İZMİR İLİ, MENEMEN İLÇESİ PREHİSTORİK ve PROTOHİSTORİK DÖNEM ARKEOLOJİK YÜZEY ARAŞTIRMASI



Benzer belgeler
İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI

PANAZTEPE KAZISI. Armağan ERKANAL-ÖKTÜ

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI

PANAZTEPE- MENEMEN KAZISI

Kuzey Marmara Otoyolu (3. Boğaz Köprüsü dâhil) Projesi için Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (ÇSED): Ekler

ŞANLIURFA İLİ MERKEZ İLÇESİ NEOLİTİK ÇAĞ VE ÖNCESİ 2015 YILI YÜZEY ARAŞTIRMASI RAPORU

AĞILKAYA (PAĞAÇ) HÖYÜĞÜ

MUGLA LETOON ANTİK KENTİ ÖZDİRENÇ UYGULAMALARI

STRATONIKEIA ANTİK KENTİ SU YAPILARI. Antik kent Muğla Milas yolu üzerindedir. Aşağıda görüldüğü gibi Helenistik kurulmuştur.

HİERAPOLİS, 06/08/14-21/08/14 ÇALIŞMALARI MERMER RESTORASYONU ÇALIŞMALARI

2011 YILINDA DOĞU ANADOLU BÖLGESİN DE URARTU BARAJ, GÖLET ve SULAMA KANALLARININ ARAŞTIRILMASI ALİKÖSE KANALI

2011 YILI RESULOĞLU KAZISI

2500 YILLIK YERLEŞİM YERİ: AVŞAR AVŞAR DA ÖREN YERLERİ

BURGAZ KAZILARI 2008 YILI ÇALIŞMALARI

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

Bayraklı Höyüğü - Smyrna

BEÇİN KALESİ KAZISI KALE ÇEŞMESİ SONUÇ RAPORU

Urla / Klazomenai Kazıları

T.C. ŞIRNAK VALİLİĞİ 1990 ULUDERE

DASKYLEİON 2011 KAZI SEZONU ÇALIŞMALARI

RESULOĞLU YERLEŞİMİ VE MEZARLIK ALANI 2013 YILI KAZI RAPORU

ORDU SIRA NO İLÇESİ ADI SİT TÜRÜ 1 FATSA GAGA GÖLÜ 1.VE 3. DERECE DOĞAL SİT ALANI 2 MERKEZ

YEŞİLOVA HÖYÜĞÜ- İZMİR İN PREHİSTORİK YERLEŞİM ALANI

MANİSA İLİ KIRKAĞAÇ İLÇESİ ŞAİREŞREF MAHALLESİ ADA NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ

GÜNCEL ARKEOLOJİK BULGULAR IŞIĞINDA GİRESUN İLİNİN DAĞLIK KESİMİNİN PREHİSTORYASI * Salih KAYMAKÇI

Kültür ve Turizm Bakanlığından: İZMİR 1 NUMARALI KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR /687 Toplantı Tarihi ve No :

ŞANLIURFA YI GEZELİM

PERVARİ İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

Kültür ve Turizm Bakanlığından: İZMİR 2 NUMARALI KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR 45.13/97 Toplantı Tarihi ve No :

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

EDİRNE UZUNKÖPRÜ DOĞAL ORTAMI TEMİZ HAVASI İLE SÜPER BİR YAŞAM BURADA UZUNKÖPRÜ DE. MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI İSTER YATIRIM YAPIN KAZANIN

Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara "Batı Menteşe Dağları" denir.

Kültür ve Turizm Bakanlığından: KARABÜK KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR 74.01/469 A.U Toplantı Tarihi ve No : 24/02/

MENTEŞE YÖRESİ Kıyı Ege Bölgesinün Büyük Menderes Oluğu güneyinde kalan kesimine "Menteşe Yöresi" denilmektedir. 13. yüzyılda Manteşe yöresi

PLAN AÇIKLAMA RAPORU

MANİSA İLİ KIRKAĞAÇ İLÇESİ SARIAĞA MAHALLESİ 16 ADA 5 PARSEL NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ

MANİSA İLİ KIRKAĞAÇ İLÇESİ SARIAĞA MAHALLESİ 16 ADA 5 PARSEL UYGULAMA İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ

Muhteşem Pullu

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI

31. KAZI SONUÇLARI TOPLANTISI 2. CİLT

MUĞLA-BODRUM-MERKEZ ESKİÇEŞME MAHALLESİ-BARDAKÇI MEVKİİ 9 PAFTA 14 ADA 70 ve 90 PARSELLER KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi

2014 Yılı Akhisar Thyateira (Thyatira) Antik Kenti ve Hastane Höyüğü Kazıları

Kültür ve Turizm Bakanlığından: ANTALYA KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR Toplantı Tarihi ve No : Karar Tarihi ve No :

Dr. Öğr. Üyesi Sercan SERİN

T.C. ŞIRNAK VALİLİĞİ 1990 GÜÇLÜKONAK

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

Teos Çevre Düzenleme Projesi ve Uygulanması İle İlgili Çalışmalar:

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Kayseri K ültür V arlıklarını K orum a Bölge K urulu KARAR

2013 YILI TRİPOLİS ANTİK KENTİ KAZI VE RESTORASYON ÇALIŞMALARI

The Byzantine-Era Daily Use Pottery Found in the Thermal Spring in Allianoi

YENİCE KARAYOLU GÜZERGÂHI KONUTDIŞI KENTSEL ÇALIŞMA ALANI İLAVE+REVİZYON UYGULAMA İMAR PLANI; 499 ADA BATI KESİMİNE AİT PLAN DEĞİŞİKLİĞİ AÇIKLAMA

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı


koşullar nelerdir? sağlamaktadır? 2. Harita ile kroki arasındaki fark nedir?

2. PLANLAMA ALANININ ÜLKE VE BÖLGEDEKİ YERİ

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Kanada Kalkanı Kanada Kalkanı. Kıyı Dağları. Kanada Kalkanı. Kıyı Ovaları. Örtülü Platform. Büyük Ovalar İç Düzlükler. Dağ ve Havzalar Kuşağı

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI

PLAN AÇIKLAMA RAPORU

Rektörlüğüne. Sayın Rektörüm,

MANİSA İLİ SARUHANLI İLÇESİ

ARPAÇAY DA TARİHİ VE ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALAR Historical and Archaeological Research in Arpacay

PLANLAMA ALANI. Harita 1: Planlama Alanı ve Çevresi Uydu Görüntüsü (Yakın)

BİRECİK REHBER KİTAP. Birecik Turizm Envanteri Projesi T.C. BİRECİK KAYMAKAMLIĞI 2011

Yrd. Doç. Dr. Selim BARADAN Yrd. Doç. Dr. Hüseyin YİĞİTER

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

Dr. Eren Akçiçek e Armağan

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

ASSOS KAZISI 2015 YILI SONUÇ RAPORU yılı çalışmaları kapsamında aşağıda listelenen alanlarda kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir (Resim 1).

GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Haritanın Tanımı. Harita Okuma ve Yorumlama. Haritanın Tanımı. Haritanın Özellikleri. Haritanın Özellikleri. Kullanım Amaçlarına Göre

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale

MANİSA İLİ ALAŞEHİR İLÇESİ BEŞEYLÜL MAHALLESİ

Edirne Köprüleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Konu: 2015 Yılı Erzurum-Erzincan İl ve İlçeleri Yüzey Araştırması Sonuç Raporu TÜRK TARİH KURUMU BAŞKANLIĞINA

Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler)

ARKEOJEOFİZİKSEL ÇALIŞMA RAPORU

DİK KOORDİNAT SİSTEMİ VE

Aphrodite nin Kenti Aphrodisias

MANİSA İLİ ALAŞEHİR İLÇESİ KURTULUŞ MAHALLESİ ada 2 parsel- 10 ada 4, 5, 7 parsel -9 ada 12 parsel

GÜRHAN SÖZER Şehir Plancısı BALIKESİR İLİ AYVALIK İLÇESİ,SAKARYA MAHALLESİ 98 PAFTA,1705 ADA,1 PARSELE AİT 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ

Kültür ve Turizm Bakanlığından: SAMSUN KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR 55.00/ Toplantı Tarihi ve No :

SANAT TARİHİ RAPORU II. TARİHÇE İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ETÜD VE PROJELER DAİRE BAŞKANLIĞI TARİHİ ÇEVRE KORUMA MÜDÜRLÜĞÜ ZEYREK 2419 ADA

MANİSA İLİ, ŞEHZADELER İLÇESİ, YUKARIÇOBANİSA MAHALLESİ, PARSEL: /1000 ÖLÇEKLİ UYGULAMA İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ AÇIKLAMA RAPORU

GÖLMARMARA MAHALLESİ, 234 ADA 1 PARSEL VE ÇEVRESİNE AİT

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ).

ULAŞIM YOLLARINA İLİŞKİN TANIMLAR 1. GEÇKİ( GÜZERGAH) Karayolu, demiryolu gibi ulaşım yollarının yuvarlanma yüzeylerinin ortasından geçtiği

GÜZ YARIYILI ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ 1. ÖĞRETİM HAFTALIK DERS PROGRAMI PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA ARK131

MANİSA İLİ SARUHANLI İLÇESİ

PLAN AÇIKLAMA RAPORU

Transkript:

İZMİR İLİ, MENEMEN İLÇESİ PREHİSTORİK ve PROTOHİSTORİK DÖNEM ARKEOLOJİK YÜZEY ARAŞTIRMASI Nazlı ÇINARDALI-KARAASLAN İzmir ili, Menemen ilçesi prehistorik ve protohistorik dönem arkeolojik yüzey araştırmasının genel hatlarıyla amacı, Batı Anadolu da kültürler arası önemli geçiş noktalarından biri olan Gediz vadisi ve deltasının prehistorik dönemlerden Osmanlı dönemi sonuna kadar olan tarihçesini, tarihi olaylar paralelinde söz konusu yerleşimlerdeki süreklilik, gelişim ya da değişimleri hem arkeolojik hem de tarihi coğrafya açısından ortaya koymaktır 1. Bu amaç doğrultusunda 2010 yılından 2 itibaren yürütülen çalışmalarda bilimsel yöntem olarak intensive (dar alanda yoğun) ve extensive (geniş alanda sistematik) yüzey araştırması teknikleri eş zamanlı olarak kullanılmıştır 3. Bu çerçevede; Kesikköy, Seyrek, Haykıran, Belen Köyü, Süleymanlı Köyü, Asarlık, Göktepe Köyü, Emiralem, Günerli ve Yahşeli bölgelerinde 2013 yılı yüzey araştırması çalışması yapılmıştır (Harita 1). Söz konusu alanlarda yapılan intensive ve extensive yüzey araştırmaları sonucunda elde edilen veriler aşağıda sunulmaktadır: KESİKKÖY Kesikköy veya daha kullanılan biçimiyle Keseköy ile ilgili ilk resmi kayıt 1826-1836 yılları Menemen Şeriye Sicilindeki masraf listesindedir. Ancak aşağıda da belirtildiği gibi, özellikle mezarlık alanında tespit edilen bazı kalıntılar köyün iskânın daha erken bir döneme kadar gittiğini ortaya koymaktadır. Nitekim köyün bulunduğu alan Gediz Nehrinin taşkınlarına sahne olan Menemen Ovasındaki yüksek yerlerinden biridir ve bu nedenle eski Yrd. Doç. Dr. Nazlı Çınardalı-Karaaslan, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 06800, Beytepe-Ankara, nazlic@hacettepe.edu.tr; 1 Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü nün onayıyla gerçekleştirilmekte olan yüzey araştırması, Türk Tarih Kurumu ve Hacettepe Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Birimi tarafından 111K 251 ve 013A701009 nolu projeler ile desteklenmektedir. Bu projeye gösterdikleri ilgi ve destekten dolayı Türk Tarih Kurumu, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve Hacettepe Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Birimine teşekkürlerimizi sunmayı bir borç biliriz. 2 Çınardalı-Karaaslan vd. 2012, 319-342; Çınardalı-Karaaslan vd. 2013; 161-174, Çınardalı-Karaaslan ve Kolankaya-Bostancı (Baskıda). 3 2013 yılı yüzey araştırması Yrd. Doç. Dr. Nazlı Karaaslan başkanlığında, Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Neyir Kolankaya-Bostancı, Arkeolog Erden Egemen Terzioğlu, Fatih Mehmet Çongur, Malik Ejder Demirtaş ile Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji bölümü öğrencileri Gizem Alpaslan, Fatma Nur Düzyurt, Beyza Gülmez, Ayşe Gündoğan, Aysu Köysüren ve Savaş Onurcu dan oluşan bir ekip tarafından yürütülmüştür. Ayrıca Samsun Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü uzmanlarından İpek Karaman Bakanlık temsilcisi olarak görev almıştır. Kendilerine özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz. Ayrıca seramik incelemelerini yapan Trakya Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. İlkan Hasdağlı ya yaptığı titiz çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz. 1

taşkınlardan korunmuş olmasından dolayı köyün içinde ve çevresinde saptanan Antik dönem kalıntılarının gösterdiği gibi tarih boyunca yerleşimlere sahne olmuştur 4. A. Kesikköy Mezarlığı (38 36' 59" N 27 00' 04" E): Maltepe Mahallesi ile Kesik Mahallesi arasında yer alan ve Kesikköy eski mezarlık alanı olarak tanımlanan bölgede yapılan yüzey araştırması sırasında Osmanlı Dönemine ait eski mezarların yanı sıra günümüz mezarları da tespit edilmiştir (Resim 1). Bunların yanı sıra Osmanlı Dönemine ait üzeri kitabeli mezar taşları ile sarık şeklinde mermer taşlar da dikkati çekmektedir. Mezarlıkta muhtemelen aile bireylerinin gömüldüğü ve etrafının antik dönem taşlarının kullanılmasıyla parsellenmiş bir alan yer almaktadır. Söz konusu alanda Osmanlı dönemine ait taşlar ile Roma dönemine ait sütun parçalarının mezar taşı olarak kullanılmış olması da dikkat çekmektedir (Resim 2). Bu bölgeden az miktarda Osmanlı dönemi sırlı seramik parçaları ile mezarlar üzerinde modern testiler tespit edilmiştir. SEYREK MAHALLESİ Yüzey araştırması kapsamında gezilen bölgelerden bir diğeri de Seyrek Mahallesidir. Seyrek isminin kökenini oluşturan ve M.S. 13. yüzyılda Menemen ovasındaki en önemli köylerden birisi olan Sarrakenikon un adında, Bizansların ve Avrupalı Haçlıların verdiği Sarrakenos-Sarrazen adlarının izi görülmektedir 5. Bölge 1300 yıllarında Türklerin eline geçicince, köyün adının Türkçeleştirilmesi sonucunda Seyrek, Serek ya da Sirek olarak kayıtlara geçmiş olduğu izlenmektedir 6. A.Kenan Pala Tarlası (38 34' 54" N 26 56' 20" E) Panaztepe nin güney kesiminde yer alan ve denizden 8 m yükseklikte olan tarla ana su kanalı tarafından sınırlandırılmaktadır. Şu an ekili olan tarlada, sürülmesi ve ekime hazırlanması sırasında kenarlara yığılmış yoğun taş ve çatı kiremiti parçaları ile dikkat çekmektedir. Söz konusu tarlanın bitişiğinde yaklaşık 2 m derinliğindeki bir çukurda çatı kiremiti parçaları alüvyal dolgu içinde tespit edilmiştir (Resim 3). 4 Doğer 1998, 238-239. 5 Ahrweiler, 1965, 22; Doğer 1998, 252. 6 Doğer 1998, 252. 2

B. Domuz Çiftliğinin Batısı (38 34' 34" N 26 54' 53") Çevresinde pamuk ve mısır tarlalarının bulunduğu tepe Panaztepe nin güneybatısı, Domuz Çiftliğinin batısı ve Değirmentepe tümülüsünün de kuzeyinde yer almaktadır (Resim 4). Bu bölgede gerçekleştirilen yüzey araştırması sırasında bol miktarda Osmanlı dönemine tarihlendirilen yeşil, bej sırlı üzeri bezemeli kulp, dip ve amorf parçaları ile Roma dönemine tarihlendirilen yine bol miktarda çatı kiremiti parçaları ile monokrom seramik örnekleri tespit edilmiştir. Bunların yanı sıra gri renkli hamurlu ve üzerinde yiv bezeme bulunan bir fallos parçası da dikkat çekicidir (Resim 5). C. Değirmentepe nin Kuzeyinde Yer Alan Oda Mezar (38 34' 36" N 26 54' 48" E) Değirmentepe nin kuzeyinde ve Domuztepe Çiftliği ile Armutçıktı Mevkiinin batısında yer alan oda mezar ana kayaya oyulmak suretiyle bir orta alan ve iki yan bölmeden oluşan ön kısmı Üçtepeler e ve denize bakan bir konumda yer almaktadır. Mezar hafifçe yuvarlatılmış apsis yapan tavan kısmına sahiptir. Mezarın sol ve sağ taban kısmı yaklaşık 0.15 m düzeltilerek muhtemelen ölünün konulduğu bir platform hazırlanmıştır. Ayrıca söz konusu mezarın tam orta/üst kısmında da kaçakçılar tarafından kaya içerisinde huni şeklinde oyularak çıkartılmış bir kısmı da tahribata uğratılmıştır (Resim 6). D. Değirmentepe nin Kuzeybatısında Yer Alan Kanal (38 34' 22" N 26 55' 23" E) Değirmentepe nin kuzeybatısında yer alan ana sulama kanalının açılması sırasında her iki tarafa atılan toprak içerisinden bol miktarda deniz kabuğu tespit edilmiştir (Resim 7). Ayrıca yine yoğun miktarda Roma dönemine tarihlendirilen çatı kiremiti örneklerinin yanı sıra dip, kulp ve amorf parçaları tespit edilmiştir. Bunlarla birlikte yine aynı döneme ait künk parçası da fark edilmiştir. Seramik örneklerinin arasında M.Ö. II. bin yıla tarihlenen pithos ağız kenarı parçası da dikkat çekicidir (Resim 8). HAYKIRAN KÖYÜ 1932 yılında Çukurköy den göç eden bir grup tarafından Gediz Nehri nin kuzey sahilinde kurulmuş olan bir köydür. Karaorman ile birlikte Menemen in en yeni köylerinden biri olmasına karşın, köye adını veren Haykıran Dede 14. yüzyılda Menemen ve çevresine yapılan Yörük/Türkmen göçlerinin en eski kanıtlarından birini oluşturmaktadır 7. 7 Doğer 1998, 230. 3

A.Çakaldere Mevki (38 39' 07" N 27 07' 30" E): Haykıran Köyü sınırları içinde yer alan ve Kuş Kayaları olarak bilinen bölgedeki Pavlos Gölünden doğan Çakalderesinin bir kolu olan Karadere nin doğu ve batı kesiminde teraslanarak yerleşim alanları oluşturulmuştur. Söz konusu kesimde de Roma dönemine tarihlenen çiftlik evi kalıntılarına rastlanılmaktadır (Resim 9). Bunların yanı sıra, dere taşları ile döşenmiş olup yaklaşık 4 m genişliğinde ve muhtemelen Haykıran dan geçen kervan yolunun devamı niteliğinde olan ve yine Roma dönemine tarihlendirilen eski bir yol kalıntısı doğu-batı istikametinde yer almaktadır (Resim 10). Söz konusu yolun kuzey kesiminde de yukarıda belirtilen iri boy taşların çevrelenmesi ile istinat duvarı, ekilmiş alanlar üzerinde yapı kalıntılarına rastlanılmaktadır. İki mekândan meydana gelen yapılar 7.20 m x 7.20 m ile 6.20 m x 6.20 m ölçülerindedir. Yapıların 0.76 m genişliğindeki duvar temelleri kenarlara iri boyutlu taşların dikey olarak yanlara yerleştirilmesi ve ortalarının da daha küçük boyutlu taşlar ile doldurulması ile inşa edilmiştir. Söz konusu yapılar arasında da muhtemelen işlik olarak kullanılmış olan bir mekâna ait, ortasında yaklaşık dikdörtgen biçimli çukurlar bulunan işlenmiş iri boyutlu taşlar tespit edilmiştir (Resim 11). Burada saptanan buluntular arasında, Osmanlı dönemi seramik parçalarının yanı sıra Roma dönemine ait seramik örnekleri ile pithos parçaları ve bol miktarda çatı kiremiti ile künk parçaları yer almaktadır. Ayrıca, alt kısmı muntazam bir biçimde düzleştirilmiş olan oval biçimli bir pişmiş toprak ağırlık da araştırma sırasında fark edilmiştir (Resim 12). B. Kuşkayalar Altı (38 39' 21" N 27 07' 56" E) Çakaldere Mevkinin kuzeydoğusunda yer alan ve Devler Su İşleri tarafından kapatılmış olan su kaynağının yakınında Bizans dönemine ait bir kiliseye ait kalıntılar tespit edilmiştir. Korunan mimari kalıntılara dayanarak iri ve orta boy taşların oluşturduğu duvar kalıntıların yer yer korunmuş olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu bölgede Roma ve Bizans dönemine ait seramik ve çatı kiremiti parçaları saptanmıştır (Resim 13). 4

C. Kerkesenkaya Mevkii (38 38' 31" N 27 08' 57" E) Haykıran ve Görece arasında yer alan Kersenkaya mevkiinde üzüm ezmede kullanılan büyük bir kayanın oyularak düzeltilmesi ile yaklaşık dikdörtgen biçimli bir mekan ile doğu cephesinde kare biçimli bir pencere açılmış ve bir bölme oluşturulmuş (Resim 14). Etrafı zeytin ağaçları ile makiden oluşan bölmenin yanında yine yerel halkın yaptığı tanımlamalardan anlaşıldığı kadarıyla olasılıkla Roma dönemine ait cam gözyaşı şişeleri gözlemlenmiştir. Söz konusu alan küçük bir tepe olmasına rağmen daha sonraki tarımsal faaliyetler ve kaçak kazılar nedeniyle düz bir alana dönüştürülmüştür. Zeytin ağaçları ile kaplı olan tarla içinde bol miktarda Roma ve Osmanlı dönemlerine ait seramik parçalarının yanı sıra depolamada kullanıldığı düşünülen iri boy bir pithosa ait ağız kenarı parçası ile çatı kiremiti parçaları tespit edilmiştir (Resim 15). Ayrıca diğer buluntular arasında siyah taştan yapılmış minyatür bir balta ile yapı elemanı olarak kullanılmış olan üzerinde üzüm salkımı şeklinde bir motif bulunan bir mermer parçası (Resim 16) ve seramik cürufları da gözlemlenmiştir. Kersenkaya Mevkii olarak tanımlanan alan 3 bölge olarak değerlendirilmektedir. I. Bölge: Kersen olarak tanımlanan ve işlenmiş iri bir kaya bloğundan oluşan bir üzüm ezme haznesi ile bu haznenin çevresinde yer alan tarladan bulunan ve M.Ö. 3. bine tarihlenen steatitten bir minyatür baltanın bulunduğu bölge (Resim 17). II. Bölge: Kersenkaya tepesinin doğu yamaç tarlasında erik ağaçlarıiçin sürülmüş olan alanda 2 adet kabaca yuvarlatılmış iri boy pişmiş toprak ağırlık ile altıgen prizma şeklinde oldukça aşınmış durumda olan bir ağırlık, yaklaşık badem şeklinde kurşun külçe (Resim 18) ile bir adet bronz sikke bulunmuştur (Resim 19). III. Bölge: Kersenkaya tepesinin batı yamacında yer alan ve cennet hurması adı verilen meyve ağaçlarının bulunduğu tarladan meydana gelmektedir. Bu kesimde Roma dönemine ait bol miktarda seramik parçaları ile kobalt mavisi renginde Bizans dönemine ait cam bilezik parçaları ile atıl durumda üst tarlanın istinat duvar örgüsünden düştüğü düşünülen silindir biçimli taş sütün ve sütun altlığı ile mimaride kullanıldığı düşünülen işlenmiş taşlar tespit edilmiştir( Resim 20). 5

D. Sakaltepe (38 37' 10" N 27 06' 12" E) Saklatepe Haykıran köyü sınırları içinde ana yolun karşı tarafındaki zeytin, badem, üzüm ve narenciye bahçelerinin bulunduğu tarım alanında yer almaktadır. Kaçak kazı çukurları ve tarımsal faaliyetlerin neden olduğu tahribatın izlendiği arazide yaklaşık dikdörtgen biçimli iti boy taşların yerleştirilmesiyle oluşturulmuş ve oldukça tahrip olmuş mimari yapılar gözlemlenmektedir. Söz konusu kalıntılar arasında çatı kiremiti, Roma dönemine tarihlendirilen üzeri yivli amorf parçalar, akıtacaklı kaplar ve bir adet cam dip parçası, deniz kabukları ile az sayıda işlenmiş taşlar yer almaktadır (Resim 21). Alanın en yüksek kesimine sulama yapılabilmesi için bir havuz inşa edilmiş ve tepe tıraşlanarak tahrip olmuştur. Ayrıca tepenin yamaç kısmını çevreleyen uzun bir menzil çukuru Kurtuluş Savaşı sırasında açılmış olup kalıntıları halen izlenmektedir. BELEN KÖYÜ Ayrıca Belen Köyü, Gediz Nehrinin kuzey sahilinde doğu-batı doğrultulu bir karayolunun geçtiği stratejik bir geçit üzerinde bulunmaktadır. Yerel halktan alınan bilgiye göre, köyün ilk yerleşimi Çukurköy yolu üzerinde Eski Belen adı verilen bugünkü Kızılgöl mevkiinde yer almaktaydı. Belen adını, köyün üzerinde kademe kademe yükseldiği Belentepe ve Kızılgöltepe nin konumundan almış olmalıdır. Bu iki tepe Duman Dağının Gediz Ovasına en fazla girdiği yükseltiler olarak dikkati çekmekte ve vadi içlerinde olan Yanık, Doğa ve Haykıran köylerine oranla bölgeye hakim bir konumda bulunmaktadır 8. A. Belentepe (38 38' 28" N 27 06' 23" E) Belen dağı zirvesine doğru çıkarken yan yana konumlanmış olan biri 157 m, diğeri ise 220 m yükseklikte olan iki tepeden meydana gelen alanda çeşitli boyutlarda işlenmiş taşlardan oluşan ve parsel şeklinde alanlara bölünmüş olan bölge yerel halk tarafından Eski Yunan Dönemi aile mezarlığı olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu alanda yer alan taşlar üzerinde mezar işareti olduğu düşünülen düz ve çukur şeklinde oyuklar bulunmaktadır (Resim 22). Ancak bu alanda gözlemlenen doğal ve beşeri tahribatın oldukça büyük olmasından dolayı kayalık alanda bir mekan bütünlüğü gözlemlenememiştir. 8 Doğer 1998, 195. 6

SÜLEYMANLI KÖYÜ Süleymanlı köyü ile ilgili ilk kayıt 1575 yılına aittir. Ancak köyün sınırları içinde en eski iskân izlerine rastlanılmıştır. Bunlardan biri Gediz Nehrinin kıyısındaki Gemitepesi üzerinde bulunmaktadır. Tarla açmak için tesviye edilen bu alçak ve küçük tepe üzerinde Erken Tunç Çağı na ait seramik parçaları bulunmuştur. Ayrıca Ören adıyla anılan ve Temnos ile ilişkili başka bir iskân da Roma dönemine tarihlendirilmektedir. Ören Mevkiinde yüzeyde görülen pişmiş toprak künkler buraya Dumanlı Dağdaki kaynaklardan su getirilmiş olduğunu göstermektedir. Söz konusu Roma Dönemi köyünün hemen yakınında Sıtma Gölü olarak adlandırılan ve suyu şifalı olarak kabul edilen, ancak günümüzde kurumuş olan bir su kaynağının varlığı da bilinmektedir 9. A. Gemi Tepe (38 38' 05" N 27 10' 04" E) Gemi Tepe, Haykıran köyünden Süleymanlı köyüne giderken Gediz nehrinin aktığı kanalın batısında 26 m yükseklikte yer almaktadır. Günümüzde tarla ve konutların yer aldığı bölgede yerel halktan alınan bilgiye göre Antik dönemde gemilerin bağlandığı düşünülmektedir. Bu alanda zeytin ağaçları arasında iri boy taşlardan oluşan ve kaçak kazılar sonucunda çıkarılmış olan mimari parçalar tespit edilmiştir. Burada Roma ve Bizans dönemlerine ait az miktarda seramik parçaları saptanmıştır (Resim 23). Ayrıca üzerinde mühür baskısı olan bir amphoraya ait kulp parçası da dikkat çekmektedir. B. Ören Mevkii (38 38' 31" N 27 10' 22" E) Zeytin ve mandalina ağaçları arasında roka, maydanoz ve dereotu ocaklarının açılması sırasında meydana gelen tahribat nedeniyle açığa çıkmış olan bol miktarda çatı kiremiti, seramik ve cam kap ile bilezik parçalarına rastlanılmıştır (Resim 24). Tepenin söz konusu tarımsal faaliyetlerle düzeltilmesi sonucu yerleşimin niteliği tam olarak anlaşılamamıştır. Roma dönemine ait seramik örneklerinin ve çatı kiremitlerinin varlığı burada bir yerleşim alanının olduğunu göstermektedir. 9 Doğer 1998, 254-255. 7

C. Palamut Tepe (38 37' 05" N 27 09' 39" E) Emiralem ile Süleymanlı Köyü arasında Göktepe nin karşısında yer alan Palamut Tepe üzerinde kayaya oyulmuş olan çeşitli tipte oda ve sanduka mezarlara rastlanılmıştır. Palamut Tepe ismini, bölgede bol miktarda bulunan palamut ağaçlarından almaktadır. Burada oda mezar olarak tanımladığımız yığma toprağın altında yer alan mezar, kaçakçılar tarafından tahrip edilmiştir. Orta kısımda bir kapı açıklığı bulunan ve işlenmiş iri boy bir taşın üste muntazam olarak yerleştirilmesiyle inşa edilmiş olan mezarın doğu ve güney yönde devam ettiği görülmektedir. Ancak bu kısımlar oldukça tahrip olmuştur. Söz konusu kapı açıklığı 0.50 m genişliğindedir; üst kısma yerleştirilen blok taş ise 1.30 m uzunluğunda ve 0.95 m genişliğindedir (Resim 25). Burada tespit edilen bir diğer mezar tipi ise iki mezarın ana kayaya yan yana oyulmasıyla meydana getirilmiştir (Resim 26). Mezarlardan biri 1.80 m x 0.60 m x 0.65 ölçülerinde iken, diğer mezar da 2.10 m x 0.70 m x 0.55 m ölçülerindedir. Söz konusu mezar tipinin ilgi çekici olan kısmı mezarların etrafının çeşitli boyutlardaki taşlar ile çevrelenerek bir mimari oluşturmasıdır. Üçüncü mezar tipi ise 1. 70 m x 0.45 m x 0.35 m ölçülerinde bağımsız tek bir mezar ile temsil edilmektedir. ASARLIK Adını Boztepe, eski adıyla Gavurtepe, üzerindeki Aiol-Hellen antik yerleşiminin kalıntılarından alan Asarlık Mahallesinin varlığı, bugün Menemenliler arasında Eski Menemen in Asarlık ta olduğuna dair yaygın inanışa uygun düşmektedir 10. A. Asarlık Tepesi (38 34' 52" N 27 06' 34" E / 38 34' 44" N 27 06' 52" E) Asarlık mezarlığının üst kısmında bulunan ve günümüzde mera olarak kullanılan bu alanda yapılan araştırmalarda dikkat çeken ilk nokta iki tepe arasında yer alan su kemeri yapısıdır (Resim 27). Su kemerinin yapımında pişmiş toprak tuğlaların yanı sıra iri boyutlu taşlar, kırık künk parçaları ve çeşitli seramik parçaları da kullanılmıştır. Kemerin üst korunan kısmının ölçüleri 0.60-0.82 m arasında değişiklik göstermektedir. Kemerin kalınlığı dıştan 10 Doğer 1998, 188. 8

0.42 m ve içten de 1.05 m dir. Su kemerinin etrafında oldukça yoğun miktardaki künk parçaları ve Osmanlı dönemine ait sırlı testi parçaları yer almaktadır. Günümüzde, su kemerinin 200 m kadar aşağısında da dere üzerinde çeşitli boylarda yedi adet delik bulunan ve suyun hızını azaltmaya yarayan modern bir yapı daha bulunmaktadır. Su kemerini geçip tepeye doğru ilerlendiği vakit arazinin çeşitli yerlerinde sayıları yirmiyi bulan muhtemelen Osmanlı dönemine ait olan ve temel seviyesinde olduğu gözlemlenen yer yer duvarları korunmuş konut kalıntılarına rastlanılmaktadır. Kaçak kazılar bu yapıların etrafında yoğunlaşmaktadır. Bunlar arasında 9.30 m x 5.10 m ölçülerinde üç mekandan oluşan bir yapı göze çarpmaktadır. Bu yapının duvar genişliği 0.50 m olup korunan yüksekliği 1.02 m dir. Duvarların yapı tekniği ise, kenarları düzeltilmiş iri boy taşların, iç kısımlarının ise küçük boyutlu taşlarla doldurulması şeklindedir. Tepenin orta kısmında ise oldukça derin olan bir sarnıç yer almaktadır. Mevkide hayvancılık yapan yerel halktan alınan bilgilere göre bu alanda da kaçak kazılar yapılmıştır (Resim 28). Bunun yanı sıra tepenin eteğine doğru 0.96 m x 1.12 m genişliğinde ağzı olan derinliği de 1.12 m olan bir diğer su kuyusu daha tespit edilmiştir. GÖKTEPE KÖYÜ Göktepe, Değirmendere ve Emiralem vadileri arasında kalan platonun ilk kademesi üzerine kurulmuştur. Göktepe nin de üzerinde yer aldığı ve Yamanlar ın zirvesine doğru giderek yükselen platonun, ovadan sarp ve kayalık gibi görünmesine karşın, antik dönemlerden kalmış teraslı tarım alanları ile iskan görmüş olduğu anlaşılmaktadır. Platonun kuzey ve kuzeybatı yamaçları üzerinde bulunan sınır taşları, Hellenistik dönemde bu bölgede arazi anlaşmazlıklarının varlığını göstermektedir. İlk iki sınır taşı Gökkaya da bulunan Melanpagos ile eski Emiralem köyünün yamacındaki Ballıkkayası üzerinde bulunan Herakleia kentleri arasındaki sınırı çizmektedir. Söz konusu sınır taşlarının da ortaya koyduğu gibi, platonun çok büyük bir kısmının antik dönemde Gökkaya üzerindeki Melanpagos a ait olduğu anlaşılmaktadır 11. Platoda Bizans döneminde de yoğun olarak tarım yapılmıştır. Göktepe nin hemen kuzeyinde, köye ait yeni su deposunun yanında köylülerin Ören olarak adlandırdığı mevkiide bir harabe yer almaktadır. Yer yer kaçak kazı çukurlarının açıldığı bu iskan kalıntısı Bizans 11 Doğer 1998, 218. 9

dönemine aittir. Yüzeyde görünen buluntular da 13. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Söz konusu Bizans yerleşimi, bölgenin 14. Yüzyıl başlarında Saruhanoğullarının eline geçişiyle terk edilmiş olmalıdır 12. A. Maşat Mevkii (38 35' 31" N 27 09' 50" E) Günümüzde hayvan ağılların bulunduğu Maşat Mevkiinde yer alan ve Göktepe tümülüsü olarak tanımladığımız mezar yapısı kaçakçılar tarafından tahrip edilmiştir. İri boy taşların yatay ve dikey olarak yerleştirilmesi ile bir ana giriş ve buradan devam eden oda kısmı ile tanımlanmaktadır. Üzeri yığma toprakla örtülen mezar odası kaçakçıların attığı dinamit nedeniyle dağılmıştır (Resim 29). Söz konusu tümülüsün güneybatısında ise ana kayaya oyulmuş olan bir su sarnıcı yer almaktadır. Aynı bölgede ayrıca, 2 m x 0.50 m ölçülerinde yine kayaya oyulmuş olan bir mezar tespit edilmiştir. Söz konusu mezar 38 35' 23" N 27 09' 57" E koordinatlarında olup 515 m yükseklikte bulunmaktadır. B. Koca Maşat/ Manastır Tepe (38 35' 05" N 27 09' 47" E) Arifali Pınarı yakınlarında yer alan Manastır mevkii de önemli bir yerleşimi işaret etmektedir. Adından da anlaşıldığı gibi, bu mevkide muhtemelen Bizans döneminde kullanılan bir manastır bulunmaktaydı. Nitekim su kaynakları bakımından zengin olan bu alanda görülen bazı yapı kalıntıları ve Bizans dönemi mezar taşları bu izlenimi kuvvetlendirmektedir. Manastır mevkiinin Osmanlı döneminde de iskan görmüş olduğu düşünülmektedir. Özellikle yağ değirmenlerine ait bazı kalıntılar bu görüşü destekler niteliktedir 13. Eski Manisa yolu ile Göktepe köyü arasında yer alan Koca Maşat ta bir manastıra ait olan mimari kalıntılar enkaz şeklinde çevreye yayılmış bir biçimde tespit edilmiştir. Yoğun maki ve çam ormanları ile kaplı olan alanda yoğun kaçak kazı çukurları da saptanmıştır. Bu kesimde ayrıca araziyi parsellere ayırmak amacıyla söz konusu taşların tarlalar arasında bir sınır oluşturmak amacıyla kullanılmış oldukları da gözlemlenmiştir. Söz konusu taşların arasında Bizans dönemine ait ağız kenarı ve dip parçalarına az miktarda rastlanılırken, bunun aksine bol miktarda çatı kiremiti tespit edilmiştir (Resim 30). 12 Doğer 1998, 218. 13 Doğer 1998, 218-219. 10

C. Melanpagos Tepesi (38 35' 05" N 27 09' 47" E) Eski Menemen yolu ile Göktepe köyü arasında yer alan Melanpagos tepesinin etrafı Arkaik (?) döneme ait bir sur ile çevrelenmiş olan bir yamaç yerleşimi şeklindedir. Burada yamaçlara doğru çeşitli yerlerde yapı kalıntıları mevcuttur. İşlenmiş kaya bloklarından oluşan 5.90 m genişliğindeki sur, kuru duvar tekniğinde düzgün bir şekilde örülmüştür. Yapılara ait taşlarda muntazam olarak kesilmiştir ancak aralarında herhangi bir bağlantı tespit edilememiştir (Resim 31). D. Kaya Mezarları (38 33' 54" N 27 09' 45" E) Eski Menemen yolu ile Göktepe köyü arasında çam ağaçları ve makiler ile kaplı olan bölgede ağaçlar arasında 1.60 m x 0.50 m ölçülerinde kayaya oyulmuş olan mezarlar tespit edilmiştir. Oldukça yoğun kaçak kazıların bulunduğu alanda söz konusu mezarlara ait iri boyutlu kapak taşları atıl durumda saptanmıştır (Resim 32). ARAPDERE MEVKİİ (38 36' 34" N 27 10' 29" E) Eski Manisa İzmir yolu üzerinde yer alan ve çok fazla kaçak kazının yapılmış olduğu Arapdere mevkiinde ana kayaya oyulmuş 1.30 m x 0.70 m ölçülerinde yaklaşık dikdörtgen biçimli bir mezar odası tespit edilmiştir. 1.80 m derinlikte olan mezar odasının ön kısmı 1.08 m x 0.55 m ölçülerinde kubbeli bir giriş sahip olup kuzeye bakmaktadır. Mezarın ana mekanı her iki yanda ana kayanın işlenmesiyle oluşturulan bir kline ile biçimlendirilmiştir. İç kısmı 1.93 m x 2 m ölçülerinde olup ölünün yatırıldığı alan 2 m x 0.55 m ölçülerindedir. Söz konusu mezarın üst kapak taşı tespit edilememiştir (Resim 33). EMİRALEM Bir Aiolis kenti olan Herakleia nın bulunduğu Ballıkkayası nın eteğine yayılmış olan Eski Emiralem ya da diğer adıyla Hamzabeyli köyünün kuruluş tarihinin 14. veya 15. yüzyıl olduğu düşünülmektedir 14. 14 Doğerli 1998, 215. 11

A. Emiralem Mezarlığı (38 37' 18" N 27 08' 22" E) Emiralem ile Süleymanlı köyleri arasında yer alan Emiralem Mezarlığı oldukça geniş bir alanı kaplamakta olup Osmanlı dönemine tarihlenen mezarlar ile birlikte kullanım görmektedir. Burada ayrıca Roma Dönemine ait sütun parçalarının yanı sıra mezar taşı olarak kullanım görmüş olan mimari elemanlar da tespit edilmiştir (Resim 34). KOYUNDERE KÖYÜ Harmandalı ve Göktepe köyleri gibi Koyundere de Yamanlar ın batı yamaçlarında 19. yüzyıl içinde kurulmuş olan yeni köylerden biridir. Ayrıca bugünkü Koyundere nin 1 km doğusunda, Eski Koyundere olarak bilinen bir köy harabesi de bulunmaktadır 15. A. Koyundere Mezarlığı (38 34' 03" N 27 04' 21" E) Koyundere köyünün güney kesiminde yer alan mezarlık alanında Geç Roma mimari kalıntılarının mezar taşı olarak kullanım gördükleri tespit edilmiştir. Burada ayrıca Osmanlı dönemine ait mezar taşları da gözlemlenmiştir. GÜNERLİ KÖYÜ A. Günerli Mezarlığı (38 33' 44" N 26 59' 59" E) Alüvyal bir dolgu üzerine kurulmuş olan Günerli köyü sınırları içinde yer alan mezarlık alanında Geç Roma dönemine ait mimari kalıntılarının mezar taşı olarak kullanılmasının yanı sıra Osmanlı dönemine tarihlenen mezar taşları da görülmektedir. Köyün hem alüvyal bir dolgu üzerinde yer alması, hem de yüksek kesimlerinin tarla arazisi açımında tesviye ile düzeltilmesinden dolayı burada herhangi bir arkeolojik buluntuya rastlanılmamıştır. 15 Doğerli 1998, 240. 12

YAHŞELLİ KÖYÜ Menemen e en yakın köylerden biri olan Yahşelli köyü, 14. ya da 15. yüzyıllarda kurulmuş olmalıdır. Köyün ilk iskân yeri bugünkü yerleşmenin 1500 m güneyinde Yamanlar ın eteklerinde bulunmakta ve Eskiköy mevkii olarak adlandırılmaktadır. Küçük kuru bir derenin iki yamacında kurulmuş, harabesi görünen eski köyde biri doğu yamaçta, diğeri ise vadi girişinde olmak üzere iki su kaynağı bulunmaktadır 16. A. Yahşelli Eski Köy Mezarlığı (38 36' 39" N 27 06' 54" E) Kaçak kazı çukurları ve tarımsal faaliyetlerden ötürü tahribat izlerinin takip edildiği Yahşelli Eski köy mezarlığında Osmanlı dönemine ait sarıklı/kavuklu mezar taşları ile üst kısmı üçgen biçimli olan üzeri kitabeli mezar taşlarının yanı sıra yine mezar taşı olarak kullanılmış olan silindir gövdeli sütun parçaları tespit edilmiştir (Resim 35). B. Gavur Evi Tepesi I (38 36' 04" N 27 06' 19" E) Yahşelli köyü sınırları içinde yer alan Gavur Evi Tepesi I buluntu yeri, doğal bir kayanın kuzeye bakar vaziyette işlenmesi ile oluşmuş olan bir açık hava kült alanı olabilir. Nitekim burada Menemenli Söz konusu alan, bir kaya mezar ve iki basamaktan meydana gelmekte ve önünde düz bir platform yer almaktadır. 1.90 m yükseklikte, yan kısmı muntazam olarak düzleştirilmiş üst alanda 1.96 m x 0.78 x 0.60 m ölçülerinde bir kaya mezar yer almaktadır. Bu bölümün doğu kesiminde yer alan basamaklı alan 0.40 m-1 m ölçülerinde yaslanma alanından ve 0.30 m-0.60 m ölçülerinde de bir oturma alanından oluşmaktadır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda söz konusu alanın mezar için uygulanan dinsel törenlerde kullanılan bir alan olduğu düşünülmektedir. Ancak bu kesimde de diğer buluntu yerlerinin birçoğunda olduğu gibi kaçak kazı çukurları ve tarımsal faaliyetlerin neden olduğu tahribat izleri görülmektedir (Resim 36). 16 Doğer 1998, 267. 13

C. Gavur Evi Tepesi II (38 36' 04" N 27 06' 19" E) Yahşelli deki yerel halk tarafından Gavur Evi olarak adlandırılan kubbeli oda mezar ana kayanın işlenmesi ile oluşturulmuştur. Bu mezar diğer kaya mezarlara oranla anıtsal bir yapı olma özelliğine sahiptir (Resim 37). Söz konusu oda mezarın 1. 28 m x 0.90 m ölçülerinde kemerli bir ön giriş kısmı bulunmaktadır. İki basamak ile inilen yaklaşık dikdörtgen şeklinde 1.78 m-1.86 m x 1 m ölçülerinde ve 0.70 m derinliğindeki mezar alanı mezar odasının merkezinde yer almaktadır. Oda kısmı olarak tanımlanan ana girişin karşısında kubbeli alan klineden 1.30 m yükseklikte yer almaktadır. Oda kısmı ise 2.58 m x 2.54 m boyutlarında yaklaşık kare görünümlüdür. Söz konusu mezarın doğu yönünde, doğu-batı istikametinde dikey olarak uzanan yaklaşık 1 m genişliğinde ve 6 m uzunluğunda bir duvar parçasının yer yer korunmuş olduğu dikkat çekmektedir. Gerek mezar, gerekse duvar çevresinde Roma ve Osmanlı dönemine ait seramik parçaları tespit edilmiştir. Diğer taraftan bu mevkiinin batısında, 38 36' 06" N 27 06' 19" E koordinatlarında, derinliği 3.20 m yi bulan kaçak kazı çukurları ve bunların neden olduğu tahribatlar da gözlemlenmiştir. D. Gavur Evi Tepesi Etekleri Gavur Evi olarak tanımlanan mevkiinin eteklerinde yer alan tarlalar düz yerleşim alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Yoğun seramik ve çatı kiremiti parçalarının saptandığı bu alan, tarımsal faaliyetler nedeniyle tahrip olmuştur. Burada görülen seramik örnekleri arasında sırlı Osmanlı dönemi seramiği ile Roma dönemi ağız kısmı yivli profil ve gövde parçaları ile testi parçaları yer almaktadır (Resim 38). Bu alanda bol miktarda olduğu gözlemlenen deniz kabuklarının yanı sıra mermerden yapılmış olan ve birer mimari öğe olarak kullanılmış oldukları düşünülen işlenmiş kırık bloklar ve mezar taşı olarak kullanılmış olabilecek düzleştirilmiş taşlar da yüzey araştırması sırasında tespit edilmiştir. Ayrıca söz konusu bölgeden ele geçtiği Taner DEDE tarafından bildirilen ve tarafımıza verilen bir adet gümüş sikke (Resim 39) (ön yüzünde savaşçı Athena ve arka yüzünde baykuş figürü bulunmaktadır) ile badem biçimli kurşun külçe (bir yüzünde akrep figürü diğer yüzünde ise yazı bulunmaktadır) İzmir Arkeoloji Müzesi ne envanterlenerek teslim edilmiştir (Resim 40). 14

SONUÇ ve DEĞERLENDİRME Gediz deltasında üç sezondur yürütülen araştırmalarda olduğu gibi, bu seneki çalışmalarda da, çok büyük bir olasılıkla Gediz nehrinin getirdiği alüvyonlarla üstlerinin kapanması nedeniyle Prehistorik dönem buluntularına ve yerleşimlerine rastlanılamamıştır. Batı Anadolu da gerçekleştirilen jeomorfolojik araştırmalar, söz konusu dönemlerde, deniz seviyesinin düşüşünü takip eden hızlı alüvyon birikiminin, bu dönemde meydana gelen kültürel değişimin önemli bir nedeni olduğunu ortaya koymaktadır. Bölgede yürütülen çeşitli araştırmadan elde edilen verilere göre, yaklaşık G.Ö. 20.000 lere tarihlenen son buzul çağında Gediz deltasında deniz seviyesinin bugünküne oranla ortalama 100 m daha aşağıda olduğu bilinmektedir. Buzullaşmanın sona erdiği G.Ö. 12000-8000 yılları arasında ise buzulların erimesi ile birlikte deniz seviyesi yaklaşık 50 m lik bir artış göstermiştir 17. Son buzul çağını izleyen Holocene dönemde günümüzden 1500 yıl öncelerinden itibaren deniz seviyesinin hızla yükseldiği ve bu yüzden kıyı vadilerinin söz konusu dönemde bir çeşit körfez oluşturduğu bilinmektedir 18. Buna karşın, 7000 yıl kadar önce ise yükselme hızının azaldığı, 6000 yıl kadar önce ise deniz seviyesinin yükselmesinin durduğu ve M.Ö. 5000 ile 3500 yılları arasında ise birkaç metre deniz seviyesinin düştüğü ve vadiler ile kıyı bölgeleri boyunca alüvyon birikmesinin bir sonucu olarak kıyı çizgisinin denize doğru itildiği yapılan çalışmalar sonucunda anlaşılmaktadır 19. Buna göre, önceleri hızla yükselen denizin kıyısı, bugünkü yüzeyin 10-12 m altında, Seyrek Mahallesi yakınlarına kadar sokulmuştur. Gediz deltasının gelişimi ise buna paralel olarak Holocene öncesinde bugünkünden onlarca metre aşağıda, Foça nın batısında sürmüştür. Hızlı deniz ilerlemesi sırasında eski delta düzlükleri sular altında kalmış, yükselme hızı azalınca ve özellikle yükselme durunca Gediz nehrinin getirdiği alüvyonlar sığı kıyıyı hızla doldurarak bu defa kıyı çizgisinin tekrar denize doğru çekilmesine neden olmuştur 20. Batı Anadolu kıyı şeridinde karşılaşılan jeomorfolojik değişimler, yerleşmelerin alüvyal dolgu altında kaybolmasına ya da kıyı şeridindeki çökmeler sonucu deniz altında kalmasına neden olmuştur. Söz konusu durumdan dolayı, eski çağlardaki uygarlıkların, yerleşmelerin ve mezarlıkların günümüze kadar ulaşması çoğu zaman olanaksızlaşmıştır. Diğer taraftan Batı Anadolu kıyısındaki, kıyı ovalarının yakınındaki alçak tepeler üzerine kurulmuş olan, 17 Aksu ve Piper 1983: 18. 18 Kayan 1999. 19 Stanley ve, Warne, 1994, 228-231. 20 Erinç 1955: 33-66; Erol 1976; Erol 1983; Kayan 2003;; 11-41; Kraft vd 1983; Kraft vd. 1985. 15

kuzeyde Troya 21, İzmir de Ege Gübre, Panaztepe ve Klazomenai ve güneyde Efes gibi birçok yerleşim alüvyon altında açığa çıkarılmıştır 22. Bunlarla birlikte yine Gediz deltasında yer alan Kumtepe 23, Kayıktepe 24, Geren Atatürk Tepe 25 ve Höyücek 26 gibi bir zamanlar sahil yerleşimi olduğu düşünülen bu yerleşiminin açığa çıkarılması, hem dünya hem de Anadolu arkeolojisi için ayrı bir önem arz etmektedir. Batı Anadolu daki birçok kesimde, Geometrik, Arkaik ve Klasik dönemlere ait mimari kalıntılar, günümüz deniz seviyesinden 1 m aşağıda, alüvyon tabakası altında tespit edilmiştir. Roma döneminde ise, deniz tekrar bugünkü seviyesine ulaşmıştır. Özellikle Gediz deltası sınırları içinde yer alan Çamaltı Tuzlasının Kuş Cenneti yoluna yakın tuz tavalarının içinde bulunan Geç Roma dönemine ait kalıntılar, bu kesimin en geç M.Ö. 5. ve 6. yüzyıllarda karasallaşmış olduğunu göstermektedir. İşte bu sebeplerden ötürü, bölgede 2010 yılından itibaren yapılan yüzey araştırmaları sırasında Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine tarihlendirilen buluntu yerlerinin sayısı oldukça yüksektir. Söz konusu dönemlere ait seramik parçaları ile çeşitli malzemelerden yapılmış olan küçük buluntuların değerlendirilmesi sonucunda bölgede söz konusu dönemlerde küçük çiftliklerin kurulmuş olduğu ileri sürülmektedir. Erken ve Orta Bizans dönemlerinde özellikle yüksek alanlarda bu tip küçük çiftliklerin kurulma sebebi olarak, M.S. 8. yüzyılın başından 11. yüzyılın başına kadar görülen Arap akınları gösterilmektedir. Söz konusu Arap akınları bölgedeki nüfusun azalmasına yol açtığı gibi, kıyıdaki kentler ve köylerin terk edilmesine ve nüfusun dağlık bölgelere sığınmasına neden olmuştur 27. Bunun yanı sıra bölgede insan aktiviteleri tarıma dönük olmaktan daha çok, günümüzde de olduğu gibi muhtemelen en geç Roma Çağında başlamış olması gereken tuzla veya dalyan balıkçılığı faaliyetleri ile ilişkili olmalıdır. Gerçekten de 13.yüzyıldaki Geç Bizans dönemi yazılı belgeleri Gediz nehrinin körfeze döküldüğünü ve bugün de olduğu gibi tuzlalar ile dalyanların deltanın tüm kıyısına yayıldığını göstermektedir 28. 13. yüzyıla ait metinlerde Menemen ovasının Leukai ve Koukoulos idari birimleri içinde yer aldığı görülmektedir. Bu idari birimlerin sınırları Gediz vadisi içinde, batıda Üçtepe lerden, doğuda Kaklıç ve Sasalı köylerinin bulundukları araziye kadar uzanmaktadır. Gediz Nehrinin eski yatağının denize döküldüğü noktada bulunan Kokala burnunun adının da söz konusu Koukoulos tan geldiği 21 Kradft vd., 1980; Kraft vd. 1982. 22 Kayan 1996; Sağlamtimur 2011, 77-82. 23 Meriç 1985, 199 24 Mellaart,1958; French. 1969, 69. 25 Meriç, 1985, 199. 26 Şenyürek vd., 1950, 55, 487. 27 Ostrogorsky 1981, 115 ve 145-146; Doğer 1998, 48. 28 Ostrogorsy 1981; Doğer 2006: 18 16

düşünülmektedir. Koukoulos idari biriminin güneyinde de, bugün olduğu gibi Bizans egemenliği döneminde de devlet tarafından işletilen tuzlalar ile Kaklıç köyünün hemen güneyinde de, bugün tamamen alüvyonlarla dolmuş olan sahilde dalyanlar bulunmaktaydı 29 Bu açıdan bakıldığı zaman, arkeolojik yerleşim alanlarının yapılanmalarının coğrafi koşullarla ilişkisi, kazı yapılan alanların yerleşim dönemlerinde coğrafi koşulların ortaya konmasını gerektirmektedir. Bu nedenle, arkeolojik buluntu yerlerinin yerleşim dönemlerindeki coğrafi konumları ve konuma bağlı koşullarının ortaya konması arkeolojik bulguların kültürel, idari ve ticari açılardan değerlendirilerek döneme ait bilgi üretimi açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bu bağlamda, özellikle kıyı topoğrafyası ve delta oluşumları konusunda jeoloji bölümünden büyük ölçüde yararlanma gereksinimi doğmuştur. KAYNAKÇA Ahrweiler, H. 1965, Travaux et Mémoires I, 22. Aksu, A.E. ve D.J.W. Piper, 1983, Progradation of the Late Quaternary Gediz Delta, Turkey, Marine Geology 54: 1-25. Çınardalı-Karaaslan, N., A. Aykurt, Y.H. Erbil ve N. Kolankaya-Bostancı, 2012, Panaztepe Kazıları Kapsamında İzmir Bölgesi Gediz Deltası Yüzey Araştırması 2011 Yılı Çalışmaları, 29. Araştırma Sonuçları Toplantısı I, 319-342. Çınardalı-Karaaslan, N., Y.H. Erbil, N. Kolankaya-Bostancı ve A. Aykurt, 2013, İzmir İli, Menemen İlçesi Prehistorik ve Protohistorik Dönem 2011 Yılı Arkeolojik Yüzey Araştırması, 30. Araştırma Sonuçları Toplantısı 1: 161-174. Çınardalı-Karaaslan, N. ve N. Kolankaya-Bostancı (Baskıda) İzmir İli, Menemen İlçesi Prehistorik ve Protohistorik Dönem 2012 Yılı Arkeolojik Yüzey Araştırması, 31. Araştırma Sonuçları Toplantısı. Doğer, E. 1998, İlk İskânlardan Yunan İşgaline Kadar Menemen ya da Tarhaniyat Tarihi, İzmir. Doğer, E. 2006, İzmir in Smyrnası. Paleolitik Çağ dan Türk Fethine Kadar. İletişim Yayınları, İstanbul. 29 Ahrweiler 1965, 61-62; Doğer 1998, 49. 17

Erinç, S. 1955. Gediz ve Büyük Menderes Deltalarının Morfolojisi. Dokuzuncu Coğrafya Meslek Haftası. Tebliğler ve Konferanslar. Türk Coğrafya Kurumu Yay. No. 2: 33-36. Erol, O., 1976. Quaternary Shoreline Changes on the Anatolian Coasts of the Aegean Sea and Related Problems (Changement des Lignes de Rivage Quaternaire sur la cote Anatolienne de la mer Egée et Problémes Liés), Soc. Géol. Fr. Bull., 18,2. French. 1969, Prehistoric Sites in Northwest Anatolia II. Balıkesir and Akhisar/Manisa Areas, Anatolian Studies, XIX, 41-98. Godley, A.D. 1926. Herodotus: The Histories. Loeb Classical Series, W. Heinemann, London. Kayan, İ. 1997. Bronze Age Regression and Change of Sedimentation on the Aegean Coastal Plains of Anatolia (Turkey), H.N. Dalfes, G. Kukla ve H.Weiss (eds.), Third Millennium B.C. Climate Change and Old World Collapse, Vol. I: 431-450, Springer Verlag, Berlin. Kayan, İ., 1999. Holocene Stratigraphy and Geomorphological Evolution of the Aegean Coastal Plains of Anatolia Quaternary Science Reviews. Vol. 18, No: 4-5: 541-548. Kayan, İ. 2003. Gediz Deltasının Alüvyal Jeomorfolojisi I (Süzbeyli-Menemen Profili), Ege Üniversitesi Araştırma Proje Raporu, İzmir. Kraft; J.C.,I. Kayan ve, O.E rol 1980, Geomorphic Reconstruction on the Enviroment of Ancient Troy, Science, 209, 4458, 776-782. Kraft, J.C.,I. Kayan ve O. Erol, 1982, Geology and Paleogeographic Reconstruction of the Vicinity of Troy, Rapp, G., Jr, Gifford, J.A. (ed.), Troy: The Archaeological Geology, Princeton University Press, Cincinnati, (1982). Kraft, J.C., D.F. Belknap ve I. Kayan 1983, Potentials of Discovery of Human Occupation Sites on the Continental Shelves and Nearshore Coastal Zone, Masters, P.M. ve N.C. Flemming, (ed.), Quaternary Coastlines and Marine Archaeology, Academic Press, New York, 87-120. Kraft, J.C.,I. Kayan ve, S.E. Aschenbrenner 1985, Geological Studies of Coastal Changes Applied to Archaeological Setting, Rapp, G. and J.A. Gifford (ed.) Archaeological Geology, Yale University Press, New Haven, 57-84. 18

Mellaart, J. 1958, The End of the Early Bronze Age in Anatolia and the Aegean, American Journal of Archaeology, 9-33, Meriç, R., 1985, 1984 Yılı İzmir ve Manisa İlleri Yüzey Araştırmaları, III. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 199-208. Ostrogorsky, G. 1981, Bizans Devlet Tarihi, Ankara. Sağlamtimur, H. 2011, Environmental Factors in the Neolithic Settlement of Ege Gübre, Krau (ed.) Beginnings-New Research in the Appearance of the Neolithic between Northwest Anatolia and the Carpathian Basin. Papers of the International Workshop, 8th-9th April 2009, İstanbul, Leidorf, 77-82. Stanley, D.J. ve A.G. Warne, A.G. 1994. Worldwide Initiation of Holocene Marine Deltas by Deceleration of Sea-level Rise. Science, 265, 228-231. Şenyürek, M., H. Gültekin ve A. Dönmez, 1950, Larisa Civarında Höyücek te Yapılan Sondaj, Belleten XIV. 19