TÜRK EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER PARA POLİTİKASINA İLİŞKİN BEKLENTİLER GAZİ ERÇEL. BAŞKAN Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası



Benzer belgeler
6. Kamu Maliyesi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. Tablo 6.1. Merkezi Yönetim ve Genel Devlet Bütçe Dengesi (GSYİH'nin Yüzdesi Olarak)

Ekonomi Bülteni. 30 Mayıs 2016, Sayı: 22. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2013 Yılında Yabancıların Gayrimenkul Alımı Yüzde 15,7 Artarak 3,0 Milyar Dolar Oldu

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mart 2016 Ankara

BASIN DUYURUSU ŞUBAT AYI ENFLASYONU, İLERİYE YÖNELİK BEKLEYİŞLER VE FAİZ ORANLARI

2016 Ocak SEKTÖREL GÜVEN ENDEKSLERİ 25 Ocak 2016

T.C. MERKEZ BANKASI PARA POLĐTĐKASI UYGULAMALARI OCAK 2002

TÜRKONFED KOBİ PERSPEKTİFİ MAYIS 2016

Merkez Bankası Gecelik Borçlanma Faizi (%)

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2012, No: 39

FĐYAT ĐNTĐBAKLARI VE TĐCARET DENGESĐ DR. DĐLEK SEYMEN ASLI SEDA BĐLMAN

DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN DEĞERLENDİRMELER İLE İNŞAAT SEKTÖRÜ İÇİN BEKLENTİLER

Otomobil ve Hafif Ticari Araç Pazarı 2015 Yılı İlk 5 Ayında %53 Arttı.

Politika Faizi: %7,50 (Önceki: %7,50) Borçlanma Faizi: %7,25 (Önceki: %7,25) Marjinal Fonlama Faizi: 9,00% (Önceki: 9,50%)

Mart Ayı Enflasyon Gelişmeleri

Özel sektör tasarrufları Hanehalkı Şirketler kesimi Kamu sektörü tasarrufları

FİBA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 6 AYLIK RAPOR

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ MERKEZ BANKASI ÜÇ AYLIK BÜLTEN SAYI: 2005-II

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 HAZİRAN İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Temmuz 2013, No: 64

Polonya 2014 Ekonomi Raporu :36:00

TÜRK SANAYĠSĠNĠN KALBĠ TEKSTĠL VE HAZIR GĠYĠM SEKTÖRÜNDEKĠ GELĠġMELER

FİBA EMEKLiLiK VE HAYAT A.Ş. STANDART EMEKLiLiK YATIRIM FONU FAALİYET RAPORU

1 OCAK- 31 ARALIK 2015 DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU VE YATIRIM PERFORMANSI KONUSUNDA KAMUYA AÇIKLANAN BİLGİLERE İLİŞKİN RAPOR

İSTANBUL SANAYİ ODASI TÜRKİYE NİN İKİNCİ 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU-2015 ARAŞTIRMA SONUÇLARINI AÇIKLADI

SERMAYE PİYASALARININ GELİŞMESİ EKONOMİLERDEKİ KRİZLERİN BAŞ ETKENİ OLABİLİR Mİ?

MESLEK KOMİTELERİ DURUM TESPİT ANKETİ

SİGORTACILIK VE BİREYSEL EMEKLİLİK SEKTÖRLERİ 2010 YILI FAALİYET RAPORU YAYIMLANDI

İNŞAAT MALZEMELERİ SANAYİ ENDEKSLERİ SAYI-7 TEMMUZ 2015

2015 EYLÜL KISA VADELİ DIŞ BORÇ İSTATİSTİKLERİ GELİŞMELERİ

Sayı: Şubat 2002 BASIN DUYURUSU ENFLASYON SÜRECİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ, OCAK AYI ENFLASYONU VE İLERİYE YÖNELİK BEKLEYİŞLER

MESLEK KOMİTELERİ DURUM TESPİT ANKETİ

DÜNYA EKONOMİSİNDE NELER OLUYOR?

PARA POLİTİKASI (İKT306U)

Alternatif Finansman Yöntemleri Semineri Deşifresi

TEFE VE TÜFE ENDEKSLERİ İLE ALT KALEMLERİNDEKİ MEVSİMSEL HAREKETLERİN İNCELENMESİ* Soner Başkaya. Pelin Berkmen. Murat Özbilgin.

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

FİBA EMEKLiLiK VE HAYAT A.Ş. LİKİT ESNEK EMEKLiLiK YATIRIM FONU FAALİYET RAPORU

GELECEK SEFER FARKLI OLACAK MI?

Gelişmekte olan ülkeler sahip oldukları makro ekonomik istikrarsızlıklar nedeniyle krizlere karşı daha kırılgandır. Küreselleşme sonrası krizler

Cinsiyet Eşitliği MALTA, PORTEKİZ VE TÜRKİYE DE İSTİHDAM ALANINDA CİNSİYET EŞİTLİĞİ İLE İLGİLİ GÖSTERGELER. Avrupa Birliği

Fon Bülteni Ağustos Önce Sen

ULUSLARARASI ÜRETİM ZİNCİRLERİNDE DÖNÜŞÜM VE TÜRKİYE NİN KONUMU -Değerlendirme-

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

PARA TEORisi VE POLiTiKASı BS 1301-A. 1. Çek yazılabilen mevduat hesaplarının temel

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ekim 2012, No: 43

Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 25 Mayıs 2006

Uluslararası gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. Kasım 2013

Bu sunum, borç stoku ve borçlanma ile ilgili güncel bilgileri. kamuoyuna kapsamlı olarak sunmak amacıyla hazırlanmıştır.

Analiz. seta KÜRESEL FİNANS KRİZİ ÖNCESİ VE SONRASI DÖNEMDE TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜMENİN DİNAMİKLERİ SAMİ TABAN

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

2014 AĞUSTOS AYI ENFLASYON RAPORU

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

Günlük Yorum. IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı. Piyasalarda Bugün Ne Oldu? BRENT PETROL EURUSD ALTIN GBPUSD USDTRY

EĞİLİM YÜZDELERİ (Trend) ANALİZİ

MONİTÖR MONİTOR 05/02/2015

Ekonomi Bülteni. 27 Haziran 2016, Sayı: 26. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Makro Ekonomi ve Strateji

DIŞ TİCARET BEKLENTİ ANKETİ ÇEYREĞİNE İLİŞKİN BEKLENTİLER

LİDERLİK TEKSTİL VE OTOMOTİVDE... Dr. Can Fuat GÜRLESEL

HABER BÜLTENİ xx Sayı 17

LİTVANYA ÜLKE RAPORU

Allianz Hayat ve Emeklilik A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU FAALİYET RAPORU ( DÖNEMİ)

Plan ve Bütçe Sunumu. Erdem Başçı Başkan. 6 Aralık 2012

TÜRK LİRASI ÖZEL SEKTÖR BORÇLANMA ARAÇLARI PİYASASI / 1. Çeyrek

Bu sektör raporu kapsamına giren ürünler şu şekilde sınıflandırılmaktadır: Ürün Adları. Eşyası. Yastık, Yorgan ve Uyku Tulumları

HABER BÜLTENİ xx Sayı 18

EKONOMİ BÜLTENİ MAYIS 2013 SAYI:52

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

EKREM DEMİRTAŞ İZMİR TİCARET ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI

MESLEK KOMİTELERİ DURUM TESPİT ANKETİ

ASYA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI KATILIM ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU

VAKIF PORTFÖY KISA VADELİ BORÇLANMA ARAÇLARI FONU (Eski Adıyla Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. B Tipi Kısa Vadeli Tahvil ve Bono Fonu )

Chapter 18. Sabit Döviz Kurları ve Döviz Piyasası Müdahalesi. Slides prepared by Thomas Bishop

Fatih TOMAKĠN Yurtiçi Sermaye Piyasaları Uzman. Tel : Faks : TÜĠK BÜLTENĠ

Ekonomi Bülteni. 4 Temmuz 2016, Sayı: 27. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Makro Ekonomi ve Strateji. Haftalık Veri Akışı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 11 Ocak 2016

Allianz Hayat ve Emeklilik A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK BÜYÜME AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU FAALİYET RAPORU (

TÜRK TELEKOMÜNĐKASYON A.Ş BĐRĐNCĐ YARIYIL SONUÇLARINI AÇIKLADI

RAKAMLARLA TÜRKİYE

Özet; 1) TL Opsiyonlarında Son Durum 2) Kur Normalleşiyor 3) Tarihlere Göre Kur Oynaklığı 4) Döviz Opsiyonlarını Kullanarak Kur Tahmini

Günlük Bülten. Gedik Forex Günlük Bülten. Piyasa Gündemi. 30 Mayıs 2016 Pazartesi

Sektör eşleştirmeleri

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül 2013

KATILIM EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. ALTERNATİF ALTIN EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

VAKIF PORTFÖY BİRİNCİ PARA PİYASASI FONU (Eski Adıyla Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. B Tipi Likit Fon )

ZİRAAT HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş. STANDART EMEKLİLİK YATIRIM FONU FAALİYET RAPORU

EKİM twitter.com/perspektifsa

Dönemsel Analist Bilgilendirme Toplantısı

Aracılık Maliyetleri-Ekonomik Büyüme İlişkisi

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 21

2014 HAZİRAN AYI ENFLASYON RAPORU

Fon Bülteni Haziran Önce Sen

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

ESKİŞEHİR TİCARET ODASI Aylık Ekonomi Bülteni Ekim 2009

GÜNE BAŞLARKEN 26 Ekim 2009

Transkript:

TÜRK EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER VE PARA POLİTİKASINA İLİŞKİN BEKLENTİLER GAZİ ERÇEL BAŞKAN Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 13 Eylül 2000 DEIK Semineri, Londra

Konuşmama, ana ekonomik hedeflerimiz olan - enflasyonu düşürme - kamu finansmanını güçlendirme - gündemimizde bulunan güçlü yapısal reformları sürdürme konularında olumlu ilerlemeler kaydedildiğini ifade ederek başlamak isterim. Enflasyondaki düşüş ve büyümenin artışı olumlu gelişmeler olarak ortaya çıkmıştır. Para politikası, önceden açıklanan bir döviz kuru sepeti ile Ocak ayı başlarında yürürlüğe giren para kurulu benzeri kurallara uygun şekilde süregitmektedir. Merkez Bankası nın İktisadi Yönelim anketinden de anlaşıldığı gibi, iş dünyasının programa duyduğu güven güçlü bir şekilde sürmektedir. Türk hükümeti, enflasyonu düşürme programının uygulanmasından önce ve sonra, program hedeflerine bağlı olduklarına işaret eden önemli sinyaller göndermişler ve göndermeye devam etmektedirler. Ayrıca, uzun bir süredir piyasalarda oluşan borç dinamikleri kırılmıştır. Türkiye, döviz kuruna bağlı diğer enflasyonu düşürme programlarıyla kıyaslandığında daha başarılı gözükmektedir.

Arjantin (1991), Brezilya (1994, Meksika (1988) ve İsrail de (1985) uygulanan programların ilk aşamalarında gerçekleşen enflasyon oranları ve kurun reel değer artışı açısından Türkiye daha iyi sonuçlar almıştır. Büyümede geçen yıl yaşanan ciddi gerilemenin ardından, Türkiye ekonomisinin 2000 yılında tekrar bir ivme kazanmaya başladığı görülmektedir. Gözlenen büyümenin, faizlerin düşmesinden, turizmdeki canlanmadan, Batı Avrupa ve Rusya ya olan ihracattaki artıştan ve iş dünyası ile tüketicinin güveninin yüksekliğinden kaynaklandığı söylenebilir. Ancak kabul edelim ki hiç bir şey mükemmel değildir. Ödemeler dengesinin cari işlemler açığı beklenenden daha yüksek gerçekleşmiştir. Söz konusu artış, petrol şoku ve yurtiçi faiz oranlarındaki düşüşün birleşik etkisi ile birlikte ithalat talebini canlandıran özel tüketim ve yatırımların hızlanmasını yansıtmaktadır. Ancak, TL nin değer kazanmasının Türkiye nin dış ticareti üzerindeki olumsuz etkisinin şu ana kadar minimum düzeyde kaldığının altını çizmek isterim. 1998 den bu yana uyguladığımız TL nin değer kazanmasını engelleyen kur politikası, bu programın rekabet edebilir güçlü bir reel döviz kuru düzeyi ile başlatılabilmesini olanaklaştırmıştır. Bununla birlikte, kurun sepet bazında ve kullanılan fiyat endekslerine bağlı olarak geçmiş sekiz ayda gerçekleşen 0.3 ile 3.9 arasındaki değer artışı dikkate alındığında TL nin reel düzeyi rekabet edebilir aralıklar arasında kalmıştır.

Son yıllarda imalat sektöründe kaydedilen verimlilik artışı da, ihracatın bu dönemde dış piyasalarda rekabet gücünü koruyabilecek ek bir imkan sağlamıştır. Bu yılın ilk yarısında ise emek verimliliği artışı % 11 dir. Bu noktada, cari işlemler açığındaki artış eğiliminin, yakın gelecekte ekonominin dengeleri için bir risk unsuru oluşturmadığının altını çizmek isterim. Sermaye hareketlerindeki değişimler iç ve dış faiz oranları üzerinde herhangi bir baskı oluşturmadan cari işlemler açığını finanse edebilme kapasitesine sahip bulunmaktadır. Bununla birlikte, dış dengenin uzun dönem sürdürülebilirliğini sağlama yönünde şimdiden bazı önlemler aldık, gerekirse gene de alacağız. Bunun çaresi de, programın uygulanmasının ana gündem maddesi olan kamu sektörü tasarruflarının artırılmasında yatmaktadır. Diğer taraftan, 1. Euro nun tüm zamanların en düşük düzeyine düşmesi, 2. Özellikle gelişmiş ülkelerde izlenen aşırı derecede sıkı parasal ve mali politikalara bağlı yüksek faiz oranları, 3. Beklenenin üzerindeki petrol fiyatları gibi olumsuz dış gelişmelerin istikrarsız ortamlar yarattığını da vurgulamak isterim. Tüm bu dışsal faktörler, uluslararası fon yöneticilerini, gelişen piyasalardan uzaklaşmalarına portföylerini nakit olarak tutmaya sevketmiştir.

Bu koşullarda, gelişen piyasalara yönelen kaynaklarda azalma oluşmuş ve uluslararası sermaye piyasalarından finansman sağlanması, 2000 yılının ilk yarısında baskılara maruz kalmıştır. Bu noktada, Türkiye nin önceden programlandığı şekilde dış finansman gereksinimlerini karşılama konusunda çok başarılı olduğunun altının çizilmesi gerekmektedir. Hazine ve Türk Bankaları piyasalarda aktif bir biçimde hareket etmişler ve gereksinimlerini karşılamışlardır. Son olarak, enflasyona bakış açımızın orta vadeli olduğunu belirtmek isterim. Programdan sapma olmadığı sürece, hükümetin bu konuda gösterdiği güçlü irade, uygulanan sıkı mali politika ve devam eden yapısal reformlar 2002 yılı sonunda tek haneli bir enflasyon düzeyine inilmesini kolaylaştıracaktır. Ben bunun gerçekleşeceğine inanıyorum. Şimdi dilerseniz para politikası ile ilgili konulara değinmek istiyorum. Para politikası açısından program, özellikle ilk 18 aylık dönemde, para sepeti için aylık devalüasyon oranının kamuya önceden açıklandığı ve net iç varlıkların çok dar bir bant üzerinde dalgalanabildiği kurala dayalı bir sistem öngörmüştür. Bu sistemde para arzındaki değişmeler, özellikle Merkez Bankası nın döviz işlemlerine bağlı olarak gerçekleşmektedir. Söz konusu otomatik para yaratma sisteminin, para talebinde istikrarsızlığın beklendiği ve buna bağlı olarak para otoritelerinin para arzını yönetmede zorlandığı dönemlerde ve özellikle enflasyonu düşürme programının başlangıcında pratik avantajları

bulunmaktadır. Gerçekte, parasal büyüklüklerdeki oynamaların azalma eğilimine karşın, dar anlamda tanımlanan para arzı, reel para talebindeki yükselmeye bağlı olarak 2000 yılının ilk sekiz ayında artmıştır. Bu sistemde faiz oranları, bütünüyle piyasa tarafından belirlenmeleri nedeniyle, programın işleyişi konusunda önemli sinyaller vermeye devam etmektedir. Programın başlangıç aşamasında, hazine tahvil ve bonolarının faiz oranları hızla düşerken, Hazine nin iç borçlanmasının vadesi artmıştır. Bu da göstermektedir ki, kamuoyu enflasyonu düşürme programının yanı sıra döviz ve faiz politikalarımızı da güvenilir bulmuştur. Merkez Bankası, bu yeni sistem içinde öğrenme eğrisini çok hızlı bir şekilde oluşturmuştur. Net iç varlıklar kendileri için önceden belirlenmiş bir bant dahilinde oldukça düzgün bir dalgalanma eğilimi göstermiş, net uluslararası rezervler ise daima hedeflenenin üzerinde kalmıştır. Gerçekten de Merkez Bankası nın uluslararası rezervleri, rezerv para talebinin artmasıyla birlikte kademeli olarak artmıştır. 1 Eylül itibariyle net uluslararası rezervler Ekim 1999 a göre 1.4 milyar ABD Doları artarak 24.5 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiştir. Döviz karşılığı yaratılan TL likiditeyi sınırlama konusundaki engellerden biri, gecelik faiz oranlarındaki değişkenliğin önceki dönemlere göre artmış olmasıdır. Maaş ödemeleri, dış borç geri ödemeleri veya her ayın son günü gibi mevsimsel faktörlere bağlı olarak likidite talebinin arttığı ya da döviz arzının azaldığı belirli günlerde, gecelik faiz oranları yüksek düzeylere çıkabilmektedir.

Ancak para piyasaları oranındaki değişkenlik, tahvil ve bono ve piyasalarına yansımamaktadır. Bilindiği gibi, bu yılın başlarında yeni bir düzenlemeyle mevduat munzam karşılıkları oranının yüzde 2 lik bölümüne disponibilite olarak haftalık ortalamalar bazında tutturabilme olanağı getirilerek, bankalara yeni bir likidite kaynağı sağladık. Böylece bankalar hafta boyunca ortalama oranı tutturma zorunluluğuna karşılık, bu miktarları hafta içinde serbestçe kullanabilme imkanına sahip oldular. Bankaların bu olanaktan daha etkin bir şekilde yararlanmaları durumunda, gecelik faiz oranlarındaki değişkenliğin gelecekte azalacağına inanıyorum. Programı döviz kurunu nominal çapa alarak başlatmanın birçok avantajları vardı. Kamuoyu tarafından günlük bazda kolaylıkla izlenebilmesi nedeniyle, program bu tür dayanak noktaları için gerekli olan şeffaflığı beraberinde getirmiş, ve önceden ilan edilen döviz kuru, beklentileri yönetebilecek pratik bir araç sunmuştur. Bununla birlikte, döviz kurunun bir dayanak noktası olarak uzun dönemli kullanımı, ekonomide özellikle dış dengede sorun çıkartabilmekte, hatta para politikası uygulaması konusunda ihtilaflara neden olabilmektedir. Bu endişelere cevap verebilmek amacıyla, bir çıkış stratejisi geliştirdik ve önceden ilan ettik. 1 Temmuz 2001 de başlatılacak olan uygulamaya göre, kur sepeti bir bant içerisinde şekillenecektir. Söz konusu bant 2001 yılı sonunda toplam genişliği yüzde 7.5 e, 2002 yılının ortasında yüzde 15 e ve 2002 yılı sonunda yüzde 22.5 a ulaşacak şekilde kademeli olarak genişletilecektir.

Bu bahsettiğim 18 aylık geçiş dönemi boyunca uygulayacağımız politikadan kısaca söz etmek istiyorum. İlk olarak, bu dönemde politikamızda ani bir değişiklik olması beklenmemelidir. Değişiklik kademeli olarak gerçekleşecektir. Aslında piyasalar da geçiş döneminin başlaması ile birlikte politikalarımızda köklü bir değişiklik beklememektedirler. Getiri eğrisinin yapısına bakıldığında, bu eğrinin bant uygulaması dönemine rastlayan 11 ile 18 ay arasındaki vadeler için göreceli olarak düz olduğu gözlenmektedir. Programın başlatılmasından bu yana, Merkez Bankası nın temel hedefi fiyat istikrarına yöneldiği için, orta vadeli enflasyon hedefi Merkez Bankası için bir öncelik olmaya devam edecektir. Bu nedenle, döviz kuru bu geçiş döneminde fiyat düzeyi için belirleyici rol oynamayı sürdürdükçe, Merkez Bankası da kur hareketlerini yakından izleyecektir. Ümit ediyoruz ki, döviz kurları bu aşamada enflasyonla ilişkisini azaltacak, böylece döviz kuru hareketinin, fiyat düzeylerine yansıması giderek azalacaktır. İdeal bir ortamda döviz kurunun enflasyona etkisinin azalması ve hatta kaybolması beklenilir. Döviz kurunun kesintisiz olarak bandın ortalarında dalgalanacağını ümit ediyoruz. Bu arada Merkez Bankası, hedeflediği enflasyon oranına ulaşmak için faiz oranını daha güçlü bir şekilde kullanma imkanına sahip olacaktır. Bu, tüm katılımcılar için bir öğrenme süreci olacaktır. Para politikası uygulamasının bir diğer bir aşaması, büyük bir olasılıkla 2003 yılı başlarında başlayacaktır. Merkez Bankası para politikasına ilişkin yeni hedef seçimini, dalgalı döviz kurlarının

ışığında, bir parasal büyüklük ve/veya doğrudan enflasyonun hedeflenmesi yönünde kullanacaktır. Enflasyonla doğrudan ilintili olan ve aynı zamanda Merkez Bankası nın kontrolü altındaki bir parasal büyüklük bulmanın oldukça güç olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Bu gerçek ve son zamanlarda gelişmekte olan ülkeler arasında enflasyon hedeflemesinin başarılı bir şekilde uygulandığı dikkate alındığında, enflasyon hedefi Merkez Bankası için ciddi bir seçim olarak ortaya çıkmaktadır. Esasen bu fikri şimdiden test etmeye başlamış bulunuyoruz. Ön amaca yönelik olarak ilk enflasyon raporumuzu Web sayfamızda yayınladık. Kuşkusuz, 2002 sonrasına ilişkin hazırlıklarımız bu enflasyon raporu ile sınırlı olmayacaktır. Para politikasının etkin bir şekilde yürütülmesi için vazgeçilmez ön koşul, Merkez Bankası nın fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda tam bir operasyonel bağımsızlığa sahip olmasıdır. Bu bağlamda, Merkez Bankası na fiyat istikrarının sağlanması yönünde tam yetki veren para politikasının şeffaf bir biçimde uygulanmasını kolaylaştırıcı yönde açık ve net hesap verebilme hükümleri getiren yeni bir yasa üzerinde çalışmalar sürdürülmektedir. Tüm açılardan AB ye giriş koşullarına da cevap verebilecek olan bu yeni yasa, inanıyorum ki, Merkez Bankası nın zaten yüksek olan itibarını daha da artıracaktır. Şeffaflık konusuna gelince, uluslararası standartlara göre bağımsız bir kuruluş tarafından denetlenecek olan Merkez Bankası Yıllık Mali Hesap Raporu nu gelecek yıldan itibaren her yıl yayınlamaya başlayacağımızı belirtmek isterim.

Sözlerimi bitirmeden önce, enflasyonu hedefleme ya da diğer bir sistemin itibarının özellikle, Hükümetin faaliyetlerini Merkez Bankası kaynaklarına ya da enflasyona başvurmadan finanse edebilmesine bağlı olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim. Enflasyonu düşürme programının başarılı bir şekilde uygulanmasıyla birlikte, kamu maliyesinin ekonomideki mevcut hakimiyeti büyük ölçüde azalacak ve ancak o zaman Merkez Bankası ekonomideki fiyat istikrarından sorumlu tutulabilecektir. Bu bağlamda, geleceğe büyük bir umut ve heyecanla bakıyorum.