Ortadoğu da Gİzlİ Paylaşım Planları



Benzer belgeler
1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

YABANCI İŞÇİLERİN ÜÇ AYDAN SONRA SİGORTALI OLMALARI ZORUNLU MU? I- GİRİŞ :

Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği

ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER

Akaryakıt Fiyatları Basın Açıklaması

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

Editöre not: Radyo Televizyon Üst Kurulu Önemli Olaylar Listesinin Futbol Yönünden Değerlendirilmesi

Brexit ten Kim Korkar?

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun

Araştırma Notu 15/177

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

Özet şeklinde bilgiler

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

Gürcan Banger Enerji Forumu 10 Mart 2007

Ekonomik Rapor ULUSLARARASI MAL PİYASALARI 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

Rekabet Kurumu Başkanlığından,

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

1- Ekonominin Genel durumu

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan:

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

GÜMRÜK SİRKÜLERİ Tarih: 01/12/2014 Sayı: 2014/107 Ref : 6/107. Konu: MISIR MENŞELİ POLİSTİREN İTHALATINDA DAMPİNG SORUŞTURMASI AÇILMIŞTIR

CEZAİ ŞARTIN TEK YANLI KARARLAŞTIRILAMAYACAĞI

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

Tahkim. Beşiktaş'ı bekleyen tehlike. TFF Müsabaka Talimatı'nın 19. maddesi uyarınca

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

MADDE 3 (1) Bu Yönetmelik, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 14 ve 49 uncu maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

GTİP 9401: Ağaç, Mantar, Kemik, Sert Kauçuk, Plastik vb. İşleme Makineleri

İZMİR TİCARET ODASI MİDİLLİ İŞ VE İNCELEME GEZİSİ HAZİRAN 2013 DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER VE ULUSLARARASI ORGANİZASYONLAR MÜDÜRLÜĞÜ

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

BASIN DUYURUSU 2001 YILI PARA VE KUR POLİTİKASI

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

Destekli Proje İşletme Prosedürü

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

İRAN ENERJI GÖRÜNÜMÜ

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2015 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2015 ŞUBAT AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

M i m e d ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları

114 SERİ NO LU KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ YAYIMLANDI

Bu tarihte İngiliz idaresi altında Kıbrısta ilk defa

ELEKTRİK ÜRETİM SANTRALLERİNDE KAPASİTE ARTIRIMI VE LİSANS TADİLİ

Avrupa Birliği AVRUPA BİRLİĞİ -67- Bu bölümde Avrupa Birliği hakkında bilgi sahibi olacaksınız. Avrupa Siyasi Haritası

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER

İNGİLTERE DE ÜNİVERSİTE PLANLAMA VE BÜTÇELEME ÖRGÜTÜ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 ŞUBAT AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

HAKSIZ REKABET KURULU ÇALIŞMA RAPORU ANTALYA SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI ANTALYA HAKSIZ REKABETLE MÜCADELE KURULU FAALİYET RAPORU

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2009/27 TARİH:

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

Dünya Hububat Pazarında Neredeyiz?

3201 Debagatte Kullanılan Bitkisel Menşeli Hülasalar Ve Türevleri Debagatte Kullanılan Sentetik Organik, Anorganik Maddeler Müstahzarlar

Yrd. Doç. Dr. Emre HORASAN

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

Yukarıdaki şartları taşıyan Abone, hat başına sadece 1 (bir) adet Dect Telefonu ( Ürün ) için talepte bulunabilir.

ELEKTRİK PİYASALARI 2015 YILI VERİLERİ PİYASA OPERASYONLARI DİREKTÖRLÜĞÜ

Türkiye - Özbekistan Hükümetlerarası Karma Ekonomik Komisyonu I. Dönem Toplantısı Protokolunun Onaylanması Hakkında Karar Karar Sayısı: 2001/2585

2015 OCAK ÖZEL SEKTÖR DI BORCU

GÜMRÜK SİRKÜLERİ Tarih: 26/12/2014 Sayı: 2014/127 Ref : 6/127

F Klâvye Standart Türk Klâvyesi

REFORM EYLEM GRUBU BİRİNCİ TOPLANTISI BASIN BİLDİRİSİ ANKARA, 8 KASIM 2014

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2013/43. KONU: Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Düzenlemeler.

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

4. Numaralandırdığımız her boru parçasının üzerine taşıdıkları ısı yükleri yazılır.

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

A N A L Z. Seçim Öncesinde Verilerle Türkiye Ekonomisi 2:

EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU

Binalarda Enerji Verimliliği ve AB Ülkelerinde Yapılan Yeni Çalışmalar

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

İZZEDDİN EL-KASSAM KİMDİR?*

AB ÜLKELERİNDE KUYUMCULUK SEKTÖRÜNDEKİ UYGULAMALAR

SR Ek 4 Değerlendirme Komitesi Tayini. Bölüm C: Diğer Bilgiler

TOHUMCULUK ÜRETİM. Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

HAYALi ihracatln BOYUTLARI

ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK

Almanya dan Bir Örnek WESER-EMS UNION

Ara Dönem Faaliyet Raporu MART 2014

Banka Kredileri E ilim Anketi nin 2015 y ilk çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 10 Nisan 2015 tarihinde yay mland.

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI MALİ SEKTÖRLE İLİŞKİLER VE KAMBİYO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YURTDIŞI DOĞRUDAN YATIRIM RAPORU 2013

-Bursa nın ciroları itibariyle büyük firmalarını belirlemek amacıyla düzenlenen bu çalışma onikinci kez gerçekleştirilmiştir.

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

BAŞINI BİRAZ DAHA YUKARI KALDIR

Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili. Beşinci İzmir İktisat Kongresi

Bunlar dışında kalan ve hizmet kolumuzu ilgilendiren konulardan;

BÖLÜM 3 FREKANS DAĞILIMLARI VE FREKANS TABLOLARININ HAZIRLANMASI

Demiryolu Taşımacılığı ve Bilişim Teknolojileri. Mete Tırman

ATAÇ Bilgilendirme Politikası

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

Transkript:

Tarİhİn Hesaplaşması Ortadoğu da Gİzlİ Paylaşım Planları 20. yüzyıl Ortadoğu coğrafyasının siyasi ve fiziki sınırlarının çizilişi, aslında Osmanlı Devleti nin var olma mücadelesi verdiği (yaklaşık) son yüz elli senelik dönemle de yakından ilişkilidir. Söz konusu süreçte yüz yüze geldiği birçok felaketten kendini kurtarabilen Osmanlı Devleti, kendi toprakları üzerinde hesapları olan Avrupa devletlerinin aralarındaki anlaşmazlıkları birbirlerine karşı kullanarak yönetmiş ancak Avrupalı devletlerin kendi aralarında yaptığı gizli anlaşmalarla Osmanlı Devleti nin toprak bütünlüğü ve Ortadoğu coğrafyasının parsellenmesine engel olamamıştır.... Prof. Dr. Azmi ÖZCAN - Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü... Birinci Dünya Savaşı na gelinceye kadar Avrupa devletleri, Osmanlı toprakları özelinde Ortadoğu coğrafyasının paylaşılması konusunda bir anlaşma zemini arayışı içerisinde olmuşlarsa da herkesi memnun edebilecek bir mutabakat bir türlü gerçekleşememişti. Aslında her birinin, her ihtimal durumunda el koymayı düşündükleri yerler ile ilgili hesapları bulunmakla birlikte kimin hangi parçayı alacağı belli olmadığı veya aynı bölgede birden fazla devletin gözü bulunduğu için Avrupalı devletler açısından paylaşılması üzerinde bir türlü anlaşma sağlanamayan Osmanlı topraklarının durumu Şark Meselesi tanımıyla özellikle bu andan sonra, siyasi tarihin en önemli meselelerinden biri olarak uzun süre gündemi işgal edecekti. Nitekim, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşıyla artık parçalanma sürecine giren Osmanlı mülkünden herkes kendisi için stratejik, siyasi veya ekonomik önemi olan bölgeleri, aralarında bir mutabakat olmasa da yavaş yavaş koparmaya başlıyor, Ortadoğu nun fiziki ve dolayısıyla siyasi sınırları sessizce çizilmeye başlıyordu. Dünya haritasındaki toprakların yaklaşık %80 inin Avrupalı devletlerce paylaşıldığı 2 YEDİKITA

20. yüzyılın başlarında petrol de tarih sahnesine çıkarak modern hayatın vazgeçilmez kaynaklarından biri haline gelmişti. 20. yüzyıl Ortadoğu coğrafyasının siyasi ve fiziki sınırlarının çizilişi, aslında Osmanlı devletinin var olma mücadelesi verdiği (yaklaşık) son yüz elli senelik dönemle de yakından ilişkilidir. Söz konusu süreçte yüz yüze geldiği birçok felaketten kendini kurtarabilen Osmanlı Devleti, kendi toprakları üzerinde hesapları olan Avrupa devletlerinin aralarındaki anlaşmazlıkları birbirlerine karşı kullanarak yönetmeye çalışmış, ancak nihayetinde olan herhangi bir devletin diğer tüm dünya devletleri üzerinde stratejik, ekonomik ve siyasi nüfuz kurabileceği yeni bir dönem başlıyordu. Bu dönemde Sultan İkinci Abdülhamid in, ilgili devletleri birbirlerine karşı oyalama çabalarının yanı sıra, Almanya faktörüne de sarılması bir ölçüde dengeyi sağlamaya matuf olmuşsa da, Babıali dış siyasette Osmanlı-Rus harbini temsil eden bir resim Birinci Dünya Savaşı nda Üçlü İttifak ı temsilen hazırlanmış bir kartpostalda François Joseph, Sultan Mehmed Reşad ve II. Wilhelm Çanakkale de batırdığımız bir İngiliz zırhlısı bu devletlerin kendi aralarında yaptığı gizli anlaşmalarla Osmanlı Devleti nin toprak bütünlüğünün ve Ortadoğu coğrafyasının parsellenmesine engel olamamıştır. O döneme kadar enerji kaynağı olarak kullanılan ve maliyeti daha yüksek olan kömürün daha verimli ve güçlü alternatifi şeklinde ortaya çıkan petrolün adeta üzerinde yüzen Ortadoğu artık hayati bir çekim alanıydı. Dünyanın geriye kalan %20 sini teşkil eden bu coğrafya, hem bütün yolların kesiştiği bir stratejik alan hem de dünya iddiasında bulunan farklı kimliklerin kaynağı idi. Tarihin şahitliği ile de sabit olduğu üzere buraya sahip olan dünyaya da hâkim olabiliyordu. Nitekim İngiltere, Fransa ve Rusya nın Ortadoğu ya yönelik iştihaları kabarırken İtalya ve Almanya da bu kervana dâhil olacak ve büyük paylar elde etmek isteyeceklerdi. Bu yönüyle düşünüldüğünde Ortadoğu artık Osmanlı Devleti nin himayesindeki Müslümanları barındırmasının dışında bambaşka bir anlam da kazanıyor, bu coğrafyaya hâkim yine de çok hassas bir konumdaydı. Zira Almanya her ne kadar güçlü bir dost olarak ortadaysa da bu dostluğun bir İngiliz-Fransız-Rus ittifakına ne kadar direnebileceği şüpheliydi. Nitekim korkulan olmuş ve 1904 de İngiltere ile Fransa, 1907 de de İngiltere ile Rusya arasında bir anlaşma imzalanmıştı. Osmanlıları zor günlerin beklediğini gösteren söz konusu anlaşmalar Ortadoğu da yeni bir dönemin de kapılarını aralamıştı. Osmanlı Devleti nin Ekim 1914 de Almanya safında savaşa girmesinden sonra, İtilaf Devletlerinin tamamı kendi açısından Osmanlı mülkünü paylaşım planları yapmaya başladılar. Bu çerçevede, Birinci Dünya Savaşı devam ederken İtilaf Devletleri kendi aralarında, savaşın sonuna matuf gizli anlaşmalar gündeme getirdiler ve bu anlaşmalara bazen ikili bazen hep birlikte imzalar atıldı. Söz konusu anlaşmalar savaş sonrasında her ne kadar tam anlamıyla tatbik edilemediyse de, İtilaf devletlerinin YEDİKITA 3

savaş sırasında diğer açıklamaları ve başka taahhütlerine rağmen asıl niyetleri ve nihaî planlanın ortaya koymuş olmaları bakımından önem taşıyorlardı. İstanbul, Londra, Sykes- Picot ve Saint- Jean de Maurienne adlarındaki bu antlaşmalarla günümüz Ortadoğu coğrafyası da parsellenmekte, dolayısıyla modern dünyanın ihtiyaç duyduğu enerji kaynakları taksim edilerek dünya dengeleri yeniden düzenlenmekteydi. İstanbul Antlaşması: Aslında Birinci Dünya Savaşı nın başlarında gündeme gelen bu antlaşmada; Boğazlar ve İstanbul bölgesinin Ruslara bırakılması, buna mukabil İngiltere ve Fransa nın da Osmanlı Devleti nin diğer bölgelerinden pay alarak memnun edilmeleri öngörülmüştü. Rusya, İngiltere ve Fransa arasındaki diplomatik görüşmeler esnasında Çanakkale Savaşı başlayınca, İngiliz ve Fransız güçlerinin boğazları kolayca geçip İstanbul a gireceği ve İngiliz ve Fransızları bir daha buradan çıkarmanın mümkün olmayacağı endişesine kapılan Rusya, eski isteklerinde tekrar baskıya başladı. Böylesine kritik bir dönemde birkaç haftaya yayılmış diplomatik görüşmeler neticesinde İngiltere ve Fransa mevcut şartlar içerisinde istemeden de olsa Rusya nın teklifini kabul ederek kendi taleplerini ortaya koydular. Buna göre İngilizler, Mısır ve Kıbrıs ı ilhak edecekler, Hayfa kendilerine bırakılacak ve kutsal topraklarda müstakil yönetimler tesis edilecekti. Fransızlar ise, açık bir şekilde Suriye yi isterken Filistin in durumu İngiltere ve Fransa arasında muğlak kalmıştı. İngiltere ve Fransa nın bu aşamada Osmanlı topraklarının paylaşımına dair net bir tavırları olmadığı görülüyordu. Ancak İstanbul ve Boğazlar konusundaki Rus baskısına dayanamayınca mecburen kendi isteklerini öne sürmek durumunda kalmışlardı. Her ne kadar Rusya nın şartı net bir şekilde ortada ise de İngilizler ve Fransızların kendi isteklerini Ruslardan başka bir de birbirlerine kabul ettirmeleri gerekiyordu. Nitekim bu konuda kesin bir neticeye varabilmek için takip eden aylarda ikili görüşmeler başlayacak ve Sykes- Picot antlaşması ortaya çıkacaktı. Birinci Dünya Savaşı başladığı zaman tarafsız kalan İtalya, genel gidişata ve kendisi için en kârlı olacak gelişmeye göre hareket etmeyi tasarlıyordu. Nitekim, Mart 1915 de Çanakkale Savaşı başlayınca İngiltere, Fransa ve Rusya Osmanlı mülkünden İtalya ya da pay vererek bu ülkeyi kendi saflarına katmayı düşünmüşlerdi. 26 Nisan 1915 te Londra da imzalanan metne göre, Osmanlı Devleti ve Padişah ın Libya daki bütün hakları İtalya ya geçecek, buna mukabil İngiltere, Fransa ve Rusya nın kararlaştırdığı Mark Sykes Georges Picot şekilde Arabistan ve kutsal topraklarda kurulacak müstakil yönetimleri İtalya da kabul edecekti. Osmanlı topraklarını ilgilendiren yukarıdaki hususlardan başka ilgili devletlerin diğer yerlerde de çıkarlarını belirleyen Londra Anlaşması imzalandıktan çok kısa bir süre sonra İtalya 23 Mayıs 1915 te Avusturya ya savaş ilan etmiş ve İtilaf Devletlerine katılmıştı. Londra Anlaşması yla İstanbul ve Boğazların Ruslara bırakılması prensip olarak kabul edilince buna mukabil İngiliz ve Fransız kazançlarının ne olacağı ilgili devletlerin aralarında bir mutabakata bırakılmıştı. Bir de İngiltere nin bu sırada ısrarla üzerinde durduğu kutsal topraklarda müstakil bir Müslüman yönetim kurulması şartı vardı. Bu arada İngilizler, İslâm âleminde geniş sömürgelere sahip olmalarından dolayı, bir sıkıntıyla karşılaşmamak 4 YEDİKITA

Osmanlı askerleri Hz. Davud Kulesi önünde talim esnasında (Kudüs) Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl için, İstanbul u Ruslara bırakmanın hazımsızlığı içerisinde, kendi denetim veya etkisinde bir Müslüman cazibe merkezi arayışına başlamışlardı. Böylece İngilizlere öteden beri endişe kaynağı olan Panislâmizm tehdidi de önlenmiş olacaktı. İşte kutsal yerlerde bir müstakil yönetim kurulması ısrarının arka planında yatan en önemli gerekçe buydu. Bütün Arabistan yarımadasını içine alan bir Arap devleti ve yönetimindeki Arap hilafetini şart koşan Şerif Hüseyin le bu düşünceler içerisinde kurulmuş olan ilişki, Londra anlaşmasından birkaç ay sonra yoğun bir şekilde ele alınarak karşılıklı görüşmelere başlandı. Savaşın gidişatının Osmanlı ordusuna karşı bir Arap isyanını gerekli kılması ve böyle bir bağımsız devletin İngiliz himayesini kabul etmesinin İngiltere menfaatleri için önem taşıması, belli tasarruflarla da olsa Şerif in istekleri kabul edilmesi sonucunu doğurmuştu. İngiltere Şerif Hüseyin le olan bu gizli pazarlığını Fransızlara ancak Kasım 1915 te haber verince, gelişmelerden şüphelenen Fransızlar bir an önce Londra anlaşması çerçevesinde paylarının tespit edilmesi için baskılara başladılar. Böylece İngiltere yi temsilen Sir Mark Sykes ve Fransa adına Charles François Georges Picot un aralarında yaptıkları müzakereler neticesinde meşhur Sykes-Picot anlaşması ortaya çıktı. İngilizlerin Şerif Hüseyin e vaat ettikleri her şeyi yok sayarak Ortadoğu coğrafyasını Fransa yla bölüştüğü ve bu taksimatı bölge üzerinde hak tanıdığı Rusya ya adeta onaylattığı Sykes-Picot Antlaşması nın görüşmelerinde Fransa Suriye nin tamamını, Lübnan ı, Adana ve Mersin bölgesini istemişti. Bağdat, Basra arasında kalan Irak toprakları ile Akdeniz e açılan Hayfa Limanı da İngiltere nin olacaktı. Bunun dışında her iki ülke ayrıca kendilerine birer nüfuz alanı seçiyor ve Kerkük-Akka hattının kuzeyi Fransızların, güneyi İngilizlerin oluyordu. Filistin in durumu netlik kazanamadığı için burada uluslararası bir statü düşünülmüş, geri kalan Arap topraklarının bağımsız olacağı öngörülmüştü. Kendi aralarında bu şekilde bir karara varan Sykes ve Picot, nihai anlaşma için Rusları haberdar ettiler ve 1916 Mart ında Ruslarla görüşmeler başladı. Ancak Rusya, kendisine bırakılan İstanbul ve Boğazlara mukabil İngiltere ve Fransa nın alacakları payların fazla olduğunu ileri sürerek Kuzey- Doğu Anadolu da bir kısım topraklar daha talep etti. Bu gelişmeye itiraz etmeyen İngiltere Rusya ya bırakılan yerlerde kendisine ait haklar ve çıkarlarının korunması şartıyla son metni kabul edince Sykes-Picot Anlaşması ortaya çıkmış oldu. Bu anlaşma da bütün diğerleri gibi savaş sonuna matuf olmakla bir müddet gizli kalacaktı. Ancak bu defa İtalya kendisine ayrılan payın azlığından şikayet ederek Sykes- Picot çerçevesinde yeni topraklar talep etti. Hatırlanacağı üzere İtalya nın savaşa dâhil olması sonradan gerçekleşmiş ve bu aşamada daha çok Adriyatik Denizi etrafındaki Avusturya toprakları ile ilgilenirken, Londra Konferansı çerçevesinde Osmanlı mülkünden de bir kısım yerlerin kendisine verilmesi kabul edilmişti. Yeni durum karşısında başlayan müzakereler bir Fransız sınır köyü olan Saint-Jean de Maurienne tren istasyonunda İngiliz, Fransız ve İtalya Başbakanlarının Nisan 1917 de vardığı mutabakatla neticelendi. YEDİKITA 5

Görüldüğü gibi İtilaf Devletleri bir yandan kendi aralarında Osmanlı topraklarını paylaşırlarken diğer taraftan aynı anda üçüncü taraflarla yapılan anlaşmalar sonucu, daha önce müttefiklerinden herhangi birisine bırakmayı taahhüt ettikleri toprakları, bu defa bunlara vermeyi kabul ediyorlardı. Durum tam bir kargaşa ve çıkar rekabeti idi. Bunun en güzel misallerinden birisi, İngilizlerin Araplarla Fransızlara verdiği taahhütlerin bazen çatışmasıdır. Kaldı ki bizzat Kudüs ün İngilizlere teslimi sırasında Yafa kapısında ilk İngiliz birlikleri, 1917 Birinci Dünya Savaşı nda Hicaz Cephesi nde Medine yi savunan Osmanlı birliğinin kumandanı Medine Müdafii Ömer Fahreddin Paşa Araplar arasında da bu çatışma söz konusu olmuştu. Bu cümleden Sykes-Picot ve Şerif Hüseyin belgelerine bakıldığı zaman özellikle şu konularda benzer garantiler hemen göze çarpmaktadır: Sykes-Picot ta Irak bölgeleri, Arap Yarımadası nda öngörülen bağımsız bir devletin sınırları dışında tutulmuşken, Şerif Hüseyin e verilen taahhütte Irak bölgesi de kendisine verilmişti. Sykes- Picot ta Arabistan yarımadasında Kerkük- Akka hattının Kuzeyi Fransız, Güneyi İngiliz nüfuz bölgesi olarak belirlenmişken, Şerif Hüseyin le yapılan mutabakatta bundan bahsedilmemişti. Sykes-Picot ta Hayfa ve Akka İngilizlere ayrılmışken, Şerif Hüseyin in bundan yine haberi yoktu. Son olarak ve belki de en önemlisi Filistin topraklarının durumuydu. Sykes-Picot ta Filistin için uluslararası bir yönetim öngörülmüş, Şerif Hüseyin e verilen garantide de bundan bahsedilmediğinden tabiatıyla Filistin de kabul edilen bağımsız Arap devletine dâhil edilmişti. Bütün bu çelişkilere rağmen Şerif Hüseyin durumdan hiç şüphelenmemiş ve gerek Osmanlıların uyarıları gerekse 1917 ihtilalından sonra Bolşeviklerin Rusya da bütün gizli anlaşmaları açıklaması hiçbir şeyi değiştirmemişti. Dahası İngilizler savaş sonunda Şerif Hüseyin i Hilafet e dair taleplerinde de yalnız bırakmışlar ve bu konudaki taahhütlerini o günkü özel şartlar öyle gerektirmişti! diye izah etmişlerdi. Birinci Dünya Savaşı sırasındaki gizli anlaşmalarda muğlak bırakılan Filistin topraklarının durumu, buradaki İngiliz-Fransız çekişmesi ve Arapların iddiaları yüzünden git gide karışmaktaydı. Buna ilave olarak bir de Yahudi isyanı ve Siyonizm faaliyetleri başlayınca Filistin topraklarına göz diken bir diğer taraf daha ortaya çıkmıştı. Bu tarafın gayretleri ve pazarlıklar neticesinde İngiltere, Kasım 1917 de daha önce farklı taahhütlerde bulunduğu Filistin topraklarında bu defa Yahudiler için bir anavatan sözü verecekti. Birbirleriyle çelişkili gizli anlaşmalar süreci devam ederken, İngilizlere güvenmeye devam eden Şerif Hüseyin in ayaklanmasıyla Hicaz daki Osmanlı direnişi kırılmış ve Ekim 1918 e gelindiğinde İngiliz kuvvetleri Şam a kadar hâkim olmuşlardı. Çok 6 YEDİKITA

geçmeden Medine deki Osmanlı direnişi de kırılınca Arap Yarımadası bir kaosun içine yuvarlandı. Osmanlı Devleti ne karşı İngilizlerle gizli pazarlıklar yapan Arap emirleri bu defa birbirleri ile çelişen taahhütleri çözmek için karşı karşıya geleceklerdi. Ekim 1918 de Osmanlıların mağlubiyeti kabul ederek ateşkes istemeleri, savaş dönemi anlaşmalar ve planlarını alt üst edecek birçok yeni gelişmelerin başlangıcı oldu. Başta İngiltere olmak üzere Avrupa devletleri tarihlerinde ilk defa Ortadoğu da istedikleri gibi bir düzenleme yapmak fırsatını ellerine geçirmişlerdi. Bir başka önemli husus da, geçmişte Avrupa devletleri kendi aralarında bile anlaşamazlarken şimdi bu iş 1900 lü yılların başında Halep çözülmüş; Rusya, Almanya ve Avusturya devre dışı kalmış; Fransa, İtalya ve özellikle İngiltere bütün imkânlara sahip olmuşlardı. Bu gerçeklerin ışığında Ortadoğu daki yeni düzenlemenin çok dikkatli, Şark meselesini kesin çözücü ve Avrupa güvenliğini bir daha tehdit etmeyecek bir şekilde ortaya konması ilk anda üzerinde hassasiyetle durulan hususlardı. Buna göre, Osmanlı Devleti bir taraftan kaybettiği savaşın bedelini ödemeli, diğer taraftan da artık Pan-İslâmizm kabusu ebediyen yok edilmeliydi. Başlangıç noktası Osmanlı Devleti nin bir daha kendisini toparlayamayacak şekilde parçalanması oldu. İngiltere ve Fransa bu parçalanmanın etnik ve mezhepsel temellere dayanan küçük devletler şeklinde gerçekleşmesinin kendi çıkarları ve nüfuzlarını devam ettirebilmek için en uygun yol olduğunda hemfikir gibiydiler. Rusların ortadan çekilmesiyle açıkta kalan İstanbul ve boğazlar konusunda ise en uygun yolun burada bir uluslararası denetimin kurulması olduğunda neredeyse anlaşılmıştı. Zira her iki taraf da burasını bir diğerine bırakmak istemiyordu. Ortadoğu-Arap toprakları içinse Sykes-Picot prensip olarak hâlâ geçerliliğini korumaktaydı. 1919 a gelindiğinde ortada böyle bir tablo varken, çok geçmeden İngiltere ve Fransa özellikle Musul, Suriye ve Filistin meselelerinde farklı görüşler benimsemeye başladılar. Ocak 1919 da Paris te toplanan barış konferansında öncelikle bu yüzden nihaî bir neticeye ulaşılamamış, Temmuz 1919 a kadar devam eden çalışmalar da bir netice vermeyince, bu defa Aralık 1919 da Londra da toplanılmış, arkasından da Nisan 1920 de San Remo da bu arada yeni hak iddiasında bulunan başkaları da dâhil olmak üzere bütün tarafları memnun etmese de genel bir taslak üzerinde anlaşma sağlanır gibi olmuştu. Bu taslak daha sonra Ağustos 1920 de Osmanlılara zorla kabul ettirilmeye çalışılan Sevr Anlaşması nın temelini oluşturmaktaydı. Buna göre Osmanlı toprakları İstanbul çevresinde ve Anadolu nun küçük bir kısmıyla sınırlandırılıyor; Osmanlılar başka devletlerin egemenliği veya himayesinde bulunan Müslümanlar üzerindeki bütün hak ve yetkilerinden vazgeçmeye zorlanıyordu. Görüldüğü gibi, Sevr in şartları kısmen savaş dönemi anlaşmalarını ihtiva etmekle birlikte bütünüyle değerlendirildiğinde barış görüşmeleri öncesinde düşünüldüğü şekliyle, Osmanlı ve İslâm tehlikesini tamamıyla ortadan kaldırmaya yönelikti. Ancak, Anadolu da filizlenen Milli-Mücadele hareketi bu planların tamamıyla gerçekleşmesinin önüne büyük bir engel teşkil edecekti. Dolayısıyla Osmanlılar üzerinde zorla dayatılmaya çalışılan Sevr şartlarının Anadolu yu ve Trakya yı ilgilendiren maddeleri bu direnişle kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm olmuştu. Ancak Sevr in Osmanlı Devleti nin Arap ve Afrika topraklarını ilgilendiren maddeleri ise buralardaki nihaî paylaşım ve düzenlemenin temelini teşkil etmiştir. Artık yeni Ortadoğu nun görüntüsü 1914 ten çok farklıydı. Osmanlı Devleti tarihten silinmiş ve onun toprakları üzerinde birçok milli devlet ortaya çıkmıştı. Savaş boyunca gündeme gelen ve muhtevalar farklı olsa da neticesi büyük ölçüde aynı olan birçok planlar ve anlaşmaların ortaya çıkardığı bu yeni durumdan şüphesiz en kazançlı çıkan İngiltere artık Ortadoğu nun yeni hâkimi idi. Nihayet bu gelişme Ortadoğu da günümüze kadar devam eden pek çok travmatik toplumsal olayların, siyasi çalkantıların, iç savaşların, bölünmüşlüklerin, parçalanmışlıkların bir numaralı müsebbibi olarak tarihteki yerini aldı. YEDİKITA 7