bir MTN çalışanının verdiği bilgi ve belgelerden hareketle, MTN nin ihaleyi alabilmek için İranlı siyasetçilere rüşvet verdiği anlaşılmıştır. Turkcell in, İran mahkemelerinde ihalenin kendisine verilmesi için açtığı dava Turkcell in İsrail ile işbirliği yaptığına ilişkin iddialar nedeniyle sonuçsuz kalınca, Turkcell 2012 Mart ayında Amerikan mahkemelerinde MTN ile İran yetkilileri arasında yolsuzluk ve rüşvet ilişkisi olduğu gerekçesiyle zarara uğradığını ileri sürerek, MTN ye karşı 4.2 milyar dolarlık tazminat davası açmıştır. 2 Turkcell in büyük ortağı TeliaSonera nın Kazakistan, Özbekistan ve Nepal de lisans almak için rüşvet verdiği ve kara para akladığı ile ilgili basın- Turkcell in büyük ortağı TeliaSonera da çok fazla haber bulmak mümkündür. 3 İddiaların ciddi belgelere dayanması üzerine, Turkcell Yönetim Kurulu nda TeliaSonera yı temsil eden iki isimden biri olan Tero Kivisaari ve CEO su L. Nyberg istifa etmek zorunda kalmışlardır. 4 Kazakistan da 800 milyon dolar yolsuzlukla ve bunu gizlemek için verdiği rüşvetlerle başı dertte olan TeliaSonera 5, Özbek Cumhurbaşkanı İslam Kerimov un kızı Gulnara Kerimova ya 320 milyon dolar vererek lisans almaya çalışmakla suçlanmaktadır. Aynı şekilde, TeliaSonera nın Nepal in mobil ileşitim şirketi NCell i 624 milyon dolarlık rüşvetle usulsüz şekilde ele geçirdiği söylenmektedir. 6 Aşağıda benzeri bir durumun Türkiye de yaşanıp yaşanmadığı sorgulanırken 2G/3G lisans ihalelerinde Devletin uğradığı milyarlarca dolarlık kayıp gözler önüne serilmeye çalışılmaktadır. 2. TCELL v. MTN, Kolombiya Bölgesi (DC) Amerikan Bölge Mahkemesi, 12-cv- 479 (Washington). Mahkeme yetkisiz olduğu gerekçesiyle davayı usulden reddetmiştir. Turkcell in mahrum kaldığını ileri sürdüğü 4.2 milyar dolar, pastanın büyüklüğü konusunda yeterince fikir vermektedir. 3. Turkcell in Ortağına Rüşvet Suçlamasi, 22.9.2012, http://www.telekomculardernegi.org.tr/haber-3906-turkcell-acute-in-ortagina-rusvet-suclamasi.html 4. TeliaSonera da yaprak dökümü: Rüşvet Veliaht Kivisaari nin de kellesini alıyor, Akşam, 5.2.2013, http://www.aksam.com.tr/ekonomi/teliasonerada-yaprak-dokumu-rusvet-veliaht-kivisaarinin-de-kellesini-aliyor--164256h/ haber-164256 5. TeliaSonera nın başı Kazakistan da 800 milyon $ lık yolsuzlukla dertte, http://www.aksam.com.tr/ekonomi/teliasoneranin-basi-kazakistanda-800-milyon-lik-yolsuzlukla-dertte--33269h/haber-33269 6. TeliaSonera dan 624 milyon dolarlık rüşvet skandalı, Ekonomik Ayrıntı, 15.10.2012, http://www.ekoayrinti.com/news_detail.php?id=109024 2. BÖLÜM 2G LİSANS İHALESİNDE DEVLETİN KAYBI Temmuz 1993 tarihinde o zamanlar tamamı 2 Devlete ait olan PTT, Turkcell ve Telsim le ayrı ayrı 15 yıllık (1993-2008) 2G Gelir Paylaşımı Sözleşmesi imzaladı. Ardından, Turkcell, Türkiye nin ilk GSM operatörü olarak 1994 yılı Mart ayında hizmete başladı. Turkcell i iki ay sonra Telsim takip etti. Sözleşme hükümleri gereğince, cep telefonu hizmetlerinin yürütülmesinden elde edilecek gelirin %67,1 i Devlete verilecek, %32,9 u da GSM işletmecilerine kalacaktı. İşin ilginç yanı, işletmeciler yatırım giderleri ve personel ücretlerini kendilerine kalan üçte birlik kısımdan ödeyeceklerdi. İmzalanan gelir paylaşımı sözleşmesine göre, abone sayısı 150 bine ulaştığı zaman lisansör firmayla hemen anlaşma yapılacak; 400 bine ulaştıktan sonra da, üçüncü ve dördüncü firmalara lisans verilecekti. Oysa 1998 yılına gelindiğinde abone sayısı toplamda 2 milyona ulaştığı halde, yeni lisans sözleşmesi yapılmayarak Devlet zarara uğratılmış; iki GSM İşletmecisine haksız kazanç elde etme imkânı verilmiştir. Ayrıca 1994-1998 yılları arasında Sözleşme hükümlerine uygun hareket etmedikleri halde, iki operatöre yeni frekans bantları bedelsiz verilmiş; mevcut şebeke alt yapısı yok sayılarak düzenleme yapılmış; abonelerin hakları korunmamıştır. 7 Üstelik 1998 yılında gelir paylaşımı sözleşmesi, lisans sözleşmesine dönüştürülürken yapılan 7. 1998 yılında Mesut Yılmaz ve Necdet Menzir hakkında verilen Meclis Soruşturması açılmasına ilişkin TBMM Tutanaklarında Veysel Candan ın konuşması, 20. Yasama Yılı, 66. Cilt, 25. Birleşim, 26.11.1998, O. 2, Sayfa: 338-339 vd. Veysel Candan, Meclis te yaptığı konuşmada, Güneş Taner ve Necdet Menzir in Turkcell ve Telsim ile yaptıkları görüşmelerde PTT nin istediği 20 cent/dakika ücretin 4 sente indirildiğinden söz etmektedir. 8. Veysel Candan, 20. Yasama Yılı, 66. Cilt, 25. Birleşim, 26.11.1998 Sayfa: 340. bir değişiklikle, sabit hatlardan cep telefonlarının aranmasında GSM şirketleri lehine bir düzenleme de yapılmıştır. Burada asimetrik kazanç durumu iki sözleşme ile sağlanmıştır. Bunlardan birincisi Birim Temel Ücret adı altında lisans sözleşmesine bir madde konularak cep telefonu şirketlerinin lehine; bir devlet şirketi olan Türk Telekom un aleyhine bir düzenleme yapılmıştır. İkincisi yapılan arabağlantı sözleşmesi (imzalanan ismi Şebekeler Arası İrtibat ve İşbirliği Sözleşmesi ) ile Türk Telekom ciddi zararlara uğratılmıştır. Buna göre, evden cep telefonlarının aranması durumunda fatura edilen 3 TL lik konuşmanın gelirinin eşit paylaşılması gerekirken; 12 kuruşu PTT ye bırakılmış; 2,88 TL si ise cep telefonu şirketlerine verilmiştir. 8 Ayrıca, Türk Telekom un cep telefonlarını arama tarifesi lisans sözleşmelerinde yer alan Birim Temel Ücret maddesi nedeniyle cep telefonlarından sabit telefonları arama ücretinden fazla olmak zorunda olduğu için, insanlar ev telefonlarından cep telefonlarını aramaktan çekinmiş ve cep telefonu şirketleri yıllarca çok büyük meblağlara ulaşan haksız kazançlar elde etmişlerdir. Bu uygulama yıllar sonra mahkemeler tarafından hukuka, abone haklarına aykırı bulunarak iptal edilmiş ancak cep telefonu Dönemin Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir 16 17

firmalarının elde ettiği haksız kazançlar yanlarına kâr kalmıştır. Gelir paylaşımı sistemi yaklaşık 5 yıl (1993-1998) sürdü. 1998 Nisan ında Devlet, 500 milyon dolar gibi bugün için sembolik kabul edilebilecek bir miktar karşılığında Turkcell ve Telsim ile 25 yıllık imtiyaz sözleşmeleri imzaladı. Sözleşmelere ilişkin görüşmelere o dönem (30.6.1997-11.1.1999) iktidarda olan Anasol-D Hükümetinin kurmayları Güneş Taner ve Necdet Menzir katıldı. Bu anlaşmalara Devleti temsilen dönemin Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir imza attı. Bu süreçte sadece Turkcell ve Telsim in davet edildiği ihalede lisans bedelinin gerçek değerinin oluşması engellendi; hizmeti bedeli karşılığında vermek isteyen diğer firmaların önü kapatıldı. Daha önce Devlet, vergiler düşüldükten sonra %67,1 pay alırken, yalnızca 500 milyon dolar hava parası karşılığında mobil iletişim hizmetlerinden aldığı payı %15 e düşürmeyi kabul etti. Cep telefonu şirketleri, abone sayısının azlığına, işletme, yatırım ve personel giderlerini karşılama durumunda olmalarına rağmen 1993-1998 yılları arası gelirden aldıkları %32,9 pay ile kâr edebiliyorlardı. Buna rağmen, 1998 yılında imzalanan İmtiyaz Sözleşmeleri ile geçen lisans süreleri, mevcut şebeke ve şebekelerdeki abonelerin hakları yok sayılmıştır. Yeni lisans süresi, İşletmecilere fazladan 10 yıl verilerek ve bunun için hiçbir ek karşılık alınmadan 1998-2023 yıllarını kapsayacak şekilde 25 yıla çıkarılmıştır. Üstelik bu sürenin başlangıç yılı olarak 1993 değil, 1998 kabul edilmiştir. İlave olarak 1993 yılında yapılan sözleşmede 2 frekans bandı 532 ve 542 numaralarına tahsis edilmişken, 1998 yılında yapılan sözleşmede 9 adet numara daha bedelsiz bir şekilde verilerek bunun karşılığında ek bir ücret alınmamıştır. Asıl anlaşılamaz olan husus ise, GSM Operatörlerinin elde edecekleri payın %33 den %85 e çıkarılmasıdır. Şayet Devlet Turkcell ve Telsim den alınan toplam 1 milyar dolar karşılığında yeni bir yükümlülük altında girmemiş olsaydı, 2008 yılında 15 yıllık sürenin (1993-2008) bitiminin ardından, açık artırma ile 15 yıllığına (2008-2023) ikinci bir ihale yapabilecekti. Gelir paylaşımı sistemi devam etseydi, Devlet 2008-2023 tarihleri arasında iletişim gelirinin %67 sini (en azından %51 ini) almaya devam edecekti. Böylece, 2023 yılına gelindiğinde yapılacak yeni bir açık artırma ile Devletin kasasına üçüncü kez milyar dolarlar girecekti. Ayrıca, Turkcell ve Telsim Şirketleri 1993-1998 yılları arasında yalnızca telefon haberleşme hizmeti verme hakkına sahipken, 1998 yılında imzalanan imtiyaz sözleşmeleri ile data, çağrı, teleteks ve videoteks gibi hizmetler için de işletme hakkı elde etmişlerdir. Bu hizmetlerin ayrı ayrı lisanslandırılamaması nedeniyle Devletin ayrıca gelir kaybı olmuştur. 9 Devletin 2015 yılına kadar 3G hariç lisanslandırdığı tek şey, GSM 900 Frekans Tahsis Bedelidir. Yapılan ihaleden Devletin kasasına 2009 yılında 1,760 milyar TL girmiştir. AKP Döneminde imzalanan yatırım antlaşmalarında devlet güvencesi verilmesi örneğinde olduğu gibi, 1998 yılında iletişim firmalarına bir tür kâr güvencesi verilmiştir. Diğer bir deyişle 25 yıl süreli sözleşmelere imza atarken, Turkcell ve O tarihlerde diğer devletlerde yaygın olan 15 yıllık lisans devri uygulaması göz ardı edilerek, Devlet hangi gerekçeyle fazladan 10 yıl yükümlülük altında sokulmuştur? Bundan dolayı, 2008 veya en geç 2013 yıllarında sonlanması gereken işletme hakkının 2023 yılına kadar uzatılmasının Devlete zararı çok fazla olmuştur. Telsim herhangi bir risk üstlenmediğini biliyordu. İmtiyaz Sözleşmelerinin değişen şartlara uyarlanma maddesine göre, iletişim hizmetlerinden zarar edecek olsalardı Ulaştırma Bakanlığına (daha sonra BTK ya) başvurarak sözleşmelerin yeniden gözden geçirilmesi hakkını elde etmişlerdi. 10 Böylece, sadece 500 milyon dolar karşılığında kazanç garantili 25 yıllık frekans tahsis lisansı Devlet kesesinden peşkeş çekilerek Türkiye nin en değerli şirketlerinin oluşmasına destek verilmiş oldu. Üstelik Turkcell ve Telsim, Avea gibi sıfırdan yeni alt yapı hizmetleri yapmak zorunda da değillerdi. Anılan iki firma, 1993 yılında Devlet desteği ile kurulmuş hazır alt yapı üzerinden faaliyetlerine devam etmişlerdir. Ayrıca, Turkcell uzun süre kendisinden 5 kat daha fazla lisans ücreti veren Avea ile roaming anlaşması imzalamayıp kendi dolaşım ağından yararlanmasına izin vermeyerek rekabete engel olmuştur. 9. Salih Katırcıoğlu, 9/42 sayılı Meclis Önergesi, TBMM, 20. Dönem, 66. Cilt, 25. Birleşim, 26.11.1998, Sayfa:345. 10. Meclis soruşturması görüşmelerinde buna vurgu yapılmaktadır. 18 19

İhale sürecinde yaşanan yolsuzluklar o dönem muhalefet görevi üstlenen Refah Partisi milletvekillerini ciddi bir şekilde rahatsız etmiştir. 10 Kasım 1998 de Konya Milletvekili Veysel Candan ve 60 dan fazla milletvekili dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir aleyhine, Turkcell ve Telsim ile imzalanan imtiyaz sözleşmelerinin hukuki olmadığına ilişkin inceleme yapılması amacıyla bir meclis soruşturması önergesi (No. 9/42) vermişlerdir. 11 O dönem yapılan suiistimallerle ilgili olarak 26 Kasım 1998 tarihli Meclis tutanaklarında telekomünikasyon yolsuzluğu ile ilgili olarak ayrıntılı bilgiler yer almakta olup, tutanaklarda idare aleyhine kaleme alınan düzenlemelere yer verilmektedir. 12 Bunlar arasında, Veysel Candan, Meclis görüşmelerinde Sayıştay nezdinde yürütülen Şartname ile ilgili olarak verilen vize kararının sağlıklı bir şekilde 1998-2002 yılları arasında Ulaştırma Bakanlığının denetiminde yürütülen hizmetler, 2000 yılında telekomünikasyon alanında denetleyici ve düzenleyici bir kurul olan Bilgi Teknolojileri Kurumunun (BTK) kurulmasıyla bu kuruma devredildi. alınmadığına vurgu yapmaktadır. Veysel Candan ın Meclis görüşmelerinde dile getirdiği ifadelere bakılırsa; GSM lerin aylık geliri 40 trilyon civarındaydı. Eski sözleşmeye göre, bir iki yıl içinde 1 milyar dolar gelir zaten elde edilecekti....ciddi manada ifade ediyorum, bu konuyu üç aydır ciddi olarak etüt ediyorum, teknik elemanlarımızdan da istifade ediyorum; burada devletin zararı, takribi 3 milyar dolardır... Değerli Arkadaşlar, zaten bu lisansa gitmemiş olsaydık bile, şu ana kadar bir yıl içerisinde bu 500 er milyon dolar alınmış ve toplanmış olacaktı; yani bu firmalara verilen ekstrelerin hiçbir faydası olmamıştır... Diğer bir deyişle 1998 yılında, Devlet yaklaşık her iki İşletmeciden 4 milyar dolar alabilecekken, toplamda sadece 1 milyar dolar alabilmiştir. Üstelik dünya genelinde lisans sürelerinin 15 yıl olduğu dikkate alındığında, 1998 yılında yaklaşık 7-8 milyar dolara verilecek 25 yıllık lisans hakkı, 10 yılı bedelsiz olmak üzere sadece 1 milyar dolara devredilmiştir. 13 11. TBMM, 9/42 sayılı Meclis Önergesi, 20. Dönem, 65. Cilt, 16. Birleşim, 10.11.1998, Sayfa: 162-166. 12. Bknz. Veysel Candan, 20. Yasama Yılı, 66. Cilt, 25. Birleşim, 26.11.1998, Sayfa: 338-339 ve devamı. 13. Meclis görüşmelerinde Refik Aras, %67-33 %15-85 değişimini şu şekilde meşru göstermeye çalışmaktadır: 1 milyon dolar peşin tahsil edilmiştir. Tabii ki, hisselerin paylaşımında bu peşin ödemenin de bir anlamı olacaktır; yani, peşin ödemeyi görmezlikten gelmenin de doğru bir yaklaşım olduğunu sanmıyorum. (Tutanak, Sayfa: 342). Refik Aras ın şu yorumu bir basiretsizlik ve cahillik örneği olarak uzun süre hafızalarda yer etmesi gereken bir anekdot olmalıdır. Refik Arasa göre; eski Başbakan Sayın Tansu Çiller, Telekom un tümünü özelleştirmeyi düşünüyordu ve o zaman, zaten 30 milyar dolara satacağını söylüyordu Bugün Telekom un değerinin 10 milyar dolar olduğu söyleniyor Binaenaleyh, bir işlem yapılmıştır; devletin kasasına bir milyar dolar para girmiştir. Yani biz, bunu yapsaydık, yapmasaydık, yapacaktık derken Her şeyin de zamanında yapılmasının doğru olacağını düşünüyorum. (Sayfa: 343). Refik Aras ın gözden kaçırdığı nokta Telekom un fiyatı cep telefonu teknolojisi ortaya çıktığı için düşüyordu. Cep telefonu ise yeni gelişmeye başlayan bir pazardı. Birisi daralırken diğeri ayakları üzerine yeni kalkmaya çalışan bir sektördü. Bu basiretsizlik yüzünden Devletin altyapı tesisleri ve 25 yıllık lisans ücreti neredeyse bedava fiyatına özel sektöre peşkeş çekilmiştir. Meclis görüşmeleri sırasında Anavatan Partisi adına söz alan İbrahim Yılmaz, vizyonu dar Hükümetler tarafından Devlet kaynaklarının basiretsizce nasıl peşkeş çekildiğini koalisyon partisi milletvekili olarak itiraf etmektedir. Yılmaz a göre; önerge sahiplerinin bir eksik hesapları daha var ki, o da firmaların brüt gelirlerinden elde edilecek yüzde 15 lik gelirin de 25 yıl süreyle devletin kasasına akacağıdır. Bu rakam da, yapılan tahminlere göre, bugünkü değeriyle 1,8 milyar dolardır. Kaldı ki, yine önemle vurgulanması gereken, 1997 Temmuzunda 550 bin olan GSM telefon abone sayısının, 1999 yılı başında 2,5 milyonun üzerine çıkacağıdır... 14 Oysa aşağıda yer verilen Sayıştay raporlarından da görüleceği üzere, abone sayısının çok az olduğu ilk 6 yıllık dönemde (1998-2004) bile Devletin 3 GSM Şirketinden aldığı %15 Hazine Payı 3,2 milyar TL olmuştur. Bu dönemde yalnızca Turkcell in ödediği Hazine payı 2,5 milyar dolardır. Diğer bir deyişle, 1998 yılında, birkaç yıl içerisinde amorti edilecek peşin ödeme karşılığında çeyrek yüzyıl sürecek bir servet transferi başlatılmıştır. Yukarıda ki iddiaları dile getiren milletvekiline bugün sormak gerekir: O tarihlerde diğer devletlerde yaygın olan 15 yıllık lisans devri uygulaması göz ardı edilerek, Devlet hangi gerekçeyle fazladan 10 yıl yükümlülük altında sokulmuştur? Bundan dolayı, 2008 veya en geç 2013 yıllarında sonlanması gereken işletme hakkının 2023 yılına kadar uzatılmasının Devlete zararı çok fazla olmuştur. O tarihte bile mızrak çuvala sığmıyordu. Yapılan yolsuzluklarla ilgili olarak 1998 Kasım ında Meclis bünyesinde bir soruşturma komisyonu kurulmasına karar verilmiştir. Ancak, koalisyon döneminde Meclisten Yüce Divana sevk konusunda bir sonuç alınamamıştır. 1998 yılında, Devlet yaklaşık her iki İşletmeciden 4 milyar dolar alabilecekken, toplamda sadece 1 milyar dolar alabilmiştir. Üstelik dünya genelinde lisans sürelerinin 15 yıl olduğu dikkate alındığında, 1998 yılında yaklaşık 7-8 milyar dolara verilecek 25 yıllık lisans hakkı, 10 yılı bedelsiz olmak üzere sadece 1 milyar dolara devredilmiştir. Mayıs 1999 da DSP-ANAP-MHP Koalisyonunun işbaşına gelmesinin ardından yolsuzluklara bir güvence olarak bağımsız idari otoritelerin kurulması uygulamasına gidildi. 1998-2002 yılları arasında Ulaştırma Bakanlığının denetiminde yürütülen hizmetler, 2000 yılında telekomünikasyon alanında denetleyici ve düzenleyici bir kurul olan Bilgi Teknolojileri Kurumunun (BTK) 15 kurulmasıyla bu kuruma devredildi. Ancak sözleşmeleri yenileme görevi verilen Telekomünikasyon Kurumunun eli kolu bağlanarak bu yetki kısıtlandı. İlgili Kanun la imtiyaz sözleşmelerinin mevcut hak ve yetkiler saklı kalarak yenilenmesi yoluna gidildi. BTK nın (o zamanki Telekomünikasyon Kurumu) bağımsız bir kurum olmasından dolayı tahkim şartını sözleşmelere koymayabileceği kaygısıyla, sözleşmeler Kurula devredilmeden bir ay önce Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılan ek bir sözleşme ile Turkcell ve Telsim le çıkacak uyuşmazlıklarda tahkim yolu açıldı ve çıkacak 14. Meclis Görüşmeleri, 20. Yasama Yılı, 66. Cilt, 25. Birleşim, 26.11.1998, Sayfa: 347. 15. Ocak 2000 de kurulan Kurumun ilk adı Telekomünikasyon Kurumudur. 20 21

GSM operatörleri, 2002 yılından itibaren her birisi milyon dolarlara ulaşan brüt gelir kalemlerinin gerçekte brüt gelir kavramı içerisinde olmadığını ileri sürerek kendilerine göre ihtilaflı olduğuna inandıkları miktarları muhasebeleştirmeme ve ödememe yoluna gittiler. uyuşmazlıklarda Türk mahkemelerinin yargı yetkisi kaldırıldı 16. 2002 yılında İmtiyaz Sözleşmeleri, Bilgi Teknolojileri Kurumu ile bu şartlarda yeniden imzalandı. Diğer bir deyişle, 2023 yılına kadar devam edecek brüt gelir üzerinden Devlete %15 ödenmesi uygulaması sürdürülmekle birlikte, çıkacak uyuşmazlıklarda Türk yargısı yerine, yabancı ortaklı GSM Şirketlerinin çıkarlarını korumaya endeksli uluslararası tahkim kabul edildi. 2000 li yıllardan itibaren artan abone sayısı ile birlikte elde edilen brüt gelir de artmaya başladı. Gelirin sadece %15 ini Devlete verme yükümlülüğünde olan telekomünikasyon şirketleri, 2002 yılından itibaren her biri milyon dolarlara ulaşan brüt gelir kalemlerinin gerçekte brüt gelir kavramı içerisinde olmadığını ileri sürerek kendilerine göre ihtilaflı olduğuna inandıkları miktarları muhasebeleştirmeme ve ödememe yoluna gittiler. 17 Hazineye ödenecek payın matrahını oluşturan brüt gelir tanımına, KDV, Eğitime Katkı Payı, Ruhsat Ücreti ve Frekans kullanım ücreti, Özel İşlem Vergisi, diğer kalemler (şirketler bazında farklı olmak üzere genel olarak, incoming roaming, bilgi hattı, finans hattı, telesekreter, fatura bilgi hattı, SMS gelirleri, fax, data, hat açma-kapama, unvan değiştirme, devir ücreti, kapama ücreti, şebeke ücreti, simkart değişiklik ücreti, fal servisi, flash haber, fatura güncelleme, bilinmeyen numaralar ücreti, abonelerin zamanında faturalarını ödememelerinden kaynaklanan gecikme faizi ve benzeri) dahil olmadığından bahisle, yukarıda sayılan kalemler üzerinden Hazine payını ödemekte isteksiz davranmışlar ve konuyu yargıya ve uluslararası tahkime taşımışlardır. 18 Turkcell ve Telsim, Hazine ve BTK aleyhine 2000-2004 yılları arası idari yargı nezdinde açtıkları davalarda tartışmalı bütün noktaları esastan kaybetmişlerdi. AKP iktidara geldiğinde bu davaların temyizleri sonuçlanmak üzereydi. 16. 2015 in Nisan ında aynı durumu görmekteyiz. 7 Haziran seçimlerinden sonra tek başına iktidar olacağından emin olmayan bir parti seçimden yaklaşık 10 gün önce 4G ihalesini kendi istediği şartlarla 20 yıllığına devrederek 20 yıl boyunca gelecek iktidarların şartları belirlemesinin önüne geçmektedir. 17. Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş. ile yapılan uzlaşmanın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, Hazine alacağı tahakkuk etmiş olmaktadır. Fakat bu alacak tutarı muhasebe ile ilişkilendirilmemiştir. Tahsil edilen tutar, nakit esasına göre tahsil edildiği tarih itibarıyla muhasebe kayıtlarına girmiştir. Bu işlem, Hazine alacaklarının takip edilmesi hususunda önemli bir risk unsuru taşımaktadır. Diğer taraftan aynı durum diğer GSM şirketlerinden olan alacaklar için de söz konusudur. Hazine Kontrolörlerince tespit edilen ve raporlanan, Telsim ve Avea tarafından eksik ödenen Hazine paylarına ilişkin tutarlara ait alacaklar için, hiçbir muhasebe kaydına rastlanılmamıştır. Tablo 2 de şirketlerin ödemesi gereken Hazine payları ve ödedikleri tutarlar gösterilmiştir. Aradaki fark, Hazine alacağını göstermektedir. Bu bilgiler muhasebe kayıtlarında bulunmamaktadır. Hesap edilen alacaklar için, Gelirlerden Alacaklar Hesabı nın kullanılmaması, idarece yapılan ve ortaya çıkarılan alacak miktarının saymanlık müdürlüğünce takibi açısından önemli risk unsuru taşımaktadır. (2005 tarihli Sayıştay Hazine İşlemleri Raporu, Ekim 2006, Sayfa: 84-85.) http://www.sayistay.gov.tr/rapor/hazine/islemler/2005/2005 _Hazine _Islemleri_Raporu.pdf 18. Bknz. 3.6.7. GSM Şirketlerinden Olan Hazine Payı Alacakları, içinde, 2005 Yılı Hazine İşlemleri Raporu, Sayfa: 82, http://www.sayistay.gov.tr/ rapor/hazine/islemler/2005/2005_hazine_islemleri_raporu.pdf 3. BÖLÜM 2G LİSANSINDA AKP DÖNEMİNDE VERİLEN TAVİZLER Türk mahkemeleri önünde havlu atan GSM Şirketleri temyizden gelecek cevabın da farklı olmayacağını biliyorlardı. Bunun üzerine AKP ile masaya oturarak Devleti daha da zarara uğratacak bir süreci başlattılar. Şirketlerden birisi, AKP Hükümetine 2004 yılında mahkemelerde ve tahkimde kaybettikleri tartışmalı kalemler üzerinden bir daha ödeme yapmak istemediğini dile getirdi. AKP, Danıştay kararları ile kesinleşmiş alacaklardan feragat etmek için Kanun çıkardı. Buna izin veren 16.6.2004 tarihli ve 5189 sayılı Kanun un Geçici 1. maddesi şu şekildedir: GSM Pan Avrupa Mobil Telefon Sisteminin kurulması ve işletilmesi ile ilgili lisans verilmesine ilişkin imtiyaz sözleşmelerine istinaden işletmeciler tarafından Hazineye ödenmesi gereken paylardan bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ödenmeyen kısmın, ihtilaflı olanlar dâhil, fer ileriyle birlikte sulhen tahsili hususunda GSM işletmecileriyle gerektiğinde uzlaşmaya Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan ile Maliye Bakanı müştereken yetkilidir. Uzlaşma konusundaki bu anlaşmalar Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe girer. Buna dayalı olarak 2004 yılı baharında AKP, Turkcell ile bir Sulh Anlaşması imzalamıştır. 19 Anlaşmaya ilişkin Uzlaşma Protokolü AKP Hükümeti tarafından Kasım 2004 te imzalanarak yürürlüğe girmiştir. Böylece, Hazine Payının %15 e düşmesi yetmezmiş gibi; yargı kararları ile Devlet lehine tahsiline hükmedilmiş ihtilaflı kalemlerden kaynaklanan gelirlerin faizlerinden vazgeçilerek Devlet zarara uğratılmıştır. Uğranılan zararı somutlaştırmak gerekirse, 2005 yılı Sayıştay Hazine İşlemleri Raporunda da gösterdiğimiz gibi, GSM şirketlerince 2005 yılında ödenen hazine payları aşağıdaki gibidir. Tablo 1: GSM Şirketlerince 2005 Yılında Ödenen Hazine Payları (Milyon TL) DÖNEM TURKCELL TELSİM AVEA TOPLAM Aralık-2004 84,4 10,5 8,1 103,2 Ocak-2005 83,3 10,4 9,4 103,1 Şubat-2005 71,8 9,2 8,5 89,6 Mart-2005 70,9 11,0 9,9 91,8 Nisan-2005 86,6 12,0 10,6 109,4 Mayıs-2005 78,8 12,3 13,5 104,7 Haziran-2005 84,7 11,4 12,4 108,6 Temmuz-2005 95,6 13,0 13,9 122,5 Ağustos-2005 95,2 14,0 13,6 122,9 Eylül-2005 89,4 13,8 14,1 117,4 Ekim-2005 98,4 14,1 12,9 125,4 Kasım-2005-21,8 13,2 35,0 TOPLAM 939,4 154,1 140,5 1.234,1 Kaynak: 2005 Yılı Hazine İşlemleri Raporu, Sayfa: 82. 19. 2005 Yılı Hazine İşlemleri Raporu, Sayfa: 81. Kanundan doğan bu yetkiyle Hazine payından doğan alacakları tahsil etmek üzere, Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş. ile 05.11.2004 tarihinde protokol ile uzlaşma yapılmış ve bu protokol 22.11.2004 tarih ve 2004/8224 Sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe girmiştir. 31.12.2005 tarihi itibarıyla Telsim ve Avea ile yürürlüğe girmiş uzlaşma bulunmamaktadır. Sayfa: 83-84. Sayıştay denetçilerinin vakıf olduğu bu rakamlar Hazine Kontrolörleri tarafından tasdik edilecektir. 22 23

Görüldüğü üzere yalnızca Turkcell ve Telsim in 2005 yılında devlete brüt gelirin %15 i üzerinden hesaplayıp ödedikleri tutar toplamda 1 milyar TL den fazladır. Burada dikkat çeken noktalardan birisi Turkcell in gelirinin Telsim in gelirinden 6 kat fazla olmasıdır. Buna rağmen, ilk ihale aşamasında her iki firma için de eşit lisans ücreti tespit edilmesi Devletin zararına olmuştur. Oysa 1997 yılında Telsim, Ulaştırma Bakanlığına sunduğu yazıda lisans ücreti ile ilgili olarak üç farklı alternatif önermiş; 960 bin abone verilmesi karşılığında 500 yerine 900 milyon dolar ödeyeceğini taahhüt etmiş; ancak bu teklifi kabul edilmeyerek Devlet alabileceği rakamdan %40 daha az gelir elde etmiştir. 20 Oluşan zararı ve ihaledeki yolsuzluğu gözler önüne serme adına bir başka örnek de üçüncü GSM 1800 lisans anlaşmasıdır. 12 Nisan 2000 tarihinde yapılan ilk ihalede, İş Bankası-Telecom Italia Grubu 2 milyar 525 milyon Dolar (KDV hariç) bedelle 25 yıllık lisans hakkını elde etmiştir. 21 Diğer bir deyişle, 1998 de devredilen 2 lisansın Görüldüğü üzere 25 yıllık lisans hakkı bedava denecek kadar komik bir miktar karşılığında devredilmekle kalmamış; bu süre içerisinde Devletin brüt gelirden %40 veya %30 pay alabilme imkanı varken; Türk halkının kasasına girmesi gereken milyar dolarlar yolsuzluklar üzerinden GSM Şirketlerinin kasalarına akmış ve akmaya devam etmektedir. toplam ücreti olan 1 milyar doların 2,5 katını, 2000 yılında bir İşletmeci tek başına ve hiç abone güvencesi ve roaming hakkı olmaksızın ödemeyi taahhüt etmiştir. Tablo 1 de görüleceği üzere, sadece 2005 yılında iki GSM şirketinin Devlete ödedikleri %15 Hazine Payı yaklaşık 810 milyon dolar civarındadır. Şayet 1998 yılında Devlet %67 sini aldığı paydan vazgeçerken, %15 yerine %30 oranında bir hazine payı almayı dikte edebilseydi; yalnızca 2005 yılında Turkcell in Devlete ödemesi gereken rakam (Kasım 2005 dahil edilecek olursa) 1 milyar TL (740 milyon dolar) yerine 2 milyar TL (1,5 milyar dolar) olacaktı. Farklı bir söylemle Turkcell, 1998 yılında 25 yıl için ödediği 500 milyon dolardan yaklaşık 1,5 kat fazlasını sadece 2005 yılında Devlete %15 brüt gelir payı olarak ödemiş olacaktı. Devletin 2005 yılı rakamlarına göre tek bir şirketten alamadığı paranın miktarı 1 milyar dolara yakındır. 20. Bknz. Salih Katırcıoğlu nun meclis soruşturulması açılmasına ilişkin 26.11.1998 tarihli Genel Kurul tutanakları, Sayfa: 344. 21. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, GSM İhalesi, http://www.oib.gov.tr/ telekom/gsm.htm Görüldüğü üzere 25 yıllık lisans hakkı bedava denecek kadar komik bir miktar karşılığında devredilmekle kalmamış; bu süre içerisinde Devletin brüt gelirden %40 veya %30 pay alabilme imkanı varken; Türk halkının kasasına girmesi gereken milyar dolarlar yolsuzluklar üzerinden GSM Şirketlerinin kasalarına akmış ve akmaya devam etmektedir. 2005 yılı Sayıştay Hazine İşlemleri Raporuna göre, 22 1998-2004 Mayıs arasında Hazine Kontrolörlerince GSM şirketleri nezdinde yapılan incelemelerde, dava ve tahkim sonuçları da dikkate alınarak eksik ödenen Hazine payları hesap edilmiş ve aşağıdaki şekilde raporlanmıştır. Aşağıdaki rakamlardan da görüleceği üzere, 1998-2004 yılları arasında Devletin 2 GSM Şirketinden aldığı/alması gereken %15 Hazine Payı 3 milyar TL den fazladır. 23 GSM Şirketleri elde ettikleri ciddi gelire rağmen vermeleri gereken %15 brüt gelir içine giren kalemleri fazla bulmuş; brüt gelir tanımını dar yorumlayarak eksik ödemeler yapmış; eksik ödemelerden dolayı Hazine alacakları doğmuş; bunun üzerine çıkan ihtilaflar yargıya taşınmıştır. Tablo 2: GSM Şirketlerinin Yıllara Göre Hazine Payı Olarak Yaptığı Ödemeler (Milyon TL) DÖNEM TURKCELL 24 HAZİNE PAYI ÖDENEN TUTAR HAZİNE ALACAĞI 1998 (Nisan-Aralık) 29.4 26.6 2.8 1999 (Ocak-Aralık) 113.1 101.0 12.1 2000 (Ocak-Aralık) 256.7 225.0 31.7 2001 (Ocak-Aralık) 393.4 227.4 166.0 2002 (Ocak-Aralık) 578.1 361.2 216.9 2003 (Ocak-Aralık) 755.0 527.7 227.3 2004 (Ocak-Mayıs) 341.9 267.1 74.8 TOPLAM 2.468.0 1.736.2 731.7 DÖNEM TELSİM 25 HAZİNE PAYI ÖDENEN TUTAR HAZİNE ALACAĞI 1998 (Nisan-Aralık) 8.9 11.7-2.7 1999 (Ocak-Aralık) 34.7 34.7 0,34 2000 (Ocak-Aralık) 77.6 79.9-2.3 2001 (Ocak-Aralık) 123.7 29.5 94.2 2002 (Ocak-Aralık) 151.1 51.1 100,0 2003 (Ocak-Aralık) 174.2 65.7 108.4 2004 (Ocak-Mayıs) 66.7 0 66.7 TOPLAM 637.2 272.9 364.3 Üstelik gözden kaçırılmaması gereken nokta, 1999 yılında yapılan Meclis görüşmelerinde İktidar kanadından İbrahim Yılmaz ın belirttiğine göre, ihaleyi veren Anasol-D Hükümeti 1999 Kasım ayı rakamlarına göre 25 yılda toplam 1,8 milyar dolar almayı hedeflemişti. Buna göre, Devlet 25 yılda 3,5 kez 500 milyon dolar alabileceği 22. Bknz. 3.6.7. GSM Şirketlerinden Olan Hazine Payı Alacakları, 2005 Yılı Hazine İşlemleri Raporu, Sayfa:83, http://www.sayistay.gov.tr/rapor/hazine/ islemler/2005/2005_hazine_islemleri_raporu.pdf 23. Avea nın ihalesinde bir yolsuzluk olmadığına ve ihalenin gerçek bedeline yakın yapıldığına inanıldığından, Avea ile ilgili rakamlar buraya alınmamıştır. 24. Hazine Kontrolörleri Kurulu Başkanlığının 31.08.2004 tarih ve 77/14-66/11-42/12-11/11-11/11 Sayılı raporu. Bknz. http://www.sayistay.gov.tr/ rapor/hazine/islemler/2005/2005_hazine _Islemleri _Raporu.pdf 25. Hazine Kontrolörleri Kurulu Başkanlığının 29.08.2005 tarih ve 59/10-47/15-29/12-30/16 Sayılı raporu. Bknz. http://www.sayistay.gov.tr/rapor/ hazine/islemler/2005/2005_hazine _Islemleri _Raporu.pdf 24 25

kurgusu ile miktarın az olmasını haklı göstermeye çalışmaktadır. Oysa Meclis soruşturması raporlarında belirtildiği gibi, 2008 yılına kadar devam edecek gelir paylaşımı esası devam etseydi; Devlet toplam gelirin %67 si üzerinden yılda 400 milyondan, 2,5 yılda 1 milyar doları zaten alacaktı. Bu durumda burada hıyanet olmasa bile ondan daha kötü bir gaflet ve dalalet vardır. Siyasi iktidar, kendi döneminde Devletin kasasına girecek 1 milyar dolar sıcak paranın sağlayacağı siyasi rant ve bütçe dengelerinde oluşturacağı kısmi rahatlama nedeniyle 25 yıl sürecek bir esarete imza atmıştır. Oysa enflasyon oranı dikkate alınmadığında, sadece iki şirketten altı yılda (1998-2004 yılları arası) alınan para 25 yılda beklenen gelirin altı katı olmuştur. Görüldüğü gibi evdeki hesap çarşıya uymamıştır. Anasol-D Hükümeti, ne 25 yılda Devletin uğrayacağı ekonomik kaybı ne de seçimlerde kendi akıbetini sağlıklı bir şekilde hesaplayabilmiştir. 2001 krizinden sonra doların ortalama 1,5 TL olduğunu farz etsek bile dolar bazında en kötü şartlarda Devletin 25 yılda beklediğine yakın bir GSM Şirketlerinin hırslı ve kaprisli tavırları 2006 yılı sonrasında da devam etmiş; brüt satış kavramını da beğenmemişler ve satıştan kaynaklanan birçok gelir kalemini doğru muhasebeleştirmemişlerdir. Bu arada çıkan onlarca uyuşmazlığı uluslararası tahkime götürerek Devlet sayesinde kazandıkları baş döndürücü servetin kırıntı sayılabilecek miktarlarını bile Devlete vermekten imtina etmişlerdir. geliri ilk altı yılda elde ettiğini söylemek mümkündür. Bunun anlamı, 2005 yılından sonra GSM Şirketleri 25 yıllık lisans bedelini ilk 6 yılda amorti etmenin rahatlığı içerisinde yatırım ve rekabet politikaları izleme yoluna gitmişlerdir. İşin üzücü yanı, GSM işletmecilerinin olaya bu gözle bakma yerine brüt gelir içerisindeki çok küçük meblağları bile tartışmaya açarak bunları ödemek istememeleridir. Yukarıdaki Hazine alacağına ilişkin rakamlar durumu çok açık bir şekilde göstermektedir. Özellikle o tarihlerde faizlerin de yüksek olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda, şirketler Devlete ödeyecekleri parayı kullanmayı tercih etmişlerdir. 2002 yılında iktidara gelen AKP Hükümetine geçmişteki ayrıcalıklı konumlarını dikte ettirmek isteyen Turkcell ve Telsim bu amacına ulaşmada başarılı olmuştur. O dönem ekonomik dönüşüm hareketini başlatmak isteyen ve bütçe dengelerini sağlamayı düşünen AKP, yargı kararlarından sonra alacağı söz gelimi 6 lira yerine peşin alacağı 4 liraya razı olmuştur. AKP nin bu zafiyetini bilen GSM Şirketlerinin yaptığı kulis neticesinde AKP Hükümeti ödemesi gereken parayı ödemeyen Turkcell ile masaya oturmaya mecbur kalmıştır. Ayrıca AKP Hükümeti, az da olsa zamanında ödensin mantığı içerisinde, GSM Şirketlerinden gelen teklifi de dikkate alarak ileride benzeri anlaşmazlıkların çıkmaması için, İmtiyaz Sözleşmelerinde uyuşmazlık konusu olan brüt gelir kavramından vazgeçerek, Hazine Payının hesaplanmasında kapsamı daha dar olan brüt satış yöntemine geçilmesine izin vermiştir. Böylece zaten kuşa dönmüş olan Hazine Payı, 2005 yılı sonrası giderek artan abone sayısı dikkate alındığında sembolik hale getirilerek Devlet daha da fazla zarara uğratılmıştır. Özetle, 1998 e kadar gelir paylaşımı ile devam eden, o tarihten sonra %15 brüt gelire dönüşen devlet payı, 2006 yılında daha da kırpılmıştır. 1998 e kadar gelir paylaşımı ile devam eden, o tarihten sonra %15 brüt gelire dönüşen devlet payı, 2006 yılında daha da kırpılmıştır. Farklı bir deyişle, brüt gelir üzerinden Devletin alması gereken gelir kalemleri, brüt satış uygulamasına geçilerek tahsil edilemez hale gelmiştir. Farklı bir deyişle, brüt gelir üzerinden Devletin alması gereken gelir kalemleri, brüt satış uygulamasına geçilerek tahsil edilemez hale gelmiştir. 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu nun Ek 36. maddesine yapılan ilave ile 26 Brüt Satış kavramına yasal bir dayanak kazandırılmıştır. 2006 baharında İmtiyaz Sözleşmeleri buna göre yeniden düzenlenerek 2023 yılına kadar devam edecek bir kayıplar zinciri başlamıştır. GSM Şirketlerinin hırslı ve kaprisli tavırları 2006 yılı sonrasında da devam etmiş; brüt satış kavramını da beğenmemişler ve satıştan kaynaklanan birçok gelir kalemini doğru muhasebeleştirmemişlerdir. Bu arada çıkan onlarca uyuşmazlığı uluslararası tahkime götürerek Devlet sayesinde kazandıkları baş döndürücü servetin kırıntı sayılabilecek miktarlarını bile Devlete vermekten imtina etmişlerdir. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü internet sitesinden 2005-2014 yılları arasında genel bütçe istatistiklerini edinmek mümkündür. Genel Müdürlüğün tahakkuk eden bütçe gelirleri raporlarına göre 2005-2014 yılları arasında 800.05.02.05.08 numaralı hesapta muhasebeleştirilen GSM şirketlerinin Devlete ödemesi gereken %15 Hazine Payı toplam olarak 21,5 milyar TL veya 14 milyar dolar olup Tablo 3 te yıllara göre ödemesi gereken borç miktarı gösterilmiştir. 27 Tablo 3: Yıllara Göre GSM Şirketlerinin Devlete Ödemesi Gereken %15 Hazine Payı YIL TL USD (Yaklaşık) 2014 3.386.227.000 1.525.327.000 2013 2.450.756.000 1.296.696.296 2012 2.252.148.000 1.251.193.333 2011 2.007.474.000 1.202.080.240 2010 1.828.867.000 1.219.244.667 2009 1.800.319.000 1.161.496.129 2008 1.717.994.000 1.321.533.846 2007 1.585.066.000 1.219.281.538 2006* 28 3.036.953.000 2.094.450.345 2005* 2.347.844.000 1.739.143.704 TOPLAM 21.595.034.000 14.030.447.098 Şayet, 2006 yılından sonra brüt satış kavramına geçilerek hazine payı daraltılmasaydı Devletin kârı ne olacaktı? Turkcell in New York Borsasına (NYSE) bildirdiği rakamlara göre 2013 yılına ait brüt geliri 5,975 milyar dolar, %15 i ise 896 milyon dolardır. Vodafone un ise 2013-2014 geliri yaklaşık 3,2 milyar dolar, 29 bunun %15 i 480 milyon dolardır. Böylece Turkcell ve Vodafone un 2013 yılı brüt gelirlerinin %15 i toplandığında 1,376 milyar dolar yapmaktadır. Oysa sadece 2014 yılında 26. 3.7.2005 tarihli ve 5398 sayılı Kanun un 15. maddesi açıkça hazine payının hesaplanmasında brüt satışın esas alınacağını hükme bağlamaktadır. 27. Maliye Bakanlığı, Muhasebat Genel Müdürlüğü, Yayınlar-Raporlar, Genel Yönetim Mali İstatistikleri, Genel Bütçe İstatistikleri, Bütçe Gelirleri, Genel Bütçe Gelirleri Ay İçi Tahsilatları Detay2.xls dosyalarında GSM İşletmelerinden Alınan Hazine Payları başlığı altında aylara göre Devlete ödenen hazine paylarını takip etmek mümkündür. Dolara çevrilirken ilgili yıl ortalama döviz kuru dikkate alınmıştır. Bknz. https://www.muhasebat.gov.tr/ 28. 2005 ve 2006 rakamları 2007 bazında dikkate alınarak güncelleştirildiğinden, o yıllara ait tahsilatlardan fazla gösterilmiştir. Ayrıca, 2006 yılı haziran ayında tek kalemde yatırılan 1,5 milyar TL nin geçmiş dönemlerde yargıya taşınmış ihtilafların kesinleşmesinin ardından yatırılan gelir kalemleri olduğu düşünülmektedir. Gözden kaçırılmaması gereken bir başka nokta 2005 yılının tamamı ve 2006 yılının yarısında brüt gelir kavramına göre tahsilatın yapıldığı gerçeğidir. Yine hatırlatılmasında yarar olan bir başka nokta, 2005 yılından itibaren Avea nın gelirlerinin de GSM gelirleri içerisinde az da olsa bir yekun tuttuğudur. 29. Vodafone dan 6,4 milyar liralık gelir, Sabah, 20.5.2014, http://www. sabah.com.tr/ekonomi/2014/05/20/vodafonedan-64-milyar-liralik-gelir 26 27

Avea dâhil üç operatörün Devlete brüt satış üzerinden ödediği paranın miktarı 1,156 milyar dolardır. Bu örnek de çok belirgin bir şekilde göstermektedir ki 2006 yılında AKP Hükümetinin verdiği taviz sonucu sadece brüt gelirden brüt satışa geçilmesi, son 9 yılda devletin ortalama 2-3 milyar dolar kadar zararına olmuştur. Şayet 1998 yılında 1 milyar dolar hava parası almak yerine, bu parayı almayıp gelir paylaşımı sistemine devam edilseydi, bu durumda 30 milyar dolardan çok daha fazla ek gelirin Devletin Şayet 1998 yılında 1 milyar dolar hava parası almak yerine, bu parayı almayıp gelir paylaşımı sistemine devam edilseydi, bu durumda 30 milyar dolardan çok daha fazla ek gelirin Devletin kasasına girmesi gerekecekti. İşin üzücü tarafı, normalde 2013 yılında bitmesi gereken ihale süreci havadan bir 10 yıl daha uzatılmıştır. Bu nedenle, önümüzde bu şekilde 8 yıl daha devam edecek bir saadet zinciri bulunmaktadır. kasasına girmesi gerekecekti. İşin üzücü tarafı, normalde 2013 yılında bitmesi gereken ihale süreci havadan bir 10 yıl daha uzatılmıştır. Bu nedenle, önümüzde bu şekilde 8 yıl daha devam edecek bir saadet zinciri bulunmaktadır. İşin ilginç yanı, farz edelim ki Wİ-Fİ teknolojisinin çok gelişmesiyle 2G ekonomik bir alan olmaktan çıkacak olsa, GSM Şirketleri %15 geliri azaltma veya hiç vermeme hakkına imzaladıkları sözleşmeler çerçevesinde sahiptirler. Çok kazanırken kazandıklarının kırıntısını Devletten esirgeyenler, zarar edecek olsalar Devlet Baba - nın müşfik kollarına kendilerini atarak sözleşme hükümlerinin yeniden gözden geçirilmesini isteyebileceklerdir. Bunun nedeni, telekomünikasyon sektörü aslen bir kamu hizmeti olup, bunun sürekliliği esastır. Devlet siyasi getiri, nepotizm ve kötü yönetim nedeniyle geçmişte, PTT ve Telekom bünyesinde yürüttüğü hizmetleri özel sektöre devrederek büyük bir gelirden mahrum olmuştur. Özel sektör zarar edecek olsa, bugün paylaşım savaşı verilen bir sektör Devletin sırtına bir kambur olarak binecektir. 4. BÖLÜM 2G İHALELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Yukarıda anlatıldığı üzere, 2005 yılında hazırlanan Sayıştay ın Hazine Raporu ve Muhasebat Genel Müdürlüğünün internette yayımlanan istatistikleri, bizlere iki GSM İşletmecisinin az bir toplu ödeme karşılığında ne kadar büyük gelirler elde etmeye hak kazandıklarını göstermiştir. Özetle, 1999 yılından sonra üç dört yıl içerisinde ödenen lisans ücreti vatandaşın cebinden alınarak Devlete aktarılmış; GSM İşletmecilerinin yaklaşık 22 yıl sürecek saltanatı başlamıştır. Üstelik Devlet 1999 yılında GSM Şirketlerine ulufe olarak hibe ettiği ve almadığı milyar dolarları, 99 Depremini bahane ederek Özel Tüketim Vergisi kapsamında vatandaştan toplamaya başlamıştır. Böylece Türk halkı aslında GSM Şirketlerinin kârlarından Devlete transfer edilmesi gereken milyar dolarları, ÖTV adı altında kendi cebinden Devlete ödemeye 16 yıldır devam etmektedir. İlk başlarda hayal bile edilemeyen meblağlar, servet transferi yoluyla 2000 li yılların başından itibaren Anadolu halkının paralarıyla New York Borsasında işlem gören Türk Şirketlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ne yazık ki Türk halkından toplanan milyar dolarlar GSM Şirketlerine ortak olan yabancı firmaları zengin etmeye devam etmektedir. Bu sömürü 25 yıl devam etmek zorunda mıydı? GSM lisanslarının süresini öğrenmek için Uluslararası Telekomunikasyon Birliği desteği ile 30. 2001-2004 yılları arası lisans veren ülkeler: Fas, Türkiye, Romanya, Bulgaristan, Moritanya, Makedonya, Cezayir, Slovakya, Tunus, Letonya, Estonya, Kenya, Sudan, Bahreyn, Kıbrıs Rum Kesimi, Hırvatistan, İran, Pakistan, Ürdün, Umman ve Suudi Arabistan. 31. http://www.ictregulationtoolkit.org/en/toolkit/notes/practicenote/856 hazırlatılan istatistiğe baktığımızda 2000-2004 yılları arasında 20 ülke 30 içerisinde 2G/3G lisansını 25 yıllığına veren Türkiye dışında sadece Suudi Arabistan ın bulunduğu görülmektedir: 16 Temmuz 2004 te 8 milyon abonenin olduğu Suudi Arabistan da 25 yıllık ikinci GSM işletmeciliği lisans süresi 3,25 milyar dolar teklif veren Birleşik Arap Emirliklerinin önderliğindeki bir konsorsiyuma verilmiştir. Lisans süresi 15 yılı geçen ikinci ihale Kıbrıs Rum Kesiminde yapılmış olup, süresi 20 yıldır. 15 yılın altında ihale süresi olan ise bir tek Romanya bulunmaktadır. 31 Geri kalan 17 ülkede lisanslar 15 yıllığına verilmiştir. Araştırmalar 2000 lerin başlarında İrlanda ve Irak ta yapılan ihalelerin de 15 yıl süreli verildiğini göstermektedir. 28 29

2000 li yılların başlarında dünya ortalaması bu şekildedir. Bugün de aynı uygulamanın geçerli olduğu görülmektedir. Örneğin, 2010 yılı Eylül ayında Tayland da yapılan 3 lisans devri sözleşmesi için süre 15 yıl olarak belirlenmiştir. 32 Oysa, Güneş Taner ve Necdet Menzir ikilisi 1993 yılında dünya genelinde yaygın uygulanan 15 yıllık süreye uygun olarak başlayan gelir paylaşımını, hiç bir ek bedel alınmaksızın 25 yıla çıkararak Devleti çok büyük bir zarara uğratmışlardır. Dünya genelinde 15 yıllık lisans ücretlerinin bugünkü değerinin ne olduğu ve ne olması gerektiği konusunda internet üzerinde bir araştırma yaptığımızda farklı rakamlara ulaşılmaktadır. Durumun sağlıklı olarak tespitinde, sürenin dışında söz konusu ülkedeki abone sayısı, kapsama alanı, devletin aldığı gelir/hazine payı, ülkenin gelişmişlik durumu ve ülkedeki operatör sayısı gibi gerçekleri bilmek gerekmektedir. Bunlar hepsi birlikte değerlendirildiğinde lisans ücretinin bugün yeniden ihale yapılacak olsaydı ne olması gerektiği konusunda sağlıklı bir sonuca ulaşmak mümkündür. Örneğin Hindistan da 2010 Eylül ünde 3G ve 4G lisanslarının açık artırma ile devredilmesi sonucu Hint Hükümeti 3G den 11 milyar dolar, geniş bant kablosuz spektrumundan ise 6 milyar olmak üzere toplam 17 milyar dolar elde etmiştir. Oysa Türkiye de 2009 yılında yapılan 3G ihalesin- Nüfusu ve abone sayısı yaklaşık İngiltere kadar olan Türkiye de 1993-1999 yılları arasında toplam abone sayısının %70 inden fazlasını elinde tutan Turkcell e 25 yıllık lisansın sadece 500 milyon dolara verilmesinde Devletin çok büyük bir zararı olmuştur. de Devlet 3 GSM Şirketinden toplam 822 milyon Euro yaklaşık 1 milyar dolar alabilmiştir. Ancak, Hindistan ile tam bir değerlendirme yapabilmek için abone sayılarının karşılaştırılması gerekir. İhaleye çıkılan üç lisansın ikisi için teklif verilmediğinden devletin belirlediği alt bedeller üzerinden lisanslar 20 yıllığına devredilmiştir. Diğer bir deyişle, ihaleye üç şirketin girdiği yarışmada A-B-C lisansları şirketlerin ihtiyaç duyduğu bant genişliği ölçüsünde danışıklı dövüşle paylaştırılmıştır. Gerçek bir rekabet olmadığı için Devlet zarara uğratılmıştır. Aynı şekilde, İngiltere de 27 Nisan 2000 tarihinde düzenlenen 2G lisansına ilişkin açık artırmada 34 milyar dolar (22,5 milyar pound) gelir elde edilmiştir. İş-Tim ortaklığının 2,5 milyar do- 32. http://www.cellular-news.com/story/regulatory/44136.php 3G 1G 2G 4G lara 3. GSM ihalesini kazandığı o yıl, Turkcell ve Telsim de aynı anda ihaleye girseydi devletin kazancı en az 5 milyar dolar daha fazla olacaktı. Ancak, bütün bu rakamlardan çıkardığımız bir şey var ki o da nüfusu ve abone sayısı yaklaşık İngiltere kadar olan Türkiye de 1993-1999 yılları arasında toplam abone sayısının %70 inden fazlasını elinde tutan Turkcell e 25 yıllık lisansın sadece 500 milyon dolara verilmesinde Devletin çok büyük bir zararı olmuştur. Böylesine uzun bir süreyi kapsayan lisans hakkının, o tarihler itibariyle 4 kat daha fazla bir fiyata devredilebilmesi mümkündü. Telekomünikasyon sektöründe Devleti yöneten siyasilerin kötü niyeti veya basiretsizliği Türk halkına ağır bedeller ödetmektedir. Yolsuzluğun yapıldığı 1999 yılından sonra Türkiye nin nüfusu yaklaşık %20 artarak 77 milyona ulaşmış; kişi başına düşen gelir 10.000 doları aşmıştır. Bu da abone başına yapılan harcamanın ve fatura bedelinin artması anlamına gelmektedir. Devletin o tarihlerde bugünkü gücüne erişebileceğini hayal etmekten yoksun siyasi kadrosu bir sonraki seçimi kazanma ve işbirliği içerisinde oldukları şirketleri kayırma adına Devleti çeyrek yüzyıl sürecek bir esaretin altına koymuşlardır. Üstelik Anasol-D Hükümeti iktidarı, Mayıs 1999 da devretmek zorunda kalmıştır. Kaynak arayışı içinde olan ANAP-DSP-MHP Koalisyonu, iktidara gelişlerinin daha üçüncü ayında (Ağustos 1999) ülkedeki özelleştirme adına yapılacak soygunun legalize edilmesi için iki anayasal değişiklik yapmıştır. 13 Ağustos 1999 tarihinde Anayasanın 47. maddesinde yapılan değişiklikle özelleştirmenin (peşkeşin); Anayasanın 125. maddesinde yapılan değişiklikle, imtiyaz sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların uluslararası tahkim yoluyla çözülmesinin 2G ihalesinde zarara neden olanlar sırasıyla ihaleyi yapan Anasol-D Hükümeti ile ihalede öngörülen brüt gelir kavramını 2000-2006 yıllarında ihtilafa neden olan bütün gelir kalemlerini dışarıda bırakıp brüt satış a çevirerek Devletin zaten çok az aldığı geliri kuşa çeviren AKP Hükümetidir. 30 31

yolu açılmıştır. İlk başta fark edilmese de zamanla anlaşılacaktır ki 14 Ağustos taki sessiz anayasal deprem, ondan dört gün sonra gelen 17 Ağustos Marmara Depreminden uzun dönemde çok daha fazla yıkıcı etkileri olan ve Devlete ait değerlerin yok pahasına peşkeş çekileceği yıkıcı bir süreci başlatan öncül deprem anlamı taşımaktadır. 17 Ağustos tan sonra depremde büyük zarar gören şehirler yeniden inşa edildi; ancak 1999 sonrası kasıtlı olarak krize sokulan ülke ekonomisinin dar boğazdan çıkabilmesi için Devletin elinden çıkarak yabancılara geçen kaynakların Anadolu halkına ileride geri dönüş imkânı ortadan kaldırılmış oldu. Bugün bankalar, borsa ve değerli şirketler yabancı şirketlerin kontrolü altına girmiştir. Anayasal değişiklikten önce (1999 Ağustos öncesi) imzalanmış olan imtiyaz sözleşmelerine tahkim kaydının konulmasını gerektiren hukuksal bir zorunluluk bulunmamaktaydı. 23.5.2001 tarihinde Resmi Gazete de yayımlanan 4673 sayılı Kanun un Geçici 2. maddesi uyarınca lisans anlaşmalarının yeniden gözden geçirilerek tahkim şartı konulmasını içeren bir hüküm de bulunmamaktaydı. Buna rağmen, 2002 yılında Mesut Yılmaz Hükümetinde imtiyaz sözleşmelerine yapılan ek ile uluslararası tahkime izin verilmiştir. Böylece 1998 yılında GSM İşletmecileri ile imzalanan imtiyaz sözleşmelerinde çıkacak uyuşmazlıklarda Türk mahkemelerinin yargı yetkisi kaldırılmış oldu. Oysa Anayasa nın 125. maddesi tahkime gidilmesini zorunlu kılacak bir ifade içermemekteydi. Devlet, isterse 14 Ağustos 1999 dan sonra imzalayacağı sözleşmelere bu kayıt konulabilirdi. Fakat öyle yapılmadı. Böylece daha önce Türk mahkemelerinde Devlet lehine çözümlenen neredeyse tüm uyuşmazlıklarda Devlet aleyhine kararlar çıkmaya başladı. İşte bu nedenle, 2009 yılında yapılan 3G imtiyaz sözleşmelerinde tahkim Devlet; 1999 yılında GSM Şirketlerine ulufe olarak hibe ettiği ve almadığı milyar dolarları, 99 Depremini bahane ederek Özel Tüketim Vergisi kapsamında vatandaştan toplamaya başlamıştır. Böylece Türk halkı aslında GSM Şirketlerinin kârlarından Devlete transfer edilmesi gereken milyar dolarları, ÖTV adı altında kendi cebinden Devlete ödemeye 16 yıldır devam etmektedir. 3G ihalesinde yapılan yolsuzluklar bununla da sınırlı değildir. Fransa, Almanya, İngiltere gibi nüfus yoğunluğu ve mobil telefon kullanma alışkanlıkları Türkiye ile benzer olan ülkelerde yapılan 3G ihalesinde milyarlarca dolar kazanç sağlanırken Türkiye de verilen 3 ihalenin toplam bedeli 1 milyar Avronun altında kalmıştır. 3G ihalesinin bu kadar düşük bir rakama verilmesinin en büyük sebebi AKP hükümetinin hazırladığı şartnamedir. 3G ihale şartnamesinde yeni şirketlerin Türkiye piyasasına girebilmesi için gerekli şartlar hazırlanmamıştır. Ayrıca mevcut şirketlerin bile arasında yeterince rekabet imkânları sağlanmadığı için verilen üç lisanstan iki tanesi asgari bedel ile sahiplerini bulmuştur. Söz konusu ihale şartnamelerinde kapsama alaşartından vazgeçilerek Türk mahkemelerinin yetkisinin yeniden kabul edilmesi doğru bir uygulama olmuştur. Ancak, 2G ile ilgili uyuşmazlıklarda ihtilaflı Hazine alacaklarının kaderinin 2023 yılına kadar mecburen yabancı hakemlerin insafına bırakılmaya devam edilecek olması üzücüdür. Özetle, 2G ihalesinde zarara neden olanlar sırasıyla ihaleyi yapan Anasol-D Hükümeti ile ihalede öngörülen brüt gelir kavramını 2000-2006 yıllarında ihtilafa neden olan bütün gelir kalemlerini dışarıda bırakıp brüt satış a çevirerek Devletin zaten çok az aldığı geliri kuşa çeviren AKP Hükümetidir. AKP, 2004 yılından itibaren GSM Şirketlerine verdiği tavizlerin karşılığını dolaylı olarak siyasetin finansmanı yoluyla geri almaktadır. 5. BÖLÜM 3G LİSANSI VERİLMESİNDE AKP HÜKÜMETİNİN TAVRI AKP Hükümeti 3G ihalesini (IMT-200/UMTS) GSM Şirketleri ile 2009 yılından başlamak üzere 20 yıllığına yapmıştır. Bunun anlamı 2G lisanslarının süresi 2023 yılında dolmasına rağmen, 3G lisans süresi 2029 yılında dolmaktadır. Pekala 3G lisans süresi, daha önceki sözleşmelerin bitiş tarihine göre ayarlanabilirdi. Bu sayede 2023 yılında bütün GSM servisleri için tek bir ihaleye çıkılarak, daha yüksek bir lisans ücretinin Devlet kasasına aktarılması sağlanabilirdi. 2023 yılında mevcut operatörlerin bütün haberleşme altyapısını Devlete teslim etmeleri gerekeceğinden, bu durumda Devlet 2023 den itibaren kendi bünyesinde kuracağı şirketler eliyle elde edilecek gelirin halkın menfaati için kullanılmasını sağlayabilirdi. Ancak AKP halkı değil özel şirketlerin çıkarlarını düşündüğünden, ihale sürelerinin örtüşmemesi kasıtlı olarak yapılarak mevcut GSM operatörleri korunmuştur. Bundan dolayı, 2023 yılında yapılacak ihalelere mevcut operatörlerin dışında yenilerin girmesi ve ihalenin gerçek bedeli üzerinden yapılması oldukça zordur. Oysa her iki lisans süresinin aynı tarihte bitmesi sağlansaydı Endonezya da %52 si devlete ait olan Telkom gibi bir şirket kurularak, Devlet eliyle kaynaklar büyük ölçüde Hazine ye aktarılabilirdi. 3G lisansı kapsamında kurulacak şebeke ile mevcut 2G şebekesi mahiyetleri itibari ile entegre bir şebeke olması, 2G abonelerinin bir SMS ile hemen 3G abonesi olabiliyor olması gibi sebeplerle 2G lisans süresi dolduğunda söz konusu şirketler devlete hiçbir şey devretmeyeceklerdir. Yani AKP hükümeti 3G lisans süresini 2G lisans süresi ile aynı tutmayarak 2G lisanslarını 6 yıl daha ücretsiz uzatmış olmaktadır. Bu durumda mevcut şirketler 25 + 6 = 31 yıl boyunca 2G lisansı kapsamında para kazanmaya devam edecekler. Devlet hazinesine gelecek paralar cep telefonu şirketlerinde kalacaktır. 32 33

SONUÇ nı, roaming imkanı, altyapı kullanma imkanı gibi imkanlar yeni gelecek şirkete sağlanmadığı için Türkiye piyasasına hiçbir yeni şirket girememiştir. Bu bilinçli bir tercihtir. Söz konusu imkânlar sağlansa idi, hem piyasaya yeni şirketler girecek ve rekabet canlanacaktı, hem de devlet kasasına milyarlarca dolar girmiş olacaktı. 3G ihalesinde yapılan en önemli usulsüzlüklerden birisi de asgari lisans bedellerinin hiçbir geçerli kıstasa dayanmadan belirlenmesi olmuştur. Lisans ücretlerinin belirlenmesinde, lisans ücretlerinin belirlenmesi için geçerli olan uluslararası hiçbir kıstas kullanılmadığı gibi o dönemde basına yansıyan haberlerden edinilen bilgiye göre asgari bedel tespit komisyonunda bu bedeli tespit edebilecek uzman personelin yer almasına kasıtlı olarak izin verilmemiştir. Söz konusu lisans ücretleri tamamen AKP hükümetinde yer alan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ın talimatları doğrultusunda tespit edilmiştir. Siyasi iktidarın talimatları kapsamında düşük tutulan 3G asgari lisans bedelleri, iki lisans açısından satış bedeli olarak gerçekleşmiştir. Bu kadar düşük bedellerle 3G lisanlarını alan GSM şirketleri, bu lütfun karşılığında siyasi iktidara bir şeyler vermişler midir bilinmez; ama siyasi iktidarın bu kadar keskin milli manevi söylemlerde bulunurken tamamı veya tamamına yakını yabancı olan söz konusu şirketlere bu kadar büyük iltimasta bulunması bu ihalenin ardında şaibeler olduğunu akıllara getirmektedir. 3G ihalesinde yapılan en önemli usulsüzlüklerden birisi de asgari lisans bedellerinin hiçbir geçerli kıstasa dayanmadan belirlenmesi olmuştur. Lisans ücretlerinin belirlenmesinde, lisans ücretlerinin belirlenmesi için geçerli olan uluslararası hiçbir kıstas kullanılmadığı gibi o dönemde basına yansıyan haberlerden edinilen bilgiye göre asgari bedel tespit komisyonunda bu bedeli tespit edebilecek uzman personelin yer almasına kasıtlı olarak izin verilmemiştir. Sadece 2011 yılında cep telefonu sektörünün Türk ekonomisine katkısı 28,8 milyar dolar olup; gayri safi milli hasılanın %2,3 üne karşılık gelmektedir. 33 Rakamların bu kadar büyük olduğu bir sektörde Devletin bu gelirden alması gereken pay daha fazla olmalıydı. Detaylı bir araştırmada dünyada GSM şirketlerinin aldığı payın %60 ın altında olduğu ülkeler bulmak mümkündür. Oysa, Türkiye de GSM işletmecilerinin payı 1994-1998 yılları arasında %32 iken, 1998 sonrasında %85 e yükselmiştir. Örneğin, Çin Cumhuriyetinde 1998-2014 yılları arasında GSM işletmecileri %13 gelirle faaliyet gösterirken; aynı yıllar arasında Türkiye deki şirketler %85 üzerinden gelire sahip olmuştur. Havadan kolay para kazanma, sektör lideri Turkcell i 20 yılda Türkiye nin dev şirketleri ile boy ölçüşebilir konuma getirmiştir. Turkcell in New York Borsasına gönderdiği ve kendi hazırladığı 2013 faaliyet rakamlarına göre bir yılda faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde elde ettiği toplam gelir 5,9 milyar dolar; net kârı ise 1,39 milyar dolardır. 34 Bu rakamları Türkiye nin en büyük bankası olan Türkiye İş Bankasının 2013 yılında elde ettiği 3,2 milyar dolar net kâr ile kıyasladığımızda, 20 yılda Turkcell, 90 yıllık bir finans devinin yarısı büyüklüğüne ulaşmıştır. 35 Şayet Özal ın ölümü ile başlayan süreçte Devleti özelleştirme yapmaya mecbur bırakacak politikalar izlenmese ve siyasi yozlaşma olmasaydı, GSM sektöründe lider operatör Aycell olabilirdi. 33. Mobile telephony and taxation in Turkey: Executive Summary, Deloitte, 2011, Sayfa: 1. http://www.gsma.com/mobilefordevelopment/wp-content/ uploads/2014/10/mobile_telephony_taxation_turkey_report_eng.pdf 34. Bu gelirin 9,123 milyarı Türkiye deki 35 milyon aboneden elde edilmiştir. 35. http://finance.yahoo.com/q/is?s=tkc+income+statement&annual, http://yatirimci.turkcell.com.tr/2013/turkcell_tr_2013.pdf 34 35

özelleştirme soygununun gerçek yüzünü gözler önüne serecektir. Böylece toplanan kaynaklar Devlete ve oradan halka geri dönmüş olacaktı. Açmak gerekirse, Belçika da %54 ü devlete ait olan Belgacom bünyesinde işletilen Proximus operatörü örneğinde olduğu gibi Devlet, Aycell i 1994 yılında kursaydı; zamanla gelir pastasından en büyük payı alacak ve stratejik bir avantaj kazanabilecekti. 36 Burada sorulacak asıl soru Turkcell in piyasa değerinin bu kadar artmasına neden olan GSM ihalesinin Güneş Taner tarafından iki yıl geciktirilmesinin nedeni nedir? Bu sorunun cevabı Türkiye deki 36. Devlet kontrolünde bir başka GSM Şirketi, Çin in üçüncü büyük operatörü olan China Telekom dur. Havadan kolay para kazanma, sektör lideri Turkcell i 20 yılda Türkiye nin dev şirketleri ile boy ölçüşebilir konuma getirmiştir. Turkcell in New York Borsasına gönderdiği ve kendi hazırladığı 2013 faaliyet rakamlarına göre bir yılda faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde elde ettiği toplam gelir 5,9 milyar dolar; net kârı ise 1,39 milyar dolardır. Aycell bir devlet iştiraki olan Türk Telekom bünyesinde 2001 yılında pazara girdiğinde atı alan Üsküdar ı geçmişti. Dolaşım ve numara taşınabilirliği sorunları yüzünden pazara sonra girenler sektörde oturacak yer bulamadı. 2003 yılında Aria ile birleşme, 2006 yılında İtalyanların zarar eden Avea daki hisselerini Türk Telekom a yok pahasına devrederek Türkiye den çıkması ile sonuçlanmıştır. Avea nın zararları Türk Telekom üzerinden Devlet e %36 oranında yük olmaya başlamıştır. 2012 yılında İş Bankası nın Avea da hisselerini azaltmasıyla, Devletin Avea daki payı yaklaşık %44 e yükselmiştir. Diğer bir deyişle, uygulanan yanlış politikalar nedeniyle, Devlet, pastanın kremasını yabancı şirketlere peşkeş çekerken, kendisi zarar eden bir şirketin giderlerini halkın vergileri ile finanse etmeye çalışmaktadır. Madem Türk Telekom mobil telefon işletmeciliğine girecek idiyse, bunu neden 1998 yerine iş işten geçtikten sonra 2001 yılında yapmıştır? Pastanın ilk başta haksız bir şekilde Turkcell lehine dilimlenmesine neden olan Devlet, daha sonra GSM işletmeciliğine başarısız bir şekilde soyunmuştur. Avea son 10 yılda 16 milyar dolar zarar etmiştir. Bu zararlar Türk Telekom un çoğunluklu hissedarı Oger Telekom un kârlılığını azalttığı kadar; Devletin de zararın %44 üne ortak olmasına neden olmaktadır. Üstelik sektörün kaymağını yiyen Turkcell i yeni bir KİT e dönüştürme niyetinde olan AKP, Turkcell yönetim kuruluna üst düzey siyasilerin veya yakınlarının SPK aracılığı ile atanmasını sağlayarak hem özel şirketlerin, hem de bağımsız idari otoritelerin (üst kurulların) ne derece siyasetin sultası altında olduğunu gözler önüne sermektedir. Yönetim Kuruluna kademeli olarak atanan ikisi eski AKP li bakan ve diğer yandaşlar 37 Turkcell i Akcell e dönüştürmüş; Turkcell i Kaynak: Milliyet Gazetesi, 8 Kasım 2011. Devlet elindeki talih kuşunu göz göre göre kaçırmış olmanın acısını, son 15 yıldır vatandaşın cebinden çıkarmaktadır. Devlet, Turkcell den alamadığı ve Avea ya akıttığı paraları vatandaştan vergi yoluyla almaktadır. Delitte/ GSMA Global Mobile Tax Review 2011 verilerine göre, Türkiye cep telefonundan vergi alan ülkeler içinde %48,2 ile birinci durumdadır. 37. Tarık Toros, Turkcell Akcell Oldu, http://haber.rotahaber.com/tarik-torostan-bomba-akcell-yazisi_513954.html#ixzz3qzgzwfjy; Taraf Gazetesi, Turkcell AKP nin Arka Bahçesi Oldu, 7 Mart 2015, http://www.taraf.com.tr/ ekonomi/turkcell-akpnin-arka-bahcesi-oldu/ 36 37

İnternet üzerinden yapılacak araştırmalardan da görüleceği üzere, dünyanın en pahalı Iphone 6 sı Türkiye de satılmaktadır. 40 Yukarıdaki verilerden de görüleceği üzere, kamu kaynaklarını hoyratça israf eden siyasiler, ihtiyaç duydukları vergiyi en kolay toplayabilecekleri alanlarda vatandaşın üzerine yüklemektedirler. Sadece 2011 yılında cep telefonu sektörünün Türk ekonomisine katkısı 28,8 milyar dolar olup; gayri safi milli hasılanın %2,3 üne karşılık gelmektedir. AKP nin arka bahçesi yapmıştır. Sadece binlerce partilinin işe alınması ile kalınmamış; reklam gelirleri yandaş medyaya ve siyasilere akıtılmıştır. Böylece, siyaseten 1998 yılında özel sektöre peylenen Turkcell, siyasi ve ekonomik rant anlamında da altın yumurtlayan tavuk haline gelmiştir. Devlet elindeki talih kuşunu göz göre göre kaçırmış olmanın acısını, son 15 yıldır vatandaşın cebinden çıkarmaktadır. Devlet, Turkcell den alamadığı ve Avea ya akıttığı paraları vatandaştan vergi yoluyla almaktadır. Delitte/ GSMA Global Mobile Tax Review 2011 verilerine göre, Türkiye cep telefonundan vergi alan ülkeler içinde %48,2 ile birinci durumdadır. 38 Yapılan araştırma dünya ortalamasının %18 olduğunu göstermektedir. Kolay vergi toplamayı maharet bilen AKP Hükümeti, özel tüketim vergisini genel tüketim 38. Mobile telephony and taxation in Turkey: Executive Summary, Deloitte, 2011. 39. Dünya cep vergisi liginde şampiyon Türkiye, ikinci Gabon, Milliyet, 8.11.2011, http://www.milliyet.com.tr/dunya-cep-vergisi-liginde-sampiyon-turkiye-ikinci-gabon/ekonomi/ekonomidetay/08.11.2011/1460448/ default.htm vergisine dönüştürmüştür. Bir Türk, Alman ile Yunan vatandaşlarının birlikte ödediği vergi kadar vergiyi tek başına ödemektedir. Dünya GSM Birliğinin hazırladığı rapor da bunu desteklemektedir. Dünya da Türkiye ye vergide en çok yaklaşan devlet 11 puanlık farkla Gabon dur. 39 Aynı şey cep telefonlarından alınan vergiler için de geçerlidir. Sektörün kaymağını yiyen Turkcell i yeni bir KİT e dönüştürme niyetinde olan AKP, Turkcell yönetim kuruluna üst düzey siyasilerin veya yakınlarının SPK aracılığı ile atanmasını sağlayarak hem özel şirketlerin, hem de bağımsız idari otoritelerin (üst kurulların) ne derece siyasetin sultası altında olduğunu gözler önüne sermektedir. Devlet dünyanın birçok ülkesinde görüldüğü gibi ücretsiz Wi-Fi erişimini şehir içlerinde yaygınlaştırma yerine, cep telefonunu şirketler ve kendisi için bir arpalık olarak görmek istemektedir. Wi- Fi ağı genişletilecek olsa, viber ve whatsup gibi programlar yoluyla dar gelirli birçok vatandaş faturalı bir sim karta ihtiyaç duymaksızın ücretsiz olarak ses ve görüntü transfer edebilir. Ancak, devlet bunu yaptığında hem GSM şirketlerinin gelirlerinin ciddi oranda düşmesine neden olacak; hem de kendisinin hazine payı, kurumlar vergisi, KDV ve özel iletişim vergisi gibi bir çok gelir kalemi ortadan kısmen veya tamamen kaybolacaktır. İşte bu nedenle, Devlet iletişim hakkını güvence altına alma, halka bilgiye ücretsiz erişim imkanı sağlama ve iletişimi kolaylaştırma yerine, bu alanda sineğin yağını çıkarmayı marifet bilmektedir. Asıl üzücü olan nokta vatandaşla- rın dönen dolaplardan habersiz olarak bu sömürü düzeninin değirmenine su taşıyor olmalarıdır. Çalıyorlar ancak çalışıyorlar diyenler, gerçekte çalınan paraların kendi ceplerinden çalındığını ve daha çok vergi ödemek zorunda kaldıklarını göremiyorlar. Türkiye, Suudi Arabistan gibi petrol veya Rusya gibi doğal gaz zengini bir ülke değildir. Bu nedenle, ülkenin var olan kaynaklarının en rasyonel şekilde işletilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, kamunun borcunun kapatılması veya siyasetin finansmanında halkın cebine göz dikilmeye devam edilecektir. 40. Dünyanın En Pahalı Iphone 6 sı, Milliyet, 8.11.2014, http://www. milliyet.com.tr/dunyanin-en-pahali-iphone-6-si/ekonomi/detay/1966751/ default.htm : En pahalı Iphone hangi ülke kullanıyor?, Vatan, 9.11.2014, http://www.gazetevatan.com/en-pahali-iphone-hangi-ulke-kullaniyor-- 695406-teknoloji/ 38 39