Beyşehir Gölü'nde 153 kuş türü Sayı 1 yaşıyor... 09.05.2014 Beyşehir Gölü Eskiye Dönüyor!!! 2.sayfada.. Sınırları itibariyle Türkiye'nin ikinci büyük milli parkı olan Beyşehir Gölü Milli Parkı'nda 153 kuş türü tespit edildi. Selçuk Üniversitesi (SÜ) Beyşehir Ali Akkanat Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı ve SÜ Kuş Gözlem Topluluğu Akademik Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Arslan, transit göç eden kuşların dinlenme ve beslenme yeri, kış ziyaretçisi kuş türleri için de bir kışlama alanı olan Beyşehir Gölü Milli Parkı'nda bugüne kadar yapılan sayımlarda 153 kuş türü tespit ettiklerini söyledi. Bu türlerin 92'sinin milli park sahasında kuluçkaladığını belirten Arslan, 'Türkiye'de 473 kuş türünün olduğu göz önüne alındığında Beyşehir Gölü Milli Parkı'ndaki kuş varlığı da dikkat çekicidir' dedi. kaynak:aa Sayfa 1
BEYŞEHİR GÖLÜ ESKİYE DÖNÜYOR Beyşehir Gölü nün balık türleri yönünden yeniden eski özlenen günlerine kavuşturulması için bilimsel çalışmalar yürütülüyor. Beyşehir Gölü ne rehabilite çalışmaları kapsamında yaklaşık 60 bin yavru sazan balığı bırakıldı. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eloğlu nun talimatı doğrultusunda harekete geçen Orman ve Su İşleri 8. Bölge Müdürlüğü nün takibinde İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi nde görevli bilim adamları tarafından Beyşehir Gölü nde bir süre önce mevcut balık populasyonu üzerine bilimsel çalışmalar başlatılmıştı. Bu çalışmalar meyvesini verip gölde baskı oluşturduğu belirlenen İsrail sazanı gölden arındırılmaya başlanırken, yerine asli tür olan sazan balığı yavruları aşılanıyor. Beyşehir Kaymakamı Muzaffer Başıbüyük de, gölde çok ciddi araştırmalar yürüten İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi nin bir takım tespitlere ulaştığını söyledi. Araştırma neticesinde, gölün suyunun temizliğinin normal olduğu, göldeki balık türlerinde ise daha sonradan gölün asli türü olmayan Çin Sazanı ya da İsrail Sazanı olarak adlandırılan türün çok ciddi bir baskı türü kurarak diğer balık türlerinin azalmasına neden olduğu yönünde bulgulara ulaşıldığını vurgulayan Başıbüyük, Buradaki amaç, gölün doğal dengesine ulaşmak, gölün asli balıklarının ortaya çıkarılarak sonradan göle bilinçsizce aşılanan ve zararlı nitelik taşıyan türlerin baskısının azaltılması hatta yok edilmesidir dedi. Bu çerçevede geçtiğimiz aylarda Beyşehir Gölü nde balıkçılar tarafından 50-60 ton civarında İsrail sazanının yakalanarak imha edildiğini aktaran Başıbüyük, Bir taraftan mevcut Çin sazanı yakalanarak imha ediliyor, diğer taraftan gölün asli unsuru olan normal sazan( Beyşehir Gölü sazanı) göle aşılanarak yine gölün doğal dengesinin sağlanması ve doğal haline gelmesi için çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmalara katılan tüm yetkililerimize ve balıkçılarımıza teşekkür ediyoruz diye konuştu. Sayfa 2
DÜNYA NIN EN ÇİRKİN HAYVANI:DAMLA BALIĞI Akışkan bir jel gibi görünen bu balık Çirkin Hayvanları Koruma Derneği'nin de maskotu olacak. Dernek nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan ancak 'pandalar kadar sevimli olmadığı için' korunmaya alınmayan hayvanlara dikkat çekmek için bir oylama düzenledi. BAK BİLMİYORDUM :) Sekreter kusu adiyla anilan bir kus vardir dogada. Bu kusun bacaklari o kadar narin ve incedir ki kus birden bir seyden korkarsa bacaklari kirilabilir. Bir hamam böceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden 9 gün yasayabilir. Kadınlar erkeklere oranla iki kat daha fazla göz kırpar. Herkesin beyni, sıkıştırılmış iki yumruğu kadardır. Kısa boylu insanlar daha zeki olur fiziksel olarak sinir hücrelerinin yapısı,sinir sisteminin kısa olması beyin fonksiyonlarının sistemleşmedeki gücünü doğru orantısal olarak destekler ve bu da beyindeki dahilik genin Sayı 1
YAPAY BİYOSFER 1990 ların başında bazı bilim adamları, Biyosfer-2 adı verilen dünyanın en büyük ekoloji projelerinden biri üzerinde çalışıyordu. Proje ismini ABD de ki Arizona Çölü nde yer alan dev yapıdan alıyordu. Burası Arizona Çölü nde 13.000 m2 lik bir alana yayılan cam ağırlıklı yapı malzemeleri ve betonla inşa edilmiş, kapıları dışarıya sımsıkı kapatılmış bir yaşam alanıydı. Görünümü dev bir serayı andırıyordu. Yapılan planlara göre, dış dünyaya kapalı bu dev yapının içinde, yeryüzünde yaşama kaynaklık eden su, oksijen ve azot çevrimi gibi mekanizmaların kendiliğinden işlediği bir ekosistem kurulacaktı. Yeryüzünden izole edildiği halde işleyecek bu ekosistem 2 yıl boyunca içerideki 8 kişiye de hayat imkânı sağlayacaktı. Burada küçük derecikler akıyor, bitki örtücükleri gelişiyor, buharlaşma-terlemeye bağlı yağmurlar yağıyordu. Bütün besin maddeleri yapının içinde üretiliyordu. Deneme sona erip de kapılar açıldığında, insanlar içeride işlerin hiç de planlandığı gibi gitmediğini öğrendi. İçerideki oksijen oranı % 14 e düşerek deniz seviyesinden 5300 metre yükseklikteki düzeye inmişti. Karbondioksit konsantrasyonunda ani yükselmeler olmuş, azot oksit miktarı ise insan beyninde hasara yol açacak oranlara ulaşmıştı. Temiz su sağlayan sistem kirlenmiş, Biyosfer- 2 de yaşayan 25 omurgalı canlı türünden 19 u yok olmuş, bitkilerin tozlaşmasını sağlayan böceklerin tamamı ölmüş, göllerdeki yosunlar aşırı büyümüş ve gıda bitkileri sarmaşıklarla sarılıp boğulmuştu. Biyosfer-2 deki felaketler bununla da kalmamış tüm tesisi karıncalar, çekirgeler ve hamamböcekleri istila etmişti. 21. yüzyılın gelişmiş teknolojisini ve tüm maddi olanaklarımızı seferber etsek bile, yeryüzündeki dengeleri ve yaşamamız için gerekli koşulları sağlayamayız. Sayfa 4
UZAYDA YAŞAYAN TEK CANLI "Deniz ayısı"olarak da bilinen boyu en fazla iki milimetreyi geçmeyen 8 ayaklı omurgasız minik hayvancık "tardigradlar", uzay boşluğunda ve radyasyonunda hayatta kalmayı başardı. 43 deneyden birisi olan bu araştırma sonrasında Dünya'ya dönen kapsüldeki tardigradların büyük bölümünün, sadece uzay boşluğuna değil, dünya ortamından en az bin kat fazla ve yaşayan organizmaların büyük bölümü için öldürücü ultraviyole (mor ötesi) ışınlarına dayanmayı başardıklarını gören bilim adamları, minik hayvancıkların suyla temas eder etmez hiçbir biyolojik değişiklik göstermeden derin uykularından (hibernation) uyandıklarını ve hatta normal şekilde çoğalmaya başladıklarını fark ettiler. AĞAÇTA DOMATES Avrupanın en fazla domates üretimi yapılan kentlerinden Antalya,domatesin ağaçta yetiştiği ilk merkez oldu.patlıcandan sonra domates de ağaçta ürün verdi. Antalya da daha önce patlıcanı ağaç ortamında üreten Tera Grup 12 yıllık bir çalışmanın ardından domatesi de ağaca çıkarmayı başardı. Sayfa 5
ÖRÜMCEK AĞININ ŞİFRESİ ÇÖZÜLDÜ Bilim insanlarının uzun yıllar süren çalışmaları sonucunda, elektrostatik özelliği sayesinde örümcek ağında dünyanın elektromanyetik alanının değiştiği ve bu nedenle ağı fark edemeyen uçan böceklerin yakalandıkları tespit edildi. Buluşun, örümcek ağlarındaki bu özellik taklit edilerek, çevre ve hava kirliliği ile uçak kazalarına çözüm bulunmasına katkı sağlayabileceği belirtildi. Doğa Bilimleri Derneği Genel Sekreteri Biyoteknolog Müge Kanay, günümüz teknolojisinin bile çözemediği örümcek ağının özelliklerinin nihayet ortaya çıkarıldığını söyledi. Oxford Üniversitesi öğretim üyelerinin yaptıkları son keşfe göre, örümcek ağının sisteminin bilinenden çok daha kompleks ve sıra dışı olduğunu belirten Kanay, araştırmalara göre, uçan böceklerin üzerinin polenler, kirleticiler ve 2013-2014 EĞİTİM Öğretim yılında okulumuzda yapılan gelişim izleme sınavlarında biyoloji birincilerimizi tebrik ediyoruz. 1.sınav: 2.sınav: 9\A Merve Nur AYDIN 9\B C.Beyza Su AYDIN 10\A Bahadır ÇETİNDERE 10\A Merve BİÇER 11\A Mehmet Kürşad ERKUŞ 10\A A.Talha KARIŞAN 11\A Alperen KIRKPUNAR 10\A Neslihan YÜKSEK 3.Sınav 10\B H.Mert ATAL 10\B İrem ÇİÇEK 11\A Sabiha KAVAK 4.sınav 9\B Gülsüm ÇOLAK 9\A Merve Nur AYDIN 9\B Sena Nur BİLGİLİ 9\B Ayşe GÜDÜL 10\A Berkay NAR 9\B Gülsüm ÇOLAK 11\A Halise KARABAŞ 9\B Arafa AVCI 11\B Ayşe KARAKAYA 10\A A.Talha KARIŞAN 11\A Seher KAPLAN Sayfa 6