EBRİ HÂCE İBN-i ÂDİL İN KİTÂB-I USÛLÜ'L-MELÂHAME ADLI ESERİNDE ANLAM DEĞİŞMESİNE UĞRAMIŞ BAZI KELİMELER ÜZERİNE Ayşe AYDIN *



Benzer belgeler
DR. MUSTAFA SARI, TÜRKÇEDE ART ZAMANLI DEĞİŞMELER (YÜZ HADİS YÜZ HİKÂYE ÖRNEĞİ), PEGEMA YAYINCILIK, ANKARA 2007, 358 S.

gösteren gösterilen biçim anlam

BURSA GÖÇMEN AĞIZLARI FİİL İŞLETİMİNDE ŞİMDİKİ ZAMAN Şükrü BAŞTÜRK * Mustafa ULUOCAK ** Erol OGUR *** Süleyman EROĞLU **** Hatice ŞAHİN ***** ÖZET

PROF. DR. HÜLYA SAVRAN. 4. ÖĞRENİM DURUMU Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ PROGRAMI

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ

Karahanlı Eserlerindeki Söz Varlığı Hakkında

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA

Danışman: Prof. Dr. H.Ömer KARPUZ

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

(TÜRKÇE) I. (Ana sayfada görünecektir.)

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

ERZİNCAN AĞIZLARINDAKİ OTUR-LAN- VE SUVAR-LAN- ÜZERİNE

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

DERS BĠLGĠLERĠ TÜRKÇE I: YAZILI ANLATIM TRD

ÖZGEÇMİŞ. Yüksek Lisans Tezi: Çin in Ming Döneminde Yapılmış olan Türkçe-Uygurca Sözlük: Ġdikut Mahkemesi Sözlüğü (1997 Ankara)

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

Doç.Dr. ENGİN ÇETİN ÖZGEÇMİŞ DOSYASI

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

Türkiye Türkçesi Ağızlarının Araştırılması Tarihi ve Ağız Atlasları (Görsel Sunum)

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

ġaġr VE YAZARLAR SÖZLÜKLERĠNDE MADDE BAġLARININ ĠÇERĠK PLANI VE CAHĠT SITKI TARANCI ÖRNEĞĠ Erdoğan BOZ ÖZET

Program AkıĢ Kontrol Yapıları

ÖZGEÇMİŞ. Tel: Belgeç: E MAİL:

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

TAġINMAZLARIN ARSA VASFINI KAZANMASI

SIRSIKLAM, SIRILSIKLAM KELİMELERİ ÜZERİNE

Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan sözcük türüdür.

OSMANİYE AĞZINDA KULLANILAN FİİLDEN AD TÜRETEN gel EKİ ÜZERİNE Yrd. Doç. Dr. Mustafa TANÇ

DERSLER VE AKTS KREDİLERİ

TÜRK DİL BİLGİSİ ÖĞRETİMİNDE ÜNLÜLERİN SINIFLANDIRILMASINA YÖNELİK ELEŞTİREL BİR DEĞERLENDİRME. 2. Araştırmanın Kapsamı ve Kaynakları

Selahittin Tolkun, Özbekçede Fiilimsiler, Dijital Sanat Yayıncılık, Kadıköy, İstanbul, 2009, s. 269.

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

DERS BİLGİLERİ TÜRKÇE I: YAZILI ANLATIM TRD

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi

RİSÂLE-İ MÛZE-DÛZLUK ÜZERİNE

ĠSHAKOL. Ġġ BAġVURU FORMU. Boya Sanayi A.ġ. En Son ÇekilmiĢ Fotoğrafınız. No:.. ÖNEMLĠ NOTLAR

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

G D S MART. Sınıf Ders Ünite Kazanım BETİMLEYİCİ (TASVİR ETDİCİ) ANLATIM. 4. Betimleyici metinler yazar. 10. sınıf Dil ve Anlatım

ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ İNSANİ BİLİMLER VE EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ VE EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ DÖRT YILLIK-SEKİZ YARIYILLIK DERS PROGRAMI

Tez adı: Neva'i Mecalisü'n-Nefa'is metin-inceleme (2 cilt) (1990) SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ/TÜRK DİLİ ANABİLİM DALI

Türk-Alman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Ders Bilgi Formu

ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr.

NER TERİMİNDEN HAREKETLE TÜRK MİTOLOJİK DEĞERLERİNİN SÜNNET TÖRENLERİNE ETKİSİ THE EFFECT OF TURKISH MYTHOLOGICAL VALUES TO

SEYYİT MAHMUT HAYRANİ ANADOLU LİSESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

KURLUGAN KELİMESİNİN KÖKENİ ÜZERİNE

PROF. DR. AHMET BURAN IN TÜRKLÜK BİLİMİ TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ ADLI ESERİ ÜZERİNE

ORTA ASYA (ANONİM) KURAN TERCÜMESİ ÜZERİNDE ÖZBEKİSTAN DA YAPILMIŞ BİR İNCELEME. ТУРКИЙ ТAФСИР (XII-XII acp) *

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır.

LEVHA HAREKETLERĠNĠN ETKĠLERĠ Alfred WEGENER 1915 yılında tüm kıtaların bir arada toplandığını,sonra farklı yönlere kayarak dağıldığını ileri

CJ MTP11 AYRINTILAR. 5. Sınıf Türkçe. Konu Tarama Adı. 01 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - I. 02 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - II

KIŞ WINTER 2011 SAYI NUMBER 3 SAYFA PAGE ÖZET

Tezkire-i Şeyh Safî (İnceleme-Metin-Dizin) Cilt I

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ÖZGEÇMİŞ. : Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. : :

ÖZGEÇMİŞ Doç. Dr. BÜLENT ÖZKAN

YAŞAM ÖYKÜSÜ. Doğum yeri: Doğum Tarihi: 1. Aile Bilgileri Baba: Adı: YaĢı:

Yıl: 4, Sayı: 15, Aralık 2017, s

Küresel Kriz Sonrası Dünya Ekonomisinin Geleceği

ADIN TANIMINA YENİ BİR YAKLAŞIM

DERS PLANI DEĞİŞİKLİK SEBEBİNİ İLGİLİ SÜTUNDA İŞARETLEYİNİZ "X" 1.YARIYIL 1.YARIYIL 2.YARIYIL 2.YARIYIL. Kodu Adı Z/S T+U AKTS Birleşti

-DE, -DA VE -Kİ NİN YAZIMI

Türkiye Türkçesindeki Farsça Sözcükler ve Kullanım Şekilleri

Ders Adı : TÜRK DİLİ II: CÜMLE VE METİN BİLGİSİ Ders No : Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3. Ders Bilgileri.

FUNDA KARA VE ZEBÂN-I TÜRKÎ (KÉLÜR-NÂME) İNCELEME-METİN-DİZİN ADLI ESERİ

1 TEMA OKUMA KÜLTÜRÜ SÖZCÜKTE ANLAM

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

ORTA DOĞU VE KAFKASYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

ÖZGEÇMİŞ. II. (Link olarak verilecektir.)

T.C. İSTANBUL SABAHATTİN ZAİM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS PROJESİ HAZIRLAMA KILAVUZU

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE TARİH İFADE ETMEK İÇİN KULLANILAN YAPILARIN SÖZ DİZİMİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ *

SIFATLAR. ÖN ADLAR (Sıfatlar)

AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

AHMET TURAN SİNAN, TÜRKÇENİN DEYİM VARLIĞI, KUBBEALTI YAYINCILIK, MALATYA 2001, 516 S.

EĞĠTĠM TEKNOLOLOJĠLERĠ ARAġTIRMALARI DERGĠSĠ

ġevkġ EFENDĠ ve HASAN RIZA EFENDĠ SÜLÜS-NESĠH MURAKKAʻLARININ MUKAYESESĠ

3. Emine Yılmaz Ceylan, Çuvaşça Çok Zamanlı Ses Bilgisi, TDK yay., 675, Ankara 1997.

I. BÖLÜM I. DİL. xiii

BİÇİMBİRİMLER. Türetim ve İşletim Ardıllarının Sözlü Dildeki Kullanım Sıklığı. İslam YILDIZ Funda Uzdu YILDIZ V. Doğan GÜNAY

A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED] 53, ERZURUM 2015, TÜRK DİLİNDE BİR GEÇMİŞ ZAMAN EKİ -çi

Doktora Tezi ve Tez Danışman(lar)ı : Abdulvehhâb bin Yusuf un Müntahab-ı Fi t Tıbbı (Dil İncelemesi-Metin Dizin) Prof DR. H.

Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Selçuk Üniversitesi Y. Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Cumhuriyet Üniversitesi

SU HALDEN HALE GĠRER

Türk Dili I El Kitabı

03 Temmuz 2013 tarih ve 51 sayılı Üniversite Senato toplantısının 1 nolu karar ekidir.

Fiiller nesne alıp almamalarına göre değişik şekillerde adlandırılır. Bunları dört grupta inceleyebiliriz.

ANKARA ĠLĠ ÇAYYOLU MAHALLESĠNDE YÜKSEK GERĠLĠM HATTINA YAKIN OLAN EVLERDE SON DERECE

KÂMÛS-I TÜRKÎ DEN TÜRKÇE SÖZLÜK E ANLAM DEĞİŞMELERİ EYLEMLER * ÖZET

GÜNEġĠN EN GÜZEL DOĞDUĞU ġehġrden, ADIYAMAN DAN MERHABALAR

DÎVÂNÜ LUGÂTİ T-TÜRK TE GEÇEN ULAS / ÖLES SÜZGÜN, BAYGIN KELİMESİNİN OKUNUŞU, ANLAMI VE YAPISI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER Galip GÜNER ÖZET

Adjectives in Turkish Language. . Abstract

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

GRAFĠK VE FOTOĞRAF 1. HAFTA DERS PROGRAMI Dersin adı

Öğretim Üyesinin Adı: Yrd. Doç. Dr. Milena Yordanova

Transkript:

- International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, p.373-388, TURKEY EBRİ HÂCE İBN-i ÂDİL İN KİTÂB-I USÛLÜ'L-MELÂHAME ADLI ESERİNDE ANLAM DEĞİŞMESİNE UĞRAMIŞ BAZI KELİMELER ÜZERİNE Ayşe AYDIN * ÖZET Anlam değişmesi, bir kelimenin zamanla farklı bir kavramı anlatır duruma gelmesi ya da önceki anlam alanını daraltması veya genişletmesi olarak tanımlanabilir. Kelimenin hatta ekin fonksiyonu- anlamı bağlamdan ayrı düşünülemez. Metin çalışmalarında öncelikle sözlük oluşturma aşamasında olmak üzere, her türlü inceleme bu tür bir yaklaşımı gerektirir. Bu bakış açısıyla ele alınan metinlerde, öncelikle fiiller olmakla birlikte kelimelerin birden çok anlamı ve hatta eklerin farklı fonksiyonları olduğu görülür. Çalışma, bu yaklaşımla ele alınmış ve 17. yüzyıl bir yıldız bilimi metni olan Kitâb-ı Usûlü l-melâhame adlı metinde anlam değişmesine uğramış bazı kelimeler değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Melhame, Kitâb-ı Usûlü l-melâhame, anlam, anlam değişmesi, kelime. ABOUT THE WORDS THOSE HAVE SEMANTIC CHANGES IN THE TEXT OF EBRİ HÂCE İBN-i ÂDİL, CALLED KİTÂB-I USÛLÜ'L-MELÂHAME ABSTRACT Semantic change, may be described as one word becoming to have a expression of a different concept in time, or its making its meaning range narrower or wider. Not be separated from context and meaning of the word. First phase of work to create a text menu, including any kind of investigation requires such an approach. As a result, primarily of words with multiple meanings, and even suffixes of verbs, but arises in different functions. In this study, this approach has been reviewed and 17 th century a star-science text book that called Kitâb-ı Usûlü l-melâhame which I have suffered a change of meaning of some words in the text. Key Words: Melhame, Kitâb-ı Usûlü l-melâhame, meaning, semantic change, word. Melhame veya aynı kelimenin çoğul Ģekli olan melâhim, yılın belirli ay ve günlerindeki yıldızlara ve çeģitli iklim ve tabiat olaylarına bakarak geleceğe yönelik birtakım haberler vermeyi amaçlayan bir edebî ve folklorik türdür (Turan, 1998 : 681-705). Bu türde eserler, içerisinde halk biliminin birçok alanıyla ilgili pek çok bilgi ihtiva etmektedir. Bu türün bir örneği olup çalıģmamızın hareket noktası olan KitÀb-ı Uãūlü'l-MelÀóame adlı metnimiz, Ebrî Hâce Ġbn-i Âdil tarafından yıldız biliminde Osmanlı Türkçesiyle önemli eserlerin verildiği 17. yüzyılda yani Klasik * Dr., Sakarya Ü. Fen-Ed. Fak. Türk Dili ve Ed. Böl. El-mek: ayse@sakarya.edu.tr

374 Ayşe AYDIN Osmanlı Türkçesi döneminde kaleme alınmıģtır. Osmanlı padiģahlarından IV. Mehmed döneminin(1648-1687) eseridir. Bu eserin bizim esas aldığımız nüshası Nur-u Osmaniye Kütüphanesindeki 2778 numarada kayıtlı olup bunun dıģında 13 nüshası daha bulunmaktadır. Eser, hicrî olarak 1075, miladî olarak 1665 yılında yazılmıģ bir tercüme eserdir. Bu çalıģmada, bu yazmadan hareketle Eski Türkçeden metnimizin yazıldığı döneme kadar anlam değiģmesine uğramıģ, eski anlamını koruyan ya da anlam alanını geniģleten 67 kelime ele alınmıģtır. Anlam değiģmesi, dilimizde var olan iki morfemden(kelime-ek) biri olan kelimenin anlamında meydana gelen değiģikliktir. Çünkü dilde anlam taģımakla görevli unsur kelimedir. Ek fonksiyon taģır. Anlam değiģmesinin özellikleri dikkate alınarak çeģitli tanımlar yapılmıģtır: Bir kelimenin anlattığı kavramlardan az veya çok uzaklaģması, onunla uzak yakın iliģkisi bulunan veya hiçbir iliģkisi bulunmayan yeni bir kavramı anlatması biçiminde tanımlanabilir (Aydın, 2007: 82). Bir kelimenin gösterdiği anlamdan az veya çok uzaklaģarak yeni bir anlam kazanmasıdır (Korkmaz, 1992: 10). Bir göstergenin baģlangıçta dile getirdiği kavramda bir daralma, bir geniģleme belirmesi ya da aynı sözcüğün bir zaman sonra baģka bir kavramı anlatır duruma gelmesine anlam değiģmeleri (semantic changes) denir (Aksan, 2006: 88). Burada yapmaya çalıģtığımız Ģey, anlam biliminin yanı sıra, onun yakın iliģki içerisinde olduğu metin dil bilimi ve söz diziminin de konusu içerisine girer. Kelimenin anlamını belirlemede, cümleler arasındaki bilgi akıģlarının nasıl gerçekleģtiğinin, bunun yanı sıra, önceki ve sonraki ifadelerin anlamlarının da etkili olduğu kabul edilmektedir. Yeni bir ifadeyle karģılaģan biri, bu ifadeyi yorumlamak için ek ipuçlarını bağlamdan elde edebilir (Yaylagül, 2010: 7). Metin incelemelerinde sözlük oluģturma aģamasında metinden bağımsız olunması düģünülemez. Bağlamlı dizin ve iģlevsel sözlük çalıģmalarının önemini, Öztürk, ĠĢlevsel Sözlük ve Osmanlı Ģiirinde Bağlam adlı yazısında Ģu Ģekilde açıklar: Bağlamlı dizin ve iģlevsel sözlük çalıģmaları, Ģairin söz varlığını oluģturan dil öğelerini bütün olarak görmeyi sağlaması ve bütün bunların anlamlandırmaya olan katkısı yönüyle önemli bir alandır(2008: 333). Anlam değiģmesi olaylarının genel olarak metnimizde Ģu türleri görülür: a. Anlam daralması, b. Anlam genişlemesi, c. Başka anlama geçiş, d. Anlam kötülenmesi, e. Anlam iyileşmesi. 1.6.1. Anlam Daralması (Semantic Restriction) Anlamlı bir birimin daha sınırlı bir kapsam içermeye baģlaması; genel bir anlamdan dar bir anlama geçerek değiģmesidir(vardar, 2002: 20). Bir baģka ifadeyle, bir göstergenin önceden anlattığı nesne veya deviniminin ancak bir bölümünü bir türünü anlatır duruma gelmesidir(aksan, 2006: 90). Metnimizde belli baģlı örnekleri Ģunlardır: ãuv > ãu kelimesi metnimizde 1.Ġçilen su (oda sıcaklığında renksiz durumda bulunan renksiz, kokusuz madde, ab), 2. Bu sıvıdan oluģan kitle, deniz, akarsu gibi anlamlarla 123 yerde geçer. Clauson, bu kelime üzerine Ģu açıklamaları yapar: su ; bütün dönemlerde yaygın VIII. yy.da Eski Türkçede pek çok defa ortaya çıkan yér suv mistik ve dinî anlamı olduğunu gösteriyor, fakat bu ve diğer Ģivelerdeki metinler gösteriyor ki sadece toprak anlamına geliyordu, yani hem toprak hem de nehri, gölü içinde bulunduran saha vs. (1972:783). Bu açıklamalar kelimenin metnimiz açısından kısmen de olsa bir anlam daralması geçirdiğini göstermektedir. Kelime eski mistik ve dinî anlamını yitirmiģtir. Metnimizden örnek vermek gerekirse, ãu içmekden 16a/3

Ebri Hâce İbn-i Âdil in Kitâb-ı Usûlü'l-Melâhame Adlı Eserinde 375 ãuya gemiler endürmek 122b/9 Anlam değiģmeleri yalnızca Türkçe kelimelerde değil, yabancı kelimelerde de görülür. Örnek; Arapça dan Türkçeye geçen mektep (<mekteb) kelimesi, kaynak dilde yazıhâne, büro anlamlarında kullanılırken bugün, bu kelime Türkçede yalnızca okul anlamında kullanılır. Yani kelime Türkçeye geçerken anlam daralmasına uğramıģtır. Metnimizde de ilgili kelime okul anlamıyla yerini alır: oàlan mektebe virmek ve ulu işlere ibtidā eylemek 97b/13 Aynı cümlede geçen oğlan sözcüğü de metnimizde anlam değiģmesine uğramadan, Eski Türkçede olduğu gibi her iki cinsi karģılar nitelikte çocuk, evlat(erkek ve kız çocuk) anlamlarıyla kullanılmıģtır. Hatta bizzat erkek oġlan ifadesi ve úız kelimesi kullanılarak bu ayrım daha net olarak hissettirilir: rebièü l-àòir ayını gördükde erkek oàlan yüzüne baúàıl 160b/9 Bunun yanı sıra mütercim, erkek çocuk manasını karģılamak üzere metinde oġ (u)l kelimesini tercih eder. Yer yer de erkek çocuğu olan anlamında bu kelimeden türemiģ olan oġullu ifadesi kullanılır: oàlı úızı olmayan 101a/t oàullu úızlı ol- 132b/3 Bugün Türkçede oğul, oğlan biçimlerinde kullanılan kelime türemiģ bazı Ģekilleri de dâhil, EUTS de oġlan 1. Genç adam 2. Oğlan, çocuk ; oġulluġ çocuğa ait ; oġulluú oğulluú, evlatlık, oġlanġu çocuk gibi davranılan, nazik; oġulúıya çocukcağız (Caferoğlu, 1993: 93), DLT de oġul oğul, çocuk ; oġlan oğlan, oğul, çocuk, çocuklar olarak her iki cins (erkek ve kız çocuk) için kullanılmaktadır. Oğul kelimesi, evlat, çocuk anlamlarını yaklaģık olarak XVII. kadar korumuģtur. Küçük çocuk, bebek kavramı ise aģağı yukarı aynı tarihlere kadar oġlancuk/oġlancık sözcüğüyle karģılanmıģtır (Aksan, 2006: 133). Metnimizde bunu örnekler cümleler kaydedilmiģtir: Oàlancıú südüni kesmek, nikàó, rıøàè ve dizlere èilàc eyüdür 123b/4-123b/5 yüñ: Yün, tüy; koyun, keçi, kuzu vb. hayvanların kılı anlamlarıyla metnimizde bir yerde geçen kelime üzerine Clauson Ģu açıklamaları yapar: Tam olarak yün, fakat eski dönemde dar bir sahada koton için ve bazı modern Ģivelerde de kuģ tüyü anlamına gelir. Moğolca da nuñğasun olarak ilk dönem alıntı kelimesidir. Bunu yerine tük(tü:)ün kullanıldığı Kuzeydoğu Ģiveleri dıģında bütün modern Ģivelerde yaģıyor (1972: 941). Gülensoy, kelimenin anlamlarını 1. Güzün kırkılan koyun yünü; 2. Yünden yapılmıģ; 3. Genel olarak hayvan tüyünden yapılmıģ = ET. yüng pamuk, yün (EUTS, 307) olarak verir (2007: 1193). Yün, koton temel anlamından hareketle yakın anlamlı kelimelere de ad olmuģ bu kelime anlam alanını geniģleterek bir değiģme geçirirken metnimizde daha dar bir anlamda koyun, kuzu kılı manasıyla tespit edilmiģtir: úuz(ı) yüñüni úırúarlar 104a/t körklü < körk+lüg Güzel, gösteriģli manalarıyla metnimizde görülen bu kelime. Clauson da Ģekilli Ģeklinde açıklanmıģ ve bu anlamın hâlâ Uygurcada yaģayan anlam olduğu belirtilmiģtir. Normalde ise kelimenin güzel bir Ģekle sahip olan, güzel anlamıyla kullanıldığı eklenmiģtir. Tarihî metinlerde, Erol (2008: 384) tarafından temiz, iyi, mübarek gibi yakın

376 Ayşe AYDIN anlamlar kazanarak anlam alanını geniģlettiği görülen kelime metnimizde temel anlamını muhafaza eder. körklü èavratlar ölümi ol- 111b/2-111b/3 1.6.1.1. Özelleşme Anlamlı bir birimin içeriğinin daha dar bir kapsama geçmesidir(vardar, 2002: 157). Guiraud ise, sözcüğün toplumsal alanının yayılması demek olan genelleģmede çoğunlukla bir anlam geniģlemesi, gönderge alanının yayılması söz konusudur; buna karģılık, özelleģme bir anlam daralmasına yol açar ifadeleriyle, özelleģme ile genelleģmeyi karģılaģtırarak verir(1984: 70). Anlamlı bir göstergenin zamanla eskiden anlattığı kavramların hepsini değil de yalnız bir bölümünü ifade etmesi durumuyla karģılaģılır ki, bu duruma anlam biliminde özelleşme denir(atmaca, 2011: 611). ÖzelleĢme yoluyla oluģan anlam daralmalarına metnimizden örnek vermek gerekirse, ılúı/ılúu: Kelime, Ģekil itibariyle tarihî dönemlere göre farklılıklar gösterir. Eski Türkçede ve Kıpçak Türkçesinde yılkı, Eski Anadolu Türkçesinde yılkı, yılhı, ılkı, ılhı, ılku Altay Türkçesi, Kırgız ve Kazak Türkçelerinde #y>#c, #y># 1 j gibi değiģikliklerle cılkı/jılúı, Türkmen Türkçesinde ılkı/yılkı, Azerbaycan Türkçesinde ilhı, Yeni Uygur Türkçesinde #y>#j değiģmesi ile jilka, ġor Türkçesinde çılgı, Yakut Türkçesinde sılgı biçimindedir. Kelimenin kökeni konusunda Clauson, Hamilton ın(1998:236) kelimenin yıl yıl, sene kökünden geldiği ve +kı ekiyle bir yaģındaki hayvan anlamında olduğu tespitini desteklemekle beraber, yılsıġ zengin, varlıklı kelimesine dikkat çeker. Vambery, kelimenin kökünü yıl- toplamak, birleģtirmek kelimesine dayandırır(eren, 1999: 454) Demir, Ģu tespitlerde bulunur: yılkı kelimesi büyük ihtimalle ıl- kökünden gelmektedir. DLT te geçen bu fiil, inmek anlamındadır BaĢlangıçta kelime genel olarak dört bacaklı hayvanları karģılamaktadır. Zaman içerisinde daha özele indirilerek evcilleģtirilebilen at, koyun, sığır ve bunların sürüleri için kullanılmıģtır (Demir, 2000: 538-539). At sürüsü, hayvan sürüsü manasıyla metnimizde 20 yerde geçen bu kelime, dil tarihimiz içerisinde özelleģme yoluyla anlam daralması geçirmiģ kelimelerden biridir. Kelime, Eski Türkçeden beri pek çok anlamda kullanılmıģtır (ETG: Davar, hayvanlar dünyası, M: Büyük baģ hayvan, hayvan, DLT: Dört ayaklı hayvanların genel adı, KLS: at, at sürüsü, DKK: at, at sürüsü). Anadolu ağızlarında da at sürüsü, baģıboģ dolaģan at, öküz, inek vb. sürüsü ve iyi koģan at anlamlarında kullanıldığı tespit edilmiģtir. Metnimizden örnek vermek gerekirse, yaà bal ve behāyim ve ılúu ve döl ve dövüş öküş ola 3b/4 Eger bu ayda süñşek görünse; maşrıú ùarafında úoyun, ılúı úırıla 33a/7-33a/8 Uygur metinlerinde mal, mülk anlamında olan davar sözcüğü de metnimizde özelleģme yoluyla anlam daralmasına uğramıģ olan kelimelerdendir. Bugün özellikle halk ağızlarında koyun, keçi, büyükbaģ hayvanlar için kullanılan bu sözcük, metnimizde de bu manasıyla ve kelime baģında ötümsüz t sesini korur biçimiyle (ùavar) 19 yerde geçer: eger bu ayda ay ùutulsa; bu yıl fitne çoú ola, ùavar ve kuşlar ölümi çoú ola 4b/6-4b/7 úış ola ve ùavarlar úırıla 14b/10 1 Sesin, kelime baģında bulunduğunu gösterir.

Ebri Hâce İbn-i Âdil in Kitâb-ı Usûlü'l-Melâhame Adlı Eserinde 377 úaş: Clauson, kelimenin anlamı hakkında Ģu açıklamaları yapar: Güney Doğu ġiveleri Türkçesinde; baģka alanlarda, yeģim in bilinmediği yerlerde, orta dönemde daha genel olarak değerli taģ anlamına gelmeye baģlamıģ. Özel olarak yada taģı ve yüzük kaģı için de kullanılıyor (1972: 669-670). Kelime, metnimizde de Lekesiz beyaz veya kara taģ, yüzük kaģı anlamıyla bir nevi özel kullanımla anlam daralmasına uğramıģtır denebilir: zümrüd yüzügüniñ úaşına baúmaú gerekdür 161a/11 úatun>òatun: Clauson kelimenin Soğdçadan alıntı olduğunu belirtirken (1972:602-603), Çağatay, Türkçe de Kadın Ġçin Kullanılan Sözler isimli yazısında kat kelimesi ve türemiģlerinin bazı Sibirya Türk Ģivelerinde bulunduğuna değinir ve kadın kelimesini bununla iliģkilendirir (1963: 13). Erol ise, kelimenin anlam değiģim süreci üzerine Ģu Ģekilde açıklama yapar: Ses yapısı ve anlam geliģimi bakımından Türkçe kaynaklı gibi duran kelime baģlangıçta hanım anlamında kullanılmıģ, Soğdçaya geçtikten sonra kraliçe anlamıyla geri dönen bir alıntı olarak yaģamaya devam etmiģ gibi görünmektedir. Geri alındıktan sonra kelime kraliçe anlamında uzun süre kullanılmıģ, zamanla bunu terk etmiģ, hanım anlamıyla var olmaya devam etmiģtir. Bu Ģekilde genelleģmiģtir. Yani, iģi gibi uzun yıllar sadece hükümdar eģi için kullanılan kelime belirli bir zümre için kullanılırken toplumun tamamına mal olması ve bu anlamın unutulmasıyla genelleģmiģtir. Metnimizde de kadın, eģ anlamıyla, kelime, belli bir zümre için kullanılmaktan ziyade, evli erkeğin eģi, karısı manasıyla daha özel bir kullanım arz etmektedir. Oàlı úızı olmayan bu gice SühÀ adlu bir yıldıza baúup òatunı ile cimàè eyleye 101a/t teñiz> deñiz: Clauson, kelime için ilk olarak gerçekten talu:y un yerini aldığında XI. yy.dır, ki bu tarihte gözden kaybolmuģtur Ģeklinde açıklama yapar ve Ģunları ekler: Macarca tenger deniz, okyanus un ödünç alındığı L/R Ģivelerinde yaģamıģ olacak kadar eski. Orijinalinde muhtemelen herhangi bir büyük deniz, statik, bir göl gibi veya hareketli, büyük nehir gibi. Daha sonra özel olarak ve sonunda yaygın olarak deniz. Eren, deñiz için, yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan tuzlu su kütlesi tanımını yaptıktan sonra Ģöyle açıklar: Orta Türkçeden baģlayarak kullanılır(teñiz) Eski bir açıklamaya göre, Türkçe teñ eģit kökünden +(i)z ekiyle yapılmıģtır Orta Türkçede göl, bataklık olarak kullanılan teñ köküyle teñiz (>deñiz) arasında da derin bir benzerlik göze çarpıyor(1999: 108). Kelime, metnimizde de özelleģme yoluyla anlam daralmasına uğrayarak, deniz anlamında kullanılmıģtır: Rÿm ilinde deñiz kenàrında bir èaôìm úalèa yıúıla (84b/4-84b/5) ùoñuz: Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü nde domuz anlamı dıģında kurt, böcek anlamlarıyla da geçen kelime, 11. yüzyıldan itibaren sadece (DLT: tonguz) domuz anlamıyla kullanılmıģtır. Metnimizde de, domuz anlamıyla geçer. Yani kelime özelleģme yoluyla anlam daralmasına uğramıģtır: úırúıncı gün ùoñuz depelerler 105a/t 1.6.2. Anlam Genişlemesi (Semantic Extension) Anlam kapsamı dar olan bir kelimenin zamanla ilgili bulunduğu kavram alanı içinde yayılarak daha geniģ, daha genel bir anlam kazanması olayıdır(korkmaz, 1992: 10). Bir gösterge, baģlangıçta bir nesnenin, bir eylemin bir bölümü ya da türünü anlatırken zamanla onların bütününü anlatır duruma gelmiģse bu olaydan söz edilir(aksan, 2006: 91). Zamanla anlam alanını geniģleten kelime bir nevi, çok anlamlılık kazanmıģtır denebilir. DeğiĢik etkenlerle, bir göstergenin yansıttığı

378 Ayşe AYDIN temel anlamın yanı sıra yeni kavramları da anlatır durumda olmasına çok anlamlılık (polysemy) adı verilir(aksan, 2006: 70). Çok anlamlılıkta, yan anlamlar açıklanırken kelime temel anlamını da yitirmez. Metnimizde, temel anlamı yanı sıra yan anlamlar kazanarak anlam alanını geniģletmiģ çok anlamlı kelimeler daha sık fiiller olmakla birlikte oldukça fazladır. Bazı kelimelere daha açık olarak bakmak gerekirse, çalışıl- kelimesi, çal- ın iģteģ Ģekli olan çalış- kelimesinin edilgen Ģeklidir. Her iki kelime de bilhassa Eski Anadolu Türkçesi döneminde anlam geniģlemesine uğramıģtır (KâĢ. bir Ģeyin ekleri, araları açılmak; güreģmek, NHT savaģmak, çarpıģmak, SN vuruģmak, çarpıģmak, savaģmak, ĠM emek vermek, KT 1. SavaĢmak, mücadele etmek, çarpıģmak 2. didinmek, uğraģmak, çalıģıp çabalamak, ġġç 1. VuruĢmak, çarpıģmak 2. Gayret etmek, çalıģmak, V çalıģmak) (Erol, 2008: 237). Metnimizde çalışıl- kelimesi, tespit edilen anlamlar içinde en sık görülen çarpıģılmak, vuruģulmak anlamıyla kaydedilmiģtir. Yani, mecazlaģma yoluyla ortaya çıkan anlamları gayret etmek, uğraģmak, çabalamak anlamlarına rastlanmamıģtır. Ancak çalış- kelimesi de bu vuruģmak, çarpıģmak (77a/8) anlamını metinde muhafaza etmekle beraber, bir örnekte mecazlaģarak emek harcamak manasını verir: pàdışàhlar ãıvaş ve çalışılmaú çoú ola 70a/10 (çarpışılmak, vuruşulmak). Elbette ve elbette (5) bizim içün çalışup başúa mektÿb yazup bize ièlàm (6) eyleyesiz 163b/5 (emek harcamak). Metnimizde eski anlamına yakın anlamlar kazanarak anlam geniģlemesine uğrayan kelimelerden biri esen, diğeri de ondan türemiģ fiil olan esenle- fiilinin iģteģ Ģekli esenleşmek kelimeleridir. esen kelimesi için Clauson Ģöyle açıklama yapar: sağlıklı, güvenli. GD dıģında bütün modern Ģivelerde yaģıyor Bütün dönemlerde yaygın (1972: 248). ETG: Sağlam; sulh, EUTS: 1. Esen, sağ, salim, sıhhatli 2. Sulh, barıģ, SN: Sağ salim, rahat, sıhhati yerinde. Tarihî metinlerde yukarıdaki anlamlarla kaydedilen kelime, metnimizde saġ kelimesi ile aynı satırda sağlıklı, sağ manasıyla kaydedilirken, esen kelimesinden türemiģ fiil olan esenleģmek ise, KâĢgârlı ve SN gibi eserlerdeki anlamlara yakın olarak selamlaģmak, esenlik dileğinde bulunmak manasıyla geçer. Mehdì yle bileşeler ve esenleşeler 157b/8 ãaġ esen varur gelür 128b/12 úuzıla- : Tar. S. Doğurmak, Kâmûs-ı Türkî kuzula-mak f. 1. (Koyun) yavrulamak 2. (Meyve) yanında kendi cinsinden bir küçük tane bitirmek 3. Cetvel çiziğinin yanında bir tane çizik veya gölge oluģmak *4. (Çocuk) ellerini yere dayayıp dizleri üzerinde gitmek, emeklemek, TS kuzulamak: 1. Koyun yavrulamak 2. Çocuk ellerini yere dayayarak dizleri üstünde emeklemek, DS 1) Hayvanlar yavrulamak, doğurmak, 2) Tavuk yumurtlamak (VIII-3022); 2. Ġnsan doğurmak (aģağılama için) (XII-4575) Belli baģlı kaynaklarda yukarıdaki manalarıyla geçen úuzıla- fiili, metnimizde kelimenin zaman içinde anlam geniģlemesine uğramıģ Ģekli olan koyunun yavrulaması anlamıyla kaydedilmiģtir. úoyun úuzılamaàa başlar 106b/t oñat kelimesi, Eski Anadolu Türkçesi döneminde ortaya çıkar(sn: Uygun, münasip, DKK: Doğru, iyi, sağlam, tam, mükemmel ). Birbirine yakın anlamlar kazanarak anlam geniģlemesine

Ebri Hâce İbn-i Âdil in Kitâb-ı Usûlü'l-Melâhame Adlı Eserinde 379 uğrayan bu kelime metnimizde de iyi, iyice, mükemmel anlamlarıyla oñad/oñat Ģekillerinde sık sık (14 yerde) yer almıģtır. ekin oñad ola 88a/7 úul: Clauson, kelimeyi (erkek) köle ; küng ün erkek karģılığı olarak vermiģ ve kelimenin bütün dönemlerde yaygın olduğunu, Müslüman metninde sık sık özel olarak Allah ın kölesi yani, Müslüman dindar anlamında kullanıldığını kaydetmiģtir (1972:615). Köktürk Yazıtlarında kul, köle, esir, hizmetkâr (Ergin, 1998: 104), KâĢgârlı da kul, köle (Atalay, 2006: 375) anlamlarıyla kayıtlıdır. Aynı kelime metnimizde, genellikle (erkek) köle, esir, hizmetçi (12 yerde) anlamını korurken bir örnekte Allah ın kulu, Tanrıya göre insan anlamını yüklenerek yer almıģtır. Bu bakımdan ve metnimiz açısından bakıldığında, kelime metnimizde anlam genişlemesine uğramıģtır denebilir: úul càriye ãatun almaú 122b/8-122b/9 úul úısmı 140a/5 ùut- tutmak, kavramak, yakalamak vb. anlamındaki kelime, metin içinde neredeyse deyim mahiyeti taģıyan kullanımlarıyla anlam alanını geniģletmiģtir: 1. Elde bulundurmak, el ile kavramak 127b/4, 2. Zabtetmek, ele geçirmek 12a/10, 3. Saymak, kabul etmek, baģlatmak, inanmak 137b/1, 4. Yakalamak, esir almak 15a/10, 5. Kaplamak, sarmak 81b/12, 6. Korumak, saklamak 93b/4, 7. Ümit tutmak, ümit etmek 119a/7, 8. Reva görmek 156b/6, 9. Yüz tutmak, sebep olmak, bir tarafa yönelmek 28b/9, 10. Kök tutmak, (ekin) olmak 30b/10 11. Oruç tutmak 103b/t, 12. Yapmak, giriģmek 44a/3, 13. Bir organı çalıģmamak 16b/11, 14. Bir hareketi sürdürmek 163a/14. eli ve ayaàı ùutmaz olur 16b/11 1.6.2.1. Mecazlaşma (Marginal/Metaphorical Meaning) MecazlaĢma, bir dilin zenginliğini gösteren anlam olaylarından biridir. Dilin söz varlığının zenginliği, sadece söz sayısının çokluğuyla ölçülmez, aksine kelimelerin anlam geniģliği, çeģitli mecaz anlamlarda kullanılma imkânının geniģliğiyle de ölçülür(ahanov, 1993: 106). MecazlaĢma, anlam olaylarından benzetmeyi/mecazı kullanarak bir nesnenin niteliğinin, bir fiilin özelliğinin daha iyi anlatılmasını sağlar. Yani ilgi ve benzetme yoluyla kelimenin anlam alanının geniģlemesini sağlayan anlam değiģmesi türlerinden biridir(erol, 2008: 74). Metnimizde belli baģlı mecaz örnekleri Ģunlardır: mÿr: Aslı Farsça olan bu kelimenin kaynak dildeki temel anlamı karınca dır. Yoksulluk sembolü olarak metnimizde bir yerde geçer. Yani kelime, mecazlaģma yoluyla anlam alanını geniģletmiģtir: rÿz-ı saèd semt ol mÿr èayàn şedid 101a/t tìr-endàz: Aslı Farsça olan bu kelimenin kaynak dildeki temel anlamı ok atıcı, ok atan dır. Kelime mecazlaģarak güzel görünüģlü, Ģık giyinmiģ anlamını kazanmıģ ve metnimizde yer almıģtır: eger dişi ààyet úaddi-endàz ve tìr-endàz olup, òayrında dürüst olur 131a/6 tüp: Kelimenin temel anlamı bir ağaç veya bitki kökü ve mecazî anlamlarını da (bir yapı için) temel; (mes. deniz için) dip; (mes. insan için) ata veya kaynak Ģeklinde veren Clauson, genellikle tüp olarak bütün modern Ģivelerde yaģadığını ve Osmanlıcada (XIV-XVI da) dib in

380 Ayşe AYDIN kök anlamında kullanıldığını söylemiģtir (1972: 434). Yani kelimenin anlam alanı mecazlaģma yoluyla geniģlemiģtir. Metnimiz de kelimenin son, nihayet (tübe ùayamaú Son raddeye gelmek) anlamlarını veren örneklerle bunu desteklemektedir: tübe ùayamaú şarab òamr libàs úaralıàı 141b/t açuú/açıú: Zaman içinde mecaz anlam kazanan kelimelerdendir. Clauson, kelimenin aç- tan türediğini, asıl anlamının açık, mecazî geniģlemelerle, özellikle (1) açık (hava) (2) arkadaģ canlısı ; (3) açık, belli, anlaģılır ; (4) son zamanlarda Osmanlıcada finansal açık, iflas. ġekillerini verir ve bütün modern Ģivelerde yaģadığını belirtir (1972: 22). Ġlgili kelime, metnimizde de mecazlaģma yoluyla anlam alanını geniģleten kelimelerdendir. Kelime bazı kelime grupları içerinde diğer bir isimle beraber yeni bir yan anlam kazanmıģtır. Uyanık, dikkatli anlamıyla Ģu cümlede geçer: bir óoşça göziñüz açuú ùutup bir óoşça muúayyet olup óuãÿline semìè eyleyesiz 163a/14 Sır saklayamayan anlamıyla da Ģu cümlede görülür: eger ucı degürmi [görünse] aàzı azacıú açıú ola 69b/13-77a/1 acı: Metinlerimizde mecazlaģma yoluyla anlam alanını geniģletmiģ olan ve bu açıdan sık görülen kelimelerdendir: GT: 1. Tatlı olmayan, acı, 2. Ġncitici, dokunaklı, kırıcı; insana hoģ gelmeyen 3. Tedirgin, huzursuz(özkan, 1993: 243). DLT te acığ: acı, acı olan her nesne; ekģi olarak anlamlandırılan bu kelime, çeģitli kaynaklarda ekģi ve ekģi- kelimeleriyle eģ kaynaklı olarak verilir. Eski Metatez Örnekleri adlı yazısında Karaağaç bu fikri savunarak bu iki kelimenin göçüģme sonucu ortaya çıktığını söylemektedir. Kelimelerin ortaya çıkıģının Ģöyle gerçekleģebileceğinden bahseder: *açıg /k-ı-g > *açkıg > *aģkıg> *eģkig>ekģig>ekģi ve *açıg/kı>*açkı->*aģkı->eģki->ekģi (1991:93-95). acı->ekģi- olayına dair hiçbir açıklama yapmayan Clauson, açıg maddesinde bu göçüģme olayına değinir ve Ģöyle der: acı, ağrı, tam olarak ekşig olmasına rağmen zamanla kederli, acılı mecazî anlamları kazanır ve bazı Ģivelerde sinir anlamına gelir (1972: 21-22). Yukarıda hakkında bu Ģekilde açıklamalar yapıldığını belirttiğimiz kelime, metnimizde temel anlamı yanı sıra (tat alma organında bazı maddelerin bıraktığı yakıcı durum, tatlı karģıtı), bazı örneklerde kırıcı, üzücü gibi yan anlamları da kazanarak mecazlaģma yoluyla anlam alanını geniģletmiģtir. SarmısÀúdan iótiràz ideler, hem acı taèàmlardan ãaúına 36b/10 dili daóı ààyet acı ola 130b/2-130b/3 1.6.2.2. Eksiltme (Ellipsis) Bir tamlamada meydana getirilen kısaltmayı ifade eden bu anlam olayı, bileģik bir deyimin öğelerinden birinin atılması dır(guiraud, 1984: 47). Korkmaz, eksiltim adı verdiği bu anlam olayını anlatımda kolaylık sağlamak üzere bir kelimenin bir kelime grubunun veya bir cümlenin bazı öğelerinin atılıp eksiltilerek kullanılması olayıdır olarak açıklar (1992: 53). yol kesici 42b/13 yol urucı 81a/6 Yukarıdaki örneklerde öncesinde niteleme fonksiyonuyla adeta bir tamlamanın öğesi olan iki kelime beraberindeki (adam, insan, çocuk vb.) tamlanan durumundaki kelimeyi eksilterek onun fonksiyonunu da üstlenmiģ ve eksiltme yoluna giderek anlam alanını geniģletmiģtir. Zaten burada

Ebri Hâce İbn-i Âdil in Kitâb-ı Usûlü'l-Melâhame Adlı Eserinde 381 kes- ve ur- kelimeleri de temel anlamından farklı yan anlamlar kazanarak mecazlaģma yoluyla yeni bir kavramı karģılar durumdadır. Aynı zamanda örtmecenin de etkisiyle eģkıya kelimesinin yerine yol kesici ya da yol urucı kelimelerinin tercihini görüyoruz. AĢağıdaki kelime gruplarında da buna benzer bir eksiltmeden söz etmek mümkündür: aġzı açıú 77a/1 başı óoş 125b/13 eli mücerred 95a/13 eli üstün 110a/12 òulúı èaôìm 134b/12 úademi mubarek 125b/11 kelàmı ùatlu 125b/11 èömri az 126a/3 èömri uzun 132b/2 sìreti key 134b/11 ãÿreti óūb 134b/11 tìri kemàn 131a/12 yüzi úutlu 125b/11 Zìneti zìbà 134b/12 õikre münàsib 115b/7 aúa màil 38a/9 saruya màil 142a/t erteye yaúın 75a/4 úaraya màil 142a/t 1.6.2.3. Genelleşme (Generalization) GenelleĢme adı verilen bir tür değiģim de anlam değiģmeleri içinde düģünülebilir. Birçok dilde bir özel adın genelleģmesi sonunda bir tür adına veya sıfata dönüģtüğü görülmektedir(aksan, 2006: 91) Metnimizden örnekler vermek gerekirse, úız: Temelde kız, evlenmemiģ kadın, fakat sık sık oldukça sınırlı anlamda kız, cariye vb. kullanılıyor Bütün dönemlerde yaygın olarak kullanılmıģtır (Clauson, 1972:679-680). kadın için kullanılan söz ve ifadelerin çoğu sıfatlardır. Galiba bunlar önce kadın ın sıfatı olarak meydana gelmiģ sonradan da yavaģ yavaģ onun adı yerine geçmiģtir (Çağatay, 1988: 19). Ġlgili kelime, belli bir zümreyi temsil edercesine metnimizde de kız, kız çocuğu, kız evlat anlamlarıyla genelleģmiģ ve anlam alanını geniģletmiģ olarak yirmi bir yerde yer alır: velì oàuldan úızdan maórum úala (129b/1-129b/2) Aynı zamanda metnimizde bu úız kelimesinden soyut adlar türeten +lıú ekiyle yapılmıģ bir úızlıú/ úızıllıú kelimesi de vardır ki, bu türeme kelimeyle bir kelimenin anlam alanını geniģletme süreci aynı metinde adeta anlam tabakası oluģtururcasına bir arada gözlemlenmektedir. Kıtlık, kuraklık manalarıyla yazmada sık sık kullanılan kelimelerdendir. Tarihî metinlerde de pahalı nesne(dlt), az (ġġç) gibi anlamlarda tespit edilebilir: BÀbil iúlimi úızlıú ola (35a/7). yörük yorı- tan türemiģ isim. Bu kelime en eski dönemlerden beri hem fizikî hareket vb. için hem de mecazî davranıģ, hareket vs. için kullanılıyor (Clauson, 1972:963). Eski Türkçede yürümek fiili, yorı- Ģeklinde idi. Bunun yanında bir yügür- fiili vardı. KoĢmak ve acele etmek anlamına gelen bu sözden, yügrük> yürük, Yörük sözlerinin de çıkmıģ olması çok muhtemeldir. His ve anlayıģımıza göre, yügür- fiilinin kökü de *yü-gür- olmalı idi (Ögel, 1989:348). Gülensoy, kelimenin anlamlarını 1. Çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, hızlı giden; 2. Göçebe yüğrük olarak verir (2007: 1195). Kelimenin, daha çok bir insan grubunu niteleyen çabuk yürüyen, hızlı giden anlamından yola çıkarak belli bir zümre, oymak için kullanılan anlam kazanması ve

382 Ayşe AYDIN metnimizde Hayvancılıkla geçinen göçebe Türk oymağı, yörük manasıyla yer alması kelimelerin genelleģme yoluyla anlam alanını geniģletmesine bir örnek teģkil eder. yörük keçiyi yaylaúa çıúarurlar 101b/t 1.6.2.4. Tabu (Taboo) ve Örtmece (Euphemism) Tabu ve örtmeceler insanlık tarihi ile baģlar Tabu örtmeceyi doğurur. Etnolingüistik tabu, anlamdaki yasağı değil, anlamın dile dökülmüģ Ģekli olan ad, yani kelimedeki yasağı ifade eder. Örtmece, Ģekli değiģmiģ tabu veya dosdoğru söylenmesi yasak olan anlamın görüntüsüdür(erol, 2008: 76). Bu değiģmenin, metnimizde bir örneğine rastladık: yüklü: Eski Türkçeden itibaren yaygın olarak kullanılan bir kelimedir. Gerek rahimdeki çocuk, cenin anlamıyla Eski Anadolu Türkçesinden itibaren kullanılan yük kelimesi, gerekse gebe kadın yerine kullanılan yüklü kelimesi, örtmece olarak kullanılan kelimelerdir. Bu örtmece yük kelimesinin anlam alanında geniģlemeye sebep olmuģtur(erol, 2008:736). Yük, ağırlık gibi temel anlamı olan kelime, buradan hareketle örtmece yoluyla metinde yan anlam kazanmıģtır ve hamile, gebe anlamıyla dört (4) yerde geçer: yüklü èavratlara renc dege 111b/3 Metinde, bu kelimeyle eģ anlamlı olan Arapça óàmile kelimesi de gebe (kadın) anlamıyla kullanılmıģtır. Hatta yüklü kelimesine göre daha sık yer alır(7 yerde). 4) Eger şenbe gününe gelse; güz faãlı úuraú ola, óàmile (4) èavratlar çoú oàlan bıraàa (24b/3- (dünyadan) git- : Temel anlamı, gitmek, bir yere doğru yönelmek olan bu kelime bu anlamdan hareketle baģka yan anlamlar kazanmıģtır. Bunlar arasında yer alan ölmek anlamı, kelimenin örtmece kullanımına iģarettir. Bu manaya geçiģte, öl- fiilinin tabu özelliği kazanmaya baģlaması etkili olmuģ olmalıdır. Metnimizde de bu kelimenin 6 değiģik anlamı içerisinde ölmek, yok olmak anlamıyla da yer alan kelime örtmeceyi örnekler: Çoú yaşamaya bular gide yigit 126a/5 illà bir sulùàn dünyàdan gide 21b/6 Yine aynı nedenle türàba düş- ve ortadan eksil- ifadeleri de örtmece yoluyla anlam alanlarını geniģletmiģtir ve ölmek manasıyla aģağıdaki cümlelerde geçer: niçe şaós türàba düşe 75b/13 bir ulu beg ortadan eksile 90a/6 1.6.3. Başka Anlama Geçiş (Extension of Meaning) Adından da anlaģılacağı üzere bu türde, göstergenin eskisinden bambaģka, yeni bir kavramı yansıtması söz konusudur(aksan III, 1998: 214). Metnimizde baģka anlama geçiģin belli baģlı Ģu türleri örneklendirilmiģtir: 1.6.3.1. Yakın Anlama Geçiş buçuú kelimesinin tam anlamını Clauson kesik olarak vermiģtir(1972:294). Kelime DLT de kesik, parçalanmıģ her Ģeyin yarısı, buçuk anlamındadır. Ancak Eski Anadolu

Ebri Hâce İbn-i Âdil in Kitâb-ı Usûlü'l-Melâhame Adlı Eserinde 383 Türkçesinden itibaren sadece yarım, yarı anlamıyla kayıtlıdır. Metnimizde de dört yerde buçuk, yarım manasını verecek Ģekilde kullanılan kelime yakın anlama geçiģ örneğidir. úamer her bir burūcda iki buçuú gün durur (113b/2). yaz kelimesi, metnimizde bugün Türkçe sözlükte verilen Ġlkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsim anlamında değildir. Bu manayı karģılamak üzere metinde yay kelimesi kullanılmıģtır. Yaz ise, kelime olarak bahar mevsimi, ilkbahar anlamını verir. Clauson, bu kelimeyi Ģu Ģekilde izah eder: Orijinalinde yaz, daha sonra bazen bahar, Macarcada nyar olarak çok eski bir alıntı kelimedir. XVII ye doğru pek çok metinde bahar anlamında kayıtlıdır (1972: 982): ETG: Ġlkbahar, EUTS: yaz, ilkbahar, DLT: Ġlk yaz, yaz, Tar. S. Bahar mevsimi, ilkbahar. ve aõar ilk yaz 31 ve nìsàn orta yaz 30 ve ayàr (5) ãoñ yaz 31 ve òazìràn ilk yay 30 (90b/4-90b/5) ucuz kelimesi, 25 yerde geçtiği metnimizde, ucuz, pahalı olmayan manasıyla, Eski Türkçedeki kolay, değersiz, hakir anlamından uzaklaģır ve bugünkü anlamına geçer, yani daha somut bir mana kazanır: eger bu ayda úatı yaàmur yaàsa; yıl bereketlü gele, nièmet ucuz ola 34b/10 1.6.3.2. Uzak Anlama Geçiş yavlaú: Clauson (1972:876-877), kelimenin *yav- la eģ sesli *yav dan türemiģ fiil olan yavla:- tan türemiģ isim olduğunu belirtmiģ ve yavuz la açık bir semantik bağı olduğunu eklemiģtir. Temelde kötü, Ģeytan anlamına gelen kelime, Eski Anadolu Türkçesi döneminden itibaren (OA: Kötü, fena, periģan, EUTS: kötü, pek, düģmanlık, KB: kötü, SN: çok, pek çok) kötü, fena anlamıyla değil, buna uzak denebilecek Pek çok, gayet, hayli anlamlarıyla yaygınlaģır. Metnimiz de bu kullanımı örnekler: yavlaú úızıllıú ol- 71b/10-71b/11 1.6.3.3. Zıt Anlama Geçiş tüp: Daha önce mecazlaģma yoluyla anlam alanını geniģlettiğinden bahsettiğimiz bu kelime, aynı zamanda bir zıt anlama geçiģ örneğidir. Kelimenin tarihî Ģivelerdeki kullanımına baktığımızda kök, temel, dip anlamı yanında, metnimizde, buna zıt sayılabilecek son, nihayet anlamıyla da kullanıldığını görüyoruz: tübe ùayamaú Son raddeye gelmek 141b/t 1.6.4. Anlam İyileşmesi (Meliorative) Kötü anlamlı bir kelimenin zamanla iyi bir anlam kazanması olayıdır (Korkmaz, 1992: 11). Kelime, eskisine göre daha iyi bir anlam taģır duruma gelir. Bu değiģme için, metnimizden yavuz ve ondan türemiģ olan yavuzluú kelimeleri örnek verilebilir. Ancak kelime metin çerçevesinde incelendiğinde, bir anlam iyileģmesinden çok, bir korunmadan söz edilebilir. Kötü, fena ve kötülük, fenalık anlamlarıyla on bir (11) yerde geçer. Kelime için XVI. yüzyıl ve sonrası ve hatta günümüz için iyi, güzel, yiğit, mert, becerikli, çalıģkan manalarıyla anlam iyileģmesiyle yaģamını sürdürme sürecinden bahsedilebilir. Aksan, konuya Ģu Ģekilde açıklık getirir: XVI. yüzyıl sonuna kadar kötü anlamını koruyan ve bugün yavuz biçiminde ilgi çekici bir anlam iyilenmesiyle yaģamını sürdüren kelime böylece, on iki yüzyıldan beri Türkçede

384 Ayşe AYDIN canlılığını korumakta ve aģağı yukarı son dört yüzyıl içinde anlamca değiģiklik geçirmiģ bulunmaktadır (Aksan, 1975:538). yavuz gel- 83a/8 yavuz naôar ile 133a/5 yavuz ve zıyàn ve yaramazlıú ol- 6b/9 yavuz yeller 38b/3 1.6.5. Anlam Kötüleşmesi (Pejorative) Ġyi anlamlı bir kelimenin zamanla kötü veya kötüye doğru giden bir anlam kazanması; bu yönde bir zayıflamaya uğraması olayıdır (Korkmaz, 1992: 11). Anlam iyileģmesinin tersi bir durum söz konusudur. úarı: hürmetli, muhterem, ihtiyar, karı anlamlarıyla anlam geniģlemesine uğramıģ olan kelime, zaman içerisinde köhne, eski gibi daha öncekilerin zıddı sayılabilecek anlamlar kazanmıģtır. Aynı zamanda DKK ve ġġç deki kullanımları güvenilmez, vefasız gibi anlamları çağrıģtırdığı için, anlam alanında kötüleģmeye doğru bir gidiģ de sezilmektedir (Erol, 2008: 778). Bu kelimeye metnimiz açısından bakıldığında da görülmektedir ki, kelime karı, yaģlı, ihtiyar anlamlarıyla karģılanarak anlam daralması geçirmiģ, muhterem, hurmetli anlamlarını metinde görmediğimiz kelime ihtiyar, yaģlı manalarıyla kısmen de olsa anlam kötüleģmesi yaģamıģtır. çoú úarı èavratlar 112b/t Farsçadan Türkçeye geçen cànavar(<càn-àver) kelimesi metnimizde anlam kötüleģmesine uğramıģtır. Metinde daha çok Farsçadaki anlamıyla(canlı hayvan) kullanılmakla beraber, bazı yerlerde canavar ya da yabanî hayvan anlamlarıyla karģılanır: Mekke de ãafà-nàm mevżıèda dört ayaúlı ãaçı Àdem (5) ãaçı gibi bir cànavar, ki aña dàbbetü l-arø dirler (159a/5) Yırtıcı cànavarlar daóı òıza gelüp seyr (3) ider (128b/2). Bu değiģmenin bugün Anadolu ağızlarında da örneklerini görmek mümkündür. Mesela: Iğdır da kurt, Amasya da domuz anlamında kullanılır olmuģtur(derleme Sözlüğü III, 1993: 854). úara kelimesi de metnimizde mecazlaģma yoluyla anlam kötüleģmesine uğramıģ kelimelerden biridir. Temel anlamı olan siyah, kara renk adının yanı sıra, (hava Ģartları) kötü, Ģiddetli anlamlarıyla da kullanılması bunu gösterir. Yukarıda karanın bütün olumsuzlukları üzerinde topladığı görülmektedir. Ancak, karanın olumlu anlamları üzerinde taģıdığı durumlar da vardır. Örneğin: gözü kara deyimde karanın olumlu anlamda kullanıldığını, cesaret ifade ettiğini söyleyebiliriz (Gönen, 2005:226). Kelimenin temel anlamı siyah tır. Kelime çeģitli Ģekillerde anlam alanını geniģletmiģtir. Kelimenin kazandığı yeni yan anlamlardan bazılarının kötü, bazılarınınsa iyi yönde olması kelimede hem bir anlam kötüleģmesine hem de anlam iyileģmesine iģaret etmektedir (Erol, 2008: 776). Clauson kelimenin mecaz anlamlarının sık sık kötü anlamda olduğuna dikkat çekmektedir (1972: 643-644).

Ebri Hâce İbn-i Âdil in Kitâb-ı Usûlü'l-Melâhame Adlı Eserinde 385 úaraya màil úızıl 142a/t (renk adı). úara ãovuú 112b/t (şiddetli). Metnimizde az da olsa Eş Adlı(Sesli) kelimelere de rastlanır. Bu kelimeler, söyleniģ ve yazılıģları aynı olup da anlamları (veya görevleri) ve gösterdikleri kavramlar açısından birbiriyle hiçbir iliģkisi bulunmayan ek ve kelimelerdir(korkmaz, 1992:57). Metnimiz açısından bakıldığında, aynı zamanda kendi içlerinde de çok anlamlı kelimelerdir. Bu kelimelere metinden birkaç örnek vermek gerekirse: yüz 1. Yüz (sayısı)( 5 yerde geçer) on iken yüz olur. yüz iken biñ olur 127b/12 2. Yüz, çehre (9 yerde) gice gündüz pür-feraó olur yüzi 135a/12 Türk Dil Kurumunun Eş ve Yakın Anlamlı Kelimeler Sözlüğü nde çağ / zor / kötü / gözyaģı / taze / kurutulmamıģ / kurumamıģ anlamlarıyla verilen yaş kelimesi metnimize eģ adlı bir kelime olarak Ģu manalarda karģılanır: yaş 1. Kuru olmayan, yaģ. úış faãlınuñ ùabièatı bàrid ve raùbdur. Yaènì ãovuú ve yaşdur 91a/8-91a/9 2. Genç. yaş úuzı yemek ve óamàma varmaú müfìdedür 50b/11 3. Taze, yeģil. yaş úabaú ve òıyàr yemek menāfièdür 58a/10-58a/11 4. Gözlerden akan berrak sıvı, gözyaģı. gözleriniñ yaşı az ola 156b/5-156b/4 5. Ömrün miktar ve derecesi. yaşın geçürmiş èavratlar 112b/t baş 1. BaĢ, kafa. baş aàrısı daóı çoú ola 19a/4 2. BaĢlangıç. evvel bahàr faãlınıñ başı nev-rÿzdur 92a/4-92a/5 3. Kimse, önder. ulu başlar baş úaldura 5a/9 4. Çıban, yara. baş barit cerāóatlar öküş ola 85a/6 Metnimizde eş anlamlı kelimelerin bir arada hatta yer yer aynı satırda kullanımı da dikkat çeker. Bu eģ anlamlı kelimeler Türkçe olmakla beraber, yer yer alıntı bir kelimenin Türkçe karģılığı bir sonraki satırda yazılır ya da tam tersi örnekler karģımıza çıkar: eger maàrıb ùarafında ùoàsa; tamam üç úızıllıú ola, hem úıran, ölet ola (39b/10-11) (1) FAäLÜ T-TÁSİèU ÓARBEYİ BEYÁN İDER. (2) Eger bu ayda süñşek maşrıú cànibde görünse; vilàyet fitretlik ola (40a/1-2). (9) FAäLÜ S-SĀDİSÜ GÌSßDĀRI BEYĀN İDER. (10) Eger bu ayda ãaçlu yıldızı ùoàsa; Rÿm ili ùalàalıú ola (52b/9-10). Sonuç Metnimizden hareketle ele aldığımız bu çalıģmada, özellikle fiiller olmakla beraber, kelimelerin çeģitli sebeplerle anlam alanlarını daralttıkları ya da geniģlettikleri görülür. Bu değiģmeler özellik arz eden 67 kelime üzerinde gösterilmiģtir. Çok anlamlı kelimelerin daha çok fiil olması da Ģu Ģekilde açıklanabilir: Fiiller, hareketi isimler ise varlığı karģılar. Fiil bağlam içerisinde karģıladığı varlığın hareketine göre anlam yüklenir. Hareketi yapan isim soylu kelime değiģmezken, hareketin yapılıģ tarzı zaman, mekâna ve hatta hareketinin karģıladığı varlığa göre

386 Ayşe AYDIN değiģebilir. Kelime, temel anlamdan hareketle yeni manalar kazanabilir. Bu nedenle, fiillerin anlamı daha dinamik(durağan), isimlerin ise daha statiktir(hareketli). Sözlüğümüze metne dayalı anlam bilimi bakımından bakıldığında gördük ki, mesela; almaú eyleminin 13, çıúmaú eyleminin 8, geçmek eyleminin 3, gelmek eyleminin 13, getürmek eyleminin 3, girmek eyleminin 7, gitmek eyleminin 6, görmek eyleminin 6, gülmek eyleminin 2, ùutmaú eyleminin 14, gün isminin 3, óareket isminin 2, ay isminin 2, úızıllıú isminin 2, baģ isminin 4 kadar değiģik anlamının bulunduğu görülür. Bu ve buna benzer çalıģmalar göstermektedir ki, metin sözlüğü ve hatta kelimenin cümledeki anlamını ortaya çıkartma çalıģmaları bağlamdan ayrı düģünülemez. Aynı kelime farklı metinde, paragrafta ya da cümlede farklı anlamı karģılayabilir. KISALTMALAR DKK : Dede Korkut Kitabı II DLT : Divanü Lugati t-türk Tercümesi DS : Derleme Sözlüğü ETG : Eski Türkçenin Grameri EUTS : Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü GD : Güney Doğu ġiveleri GT : Gülistan Tercümesi İM : Ġslamî nin Mesnevîsi Kâş. : KâĢgârlı KB : Kutadgu Bilig KLS : Kuman Lehçesi Sözlüğü KT :XV. Yüzyıl BaĢlarında YapılmıĢ Satır Altı Kur an Tercümesi M : Maytrısimit mes. : Meselâ NHT : Nazmü l-hilafiyat Tercümesi OA : Orhun Abideleri SN : Süheyl ü Nevbahar ŞŞÇ : ġerifî ġehnâme Çevirisi Tar. S. : Tarama Sözlüğü TDK : Türk Dil Kurumu TS : Türkçe Sözlük V : Vasiyyet-nâme vb. : ve benzeri

Ebri Hâce İbn-i Âdil in Kitâb-ı Usûlü'l-Melâhame Adlı Eserinde 387 KAYNAKÇA AKSAN Doğan (2006), Anlambilim, Anlambilim Konuları ve Türkçenin Anlambilimi, Engin Yayın evi, Ankara. ARAT ReĢit Rahmeti (1979), Kutadgu Bilig III İndeks, Ġstanbul. ATALAY Besim (1985), Divanü Lügat-it Türk Tercümesi I, II, III, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara. ATALAY Besim (1986), Divanü Lügat-it Türk Dizini Endeksi IV., Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara. ATMACA, Emine (2011), Eski Oğuz Türkçesinden Türkiye Türkçesine Söz Varlığındaki Değişmeler ve Anlam Olayları (YayımlanmamıĢ Doktora Tezi), Sakarya. AYDIN Mehmet (2007), Dilbilim El Kitabı, 3F Yayınevi, Ocak, Ġstanbul. BĠLGĠN A. Azmi (1996), Nazmü l-hilafiyat Tercümesi, TDK Yay., 663, Ankara. CAFEROĞLU Ahmet (1993), Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, Enderun Kitabevi Ġstanbul. CLAUSON Sir Gerhard (1972), An Etymological Dictionary of Pre- Thirteenth-Century Turkish, Oxford Üniversity Press., Londra. ÇAĞATAY Saadet (1988), Türkçede Kadın Ġçin Kullanılan Sözler, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1962, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları, s. 13 49. DEMĠR Necati (2000), Yılkı Kelimesi Üzerine, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, 593, s. 538-541. DĠLÇĠN Cem (1991), Süheyl ü Nevbahâr-İnceleme-Metin-Sözlük, Atatürk Kültür Merkezi Yay., Ankara. DUMAN Musa (2000), Birgili Muhammed Efendi Vasiyyet-name, R Yay., Ġstanbul. EREN Hasan (1999), Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, Bulak NeĢriyat, Ankara. ERGĠN Muharrem (2003), Dede Korkut Kitabı II, TDK Yay. 219, 3. Baskı, Ankara. ERGĠN Muharrem (1991), Orhun Abideleri, Boğaziçi Yayınları Ġstanbul. ERGÜZEL M. Mehdi (2007), Dil ve Kültür Üzerine Yazılar, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, Ġstanbul. EROL Hülya Arslan (2008), Eski Türkçeden Eski Anadolu Türkçesine Anlam Değişmeleri, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara. GABAIN A. Von (2000), Eski Türkçenin Grameri, Çev.: Mehmet Akalın, Üniversitesi Basımevi, 3. Baskı,Ankara. GÖNEN Sinan, (2005) Efsanelerde Kara Renginin Görünümü, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 17, s. 226. GRÖNBECH K. (1992), Kuman Lehçesi sözlüğü. (Çev. Kemal Aytaç). Kültür Bakanlığı Yay. Ankara. GUIRAUD Pierre (1984), Anlambilim, Kuzey Yayınları, Ankara.

388 Ayşe AYDIN GÜLENSOY Tuncer (2007), Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözlüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü, 2 Cilt, Türk Dil Kurumu yayınları, Ankara. HAMILTON James Russell (1998), İyi ve Kötü Prens Öyküsü, (Türkçe Çeviri: Vedat Köken), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara. http://www.tdk.gov.tr KARAAĞAÇ Günay (1991), Eski Metatez Örnekleri, E.Ü. Edeb. Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi VI, s. 85 102. KORKMAZ Zeynep (1992), Gramer Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara. KÜLTÜRAL Zuhal, Dr. Latif Beyreli (1999), Şerîfî Şehnâme Çevirisi, TDK Yay., Ankara. ÖGEL Bahaeddin (1989), Türk Mitolojisi, 1. cilt, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara. ÖZKAN Mustafa (1993), Mahmûd B. KÀdî-i Manyâs Gülistân Tercümesi (Giriş-İnceleme- Metin- Sözlük), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara. ÖZTÜRK Furkan (2008), ĠĢlevsel Sözlük ve Osmanlı ġiirinde Bağlam,, International Periodical For the languages, Literature and History of Turkish ot Turkic, Volume 3/1 Winter, s.327-334. ġemseddin Sami (1985), Temel Türkçe Sözlük Kâmûs-ı Türkî 'nin Sadeleştirilmiş ve Genişletilmiş Basımı 3 CĠLT TAKIM, Tercüman Gazetesi, Ġstanbul. ġemseddin Sami (2005), Kâmûs-ı Türkî, Çağrı Yay., Ġstanbul. Tarama Sözlüğü I, II, III, IV,V, VI (1963,1996,1967, 1969, 1971, 1972) TDK Yay., Sayı 212, Ankara. TEKĠN, ġinasi (1976), Uygurca Metinler II Maytrısimit, Atatürk Üniversitesi Yay., Ankara. TOPALOĞLU, Ahmet (1978), Muhammed Bin Hamza, XV. Yüzyıl başlarındayapılmış Satır Arası Kur an Tercümesi, 2. Cilt (Sözlük), KB Yay., Ġstanbul. TURAN, Fikret (1998) ''Halk Osmanlıcası I: Melhameler ve Bir 17. Yüzyıl Melhamesi,'' [Popular Ottoman I: The 'Melhame' genre and a 17th Century Melhame] Bir: Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi; Prof. Kemal Eraslan Özel Sayısı (Festschrift), 9-10 Ġstanbul, s. 685-701. Türkiye de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü (1965), TDK Yay. Ankara. VARDAR, Berke (2002), Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, MULTILINGUAL, Ġstanbul. YAYLAGÜL, Özen (2010), EbvÀb-ı ŞifÀ Metin Dilbilimsel Bir İnceleme, KÖKSAV, Ankara.