Depresif semptomatoloji sadece psikiyatri



Benzer belgeler
Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet

Þizofreninin klinik özelliklerini anlatan kitap ya

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER DEPRESYON

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

DEPRES DEPRE Y S O Y NDA ND PSİKOFARMAKOTERAPİ

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

( iki uçlu duygulanım bozukluğu, psikoz manik depresif, manik depresif psikoz)

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M.

Siklotimik bozukluk, hipomani ve hafif þiddette

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri

ÜNİTE II: PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİNDE TEMEL KAVRAMLAR VE UYGULAMA STANDARTLARI

Klinik Psikoloji: Ruh Hali Rahatsızlıkları. Psikolojiye Giriş. Günümüz Kriterleri. Anormallik nedir?

RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ


BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ Bipolar II Bozukluk

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

Ýnsanlýk tarihi kadar eski olan depresif bozukluðun. Depresyon Etiyolojisi. Özet

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017

Depresyon Belirtileri

Uzm. Dr. Sencan Sertçelik Haydarpaşa Numune Eğitim Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği

KRONİK SOLUNUM HASTALIKLARINDA PSİKOSOYAL DEĞERLENDİRME VE TEDAVİ

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse

RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

DEPRESYON. Belirtiler

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125: Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL.

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

Uyku sorunları: Ruhsal bozukluklardaki önemi. Prof. Dr. Mustafa Tayfun Turan Erciyes ÜTF Psikiyatri AD

Major Depresyon Tanýsý Alan Hastalarda Somatik Belirtilerin Yoðunluðunun Ýntihar Düþüncesi, Davranýþý ve Niyetine Etkisi

Açıklama. Araştırmacı: Yok. Danışman: Yok. Konuşmacı: Lilly

Depresyon Kliniği TANIMI VE TANI ÖLÇÜTLERİ DERLEME. Lut TAMAM, a Zeynep NAMLI, a Mahmut Onur KARAYTUĞ a

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

SINIF 5 Saat Ders Düzey Öğretim Üyesi Anabilimdalı SİNİR-DUYU BLOĞU

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

ÇARŞAMBA 09:30 Koma A Gülsen YILDIZ BABACAN NÖROLOJİ

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM

Çocuk ve ergen depresyonu ile ilgili araþtýrmalar iki

Bipolar depresyonu ayırt etmek her zaman kolay mı?

HAFİF TRAVMATİK BEYİN HASARI (mtbi) ve GENEL TEDAVİ İLKELERİ

DAVRANIŞSAL KİLO KONTROLÜ VE PSİKOLOJİK FAKTÖRLER - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ

Unipolar Mani. Fatih Volkan Yüksel 1, Aydýn Kurt 1, Verda Tüzer 2, Erol Göka 3 DERLEME SUMMARY ÖZET. Unipolar Mania

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM V PSİKİYATRİ STAJ DERS PROGRAMI

ICSD3: Parasomniler. Farklar & Yenilikler. Dr. Hikmet YILMAZ CBÜ Nöroloji AD, Manisa

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

HIV ve Psikiyatrik Sorunlar: Türkiye Verisi

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

Az sayıda ilaç. Uzun süreli koruyucu kullanım İlaç değişiminin uzun sürede olması. Hastayı bilgilendirme İzleme

Antipsikotik ilaçlar

Prof.Dr.Hüsnü ERKMEN Üsküdar Üniversitesi

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

DEHB Erişkinliğe Yansımalar ve Eş Tanı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

EK-2 CUMHURĠYET ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ PSĠKĠYATRĠ ANABĠLĠM DALI DERS BĠLGĠLERĠ FORMU

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

EGZERSiziN DEPRESYON TEDAVisiNDEKi YERi VE ETKiLERi

OKB DE KOMORBİDİTENİN VARLIĞI TEDAVİYİ NASIL ETKİLER? Dr.Abdulkadir Tabo

Depresyon TYRKISK. Depresjon/Depression

Eğitim Yılı Dönem V. Çocuk Psikiyatrisi. Staj Eğitim Programı

Yaşlılarda İntihar Davranışı ve Müdahele İlkeleri. Prof. Dr. Çınar Yenilmez Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD


PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR. PSİ154 - PSİ162 Doç.Dr. Hacer HARLAK

Melikgazi Rehberlik ve Araştırma Merkezi Filiz DOĞAN Psikolojik Danışman/Rehber Öğretmen

İÇİNDEKİLER. Duygusal ve Davranışsal Bozuklukların Tanımı 2

Pelvik Ağrı Psikiyatr ne düşünür? Prof. Dr. Hayriye Elbi Ege Ü.T.F. Ruh Sağlığı ve Hastalıkları

Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres

Hastalarla Ortaklık. Dikkat Eksikliği Sendromu. ESOGÜ Tıp Fak. Psikiyatri A.D. Dr.Ş.Soner ÖZDEMİR

Psiko-Onkoloji Onkoloji Hastalarına Psikolojik Yaklaşım

Obezite ve Yeme Alışkanlıklarının Psikolojik Temelleri

PSİKOFARMAKOLOJİ-5. ANTİDEPRESANLAR Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nde KLP Çalışmaları Amaçlar Yurtdışında Yan Dal süreci

TÜKENMİŞLİK SENDROMU İLE BAŞ ETME YÖNTEMLERİNDE YÖNETİCİLERİN/ KİŞİNİN ROLÜ

Açıklama Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur.

PSİKOFARMAKOLOJİ 6. Duygudurum Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Eğitim Yılı Dönem V Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Staj Eğitim Programı

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

İNTİHAR DAVRANIŞI ÖNCESİ VE SONRASI ÖLÇME / DEĞERLENDİRME ÇG.

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Uz.Dr. Sami HATİPOĞLU Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği Şefi Aile Hekimliği Koordinatörü UZMANLIK TEZİ. Tez Danışmanı Uz. Dr.

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

DEMANS. ÿ Bu bir Demans (bunama hastalığı) olabilir mi? ÿ Demans tam olarak nedir? ÿ Alzheimer tipi Demans nasıl cerayan eder?

Demans ve Alzheimer Nedir?

Birinci Trimester Gebelerde Depresyon ve Anksiyete Bozukluðu

Nörolojik Hastalıklarda Depresyon ve Sitokinler

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir??

Transkript:

Depresyonun Klinik Belirtileri Prof. Dr. Ali Kemal GÖÐÜÞ* Depresif semptomatoloji sadece psikiyatri alanýnda deðil genel týpta da hekimlerin en sýk karþýlaþtýklarý belirtiler kümesidir. Bu belirtiler kümesi bazen tek baþýna bir hastalýk tablosu oluþtururken bazen de baþka psikiyatrik ya da týbbi hastalýk tablolarýna eþik eder. Bu bölümde depresif semptomatoloji öncelikle klinik tablonun þiddeti esas alýnarak -orta ve aðýr olmak üzere- iki bölümde tanýmlanacak daha sonra da depresyonun bazý özel klinik formlarý üzerinde kýsaca durulacaktýr. Orta þiddette depresyonda klinik görünüm Orta þiddette bir depresyonun temel klinik belirtileri duygulanýmda çökkünlük, yaþamdan zevk almama, genel bir isteksizlik hali ve enerji azlýðýdýr. Hasta neþesiz, keyifsiz ve karamsardýr. Hastanýn dýþ görünümü de tipik bir özellik gösterir. Kendine bakýmý kötüleþmiþtir. Giyimine ve kiþisel hijyenine gösterdiði özen azalmýþtýr. Kaþlar çatýk, aðýz köþeleri aþaðý sarkýktýr. Göz kýrpma sýklýðý azalmýþtýr. Omuzlar düþüktür ve bakýþlar aþaðýda olacak þekilde baþ öne doðru eðiktir. Jest ve mimikler azalmýþtýr. Nadiren bazý depresif hastalarýn yüzlerinde zoraki bir gülümseme ifadesi görülebilir. * Ankara Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, ANKARA Depresyondaki duygudurum çökkünlüðü sýradan günlük olaylarýn ya da bir kaybýn neden olduðu üzüntü ve yas halinden farklý bir durumdur. Olaðan üzüntü ya da yas yaþayan insanlarda da duygudurum çökkünlüðü görülür ancak bu kiþiler eðlenceli bir durum karþýsýnda ya da iyi bir haber aldýklarýnda geçici de olsa zevk alabirler, neþelenebilirler ve duruma uygun duygusal tepkiler verebilirler. Oysa depresif hastalarda bu mümkün deðildir. Duygulanýmlarý sürekli olarak çökkündür. Hastalar bu hissi tipik olarak "kahredici bir duygusal acý" ya da "karanlýk bir bulut içerisinde olmak" gibi dramatik ifadelerle dile getirebilirler. Bu iki tablo arasýndaki bir diðer fark da iþevsellikle ilgidir. Olaðan üzüntü ve yas durumu kiþide hissedilir bir iþlev kaybýna neden olmazken, depresyondaki kiþide belirgin iþlev kaybý vardýr. Karamsarlýkla ilgili semptomlar üç döneme ait olabilir. Þimdiki zaman ile ilgili karamsarlýðý nedeniyle hasta, yaþadýðý her olayýn "kötü ve olumsuz" tarafýný görmeye eðilimidir. Her yaptýðý iþde baþarýsýz olduðunu düþünür. Kendini beceriksiz ve iþe yaramaz bulur. Baþkalarýnýn da kendisini böyle deðerlendirdiðine inanýr. Özgüvenini kaybetmiþtir. Bir þey baþardýðýnda ise bu kendi becerisi sonucu deðil tesadüfen olmuþtur. Bu deðerlendirmeler sonucunda benlik saygýsý belirgin þekilde azalmýþtýr. Gelecekle ilgili karamsarlýðý nedeniyle hasta her 39

GÖÐÜÞ AK. þeyin kötüye gideceðini düþünür. Ýþ yaþamý, ekonomik durumu, aile iliþkileri, saðlýk durumu giderek bozulacaktýr. Ýleriye yönelik bu umutsuzluk ve çaresizlik hissine çoðu zaman hayatýn yaþamaya deðmeyeceði düþüncesi ve intihar eðilimi eþlik eder. Depresif hastalarýn yaklaþýk üçte ikisinde intihar düþüncesi vardýr. Ýntihar sonucu ölüm oraný ise %10-15 kadardýr. Bu nedenle depresif hastayý deðerlendirirken intihar eðilimi olup olmadýðý mutlaka araþtýrýlmalýdýr. Deneyimsiz hekimler hastanýn aklýnda böyle bir fikir yokken oluþabileceði düþüncesi ile intihar eðilimlerinin olup olmadýðýný konuþmaktan kaçýnýrlar. Bu endiþeyi haklý çýkaracak kanýtlar yoktur. Gerekli tedbirleri (hospitalizasyon, medikal tedavi, elektrokonvulzif tedavi vb) alabilmek için mutlaka hastanýn intihar eðilimi olup olmadýðý uygun bir yaklaþýmla sorgulanmalýdýr. Geçmiþle ilgili karamsarlýk nedeniyle hasta geçmiþindeki ufak tefek hatalarýyla ilgili olarak kendini suçlar. Yýllardýr hatýrlamadýðý, unuttuðu pek çok ayrýntý birden önem kazanýr. Geçmiþi sanki sadece mutsuzluklarla doludur. Hoþ yaþantýlarýný hatýrlamaz. Hatýrladýklarý hep üzüntülü anýlarýdýr. Depresyon derinleþtikçe bu tür anýmsamalar da sýklaþýr. Depresif hastada, kendisi spontan olarak bildirmese de, dikkatli bir sorgulama ile isteksizlik, çevreye karþý ilgisizlik ve yaþamdan zevk almama (anhedoni) hali tespit edilir. Eskiden zevkle yaptýðý iþlere, hobilerine ve günlük yaþam olaylarýna karþý ilgi ve isteði azalmýþtýr. Sosyal iliþkilerden uzak durur. Enerji azlýðý çok tipik bir depresyon bulgusudur. Hasta letarjiktir. Ufak tefek iþleri yaparken bile zorlanýr. Herhangi bir iþe baþlamakta zorluk çeker. Baþladýðý iþleri de çoðu kez bitiremez ve yarým býrakýr. Örneðin çok becerikli bir ev kadýný yatak düzeltmek, yemek yapmak, bulaþýk yýkamak ve evini derleyip toparlamak gibi basit iþleri bile yapamaz hale gelir. Hastalarýn çoðu bu enerji azlýðýný ve halsizliði bedensel bir hastalýkla açýklama eðilimi gösterirler (somatizasyon). Psikomotor yavaþlama (retardasyon) depresyonun en sýk görülen belirtilerindendir. Depresif hastada -baþta yürüme olmak üzere- her türlü hareket yavaþlamýþtýr. Düþünce akýþýnda da yavaþlama vardýr. Konuþmanýn tempo ve ritmi yavaþlamýþtýr. Soru sorulduðunda gecikerek ve kýsa cevaplar verir. Hastadaki bu yavaþlama hali, bazen birlikte yaþadýðý saðlýklý bireyleri bunaltacak düzeyde olabilir. Anksiyete, depresyona sýklýkla eþlik eden bir semptomdur. Daha çok hafif þiddetteki depresyonlarda görülür. Depresif hastalarda sýk görülen bir diðer bulgu da irritabilitedir. Bu semptomu gösteren hastalar ufak tefek engellenmeler karþýsýnda abartýlý tepkiler gösterirler. Seyrek olarak bazý hastalarda psikomotor yavaþlama yerine tanýda karýþýklýða neden olacak þekilde huzursuzluk ve ajitasyon hali gözlenebilir. Ajitasyon hasta tarafýndan dinmek bilmeyen bir huzursuzluk ve rahatlayamama durumu olarak, çevresindekiler tarafýndan ise süreklilik gösteren amaçsýz bir aktivite þeklinde hissedilir. Ajite hasta yerinde duramaz, sakin bir þekilde oturamaz ve bulunduðu yerde volta atar gibi yürür. Depresyonda biyolojik (fizyolojik) olarak nitelenen bir grup belirti büyük önem taþýr. Bunlar uyku ve iþtah bozukluklarý, kilo kaybý, günlük mizaç deðiþiklikleri, kabýzlýk, libido kaybý ve amenoredir. Fizyolojik belirtiler hafif þiddetteki depresyonlardan ziyade orta ve aðýr þiddetteki depresyonlarda sýktýr. Bu belirtiler üzerinde ayrýntýlý durmak gerekir. Depresif hastalarda birkaç deðiþik türde uyku bozukluðu görülebilir. Bunlarýn en tipik olaný erken sabah uykusuzluðudur. Bununla birlikte uykuya dalma güçlüðü ve/veya uyku bölünmesi de olabilir. Erken sabah uykusuzluðu gösteren hastalar her zaman uyandýklarý saatten birkaç saat evvel uyanýrlar ve bir daha uyuyamazlar. Sabah olana dek uyanýk bir þekilde yataklarýnda yatarlar. Bu hastalar için günün en kötü zamaný bu saatlerdir. Çok þiddetli bir sýkýntý ve ajitasyon gösterirler. Önlerindeki günü nasýl geçirecekleri konusunda büyük bir endiþe ve karamsarlýk içindedirler. Geleceðe yönelik umutsuzluk ve çaresizlik geçmiþe yönelik ise suçluluk duygularý yaþarlar. Taný yönünden bu yönde edinilen anamnestik bilgi neredeyse patognomoniktir. Depresif hastalarýn pek çoðu intihar giriþimlerini bu saatlerde gerçekleþtirirler. Nadiren her zamankinden çok uyuduklarýný (hipersomni) söyleyen hastalar olsa da bunlar da uykudan dinlenememiþ olarak uyandýklarýný ifade ederler. Depresif hastalarda görülen kilo kaybý çoðu hasta- 40

DEPRESYONUN KLÝNÝK BELÝRTÝLERÝ da salt iþtah azalmasý ile izah edilebilecek boyutlarýn ötesinde gerçekleþir. Nadiren aþýrý yiyen ve kilo artýþý gösteren hastalar da olabilir. Bunlar yemek yemenin kýsmen de olsa sýkýntýlarýný azalttýðýný ifade ederler. Depresyondaki hastalarda fiziksel yakýnmalar da çok sýktýr. Bunlarýn baþýnda kabýzlýk, halsizlik ve vücudun deðiþik yerlerinde müphem aðrýlar gelir. Daha önceden mevcut olan fiziksel hastalýklara ait yakýnmalarýn yanýsýra hipokondriyak uðraþlarda da artýþ olur. Bütün bunlarýn yanýsýra depresif hastalarda baþka bazý psikiyatrik semptomlar da görülebilir. Hastasýna göre bunlarýn biri ya da diðeri klinik tabloya hakim olabilir. Depresonalizasyon ve disosiasyonun yanýsýra, obsesif-kompulsif, fobik ve konversif semptomlar ile bellek bozukluklarý bunlarýn arasýnda sayýlabilir. Özellikle bellek bozukluklarý hastalarda demans korkusu yarattýðýndan önem taþýr. Tipik olarak depresif hastalar da demanslý hastalar gibi yakýn geçmiþe ait bellek bozukluðu dile getirirler ve yeni þeyler öðrenemediklerinden yakýnýrlar. Bu durum gerçekte dikkat bozukluðu nedeni ile yeni bilgilerin kaydedilememesine baðlýdýr. Hastalar demansiyel olduklarýný düþünerek çok endiþelenirler. Kendilerine bu konuda bilgi vererek endiþelerini gidermeye çalýþmak uygun olur. Yaþlý hastalarda görülen depresyonlar demansla karýþabilir. Bu tabloya depresif psödodemans adý verilmektedir. Aðýr depresyonda kilinik görünüm Depresyon aðýrlýþtýkça yukarýda sözü edilen semptomlarýn þiddeti artar. Ýlaveten sanrý ve varsanýlar tabloya eþlik edebilir ki bu durumda psikotik depresyondan sözedilir. Psikotik depresyonlarda görülen sanrýlarýn temalarý, çoðu kez, hafif ve orta þiddette depresif bozukluk gösteren hastalarýn düþünsel uðraþlarýyla benzerlik gösterir. Bu nedenle bunlarýn mizaçla uyumlu olduklarý söylenir. Bu temalar arasýnda en sýk rastlananlar deðersizlik, suçluluk, günahkarlýk, hastalýk ve yoksulluktur. Örneðin suçluluk sanrýlarý olan bir hasta vergi iadesinde yaptýðý küçük bir hatanýn tespit edilip en aðýr þekilde cezalandýrýlacaðýný, aþaðýlanacaðýný ve bunu da hak ettiðini düþünür. Hipokondriyak sanrýlarý olan bir hasta kanser ya da AIDS olduðunu iddia eder. Yoksulluk sanrýsý olan bir hasta tüm parasýný kaybettiðini kendisi ile birlikte ailesinin de geleceðini mahvettiðini, kendilerini sefil bir yaþantýnýn beklediðini düþünür. Psikotik hastalarda referansiyel ve persekütif sanrýlar da görülebilir. Hasta çevresindeki kiþilerin kendisi hakkýnda aþaðýlayýcý bir eda ile dedikodu yaptýklarýný, ona komplo hazýrladýklarýný, kendisine ve/veya ailesine kötülük yapýlacaðýný düþünür. Cotard Sendromu aðýr depresif bozukluklarda görülen sanrýlar için tipik bir örnektir. Bu tablo 1882 yýlýnda Fransýz psikiyatrist Cotard tarafýndan tarif edilmiþtir. Abartýlý nihilistik sanrýlar bu tablonun en karakteristik özelliðini oluþtururlar. Örneðin hasta barsaklarýnýn çürüdüðünü ve bir daha asla büyük abdest yapamayacaðýný söyleyebilir. Bazý hastalar deðiþik iç organlarýnýn olmadýðýný hatta tümüyle kendilerinin var olmadýklarýný ifade edebilir. Aðýr depresif tablolarda yukarýdaki semptomlara varsanýlar da eþlik edebilir. Bunlar da mizaçla uyumludurlar ve çoðu kez hastaya yönelik aþaðýlayýcý, suçlayýcý, tehditkar içerikli iþitsel varsanýlardýr. Örneðin sesler hastaya günahkar olduðunu, yaþamaya hakký olmadýðýný, kendi canýna kýymasý gerektiðini söyleyebilir. Çok nadir de olsa görsel varsanýlar da olabilir. Bunlar da ölüm, eziyet görme, ya da felaket sahneleri gibi mizaçla uygun içerikli yaþantýlardýr. DEPRESYONUN BAZI ÖZEL KLÝNÝK BÝÇÝMLERÝ Ajite depresyon Ajitasyonun belirgin olduðu depresyonlar ajite depresyon olarak bilinir. Ajitasyon aðýr depresif bozukluklarda zaten sýk görülen bir semptomdur. Ajite depresyonda ise hastanýn kliniðinde en çok dikkati çeken olgu ajitasyondur. Bu tür depresyonlar gençlerden çok, orta yaþlý ve yaþlý hastalarda görülür. Bununla birlikte depresyonun genel özellikleri bakýmýndan ajite depresyonla diðer depresyonlar arasýnda bir fark yoktur. Retarde depresyon Bu terim psikomotor gerileme halinin çok belirgin olduðu depresyonlar için kullanýlýr. Psikomotor retardasyonu çok belirgin olan hastalar elektrokonvulzif tedaviye genellikle iyi yanýt verirler. Bununla birlikte ajite depresyonlu hastalar gibi bu grubun da depresyonun genel özellikleri bakýmýn- 41

GÖÐÜÞ AK. dan ayrý bir kilinik anitite oluþturduklarý söylenemez. En aðýr þeklinde bu tablo stuporlu depresyon ya da depresif stupor olarak bilinir. Depresif stupor Çok aðýr depresyonlarda motor yavaþlama ve konuþmada azalma o denli ileri boyutlarda olabilir ki hasta tamamen hareketsiz ve sessiz kalabilir. Günümüzde etkin tedavi yöntemleri olduðu için böylesi depresif stupor tablolarýna çok az rastlanmaktadýr. Kraepelin bu tabloyu þöyle tanýmlamýþtýr: "Depresif stuporlu hasta yatakta hemen hiç hareket etmeden ve konuþmadan yatar. Sorulara cevap vermez. Aðrýlý fizik uyaranlara ancak genel kaçýnma cevabý verebilir, amaca yönelik hareket etmez. Önüne yemek konduðunda yemeden durur, fakat birisinin kendisini kaþýk kaþýk beslemesine izin verir". Kraepelin'e göre bu durumdaki yaþantýlarýna karþý hastalar bazen bellek bozukluðu gösterebilirler. Bununla beraber günümüzde hakim olan görüþe göre hastalar stuporlu olduklarý döneme ait bellek bozukluðu göstermezler. Kraepelin'in hastalarýn bellek bozukluðu gösterdikleri yolundaki görüþünün yetersiz beslenme sonucunda ortaya çýkan sývý elektrolit dengesizliðine baðlý olarak geliþen bilinç bozukluðuyla ilgili olmasý muhtemeldir. Depresif stuporlu hastalar motor alanda katatoni hali gösterebilirler. Maskeli depresyon Bazen hasta depresif olduðu halde duygulanýmýnda depresif özellik kolayca farkedilemeyebilir. Maskeli depresyon terimi bu tür depresyonlar için kullanýlan bir terimdir. Bu terimle bu hastalarýn ayrý bir kilinik antite oluþturduklarý deðil, tanýda atlanabileceðikleri ifade edilmektedir. Bu hastalarda depresyon tanýsý ancak diðer belirtilerin dikkatle taranmasý sonucunda konabilir. Özellikle uyku bozukluðu, gün boyunca (diurnal) mizaç deðiþikliði ve depresif düþünce içeriði olup olmadýðý dikkatle sorgulanmalýdýr. Konsantrasyon bozukluðu ve yaþamdan zevk almama hali de taný koydurucu semptomlardandýr. Maskeli depresyon daha çok hafif ve orta dereceli depresyonlar için söz konusudur. Aðýr depresyonlarýn maskeli olma olasýlýðý çok düþüktür. Atipik depresyon Atipik depresyon terimi en çok depresyon için beklenen biyolojik semptomlarýn tersinin görüldüðü durumlar için kullanýlmaktadýr. Bu terimi mizacý deðiþken ve belirgin þekilde fobik anksiyetesi olan depresif hastalar için kullananlar da vardýr. Son yýllarda Amerika Birleþik Devletleri nde Columbia ekolü depresyonda atipiklik kriteri olarak "hastanýn olumlu çevre koþullarýnda (neþeli ortamlarda) uygun duygusal tepkiler verebilmesini" esas almaktadýr. Ýlaveten bu hastalar aþýrý yeme ve uyuma gibi ters biyolojik semptomlar ve aþýrý halsizlik gösterebilirler. Ayrýca bu hastalarýn yaþamlarý boyunca reddedilmeye karþý aþýrý duyarlý olduklarý da ileri sürülmektedir (reddedilmeye duyarlýlýk). Atipik depresyonlu hastalarýn trisiklik antidepresanlardan ziyade klasik MAO inhibitörlerine ve SSRI grubu ilaçlara cevap verdikleri bilinmektedir. Kýsa tekrarlayýcý depresyon Bazý hastalar ortalama ayda bir kez tekrarlayan ve süreleri birkaç günle sýnýrlý depresyon ataklarý geçirirler. Kadýn hastalarda bu dönemlerin menstruasyon dönemleri ile iliþkisi gösterilememiþtir. Süre bakýmýndan kýsa da olsa bu ataklar, þiddet bakýmýndan uzun süren depresyon ataklarýndan farklý deðildir. Bu hastalarda manik atak olasýlýðý çok azdýr ve bu bakýmdan hýzlý döngülü bipolar bozukluk olarak deðerlendirilmeleri de mümkün deðildir. Hafif depresif bozukluk Hafif depresif bozuklukta aðýr depresif ataklarda görülen semptomlarýn ayniyle fakat daha hafif þiddette görülmesi beklenir. Gerçekten de vakalarýn bir bölümü için bu deðerlendirme geçerlidir. Bununla birlikte bu hastalarýn bir grubunda aðýr depresyonlarda rastlanmayan bazý semptomlar da görülebilir. Bu semptomlar genel olarak nörotik semptomlar olarak bilinir ve anksiyetenin yanýsýra, fobik, obsesif ve nadiren de dissosiyatif semptomlardan oluþur. Anksiyete, depresyonun her türlüsünde tabloya eþlik eden bir semptom olabilir. Depresif hastalarda anksiyetenin þiddeti depresyonun þiddetinden baðýmsýzdýr. Hafif depresyonlarda da pekala aðýr depresyonlarda görülen yoðunlukta anksiyete görülebilir. Bu özellikleri ile hafif depresyonun sadece aðýr depresyonun hafif þekli olmayýp ayrý bir klinik antite olduðu görüþünde olanlar vardýr. Bu tablo her ne kadar yeni sýnýflandýrma sistemlerinde "hafif" ya da "minör" depresyon olarak yer almaktaysa da klasik olarak nörotik depresyon olarak bilinmektedir. 42

DEPRESYONUN KLÝNÝK BELÝRTÝLERÝ Hafif depresif durumlarda nörotik semptomatolojinin yanýsýra anhedoni, depresif mizaç, ilgi ve enerji azlýðý, irritabilite vb. gibi depresif semptomatoloji de bulunur. Uyku bozukluðu da olabilir fakat bu, aðýr depresyonlarda olduðu gibi erken sabah uykusuzluðu þeklinde deðil, uykuya dalma güçlüðü ve/veya uyku bölünmesi þeklinde kendini gösterir. Yine aðýr depresyonlardan farklý olarak bu tabloda biyolojik semptomlar (iþtahsýzlýk, kilo kaybý, libido azalmasý) yoktur. Günboyu mizaç deðiþikliði de nörotik depresyonda aðýr depresyondan farklý bir seyir gösterir. Hasta sabah göreli olarak kendini iyi hissederken akþama doðru giderek kötüleþir. Görünüm olarak depresif deðildir ve belirgin bir psikomotor yavaþlama hali göstermez. Hafif depresyonlarýn taný ve sýnýflandýrýlmalarý tartýþmalý bir konudur. Bunlarýn çoðu stres yaratan bir yaþam olayýnýn peþinden geliþirler ve bu olay yok olduðunda ya da kiþi bir þekilde uyum saðladýðýnda kaybolurlar. Nadiren böyle bir tablonun aylar hatta yýllarca sürdüðü olabilir. Bu tabloya distimik bozukluk denmektedir. Distimik bozukluklu bir hastada zaman zaman aðýr depresyon da geliþebir ki bu takdirde çift depresyondan söz edilir (double depression). Çocukluk ve ergenlikte depresyonun klinik görünümü Okul korkusu ve ebeveyne aþýrý baðýmlýlýk çocuklarda depresyonun en tipik semptomlarýdýr. Ergenlerde ise okul baþarýsýnýn düþmesi, madde kullanýmý, antisosyal davranýþlar, seçkisiz cinsel iliþkilerde bulunma, okuldan ve evden kaçma depresyon belirtileri olabilir. Yaþlýlarda depresyonun klinik görünümü Depresyonun yaþlýlýkda görülme sýklýðý genel nüfusa oranla daha fazladýr. Deðiþik araþtýrmalar 65 yaþ ve üzerinde depresyon prevalansýnýn %25-50 arasýnda olduðuna iþaret etmektedir. Bu çaðda rastlanan depresyonlarýn en önemli özelliði somatik yakýnmalarýn çokluðudur. Belki de bu nedenle yaþlýlarda depresyon sýklýkla atlanmakta ve tedavisiz kalmaktadýr. Gelder M, Gath D, Mayou R ve ark. (1996) Mood disorders: Oxford Textbook of Psychiatry, Oxford, Oxford University Press, s.197-245. Jefferson JM, Greist JH (1994) Mood disorders: Textbook of Psychiatry, RE Hales, SC Yudofsky, JA Talbott (Ed), American Psychiatric Press, s.465-494. KAYNAKLAR Kaplan HI, Sadock BJ, Grebb JA (1994) Mood disorders: Synopsis of Psychiatry, Baltimore, Williams and Wilkins, s.516-570. Sims A (1995) Affect and emotional disorders: Symptoms in the Mind, W.B. Saunders Company LTD, s.273-298. 43