Dizanteri ilk olarak Hippocrates tarafından. Amebiyazis ve inflamatuar barsak hastal klar birlikteli i: Tan sal bir ikilem ET YOLOJ



Benzer belgeler
Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları

TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi

Akut ishal: ani başlar ve kısa sürer, Kronik ishal: birkaç günden uzun sürer, Tekrarlayan ishal: aralıklı olarak iyileşip tekrarlayan ishaldir.

Moleküler Yöntemlerin Klinik Mikrobiyolojide Kullanımı Ne zaman? Nerede? Ne kadar? Klinik Parazitoloji

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ

DIŞKININ TOPLANMASI ve SAKLANMASI

EOZİNOFİLİK ÖZOFAJİT ANTALYA 2016 DR YÜKSEL ATEŞ BAYINDIR HASTANESİ ANKARA

Gebelik ve Enfeksiyonlar. Prof.Dr. Levent GÖRENEK

KİST HİDATİK. Yrd.Doç.Dr Süreyya YILMAZ

VİTAMİN D VE İMMÜN SİSTEM VİTAMİN D

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

Geniş tanımlama ile parazitler: Maizels J Biol 2009, 8:62

Çölyak Hastalığı Serolojik Tanısı DR. BURÇİN ŞENER

Asist. Dr. Ayşe N. Varışlı

UZM. DR. SALİH MAÇİN Şırnak Devlet Hastanesi

Gebelerde Toxoplasma gondii Seropozitifliğinin Değerlendirilmesinde İstenen Testlerin Önerilen Tanı Algoritmasına Uygunluğunun Değerlendirilmesi

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

HIV -Diğer Paraziter ENFEKSİYONLAR

GASTROENTER TLER N AYIRICI TANISINDA LABORATUVAR

Sunum Planı. Morfoloji Epidemiyoloji Evrimi Patogenez Klinik Tanı Tedavi Korunma

Prof Dr Salim Çalışkan. İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi

Bir yıllık sürede dışkı örneklerinde ELISA ile Entamoeba histolytica araştırılması

Emilebilir, Mikro gözenekli Doğal Epitelyum Eşdeğeri Sentetik Yanık ve Yara Tedavi Ürünü GEÇİCİ DERİ EŞDEĞERİ

ÇALIŞAN SAĞLIĞI BİRİMİ İŞLEYİŞİ Hastanesi

BAĞIRSAK PROTOZOONLARINDA İN-VİTRO KÜLTÜR SİSTEMLERİ. Prof.Dr. Sibel Ergüven Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD.

Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit B Reaktivasyonu Ayrımı. Dr. Şafak Kaya SBÜ Gazi Yaşargil SUAM Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Ayşe YÜCE Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD.

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

WEİL-FELİX TESTİ NEDİR NASIL YAPILIR? Weil Felix testi Riketsiyozların tanısında kullanılır.

Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları

Paraziter diyare tedavisi

Antibiyotik sonrası ishale en sık neden olan antibiyotikler

Brusellozda laboratuvar tanı yöntemleri

Viral Hepatitler. Hepatit A Virus. Viral Hepatitler- Tarihsel Bakış. Hepatit Tipleri. Hepatit A Klinik Özellikler

7.EKMUD Kongresi,Antalya-Türkiye GÜNAYDIN

SULARLA BULAŞAN PROTOZOONLARIN SÜRVEYANSINDA GELİŞMELER Dr.Mehmet TANYÜKSEL GATA Askeri Tıp Fakültesi, Tıbbi Parazitoloji BD, Ankara Dr.

Eklem Protez Enfeksiyonlarında Antimikrobiyal Tedavi

Hepatit C virüs enfeksiyonunun laboratuar testleri:

VENTİLATÖR İLİŞKİLİ PNÖMONİ(VİP) TANISINA İNVAZİV YAKLAŞIM

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ

Türkiye de İltihabi Bağırsak Hastalığı Tarihine Kısa Bakış

İnvazif Mantar Enfeksiyonlarının Takibinde Takım Çalışması DR. AHMET ÇAĞKAN İNKAYA HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TİP FAKÜLTESİ

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu

Anahat. Extraintestinal E.histolytica amebiasis: Amebik karaciğer apsesi

Barsak parazitozları. Dr. Recep ÖZTÜRK İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Klinik Bakteriyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TIPTA UZMANLIK KURULU. Endodonti Uzmanlık Eğitimi Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Komisyonu

İNDETERMİNE KOLİT TANI. Patoloji. Makroskopik bulgular

BOS GLUKOZ DÜġÜKLÜĞÜ ĠLE SEYREDEN TÜBERKÜLOZ MENENJĠT ÖN TANILI VARİCELLA ZOSTER MENENJİTİ OLGUSU

OLGULARLA KLİNİK PARAZİTOLOJİ

KULLANMA TALİMATI HEKSA DERİ MERHEMİ. Deriye lokal olarak uygulanır. Etkin madde:

Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması

Akreditasyon Sertifikası Eki (Sayfa 1/11) Akreditasyon Kapsamı

HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR

Global Leishmaniasis. Leishmaniasis. Türkiye de leishmaniasis. Leishmaniasis. Leishmaniasis

Crohn Hastalığı. İnflamatuar Barsak Hastalıkları. Patofizyoloji. Klinik. Dr. Erkan GÖKSU Acil Tıp A.D.

Akut Hepatit C: Bir Olgu Sunumu. Uz.Dr.Sevil Sapmaz Karabağ İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Manisa

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her bir çiğneme tableti 725 mg (250 mg baza eşdeğer) Pirantel pamoat içerir.

Halis Akalın, Nesrin Kebabcı, Bekir Çelebi, Selçuk Kılıç, Mustafa Vural, Ülkü Tırpan, Sibel Yorulmaz Göktaş, Melda Sınırtaş, Güher Göral

TULAREMİ KONTROL ve KORUNMA. Dr. Kemalettin ÖZDEN

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Çocukluk Çağında Akut Myeloid Lösemi

Amip, Amebiasis ve İlişkili Hastalıklar

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

CROSSMATCH (ÇAPRAZ KARŞILAŞTIRMA TESTİ)

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite

Türk Toraks Derneği. Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi.

Morbıd obezite tedavisinde kullanılan endoskopik gastrıc balon kullanılması videoteknik sunum

İLTİHABİ BAĞIRSAK HASTALIKLARI

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur.

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit

TÜBERKÜLOZUN MOLEKÜLER TANISINDA GÜNCEL DURUM

Fungal Etkenler. Toplantı sunumları Dr.AyşeKalkancı. Santral Sinir Sistemi Enfeksiyonlarında Tanı. Ege Mikrobiyoloji Günleri-3

HIZLI ANTİJEN VE ANTİKOR ARAMA TESTLERİ

Çocukta Kusma ve İshal

FEN kurs 2009 risk değerlendirmesi

Crohn s hastalığı; Regional enterit; Kron;

TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI

BASİLLİ DİZANTERİ (SHİGELLOZİS) (KANLI İSHAL)

KISITLI ANTİBİYOTİK BİLDİRİMİ

Ödem, hiperemi, konjesyon. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015

DERMATOZLU KÖPEKLERDE MALASSEZİA ETKENLERİNİN PREVALANSI

MENOPOZ. Menopoz nedir?

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI MEDOTİLİN 1000 mg/4ml İ.M./İ.V. enjeksiyonluk çözelti içeren ampul

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı?

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Üroonkoloji Derneği. Prostat Spesifik Antijen. Günümüzdeki Gelişmeler. 2 Nisan 2005,Mudanya

TLERDE SEROLOJİK/MOLEK HANGİ İNCELEME?) SAPTANMASI

PREMATÜRE BEBEKLERİN FİZYOLOJİSİ

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

GİS KANAMALARI. Prof.Dr.Tayfun KARAHASANOĞLU

Adalet Elçin Yıldız, Sinan Genç, Berna Uçan, Suat Fitoz. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Radyolojisi Bilim Dalı, Ankara

Hipofiz adenomu; Prolaktin salgılayan hipofiz adenomu;


Transkript:

Güncel Gastroenteroloji Amebiyazis ve inflamatuar barsak hastal klar birlikteli i: Tan sal bir ikilem Dr. Fulya G. DEM RÇEKEN 1, Dr. Ali ÖZDEN 2 Ankara Üniversitesi T p Fakültesi, Pediatrik Gastroenteroloji Bilim Dal 1, Gastroenteroloji Bilim Dal 2, Ankara Dizanteri ilk olarak Hippocrates tarafından tanımlanmı olup (MÖ 460-377), eski Çin kaynaklarında da bahsedilen bir hastalıktır. 828 de James Annesley dizanteri ile karaci er absesi arasındaki ili kiyi farketmi, Lambl ise dizanterinin etkeni olan organizmayı insan dokusunda göstermi tir ( 859). Asıl olarak Losch 875 te, St. Petersburg da bir Rus oduncunun dı kısında hareketli trofozoitleri saptayarak tanımlamı, bu dı kıyı bir köpe e vererek onda da diyare ve submukozal ülserasyonların olu masını indüklemi tir. 853 te Koch ilk amebik karaci er apsesini bildirmi, 890 da Osler Amerikan iç sava ında ilk olarak amebik karaci er absesini tedavi eden doktor olmu tur. Councilman ve Lafleur 89 de organizmayı ve ba lantılı hastalı ı "amebik dizanteri ve amebik karaci er apsesi" olarak tanımlamı lar; 903 de Schaudinn Entamoeba histolytica adını ilk olarak parazitin insan dokularını tahrip etme özelli inden dolayı kullanmı tır. 9 9 da Dobell tarafından "insanda ya ayan amip" ba lıklı yazısında amibin ya am döngüsü tanımlanmı tır. 925 te Brumpt iki ayrı morfolojik entamoeba türünü insanda göstermi ve tanımlamı tır. Sergeaunt ve Williams 978 de patojen ve non-patojen amipleri birçok glikolitik enzimlerin izoenzim analizlerini yaparak "zimodem" adı verilen elektroforetik band yapıları ile tanımlamı lardır. Bu ekilde belirlenen iki farklı amip türü (E. Histolytica / E.dispar) 997 de Dünya Sa lık Örgütü (DSÖ = WHO) tarafından da kabul edilmi tir (,3). Son 50 yıl içerisinde Entamoeba ile olan enfeksiyonlar hem geli mi, hem de geli mekte olan ülkelerde bir toplum sa lı ı problemi olarak halen devam etmektedir. Ancak son 0 yılda tanısal yöntemlerin geli tirilmesi ile amebiyazisin anla ılamayan özellikleri de çözümlenmi ve bu konuda büyük bir ilerleme sa lanmı tır. Burada amebiyazisin tanısındaki yenilikler ile amebik kolitin yanlı tanı sıklı ı veya birlikteli i açısından ülseratif kolit ba ta olmak üzere inflamatuar barsak hastalıkları ile ayırıcı tanısı ele alınmı, literatür ı ı ında gözden geçirilmi tir. ET YOLOJ Entamoeba Histolytica (E. Histolytica) adlı protozoan parazit tarafından olu turulan amebiyazis, esas olarak fekal-oral geçi le yayılmakta olup, özellikle erkek homoseksüellerde cinsel yolla geçi oldu unu bildiren yayınlar vardır (,3,4). Güncel Gastroenteroloji 6/3 159

ekil. E. Histolytica nın ya am döngüsü Primer kayna ı insan olan E. Histolytica, psödopod yapan, flajellası olmayan protozoan bir parazittir. Kolit ve karaci er apsesi yapan tek entamoeba türüdür. Çevresel ko ullara kar ı dirençli olan kistlerin enfekte yiyecek veya sularla alınması sonucunda protozoan kalın barsa a gelir. 0-20 mm. boyutlarında olan E. Histolytica kistleri, santral bir karyozom ile dört nükleustan olu ur. Kistin etrafındaki kitin duvar, nemli ortamlarda protozoanın aylarca canlı kalabilmesini sa lar. Mide asidi ile kar ıla an kistlerden hareketli trofozoitler salgılanır ve kalın barsakta lokalize olurlar. Buradaki trofozoitler invazyon yaparlar, kistler ise bula ı sa larlar. Hastaların %90 ı asemptomatik, sadece % 0 u semptomatiktir. Kalın barsaktaki trozofoitler burada zararsız fırsatçı organizmalar olarak kalabilirler, eritrosit ve bakterileri fagosite ederler. Hemofagositoz yapmı trofozoitler aktif dizanteri hastalı ı göstergesi iseler de dı ortamda ya ayamadıkları için nadiren enfeksiyon geçi ine neden olurlar. Enfekte hastaların % 0 undan daha azında trofozoitler kona ın savunma mekaniz- malarına göre lokal barsak invazyonu ile amebik dizanteriye veya kan dola ımı yoluyla karaci er ba ta olmak üzere uzak apse olu umlarına yol açarlar (,2) ( ekil ). Mikroskobik olarak aynı morfolojiye sahip, ancak patojen olmayan di er amip türü ise E. Dispar dır. ki protozoan organizmayı birbirinden mikroskobik olarak ayırt etmek mümkün de ildir. Asemptomatik ta ıyıcılarda genelde bu tip entamoeba vardır. E. Dispar ın kolit veya karaci er apsesi yaptı ı bugüne kadar hiç bildirilmemi tir. Patojen olmayan di er entamoeba türleri ise E.coli, E.hartmanni, E. Polecki, E. Gingivalis, Endolimax nana, Iodamoeba bütschlii ve patojenitesi tartı malı olan Blastocystis hominis dir ( ekil 2). E.Histolytica ve E.Dispar dı ında di erlerinin mikroskobik özellikleri farklı oldu u için tanıda genellikle sorun çıkmaz, ama di er iki tür morfolojik olarak aynı olmalarına kar ın, klinik özelliklerinin çok ayrı olması nedeniyle do ru tanı koymada sorun ya anmaktadır (3,4). 160 Eylül 2002

ekil 2. Amip kistlerinin mikroskobik özellikleri nsan dı kı örneklerinde bulunan protozoa türleri: Amebea EP DEM YOLOJ Amebiyazis bütün dünyada çok yaygın bir da ılım gösterir. Dünya nüfusunun % 0 undan fazlası E. Histolytica ile enfektedir. Yakla ık 500 milyon insan E. Histolytica veya E. Dispar ta ımakta, bunların 34-50 milyonu her yıl aktif hastalı ı geçirmektedir. Ayrıca her yıl 50.000-00.000 arasında, özellikle 5 ya altı çocuklarda amebiyazise ba lı ölüm görülmektedir (2-9). Enfeksiyonun "peak indisansı" özellikle 2-3 ya larda daha sık olmak üzere 4 ya öncesi çocuklarda ve ikinci olarak 40 ya üstü eri kinlerde olmaktadır. DSÖ verilerine göre sıtma ve schistosomiasis den sonra üçüncü sıklıkta ölüme yol açan paraziter hastalıktır. Özellikle su kaynaklarının kontaminasyonu ve yetersiz su kullanımı salgınların ba lıca nedenidir (3,5,9). Geli mekte olan ülkelerde (Tablo ) ve geli mi endüstriyel ülkelerde risk faktörleri farklıdır (Tablo 2). Ayrıca yine geli mekte olan ülkelerin hastanelerinde E. Histolytica önemli bir nazokomiyal diyare nedenidir (2-4,8,9). Dünyanın bazı ülkelerinde amebiyazis gerçekten çok önemli bir sa lık sorunudur. 400 kuzey 300 güney paralelleri arasındaki Afrika nın birçok ülkesi, Hindistan, Çin, Güney ve Orta Amerika, özellikle Meksika gibi tropikal ve subtropikal geli mekte olan ülkeler endemik bölgedir (9). Ülkemizde ise amebiyazis görülme sıklı ı tartı malıdır. Sa lık Bakanlı ının verilerine göre ülkemizin de i ik bölgelerinde % 0,3-7 sıklı ında görüldü ü, bu oranın da Batı bölgelerimizden Do u illerine do ru arttı ı bildirilmektedir. Ancak son seroprevalans de erlendirmelerine göre Türkiye deki patojen E. Histolytica sıklı ı beklenen- Tablo. Amebiyazis için geli mekte olan ülkelerde risk faktörleri Kötü hijyenik artlar, Yetersiz su kaynakları ve sanitasyon, Tanı-tedavi yetersizli i, Malnutrisyon, Nazokomiyal diyare (hastanelerde). Tablo 2. Amebiyazis için geli mi ülkelerdeki risk faktörleri Endemik bölgelere turizm veya i gezisi nedeniyle gitme, Endemik bölgelerden göç, Akıl hastaneleri, Gündüz bakımevleri, HIV pozitif hastalar, Erkek e cinselli i, Kortikosteroid kullanımı. GG 161

den daha dü ük de erlerdedir (6,8, 0, ). Türkiye de E. Dispar ile ilgili ilk çalı ma Göral ve ark.ları tarafından yapılmı tır ( 0).Ülkemizde amebiyazis tanısı en yaygın ekilde dı kı örneklerinde E. Histolytica trofozoitlerinin ve kistlerinin görülmesi ile konmaktadır. Do ru tanı, laboratuvar personelinin yetene ine, materyalin do ru bir ekilde alınmasına, laboratuvara ula tırılma süresine ve uygulanan i lemlere ba lıdır (8- ). Türkiye de intestinal amebiyazis tanısı halen ço unlukla taze dı kı örneklerinin ı ık mikroskobu ile incelenmesi ve bazen de endoskopi ile sa lanan doku örneklerinin incelenmesi sonucu konmaktadır. Özellikle de yetersiz deneyimi olan personelin de erlendirmesi ve referans laboratuvarlarda tanı konmaması nedeniyle de yanlı tanı veya a ırı tanı konması söz konusu olabilmektedir. Toplumda zararsız olan E. Dispar, E. Histolytica dan 0 kat fazla görülmektedir. Ancak kist görünümleri birbirinin tıpatıp aynısıdır. Eritrosit fagosite etmi trofozoitin varlı ı mikroskobik düzeyde genellikle E. Histolytica yı E. Dispar dan ayırmakta, çünkü E. Dispar da fagosite edilmi eritrosit bulunmamaktadır. Ancak direk ı ık mikroskobisinde fagosite edilmi maya hücresinin veya eritrosit fagosite etmi makrofajların olabilece i ve bunların da deneyimsiz gözler tarafından E. Histolytica olarak rapor edildi i gözlenmektedir. Yine birçok yetersiz e itimli teknisyen tarafından taze dı kıdaki lökositler E. Histolytica kisti olarak yorumlanmaktadırlar (5,6). Bununla ili kili olarak ülkemizde Do ancı ve arkada larının yaptı ı geni çaplı bir ara tırma sonrasında de i ik co rafi bölgelerden toplanan 6375 ishalli dı kı örneklerinin lugolle tespiti ve trikrom boyanması sonrasında de erlendirilmeleri ile daha önce amebiyazis tanısı alan bu olguların sadece 85 inde (%,3) E. Histolytica saptanmı tır (8). Bu gözlemlerin sonucunda amebiyazis tanısının daha kesin yöntemlerle de erlendirilerek konması ve referans laboratuvarların katkısı do ru tanı için gerekli görülmektedir. PATOGENEZ VE PATOLOJ Klinik amebiyazis, trofozoitler kolonik dokuyu invaze ettikleri zaman olur. Trofozoit kalın barsa ın yüzeyi boyunca uzanan musin tabakasına yapı ır. Enzimatik destrüksiyon ile bazal membranı geçer ve alttaki dokuya ilerler. Kona ın inflamatuar yanıtı da bu destrüksiyona katkıda bulunur. Amibin mukusa ve barsak duvarına yapı ması (adherensi) 260-kDa amebik lektin ile olmaktadır. Bu galaktoz - inhibe edilebilir lektin (GalNAc-spesi- fik lektin), amibin kolonik musinlere, bakterilere ve kona ın epitel hücrelerine tutunması açısından çok önemlidir. 70-35 kda lık iki subünitten olu ur. 70-kDa lık subuniti galaktoza ba lanan fonksiyonel komponenti olup, sisteinden zengindir. Bu da immünojenik olmasını sa lar (2,3, 2). Lektin aracılı ı ile olan adherens sonrası interglandüler intestinal hücrelerde lizis ba lar. Hedef hücre içinde kalsiyum yakla ık 20 kat artar, por yapısında peptidler (hedef hücre iyonoforları), kalsiyum ba ımlı fosfolipazlar ve hemolizinler ile sitotoksisite geli ir ve 5-5 dakika içinde hücre ölümü olur ( -3). Parazitten kaynaklanan birçok çe it proteaz ve glikozidazlar gibi hidrolitik enzimler de hücre ölümüne katkıda bulunurlar. Ek olarak kompleman sistemi aktive olur; proinflamatuar faktörler olan C3a ve C5a inaktivasyonu ile normal konak immünitesi etkisizle ebilir. Kona ın polimorf nüveli lökositleri de olaya katkıda bulunur; mononükleer hücreler, monositler ve makrofajlar da doku zedelenmesinde rol oynarlar. Bütün bu hücrelerin aktivasyonu ve lizisi sonucunda da interlökin-8 (IL-8), IL b, IL- 0 ve TNF-a gibi sitokinler açı a çıkar ve nötrofillerin mücadelesini güçlendirirler (2). Hücresel immünite T hücreleri aracılı ı ile olur, uzun dönemde ortaya çıkar. AIDS hastalarında aktive olamadı ı halde, a ırtıcı olarak a ır amebiyazis insidansında da artı yoktur ( -3). Hücresel immünite invaziv amebiyazisi sınırlamada önemli bir görev üstlenir ve kona ı rekürrensden korur. Ama nadiren rekürrens olabilir. En etkili hücreler aktive makrofajlar ve CD8 sitotoksik lenfositlerdir. Humoral immünite de kona ın savunmasında rol oynar, IgG antikorları E. Histolytica ya sitotoksik etki gösterir. Mukozal immün yanıtla ilgili olarak da birçok çalı ma vardır; özellikle sekretuar IgA (siga) intestinal amebiyazisli hastaların tükrüklerinde saptanabilir (,5). Klinik amebiyazisde ba langıç lezyonu genellikle küçük ( mm çapında), interglandüler, yüzeyel ülserlerdir ve muskularis mukoza tabakasına uzanırlar. Kenarları hiperemik olup, çevreleyen mukozada da hafif ödem vardır, mukus içerebilirler. Bu dönemde E. Histolytica organizmaları periyodik acid-schiff (PAS) boyası ile bu ülserlerde rahatlıkla görülürler, mukuslu bölgeler bol amip içerir. Kanama ve frajilite bu dönemde belirgin de ildir (,2). Bir sonraki dönem, daha derin ülserlerin olu tu u devredir. "Zımba" veya "dü me deli i" eklinde ülserler cm. çapında olabilir ve submukoza tabakasına uzanırlar. Bazen serozaya perforasyon 162 Eylül 2002

Tablo 3: Semptom ve bulgular Semptomlar > hafta shal Dizanteri Karın a rısı sonucu peritonit veya pnömoperitoneum geli ebilir. Bazen de a ırı nekroz ve çok nadiren psödomembranöz enterokolit olabilir. Küçük çocuklarda transmural nekrozis sonucu fulminan nekrotizan kolit geli ebilir. Nadiren granülasyon dokusu ve fibröz duvar geli imi ile karakterize ameboma görülebilir ( -4,7). Fulminan amebiyazisde %50 karaci ere yayılım olur. Akci er, kalp, beyin, dalak, skapula, larinks, mide ve aorta invazyonu yanında kutanöz ve oftalmik amebiyazis olguları da vardır. Çok küçük mikroskobik lezyonlardan karaci erin %90 ını kapsayan masif nekrozlara kadar uzanabilir (3). KL N K %94-00 %94-00 %94-00 % 2-80 Kilo Kaybı % 44 Ate > 38 C % 0 Dı kıda kan (+) % 00 E/K da ılımı / Göçmenler En fazla veya endemik bölgelere seyahat edenler Klinik bulgular iki farklı tabloda ortaya çıkar: I. ntestinal Amebiyazis: Asemptomatik intraluminal amebiyazis (kist ta ıyıcıları) Akut amebik kolitis (amebik dizanteri) Ameboma Toksik megakolon II) Ekstraintestinal Amebiyazis: Amebik karaci er apsesi (invaziv amebiyazisin en sık görülen komplikasyonu) Plöropulmoner amebiyazis (% 0-20) Peritoneal amebiyazis Perikardiyal Serebral Genitoüriner Kutanöz Oftalmik Metastatik Amebiyazis ntestinal amebiyazisin semptom ve bulguları Tablo 3 de belirtilmi tir (3-7). TANI En önemli problem, patojen E. Histolytica ile nonpatojen E. Dispar ın ayırt edilmesi ve gerekli olgulara do ru tedavinin verilmesidir. Tanı, ba lıca iki farklı yolla konur:. Mikroskobik bakı 2. Serolojik ve moleküler tanısal testler ( -7) Barsak amebiyazisinin tanısı en yaygın ekilde dı kı örneklerinde E. Histolytica trofozoitlerinin gösterilmesi ile konmaktadır. Klasik olarak en az 3 dı kı örne i 0 gün içerisinde incelenmelidir. Bazen tek bir dı kı örne i ile tanı konabilirken, bazen de 4-9 kez dı kı almak gerekebilir. Zor görülen, üpheli olgularda çokla tırma yöntemi ile E. Histolytica saptanabilir (6). Mikroskobik tanıda taze dı kı -2 saat içinde (tercihen ilk 20-30 dakikada) incelenmeli ve do ru tanı için uygun ekilde fikse edilerek trikrom boyama yapılmalıdır. Yapılmı birçok çalı mada mikroskobik inceleme ile enfeksiyonların % 50 sinin kaçırıldı ı veya ülkemizde oldu u gibi a ırı hatalı tanı kondu u gösterilmi tir. Mikroskobik tanıyı etkileyen birçok faktör vardır (Tablo 4). Dolayısı ile mikroskobik inceleme insensitif bir yöntem olup, kalıcı trikrom boyama yapılması daha do ru E. Histolytica tanısının konmasına yardım edecektir. Çok nadir de olsa bazı olgularda E. Dispar ın da eritrosit içerdi i gözlenmi olmakla birlikte ishalli hastalıkların endemik oldu u geli mekte olan ülkelerde bu yöntem, daha ucuz maliyetle direk bakıdan daha yararlı bir yöntem olarak önerilir (3-5,8). Tablo 4. Mikroskobik bakıyı etkileyen faktörler yi e itimli mikroskopist eksikli i, Laboratuvara geli te gecikme (motilite 20-30 dakika sürer), Örnek miktarının yetersizli i, Saklama ko ullarının uygunsuzlu u (idrar, su, baryum, laksatif kullanımı ve bazı lavmanların kullanımı kontaminasyona ve etkenin tahrip olarak görülmemesine neden olur), Önceden ilaç kullanımı (antibiyotikler, antiparaziter ilaçlar), Örnek sayısı ( 0 gün içinde en az 3 örnek), Uygun olmayan fiksatiflerle dı kı örneklerinin saklanması (PVA= Polivinil alkol en iyisidir; formol içeren fiksatifler motiliteyi durdururlar), Mukustan inceleme yapılmaması (trofozoitler özellikle mukusta olur), Lökositler ve fagositoz yapmı makrofajlar. GG 163

Di er yöntemler içinde daha özgün olan amip kültürü ve zimodem analizi yapılabilir (6). Zor ve zaman alan yöntemler olmasına ra men amip kültürünün yapıldı ı Robinson besi yeri barsak ortamına çok yakın özelliktedir ve ortalama 3-9 pasajda sonuç verir, ama bazen 4 güne de uzayabilir (3,4,6,7). Zimodem, elektroforetik mobiliteleri farklı olan spesifik enzimleri ta ıyan izoenzim gruplarıdır. E. Histolytica bulundurdu u izoenzimlere göre farklı zimodem gruplarına ayrılmı tır. Bu enzimler, glukoz fosfat izomeraz (GPI), hekzokinaz (HK), malik enzim (ME), fosfoglukomutaz (PGM) olarak ayrılmı tır. Önemli patojenite göstergeleridir (6,7). Zimodem analizine göre HK izoenzim paternlerinin belirlenmesi oldukça yararlıdır (Hekzokinaz poliakrilamid gel elektroforez=hk-page). Elektroforetik olarak hızlı göç eden bantlar E. Histolytica, yava göç eden bantlar E. Dispar lehinedir. Bugüne kadar 24 farklı zimodem tanımlanmı tır. Sadece ikisi patojendir. Ancak zimodem analizlerinde bakteri kontrolleri de mutlaka yapılmalıdır. Çünkü E Coli ile kontaminasyon, farklı zimodem olu masına neden olabilir. Zimodem analizi dı kı, eksuda, karaci er aspiratı veya üpheli materyallerde yapılabilir (7). Serolojik yöntemler amebiyazis tanısında en güvenilir laboratuvar tetkikleridir. Ancak indirek hemaglutinasyon (IHA) ve lateks aglutinasyon (LA) ile kandaki antiamip antikorları pozitifli i, özellikle endemik bölgelerde aktif ve geçirilmi enfeksiyonu ayırt etmede yetersiz kalmakta, anti IgG yapısındaki antikorlar 2- yıl pozitif kalabilmektedir. Endemik bölgelerde ki ilerin bir çok kez amip enfeksiyonu geçirmeleri halinde de bu pozitiflik devam eder. Ekstraintestinal amebiyazisde intestinal amebiyazise göre daha yüksek oranda pozitif çıkar (%85-98 / % 50-80). nvaziv amebiyaziste serum antiamebik antikorları hastaların % 90 ında yedinci günde saptanır (2,6,7,9, 0). ELISA ve daha az duyarlı olan gel diffüzyon presipitasyon (GDP), counter immünelektroforez (CIE) teknikleri ile pozitiflik 6-2 ay sürdü ü için akut ve geçirilmi enfeksiyonu ayırt etmede daha yararlı yöntemlerdir (,3,5,6). Son yıllarda yapılan çalı malarda daha do ru, daha hızlı ve daha ucuz bir yöntem olan "ELISA ile fekal antijen aranması" mikroskopiye alternatif bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Hem duyarlılık ve özgüllü ü %95 in üstünde (bazı yayınlarda % 00), hem de patojen E. Histolytica ile non-patojen E. Dispar ın ayırt edilmesinde çok kesin bir yöntemdir. Gastrointestinal amebiyazisli olguların ço u amebik karaci er apsesi (AKA) olup, bunların /3 ünde dizanteri öyküsü vardır. Mikroskobi yararsızdır, % 0 dı kıda E. Histolytica görülebilir. Serumda lektin antijenleri ELISA ile çalı ılabilir. Pozitif çıkması halinde serum antikorlarına bakılabilir. E. Dispar seropozitivitiye neden olmaz (3-5, )! Dı kıda lektin ( 70 kda) önemli bir yüzey adhezini olarak TechLab E. Histolytica II kiti ile saptanabilmektedir. Bu test kültür-zimodem testlerine göre bile daha duyarlıdır. Serumdan antijen taranması adhezin molekülü olan Gal GalNAc lektin antijenleri bakılarak yapılır. Hassas ve özgün bir testtir. Metronidazol tedavisi ile belirgin olarak dü tü ü gözlenmi tir.tükrükteki lektin de tükrük antijeni olarak saptanabilir. Son zamanlarda pratikte de uygulanabilecek bir test olarak görülmektedir. Bir haftadan erken amebik kolitis enfeksiyonlarda duyarlılı ı orta (% 65.8), özgüllü ü yüksek (% 97,4) bulunmu tur (5-7). PCR ile DNA analizi yapılarak patojen ve patojen olmayan amip izolatları ayrılabilir. Basit, hızlı ve duyarlı bir yöntemdir. Kültür a amasına gerek kalmadan tüm ekstraksiyon basamakları oda ısısında gerçekle tirilerek bir günde sonuçlandırılabilir (3-5,6, 0, ). Antikor taraması da serumda, tükrükte spesifik anti-lektin IgA (siga) bakılarak yapılabilir. Özellikle amebik karaci er apseli ve amebik kolitisli hastalarda tükrük siga sı yüksek bulunmu tur. Tükrükte spesifik anti-lektin IgA yanıtı E. Histolytica enfeksiyonu ile indüklenmektedir. Antilektin IgM ise kolitisi bir haftadan uzun sürenlerde daha duyarlı, ancak antijen taranmasından daha az duyarlı çıkmı tır. IHA ile antikor bakmak en yüksek duyarlılıkta, ELISA ile bakmak ise en yüksek özgüllüktedir (Tablo 5) (5). Genel tanı testleri içinde ise dizanteri dü ünülen olgularda dı kıda gizli kan bakılarak mikroskobik kan saptanması ilk uyarıcı test olabilir. Eozinofili amebiyazisde görülmez. Ayrıca AKA nde de biyokimyasal olarak transaminazlardan çok, serum alkalen fosfataz düzeyinin yüksekli i dikkat çekicidir. Özellikle AKA li hastalarda lökositoz da olabilir ( ). Tanı için radyolojik çalı malar ve endoskopik biyopsiden de yararlanılabilir. Özellikle kolon dı ı amebiyazisin gösterilmesinde USG, CT ve MRI kullanılır. Amebik kolitli hastalarda perforasyon riskinden dolayı baryumlu grafi çekilmesi kontrendikedir ( ). Amebik kolit rektuma göre çekumu daha sık tutar ve kronik amebik kolitte bu oran %80-90 dır. Bu 164 Eylül 2002

Tablo 5. Kolit ve karaci er apseli hastalarda amebiyazis tanısı için yapılan testlerin duyarlılık ve özgüllükleri Test Kolit hastaları KC abseli hastalarda % Duyarlılık % Özgüllük % Duyarlılık Mikroskopi: -Dı kı < 60 0-50 < 0 -Apse sıvısı Uygun de il Uygun de il < 25 zoenzim analizi ile Antijen veya PCR Altın standart < 25 Kültür (Zimodem) testinden daha az Antijen taraması (ELISA): -Dı kı > 95 > 95 Genellikle zayıf -Serum 65 (erken) > 90 ~ 3 (geç), ~ 00 (ilk 3 gün) -Apse sıvısı Uygun de il Uygun de il ~ 00 (tedaviden önce) Tükrükte antijen taraması (ELISA)?? 70 PCR (dı kı) > 70 > 90? Serumda antikor taraması (ELISA) > 90 > 85 70-80 (akut faz), > 90 (konvalesan faz) nedenle üpheli olgularda kolit saptamak için tam kolonoskopi yapılması gerekir. Perforasyon riski yüksek olan fulminan kolit veya toksik megakolon varlı ında kolonoskopik de erlendirme kontrendikedir ( 3-7). Biyopside de özellikle amip trofozoitleri nekrotik bölgenin periferinde oldukları için kolonik ve rektal mukozadaki ülserlerin periferinden alınan örnekler tanıya yardımcıdır. Örnekler deneyimli bir patolog tarafından, klinik ön bilgi ı ı ında incelenmelidir (3,5, 4). shalle gelen hastada belli bir sırada inceleme yapılmalı ve ona göre tanı konmalıdır ( ekil 3). Test kitlerinden "TechLab EH II", Entamoeba- CELISA-PATH son zamanlarda en güvenilir yöntemlerdir. E. Histolytica yı büyük do rulukta gösterirler. Triage test (mikro parazit panel), 5 dakikada çalı ılan pahalı, ama kolay bir ELISA testi olup, Giardia, Schistosomiasis ve E. Histolytica yı aynı anda çalı ır. Moleküler biyoloji tekniklerinde de sınırlamalar söz konusudur. Bunlar: Standardizasyon gereklili i (DNA ekstrak siyonunun çok zor olması), E. Histolytica sekans varyasyonları (mutasyon veya delesyon), Eleman eksikli i yetersizli i (moleküler biyoloji teknisyeni), Serolojik testlerde çapraz reaksiyonların varlı ı. Yakın bir gelecekte "DNA mikro array" yöntemleri ile daha kesin ve kolay tanı yapılabilecektir (3,5, 4). AYIRICI TANI Shigella, campylobacter, salmonella, vibrio ve enteroinvaziv E. Coli gibi bakteriyel etkenler dizanteri ayırıcı tanısında mutlaka dü ünülmelidir. Ate olmaması ve fekal lökositlerin azlı ı amebiyazis yönünde dü ündürür. Amebik kolitisin kronik nondizanterik formu inflamatuar barsak hastalıklarını ( BH) taklit edebilir. Steroid tedavisi verilerek olu abilecek toksik megakolon geli me riski unutulmamalıdır ( -7). Özellikle invaziv amebik kolitis, akut dönemde basilli dizanteri, kronikle ti inde ve arada ataklarla sürdü ünde ülseratif kolit (ÜK) ve Crohn hastalı ı (CH) gibi inflamatuar barsak hastalıkları veya tüberküloz kolitisle karı abilmektedir ( 4-9). Dı kı incelemesi, Kolonoskopi ile biyopsi örneklerinin alınması, Serolojik çalı malar ile ayırıcı tanı yapılabilir. Ancak bazı olgularda özellikle ülseratif kolit ile amebik kolit çok sık karı makta, yanlı tanı kon- GG 165

ekil 3. shalle gelen hastada tanı testleri algoritması abilmektedir. Böyle durumlarda tanı kesinle meden kortikosteroid kullanılmamalıdır. ÜK açısından p-anca bakılması veya ELISA ile E. Histolytica antijeni bakılması ve yine de üphe varsa amebiyazis tedavisinin verilmesi, daha sonra kortikosteroid ba lanması hastayı toksik megakolon, nekrotizan kolit gibi öldürücü komplikasyonlardan koruyacaktır. Bu arada kültür veya serolojik çalı maların kesin sonucu da çıkacaktır (2-4, 5-2 ). Amip koliti ve BH klinik ve endoskopik olarak birbirine benzer, mukozal görünüm her iki hastalıkta da birçok varyasyon gösterir. Dı kıda veya endoskopik biyopsi materyalinde hemofagositoz yapmı E. Histolytica trofozoitlerinin gösterilmesi kesin tanıyı koydurur. Endoskopiden önce uygulanan katartik ilaçlar ve lavmanlar paraziti uzakla tırırlar. O nedenle serolojik tetkikler de yapılmalıdır (3, 5-7). ki hastalı ın karı masının yanı sıra her ikisinin birlikte olabildi i süper enfeksiyon da görülebilir. BH ile bildirilmi sporadik olgular vardır. Ancak ko-enfeksiyon olu ması hakkında -yani amebik kolit üstüne eklenen BH yada tersi- bildirilmi kesin yayın yoktur. Asemptomatik ta ıyıcılarda BH geli ti i zaman kullanılan steroidlerin non-patojen amibi agreve etmesiyle ortaya çıkan amebiyazis olguları bildirilmi tir ( 7-23). ki hastalı ın birlikte bulunması ile ilgili bir yayında BH tanısı almı hastalarda sık ilaç kullanımı nedeniyle amebiyazis eklenmesinin pek mümkün olmadı ı, ancak ÜK tedavisi alan hastada daha önceden bulunan asemptomatik amibin semptomatik hale geçmesi ile iki hastalı ın koenfeksiyon halinde birlikte bulunabilece i yorumu yapılmı tır ( 9). Bununla ili kili bir ba ka yayında ise nadir olarak amebik kolitin ülseratif koliti taklit edebilece i, dı kı mikroskobisinde amip kisti veya trofozoidi görülmedi i, ancak endoskopik biyopsi sonucu histopatolojik olarak amebik kolit tanısı kondu u bildirilmi tir. Uygun amip tedavisi ile hasta iyile mi, kontrol kolonoskopisi normal çıkmı tır. Yedinci günde yapılan serolojik testlerle % 95 üzerinde pozitif sonuç söz konusudur (20). Tözün ve arkada larının yaptıkları bir çalı mada 988 995 yılları arasındaki 7 yıllık sürede izlenen 88 BH olgusunun (59 ÜK + 29 CH) 2 sinde (% 4) BH ile birlikte amip enfeksiyonu saptanmı tır. Daha önce yapılan benzer çalı malarda da bu oran Türkiye genelinde de i ik illerde % 3, 6 % 45 arasında bildirilmi tir. Bu çalı malarda tanı için 166 Eylül 2002

Tablo 6: Amebiyazis tedavisi Asemptomatik kist Yeti kin Dozu: Pediatrik Dozu: Süre: ta ıyıcıları Paromomycin 500 mg x 3/gün 30 mg/kg/gün x 3/gün 7 gün, PO Iodoquinol 650 mg x 3/gün 20-40 mg/kg/gün x 3/gün 20 gün, PO Diloxanide furoate 500 mg x 3/gün 20 mg/kg/gün x 3/gün 0 gün, PO Akut kolitis (Amipli dizanteri) Metronidazol 750 mg x 3/gün 30-50 mg/kg/gün x 3/gün 5-0gün, PO Amebik karaci er absesi Metronidazol 750 mg x 3/gün 30-50 mg/kg/gün x 3/gün 5-0gün, IV 2 gr, tek doz, PO Tinidazol 2 gr, tek doz, PO Ornidazol 2 gr, tek doz, PO dı kı mikroskobisi ve sigmoidoskopi ile alınan örneklerin histopatolojik incelemesi kriter olarak alınmı, serolojik inceleme yapılmamı tır. BH tanısı almı hastaların /2 sinde ba vuru anında, /2 sinde ise takipte amip tanısı konmu tur. Serolojik testler de hastalık ile kist ta ıyıcılı ının ayırıcı tanısını yapmak amacıyla tartı ılmı tır ( 5). Törüner ve arkada larının yaptıkları bir çalı mada ise 985 200 yılları arasında izlenen 97 ÜK ve/veya amebik kolit oldu u dü ünülen hastanın hiçbirinde amip serolojisi pozitif çıkmamı tır. Ayırıcı tanıda serolojik testlerin önemi vurgulanmı tır ( 6). Amip enfeksiyonu ile komplike olan ülseratif kolit hastalı ının ise her iki tedaviye de daha dirençli olması nedeniyle amip kist ta ıyıcısı olan olguların da riskli grupları korumak amacıyla eradike edilmesi gerekti i savunulmu tur (7, 5). Ayırıcı tanıda AKA de piyojenik abseler ve neoplastik lezyonlardan ayırt edilmelidir (2). TEDAV Klinik tablolara göre tedavi seçenekleri de i ir (Tablo 6). Asemptomatik kist ta ıyıcıları: Tedavi yapılması tartı malıdır. ki görü vardır: a. Enfeksiyon kayna ı riskli hastalar açısından kurutulmalı, diyenler. b. laç toksisitesi çok fazla ve amebiyazis dünyada çok yaygın, o nedenle tedaviye gerek yok, diyenler. Böyle hastalarda tedavi yapılacaksa "intraluminal ajanlar" kullanılmalıdır ( -4,7). Akut Kolitis (Amipli Dizanteri): Metronidazol asıl tedavi edici ajandır. Tedavi direnci veya yan etki geli mesi gibi durumlarda emetin ve hidroemetin, antimalaryal olan klorokin gibi dokuda aktif amebisidler kullanılabilir ( -3,7). Amebik Karaci er Apsesi: Metronidazol, tinidazol ve ornidazol gibi imidazol türevleri ile tedavi yapılır (Tablo 6). Metronidazol tedavisi sonrası özellikle AKA nde asemptomatik intestinal kolonizasyonu önlemek için 3-4 gün daha luminal ajanlarla da tedaviye devam edilmesi çok önemlidir. Maalesef ülkemizde bu ajanlar yoktur. Bazıları yasal olmayan yollarla sa lanmaktadır. laç tedavisi ile sonuç alınamıyorsa perkütan drenaj gibi cerrahi yöntemlerle tedaviye ba vurulur (3,7). Hamile bayanların tedavisi de önemli bir sorundur. nvazif amebik hastalık çok ciddi bir sorun iken, tedavi için verilecek ilacın potansiyel teratojenik etkileri de ayrı bir sorun olu turur. Asemptomatikse hasta izlenir; semptomatikse barsaktan emilmeyen, etkili bir aminoglikozid olan paromomycin ile tedavi edilebilir (,3,7). Tedaviye ra men % 0 relaps geli me olasılı ı vardır (3,9). KORUNMA VE ÖNLEMLER Yeterli sanitasyon ve hijyen, el yıkama, temiz su kaynakları ve kaynatma, suyu iyotlama, çi meyve sebze tüketiminde dikkat (sirke ile dezenfeksiyon) önerilir. çme veya kullanma sularının dü ük miktarlarda iyotlanması veya klorlanması sadece bakteriyel kontaminasyonu önler, amiplere etki etmez. O nedenle suyu kaynatarak kullanma en emin yoldur (,7). GG 167

E. Histolytica a ısı henüz yoktur, çalı malar özellikle galaktoz-spesifik adhezin ve serinden zengin protein ile devam etmektedir (3, 4). Sonuç olarak;. BH ile amebiyazis birlikteli i olabilmekte, ancak yanlı tanı da sık konabilmektedir. 2. Amebiyazisin kesin gösterilmesi ve tedavi etkinli inin kontrol edilmesinde seroloji mutlaka uygu- lanmalıdır. 3. Steroid tedavisi alması planlanan hastalarda amebiyazis mutlaka ileri yöntemlerle ekarte edilmeli, varsa amibisidal tedavi verilmelidir. 4. lk basamak amip tedavisinin yetersiz kaldı ı durumlarda di er ajanlar da tedaviye eklenmeli, ancak toksisite açısından dikkatli olunmalıdır (5, 5-22). KAYNAKLAR 1. Reed SL. Entamoeba histolytica and other intestinal amoebae. In: Gorbach SL, Bartlett JG, Blacklow NR (eds). Infectious Diseases 2nd ed. WB Saunders co, Philadelphia. 1998; 285: 2393-7. 2. Hotez PJ, Strickland AD. Amebasis. In: Feigin RD, Cherry JD (eds). Textbook of pediatric infectious diseases 4th ed. WB Saunders co, Philadelphia. 1998; 208: 2389-95. 3. Petri WA. Recent advances in amebiasis. Critical Reviews in Clinical Laboratory Sciences 1996; 33: 1-37. 4. Leber AL, Novak SM. Intestinal and urogenital Amebae, Flagellates, and Ciliates. In: Murray PR, Baron EJ, Pfaller MA, Tenover FC, Yolken RH (eds). Manuel of Clinical Microbiology 7th ed. ASM Press, Washington DC. 1999; 109: 1391-8. 5. Tanyüksel M, Tachibana H, Petri WA. Amebiasis, an emerging disease. In: Scheld WM, Craig WA, Hughes JM (eds). Emerging Infections 5. ASM Press, Washington DC. 2001; 12: 197-209. 6. Ardıç N, Tanyüksel M, Doğancı L, Gün H. Patojen ve nonpatojen Entamoeba histolytica zimodemlerinin araştırılması. Flora 1998; 3: 125-33. 7. Aucott JN, Ravdin JI. Amebiasis and "nonpathogenic" intestinal protozoa. Infectious disease clinics of North America 1993; 7: 467-82. 8. Doğancı L, Tanyüksel M, Gün H. Overdiagnosis of intestinal amoebosis in Turkey. The Lancet 1997; 350: 670. 9. Kimura K, Stoopen M, Reeder MM, Moncada R. Amebiasis: Modern diagnostic imaging with pathological and clinical correlation. Seminars in Roentgenology 1997; XXXII (4): 250-75. 10. Göral V, Jetter A, Walderich B, Burchard GD, et al. Polymerase chain reaction analizi ile Entamoeba histolytica ve Entamoeba dispar sıklığı (Epidemiyolojik çalışma). Türk Gastroenteroloji Dergisi 1998; 9: 374-6. 11. Jetter A, Walderich B, Britten D, Mete O, Göral V, Burchard GD, Ackers J. An epidemiological study of Entamoeba histolytica and Entamoeba dispar infection in eastern Turkey using a colorimetric polymerase chain reaction. Arch Med Res 1997; 28 Spec no: 319-21. 12. Göral V. Entamoeba histolitikanın invazifliği. Güncel gastroenteroloji. 1999; 3/2: 225-8. 13. Reed SL. Amebiasis: An Update. Clin Infec Dis 1992; 14: 385-393. 14. Petri WA, Clark CG. Host-parasite relationships in amebiasis: Conference Report. The J Infec Dis 1994; 169: 483-4. 15. Tözün N, Özdoğan OC. Enflamatuvar barsak hastalığında amip enfeksiyonu. Aktüel tıp dergisi 1996; 1: 111-3. 16. Törüner M, Çoban Ş, Avcıoğlu U, Çetinkaya H, Soykan İ, Özden A. Türkiye de ülseratif kolit ve amibiyasis: Gerçekten sık görülen bir birliktelik mi? 18. Ulusal gastroenteroloji haftası. The Turkish J Gastroenterol 2001; 12 (supp 1): 116. 17. Ravdin JI. Diagnosis of invasive amoebiasis-time to end the morphology era. Gut 1994; 35: 1018-21. 18. Blumencranz H, Kasen L, Romeu J, Waye JD, LeLeiko NS. The role of endoscopy in suspected amebiasis. Am J Gastroenterol 1983; 78: 15-8. 19. Dunzendorfer T, Kasznica J. Amebic and/or ulcerative colitis? Gastrointestinal Endoscopy 1998; 48: 450-1. 20. Ebecken R. Amebic colitis simulating ulcerative colitis. Gastrointestinal Endoscopy 2000; 51: 641-2. 21. Korelitz BI. Editorial: Amebae in patients with inflammatory bowel disease. J Clin Gastroenterol 1989; 11: 373-5. 22. Lysy J, Zimmerman J, Sherman Y, Feigin R, Ligumsky M. Crohn s colitis complicated by superimposed invasive amebic colitis. Am J Gastroenterol 1991; 86: 1063-5. 23. Hastings GE, Weber RJ. Inflammatory bowel disease: Part I: Clinical features and diagnosis. Am Family Physician 1993; 47: 598-608. 24. Abbas MA, Mulligan DC, Ramzan NN, Blair JE, Smilack JD, Shapiro MS, Lidner TK, Olden KW. Colonic perforation in suspected amebic colitis. Digestive Diseases and Science 2000; 45: 1836-41. Gururlu ve yüceliğe erişmek isteyen ağaç fırtınalı hava ister. Yaratıcılık ve keşif acıda saklıdır. 168 Eylül 2002