TÜRK SOSYAL BİLİMLER DERNEĞİ BİLİMLER KONGRESİ. ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR ve KONGRE MERKEZİ. 14-16 Aralık



Benzer belgeler
Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ STRATEJİK PLANI

MAVİ YAKALILARIN ÇALIŞMAYA YÖNELİK TUTUMLARI

ÇALIŞMA HAYATINDA DEZAVANTAJLI GRUPLAR. Şeref KAZANCI Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı MART,2017

İşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı

İşsizlik Dikiş Tutmuyor İşsizlikte Kriz Günlerine Dönüş

ASIL KRİZ İŞSİZLİKTE! Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 7 Milyona Yaklaştı

CAL 2302 ENDÜSTRİ SOSYOLOJİSİ. 9. Hafta: Post-Endüstriyel Toplumlarda Emek

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Lisans Programı

YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ

MBA MBA. İslami Finans ve Ekonomi. Yüksek Lisans Programı (Tezsiz, Türkçe)

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

ECZACILIK EĞİTİMİNİN GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERİ: AKREDİTE OLAN FAKÜLTELERE BAKIŞ

İKİ AYDA 500 BİN YENİ İŞSİZ Krizin Tahribatı

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi

KRİZ İŞSİZ BIRAKIYOR

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- EYLÜL 2018 İŞSİZLİK TIRMANIYOR. Gerçek İşsiz Sayısı 6 Milyon. İşsiz Sayısı Bir Yılda 192 Bin Arttı

STRATEJİK PLAN

Berlin Katılım gelişmesinin durumu ve perspektifler

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ADAY ÖĞRENCİLER TANITIM KATALOĞU

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Ağustos 2016

Toplam Erkek Kadin Ermenistan Azerbaycan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Moldova Cumhuriyeti. Rusya Federasyonu

ÖĞRENCİ İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI 2013 YILI FAALİYET RAPORU

Namık Kemal Üniversitesi SÜREKLĠ EĞĠTĠM MERKEZĠ

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

12. MĐSYON 13. VĐZYON

Mevsimlik Çalışma Arttı, İşsizlik Azaldı: Nisan, Mayıs, Haziran Dönemi

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Stratejik Plan

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

GENİŞ TANIMLI İŞSİZLİK 6 MİLYONA YAKLAŞTI!

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

AKREDİTASYON DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ ÖLÇÜT 2 PROGRAM ÖĞRETİM AMAÇLARI. Hazırlayan : Öğr. Gör. Feride GİRENİZ

BİRİM KALİTE GÜVENCESİ DEĞERLENDİRME RAPORU. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

TÜRKİYE DE MESLEKİ EĞİTİM

İşgücü Piyasasında Gelişmeler: Döneminde Kadınlar ve Erkeklerin İstihdamı ve İşsizliği Ne Yönde Değişti? 1

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Eylül 2016

EĞİTİMDE DEĞİŞİM. Prof. Dr. Aşkın Asan - Prof. Dr. Buket Akkoyunlu

İŞSİZLİK HIZLA ARTARKEN İSTİHDAM ARTIŞI YETERSİZ KALDI

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI

Partilerin 1 Kasım 2015 Seçim Beyannamelerinde Mahalli İdareler: Adalet ve Kalkınma Partisi

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

MANİSA CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU

TARİHİ REKOR İŞSİZ SAYISI 7 MİLYONU AŞTI! HALKIN DERDİ BAŞKANLIK DEĞİL İŞSİZLİK!

İBRAHİM ARAP. e-posta: Tel: / : Dokuz Eylül Üni. Sosyal Bilimler Enst.

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER

GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ

R KARLILIK VE SÜRDÜRÜLEB

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

KRİZ ÜÇ KOLDAN SARSIYOR ENFLASYON-KÜÇÜLME-İŞSİZLİK

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

GENÇ, KADIN ve ÜNİVERSİTE MEZUNU İŞSİZLİĞİNDE VAHİM TABLO!

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

2017 LYS: Tercihler Kalite ve İstihdam Odaklı

ÇORLU MESLEK YÜKSEKOKULU GELENEKSEL EL SANATLARI PROGRAMI FAALİYET RAPORU

ÜSİMP 2013 Altıncı Ulusal Kongresi, Mayıs 2013, Düzce Üniversitesi

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Aralık 2017 İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- AĞUSTOS 2018 MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İŞSİZLİK ARTTI, İSTİHDAM DÜŞTÜ

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

İŞSİZLİKTE PATLAMA!: AKP İşsizlikle Mücadelede Başarısız!

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği nin

Bölüm 1. İnsan Kaynakları Yönetimine Kavramsal Bakış

EK 8: AKADEMİK PERSONEL MEMNUNİYET ANKETİ

DERS KODU DERS ADI İÇERİK BİLİM DALI T+U+KR AKTS

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

Koç Üniversitesi nde neler oluyor?

BÖLGE PLANI. Hazırlayan : Murat DOĞAN

EĞİTİM-ÖĞRENİMDE KALİTE MEKANİZMASI

EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ BİRİM TANITIMI ( 2018 )

EĞİTİMİN EKONOMİKTEMELLERİ. 6. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

AVRUPA BİRLİĞİ HAYAT BOYU ÖĞRENME İÇİN KİLİT YETKİNLİKLER

AB 2020 Stratejisi ve Türk Eğitim Politikasına Yansımaları

Başarılı Mesleki Beceri ve İstihdam Politikaları

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II

İDARİ PERSONEL MEMNUNİYET DÜZEYİ Mayıs 2009

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

Yükseköğretim Sistemimizdeki Yapısal Gelişmeler. ÜRP Kapsamında YÖK Maddeleri. Prof. Dr. Hasan Mandal

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

Mesleki ve Teknik Yükseköğretim ve Meslek Yüksekokullarının Yeniden Düzenlenmesi Çalışmaları

Sivil Yaşam Derneği. 4. Ulusal Gençlik Zirvesi Sonuç Bildirgesi

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE DE TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜNÜN GELİŞİMİ VE SAĞLIK SİSTEMİNE ETKİSİ ÇALIŞTAYI 16 MAYIS 2017 BERA OTEL, ANKARA PROGRAM

Mühendislik Fakültelerinde Araştırma Süreçlerinin Teknoloji Transferi Ekosistemine Katkıları

Düzce Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve ilgili mekanizmaların vizyonu, Bölgesel, ulusal ve

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ ANABİLİM DALI STRATEJİK PLANI

EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNİN ORTAYA ÇIKIŞI Prof. Dr. Azize Ergeneli

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN MEVCUT DURUMU

Transkript:

TÜRK SOSYAL BİLİMLER DERNEĞİ 12 U L U S A L S O S Y A L BİLİMLER KONGRESİ ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR ve KONGRE MERKEZİ 14-16 Aralık 2 0 1 1

12. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi DÜZENLEME KURULU Prof. Dr. Yüksel Akkaya Yrd. Doç. Dr. Atilla Aytekin Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kemal Bayırbağ Doç. Dr. Pınar Bedirhanoğlu Dr. Ömür Birler Prof. Dr. Korkut Boratav Prof. Dr. Simten Coşar Prof. Dr. Fuat Ercan Dr. Asuman Göksel Yrd. Doç. Dr. Meltem Kayıran Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse Doç. Dr. Hakan Mıhçı Prof. Dr. Oğuz Oyan Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir Doç. Dr. Ali Murat Özdemir Prof. Dr. Oktar Türel Prof. Dr. İşaya Üşür Doç. Dr. Galip Yalman Doç. Dr. Filiz Zabcı Kongre Sekretaryası Ergün Altuntaş Oturum Görevlileri ODTÜ Siyaset Bilimi Topluluğu ve ODTÜ Ekonomi Topluluğu Öğrencileri BASIM YERİ Tel : (0.312) 435 0 435-395 2 116

Onikinci Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi Kuruluşunun 44 üncü yılını geride bırakan Türk Sosyal Bilimler Derneği (TSBD), Haziran 1980 den bu yana iki yılda bir düzenlemekte olduğu Ulusal Sosyal Bilimler Kongrelerinin onikincisini gerçekleştirmekten kıvanç duymaktadır. Daha önceki kongrelerimizde de olduğu gibi, sosyal bilimcilerimiz 12. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi ne yoğun ilgi göstermişlerdir. TSBD nin düzenleme kurulunda görev alan çalışma arkadaşlarımızın özverili ve titiz çalışmaları sonucu belirlenen Kongre programımızdaki 72 oturumda sunulacak olan 286 değerli bildiri bunun bir göstergesidir. Kongremizin, Türkiye de ve dünyada yaşanan gelişmelerin tarihsel süreç içinde değerlendirildiği ve geleceğe yönelik dönüştürücü açılımların ele alındığı canlı bir tartışma ortamı sağlayarak bu ilgiyi karşılıksız bırakmayacağını umuyoruz. Gücünü somut gelişmeleri kavrayabilmekten alan entellektüel tartışmalara ve bunlardan yeşerecek umutlara son yıllarda her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Toplumsal yaşamın giderek her alanına yayılma eğilimi gösteren çatışma, savaş, gerginlik, acılar ve çaresizlik halleri bunun en önemli nedenidir. Kapanış oturumunun temasını Krizler ve Direnişler olarak belirleyerek dünyanın ve ülkemizin geçmekte olduğu ekonomik, toplumsal ve siyasal bunalımlar sarmalında yaşananları değişik boyutlarıyla değerlendireceğiz. 12. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi nde yakın geçmişte aramızdan ayrılan değerli hocalarımız, Prof. Dr.Ünal Nalbantoğlu, Prof. Dr. Server Tanilli ve Halit Çelenk i saygı ve özlemle anacağız. TSBD, bundan önceki kongrelerde olduğu gibi, 11. Kongre ye sunulan bildirilerden belirli temalar çerçevesinde oluşturulan bir seçkiyi Efil Kitapevi aracılığı ile sosyal bilimcilerin ilgisine sunmaktadır. Derneğimiz, 12. Kongre ye sunulacak bildirilerden oluşturulacak seçkileri de yayımlamayı ve araştırma dünyamıza kalıcı bir katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Her zaman olduğu gibi Kongremizin ODTÜ de gerçekleşmesi için desteğini esirgemeyen ODTÜ Rektörlüğü ne, 12. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi ni destekleyen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası na, Microsoft a,türkiye İş Bankası ve Tübitak a, ayrıca Kuru Kahveci Mehmet Efendi Mahdumlarına, Murpa Çay a, Efes Pilsen e, Doluca Şaraplarına ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, 12. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi nin tüm katılımcılarına başarılar diliyoruz. Türk Sosyal Bilimler Derneği Yönetim Kurulu

5 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ 7

6 7 8 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ

8 9 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ 9

10 11 10 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ

12 13 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ 11

14 15 12 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ

16 17 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ 13

18 19 14 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ

20 21 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ 15

22 23 16 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ

24 25 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ 17

26 27 18 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ

28 29 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ 19

30 31 20 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ

32 33 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ 21

34 35 22 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ

36 37 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ 23

38 39 24 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ

1. OTURUM Prof. Dr. H. Ünal Nalbantoğlu Anısına SERMAYE-İKTİDAR ŞEMSİYESİ ALTINDA ÜNİVERSİTELER Sermaye-İktidar-Üniversite Şemsiyesi Altında Bilimsel Bilgi Üretmek Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu Kocaeli Ü., Tıp F. Bu çalışmada, son yıllarda Türkiye üniversitelerinde de yaşanmakta olan sermaye ve iktidar hegemonyasına kulluk eden üniversite yönetimlerinin bilimsel bilgi +üretimine dolaylı ve doğrudan müdahalelerinin tartışılması amaçlanmıştır.- Üniversitelerde Başkalaşım ve Aydınlar Doç. Dr. Sibel Özbudun Hacettepe Ü., Antropoloji B. Non serviam/ Hizmet etmeyeceksin! Üniversite ile aydın birkaç düzlemde buluşmaktadır: Bilgi/bilim düzlemi: Hem üniversite, hem de aydın bilgi/bilimi düstur edinme imperatifi altındadır; her ikisinin de tanımlayıcı özelliği bilgi/bilim üretme, yorum ve görüşlerini bilgi/bilimle destekleme, bilimin ışığı nı taşıma, yayma vb.dır (ya da neo-liberal üniversite/ postmodern aydın fikrine kadar böyle idi) - ki sanırım bu boyut tartışma götürmeyecek kadar açıktır. Eleştirellik düzlemi: Aydınlanma fikriyatı, üniversiteyi yöneticiler karşısında olduğu kadar, halk katmanlarına karşı da eleştirel olmakla yükümlendirir. Kuşkusuz ki bu (kökeni itibariyle) öncelikle skolastik fikirler, mutlak hakikât savları karşısındaki eleştirelliktir ve bilimsellik savlarına içkindir. Ama Kant ın formülasyonu, üniversiteyi kendisini buyrukları altına almaya çabalayan yöneticiler ve önyargı, gelenek ve hazır fikirler mekânı olarak popüler bilinç karşısında bir eleştirelliğe çağırmaktadır. 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ 25

Öte yandan eleştirellik, aydını malumatfuruş tan ayıran temel özelliktir ve neredeyse tüm aydın tanımlarının ortak paydasını oluşturur. Aydından beklenen eleştirellik hiç kuşku yok ki, bir kurum olarak üniversitenin eleştirelliğinden daha aktif, daha militan bir dışavurumdur; aydın eleştirelliği, üniversiteninkine oranla çok daha angaje olabilir, politik alana tercüme edilebilir Ve de olmalı, edilmelidir. Politik Olanı Daha Politik Kılmak: Yükseköğretim Üzerine Bir Tartışma Prof. Dr. L. Işıl Ünal, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri F. Küresel kapitalizmde sermaye birikiminin kesintisiz ilerlemesi ve yoğunlaşması, bilgi üretim sürecini önemli ölçüde elinde tutan yükseköğretim sisteminin yapı ve işleyiş olarak bu amaca hizmet edecek biçimde dönüştürülmesiyle mümkündür. Bu nedenle, yükseköğretim sistemi, yirmi yılı aşkın bir süredir köklü bir değişime/dönüşüme uğratılmakta, küresel ölçekte yeniden inşa edilmektedir. Dünyada bilimsel ve teknik bilgi dağılımındaki mevcut eşitsizlikler dikkate alındığında, hem bu eşitsizliklerin entelektüel mülkiyet hakları sayesinde gelecekte de devam edeceğini söylemek, hem de bu eşitsiz dağılımın giderek daha büyük ölçüde toplumsal eşitsizliklere yol açacağı konusunda tahminde bulunmak güç değildir. Öte yandan, yükseköğretimde yaşanan dönüşümün, her bir ülkede yükseköğretim hakkına erişmede mevcut eşitsizlikleri daha da artıracağının işaretleri şimdiden görülmektedir. Küresel sermayenin yönlendirdiği ve yalnızca onun çıkarlarıyla bütünleşen sınırsız ve kontrolsuz bir toplumsal değişim, geniş halk kesimlerinin eğitim olanaklarının (özellikle yükseköğretim olanaklarının), çalışma ve gelir elde etme haklarının, bilgi üretim süreçlerine katılma ya da en azından üretilen bilgiye ulaşma, doğal ve toplumsal çevreyi anlama ve anlamlandırma yönündeki taleplerinin engellenmesi pahasına gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu sürecin durdurulması, ancak bu sürecin mağdurlarının örgütlü direnişleri ve mücadeleleriyle mümkündür. Geniş toplum kesimlerinin böylesine bir mücadeleye dahil olmalarında özellikle bilim emekçilerine düşen görevler vardır. Bilim emekçileri, her şeyden önce gelecek tahayyülleri üzerinde yeniden düşünmeli ve bunları siyasallaştırmalıdırlar. 26 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ

Pedagojik Olan Politiktir: Eğitime İlişkin Sol Söylemin Eleştirel Analizi Yrd. Doç. Dr. Seçkin Özsoy, Ankara Ü., Eğitim Bilimleri F. Her hegemonik ilişki pedagojik bir ilişkidir (Gramsci) [T]ek başına politika bir pedagoji biçimidir, tek başına eleştirel bir pedagoji de, bir politikadır. (Kellner) Eğitime ilişkin muhalif algı, eğitimi bir gölge olgu (epifenomen) olarak görme eşiğini bir türlü aşamıyor. Eğitim alanına görece de olsa bir özerklik tanımayan bu algılama biçimine göre, eğitimin bir aygıt ve bir araç olmaktan öte kendinde bir anlamı ve değeri yoktur. Eğitime araçsalcı ve işlevselci yaklaşım, eğitimin politik bir gerçeklik olarak analizini baştan sakatlayan epistemolojik bir engel oluşturuyor. Eğitim kavramının politikayla ilişkilendirilmesi, siyaset yelpazesinin sağında olduğu gibi solunda da, genellikle icraat anlamındaki policy (siyasa) ile sınırlı kalmış, eğitim politics (siyasal) bir gerçeklik olarak yeterince analiz edilmemiştir. Pedagojik olanın politikliğini tartışırken, sadece politics anlamda politikayla ilgileneceğim; şu basit nedenle ki, pedagojik olanın politik olduğu iddiası, ancak politika teriminin bu anlamda kullanılması halinde anlamlıdır. Çünkü pedagojik olanın policy anlamda politik olduğu sıradan bir doğrudur ve politik felsefe bakımından fazla ilginç değildir. Pedagojik olan politiktir sloganının politik gücü, pedagojik olanı politik olan içinde eriterek, pedagoji alanına görece de olsa hiçbir özerklik tanımamak da değil, pedagojik olanın en saf halinde bile politik bir bağlam içinde oluştuğunu ve işlediğini ortaya koyabilme kapasitesinde yatar. Eğitim, politik gündemin en önemli maddelerinden biri olmakla kalmayıp, bizzat politik bir olgu özelliği taşımaktadır. Evrensel ve aşkın bir gerçekliği bulunmayan eğitim, bütünüyle toplumsal ve siyasal bir inşadır. Eğitim olgusu, farklı ekonomik, toplumsal ve siyasal gruplar arasında varolan güç ilişkilerinin biçimlendirdiği bir gerçekliktir. Bireysel ve kolektif özneler, eğitimin gerçekliğini siyasal güç ilişkilerince yapılandırılmış toplumsal bir çerçeve içinde bütünsel olarak yaşarlar. Eğitimin politik analizi, eğitime dair belli inşaların tarihsel ve toplumsal bağlamlarda nasıl ve niçin ortaya çıktığının, belli inşaların diğerleri üzerinde nasıl ve niçin tahakküm kurduğunun ve eğitime dair egemen inşaların insanların yaşanan somut gerçeklikleriyle nasıl ilişkilendirildiğinin çözümlenmesidir. Eğitimin anlam, değer ve işlevi üzerine tartışmalar, eşitler arasında yürütülen basit bir çoğulcu tartışma değil, uzlaşmaz çıkarları temsil eden farklı politik referans çerçevelerinin (paradigmaların) çarpışmasıdır. Bir kavram ve gerçeklik olarak eğitimden söz ederken kullanabileceğimiz bilimsel ve teknik olarak doğru ve tarafsız bir dil yoktur. Çünkü hiçbir toplumsal gerçeklik saydam değildir, yani kendi anlamını ve yorumunu kendi içinde taşımaz. Bu nedenle eğitimsel gerçeklik iktidar ilişkileri çerçevesinde anlamlandırılır ve her toplumsal kesim kendi öncelik ve gereksinimleri doğrultusunda oluşturduğu kendi eğitimsel hakikat rejimini egemen kılmaya çabalar. Bunu da kendi eğitim sorununu öyle olmadığı halde herkesin sorunuymuş gibi evrenselleştirerek ve doğallaştırarak yapmaya çalışır. Toplumsal bir gerçeklik, ancak kendisini siyasal bir dille ifade edebildiği sürece ve ölçüde varolur. Eğitimden 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ 27

bir kavram ve gerçeklik olarak söz etmek için siyaseten doğru bir dil üretilmelidir. Türkiye de solun eğitimsel söylemi, kendini ifade edebileceği bir politik felsefe ve dil üretememiştir. Eğitimden söz ederken konuştuğumuz dil, resmî dilden yapısal olarak ayrışabilmiş değildir. Eğitime ilişkin sol düşünce, eğitimsel gerçekliğe ve sorunlara statükonun çizdiği sınırlar ve kapitalist üretim ilişkilerinin tanımladığı bağlam içinden bakmaktan kendini kurtarmalıdır. Eğitime ilişkin hegemonik bir siyasal dilin oluşturulması için öncelikle yerleşik kamusal dilin çözülmesi ve devletin resmî dili olmaktan çıkarılması gerekiyor. Zira eğitime dair bir politik dil ve felsefe yokluğunda zaten cılız olan tüm muhalif enerjinin düzen içi kanallara akıtılması imkân dâhiline girmektedir. Üniversite! mi? Yoksa Akademisyen Romantizmi mi? Prof. Dr. Atilla Göktürk, Muğla Ü., İİBF Kamu Yön. B. Son 20 yıllık bir çok kurum gibi eğitim sistemi ve dolayısı ile üniversite de önemli bir değişim geçirdi. Nicel ve nitel açıdan çok boyutlu bu değişim en somut biçimde üniversite ve öğrenci sayısının iki kattan daha fazla artması ile gözlenir oldu. Üniversite sayısının artmasının yanı sıra Özel üniversitelerden, İlçe üniversitelerine kadar değişen geniş bir çeşitlilik de bu sistem içinde oluştu. Öte yandan değişimin asıl etkisi akademik camiada yaşandı.hızla çoğalan üniversite tabelaları karşısında aynı hızla artamayan öğretim elemanı sayısı nedeni ile önemli bir açık doğdu. Bu durum karşısında başta YÖK ve tek tek üniversiteler olmak üzere hemen tüm kurumlar,yurtiçi ve yurt dışından farklı yöntem ve araçlar ile adrese teslim öğretim elemanı oluşturma gayreti içine girdiler.akademik ölçütlerin hızla değiştiği, hemen tüm yeterliliklerin merkezi süreçlerde belirlendiği, her boyutunda kişisel pragmatizmin hakim kılındığı bu süreç hızla akademik camiada yankısını buldu ve bilmek önemsizleşirken, unvan sahibi olma ön plana çıktı. Kurumsal ve kişisel anlamda giderek daha da fazla ağırlık kazanan bu yaklaşım, doğal olarak üniversite sisteminin her boyutuna sirayet ederek hakim oldu ve akademik yapılarda da önemli bir değişim oluştu..bu gelişmenin net çıktısı, öncelikleri ve beklentileri değişen bu yapı içinde,kırpıntıları üzerine tartıştığımız akademik ve bilimsel özerklik beklentilerinin de bizzat akademik çevreler tarafından rafa kaldırılmasına yol açtı.akademik liyakatı bir kenara iten, araştırma, öğrenme ve daha iyiye ulaşma gayretlerini yadsıyan ve farklı boyutlarda ele alan bu yeni yaklaşım karşısında, dünden bu güne aktarılmaya çalışan akademik geleneklere sahip çıkma gayreti de dar bir çevre için önemli bir soru işareti oluşturdu. Özlük haklarından, bilimsel ve akademik değerlendirmelere, üniversite oluşumundan, kurumsal yapının örgütlenmesine, her düzeydeki özerklik taleplerinden, araştırma konuları ve öğreti alanlarına, vb. kadar bir çok alanda uğraş veren bu dar çevrenin üniversite tanımlaması ile mevcut üniversite sistemi karşılaştırıldığında, zaman içinde daha da geriye giden bir yapı ortaya çıkmakta ve yaşanmaktadır. Bildiri, her şeyin bu kadar hızla ve olumsuz yönde değiştiği, ölçütlerin ve beklentilerin farklılaştığı bu yapı içinde yer alarak hala çizgilerini sürdürmeye çalışan dar bir akademik çevre nin konumu ve bu koşullardaki öncelikleri üzerine bir değerlendirme yapmaya çalışacaktır. 28 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ

Tıp Alanında Bilimsel Araştırma ve Yayıncılık Sistemlerinde Yanlılık ve Ticarileşme Prof. Dr. Cem Terzi, Dokuz Eylül Ü., Genel Cerrahi ABD Tıp literatürü, birkaç izole örnekle açıklanamayacak kadar çok sayıda yanlı ve çarpık çalışma içermektedir. Yanlılık ve çarpıtma, araştırma ve yayın sistemlerine ustaca içselleştirildiğinden genel okuyucu (hekimler) için hatalı çalışmaları saptamak neredeyse imkânsızdır. Tıp alanının endüstrileşmesi ve piyasaya açılması ile bağımsız ve dürüst bilimsel araştırmayı etkileyen ve zayıflatan başta biyomedikal endüstri olmak üzere pek çok çıkar grupları oluşmuştur. Bu grupların karmaşık ve sistematik müdahaleleri sayesinde tıp literatürü hatalı makaleler ve çıkar çatışmaları ile doludur. Tıp literatüründe sonuçları birbiri ile çelişkili hatta tezat yayınların bu kadar çok sayıda olması açıklanması zor bir durumdur. Köşe taşı olarak nitelendirilen, tüm dünyada tıbbi uygulamalara yön veren, en iyi dergilerde yayımlanan, binlerce atıf alan pek çok çalışmanın sonuçları daha sonra yapılan ve daha kaliteli çalışmalar tarafından geçersiz kılınmasına rağmen, bu makaleler, yürürlükteki saygın dergilerin seçerek (!) yayımlama politikaları sayesinde, etkilerini uzun yıllar sürdürmeyi başarabilmektedirler. Seçici yayın politikası tıbbi literatürün sistematik olarak yanlı olmasına yol açmaktadır. Bir ilaç ya da ürünün etkin olduğunu gösteren araştırmaların basılma oranları, etkisiz olduğunu gösteren çalışmalara kıyasla çok daha fazladır. Kaçınılmaz biçimde sistematik derlemelere ve meta-analizlere daha çok pozitif sonuçlu çalışmalar dâhil edilmekte ve bu derlemeler tedavi etkinliğinin abartılmasına yol açmaktadır. Tanı ve tedavi rehberleri, uygulama kılavuzları, konsensüs raporları da sistematik yanlılıktan ve çıkar gruplarının etkilerinden muaf değildir. Tıp araştırma sistemi finansmanı ve tıp dergileri (özellikle en saygın olanları) ilaç endüstrisine bağımlıdır. Bilimsel araştırmalarda finansman etkisi pek çok çalışma ile ortaya konmuştur; en saygın dergilerde yayımlanan randomize çalışmaların ezici çoğunluğu endüstri sponsorluğunda gerçekleştirilmiş çalışmalardır. Bu tip çalışmalarda endüstri lehine sonuç bildirme oranı bağımsız çalışmalara kıyasla çok daha yüksektir. Tüm bu gerçeklere rağmen okuyucuya çoğu kez sponsor hakkında bilgi ya hiç verilmemekte ya da yanlış bilgi verilmektedir. Ciddi kar sağlayan bir sektör haline gelmiş olan tıp dergilerinin temel gelir kaynağı endüstrinin verdiği ilaç reklamları ve kendi sponsorluklarında yürütülen çalışmaların tıpkıbasım makale satın alımlarıdır. Tıp yayıncılık sistemi, büyük çoğunluğu kamu kaynakları ile finanse edilmiş önemli yayınlara ulaşılmasını dergi sahiplerine para kazandırmak amacıyla kısıtladığı için aslında tamamen çarpık bir sitemdir. Tıp dergilerinin ve editörlerin amacı, bilimsel bilginin yayılmasını sağlamak ise PubMed üzerinden makalelere ücretsiz ulaşılmasına izin vermeleri beklenir. Özellikle finansmanı kamu tarafından yapılmış çalışmaların kamuoyuna ücretsiz sunulması çok doğal bir beklentidir. Ancak, dergiler gelir kaybı gerekçesi ile buna asla yanaşmamaktadır. Dergilerin bilimsel kalitesinin göstergesi olması gereken impakt faktör, suistimal edilmiş, manipülatif bir sistemdir. Endüstri sponsorluğunda yapılan araştırmalarda çalışmacıların verilere, analizlere erişmesi engellenmektedir. Ürün aleyhine sonuçlanan çalışmalar çoğu kez yayımlanmamaktadır. Çalışmalar endüstri tarafından tasarlanmakta, yürütülmekte ve yazılmakta ya da profesyonel şirketlere yazdırılmaktadır. Makalede görünene yazarlar, çoğu kez misafir yazardır ve yayında yaptıklarını bildirdikleri işleri aslında yapmamış durumdadırlar. Çıkar çatışması açıklaması kuralı da işlememektedir. Pek çok yazarın açıklamadığı çıkar çatışmaları mevcuttur. Günümüzde hekimler geçerli ve güvenilir bilgi için tıp literatürüne güvenemezler. 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ 29

T. More Versus Üniversite (Eğitmek / Öğretmek: Ne İçin, Kimin İçin?) Prof. Dr. Yüksel Akkaya, Yüzüncü Yıl Ü., İİBF, İktisat B. Çalışma sürelerinin, rekabet gücü yüksek ekonomiler oluşturmak için, yüz yıl öncesine çıkarılmaya başlandığı bir dönemde üniversiteleri, üniversitelerin eğitim/öğretim müfredatını, üniversite politikasını tartışmaya açmak, bu tartışmayı çalışma hakkından çok, tembellik hakkı, çalışmama hakkı, yaşam hakkı üzerinden sürdürmek bir gerçeği ortaya koymak açısından önemlidir. Kuşkusuz bunu yaparken bugünü, dünün ütüpisti T. More un toplum tasavvuru üzerinden karşılaştırmalı yapmak oldukça anlamlı olacaktır. Bu sunuşta, insanın özne olmaktan çıkarılıp, üretimin bir nesnesine dönüştürüldüğü, üniversitenin bunun gerçekleştirilmesinde önemli bir aktör olduğu bir süreç tartışmaya açılacak, bir durum değerlendirmesi yapılacaktır. AKP ve Gerici Eğitim Prof. Dr. Rıfat Okçabol, B.Ü Eğitim Bilimler F. Gericilik genellikle dinsel bağnazlıkla ilişkilendirilmektedir. Oysa toplum yaşamında gelinen noktadan geriye gidişler de, kazanılmış hakların kaybedilmesi de, bir tür gericiliktir. 27 Mayıs ve 12 Eylül anayasalarının en önemli maddelerinden biri, Türkiye Cumhuriyeti nin laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olduğunu belirten maddedir. Bu bağlamda AKP karar ve uygulamalarıyla, yalnız dincilik konusunda değil, laiklik, demokratiklik ve sosyal hukuk devleti bağlamında da topluma gerici dönüşümler dayatmaktadır. AKP, siyasi ve iktisadi yaşamda neo-liberal dönüşümler gerçekleştirdiği gibi eğitim alanında da gerici dönüşümler gerçekleştirmektedir. Eğitim alanındaki gerici uygulamalar, ilköğretimden yükseköğretime, örgün eğitimden yaygın eğitime ve eğitim anlayışından bilim anlayışına kadar geniş bir alanı kapsamaktadır. AKP nin, eğitim-bilim-kültür alanında 12 Eylül sonrasında uygulanmaya başlayan Türk-İslam sentezi anlayışını, parasalcı (kapitalist)-islam sentezi anlayışına dönüştürdüğü görülmektedir. Bu makalede, AKP nin parasalcı-islam sentezi doğrultusunda olan eğitim ve bilim politikaları irdelenmekte; eğitim ve bilimle ilgili kesimlerin küçük bir bölümünün bu gerici dönüşümlere destek vermesi, başta eğitim fakülteleri ve üniversiteler olmak üzere diğerlerinin sessiz ve ilgisiz kalışları tartışılmaktadır. Değişim Değeri Ölçer, Biçer ve Kontrol Altına Alır ve İçerir : Üniversitelerde Akreditasyon-Performans-Yetkinlik Prof. Dr. Fuat Ercan, Marmara Ü., İİBF İktisat B. Eğitim ama özellikle yüksek öğretime yönelik talepler belirgin bir biçim aldı. Özellikle geç ulus-devlet oluşumunun belirleyiciliğinde biçimlenen üniversiteler son zamanlarda kapitalist sanayileşmenin belirlemeleri ile yeniden biçimleniyor. Bu yeniden biçimlenme bilgi üretim süreçle- 30 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ

ri ile bu sürecin taşıyıcısı olan bilimsel etkinlik içinde olan bizleri etkiliyor. Bu etkilemenin bir çok boyutu var. Bu boyutlardan biri ve belki de en önemlisi sürecin değişim değerinin egemenliğinde gerçekleşmesi. Değişim değerinin egemenliği aynı zamanda normalleştirme sürecinin nicelik üzerinden kontrol ve denetimin gerçekleşmesi anlamına geliyor. Metalaşma süreci ile metaların belirli bir fiyat üzerinden hiyerarşik bir kontrol-düzeneğe tabi edilmesi hem bilimsel bilgi üretimini kontrol altına alma ve hem de bu kontrol altına alınma etkinliğinin metalaşması eş zamanda gerçekleşiyor. Üniversitelerin akreditasyon, mezunların yetkinlik, üniversite çalışanların ve daha sonra çalışma koşullarının performans üzerinden değerlendirmesi metalaşma sürecin temel belirleyeni. Bu belirlemelerin bu günlerde yüksek öğretimde etkin bir biçim-organizasyona dönüştüğünü aktarmaya çalışacağız. Türkiye de Eğitim ve İstihdam Politikaları Bağlamında Hayat Boyu Öğrenme: Sürekli Eğitim Merkezleri Dr. Özgün Biçer, Marmara Ü., İİBF İktisat B. Dr. M. Meryem Kıroğlu, Marmara Ü., Çalışma Eko. ve End. İlişk. B. Kapitalizmin geldiği aşamada teknolojik gelişmeyle beraber ihtiyaçlar ve bu ihtiyaçları karşılayacak ürünler ve üretim süreçleri hızla dönüşmektedir. Bu gelişim süreci mevcut bilgiyi kısa sürede atıl kılmakta ve yeni bilgiyle donatılmış nitelikli işgücü ihtiyacı doğurmaktadır. Bireylerden ekonominin ihtiyaçları doğrultusunda kendini yetiştirmesi beklenmektedir. İş bulabilmek ve işte kalabilmek için sürekli nitelik arttırmak, beceri geliştirmek, işe uygun yeteneklere sahip olmak zorunda kalınmaktadır. Olgusal olarak açığa çıkan bu durum kavramsal olarak hayat boyu öğrenme ifadesiyle karşılık bulmaktadır. Bu çerçevede İş dünyasının performans taleplerine cevap verecek eğitimin verilmesi gereği sonucu eğitim ve istihdam politikalarının bir arada değerlendirilmesi gereği vurgulanmaktadır. Son dönemde Türkiye de bu durum özellikle Ulusal İstihdam Strateji Belgesi ve Sanayi Strateji Belgesi nde açıkça görülmektedir. Zaten yüksek olan işsizliğin 2008 krizi sonrasında daha da artmasıyla beraber hayat boyu öğrenme kapsamında yer alan sertifika programları beyaz yakalı işsizlik sorununa çözüm olarak sunulmaktadır. Bu bağlamda birçok üniversitede Sürekli Eğitim Merkezleri (SEM) açılmıştır ve bu merkezlerin sayıları hızla artmaktadır. SEM ler verdikleri sertifikalarla lise ve üniversite mezunlarına kariyer ve kişisel gelişimleri konusunda fırsat alanları yaratmayı amaçlamaktadırlar. Bu çalışmada eğitim ve istihdam politikaları arasındaki ilişki ortaya konarak kriz sürecinde üniversitelerin bünyesindeki SEM ler, açtıkları programlar ve beyaz yakalıların bu programlara katılımının Türkiye pratiğinde nasıl biçimlendiği analiz edilerek tartışmaya açılması hedeflenmektedir. İşsizlik Sorunu ve Bir Vasıf -sızlık Sorunu Olarak Üniversiteli Selma Değirmenci Son dönemlerde işsizlik sorunu Dünyada ve Türkiye de tartışılan başlıca sorunlardan biridir. İşsizlik, Kapitalist sermaye birikim sürecine içkin olan yedek işgücü rezervi ve bu rezervin genişlemesi olgusudur ve günümüzde aldığı formlar geçmişteki görünümlerinden farklılıklar arz eder. İşsizlik olgusu 1930 lu yıllarda kapitalist dünyanın kapısını ilk kez şiddetli olarak çal- 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ 31

dığında uzun işsizlik kuyrukları görüntüleriyle akıllarda yer etmiş ve bir anlamda vasıfsız, mavi yakalıların işsizleşme sürecini belgelemişti. Günümüzde ise işsizlik yeni biçimleri de içermeye başlayarak özgünlüğünü ortaya koymaktadır. Vasıfsız olarak nitelendirilen ve toplu işten çıkarmalarda en başta gelen mavi yakalıların işsizleşme sürecine artık orta sınıf, beyaz yakalı vasıflı işçiler de eklenmektedir. Bu süreci belirleyen en önemli etmen teknolojik gelişme ile kendini var etme koşulları sağlayan neoliberal politikaların sonuçları olan yeni çalışma formları ve yeni üretim sistemleridir. İşsizliği açıklayan ana akım iktisat yaklaşımlarının dile getirdiği başlıca açıklama işsizliğin bir vasıfsızlık sorunu olduğudur. Vasıf kavramını iş bulmaya yarayacak beceriler olarak sıralayan bu yaklaşım, vasfı sürekli arttırılması gereken bir performans olarak tanımlamış ve rekabet baskısı altına, sürekli olarak verimliliğini arttırmak ve işte kalabilmesini sağlamak adına yeni vasıflar elde etme zorunluluğunda yeni bir iş formunu üreten konuma getirmiştir. Bu anlamda üniversite mezunu olmak artık tek başına kapitalist çalışmanın arzu ettiği vasfa işaret etmemektedir. Eğer vasıf bir iş bulmaya yeterlilik anlamına gelmekte ise üniversiteli olmak iş bulmaya yeterli olmadığı için -günümüzde üniversite mezunu işsizlerin sayısında hızlı bir artış göze çarpar - kendi içinde vasıfsızlaşmaktadır. Bu anlamda bu çalışmanın amacı, üniversiteli işsizliğin vasıfsızlaştırma sürecinin bir parçası olduğu gerçeğini son dönem krizleri üzerinden açıklamaya çalışmaktır. Bu sürecin nasıl bir aşama geçirdiğini görmek adına eğitim durumuna göre işsizlik verileri incelenecek ve güncel toplumsal olaylara bakılacaktır. Buna göre üniversite mezunu olma durumu, meslek edinmek için yeterli bir vasıf özelliğinden uzaklaştırılarak hayat boyu eğitim ya da mesleki sertifikasyonlar - yeterlilik belgeleri gibi- ile üniversite mezunu olan kesim içinden başka bir seçkin azınlık yaratılmaya çalışılmaktadır. Kapitalist sistemde, işsizliğin, ya bireysel bir tercihin sonucu ya da işgücü piyasasındaki maliyetlerin yüksekliğinin veya emek rejiminin katılığının dile getiren ana akım söylemi, işsiz kalma durumunu kişisel tercih ya da vasıf yetersizliğine indirgeyen bir bakış açısıyla kişisel bir mesele haline getirildiği çalışmanın bir konusu ilken diğer yandan işsizleşen ve iş bulamayan üniversite mezunlarının da vasıfsızlaştığı sonucu bu çalışmanın tartışma konusu olacaktır. Üniversitelerde Örgütlenme Deneyimleri Semiha Günal Prof. Dr. İzge Günal, Dokuz Eylül Ü., Türkiye de son 150 yıl içindeki üniversite örgütlerine bakıldığında üç temel bileşen olan öğretim elemanı, öğrenci ve emekçilerin, bir iki istisna dışında, ayrı ayrı örgütlendikleri görülür. Dahası, asistanlar bile kimi zaman diğer öğretim elemanlarından ayrı örgütlenmeler gerçekleştirmiştir. Sonuçta az sayıda, parçalı ve fazla kitleselleşmemiş örgütlerden söz edilebilir. Temel sorun, öğretim elemanlarının kendi konumlarını ve diğer örgütlerden ayrım noktalarını tam olarak ortaya koyamaması olmakla birlikte, örgütlenme gereksiniminin görece azlığı ve bireyselliğin abartılması da diğer etkenler arasında sayılabilir. Öğrenciler de ise örgütlenme daha olgun düzeyde seyretmiştir. Öyle ki, örgütlenme kendi sınırlarını aşmış ve pek çok siyasi yapılanmanın temelini oluşturmuştur. Üniversitede emekçi örgütlenmesi ise işçi/memur mücadele tarihinde belirgin bir iz bırakmamıştır. Üniversitelerdeki örgütlenme deneyimi bu görüşler ışığında gözden geçirilecektir. 32 12. ULUSAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ 14-15 - 16 ARALIK 2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE KONGRE MERKEZİ