DERS 1 Bölge Sınırlarını Tespiti İster fiziki ve ister beşeri konularda olsun, çalışma yapılacak alanların (havza, yöre, bölüm, bölge) sınırlarının saptanması gerekir. 1-Bir kıtayı ele alabiliriz. Kıtaların sınırları belirlenmiştir. Avrupa kıtasının coğrafyası çalışıldığında onu Asyadan ayıran sınırlara dikkat etmemiz gerekir. Ural dağları, Ural nehri, Hazar denizi, Kafkas dağları, Karadeniz, Boğazlar, Ege denizi. İlk problem Hazar denizinde çıkar. Ural nehri ağzından Hazar denizinin orta çizgisini güneye doğru takib eden nazari çizgiyi Kafkas dağlarının uzantısı ile (Apşeron yarımadası) birleştirdiğimizde bu çizgi le kıyı arasında kalan kesim fiziki olarak Avrupa kıtasına aittir. Bu taktirde Hazar denizinin kuzeybatı kesimi Avrupaya ait olmuş olur. Yani bu denizin ¼ ü. Kaafkas dağlarında sınır su bölümünden geçer. Dağlarda sınırın su bölümünden geçirilmesi bir teamüldür. Su bölümü zirveler hattıdır. En yüksek noktalardan geçen çizgidir. Bu çizginin her iki tarafında sular farklı yönlere akar. Su bölümü havzaları ayıran doğal bir sınırdır. Kafkas dağları doğal bir sınırdır. Avrupa ile Asyayı ayırır. Kuzeyi Avrupa, güneyi Asyadır. Bu duruma göre kuzey Kafkasya Avrupa, Güney Kafkasya Asyadır. Kafkas dağlarının kuzeybatı ucundan İstanbul Boğazına çekilecek bir hat, Avrupa ve Asyayı ayıran sınırdır. Karadenizin yarısı Avrupaya yarısı da Asyaya ait olur. Sınır İstanbul Boğazının ortasından geçer, Böylece Türkiyenin Trakya bölgesi Avrupa kıtasına ait olur. Anadolu Asya kıtasına dahildir. Marmara denizinde Marmara adaları Asyaya ait olur. Çanakkale boğazının ortalarından geçen sınır Egeye ulaşır. Egenin derin yerlerinin üzerinden güneye doğru uzanan nazari sınır çizgisi Rodosu Asyaya Giriti Avrupaya bırakır. Bu duruma göre Anadolu kıyıları önündeki adalar (imroz, Bozcaada, midilli, sakız, Sisam, istanköy, Rodos fiziki olarak Anadoluya yani asya kıtasına aittir. Ülkeler coğrafyası bir nevi bölgesel coğrafyadır. Ülkelerin sınırları anlaşmalarla belirlenmişti. Bir ülkenin coğrafyası sınırları içinde kalan objelerin incelenmesidir. Türkiye Coğrafyası denilince Türkiyenin sınırları içinde bulunan mekanın coğrafyası anlaşılır. Yunanistan coğrafyası denilnce Yunanistan sınırları içinde kalan yeryüzü parçasının coğrafyası anlaşılır. Her ülke kendi başına bir nevi bölgedir. İller ülkelerin idari üniteleridir. Her ilin belirlenmiş bir sınırı vardır. İllerin sınırları genellikle tabii oluşumlara dayanır. Mesela Balıkesir ilinin kuzey sınırını Marmara denizi çize. Batı sınırını Ege denizi çizer. Güneyinde komşu
olan Manisa ili ile sınırını dağlar çizer. Kütahya ile sınırını da dağlar çizer. Her ilin yüzölçümü bellidir. İller sınırları içinde incelenebilir. İller bir çeşit bölge olarak düşünülerek coğrafyaları yapılır. Mesela Balıkesir İlinin Coğrafyası gibi. Ülke olsun, il olsun, ilçe olsun sınırları belli bir mekan parçası üzerinde yapılan çalışma iki aşamalı olarak düşünülebilir. I. aşamada o mekanın fiziki coğrafyası, 2. Aşamada beşeri coğrafyası üzerinde çalışılır. İlçeler daha küçük idari ünitelerdir. Sınırları ve yüzölçümleri bellidir. Bu sınırlar içinde kalan mekan parçasının coğrafyasının yapılması yine bölgesel analiz metodu uygulanarak yapılır. Mesela Balıkesir İlinin ilçelerinden olan Burhaniye ilçesinin coğrafyası. Bu ilçe 420 km² yüzölçümümdedir. Ülke il ve ilçelerin sınırları belirlenmiş olup hazır durumdadır. Bizim onları tekrar belirlememize lüzum yoktur. Köyler en küçük idari mekan parçaları veya ünitelerdir. Her bir köyün belirli sınırları vardır. (Bk. Burhaniye doğal kaynaklar). Bunlar ancak kadastro paftalarına geçmiştir. 1/ 25 000 ölçekli topoğrafya haritaları üzerinde belirlenmemiştir. Her bir köyün muhtarı ve ihtiyar heyetinden bir ilgili köyün sınırlarını bilir ve şifahı olarak ifade eder. Bazı köyler arasında sınır anlaşmazlıkları vardır. Biz ifade edilen sınırları yazarak topoğrafya haritası üzerine işaretleriz. Her bir köyün sınırları içinde kalan mekan coğrafi metodlaragöre incelenebilir. Bu takdirde o köyün coğrafyası yazılmış olur. Mesela Çağış köyünün Coğrafyası denilince böyle bir çalışma anlaşılır. Bölgesel coğrafyada bazı durumlarda tabii sınırlarla ayrılmış üniteler çalışılabilir. Bunlar genellikle havzalardır. Birbirlerinden doğal sınırlarla ayrılmış akarsu alanlarına havza adı verilir. Havzalar birbirlerinden su bölümleri ile ayrılır. Bunlar dağlar veya yüksek sırtlardır. Her bir havza bir yağış alanıdır ve kendi sularını toplar. Yüzeysel sular akışa geçerek o havzanın akarsuyunu oluşturur. Havzalar sınırları dahilinde bölgesel coğrafya metoduna göre ele alınarak incelenebilir. Mesela Susurluk Havzası Coğrafyası denilince böyle bir çalışma akla gelir. Havzanın tüm fiziki ve beşeri coğrafya özellikleri gözden geçirilir. Bu tarzda bazı çalışmalar vardır. En tanınmış olanı Büyük Menderes Bölgesi dir. İstanbul Üniversitesi öğretim üyelerinden Süha GÖNEY in doktora çalışması olan bu eser 716 sayfadır. 1975 yılında basılmıştır. Büyük Menderes havzasının coğrafyasını kapsayan çalışmada önce fiziki daha sonra da beşeri coğrafya özellikleri işlenmiştir. Eserin içindekiler kısmı incelendiğinde şöyle bir planla karşılaşılır: -Giriş -Bünye ve Topoğrafya Şekilleri -İklim ve Hava Şartları -Toprak şartları -Tabii Bitki Örtüsü -Su kaynakları ve bunlardan Faydalanma İmkȃnları
-Nüfus durumu -yerleşme ve mesken şekilleri -ziraat hayatı -diğer iktidadi Faaliyetler -Netice -Summary (özet) -Bibliyografya -Fotoğraflar Buna benzer diğer bir çalışma, Küçük Menderes Havzasında Arazinin Kullanılış ve Sınıflandırılması adını taşımaktadır.istanbul Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Dr. Selȃmi GÖZENÇ tarafından 1978 de yazılan bu kitapta Şöyle bir metod izlenmiştir: Önsöz Giriş Bölüm 1-Arazi kullanılışı (Land Use) bakımından Havzanın fiziki Tabiatı -Jeolojik ve Litolojik Özellikler -Jeomorfolojik özellikler -Klimatik Özellikler -Hidrografik Özellikler -Edafik Özellikler -Tabii Bitki örtüsü ve özellikleri -arazinin değer bakımından sınıflandırılması Bölüm II-Havzanın Halihazır arazi kullanılışı (Land Use) -Bugünkü kullanma tarzının tarihi temelleri -sahanın kullanma bakımından bölünüşü ve Ünitelerin Ayırdedilmesi -her türlü ziraate imkȃn veren alüvyal taban -Alüvyal tabanı çevreleyen hafif meyilli yamaçlar -Kuzey yamaçları -Güney Yamaçları -genellikle tabii bitki örtüsü ile kaplı yüksek kısımlar. -Sonuç Bibliyografya Bölgesel coğrafyada hangi havza ele alınırsa alınsın, sınırları saptamak zorunludur. Sınırlar 1/ 25 000 veya 1/100 000 ölçekli topoğrafya haritaları üzerinden saptanır. Su bölümleri takib edilir ve nazari hatlarla birleştirilir. Erzurum Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Dr. Ahmet Necdet Sözer tarafından kaleme alınan Diyarbakır Havzası (1969) adlı çalışma tipik bir bölgesel coğrafya etüdüdür. Diyarbakır Havzası bir jeomorfolojik havzadır. Yani etrafı yüksek dağlarla çevrili kısmen çukur ve geniş bir alandır. Sezer bu çalışmada şöyle bir plan izlemiştir:
Birinci Bölümde Tabii çevre, İkinci Bölümde Nüfus ve Yerleşme, üçüncü bölümde İktisadi Faaliyetler ele alınmıştır. Sönmezin doktora çalışması Havran Çayı- bakırçay arasındaki Bölgenin Bitki Coğrafyası adını taşımaktadır. Çalışma sahası kuzey ve güneyden tabii oluşumlar olan akarsularla sınırlan dırılmıştır. Batıda Ege denizine kadar uzanmaktadır. Ancak doğu sınırında bir belirsizlik vardır. Burada İç batı Anadolu platosunun kenarı sınır kabul edilmiştir. Ders I e BİBLİYOGRAFYA ERİNÇ, S. (1971), Jeomorfoloji II, İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Yayınları No.: 23, İstanbul. GÖZENÇ, S. (1978), Küçük Menderes Havzasında Arazinin Kullanılış ve Sınıflandırılması, İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Yayınları No: 94, Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul. SÖNMEZ, S. (1996), Havran Çayı-Bakırçay Arasındaki Bölgenin Bitki Coğrafyası, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türkiye Coğrafyası Anabilim Dalı, (Basılmamış Doktora Tezi), İstanbul. SÖZER,A.N. (1969), Beşeri ve İktisadi Coğrafya Açısından Bir Bölge Araştırması Diyarbakır Havzası Diyarbakırı Tanıtma ve Turizm Derneği Yayınları No: 19, Tarih ve Coğrafya Dizisi No: 4, Ankara. SÜR, Ö. (1972), Türkiyenin, Özellikle İç Anadolunun Genç Volkanik Alanlarının Jeomorfolojisi, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları No.: 223, Ankara. TUNÇDİLEK,N. (1985), Türkiyede Relief Şekilleri ve Arazi Kullanımı, İstanbul Üniversitesi Yayınları No.: 3279, İstanbul. ** DERS II Bölgenin Fiziki Coğrafya Unsurlarının Saptanması Bölge çalışmalarında işe fiziki coğrafyasından başlanır. Korrdinatlar lazım olabilir. Bu nedenle sahanın en kuzey en doğu en güney ve en batı noktaklarından geçen paralel ve meridyenler derece dakika cinsinden ifade edilir. Böylece sahanın enlem ve boylam durumu saptanır. Enlemi bilmek sahanın hangi matematik iklim kuşağında yeralmakta olduğunu açıklar. Boylamı bilmek mahalli saatler konusunda yardımcı olabilir. Bu saptamalar harita üzerinde yapılır. Atlaslar ve diğer coğrafi haritaların kenarlarındaki grid taksimatindan yararlanılır. Ancak günümüzde Google Earth programından faydalanarak korrdinatları kolayca bulmak mümkündür. Mesela Balıkesir ili için koordinatlar en güney 39 04 N, En kuzey 40º 40 N (Marmara adası), En doğu :
29º 02 E, en batı 26 31 E (Ayvalık adaları) paralel ve meridyenlerinin geçtiği noktalardır. Daha sonraki aşamada (bilhassa sınırları belli idari ünitelerde) komşu idari üniteler ve fiziki oluşumlar belirlenir. Mesela Balıkesir ilini kuzeyde Marmara denizi, doğuda Bursa ili, Güneydoğuda Kütahya, güneyde Manisa ve İzmir, batıda Ege denizi, Yunanistanın Midilli adası, Kuzeybatıda Çanakkale illeri çevrelemektedir. Bölgenin veya incelenilen sahanın fiziki coğrafyasına jeomorfolojik özelliklerin tespiti ile başlanır. Bu konu ile ilgili olarak dağlar, ovalar, platolar, havzalar, boğazlar, kıyı özellikleri saptanır. Bu konuda çeşitli ölçekteki coğrafya ve topoğrafya haritaları yardımcı olur. 1/500 000 1/ 250 00 1/ 100 000 1/ 25 000 ölçekli haritalar üzerinde sahanın jeomorfolojik özellikleri incelenir. Mesela Atlaslarda 1/ 2 000 000 ölçekli Türkiye haritasında Balıkesir ilindeki dağlardan Kazdağları, Madra dağı gibi dağları saptamak mümkündür. Bu konuda google Earth programı da yardımcı olur. Fakat dağların ve diğer mevkilerin adları yazılı değildir. Sahanın jeomorfolojisi incelenirken jeolojik duruma ait bilgilere çok ihtiyaç vardır. Bu konuda MTA tarafından hazırlanmış olan çeşitli ölçekteki jeoloji haritalarına başvurulur. MTA 1/500 000 ölçekli Türkiye jeoloji haritalarını digital hale getirmiştir. 18 paftadan meydana gelmektedir. Balıkesir ilini İstanbul ve İzmir paftaları ilgilendirmektedir. MTA nın ayrıca 1/ 250 000 ölçekli, 1/ 100 000 ölçekli ve 1/ 50 000 ölçekli jeoloji haritaları vardır. Her ölçekte Türkiyenin jeoloji haritaları tamamlanmıştır. Çalışma yapılan bölgede toprakların durumunun saptanması da önemlidir. Bu konu için yine önceden hazırlanmış haritalara başvurulur. Tğürkiyede köyişleri Bakanlığı Toprak Su Genel Müdürlüğü 1970-1980 döneminde Türkiyenin 1/ 100 000 ölçekli toprak haritalarını ve envanter raporunu hazırlatmıştır. Bu çok amaçlı bir haritadır üzerinde hem toprak türünü hem de arazisinin nasıl kullanıldığını görmek mümkündür. Bir örnek verileceke olursa Balıkesir ili Toprak Kaynakları Envanter Raporu Köyişleri Bakanlığı toprak su genel müdürlüğü tarafından hazırlatılmış bir rapor olup ekinde 14 pafta 1/ 100 000 ölçekli harita vardır. Hidroğrafik unsurların saptanması da gerekir. Bunlar yüzeysel sular ve yer altı sularıdır. Yüzeysel sular çeşitli ölçekteki coğrafya haritalarından ve topoğrafya haritalarından saptanır. Bu hususta 1/ 2 000 000 veya 1/ 1 000 000 ölçekli Türkiye fiziki haritası ile işe başlanır. Sonra 1/ 500 000 ve 1/ 100 000 liklere bakılır. Detay çalışmalarda 1/ 25 000 ölçekli olanlar kullanılır. Mesela Balıkesir ili için Susurluk çayı önemli bir hidrografik öğedir. Ayrıca Manyas gölüne dökülen Kocaçay, Marmara denizine dökülen Gönen çayı küçük ölçekli haritalarda hemen fark edilecek akarsulardır. Bu akarsulara ait debi ölçümleri DSİ den temin edilir.
Sonra göller saptanır. Bataklıklara ve diğer sulak alanlara dikkat edilir. Mesela Balıkesir ilindeki Manyas gölü önemli bir hidrografik unsurdur. Diğer tatlı su kaynakları (pınarlar, kaynak suları) ile termomineral kaynaklar (kaplıca, ılıca, maden suyu) üzerinde de durulur. Bunların özellikleri öğrenilir. Balıkesir ili bu hususta zengindir. Bu gibi kaynakların jeolojik yapı ve tektonik hareketlerle ilişkisi vardır. Bu husustaki bilgiler yine DSİ den temin edilir. Veya bunlar hakkında özel olarak yapılmış ve yayınlaşmış çalışmalara ulaşılmaya çalışılır. Veya bizzat yerine gidilip oluşum yerinde görülür ve bilgi alınır. Bir bölgenin biyocoğrafyası fiziki etüdün çok önemli bir parçasıdır. Bu kapsamda öncelikle literatür taraması yapılarak yayınlar saptanır. Fitocoğrafya yayınlarının sayısı gitgide çoğalmaktadır. Zoocoğrafya konusundaki yayınlar nadirdir. Bitki örtüsü, bitki toplulukları veya vejetasyon formasyonları üzerinde durulur. Bazı durumlarda mümkün olduğunca floristik bir liste oluşturmaya gayret edilir. **