ZORUNLU TEMEL EĞİTİM UYGULAMASI VE ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLAR



Benzer belgeler
AÇIK SİSTEM. Sistemler, çevrelerinden girdiler alarak ve çevrelerine çıktılar sunarak yaşamlarını sürdürürler. Bu durum, sisteme; özelliği kazandırır.

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN GENEL YAPISI

DERS: EĞİTİM YÖNETİMİ

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ ve OKUL YÖNETİMİ. 8. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları. 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar. 3. Milli Eğitim Şuraları. 4.

EĞİTİM BİLİMLERİ MEZUNLARININ İSTİHDAMI Akademik Personelin Beklentileri

Yaygın Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü TÜRKİYE DE YAYGIN EĞİTİM

MİLLÎ EĞİTİM UZMAN YARDIMCILIĞI GÜNCELLENMİŞ TEZ KONULARI LİSTESİ

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN TEMEL İLKELERİ VE YASAL DAYANAKLARI

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

2. PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİKTE HİZMET TÜRLERİ. Abdullah ATLİ

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

2050 ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim: Eğitim Sistemine Bakış

Eğitimde Yeterlilikleri Artırma Projesi

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

3/7/2010. ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİNİN YERİ ve ÖNEMİ EĞİTİM EĞİTİM ANLAYIŞLARI EĞİTİM

ÖĞRETMENLİK DENEYİMİ VE ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI: FAKÜLTE-OKUL İŞBİRLİİĞİ

Eğitimin Hukuksal Kanun Özellikleri by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

ZİHİN ENGELLİLER SINIF ÖĞRETMENİ

Politika; (Latince kökenli) Şehir yaşamı ve bu yaşamı düzenleme anlamındadır.

BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ TANIM. Çalıştığı eğitim kurumunda, öğrencilere biyoloji ile ilgili eğitim veren kişidir. A- GÖREVLER

Tohum Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı. Sayın Milletvekili, konusunda kamuoyunda bilinç oluşturmaya gayret etmekteyiz.

TÜRKİYE DE MESLEKİ EĞİTİM

Neler Öğreneceğiz? Eğitim ve öğretim kavramları Toplumsal eğitim kurumu, Eğitim hakkı, Eğitimde fırsat ve olanak eşitliği, Zorunlu öğrenim,

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ

1. Çocukları Tanıma Çocukların fiziksel özelliklerini tanıma Çocukların sosyo-ekonomik özelliklerini tanıma

18. Milli Eğitim Şurası Kararları. Komisyon: İLKÖĞRETİM VE ORTAÖĞRETİMİN GÜÇLENDİRİLMESİ, ORTAÖĞRETİME ERİŞİMİN SAĞLANMASI

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Özel Eğitim, Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü

UNESCO Eğitim Sektörü

EĞĠTĠM TEKNOLOJĠLERĠNDE TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme

İlköğretim Fen ve Teknoloji Öğretim Programı. Fen ve Teknoloji Program ve Planlama Dersi

SANAT TARİHİ ÖĞRETMENİ

Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Destekleri

Tablo 2- Öğretim Yılı ve Eğitim Seviyesine Göre Okullaşma Oranları

COĞRAFYA ÖĞRETMENİ TANIM. Çalıştığı eğitim kurumunda, öğrencilere coğrafya ile ilgili eğitim veren kişidir. A- GÖREVLER

TÜRKİYE DE SOSYAL PLANLAMA; SORUNLAR ÇÖZÜM ÖNERİLERİ: GİRİŞ VE EĞİTİM

BARTIN ÜNİVERSİTESİ OKUL ÖNCESİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi

ERDEK KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ALANI TANITIM KILAVUZU

Ders Adı : YASALAR VE ÖZEL EĞİTİM Ders No : Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2. Ders Bilgileri. Genel Bilgiler

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Rehberlik MB

Tam Öğrenme Kuramı -2-

MATBAA ÖĞRETMENİ TANIM. Çalıştığı eğitim kurum ya da kuruluşunda; öğrencilere ya da yetişkinlere, matbaa meslek alanı ile ilgili eğitim veren kişidir.

Uzaktan Eğitimin Temelleri. Temel Kavramlar

2016 YILI HİZMETİÇİ EĞİTİM PLANIMIZ

Türkiye de Erken Çocukluk Eğitimi. Temel Eği)m Genel Müdürlüğü. Funda KOCABIYIK Genel Müdür

EĞİTİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

M.E.B. Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmenlik-2

olmamalıdır. Raporlama süreci saydam olmalıdır; raporlar katılımcılar ile paylaşılmalıdır.

REHBER ÖĞRETMEN (PSİKOLOJİK DANIŞMAN)

Her Okulun Bir Projesi Var

ÇOCUK GELİŞİMİ ALANI GENEL BİLGİLER

Uluslararası Kongrelere Sunulmuş Bildiriler

İlköğretim (İlkokul ve Ortaokul) Programları. Yrd.Doç.Dr.Gülçin TAN ŞİŞMAN

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

ORTAÖĞRETİMDE KARİYER VE YETENEK YÖNETİMİ KONUSUNDA YASAL ÇERÇEVE

Matematik Öğretimi. Ne? 1

TÜRKİYE'DE EĞİTİM HİZMETLERİNİN YERELLEŞMESİ

BĠR MESLEK OLARAK ÖĞRETMENLĠK

FİZİKSEL AKTİVİTENİN ENGELLİ BİREYLER ÜZERİNDEKİ KATKILARI

T.C. FATİH SULTAN MEHMET VAKIFÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ EĞİTİM BİRİMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq SERVİSİ

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

YENİ OKUL SİSTEMİ (4+4+4) UYGULAMALARININ YANSIMALARI

DERS: EĞİTİM YÖNETİMİ

SOSYAL HİZMETLER VE DANIŞMANLIK TÜRKİYE BAĞIMLILIKLA MÜCADELE EĞİTİMİ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ 4-6 YAŞ ÇOCUK EĞİTİMİ VE ETKİNLİKLERİ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

T.C. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ PEDAGOJİK FORMASYON SERTİFİKA PROGRAMI

Eğitim Bilimlerine Giriş

GÖKKUŞAĞI KOLEJİ ÖZEL ÖĞRETİM İHTİYAÇLARI POLİTİKASI

2016 YILI HİZMETİÇİ EĞİTİM PLANIMIZ

Eğitim, bireyin gelişmesi, hayatındaki rol ve görevleri en iyi şekilde yerine getirmesi için ihtiyacı olan tutum ve davranışları kazandırma

gelişmesini sağlaması için gerekli birçok maddeye yer verilmiştir. Sözleşmede yer alan

YABANCI DİL ÖĞRETMENİ

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı Yüksek Lisans Ders İçerikleri

İNGİLİZCE ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAM BİLGİLERİ

Geleceğin İşgünü Yetiştirmek İçin Geniş Tabanlı Sektörel Eğitim. Prof. Dr. Ali Şimşek Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi

I. GİRİŞ II. UZAK HEDEFLER

159 NOLU SÖZLEŞME SAKATLARIN MESLEKİ REHABİLİTASYON VE İSTİHDAMI HAKKINDA SÖZLEŞME. ILO Kabul Tarihi: 1Haziran Kanun Tarih ve Sayısı (*) :

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞINA BAĞLI EĞİTİM KURUMLARINA ÖĞRETMEN OLARAK ATANACAKLARIN ATAMALARINA ESAS OLAN ALANLAR İLE MEZUN OLDUKLARI YÜKSEKÖĞRETİM

T.C. MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ. Topluma Hizmet Uygulamaları Dersi Yönergesi. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KPSS KONU ANLATIMI. Web: Mail:

Okul Temelli Mesleki Gelişim Nedir?

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ÖZÜRLÜLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ

ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Çocuk Edebiyatı SNFS Ön Koşul Dersler

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü SERAMİK VE CAM TEKNOLOJİSİ ALANI

BÖLÜM 5 SONUÇ VE ÖNERİLER. Bu bölümde araştırmanın bulgularına dayalı olarak ulaşılan sonuçlara ve geliştirilen önerilere yer verilmiştir.

2016 YILI HİZMETİÇİ EĞİTİM PLANIMIZ

YÖNETMELİK. Gazi Üniversitesinden: GAZİ ÜNİVERSİTESİ KARİYER PLANLAMA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

Cumhuriyetin Laik, Bilimsel Eğitim Anlayışı, Sapmalar ve Önlemler... Metin eklemek için tıklayın Mustafa Gazalcı

GİRNE ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK TEŞKİLAT VE İŞLEYİŞ YÖNETMELİĞİ

ECZACILIK EĞİTİMİNİN GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERİ: AKREDİTE OLAN FAKÜLTELERE BAKIŞ

ÖN SÖZ I ÖN SÖZ II ÖN SÖZ II BÖLÜM: ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK

YÖNETMELİK YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ÖZÜRLÜLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

ERZURUM TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KARİYER PLANLAMA, UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1:

İçindekiler. ÜNİTE bir Üstün Zekâlı Öğrencileri Anlamak 1. Üstün Zekâlı Öğrenciler Kimlerdir? 3. Üstün Zekânın Gelişimi 35. Ön Söz xvii. 2.

Transkript:

ÖZET ZORUNLU TEMEL EĞİTİM UYGULAMASI VE ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLAR Doç.Dr. Ayhan AYDIN Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Zorunlu temel eğitimin sekiz yıla çıkarılması, son dönemde ulusal kamuoyunda en çok tartışılan konulardan biridir. Ne var ki, akademik ve teknik bir konu olmasına karşın, soruna daha çok politik ve dinsel kaygılarla yaklaşıldığı gözlenmektedir. Kuşkusuz eğitim temel ve vazgeçilmez bir insan hakkıdır. Bu bağlamda zorunlu eğitim süresinin uzatılması, ülkemiz açısından önemli bir aşamadır. Ancak konuyu sadece bir yasa sorunu olarak görmek yanıltıcı olabilir. Çünkü yaygın, etkin ve eşitlikçi bir temel eğitim hizmetinin verilebilmesi, bu düzeyde gözlenen yönetsel, örgütsel, finansal vb. ciddi sorunların çözüme kavuşturulması ile olanaklıdır. Bu amaçla, makalede temel eğitim kavram, amaçları, işleyişi ve hukuksal çerçevesi ile tartışılmakta, ayrıca yasanın fırsat ve olanak eşitliği içinde uygulanmasını güçleştirebilecek etmenlere değinilmektedir. ABSTRACT Nowadays compulsory basic education is one of the most argued subject in general public. Normally education is an academical and technical subject, but it is observerd that generally this problem has been discussed from religions and political point of view. Obviously education is one of the basic and vital human rigths. In that case compulsory education time is extended from five years to eight years period, which is an important event and step for our country. But in fact basic educational problem is very complicated, so it is not solved easily with only a law. On the other hand, commonly, effectively and equitable compulsory education can be provided, merely it depends on many conditions such as administrative, organisational, financial problems etc. Finding good solutions for each problem is not easy. Consequently, in this article the consept, purpose and process of compulsory education within ist legal background is discussed in addition to the other pratical problems are mentioned in details. Bu makalede zorunlu temel eğitim yasasının hukuksal dayanaklarına değinilmiş ve bu bağlamda smz konusu yasanın etkin, eşitlikçi ve yaygın bir biçimde uygulanmasını güçleştirebilecek etmenlerin tartışılması amaçlanmıştır. Bireysel ve toplumsal planda, yaşamın gelişmesi ve iyileşmesi, eğitim ile olanaklıdır. Bu nedenle eğitim, insan yaşamının en soylu etkinliği olarak değerlendirilmektedir. Göleceğe yönelik umutlarımızın gerçekleşmesi, bilim, sanat ve doğa sevgisinin gelişmesi, kısacası, uygar bir yaşam için vazgeçilmez ön koşul eğitimdir. Eğitim sorunlarının ve politikalarının, sürekli olarak tartışma gündeminde bulunmasının asıl nedeni de, eğitimin bu vazgeçilmez niteliğinde aranmalıdır (Aydın, 1996: 2). Bugün, çağdaş demokratik rejimlerde, eğitim hakkı, en temel insan hakkı olarak kabul edilmekte ve herkesin eğitim olanaklarından eşitli içinde yararlanılabilmesi için çaba gösterilmektedir. Demokratik bir yönetim anlayışının egemen olduğu ülkemizde de, yurttaşlarımızın eğitim hakkı anayasal güvence altına alınmıştır. Örneğin bu konuda Anayasanın 42. maddesinde: Kimse eğitim ve öğretim hkkından yoksun bırakılamaz... ilköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır (T.C. Anayasası 1982) denilmektedir. İlköğretimin Önemi Kuşkusuz bireyin eğitim yaşamında en önemli aşama ilköğretim kademesidir. Bu kademenin başlıca amaçları ilköğretim kurumları yönetmeliğinde (MEB, 1995) şöyle belirlenmiştir. 1. Öğrencileri, ilgi, istidat ve yetenekleri doğrultusunda geliştirmek, hayata ve üst öğrenime hazırlamak. 2. Öğrencilerin el becerisi ile zihinsel çalışmalarını birleştirerek çok yönlü gelişmelerini sağlamak. 3. Öğrencilerin mesleki ilgi ve yeteneklerinin ortaya çıkmasını sağlayarak, gelecekteki mekleklerini seçmelerini kolaylaştırmak. 4. Öğrenciye üretici olarak geçimini sağlaması ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunması için bir mesleğin ön hazırlığını yaptırarak, mesleğe girişini kolaylaştırmak ve uyumunu sağlayacak davranışlar kazandırmak. Öte yandan, Fidan ve Baykul a göre (1991: 14) ilköğretim amaçlarından biri, çocuğa toplumda bir mesleğin ön hazırlığını yaptırarak, mesleğe girişini kolaylaştırmak ve uyumunu sağlayacak davranışlar kazandırmak. Öte yandan, Fidan ve Baykul a göre (1991: 14) ilköğretim amaçlarından biri, çocuğa toplumda etkin biçimde işlevde bulunabilmesi için gereken beceri ve tutumları kazandırmaktır. Bu yönüyle ilköğretim, uluslaşma ve toplumsallaşma amaçlarına da katkıda bulunur. Böylece ilköğretim, çocuklara, toplumun amaçlarını, değerlerini ve sembollerini kazandıracak onların genel bir değerler sistemi oluşturmalarını sağlar. Kavak a göre (1997: 14) ilköğretim, çocuk sağlığı, beslenme ve eğitimi üzerindeki

kuşaklararası etkinliklerin yanında, ekonomik büyüme, kazanç, verimlilik, gelir dağılımı ve doğurganlık üzerinde doğrudan olum etkilere sahiptir. Bishop a göre (1989: 1) ise ilköğretim sosyal sınıflar arasındaki eşitsizlikleri ve bölgesel dengesizlikleri azaltmaya yardımcı olacak en büyük eşitleyici ve en temel insan hakkıdır. Özetle belirtmek gerekirse, ilköğretimin toplumsal ve bireysel yararları, yaşamın her alanında (ekonomik, sosyal, kültürel, düşünsel, teknolojik vb.) gözlenebilir. Bu bağlamda ilköğretim, kültürel sürekliliğin sağlanmasında, demokratik toplumun oluşturulmasında, yaşam kalitesinin yükseltilmesinde, ömür boyu sürecek bir gelişmenin vazgeçilmez önkoşuludur. Uluslararası Hukukta Eğitim Hakkı Ülkemizin de taraf olduğu uluslararası hukuk anlaşmalarında temel eğitimin vazgeçilmez bir eğitim hakkı olduğu yönünde hükümler bulunmaktadır. Söz konusu metinler, yürürlükteki hukuk mevzuatımıza göre yasa düzeyinde bağlayıcıdır. Bunların başında yer alan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi nin 26. Maddesine göre; Herkes eğitim hakkına sahiptir. İlköğretim zorunlu ve parasız olmalıdır (27 Mayıs 1949 tarihli Resmi Gazete, md. 26). Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi ne göre ise; Çocuğun, en azından ilköğretim düzeyinde parasız ve zorunlu olması gereken bir eğitime hakkı vardır. Çocuğun genel kültürüne katkıda bulunan ve kendisine fırsat eşitliği içinde, yeteneklerini, kişisel düşünme yetisini, manevi ve toplumsal sorumluluk duygusunu geliştirme ve toplumun yararlı bir üyesi olma olanağı veren eğitim hakkına sahiptir (20 Kasım 1959 tarihli Resmi Gazete, md. 7). Öte yandan Unesco Öğretim Alanında Ayrımcılığa Karşı Savaşım Sözleşmesi nde eğitim hakkı şöyle açıklanmıştır: Bu sözleşmeye taraf olan devletler ayrıca, ulusal koşullara ve geleneklere uyarlanmış yöntemlerle, öğretim konusunda fırsat ve olanak eşitliğini geliştirmeyi amaçlayan ulusal bir politika oluşturma, geliştirme ve uygulamayı, bu bağlamda ilköğretimi zorunlu ve parasız kılmayı ve bu fırsattan herkesin yararlanmasını sağlamayı üstlenir (22 Mayıs 1962 tarihli Resmi Gazete, md. 4). Avrupa Konseyi Ekonomik ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi nde ise benzer bir görüş şöyle ifade edilmektedir: Bu sözleşmeye taraf olan devletler,... ilköğretimin zorunlu ve herkes için parasız olarak erişebilir olması gerektiğini tanırlar (3 Ocak 1976 tarihli Resmi Gazete, md. 3). Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi nde temel eğitimin fırsat ve olanak eşitliği içinde sağlanması gereken bir insan hakkı olduğu vurgulanarak; Taraf devletler çocuğun eğiitm hakkını tanırlar ve özellikle bu hakkın fırsat eşitliği ilkelerine uygun kullanımını sağlamak amacıyla gerekli önlemleri almayı üstlenirler denilmektedir (27 Ocak 1995 tarihli Resmi Gazete, md. 28). Yukarıda özetlenen uluslararası metinlerde de görüldüğü gibi, taraf devletler, özellikle zorunlu temel eğitimi, herkesin fırsat eşitliği içinde erişebileceği bir insan hakkı olarak sunmakla yükümlü sayılmaktadır. Ancak bir dizi ekonomik, toplumsal ve kültürel etmenden dolayı bugün dünyada 150 milyondan fazla çocuğun temel eğitim olanağından yoksun olduğu, ayrıca önemli bir bölümünün ise, fırsat ve olanak eşitliğinden yeterince yararlanamadıkları da bir geçektir (UNICEF, 1990: 12). Ulusal Hukuk ve İlköğretim Hizmetlerindeki Gelişmeler Ülkemizde zorunlu ilköğretim hizmetlerinin süresinin artırılmasına yönelik çalışmalar incelendiğinde, konunun 1946 yılında toplanan Üçüncü Milli eğitim Şurası nda gündeme geldiği görülmektedir. Söz konusu şurada, şehir okullarının 8 yıla çıkarılması önerisi ilke olarak benimsenmiş, ancak, bu yönde ciddi bir gelişme kaydedilememiştir. (MEB, 1995: 22). Zorunlu Temel eğitimin 8 yıla çıkarılmasına ilişkin ilk yasal düzenleme ise, 05.01.1961 tarihli 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu dur. Söz konusu kanunun 3. Maddesine göre; Zorunlu ilköğretim çağı, çocuğun 6 yaşını bitirdiği Eylül ayında başlar, 14 yaşını bitirip 15 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter. Anılan yasadan 12 yıl sonra çıkarılan 14.06.1973 ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu nun 23. maddesinde ise, temel eğitim kavramı yerine ilköğretim kavramı benimsenmiş ve ilköğretim 6-14 yaşlarındaki çocuklar için zorunlu ve parasız olduğu karara bağlanmıştır (MEB, 1995: 16). Ancak ilköğretim ve Eğitim Kanunu nun geçici, 9. Maddesi ve Milli Eğitim Kanunu nun 2. maddeleri ile ortaokullar planlı bir şekilde ve yeterli düzeyde yurt çapında yaygınlaştırıldıktan sonra, yasayla ayrıca düzenleninceye kadar, ilköğretimin sadece ilkokul bölümü zorunludur denilerek 8 yıllık zorunlu eğitime kademeli olarak geçilmesi anlayışı benimsenmiştir. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu nun değişiklik getiren 16.06.1983 tarihli 2942 sayılı Kanun ile, İlköğretim kurumları terimi kullanılmaya başlanmıştır. Bu kurumların bağımsız ilkokullar ve ortaokullar olabileceği gibi koşullara göre birlikte de kurulabileceği belirtilmiştir (MEB, 1995). Öte yandan, zorunlu temel eğitim sorunlarının en kapsamlı biçimde değerlendirildiği Onbeşinci Milli Eğitim Şurası nda eğitim süresinin kesintisiz olarak 8 yıl olması anlayışı benimsenerek önemli bir aşama kaydedilmiştir (MEB, 1996). Nitekim, bu bağlamda gündeme gelen ve 16

Ağustos 1997 tarihinde yasalaşan zorunlu temel eğitim yasasına göre, genel ve mesleki teknik öğretim kapsamındaki ortaokullar kaldırılarak, temel eğitim yasasında süregelen tartışma ve belirsizliklere son verilmiş ve yasa koyucu, soruna hukuksal planda bir çözüm getirmiştir. Söz konusu yasanın gerekçesi şöyle belirlenmiştir: Ülkemizde 8 yıllık zorunlu eğitimin kesintisiz uygulanmasıyla, eleştirici soyut düşünce yeteneği gelişmiş, bedensel gelişimi büyü ölçüde tamamlanmış, teknolojik ve bilimsel gelişmeye uyum sağlama becerisi kazanmış gençlerin özgür irade ve kararlarıyla mesleki eğitime yönelmeleri sağlanmış olacaktır. Bugüne değin yapılan bilimsel araştırmalar ile uluslararası sözleşmeler ve Onbeşinci Milli Eğitim Şurası nda alınan kararlar, mesleki eğitimin en az 8 yıllık ilköğretimden sonra başlamasının uygun olacağı gerçeğni ortaya koymuştur (MEB 1997, APK Dökümanları). Ancak, sorunun hukuksal planda çözüme kavuşturulmasının, uygulamada karşımıza çıkan yönetsel, örgütsel, finansal vb. sorunların çözümüne ne ölçüde katkı sağlayacağını önümüzde zaman gösterecektir. İlköğretimde Mevcut Durum ve Sorunlar 1996-1997 Eğitim istatistiklerine göre bugün ilköğretimde okullaşma oranı %88.8 dir. öte yandan, söz konusu eğitim düzeyinde yaklaşık 9.547.838 öğrenci ve 298.735 öğretmen bulunmaktadır. (MEB, 1996). Başka bir anlatımla, 32 öğrenciye 1 öğretmen düşmektedir. 1996 yılı itibariyle 48.038 ilkokul, 9489 ortaokul varken, ilköğretim okullarının sayısı 5.806 dır. her ne kadar yasa ile bütün ilkokulların, ayrıca genel ve mesleki öğretim kapsamındaki ortaokulların ilköğretim okuluna dönüştürüleceği hükme bağlanmış olsa da, böyle geniş kapsamlı bir düzenlemenin ciddi güçlüklere neden olacağı açıktır. bu neden uygulamada karşılaşılabilecek sorunların bilimsel bir yaklaşımla envanterinin çıkarılması ve alternatif çözüm önerilerinin projelendirilmesi gerekmektedir. Bu amaca bir ölçüde katkıda bulunmak düşüncesiyle zorunlu temel eğitimin yaygınlaştırılması ve yetkinleştirilmesi bağlamında ortaya çıkabilecek sorunlar aşağıda tartışılmaktadır. 1. Öğretmen Yetiştirme ve İstihdamı Türkiye de öğretmen yetiştirme konusunda ilk ciddi kurum 16 Mart 1848 de kurulan Darülmuallimin dir. Başka bir anlatımla öğretmenlik hizmetlerinin kurumsallaşması süreci, yaklaşık 150 yıllık birikime sahiptir. Ancak, bugün eğitim kamuoyunda, hala öğretmenlerin niceliği, niteliği, yetiştirilme ve istihdam edilme koşullarının yetersizliği konusunda genel bir uzlaşma vardır. Sorun, ilköğretim okulları düzeyinde incelendiğinde en önemli unsurun, öğretmen yetiştirme ve istihdamı ile ilgili olduğu görülmektedir. Halen Talim ve Terbiye Kurulu nun 29.12.1993 gün ve 523 sayılı kararı ile, ağırlıklı olarak, bu alanda eğitim görmemiş elemanlar atanmaktadır. Başka bir anlatımla, bugün herhangi bir yükseköğretim programından mezun olan adayın ilköğretim okullarına atanması, olağan uygulama haline gelmiştir. Oysa, herhangi bir meslek öncesi eğitimden geçirilmeden, her elemanın öğretmen olarak atanması bu düzeydeki eğitimin yapısı ve niteliğine uygun düşmemektedir. Gerçekte sorun, sınıf öğretmenliği programı mezunlarının talebi karşılamamasından kaynaklanmaktadır. Bu amaçla bakanlık, YÖK ile bir protokol imzalayarak ilgili bölümlerin yaygınlaştırılması ve kontenjanların artırılmasını sağlayabilir. 2. Yönetim ve Denetim Yürürlükteki personel rejimine göre, eğitim yöneticiliği görevi, henüz meslekleşememiştir. Oysa eğitim yöneticiliği, eğitim sisteminin, ya da onu oluşturan eğitim birimlerinin amaçlarını gerçekleştirebilmek için insan ve madde kaynaklarını en etkili biçimde kullanma yeterliliğine sahip olmayı gerektirmektedir. Bu nedenle örgütle birlikte düşünülmesi gereken en önemli boyut yönetimdir. Ancak bugün ilköğretim okul müdürlükleri de dahil olmak üzere, her düzeydeki eğitim yöneticiliği kadrosuna meslekte aslolan muallimliktir anlayışı ile öğretmenler atanmaktadır. Öte yandan, benzer bir durum bir ölçüde deneticilik görevi içinde geçerlidir. Söz konusu göreve yakın bir zamana dek hizmetiçi eğitim programlarından geçirilen öğretmenler de atanmaktaydı. Yöneticilik ve deneticilik eğitimi bulunmayan bu tür elemanların, bu konuda kendilerinden beklenen yönetsel yeterlilikleri göstermeleri güçtür. Bu nedenle eğitim yöneticiliği ve deneticiliğine atanma ölçütlerinin bilimsel bir yaklaşımla belirlenerek söz konusu elemanların yetiştirilme ve istihdam edilme koşullarının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. 3. Fiziki Kapasite, Donanım ve Araç Gereç Bugün, ilköğretim okullarının, sınıf mevcutları ortalaması 55 düzeyindedir ve bu oran dünya standartlarının üzerindedir. Ayrıca, okullarımızın büyük çoğunluğunda ikili öğretim yapılmakta, derslik, bahçe, salon, sahne, kitaplık, labaratuar, işlik gibi tesisler yapı, donatım ve fiziki koşullar açısından önemli eksiklikler taşımaktadır. Benzer bir durum çağdaş eğitim teknolojisi içinde geçerlidir. Kuşkusuz bu tür güçlüklerin giderilmesi bir ölçüde finansal kaynaklarla ilgilidir. Ancak sorunun önemli bir başka boyutu bu amaçla gereksinilen nitelikli insangücünün yetiştirilmesini ve istihdamını gerektirmektedir. 4. Öğretim Programları Yürürlükteki ilköğretim programlarının psiko-sosyal gelişimine uygunluğu tartışmaya

açıktır. özellikle çağdaş demokratik yaşamın bir parçası haline gelen insan hakları, çevre, katılımcılık, sağlık vb. konuların muhtevada yeterince yer almaması, programların bilişsel, duyuşsal ve psikomotor beceriler açısıdnan dengeli olmaması, ders saati sayılarının ilköğretim basamaklarına uygun olmaması, özel öğretim programlarının kaynaştırma eğitimine fırsat vermemesi başlıca sorunlar olarak görülmektedir (MEB, 1995: 12). 5. Öğretim Yöntemleri Öğretim, bir etkileşim örüntüsüdür. Öğrenme ortamı, öğretme-öğrenme etkinliklerinde etkileşimde bulunan öğrenci, eğitici kadro (Yöneticiler, eğitim uzmanları, öğretmenler), araçgereç, tesis, program ve örgütlenme gibi unsurlardan oluşur. Başka bir anlatımla, öğretim, geleneksel yöntemler yerine güdüleme, deneme, değerlendirme, uygulama ve sürekli olarak yeniden geliştirme aşamalarını içeren bir etkileşim örüntüsü içinde gerçekleştirilebilir. Bu bağlamda öğretimin, öğretmen merkezli olmaktan, öğrenci merkezli duruma dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu süreçte eğitimin çağdaş yöntemlerle destelenmesi, bilim ve teknolojideki hızlı değişimlere paralel biçimde bilgi, birikim ve deneyimlerin güncelleştirilmesi ve yeniden üretilmesi sağlanmalıdır. Bugün, çağdaş bir öğretim etkinliğinde temel amaç öğrenmeyi öğrenmek olarak algılanmaktadır. Bu nedenle, çocuğun temel kavramları anlama, yorumlama ve uygulayabilmesine olanak sağlayacak, problem çözme yetenek ve davranışları ile bilimsel düşünme alışkanlığı geliştirmesine, incelme ve araştırma yolu ile iletişim kurmasına hizmet edecek, öğretim yöntemleriyle geliştirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla mevcut programların içerikleri ve öğretim yöntemleri yeniden gözden geçirilmelidir. 6. Eğitimde Rehberlik Hizmetleri ve Yönlendirme Türk Eğitim sisteminin en önemli sorunlarından biri de, eğitimde rehberlik hizmetlerinin ve yönlendirmenin yetersizliğidir. Esasen, sorun önemli ölçüde rehberlik hizmetlerinin kurumsallaşma ve işlevsellik düzeylerinin düşük olması ile ilgilidir. Bu durum özellikle, temel eğitim açısından özel bir önem taşımaktadır. Çünkü, temel eğitimin asıl amaçlarından biri, öğrencinin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda bir benlik tasarımı ve karar verme becerisi geliştirerek, kendine uygun mesleki ve ortaöğretim programını seçebilmesine olanak sağlamaktır. Bu nedenle Rehberlik ve Araştırma Merkezleri nin sayısı artırılmalı ve bu kurumlarda, alan uzmanlarının daha yaygın v etkili bir biçimde çalışmaları sağlanmalıdır. Ayrıca, ilköğretim okullarında, rehberlik ve yönlendirme etkinliklerine özel bir önem verilerek, okullar düzeyinde oluşturulacak birimlerin ilgili kurumlarda eşgüdüm ve iletişimi güçlendirecek önlemler alınmalıdır. 7. İlköğretimde Yapılanma İlköğretim okulları kapsamında bulunan okullar, dağınık bir yapı içinde yer almaktadır. Söz konusu okullar; ilkokul, ortaokul, yatılı ilköğretim bölge okul, pansiyonlu ilköğretim okulu, genel ve teknik mesleki liseler bünyesindeki ortaokullar, Özel Öğretim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü ne bağlı ilk ve ortaokullar, yaygın eğitim kurumları kapsamında yer alan pratik kız sanat ve çıraklık eğitim okulları bünyesindeki ortaokullar, ilköğretim kurumlarını oluşturmaktadır. Bu durum, sistem bütünlüğünü yok etmektedir. Ayrıca, söz konusu okulların bir bölümünün MEB dışında yer alması ve ilköğretim okullarının mevcut sayısının yeterli olmaması da, durumu güçleştirmektedir. Birbirinden farklı örgüt ve yönetim anlayışlarına sahip okulların sistem bütünlüğü içinde yeniden yapılandırılması zorunludur. Bu amaçla, gerekli örgütsel, hukuksal ve yönetsel düzenlemelerin ivedilikle ele alınması gerekli görülmektedir. 8. Eğitimin Finansmanı Milli Eğitim Finansmanı ile ilgili an kaynak, genel ve katma bütçelerden eğitim sektörüne ayrılan paydır. MEB istatistiklerine (1995-1996) göre son 10 yıllık dönem içinde GSMH ve konsolide bütçe payları, öğrenci artış hızının oldukça gerisinde kalmıştır. Örneğin 1985 yılında GSMH içinde eğitimin payı %2,2, konsolide bütçe içinde %11,1 iken, 1995 yılında GSMH da %4.2 ye konsolide bütçe içinde ise, %13.4 e çıkarılabilmiştir. Kuşkusuz bu oranlar özellikle temel eğitimin finansmanı açısından oldukça düşündürücüdür. Çünkü bu kaynaklarla ilköğretimde 2000 yılında hedeflenen %98 lik okullaşma oranının gerçekleşmesi için, bu kademede üç yıl içinde yaklaşık bir milyon öğrencilik ek kapasite yaratmak ve bu bağlamda gereksinilen diğer arz unsurlarını (Öğretmen, bina, donanım vb.) sağlamak mümkün görünmemektedir. Bu nedenle mevcut kamu eğitim kaynaklarının dağılım ve kullanımında, genel olarak eğitim sektörüne ve özel olarak da temel eğitime öncelik sağlamak gerekmektedir. Ancak sorunu sadece bu kademede kaynak artışı sağlayarak çözüme kavuşturmak mümkün değildir. Çünkü ülkemizde yaygın bir gelir dağılımı adaletsizliğinin yanı sıra, bölgeler, cinsiyetler, sosyal sınıflar, yerleşim birimleri, (kırsal ve kentsel alanlar) arasında, eğitim sürecine katılım ve sürdürme açısından ciddi eşitsizlikler bulunduğu bilinmektedir. Öte yandan devlet, yasa gereği zorunlu ve parasız olan temel eğitimden bütün öğrencilerin fırsat ve olanak eşitliği içinde yararlanmalarını sağlamakla yükümlüdür. Bu amaçla temel eğitim hizmetlerinin ülke gerçeklerine bağlı olarak, bölgesel

dengesizlikleri ve eğitim eşitsizliklerini gidermeye yönelik bir yaklaşımla planlanması gerekmektedir. Sonuç ve Öneriler Zorunlu temel eğitim yasası, yaklaşık 50 yıllık bir tartışma sürecinin sonunda gerçekleştirilebilmiştir. Kuşkusuz daha çok politik ve dinsel kaygılarla gölgelenen ve geciktirilen söz konusu yasanın gerçekleştirilmesi ülkemiz açısından önemli bir aşamadır. Ancak, yasanın en temel insan haklarından biri olan eğitim hakkını güvence altına almak açısından sosyal ve ekonomik önlemlerle desteklenmemesi halinde, beklenen yararı sağlayamayacağı açıktır. sonuç olarak, yasanın etkin ve verimli bir uygulamaya kavuşturulabilmesi için aşağıdaki önerilerin dikkate alınması yararlı olacaktır. 1. Temel eğitimin örgüt yapısı, öğretim programı, öğretmen yetiştirme ve istihdamı, yönetim, denetim ve finansman vb. sorunları bilimsel bir yaklaşımla projelendirilmeli ve bu projelerin gerçekleştirilmesi amacıyla üniversiteler ile bakanlık arasında kalıcı bir ilişkinin kurumsallaşması için çaba gösterilmelidir. Bu bağlamda, temel eğitimin özellikle kırsal kesimde kalitesinin artırılması ve yaygınlaştırılması amacıyla 1995 yılında Dünya Bankası desteği ile başlatılan ve Haziran 1998 tarihinde tamamlanan Temel Eğitim Projesi sonuçları hızla uygulamaya yansıtılmalıdır. 2. Halen temel eğitim kurumlarının önemli bir bölümünde sürdürülen ikili öğretim ve birleştirilmiş sınıflar uygulamasına en kısa sürede son verilmeli, bu amaçla gerekli kaynakların (bina, araç, gereç, öğretmen, eğitim uzmanı vb.) sağlanması yönünde çaba gösterilmelidir. KAYNAKÇA Aydın, Ayhan, (1996) Milli Eğitim Politikaları ve Şuralar, Ankara, Milli Eğitim Basımevi. Benson, C. (1987) Educational Financing (Ed.G. (Pasachoropoloces) Economics of Education Research and Stidies Pergamon Press. Bishop, George (1989) Alternative Strategies fot Education, Hong Kong: Macmillan Publishers. DİE (1985) Milli Eğitim İstatistikleri, İlköğretim 1984-1985, Ankara, Başbakanlık Basımevi. DİE (1985) Milli Eğitim İstatistikleri, Ortaöğretim 1984-1985, Ankara, Başbakanlık Basımevi. DİE (1995) Milli Eğitim İstatistikleri, İlköğretim 1994-1995, Ankara, Başbakanlık Basımevi. DİE (1995) Milli Eğitim İstatistikleri, Ortaöğretim 1994-1995, Ankara, Başbakanlık Basımevi. Fidan, Nurettin ve Yaşar Baykul (1991) Meeting Basic Learning Needs in Primary Education School, Ankara: UNICEF. Friedman, Milton (1958) Kapitalizm ve Özgürlük. Çev. B.Erberk ve N.Himmetoğlu, İstanbul, Altın Kitaplar. Kavak, Yüksel (1997) Dünyada ve Türkiye de İlköğretim, Ankara: Pegem Yayınları. MEB (1995) Milli Eğitim İle İlgili Yasalar, Ankara, Milli Eğitim Basımevi. MEB (1995) Onbeşinci Milli Eğitim Şurası Hazırlık Dökümanı-1 (Ön Komisyon Raporları), Ankara, Milli Eğitim Basımevi. MEB (1996), APK Dökümanları 1996-1997, Ankara, Milli Eğitim Basımevi. MEB (1996) İÖGM Milli Eğitim Bakanlığı İstatistiki Bilgiler 1995-1996, Ankara, Milli Eğitim Basımevi. MEB (1997) Sekiz Yıllık Kesintisiz Zorunlu İlköğretim Uygulaması ile İlgili Sorular Cevaplar, Ankara, Milli Eğitim Basımevi. MEB (1997) Yönetici ve Öğretmenler İçin Yönetmelik El Kitabı, Ankara, Milli Eğitim Basımevi. Resmi Gazete (27 Mayıs 1949) Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Ankara, Başbakanlık Basımevi. Resmi Gazete (20 Kasım 1959) Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi, sayı 1386, Ankara, Başbakanlık Basımevi. Resmi Gazete (22 Mayıs 1962) UNESCO, Öğretim Alanında Ayrımcılığa Karşı Şavaşım Sözleşmesi, Ankara, Başbakanlık Basımevi. Resmi Gazete (3 Ocak 1976) Avrupa Konseyi Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Ankara, Başbakanlık Basımevi. Resmi Gazete (16 Ağustos 1997) İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile İlgili Yasalarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun. Sayı 4306, Ankara, Başbakanlık Basımevi. Resmi Gazete (27 Ocak 1995) Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, Sayı 22184, Ankara, Başbakanlık Basımevi. UNICEF (1990) Herkes İçin Eğitim Dünya Beyannamesi ve Temel Öğrenme İhtiyaçları, Jomtien-Tayland, Ankara, UNICEF Türkiye Temsilciliği.