Almanya da afl r sa endiflesi küçümseniyor PERSPEKTIVE



Benzer belgeler
Çeviren: Dr. Almagül sina

ANKARA ÜNİVERSİTESİ PSİKİYATRİK KRİZ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

3. SALON PARALEL OTURUM XII SORULAR VE CEVAPLAR

STRATEJ K V ZYON BELGES

GENEL HUKUK B LG S (Hukuka Gir ifl)

önce çocuklar Türkiye için Önce Çocuklar önemlidir

Lima Bildirgesi AKADEM K ÖZGÜRLÜK VE YÜKSEK Ö RET M KURUMLARININ ÖZERKL

ÜN TE V SOSYAL TUR ZM

TÜRK YE B L MSEL VE TEKNOLOJ K ARAfiTIRMA KURUMU DESTEK PROGRAMLARI BAfiKANLIKLARI KURULUfi, GÖREV, YETK VE ÇALIfiMA ESASLARINA L fik N YÖNETMEL K (*)

DR. NA L YILMAZ. Kastamonulular Örne i

Hiçbir zaman Ara s ra Her zaman

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER

GÖRÜfiLER. Uzm. Dr. Özlem Erman

dan flman teslim ald evraklar inceledikten sonra nsan Kaynaklar Müdürlü ü/birimine gönderir.

Ders 3: SORUN ANAL Z. Sorun analizi nedir? Sorun analizinin yöntemi. Sorun analizinin ana ad mlar. Sorun A ac

NTERNET ÇA I D NAM KLER

ARAMALI VERG NCELEMES NDE SÜRE. Adalet ilkin devletten gelmelidir Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir.

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Dünyada ve Türkiye de Güncel Verilerle HIV/AIDS. Hacettepe Üniversitesi AIDS Tedavi ve Araflt rma Merkezi (HATAM)

EVOK Güvenlik in hedefi daima bu kalite ve standartlarda hizmet sunmakt r. Hasan ERDEM R. Mustafa AL KOÇ. Yönetim Kurulu Baflkan.

Uygulama Önerisi : ç Denetim Yöneticisi- Hiyerarflik liflkiler

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.11 De erlemelerin Gözden Geçirilmesi

KURBAN BEDELI 100 Euro

TÜRK DÜNYASI TRANSPLANTASYON DERNE

ç kar lmas için çal flt klar n ifade eden Türk, Her geliflinizde Baflkent OSB nin sürekli de iflti ini göreceksiniz dedi.

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

Tablo 2.1. Denetim Türleri. 2.1.Denetçilerin Statülerine Göre Denetim Türleri

Yapı ve Deprem Yönetmelikleri, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

ISI At f Dizinlerine Derginizi Kazand rman z çin Öneriler

AR-GE YETENE DE ERLEND R LMES ESASLARI (*)

Ekonomi Alan ndaki Uygulamalar ve Geliflmeler 2

G ünümüzde bir çok firma sat fllar n artt rmak amac yla çeflitli adlar (Sat fl

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

2007 YILI VE ÖNCES TAR H BASKILI HAYVANCILIK B LG S DERS K TABINA L fik N DO RU YANLIfi CETVEL

Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir

4/B L S GORTALILARIN 1479 VE 5510 SAYILI KANUNLARA GÖRE YAfiLILIK, MALULLUK VE ÖLÜM AYLI INA HAK KAZANMA fiartlari

Yay n No : 1610 Hukuk Dizisi : Bas - Ekim 2005

Endüstri 4.0. nsanl n Gelece i. Tümüyle bilgisayar

ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

YARGITAY 2. HUKUK DA RES

İKİNCİ BÖLÜM EKONOMİYE GÜVEN VE BEKLENTİLER ANKETİ

PROMOSYON VE EfiANT YON ÜRÜNLER N GEL R VE KURUMLAR VERG S LE KATMA DE ER VERG S KANUNLARI KARfiISINDAK DURUMU

YOLSUZLUKLARIN ÖLÇÜLMESİ

YEN DÖNEM DE DENET M MESLE NE HAZIRMIYIZ?

1 Ekim 2008 sabah tüm sabah kamuoyunda ad na Sosyal Güvenlik Reformu

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

TÜRK YE DE A LE Ç fi DDET Ülke Çap nda Kriminolojik-Viktimolojik Alan Araflt rmas ve De erlendirmeler

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

S STEM VE SÜREÇ DENET M NDE KARfiILAfiILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNER LER

30 > 35. nsan Kaynaklar. > nsan Kaynaklar Yönetimi > Personel E itimleri > Personel Otomasyonu

Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN. İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları

Rabb'in için Namaz kıl, Kurban kes!

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz

KİTAP İNCELEMESİ. Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri. Tamer KUTLUCA 1. Editörler. Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice AKKOÇ

Yeniflemeyen Zarlar B:

Genel Yay n S ra No: /20. Yay na Haz rlayan: Av. Celal Ülgen / Av. Coflkun Ongun

CO RAFYA GRAF KLER. Y llar Bu grafikteki bilgilere dayanarak afla daki sonuçlardan hangisine ulafl lamaz?

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü :18

Çocuklar için sa l kl bir dünya

Olas l k hesaplar na günlük yaflam m zda s k s k gereksiniriz.

stanbul Kültür Üniversitesi, Türkiye

Avrupa Adelet Divanı

Sunuyu flu flekilde vermek istiyorum; bir politikam z n temel ilkeleri nelerdir, genel bir görüfl amac yla buna ana hatlar yla bakmaya çal flaca m.

Dünya Hububat Pazarında Neredeyiz?

Umman Tarihinin Dönüm Noktalar

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

2. Projelerle bütçe formatlar n bütünlefltirme

T bbi Makale Yaz m Kurallar

VERG NCELEMELER NDE MAL YET TESP T ED LEMEYEN GAYR MENKUL SATIfiLARININ, MAL YET N N TESP T NDE ZLEN LEN YÖNTEM

RAN SLÂM CUMHUR YET ANKARA KÜLTÜR MÜSTEfiARLI I WEB S TES H ZMETE AÇILDI

TOPLUMSAL ETK NL KLER

BODRUM'A LELEG YOLU YAPILIYOR

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması

BYazan: SEMA ERDO AN. ABD ve Avrupa Standartlar nda Fact-Jacie Akreditasyon Belgesi. Baflkent Üniversitesi nden Bir lk Daha

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

Kadınları Anlamak Erkeklere Düşüyor

256 = 2 8 = = = 2. Bu kez de iflik bir yan t bulduk. Bir yerde bir yanl fl yapt k, ama nerde? kinci hesab m z yanl fl.

9. Uluslararas Ceza Hukuku Kongresi (Lahey, A ustos 1964)

Mehmet TOMBAKO LU* * Hacettepe Üniversitesi, Nükleer Enerji Mühendisli i Bölümü

Mesle imizin ve hukuk devletinin teminat olan genç avukatlara arma and r. stanbul Barosu SEM Yürütme Kurulu

C. MADDEN N ÖLÇÜLEB L R ÖZELL KLER

ÖZEL BÖLÜM I KOJENERASYON. TÜRKOTED İltekno Topkapı Endüstri ST ELEKTRİK-ENERJİ I NİSAN 2016

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Kocaeli Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Ö retim Üyesi. 4. Bas

Tam yağlı süt ürünleri tüketen erkeklere kötü haber

Amacımız Fark Yaratacak Makine Mühendisleri Yetiştirmek - OAIB Moment Expo

Fevzi Pafla Cad. Dr. Bar fl Ayd n. Virgül (,) 2. Baz k saltmalar n sonuna konur.

YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler

Matematikte sonsuz bir s fatt r, bir ad de ildir. Nas l sonlu bir s fatsa, matematikte kullan lan sonsuz da bir s fatt r. Sonsuz, sonlunun karfl t d

F inans sektörleri içinde sigortac l k sektörü tüm dünyada h zl bir büyüme

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

YÖNTEM 1.1. ÖRNEKLEM Örneklem plan l seçim ölçütleri

Çev: Ayfle Merve KAMACI

Türkiye Odalar ve Borsalar Birli i. 3. Ödemeler Dengesi

3. SALON - PARALEL OTURUM VI

Transkript:

YIL/JAHRGANG: 11 SAYI/NR.: 123 MART / MÄRZ 2005 PERSPEKTIVE Monatliche Zeitschrift der Islamischen Gemeinschaft Milli Görüfl slam Toplumu Millî Görüfl aylık yay n organ Almanya da afl r sa endiflesi küçümseniyor

IGMG Perspektive IGMG AYLIK YAYIN ORGANI ED TÖR MART / MARZ 2005 Y l/jg.: 11, Say /Nr.: 123 ADRES ANSCHRIFT IGMG Perspektive Boschstr. 61-65, D- 50171 Kerpen Tel.: 02237/ 656-0 Fax: 02237/ 656 555 www.igmg.de E-Mail: dergi@igmg.de HERAUSGEBER Islamische Gemeinschaft Millî Görüfl IGMG GENEL YAYIN YÖNETMEN CHEFREDAKTEUR O uz Üçüncü D ZG -LAYOUT M LLÎ GÖRÜfi DRUCK YavuzSöhne-Duisburg Yay nlanan makale ve fikir yaz lar n n sorumluluklar yazarlar na aittir. Die in der Zeitschrift veröffentlichten Meinungen binden die Autoren, nicht die IGMG. LAN SERV S ANZEIGENSERVICE Tel.: 02237/ 656-201 Fax: 02237/ 656 555 E-Mail: tanitma@igmg.de ABONE SERV S ABONNEMENT Islamische Gemeinschaft Millî Görüfl Lastschriftabteilung Boschstr. 61-65, D- 50171 Kerpen Tel.: 02237/ 656-0 Fax: 02237/ 656 555 E-Mail: ealdemir@igmg.de Y ll k abone ücreti: 59,-EURO Jahresabonnement: 59,-EURO IGMG Genel Merkez Üyelerine Ücretsizdir Für Vereinsmitglieder der IGMG kostenlos HESAP NO BANKVERBINDUNG SEB-AG Köln. Kontonr.: 162 888 56 00 BLZ 370 101 11 Selamlar n en güzeli ile Avrupa, slam ve Müslümanlar Sevgili okuyucular m z, Bu say m zda Avrupa da sürüp giden ve Müslümanlar için neredeyse yeni bir din anlay fl öneren Euro-Islam tart flmalar n ele almak üzere bir dosya oluflturduk. Euro-Islam tart flmalar na katk da bulunan Prof. Bassam Tibi, Prof. Faruk fien ve Prof. Tariq Ramadan n görüfllerinden hareketle, bu tart flmalar n neleri içerdi ini ortaya koydu umuz bu dosyam z n, ilginizi çekece ini umuyoruz. Dosyam z n bir bölümü gelecek say m zda yay nlanacak. Bu say m zda, Tibi ve fien in görüfllerini ortaya koyduk. Tariq Ramadan n görüfllerini ise gelecek say m zda, ortaya koyaca z. Dosyam - z n bu bölümünde ayr ca Prof. fien yönetiminde haz rlanan bir Euro-Islam raporunun elefltirisine de yer veriyoruz. Euro-Islam tart flmalar sürerken, Almanya Federal dare Mahkemesi de slamî kurulufllar n Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti ndeki resmî okullarda slam din dersleri verme haklar ile ilgili temiz baflvurusunu karara ba lad. Bu karar ile ilgili genifl yorumumuzu gelecek say m zda verece iz. Avrupa da afl r sa giderek daha etkin bir flekilde kamu hayat nda etkisini gösteriyor. Almanya daki geliflmeler ülkede as l tehlikenin afl r sa da oldu unu bir kez daha gösterirken, dikkatlerin özellikle müslümanlar üzerine çekilmesi tehlikenin göz ard edilmek istendi ini gösteriyor. Bu say m zda dikkatlerinizi çekmek istedi imiz yaz lar - m zdan birisi de Ayd n Süer in haz rlad Göç ve Aile bafll kl yaz s. Göç sürecindeki aile hayat ve aile hayat ndaki alg lamalardaki de ifliklikleri inceleyen bu tür yaz lar m z n devam edece ini de haber verelim. Öte yandan Gençlik Teflkilat m z n Belçika da yap lacak olan Gençlik Günü ile, rflad Baflkanl m z n bu y l 17.sini düzenledi i ve Hagen kentinde yap lacak olan Avrupa Kur an- Kerim Tilavet Yar flmas na da hepinizi bekledi imizi bir kez daha hat rlatmak istiyoruz. Allah a emanet olunuz O uz ÜÇÜNCÜ Editör

BU SAYIDA... Almanya da afl r sa endiflesi küçümseniyor 5 5 Çat dernekleri de dinî cemaat olabilir 7 Almanya da afl r sa endiflesi küçümseniyor Kurban Kampanyas sevindirdi 8 IGMG E itim fiuras Nisan ay nda toplan yor 10 7 IGMG Bölge Baflkanlar Toplant s yap ld 11 lhan B LGÜ Çat dernekleri de dinî cemaat olabilir 17. Avrupa Kur an- Kerim yar flmas yap l yor 11 8 Mart, Dünya Kad nlar Günü üzerine... Aile ve Göç 12 14 Kurban Kampanyas sevindirdi 8 Federal dare Mahkemesi, slam din dersleri hakk ndaki temyiz baflvurusunu sonuçland rd Euro-Islam. O da ne? 16 Yaflas n Euro-Islam (!) Prof. Dr. Faruk fien in Euro-Islam anlay fl! 19 22 Kurban kamyanyas nda 47 bin 177 kurban kesimi ve da t m gerçeklefltirildi 11 IGMG Bölge Baflkanlar Toplant s yap ld Türkiye Araflt rmalar Merkezi nin, Euro-Islam raporuna elefltirel bir yaklafl m Müslüman halk ne düflünüyor? Euro-Islam projesini de erlendirirken 25 28 30 Yaflas n Euro-Islam (!) 19 Avrupa için hangi slam Zorla evlendirme: Suç mu de il mi? IGMG Gençlik Teflkilat 10. y l n kutluyor 32 33 33 Ünal KOYUNCU TAM in, Euro-Islam raporuna elefltirel bir yaklafl m 25 Welcher Islam für Europa? 34 In dubio pro libertate - Im Zweifel für die Freiheit 35 Dachverbandsorganisationen lhan B LGÜ können Religionsgemeinschaften sein 38

gündem Almanya da afl r sa endiflesi küçümseniyor lhan B LGÜ A lmanya, yak n geçmifli ile hesaplafl rken, ülkede yak n geçmifli ça r flt ran geliflmeler bütün dünyada endifle ile izleniyor. En son, Almanya Milliyetçi Demokratik Partisi nin (Nationaldemokratische Partei Deutschlands: NPD) Saksonya Eyalet Meclisi ndeki ç k fl ile doru a ulaflan afl r sa geliflmeler, baflta ülkedeki Yahudi as ll yurttafllarla birlikte göçmenleri de büyük bir endifleye sevketti. Saksonya NPD eyalet milletvekilleri, NAZ Almanya s n n sistematik bir yok etme politikas n n sonucu olan ve Holocaust olarak bilinen Yahudilerin imhas iflleminin ma durlar an s na mecliste yap lan sayg durufluna kat lmay p meclisi terkettikleri gibi, Holocaust a yeni bir anlam kazand rma çabas na girdiler. Müttefik kuvvetlerin Dresden kentini bombalamas n Bomba Holocaust u olarak nitelendiren NPD liler, bu Holocaust için de sayg duyulacak ise ancak o zaman öbür Holocaust ma durlar için sayg duyabileceklerini dile getirdiler. Elbette ki, bu geliflme kamuoyunda büyük bir tepki ile karfl land. Ne var ki, tepkinin hakl l karfl s nda tehlikenin boyutlar n n gözard edilmesi ile de karfl karfl ya gelindi. Ülkede, öncelikli olarak bir afl r sa sorunu var iken bu sorun, ancak belirli eylemler sonras nda farkedilebilir oldu. Dikkatler ise sürekli olarak müslümanlar üzerine yo unlaflt r ld. Saksonya eyalet merkezi olan Dresden in ikinci dünya savafl nda, müttefik kuvvetlerce bombalanmas sonucu binlerce insan n hem hayat n kaybetmesi ve flehrin Köln, Nürnberg, Berlin ve Hamburg gibi di er büyük flehirlerle birlikte tamam yla y k lmas gerçekten de bir dramd. Ancak, bu bombalama, ülkeyi idare edenlerin politikalar n n neticesindeki geliflmelerin bir sonucuydu. Fakat, Holocaust, bir nefretin ve devlet gücünü elinde bulunduran iktidar sahiplerinin sistematik bir siyaseti sonucu oluflan vahfletti. Görülüyor ki, afl r sa temsil eden partilerin bir k sm, bütün dünyay bir savafl alan - na çeviren Nazi Almanya s n n en vahflî uygulamalar n proteste etmeyi ve bu vahflî siyasetin ma durlar n bir insanî sayg yla anmay bile reddedip meydan okuyabilme cesaretine ulaflm fl durumdad r. Tüm bu olup bitenlere ra men bu tehlikenin boyutlar - n n hala, idrak edilememesi endiflesi ile karfl karfl ya bulunuyoruz. Zira, geliyorum diyen tehlike, art k geliyorum uyar s yapmaktan öte, gelip ortal yak p kavurmakla güç kazan - yor. Son bir y l içerisinde Almanya da yap lan eyalet ve yerel seçimlerde elde edilen baflar lar, afl r sa hareketlerin küçük ve marjinal bir hareket olmad n ; aksine, bu afl r sa hareketlerin hala Almanya da köklü bir yeri bulundu unu gösteriyor. Ülkenin en büyük kitle partilerinden biri olan hristiyan birlik blokunu oluflturan Hristiyan Sosyal Birli i (CSU) lideri ve geçen genel seçimlerde Baflbakan aday olan Bavyera Eyalet Baflbakan Edmund Stoiber in, Saksonya meclisindeki geliflmeleri, bir iktidar kavgas fleklinde yorumlay p de erlendirmesi, afl r sa n köklerinin siyaset taraf ndan ne kadar da ciddî bir flekilde göz ard edildi ini gözler önüne seriyor. Afl r sa n güçlenmesinin sebebi, iflsizli e çare bulamayan sosyal demokrat-yeflil iktidard r mealindeki cümlesi ile Stoiber, afl r sa n toplum içindeki derin köklerini de saklam fl oldu. Çünkü her fleyden önce, gerek globalleflme ve gerekse ekonomik gidiflat n kurban durumunda olan milyonlarca iflsizin, kolay bir flekilde afl - r sa a kayd n ima eden bu sözler, bu iflsiz kitleye karfl da bir hakaret içeriyordu. flsizlik çözüldü ünde, afl - r sa olmayacak veya olmaz anlam - na gelen bu sözler, bir baflka yönüyle, afl r sa n iddialar n da destekler mahiyet arzediyor. Öte yandan, Stoiber ve kardefl partisi CDU ileri gelenlerinin göçmenler hakk ndaki söz ve politikalar halk içerisinde daha da afl r sa c retori in beslenmesine yard mc oluyor. Afl r sa n argümanlar na bakt - m zda bu argümanlar n sadece anti-semitist özellik tafl mad n görürüz. Ve bu özelli in ne yaz k ki ço u zaman CDU/CSU partilerinin yan s - ra di er kitle partilerinin politikalar ile paralellik arzetti ini görürüz. Alman olmayana karfl yo un bir göçmen/yabanc düflmanl ve nefreti ile dolu olan afl r sa e ilimler, bu e ilimlerine hakl l k kazand rabilmek için slam ve Müslümanlarla ilgili geliflmeleri de kullan yorlar. Afl sa partiler, iflsizli i, iflsizlik önlensin diye de il, ülkedeki göçmenlere karfl düflmanl klar na hakl l k kazand rmak için istismar ediyorlar. Hristiyan demokratlar idaresindeki pek çok belediyenin yapt gibi? SPD li belediyelerde de örne i var-, her hangi bir cami ruhsat, inflas veya yenilemesi durumunda, afl r sa n Müslümanlar aleyhindeki retori ini kullanmaktan çekinmeyen büyük kitle partileri, bu IGMG PERSPEKTIVE 5

gündem kararlar n alabilmek için afl r sa n deste ini alma kavgas içine de giriyor. Örtülü ve gizli bir slamlaflt rma, paralel toplum, getto mahalleleri, kanuna karfl direnifl gibi kelimelerin esrarl anlamlar na s nan afl r sa, bu anlamlar büyük kitle partileri gibi daha süslü bir flekilde kullanamad için suçu üstlenmek zorunda kal yor. 40 y ldan beri yaklafl k 10 milyon göçmenin yaflad ülkeyi resmen göç ülkesi olarak daha yeni kabullenebilen büyük kitle partileri, göçmen yasas n bir güvenlik yasas halinde ç karmay baflar sayd lar. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, güvenlik ile özellikle Müslüman göçmenlerin kastedilmesidir. Yani, göçmenlik yasas n bile Müslüman göçmenleri hedef alarak ç karabilen kitle partilerinin, afl r sa- a malzeme üretmekle zaman geçirdi ini söylemek belki biraz a r olacak ama, bu politikalar n afl r sa n ifline geldi ini de bilmek gerek. Afl r sa n partileflen gruplar n n programlar na bakt n zda, Nazi döneminde oldu u kadar yo un bir anti-semitist özellik bulunmasa da, Sinangoglara, yeni sinangog infla edilmesine karfl ç k lmas n ve yahudi mezarl klar na karfl yap lan sald r lar, Saksonya meclisindeki ç k fl ile birlikte de erlendirmek laz m. Bununla birlikte bu, afl r sa n en önemli hedefinin slamî özellik gösteren göçmen gruplar oldu unu da bilmek gerekir. NPD nin en son seçim propaganda afifllerinde Müslüman kad nlar n resimlerinin kullan larak seçmenin oyunun yakalanmas mücadelesi bunu gösterdi i gibi, yerel idarelerin Müslümanlar n aleyhine olacak kararlar almas nda da afl r sa çok cesurane bir flekilde öne ç k yor. Örne- in, Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti nin Mengede ilçe yönetimi bir camiin geniflletilmesine onay verirken, CDU bu karara karfl, afl r sa temsil eden partilerden olan DVU nun deste ini almay tercih etmekle DVU yu öne sürdü. DVU ise olay örtülü bir slamlaflt rma projesi tart flmas haline getirmeyi baflard. Böylece, Müslümanlar hakk nda düflmanl ve nefreti körükleyen nitelikteki tüm görüfller, hiç bir çekince olmadan ortaya NPD Seçim Afifli konulabildi. Almanya da afl r sa tehlikesinin, slam/müslüman düflmanl arz etti inin gözard edilmesi tehlikesi, yeni felaketler için bir ça r niteli i tafl yor. Kitle partileri haricindeki Hristiyan özellikli irili ufakl di er partilerin programlar n n temel dire ini ise slam düflmanl oluflturuyor. Hatta, küçük partilerin kimilerinin programlar nda dinler aras diyalo un Tanr taraf ndan yasakland dahi iddia ediliyor. Bu geliflmeleri gözard etmek, kitle partilerinin yapabilece i en önemli hatalar n bafl nda geliyor. Öyleyse sorunun çözümü nedir? Sorunun çözümüne gidecek yol, önce sorunun sebeblerinin tespit edilmesi ile bafllar. Sorun, Stoiber in dedi i gibi salt bir iflsizlik sorunu de ildir. flsizli in bir ölçüde, afl r sa e ilimler taraf ndan istismar edildi i gerçek olsa da, sorunun as l temelinin, baflkalar ndan/ötekilerden nefret etmemeyi ve sayg duyabilmeyi kabullenmeye yanaflmamak oldu unu bilmek gerek. Yoksa, önünüzde 6 milyonluk bir Holocaust kurban ve yine milyonlarca ma duru olsa da, onlara karfl olan kendi nefretinizi yenemezseniz, 60 y l sonra da olsa, bu nefreti bir baflka flekilde ortaya koyma ihtiyac hissetmezsiniz. E er siz, çok kültürlülü ü, çok dinlili ini, çok geleneklili i bir zenginlik saymazsan z ve dilleriniz baflka gönülleriniz baflka baflka konufluyor ise, afl r sa n retori inin pençesine daha çok insan tak l r. E er siz, baflörtüsü kullanman n bizzat kendisini, anayasa düflmanl n n bir tezahürü oldu unu resmî kay tlara geçirir ve buna hukukî bir anlam kazand r rsan z, toplumdan yabanc düflmanl - n uzaklaflt ramazs n z. Gelinen noktada, Alman politikac lar daha dikkatli davranmak zorundad r. Afl r sa n ekme ine ya sürecek her politika, afl r sa partilerin meclislere tafl nmas na vesile olacakt r. Propaganda bizzat büyük kitle partilerinin eliyle yap lacak ama bu propagandan n meyveleri sand kta, afl r sa a kayacakt r. Saksonya da olanlar, afl r sa tehlikesinin sadece ufak bir görüntüsü, buzda n n su yüzüne ç kan hali. Korkulmas gereken, suyun alt ndaki büyük kütlenin yap - s n n gözard edilmesidir. Bu büyük kütlenin yap s na bakt m zda, ne yaz k ki sadece afl r sa dan birkaç örnekte de il, büyük kitle partilerinde ve medyada da yans malar na rastl - yoruz. Fakat Almanya, afl r sa n görüntüsünden kurtulmal, dünya toplulu- u içinde afl r sa görüntüsü yerine, birlikte yaflaman n toplumsal de erlerini yaflatan bir ülke olarak ortaya ç kmal d r. Bu olumsuz geliflmelere ra men Almanya, Afl r sa n endifle verici geliflmesine ra men, çok kültürlülü ü, dayan flmay ve kültürleraras iflbirli ini müjdeleyen çeflitli geliflmelere de sahne oluyor. Afl r sa n hedeflerinden biri olan Müslümanlar olarak bizler, bu geliflmeleri destekliyoruz. 6 IGMG PERSPEKTIVE

gündem Çat dernekleri de dinî cemaat olabilir Almanya Federal dare Mahkemesi, slam din dersleri hakk ndaki temyiz baflvurusunu sonuçland rd Almanya Federal dare Mahkemesi F ederal dare Mahkemesi 23 fiubat 2005 tarihli duruflmas nda Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti nde cemaatlerin din dersleri vermesi hakk ndaki temyiz baflvurusunu karara ba lad. Dava dosyas, 6. daire taraf ndan görüflüldü. Daire, alt mahkemenin karar n esastan bozarak, davay yeniden görmek üzere alt mahkemeye iade etti. Düsseldorf dare Mahkemesi Kas m 2001 tarihinde, iki slamî cemaat taraf ndan slamî din dersleri vermek üzere yap lan baflvuruyu reddetmiflti. Bu baflvuruyu, Almanya slam Konseyi ve Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi beraber yapm flt. Her iki kurulufl da hukukî olarak dernekler hukukuna göre örgütlenmifl bulunuyor. Bunun üzerine Münster Yüksek dare Mahkemesi nde aç lan temyiz davas da 02.12.2003 tarihinde reddedilmiflti. Eyalet dare Mahkemesi, karar nda, davac kurulufllar n din derslerini vermek için gerekli olan hukukî flartlar yerine getiremediklerini belirtmiflti. Gerekçe olarak da, davac kurulufllar n Anayasa da belirtilen flekliyle bir dinî cemaat olmad klar n iddia etmiflti. Bu nedenle sözkonusu kurulufllar n Anayasa n n 7. maddesinin 3. f kras nda belirtilen haklardan yararlanamayacaklar karara ba lanm flt. Eyalet dare Mahkemesi nin yapt dinî cemaat tan mlamas na Federal dare Mahkemesi kat lmad. Dinî cemaat tan mlamas ndan, müntesiblerinin ayn inanca ba l ya da birbirine yak n inançlara mensup flah slar n dinî vecibelerini yerine getirmek üzere bir aya geldikleri ve gerçek kiflilere dayaanan bir dernek anlafl lmas gerekse de, bu derneklerin bir kaç kademeden oluflan çat dernekleri de dinî cemaat tan mlamas na giriyor. Bunun için yerel derneklerdeki üyelerin gerçek flah fllar olmas yetiyor. Federal dare Mahkemesi nin 6. Dairesi, Eyalet Yüksek dare Mahkemesi'nin tesbitlerine dayanarak davac lar n bu flartlar yerine getirip getirmedi i konusunda bir karar vermedi. Ancak mahkemeye göre, yerel kademedeki cami dernekleri üyelerinin varl, bir dinî cemaatin varl n gündeme getirebilir. Her iki çat kuruluflunun meslekî ya da sosyal ihtiyaçlar n görüldü ü üye derneklerin belirleyici kurulufllar olup olmad konusu, mahkemece, yeterli derecede aç kl a kavuflturulmad. Ayn flekilde, davac çat kurulufllar n n, sadece ortak menfaatleri temsil veya görev da l m n n ötesinde, ortak dinî ihtiyaçlar kendi bafllar na giderme görevini yerine getirip getirmedikleri de yeterince aç kl a kavuflturulmad. Federal mahkeme, bu konuda karar verilmek üzere davay eyalet mahkemesine iade etti. Eyalet mahkemesi davay red gerekçesi olarak, davac iki kuruluflun, hem gerçek kiflilerden oluflan bir dernek olmad n ve hem de bu derneklerin ortak dinî ihtiyaçlar yerine getirme görevi yapmad klar iddias n göstermiflti. Mahkeme, dinî cemat olma flart olarak, dernekler ve birliklerin bir araya gelmesini de il, dinî görevleri beraberce yerine getirmek üzere "bir araya gelmifl insanlar toplulu u" olma flart n koflmufltu. Buna göre, bir dinî cemaatin özünü, insanlar n bir araya gelmesi (gerçek kifliler) oluflturuyor. Bu yüzden, dinî cemaat ile dinî dernek aras nda bir ay r m yapm flt. Ancak, Federal dare Mankemesi bu karar yla, Eyalet dare Mahkemesi nin bu görüflünü reddetmifl oldu. IGMG PERSPEKTIVE 7

teşkilat Kurban Kampanyas sevindirdi Kurban kamyanyas nda 47 bin 177 kurban kesimi ve da t m gerçeklefltirildi Burma-Arakan Mülteci Kamp slam Toplumu Millî Görüfl taraf ndan organize edilen Kurban Kampanyas büyük ilgi gördü. Her sene oldu u gibi sene de büyük bir heyecanla gerçeklefltirilen ve dünyadaki ma dur ve mazlumlar için Afganistan yap lan Kurban kamyanyas nda 47 bin 177 kurban kesimi ve da t m gerçeklefltirildi. Kampanya çerçevesinde Avrupa daki müslümanlar 39 bin 151 kurbanl k ba fl nda bulunmufllard. IGMG Kurban Kampanyas nda do rudan görev alan ve hem kesim ve hem de da t m görevlisi olarak hizmet yapanlar n bir araya geldi i toplant da, gidilen ülkelerdeki kampanyalar de erlendirildi. De erlendirme toplant s na IGMG Genel Baflkan Yavuz Çelik Karahan, Kurban Komisyonu na baflkanl k eden Muhasebe Baflkan brahim Yüksel ve Sosyal Hizmetler Baflkan Süleyman y lmaz da kat ld - lar. Genel Baflkan Yavuz Çelik Karahan gerek kampanyaya ba flta bulunarak kat lan ve gerekse bizzat kesim ve da t m görevlisi olarak dünyan n ma dur bölgelerine giden görevlileri yapt klar bu dinî ve insanî hizmetten dolay tebrik etti. IGMG Kurban Kampanyas çerçevesinde Kurban kesimi ve da t - m yap lan ülke ve bölgeler flöyle: Afganistan, Arnavutluk, Azarbeycan, Bangladefl, Belgrad, Benin, Bosna, Bulgaristan, Burkina Faso, Burma Arakan, Cezayir, Çad, Çeçenistan, Da istan, Do u Türkistan, Endonozya, Eritre, Etyopya, Filistin, Güney Afrika, Gambiya, Ghana, Hindistan, ngufletya, Irak, Irakl Türkmenler, ran, Kamerun, Karada, Kazakistan, Kenya, K rg zistan, Kosava, Lübnan, Makedonya, Mali, M s r, Mo olistan, Mozambik, Nahcivan, Nijer, Ogedan, Pakistan, Keflmir, Sancak, Senegal, Somali, Srilanka, Sudan, Suriye, Uganda, Ukrayna, Ürdün, Tanzanya, Tunus, Türkiye, Türkmenistan, Yemen. 26 Aral k 2004 tarihinde meydana gelen Tsunami den (dev deniz 8 IGMG PERSPEKTIVE

teşkilat Burkina Faso Bengaldefl Benin Sudan Darfur dalgalar ) etkilenen bölgelerin bafl nda gelen Endonezya n n Açe bölgesi Kurban Kampanyas yapt - m z bölgelerin bafl nda geliyor. Tsunami den ikinci derece etkilenen Sri Lanka için de ayn program söz konusu oldu. Sri Lanka ya yard m götüren ve bu yard mlar da tan Yahya Alakay ve Müslim Boran, Kurban Bayram sonras na kadar bölgede kalarak hem yard mlar organize edip da tt lar ve hem de Kurban Bayram n müslümanlarla geçirerek kendilerine emanet edilen Kurbanlar kestiler. Burma yönetiminin hem askerî sald r lar ndan ve hem de toptan vatandafll ktan ç karma iflleminden etkilenen Arakan l mülteciler için ise Nihat Köse ve Ali F nd k, Bangladefl in Cox Bazar bölgesinde Birleflmifl Milletler kontrolünde yerlefltirilen ve say lar yaklafl k 50 bini bulan bu ma dur ve mazlum müslümanlar için Kurban kestiler. Öte yandan, Bangladefl için kesim görevlisi olarak giden Ali K rl, ülkede yoksullu un çok yayg n oldu unu belirtti. Bizi içten ve çok s cak bir flekilde merasimle karfl l - yorlar diyen K rl, bu kampanya ile uzak da olsa kardefllik ve dayan flma duygusunun pekiflti ine bizzat flahid oldu unu anlatt. Genel Baflkan Dan flman ve MYK üyesi Ahmet Alt ntafl baflkanl ndaki bir heyet ise kurban kampanyas n n Türkiye bölümünü organize etmekle görevlendirildi. Özellikle Gölcük, zmit, Adapazar ve Düzce gibi son depremden etkilenen bölgeler ile, Güney ve Güney Do u Anadolu, orta Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde kurban kesimi ve da t m yap ld. Çeflitli il ve ilçelerdeki vak f, dernek ve flah fllar n hizmetleri ile birlikte Türkiye nin çok önemli bir bölümünde, Kurban kesim ve da t m yap l rken, baflta Kuzey Hollanda Bölge Baflkan m z smail Eryi it organizesinde olmak üzere, di er görevlilerimiz, Kurban Bayram için baflta çocuklar olmak üzere di er ihtiyaç sahiplerine maddî yard mda da bulundu ve çok say da aileye bayraml k verdi. IGMG PERSPEKTIVE 9

teşkilat IGMG E itim fiuras Nisan ay nda toplan yor IGMG E itim Baflkan Mehmet Gedik flurada, konular n 11 bafll k alt nda görüflülece ini bildirdi slam Toplumu Millî Görüfl E itim fiuras Nisan ay nda toplan yor. 23-24 Nisan da yap lacak olan fluran n ön haz rl klar IGMG Genel Merkezi nde, IGMG Bölge E itim Baflakanlar ile birlikte çok say da e itimci ve sosyal bilimcinin kat l m ile gerçeklefltirildi. IGMG E itim fiurâs n n üçüncüsü olacak olan bu flurâda, ilki 1996, ikincisi ise 2001 y l nda yap lan flurâlarda gündeme getirilen konular n ne kadar n n uygulama alan bulup bulmad müzakere edilecek. IGMG E itim Baflkan Mehmet Gedik konuya iliflkin olarak yapt aç klamada, flurâda, konular n 11 bafll k alt nda görüflülece ini bildirdi. E itim fiuras nda, müslüman çocuklar n okul e itimlerinin yan s ra kendi kimliklerinin oluflup geliflmesi amac yla dinî bilgi ve e itimlerinin gelifltirilmesi, e itim kurumlar ndaki müfredatlarla teflkilat içi e itim konular da de erlenedirilecek. Avrupa da yaflayan ve çok büyük ço unlu u göçmen kökenli olan müslümanlar n e itim problemlerinin ele al naca flurâ önümüzdeki befl y l için bir çal flma program da haz rlayacak. IGMG 3. E itim fiuras nda flu konular görüflülecek: 1- Resmi Okullarda E itim: Devlet okullar ndaki e itimden gere i gibi yararlanarak, çocuklar m z n gelece- e haz rlanmas na yard mc olan Okul Aile Birlikleri/Veli Dernekleri gibi derneklerin çal flmalar n n gözden geçirilece i bu bölümde, ayr ca teflkilat m z n vermekte oldu u ev ödevleri ve okul derslerine Yard m kurslar ile devlet okullar nda slam Din Dersleri uygulamalar müzakere edilecek. 2- E itim Kurumlar ve Müfredat Uygulanmalar : Bu bölümde, teflkilat m z n e itim kurumlar nda uygulanmakta olan müfredat n daha da gelifltirilmesi için yap lmas gerekenler ele al nacak. Bütün cami ve kurumlar - m zda ayn müfredat n uygulanmas ve kurumlar aras tecrübelerin paylafl m, standart s n f sistemi oluflturulmas gibi konular bu bölümde de erlendirilecek. 3- E itim Materyalleri: Bu bölümde, gerek haz rlanm fl ve gerekse haz rlanmakta olan e itim kitaplar ve materyallerinin bir de erlendirilmesi yap lacak. Materyallerin Temel E itim Müfredatlar na uygunlu u, temel e itim öncesi yafltaki çocuklar için pedagojik Çocuk E itim Materyallerinin haz rlanmas ve Gençlik E itim Müfredat haz rl klar n n de erlendirilmesi de bu bölümde de erlendirilecek. 4- Hocalar / E itimciler ve Özlük Haklar : rflad Baflkanl ile beraber yürütülecek olan bu bölümde, mevcut hoca, irflad görevlisi ve e itimcilerin e itimlerinin gelifltirilmesi, görev d fl kalanlar n e itim ve irflad hizmetlerine katk lar ve bu görevlilerin özlük haklar müzakere edilecek. / Avrupa da olupta görev d fl kalanlar / Hocalar m z ve mamlar m z yetifltirme modelimiz / Avrupa d fl de erlendirmeler 5- TIES E itimleri: Teflkilat m zda görev yapan ve yapacak olan idarecilerin e itimleri için görev alan ve alacak olan ö retmenlerin e itimleri, bu programda verilecek dersler ve konular. 6- Gençlik E itim Seminerleri: Bu bölümde, Müslüman gençlerin slamî kimliklerinin gelifltirilmesi ve dinî hassasiyetlerinin art r lmas için yap - lacak olan Gençlik E itim Müfredatlar n n haz rlanmas ve bu amaçla baflta ev sohbetleri olmak üzere çeflitli irflad programlar görüflülecek. 7- Gençlik Teflkilat ve Üniversiteliler Çal flmalar : Üniversiteye giden ö rencilerin durumu ve teflkilat m z n burslar n n de erlendirilmesinin ele al naca bu bölümde, mezuniyet sonras nda teflkilat m zla iliflkileri ele müzakere edilecek. 8 - E itim Çal flmalar : Kad n Kollar, Gençlik Teflkilat ve yetiflkinlerle çocuklar için yap lmakta olan ve yap lmas planlanan e itim çal flmalar - n n genifl bir de erlendirilmesi bu bölümde yap lacak. 9- Aile E itim Seminerleri: Avrupa da Müslüman ailelerin durumu, ailelerin sosyal ve psikolojik durumlar - n n incelenece i bu bölümde, Aile E itim Seminerleri nde uygulanacak olan ders programlar, e itimcilerin tespiti ve hizmet için e itimleri ile bu seminerlerin yap laca yerlerin tespit edilmesi gibi konular ele al nacak. 10- nsan Kaynaklar ve Gelifltirilmesi: Bu bölümde, teflkilatlar m zda istihdam edilecek görevlilerin vas fl bir flekilde e itimi için yap lacak olan programlar ele al nacak. 11- Baflörtüsü Ma durlar : Türkiye de baflörtülü olduklar gerekçesi ile e itimleri engellenen ve Avrupa(da çeflitli üniversitelerde okuyan Baflörtüsü ma durlar ile Avrupa da özellikle Fransa daki son geliflmelerden ma dur durumda olan ö renciler için uygulanacak olan programlar n ele al naca bu bölümde, son 10 y lda yap lanlar n bir de erlendirmesi yap lacak. 10 IGMG PERSPEKTIVE

teşkilat IGMG Bölge Baflkanlar Toplant s yap ld IGMG Bölge Baflkanlar Toplant s slam Toplumu Millî Görüfl Bölge Baflkanlar toplant s yap ld. ki gün süren toplant da, Genel Merkez birimleri yapt klar faaliyetler hakk nda bilgi verdiler. Toplant n n ikinci gününde ise, teflkilat n tan t m için yap lmas gereken faaliyetler ve usulü müzakere edildi. Teflkilat n daha iyi tan t lmas gere inin vurguland bu bölümde, bölge baflkanlar n n tamam na yak n söz alarak görüfl ve önerilerini dile getirdiler. Çeflitli bölgelerde yap lan tan tma hizmet ve faaliyetleri ile ilgili olarak örnekler de anlat ld. Hac Organizesi ve Kurban Kampanyas n n de erlendirildi i toplant da, Kurban Kesim ve Da t m görevlileri için çeflitli ülkelerde verilen hediyeler de sergilendi. Toplant da, IGMG Genel Sekreteri O uz Üçüncü, Almanya ve Avrupa daki çeflitli geliflmeleri de erlendirdi ve Avrupa ülkelerinde Müslümanlar ilgilendiren konular izah etti. Toplant n n sonunda, iki günlük çal flmay, slam Toplumu Millî Görüfl Genel Baflkan Yavuz Çelik Karahan de erlendirdi. Karahan, toplant ya kat lan baflkanlara teflekkür etti ve büyük fedakarl klarla yürütülen bu hizmetlerin daha fazla kifliye ulaflmas n istedi. 17. Avrupa Kur an- Kerim yar flmas yap l yor slam Toplumu Millî Görüfl rflad Baflkanl n n her y l düzenledi i Avrupa Kur an- Kerim Tilavet Yar - mas n n 17. si Mart ay sonunda yap l yor. 27 Mart 2005 Pazar günü Almanya n n Kuzey Ren Westfalya eyaletinin Hagen kentindeki Stadthalle salonunda yap lacak olan Yar flmaya ayr ca dünyaca ünlü Kur an- Kerim karileri de kat larak, Kur an- Kerim okuyacaklar. Bu meflhur kurralar aras nda, M s r dan Ahmed Er-ruzeykî, Yasir Abdussamed, Güney Afrika dan Abdurrahman Sadien ve ran dan Ahmed Abulkasimî ile Javad Panahî Toussî bulunuyor. Kur an- Kerim Tilavet yar flmas iki bölümden olufluyor. Birinci bölümde, 8-12 yafl aras nda gençler yar fl yor. kinci bölümde ise 13-18 yafllar aras ndaki gençler yar fl yor. Yar flmaya kat labilmek için önce cemiyetler aras yar flmalara kat lmak gerekiyor. Daha sonra ise bölgeler aras yar flmalara geçiliyor. Bölgeler aras yar flma dört ayr bölgede yap l yor ve bu yar flmada birinci gelenler finale kat l yorlar. Yar flmaya kat lanlara ise çeflitli ödüller veriliyor. Birinci gelenlere, 1000 Euro veya Umre seyahati, ikinci gelenlere ise 700 Euro, üçüncü gelenlere 500 Euro, dördüncü gelenlere de 300 Euro ödül verilecek. Birinci gelenlerin hocalar na ise Umre seyahati ödül olarak verilecek. Dergimiz yay na haz rland s - rada, yar flmaya kat lacak olanlar henüz kesinleflmemiflti. Saat 10.00 dan itibaren girifle aç k olan Kur an- Kerim Tilavet Yar flmas program saat 11.00 de bafllayacak. Yar flman n yap laca salonun adresi ise flöyle: Stadthalle Hagen, Wasserloses Tal 2, 58093 Hagen. IGMG PERSPEKTIVE 11

toplum 8 Mart, Dünya Kad nlar Günü üzerine... Hatice K. fiah N A vrupada da yaflayan müslüman bir han m için, bugünün anlam nedir? Ne ifade ediyor? Neleri ça r flt r yor? Bu sorular n cevab na geçmeden önce Uluslararas Kad nlar Konferans nda dile getirilen raporlardan k sa notlar aktarmam z faydal olacakt r: -Dünyada, iflin 2/3sini kad nlar gerçeklefltirirken, karfl l nda ancak gelirin 10 da 1 ini kazanabiliyorlar. Ayr ca, üretim imkanlar n n da sadece %1 ine sahipler. -Egitimden mahrum kalan çocuklar n %70i k z -Hindistan da, kürtaj sebeplerinin %99 unu sadece k z çocuk olma ihtimali oluflturuyor Bu raporlar haz rlayanlar n gayeleri, görüflleri, menfaatleri göz önünde bulunduruldu unda notlar n pek de masumane sonuçlar olmad anlafl l r. Ama herhalükarda raporlar kad nlara karfl uygulanan haks zl klar sergiliyor ve kad nlar mücadeleye sevk ediyor. Gasp edilmifl haklar n tekrar elde etmeye çal fl yorlar. Peygamber efendimiz de (sav) buyuruyor ki; Cennet ehlinin ço u haks zl a u ram fl kad nlardand r. Sizin en hay rl n z kad nlara karfl iyi olan - n zd r. (Riyazussalihin) Allah n (cc) kad na vermifl oldu- u haklar tan ns n yeter. Ama kad n haklar, insan haklar, çocuk haklar ihlal edildi i için, insanlar, bu ezilmiflleri özel günlerde anma ihtiyac duyuyor. Anneler günü, nineler günü, çevre günü... Oysa herkesin ve herfleyin hakk na riayet edilmifl olsayd, bugün flu veya bu günlerine ihtiyaç olur muydu? Elbette ki Kadinlar Gününü kutlama ihtiyac duyuluyorsa, bu kad nlar n haklar - n n gasp edildi inden ileri geliyor. Bu 8 Mart nas l geliflmifl, tarihe bir göz atal m: Kad n haklar mücadelesi 1789 Frans z Devrimi yle bafllar. Bu devrimle yükselen eflitlik ve özgürlük dalgas na kad n haklar da eklenir. 1791 de Fransa da Kad n Haklar Deklerasyonu kaleme al n r. Bu tip toplumsal olaylardan sonra Avrupa ve Amerika da Kad n Haklar n savunan örgütlenmeler ço al r. Bu günü Kad nlar Günü yapan 8 Mart 1857 de New York ta binlerce dokuma isçisi kad n uzun çal flma saatleri, düflük ücret ve kötü ifl koflullar na karfl grev yapm fllar, sonra da kuflkulu bir flekilde ç kan yang nda 127 kad n hayat n yitirmifl. (Bu olay n uydurma olabilece ini savunanlar da var, çünkü o tarihteki hiç bir gazete bu olaydan bahsetmemifltir.) Yine New York flehrinde 1909 da ayn tekstil fabrikalar n n kad n isçileri bir defa daha greve kalk fl r ve bu grevi daha önceki harekete de at fta bulunarak 8 Mart a denk getirirler. Bu ilk olaydan yaklafl k 50 y l sonra, 1910 da toplanan 2. Enternasyonal de Alman Sosyal Demokrat Partisinden Clara Zetkin, ölen 127 kad n an s na, 8 Mart Dünya Emekçi Kad nlar Günü olmas n önerir. 1911 de, 1. Uluslararas Kad nlar Günü, Almanya ve Avusturya da, özellikle Berlin ve Viyana da yüz binlerce kad n n sokaklara dökülmesine sebep olur. 8 Mart 1914 te Alman han mlar seçme haklar n talep eder ve 12 Kas m 1918 de bu hakka sahip olurlar. 8 Mart 1917 de Saint Petersburg ta, erkeklerinin cepheden dönmelerini arzulayan ve yiyecek istiyen rus kad nlar n n ekmek ve bar fl ad alt ndaki grev ve protestolar, Avrupa da yank bulur. 1975 y l n, Birleflmifl Milletler, Uluslararas Kad n Y l ilan eder ve BM ne üye olan hemen hemen tüm ülkelerde 8 Mart Dünya Kad nlar Günü olarak kutlanmaya bafllan r. Tabii BM in konuya el atmas yla bu gün popülerleflir, Emekçi ibaresi düfler, gün Dünya Kad nlar Günü olur. Son 20 y ld r, 8 Mart dünyan n bir çok ülkesinde o ülke kad nlar n n ihtiyaçlar na göre kutlan r. Afrika da özellikle sa l k konusu ve kalk nma projeleri aç s ndan kutlan r 8 Mart. Baz ülkelerde demokratik haklar aç s ndan ele al n r. Avrupa da kad nlar n siyasetteki yeri tart fl l r, parite (seçim listelerinde eflit say da kad n ve erkek say s n n bulunmas ) dile getirilir. Türkiye de ve bir çok ülkede fliddete ve daya a maruz kalan kad nlar tart fl l r. Dini inanc ndan dolay e itimden ve iflten mahrum kalan baflörtülü han mlar n meselesi tart fl l r. Tarihe bakt m zda ayr ca bu 8 Mart gününde gerçekten haks zl a u ram fl kad nlar n baz siyasi güçler taraf ndan kendi ç karlar na malzeme olarak kullan lm fl olduklar n görürüz. Bazen de öncü, lider, devrimci gibi gösterilen kad nlar, asl nda bu 8 Mart n gelifliminde, yine obje olarak kullan lm fl, kurban edilmifltir. Belki baz han mlar, hiç dinlenmedikleri bir as rda, bir ortamda ancak bu flekilde kendilerini duyura- 12 IGMG PERSPEKTIVE

toplum bilmifller. Evrensel konularda fikri sorulmayan kad nlar, zaman zaman hemcinslerini içeren alanlarda dinlenebilmifller. Ne zaman insano lu ifrat ve tefrit s n rlar nda yer alsa haks zl klar ortaya ç k yor. Kad n n f trat na ayk r davran ld nda ve temel haklar elinden al nd nda, ki bu genel olarak insan haklar için de geçerli, mutlaka bir tak m haks zl klar, zulumler ve gasplar vuku buluyor. Örnegin, Türk tarihinde oldu u gibi, kad nlar n, temel haklar ndan biri olan e itim hakk ellerinden al n rsa, bir yazar n dedi i gibi, art k o toplumun hüsran na a lamal y z. Sevgilisine mektup yazar diye bir dönem Türk kad n e itimden uzak tutulur. Ama bu sefer, Türk kad n sevgisini kilimlere yans t r, mendil ve tülbentlerin oyalar yla, renkleri ve motifleriyle aflk n ifade eder. Yine bir ifrat ve tefrit hatas! Kad nlar n seçme ve seçilme haklar ellerinden al nd nda, emeklerinin, al n terlerinin karfl l verilmedi inde, bu haklar n y llarca süren mücadele, protesto ve grevler sonucunda söke söke almaya çal flt - lar. Bazen bu hareketler afl r derecelere dahi ulaflt. Özellikle 1968 lerde feminist hareketler, çocuk ald rma olaylar, bat l kad nlar n vücud benim istedi imi yapar m yaklafl mlar, kad n n f trat ndan uzaklaflmas na sebep oldu. Ünlü frans z e itimci-pedagog Jacques Salomé boflanmalar n artmas n n, yuvalar n y - k lmas n n, eflcinselli in, pedofilili- in (çocuklara taciz) artmas n n sebeplerinden biri olarak, bu 68 lerde bafllayan ve f trat na ayk r davranan kad n hareketlerine ba lamaktad r. Peki, 8 Mart, Avrupa da yaflayan bir müslüman han m olarak bize neleri hat rlat yor? Yüzleri asit ile yak lm fl, deforme olmufl bangladeflli, afgan ve pakistanl han mlar akl ma geliyor. Afrika da aids belas na yakalanm fl kad nlar akl ma geliyor. (Bat l bir inanca göre, bakire bir k zla beraber olursa aidsli bir erkek, o hastal ktan güya kurtulurmufl. Bundan dolay aids Afrika da özellikle kad nlarda artmaktad r.) Tsunami de herfleyini kaybetmifl ama dimdik ayakta, imanl Endonezya l bac m akl ma geliyor. Ailesinin erkek bireylerini kaybetmifl, hem erkek hem kad n rolüne bürünmüfl, Çeçen kad nlar akl ma geliyor. Y llard r flehitlerini lay k bir flekilde defnedebilmek için ugraflan, Srebrenica anneleri akl ma geliyor. 50-60 y ld r, bomba, sald r ve savafltan baflka birfley tan yamam fl, kendi ülkesinde tutsak, dul, öksüz ve yetim Filistinli kardefllerim akl ma geliyor. Kendi öz yurdunda, en temel haklar ndan biri olan e itim hakk elinden al nm fl bac lar m akl ma geliyor. Avrupa da uyuflturucu ve fuhufl kurban gençlerimiz akl ma geliyor. Bir taraftan doyumsuz ve kanaatsiz bir flekilde refah içinde yaflayanlar, di er tarafta ac ndan ölen insanlar akl ma geliyor. Asl nda, sadece kad n de il, zulme ve haks zl a ugram fl insanl k akl ma geliyor bu 8 Mart gününde! Evet, bütün bunlar hat rlamaya yar yorsa 8 Mart, kutlans n an ls n, derim. Ama keflke ihtiyaç olmasayd böyle bir güne. Inflaallah bir gün, kad nlar n hakk gasp edilmez ve 8 Mart kutlamaya ihtiyaç duyulmaz. Ya kendi içimizde?! Bugün dünyada kad nlar konusunda problemler var, ama islami çevrelerde ve toplumlarda da bir tak m sorunlar halledilmifl de il. Bildiklerimizle amel etmiyoruz. Örf ve adetlerimiz bazen daha a r bas yor. Kur an ve sünnet fl nda hareket etmiyoruz. Adaletli davranm yoruz. Örne in, yüzme havuzlar karma flekilde k z çocuklar için uygun görülmezken, o lan çocuklari için hiç dert edilmiyor! O lan flört yapar, önemsenmez, rutin hale gelmifltir. K z yapar, k yamet kopar. Oysa slam a göre ikiside zinad r. Nerede adaletli davran fl m z? Bir grup, kad nlar hacca götürmeyi uygun görmez. Kendilerine göre bir tak m olumsuzluklar öne sürerler. Allah n (cc) vermifl oldu u bu hakk, hatta emri, insanlar nas l gasp edebilir, hayret do rusu! Tarih boyunca kad nlar baz haklar ndan men edilmifl, mahrum b rak lm fl, uzaklaflt r lm fl. Bazen bu teflebbüsler kad nlar koruma amac yla, iyi niyetlerle gerçeklestirilmifl. Ama biraz önce verdi imiz örnekteki gibi sonuçta Allah n kad na vermifl oldu u haklar ihlal edilmifl. slam kad n ve erkek her insan n e itimine önem vermifl. Ama hala k zlar m z n e itimine baz kesimlerde yeterince önem verilmiyor. Tabii, bu ba lamda baflörtüsü problemi büyük sorundur. Ama yinede e itimli nesillerin oluflmas nda bir engel de ildir. Ayr ca, peygamberimizin (sav) hiç bir zaman han mlar n ve genel olarak hiç kimseyi, dayak ve fliddet flöyle dursun, incitmedi ini hat rlayal m! Ama ne yaz k ki, gerek Türkiye de, gerek Avrupa da, dünyan n bir çok yerinde, kad nlar n en önde gelen flikayetlerinden biri fliddet ve dayak meselesidir. Han mlar n Allah n emanetleri oldu u ne çabuk unutuluyor! Emanete riayet edilmez, haklar çignenirse, kaybeden sadece kad nlar de il, insanl k olur. Sonuç olarak, Avrupal müslüman han mlar, 8 Mart ta ne yapmal? llaki kutlamal m? Bence hay r. Ama bu bir f rsatt r. De erlendirmek gerek. Seferber olup, sadece kendi aram zda kutlamalar yerine, d fla yönelik almanca, frans zca, ingilizce ve di er dillerde paneller, konferanslar ve seminerler düzenleyip bu vesileyle müslüman kad n tan t lmal d r. Ama bunu gerçeklestirmek için, islamî kimli iyle gurur duyan avrupal müslüman han m, kompleksten ar nm fl, kendisiyle bar fl k, Allah n kad nlara ve erkeklere vermifl oldu u haklar iyi kavram fl olmal ki, feminizim tehlikesine düflmeden, bu konuyu en iyi bir flekilde aktarabilsin. Evet, y lda bir gün kad nlar günü olmas, kad nlar n an lmas, haklar - n n ve durumlar n n gözden geçirilmesi için olumlu bir geliflmedir, tabiki di er 364 gün unutulmamas flart yla. Ayr ca haks zl k olmamas için, bence, bir gün de Erkekler Günü olmal. IGMG PERSPEKTIVE 13

toplum Aile ve Göç Ayd n SÜER T oplumsal bir müessese olarak aile, slam Dini nde oldu u gibi genelde do u geleneklerinde özelde ise Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Aileye ve onun temsil etti i de erlere verilen ehemmiyetten ötürüdür ki, Almanya da yaflayan Türkler de bu konudaki hassasiyetlerini farkl ortamlarda sürekli dile getirmifller, aileyi gerek içeriden gerek d flar dan gelebilecek her türlü tehlikeye karfl korumaya özen göstermifllerdir. Birçok konuda oldu u gibi bu konudaki de erlendirmeler de kiflisel izlenimlerin ve birtak m önyarg lar n d fl na ç kamad ve toplumsal gerçeklerle örtüflmedi i için yanl fl kararlara yol açabilmifltir. Ayn flekilde Alman kamuoyunda medya ve siyasetçiler dahil olmak suretiyle Türk aileleri hakk ndaki görüfllerinin pek sa l kl bilgilere dayand n söylemek mümkün de ildir. Her iki taraf n da kulland söylemler incelendi inde, ço u zaman bilginin ve sa duyunun de il, bilâkis birtak m korkular n ve önkabullerin hâkim oldu u görülecektir. Bu bilgi eksikli inin giderilmesinin ise hem Alman toplumu hem de Türk toplumu aç s ndan faydal olaca muhakkakt r. Bu yaz n n maksad, Türkiye den Almanya ya göç etmifl olman n Türk aile yap s üzerindeki etkilerini k - saca ve fazla teferruatl bilgilere girmemek kayd yla irdelemek olacakt r. Bilindi i gibi ilk neslin Almanya ya iflçi olarak gelmesinden bu yana yaklafl k k rk sene ve özellikle 1973 y l ndaki iflçi göçünün durdurulmas ndan sonra ailelerin de Almanya ya gelmesinden günümüze takriben otuz sene geçmifltir. Geçen uzun zaman dikkate al nd - nda, Almanya da yaflayan Türklerin aile yap s hakk nda kapsaml ve meselenin farkl boyutlar na fl k tutabilecek seviyede ciddi bir araflt rman n yap lmam fl olmas hem flafl rt c hem de oldukça üzücüdür. Herfleyden önce flunun alt n çizmek gerekir ki aile, statik, sabit ve de- iflmeyen bir olgu de ildir ve hiçbir zaman da olmam flt r. Her ne kadar modernleflme ve bununla birlikte küreselleflme sürecinin aile yap s üzerinde birtak m etkileri olsa bile, aile yap s n n ve ailenin temsil etti i de erlerin de iflime u ramas modern dünyaya has bir geliflme de ildir. Burada bizim için önemli olan nokta, göç olay n n ailelerde zaten var olan de iflkenli i ne derece ve hangi yönde etkilemifl oldu udur. Peki de iflim derken burada tam olarak ne kastedilmektedir? Hemen belirtelim ki, de iflmek kesinlikle bir müessese olarak Türk ailesinin tamamen ortadan kaybolmas anlam na gelmemektedir. Özellikle 1970 li ve 1980 li y llarda baz araflt rmac lar taraf ndan, Türk aileleri zamanla Alman ailelerine benzeyeceklerdir, fleklinde ifade edilen görüfller günümüzde art k kabul görmemektedir. Ne var ki, Almanya daki siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel vaziyetin Türk ailelerini hiçbir flekilde etkilemedi ini iddia etmek de tabii ki do ru olmayacakt r. Tek cümleyle ifade edecek olursak: Almanya da yaflayan Türk aileleri, Almanya n n toplumsal flartlar n kendi içlerinde bir de erlendirmeye tabi tutup (bilinçli veya bilinçsiz) buna göre de iflik stratejiler gelifltirmifllerdir. Bu sebepten dolay d r ki Almanya daki Türk aileleri, hem Alman ailelerinden hem de Türkiye deki ailelerden farkl kendilerine has birtak m özelliklere sahiptirler. Bununla birlikte vurgulanmas gereken di er bir husus da, burada yaflayan Türk ailelerinin kendi aralar nda da yap lar itibariyle birçok farkl l klar arzediyor olmalar d r. Bu da flu anlama gelmektedir: Karfl m zda tipik Türk ailesi veya geleneksel Türk ailesi diye adland rabilece imiz tek tip bir olgu mevcut de ildir. Türk ailelerini birbirinden ay - ran temel niteliklerin özetle de olsa üzerinde durmak o yüzden faydal görünmektedir. Bahsedilen farkl l klar n oluflumu ile ilgili akla gelen ilk soru, Almanya da ayn statüde, yani az nl k konumunda, bulunduklar halde iki ailenin nas l olup da farkl yap lara sahip olabilece- idir. Bu soru da do al olarak dikkatleri göçün gerçekleflmesinden önceki zamana yani Türkiye ye çekmektedir. Ne gariptir ki, ailelerin (daha do rusu aile fertlerinin) farkl e itim durumlar, de er dünyalar ve daha Türkiye deki sosyalizasyonlar ndan ötürü içsellefltirmifl olduklar farkl kültürel altyap lar bugüne kadar yap lan araflt rmalar n ekserisinde gözard edilen önemli unsurlar n sadece birkaç d r. Sözkonusu faktörlerin aileye verilen k ymetten çocuk say s na, çocuk yetifltirme tarz ndan Türkiye ye geri dönme arzusuna kadar birçok husus üzerinde etken bir role sahip oldu u düflünülecek olursa bu eksiklik daha da anlafl lmaz hale gelmektedir. Bir di er önemli faktör ise, baz ailelerin Almanya ya göç etmeden evvel Türkiye nin bir bölgesinden di er bir bölgesine göç etmifl olmalar d r ki, bunlar da genelde ekonomik ve sosyal 14 IGMG PERSPEKTIVE

toplum statünün iyilefltirilmesi amac yla k rsal kesimden flehirlere yap lan göçlerdir. Ailelerin bu esnada kazand tecrübeler, Almanya da karfl laflm fl olduklar yabanc ortama daha kolayca adapte olabilmelerini sa lam flt r. Almanya da yaflayan Türk ailelerin geliflim sürecinde belki de en belirleyici iki unsur, göçün gerçekleflti i tarih ve göç s ras nda aile oluflumunun bulundu u aflamad r. Bilindi i üzere yabanc iflçiler Almanya ya birden bire de il, birden fazla göç dalgalar yla peyderpey gelmifllerdir. Bu da gelen her göç dalgas n n, kendisinden bir önceki ve bir sonraki göç dalgas na göre daha farkl bir durumla karfl karfl ya kald anlam na gelmektedir. Dolay s yla ilk göç edenler ile daha sonra göç edenlerin gerek bireysel gerek aile hayatlar nda birtak m farkl l klar meydana gelmifltir. Örne in Alman bir kad nla evlenen Türklerin say s ölçü olarak al nacak olursa ilk gelenler aras nda bu oran n sonradan gelenlere nisbeten daha yüksek oldu u görülecektir. Göç esnas nda aile oluflumunun bulundu u aflama ise özellikle ikinci ve üçüncü nesiller aç s ndan önem teflkil etmektedir. Zira ailenin göçten evvel veya göçten sonra teflekkül etmifl olmas, çocuklar n (hepsinin veya bir k sm n n) Türkiye de veya Almanya da dünyaya gelmifl olmalar, Türkiye de do an çocuklar n kaç yafl nda iken Almanya ya getirilmeleri vb. faktörler hem bir bütün olarak ailenin hem de her bir aile ferdinin Almanya daki sosyal konumunu belirlemektedir. Mesela çocuklar n hepsinin Türkiye de dünyaya geldikten sonra Almanya ya göç eden ailelerin Türkiye deki akraba ve tan d klar ile olan iliflkileri di er ailelere göre daha zay f bir durumdad r. Bununla birlikte Almanya daki aile fertleri aras ndaki ba ve dayan flma da di- er ailelere k yasen daha yüzeysel kalmaktad r. Bütün bu farkl l klara ra men Almanya da yaflayan Türkler in sosyal iliflkilerinde en önemli yeri yine aile ve (hem Almanya daki hem de Türkiye deki) akrabalar almaktad r. Gençlerin de bu hususta istisnai bir konumda olmamalar özellikle dikkat çekicidir. Çocuklara, bir kimli e sahip olma duygusu ve bir yere ait olma hissini verme noktas nda ailenin tart fl lmaz rolünü göz önünde tutacak olursak, fertlerin aile ve akrabalar yla sürekli iliflki halinde olmak suretiyle toplumda kendilerine bir yer edindikleri daha iyi anlafl lacakt r. Dolay s yla ortaya at lan birtak m iddialar n aksine aileler, Türklerin Alman toplumuna entegre olmalar na engel teflkil etmemifl, bilâkis istenilen düzeyde olmasa bile entegrasyon sürecini h zland rm flt r. Hatta bu ifllevin aile taraf ndan görülmesi Alman toplumunun yükünü küçümsenemeyecek derecede hafifletmifltir. Bu ba lamda aile fertleri aras diyalog ve nesiller aras sa lanan iletiflim konusunda da Türk ailelerinin di er yabanc uyruklu ailelere göre daha ileride olmalar dikkate flayand r. Türkiye deki ailelerin dahi sözkonusu iletiflimi bu derecede sa layamam fl olmalar göçün aile içerisindeki iliflkileri s klaflt rd n göstermektedir. Böylece Almanya daki Türk aileleri, kültürel de- erlerin nesilden nesile aktar lmas n kolaylaflt ran bir ortam oluflturmaktad rlar. Genç nesillerin, ailenin yaflat lmas gereken bir kurum oldu u konusunda ebeveynleriyle hemfikir olmalar buna iflarettir. Ancak flunu da ifade etmek gerekir ki gençlerin, aile yap s (özellikle çocuk say s ) ve çocuk yetifltirme tarz ile ilgili görüflleri ne anne ve babalar n n ne Alman gençlerinin ne de Türkiye deki gençlerin düflünceleri ile örtüflmemektedir. Bunun ise göç durumundan kaynakland kesindir. Zira Almanya n n ekonomik ve sosyal flartlar, ailelerinden devrald klar birtak m kültürel de erleri benimsemifl olan gençleri, baz konularda kendilerini farkl bir yol seçmeye zorlamaktad r. Yeni bir aile kurmak ile ilgili kayda de er di er bir husus ise, Türkler aras nda bir Alman ile evlenebilece ini söyleyenlerin oran itibariyle bir Türk ile evlenebilece ini söyleyen Almanlardan daha fazla olmas d r. Ancak üçüncü neslin etnik kimli e yani Türk kimli ine nisbeten daha fazla önem vermesi hasebiyle Türkler aras nda da bu oran düflmektedir. Bu ba lamda eflini Almanya da de il de Türkiye de seçen kimselerin say s n n da artt görülmektedir. Ne var ki, halk aras nda ithal damat veya ithal gelin diye isimlendirilen ve evlenmek amac yla veya evlendikten hemen sonra Almanya ya yerleflen kiflilerin aile hayatlar hakk nda henüz kapsaml bir araflt rma yap lmad ndan dolay bunlar n Almanya daki Türk ailelerinin geliflimi üzerindeki etkileri hakk nda birfleyler söylemek henüz mümkün de ildir. Çocuklar n e itiminin gereklili i noktas nda ise Türk ailelerinin genelde hemfikir olduklar bilinmektedir. Fakat bununla birlikte ailelerin Almanya daki e itim kurumlar n n gelecek nesilleri kendi kültürlerinden uzaklaflt rabilece- ine dair endifleleri devam etmektedir. Özet olarak flunu ifade edebiliriz: Görüldü ü üzere Almanya da yaflayan Türk ailelerinin gelifliminin birçok çeflitli boyutlar vard r. Geliflimi yönlendiren unsurlar ise Almanya da oldu u gibi Türkiye de de aranmal d r. Bu yap l rken, Türkiye deki aktüel geliflmelerin de bu süreçte etkileyici bir role sahip olduklar unutulmamal d r. Ailelerin yerleflim, evlilik, çocuk say s, çocuklar n e itimi gibi hususlarda karar verirken dikkate ald klar faktörlerin belki de en önde geleni, ailenin Almanya da kalma ile ilgili perspektifleridir. Türk ailelerin bu tür kararlar n uzun vadeli düflünebilmeleri, herfleyden önce Alman toplumunun bu konuda kendilerine verece i emniyet duygusuna ve toplumsal çerçevenin süreklili ine ba l d r. Faydalan lan eserler: Bundesministerium für Familie, Senioren, Frauen und Jugend (Hrsg.): Familien ausländischer Herkunft. Leistungen, Belastungen, Herausforderungen. Sechster Familienbericht, Berlin 2000 Diekmann, Andreas/ Weick, Stefan (Hrsg.): Der Familienzyklus als sozialer Prozeß. Bevölkerungssoziologische Untersuchungen mit den Methoden der Ereignisanalyse, Berlin 1993 Nauck, Bernhard: Arbeitsmigration und Familienstruktur. Eine Analyse der mikrosozialen Folgen von Migrationsprozessen, Frankfurt a.m./new York 1985 Nauck, Bernhard/ Schönpflug, Ute (Hrsg.): Familien in verschiedenen Kulturen, Stuttgart 1997 Settles, Barbara H./ Hanks, Daniel E./ Sussmann, Marvin B. (Hrsg.): Families on the Move. Migration, Immigration, Emigration, and Mobility, New York 1993 IGMG PERSPEKTIVE 15

kapak dosya Euro-Islam. O da ne? lhan B LGÜ & Ünal KOYUNCU A vrupa daki günlük hayatta müslümanlar n kendilerini hissettirdiklerini ve bu hissettirmenin kamuoyuna yans malar n hep birlikte görmekteyiz. Düflünen insanlara düflen görev, bu yans malar n tan mlamas n ve yorumlamas - n yapmakt r. flte bu noktada yorumlama çabalar na bir örnek olarak karfl m za Euro-Islam kavram ç kmaktad r. Bundan 50 y l önce Avrupa da böyle bir kavram sözkonusu de ildi. Ama flimdi bu kavram ilgili çevrelerde ele al nmaktad r. Niçin?... Euro-Islam kavram na netlik kazand rabilmek için öncelikle Euro-Islam öncesine göz atmak gerekir. Müslümanlar n Avrupa ya göçü, So uk Savafl n Sonu ve 11 Eylül, Euro-Islam a götüren sebeplerin bafl nda gelmektedir. So uk Savafl Sonras Yeni Dünya 1989 y l, 40 seneyi aflk n bir süredir devam eden düalist siyasî dünya yap s n n sonunu ifade eden bir tarihtir. Bir tarafta insana özgürlük söylemiyle Amerika Birleflik Devletleri, di er tarafta komüne özgürlük parolas yla Sovyet Rusyas. Ve her ikisi savunduklar dünya görüflü ile yeryüzünde güçlerini art rma çabas içerisindeler. Öyle ki, neredeyse birbirleriyle savaflacaklar. Ama klasik bir meydan savafl na giriflmiyorlar. Yeni bir anlay fl olan so uk savafl üslubu ile birbirlerinin güç alanlar na müdahil oluyorlar. Peki ya di er ülkeler? Onlar üçüncü s rada, sessiz bir konumda, olanlara seyirci olarak kendi halleriyle meflguller. Kimisi ABD yan nda, kimisi Rusya taraf nda. Kendisini her iki gruba da ba l hissetmeyen bir de üçüncü grup var. Rus-amerikan kutuplaflmas esnas nda bölgesel sorunlar arka planda bir problemdi. flte bu so uk Avrupa iç politikas nda ön s ralarda yer almayan müslüman göçmenler, so uk savafl sonras dönemde kamuoyunda ilk s ralarda yer almaya bafllad lar. savafl n ard ndan ilk olarak gün yüzüne ç kanlar da bu grupta yer alan bölgelere mensup ülkeler: Latinamerika, Afrika, Asya, ve Ortado- u... Bütün bu bölgelerdeki ülkelerin ortak özellikleri ekonomik olarak geri kalm fl olmalar. Bu ülkeler So uk Savafl döneminde de bir türlü ekonomik geliflmeyi yakalayamam fllard ama o dönem dünya kamuoyu onlarla de il iki büyük güçle meflguldü ve di er ülkelerin onlar n gölgesinden kurtulma imkan yoktu; ki yerine göre iki güç bu ülkeleri kendi ç karlar do rultusunda yönlendirmekteydi. So uk Savafl sonras dönemde gün yüzüne ç kan ülkeler aras nda halk müslüman olan slam ülkeleride yer almaktayd ve yeni dönemde Latinamerika, uzakdo u veya Afrika ülkeleri de il de slam ülkeleri bir sorun olarak Avrupa kamuoyunda yer almaya bafllad. slam ülkelerindeki geliflmeler Avrupa ülkelerini siyasî aç dan endiflelendiriyor ve gerek ortaça ve gerekse yeniça da egemen olan savafl eksenli negatif siyasî iliflkiyi tekrardan gün yüzüne ç kar yordu. Zira Avrupa da baz lar için k z l tehlikenin yerini yeflil tehlike alm flt ve bu tehlikeye karfl mücadele edilmeliydi. So uk Savafl ülkelerin iç politikalar na yans yan bir siyasal olguydu. Bu olgunun ortadan kalkmas yla iç politika malzelemeleri de de- iflti. Nas l ki so uk savafl n bitmesiyle müslüman halklar ve yöneticileri dünya kamuoyunda yer etmeye bafllad ysa, önceden ülke iç politikas nda ön s ralarda yer almayan müslüman göçmenler so uk savafl sonras dönemde kamuoyunda ilk s ralarda yer almaya bafllad lar. Bu ba lamda bir ülkenin yönetimi ile ilgilenen siyasetçilerin ülkede yaflayan müslümanlarla ilgili olarak politika gelifltirmeleri gayet do al bir tutumdur. flte bu politik tavr n oluflum tart flmalar nda Euro-Islam kavram önemli bir yer tutmaktad r. 9 /11 Ve 11 Eylül... Dünya kamuoyunu etkileyerek slam ve müslümanlar üzerindeki siyasî bask y ola anüstü bir flekilde art rd. Sadece dünya kamuoyunu etkilemekle kalmay p insanlar n tasavvurlar na ve dünya görüfllerine kadar iflleyen bir yank buldu. Bu yank sonucunda So uk Savafl döneminde kenarda duran 16 IGMG PERSPEKTIVE

kapak dosya bir din ve o dinin mensuplar kamuoyu tart flmalar nda merkeze çekildi ve tart flmalar n odak noktas haline geldi. Bu olay Avrupa ülkelerinde sadece bir d fl politika meselesi olarak ele al nmay p ayn zamanda iç meseleleri de tart flmaya açt. Kendi co rafyalar nda yaflayan müslümanlardan dolay onlara karfl olan ilgi ve endifleyi art rd. Yabanc gruplardan bir kesim olan müslümanlar n içinde yaflad klar ülkelere uyumu meselesi zaten öteden beri kamuoyunda var olan bir konuydu. 11 Eylül ise bu tart flmalara biraz ivme ve yeni boyutlar kazand rd. Özellikle 9/11 in lojistik deste inin Almanya da haz rlanm fl olmas bu ülkedeki müslümanlar üzerine yo unlaflmay beraberinde getirdi. 11 Eylül sonras nda flöyle bir kanaat olufltu: Avrupa da yaflayan müslümanlar Avrupa için tehlike oluflturmamal d rlar. Bunun için Avrupa standartlar na uygun bir slamî yorum üretilmelidir. Euro-Islam ad alt nda böyle bir yorumun inflas mümkündür. Avrupa da Müslüman Az nl klar Kadir Canatan Avrupa da Müslüman Az nl klar isimli eserinde, bat Avrupa da müslüman az nl klar n oluflumunu ele al rken ikinci dünya savafl sonras göç tarihine dair bilgiler vermekte ve dokuz Avrupa ülkesindeki müslüman göçmen kitlenin tarihsel geliflimini izah etmektedir. Öncelikle Fransa y ele alarak ülkenin en eski göçmen ülkesi oldu unu ifade eden Canatan, müslüman göçmenlerle ilgili olarak, bu ülkede ço unlu un Kuzey Afrika kökenli olduklar bilgisine yer verir. Fransa göçmen politikas n n bafl ndan beri asimile edilebilir ve asimile edilemez fleklinde seçici tav r takip etmesine karfl n ülkenin kolonyal geçmiflinin bu politikan n istem d fl farkl boyutlarda flekillendi ini bildirir. ngiltere de yaflayan müslüman göçmenlerin ço unlu u Pakistan, Bangladefl ve Hindistan kökenlidir. ngiliz göç Nas l ki, yerli Avrupal lar aras nda slam ve Müslümanlar hakk ndaki tasavvurlar farkl l k arzediyorsa, yeni Avrupal müslümanlar aras nda da Bat tasavvurlar farkl l k göstermektedir. politikas bafl ndan beri yasalarla flekillenen bilinçli bir politikad r. ngiltere ve Fransaya karfl n Almanya farkl bir durum arzeder. Bu ülkede göç fenomeni kolonyal sebeplerden ziyade ülkenin iç yap s ndan kaynaklanan de iflime dayanmaktad r. flgücüne duyulan ihtiyaçtan dolay Türkler müslüman nüfus olarak birinci s rada yer almaktad r. Bu ülkelere paralel olarak Belçika, Hollanda, Danimarka, sveç, Avusturya ve sviçre de ayn flekilde farkl etkenlerden dolay göç eden slam dinine mensup bir kesim Avrupa toplumu içerisinde oluflmufltur. Euro-Islam tart flmalar ekseninde verilen bu bilgilerle müslümanlar n Avrupa n n demografik yap s nda önemli bir yeri ald klar n görmekteyiz. Balkanlardaki müslümanlarla beraber Avrupa da 15 ile 17 milyon civar nda bir müslüman nüfus yerleflik bir konuma sahiptir. Bu rakam Islam n sosyolojik-demografik varl na iflaret etmektedir. Bu tabloda görünmeyen ama ayr ca ifade edilmesi gereken bir husus söz konusudur. Gerek Avrupa toplumunun ve gereksede müslümanlar n sosyal tecrübesizli inden dolay karfl l kl iletiflim ve iliflki boyutunda sosyal, siyasî ve hukukî sorunlar yaflanm flt r ve yaflanmaktad r. Bu iletiflim zaaf n n ortaya ç - kard problemlerden dolay kamuoyunda müslümanlar n genel topluma uyumu ile ilgili olarak sorunlar ortaya at lm flt r. Avrupa da yeni sosyolojik gerçek: Müslümanlar Avrupa n n neredeyse her flehrinde bir cami bulmak mümkün. Bu durum tarihsel Avrupa toplumundan çok farkl bir kesimin bu co rafya da var oldu unu gösteriyor. Bu kesimi, sadece bu topraklara sonradan göç eden müslümanlar temsil etmiyor. Ayn zamanda yerliler aras nda slam dinini kabul eden küçümsenmeyecek bir kesim de tarihsel Avrupa ya ayk r hissedilen slam toplumunun içinde yer almaktad r. Üst seviyede devam eden slam ve müslümanlar hakk ndaki tart flmalara ek olarak bu kesim, günlük hayatta da inanç ve yaflam tarzlar ile toplum içerisinde yer almaktad r. nanc ndan veya örfünden dolay bafl n örten kad nlar, iflyerlerinde bir köfleye geçip namaz n k lan erkekler ve Ramazan ay nda oruç tutan insanlar gibi, günlük hayattan çeflitli örnekler sosyal düzeydeki farkl l ifade eden misallerdir. Yukar daki örneklerin günlük hayattaki varl klar ne kadar gerçekse, bütün bu geliflmelerden endifle duyan kesimin varl da o kadar gerçek. Müslümanlar arka sokak camilerinden, önsokak camilerine do ru Avrupa toplumuna kendi özleriyle beraber entegre olmaya çal flmaktad rlar. Bu çaban n delili, birinci neslin, k s tl imkanlarla kurmak zorunda kald kurumsal altyap lar, ikinci ve üçüncü neslin yeni boyutlarla geniflletmek istemesidir. Di er taraftan ciddî bir kimlik ve bilinç sorunu ile karfl karfl ya olan önemli bir göçmen genç kesim ise, toplumda sorun olmaya devam etmektedir. Göçmen kesimin bu sorunlu bölümü, tart flmalar n farkl bir boyutunu olufltururken, bu kesimin d fl nda, müslümanlar aras nda geldikleri ülkelerde oldu u gibi, Bat ya karfl bir tav r ve Bat y alg lama hususunda de iflik fikrî tav rlar sergilenmektedir. Nas l ki, yerli Avrupal lar aras nda slam ve Müslümanlar hakk ndaki tasavvurlar, farkl l k arzediyorsa, yeni Avrupal müslümanlar aras nda da Bat tasavvurlar farkl l k göstermektedir. IGMG PERSPEKTIVE 17

kapak dosya Euro nun slam a bak fl Euro-Islam ekseninde yap lan tart flmalar daha genel bir arka plandan beslenmektedir. Bilindi i gibi slam ve müslümanlara yönelik ana elefltiriler Avrupa gündeminden hiç düflmeyen konular n bafl nda yer almaktad r. Bu ba lamda düflünce hürriyeti, demokratik ve hukuki sistemle uyum ve kad n haklar gibi konularda slam a ve Müslümanlara yönelik elefltiriler uzmanlar taraf ndan gündeme getirilen konular n bafl nda yer almaktad r. Tart flmal konular n yorumlanmas nda kiflisel bak fl aç lar önemli bir ifllev görmektedir. slam dini ve müslümanlar hakk nda yap - lan tart flmalarda elefltirileri üreten akl n bak fl aç s na bir bak ld nda bask c, otoriter, anarflist ve kad n ezen primitif bir slam tasavvuru ile karfl laflmaktay z. slam elefltirilerinin siyasal sebeplerini bir kenara b rakt - m zda bir din olarak slam, Avrupa gündeminde sosyal ve kültürel alanlar da hep negatif tasavvurdan yola ç k larak ele al nmaktad r. Bu önyarg lara karfl savunmac bir tepkiyle karfl l k vermek Avrupa da egemen olan kara slam tasavvurunu düzeltmekten ziyade var olan anlay fl n daha da sabitlenmesine katk da bulunmaktad r. slam ad na siyasî saltanat yap s n n, primitif ve feodal sosyal ve kültürel yap lar n savunulmas, günümüzde, sorunlara çözümden ziyade ek sorunlar katmaktad r. Bu noktada Euro-Islam tart flmas nda geleneksel olanla dinî olan n birbiriyle kar flt r ld na da flahit olmaktay z. Euro-Islam kavram nda, Euro taraf na a rl k vererek Avrupa kültür ve medeniyeti ile uyuflma ad na slam n evrensel de erlerinin yozlaflt r lmas, sorunun çözümü için bir reçete olamaz. Bu kanaatin yüzde yüz Avrupal gibi olacaks n düflüncesinden hareketle dinî olan, siyasî olarak yorumlamas ve böylelikle dinî olan aslî fonksiyonundan kopararak tahrif etmeye kalk flmas hiç de samimî ve tarafs z bir yaklafl m de ildir. Dinî olanla, geleneksel olan birbirine kar flt rmak ne kadar yanl flsa, siyasî olanla dinî olan birbirine kar flt rmak da o kadar yanl flt r. Euro taraftarlar Avrupa n n kendi içinden kendine dair yükselen elefltirileri görmezden gelerek bu medeniyetin tekli ini ve dominantl n savunuyor. Bu savunma neticesinde kimileri, ifli yüceltme boyutuna götürerek Avrupa da ne varsa do rudur, mant na güç kat - yor. slam n Euro ya bak fl Euro-Islam kavram kendisinden de anlafl laca gibi çift yönlü bir kavramd r: Avrupa ve slam. Tart flmaya kat lan taraflar n müslümanl k kimli- slam ad na siyasî saltanat yap s n n, primitif ve feodal sosyal ve kültürel yap lar n savunulmas, günümüzde, sorunlara çözümden ziyade ek sorunlar katmaktad r. inden yola ç karsak karfl m zda iki tav r yer almaktad r. Avrupa n n neyine talibiz? sorusu burada müslümanlar aç s ndan sorulmas gereken bir önemli bir sorudur. Bu soruya üç türde cevap verebiliriz: Herfleyine, hiçbirfleyine ve baz fleylerine. Herfleyine talip olmak isteyenlerin, dolayl olarak hedefleri kendilerini yoketmeleridir. Hiçbirfleyini istemeyenlerin ise gelecekteki varl klar tart fl labilinir. Mesele, Avrupa n n baz fleylerine talip olmakta kilitlenmektedir. O baz fleylerin neler oldu u da yorumdan yoruma de iflir. Kimilerine göre yaflam tarz d r, kimilerine göre ilim ve tekni idir. Kavram n Euro taraf yla ilgili düflüncelerin ard ndan slam ile ilgili boyutuna geçebiliriz. slam ve Müslümanlar Avrupa ya bir fleyler verebilir mi? Burada da yukar da sundu umuz üç cevap türüyle karfl laflabiliriz. Bu türleri aç klad m z için tekrardan aç klamam za gerek yok. Ama slam dininin ve müslümanlar n Avrupa toplumuna katk - lar Endülüs modelinde oldu u gibi üst seviyelerde gerçekleflebilir. Bu gerçekleflme müslümanlar n çabalar yla alakal bir konudur. Tabiki katk ile kasdedilen Avrupa n n slamlaflmas de il, müslüman nüfusun bu topluma var olan çerçeveler içerisinde siyasal, sosyal ve iktisadî ve hatta moral de erler yönünden nas l bir katk da bulunabilece i hususudur. Üç adam, üç yaklafl m Euro-Islam kavram n n sahibinin kim oldu u tam olarak bilinmiyor. Bu kavram n tart flmas z en fliddetli savunucular ndan olan Suriye as ll Prof. Bassam Tibi, kavram n fikir babas oldu unu iddia ediyor. Kamuoyunda duruma göre bu kavram nas l ortaya ç kard n izah etme çabas na giren Tibi nin yan s - ra, Türkiye kökenli Faruk fien de bu tart flmalar n içinde yer almadan edemiyor. Faruk fien in Euro-Islam ilkeleri ile Bassam Tibi nin ilkeleri hemen hemen birbiriyle örtüflüyor. Her iki flah sdan farkl bir Euro-Islam yorumunu M s r kökenli Prof. Tar q Ramadan getiriyor. slam Avrupa için bir güvenlik problemi, kültür/medeniyet çat flmas içinde bir taraf olarak görenlere göre Tibi nin görüflleri daha münasip görüfller olarak ortaya ç k yor. Faruk fien in görüflleri ise, müslümanlar aras nda Almanya daki müslüman Türklerin ço unlu unu dikkate alarak, slam n, Türkiye örne inde oldu u gibi, bir devlet taraf ndan kontrol edilebilece i, böylece bu sorunun çözüme kavuflturulabilece i inanc - na sahip olanlar taraf ndan destek buluyor. Tar q Ramadan n görüflleri, slam kimli ini de öne ç karan ve hayat nda dinin, yönlendirici unsur olmas na dikkat eden genç müslümanlar taraf ndan destekleniyor. 18 IGMG PERSPEKTIVE

kapak dosya Yaflas n Euro-Islam (!) Ünal KOYUNCU D üflünceyi üreten akl n beslendi i fikri zemin o düflüncenin teorik ba lam d r. Üretilen düflünceyi sa l kl bir flekilde kavramak ba lam n yak ndan tan nmas na ba l d r. Bu kural Euro-Islam tezi veya tezleri içinde geçerlidir. Bir Euro-Islam teorisyeni olarak Prof. Bassam Tibi de sahip oldu u fikri zemin üzerine tezini infla etmektedir. Kendisinin Euro-Islam yaklafl - m na geçmeden önce fikri zemini tan mam zda fayda vard r. Postmodern bn-i Sina? Prof. Bassam Tibi slam ve Müslümanlar hakk nda yazm fl oldu u kitaplarda genellikle iki slam yorumu ile karfl - laflmaktay z. Bir tarafta slamîleflmifl toplumun bilim tarihi içerisinde tercüme hareketleriyle beraber geliflmeye bafllayan liberal-ak lc yorum, di er tarafta tarihi köklerini Hanbelî mezhebinin kurucusu Ahmed bn Hanbel e kadar götürebilece imiz ortodoks-gelenekci yorum. Tibi bu iki ak mdan bahsederken kendisinin de mensup oldu unu iddia etti i liberal-ak lc slam yorumunu öne ç kararak savunmaktad r. Bu yoruma karfl n, karfl kutupda yer alan ortodoks ve gelenekci slam yorumu elefltirilmektedir. Asl nda slamîleflmifl toplumun bilim tarihinde klasik bir tart flma olan Vahiy-Ak l çat flmas n n yans mas n Tibi nin eserlerinde tekrar okumaktay z. Kendisi bu çat flmada tercihini müslüman rasyonalistlerin savundu u ak ldan yana kullanmakta ve hatta yerine göre onlar da aflarak vahye karfl akl n önceli ini desteklemektedir. Çizilen bu fikrî tabloda yorumlar n kutuplaflt r lmas n, daha do rusu geçmiflde kutuplaflm fl yorumlar n bugüne tafl nmas n görmekteyiz. Acaba, dolay s yla, Tibi nin slam yorumlar hakk ndaki düflüncelerinin arkaplan nda bu iki kutbu uzlaflt rma gayesi ve çabas m yatmaktad r? Avrupa & slam; bir kurt kuzu iliflkisi? slam ve müslümanlar hakk nda düflünceler üreten ve kamuoyunda slam uzman olarak tan t - lan Bassam Tibi kitaplar nda ayr - ca Avrupa- slam k yaslamas ile ilgili görüfllere de yer vermektedir. Bu görüfller onun sahip oldu u fikrî zemini yans tan düflüncelerdir. Tibi ye göre bir co rafya olarak Avrupa her zaman varl n sürdürmüflken, bir medeniyet olarak hristiyan Bat, müslüman halklar ile karfl laflma esnas nda oluflmufltur. Bu karfl laflman n gerçekleflti i ortaça da müslüman halklar n askerî cihad faaliyetlerine cevap olarak Bat da haçl seferleri flekillenmifltir. Askerî etkileflime ek olarak ikinci boyutta, ilmî etkileflimin de tarihde yerini almas, slam n Avrupa tarihinin unsurlar ndan oldu- u fikrine delildir. A rl kl olarak Avrupa- slam iliflkisinin siyasal boyutuyla ilgilenenilmesi, ilmî etkileflim boyutunun eserlerde yeterince ele al nmamas na neden olmufltur. ki medeniyet aras ndaki tarihî etkileflimi Tibi taraf ndan Euro-Islam iliflkileri olarak nitelendirilmektedir. Dolay s yla, bu etkileflimin günümüzde de devam etti- ini göz önünde bulundurarak Euro-Islam tezinin tarihdeki yans - malar n da yans tm fl olur. Bu yans tmada slam yorumlar ile ilgili aç klamalar nda yer alan kutuplaflt r c tutumun devam etti i dikkat çekicidir. Sorunun ad : slamc l k ve slamî fundamentalizm slamîleflmifl halklar n bilim tarihinde yer alan bn-i Rüfld, bn-i Farabî ve bn-i Sina gibi flahsiyetlerin flekillendirdi i ak lc l k ekolüne ba l oldu u iddias na sahip olan Tibi, herfleyden önce savundu u sosyal ve siyasal prensiplerin günümüzde Avrupa medeniyeti taraf ndan uyguland na inanmakta ve bu sebepten dolay kendisini bir Avrupa-Alman vatandafl olarak kabul etmektedir. Yaz ve söyleflilerinde müslüman oldu unun alt n da çizen Tibi, slam ile müslüman- IGMG PERSPEKTIVE 19

kapak dosya l k aras nda ayr ma gitmekte ve öncelikle bir ahlak ö retisi olarak slam dinini kesinlikle reddetmedi- ini vurgulamaktad r. Tibi ye göre bir ahlak ö retisi olan slam dinini siyasallaflt ran baz gruplar, slam kendilerince yorumlayarak egemen dünya düzeninde tehlike teflkil etmektedirler. flte Tibi nin hararetle karfl ç kt husus budur. Ona göre, ortodoks-gelenekci slam, yorumundan beslenen ortodoks fleriatç l karfl ç k lan tarafta yer almakta ve Avrupa n n savundu u sosyopolitik de erler için tehlike arzetmektedir. Siyasal slam, slamc l k ve slamî fundamentalizm olarak nitelendirilen bu ak mlar n oluflturdu u tehlike Avrupa medeniyeti için savunma mekanizmalar n harekete geçirmesi gereken bir olgudur. Bu arada kitaplar nda Avrupa kimli i üzerinde srarla durarak Avrupal lara Avrupa y hat rlatma ve ö retme çabas içerisinde olan Tibi, Avrupa medeniyetinin do rulu una ve meflrulu una inanmakta ve bu inanc ndan dolay müslümanlar içerisinde bu medeniyetin varl n tehdit eden unsurlara karfl mücadele edilmesi gerekti ini savunmaktad r. Vermifl oldu umuz bu bilgiler fl nda Bassam Tibi nin, Euro-Islam tezinin, arka planda yer alan vahiy üstü ak lc l k, kutuplaflt r c l k ve Avrupac l k vas flar - n n ürünü olarak karfl m za ç kt - n söyleyebiliriz. Sosyal reçeteye do ru Fikrî zeminin aç klanmas n n ard ndan Tibi nin düflüncelerinde yer alan ve ona göre aç kca ifade edilmesi gereken Euro-Islam kuram n n sebeplerini de aç klamam z gerekmektedir. Bu kuram n keflfi Tibi nin iddias na göre 1982 y l nda Bat Afrika seyahatinde gerçekleflir. Daha sonra 90 l y llar n bafl nda Paris de bir konferans s ras nda dile getirilen bu tezde kendisini srarc k lan en önemli olay 11 Eylül dür. Bu olay n Avrupa da planlanm fl olmas egemen olan hoflgörü anlay fl n n suistimal edilmesi olarak tan mlanmakta ve bu suistimalin hoflgörülmemesi gerekti i vurgulanmaktad r. Bu sebepten dolay kendisi Avrupa hoflgörüsünü suistimal eden hoflgörüsüz sömürücülere karfl, Bat kültürünü korumay hedeflemektedir. 11 Eylül ayn zamanda geçmiflte uygulanan entegrasyon politikalar n n baflar s zl n n da bir delilidir. Müslümanlar n yeterince entegre edilememifl olmalar suçunu sadece müslümanlarda görmemekte olan Tibi, entegrasyon konusunda Alman toplum ve kurumlar n n da yetersizli inden flikayet eder. Bu ba lamda, üretilen bu tez gelecekteki politikalar n fikrî olarak yaflanabilece i kuramsal bir zemin anlam na gelmektedir. Oluflturulan Euro-Islam tezi çerçevesi ile, bir bak ma, siyasî çabalar n bilimsel meflrulu u sa lanmaktad r. 11 Eylül öncesinde de var olan ve bu olay gerçeklefltiren fikrî ak m, slamc l k ve slamî fundamentalizmdir. Tibi ye göre, slam dininin siyasallaflt r lmas anlam ndaki slamc l k ile fliddet e ilimli slamî fundamentalizm Avrupa taraf ndan savunulan sosyopolitik de- erler için bir tehlike teflkil etmektedir, ki bu de erlerin bafl nda demokrasi gelmektedir. Demokrasi, aç k toplum anlay fl n da beraberinde getirir. slamc lar ise, demokrasi düflman olduklar için ayn zamanda aç k toplum düflman - d rlar. Avrupa toplumunda, bu slamc l k anlay fl n savunan cemaatlerin varl sözkonusudur. Mensuplar n kendi kabu unda tutmaya çal flarak Almanya da entegrasyonu engelleyen ve böylelikle Balkanlaflma tehlikesini beraberinde getiren cemaatler toplumda varl - n sürdürmektedir. Cihad ve fetih anlay fl n devam ettiren bu cemaatlere karfl Tibi nin yorumuna göre entegre olmufl müslümanlar klasik cihad maceras na giriflmeyeceklerdir. Müslümana sunulan çözüm, Avrupa toplumunda bir vatandafl gibi yer almakt r. Burada Frans z kaynakl vatandafll k anlay fl kasdedilerek, seküler sistemde vatandafl kimli inin dini kimlikten önde geldi ini savunmaktad r. Yine bu anlay fla göre din özel hayatta kalmas gereken bir olgudur. Ancak böyle bir tan mlaman n neticesinde müslümanlarla gayr-i müslimlerin birarada yaflayabilecekleri ifade edilirken konu sunulan bu çözümün Almanya da ne kadar mümkün oldu u sorusuna gelmektedir. Tibi nin bu soruya verdi i cevap flu flekildedir...üçüncü nesil cami dernekleri kültüründen uzaklaflt r ld takdirde onlar vatandafl kimli i kazanabileceklerdir. Fakat bundan önce toplumun seküler tan mlanmas ile dinî tan mlanmas aras ndaki de er kavgas n n kald r lmas gerekmektedir. Genç müslümanlar n kalplerini ve ruhlar n kazanmal - y z. Euro-Islam n befl flart? Bassam Tibi nin zihnini, kendisi ne kadar da siyaset bilimde uzmansa da, toplumsal bir sorun meflgul etmektedir. Bu toplumsal soruna karfl yine kendisi bir çözüm üretmifltir. Tibi ye göre burada yaflayan müslümanlar n ancak Avrupa sosyo-politik de erleriyle örtüflen bir ayd nlanm fl Euro-Islam gelifltirmesi durumunda bar flc bir toplu yaflam sözkonusu olabilir. Aksi takdirde gelecek vahimdir. Euro-Islam ba lam nda uzlafl - n n sa lanmas için flu befl temel esas n müslümanlar taraf ndan kabullenilmesi ve dolay s yla slam n da buna göre yorumlanmas gerekmektedir. Kitab nda yer alan cümlelerden aktarar rsak befl esas flu flekilde aç klanmaktad r: Ço ulculuk: Öncelikle müslümanlar kendilerini ço ulcu bir tümün parçalar olarak tan mlamal - d rlar. Bu tan mlama neticesinde misyonerlik h rs na s n r koymalar gerekmektedir. Daha net bir ifadeyle Tibi,...Dava/ slamî misyo- 20 IGMG PERSPEKTIVE