KGB Albaylığından Devlet Başkanlığına PUTİN DÖNEMİ RUSYA. Uzman Elnur Hasan MİKAİL. IQ Yayınları



Benzer belgeler
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

İktisat Tarihi

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

NKP

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

15 Ekim 2014 Genel Merkez

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

Bu bölümde A.B.D. nin tarihi ve A.B.D. hakkında sıkça sorulan konular hakkında genel bilgilere yer verilmektedir.

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

Orta Asya daki satranç hamleleri

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

AZERBAYCAN MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİSİ BELGESİ

Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

NAZİLLİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ(TÜRKÇE) 2016/2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi. Uluslar arası İlişkiler Bölümü

Merkez Strateji Enstitüsü. Türkiye-Rusya İlişkileri Mevcut Durumu ve Geleceği

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER

Orta Asya da Çin ve Rusya Enerji Rekabeti

Hikayeye başlıyoruz...

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

İ Ç İ N D E K İ L E R

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

Türkiye ve Kitle İmha Silahları. Genel Bilgiler

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Dünyada silahlanma artıyor, Türkiye 20'nci sırada

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Doğu Akdeniz de Enerji Savaşları

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

ABD'nin Baltık politikası Rus işgaline kapı açıyor

Devrim Öncesinde Yemen

Çepeçevre Karadeniz Devam Eden Sorunlar, Muhtemel Ortakl klar - Güney Kafkasya ve Gürcistan aç s ndan

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

PETROL BORU HATLARININ ÇUKUROVA'YA KATKILARI VE ÇEVRESEL ETKİLERİ

11-16 ŞUBAT DEMİR CEVHERİ PİYASA FİYATLARI

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YAŞANAN GELİŞMELER VE 2011 YILI EKONOMİK BEKLENTİLERİ. Dr.Süleyman Yaşar. 17 Nisan 2011

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Araştırma Notu 15/179

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

IMF, Birleşmiş Milletlerin uzmanlaşmış kurumlarından biri olsa da, kendi tüzüğü, yönetim yapısı ve mali kaynağı vardır.

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

Faik ÖZTRAK Tekirdağ Milletvekili

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ÜÇÜNCÜ TÜRK KENEŞİ İŞ FORUMU. (24 Ekim 2014, Nahçıvan) TÜRK KENEŞİ GENEL SEKRETERİ RAMİL HASANOV UN İŞ ADAMLARINA HİTABI

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Amerikan Stratejik Yazımından...

MÜSİAD 2 EXPO BY QATAR DOHA Exhibition and Convention Center. Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Sektör Kurulu Başkanlarım,

ULUSLARARASI EKONOMİK KURULUŞLAR (İKT206U)

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

AĞUSTOS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

Transkript:

KGB Albaylığından Devlet Başkanlığına PUTİN DÖNEMİ RUSYA Uzman Elnur Hasan MİKAİL IQ Yayınları İstanbul, 2007 1

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ BÖLÜM RUSYA DA PUTİN İN YÜKSELİŞİ Ruslar ve Türkler Birbirini Nasıl Algılıyor? Putin in Ziyaretinden Ne Bekliyoruz? Putin Döneminde Rusya: Realpolitik'in Dönüşü Rusya'nın Brest-Litovsk'u Amerikan Saldırısının Ana Hatları 'Smutnye' Yılları Putin'in Yükselişi Milenyum Manifestosu Putin Operasyonları Başlıyor Rusya 'Realpolitik' Sahnesinde Kafkasya ve Ortadoğu'da Rus-İran İşbirliği Rus Kartalı Doğuya Bakıyor Japonya İle İlişkiler Kore Sorunu Ve ASEAN Putin Döneminde Rusya Çin İlişkileri Rusya-AB İlişkilerinde Duraklama Dönemi Rusya Devlet Başkan Putin: Stalin Dönemindeki Siyasal Temizlikte, Kendimizi Suçlu Hissetmemeliyiz İKİNCİ BÖLÜM RUSYA DA PUTİN İMPARATORLUĞU Üç İmparatorluk ve Putin İmparatorluğu Milli İdeoloji Eksikliği Putin İmparatorluğu Rusya nın Ermenistan Politikası: Tek Boyutlu Siyasetten Çok Boyutlu Siyasete Doğru Rus Dış Siyaseti nin Güney Kafkasya Boyutu: 1990 lı Yıllar Sovyetler Birliğinin Dağılması Sonrasında Rusya-Ermenistan İlişkileri nin Temel Seyri Türkiye Faktörü Devrimler Moskova nın Güney Kafkasya Siyasetinde Ekonominin Artan Ağırlığı ve Ermenistan Putin ile Rus Milyarderlerin Savaşı Putin'in Türkiye Ziyareti Avrasya Hattında Yeni Ortaklık Güven eksikliği Uygun ortam bulunacak mı? Çeçen faktörü... 2

Boğazlar sorunu Dış ticaret açığı Vladimir Putin nereye koşuyor? Türkiye ile Rusya ilişkilerinde Türk işadamlarının başarısı Türkiye Putin'ini Arıyor Avrasyacılığın Maskesi Düştü! Avrasyacılık Nasıl Bir Dünya Ve Türkiye Hayal Ediyor Apocu-Maocular Ne Kadar Değiştiyse Dugin De O Kadar Değişti Rusya da Avrasyacılık Hareketinin Amacı Avrasyacılık Ortodoksluk İdeolojisidir Atatürk Avrasyacı Değildi Günümüz Kafkasyasında Değişimler Yakın Çevre Doktirini Putin İkinci Dönem İçin Seçildi Türk Rus İlişkileri 1924 te Lenin in ölmesiyle iktidara Stalin geldi Putin Dönemi Rusya da Yeni Avrasyacılık Akımı Yeni Avrasyacılık ve Rus Dış Politikası Yeni Avrasyacılık ve Türkiye Putin: Batı Kendi Günahlarına Baksın ÜÇÜNCÜ BÖLÜM RUS LİDERLERİ VE PUTİN DÖNEMİ RUSYA SSCB ve Rusya Liderleri LENİN Vladimir İlyiç (1870-1924) STALİN Josef Vissarionoviç (1879-1953) HRUŞÇEV Nikita Sergeyeviç (1894-1971) BREJNEV Leonid İliç (1906-1982) GORBAÇOV Mihail Sergeyeviç (1931) YELTSİN Boris Nikolayeviç (1931) PUTİN Vladimir Vladimiroviç (1952) FRADKOV Mihail Yefremoviç (1950) JİRİNOVSKİ Vladimir Volfoviç (1946) PRİMAKOV Evgeniy Maksimoviç (1929) LUJKOV Yuriy Mihayloviç (1936) Putin'in Ortadoğu Ziyaretleri ve Rusya'nın Yeni Açılımları Rusya Füze Kalkanına Meydan Okudu Karışık Bir Tablo İki Dönemin Hikayesi İmparatorluğun Alternatifleri Küçük Putin in Rüyası Putin'in Türkiye Ziyareti ve Türk-Rus İlişkileri Rusya'nın Enerji Politikasının Gölgesinde Geçen KEİ Zirvesi Füze Kalkanı Sistemleri ve Rusya-ABD Gerilimi Avrasya'daki Enerjii Oyunları ve Türkiye Putin'in Yeni Hamlesi ve Avrasya'da Büyük Enerji Oyunları Rusya-Estonya Gerginliği Ukrayna Tekrar Meydanda 3

ÖNSÖZ Bu çalışma Putin dönemi Rusya sını araştırmaktadır. Uzmanlık alanım Rusya Dış Politikası olduğu için böyle bir kitap yazmaya karar verdim. Türkiye de Putin dönemi Rusya hakkında bilgi boşluğunu gidermek amacıyla bu kitabı yazdım. Akademik olarak Putin dönemi Rusya konusunda Türkiye de toplam dört kitap bulunmaktadır. Bunların da üçü yabancı dilden çeviridir. Putin gerçekten bir başka şahsiyettir Rusya ve Rus halkı için. Putin göreve geldikten itibaren Rus ekonomisini yaklaşık olarak 8 defa güçlendirmiştir. Rusya nın makro ekonomik göstergeleri 3 defa artış göstermiş, milli geliri 250 milyar dolardan 600 milyar dolara yükselmiştir. Rusya bütün bunları kendi deyimleriyle Çarları Putin e borçludur. Rus halkı bugün Putin i sevmekte ve kendisini Çar lakabıyla anmaktadır. Putin gerçekten de bir Çardır. Putin göreve geldikten sonra IMF ve Avrupa Kalkınma Bankasından alınan yaklaşık 250 milyar dolar civarında Rusya nın borçlarını geri verebilmiştir. Bütün bunları Rusya ve Rus ekonomisi Putin e borçludur. Yeltsin dönemini hatırlarsak ülkede istikrar yoktu. Yeltsin kişilik olarak sarhoş ve dengesiz bir kişilik sergilemekte, güven verememekteydi. Yaptığı gezilerin birinde düşme tehlikesi yaşayan Yeltsin gerçekten farklıydı. Yeltsin in aksine Putin judocu kişiliğiyle güven vermektedir. Bildiğimiz gibi Putin eski Judo sporcusudur. Bununla da kendisini teselli etmektedir. Yeltsin den farklı olarak içki içmeye karşı kişiliği vardır. 1 Eski bir KGB albayı olan Putin in görev süresi 2008 de dolacaktır. Putin görev süresi dolduktan sonra bazı söylentilere göre yerine Dimitri Medvedev i hazırlamaktadır. Medvedev de KGB kökenlidir ve Putin bu yüzden ona güvenmektedir. Rusya da 1999 yılının sonunda Yeltsin ani bir kararla istifa etmiştir. Yeltsin 31 Aralık, 1999 da Televizyon vasıtasıyla istifa ettiğini gerekçeli bir kararla açıklamış ve selefinin Putin olduğunu tüm halka bildirmiştir. 1999 a kadar başbakanlık görevini yürüten Putin bundan sonra Devlet Başkanlığına getirilmiştir. 2000 yılının Mart ayındaki seçimlerde ise Putin Devlet Başkanlığını garantilemiştir. Halkın büyük kısmı Rusya da bugün Putin i sevmekte ve kendisine rağbet göstermektedir. Bu çalışmanın ortaya çıkmasında beni pozitif yönlendirmeleriyle motive eden değerli hocam, İstanbul Üniversitesi, SBF de öğretim üyeliği görevini yürüten sayın Yard. Doç. Dr. Ali Osman Balkanlı ya şükranlarımı sunarım. Kitabın ortaya çıkmasında beni manevi olarak destekleyen ve her zaman yanımda olan değerli eşim Peri ye de teşekkürlerimi sunar, her zaman yanımda olup beni kitabı yazmam için ikna ettiği için kendisine minnettarım. Tabii ki, biricik oğlum Alişah da dünyaya gelmesiyle beni hayata daha da fazla bağlamış ve bu kitabı yazmam için bana enerji vermiştir. Bu vesileyle kitabı yazmamda emeği geçenlere teşekkürlerimi sunarım. Bu eserin meydana çıkmasında en büyük teşekkürü hak eden IQ'ye derin minnettarlığımı sunar, IQ'nin sahibi saygıdeğer Adem SARIGÖL'e ve dizgici Zehra ÜNVERDİ'ye kitabın ortaya çıkmasında verdikleri emek için ayrı-ayrı teşekkür ederim. Elnur Hasan MİKAİL Konya, Ocak, 2008 1 YELTSİN, Boris; Geceyarısı Günlükleri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2000, s. 78-90. 4

GİRİŞ ABD askeri gücünün Afganistan'da ve Irak'ta tıkanması ve İran'ın meydan okumaları karşısında ABD'nin kafasının karışması Rusya'yı cesaretlendiriyor. Baltık'tan Kırgızistan'a kadar uzanan hattaki ABD-Rusya güç mücadelesi Soğuk Savaş dönemini hatırlatıyor. 2 Ünlü 'CFR'nin (Council on Foreign Relations) bağımsız Rusya görev grubunun hazırladığı ve 2006 yılının mart ayında yayınlanan geniş kapsamlı, 'Russia's Wrong Direction: What the United States Can and Should Do?' başlıklı raporda Putin'in iktidardaki ikinci dönemi ile birlikte Rus toplumunun ve Rusya'nın dış politikasının ABD için sorunlar oluşturacak şekilde değişmeye devam ettiği ifade edilmiş ve şu hususlar vurgulanmıştı. 3 Rusya ile işbirliğinin sürdürülmesi ABD için önemli olmaya devam etmektedir. Teröristlerin kitle imha silahlarını edinmelerinin önlenmesi, İran, enerji ve HIV/AIDS sorunları ile ilgili olarak Rusya'nın işbirliği yapması, ABD çıkarlarının geliştirilmesinde büyük önem taşımaktadır. Oysa, birçok alanda ABD-Rusya ilişkileri ümitleri boşa çıkarmıştır. Rusya yanlış istikamete yönlenmiş durumdadır. Bütün bu nedenlerle de ABD'nin, Rusya ile ilişkilerinde, geniş kapsamlı 'ortaklık' yerine 'seçilmiş alanlarda işbirliği' ve 'seçilmiş alanlarda muhalefet' yapması daha uygun olacaktır. 4 Yine 2006 yılının mart ayında, ABD Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın organı 'Strategic Studies Institute', Ricahard J.Krickus tarafından hazırlanan ve Rusya'yı ABD gözü ile inceleyen 'Iron Trıokas, The New Threat From The East' adlı raporu yayınladı. 5 'Rusya tehdit' Krickus raporunda Rusya'yı tehdit olarak tanımlamaktadır. 11 Eylül 2001'den sonra küresel teröre yoğunlaşan ABD, güvenlik tehdidi oluşturan Rusya'yı ihmal etmiştir. Bu iki nedene dayanan bir yanılgıdır. Birincisi, Kafkaslardaki şiddetin, demografik ve sağlık krizlerinin, ekonomideki belirsizliklerin, gelir eşitsizliğinin ve otokrasiye dönüşün sorunlu bir Rusya oluşturacağına ilişkin bir algılama oluşturması ile ilgili idi. Algılamadaki ikinci yanılgı ise Rusya'nın yaşayan bir tehdidi oluşturması ile ilgilidir ve bu tehdit, Rusya'nın Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerinin güvenlik politikaları üzerindeki nüfuzunu yeniden gündeme getirmesi ile ortaya çıkmaktadır. 6 Krickus'a göre Rusya'nın yeni tutumunun aktörleri ve şartları, 'Iron Trioka' (Demir Üçlü) şeklinde ifade edilebilir. Daha önceleri Rusya'nın egemenliğinde olan bölgelerde enerji zenginliğini istismar ederek Rusya'nın güvenlik çıkarlarını geliştirmeyi amaçlayan Putin gibi 'Güçlü Lider', 'Demir Üçlü'nün birinci unsurudur. Rusya'nın enerji kartını kullanan ekonominin diktatörleri, mafya ve hukuk dışı askeri personel 'Demir Üçlü'nün ikinci, Baltık Denizi doğusu bölgesinde Rusya'nın çıkarları için ortam oluşturan bölgesel aktörler, 'Yeni 2 NEJAT ESLEN Arşivi 3 İVANOV, İgor Sergeyeviç; Rusya nın Dış Politikası ve Dünya (Makaleler ve Toplantılardan derleme), Uluslararası İlişkiler Moskova Devlet Üniversitesi, Rusya Siyaset Ansiklopedisi ROSSPEN Yayınları, Moskova, 2001, s. 23-89. 4 DAĞI, Zeynep; Rusya nın Dönüşümü. Kimlik, Milliyetçilik ve Dış Politika, Boyut Kitapları, 1. Baskı, İstanbul, 2002, s. 67-123. 5 http://www.kremlin.ru/withflash/vneshnyaya_politika619.shtml 6 ALEKSANDROV, S. K.; Stranı Mira (Dünya Devletleri), Rus Politik- Edebiyat Neşriyatı, Politizdat Yayınları, Moskova, 1989, s. 56-90. 5

Oligarşi' ise üçüncü ayağını oluşturmaktadır. Krickus, Rusya'yı sadece askeri bir tehdit olarak değil, bölgeyi ve tüm Avrasya'yı istikrarsızlaştırabilecek bir unsur olarak görmekte ve tedbirler alınmasını istemektedir. 7 Avrasya haritasında Baltik Denizi'ni, Baltik Denizi'ne kıyısı olan Estonya'yı, Letonya'yı, Litvanya'yı, Polonya'yı, daha sonra Beyaz Rusya'yı, Ukrayna'yı, Romanya'yı, Bulgaristan'ı içine alan coğrafyayı bir çizgi ile birleştirelim. Bu bölgeye Karadeniz'i, Kafkasya'yı ekleyelim. Bölgeyi Hazar Denizi'ni, Orta Asya ülkeleri 8 Kazakistan'ı, Özbekistan'ı, Türkmenistan'ı, Kırgızistan'ı, Tacikistan'ı içine alacak şekilde genişletelim. İşte bu coğrafya içinde ABD-Rusya güç mücadelesi cereyan ediyor ve bu mücadele şiddetlenerek gelişecek gibi görünüyor. 9 ABD, Baltık bölgesinde, Rusya'nın denize açılmasını denetlemek; Doğu Avrupa ülkelerini demokratikleştirerek ve NATO içine çekerek Rusya'yı çevrelemek; Romanya ve Bulgaristan'da kuracağı üsler ile Karadeniz'i kontrol ederek ve NATO üzerinden Karadeniz'e girerek, Güney Kafkasya'ya yerleşerek çevreleme hattını genişletmek istiyor. Enerji zengini Hazar Havzası ve Orta Asya ülkeleri ise hem ABD'nin çevreleme hattının uzantısını hem de güç mücadelesindeki yaşam sahasını oluşturuyor. Yani ABD, kaybettiği coğrafi bölgelere yerleşerek hem Rusya'yı çevrelemek hem de bu coğrafya üzerindeki enerji zenginlikleri kontrol ederek küresel üstünlüğünü sürdürmek istiyor. Putin'in gücü Demografik ve demokratikleşme sorunları olsa bile on beş yaşındaki Rusya artık çok daha güçlü. Putin, politik gücü merkezileştirdi ve istikrarı büyük ölçüde sağladı, ekonomiyi yeniden yapılandırdı ve canlandırdı. Yükselen petrol fiyatları Rusya'nın bilançosuna büyük kazançlar olarak giriyor. Rusya'nın döviz rezervleri 180 milyar doları aştı. Rusya zengin stratejik kaynaklara sahip. En zengin doğalgaz rezervleri Rusya'da. Petrol rezervleri sıralamasında Rusya sekizinci sırada ve Rusya dünyanın ikinci büyük petrol ihracatçısı, gerektiğinde enerjiyi bir silah gibi kullanabiliyor. Rusya'nın yakın çevresinde daha fazla kaybetmeye ve ABD'nin kendisine daha fazla yaklaşmasına tahammülü yok. ABD karşısında Çin ile stratejik işbirliği Rusya'ya güç kazandırıyor. ABD askeri gücünün Afganistan'da ve Irak'ta tıkanması ve İran'ın meydan okumaları karşısında ABD'nin kafasının karışması Rusya'yı cesaretlendiriyor. 10 Baltık'tan Kırgızistan'a kadar uzanan hattaki ABD-Rusya güç mücadelesi Soğuk Savaş dönemini hatırlatıyor. 11 7 İLHAN, A., Avrasya Gerçeği - Avrasya Dünyanın Merkezi - Avrasya, Avrasyalının, Cumhuriyet, 1998. 8 TİKENCE, M., Rusya Federasyonunun Orta Asya Politikası, Strateji, 96/3, Ankara, 1999. 9 TİMAKOVA, Natalya, KOLESNİKOV, Andrei, GEVORKYAN, Nataliya; First Person: An Astonishingly Frank Self-Portrait by Russia's President Vladimir Putin, Public Affairs Publications, New York, 2000, s. 56-89. 10 ROSE, Richard & MUNRO, Neil; Elections without Order. Russia s Challenge to Vladimir Putin, Cambridge University Press, Cambridge, 2002, s. 67-145. 11 Nejat Eslen: Emekli Tuğgeneral; http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=186467, 2007-07-03. 6

Ruslar ve Türkler Birbirini Nasıl Algılıyor? İki toplumun birbirini nasıl algıladığı, aralarındaki ilişkilerin seviyesini belirlemesi açısından çok önemlidir. Ekonomik ve sosyal ilişkilerimizin yanı sıra, dış politikamızda da önemli bir yer tutan Rusya da, Türkler hakkında yaygın kanaatler, Türk malına karşı tutumda başta olmak üzere, dış politikada yaklaşımlara kadar pekçok konuda belirleyici oluyor. Aynı şekilde, Türkiye de Rusya imajı zaman zaman komşumuzda meydana gelen olayları yanlış algılamamıza sebep oluyor. Bu ise ilişkilerin olması gereken tonda gelişmesine engel oluyor. Bu bölümde Türkiye ve Rusya nın birbirlerine bakışını incelemeye çalışacağız. Öncelikle şunu görmemiz gerekiyor: Türkiye de algılanan Rusya ile gerçekteki Rusya arasında farklar var. Rusya yı kafamızda olması gereken yere koymalıyız. Şu anki Rusya imajımız büyük ölçüde Soğuk Savaş döneminde şekillendi/şekillendirildi. Osmanlı Devleti döneminde yapılan savaşlar bu imajın şekillenmesinde etkin olarak kullanıldı. Öncelikle bu bakış açısıyla bir gözden geçirmeliyiz. 12 Halk, halkın içinde ticaretle uğraşanlar bu bakış açısını değiştirmede daha hızlı. Ancak hem Rusya da hem de Türkiye de devleti yönetenler, bürokrat ve askerler hala eskinin izlerini taşıyabiliyorlar ya da yeni duruma ait düzgün vizyonlara sahip değiller. Rusya ile siyasi, ekonomik ve kültürel olarak ne kadar yakınlaşabiliriz? Veya onları kendimize ne kadar yaklaştırabiliriz? Öncelikle bu sorunun cevabı verilmeli. Rusya deyince aklımıza Büyük Petro, Katerina, sıcak denizlere inme politikası, komünizm tehlikesi gibi kavramlar geliyor. Son 15 yılda giren kavramlar: bavul ticareti, Antalya turizmi, mavi akım, Türk müteahhitleri, orada okuyan Türk öğrencileri. Görüldüğü gibi kavramlar tehdit içeren kavramlardan ticari ve kültürel terimlere doğru değişiyor. Demek ki ilişkilerimizin muhtevası da değişiyor. Rusya da Türkler hakkında tarih kitaplarında kafa kesen, kan döken imajı verilmiş. Türk gibi olmak kafası çalışmayan, alık anlamında kullanılmış. Günümüzde ise Türklere bakışı 3 e ayırmak mümkün. 1. grup Türkler hakkında hiçbir kanaati olmayanlar. 2. grup, olumlu kanaat besleyenler. Bunlar turizm veya ticaret için Türkiye ye gelmiş, ya da Rusya da bir Türk ü tanımış olan insanlar. 3. grup ise olumsuz kanaat besleyenler. Genellikle koyu milliyetçi ve ortodoks olanlar. Bunlara askerleri ve Sovyetler zamanında yetişmiş devlet bürokrasini de ekleyebiliriz. 13 Biz Türkler 500 yıllık komşumuzu tanımak için pek çaba sarfetmemişiz. Rusya ve Ruslar hakkında ne Osmanlı ne de cumhuriyet döneminde ciddi araştırmalar, kitaplar vs. yazılmamış. A. N. Kurat ın Rusya Tarihi ve Rus Türk İlişkileri tarihi kitapları henüz aşılamadı. 1991 e kadar Rusya tarihi öğreten bir üniversitemiz yoktu. Şimdi durum biraz daha iyi. Kimi üniversitelerimizde Rus dili, tarihi ve siyaseti birlikte veriliyor. Ancak yeterli değil. Ruslar ise Türkleri araştırmaya çok erken başlamışlar. Rusya da 1754 Kazan Üniversitesinde Türkoloji öğretilmeye başlanmış. 1818 de Moskova da Şarkiyat Enstitüsü 12 ÖZBEK, N., Rus Dış Politikasında Yeni Yönelimler, Avrasya Dosyası, Cilt: 3, Sayı: 4, Ankara, 1996. 13 CROZIER, Brian; The Rise and Fall of The Soviet Empire, An Imprint of Prima Publishing, National Review, California, 2000, s. 57-127. 7

kuruluyor. Bu güne kadar yazılmış kitap ve makale sayısı 10 binin üzerinde. Halen pek çok üniversitede Türkoloji araştırmaları yapılıyor. 14 İlişkilerimizde ekonomi siyasetin önünde gidiyor. İş adamları siyasetçileri zorluyor. Kalıpları kıranlar öncelikle iş adamları. Gaz alımı, inşaat, bavul ticareti, turizm ile başlayan ticari ilişkilerimiz, Türklerin oralarda fabrikalar açmasıyla, Rusların burada TÜPRAŞ a talip olmasıyla devam ediyor. Aramızdaki işbirliğinin çerçevesi Kafkasya ve Orta Asya da 15 siyasi işbirliğine kadar uzanabilir. Bir İngiliz devlet adamının dediği gibi, İngiltere nin geleneksel dostları ve geleneksel düşmanları yoktur. İngiltere nin çıkarları vardır. Buna uygun davranmalı ve dış politikada duygusallığı terk etmeliyiz. 16 Rusya imparatorluk kurmuş sayılı milletlerden biri. 17 Geniş bir kültürel ve tarihi altyapıya sahip. Edebiyat, felsefe, sanat ve bilimde büyüklüğü dünyaca tanınmış pek isim yetişmiş. Çarlık Rusya sı yıkılmasına rağmen bu imparatorluk düşüncesi devam etmiş. Sovyetler tarihin en büyük imparatorluklarından biri. Sovyetlerin yıkılmasından sonra kısa bir fetret dönemi yaşanıyor Rusya da. Ancak devlet başkanı Putin iktidara gelişiyle tekrar bu imparatorluk söylemini canlandırdı. Bu düşünce toplum tarafından kabul gördü. Buna süper güç olma iddiası diyoruz. ABD nin karşısında 2. kutup olma iddiası. Putin in yakın zamanda yaptığı, önlenemeyecek atom bombası ile ilgili açıklamayı bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Putin in Ziyaretinden Ne Bekliyoruz? Son 10 yılda pek çok Türk yetkili Rusya yı ziyaret etti ama Rusya ile seviyeli ve sürekli bir dış politika oluşturulamadı. Ancak ziyaretlerden sonra Rusya ile ilişkiler olması gerektiği gibi olmadı. İki tarafın siyasetçileri ilişkilerin gelişmesi yönünde ciddi adımlar atmadı. 18 Kanaatimizce, Putin in ziyareti kamuoyunda olduğundan fazla büyütülerek, büyük beklentiler içine giriliyor. Öncelikle Türkiye nin Rusya yı kendine ne kadar yakınlaştıracağını belirlemesi gerekmektedir. Daha sonra, Rus dış politikası içinde Türkiye ye biçilmiş olan dar çerçeveleri genişletmemiz mümkün olabilir. 19 Putin Döneminde Rusya: Realpolitik'in Dönüşü 14 MANSUR, Raul; Moskova. Görsel Gezi Rehberleri Serisi, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, 1999, s. 34-123. 15 TİKENCE, M., Rusya Federasyonunun Orta Asya Politikası, Strateji, 96/3, Ankara, 1999. 16 İVANOV, İgor Sergeyeviç; Rusya nın Dış Politikası ve Dünya (Makaleler ve Toplantılardan derleme), Uluslararası İlişkiler Moskova Devlet Üniversitesi, Rusya Siyaset Ansiklopedisi ROSSPEN Yayınları, Moskova, 2001, s. 23-89. 17 KAPUSCİNSKİ, Ryszard; İmparatorluk, Om Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 1999, s. 56-90. 18 ROSE, Richard & MUNRO, Neil; Elections without Order. Russia s Challenge to Vladimir Putin, Cambridge University Press, Cambridge, 2002, s. 67-145. 19 Dr. İhsan Çomak, Dış Politika Analisti, dricom11@yahoo.com, http://www.usak.org.uk/junction.asp?mod=articles&st=printarticledetail&id=63&lm=58649jlfd0932&ln=tr, 2007-07-03. 8

Dönemini abartarak halkına felaket getiren 'iyi niyetli' politikacıların sonu hiç de parlak değil. Sosyalizme karşı yürütülen çok boyutlu saldırının en büyük 'zafer'i, Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı devletlerinin çözülmesi olmuştu. Söz konusu devletlerin sosyalizmle ilişkisinin biçimsel bir karakter taşıdığı düşünüldüğünde, ilan edilen 'zafer'in sosyalizmin kesin yenilgisi anlamına gelmediği görülecektir. Konumuz açısından önemli olan, 'kazanan' taraf olan ABD önderliğindeki emperyalist blokun kurduğu 'Yeni Düzen'in nitelikleri 20. Daha önce birçok kez tekrar edildiği gibi, bu düzenin temel niteliğinin, 'tekkutupluluk' olduğu öne sürülüyordu. Uluslararası ilişkiler bakımından, bu tezin temelinde iki varsayım yatmaktaydı: 1. 'Diğer kutup' olan SSCB (Rusya) ortadan kalkmıştır ve öngörülebilir gelecekte dünya sahnesinde kayda değer bir yeri olmayacaktır. 21 2. Zafer kazanan emperyalist blok, birlik ve bütünlüğünü koruyarak karşıtının bıraktığı hegemonik boşluğu, kum saatinin boş kısmına akan kum gibi, sorunsuzca dolduracaktır. 'Zafer'den yaklaşık on yıl sonra, varsayımlardan ikincisinin kesin olarak çöktüğü, her uluslararası gelişmeyle bir kez daha kanıtlanıyor. Emperyalist blok, 'ortak düşman' olan SSCB'nin çözülmesi ve bu çözülmenin etkisiyle 'iç düşman'ının (iktidarı hedefleyen işçiemekçi hareketi ve emperyalizmden kurtuluşu hedefleyen ulusal hareketler) geçici de olsa bastırılmasının ardından, bütünlüğünü korumaktan çok uzak. Gerçekten de, 'ortak düşman'ın ortadan kalkması, 'muzaffer blok'un temel taşlarını oluşturan ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve Japonya arasındaki çıkar çatışmalarını şiddetlendirmiş, yetmiş yıl boyunca bastırılan hesaplar, yeniden masaya serilmiştir. 1991'de tüm dünya halklarına yönelik ezici bir gövde gösterisi ile Irak topraklarına ölüm yağdıran bu devletler ve müttefiklerinin, 16 Şubat'ta Bağdat'a düzenlenen son ABD-İngiltere saldırısının ardından adeta birbirlerine düşmesi, güncel bir örnek olarak önümüzde duruyor. 22 Acaba, 'Yeni Dünya Düzeni' varsayımının diğer unsuru olan 'Rusya'nın bir daha belini doğrultamayacağı' öngörüsü tuttu mu? Soruyu yanıtlamadan önce hatırlatmak gerek: ABD ve diğer 'muzaffer' emperyalistler, son on yıl içindeki tüm adımlarını bu öngörüye dayanarak atmış, oldukça 'hesapsız ve kaygısız' hareket etmişlerdir. Öyleyse öngörünün boşa çıkması, emperyalistlerarası ilişkilerde yeni altüst oluşlara yol açacak, öngörü sahipleri açısından pahalıya patlayacaktır. 23 Rusya'nın Brest-Litovsk'u SSCB sonrası Rusya; ekonomik, askeri, idari, siyasi ve toplumsal olarak tam bir çöküş devleti manzarası çiziyordu. Çöküşün boyutlarını kavramak için, 'Soğuk Savaş' olarak adlandırılan dönemin yenilgiyle sonuçlanmasının, günümüz Rus stratejistleri açısından 'Rus Brest-Litovsk'u' olarak tanımlandığını aktarmak yeterli olacaktır. Gerçekten de, 1. Dünya Savaşı sonrası Alman emperyalizmi gibi, Sovyet sosyal-emperyalizmi de ağır bir yenilginin faturasıyla karşı karşıya kalmıştır. Faturayı 'uzatan', ABD ve müttefikleri idi ve bu faturada 20 ÇEÇEN, A., Emperyalist Globalizmine Karşı Ulusal Devletler Enternasyonalizmi, Global Rapor, sayı: 1, 2001. 21 AKTÜKÜN, İlker; SSCB den BDT ye Nasıl Varıldı. Marksist Bir Tahlil İçin Saptamalar, Sorun Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 1995, s. 67-90. 22 MARPLES, R. DAVID; Russia, 1917-1921, Pearson Education Limited, Essex, 2000, s. 12-89. 23 St. Petersburg Press (2000-2007) 9

Rus ekonomisinin Batılı tekellere tabi kılınmasından Rus siyasetinin çeşitli yollarla etkisizleştirilmesine, 'Amerikan yaşam tarzı'ndan 'Batı tipi demokrasi'ye, dünyanın önemli bölgelerindeki 'Rus etki küreleri'nin elden çıkarılmasına kadar bir dizi ağır 'kalem' bulunuyordu. 24 Fatura, ABD tarafından hararetle desteklenen Boris Yeltsin ve kadroları tarafından ödenmeye çalışıldı. Ekonomi, IMF patentli 'şok tedavi'lere endekslendi (Rusların deyimiyle bol şok, sıfır tedavi!), ülke yönetimi 'Batı tipi demokratikleşme' adı altında hücre hücre bölündü, belediye yönetimleri dahi, neredeyse bağımsız, bölgesel dükalıklar halini aldı. Geleneksel 'Rus etki alanları' olan Doğu Avrupa ve Kafkasya'da Batılı emperyalistler at oynatmaya başlarken, Ortadoğu, Afrika ve Latin Amerika'daki mevziler terk edildi. Kültürel ve düşünsel alanda dayatılan Amerikan egemenliği, ulusal kimliğin parçalanmasına kadar dayandı. ABD emperyalizminin saldırılarının ne kadar pervasız olduğunu gösteren trajikomik bir örneği aktaralım: Son yıllarda tüm dünyada ve elbette Rusya'da gösterime giren Hollywood filmlerinin önemli bir bölümünde, (Kızıl Dalga, Çakal, Aziz, Altın Göz, Barışçı, Hava Kuvvetleri-1, Ronin, Blues Kardeşler 2000...) 'düşman' olarak gösterilen mafya, soğuk savaş artığı çapulcu generaller, eski istihbarat ajanları, nükleer silah kaçakçıları ve karapara aklayıcılarının tümünün ortak özelliği, 'Rus' olmalarıdır. Bu tablonun madalyonun en azından bir yüzünü yansıttığı biliniyor, ama sorun, bu filmleri izleyen Rus gençliği ve halkının neler hissettiği! 25 Amerikan Saldırısının Ana Hatları ABD'nin Rusya ve onun 'eski etki alanları' konusundaki küstahlığa varan politikasını, tanıdık bir isim, Bill Clinton döneminin dışişleri bakanı Madeleine Albright şöyle aktarıyor: 'Amerika'nın buradaki yaklaşımı, dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi, ülkelerin, geçmişin bir işe yaramayan alışkanlıklarından kurtulmasına ve işbirliğinin, daha zengin, onurlu ve barış içinde bir ortak gelecek sağlayacağını kabul etmelerine yardımcı olmaktır. Bu ilke, Yeni Bağımsız Devletler'e yönelik destek programlarımıza da yansıyor: Demokrasiyi inşa etmek, ekonomik kalkınmayı teşvik etmek, silahlanmanın önüne geçmek, yargıçları eğitmek, kadınların statüsünü ilerletmek, temel insani ihtiyaçları karşılamak, Muskie bursları gibi akademik programları desteklemek için programlar bunlar... Sivil toplumu güçlendirme ve güçlü topluluklar yaratma çabalarımıza Yurttaşların Demokrasi Kurulu, Kardeş Şehirler, Açık Toplum Enstitüsü, Avrasya ve MacArthur Vakıfları ve diğerleri, yardımcı oluyor... Amerika için bile gelecek garanti altında değildir. Eğer sınırlarımızın ötesine bakmaya üşenirsek, varlığımızın hissedilmediği, değerlerimizin paylaşılmadığı, ürünlerimizin hoş karşılanmadığı ve yurttaşlarımızın güvende olmadığı bir dünyanın geliştiğini görebiliriz. Ama Bağımsız Devletler ve diğerlerinde layık olanlara yardımcı olma vaadimizi yenilersek, her yerde çocukların yurttaş ve katılımcı olduğunu, köklerini bir tarafa bırakıp topluluklar inşa ettiğini, küresel piyasada katılımcılar olduğunu göreceğiz. Özgür toplumlar ve açık ekonomiler böyle gelişir; ABD'nin müttefikleri ve dostları böyle oluşur.' 26 24 ÇEÇEN, A., Emperyalist Globalizmine Karşı Ulusal Devletler Enternasyonalizmi, Global Rapor, sayı: 1, 2001. 25 YELTSİN, Boris; Geceyarısı Günlükleri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2000, s. 78-90. 26 İLHAN, A., Avrasya Gerçeği - Avrasya Dünyanın Merkezi - Avrasya, Avrasyalının, Cumhuriyet, 1998. 10

Yargıçların eğitilmesinden kadınların statüsünün geliştirilmesine kadar akla gelen her konunun Albright'ın ilgi alanında olması, Rusya'ya yönelik saldırının kapsamı hakkında bir fikir veriyor olmalı. 27 ABD'nin, Rusya'nın 'dönüşümü' bağlamında hedeflediği temel amaçları, şöyle sıralayabiliriz: 1. Bankacılık Sektörü: 'Spekülasyondan ve keyfilikten kurtarma' adı altında, Rus bankalarının ABD'ye mali bağımlılığının sağlanması. 2. Enerji Sektörü: Rusya'nın, önümüzdeki 7-8 yıl içinde, sadece 1988'deki üretim düzeyine ulaşmak için enerji sektörüne yılda 15 milyar dolar yatırım yapması gerektiği hesap ediliyor. ABD başta olmak üzere, Batılı enerji tekelleri bu karlı alana göz dikmiş durumda. ABD, bu 'hizmetleri' karşılığında vergi rejiminin netleştirilmesi, mülkiyet haklarının garanti altına alınması ve uluslararası tahkim gibi dayatmalarda bulunuyor. Bu yasaların çıkarılması durumunda, zengin petrol ve doğalgaz yataklarına sahip olan Rusya, enerji alanında büyük ölçüde yabancı sermayeye bağımlı hale getirilecek. 28 3. Gıda: Rus tarımının uğradığı tahribat, onmilyonlarca insanı açlık tehdidiyle yüz yüze getirdi. Özellikle kuzey ve doğu bölgeleri ile, büyük şehirlerdeki yoksul kitleler, 'dış yardım'a muhtaç hale geldiler. ABD, yaptığı ve yapacağı gıda yardımlarını, 'gümrük ve yabancı sermayeye vergi indirimi' gibi şartlara tabi kılıyor. 29 4. Kültürel-İdeolojik Alan: ABD'deki Özgürlüğü Destekleme Yasası uyarınca çeşitli fonlara aktarılan yüz milyonlarca dolar, diğer ülkelerin yanı sıra, Rusya'da da sözde 'Batı idealleri'ni yaygınlaştırmak amacıyla kullanılıyor. Bu kapsamda verilen bursların yanı sıra, 'sivil toplum örgütü' adı altında Amerikan destekli binlerce örgüt oluşturulmuş durumda. Bu örgütler, Rus siyasetçilerinin ABD'ye götürülerek 'eğitilmesi' gibi işlevler üstleniyor. 30 5. Ordunun Zayıflatılması: START 1 ve Kimyasal Silahlar Konvansiyonu gibi anlaşmalar, Rus ordusunun kuvvetini asgari düzeylere indirdi. Şimdi ise, START 2 ve START 3 anlaşmalarıyla, ordunun gücü tamamen yok edilmeye çalışılıyor. 31 Halen sürdürülmeye çalışılan bu yoğun 'Amerikan yardımı' sürecinin sonunda, Mart 2000 itibarıyla ülkenin durumu içler acısıydı. Ulusal gelir, 1991-2000 arasında yüzde 40 oranında düşmüş, sanayi ve tarım çökmüş, yatırımlar düşmüştü. Nüfusun yüzde 40'ı yoksulluk sınırının altında, günde 1 dolardan az gelirle yaşıyordu. Enflasyon, halkın alım gücünün düşmesine paralel olarak nispeten inmesine rağmen yüzde 30 civarlarındaydı. Ortalama ömür erkeklerde 60 yaşa düşmüş, ölümler doğumları yüzde 50 oranında geçmişti. İçme suyunun dörtte üçü, uluslararası standartlara göre kirliydi. 32 Askeri alanda da durum pek parlak sayılmazdı. 'Karşılıklı barış süreci' olarak sunulan silahsızlandırma programının sonunda, ABD ordusu sapasağlam dururken, Sovyetler'den 27 http://www.putin.ru 28 STANKOVİÇ, S., Rusya Kendisini Arıyor, Avrasya Dosyası, Cilt: 1 Sayı: 1, Ankara, 1994. 29 Cumhuriyet (2000-2007) 30 TEZCAN, Y., Avrasya Üzerindeki Güç Mücadelesi ve Türkiye, Savunma, Sayı:2, Ankara, 1998. 31 http://www.russianembassy.org. 32 McCAULEY, Martin; The Khrushchev Era. 1953-1964, Seminar Studies in History, Pearson & Longman Education Group Limited Publishers, England, 1995, s. 67-89. 11

kalma 5000 nükleer başlık imha edilmiş, eski Doğu Bloku üyesi üç ülke nükleer silahlardan tamamen arındırılmış, yüzlerce balistik füze, bombardıman uçağı ve denizaltı (bunlardan 183'ü nükleer denizaltıydı) yok edilmiş, Rusya'nın elindeki 80 ton zenginleştirilmiş uranyum yok pahasına ABD tarafından satın alınmış, Rus liderlere, yeniden silahlanmanın önüne geçilmesi için bir dizi anlaşma imzalatılmıştı. Temel hedef, 'Batı ile ilişkilerin demilitarizasyonu' idi. 33 'Sivil toplum' alanında da benzer gelişmeler yaşandı. ABD 'destek' programları çerçevesinde 35 bin genç Rus Amerika'ya götürülerek 'eğitildi', 275 bin küçük işletmeye kredi ve eğitim sağlandı, geniş Rus topraklarına yayılan 300 televizyon kanalı ve sayısız gazeteye finansman verildi. Onlarca Amerikan finanslı vakıf ve 'düşünce kuruluşu', Rus siyasetini içeriden etkilemeye başladılar. Yeltsin dönemi boyunca, bu kuruluşların 'önerdiği' ya da doğrudan bu kuruluşlardan gelme kişiler, Kremlin koridorlarında önemli bir etkiye sahip oldu. 34 Aynı dönemde, kendine güveni sadece Rusya'daki değil, diğer kritik bölgelerdeki gelişmeler sayesinde de 'yerinde' olan ABD emperyalizmi 35, 'tehdit algılaması konsepti'nde önemli bir değişiklik yaptı. Soğuk savaşın en şiddetli evresinde, Nixon iktidarı altında, ABD ordusunun temel stratejisi, aynı anda 'iki buçuk çatışmayla başa çıkacak' (SSCB ve Çin'e karşı savaş artı bir bölgesel savaş), ve ardından, 'bir buçuk çatışmayla başa çıkacak' (SSCB veya Çin'e karşı bir savaş artı bir bölgesel savaş) kuvveti mutlaka korumaktı. George Bush döneminde, bu strateji, 'aynı anda iki bölgesel savaşla başa çıkmak' olarak değiştirildi. Bu, Rusya'nın 'oyun dışı' kaldığının ilanıydı aynı zamanda. 36 'Smutnye' Yılları Rusya halkları, işçi ve emekçiler, Sovyetler'in çökertilmesinin faturasını ağır ödediler ve ödemeye devam ediyorlar. Böylesi bir tahribatın ardından, 1980'lerin sonundan itibaren 'özgürlükler ülkesi' olarak görülmeye başlanan ABD ile 'refah düzeni' olarak algılanan kapitalizm hakkındaki genel fikrin tamamen değişmesi, şaşırtıcı olmamalı. Strobe Talbott'un sözleriyle: '1980'lerin sonu ve 1990'lar, 'smutnye yılları' (karanlık ve belalı yıllar) olarak nitelendi. 1990'lar ilerlerken, 'reform' ve 'piyasa' sözcükleri, zafer ve umudu yansıtmaktan çıkıp, birer küfür haline geldiler. Kapitalizm sözcüğü, giderek daha çok, 'dikyi' (vahşi) sıfatını aldı. Buna paralel olarak, 'Batı' bir özenme nesnesinden çıkıp, bir öfke hedefi haline geldi. Bu arada, bir başka sözcük, 'sol', tekrar moda oldu. Rusya Federasyonu Komünist Partisi ve onun parlamentodaki müttefikleri; işçilere, askerlere ve emeklilere bakan, sevecen, baba ve kapsayıcı devlete geri dönüş çağrıları yapmaya başladılar.' ABD Temsilciler Meclisi'nden Christopher Fox'un ifadesiyle de, 'ABD'nin Rus kalkınması için bir kılavuz ışık olma çekiciliği solmuştu'. Cox, kaygıyla şöyle diyordu: 'Bugün Rusların sadece yüzde 37'si ABD ve onun ideallerini yüceltiyor. Bu oran, 1992'de yüzde 70 idi.' Rusya işçi ve emekçilerinin kapitalizmden duydukları hayal kırıklığı, şimdilik 33 AKGÖNENÇ, O., Rusya Federasyonunun Dış Politika Hedefleri, Avrasya Dosyası, Cilt: 1, Sayı: 1, 1994. 34 YELTSİN, Boris; Geceyarısı Günlükleri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2000, s. 78-90. 35 ÇEÇEN, A., Emperyalist Globalizmine Karşı Ulusal Devletler Enternasyonalizmi, Global Rapor, sayı: 1, 2001. 36 AKTÜKÜN, İlker; SSCB den BDT ye Nasıl Varıldı. Marksist Bir Tahlil İçin Saptamalar, Sorun Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 1995, s. 89-120. 12

örgütsüz bir öfkeye dönüşürken, revizyonist SSCB döneminde, uluslararası sahnede olağanüstü bir ağırlığı olan Rus burjuvazisinin, önemsiz bir azgelişmiş ülke burjuvazisi gibi 'kaderine boyun eğmesi' ve yağmadan önüne atılan kemikle yetinmesi beklenemezdi. Yeltsin iktidarı kaçınılmaz çöküşüne doğru hızla ilerlerken, burjuva aydınlardan generallere ve stratejistlere kadar pek çok çevre, aynı çıkmazı yaşıyordu. Nadezda Kevorkova şöyle diyordu: 'Ruslar büyük vatanseverlerdir. Ama halkımız artık neye inanıyor, bilmiyoruz. Ne bir marşımız, ne bayrağımız, ne simgelerimiz var. Evet, son çarımız aziz ilan edildi, ama Ruslar'ı bir devlet ve bir halk olarak birleştirecek hiçbir şeyimiz yok... Ulusal bir fikri nasıl örgütleyebiliriz? Bu bir temel üzerinde yükselmeli. Peki bizim devletimizin temeli ne? Çarlık Rusyası mı, Sovyet Rusya mı? Hangi temelden yola çıkacağız?' 37 Valery Chalidze ise, 1990'lar Rusyası ile 1920'ler Almanyası arasında, hiç de hoş olmayan karşılaştırmalar yapmaktaydı: '1. Geleneksel toplumsal değerlerin kaybedilmesi (Almanya'da monarşinin çöküşü ve askeri yenilgi, Rus hakimiyetindeki SSCB'de geleneksel ideolojinin çöküşü) 2. Demokratik bir siyasi kültür yokluğunda, devletin yurttaşlık üzerindeki denetiminin azaltılması 3. Yüksek enflasyon ve halkın yoksullaşması 4. Ordudaki küçültme politikası uyarınca, giderek daha çok subayın erken emekli edilmesi 5. Aktif milliyetçi-şovenist hareketler 38 6. Devletin denetleyemediği paramiliter grup aktiviteleri 7. Devlete güvenin sarsılması 8. Çok sayıda Rus kökenli insan barındıran yabancı toprakların ortaya çıkışı. Bu durum, Rus milliyetçilerinin onyıllar boyunca saldırgan talepler ileri sürmesine vesile olacaktır. Baltık devletleri gibi belli bölgelerde ise, Ruslar gerçekten de yasal ayrımcılığa tabi tutulmaktadır.' Bu ve benzer saptamaları yapan çevrelerin, kısa bir süre öncesine kadar Gorbaçov ve şurekasını 'Batı ile tam entegrasyona karşı çıktığı ve bütün reformculuğuna rağmen, dünyayı hala iki kampa böldüğü' gibi eleştirilerde bulunduğunu hatırlatmak, ne denli keskin bir dönüşle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu öfkeli çığlıklara karşılık olarak ABD'nin öne sürdüğü mazeretler hiç etkili olmadı: Bu mazeretler, esas olarak, 'Sovyet sisteminin çökmesine rağmen Rusya'yı etki altında tutan bir ölü yıldız gibi olduğu' iddiasına dayanıyordu. Bu gerekçeler arasında, SSCB'nin çöküşünün 'kansız' olmasına açıkça 37 SAGADEEV, A., Rusya ve Büyük Güç İdeolojisi, Avrasya Dosyası Cilt:1, Sayı:1, Ankara, 1994. 38 ÖZBEK, N., Rus Dış Politikasında Yeni Yönelimler, Avrasya Dosyası, Cilt: 3, Sayı: 4, Ankara, 1996. 13

hayıflanan Talbott'unki dikkate değer: 'Zamanla, Sovyet deneyiminin kuvveti zayıflayacaktır. 39 Bu süreç bir ya da birkaç nesil sürebilir; çünkü sürecin kendisi, kısmen nesillerle ilgili... Sovyet sisteminin çöküşü barışçıl olduğu için, eski düzenin sorumlularından çoğu, şimdi yeni düzeni biçimlendirenler durumunda.' Putin'in Yükselişi Vladimir Putin, ülkenin 'tek hakimi' olma yönündeki ilk adımını, yukarıda anahatlarını çizmeye çalıştığımız şartlar altında attı. Boris Yeltsin, daha önce ulusal siyasette esamesi okunmayan bu eski KGB görevlisini 16 Ağustos, 1999 da başbakanlığa atadığında, onun da, kendisinden önceki pek çok 'Yeltsin'in başbakanı' gibi, siyasi ömrünün birkaç ay sonra noktalanacağı düşünülüyordu. Bu sıralarda Rus medyasında yer alan yorumlara bakılırsa, Putin'in en önemli özelliği 'sadakati' idi ve Yeltsin, onu tam da bu nedenle tercih etmişti 40 : Amacı, sona ermekte olan iktidarının ardından, kişisel yolsuzluk ve pisliklerinin kurcalanmamasını sağlamaktı. İlerleyen günlerde, Putin'in temsil ettiği anlayışın, bundan çok daha fazlası olduğu görüldü. Vladimir Putin'in yıldızını parlatan, daha önce pek çok düzen politikacısının siyasi ölümünü hazırlayan Çeçenya sorunu oldu. Putin'in başbakanlık koltuğuna oturmasıyla aynı ay içinde, Suudi Arabistan ve Pakistan'ın doğrudan, ABD'nin ise dolaylı desteğini alan şeriatçı Vahhabi hareketi, kritik bir hamle yaparak, komşu Dağıstan'a girdi. İlan edilen amaç, Çeçenya ile Dağıstan'ı 'ortak şeriat bayrağı altında birleştirmek' ve 'Rusları defederek bağımsız İslam devletini kurmak' idi. Çeçen halkının ulusal taleplerini kendi gerici amaçları uğruna Batılı emperyalistlere peşkeş çekmekten çekinmeyen bu güruh, Yeltsin'in son döneminde Rusya'da her alanda yaşanan çürümenin, kendi 'dava'ları açısından kolaylık sağlayacağını ve Rus ordusunun, 1994-'96 savaşının ardından ikinci bir Çeçenya macerasına atılmaktan çekineceğini hesaplıyordu. Oysa Vahhabiler'in Dağıstan saldırısı, Rus emperyalizmi açısından Kafkasya'da 'son damla' niteliğindeydi. Öncelikle, Mayıs 1999'da, Bakü (Azerbaycan) ile Supsa (Gürcistan) arasındaki petrol boru hattı, ABD desteğiyle tekrar açılmıştı. Bu gelişmenin ardından, Azerbaycan ve Gürcistan, Bakü-Ceyhan boru hattının inşası için bir anlaşmaya imza attılar. NATO güvencesi altına alınması planlanan bu iki boru hattının kullanıma girmesi, Rus topraklarından tek gram petrol akmaması anlamına geliyordu. Dağıstan'a yönelik Vahhabi saldırısı, Çeçenya'nın Rusya'dan bağımsızlığını kazanmasının ilk adımı demek ise, benzer gelişmeler bu bölgede de yaşanabilirdi. Rusya, Kuzey Kafkasya'yı kaybetme tehlikesi altındaydı. Moskova ve diğer büyük şehirlerde ardı ardına patlayan ve 300 kadar sivilin ölümüne neden olan bombalar, Putin yönetiminin, bir karşı saldırı için kamuoyu yaratmasına yardımcı oldu. Halen tüm şiddetiyle süren Rus saldırısı, Eylül 1999'da başladı. 41 Rusya'nın kazandığı ilk askeri başarılar, Putin'in yıldızının parlatılmasına vesile oldu. 39 BROWN, Archie; The Gorbachev Factor, Oxford University Press, New York, 1996, s. 79-180. 40 YELTSİN, Boris; Geceyarısı Günlükleri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2000, s. 78-90. 41 MANSUR, Raul; Moskova. Görsel Gezi Rehberleri Serisi, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, 1999, s. 34-123. 14

Kremlin'in kumandasındaki 'hür medya'nın katkıları ile, birkaç ay önce 'silik' görülen bu eski casus, 'Rusya'nın ihtiyaç duyduğu demir yumruk' olarak propaganda edilmeye başlandı. 42 Yeltsin, son bir manevrayla, 31 Aralık 1999'da aniden istifa etti ve yerini, seçimler yapılıncaya kadar Putin'e devretti. Muhalefeti gafil avlayan bu istifadan sonraki üç aylık süre, Putin'in seçimlerde başarı kazanmasını sağlamaya yetecekti. Milenyum Manifestosu Vladimir Putin, 'kim olduğuna ve ne yapmak istediğine' yönelik hem ülke içinden, hem de Batı'dan yükselen sorulara, önceli Yeltsin'den çok daha farklı yanıtlar veriyordu. Putin'in kendine biçtiği görevin anahatlarını çizdiği bir konuşma, özel önem taşıyor. 1999 sonunda yapılan 'Rusya Binyılın Eşiğinde' başlıklı bu konuşma, tipik bir burjuva pragmatizmi ve eklektizm ile malul. Yine de, okuyucunun sabrını zorlama pahasına, bu konuşmanın önemli noktalarını aktarmak gerek. Putin, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik-toplumsal durumu şu verilerle aktarıyor: 'Ülkemizin milli geliri 1990'larda neredeyse yarı yarıya azaldı... 1998 krizinin ardından, kişi başına milli gelir 3500 dolara düştü ve bu, G7 devletleri ortalamasından beş kat daha az. Rus ekonomisinin yapısı değişti ve kilit sektörler petrol, enerji mühendisliği ve metalurji oldu. Bunlar milli gelirin yüzde 15'ine, genel sınai çıktının yüzde 50'sine, ihracatın ise yüzde 70'ine tekabül ediyor. Reel sektörlerde verimlilik büyük bir düşüş yaşadı. Hammadde ve elektrik üretiminde dünya ortalamasının üzerinde, ama diğer sektörlerde durum, ABD ortalamasının yüzde 20-24'ü kadar... Makine ve ekipmanımızın yüzde 70'i on yaşından büyük ve bu, gelişmiş ülkelerdeki rakamın iki katından fazla. Bunlar, ulusal yatırımların, özellikle de reel sektörlere yönelik olarak giderek düşmesinin sonucu. Yabancı yatırımcılar da, Rus sanayisinin gelişmesine katkıda bulunmak için acele ediyor sayılmazlar. Rusya'ya yönelik doğrudan yabancı yatırımların (DYY) toplamı, ancak 11.5 milyar dolar ediyor. Çin ise, 43 milyar dolarlık DYY aldı. Dünyanın en büyük 300 uluslararası şirketi, 1997 yılında AR-GE faaliyetlerine 216 milyar dolar ayırırken, Rusya bu alanda kesinti yapıyor. Rus şirketlerinin sadece yüzde 5'i, yaratıcı üretimle ilgili... Yabancı rakipler, özellikle bilim yoğunluklu sivil üretim alanında Rusya'yı çok gerilerde bıraktı. Rusya, dünya piyasasında böylesi ürünlerin yüzde 1'inden sorumlu; ABD bunların yüzde 36'sını, Japonya ise yüzde 30'unu sağlıyor.' Putin, ardından can alıcı sorulara geçiyor: 'Rusya'nın sorusu, şimdi ne yapılacağı. Yeni piyasa mekanizmalarının tam kapasiteyle çalışmasını nasıl sağlarız? Toplumdaki derin ideolojik-siyasi bölünmüşlüğü nasıl yenebiliriz? Rus toplumunu hangi stratejik hedefler birleştirebilir? Rusya, 21. yüzyılda uluslararası toplumda nasıl bir yere sahip olacak? Önümüzdeki 10-15 yıl içinde hangi ekonomik, toplumsal ve kültürel sınırlara ulaşmak istiyoruz? Zayıf ve güçlü noktalarımız neler? Ve şu anda, ne tür maddi manevi kaynaklara sahibiz?' 42 http://www.mid.ru. 15

Bütün bunlar, Putin'in 'sosyalizme özlem duyduğu' izlenimini doğurmamalı. O, sadece bu özlemden siyasi rant elde etme peşindeydi ve sosyalizme yönelik düşmanca tutumunu saklamıyor: 'Rusya, geride bıraktığımız yüzyılın dörtte üçünü, komünist doktrinin uygulanması altında geçirdi. O dönemlerin reddedilmez başarılarını görmemek, üstelik reddetmek bir hata olur. Ama halkımız ve ülkemizin bu Bolşevist deney karşılığında ödediği olağanüstü bedeli, daha da ötesi, onun tarihi beyhudeliğini kavramamak daha büyük bir hatadır. Komünizm ve Sovyet gücü, Rusya'yı, dinamik bir toplum ve hür halkı olan refah içinde bir ülke yapmadı. Komünizm, sağlam bir ulusal kalkınma konusundaki beceriksizliğini açıkça sergileyerek, ülkemizi, ekonomik olarak gelişmiş ülkelerin arkasına itti. Uygarlığın ana yolundan çok uzak olan bu yol, çıkmaz sokaktı.' Bu çarpıtmalar, Yeltsin veya Talbott'unkinden pek farklı görünmüyor. Ama Putin, Yeltsin'in asla söyleyemeyeceği başka şeyler de söylüyordu ve önemli olan da buydu: 'Doksanların deneyimi, ülkemizin aşırı bir bedel ödemeden ve gerçekten yenilenmesinin, yabancı ders kitaplarından alınma soyut model ve programlarla sağlanamayacağını açıkça göstermektedir. Diğer devletlerin deneyiminin mekanik bir biçimde taklit edilmesi, başarıyı garanti etmeyecektir. Rusya dahil her ülke, kendi yenilenme yolunu aramak zorundadır.' Putin, bugüne dair 'alarm verici' bir tablo çizdikten sonra, mevcut durumdan kurtulmak için takip edilmesi gereken birtakım 'ilkeleri' sıralıyor. Ülkenin sorununun sadece ekonomik değil, 'politik ve bir anlamda ideolojik, ruhsal ve ahlaki' olduğunun belirtildiği konuşmanın ikinci bölümünde, 'kurtuluş reçetesi' tanımlanıyor. Bu reçete üç kısımdan oluşuyor: 'Rus İdeali', 'Güçlü Devlet' ve 'Etkili Ekonomi'. Peki nedir bu 'Rus ideali'? Bu kavramın bir ayağında, Fransa Devrimi'nin 'toplumsal sözleşme' kavramının yattığını görüyoruz: 'Sivil sözleşme ve birliğin yokluğu, reformlarımızın bu kadar yavaş ve acılı olmasının nedenidir. Gücümüzü, Rusya'nın yenilenmesine dair somut görevler yerine, siyasi dalaşmalara harcıyoruz. [Ruslar] istikrar, geleceğe güven, kendileri ve çocuklarının onyıllarını planlama olanağı istiyorlar. Huzur, güvenlik ve sağlam bir kanun düzeni içinde çalışmak istiyorlar. Mülkiyet, hür teşebbüs ve piyasa ilişkilerinin çeşitliliğinin yarattığı fırsatları değerlendirmek istiyorlar. Halkımız, bu temelde; toplumsal, grupsal ya da etnik çıkarların üzerinde, ulusüstü evrensel değerleri kabul etmeye başladı. Bu değerler ifade hürriyeti, yurtdışına seyahat hürriyeti ve diğer siyasi haklar ile insan özgürlükleridir. İnsanlar mülk sahibi olmaya, hür teşebbüste bulunmaya, servet yapmaya değer veriyorlar.' Diğer ayak ise, 'ulusal' bir nitelik taşıyor: 'Rus toplumunun birliği için bir diğer ayak, Rusların geleneksel değerleridir: Vatanseverlik, Rusya'nın büyüklüğüne inanç, devletçilik, sosyal dayanışma.' Milliyetçi duyguların sömürülmesini bir tarafa bırakırsak, Putin'in öncellerinden farkı üçüncü maddede: 'Ruslar için güçlü devlet, kurtulunması gereken bir anormallik değildir. Aksine, onu, düzenin kaynak ve garantörü, her değişimin başlatıcısı ve ana itici gücü olarak görmektedirler.' 43 Putin, bütün bunlardan bir 'Rus ideali' yaratarak, kimlik sorununa çözüm bulma iddiasında: 'Sanırım yeni Rus ideali; evrensel, genel insani değerler ile, zamanın sınavından geçen geleneksel Rus değerlerinin alaşımı veya organik bileşiminden çıkacaktır.' 43 ONAY, Yaşar; Rusya ve Değişim, Nobel Yayınları, 1. Baskı, Ankara, 2002, s. 67-90. 16

'Güçlü Devlet' başlığı altında ise, Putin 'reformları'nın ilk sinyallerini görüyoruz. Yeni lider, siyasi birliğin ilk adımını yargı birliğinde görüyor: 'Rusya'da halen 1000'in üzerinde federal yasa, cumhuriyetlerde, bölgelerde ve özerk alanlarda birkaç bin yasa yürürlükte. Bunların hepsi, Anayasa ile uyumlu değil. Adalet Bakanlığı, Başsavcılık ve yargı, bu sorunu çözmekte bugün olduğu gibi ağır davranırsa, Anayasa'ya aykırı yasalar yığını, hukuki ve siyasi sorunlar yaratabilir. Bu durumda devletin Anayasal güvenliği, federal merkezin kapasitesi, ülkenin yönetilebilirliği ve Rusya'nın bütünlüğü tehlikeye girer.' Bu sözlerin hedefi, ABD'nin dayattığı 'yerinden yönetim' ve 'adem-i merkeziyetçilik' politikalarıdır. Putin, 'Etkili Ekonomi' bölümünde, 'Batılı dostlara' açık bir uyarıda bulunuyor: 'Bir büyük güç olarak Rusya'yı mezara gömmek için çok erken.' Hemen ardından, Rusya'nın yapması gerekenler üç maddede sıralanmış 44 : 1. Uzun vadeli bir kalkınma stratejisi, 2. Ekonomi ve toplumsal alanın devlet tarafından düzenlenmesi, 3. Rusya'ya uygun bir reform stratejisi. Bu stratejinin unsurları ise 'dinamik ekonomik kalkınma', 'enerjik bir sanayi politikası', 'rasyonel bir yapısal politika', 'etkili mali sistem', 'ekonomik-mali-kredi alanında kayıtdışı ekonomi ve örgütlü suçla mücadele', 'Rus ekonomisinin dünya ekonomik yapılarına sürekli entegrasyonu' ve 'modern tarım politikası'. Konuşmanın sonunda yapılan çağrı da dikkate değer: 'Son 200-300 yıldır ilk kez, Rusya, dünya devletleri arasında ikinci, hatta üçüncü lige düşme tehdidiyle karşı karşıyadır. Bu tehdidi yok etmek için zamanımız kalmadı. Ulusun tüm entelektüel, fiziksel ve ahlaki güçlerini zorlamalıyız. 45 Koordineli, yaratıcı çalışmaya ihtiyacımız var. Bunu kimse bizim için yapmaz. Her şey bize, sadece bize dayanmaktadır.' Putin Operasyonları Başlıyor Bu kapsamlı 'milenyum konuşması'ndan çıkarılabilecek ilk sonuçlardan biri, Putin'in, 'ulus'u, Rus emperyalist burjuvazisinin çıkar ve politikaları arkasında birleştirme azmidir. Elbette, bunu sağlayabilmek için 'mazlum' pozisyonu ön plana çıkarılmakta, Sovyetler Birliği döneminde işçi ve emekçi kitlelere yönelik olarak yapılan coşkulu çağrılar, beceriksizce de olsa, taklit edilmeye çalışılmaktadır. Bir diğer sonuç ise, Rus burjuvazisinin 'kimlik' sorununa yanıt niteliğindedir: Putin ve onun temsil ettiği sınıf, SSCB dönemini 'kötü bir deneyim', bir 'sapma' olarak görmekte, dolayısıyla köklerini Çarlık Rusyası'nda kabul etmektedir. O özlenen 'Rus ideali'nin unsurlarından biri 'serbest piyasa'ya, diğeri ise 'geleneksel Rus değerleri'ne dayanmaktadır. Bu temelde sağlanmak istenen 'milli birlik'in gerici bir karakter taşıdığı açıktır, ancak buradan, ABD'nin durumdan 'memnun olacağı' sonucu çıkmamalı. 46 44 Akşam (1998-2007). 45 http://tr.rutam.org. 46 AKTÜKÜN, İlker; SSCB den BDT ye Nasıl Varıldı. Marksist Bir Tahlil İçin Saptamalar, Sorun Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 1995, s. 45-90. 17

Putin'in, bu çerçevedeki icraatları, ABD dayatmalarına hiç de uygun değildi. Yeni lider, öncelikle, ekonomik yenilenmeyi sağlamak için bir komuta konseyi olarak, 'Stratejik Araştırma Merkezi'ni kurdu. Ardından, gelir vergilerini artırdı. Ve nihayet, 89 cumhuriyet ve bölgenin yönetimlerini merkeze tabi kılmak için kolları sıvayarak, doğrudan atamalarla yönetilen yedi 'süper bölge' oluşturdu. Buna uygun olarak, yerel valiler ve yöneticilerin gücünü budadı ve onları kendisine tabi kıldı. Bu yöneticilerin, Rusya parlamentosunun üst kanadı olan Federasyon Konseyi'ndeki üyelikleri, düşürüldü. Birçok cumhuriyet ve bölgenin başına, seçimle ya da atamayla, merkeze bağlılığını kanıtlamış asker kökenli politikacılar getirildi: Gen. Boris Gromov (Moskova) 47, Gen. Vladimir Şamanov (Ulyanovsk), Gen. Vladimir Kulakov (Voronez) ve Amiral Vladimir Yegorov (Kaliningrad) ve Putin'den önce seçilmiş bulunan Albay Aleskey Lebed ile Aushev. Putin, oluşturduğu yedi 'süper bölge'nin beşinin başına, askerleri getirdi: Pulikovski, Latyişev, Çerkesov ve Poltavçenko. 48 Bu 'asker adımları'; Putin'in Kremlini'ndeki Amerikan destekli politikacıların, yerlerini eski-yeni ordu mensuplarına bıraktığının açık kanıtlarıydı. Zaten, bütçeden orduya ayrılan pay da, elverdiğince artırılmıştı. Yürütülen temizliğin uluslararası kamuoyuna yansıması, medya alanına geçilmesiyle başladı. Yeltsin döneminde türeyen Rus 'oligark'larının en önemlileri olan medya devleri Boris Berezovski ve Vladimir Gusinski, zor anlar yaşamaya başladılar. ABD destekli iki patronun büroları, 2000 yılı içinde basıldı, yöneticileri ve hatta kendileri gözaltına alındı, haklarında yolsuzluk soruşturmaları açıldı ve bu yolla, etkisiz hale getirilmeye başlandılar. Hatırlatmak gerekir ki, Berezovski, devlet televizyonu ORT'nin yüzde 49 hissesine Yeltsin döneminde sahip olmuştu; Gusinski'nin MediaMOST'u ise, aralarında NTV'nin de olduğu onlarca gazete ve televizyonu bünyesinde topluyordu. Aynı dönemde, bu patronlar ve diğer Amerikancıların finans kaynakları haline gelmiş olan Lukoil, Norilsk Nikel ve Avtovaz şirketlerine 'şok baskınlar' düzenlendi. İşin ilginç tarafı, Putin'in yükselişini örgütleyenlerden birinin, Berezovski olmasıydı. O ve onun gibilerin 'Yeltsin olmadan Yeltsin dönemini sürdürme' hayalleri suya düşmüş görünüyordu. Halkın bu asalaklara olan öfkesi nedeniyle, ülke içinde hemen hiçbir kuvvet, Putin'in karşısına çıkmaya cesaret edemedi. Duma'daki muhalefet partileri dahi, atılan adımları hararetle destekliyordu. Muhalif lider Grigory Yavlinski, kürsüden şöyle seslenmekteydi: 'ABD hükümeti bizi aptal yerine koydu. Bize, serbest piyasa ve hür toplum vaazları verirken, bir yandan da Washington'un tercihlerine en uygun küçük bir grubu hararetle desteklediler.' Washington ise, biraz da şaşkınlıkla, bu adımlara fazla tepki gösteremedi. Öyle ki, Putin'i 'şikayet etmek' için Eylül 2000 sonunda Washington'a giden Berezovski ve Gusinski, 'işlerinin bittiğini' anlayarak geri döndüler. Washington, bu iki patrona destek vermenin, henüz niyeti anlaşılamayan Putin'i karşısına almak anlamına geleceğini biliyordu. Sağcı yazar Paul J. Saunders, bu tutumu şöyle ifade ediyor: 'Rusya'daki son gelişmeler, Kremlin'in, Rusya kitle medyası üzerindeki etkisini artırmak peşinde olduğuna dair yeni bir kanıt niteliğinde. Ama bu çarpışmaları sadece basın özgürlüğü bağlamında yorumlamak, Rus gerçeklerini hesaba katmamak ve daha düşündürücü başka gelişmeleri görmemek olur.' 49 47 MANSUR, Raul; Moskova. Görsel Gezi Rehberleri Serisi, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, 1999, s. 34-123. 48 ROSE, Richard & MUNRO, Neil; Elections without Order. Russia s Challenge to Vladimir Putin, Cambridge University Press, Cambridge, 2002, s. 67-145. 49 http://www.gazetasng.ru. 18