İLETİŞİM, EMPATİ, SEN VE BEN Yard. Doç. Dr. İpek Sönmez Psikiyatri Anabilim Dalı
İdeal hasta-sağlık çalışanı modeli Hastaların etkin katılımı Ortak karar alma Hastalara sağlıklarıyla ilgilenme yetkisi verme İki yönlü iletişim
İletişim becerilerini kullanmanın sağlık alanında faydaları Sağlık çalışanı daha doğru bilgi topluyor ve daha doğru tanı koyuyor Hastalar kendilerine bakanlara daha çok güveniyor Hastaların tedavi yöntemine direnci azalıyor ve tedaviye uyumu artıyor Hastaların gerginlik ve korkularını dışa vurmaları kolaylaşıyor Hastalarla sağlık personeli arasındaki olumsuz sözsüz iletiler azalıyor Sağlık çalışanına gitmekten memnun olanların sayısı artıyor Hastalar sağlık çalışanlarını daha seyrek değiştiriyor ve aynı kişiye yeniden gitme olasılığı artıyor Hastaların iyimserlikleri ve yaşama istekleri artıyor
Dinleme davranışları Edilgin dinleme Etkin dinleme
Etkin dinlemenin basamakları Beden dili Duygu ve içerik yansıtma (empati) Kapı aralayıcılar Açık uçlu sorular
Kapı aralayıcılar Eee, sonra, başka Bir örnek verir misin? Bana bir şey söylemek ister misin? Aklına takılan bir şey mi var? Üzgün görünüyorsun, yanılıyor muyum? Kötü bir şey mi oldu?
Açık uçlu sorular Ne? Neler? Nasıl? Neden? Niçin?
Etkin dinlemeyi kullanma rehberi Havadan sudan sohbetlerde kullanmayın Zamanınız varsa ve dinlemek istediğinizde kullanın. Karşınızdakinin söylediği her cümle geri ileti gerektirmez. Hastanın iletisini onun sözcükleriyle değil, kendi sözcüklerinizle geri verin. Etkin Dinlemeyi zorla kabul ettirmeye çalışmayın. Etkin Dinlemeyi kendi duygu ve düşüncelerinizi açığa vurmaktan kaçınmak için kullanmayın.
İLETİŞİM ENGELLERİ Emretme, yönetme Uyarma, tehdit etme (gözdağı verme) Ahlak dersi, vaaz verme Öğüt verme Mantık yoluyla inandırma, tartışma Yargılama, eleştirme, suçlama Övme, görüşüne katılma, teşhis koyma Ad takma, gülünç duruma düşürme Tahlil etme Güven verme, teskin, teselli etme İncelemek, araştırmak, soruşturmak Konu değiştirme, işi alaya vurma, şakacı davranma
1- Emretme, yönetme Yapman gerekir, Yapmak zorundasın.. Hasta: Bu egzersizleri yapmaktan nefret ediyorum. Bana iyi geldiğine de inanmıyorum. Doktor: Ben size söyleyinceye kadar hiç ara vermeden egzersizlerinizi sürdürün. Bırakın ne yapacağınıza ben karar vereyim. Korku yada aktif direnç yaratabilir; Söylenenin tersini denemeye davet edebilir. İsyankar davranışlara yada misillemeye yol açabilir.
2- Uyarma, tehdit etme (gözdağı verme)..yapmazsan..olur, Ya yaparsın, yoksa.. Hasta: Bu ilacı kullanmak istemiyorum, bir yığın yan etkisi var. Doktor: Bu ilacı kullanmazsanız iyileşemezsiniz. Korku, boyun eğme yaratabilir: Söz konusu sonuçların gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini denemeye yol açar; Gücenme, kızgınlık, isyankarlığa neden olabilir.
3- Ahlak dersi, vaaz verme..yapmalıydın, senin sorumluluğun,.şöyle yapmak gerekir Hasta: Ben kemoterapi olmam, bu dönemde bir de onun etkilerini kaldıramam. Doktor: Kendini buna hazırlamalıydın. Aslında beden senin bedenin, olacaklar da senin sorumluluğunda. Zorunluluk yada suçluluk duyguları yaratır; Karşıdakinin durumunu daha şiddetle savunmasına yol açabilir (Kim demiş?); Karşıdakinin sorumluluk duygusuna güvenilmediği izlenimini verir.
4- Öğüt verme, çözüm getirme Ben olsam., Neden yapmıyorsun?, Bence., Sana şunu öneriyim Hasta: Kaç gün daha kemoterapide kalacağım, yeter artık. Doktor: Neden refakatçinle oyalanacak bir şeyler bulmuyorsun? Karşıdakinin kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder; Karşıdakinin sorunu bütünüyle düşünüp, değişik seçenekler getirip seçenekleri denemesine engel olur; Bağımlılık yaratabilir.
5- Mantık yoluyla inandırma, tartışma Şu nedenle hatalısın, Olaylar gösterir ki.., Evet ama, Gerçek şu ki.. Hasta: Alternatif tıp tedavi yöntemlerine inanıyorum. Bu kadar ilaç yüklenmesine karşıyım. Doktor: Evet ama alternatif tıp yöntemleri bizim yaptığımız tedavinin hızına ve gücüne yetişemez ki. Savunucu tutumları ve karşı koymayı kışkırtır; Çoğunlukla karşıdakinin sizinle iletişimi kesmesine ve artık dinlememesine yol açar: Karşıdakinin kendisini beceriksiz ve yetersiz hissetmesine neden olabilir.
6- Yargılama, eleştirme, suçlama Sağlıklı düşünmüyorsun, Fazla büyütüyorsun Hasta: Son muayeneden beri bu kadar kilo aldığım için kendimi çok suçlu hissediyorum.. Doktor: Yediğin onca yağlı yemekler için kimseyi suçlayamazsın. Yetersiz, aptal ve yanlış değerlendirilmiş hisseder; Karşısındakinin olumsuz bir yargısına hedef olma yada azarlanma korkusuyla iletişimi kesmesine yol açar; Genellikle karşıdaki yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılar (Ben kötüyüm) yada karşılık verir (Siz de daha mükemmel değilsiniz).
7- Övme, görüşüne katılma, teşhis koyma Çok güzel, Haklısın, o arkadaş berbat birine benziyor Bence harika bir iş yapıyorsun Hasta: Ben bu ilaçları düzenli bir şekilde kullanamam. Kocamın da desteği olmaz. Doktor: Ama olmaz ki, kocanızın size yardımcı olması lazım. İstenilen davranışı yaptırabilmek için söylenen, içtenlikten yoksun bir manevra gibi algılanabilir; Karşıdakinin öz imgesi ile övgü uygun değilse kişide kaygı uyandırabilir; Övgü çok sık yapılırsa yokluğu eleştiri gibi algılanabilir.
8- Ad takma, gülünç duruma düşürme Hastalık hastası olmayın, Bu kadar cengaver olursan Hasta: Sondam çekilemez mi? Doktor: Gittikçe huysuz bir hasta olmaya başladınız. Karşıdakinin değersiz hissetmesine, sevilmediği kanısına varmasına neden olabilir; Karşıdakinin öz-imgesi üzerine çok olumsuzdur; Genellikle karşılık vermeye iter.
9- Tahlil etme, teşhis, tanı koyma Senin derdin ne biliyor musun, Herhalde çok yorgunsun, Aslında sen öyle demek istemiyorsun Hasta: Ömür boyu diyete mahkumum. Doktor: Aslında şeker hastası olduğunuzdan değil, istediğiniz gibi yemek yiyemeyeceğinizden dolayı böyle yapıyorsunuz. Tehdit edici, tedirgin edici olabilir ve başarısızlık duygusu yaratabilir; Karşıdaki kendini korumasız, kıstırılmış hisseder, kendisine inanılmadığı kanısına varabilir; Karşıdaki, yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi keser.
10- Güven verme, teskin, teselli etme Aldırma boş ver, düzelir, Hadi biraz neşelen, Zamanla kendini daha iyi hissedersin Hasta: Hala taburcu olamayacak mıyım? Doktor: Boş verin, ne diye takıyorsunuz. Güzel güzel bakıyoruz size burada. Karşıdakinin kendini anlaşılmamış hissetmesine neden olur; Kızgınlık duyguları uyandırır; Karşıdaki genellikle mesajı kendini kötü hissetmen doğru değil şeklinde algılar.
11- İncelemek, araştırma, soruşturma Neden?...Kim?...Sen ne yaptın?...nasıl?... Hasta: Sürekli ameliyatımın ertelenmesinden daha çok strese girdim. Doktor: Niçin böyle düşünüyor ve neden kendinizi bu kadar yıpratıyorsunuz? Soruları cevaplama genellikle eleştiri veya zorunlu çözüm getirdiğinden karşıdaki genellikle hayır demeye, yarı doğru cevap vermeye, kaçmaya yönelir ve yalan söyler; Sorular genellikle soru soranın nereye varmak istediğini açıklamadığından, karşıdaki korku ve endişeye kapılabilir; Sizin endişelerinizden doğan sorulara cevap vermeye çalışan kişi kendi sorununu gözden kaçırabilir.
12- Sözünü kesmek, önemsememek, konuyu saptırmak Daha güzel şeylerden konuşalım, Bu kadar büyütmeyin Hasta: Tüm yaşamım boyunca kendi kendime baktım. Şimdi başkalarına muhtaç olmak beni üzüyor. Doktor: Tansiyonuna bir bakalım. Öksürüğünüz nasıl oldu? Yaşamın güçlükleri ile savaşmak yerine, onlardan kaçınmak gerekli mesajını ima edebilir; Karşıdakine sorunlarının önemsiz, saçma ve gereksiz olduğu anlamını verebilir; Karşıdaki bir güçlükle karşılaştığında açık davranmaktan çekinebilir.
Sorun varsa; Yardımcı olmak istersiniz; Dinleyensiniz; Onun konuşmasını istersiniz; Anlamak istersiniz; Kabul etmek istersiniz; Onun gereksinimlerine saygı duyarsınız; Kolaylaştırıcı bir rol üstlenirsiniz; Onun sorununu çözmesine izin vermek istersiniz.
Sen dili örnekleri Çok düşüncesizsin. Başıma dert açıyorsun. Biraz sabretmek senin için zor olmalı (gizli sen dili) Bak, ne yaptın. Verdiğin sözleri hiç tutmuyorsun. Beni çıldırtıyorsun.
Sen dilinin etkisi Kişiyi aşağılarlar; Değişime olan direnci arttırırlar; Gereksinimlerinin önemli olmadığını hissettirirler; Karşıdakinin kendisini suçlu hissetmesine ve benlik saygısının azalmasına neden olurlar; Güçlü bir savunmaya neden olurlar; Aynı biçimde karşılık vermeye iterler.
Empati Empati, Yunanca kökenli empathia kelimesinden köken almakta ve etimolojik olarak "em" ekinin karşılığı "..in içinde, içerde"; "pathia" ekinin karşılığı ise "hissetme" kelimesidir
Carl Rogers Bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve durumu ona iletme sürecine empati adı verilir
Empati Empati kuracak kişi, kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalı
Empati Empati kurmuş sayılmamız için, karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamamız gerekir Bilişsel yön: ne düşündüğü? Duygusal yön: ne hissettiği?
Empati Karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini tam olarak anlasak bile, eğer anladığımızı ona ifade edemiyorsak empati kurma sürecini tamamlamış sayılmayız Yalnızca sözler değil, yüz ifadesi, beden dili, ses tonu
Teşekkürler