"Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu, insanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu." "Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi: 1 / 5
-Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi. -Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda, -Neden olmasın, dedi çiftçi. -Bilmediğiniz bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşir. Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor." 30 Temmuz 2010 tarihinde yürürlüğe giren zorunlu mali sorumluluk sigortası için doktorlara zorunlu sigorta yaptırmaları yasa ile getirilmişti. Kamuda görev yapan doktorların sigorta primlerinin yarısını doktorlar kendileri ödeyecek. Diğer yarısı ise döner sermayesi bulunan kurumlarda döner sermayeden, döner sermayesi bulunmayanlarda ise kurum bütçelerinden ödenecek. Yasaya göre Sözleşmeli Aile Hekimleri, sigorta primlerinin tamamını kendileri ödeyecek. Sigorta yapmayan doktorlara 5 bin TL idari para verileceği yasada yer almakla birlikte. doktorlar iki yıldır zorunlu sigorta yaptırmaya başadılar. 2 / 5
Doktorlara yapılan zorunlu sigortada acentelerin komisyon oranları diğer bıranşlara göre yüksek tutulmuştu. Ancak poliçe satılırkan acentelerinin komisyonlarından indirim yaparak rekabet etmeleri Hekimler sizden daha mı fakir? Yıllardır haksız rekabetle karşı karşıya olan sigorta acentelerinin sorunlarından biri de,kendi içlerinde hak etmiş komisyonlarını düşürerek hem kendi geleceklerine hem de sektöre zarar vermektedirler. 6568 Sayılı yasanın eksikliklerinden biri de örgütsüzlüğün ve yaptırım yetersizliğinin getirisi ile, sigorta acentelerinin hayatta kalabilmeleri için, portföylerini koruyablmeleri için ya da portföylerini artırmaları için komisyonlarından indirim yapmaktadırlar. Komisyonlarından indirim yaparak poliçe satan sigorta acenteleri önce kendilerine sonra da geleceklerine ipotek koymaktadır. Doktor Zorunlu mali sorumluluk sigortalarındaki komisyon oranlarının düşürülmesi ve acentelerinin doktorları kendi portföylerine katmak için bir birleri ile vermiş oldukları savaş ancak, sigorta acentelerinin kendi bindikleri dalları kesmekten daha ileri gitmeyecektir. Afyonkarahisar da Afsad'ın yapmış olduğu panelde Sayın Bekir Özerdem bu durumu net olarak ortaya koymuştur ancak ne yazık ki bu sorun sadece Afyon'umuzun sorunu değil,tüm ülkenin sorunudur. Sadece Doktor sorumluluk sigortasında değil her branşta komisyonlar acenteler tarafından düşürülmektedir. 3 / 5
Bu konuda tüm sigorta acentelerinin sağlam durmaları ve kazançlarına razı olmaları gerkmektedir. Komisyon indirimlerine izin vermeyiniz ve yapanları uyarınız. Belgelediğiniz indirim yapan sigorta acentelerini geliniz belgelerle www.ozgursigortacilar.com da lanse edelim, hazineye bildirelim. Ne dersiniz? Bir gün sormuşlar erenlerden birine: 'Sevginin sözünü edenlerle, sevgiyi yaşayanlar arasında fark var, dediniz. Bu fark nedir?' 'Bekleyin, demiş. Göstereyim.' Önce, sevgiyi dilinden gönlüne indirememiş olanları davet etmiş yemeğe. Herkes yerine oturduğunda mis gibi kokan sıcak çorbalar gelmiş. Ardından 'derviş kaşıkları' denilen birer metre boyundaki kaşıklar... Ev sahibi, bu uzun saplı kaşıkları dağıtırken de; 'Sadece, diye şart koşmuş... Bu kaşıkların uçlarından tutmanıza izin var!.. Kabul eden almış kaşığı ve çorbayı içmeye davranmış. Fakat o da ne? Kaşıkların sapı çok uzun olduğundan her teşebbüs boşa gidiyor, bir türlü ağızlarına ulaştıramıyor ve sıcak çorbaları üstlerine başlarına döküp saçıyorlarmış. Sonunda bakmışlar ki olmuyor, beceremiyorlar; aç acına kalkıp gitmişler sofradan. 'Erenleer, yarenler, demiş koca çınar... Çağırın şimdi de soframıza şunları ve şunları..' Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ışığı dolu, mütebessim insanlar gelip oturmuşlar sofraya. Ev sahibinin; 'Hadi buyurun, afiyet olsun' deyişini bekledikten sonra; 'Bismillah...' diyerek, her biri uçlarından tuttukları uzun kaşıkları kendi önlerindeki çorbaya daldırıp içmesi için karşısındaki 4 / 5
kardeşinin ağzına uzatmış... Böylece her biri bir diğerini doyurduğu için, biraz sonra şükrederek kalkmışlar sofradan. Tebessüm ederek; 'İşte, gördünüz demiş, gönül ehli bilge kişi. Kim ki şu hayat sofrasında yalnızca kendini doyurmayı düşünürse, o aç kalacaktır... Ve kim kardeşini de görür, düşünür ve doyurursa, o dahi bir diğer kardeşi tarafından doyurulacaktır... Şu hayat bir ibretlik pazarıdır, canlar... Alan değil, daima, verenler kazançtadır!..' Neşe DEMİRAĞ 5 / 5