İçindekiler Sahibi Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adına



Benzer belgeler
Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

MERVE SAYIŞ TUĞBA ÇINAR SEVİM KORKUT MERVE ALTUN

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

SAĞLIKLI OBEZLERDE FİZYOTERAPİ VE REFLEKSOLOJİ UYGULAMALARININ ZAYIFLAMAYA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır.

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

Obezite Nedir? Harun AKTAŞ - Trabzon

Eğitim Öğretim yılı servis sözleşmemizi tarihi itibariyle Köker Turizm ile imzalamış bulunmaktayız.

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler:

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

TEKNOLOJİK GELİŞMELERİN ÇOCUK KALP SAĞLIĞINA OLUMSUZ ETKİLERİ

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

Sağlıklı Kan Basıncı Sağlıklı Kalp Atımı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

VÜCUT KOMPOSİZYONU 1

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi. Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı

Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

Kalp Hastalıklarından Korunma

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır.

DEMANS ya da BUNAMA olarak bilinen hastalık

Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir.

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU

HEPATİTLER (SARILIK HASTALIĞI) VE KRONİK BÖBREK HASTALIKLARI VE

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

BUNAMA (DEMANS) NEDİR?

Amaç: Egzersiz programına katılmak üzere gelen bireylerin başlangıçta var olan hastalıklarını ve hastalık risk sınıflamasını öğrenmek

DANIŞANLAR İÇİN DEĞERLENDİRME ANKETİ:

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

Kilomdan ben mi memnun değilim çevremde ki kişiler mi?psikolojik olarak yaşam şeklimi değiştirmeye hazır mıyım?

HİPERTANSİYON VE İLAÇLAR

OBEZİTE NEDİR? Erkeklerde %20,5 Kadınlarda ise % 41,0 Toplamda % 30,3 olarak bulunmuştur. İstanbul 33,0 Orta Anadolu 32,9

1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

OBEZİTEYİ ANLAMAK! FAZLA KİLO İLE OBEZİTE ARASINDAKİ FARK NEDİR?

Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır

DİYABETES MELLİTUS. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

VÜCUT KOMPOSİZYONU VE EGZERSİZ PROGRAMLAMA

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki

Vücut yağ dokusunun aşırı artışı olarak tanımlanır. Ülkemizde okul çağındaki çocuk ve adolesanlarında obezite oranı % 6-15 dolaylarındadır.

ALZHEİMER HASTALIĞINA BAKIŞ. Uzm. Dr. Gülşah BÖLÜK NÖROLOJİ BİLECİK DH 2015

18 Y A Ş Ü S T Ü B İ R E Y

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da obezite, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır.

Bireyin bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik ve uyum halidir. Sağlık nedir?

9. Sigarayı bırakma zamanı

Son yıllarda tüm dünyada mücadelesi yoğun bir şekilde devam eden, uzun süreli enerji dengesizliği sonucunda oluşan ve birçok hastalığın ortaya

Diyabet ve egzersiz TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU

DAVRANIŞSAL KİLO KONTROLÜ VE PSİKOLOJİK FAKTÖRLER - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

MENOPOZ. Menopoz nedir?

İLK 1000 GÜNDE UYGULANAN BESLENME POLİTİKALARI VE GELECEK NESİLLERE ETKİSİ

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

HİPERTANSİYON. Günümüzün En Çok Öldüren Hastalığı

GEBELİKTE YETERLİ ve DENGELİ BESLENME

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ YÜKSEK TANSİYONLU HASTALAR. Eğitim Koordinatörlüğü


Diyabet Nedir? Diyabetin iki tipi vardır:

Demans ve Alzheimer Nedir?

Kolesterol yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir maddedir.

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA!

Endokrin ve Metabolik Hastalıklarda Fiziksel Aktivite ve Egzersiz

Gebelikte Beslenme Vitaminler

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

Fark edilir bir kilo kaybı. Gün geçtikçe içe kapanma eğilimi. Aşırı derecede spor yapmak. Kilo almaktan şiddetle korkmak

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI }EDOKSABAN (LİXİANA)

SAĞLIKLI KALP İÇİN AKTİF YAŞAM

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

TIBBİ HİZMETLER BAŞKANLIĞI DİYABETİMİ YÖNETİYORUM PROJESİ DİYABET YÖNETİMİ KURSU RAPORU

Çocukluk Çağı Obezitesi

OBEZİTE Doç. Dr. Erdal Vardar 46. UPK

BEZMİÂLEM. Horlama ve Uyku. Apne Sendromu VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ. Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı.

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

Tansiyon Günlüğü Sadece kaydedin

Gebeliğiniz süresince Doğum Öncesi Bakım Hizmetleri;

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert

Transkript:

TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ Sağlık, Kültür, Sanat ve Magazin Dergisi İçindekiler Sahibi Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adına Prof. Dr. M. Ramazan YİĞİTOĞLU Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Prof. Dr. Şenol DANE Yayın Kurulu Dr. Şenol Dane Dr. Mustafa Yıldırım Dr. Ömer Faruk Karataş Dr. Kadir Demircan Dr. Sevsen Cebeci Dr. Esra Gündüz Tasarım İmajans Ltd. Şti. Cinnah Cad. Kırkpınar Sok. 8 / 4 Tel : 0312 447 1 777 Fax: 0312 465 00 92 www.imajans.com.tr Matbaa - Baskı Başak Matbaacılık ve Tan. Ltd.Şti. Macun Mah. Anadolu Bulv. No:5/15 Gimat-Yenimahalle / ANKARA Tel : 0312 397 16 17 Fax: 0312 397 03 07 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın ISSN 1305-3787 Basım Tarihi 10.09.2014 İdare Adresi Misket Sokak No: 28/1 Beştepe/ANKARA Tel: 0312 203 55 55 Fax: 0312 221 32 76 www.turgutozal.edu.tr MİGREN KABUSUNUZ OLMASIN Uzm.Dr. Burcu ACAR ÇİNLETİ 6 ÇOCUK VE GENÇLERİMİZİ CİNSEL İSTİSMARA UĞRAMAKTAN NASIL KORUYALIM? Doç. Dr. Pınar YURTBAŞI 12 FARKINDA MIYIZ? İNTERNET BAĞIMLILIĞI MODERN BİR HASTALIKTIR 8 Dr. Şule AKINCI, Dr. Meryem Gül TEKSİN, Yrd Doç. Dr. Ercan DALBUDAK, Yrd. Doç. Dr. Seçil ALDEMİR 10 ÜNİVERSİTEMİZDEN HABERLER 16 OBEZİTE (ŞİŞMANLIK) Doç. Dr. Hüseyin DEMİRCİ 20 HİPERTANSİYON HAKKINDA GÜNCEL BİLGİLER Dr. M. Kemal KAHYALAR, Doç. Dr. Yusuf SELÇOKİ 23 ŞİİR / ZAMAN DENEN SONSUZ IRMAK 27 32 34 36 40 UNUTKANLIĞIN SIK RASTLANAN BİR NEDENİ: VİTAMİN B12 EKSİKLİĞİ Dr. Şeniz NARGİLE, Dr. Ebru Emine İZGİ ŞİFALI BİTKİLER Prof. Dr. M. Ramazan YİĞİTOĞLU VİDEOTORAKOSKOPİK CERRAHİ (GÖĞÜS CERRAHİSİNİN KAPALI AMELİYATLARI) Prof. Dr. Aydın NADİR GRİP MİYİM YOKSA NEZLE Mİ? ANTİBİYOTİK KULLANMALI MIYIM? Yrd. Doç. Dr. Hatice ULUDAĞ ALTUN, Dr. Tuba MERAL GENÇLER DİKKAT!!!HER BEL AĞRISI BEL FITIĞI DEĞİLDİR Doç. Dr. Burcu YANIK, Dr. Gülsüm GÜRLÜ, Prof. Dr. Haşim ÇAKIRBAY

yaşama sanatı DOĞRU NEFES NASIL ALINIR? Prof. Dr. Şenol DANE OBEZİTE YE GÜLE GÜLE DİYEBİLİRİZ. Prof. Dr. Osman ÖZCAN BIÇAKSIZ BÖBREK AMELİYATI MÜMKÜN MÜ? Yrd. Doç. Dr. Mehmet Erol YILDIRIM 24 28 38 43 44 46 48 50 52 54 55 56 58 60 KELİMELER Ahmet KARABUDAK ÇOCUKLUK ÇAĞINDA PERİYODİK KUSMA SENDROMU Prof. Dr. Süleyman KALMAN İLAÇ KULLANMAK VE EGZERSİZ Yrd. Doç. Dr. Ayşe GÜREL KLİMALAR AVANTAJ MI DEZAVANTAJ MI? Prof. Dr. Duygu ÖZOL SONBAHARDA BESLENME BİR BAŞKADIR! Dyt. Nebahat KESKİN ÖNEMLİ BİR HASTALIK: MULTİPL SKLEROZ Uzm. Dr. Zübeyde AYTÜRK KANDAN GELEN GENÇLİK AŞISI Doç. Dr. Canan GÖRPELİOĞLU İNSAN ve TOPLUM / GÜZEL VE KALİTELİ İNSANLARIN 10 ÖZELLİĞİ Ahmet KARABUDAK TÜP BEBEK ÜNİTESİ ANDROLOJİ LABORATUVARI HİZMETLERİ Embriyolog Aslıhan PEKEL, Biyolog Öznur KONUK KÜLTÜR / YOLCU VE YOLCULUK ÜZERİNE Dr. Alper YİĞİTER AİLE / KAYBETMEYİ GÖZE ALMAYAN KAZANAMAZ! Nazlı ÖZBURUN Kapak Fotoğrafı 62 BASINDAN

EDİTÖRDEN Prof. Dr. M. Ramazan YİĞİTOĞLU HER ŞEY GEÇİCİ Ne Sen Bakî Ne Ben Bakî! Rivayet odur ki, Kanuni Sultan Süleyman bir gün zayıf nahif bir insan olan şair Bakî ye kızar ve Bursa ya sürülmesini bir fermanla emreder. Şair Padişahın Fermanı da şairanedir : Baki Bed, azl-i ebed Nef i beled, Bursa ya red. Yani, Baki nin hatalı halleri görüldü ve sonsuza kadar azledildi, sürgün edildi. Belki şehre bir faydası dokunur; öyleyse Bursa ya sürüle! * Şair Baki bu fermânı getirenlere acı bir gülümsemeyle bakar ve fermanın arkasına nazının geçtiği Sultan a iletilmek üzere bir cevap yazar hemen : Baki bed, azl-i ebed Nef i beled oldun ise ey Bakî Azlimde ısrar ve tahavvül olunmuş amma Buna çerh-i kemîn derler Ne Sen Bakî, ne Ben Bakî! (Bakî) Yani, Baki hatalı görülmüş, sürülmüş, gözden çıkarılmış olsan da üzülme! Bu dünya peygamber Sultan Süleyman a kalmadı... Ey Kanunî Sultan Süleyman görevden uzaklaştırılmam için öfke göstermişsin amma buna kahpe felek derler; ne sen kalırsın burada ne de ben Bakî! Hepimiz faniyiz fani... (Bunun üzerine şair Baki affedilir) Evet sevgili okuyucular, hepimiz şu dünya da gelip geçiciyiz. Dünya süslü bir saraydır ama sarayın duvarında her şey fani, her şey yok olacaktır! yazıyor. Böyle iken insanoğlu hiç ölmeyecek zannına kapılıyor senlik - benlik kavgasına girebiliyor, yanlış üstüne yanlış yapıyor. Oysa ibret için bir mezarlığa gidip baksak, mezar taşlarının çoğunun üzerinde Hüve l Bakî! (Sadece Allah Bakî dir) yazdığını görürüz. Böyle iken unutuyor, dünyada ebedî kalacakmışız gibi nefsî kavgaların içinden bir türlü çıkamıyoruz. Yaşama Sanatının 35. Sayısı yine birbirinden güzel yazılar içeriyor. Sizi dergimizle başbaşa bırakırken, şu geçici dünya hayatında fani bir varlık olmanın bilinciyle kalp kırmadan yaşamanızı, sağlık, mutluluk ve huzur dolu günler geçirmenizi dilerim.

»» NÖROLOJİ Uzm.Dr. Burcu ACAR ÇİNLETİ Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Migren Kabusunuz Olmasın Migren ataklarını tetikleyebilen sebebler hava ve nem değişimleri, uykusuzluk, aşırı uyuma, açlık, stres, birtakım yiyeceklerdir (eski peynir, çerez, çikolata, şarap, alkol, kafeinli içecekler, kahve, çay, katkı maddeleri). Atak esnasında fiziksel aktivite baş ağrısını şiddetlendirir. Migren, şiddetli baş ağrısı ve bazen bulantı ve kusma ile seyreden, hastanın hayat kalitesini ve işverimini oldukça düşürebilen bir hastalıktır. Kadın cinsiyette daha sık görülür. Migren ağrıları genellikle 4-72 saat sürer, zonklayıcı vasıftadır. 72 saatten uzun sürmesine migren statusu denilir. Migrende ağrı genellikle başın tek tarafında, şiddetli ve zonklayıcı vasıftadır. Ses, ışık ve kokulara hassasiyet görülebilir. Bazı hastalar kusunca baş ağrılarının geçtiğini ifade eder. Hastalar atak sırasında genellikle sessiz ve karanlık bir ortamda yatmayı tercih ederler. Erkeklerin yaklaşık %6-9 u ile kadınların %17-18 inde migren görülür. Dünya nüfusunun yaklaşık %2 si kronik migrenden muzdariptir. Migren genellikle 20 li yaşlarda ortaya çıkar ancak nadiren çocuklarda ve ileri yaşlarda da ortaya çıkabilir. Vakaların bir kısmında kalıtımla geçiş söz konusudur. Birçok hasta, migren ağrıları başlamadan saatler-günler önce prodrom denen öncül belirtileri yaşayabilir. Bunlar arasında esneme, aşırı iştah (özellikle tatlıya karşı), uyaranlara karşı aşırı duyarlılık, ödem, soluk beniz, mide bulantısı, ışığa duyarlılık ve sinirlilik sayılabilir. Prodromların önlenmesine ve dolayısıyla migrenin başlamadan durdurulmasına yönelik tedavi girişimleri ise maalesef hastaların çok küçük bir yüzdesinde başarılı olmaktadır. Migren ataklarını tetikleyebilen sebebler hava ve nem değişimleri, uykusuzluk, aşırı uyuma, açlık, stres, birtakım yiyeceklerdir (eski peynir, çerez, çikolata, şarap, alkol, kafeinli içecekler, kahve, çay, katkı maddeleri). Atak esnasında fiziksel aktivite baş ağrısını şiddetlendirir. Nörolojik muayene ve laboratuvar incelemeleri genellikle normaldir ve bunlar daha korkutucu diğer klinik hastalıkların nedenlerinin dışlanmasında yarar sağlar. Primer başağrılarının % 40-50 si migrendir. 6 YAŞAMA SANATI

Migren tedavisi için seçilecek ilaçta hastanın yaşı, eşlik eden hastalıkları, olası yan etkiler, gebelik durumu veya gebelik istemi göz önünde bulundurulmalıdır. Baş ağrısının şiddetlenmesini önleyebilmek ve tedavinin etkinliğini artırabilmek için baş ağrısının mümkün olduğunca erken tedavisi gereklidir. Migren tanısı için özel bir laboratuvar testi veya radyolojik inceleme yoktur. 2004 yılında Uluslararası Başağrısı Federasyonu (International Headache Society) komitesinin belirlediği klinik kriterlere göre tanı hekim muayenesine göre ve hastanın ağrıyı tanımlamasına göre konulmaktadır. Başlıca iki tip migren vardır: Auralı Migren (Klasik Migren) ve aurasız Migren (Basit/Yaygın Migren). Aurasız migren daha sık görülür. Hastaların %70 i aurasız migren hastasıdır. Auralı migrende, başağrısından önce aura olarak adlandırılan, en fazla 1 saat süren belirtiler vardır. Hasta bu belirtileri hissedince migren krizi geleceğini anlar. Bunlar en sık görmeyle ilgilidir, gözlerinin önünde sinek uçuşu gibi siyah lekeler, parlak zigzag çizgiler, yanıp sönen ışık gibi parlaklıklar, küçük veya büyük görme, harelenmeler göz belirtilerinin en sık görülenleridir. Sinir sistemiyle ilgili belirtilerse, denge bozukluğu, baş dönmesi, baygınlık, aşırı koku alma, kol ve bacaklarda uyuşukluk bazen yarı felçtir. Baş ağrısı sıklıkla auranın bitiminden sonraki 60 dakika içinde ortaya çıksa da bazı durumlarda birkaç saat gecikebilir ya da hiç ortaya çıkmaz. Auranın sebebi, beyindeki damarlarda daralmadır. Sonrasında beyindeki damarlarda genişleme olunca baş ağrısı başlar. Atakların sıklığı çeşitlilik gösterir; hayatta birkaç kez olabilirken haftada birkaç kez de olabilir. Ortalama bir migren hastası ayda bir veya iki kez baş ağrısı çeker. Diğer migren tipleri seyrek olarak görülür. Bunlar: Baş ağrısız auralı migren: Uzun süre boyunca auralı migren yaşayan bir kişide zamanla baş ağrısı geçer veya azalır. Baziler migren: Bilinen migren belirtileri yanında cümle kurmada güçlük, baş dönmesi, çift görme, kulakta çınlama ve dengesizlik görülebilir. Daha sonra migren baş ağrısı başlar. Hemiplejik migren: Hem auralı migren hem de kol ve bacak dahil vücudun bütün yarısında kas güçsüzlüğü veya felç görülür. Atak süresince devam edebilir. Status migrenozus: 3 günden fazla süren migren ataklarıdır. Boyun ve omuzdaki kasların kasılmasına bağlı olarak ortaya çıkabilir. Retinal migren: Baş ağrısıyla birlikte bir gözde görme bozukluğu olur. Kısa sürelidir. Göz muayenesinde herhangi bir bulguya rastlanmaz. Oftalmoplejik migren: Baş ağrısı ve gözün hareketlerini kontrol eden sinirlerin bir bölümünde felç vardır. Migren Tedavisi Migren hastalarının çoğu kendi kendilerine tedaviler uygulamaktadırlar. Her hastaya zaman ayırarak hastalığın hakkında hikayesi alınması, tetikleyici faktörlerin açıklanarak tedavi stratejilerinin çizilmesi gerekmektedir. En önemli nokta hasta-doktor ilişkisinde güvenin sağlanmasıdır. Tedavi şeması hastaya özel çizilmelidir. Migrenin kronikleşmesine ve ağrı kesici aşırı kullanım baş ağrısına yol açabildiği için ağrı kesicilerin aşırı kullanımından kaçınılmalıdır. Atağı tetikleyen sebeplerden uzak durulması tedavinin ilk aşamasıdır. Medikal tedavinin yanısıra gevşeme, biofeedback, yeterli uyku alma, atağı kolaylaştıran yiyeceklerden uzak durma sayılabilir. Kadın hastalarda doğum kontrol hapları migren ataklarını sıklaştırabileceği göz önünde bulundurulmalı, mümkün ise başka doğum kontrol yöntemleri denenmelidir. Migrenin asıl tedavisi ilaçlar iledir. Seçilecek ilaçta hastanın yaşı, eşlik eden hastalıkları, olası yan etkiler, gebelik durumu veya gebelik istemi göz önünde bulundurulmalıdır. Baş ağrısının şiddetlenmesini önleyebilmek ve tedavinin etkinliğini artırabilmek için baş ağrısının mümkün olduğunca erken tedavisi gereklidir. Atak Tedavisi: Migren atakları çoğu zaman hastanın acil servise başvurmasını gerektirecek kadar şiddetli olur. Hafif-orta seviyede baş ağrıları olan hastalarda nonsteroid antiinflamatuar (NSAID) ilaçlar ve parasetamol faydalıdır. Analjezik tedavisi yetersiz olursa bir triptan önerilir. Hastaların geneli oral triptanları tercih eder. Eğer hızlı bir cevap alınması gerekliyse veya bulantı-kusma varsa oral dışı bir yol tercih edilir. Bu ilaçların ülkemizde subkutan ve nazal formu da bulunmaktadır. Koruyucu (Profilaktik) Tedavi: Koruyucu tedavi; ayda 2 atak, ayda 4 ağrılı gün, seyrek ama uzun süreli, günlük yaşam aktivitelerini ciddi ölçüde etkileyen ve yaşam kalitesini bozan ataklar, atak ilaçlarının kullanımının sakıncalı olması, ağrı kesici aşırı kullanımı, baziler migren, komplike migren olması durumunda başlanmalıdır. Başlanacak olan koruyucu tedavinin ağrının şiddetini, sıklığını ve süresini azaltması hedeflenir. Hamilelik sırasında tedavinin risklerini aşan bir yarar beklenmiyorsa uzun vadeli önleyici tedaviden kaçınmak gerekir. Hamilelikte alınabilecek en güvenli koruyucu tedavi magnezyumdur. Önleyici tedavilere düşük dozla başlanır doz artırımı yavaş bir şekilde yapılır. Tedavinin etkin olduğunu söylemek için atak sıklığında %50 azalma olmalıdır. Koruyucu tedavide başlanan ilaçlar antidepresan, antiepileptik ilaçlar ve kalp ilaçlarıdır. Daha nadir durumlarda botox ve akupunktur uygulanabilir. Sonuç olarak, migren hastalarının teşhisi kendi kendilerine koymamaları, bunun için nöroloji bölümüne başvurmaları, kulaktan dolma bilgilerle kendilerine ilaç başlamamaları uygundur. YAŞAMA SANATI 7

»» PSİKİYATRİ Dr. Şule AKINCI Dr. Meryem Gül TEKSİN Yrd Doç. Dr. Ercan DALBUDAK Yrd. Doç. Dr. Seçil ALDEMİR Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri A.D. Farkında mıyız? İnternet Bağımlılığı Modern Bir Hastalıktır İnternet bağımlılığı en basit tanımı ile, internet kullanımının kişinin denetiminden çıkması, internette aşırı zaman geçirme, internete bağlan(a)madığında sinirlilik, kaygı, çökkünlük gibi belirtilerin görülmesi ve aşırı internet kullanımına bağlı okul başarısı ya da meslek yaşamının olumsuz etkilenmesi gibi sonuçlara neden olan bir fenomendir. Kişinin bir nesneye önlenemez aşırı istek duyması, o nesneden uzak duramaması, o nesneye ulaşamadığında da arama davranışı içine girmesi ve ulaşamadığında yoksunluk belirtileri göstermesi bağımlılık olarak tanımlanabilir. Bağımlılık dendiğinde akla ilk olarak alkol ve madde bağımlılığı gelse de, aslında davranışsal bağımlılık olarak tanımlanabilecek patolojik kumar oynama ve internet bağımlılığı kavramları da bağımlılık spektrumu içerisinde yer almaktadır. Son yıllarda hayatımızın vazgeçilmezleri arasında yerini alan internet, televizyon, cep telefonları, video oyunları ve tüm teknolojik ürünlerin getirdikleri kolaylıkların yanında bazen sorunlara da yol açtığı söylenebilir. Dolayısı ile psikiyatri literatüründe davranışsal bağımlılık ile ilgili bildirimlerin artmasına bu alanda daha çok çalışılmasına yol açmıştır. İnternet bağımlılığı en basit tanımı ile, internet kullanımının kişinin denetiminden çıkması, internette aşırı zaman geçirme, internete bağlan(a) madığında sinirlilik, kaygı, çökkünlük gibi belirtilerin görülmesi ve aşırı internet kullanımına bağlı okul başarısı ya da meslek yaşamının olumsuz etkilenmesi gibi sonuçlara neden olan bir fenomendir. İnternette geçirilen zaman tek başına bir kriter olmasa da, bağımlı kullanıcılar haftada 40-80 saat arası, bir oturumda ise 20 saatin üzerinde internette zaman harcayabilmektedirler. Bu sebeple hem uykuya gereken zamanı ayıramamakta, hem de ertesi sabah iş/okul ile ilgili sorun yaşamaktadırlar. Ek olarak bilgisayar ekranı başında hareketsiz geçirilen uzun saatler, göz sorunları, bel ağrısı, karpal tünel sendromu gibi bedensel sorunlara da sebep olmaktadır. Ülkemizde de genç nüfusun fazlalığı ve internet kafelerin yaygınlaşmış olması bu yeni tanımlanmakta olan hastalık için oldukça uygun bir zemin oluşturmaktadır. Kişilerin reddedilme, küçük düşme ve rezil olma gibi olumsuz duygulardan kurtulma aracı olarak gördükleri bu sanal dünyada daha çok zaman geçirmeye başladıkça dış dünyadan koptukları görülmektedir. 8 YAŞAMA SANATI

İnternet bağımlılığı varlığını düşündüren belirtiler İnternet kullanımıyla ilgili aşırı zihinsel meşguliyet, Kullanımı sınırlama ve kontrol etmeyle ilgili yineleyici düşünceler, İnternete bağlı kaldığı süreyi kısıtlamaya çalıştığı halde bunu bir türlü başaramama, İnternette aşırı vakit geçirme nedeni ile okul, aile iş hayatı olumsuz şekilde etkilenmeye başladığı halde kullanımı sürdürme, Giderek artan sürelerde internette zaman geçirme, Kullanma olanağı bulunamadığı zaman arama ve aşerme gibi davranışlar İnternet kullanımı azaltıldığında ya da kısıtlandığında sinirlilik, huzursuzluk gibi yoksunluk belirtileri İnternete bağlı kalabilmek için aileye ya da yakınlara yalan söyleme gibi davranışlar Gündelik sorunlardan veya istenmeyen duygulardan kaçmak için internette zaman geçirmek Yaygınlık Dünyada internet bağımlılığı sıklığı %1,5-8,2 arasında değişmektedir. Her yaşta ve cinsiyette görünen bir rahatsızlık olmasına rağmen diğer bağımlılıklara göre daha erken yaşlarda başlamaktadır. Özellikle adölesan ve genç erişkinlik dönemi riskin en yüksek olduğu dönemler olarak görülmektedir. Erkeklerde kızlara göre 2-3 kat fazla olduğu bildirilmesine rağmen cinsiyetler arasında fark olmadığını bildiren çalışmalarda vardır. İnternet bağımlılığında eşlik eden başka psikiyatrik bozukluklar olabilir. Eşlik eden hastalıklar İnternet bağımlılığı, madde bağımlılığı ile karşılaştırıldığında ise benzer mesleki, ailevi ve akademik sorunlara yol açtığı görülecektir. Depresyon ve anksiyete bozukluklarının internet bağımlılığına sıklıkla eşlik ettiği söylenebilir. Ancak eşlik eden diğer psikiyatrik rahatsızlıkların mı internet bağımlılığına yol açtığı yoksa internet bağımlılığın mı diğer psikiyatrik sorunlara yol açtığını kestirmek oldukça zordur. Nedeni ne olursa olsun internet bağımlılığı günümüzde hızla yaygınlaşmaktadır. Bunun en önemli nedenlerinden biri insanların hoş olmayan düşünce ve stres yaratan durumlardan kaçmak amacıyla interneti rahatlamak amaçlı kullanmaları olabilir. İnternet, insanların gerçek kimliklerini saklayabildikleri, farklı biri gibi davranabildikleri ve gerçek dışı ikinci bir yaşam yarattıkları bir sanal dünya sunmaktadır. Kişilerin reddedilme, küçük düşme ve rezil olma gibi olumsuz duygulardan kurtulma aracı olarak gördükleri bu sanal dünyada daha çok zaman geçirmeye başladıkça dış dünyadan koptukları görülmektedir. Sonuç olarak aşırı ve işlevsel olmayan internet kullanımı psikiyatrik sorunların ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir. Sosyal fobi, Depresyon, Anksiyete bozuklukları, Kişilik bozuklukları ve Dikkat Eksikliği Hiperaktivite bozukluğu internet bağımlılığında en sık rastlanan psikiyatrik tanılardır. Bu durumlarda eşlik eden rahatsızlıklar internet bağımlılığının sebebi ya da sonucu da olabilmektedir. Aynı zamanda kişinin erken yaşlarda internet başında uzun süre zaman geçirmesinin dikkat eksikliği gelişmesinde etken olduğu görülmektedir. Sonuç olarak internet günümüzde vazgeçilmez bir teknolojik gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısı ile aşırı ve uygun olmayan (işlevsiz) internet kullanımına bağlı ruhsal sorunlar ile ilgili bildirimler de artmaktadır. Bu yüzden özellikle riskli grup olarak nitelendirilebilecek genç erişkinlerde tarama yapılması ve riskli kişilerin psikiyatri tarafından değerlendirilip uygun şekilde tedavi edilmesi gerekir. Özellikle İnternet Bağımlılığına bağlı ikincil ortaya çıkabilen uykusuzluk, huzursuzluk, sosyal ilişkilerde bozulma iş ve okul başarısında düşme gibi sorunlar karşısında bir uzman görüşüne başvurulması uygun olacaktır. Diğer bağımlılıklarda olduğu gibi internet bağımlılığında da kişinin ve ailenin bilgilendirilmesi bağımlılığın önlenmesinde önemlidir. Bu amaçla hastanemiz bünyesinde İnternet bağımlılığı polikliniği açılmıştır. Başvuran kişilere ayrıntılı bir psikometrik inceleme ve psikiyatrik muayene yapılarak, sonucuna göre gerekli önerilerde bulunulmakta ve tedavi gerektiren vakalar psikiyatrik takibe alınabilmektedir. Bırak Gam, Kederi Yaralı Gönlüm, Yüce Dağdan Duman Çekilir Bir Gün, Çapa Vurulmadık Bu Topraklara, İlkbahar Da Tohum Ekilir Bir Gün, Gün Olur Dikleşir Eğilen Başın, Yaşam Boyu Akmaz Kan İle Yaşın, Matem Müjdeleyen Kanlı Baykuşun, Ocağına İncir Dikilir Bir Gün, Unuttu Dediğin Dost Seni Anar, Alnının Terini Sofraya Sunar, Sana Kutsal Gelen Bin Yıllık Çınar, Fiske Vuruşuyla Yıkılır Bir Gün, Meyveye Dönüşür Kuruyan Dallar, Kaplani Giyinir Yeşiller Allar, Gelir Bayram Günü Çalar Davullar Ak Eller Kına Yakılır Birgün Kaplani YAŞAMA SANATI 9

»» ÜNİVERSİTEMİZDEN HABERLER MEZUNLARIMIZA GÖRKEMLİ UĞURLAMA Turgut Özal Üniversitesi nde okuyan 935 öğrenci görkemli bir törenle mezun oldu. Diplomalarını Prof. Dr. Abdulkadir Şengün den alan öğrenciler tören sonunda kep attı. Öğrenciler, aileler ve akademisyenler sevinç ve hüznü bir arada yaşadı. 10 YAŞAMA SANATI

Türkiye nin 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal ın adını taşıyan üniversitemiz, 2013-2014 mezunlarını verdi. 935 mezun için ATO Kongre Merkezi Congresium da görkemli bir tören düzenledi. Rektör Prof. Dr. Abdulkadir Şengün ve dekanların ev sahipliğindeki törene öğrencilerin aileleri büyük ilgi gösterince, salonda adeta izdiham yaşandı. Üniversiteye bağlı çeşitli fakülte, yüksekokul ve enstitülerden mezun olan yerli ve yabancı öğrencilerin heyecan ve mutluluk, yakınlarının büyük gurur yaşadığı törende, ayrılığın da hüznü vardı. Bu gururu tarif etmek çok zor Televizyon ekranlarının ünlü ismi Ufuk Özkan ın sunuculuğunu üstlendiği törende Rektör Prof. Dr. Şengün anlamlı, bir o kadar da duygu yüklü bir veda konuşması yaptı. Üniversitemiz, evladımız gibi sevdiğimiz yüzlerce bilgi dolu dimağı, heyecanla atan kalbi hayata adım attırmak üzere. Bu gururu tarif etmek çok zor diyen Prof. Şengün mezun olan öğrenciler kadar heyecanlı olduğunu sözlerine ekledi. Konuşmasında öğrencilere tavsiyelerde bulunan Şengün, Bugün sizin için bir bitiş değil yeni başlangıçların ilk adımı. Hangi işi yapacaksınız, elinizden gelenin en kalitelisini ve iyisini yapmaya çalışın. Değer verin ve değer katın. Yeni hayatınızda da sürekli öğrenmeye, bilgi haznelerinizi doldurmaya gayret edin şeklinde konuştu. Prof. Dr. Şengün, mezun olan gençlerin ailelerine ise, Çocuklarınızı kendi evladımıza nasıl bir üniversite eğitimi verilmesini istersek o şekilde yetiştirmeye gayret ettik diye seslendi. Mezuniyet töreninde ünlü piyanist Tuluyhan Uğurlu parçalarıyla keyifli dakikalar yaşattı. Birincilere ödül, proje sahiplerine plaket Rektör Prof. Dr. Abdulkadir Şengün ün konuşması uzun süre alkışlanırken, törende daha sonra öğrencileriyle birlikte birbirinden başarılı projelere hayat veren öğretim üyelerine plaket takdim edildi. Turgut Özal Üniversitesine bağlı fakülte, yüksekokul ve enstitülerden birincilikle mezun olan gençlerin, dekanlar tarafından ödüllendirildiği törende, mezun olan öğrenciler de diplomalarını almanın sevincini yaşadı. YAŞAMA SANATI 11

»» ÇOCUK PSİKİYATRİ Doç. Dr. Pınar YURTBAŞI Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ergen Psikiyatrisi A.D. Çocuk ve Gençlerimizi Cinsel İstismara Uğramaktan Nasıl Koruyalım? Cinsellik hakkında çocuğa bilgi vermek için en uygun kişiler anne babalardır. Buna rağmen anne babalar kendilerini bu konuda bilgi vermede yetersiz bulur ve soruları geçiştirmeye çalışırlarsa, çocuklar yaşları ilerledikçe sorularına başka yerlerden cevap aramaya girişebilirler. Böylece anne babalar çocuğun bu konuda sağlıklı bilgiye ulaşıp ulaşmadığını öğrenme şansını kaybedebilirler. 12 YAŞAMA SANATI

Ne yazık ki son yıllarda çocuk ve gençlere yönelik cinsel istismar olaylarına dair içimizi bulandıran haberlere basın yayın organlarında sıkça rastlamaktayız. Toplumda bilincin artması, Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) gibi yeni yapılanmalara ağırlık verilmesi belki bu çocuk ve gençlerin daha önce suskun kalırken şimdi fark edilip yardım almalarını sağlıyor olabilir. Umarız böyledir. Ancak çocuklarımızı korumak için bilinci daha da arttırmak gerektiği kanaatindeyim. Bu yazıyı çocuğu olan herkes başta olmak üzere çocuklarla çalışan hekim, öğretmen, psikolog, psikolojik danışman, sosyal hizmet uzmanı, pedagog gibi mesleklere mensup insanların okumaları ve daime tetikte olmalarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yazıda genel bilgiler, bu amaçla bir araya getirilmiştir. Çocukta Cinsel Gelişim ve Eğitim Çocuklar genellikle iki yaşından itibaren bedenlerini keşfetmeye ve merak etmeye başlarlar. Bu keşif sırasında doğal olarak cinsel organlarını da fark ederler. Aşağı yukarı aynı yaşlara rastlayan tuvalet eğitimi çocukların cinsel organları hakkındaki meraklarını daha da arttırabilir. Çocuklar, tesadüfen cinsel organlarına dokunduklarında, hoşlanma hissederler ve bu yüzden bu davranışı daha sık tekrar edebilirler. Bunu oyun amaçlı yapsalar da bu durum anne babaları endişelendirebilir. Anne babalar çocuğun bu davranışlarını engellemeye çalışırsa çocuk daha fazla merak duyacak, engellenme karşısında suçluluk duyguları oluşabilecektir. Çocuğun bu davranışı doğaldır ve çocuk sadece bedeninin herhangi bir bölümüne dokunmaktadır. Çocuk biraz daha büyüdüğünde cinsellik hakkında bazı bilgiler verilebilir. Bu dönemde çocuğun davranışları normal ve doğal olarak kabul edilmelidir. Çocuğun cinsel organları konusundaki ilgisi abartılıysa ya da çocuk sık sık cinsel organlarına dokunuyorsa bu durum çocuğun yaşamında stresin belirtisi ya da uygunsuz cinsel davranışlara, istismara, ortamlara maruz kaldığının bir işareti olabilir. Böyle bir şüphe varlığında daha dikkatli izlemek ve uzmana başvurmak doğru bir hareket olabilir. Ancak, çocuğun cinsel organları konusundaki ilgisi abartılıysa ya da çocuk sık sık cinsel organlarına dokunuyorsa bu durum çocuğun yaşamında stresin belirtisi ya da uygunsuz cinsel davranışlara, istismara, ortamlara maruz kaldığının bir işareti olabilir. Böyle bir şüphe varlığında daha dikkatli izlemek ve uzmana başvurmak doğru bir hareket olabilir. Biraz daha büyüdüğünde yani üç beş yaşlarında temel cinsellik özelliklerine ilgi göstermeye başlarlar. Kız ya da erkek olduğunu iyice fark eder ve kendi cinsel kimliğine dair davranışları öğrenmeye, özdeşim yapmaya yönelir. Bebeklerin nereden geldiklerini, neden kız ve erkeklerin bedenlerinin farklı olduğunu sorabilirler. Anne babalar bu durumda çocukların sorularını anlayabilecekleri basitlikte fakat doğru terimleri kullanarak cevaplandırmalıdırlar. Sorular cevaplandırılırken anne babaların konuyu doğal bir olgu olarak ele almaları, utanç sergilememeleri çocuğun konuya yalnızca gereken ilgiyi göstermesine yardımcı olacaktır. Çocukların büyük çoğunluğu bu dönemde kendi cinsel organlarıyla ya da arkadaşlarının cinsel organlarıyla oynamak isteyebilirler. Bu durum, yetişkinlerin cinsellik hakkındaki tutumlarından farklı olarak değerlendirilmelidir. Çocuğun bu ilgisinin yalnızca meraktan kaynaklandığı dikkate alınmalıdır. Çocuk yalnızca merakı yüzünden sergilediği bu davranışları yüzünden cezalandırmamalı ya da azarlanmamalıdır. Öte yandan bazı kültür ve inanışlar gereği bazı aileler çocuğun bu tip davranışlarının aile terbiyesine uygun olmadığını düşünülebilirler. Böyle bir durumda çocuğa, bu tip bir ilginin normal olduğunu ama herkesin önünde bu gibi davranışlarda bulunmanın uygun olmadığını söylenmelidir. Bu durum, aynı zamanda çocuğun, herkesin bedeninin özel oldu- YAŞAMA SANATI 13

»» ÇOCUK PSİKİYATRİ»» Çocuk ve Gençlerimizi Cinsel İstismara Uğramaktan Nasıl Koruyalım? Senden büyüklerin seni sıkıştırması, eşyanı ya da paranı alması, seni tehdit edip kimseye söyleme demesi kötü bir sırdır. Çünkü kimsenin senin eşyanı ya da paranı almaya hakkı yoktur. Kimsenin sana, rahatsız edici şekilde kötü dokunmaya da hakkı yoktur. Tüm bunlar kötü sırlardır ve kendini iyi hissetmenin tek yolu; bunu, güvendiğin büyüklerine anlatman ve onlardan yardım istemendir. ğu, muayene sırasında doktorun ya da herhangi bir acı duyduğunda ailesinin dışında, kimsenin bedenine dokunmasına izin vermemesi gerektiğini öğretmek için de iyi bir fırsat olabilir. Böylece çocuk cinselliği, doğal ama kişiye özel bir davranış olarak algılayabilecektir. Bu dönemde bazı çocuklar karşı cinsten ebeveynlerinin cinsel organları ile ilgilenmeye başlayabilirler. Kız çocukları babalarının ilgisini çekme konusunda anneleriyle yarışmaya girebilirler, anne babalarının cinsel yaşamları hakkında sorular sorabilirler. Anne babaların, çocuğun merakını gidermek adına, cinsel yaşamları hakkında çocuğa bilgi vermeleri sakıncalıdır. Cinsel yaşamın özel bir konu olduğu ve başkaları ile paylaşılamayacağı ifade edilmelidir. Çocuğun anne baba ile aynı odada yatması, anne babanın evde çıplak dolaşmaları, çocuğun merakını daha fazla arttıracaktır. Bu nedenle, doğduğu günden itibaren en kısa zamanda çocuğun odası ve yatağı ayrılmalıdır. Çocuğun sorularının kaynağı, bilmediği bir konuya duyduğu meraktır. Bu durum normaldir ve ailenin anlayışlı tutumu ile kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Cinsellik hakkında çocuğa bilgi vermek için en uygun kişiler anne babalardır. Buna rağmen anne babalar kendilerini bu konuda bilgi vermede yetersiz bulur ve soruları geçiştirmeye çalışırlarsa, çocuklar yaşları ilerledikçe sorularına başka yerlerden cevap aramaya girişebilirler. Böylece anne babalar çocuğun bu konuda sağlıklı bilgiye ulaşıp ulaşmadığını öğrenme şansını kaybedebilirler. Cinsel eğitim konusunda anne babaların en sık sorduğu soru, çocuğu anne ve babadan hangisinin aydınlatacağıdır. Bu sorunun cevabı, Çocuk kime soruyorsa, o dur. Çocuğunuz sözü geçen yaşta olmasına rağmen cinsellikle ilgili sorular sormayabilir ya da çocuğunuz altı yaşında olduğu halde bu soruları sormaya yeni başlayabilir. Her çocuğun gelişim hızının birbirinden farklı olduğu unutulmamalıdır. Aileler de birbirinden farklıdır. Bu nedenle, çocuğun soru sormamasının nedeni, böyle bir rahatlığı hissetmiyor olması ya da daha önce engellenmiş olması olabilir. Böyle bir durumda çocuk merakını arkadaşları ile oynarken gidermek isteyebilir. Anne babalar bu durumun farkında olduklarını çocuklarına hissettirebilir ve bu durumu çocuğu bilgilendirmek için bir fırsat olarak değerlendirebilirler. Cinsel ilgiler yedi sekiz yaş döneminde ergenliğe kadar genelde azalır. Cinsel olgunlaşmayla bedensel değişikliklerin belirmesi ve hormonların üretime başlamasıyla ergenlik döneminde yeniden canlanır. Çocukluğunda anne babası tarafından bilgilendirilmeyen ergenin bu zorlu döneminde çok az şansı vardır. Çocukken soruları yanıtlanmadığı ya da yanlış yanıtlandığı, ihtiyaçları olduğunda yardım edilmediği için zorda kaldıklarında da ana babalarına başvurmazlar ve sadece okuduklarıyla yetinebilirler. Çocuğun cinsel konulardaki merakı daha önce de belirtildiği üzere öteki meraklar gibi yerinde ve sağlıklıdır. Bu dünyayı tanıma ihtiyacından doğmaktadır. Aslında sağlıksız merak yoktur. Ancak merakın sağlıksız doyumu vardır. Kınanan merak saplantı haline gelebilir. Çocuklarınıza öğretmeniz ve kendilerini daha iyi koruyabilmeleri için gereken önemli bilgiler ve bunları nasıl anlatacağınız aşağıda aktarılmaya çalışılmıştır. Çocuğunuza Anlatın ve Öğretin İyi dokunma: Seni mutlu eden, rahatsız etmeyen dokunmalar iyi dokunmadır. Sevdiğin kişilerin sarılması ve öpmesi güzel bir şeydir. Örneğin, uyandığında annenin sana sarılması ve öpmesi. Babanın iyi geceler dilemek için sarılması ve öpmesi; anneanne ve büyükbabanın ziyarete geldiklerinde herkesin birbirini kucaklaması ve öpmesi. Kötü dokunma: Kendini rahatsız hissetmene neden olan dokunmalar genellikle kötü dokunmalardır. Canını acıtan dokunma kötü dokunmadır. Dokunulmasını istemediğin halde sana dokunulursa bu kötü bir dokunmadır. Dokunan kişi kendini rahatsız hissetmene neden 14 YAŞAMA SANATI

oluyorsa, bu kötü bir dokunmadır. Dokunma seni korkutuyor ve sinirlendiriyorsa, bu kötü bir dokunmadır. Sana vurulması, itilmen kötü dokunmadır. Kötü dokunan kişi tanıdığın ya da tanımadığın, yaşıtın ya da senden büyük bir kişi olabilir. Sana kötü dokunulduğunu hissediyorsan bunu mutlaka güvendiğin bir büyüğünle (anne, baba, öğretmen, aile büyükleri vb.) paylaş. Bunu yapan kişi saklaman gerektiğini söylerse ve tehdit edilirsen, mutlaka söylemen gerektiğini unutma. İyi sır: Seni ve başkalarını çok mutlu eden sırlar iyidir. Sevdiğin bir kişi için hazırladığın özel bir hediyeyi saklamak, bir sürpriz partiyi saklamak, oyun oynarken arkadaşınla özel bir şifrenizin olması, arkadaşınla ya da ailenle aranda özel bir şifrenin olması, çok sevdiğin bir oyuncağınla uyuman gibi. Kötü sır: Kötü sırlar, seni endişelendiren, içten içe üzen olaylardır. Sana vuran, tekme, yumruk atarak canını acıtan arkadaşın varsa bunu sır olarak saklaman iyi değildir. Çünkü kimsenin senin canını acıtmaya hakkı yoktur. Senden büyüklerin seni sıkıştırması, eşyanı ya da paranı alması, seni tehdit edip kimseye söyleme demesi kötü bir sırdır. Çünkü kimsenin senin eşyanı ya da paranı almaya hakkı yoktur. Kimsenin sana, rahatsız edici şekilde kötü dokunmaya da hakkı yoktur. Tüm bunlar kötü sırlardır ve kendini iyi hissetmenin tek yolu; bunu, güvendiğin büyüklerine anlatman ve onlardan yardım istemendir. Bir arkadaşın sakladığı kötü bir sırrı seninle paylaşır ve kimseye söyleme derse, onu bu sırrı bir büyüğüne söylemesi için ikna etmeye çalış. Hala söylememekte kararlıysa arkadaşının iyiliği için bunu sen yap. Kaybolduğunda: Kural-1: Anneni-babanı aramak için dolaşmaya başlama. En son birlikte olduğunuz yerde, sabit bekle. Kural-2: Güvenli kişiyi tespit et. (Güvenlik görevlisi, polis, kasiyer, danışma gibi) Kural-3: Biri anneni buldum, seni götürebilirim derse, hayır de. Zorlarsa bağır. Genel Güvenlik Kuralları Tanımadığım ya da tanıdığım bir kişinin evine gitmek, arabasına binmek için mutlaka ailemden izin alırım. Korkmuşsam, tedirginsem, tehdit edilmişsem bunu mutlaka aileme söylerim. Annemin-babamın telefon numaralarını, adresimizi bilirim. Dışarıda oynarken (yalnız başıma ya da arkadaşlarımla) bilmediğim yerlere gitmem. Kiminle ve nerede olduğumu ailem bilir, eve zamanında gelirim. İstemediğim şeylere hayır derim. Verilen hediyeyi ailemin haberi olmadan kabul etmem. Ailelere Öneriler Çocuklarınıza telefon numaralarınızı ve adresinizi öğretin. Gittiğiniz yerlerde buluşma noktası belirleyin. Çocuğunuzun kiminle, nerede, ne zaman olduğunu takip edin ve söylemesini isteyin. Siz de kendinize ait bu bilgileri paylaşırsanız, çocuklarınıza örnek olursunuz. Planlamanızda olabilecek değişiklikler için çocuklarınızı önceden haberdar edin. Örneğin; Gecikirsem seni şu kişi alabilir.... komşumuzun evinde beni bekleyebilirsin. Bir terslik olduğunda sadece... kişilerin verdiği bilgiler doğrudur. Çocuğunuzun anlattıklarını yargılamadan dinleyin. Dinlerken sakin kalmaya, tepkilerinizi kontrol etmeye özen gösterin ki anlattıkları yarıda kalmasın ya da bu son anlatışı olmasın! Çocuğunuza kötü sonla biten gerçek yaşam öyküleri ya da hikayeler anlatmak yerine, doğru davranışların yer aldığı örnekler anlatın. Amacımız onları korkutmak değil korumak. Lütfen onları dinleyin, sorduğu sorunun ötesine geçmeden sadece sorduğu kadarını yanıtlayın. Eğer o anda bir cevap veremeyecek durumda iseniz veya vereceğiniz cevabın uygun olup olmayacağından emin değilseniz, şu anda iyi bir cevap veremeyebilirim, bu konuyu En vefakar dostumuz gölgemizdir, bilirsiniz. Ama unutmayın ki; O da yoldaşlık etmek için güneşli havayı bekler. Hegel senin için öğreneceğim diyerek zaman kazanıp, uygun ve doğru bilgiyi en kısa sürede çocuğunuzla paylaşabilirsiniz. Çocuklarımız sorularına bizden cevap bulamazlarsa, cevap arayışları onları çoğu zaman yanlış kaynaklara yöneltir ve gerekenden fazla ya da yanlış bilgi edinmelerine sebep olabilir.. Konuyla ilgili önerebilecek kaynaklar Çocuklarımızla Cinsellik Hakkında Nasıl Konuşalım? Alfa Yayınları / Z. Bengi Semerci Anne, Ben Nasıl Doğdum? Morpa Kültür Yayınları / Necla Tuzcuoğlu, Semai Tuzcuoğlu Çocuklara Cinsel Konuda Ne Söylenmeli, Nasıl Söylenmeli? Esin Yayınevi / Françoise Cholette-Perusse Bana Neler Oluyor? Ben Nereden Geldim? Sistem Yayıncılık / Peter Mayle Sır Versem Saklar Mısın? Kidz Redhouse Çocuk Kitapları / Jennifer Moore-Mallinos Çağlar Tanımadığı İnsanlarla Bir Yere Gitmez Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ Christian Tielman, Sabine Kraushaar Kayıp Çocuk Odası http://mebk12.meb.gov.tr/meb_ iys_dosyalar/06/06/706052/dosyalar/2013_09/16034748 _yidokunma. pdf 13/05/2014 Eyre, R. ve Eyre, L. 1999 Çocuğuma Cinselliği Nasıl Anlatırım. İstanbul: Beyaz Yayınları Salk, L. 1993 Çocuğun Duygusal Sorunları. İstanbul: Remzi Kitapevi Yavuzer, H. 1985 Çocuk Psikolojisi. İstanbul: Altın Kitaplar Matbaası YAŞAMA SANATI 15

»» ENDOKRİNOLOJİ Doç. Dr. Hüseyin DEMİRCİ Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı OBEZİTE (Şişmanlık) Obezite tanısını koymak için vücutta yağ miktarının artmış olduğunu saptamak lazımdır. İdeal ağırlığın üzerinde olmak her zaman obezite anlamına gelmez. Örneğin kasları çok gelişmiş bir sporcunun ağırlığı ideal ağırlığın üzerinde olabilir ama yağ miktarı normaldir. Obezite Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından, insan sağlığını olumsuz şekilde etkileyecek miktarda vücutta aşırı yağ birikimi olarak tanımlanmıştır. Bu tanım, obeziteyi hem vücut yağ miktarı hem de sağlık ile ilişkilendirmektedir. Obezite tanısı Obezite tanısını koymak için vücutta yağ miktarının artmış olduğunu saptamak lazımdır. İdeal ağırlığın üzerinde olmak her zaman obezite anlamına gelmez. Örneğin kasları çok gelişmiş bir sporcunun ağırlığı ideal ağırlığın üzerinde olabilir ama yağ miktarı normaldir. Obezite tanısını koymak için vücut kompozisyonunu bilmek gereklidir. Bunlar boy, ekstremite uzunluğu, bel çevresi, kalça çevresi, cilt kalınlıkları ölçümü, vücut yüzeyi, vücut volümü, vücut kitle indeksi ve vücut dansitesidir. Obezitenin sebep olduğu sağlık riskini hesaplamak için bel çevresi veya bel/ kalça oranı uygundur. Vücut yağının %90 ı cilt altındadır. Bunun yanında bir çok organı da çevreler ve karın organlarının etrafında birikir. Kemik, yağ dokusu, kan hücreleri ve adale gibi metabolik aktif dokular vücut ağırlığının %75 ini teşkil eder. Su, erkeklerde vücut ağırlığının %60 ını, kadınlarda %50 sini teşkil eder. Yağlar, gelişmiş adaleli atletlerde vücut ağırlığının %10 unu ve obezlerde ise hemen hemen %50 sini teşkil eder. Normal vücut yapısının %15 ini protein, %5,3 ünü mineral teşkil eder. Böylece, vücudun moleküler yapısının %99,4 ünü su, yağ, protein ve mineral teşkil eder. Kadın ve erkeklerde vücut yağlarına göre obezite kriterleri Tablo 1 de gösterilmiştir. Tablo 1: Kadın ve Erkeklerde Vücut Yağ Oranına Göre Obezite Kriterleri Kategori Erkek Kadın Normal %12-20 %20-30 Sınır %21-25 %31-33 Obezite %25 üstü % 33 üstü 16 YAŞAMA SANATI

Bel/kalça oranının (BKO) obezite komplikasyonları ve mortalite ile yakın ilişkisi vardır. Bel çevresinin erkekte 102 cm yi, kadında 88 cm yi geçmesi riskin arttığını gösterir. Erkek için BKO 0.9, kadın için 0.8 dir. Bel çevresi: Kadında 88 cm üzeri Erkekte 102 cm üzeri Bel/kalça oranı: Kadında 0.8 üstü Erkekte 0.9 üstü abdominal obeziteyi gösterir. Obezite tanısında en çok kullanılan yöntem Vücut Kitle İndeksi (VKİ) dir. Buna göre overweight (toplu) ve obez tanısını koyabilmek için kişinin kilogram cinsinden ağırlığı, boyunun metre cinsinden karesine bölünür. Ağırlık (kg) VKİ= Boy (m) 2 Her ne kadar adalesi gelişmiş, yağlı olmayan kişilerde sağlık riski olmaksızın VKİ yüksek çıkabilirse de, genel olarak VKİ erişkinlerin toplam vücut yağ kitlesiyle yakından ilgilidir. Obezite tanısında bel çevresi de kullanılır. Bu abdominal yağ kitlesi ile yakından ilişkilidir. Abdominal yağ kitlesi yüksek olanlar damar sertliğine (atheroskleroz) daha yatkındırlar. Tablo 2 de erişkinlerde VKİ ve bel çevresi ölçümleri ve buna göre obezite tanısı konulması görülmektedir. Tablo 2: Erişkinlerde VKİ ve Bel Çevresi Ölçümleri. Hastalıkların relatif riski Bel çevresi (cm) Kategori VKİ E 102 E>102 K 88 K>88 Zayıf <18.5 Normal 18.5-24.9 Overweight (toplu) 25.0-29.9 Artmış Yüksek Obezite Sınıf 1 30.0-34.9 Yüksek Çok yüksek Sınıf 2 35.0-39.9 Çok yüksek Çok yüksek Sınıf 3* 40.0 Son derece yüksek Son derece yüksek *(İleri obezite=morbid Obezite) Obezite Epidemiyolojisi Tüm dünyada yapılan 1960 dan önceki çalışmalar obezitenin yaygınlığında orta derecede bir artmayı gösterirken, 1994 ten itibaren ise ürkütücü bir artma olduğunu göstermektedir. Daha sonraki yıllık oranlar da obezite prevalansının artmaya devam ettiğini göstermektedir. Obezite sıklığının dünyada gittikçe artmasının nedeni sosyokültürel faktörler, biyolojik faktörler ve davranışsal faktörlerle birlikte gıda çeşit ve alımının artması, alkol tüketiminin artması ve medeniyetin ilerlemesi ile birlikte fizik aktivite ve günlük enerji tüketiminin azalmasıdır. Türkiye de 1999 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi DETAM ve T.C. Sağlık Bakanlığının ülkemizin 15 ilinde 20 yaş ve üzerinde 24.788 olgu üzerinde yaptığı TURDEP-I çalışmasına göre obezite prevalansı %22,3 dür. TURDEP-I çalışmasından 12 yıl sonra, 2010 yılında aynı grup tarafından, aynı illerde 20 yaş ve üzerinde 26.499 kişi üzerinde yapılan TURDEP-II çalışmasına göre ise genel obezite sıklığı %31,2 bulunmuştur. Aradan geçen 12 yılda kadınlarda obezitenin %34, erkeklerde ise %107 oranında artmış olduğu anlaşılmaktadır. Obezite Tipleri Obezitenin birçok tipleri vardır. Hipersellüler (hiperplazik) obezite, hipertrofik obezite, elma tipi, armut tipi obezite, android obezite, gynoid obezite, sigarayı kesince ortaya çıkan obezite, psikiyatrik birtakım bozukluklarda ortaya çıkan obezite, genetik sendromlarla birlikte ortaya çıkan obezite gibi tipleri vardır. Şekil 1 de elma ve armut tipi obezite görülmektedir. Obezitenin Nedensel Sınıflandırılması Endokrin Obezite: Hipotalamik bozukluklar Cushing Sendromu PKOS (Polikistik Over Sendromu) İnsülinoma Hipotiroidi: Metabolik aktivite azaldığı için kilo alırlar. Kilo alma ekseriya orta derecededir. İleri derecede obezite çok nadirdir. Büyüme hormonu (BH): BH eksikliğinde, yağsız vücut kitlesi azalmış ve yağ kitlesi artmıştır. BH tedavisi vücut ve organ yağ kitlesini azaltır. YAŞAMA SANATI 17

»» ENDOKRİNOLOJİ»» Obezite (Şişmanlık) Sigarayı bırakanlarda kilo alma çok sıktır. Bu en azından kısmen nikotinin kesilmesindendir. İlk birkaç haftada 1-2 kg, takiben 4-6 ayda 2-3 kg alınır. Bu nedenle sigarayı bırakmayı planlayanlara kalori alımını azaltma ve egzersiz önerilir. İlaçların Neden Olduğu Kilo Alma: Antipsikotikler (Fenotiazinler ve Butirofenonlar) Antidepresanlar Antiepileptikler Steroidler Adrenerjik antagonistler Serotonin antagonistleri Antidiyabetikler Bazı ilaçlar özellikle psikoaktif ajanlar ve hormonlar kilo aldırırlar. Sadece yüksek dozda kortikosteroid tedavisi görenler hariç, genelde ilaçlar gerçek obeziteye neden olmazlar. Antipsikotikler ekseriya kilo aldırırlar. Diğer psikotrop ilaçlar arasında, trisiklik antidepresanlar, amitriptilin karbonhidratlı gıdaların tercihine ve kilo almaya sebep olur. Lityum da kilo aldırır. GABA reseptörlerini etkileyen valproate olguların % 50 den fazlasında kilo almaya sebep olur. Glukokortikoidler vücutta, Cushing sendromuna benzer şekilde gövde, boyun ve sırtta yağ birikimine sebep olurlar. Genellikle günde 10 mg veya üstü prednisone (veya benzeri) alanlarda böyle olur. Meme kanseri ve AİDS lilerde kullanılan bir progestin olan Megestrol Asetat iştahı arttırır ve kilo almaya neden olur, artan kilo yağdır. Serotonin antogonisti cyproheptadine kilo aldırır. İnsülin, muhtemelen hipoglisemi yaparak iştahı uyarır. İnsülinle tedavi edilen diyabetik hastalarda ve endojen insülin salınımını arttıran sülfonilürelerle tedavi olan diyabetik hastalarda kilo alma olur. Buna karşıt olarak, insülinin etkisini kuvvetlendiren metforminde ise kilo alma problemi olmaz. Sigarayı Kesme: Sigarayı bırakanlarda kilo alma çok sıktır. Bu en azından kısmen nikotinin kesilmesindendir. İlk birkaç haftada 1-2 kg, takiben 4-6 ayda 2-3 kg alınır. Ortalama kilo alma 4-5 kg dır, fakat daha fazla da olabilir. Araştırmalara göre sigarayı bırakma obezite oranını sigara içmeyenlere nazaran erkeklerde 2.4 kat, kadınlarda 2 kat artırır. Sigarayı bırakmadan sonra kilo alma açıkça görüldüğü için, sigarayı bırakmayı planlayanlara kalori alımını azaltma ve egzersiz önerilir. Sedanter (Hareketsiz) Yaşam: Enerji kullanımını azaltır ve kilo almayı uyarır. Diyet İle İlgili Obezite: Birkaç bölümde incelenir. Aşırı Yeme: Günlük enerji ihtiyacını aşan gıda alımı normal ağırlıklı erkek ve kadınlarda şişmanlığa neden olur. Aşırı yemeyi kesince kilo kaybederler. Yemenin dizginlenmesi: Genellikle toplumun üst sosyoekonomik sınıfındaki kimseler normal ağırlıklarını devam ettirmek için yemeyi dizginlerler. Aşırı dizginlerlerse kilo kaybı olur. Fakat kısıtlamada ileri gider, çok kilo kaybederlerse birden kontrol kaybı olup, aşırı yeme başlayabilir. Japon Sumo güreşçileri senelerce günde 2 kere çok büyük miktarlarda yemek yerler fakat çok aktif bir egzersiz programları vardır. Viseral yağları toplam ağırlıklarına göre azdır. Fakat aktif sumo güreş yaşamları bitince aşırı kilolu kalmaya meyil gösterirler ve diabetes mellitusun (şeker hastalığı) gelişmesi büyük bir ihtimal dahilindedir. Yemek sıklığı: Sık sık ve az yenirse insülin salgısı da az olur ve kilo normalde kalır. Az sayıda fakat çok miktarda yenirse insülin salgısı daha çok olur ve obezite olur. Diyette yağ miktarı: Yüksek yağlı diyetlerin obeziteye neden olduğu gösterilmiştir. Gece yeme sendromu: Obezitedeki zararlı yemek alışkanlığına bir örnektir. Uyku bozukluğu ile ilgilidir. Uyku apnesinin bir komponenti olabilir. Gündüz uyku hali ve gece uykusuz kalma hali sıktır. Binge (çok aşırı) yemek yeme bozukluğu: Kontrol altına alınamayan yemek yeme nöbetleri ile kendini gösteren psikolojik bir hastalıktır. Hasta, serotonin salgısını etkileyen ilaçlarla tedaviye cevap verir. Genetik Obezite: Genetik faktörler obeziteyi 2 yolla etkilerler. Birincisi bazı genler ve kromozomal anormallikler obezite gelişmesinde esas faktördür. İkincisi, çevresel faktörler bazı genleri etkileyerek obeziteye sebep olurlar. Obezite İle Birlikte Görülen Doğumsal Hastalıklar Obezitenin Oluşumu Obezite oluşumunda enerji dengesi yanında, genetik ve çevresel etkilerin rolü büyüktür. Enerji dengesi: Obezite, uzun süre aşırı kalori alımından sonra ortaya çıkan bir hastalıktır. Mide-barsak sistemi çok miktarda gıdayı emebilme kapasitesine sahiptir. Çok az miktarda aşırı enerjinin bile uzun süre alımı vücut yağında büyük artmalara sebep olur. Günlük kalori ihtiyacının %5 fazla alınması, 1 yılda yağ dokuda 5 kilo artışa sebep olur. Genetik ve çevresel faktörler: İnsanlarda genetik faktörler vücut kitle indeksinde değişikliği takriben %40 kadar etkilemektedir. Çocukken obez olan veya anne babada obezite hikayesi olanların erişkin yaşta obezite riski artmaktadır. Çevresel faktörler olarak ev dışı yemekler, atıştırmalar, öğünlerin büyüklüğü, hareketsiz yaşamın artması, hareket azlığı sayılabilir. Obezite Komplikasyonlari Mekanik komplikasyonlar: İskelet sistemi: Osreoartroz (kireçlenmeler) Solunum sistemi: Obstrüktif uyku apnesi (uykuda solunumun kısa sureli durması) Gastroözofageal reflü (mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçışı) Alt ekstremitede venöz staz (bacaklarda şişlik ve varisler) Stres inkontinansın (idrar kaçırma) Pseudotümör serebri 18 YAŞAMA SANATI