Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmet Anabilim Dalı



Benzer belgeler
DERS 3. Mavi Kapak Kampanyası Neye Yarar? DÜZEY: 7. Sınıf

HAFTALIK DERS PLANI. Uzmanlık Modeli. İnsan Hakları Yaklaşımı Engelli Haklarının Gelişimi V. Hafta Özürlülüğün Nedenleri

Engelleri Kaldıralım. Sağlık Kurumlarının Engelli Hastaların Bakımındaki Rol ve Sorumlulukları

ENGELSİZ TASARIMLAR GEBZE YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ. Ders: Architecture Desing 5 Konu: Engelsiz Eğitim, Engelsiz Lise Hazırlayan: Pelin Altan

Türkiye de Kadın İşgücünün Durumu: Kocaeli Örneği

T.C. MEVLANA ÜNİVERSİTESİ ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ÇOCUK HAKLARI VE YOKSULLUK Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Faks

Türkiye de Kadın İstihdam Sorununa Çözümler LİZBON SÜRECİ ve KADIN GİRİŞİMCİLİĞİ

Engellilik Modelleri ve Ölçüleri

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

DEMO : Purchase from Yaşlı Dostu Kent Amasya to remove the watermark

AĠLE VE SOSYAL POLĠTĠKALAR BAKANLIĞININ TEġKĠLAT VE GÖREVLERĠ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME (1)

ENGELLİLER VE MİMARİ DÜZENLEMELER: ENGELSİZ FİZİKSEL ÇEVRE

Tüm Güzellikler Çocuklarla Gelecek

Engelliler ve Sosyal Güvenlik

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR

UŞAK İLİ İSMETPAŞA CADDESİ ve ÇEVRESİ ERİŞİLEBİLİRLİK SORUNLARI ve ÇÖZÜMLERİ

Araştırma Notu 15/176

TÜRKİYE DE KADIN İŞÇİ GERÇEĞİ: DAHA FAZLA AYRIMCILIK, DÜŞÜK ÜCRET, GÜVENCESİZ İSTİHDAM

Özürlülerin Bilgiye Erişimi. AB 2012 Özürlülerin Bilgiye Erişimi Abdülkadir ANAÇ

ÖZÜRLÜ ÇOCUKLARIN AİLELERİNE YÖNELİK HİZMETLER ÜLKEMİZDEKİ AİLE VE YASAL DÜZENLEMELER

TOPLUM TANILAMA SÜRECİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL

T.C ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI ÇALIŞMA VE İŞ KURUMU KIRIKKALE İL MÜDÜRLÜĞÜ

KORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ

ÖZEL GEREKSĠNĠMLĠ BĠREYLER. FUNDA ACARLAR Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Bölümü

aslolan kendine zarar vermemek Horace Wells in ayak izleri sağlık çalışanlarının sağlığı ve refahı

AÇEV AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI

Kadın İstihdamı: Sorun Alanları, Çözüm Önerileri. Ülker Şener

EU.EM.NET Project W.P 2 Đyi Uygulamalar El Kitabı

Engelliler için tasarım ölçütleri

İSTİHDAM VE SOSYAL YENİLİK PROGRAMI. EMPLOYMENT AND SOCIAL INNOVATION PROGRAMME (EaSI)

Birleşmiş Milletler Kadın Mahpuslar için. Bangkok Yasaları El Rehberi

M-CARE. Anket Sonuçları Raporu - Yönetici Özeti

13. ULUSAL PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK KONGRESİ BİLDİRİ ÖZETLERİ KİTABI Ekim, 2015 Mersin

YAŞLI İHMAL VE İSTİSMARI. Prof. Dr. Aliye Mandıracıoğlu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

KİTAP TANITIMI. Necmi UYANIK

Tokat Kırılgan Gruplar (Kırsalda Yaşayanlar, Engelliler, Kadınlar, Yaşlılar, Göçle Gelenler, Mülteciler, Mevsimlik İşçiler)

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ RAPORU

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

ENEL HİZMETLER İŞÇİLERİ SE

Türkiye de Uluslararası Koruma Arayan Kişiler İçin SAĞLIK HİZMETLERİ

ENGELSİZ YARINLARA, DÖRTNALA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK KÜLTÜR SPOR DAİRE BAŞKANLIĞI ATLISPOR TOPLULUĞU

Engellilik ve Sosyal Hizmet

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

İşçi sağlığı ve güvenliği için AB mevzuatı Tim Tregenza İş Güvenliği ve Sağlığı Ajansı

ÖNSÖZ XI

Sosyal Politikayı Yeniden Düşünmek! NEDEN?

EĞİTİMDE KAVRAMLAR, İLKELER, HİZMETLER VE SAYISAL BİLGİLER

TÜSİAD, iç denetim ile ilgili raporunu kamuoyuna sundu

DERS 4. Yardım Kampanyalarına Eleştirel Bakmak

A. Giriş. B. Olumlu Unsurlar

Sentez Araştırma Verileri

İNFERTİL ÇİFTLERDE, İNFERTİLİTE TEDAVİSİ ESNASINDA ERKEKLERDEKİ PSİKOSOSYAL DURUMUN İNCELENMESİ

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

ÖĞRENCİLERE ENGELLİLER İLE İLGİLİ TOPLUMSAL BİLİNÇ OLUŞTURULMASI

(ISPARTA-SÜTÇÜLER İLÇESİ ÖRNEĞİ) -ŞUBAT-MART SUNUM PROF. DR. NAZMİ AVCI. MAYıS, 2015

SOSYAL POLİTİKA II KISA ÖZET KOLAYAOF

YÖNETİCİ ÖZETİ ÇALIŞMA YAŞAMINDA UZUN DÖNEMLİ EĞİLİMLER: EŞİTSİZLİKLER VE ORTA GELİR GRUPLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLER

81 İl için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi Ülker Şener & Hülya Demirdirek

SOSYAL POLİTİKA. Doç.Dr. Gülbiye YENİMAHALLELİ YAŞAR

Kadınların Ġstihdama Katılımı ve YaĢanan Sorunlar

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Madde 23: Çalışma Hakkı

Türkiye Engelliler Araştırması Temel Göstergeleri İÇİNDEKİLER. Giriş

SOSYAL POLITIKALAR IÇINDE SOSYAL HEKIMLIK

2012 İŞ YERİNDE KADIN ARAŞTIRMASI RAPORU. Mart, 2012

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II

oranları genel yapıyla benzerlik göstermekte ve yüzde 24,4 ile Orta Doğu dışındaki ülkelere göre oldukça düşük bir seviyede bulunmaktadır.

FEF LİSANS PROGRAMLARI DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ

Arş. Gör. Aslıhan AYKARA, Dr. Lisans: Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü ( ).

Tohum Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı. Sayın Milletvekili, konusunda kamuoyunda bilinç oluşturmaya gayret etmekteyiz.

Risk Altındaki Çocuklara Yaklaşım

UNICEF Kaynaklarından Çocuk Hakları Sözleşmesi nin Kısaltılarak Alınan ve Çocukların Diliyle İfade Edilen Özeti sizlerle paylaşıyoruz.

Aktif İstihdam Tedbirleri: Nar Taneleri Projesinden Öğrendiklerimiz

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

BACIM - Ağırlıklı olarak Türkiye kökenli göçmen kadınlar için buluşma ve danışmanlık merkezi

Sayı : Konu : Tavsiye Kararı Talebi KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır

GÖÇMEN/MÜLTECİLERLE ÇALIŞMAK

İÇİNDEKİLER DÜNYADA, AVRUPA'DA VE TÜRKİYE'DE ENGELLİLİK DURUMU 2. ENGELLİ KULLANICILARIN SINIFLANDIRILMASI ZİHİNSEL ENGELLİLER...

Bu faaliyet sonucunda, yaşlı ve hasta hizmetleri alanında yer alan meslekleri

YAŞLILARA YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

MALTEPE ÜNİVERSİTESİ ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER

Doç. Dr. Dilek GENÇTANIRIM KURT Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı

Okullarda Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlığın Doğuşu 8 Okul Psikolojik Danışmanlığının Genişlemesi 14 Yirmi Birinci Yüzyıl 19

Lion Leo İletişiminde Yetişkin Boyutu

MARMARA COĞRAFYA DERGİSİ SAYI: 19, OCAK , S İSTANBUL ISSN: Copyright

Doç. Dr. A. SANEM ŞAHLI. Savunmasız/Örselenebilir Gruplarda Sağlık Hizmetlerinin Sunumu ve Sağlık Araştırmaları Çalıştayı

Örnek Araştırma Tek Ebeveynli Aileler

TRSM de Rehabilitasyonun

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler

Adnan Menderes Üniversitesi

T.C. MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KADIN DANIŞMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

ULUSLARARASI SAĞLIK KURULUŞLARI

ENGELSİZ İŞYERİ KILAVUZU

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I GİRİŞ

Transkript:

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmet Anabilim Dalı SOSYAL DIŞLANMA AÇISINDAN BEDENSEL ENGELLİ BİREYLERİN YAŞANTILARININ İNCELENMESİ A.Deniz ERGÜDEN Yüksek Lisans Tezi ANKARA, 2008

SOSYAL DIŞLANMA AÇISINDAN BEDENSEL ENGELLİ BİREYLERİN YAŞANTILARININ İNCELENMESİ A.Deniz ERGÜDEN Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmet Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi ANKARA, 2008

i TEŞEKKÜR Araştırma kurumsal, ekonomik ve psikososyal yönleriyle bedensel engellilerin yaşadığı sosyal dışlanmayı ortaya koymak ve konuyla ilgili güvenilir bilgi toplayarak sorunların çözümüne bilimsel olarak katkıda bulunmak amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın başlangıcından bugüne dek geçen süre içinde çok değerli emeğini, enerjisini, zamanını ve danışmanlığını esirgemeyen Sayın Doç. Dr. Nilgün Küçükkaraca ya, Araştırmaya katılan bedensel engellilere, görüşmeleri yapmamıza izin veren ve bu süre içinde duyarlılık gösteren Türkiye Sakatlar Derneği ne, Gaziosmanpaşa Özürlüler Derneği ne, Omurilik Felçlileri Derneği ne, Şişli Bedensel Engelliler Derneği ne ve Kas Hastalıkları Derneği ne ve çalışanlarına, Araştırma süresince ve bedensel engellilerle yapılan görüşmelerde fiziksel ve manevi desteğini esirgemeyen sevgili dostum Yasemin Tabbikha ya, Araştırmanın sonlanma aşamasında akademik deneyimlerini, fiziksel ve manevi desteğini esirgemeyen sevgili Oğuz Çavlı ya, Araştırmanın analiz sürecinde bilimsel katkılarından ve manevi desteğinden dolayı muhteşem insan, sevgili dost Mehmet Boran Evren e, Araştırmanın son döneminde bana hala yaşadığımı hatırlatan, manevi desteğini esirgemeyen değerli dostum Barbaros Atal a, Dört senelik Ankara deneyimimde ve araştırmanın her aşamasında bana destek olan, olmasalardı olamazdı diyeceğim biricik aileme, sosyal hizmet uzmanı annem Selmin Ergüden e, babam Turhan Ergüden e ve ikiz kardeşim Güneş Ergüden e çok teşekkür ederim. A. Deniz Ergüden

ii ÖZET ERGÜDEN, A. Deniz. Sosyal Dışlanma Açısından Bedensel Engelli Bireylerin Yaşantılarının İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008. Bu araştırmada, İstanbul ilindeki sivil toplum örgütlerine aktif bir şekilde devam eden bedensel engelli bireylerin kurumsal, ekonomik ve psikososyal yönleriyle yaşadıkları sosyal dışlanma üzerinde durulmuştur. Engellilerin toplum içinde yaşadığı bir çok sorunun güncelliğini koruduğu ve çok kapsamlı bir boyut kazandığı görülmüştür. Bir çok çalışmada, engellilerin yaşadığı, kurumsal, ekonomik ve psikososyal sorunlar üzerinde durulsa da, sosyal dışlanma kavramı kapsamındaki bilgiler çok sınırlıdır. Bu nedenle, araştırmanın bu konudaki boşluğu doldurmasına yardımcı olacağı umulmaktadır. Tarama modelinde ele alınan bu araştırmada, İstanbul ilinde bulunan Türkiye Sakatlar Derneği, Şişli Bedensel Engelliler Derneği, Kas Hastalıkları Derneği, Omurilik Felçlileri Derneği ve Gaziosmanpaşa Özürlüler Derneği ne aktif olarak üye olan 60 bedensel engelli oransız eleman örnekleme yöntemiyle ele alınmıştır. Araştırmadan elde edilen önemli sonuçlar şöyledir: Araştırmaya katılan engellilerin büyük bir kısmının erkek, engel derecesi düşük, bekar ve 26-31 yaş grubundadır. Eğitimlerinin düşük olduğu, vasıfsız personelden oluştukları ve terfi durumu yaşamadıkları tespit edilmiştir. Mimari yapı ve düzenlemeler, engellilerin yaşantılarını istedikleri gibi sürdürmelerinde yetersiz kalmaktadır. İş yaşantılarını olumsuz etkileyen en belirgin faktörlerin engelli oluşları ve fiziksel çevre koşulları olduğu anlaşılmıştır. Gelir durumlarının düşük olduğu, temel gereksinimlerinin karşılanmadığı ve sosyal destekten yoksun oldukları ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte, engellilerin sosyal güvenlik sistemine dahil oldukları da saptanmıştır. Eğitim yaşantılarını engelleyen en belirgin faktörlerin engelli oluşları, fiziksel çevre koşulları ve ekonomik durumları olduğu anlaşılmıştır. Engellilerin rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanmadıkları ve daha çok mesleki rehabilitasyona ihtiyaç duydukları anlaşılmıştır. Sağlık hizmetlerinde sigorta ödeneklerinin yetersiz olduğu

iii ve ilave harcama yapmaları gerektiği saptanmıştır. Engelliler medya, klasik edebiyat, terminoloji ve toplum tarafından olumsuz yaklaşımlara maruz kalmaktadır. Engellilerin kurumsal, ekonomik ve psikososyal yönden dışlanmasında, toplumsal faktörlerin bireysel faktörlerden daha ağırlıklı rol oynadığı anlaşılmıştır. Engellilerin yaşadığı sosyal dışlanmayı değerlendirmek amacı ile yapılan bu çalışmada, engellilerin fiziksel çevre, istihdam, eğitim, sağlık ve rehabilitasyon alanlarındaki bazı haklarının yok sayıldığı, dolayısıyla kurumsal ve ekonomik yönleriyle sosyal dışlanma yaşadıkları, medya, klasik edebiyat/terminoloji ve toplumun engellilere yönelik olumsuz yaklaşımlar sergilediği ve dolayısıyla psikososyal yönleriyle de engellilerin sosyal dışlanma yaşadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Sözcükler Bedensel Engelli, Sosyal Dışlanma, Sosyal Model, Sosyal Hizmet

iv ABSTRACT ERGÜDEN, A. Deniz. The Evaluation of Physically Disabled People s Lives In The Concept of Social Exclusion. Master s Thesis, Ankara, 2008. This research focuses on the social, economic and psychosocial dimensions of social exclusion experienced by physically disabled individuals who are active members of non-governmental organizations in Istanbul. It s perceived that most difficulties faced by disabled people are still actual and have risen to a wide range of complexity. Although many papers have been published about institutional, economic and psychosocial problems of disabled people, the concept of social exclusion is very rarely emphasized. For this reason, it is expected that this research shall help contributing this ignored subject. In this research done through the survey model; 60 physically disabled people, who attend Turkey Disabled People Association, Sisli Physically Disabled People Association, Muscle Diseases Association, Spinal Cord Paralysis Association and Gaziosmanpasa Disabled People Association actively, have been used as the samples of this research. Important results acquired by this research are: Disabled subjects that attended the research are slightly disabled, unmarried and between a range of 26-31 years old males. It appears that they are poor in education, unqualified employees and they are not being raised to a higher rank. Architectural designs and applications in public and residential areas are insufficient for satisfying the needs of disabled people. It s understood that the main factors affecting their carriers are their disability and their physical surroundings. Their income is low; their basic needs are not provided and they are lacking social support. In addition, it s determined that they are also included in the social security system. It s understood that the main factors affecting their education is their disability, their physical surroundings and economic conditions. It s understood that disabled subjects don t benefit from rehabilitation services and more over they need occupational rehabilitation. It s determined that health insurance payments are insufficient and subjects had to pay the extra amount

v from their individual budget. Disabled people are exposed to negative approaches within media, classical literature/terminology and society. It s understood that social factors play a much more affective role than individual factors regarding institutional, economic and psychosocial dimensions of social exclusion of disabled people. In this research that aims to determine the social exclusion experienced by people with disability, it s concluded that most of the rights of people with disabilities about physical environment, employment, education, health and rehabilitation are ignored. Thus, they are socially excluded in institutional and economic fields; are exposed to negative approaches within media, classical literature/terminology and society as psychosocial manners of social exclusion. Key Words Disabled People, Social Exclusion, Social Model, Social Work

vi İÇİNDEKİLER TEŞEKKÜR... i ÖZET... ii SUMMARY... iv İÇİNDEKİLER... vi ÇİZELGELER LİSTESİ... ix BÖLÜM I : GİRİŞ 1.1.KONU İLE İLGİLİ KURAMSAL YAKLAŞIMLAR... 3 1.1.1. Engellilik Üzerine Modeller... 3 1.1.2. Sosyal Dışlanma Kavramı ve Kökeni... 6 1.1.3. Tarihte Bedensel Engelli Bireylerin Yaşadığı Sosyal Dışlanma Biçimleri... 8 1.1.4. Günümüzde Bedensel Engelli Bireylerin Yaşadığı Sosyal Dışlanma Biçimleri... 13 1.1.4.1.Bedensel Engelli Bireylerin Kurumsal ve Ekonomik Açıdan Yaşadığı Sosyal Dışlanma Biçimleri... 13 1.1.4.1.1. Fiziksel Çevre Koşulları... 13 1.1.4.1.2. İstihdam... 16 1.1.4.1.3. Eğitim... 19 1.1.4.1.4. Rehabilitasyon... 22 1.1.4.1.5. Sağlık... 24 1.1.4.2. Bedensel Engelli Bireylerin Psikososyal Açıdan Yaşadığı Sosyal Dışlanma Biçimleri... 27 1.1.4.2.1. Medya... 28 1.1.4.2.2. Klasik Edebiyat ve Terminoloji... 31

vii 1.1.4.2.3. Toplum... 33 1.1.5.Sosyal Dışlanma ile Mücadelede Sosyal Hizmetin Yeri... 37 1.2.ARAŞTIRMANIN PROBLEMİ... 46 1.3.ARAŞTIRMANIN AMACI... 48 1.4.ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ... 49 1.5.ARAŞTIRMANIN SAYILTILARI... 49 1.6.TANIMLAR... 50 1.7.ARAŞTIRMANIN SINIRLILIKLARI... 51 BÖLÜM II : YÖNTEM 2.1. ARAŞTIRMANIN MODELİ... 52 2.2. ARAŞTIRMANIN NÜFUSU... 52 2.3. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI... 54 2.4. VERİLERİN TOPLANMA SÜRECİ... 54 2.5. VERİLERİN ÇÖZÜMLENMESİ... 54 BÖLÜM III : BULGULAR VE YORUM 3.1.ARAŞTIRMADA VERİ KAYNAĞI OLAN BEDENSEL ENGELLİLERİ TANITICI BULGULAR... 55 3.1.1.Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Kişisel Özellikleri... 55 3.1.2. Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Engelleri ile İlgili Özellikler... 60 3.2. BEDENSEL ENGELLİLERİN KURUMSAL VE EKONOMİK AÇIDAN YAŞADIĞI SOSYAL DIŞLANMA DURUMU... 65 3.2.1. Fiziksel Çevre Koşulları... 65 3.2.1.1. Kamusal Alanlardaki Yapı ve Düzenlemeler... 65 3.2.1.2. Ev İçindeki Fiziksel Çevre Koşulları ve Yapılar... 69

viii 3.2.2. İstihdam... 72 3.2.3. Eğitim... 83 3.2.4. Rehabilitasyon... 90 3.2.5. Sağlık Hizmetleri... 94 3.3. BEDENSEL ENGELLİ BİREYLERİN PSİKOSOSYAL AÇIDAN YAŞADIĞI SOSYAL DIŞLANMA DURUMU... 98 3.3.1.Medya... 98 3.3.2.Klasik Edebiyat... 100 3.3.3.Toplum... 101 BÖLÜM IV : SONUÇ VE ÖNERİLER 4.1. SONUÇ... 105 4.2. ÖNERİLER... 109 KAYNAKÇA... 115

ix ÇİZELGELER LİSTESİ Çizelge 1: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Cinsiyete Göre Dağılımı... 56 Çizelge 2: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Dağılımı... 56 Çizelge 3: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Doğum Yerlerine Göre Dağılımı... 57 Çizelge 4: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Medeni Durumlarına Göre Dağılımı... 58 Çizelge 5: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Çocuk Sahibi Olma Durumuna Göre Dağılımı... 58 Çizelge 6: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Sahip Olduğu Çocuk Sayısına Göre Dağılımı... 59 Çizelge 7: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Engel Türüne Göre Dağılımı... 60 Çizelge 8: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Araç Desteği Alma Durumuna Göre Dağılımı... 60 Çizelge 9: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Engelin Bulunduğu Organına Göre Dağılımı... 61 Çizelge 10: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Engel Derecesine Göre Dağılımı... 62 Çizelge 11: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Engel Nedenine Göre Dağılımı... 62 Çizelge 12: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Doğum Öncesi Nedenlere Göre Dağılımı... 63 Çizelge 13: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Doğum Sırası Nedenlere Göre Dağılımı... 63

x Çizelge 14: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Doğum Sonrası Nedenlere Göre Dağılımı... 64 Çizelge 15: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Doğum Sonrasında Kaç Yaşında Engelli Olduklarına Göre Dağılımı... 64 Çizelge 16: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Kamusal Alanlardaki Yapı ve Düzenlemelerin Yeterlilik Durumuna Göre Dağılımı... 66 Çizelge 17: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Kamusal Alanlardaki Yapı ve Düzenlemelerin Yaşantılarını Etkileme Durumuna Göre Dağılımı... 67 Çizelge 18: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Ev İçindeki Fiziksel Çevre Koşulları ve Yapıların Yeterlilik Durumuna Göre Dağılımı... 69 Çizelge 19: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Ev İçindeki Fiziksel Çevre Koşulları ve Yapıların Yaşantılarını Etkileme Durumuna Göre Dağılımı... 70 Çizelge 20: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Fiziksel Engellerle Karşılaştıklarında Yaşadıkları Duygu Durumuna Göre Dağılımı... 71 Çizelge 21:Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Mesleklere Göre Dağılımı... 73 Çizelge 22: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin İş Durumuna Göre Dağılımı... 73 Çizelge 23: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin İş Yerindeki Görevine Göre Dağılımı... 74 Çizelge 24: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylere İş Bulma Şekline Göre Dağılımı... 75 Çizelge 25: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin İş Değiştirme Durumuna Göre Dağılımı... 75

xi Çizelge 26: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Terfi Durumuna Göre Dağılımı... 76 Çizelge 27: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin İş Yaşantısını Etkileyen Faktörlere Göre Dağılımı... 77 Çizelge 28: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Evin Geçimini Sağlama Durumuna Göre Dağılımı... 78 Çizelge 29: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Gelir Durumuna Göre Dağılımı... 79 Çizelge 30: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Gider Durumuna Göre Dağılımı... 80 Çizelge 31: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Gelir Düzeyinin Temel Gereksinimler İçin Yeterlilik Düzeyine Göre Dağılımı... 80 Çizelge 32: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Sosyal Güvenlik Durumuna Göre Dağılımı... 81 Çizelge 33: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Gönüllü ya da Resmi Kuruluşlardan Yardım Alma Durumuna Göre Dağılımı... 82 Çizelge 34: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Aldıkları Yardım Türüne Göre Dağılımı... 83 Çizelge 35: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Annelerinin Eğitim Durumuna Göre Dağılımı... 83 Çizelge 36: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Babalarının Eğitim Durumuna Göre Dağılımı... 84 Çizelge 37: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Eğitim Durumuna Göre Dağılımı... 85 Çizelge 38: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Okul Çeşidine Göre Dağılımı... 86 Çizelge 39: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Eğitim Yaşantısını Etkileyen Faktörlere Göre Dağılımı... 87

xii Çizelge 40: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Eğitim Yaşantısını Engelleyen Faktörlere Göre Dağılımı... 89 Çizelge 41: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Rehabilitasyon Hizmeti Alma Durumuna Göre Dağılımı... 90 Çizelge 42: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Aldığı Rehabilitasyon Hizmeti Türüne Göre Dağılımı... 91 Çizelge 43: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Aldıkları Rehabilitasyon Hakkındaki Düşüncelerine Göre Dağılımı... 92 Çizelge 44: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Aldıkları Rehabilitasyonu Yeniden Alma İhtiyacına Göre Dağılımı... 92 Çizelge 45: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin İhtiyaç Duydukları Rehabilitasyon Hizmetlerine Göre Dağılımı... 93 Çizelge 46: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Rehabilitasyon Hizmetlerine İhtiyaç Duymama Sebepleri... 94 Çizelge 47: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Sağlık Hizmetleri Hakkındaki Düşüncelerine Göre Dağılımı... 95 Çizelge 48: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Medya Görüntüleri Hakkındaki Düşüncelerine Göre Dağılımı... 98 Çizelge 49: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Klasik Edebiyat Hakkındaki Düşüncelerine Göre Dağılımı... 100 Çizelge 50: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Toplum Hakkındaki Düşüncelerine Göre Dağılımı... 101 Çizelge 51: Araştırmaya Katılan Engelli Bireylerin Engellenmemesi İçin Kimlere Görev Düştüğüne Göre Dağılımı... 103

1 BÖLÜM I GİRİŞ Bedensel engelli bireyler, vücutlarının bir bölümünü kısmen veya tamamen kullanamayan bireyler olarak, engelsiz bireylerin egemenliği altındaki toplum yapısı içinde, marjinal bir grup olarak tanımlanmakta ve adeta bir azınlık grubu gibi muamele görmektedirler. Tarihte, insanlar engelli insanların geçmişte işledikleri bir suçtan dolayı Tanrı tarafından cezalandırıldıklarına inanırken, zamanla Tanrı ya havale ettikleri bu durumu, kendilerine görev bilmiş, uğursuz ve kötü olduklarını düşündükleri öteki ni cezalandırmaya başlamışlar, toplu katliamlar yapacak kadar ileri gitmişlerdir. Geçmişte yaşamaya değer olmadıklarına inanılan engelli insanlar, aslında günümüzde de farklı bir şekilde ele alınmamaktadırlar. Engelli insanlar, engelsiz insanlar için tasarlanmış bir toplum içinde kendilerine yer edinmeye çalışmaktadırlar. İş, eğitim, ulaşım, rehabilitasyon ve sağlık gibi kurumsal ve ekonomik bir çok alanda dışlanan engelli bireylerin yaşadığı dışlanma, günümüzde farklı bir boyut kazanmış, bu nedenle araştırmamızda çok yönlü incelenmesi gereken bir konu halini almıştır. Engellilere yönelik olumsuz yaklaşımlar, medya, edebiyat gibi bir çok farklı alanda da ortaya çıkmaktadır. Günümüzde engellilik hakkında medya aracılığıyla, topluma verilen mesajlar, engelli insanların yaşadığı sosyal dışlanma yı farklı bir şekilde karşımıza çıkarmaktadır. Eski yazınlarda engelli insanların kötü ya da zavallı karakterlerle özdeşleştirilmesine çok rastlanmaktadır. Varolan klasik edebiyat da bu ayrımı destekler niteliktedir. Bu toplum yapısı ve değerler sistemi içinde, sosyal olarak dışlanan bireyin psikolojik ve toplumsal ihtiyaçları karşılanmamakta, karşılanmayan ihtiyaçların doğurduğu sorunlar ortaya çıkmaktadır.

2 Toplumun yaklaşımlarını, tutum ve davranışlarını içselleştiren birey, kendini suçlamakta, değersizlik ve aşağılık duygusu geliştirmektedir. Toplumun olumsuz yaklaşımı, varolan imkanlara erişimin engellenmesi, engelli bireyin ruhsal durumunu da olumsuz etkilemektedir. Bunun yanında, engelli bireyin yaşantısını etkileyen bu faktörler, yaş, cinsiyet ve bedensel engelin nitelikleri gibi bir çok faktörle de birleştiğinde, engelli bireyin yaşadığı sosyal dışlanma çok yönlü bir boyut kazanmaktadır. Sosyal dışlanma kavramı bağlamında, bu araştırmada engellilik sorununun kaynağı üzerine iki farklı model üzerinde durulmuştur. Bu modeller içinde, sosyal model, sorunu toplum kaynaklı bulurken, medikal model, sorunun birey kaynaklı olduğunu savunur. Bedensel engelli bireylerin yaşadığı sosyal dışlanmanın temelinde, farklılığı kabul etmeyen, sosyal bağların koptuğu ve sosyal dayanışmanın olmadığı bir toplum yapısı gündeme gelmektedir. Bu nedenle, sosyal modelin temel alınarak, engelli sorunlarının çözümü, bilinçli, eşitlikçi ve entegre bir toplum yapısı oluşturulmasında yatmaktadır. Bu noktada, engellilerin kurumsal, ekonomik ve psikososyal gereksinimlerinin çözümlenmesine yardımcı olunması sosyal hizmet mesleğinin temelini oluşturur. Engellilerin yaşadığı sosyal dışlanma ile mücadelede sosyal hizmet alanına düşen görev çok önemlidir. Bu çalışmanın genel amacı, bedensel engelli bireylerin kurumsal, ekonomik ve psikososyal yönleriyle sosyal dışlanmayı nasıl yaşadıklarını ortaya koymaktır. Çalışmada, kurumsal ve ekonomik yönleriyle fiziksel çevre koşulları, istihdam, eğitim, sağlık ve rehabilitasyon alanlarındaki dışlanma, ardından psikososyal yönleriyle medya, klasik edebiyat, terminoloji ve toplum alanlarındaki dışlanmanın saptanmasına çalışılacaktır.

3 1.1.KONU İLE İLGİLİ KURAMSAL YAKLAŞIMLAR Bu bölümde, engellilik ile ilgili modeller ele alınacak, sosyal dışlanma kavramı ve kökeni; tarihte ve günümüzde bedensel engelli bireylerin yaşadığı sosyal dışlanma biçimleri, kurumsal, ekonomik ve psikososyal açıdan incelenecektir. 1.1.1.Engellilik Üzerine Modeller Geçmişten günümüze toplumun ve sistemin engelliye yaklaşımına bakıldığında, engelli bireylerin bir çok alanda, bir çok farklı biçimde sosyal bir dışlanma yaşadıkları görülmektedir. Fakat, engellilik alanındaki bu sorunun kaynağını incelemeden sosyal dışlanma kavramını ele almak uygun olmayacaktır. Bu nedenle aşağıda, literatürde engellilik sorununun kaynağı olarak belirtilen modeller içerisinde medikal ve sosyal modele yer verilmiştir. Medikal model, bireyi toplumsal davranışlardan sapan uyumsuz bir varlık olarak tanımlamaktadır (Gilson ve Depoy 2002:154-155, Akt: Şahin 2002b:72). Medikal modele göre, toplum katı ve değiştirilemez olarak görülürken insan esnek ve değiştirilebilir olarak görülmektedir. Medikal model, bireyin çevreye uyması gerektiği görüşünü savunur (Johnston, 1994, Akt: Şahin 2002b:72). Medikal model engelliliğe tıbbi müdahaleyi öngörür fakat bu yaklaşım engelliliğin sosyal yönü üzerinde durmaz (Oliver, 1996:32). Medikal modelin temelinde, engelli bireylerin sınırlı olduğu düşüncesi yatmaktadır. Bu modelde, kişinin güçlü yanları gözardı edilir ve yalnızca eksiklik, yetersizlik ya da patoloji üzerinde durulur. Dolayısıyla engelliyi çevreleyen ve onu engelli kılan etmenlerden çok engellinin kendisini değiştirmesi beklenir (Mackelprang ve Salsgiver, 1999:214-215). Medikal modelin bu yaklaşımı, engelli bireylerin aciz olarak tanımlanmasına da yol açmaktadır. Bu nedenle engelli bireyler toplumda önyargı, aşağılanma ve dışlanmayla karşılaşmaktadırlar. Yeteneklerinin sınırlı olduğuna inanılmakta, aşırı koruyucu-kollayıcı tutumlara hedef olmaktadırlar. Toplumda adeta azınlık olarak nitelendirilebilecek ayrı bir kategoriye itilmektedirler (Arıkan, 2002:15).

4 Engellilik sorununun kaynağını bireysel yetersizliklere bağlayan ve çözümünün topluma uyum olduğunu savunan bu görüş, pek çok sorunun da oluşumuna yol açmaktadır. Bunların başlıcaları, engelli bireylere yönelik ayırımcı, damgalayıcı tutumlar olarak özetlenebilir. Birey, engelli oluşu nedeniyle aciz, yetersiz olarak tanımlandığında, engelliler ile ilgili kararları başkaları vermektedir. Bu durum, engellilerin kendilerini sınırlandırılmış hissetmelerine neden olmaktadır. Buna bağlı olarak özgüvenleri, özsaygıları sarsılabilmekte, intihara dek uzanan başta depresyon olmak üzere çeşitli ruhsal sorunlar yaşayabilmektedirler (Arıkan, 2002:12). Medikal modelin normal-anormal şeklinde yaptığı sınıflamanın engelli bireylere yönelik ayrımcı tutumları güçlendirdiği söylenebilir. Ayrıca modelin engelli bireyleri tam değil de daha az kabul etmesi, insanların farklılıkları olabileceği gerçeğine ters düşmektedir. Bu doğrultuda bazı bilim adamları medikal modeli, bir tür sosyal ırkçılık ile ilişkilendirmektedir (Arıkan, 2002:15). Engelliliğin sosyal modeli engellilik problemini inkar etmez fakat problemi açıkça toplumda bulur. Ne çeşit olursa olsun, problemin sebebi bireysel sınırlılıklar değildir ama uygun hizmetleri sunmakta ve engelli insanların ihtiyaçlarını yeterli bir şekilde sağlamada toplumun başarısızlığıdır. Sosyal modele göre, engellilik, engelli insanlara sınırlamaları empoze eden herşeydir; bireysel önyargıdan kurumsal ayrımcılığa, girilemeyen kamu binalarından kullanılamayan ulaşım sistemlerine, ayrımcı eğitimden iş anlaşmalarında dışlanmaya kadar değişmektedir. (Oliver 1996:32-33) Sosyal modele göre, engellilik, yetersizlik sonucunda değil, toplumdaki kısıtlayıcı, damgalayıcı, ayırımcı ve dolayısıyla engelleyici tutumlar sonucu ortaya çıkan bir durumdur (Arıkan, 2002:12). Bu yüzden engellilik toplum tarafından yaratılmıştır ve engellilik deneyimi bir sosyal baskı biçimidir (Llyod, 1992:208-209, Akt: Erkan, 2004:34). Sosyal model çözüm üzerinde odaklanmakta ve sorunun bireyin çevresinde olduğunu belirtmektedir. İyi düşünerek dizayn edilmiş kavanoz kapakları, otomatik kapılar, kamuya ait yerlerde oturabilecek daha fazla sayıda koltuk, tüm binalarda rampa ve

5 asansörler, insanları sorun aramak yerine engellilerin yeteneklerini görmek yönünde eğitmek ise sosyal modelin yaklaşımını yansıtmaktadır (Arıkan, 2002:21). Araştırmacının, İskoçya da katıldığı Share Scotland Project adlı bir sosyal hizmet projesinde, sosyal modele dayalı bir uygulama olarak, engelli insanların gündelik yaşantılarını kolaylaştıracak onların bireysel ihtiyaçlarına yönelik bardak ve tabaklar üretilmektedir. Bu bakımevi, vücut fonksiyonları çok az olup tekerlekli sandalye kullanan özel bakıma muhtaç zihinsel engelli kişilerden oluşmaktaydı. Bu kişilere, bardaktan su içirirken ağızlarının kenarından su akıtmamak imkansızdı. Bu nedenle, bardakların bir tarafı yarım ay şeklinde kesilmiş ve suyun ağız kenarından dökülmesini engellemek için bardak burnu da kapsayacak şekilde tasarlanmıştır. Tasarlanan tabak ise, hem el kol koordinasyonu yetersiz olan hem fiziksel hem de zihinsel engelli bir birey içindi. Bu birey, zihinsel fonksiyonları nedeniyle, yemekleri kaşık kullanarak yiyemiyor, tabağın sağ tarafından sol tarafına yemekleri döküyor ve kaşığı bomboş kalıyordu. Bu nedenle, bu bireyin tabağı, sol tarafı yukarı doğru kalkık, hafif içeri doğru kıvrılan ve sonuçta sağ taraftan sol tarafa yemeklerin dökülmeyip kaşığın dolmasını sağlayacak biçimde düşünülmüştür. Sosyal model bağlamındaki bu uygulamalar, engelli insanların yaşamlarını kolaylaştırmakta ve bu insanları başkalarına muhtaç kılan düzenlemelerden bağımsız kılmaktadır. Bu modelde medikal modeldeki güçsüzlük yerine güçlenme egemendir (Mackelprang ve Salsgiver, 1999:43). Bireyin oluşuna saygı duyulmakta, değiştirilmeye çalışılmamaktadır. Bir başka deyişle, bireyin ihtiyaçlarına yönelik düzenlemeler ve çözümler üretilmektedir. Sonuç olarak, medikal modelin bireyin yetersizliğine ve çevresindeki etmenleri hiçe sayan, sorunun bireyin kendisinde olduğunu vurgulayan yaklaşımı, engellilerin toplumla bütünleşmesi yolunda engeller yaratan, engellileri dışlayan bir modeldir. Sosyal model ise bireyi çevresi içinde ele alarak bireyin güçlü yönlerini vurgulayan, engellileri engelli yapanın toplum olduğunu vurgulayan bir modeldir. Bu model, engellilerin toplumla bütünleşmesi yönünde yapıcı bir yaklaşıma sahiptir.

6 Sosyal modele dayanarak, varolan toplum yapısı ve değerler sistemi içerisinde, engelliler bir çok alanda ve bir çok biçimde dışlanmaktadır. Engellilerin yaşadığı dışlanmaya değinmeden önce, aşağıda sosyal dışlanma kavramı ve kökeni üzerinde durulacaktır. 1.1.2.Sosyal Dışlanma Kavramı ve Kökeni Bu bölümde sosyal dışlanma kavramının tanımı, kavramın ortaya çıkış süreci ve genişleyen kapsamı tanıtılacaktır. Çakır (2002:85) a göre, bir toplumda yaşayan insanların maddi ve manevi yoksunluk içinde toplumsal yaşamdan uzaklaştıkları, haklarını ve yaşamlarını koruyacak, onları destekleyecek her türlü kurumdan ve sosyal destekten yoksun oldukları sürece sosyal dışlanma denilmektedir. Sosyal dışlanma, bireyin topluma katılamama süreci olarak da tanımlanmaktadır. Dışlanma süreci sosyal bağın, sosyal ve sembolik karşılıklı ilişkinin kırılması olarak görülmektedir. Bir başka deyişle, sosyal dışlanma, dayanışmanın sağlanamadığı veya bulunmadığı ya da toplumsal yapının yıkıldığı yerlerde kendini gösterir. Sosyal dışlanma, bir başka tanımda toplumsal sistemin işleyişi için gerekli bir veya birden çok alt sistemin yetersizliği olarak tanımlanmıştır (Sapancalı, 2005:24-25). Bireyin yasal haklarını koruyan bir hukuk devleti ve sosyal politikalar olmadıkça, işgücüne katılımı sınırlandırıldıkça, sosyal refah sistemi içinde barınamadıkça ve aile ve toplum sistemleriyle bütünleşemedikçe, bu bireyler bu tanımda belirtilen sosyal dışlanma sürecini yaşayacaklardır. Sosyal dışlanma kavramı, 1960 lı yıllardan itibaren Fransa da ortaya çıkmıştır. Daha çok yoksulları içeren bu kavram, 1970 li yıllarda sosyal bir sorun olarak tanımlanmış ve bu analitik kavramı ilk kullanan Rene Lenoir olmuştur. 1974 yılında yayınlanan Les Exclus Un Francais Sur Dix Dışlanmışlar: On Fransız dan Biri adlı kitabında, dışlanmışların sadece yoksullar olmadığını, zihinsel ve bedensel engellilerin, intihar eğilimli insanların, yaşlı ve engellilerin, istismar edilen sahipsiz çocukların, madde bağımlılarının, suçluların, tek ebeveynli ailelerin, çok sorunlu hane halklarının, marjinal kişilerin, asosyal kişilerin ve diğer sosyal uyumsuz

7 kişilerin de dışlanmış olduğunu belirtmiş ve ayrıca tüm bu kişilerin sosyal koruma kapsamı dışında kalan sosyal gruplar olduğunu ifade etmiştir (Sapancalı, 2005:13). Bir anlamda, bu kavram sosyal problem olarak etiketlenen insanların değişik kategorilerini ve sosyal sigorta tarafından korunmayan insanları içermektedir. Bu dışlanmış gruplara 1980 li yıllarda, işsizler ve yoksullar da eklenmiş ve sosyal dışlanma kavramı eşitsizlik, yoksulluk kavramlarını da kapsamaya başlamıştır (Çakır, 2002:84). Avrupa da özellikle uzun süreli işsizlik, vasıfsız işçiler ve göçmenlerin sorunları üzerinde durulurken, Amerika da, endüstrileşmemiş toplumlarda toplumsal gelişmeden yoksun olan alt sınıf etiketiyle de yaygınlık kazanmıştır (ILO, 1996). Çakır (2002) a göre, günümüzde dışlanma biçimlerini, ekonomik dışlanma, sosyal ilişkilerin zayıflaması ve sosyal destek yoksunluğu ve son olarak kurumsal dışlanma olarak gruplandırmak mümkündür. İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan gelirden yoksun olmaları ekonomik dışlanmayı ifade etmektedir. İşsizlik ve düşük ücretle, kötü çalışma koşullarına maruz kalarak çalışma, engellilerin sosyal güvenlik kapsamında korunmalarını ve onlara yeterli düzeyde gelir desteği sağlanmaması ve dolayısıyla yoksulluk, ekonomik dışlanmaya neden olmaktadır. Ekonomik dışlanmanın bir uzantısı olarak zayıflayan sosyal ilişkiler, insanların toplumsal yaşamla bütünleşmelerinin önündeki engellerden biridir. Kurumsal dışlanma, toplumda bireyleri sosyal koruma altına alacak yasal ve kurumsal düzenlemelerin yetersizliğidir. Hemen hemen her toplumda insanların toplumsal yaşamla bütünleşmesini önleyen etmenler olmasına rağmen, dışlanmaya maruz kalan her insan toplumdan topluma, kültürden kültüre sosyal dışlanmayı farklı boyutlarda farklı şekillerde yaşamaktadır. Sosyal dışlanma kavramı Asya da sınırlı bir biçimde kullanılmaktadır. Bazı ülkelerde kadınların kültürel anlamda kötü muamele nedeniyle yasal haklardan yararlanamaması anlamında sıkça dışlandıkları görülür. Hindistan da sosyal dışlanma, sağlık, eğitim, konut, içme suyu, temizlik ve sosyal güvenlik gibi bazı temel refah haklarından dışlanma olarak algılanmaktadır. Afrika da da benzer bir

8 durum geçerlidir. Bu bölgede en çok yaşanan dışlanma biçimi, kırsal bölgelerde yaşanan mülkiyetten dışlanmadır. Arap ülkelerinde ise sosyal dışlanma marjinalite olarak anlaşılmaktadır. Dışlanma bireylerin tarafında kendine özgü kusurları ve engelleri olarak düşünülmektedir (Sapancalı, 2005:21). Sosyal dışlanma kavramı ilk ortaya çıktığı dönemden itibaren, kurumsal, ekonomik ve sosyal destekten yoksun, yasal haklarla korunmayan, sosyal koruma kapsamı dışında kalmış bireylere odaklanmıştır. Yoksullar, işsizler, yaşlılar, vb. gibi engelli insanların da sosyal olarak dışlanan bir grup olduğu aşikardır. Aşağıda eski çağlardan günümüze değin hakları yok sayılan, korunmayan ve bir çok yolla dışlanan engellilerin deneyimleri üzerinde durulacaktır. 1.1.3.Tarihte Bedensel Engelli Bireylerin Yaşadığı Sosyal Dışlanma Biçimleri Engelli bireylerin yaşadığı dışlanma eski çağlara kadar uzanmaktadır. Bu durumun Orta Çağ da daha şiddetli bir boyut kazandığı, düşünce akımlarında ve bilim dünyasında da desteklendiği, en açık şekilde kendini Nazi Almanyası nda ve ardından yakın geçmişteki bazı uygulamalarda gösterdiğine ilişkin bilgiler aşağıda yer almaktadır. Tarihte, engelli insanların yani toplumun genelinden farklı olan insanların farklılıklarını açıklayabilmek için bazı inanç ve düşünce sistemleri geliştirilmiş, fakat genelde bir çok inanç ve düşünce sisteminde engelli insanlar toplum dışına itilmiş, suçlanmış ve cezalandırılmışlardır. Engelliliğin ahlaki çöküntüden kaynaklandığını, insanın içindeki şeytanın veya ahlaksızlığın dışa vurumu olduğu düşünülmüştür. Ayrıca, çok uzun zaman engelli bireylerin bedenlerine şeytanın ve kötü ruhların egemen olduğuna da inanılmış, bu nedenle engelli bireyler ve aileleri utanç ve damgalanmayla karşı karşıya kalıp, yaşamları boyunca engelliliği kara bir leke olarak taşımışlardır (Arıkan, 2002:14). Tarihte görme engellilerin ise önceden işlemiş oldukları düşünülen günahlar yüzünden kör olduklarına inanılmış ve lanetlenmişlerdir. Gözlerin kör edilmesi,

9 kişiyi acı içinde yaşatmak için öldürmekten daha ağır bir ceza olarak yaygın bir şekilde uygulanmıştır (Demirci, 2000a: 15). Fiziksel farklılığa tepki Ortaçağ Avrupası nın karanlık dönemlerinde de kendini göstermektedir. Estetik ve mükemmel vücut miti kavramları bağlamında, çoğunluktan farklı özelliklere sahip insanlar, toplumun bir parçası olarak kabul edilmemiş, toplumun dışına itilmek bir yana tamamen yokedilmeye çalışılmıştır. Ortaçağ da vücuttaki benlerin, siğillerin, lekelerin, doğum lekelerinin, tuhaf ya da anormal görünen çeşitli noktaların ve yara izlerinin şeytanın görünen işaretleri olduğuna inanılmış (Scott, 2003:112-113), bu nedenle, cinsel organlar, saç dipleri ve koltuk altlarında ben, siğil ya da vücuda yayılmış lekelere sahip kadınların cadı olduğuna inanılmış ve bu nedenle sayısız kadın işkence ve idamla öldürülmüştür (Akın, 2001:225). Tarihte düşünce ve inanç sistemlerinin kurbanları olan engelli insanlar, bilim ve ilim dünyasında da olumsuz olarak değerlendirilmiş ve yargılanmışlardır. Bilim dünyasında, 18. yüzyıl sonlarında ortaya çıkan, ırkı arındırmaya ve insan kusurlarını yoketmeye, fiziksel bakımlardan ileri nesiller yetiştirmeye yönelen öjenik bilimi günümüzde hala varlığını koruyan bir bilimdir. Biolojik estetiğin üzerinde duran ve ideolojik düzeyde üremeyi şart koşan öjenik bilimi, kusurlu durumları; epilepsi, zihinsel engel, işitme engeli, görme engeli, doğuştan engeller, kronik depresyon, şizofreni ve alkolizm olarak görmektedir (Mitchell ve Snyder, 2003:844-845) Öjenik biliminde soyaçekim teorisi (theory of heredity), engelli insanların sosyal yaşamdan resmi olarak dışlanması içim bilimsel destek vermektedir. Kas bozukluklarından, şaşı gözlere ve okuma güçlüğüne kadar görülür işaretlere sahip herkes için öjenik bilimi, bir ayrımcılık politikası gütmüştür. Bunun yanında, zihinsel engelli insanlar için kurumların ideal bir laboratuar olacağı düşünülmüştür. Amerikalı öjenik bilimci Henry H. Goddard, onları çok ciddi incelemeye ihtiyaç vardır, onları olası her alandan çıkarmalı ve onlara bakmalıyız diye belirtmiştir. Kendine bakamayacak durumda olana bakılması gerektiğini savunan öjenik bilimi,

10 onlara bakarken engelli insanları toplumdan ayırmayı kastetmektedir. Bazı mesleki öjenik dergilerinde verilen ilanlarda, araştırmacılara deneyler için hazır bir nüfus ve iyi laboratuarlar sunacakları da yer almaktadır (Mitchell ve Snyder, 2003:855) Öjenik bilimi, ortak bir kültür anlayışını yok saymakta ve engelli insanları toplumun kabul etmediği insanlara dönüştürmektedir. Avrupa da ve Amerika da ise, 19. yüzyıl sonları, 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan toplumsal darvincilik (social darwinism) akımı, engelli insanları, sosyal hastalıkların en büyük kaynağı olarak tanımlamıştır. O zamanlar, engelli insanların cinsel olarak ahlaksız olduğu, toplumun geri kalanından ayrılması gerektiği düşünülmekte ve kurumlara yerleştirilmeleri desteklenmekteydi (Mackelprang ve Salsgiver, 1999:25). 19. yüzyılda görme engelliliğin nedeninin, işlenmiş cinsel kökenli bir suçtan kaynaklandığına inanıldığı için, yakın geçmişte İngiltere de görme engelliler, bakım yurtlarına kabul edilmiyorlardı. Aynı yüzyılda Avusturya da ise, kadınlar uğursuzluk getirecekleri gerekçesiyle çocuklarına görme engellilerin ellerinin değmesini istememekteydi (Demirci 2000a: 15). Sonuç olarak, engelli insanlar, hem inanç ve düşünce sistemleri ile hem de bilim ve ilim destekli yaklaşımlar ile ciddi bir baskı ve değersizlik tarihi yaşamışlardır. Engellilere duyulan nefret, çeşitli ülkelerde çok sayıda engelli insanın öldürülmesi yönünde uygulanan politikalarda kendini göstermektedir. Bunların en bilineni 20. yüzyılda Nazi Almanyası nda görülmektedir. Nazi döneminde, Hitler ve yandaşları tarafından engelli insanlar birer nesne olarak görülmüş, toplumda zihinsel, ahlaki veya bedensel olarak katılıma uygun görülmediklerinden sistematik olarak öldürülmüşler (Mackelprang ve Salsgiver 1999:25; Mitchell ve Snyder 2003:844) ve yaşamları da değersiz olarak ifade edilmiştir (Wilton 2003:15). Bu dönemde yaşamı değersiz olarak görülenlere yönelik ötenazi uygulaması, 1930 ların ortasında ve sonlarında ilk olarak engelli çocukların açlıktan öldürülmeleri ve öldürücü şırınga ile başlamıştır. Daha sonra, bu program (batı

11 öjenik sınıflamasına göre) epilepsi, fiziksel bozukluk, delilik, gerizekalılık, depresyon ve alkolizmi de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Bu ötenazi programlarına neredeyse tüm hastahaneler katılmıştır. Her bir kurumda, ölüm raporlarının değiştirildiği bir prosedür oluşturulmuş, öldürme teknolojileri geliştirilmiştir. Bir çok insanın aynı anda ölmesi için gaz odaları, tıbbi bilginin ilerlemesi ve ekonomik kazanç için altın dişlerin çekildiği otopsi odaları, ölü bedenleri yığma odası ve son olarak ölülerin yakıldığı fırınlar (krematoryum) oluşturulmuştur. Bu öldürme sistemi daha sonraları, ölüm kamplarındaki ırksal, etnik ve cinsel azınlıklara karşı uygulanacak sistemin temelini oluşturmaktadır (Mitchell ve Snyder, 2003:858). II. Dünya Savaşı nda Nazi kamplarında kullanılan ilaçlar ve öldürme teknolojileri ilk olarak psikiyatri hastahanelerine hapsedilmiş engelli insanların vücutları üzerinde denenip geliştirilmiştir. Ayrıca, sadece engelli Alman vatandaşları değil, Nazi askerleri Avusturya, Polonya, Prusya, Hollanda ve Çekoslovakya daki psikiyatri hastahanelerindeki engelli insanları da hedef almış, askeri karargah kurmak için bu binaları yoketmeyi amaçlamıştır. Engelli insanların yokedilmesi, estetik kritere dayalı, sağlıklı Alman ırkının çoğalması ve daha fazla alan ve kaynak yaratmak için uygulanmıştır (Mitchell ve Snyder 2003:857). Popüler kültürde bunun en büyük yansıması Ölüm Meleği (Angel of Death) etiketiyle anılan Dr. Josef Mengele dir. Özellikle kalıtımsal olarak fiziksel deformasyonu olan kişileri seçerek vücut parçaları üzerinden araştırmalar yapmıştır (Papanayotou, 2005). Bununla birlikte, bu dönemde İngiliz ve Almanlar tarafından, engelli insanların devlet üzerinde finansal olarak bir yük olduğu ve bu insanların ölümlerinin devletin yararına olacağı düşünülmekteydi (Mitchell ve Snyder, 2003:858). Ötenazi uygulamasının sonucunda, 1945 yılında 240.000 den fazla engelli insan öldürülmüştür. Bu nedenle, bugün Almanya da engelli nüfus büyük oranda yok olmuştur (Mitchell ve Snyder, 2003:859). Amerika da ise 1930 lu yıllarda bir çok eyalette evlenme, çalışma ve eğitim gibi bir çok hakları engellenen zihinsel engelli bireylere, II. Dünya Savaşı nda savaşa katılma hakkı verilmiştir (Wolfe, 1996:33). Verilen bu hak, aslında kendilerini

12 savunacak güçte olmayan bu insanları yasalara dayanarak yoketmenin bir yoluydu. Tüm bunlar, mükemmel vücut mitini güçlendirmekte, engelli bir yaşamın yaşamaya değer olmadığı inancını güçlendirmektedir. Daha sonraki yıllarda Amerika da engelli ayrımcılığının en açık örneği fiziksel engelli kişilerin halk içinde görünmelerini yasaklayan devlet destekli yasalardı. Chicago da 1960 lı yıllarda bir levhada şu yazmaktaydı: Göz zevkini bozan hasta, engelli, kötürüm veya başka bir şekilde bozukluğu olan kişiler sokaklarda gezinemez, şehirdeki kamu alanlarına giremez ve halka kendini teşhir edemez (Kitchin, 1998:350). Engelli Amerikalılar Yasası (Americans with Disabilities Act, 1990) ile engelli bireylere yönelik koruyucu düzenlemeler yapılmış (Mackelprang & Salsgiver 1999:29) ve Nazi Almanyası ndaki uygulamalar bırakılmış olsa bile, yakın tarih, hala engelli insanların kısırlaştırılmasına, hadım edilmesine, kürtaj edilmesine ve öldürülmesine şahit olmaktadır (Wilton 2003:16). Çin deki bugünkü politika, engelli fetusların zorla kürtaj edilmesini ve engelli çocuklara sahip olma riski olan kadınların kısırlaştırılmasını öngörmektedir (Sherry 2004:774). Eski çağlarda engelliliğin insanın içindeki şeytanın veya ahlaksızlığın dışa vurumu olduğu düşünce sistemi, Orta Çağ da ve Nazi Almanyası nda aktif bir soykırıma dönüşmüştür. Bu dönemde engellilerin yaşama hakları yok sayılarak dışlandıkları, bilim dünyasının da bu yaklaşımı desteklediği görülmüştür. Engellilere yönelik yakın geçmişteki uygulamalar değişmiş olsa bile, günümüzde kurumsal, ekonomik ve psikososyal yönlerden sosyal dışlanma sürecinin farklı boyutları ortaya çıkmaktadır. Aşağıda günümüzde bedensel engelli bireylerin yaşadığı sosyal dışlanma biçimleri üzerinde durulacaktır.

13 1.1.4.Günümüzde Bedensel Engelli Bireylerin Yaşadığı Sosyal Dışlanma Biçimleri Bu bölümde günümüzde engellilerin yaşadığı sosyal dışlanma iki bölümde incelenecektir. İlk bölümde, engellilerin yaşadığı sosyal dışlanma kurumsal ve ekonomik yönleriyle, ikinci bölümde ise psikososyal yönleriyle ele alınacaktır. 1.1.4.1.Bedensel Engelli Bireylerin Kurumsal ve Ekonomik Açıdan Yaşadığı Sosyal Dışlanma Biçimleri Bedensel engelli bireyler, toplumun diğer kesimlerinin yararlandığı imkanlardan yararlanamayıp toplum içinde bir çok alandan dışlanmaktadır. Bir çok hizmete erişimde kurumsal ve ekonomik güçlüklerle karşılaşan engellilerin yaşadığı sosyal dışlanma, aşağıda fiziksel çevre, istihdam, eğitim, rehabilitasyon ve sağlık hizmetleri alanlarında ele alınacaktır. 1.1.4.1.1.Fiziksel Çevre Koşulları Yaşanılan fiziksel çevrenin tüm toplumu düşünerek tasarlanmadığı, yaşanılan konuttan kamusal yaşam alanlarına ve ulaşım araçlarına kadar bir çok çevresel unsurun, engellilerin gereksinimleri dikkate alınarak tasarlanmadığı bir gerçektir. Bina düzenlemeleri, mimari uygulamalar engelli insanları dışlamakta, kent mekanları sanki engellilerin hiç bir yere gidememesi için tasarlanmıştır (Kitchin 1998:346). Engellilerin kentsel mekanlarda hareket özgürlüğünü engelleyen bir çok etken bulunmaktadır. Bozuk yollar, kavşaklar, yüksek kaldırımlar, rampa olmayan merdivenler, alt-üst geçitler, yüksek paramatikler çeşitli engelli gruplarının gereksinimlerini karşılayacak biçimde tasarlanıp inşa edilmemiştir. Karataş (1997-1998:12) ın belirttiği gibi, metro istasyonlarında da vatandaşların boşluğa düşmemeleri için konulmuş sarı çizgiler görme engelliler için düşünülmemiş, uyarı sadece engelli olmayan insanlar için düşünülmüştür. Kentiçi ulaşımda yaygın kullanılan toplu taşıma araçları, engellilerin kolayca inip binecekleri biçimde tasarlanmamıştır. Kentte ulaşım, engelliler için kaygı verici bir sorun haline gelmektedir.

14 Kent planlamasındaki bu eksiklikler engelli insanların toplumsal katılımlarını da engellemektedir. Dickson (2002:1) a göre, Amerika da 2000 yılındaki seçimlerde engelli insanların %10-20 oranında engelsiz insanlardan daha az oy vermiştir. Eğer engelli insanlar, engelsiz insanların oy verdiğiyle aynı oranda oy verselerdi, son başkanlık seçiminde 4.6 milyon daha fazla oy sağlanacaktı. 2000 yılındaki seçimlerde neredeyse 27 milyon engelli oy vermedi, 10 milyondan fazlası oy vermek için kütüğe bile kaydolmadı. Kütüğe kaydolan engelli insanların sayısı, engelli olmayanlardan %16 oranında düşüktür. Bunun temelinde ise fiziksel çevre koşullarının ve ulaşım araçlarının uygunsuzluğunun çok önemli bir yeri vardır. Kitchin (1998), kent planlamasındaki yanlışların ve eksikliklerin, engelli insanları toplum dışına ittiğini ve engelsiz toplumu birinci konuma getirdiğini belirtmektedir. Bilgin (1997:22) e göre, özellikle gelişmekte olan ülkelerde kamusal düzenlemeler, öncelikle engelsiz insanlara yönelik düzenlenmektedir. Engelli insanların, küçük bir azınlık grubu olduğu ya da yönetime ek bir maliyet getirdiği düşünülmektedir. Bu nedenle engellilere engellerine uygun bir hizmet sunulamamakta ve uygun bir mimari yapılaşma gerçekleşmemektedir. Kitchin (1998) e göre, toplumsal alanlar toplumu engelli insanlardan ayırmak için düzenlenmekte, fiziksel engelli insanlar da toplum dışında yaşamaya itilmektedir. Engelli insanlar için ayrı okullar veya ayrı iş alanları oluşturulmakta, engelli insanlar şehrin kenar muhitlerine itilmekte ve kamusal alanlardan da dışlanmaktadırlar. Başta sözedilen engelsiz bir toplum için tasarlanan fiziksel çevre engellilerin istihdam, eğitim, sağlık ve rehabilitasyon hizmetleri gibi bir çok alana erişimini de kısıtlamakta, engelli bireylerin toplumsal katılımına da ket vurmaktadır. Türkiye de tiyatro ve sinemalar için engelliler düşünülmemiş, sosyokültürel alanlara girişleri de engellenmiştir. İskoçya da engellilerin sosyokültürel alanlara erişimi sağlansa da, engellilere yönelik ayrımcı düzenlemelere ve uygulamalara da dikkat çekmekte yarar vardır. Genellikle tekerlekli sandalye kullananlar en arkaya ya da yan taraflara oturtulmakta ve engelliler belli alanlara hapsedilmektedir. Asıl engel sandalyenin önüne konan engeller. Hayat mı suçlu ben mi? (30 yaşında kas hastası).

15 Alışveriş merkezleri gibi kamusal alanlarda da aynı sorun mevcuttur. Mekanlar elverişsiz, engelli tuvaletleri ya tasarlanmamış ya da çoğunlukla diğer tuvaletlerden ayrı tasarlanmıştır. Engelli tuvaletlerinde kadın-erkek ayrımı yoktur, iki cinsiyet de aynı tuvaleti kullanmak zorunda kalmaktadır. Tüm bu uygulamalar ve düzenlemeler, büyük ölçüde sınırlanmış engelli yaşantısını daha da zorlaştırmakta, onları büyük ölçüde ev içine hapsetmekte ya da başkalarına muhtaç kılmaktadır (Karataş, 1997-1998:12). Günlük yaşantımda fiziksel engellerle karşılaştığımda canım sıkılıyor, kızıyorum, bu nedenle o tip yerlere gitmiyorum (32 yaşında omurilik felçlisi). Engelliler için tasarlanmamış bina yapı ve düzenlemeleri, engelli bireylerin kendi ev koşullarında bile güçlük çekmesine yol açmaktadır. Ev girişindeki basamaklar ve bina içindeki merdivenler en büyük engelleri oluşturmaktadır. Asansörün olduğu binalar engelliler için öncelikli hale gelmektedir. Bunun yanında kapılar, banyo, tuvalet, ışık düğmeleri, dolap kapakları gibi bir çok farklı unsur gündeme gelmekte, imkanı olan engelliler evleri kendi ihtiyaçlarına göre uyumlu hale getirmekte ya da kendi koşullarına uygun binaları seçmektedir. Fakat genelde ekonomik güçlükler bu düzenlemelere ve uygulamalara engel olmaktadır. Araştırmacılar, engelsiz insanlar için tasarlanmış çevrede engelli insanların fiziksel bariyerlere uyum sağlama sürecinin stress yarattığını, utandırdığını ve toplumsal uyumsuzluğa sebep olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca, yaşam tarzının bozulması ve günlük yaşantıda karşılaşılan güçlükler, üzüntü, kızgınlık, engellenme ve korkuyu da beraberinde getirmektedir (Rokach, Lechcier-Kimel ve Safarov, 2006:682). Rampa olmadığı için kaldırıma çıkabilmek için yanımdan geçen adamdan yardım istedim, beni dilenci zannedip gitti (37 yaşında omurilik felçlisi). Topluma katılamama süreci olarak tanımlanan sosyal dışlanma kavramı kapsamında, engelsiz bir toplum için tasarlanan fiziksel çevre koşulları engelli bireylerin yaşantılarında öncelikli bir sorun teşkil etmektedir. Ev içi koşullarda ve kamusal

16 alanlarda engellileri yok sayan mimari düzenlemeler, engelli bireylerin yaşam hakkına saygı duyulmadığının bir göstergesidir. 1.1.4.1.2.İstihdam Engelli insanlar, genel olarak iş pazarına girmede kısıtlı erişimleri olduğundan dezavantajlı bir gruptur. İstihdam alanında sağlıklı bireylere tanınan imkanların, engelli insanlara tanınmaması, engellilere yönelik ayrımcılığın ve sosyal dışlanmanın bir göstergesidir. Engelli insanların istihdam alanına katılmalarını engelleyen bir çok etken arasında başta devlet politikaları gelmektedir. Devlet, adeta sosyal devlet ilkesini hiçe sayarak öncelikle sağlıklı işsizlerin istihdamını ele almaktadır. Türkiye deki bu durum, diğer ülkelerde de çok farklılık göstermemektedir. İngiltere de 1985 yılında yapılan OPCS araştırmasında, çalışma yaşında olan (16-64) 2 milyon engelli insandan sadece 700 000 (% 31) inin iş sahibi olduğu ortaya çıkmıştır. Yedi yıl sonra yapılan İş Gücü Araştırması (Labour Force Survey, 1992) nda ise, engelli insanlar arasındaki işsizlik oranının yaklaşık % 50 olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, iki yıldan uzun süredir işsiz olan engelsiz insanların oranı ortalama % 8 iken, engelli insanların oranı ortalama % 26 yı göstermektedir (Kitchin ve Shuttleworth, 1998:786). 2000 yılında Amerika da yapılan US Census verileri ise bu yaş grubundaki engelsiz insanlar arasındaki çalışan oranını % 78.6, engelli insanlar arasındaki çalışma oranını ise sadece % 27.6 olarak belirtmiştir (Russell 2002:117-118). Devlet politikaları dışında, istidam alanında bazı kişi ve grupların engellilere yönelik olumsuz tutum ve davranışları da engelli insanların önünde bir engel oluşturmaktadır. Benli (1997) ye göre, işverenler, engellilerin istihdamında genel olarak engellilik dereceleri az olanları ve belli özür gruplarını tercih etmektedirler. Bu durum, engellilik derecesi yüksek olanların istihdam edilmelerinde güçlükler meydana getirmektedir. Ataman (1997) ise, bu durumun temel nedenleri arasında, işyerlerinin

17 bu durumdaki kişilerin verimli olarak çalışabileceğine inanmamasını, bunların diğer çalışanlara ayak bağı ve iş kazalarına neden olacağı endişesini vurgulamıştır. Ayrıca, işverenin engelli bireyleri işe almalarında etkili olan yöntem, hala hatır gönül işi ile olmaktadır. Tekerlekli sandalyede olmama rağmen, kalçalarımdan yukarısını kullanabiliyorum ve buna rağmen engelimin derecesi % 95 olarak rapor edildi (ki doktorum %100 demişti). Tekerlekli sandalyedeyim diye benim gibi engellileri hiçbir şey yapamaz kategorisine koyuyorlar (37 yaşında omurilik felçlisi ). Hastalığımı anlatınca yapamayacağımı düşünüp kimse beni işe almak istemedi (50 yaşında emekli bankacı bir MS hastası). Engel dereceleri ile ilgili olarak engellilerin istihdam alanında yaşadığı güçlükler bu kadarla da kalmamaktadır. Bazı mercilerin engelliler üzerinden kazanç sağlaması için engel dereceleri ya yüksek ya da az olarak rapor edilmektedir. Engel derecelerinin varolandan yüksek rapor edilmesi engellilerin iş alanında zorluk çekmesine, engel derecelerinin varolandan düşük rapor edilmesi ise engellilerin engellilere tanınan belli hak ve imkanlardan yararlanmasını engellemektedir. Mesela, engellilik derecesi % 40 ın altında olan engelliler özürlü maaşı alamamaktadır. Engel derecemi %35 olarak rapor ettiler, oysa daha yüksek. Fakat %35 olunca maaş alamıyorum. Geçenlerde de zihinsel engelli bir kız gelmişti, ona da sağlam raporu verdiler (30 yaşında ayak kol engelli). Kitchin ve Shuttleworth (1998:787) e göre, engelli insanlar iş başvurularında da ayrımcılıkla karşılaşmaktadır. Yüksek nitelikli engelsiz insanların iş başvurularının, aynı niteliklere sahip engelli insanlara kıyasla yaklaşık 2 kat daha fazla olumlu yanıtlandığını, bununla birlikte ortalama nitelikli engelsiz insanların iş başvurularının ise yaklaşık üç kat daha fazla olumlu yanıtlandığını belirtmiştir. Bu ayrımcılığın yanısıra, ödeme ve terfi konusunda aktif bir ayrımcılık bulunmaktadır. Ayrıca, engelli insanlar daha çok resmi olmayan yollarla işe alınmakta, resmi sözleşmeler ve iş kanunuyla korunmamaktadırlar. Bu insanlar düşük ücretli, az vasıflı ya da vasıfsız