.Ýnsanda. .Kanallýðýn Mekanikleri.Astral Seyahatler.4. Uluslararasý Ufo Kongresi. Tanrý yý Arama Duygusu Doðuþtan Vardýr



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum


TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve


1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.


ünite1 Sosyal Bilgiler

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

Kanguru Matematik Türkiye 2017

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7


Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.


2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2017

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý


ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

Kanguru Matematik Türkiye 2017

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý

Simge Özer Pýnarbaþý

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

TABLO-2'nin devamý. Sanayi ve Ticaret Bakanlýðý

OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)

TUM DERS LER SOR U BAN K AS I HAYAT BİLGİSİ FEN BİLİMLERİ - TÜRKÇE MATEMATİK - İNGİLİZCE

Arkamdan yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanýmda yürü, böylece ikimiz eþit oluruz. (Ute Kabilesi Atasözü) BÜRO

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

17 ÞUBAT kontrol

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý


Sessizliktir Her Þeyin Ötesi. Hani, sýradan hayatlar vardýr; hüzünle astarlanmýþ ruhlarýn. sessizliðini akseder suretleri.

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

FEN BÝLÝMLERÝ. TEOG-2 DE % 100 isabet

HAZÝRAN 2009 Sayý: 486 Fiyat: 3.5 YTL. .ÝSA nýn Sitemi.Dünya Üzerindeki Sýcak Noktalar.Norveç Tohum Deposu Bilmecesi

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

ÝNSAN KAYNAKLARI VE EÐÝTÝM DAÝRE BAÞKANLIÐI

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,


düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN

Kanguru Matematik Türkiye 2015


01 Kasým 2018

Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi

Yat, Kotra Ve Her Türlü Motorlu Özel Tekneler Ýçin Geçerli Olan KDV Ve ÖTV Ora


TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

COPYRIGHT EBD YAYINCILIK LTD. ŞTİ.

Þimdi beraber sarmal bir yay yapacaðýz. Bakýr tel, çubuða eþit aralýklarla sarýlýr. Daha sonra çubuk yayýn içinden çýkarýlýr.

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

KPSS PUANLARI. Avrupa Birliði Genel Sekreterliði. Atama Yapýlacak Kadro Unvaný: Avrupa Birliði Uzman Yardýmcýsý ( Uluslararasý Ýliþkiler )

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler 1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

Kümeler II. KÜMELER. Çözüm A. TANIM. rnek Çözüm B. KÜMELERÝN GÖSTERÝLMESÝ. rnek rnek rnek Sýnýf / Sayý..

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

EÞÝTSÝZLÝKLER. I. ve II. Dereceden Bir Bilinmeyenli Eþitsizlik. Polinomlarýn Çarpýmý ve Bölümü Bulunan Eþitsizlik

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri

Kanguru Matematik Türkiye 2017

BASIN DUYURUSU ( ) 2002 Öðrenci Seçme Sýnavý (ÖSS) Yerleþtirme Sonuçlarý

HER ÝNSAN BÝRBÝRÝ ÝLE AYNI MIDIR?


d es ý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr

Kanguru Matematik Türkiye 2015

ünite1 Hücre 3. Öðretmenin sorularý ve Müge nin yanýtlarý tabloda verilmiþtir: 1. Tabloda öðretmenin sorularý ve Duygu nun yanýtlarý bulunmaktadýr.

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

Termik Röleler ÝÇÝNDEKÝLER Özellikler Karakteristik Eðriler Teknik Tablo Sipariþ Kodlarý Teknik Resimler EN TS EN IEC Ra

FÝYATLAR A. FÝYATLARDAKÝ GENEL GÖRÜNÜM

Ý Ç Ý N D E K Ý L E R

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!


Transkript:

AÐUSTOS 2009 Sayý: 488 Fiyat: 3.5 TL.Ýnsanda Tanrý yý Arama Duygusu Doðuþtan Vardýr.Kanallýðýn Mekanikleri.Astral Seyahatler.4. Uluslararasý Ufo Kongresi

ÝÇÝNDEKÝLER Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi Cilt: 41 Sayý:488 Aðustos 2009 Onur Baþkaný: Dr. Refet Kayserilioðlu Sevgi Yayýnlarý Tic.Ltd.Þti. adýna Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü: Ayþegül Kayserilioðlu Yazý Ýþleri Müdürü: Özenç Kayserilioðlu Yayýn Kurulu: Güngör Özyiðit Nelda Bayraktar Hale Ürkmezgil Haberleþme Sorumlusu ve Okur/Abone Ýliþkileri: Kazým Erdemoðlu 0212 252 85 85 0542 676 83 47 Faks: 0212 249 18 28 P.K: 471 Beyoðlu/Ýstanbul Yönetim Yeri: Oba Sok. Silla Ap. No: 7/1 Cihangir/Ýstanbul Baský: Inkýlap Kitabevi San. Tic. A.Þ. Çobançeþme Mah. Sanayi Cad. Altay Sok. No:8 Yenibosna/Ýstanbul Ýnsanda Tanrý yý Arama Duygusu Doðuþtan Vardýr... 2 Dr. Refet Kayserilioðlu Madde, Yaþamý Oluþturma Özelliðinde Yaratýldý... 7 Ahmet Kayserilioðlu Yine de Gel... 16 Güngör Özyiðit Tonguç Hakkýnda - 1... 18 Yalçýn Kaya Yaþarken Bedeni Terkedip Dönmek... 26 (Astral Seyahatler) Zuhal Voigt Eski ve Yeni Kültürler (Eski Günýþýðýnýn Son Saatleri)... 34 Thom Hartman/Arýn Ýnan Ufo Kongresinden Ýzlenimler... 40 Rengin Özer Kanallýðýn Mekanikleri Üzerine... 44 (Arktruslular) Fiyatý: 3.5 TL Yýllýk Abone: 40 TL Yurt Dýþý: 50 TL

1 Sevgili Dostlar Sizlere dergimizi olabileceði en iyi þekliyle ulaþtýrmaya çalýþýyoruz; bunun için yapacaðýmýz fedakârlýksa eðer, bunu erinmeden, sýzlanmadan yaparak... Ýnandýðýný ve doðru bildiðini, onu almaya istekli olanlarla paylaþmak, bizler için yemek, içmek, uyumak gibi bir ihtiyaç. Amacýmýz elbet ki daha çok kiþiye ulaþmak. Bu yüzden internet sitemiz de var biliyorsunuz. Ama bizler sadece internet aðlarýnda deðil, kaðýtlarda ve kitap raflarýnda da varolmayý sürdürmek istiyoruz. Hiçbir þekilde kâr etmeyen dergimiz, bir avuç hayýrlý insanýn onu ihtimamla, sevgiyle maddi olarak desteklemesi sonucu ayakta kalabiliyor. Sevgi Dünyasý nýn pek çok insan tarafýndan okunmasýný saðlamanýn mümkün olmadýðýný biliyoruz. Bizim okurlarýmýz manevi ve ruhsal konulara açýk olan, kendi inancý dýþýndakilere tamamen kapalý olmayan, onlarý da rahatlýkla okuyup incelemesini bilen, baþkalarý ile uðraþmaktan çok kendi geliþimi için çaba harcamaya önem veren, her þeyi ve herkesi sevmeye gönüllü, Yaratan ý sadece dinlerde deðil, kendi gönlünde bulmasýnýn yolunu bilmek isteyen ve bütün bunlar için uzun soluklu çabalarý göze alabilen insanlardýr. Ülkemizin bazý yerlerinde dergimizin hiç okunmadýðýný, bazý yerlerde çok çok az okunduðunu bildiðimiz için onu daðýtýmdan çekip sadece abonelerimize göndermeye karar vermiþtik. Ama gene de bizi henüz bilmeyen, buluþamadýðýmýz çok kiþinin varlýðýný tahmin ediyoruz. Reklam imkânlarýmýz olmadýðý için onlara sizlerin aracýlýðý ile ulaþabiliriz ancak. Çevrenizde sizin gibi olan insanlara Sevgi Dünyasý ndan behsetmenizi, onlarý da Sevgi Dünyasý ailesine davet etmenizi bekliyoruz. En Derin Sevgilerimizle SEVGÝ DÜNYASI

2 ÖZDEN ÝLE ERDEM KONUÞUYOR SEVGÝ DÜNYASI Deðiþen tabiatta, deðiþmeyen kanunlarýn olabilmesi için, o tabiata da, tabiattaki deðiþmelere de ve o deðiþmeleri düzenleyen kanunlara da hâkim bir büyük kudretin olmasý zaruridir. Ýþte bu bizce anlaþýlmasý mümkün olmayan kudrete "Tanrý" diyoruz. Buradaki Tanrý, ne putperestin þekilli Tanrýsý, ne Hýristiyan'ýn, Hindu'nun insana benzer Tanrýsý, ne de Müslüman'ýn insanüstü Tanrý'sýdýr. Dr. Refet Kayserilioðlu Ýnsanda Tanrý yý Arama Duygusu Doðuþtan Vardýr

Özden - Allah hakkýndaki tartýþmamýz epeyce uzadý. Bu arada dallanýp budaklanarak ruha, maddeye, enerjiye ve bunlarýn tesir alýþveriþlerine atladý. Ama epeyce faydalý þeyler söylendi sanýrým. Sözlerimle sizi tam olarak tatmin edebildim mi bilmiyorum?.. Erdem - Doðrusunu söylemem gerekirse söylediklerinizden faydalandýðým hususlar oldu. Ama henüz tam olarak tatmin olabilmiþ deðilim. Ýlk olarak þunu sormak isterim: Evrensel olaylarý yöneten kanunlar bir formüle baðlanabilir. Bu kanunlar deðiþmez, evrensel bir determinizme (belirliliðe) dayanýrlar. Gerçi tabiatta her þey hareket ve deðiþme halindedir; ama bu deðiþmeler, deðiþmez kanunlara göre olmaktadýr. Burada bir Tanrý'yý düþünmeye neden gerek duyulsun? (1) Özden - Çok güzel söylediniz dostum. Adeta benim adýma tezimi savundunuz. Mademki evrensel olaylarý yöneten kanunlar deðiþmiyor, yani evrensel bir determinizme dayanýyorlar, öte yandan da tabiatta her þeyin devamlý bir hareket ve deðiþme halinde olduklarýný kabul ediyorsunuz. Þimdi size soruyorum: Devamlý deðiþen tabiatta, bu deðiþmeyen kanunlar nasýl olmuþtur? Ve nasýl oluyor da devamlý deðiþen ve hareket halinde olan bir kâinatta bu kanunlar hiç deðiþmeden kalabilmektedirler? Burada bütün deðiþmelerin üstünde olan, hiçbir deðiþmeden etkilenmeyen ve her þeye hâkim olan bir büyük kudreti düþünmek icap etmez mi? Söylediðiniz þartlarýn gerçekleþmesi için, yani deðiþen tabiatta, deðiþmeyen kanunlarýn olabilmesi için, o tabiata da, tabiattaki deðiþmelere de ve o deðiþmeleri düzenleyen kanunlara da hâkim bir büyük kudretin olmasý zaruridir. Ýþte bu bizce anlaþýlmasý mümkün olmayan kudrete "Tanrý" diyoruz. Buradaki Tanrý, ne putperestin þekilli Tanrýsý, ne Hýristiyan'ýn, Hindu'nun insana benzer Tanrýsý, ne de Müslüman'ýn insanüstü 3 Tanrý'sýdýr. Sonsuz kâinatý düþününüz, o kâinattaki sayýsýz güneþ sistemlerini düþününüz ve milyarlarca güneþ sisteminden meydana gelen korkunç dev Galaksileri düþününüz. Bu dev galaksilerden de sonsuz sayýda bulunduðunu þöyle bir tasavvur ediniz. Düþünülmesi dahi insana dehþet veren bu sonsuz kâinatýn içine çeþit çeþit varlýklarý, ruhlarý, baþka âlemlerdeki bilmediðimiz hesapsýz varlýklarý doldurunuz. Sonra bütün bunlara her saniye içinde ayný anda, ayný kudrette hâkim olan Tanrý'yý düþününüz. Ondaki kudreti, idraki, tesir tarzýný bizim kavramamýza imkân var mý? Ne demektir ayný anda bütün kâinatýn bütün galaksilerine, o galaksilerdeki sayýsýz güneþ sistemlerine, o güneþ sistemlerindeki sonsuz yýldýzlara, dünyalara, o dünyalardaki sonsuz canlýlara, sonsuz maddelere ve nihayet sonsuz kere sonsuz atomlara, hattâ atomun altýndaki sonsuz madde ve varlýklara hâkim olmak, tesir etmek ne demektir?!.. Böyle bir

4 þeyi deðil anlamak, bunu düþünmek bile mümkün deðildir. Peki sadece küçük bir anlýk faaliyetini dahi idrak edemediðimiz ve edemeyeceðimiz Tanrý'yý biz nasýl anlayabilir ve idrak edebiliriz?!.. Onun için Tanrý þöyledir veya böyledir diye katiyen bir þey söyleyemiyoruz. Çünkü biliyoruz ki söyleyeceðimiz her þey noksandýr ve yanlýþtýr. Yalnýz acizliðimizi hiçbir zaman unutmayarak diyoruz ki: Tanrý yaratandýr, yoktan var edendir. Kâinatýn mutlak hakimidir. O'nun bir benzeri yoktur, olamaz. Sonra susuyoruz. Hürmetle, huþû içinde ve onu ululayarak susuyoruz. Erdem - Peki bu sizin Tanrýnýz, putperestin, Hindu'nun, Hýristiyan'ýn ve Müslüman'ýn Tanrýsý deðil de onlarýn Tanrýlarýnýn da Tanrýsý mý? O zaman sizin Tanrýnýzýn Tanrýsý da olacak bir gün demektir? Özden - Hayýr dostum, bir tek Tanrý vardýr, O herkesin, her dinin veya her dinsizin Tanrý'sýdýr. Baþka baþka Tanrýlar yoktur. Benim o sözlerden kastettiðim mânâ þudur: Her devir, kendi idrak ve tekâmül seviyesine göre Tanrý'yý anlayabileceði þekilde tarif etmiþtir, idrak ilerledikçe bir önceki seviyedeki tarifin noksanlarý görülmüþ, daha ileri bir tarif yapýlmýþtýr. Bugün biz "tarif edilemezin sýnýrýna" dayanmýþýz, yarýn bizden sonra gelenler belki daha ileri þeyler SEVGÝ DÜNYASI söyleyeceklerdir. Demek ki maksat ve tarif edilen þey ayný, fakat tarifler deðiþiktir. Ayný durumu ilimde de görmüyor muyuz? Ayný olayýn bin sene, on bin sene, hattâ yüz sene önceki izahý ile bugünkü izahý ayný mýdýr? Ýnsan bilgisi ilerledikçe, yani düþünce materyalleri arttýkça hadiselerin daha derinlerine inmek mümkün olmaktadýr. Erdem - Siz Tanrý idraklerinde adeta bir tekâmülün, yani dinlerde devamlý bir evrimin (tekâmül) bulunduðunu söylemiþ oldunuz. Halbuki tarih bize gös-

teriyor ki dinler insanýn tabiat kuvvetleri tarafýndan ezilmesinden çýkmýþtýr. Yani ilk insanlar, kendilerini ezen tabiat kuvvetlerini (þimþek, fýrtýna, ateþ, yanardað, zelzele v.s.) tanrýlaþtýrýlmýþlardýr. Daha sonralarý insanlarýn hayat þartlarý ilerledikçe, onlara uygun olarak dinler de deðiþmiþtir. Böylece dinler insan beyninin mahsulü ve toplumsal olgulardýr. Daha sonra da hâkim sýnýf, dinlerin yaþamasýný kendileri için yararlý görmüþtür. Ýmtiyazlarýný kaptýrmamak, kütleleri uyuþturarak, gerçeði görmelerini önlemek üzere dini bir âlet olarak kullanmýþlardýr. O halde sizin dinlerdeki tekâmülden bahsetmeniz, adeta onlarýn ilâhi bir vahye dayandýðýný söylemeniz tarihi gerçeklere aykýrý düþmektedir. Özden - Ayný olay bilgili bir âlim tarafýndan müþahede edilirse baþka, orta kültürde bir insan tarafýndan gözlemlenirse baþka, cahil bir kimse tarafýndan tetkik yine baþka þekilde izah edilir ve anlaþýlýr. Tarihi gerçek olarak öne sürdüðünüz iddiada da böyle eksik bir müþahede (gözlem) vardýr. Çünkü... Ýlkel bir insanýn korkarak tabiat kuvvetlerini tanrýlaþtýrmasý belki bir gerçektir. Fakat acaba kendinden kudretli þeylerin arkasýnda bir Tanrý'yý aramasý nedendir? Neden insan ilk andan itibaren kendine bir Tanrý aramak ihtiyacýný duymuþtur? Korktuðu þeylerden korkar, saklanýr veya onlarý tesirsiz kýlmak için çareler arar da onlarý tanrýlaþtýrmak aklýna gelmezdi. Burada insanda yaratýlýþtan bir "TANRI ARAMA" duygusu bulunduðunu, devamlý olarak Tanrýsýný arayarak ona doðru yükseldiðini kabul etmemiz gerekmez mi? 5 O halde Tanrý duygusu insanýn ruhunda vardýr. Tanrý'ya hürmeti ve saygýyý, bunun usul ve erkânýný öðreten din de bu duyguya baðlý doðal bir davranýþtýr. Ýnsanlar ilerledikçe, dinlerin ve Tanrý idraklerinin de tekâmül edeceði gayet tabiidir. Dinlere insan beyninin ürünleri diyebilmek için ruhi irtibatlarý ve bu irtibatlarda alýnan bilgileri, sonra "Vahiy" denen þeyi iyice tetkik etmek ve bunlarýn olamayacaðýnýn, uydurma þeyler olduðunun ilmi delillerini göstermiþ olmak gerekir. Ama dinler bozulmuþ, deðiþmiþ olabilir veya sömürme vasýtasý olarak kullanýlabilirler. Ayný þekilde ilim de kötü kiþinin elinde sömürme vasýtasý olarak kullanýlabilir. Bu durum dinin esastan reddedilmesi için sebep olamaz. Erdem - Ýnsanda bir "TANRI ARAMA" duygusunun bulunduðunu pek kabul edemeyeceðim. Tanrý düþüncesi özneldir (ferdi). Yani insan tarafýndan

6 yaratýlmýþtýr. Çünkü görüyoruz ki insanoðlu Tanrý'ya kendi özelliklerini vermiþ, onu kendi hayaline göre biçimlemiþtir. Tanrý, korkularýn adlandýrýlmasý veya þekillendirilmesidir. Özden - Tamamen tersidir. Tanrý sevgisinin, saygýnýn ve onu ululamanýn sembolüdür. Tanrý'ya saygý gösterilir, ibadet edilir, sevgiler sunulur. Bütün bunlarda korku belâsý, bir boyun eðme deðil, bilâkis bir büyüðe sýðýnma, mutlak bir dosttan bir yardým isteme vardýr. Yani davranýþlarda sevgi ve güven esastýr. Korku ancak saygý gösterilen ve sevilen bir büyüðün darýltýlmasý, gücendirilmesi ve öfkelendirilmesi endiþesinden doðar. SEVGÝ DÜNYASI Görülüyor ki yanlýþ gözlemlere dayanan hükümler de yanlýþ olmaktadýr. Bazen de doðru gözlemler, yanlýþ olarak yorumlanmaktadýr. (1) Erdemin bu sorusunu ve diðer bazý sorularý, "Sosyalizmin Iþýðýnda Bilim ve Din" adlý eserden alýnmýþtýr. Bu eser, koyu bir materyalist, Marx'cý ve komün'cü bir yazar tarafýndan kaleme alýnmýþtýr. Allah'ý, ruhu ve dini inkâr eden koyu bir maddeci görüþe dayanýr. Biz, fikirlerin, ancak fikirlerle karþýlanabileceðine ve çürütülebileceðine inandýðýmýz için, önce herkesin fikrine hürmet ediyor, sonra gereken cevabý vermeye çalýþýyoruz. Kuru yasaklarla, dilin þiþti, zýndýk oldun, kâfir oldun gibi sözlerle hiçbir fikrin deðiþemeyeceðine de inanýyoruz. (Dr. Refet Kayserilioðlu)

7 Madde, Yaþamý Oluþturma Özelliðinde Yaratýldý Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog

8 KENDÝMÝZÝ DEÐÝÞTÝRMELÝYÝZ AMA NASIL?!.. Ünlü Fransýz edebiyatçýsý Albert Camus (1913-1960) çaðýmýzýn sorunlarýný ve sancýsýný en derinden duyan bir yazardý. Sanatý ve konuþmalarý ile hep insanca olanýn, insanlýðýn yanýnda yer almýþtý. 30'una varmadan "Yabancý" romanýný kaleme almýþ, birkaç yýl sonra "Veba"yý yayýmlamýþ, 40 yaþýna merdiven dayamýþken "Baþ Kaldýran Adam" ý yazmýþtý. "Yabancý" romanýyla 1957'de aldýðý Nobel ödülü konuþmasýnda çaðýmýzýn büyük vebasý yalandan, yalan davranýþlardan ve uydum akýllý "gelene aðam, gidene paþam" diyen kölelik ruhundan acý acý yakýnýr. Gerçek yazarýn, gerçek sanatçýnýn asýl ödevinin her türlü zorbalýða direnmek, en azýndan kýsýlan seslerin sözcüsü olmaktan geçtiðini vurgular ve sözlerini þöyle tamamlar: SEVGÝ DÜNYASI "...Dünyanýn öbür ucunda hapse girmiþ ve hor görülmüþ, bilmediðimiz bir insanýn çýkmayan sesi; yazarý, yalnýzlýðýndan kurtarmaya yeter, hiç deðilse özgürlüðün saðladýðý imkânlar içinde, o çýkmayan sesi unutmamayý ve onu sanat yoluyla duyurmayý baþardýkça... Ýster bütün ömrünce ünsüz ya da bir zaman için ünlü olsun; ister zorbalarýn zincirine vurulsun, ister bir süre dilediðini serbestçe söylesin; yazar kendini haklý ve canlý bir topluluk içinde duyabilir. Bu da, yazarýn elinden geldiði kadar, sanatýnýn büyüklüðünü yapan þu iki görevi yüklenmesi ile olur: Gerçekçiliði ve özgürlüðü. Sanatçýnýn iþi en büyük sayýda insaný toplamak olduðu için, yalanla ve kölelikle uzlaþamaz. Çünkü yalan da kölelik de, bulunduklarý yerde yalnýzlýklarý çoðaltýrlar. Tek fert olarak sakatlýklarýmýz ne olursa olsun, soylu yazarlýk sanatý, korunmasý güç olan þu iki ödeve baðlý kalacaktýr: Bile bile yalan söylememek ve insanýn insaný ezmesine karþý koymak." Albert Camus "Korku Çaðý" baþlýklý denemesinde; gelecekten ümit kesmiþ, güvenden mahrum kalmýþ, kötü gidiþi deðiþtirmeye asla güç yetiremeyeceðine inanmýþ köpekçe bir yaþama toptan sürüklendiðimizden þöyle yakýnýr: "17. yüzyýl matematik çaðý, 18. yüzyýl fizik çaðý, 20. yüzyýlýmýz korku çaðýdýr... Yaþadýðýmýz dünyada en göze çarpan þey, çoðu insanlarýn her çeþit inanç sahipleri dýþýnda, gelecekten yoksun olmalarýdýr. Geleceðe el atmayan, geliþme, iyileþme umudu olmayan bir hayatýn ne deðeri Albert Camus

olabilir? Aþýlmaz bir duvarýn önünde yaþamak, köpekçe yaþamaktýr. Doðrusunu isterseniz, benim kuþaðýmdakiler ve bugün atölyelere ve fakültelere gidenler köpekçe yaþamýþ ve yaþamaktadýrlar. Ýnsanlarýn geleceðe kapalý yaþamalarý ilk defa bugün olmuyor elbet. Ama insanlar eskiden konuþarak, baðrýþarak bu duvarý aþarlardý. Kendilerine umut veren baþka deðerleri yardýma çaðýrýrlardý. Bugün kimse konuþmuyor. Konuþanlar da eski söylediklerini tekrarlýyor. Çünkü dünyayý yöneten kör ve saðýr güçler; öðütleri, haber vermeleri yalvarýp yakarmalarý dinleyeceðe benzemiyor. Þu son yýllarda gördüklerimiz bizde bir þeyi kýrdý. Bu þey insanýn güvenidir; o güven ki insanlýðýn dilini konuþtuk mu bir baþkasýndan insanca karþýlýk göreceðimize inandýrýrdý bizi. Gözlerimizin önünde yalan söylediler, insaný küçülttüler, öldürdüler, sürdüler, iþkencelere soktular. Ve hiçbir sefer bunlarý yapanlarý, yaptýklarýnýn kötü olduðuna inandýrmak mümkün olmadý. Çünkü kendilerinden emindiler. Çünkü soyut bir kafa yani bir ideolojinin adamý baþka bir þeye inandýrýlamaz. Ýnsanlar arasýnda sürüp giden uzun diyalog bitti. Ýnandýrýlamayan bir adamdan elbette korkulur. Bu korku ile hesaplaþmak için onun ne demek istediðini, neden kaçtýðýný bilmek gerekir. Onun demek istediði de, kaçtýðý da ayný þeydir: Öldürmenin haklý görüldüðü, insan hayatýnýn hiçe sayýldýðý bir dünya. Ýþte günümüzün baþ politik sorunu budur. Öteki sorunlara geçmezden önce, bunun karþýsýnda tutumumuzu açýklamalýyýz. 9 Her þeyden önce þu iki soru üzerinde durmalýyýz: Doðrudan doðruya ya da dolayýsýyla öldürülmek veya iþkence görmek ister misiniz, istemez misiniz? Doðrudan doðruya ya da dolayýsýyla baþkasýný öldürmek veya iþkenceye sokmak ister misiniz, istemez misiniz? Bu sorulara "Hayýr" diyenlerin hepsi, ister istemez davranýþlarýný deðiþtirme gereðini duyacaðý pek çok sonuca sürükleneceklerdir." Albert Camus'nün vardýðý bu sonuca tüm yüreðimizle katýlsak ve davranýþlarýmýzý deðiþtirme gereðinde onunla tam fikir birliðinde olsak bile þu dehþetli soru baþýmýzýn üstünde asýlý kalmayý sürdürecektir: Nasýl olacak bu, hangi yöntemleri kullanarak davranýþlarýmýzý deðiþtirebiliriz ki?!.. Hayat görüþümüzü, davranýþlarýmýza yön veren yüreðimizdeki yanlýþ inançlarý deðiþtirmeden, sadece yüksek sesle: "Deðiþmem gerek" deyivermekle kolayýndan olabilecek iþ mi bu?.. DÝLDE KALAN GÖSTERMELÝK ÝNANÇ Doðruluktan ayrýlmayan, iyilikten þaþmayan, çalýþkan, bilgili, sevgi dolu kiþilere diliyle söyledikleri ne olursa olsun, hattâ kendilerini inkârda bile gösterseler, söyleyecek ne sözümüz olabilir ki, takdir ve tebrikten baþka! Onlara "Aman deðiþmeyin, diliniz ne derse desin baþýmýzýn üzerinde yeriniz var" diyebiliriz ancak. Çünkü iyi ve doðru davranýþlar içinde yaþayan ama

10 diliyle inkârda olan kiþileri, reenkarnasyon kurallarý ýþýðýnda incelediðimizde çeliþki ortadan kalkar. Geçmiþ yaþamlarýnda akýl ve mantýklarýný sonuna kadar çalýþtýrýp Yaradan Ýnancýný gönüllerine tam sindirmiþ ve inançlarý doðrultusunda yararlý hizmetlerde bulunmuþ kiþiler; dünyaya sonraki geliþlerinde içinde yaþadýklarý ortamýn ve aldýklarý eðitimin sonucunda akýllarýný tam bir inanca yöneltememiþ olsalar bile; önceden eriþtikleri olgunluk düzeylerinin doðal bir sonucu olarak yararlý hizmetlerini sürdürmekten bir an bile geri durmazlar. Ruh - Tecrübe - Akýl- Ruh dairesel zincirini incelediðimizde, dünya tecrübelerini yapan, davranýþlarýmýzý yöneltmede karar veren özümüzün, akýl deðil ruh cevherimiz olduðunu, tecrübeye karar vermede onun etken olduðunu görmekteyiz. Aklýmýz ne derse desin, hangi yorumda bulunursa bulunsun ve etraftan aldýðýmýz telkinler ne olursa olsun; gönlümüzden, içimizden yani ruhumuzdan gelen sesin doðrultusunda yaþamaktayýz. Behçet Kemal Çaðlar iki ses þiirinde bunu ne güzel dile getirir: Dýþardan herkes: "Görmemiþ ol, savuþ." Ýçimden bir ses: "Konuþ! Konuþ! Konuþ! Dýþardan herkes: "Böyle uslu, yavaþ" Ýçimden bir ses: " Savaþ! Savaþ! Savaþ" Dýþardan herkes: "Týkýrýnda iþin" Ýçimden bir ses: "Düþün! Düþün! Düþün!" Dýþardan herkes: "Bugüne uy, barýn" Ýçimden bir ses: "Yarýn, yarýn, yarýn" SEVGÝ DÜNYASI Ya gece gündüz Allah, Muhammed laflarýný tekrardan býkmayan; ama yalandan, dedikodudan, yýkýcýlýktan, iftiradan, vurmadan, kýrmadan, çalýp çýrpmadan bir an geri durmayanlara ne diyeceðiz? Onlara söyleyecek bir çift sözümüz bile olmayacak mý?.. Ne geçmiþ hayatlarýnda ne de þimdikinde kendi aklýyla Yaradan inancýna tam ulaþmamýþ ve bunu gönlüne tam benimsetmemiþ kiþilerden kararlý bir doðru davranýþ beklemek boþuna olur. Dünyamýzýn 300 yýldan beri yaþamakta olduðu materyalist hayat görüþüne, akýlcý, bilimsel yöntemlerle ve örnek davranýþlarla "Dur" denebildiði takdirde, insanlarýn taklide dayanan temelsiz ve her an yýkýlmaya yakýn inanç hayatlarý, ispata, tahkike ve doðrulamaya dayanan mantýklý bir inanca dönüþebilir. Ancak böyle saðlam temeller atýlýp, çatlaklar onarýldýðý zaman kiþisel, toplumsal sorunlarýmýzýn pek çoðu þu anda çözümsüzlükler içinde bunaldýklarýmýz dahil kolayca çözümlere kavuþabilir. Gerçek inancýn dilde ve sahte gösterilerde olmayýp namazýn her rekatýnda yinelenen "Fatiha" daki "sýratý müstakimde" yani doðru davranýþlarda olduðunu, dilimizde tüy de bitse haykýrýrcasýna tekrarlamaktan geri durmayý, geleceðimize ihanetle bir tutmalýyýz. Dünya insanýnýn ve kendi toplumumuzun gözlerini hýrs bürümüþ, gözlerini kin bürümüþ, gerçeði görmekten uzaklaþmýþ büyük yüzdesinin, yeni bir inanç tazelemesine bugün þiddetle ihtiyaç var. Âlemleri, tüm varlýklarý, tüm canlýlarý ve insanlarý sevgisinden varetmiþ bir

Tanrý inancýna aklýyla ve gönlüyle tam tamýna ulaþmadan, gözleri bürümüþ bu kinlerden, bu hýrslardan arýnmak ne mümkün!.. Öyle bir Yaradan inancý ki; davranýþlarýmýzla biz onu iyilik diye, doðruluk diye, çalýþma, bilgi, sevgi diye tanýmadýkça kendimizi doðruda iyide zannederek, kaygusuzca her türlü zûlmü yapmaktan bir an geri durmayacaðýmýz her gün yaþadýðýmýz bir realite!.. Öyleyse anamýzýn, babamýzýn, hocamýzýn, þeyhimizin telkinleri ya da çýkarlarýmýzýn zoruyla, kalbimize girmeden sadece dilimizde yinelenen, davranýþlarýmýzda izine rastlanmayan, dýþarýdan monte edilmiþ inanç dünyamýzý gerçeklerin ýþýðýnda, her þeyden önce, bilimsel bulgularýn rehberliðinde yeniden, derinliðine düþünerek ruhumuza benimsetme çabasý, hepimiz için vazgeçilmez bir uðraþ olmalý!.. KUR'AN NE DÝYOR? Kur'an böylesi bir tahkik edilmiþ, akýlla doðrulanmýþ Allah inancýnýn gereðini pek çok ayetinde ýsrarla öðütlemektedir: 11 * Onlar ki ayakta, oturarak ve yanlarý üzerine yatarken Allah'ý anarlar, göklerin ve yerin yaratýlýþý üzerinde düþünürler. "Rabbimiz bunu boþ yere yaratmadýn Sen yücesin bizi ateþ azabýndan koru!" (3/191) * Göklerde ve yerde nice ayetler (doða kanunlarý) var ki, onlarýn yanýndan yüzlerini çevirerek geçerler. (12/105) * Hayvanlarda da sizin için ibret (alýnacak dersler) vardýr. (16/66) * De ki: "Yeryüzünde gezin bakýn yaratmaya nasýl baþladý" (29/20) * Bakmýyorlar mý develere, nasýl yaratýldý? Göðe, nasýl yükseltildi? Daðlara, nasýl dikildi? Yere, nasýl yayýlýp döþendi? (88/17-20) Kur'an ayetleri, sadece canlýlara deðil, evrenin temelini oluþturan maddi düzene ve doða kanunlarýna da derin düþünceler ýþýðýnda bakmamýzý öðütlemektedir. Sadece ruhlarý, canlýlarý deðil maddeyi de sevgisinden varetmiþ Yüce Yaradan, maddenin içine gizlenmiþ olaðanüstü düzeni ve kanunlarý bulmamýz yönünde bizleri sürekli uyarmaktadýr. Ve batý dünyasýnda materyalist bir görüþle de olsa bilim alanýnda bu yöndeki büyük çabalar ve buluþlar insanlýðýn bir yüz akýdýr. Bu buluþlardan hele son 80 yýlda kuantum fiziðinde elde edilen akýllara durgunluk veren sonuçlardan görüyoruz ki, ayaðýmýzýn altýnda çiðneyip geçtiðimiz taþlarýn, topraklarýn atomlarý içinde nice hünerler, nice sýrlar gizli. Ve hâlâ da bulmamýzý bekleyen neler var. Atomun çekirdeði proton, nötron, kuarklar konusunda henüz engine dalamadýk; sahillerde dolaþýyoruz ama þimdiye kadar öðrendiklerimizle maddenin ne büyük yeteneklere ve özelliklere sahip olduðunu görüyor, hayran kalýyoruz. Birbirinden ýþýk yýllarýnca uzakta olan iki elektronun bile anlýk bir sürede haberleþip ikizler gibi eþ davranýþlar sergilediklerini gören bilim adamý, maddenin kapasitesi ve yeteneklerindeki umulmadýk kudretleri görüp hayranlýk

duymaz da ne yapar? Fotonlarda elektromagnetik dalga özelliði olmasaydý, telefonlara, radyolara, televizyonlara kavuþabilir miydik? Elbette bunlara insanlarýn buluþlarý ve hünerleriyle ulaþtýk ama maddenin bu özelliði olmasaydý hiçbir yere varamazdýk. Maddede deðiþik yetenekler olmasa yeþil yapraklar fotosentezle tüm canlýlarýn gýdasýný oluþturabilir miydi? Su, 130 metre boyundaki ulu aðaçlarýn tepesine ulaþabilir miydi? Bugün bizlerin öncelikle yapmamýz gereken, atom ve atomaltý düzeylerde bulduðumuz ve bulacaðýmýz bu olaðanüstü yetenek ve hünerlerin arkasýndaki Yüce Yaratýcý Zekânýn varlýðýna tam kani olmak ve önünde saygýyla, sevgiyle eðilmektir. Sonra da yine O'nun varettiði yüce ruhlar ordusunun, meleklerin, görevlilerin evrenin ve dünyanýn iþleyiþinde ve geliþmesinde sergiledikleri harikalarýn farkýna varýp, her an yaþadýðýmýz mucizelerin þükrünü duymaktýr. Allah sadece maddeyi ve ondaki olaðanüstü özellikleri yaratmakla yetinmemiþ; ayrýca bu özelliklerden yararlanarak muhteþem düzenlerin oluþmasýnda görevlendireceði melekler ordusunu ve onlarýn baþý olarak da Ruh-u Âzam'ý (Büyük Parlak) varederek onlarý da faaliyet alanýna iþtirak ettirmiþtir. EVRENÝN ÝLK SANÝYESÝNDEKÝ ÝNCE MATEMATÝK Artýk þimdi bu felsefe ve hayat görüþünün ýþýðýnda Kuranýn öðütlediði gibi yaratýlýþ üzerinde derinliðine akýl

yürütmeye baþlayabiliriz. Önce en baþýndan yaratýlýþýn ilk adýmý Büyük Patlama'dan (Big Bang) baþlamak en doðrusu olacak. Burada söz tabii ki bu konuda en çok emek vermiþ olan Stephen Hawking'in. Ýþte onun milliyet yayýnlarýndan "Zamanýn Kýsa Tarihi" kitabýnýn 158-159 sayfalarýndan 4 yanýtsýz soru hakkýndaki düþünceleri. Özellikle 3. maddedeki yanýtsýz soru, yani patlamadan bir saniye sonraki geniþleme hýzý yalnýzca yüz bin milyarda bir oranýnda az olsaydý bile, evrenin bugünkü büyüklüðüne varmadan çökeceði ile ilgili sorusu çok önemli. Daha ilk saniyede evrenin geleceðinin nasýl da matematik bir incelikle planlandýðýnýn çok somut bir göstergesi: "Çok sýcak baþlayan ve geniþledikçe soðuyan bu evren tablosu bugün elimizdeki gözlemsel kanýtlara uyuyor. Yine de birtakým önemli sorular yanýtsýz kalýyor. 1 - Evren baþlangýcýnda niçin öylesine sýcaktý? 2 - Evren büyük ölçekte niye o kadar düzgün? Uzaydaki her noktadan ve her yönde niye ayný gözüküyor? Özellikle deðiþik yönlere baktýðýmýzda, zemindeki mikrodalga ýþýmasýnýn sýcaklýðý niçin yaklaþýk ayný? Bu biraz sýnýftaki öðrencilerin sýnav kaðýtlarýný deðerlendirmeye benziyor. Hepsinin yanýtý týpatýp ayný ise birbirlerinden kopya çektiklerinden emin olabilirsiniz rahatça... 3 - Evren niçin çöken modellerle, sonsuza dek geniþleyen modelleri ayýran "kritik hýza" çok yakýn hýzla geniþlemeye baþladý? Öyle ki þimdi on milyar yýl 13 sonra bile hâlâ kritik hýza yakýn bir hýzla geniþlemekte? Büyük patlamadan bir saniye sonraki geniþleme hýzý, yalnýzca yüz bin milyarda bir oranýnda az olsaydý bile, evren daha bugünkü büyüklüðüne eriþmeden çökmüþ olurdu. 4 - Evrenin büyük ölçekte çok düzgün ve tekdüze (homojen) olduðu gerçeðine karþýn, yýldýzlar ve yýldýz kümeleri gibi yerel düzensizlikler var. Bunlarýn ilk zamanlarda bir bölgeden ötekine yoðunluðun biraz farklý oluþundan kaynaklandýðý düþünülüyor. Peki, yoðunluðun bu düzensiz deðiþiminin kaynaðý ne idi? KARBON-12 HESAPLADIÐIMIZ GÝBÝ OLMASAYDI?!.. Nobel ödüllü fizik dehalarýndan Richard Feynman TÜBÝTAK yayýný "Fizik Yasalarý Üzerine" kitabýnýn 143-144 sayfalarýnda tüm evrenin kendine özgü yapýsýnýn karbon-12'nin çekirdeðindeki enerji düzeyine baðlý olduðunu söyler. Hesapla önceden bulunan sayý ile deney sonuçlarýnýn týpatýp ayný olduðunu heyecanla anlatýr. Eðer hesaplandýðý gibi olmasa idi ne organik hayatýn, dolayýsýyla yaþamýn temeli olan karbon oluþabilecekti ne de pek çok element. Feynman kitabýnda bunu aynen þöyle anlatýr: "Doða hakkýnda çok ilginç olan bir þey vardýr: Tüm evrenin kendine özgü yapýsý; belirli bir çekirdekteki özel bir enerji düzeyinin durumuna baðýmlýdýr. Karbon- 12 çekirdeðinde 7.82 milyon voltluk bir

14 düzey olduðu saptanmýþtýr. Bu da akla gelebilecek her þey için çok büyük önem taþýmaktadýr. Durum þöyledir: Hidrojenle baþlayalým. Baþlangýçta Dünya neredeyse tümüyle hidrojenmiþ gibi görünüyor. Çekimin etkisi ile hidrojen sýkýþýp ýsýnýyor ve nükleer reaksiyon gerçekleþiyor, helyum oluþuyor. Sonra helyum, hidrojenle kýsmen birleþerek daha aðýr birkaç element oluþturuyor. Ancak, daha aðýr olan bu elementler hemen daðýlýp yine helyuma dönüþüyorlar. Bu nedenle, bir ara dünyadaki bütün diðer elementlerin nasýl ortaya çýktýklarý anlaþýlamýyordu. Çünkü yýldýzlardaki üretim süreci, hidrojenle baþlayarak helyum ve yarým düzineden az baþka elementten fazlasýný ortaya çýkaramazdý. Bu problem karþýsýnda Hoyle ve Salpeter bir çýkýþ yolu bulunduðunu öne sürdüler. Buna göre üç helyum atomu birleþip bir karbon yapabiliyorsa, bir yýldýzda bunun ne sýklýkta meydana gelebileceðini kolayca hesaplayabiliriz. Sonuç þunu ortaya çýkardý: Karbon ancak tek bir rastlantýsal olanakla oluþabilirdi. Eðer karbonda 7.82 milyon voltluk bir enerji düzeyi varsa o zaman üç helyum atomu birleþebilir ve 7.82 düzeyi olmadýðý zamankinden biraz daha uzun bir süre beraber kalabilirlerdi. Biraz daha uzun kaldýklarýnda, baþka birþeylerin oluþmasý ve yeni elementler yapýlmasý için gerekli zaman saðlanacaktý. Eðer karbonda 7.82 milyon voltluk bir enerji düzeyi varsa, periyodik tablodaki diðer elementlerin nereden geldiði anlaþýlabilirdi. Böylece dolaylý ve tepetaklak bir irdeleme ile karbonda 7.82 SEVGÝ DÜNYASI milyon voltluk bir düzey varolduðu tahmin edildi. Laboratuar deneyleri de bunun gerçek olduðunu gösterdi. Bu nedenle dünyada bütün öbür elementlerin varolmasý, karbondaki bu özel düzeyin varlýðý ile yakýndan iliþkilidir." SUDAKÝ MUCÝZELER Evrenin ilk saniyesinden ve karbon- 12'nin oluþumundan hýzla günümüze gelip somut bir gerçeðe, sudaki harika düzen ve yapýya alýcý gözle bakýnca, yaþamýn oluþmasý için maddeye nasýl bir yetenek bahþedildiðini ve bunun arkasýndaki yüce zekâyý görmekte yine gecikmeyiz. Biliyoruz ki, bütün cisimler ýsýnýnca geniþler. Su da öyle. Örneðin suyu 10 dereceden 14 dereceye ýsýttýðýmýzda hacmi artar ve dolayýsýyla yoðunluðu azalýr. Bu iki suyu karýþtýrsak ýsý alýþveriþi baþlamadan önceki dönemde yoðunluðu fazla olduðundan 10 derecedeki su dibe çöker daha sýcak olaný üstte kalýr. Sonra da alýþveriþ tamamlandýðýndan aradaki bir sýcaklýkta eþitlenirler. Eðer su doðadaki genel kanuna her sýcaklýkta uysaydý, sýfýr derecedeki buz eridiðinde en yoðun su, bu sýfýr derecedeki su olacaðýndan denizlerde ve okyanuslarda en dibe çökecek ve biraz soðuduðunda da buz haline gelecekti. Böylece dipten yukarýya kadar gittikçe buz kitlesi artacaðýndan, sonunda bütün okyanuslar ve denizler kutuplardaki gibi donup kalacaktý. Tabii ki artýk ne balýklarýn ne de okyanus bitkilerinin varolmasý da, yaþar kalmasý da söz konusu bile olmayacaktý.

15 Olaylarýn böyle yürümediðini, sularýn dipten deðil yüzeyden itibaren donduðunu okyanuslarýn canlýlarla kaynadýðýný biliyoruz. Peki nasýl oldu bu?! Çok kolay: Doða kanunlarýnda çok ufak bir terslik yapýlarak; hem de en uygun yerde. Eðer bu terslik örneðin 10 dereceyle 14 derece arasýnda yapýlsaydý hiç iþimize yaramayacaktý. Terslik en uygun yerde 0 dereceyle 4 derece arasýnda yapýlýyor. Yani su 0 dereceden 4 dereceye kadar ýsýtýlýnca genleþmiyor aksine büzüþüyor. Ve 4 derecedeki suyun hacmi en aza indiðinden yoðunluðu da en fazla oluyor. Doðaldýr ki dibe çöken de bu 4 derecedeki su olduðundan ve 0 derecedeki su en üstte kaldýðýndan okyanuslar yüzeyden donuyor ve yaþam altýnda devam ediyor. Eðer ikinci bir terslik, doða kanunlarýnda ikinci bir sapma yapýlmasaydý sonuçlar yine trajik olacaktý. Bütün maddelerin sýcaklýðýn azalmasý ile sývý halden katý hale geçiþlerinde yoðunluklarý artar. Su hariç.. Suyun ýsý kaybedip buz haline gelmesinde diðer maddelerin aksine yoðunluðu azalýr ve dolayýsýyla buzlar dibe çökmez suyun üzerinde yüzer. Aksi olsaydý, buz kütleleri oluþtukça dibe çökecek ve sonuçta denizler su deryasý deðil, buz deryasý haline gelip yaþam noktalanacaktý...

Yine de Gel Güngör Özyiðit, Psikolog

17 Yine de gel Kimsen kim, ne isen ne Farký yoktur ne ismin, ne etiketin bu yerde Varsa eðer içinde Hak'ka dönük en küçük bir emel Yine de gel Yanýlýp maddeye dört elle sarýlsan Hani puta da tapsan Ya da ateþe atýp kendini Günahýnýn alevinde yansan Ve yanlýþa kapýlýp da çoðu zaman Çukura bile yuvarlansan, Çýkmak için çalýþ, çabala her an Çünkü budur gerçekte insana yakýþan. Bil ki sana uzanan Tanrý eli Dilersen esenliðe çýkarýr seni Hani yüz kere tövbe etsen, söz versen kat'î Sonra dayanamayýp yüzünde de bozsan tövbeni Korkma, üzülme yine, sakýn ümidini yitirme Yürü fakat yanlýþýnýn üstüne, çekinme Gör ki kötülük aslýnda gelip geçici bir yel Yine de gel Umutsuzluk giremez bu kapýdan içeri Beri gel dostum, beri Burada ne kötüleme var, ne yergi Burasý övgünün, sevginin yeri Burada iyilikler dizili yol yol Burada baðýþlanma bol Neyler ki nefes nefes özlem tüter Kudümler çevik adýmlarla neylere eþlik eder Tanrý pervanesi semâzenler döner de döner Burada aþký çalar her bir tel Haydi koþ, coþ, sen de gel Erisin sevgide sesler, olsun sesten bir sel Yine de gel Yine de gel!..

18 CUMHURÝYETÝN ÝLK YILLARINDA EÐÝTÝM - VII Tonguç Hakkýnda - 1 Yalçýn Kaya "Tatar Atmaca köyünden bir köylü delikanlýsý çýkmýþ, önemli bir eðitim giriþimini yönetme olanaðýný bulmuþ, bunu sýnýfýndan kopmadan baþarmýþtýr. Köylü sýnýfýnýn bilinçlenmesi, haklarýna kavuþmasý için giriþtiði çabalarla köylülerine yardým etmiþ, kurduðu örgütün bu bilinçlenme yolunda baþarýlý olacaðýnýn birçok belirtisini ölmeden önce de görmüþtür. Düþüncelerinden, ilkelerinden dönmeden, yolundan sapmadan, eðilmeden bütün hayatý boyunca bir tek yönde, bir tek doðrultu üzerinde dimdik yürüyebilmiþtir. Mutluluk bu deðilse nedir?" Hakký Tonguç, Dünya pedagoji ansiklopedilerine Köy Enstitülerinin bulucusu ve kurucusu olarak geçen tek Türk eðitimcisidir. Falih Rýfký'nýn Ulus Gazetesi'nde çýkan bir baþyazýsý TONGUÇ BABA baþlýklýydý. Yazar, "Sakýn bu adý Ýdrisdaðý eteklerinde bir yatýr adý sanmayýn" diyordu. "Halkýn umut baðladýðý bir insaný, bir eðitimciyi gönlünde azizleþtirmesidir. Ýlköðretim Genel Müdürü Ýsmail Hakký Tonguç'a yakýþtýrýlan bir addýr bu. Niçin Milli Þefe ya da Eðitim Bakaný'na deðil de Tonguç'a "Baba" diyor halk, Tonguç'u baðrýna basýyor? Çocuklarýna onun