ııunııımırı tmmob makina mühendisleri odası yayınıdır Cilt: 6 Sayı: 2 MART-NİSAN 1995 ISSN 1300-3410 E STANDARDS lwstrrım.0n



Benzer belgeler
BELGELENDİRME ALANINDA ALTYAPI GEREKSİNİMİ

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

ISO 13485:2016 TIBBİ CİHAZLAR KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ GEÇİŞ KILAVUZU

ErP Yönetmeliği ve Onaylanmış Kuruluşlar

BİRİM KALİTE GÜVENCESİ DEĞERLENDİRME RAPORU. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı

TURKLAB Bülten Ocak-Şubat-Mart. Metot Validasyonu Eğitimi Şubat 2018

TSE den Aldığınız Helal Gıda Uygunluk Belgesi İle Tüketicilere Güvenle Ulaşın. TSE Helal Gıda Belgeli Ürünleri Güvenle Tüketin STANDARD ÇALIŞMALARI

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii 1. BÖLÜM: STANDARDİZASYON 1. STANDARDİZASYON... 3

Notice Belgelendirme Muayene ve Denetim Hiz. A.Ş Onaylanmış Kuruluş 2764

1. ULUSLARARASI İNŞAATTA KALİTE ZİRVESİ YAPI MALZEMELERİNDE BELGELENDİRME

MESLEK VE UZMANLIK ALANLARIMIZLA İLGİLİ ULUSAL ÖLÇEKLİ KONGRE, KURULTAY, SEMPOZYUM VE ÇALIŞTAYLAR

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

TÜRK AKREDİTASYON KURUMU. Sistem Akreditasyon Başkanlığı

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

Enerji Yönetimi 11 Aralık Ömer KEDİCİ

TÜBİSAD Bilişim Çözümleri Platformu

MEHMET ŞİRİN DENETİM STANDARTLARI DAİRESİ BAŞKANI

KALİTE GÜVENCE SİSTEMLERİ

ULUSAL KLİNİK ARAŞTIRMA ALTYAPI AĞI (TUCRIN) UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Laboratuvar Akreditasyonu

Türk Akreditasyon Kurumu -TÜRKAK

KALİTE EL KİTABI. Laboratuvar faaliyetlerinde yenilikleri takip etmeyi, bilgileri güncellemeyi, kontrol yöntemlerini işletmeyi,

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

YÜKSEKÖĞRETİM KALİTE KURULU BİLGİ NOTU

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI

bölüm 7 onaylanmış kuruluş ve akreditasyon çalışmaları

ISO 9001:2015 KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ GEÇİŞ KILAVUZU

KALİTE GÜVENCE SİSTEMİ KERİM ÖZBEYAZ

TÜRK AKREDİTASYON KURUMU. Personel Akreditasyon Başkanlığı

BİRİM KALİTE GÜVENCESİ DEĞERLENDİRME RAPORU. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü. Kümelenme Destek Programı

Gıda Güvenliği ve Endüstri Çalışmaları. Ümit Savcıgil Pınar Enstitüsü Direktörü Director of Pınar Institute

Dış Çevre Analizi. Doç. Dr. Barış BARAZ

Kalibrasyon/Deney Sonuçlarının Raporlanması ve Yorumlanması

SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ II

STANDART VE STANDARDİZASYON

DEMİRYOLU SEKTÖRÜNDE ÜRÜN BELGELENDİRME SÜREÇLERİ

teskon 2011 de buluşmak üzere SUNUŞ

KALİTE SİSTEM YÖNETİCİSİ EĞİTİMİ

Dış Ticaret Politikasının Amaçları

STRATEJĠ GELĠġTĠRME MÜDÜRLÜĞÜ PROSEDÜRÜ

Temiz Üretim Süreçlerine Geçişte Hibe Programlarının KOBİ lere Katkısı. Ertuğrul Ayrancı Doğu Marmara Kalkınma Ajansı

Proje önerilen faaliyetler ön çalışma raporuna uygun mu, uygulanabilir mi, hedeflerle ve öngörülen sonuçlarla uyumlu mu?

ISO 9001 Kalite Terimleri

Yrd. Doç. Dr. Ayça Tarhan. Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

ISO/IEC BİLGİ TEKNOLOJİSİ - HİZMET YÖNETİMİ BAŞ DENETÇİ EĞİTİMİ. Terimler Ve Tarifler.

ASKERİ GEMİLERDE ÜRÜN BELGELENDİRME SÜREÇLERİ

Açık ve Uzaktan Öğretim Sistem Tasarımı Yrd. Doç. Dr. Yusuf Sait Türkan

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İÇ DENETİM BİRİMİ BAŞKANLIĞI İÇ DENETİM TANITIM BROŞÜRÜ

FIRAT ÜNİVERSİTESİ PROJE KOORDİNASYON VE DANIŞMANLIK OFİSİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TS EN ISO/IEC Kullanılabilir Arayüz Sertifikası Verilmesi Süreci

Kariyer ve Yetenek Yönetimi Ulusal Meslek Standardı

:55:27 BÖLÜM 4 KALİTE VE AKREDİTASYON

C. Yönetim Sistemi İle İlgili Taraflar ve Bunların Şartları

YATIRIM ORTAMINI İYİLEŞTİRME KOORDİNASYON KURULU (YOİKK) ÇALIŞMALARI. 11 Mayıs 2012

PAÜ Kurum İç Değerlendirme Raporu Hazırlıkları-2018

İŞ YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. İŞ SÜREKLİLİĞİ PLANLAMASI A. AMAÇ

ULUSLARARASI PAZARLAMADA DAĞITIM VE LOJİSTİK

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

CE İşareti uygulaması ile ilgili olarak Türkiye deki durum nedir?

Bilişim Teknolojileri Test ve Belgelendirme Hizmetleri. Mustafa YILMAZ

KURULUŞ, AMAÇ, BAĞLAM, KAPSAM

FEF LİSANS PROGRAMLARI DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ

HİZMETLERİMİZ;

Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar

ISO 9001:2000 KYS nedir, ne yapılacaktır?

T.C. Mesleki Yeterlilik Kurumu. H.Ali EROĞLU Uzman

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME ENSTİTÜSÜ BAŞKANLIĞI GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

bölüm 8 teknik mevzuat, onaylanmış kuruluş ve akreditasyon çalışmaları

KURULUŞ AMAÇ BAĞLAM KAPSAM. A. KURUM Profili. B. Yönetim Sistemi İle İlgili İç -Dış Hususlar İç Hususlar

çalışmalara proje denilmektedir.

TÜRK AKREDİTASYON KURUMU. Ürün Hizmet ve Muayene Akreditasyon Başkanlığı Ürün Belgelendirme Akreditasyonu

TÜRK STANDARDLARI ENSTİTÜSÜ

HACCP Sistem Tetkikine Ait Resmi Form Resmi Kontrol Rapor No:

Yazılım ve Uygulama Danışmanı Firma Seçim Desteği

2. Hafta DEPOLAR VE DEPOLAMA 1. DEPO VE DEPOLAMA KAVRAMLARI. 2. Hafta

SANGEM nedir ve nasıl bir oluşumdur?

AR& GE BÜLTEN. Otomotivde Yeni Dönem! Otomotiv Sektöründeki Rekabet Koşulları Yenileniyor!

ULUSLARARASI EKONOMİK KURULUŞLAR (İKT206U)

YUMURTA ve BEYAZ ET ÜRETİMİNDE İYİ TARIM UYGULAMALARI. ankara / 2014 Zİr. Yük. Müh. Dİlek Erdİn Elİvar.

ŞİKAYET / İTİRAZ VE GERİ BİLDİRİM PROSEDÜRÜ

İKİNCİ KISIM. Amaç ve Hukuki Dayanak

Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs Mart 2017, Ankara

2018 YILI İŞ/EYLEM PLANI STRATEJİK AMAÇ 1. KURUMSAL KAPASİTENİN GELİŞTİRİLMESİ AĞUSTOS EYLÜL EKİM HAZİRAN TEMMUZ. Performans Göstergeleri

ULUSAL MESLEK STANDARTLARI VE ALT YAPI SİSTEMLERİNE KAZANDIRDIKLARI

Metroloji ve Kalibrasyon Nedir? Ne İçin Gereklidir? Metroloji ve Kalibrasyonun, yaşamımızdaki önemini ve gerekliliğini vurgulamak için aşağıdaki

ISO Nedir? denir. ISO 16001, Enerji yönetimi standardı, maliyetlerinizi ve sera gazı emisyonlarınızı indirgeme temelli, etkili bir enerji yöneti

Günümüzün karmaşık iş dünyasında yönününüzü kaybetmeyin!

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI

3- PROJENIN BAŞLATıLMASı: PROJE KAPSAM YÖNETIMI

markalarımız Şirketimiz Modüler Askı Destek Sismtemleri Sismik Askılama Ürünleri Yivli Boru Bağlantı Elemanları Yaylı Titreşim Ürünleri

İL KOORDİNASYON VE İZLEME SİSTEMİ (İKİS)

ÜRÜN BELGELENDİRME EĞİTİM HİZMETLERİMİZ

FASIL 10 BİLGİ TOPLUMU VE MEDYA

İÇ DENETİM NEDİR? Ali Kamil UZUN, CPA, CFE

Düzenleme Paneli-SB02 Görüş ve Öneriler Neşe Güneş

TÜRK AKREDİTASYON KURUMU

ISO NEDİR? TSE, ISO nun üyesi ve Türkiye deki tek temsilcisidir. EN NEDİR?

TÜRKİYE DE FİKRİ HAKLAR YÖNETİMİ KÜLTÜRÜ VE GELİŞİMİ

Transkript:

ISSN 1300-3410 E Cilt: 6 Sayı: 2 MART-NİSAN 1995 ııunııımırı tmmob makina mühendisleri odası yayınıdır t Mit" V&lftAİH' rflsı, ".-SfA-fr >' STANDARDS lwstrrım.0n

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI ' ULUSLARARASI DOĞAL GAZ KONGRESİ VE SERGİSİ '95 Ankara Buluşması j Destekleyen Kuruluşlar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı / BOTAŞ Genel Müdürlüğü EGO Genel Müdürlüğü Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı ' Doğal Gaz Cihazları Sanayicileri ve İşadamları Derneği j. Tesisat Mühendisleri Derneği ' Kongrenin Amacı Bugün yıllık doğal gaz talebi 6 milyar m 3 olan Türkiye'de, doğal gaz talebinin 2000 yılında ; 19.9 milyar m 3 'e, 2010 yılında ise 30.6 milyar m 3 'e ulaşması öngörülmektedir. f Dünya ölçeğinde doğal gazla ilgilenen kuruluşlar arasında Türkiye'nin önemi, hızla büyüyen bir doğal gaz tü- V keticisi olmasının yanısıra, Türki Cumhuriyetleri ve İran'daki doğal gaz kaynaklarının Avrupa'ya iletimini öngören Avrasya Doğal Gaz Boru Hattı Projeleri için bir kavşak, iletim ve terminal noktası olması potansiyeliyle daha! da artmaktadır. Uluslararası Doğal Gaz Kongresi, Türkiye'de planlanan doğal gazla ilgili uluslararası ve ulusal düzeydeki ya- ; tırımların ve uygulamaların, konuyla ilgili tüm tarafların katılacağı bir platformda, ülke, kamu ve meslek çıkarları '. doğrultusunda objektif bir biçimde değerlendirilmesini amaçlamaktadır. / Kongre'de aşağıda belirtilen konuların ele alınması öngörülmektedir. Kongrenin Gündemi Kongre'de aşağıda belirtilen konuların ele alınması öngörülmektedir. 1. Dünya Doğal Gaz Arz Ve Temin Politikaları İçinde Türkiye'nin Misyonu ı 2. Türkiye'de Mevcut ve Planlanan Doğal Gaz İletim ve Dağıtım Hatları / 3. Doğal Gazın Kullanım ve Sektörel Öncelikleri '. 4. Doğal Gaz Yatırımlarında Finansman Kaynakları ve Modelleri 5. Doğal Gaz Sektöründe Sorunlar ve Çözüm Önerileri / Kongre Tarihi 1-4 Kasım 1995 Kongre Yeri Türkiye Öektrik Dağıtım Anonim Şti. (TEDAŞ) Konferans Salonu, \ İsmet İnönü Bulvarı No.27 Bahçelievler / Ankara ' Kongre Dili Kongrenin resmi dili İngilizce ve Türkçe olup, kongre sırasında simültane çeviri yapılacaktır. Kayıt Kongre'ye katılım ücretine Delege Kiti, Bildiriler Kitabı, Öğle Yemeği, Çay-Kahve arası ile Açılış ve Kapanış Kokteylleri dahildir. Kayıt ücretleri 1 Eylül 1995'e kadar; j Özel KuröhJf Çalışanları 6.000.000.- TL Kamu Kurumları ve Üniversiteler 2.000.000.-TL r Öğrenciler (Kokteyl ve yemek hariç) 500.000.-TL f v 1 Eylül 1995'ten sonra %25 geç kayıt harcı uygulanır. Yazılı başvurularda 15 Ekim 1995'e kadar kayıt iptalleri > olasıdır. Delegelerde isim değişikliği her zaman yapılabilir. ) Ayrıntılı Bilgi İçin Dr. Serhat Alten Makina Mühendisleri Odası, Sümer Sokak No.36/1 -A Demirtepe / ANKARA j Tel : O - 312-231 31 59 Fax:0-312-2313165

E nnıırrnı mimini iiurnnıpıır-ı uncııuıjutıı Cilt: 6 Sayı : 2 MART - NİSAN 1995 tmmob makina mühendisleri odası yayınıdır YANSIMA BELGELENDİRME ALANINDA ALTYAPI GEREKSİNİMİ Serdar TAN Bu çalışmada Belgelendirme İhtiyacı, Belgelendirme Tipleri ve Uygulamaların Tarihçesi özetlenmekte ve Belgeleme süreci tanımlanmaktadır. Çeşitli AT ülkelerindeki Kalite Yönetimi ve Belgelendirme alt yapılarını tanıtan çalışmada ülkemizde kalite altyapısı temel elemanlarının nasıl oluşturulması gerektiğine yönelik yaklaşımlar verilmektedir. 13 BİLGİSAYAR KULLANIMININ ÖRGÜT PERFORMANSI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ : ÖRGÜTSEL ÖĞELER AÇISINDAN BİR İNCELEME MART / NİSAN March/April Cilt 6 Volume Sayı 2 No Makina Mühendisleri Odası Adına Sahibi Publisher Yusuf KARAHAN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Managing Editör M. Sait ATINÇ Yayın Sekreteri Technical Secretary Yaprak BOYLA Yasemin ARBAK Bu çalışmanın ana amacı bilgisayar kullanımı ile birim performansı arasındaki ilişkiyi örgütsel öğelerin etkilerini dikkate alarak incelemektir. Bu amaçla 25 sanayi işletmesindeki toplam 88 birimde bir araştırma yürütülmüştür. Araştırma sonuçları bile KALİTE SİSTEM MUBCSİ T«* «MUTV SOTEM CRTMCMı ^ Sayfa 24 Yayın Kurulu Publishing Board Mehmet Selim AKTÜRK M. Sait ATINÇ Güney ÖZALTAN H. Kürşat SERTPOYRAZ gisayar kullanımının bir örgütsel birimde gerçekleştirilen işin miktarını ve kalitesini etkileyebileceğini göstermektedir. 24 İLETİŞİM INTERNET : ENFORMASYONA ERİŞİM VE PAYLAŞIM. BÖLÜM II. INTERNET SERVİSLERİ Mustafa AKGÜL, M.SelimAKTÜRK 30 SÜRELİ YAYINLAR 31 YAYIN POLİTİKASI 32 CONTENTS Baskı Printed by MF Tanıtım Ltd. Şti. (312)425 37 68 Grafik Dizgi Graphist Type Setting Gülsen AKTAŞ MMO (312) 231 31 59 ANKARA Baskı Sayısı Circulation 3000 Yönetim Yeri Head Office TMMOB Makina Mühendisleri Odası Sümer Sok. 36/1-A 06440 Kızılay - ANKARA Tel : (312) 231 31 64-231 31 59 Fax : (312)231 31 65

YANSIMA. Günümüzde Avrupa Birliğine girme, gümrük duvarlarının kaldırılması ve dış p açılma gibi kavramlar sıkça söylenirken, unutulmaması gereken olgu tüm bu ilişkilerin serbest pazar ekonomisi ortamında gelişeceği, ve bu ortamda yalnızca güçlülerin ayakta kalacağıdır. Tek seçicinin pazar koşulları olduğunu düşündüğümüzde kendisini yenilemeyen, teknolojisini geliştiremeyen, ve yeni ürün ve hizmetleri sunamayan şirketlere bu pazarda yer olmadığıdır. Bu konularda ülkesindeki şirketleri bu koşullara hazırlamayan devletler daha baştan kaybetmeye mahkumdur. Dünya pazarında başarılı olan şirketleri incelediğimizde, bu şirketlerin tasarım ve üretimin bütünleştirilmesi, yeni ürün ve hizmetlerin sunumuyla araştırma-geliştirme (Ar-Ge) sürecinin birleşimi ve yeni teknolojiler geliştirme konusunda daha fazla durduklarını ve bu konularda önemli yatırımlar yaptıklarını söyleyebiliriz. Hatta, bu konuya devletler düzeyinde baktığımızda, gelişmiş ülkelerle bu ülkelerin genel harcamalarındaki Ar- Ge payı arasında belirgin bir ilişki olduğunu kolayca kestirebiliriz. Artık yadsınamaz bir gerçek olan küreselleşmenin temel ilkesi, serbest piyasa koşullarının geçerli olduğu rekabetçi bir ortamın oluşmasıdır. Ancak unutulmamalıdır ki gelişmiş ülkelerin birikimlerinden dolayı, bizim gibi ülkeler teknolojiyi geliştirme yönünde çaba göstermez ve Ar-Ge için gerekli yatırımları yapmazsa, bu ortam hiçte eşitlikçi bir ortam olmayacak, ve bizler bu ortamın kaybedenler tarafında yer alıp bir pazardan öteye gidemeyeceğiz. Örneğin, A.B.D.'nin 1995 yılı bütçesini incelediğimizde bir sürü konuda, özellikle askeri harcamalarda, kısıtlamalara gidilirken, teknoloji ağırlıklı Ar-Ge çalışmalarını destekleyen National Science Foundation (NSF) ye National Institute of Standards and Technology (NIST) gibi kurumların bütçeleri önemli ölçüde arttırılmıştır. Bu arada, A.B.D.'de Ar-Ge harcamalarının yalnızca %42'sinin devlet aracılığıyla, kalan %52'sinin özel şirketler ve %6'sının da vakıflar aracılığıyla yapıldığını belirtmek gerekir. Daha çarpıcı olan, Japonya ve Almanya gibi ileri teknolojilere sahip ülkelerde Ar-Ge'y^ ayrılan payın A.B.D.'den daha fazla olduğudur. Tüm bunların ışığında yerli sanayimize baktığımızda, firmaların çoğunun teknoloji transferiyle durumlarını idare ettikleridir. İşin ilginci, pasif bir alıcı rolü üstlenen firmalar, kendileri için göze alamadıkları Ar-Ge giderlerini, zaten teknoloji transferi sürecinde, başka ülkelerin Ar-Ge'si için ödemektedir. Sonuçta katma değeri çok yüksek olan büyük iş olanaklarından ülkemizdeki beyin gücünü dışlamaktayız. Firmaları bırakıp, olaya hükümet açısından baktığımızda, Ar-Ge çalışmalarının yaygınlaşması, özümsenmesi, geliştirilmesi, ve en önemlisi üretime dönüştürülmesi konusunda özendirici ve düzenleyici politikaların olmayışı, özelleştirme karmaşası içinde Teletaş örneğinde gözlemlenmiştir. Bu konuda, genelde kişilerin bireysel katılımlarıyla oluşturulmuş Bilim-Teknoloji-Sanayi tartışma platformu gibi çalışmaları iyi bir başlangıç olarak nitelendirebiliriz. Fakat, Ar-Ge kurumların ve özel şirketlerin stratejik hedefleri arasında yer almadıkça, başarılı olunamayacağı açıktır. Saygılarımızla, EM Yayın Kurulu

BELGELENDİRME ALANINDA ALTYAPI GEREKSİNİMİ Serdar TAN Milli Prodüktivite Merkezi Sanayi toplumlarına değinmeden belgelemeden bahsetmek oldukça zordur. Çünkü belgeleme pratiği, özellikle sanayi toplumlarında görülen bol ve çok çeşitli ürün arzı karşısında tüketiciye yönelik bir güvence hizmeti olarak ortaya çıkmıştır. Bol ve çok çeşitli ürünün pazara sunumu, bu ürünlerin tüketici tarafından kullanılabilirliği sorununu da beraberinde getirmektedir. Esasen herhangi bir ürün üzerinde o ürünün üreticisi kadar uzmanlaşamayacak olan tüketici, kendi kullanım yelpazesi içindeki tüm ürünlerin, ihtiyacını karşılayabileceğini belirleme imkanından hepten yoksundur. Bu duruma bir de sanayi toplumunun karakteristiği olan "pazardaki bol ve çok çeşitli ürün karmaşası eklendiğinde tüketicinin bir belgeleme desteğine olan ihtiyacı ve bu belgelendirme uygulamalarının tanımlanmış bir ağ çerçevesinde toplumu şemsiyesi altına alma gereği kendini çok net olarak belli etmektedir. Böyle bir onay ağı çerçevesinde uygulanan belgelendirme pratiği, tüketici açısından ürünün, ihtiyacını karşılayabileceğine ilişkin güvencenin temelini oluşturmaktadır. Tüketici, ürüne ilişkin güvenceyi kendisi sağlayabileceği gibi üreticiden de bekleyebilecektir. Bunların dışında tarafsız "hakem"lerce sağlanacak güvence uygulamaları bulunmaktadır. Bunlar arasında üreticinin, kendi ürünlerini belgelendirme pratiğine "I. şahıs belgelendirmesi", tüketicinin ya da alıcının aldığı ürünleri belgelendirmesine "II. şahıs belgelendirmesi" ve her iki tarafın etki alanı dışında tarafsız bir kurumca yapılan belgelendirmeye de "III. şahıs belgelendirmesi denilmektedir. I. şahıs belgelendirmesi basit bir garantiden taşaron firmalara marka hakkı vermeye kadar değişen bir dizi uygulamayı içermektedir. Örneğin bir otomobil üreticisi piyasaya sürülecek yedek parçaları kendi test edip markası altında pazarlanabilmesini sağlıyorsa bu uygulama I. şahıs belgelendirmesi olarak düşünülebilir. II. şahıs belgelendirmesine örnek olarak da satıcıların değerlendirilmesi pratiği gösterilebilir. Alıcı kurum satıcıları değerlendirerek kimi ürünleri menşeine bakarak kabul edebilir. Örneğin AQAP uygulamaları çerçevesinde NATO'ya üye alıcılar, üreticileri belirli bir şartname çerçevesinde belgeledikten sonra ürünlerini kabul etmektedirler. Bu uygulama II. şahıs belgelemesine örnek gösterilebilir. Ancak özellik taşıyan uygulama III. şahıs belgelendirmesidir. Alıcının ya da satıcının yanlı kararlarının olası etkilerinden arıtılmış bir uygulama olarak ortaya çıkan tarafsız kurum belgelemesi özerk ve yansız bir kurumun ürün sorumluluğunu paylaşmasını gerektirmektedir. Marka uygulamaları, ISO 9000'e uygun sistem belgelendirme III. şahıs belgelemesi kapsamı çerçevesinde yürütülen faaliyetlerdir. Belgeleme kurumlarının oluşumu her ne kadar III. şahıs belgelendirmesi ihtiyacından kaynaklanmışsa da bu kurumlar yaptıkları bağlantılar çerçevesinde I. ve II.şahıs belgelendirme çalışmalarını da yürütebilmektedirler. Her üç tip belgeje- Cilt: 6 Savı : 2 199S

me programında da tüketicinin eline ulaşan son ürünün tüketici ihtiyaçlarını karşılaması esas alınmaktadır. Bu nedenle de belgeleme programlarında, ürün belgeleme ve ürün bazında tüketici ihtiyacının karşılanmış olması, ana motifi oluşturmaktadır. Belgeleme kurumları ürün bazında belge verirken iki yöntem uygulayabilirler; ya belgeye esas ürünü teker teker inceleyerek belgelendirirler ya da ürünü temsil eden birimi veya partiyi inceleyerek bir genelleme yaparlar. Ürünün teker teker %100 örnekleme ile testlere tabi tutularak belgelendirmesinde pek bir sorun bulunmamaktadır. Ancak türünü temsil eden numune üzerinden tüm ürünlerin belgelendirilmesinde belgeleme kurumu kendi incelemesi dışında kalan ürünler arasında kusurlu ürün olabileceğinin bilincindedir ve bu bilinçle birlikte ürün sorumluluğunu üreticiyle paylaşmak durumundadır. Bu durumda belge veren kurum üreticinin yapısını inceleme ihtiyacı hissetmektedir. Bir başka deyişle sistem inceleme ihtiyacı belgelendirmenin örnekleme yoluyla yapılması gerektiği koşullarda veya gizil kusur olasılığı karşısında ortaya çıkmaktadır. Belgeleme kurumları üreticinin ürün sürekliliğini, son kontrol güvencesini ve süreç becerilerini inceleyerek riskini en azlama yoluna gitmektedir. Kısaca sanayileşmiş toplumlarda bulunan bol ve çeşitli ürün yelpazesinin belgelendirilebilme koşulları ancak parti ya da örnek belgelendirmesi biçimde yürütülebilmektedir. Bu tür bir belgelendirme faaliyetine giren belge veren kuruluş ise, riskini azaltmak için üreticinin üretim sistemlerine nüfuz edip, satın alma, üretim kalite kontrol, son kontrol ve ilgili diğer fonksiyonlarını inceledikten sonra belgelendirme yoluna gitmektedir. Sistem belgelendirme, ürün belgelendirme sürecinin destek unsurudur. Ürün miktarı arttığında, ürün ağacı yaygınlaştığında, müşteri beklentileri farklılaştığında, belge veren kurum giderek artan ölçüde sistem belgelendirme ihtiyacı hissetmektedir. Ancak sistem belgelendirme uygulaması, ürün belgelendirmenin gereğini ortadan kaldıramaz. Ürün belgelendirme uygulamaları tüketicinin doğrudan ilgi odağını tanımladığı için halen en saygın belgelendirme alanı olarak yerini korumaktadır. Belge verme süreci bu karşılıklı etkileşim nedeni ile, "ürün incele, uygunsa belgelendir" kapsamından oldukça farklı ve detaylı gelişmek zorundadır. Ürün spektrumu genişlediğinde spesifik hedef seçmek uygun olacaktır. Seçilmiş olan hedefi belirli kategoriler içine almak ve belgelendirme sınırlarını net tanımlamak gerekecektir. Bu sınırlar dahilindeki normatif belgeler esas alınacaktır. Böylece yoruma en az açık bir değerlendirmeye hazırlık kapsamında tasarımlanmış olacaktır. Bir inceleme süreci tasarımlanırken de sektörün yapısı, üretim sürecinin türü, üretim hacmi, belgelendirme kurumunun potansiyeli, sektör içi uzlaşma ve benzeri konular özenle dikkate alınmalı ve belgeleme programı bu faktörlere göre tasarımlanmalıdır. Ayrıca belgeleme programı tasarımında kusurlu ürünün dışa kaçabilme olasılığı, uygunsuzluğun neden olabileceği risk de kaçınılmaz olarak göze alınmaktadır. Genel bir belgelendirme prosedürü bilgi toplama, ürün ve işletmenin denetimi, veri değerleme ve öneri geliştirme, belge verme/izleme aşamalarını taşımaktadır. Ancak program hazırlığı aşamasında sektörün ve ürünün durumuna bağlı olarak bu bileşenler çok daha sofistike bir hale getirilebilir. Bu kapsamda ABD'de hizmet veren "UNDERVVRİTERES" laboratuvarının uyguladığı belgelendirme prosedürü bu alanda örnek olarak izlenebilir. Belgeleme uygulamaları 1902'de İngiliz "kite mark" uygulamaları ile başlamıştır. Bu kapsamda bakıldığında 20. yüzyıl uygulaması olarak ortaya çıkan III. şahıs belgelemesi hızla yaygınlaşarak bir çok ülkede uygulama alanı bulmuştur. Bu bağlamda Türkiye'de belgeleme çalışmaları 1960'larda TMMOB'ye bağlı bazı odalarda başlamış 1982'de TSE yasasında yapılan değişiklikle yeni bir belgeleme dönemi başlamıştır. Ulusal düzeyde belgeleme sistemi kurulurken yanlış başlangıçlar kamuoyu gözünde verilen belgelerin niteliğini olumsuz etkileyebileceği için çok tehlikeli görülmekte ve özenli bir belgeleme sistematiği kurulabilmesinin önemine özel dikkat çekilmektedir. Son yıllarda sistem belgelendirme konusunda yeni bir hareket gözlenmektedir. ISO 9000 serisi belgelendirme konusunda çok çeşitli, zaman zaman çelişen yayınlar üreticinin karar alma sürecini olumsuz etkilemekte ve çoğu zaman yanlış hedeflere sevk edilebilmektedir. ISO 9000 belgelendirmesi çerçevesinde kuşkuya yol açabilecek bazı soruları ya da algıları bu bağlamda yeniden gözden geçirmekte yarar bulunmaktadır. Bu genel yargılar şunlardır: - ISO 9000 her kesim, sektör ve ölçeğe yönelik düzenlendiği için standartların standardıdır. Bu nedenle 9000 belgesine haiz işletmenin ürün belgelendirmesi garanti altına alınmıştır. Bu algılama temelde yanılgılar oluşturmaktadır. 9000'e uygunluk belgesi almış işletmeler ürün bazında belgelemeye tabi olacaktır. Sistem belgelemesi yalnızca ürün belgeleme sürecine destek bir uygulamadır. Çünkü aslolan tüketicinin üretim becerisi ve sistem yeterliliği bu ürünün oluştuğu anlamına gelmez. Bu nedenle AT'de "atanmış kurumlara" bağlı belgelendirme kuruluşları topluluk direktifle- Cilt: 6 Sayı: 2 1995

TİPİK B E L G E L E N D İ R M E P R O S E D Ü R Ü PROGRAM UYGULAMA KARARI VERİ TOPLAMA İNSPEKTÖR EĞT. EKİPMAN HZ. D Ü Z E L T M E TEKLİF GELİŞTİRMEK TEKLİFİN TARTIŞMAYA AÇILMASI TEKLİF KABUL GÖRÜR MÜ? UYGULAMA UYGULAMA ENDÜSTRİYE AKTARMA PRORAM YENİLEME TEKLİF KABUL GÖRÜR MÜ? UNDERVVRITERS LAB. /7. 1 Under v/riters laboratuvarında kullanılan belgeleme süreci rinde belirlenen sektörler ve ürün tipleri itibarı ile farklı programlar çizmektedir. Bu farklı programlar topluluk kararı ile de ana hatları ile belirlenmiş durumdadır. Bu hususun kaba bir benzeşimini kurmak gerekirse kaynaklı konstrüksiyon üreten bir işletmede görev yapan kaynakçıların yetkili kaynakçı sertifikasına haiz olmaları beklenebilir. Ancak sertifikalı kaynakçı istihdam eden bir işletmenin her üretiminin denetimsiz uygunluğunun kabulü beklenemez. Sertifikalı kaynakçı uygunluk için yalnızca ön koşuldur, Yeteni koşul değildir. Sistem belgelemede ürün uygunluk belgelemesi için ön koşuldur yeterli koşul değil. - ISO 9000 belgelemesi işletmenin toplam kalite güvencesine sahip olduğunun kanıtıdır. Her ne kadar bu standard toplam kalitenin ikinci şahıslar açısından güvence altına alınması amacını güdüyor olsa da sonuçta normatif doküman mahiyetindedir. Tüm standartların avantajları gibi dezavantajlarını da taşımaktadır. Bu standart oluşum sürecinde kapsadığı tüm kesimlerin görüş, tartışma, uzlaşma ve eleştiri eleğinden geçmiştir. Ancak bu süreç kapsamında yine aynı kesimlerin "asgari müşterek"lerini temsil eder. Bir başka tanımla her sektör, kesim ve ölçekteki işletmenin toplam kalite alanındaki en küçük ortak paydasıdır. Bu ortak payda toplam kalitenin ancak dış güvencesini kapsar. Öte yandan toplam kalitenin en yaşamsal unsurları arasında sayılan örneğin kalitesizlik maliyeti, örneğin ürün güvenliği, örneğin çalışanların gönüllü katılımcılığı, tedarikçilerle yaşam boyu bağlantı, örgütlenmede yakın ilişki, istatistik yöntemlerin.geniş kullanımı, çalışanların kalite sağlamadan edindiği onur ve keyif, standart kapsamında yer almamakta ya da basit bir kaç terimle geçiştirilmektedir. Standardın jenerik standart olduğu ve bu hususların satır aralarında bulunduğu iddia edilebilecektir. Ancak bir normatif doküman olarak ISO 9000 standardı ancak belgelemeye esas doküman olarak kullanılabilir. Bu şekilde hukuksal bir görev yükümlendiği andan itibaren uygulamada yorumdan çok ifade ön plana çıkmakta ve kalite sistemi 9000 dağarcığına hapsedilmektedir. Sonuçta çok farklı uygulamaları yürüten belgeleme kurumları "teftiş fırçasını" arayıp bulma eğilimine girmektedir. Cilt: 6 Sayı: 2 1995 MniıCTm ı\<ımi?mnıci E

ISO 9000'e uygunluk belgesi almak neden çok zor? Bunun yanıtı kalitenin sağlanmasındaki zorluktan çok belgeleme prosedürünün teknik engel olarak kullanılma hedefidir. ISO 9000 belgelemesi AT pazarına girmenin anahtarıdır. Anahtarlar kapıları açabildiği gibi kapatmayada yaramaktadır. Burada önemli olan bu anahtarın kimin elinde olduğudur. Halen dünya yüzeyindeki uygulamalarda 9000 belgesinin yasal olarak tanındığı tek topluluk AT'dır. Buna ihtiyaç oluşumu ise AT'ye üye ülkelerin tek pazar oluşumu sürecinde karşılaştıkları ticarette teknik engelleri kaldırma çabalarının yakın gelecekte meyve verememe tehlikesidir. Roma anlaşmasından bu yana hemen her konudaki uyumlaştırmayı sağlayabilmiş olan topluluk teknik mevzuatta uyumlaştırmayı henüz gerçekleştirememiştir. Bunun gerekçeleri düşünüldüğünde de 10.000'i aşkın belgeleme kuruluşunun birbiri ile çelişen 100.000'i aşkın teknik mevzuat çerçevesinde çalışıyor olmasıdır. Her bir teknik mevzuatı uyumlaştırıp buna ilişkin belgeleme sistematiği geliştirmek topluluğun ekonomik entegrasyonunu birkaç yüzyıl erteleyebilecektir. Bu durumda topluluğun alabileceği en etkili karar genel geçer bir belgeleme (sistem belgeleme) uygulamasından kısa dönem yararı sağlamak olmuştur. Kısaca topluluk kendi ekonomik entegrasyonu için ISO 9000 standartlarına uygun belgeleme uygulamasından yararlanacak ve bu standardı bir anlamda "Ticarette teknik engelleri" kaldırmak amacı ile kullanacak, ancak diğer taraftan rekabetçi gücünü koruyup geliştirebilmek için topluluk dışı ülkelere böyle bir uygulama çerçevesinde teknik engel oluşturacaktır. Bu husus topluluğun yayın oranlarında da satır aralarında ifade edilmektedir. ISO 9000 belgesi almayan ürün AT pazarlarına giremez. Burada da yanlış bir genelleme bulunmaktadır. Avrupa topluluğu teknik uyumlaştırma sürecinde tek bir belgeleme prosedürünün yetersizliğinin son derece bilincinde olarak 1984'te yayınladığı "Beyaz kitapta" topluluğa üye ülkelerin uyguladıkları tüm belgeleme faaliyetlerinin üye ülkelerce kabul edileceğini belirtmektedir. Topluluk bu kapsamı daha da daraltıp belgelemeyi tüketici sağlığı ve güvenliğine etki eden alanlarda yoğunlaştırmaktadır. Bunun da yetersiz kalması ile topluluk bünyesinde ürün sorumluluğu doğrudan üreticiye yansıtılmaktadır. Bu üç temel yaklaşım belgeleme alanında zaten büyük bir ferahlık yaratmış olmakta ve ekonomik entegrasyonun önündeki engel önemli ölçüde kaldırılmış olmaktadır. Topluluk son olarak 10 temel sektör belirlemiş ve bu sektörlerde CE markasının uygulanmasını zorunlu kılmıştır. Bu CE markalama sistemi de topluluk kararı ile yayınlanan 8 modüle uygun olmalıdır. Bu modellerden yalnızca 3'ü 9001, 9002 ve 9003 kalite güvence tekniklerine uygunluğu içerir. T O P L U L U K M E V Z U A T I N D A K İ U Y G U N L U K D E Ğ E R L E N D İ R M E P R O S E D Ü R Ü A B G H ÜRETİMİN DAHİLİ KONTROLÜ TIP MU AY ENES BİRİM DOĞRULAMA TAM KALİTE GÜVENCESİ EN 29001 C D E F TİP UYGUNLUĞU ÜRETİM KALİTE GÜVENCESİ ÜRETİM KALİTE GÜVENCESİ ÜRÜN DOĞRULAMA EN 29002 EN 29003 Şekil. 2 AT Mevzuatındaki Uygunluk Değerlendirme Prosedürleri Cilt: 6 Sayı : 2 1995

Diğerleri ise daha farklı ürün ve sistem belgeleme tekniklerine ilişkin modülleridir. Ayrıca topluluk kararı, direktiflerle belirlenen 10 sektörde uygulanacak belgelendirme prosedürlerinde 9000'e uygunluk belgelemesinin yanında başka bir metodla belgelendirme prosedürünün de üreticinin tercihine sunulmasını zorunlu kılmıştır. Bu durumda 9000'e uygunluk belgelemesi sadece 10 sektör de geçerlidir ve zorunlu değildir. Diğer sektörlerdeki ürünler herhangi bir AT üyesi ülkeye girebiliyorsa tüm üye ülkelerde de belgeleme desteği olmaksızın serbestçe dolanıma sunulabilecektir. 9001 belgesi çok ileri onun için önce 9003, sonra 9002 ve giderek 9001 belgesi alınmalıdır. Bu yaklaşım temelinden yanlış. Bu tercih üreticinin değil tüketicinin ihtiyacına bırakılmış durumda. Tüketici sadece son kontrol açısından güvence istiyorsa 9003, üretim de dahil güvence istiyorsa 9002, bu güvence talebi tasarım aşamalarını da kapsıyorsa 9001 belgesi gündeme gelebilmektedir. Ancak her tür tüketici farklı yaklaşımda bulunabilir. Hatta bu tercih dokümanlarda yer almayan özel süreç talebi ile de gelebilir -ki bu yaklaşıma sıkça rastlanmaktadır. -Bu durumda üretici başka başka tüketiciler için başka başka talepleri yerine getirmek durumunda kalacaktır. Kendi bağımsız iradesi ile aldığı 9000'e uygunluk belgesi tüketicinin talep ettiği özel belgelendirme sürecini ikame edemez. Bu belgenin genel geçer kullanıldığı (III. şahıs belgelemesi anlamında) tek merci AT pazarıdır. Bu pazarda dahi topluluk bir büyük tüketici olarak hangi sektörlerde ne tür belge ihtiyacı olduğunu belirtmektedir. Örneğin inşaat sektörü toplulukça belirtilen 10 sektöre dahildir ve bu sektörde istenen belge tip onayı almış ürünlerin üretilebilmesi için 9002 kalite güvence belgelemesi veya belgeleme kurumunun sürekli gözetiminde uygulanacak ürün ve sistem belgelemesidir. Bu sektöre dahil işletmelerin 9001 belgesi almaya gayret etmeleri yanlış olacaktır. Örneğin duvar boyası üreticileri 9000 kalite güvencesi kapsamında ancak tip onayı almış ürünleri üretebilecek ve kendi özgün tasarımlarını geliştiremeyeceklerdir. Oysa A modülü kapsamında belge alarak kalite güvence sistemi belgesi olmaksızın belgeleme kurumunun gözetiminde özgün tasarım ve üretimde bulunabilirler. Her iki halde AT nazarında eşdeğerdir. Bu durumda 9001 kaite güvence sistemi belgesi bu sektör için topluluk gözünde geçerli bir belge değildir. Doğal olarak tüm bu yukarıda sayılanlar ISO 9000 kalite güvence sistem standartlarının yerini ve önemini küçümsemek açısından ifade edilmemektedir. Tam tersine adı geçen standardlar çok ciddi bir birikimin ürünü olarak ortaya çıkmış ve 20. yüzyılın sonunda kalite teknolojisinin ulaştığı son aşamada makro düzeyde görülen altyapı eksikliğinin giderilmesinde kurtarıcı olarak görülmeye zorlanmıştır. Bir yandan işletme ölçeğinde son 50 yılın birikimi olan toplam kalite uygulamaları -ki bu uygulamalar Deming'in 14. ilkesi, kanban, tam zamanında üretim, sıfır hata, kaizen, 5S, QCC, QFD, CE ve CEDAC gibi birçok işletme tekniğinin ürünü olarak geliştirilmiştir- işletme dışında bir altyapı ihtiyacını hissettirirken, diğer taraftan da AQAP, 1, 2, 4, 5, 9, DEF STAN 05-21, 22, 24, 25, 29, BS 5750, 5179, 4891, DİN 55-355 gibi normatif belgelerden türeyen ISO 9000 serisi standardların bir belgeleme uygulaması çerçevesinde bu altyapı ihtiyacını karşılayabileceği ümidini doğurmuştur. Oysa bu uygulama çok yönlü kurumsal ilişkilerin bir ağ sistemi içinde işbirliği ihtiyacı gerektiren ve örgütlü yatırımlara ihtiyaç gösteren bir altyapının ancak belgeleme sistematiğinin, sistem belgelemesi alanına ait bir alt uygulaması olabilir. Bu uygulamanın dışında kalan geniş boşluk ülkemizde ne tam olarak algılanabilmiştir, nede bu boşluğun kapatılabilmesine yönelik ciddi girişim bulunmaktadır. Diğer taraftan ulusal düzeyde altyapı eksikliğinin duyumuna varan bir çok gelişmiş ülke bu UYUMLAŞTIRILMIŞ SEKTÖRLER Basit Basınçlı Tekneler Oyuncaklar Düşük Voltajlı Malzemeler Tele Komünikasyon Donanımı İnşaat Ürünleri Hareketli Parçalı Diğer Makinalar Kişisel Korunma Donanımı Gaz Aletleri Tıbbi Gereçler (Hız Düzenleyiciler) Otomatik Olmayan Tartı HAZIRLIK SAFHASINDAKİLER Mobil Makinalar Ve Kaldırma Makinaları Elektronik Top Araçları Basınç Araçları Eğlence Ürünleri (Gezi Botları) Gemi Araçları Fuar Araçları Koblo İle Ulaşım Şekil. 3 AT'de Uyumlaştırılmış ve Uyumlaştınlacak Sektörler Cilt: 6 Sayı: 2 1995 1 ^ ıv/iitiii7\înıc"i

eksikliğini sistematik biçimda kapatma çalışmalarını yürütmektedir. 6u altyapı nedir ve neden çok gereklidir? Bu sorunun yanıtı bir anlamda sistem belgeleme ihtiyacını zihinlerde oluşturduğu kavram ve imkansızlıklar düşünülürse bir anlamda olgunlaşacaktır. Kalite güvence sistemi oluşturmaya çalışan bir çok işletme yönetsel açıdan kimi sorunları çözebilse bile variasyon sorununun, önünde büyük bir engel olarak kaldığını görmektedir. İşletme içsel variasyonunu azaltsa bile üretim süreci işletmenin dışta aldığı üretim faktörlerinin variasyonu sorunu ile karşı karşıyadır. Dış faktörlerin çokluğunu düşünüp yılgınlığa düşmemek elde değildir ama gene de çıkış noktaları yok değildir. Sektörel ulusal ya da evrensel düzeyde bir altyapı ihtiyacı bu noktada gündeme gelmektedir. Herşeyden önce temel alanlardaki variasyonu sınırlayan normatif dokümanlar (standardlar, yönetmelikler, şartnameler vb.) altyapı gereğidir. Örneğin endüstriyel alanda sonsuz çeşit çelik üretilebilir ve kullanım alanı bulabilir. Ancak kimi çelik türleri sınırlandırılabilire endüstride sadece ortak dil oluşturmakla kalınmaz, çeliği hammadde olarak kullanan endüstri dallarında variasyonu önemli ölçüde azaltır. Bu nedenle standartlaşma kalite sağlama altyapısı açısından önemli bir alanı oluşturur. Bir diğer önemli alan ise Metrolojidir. Eğer üreticiler birbirinden bağımsız ölçü sistemleri kullanmakta iseler ciddi bir olasılık düzeyinde bu ölçü sistemlerinin birbirine benzememe riski bulunmaktadır. Böylece işletmelerin farklı yerlerden temin ettikleri civataların somunlara uymaması, alaşımların gerçekten talepten farklı olması riski oluşur. Makro düzeyde ölçü ayar sistemi anlamına gelen metroloji sistemi bu açıdan kalite sağlama altyapısında önemli bir diğer alandır. Bir başka alan ise bu bildirinin temelini oluşturan belgeleme altyapısıdır. Belge veren kurumların üretici ile müteselsil sorumluluk taşımaları ve bu kurumların bir akreditasyon zinciri ile ulusal düzeyde tanınmış olmaları işletme düzeyinde variasyon minimizasyonu için kaçınılmaz koşullar arasında yer almaktadır. Yukarıda temel öğeleri sayılan bu altyapı ile igili kurumların kuvvetleri ayrımı ilkesi ile çalışmaları esas alınmalıdır. Örneğin normatif dokümanları hazırlayan kurum aynı zamanda belgelendirme görevi de yürütmekte ise temel görevleri birbirlerinden etkilenebilecektir. Böylece uygulamaya dönük belge verme görevi normatif doküman oluşturma faaliyetle^-.; oojer.'f ilkelerden ayrılma tehdidi altına -jkabilecektir. benzeri sorun her üç alan içirr^ geçerlidir. 1984 yılında Ulus.-! kalite sağlama sistemlerinin atyapı temel taşları Kenneth Stephens tarafından listelenmiştir. Bu öğeler şunlardır: 1. Standard Yazımı ve Revizyonu, 2. Endüstriyel Standardizasyon, 3. Ulusal Metroloji ve Laboratuvar Sistemi, 4. Uygunluk Testleri ve AR-GE, 5. Kurum Liyakat Belgelemesi, 6. Profesyonel Personel Sertifikasyonu, 7. Ürün Uygunluk Belgelemesi 8. Belgeleme Kurumlarının Akreditasyonu, 9. Kıyaslamalı Test Raporlaması, 10. İthalat - İhracat Denetimi, 11. Standart Referans Envanteri, 12. Endüstriyel Kalite Kontrol Uygulamaları. Dikkat edileceği gibi bu fonksiyonlar düşey görevler olup yetki çelişkisi anlamında farklı kurumların görevlendirilmesi gereken alanlardır. Hatta bazı fonksiyonlar tek bir kurumun görev alanını da taşıyabilecek niteliktedir. Örneğin ürün ve personel belgelendirme uzmanlık kurumlarını devreye sokabilecektir. Bu gibi durumlarda da bir yetkilendirme (akreditasyon) ağı söz konusu olmalıdır. Bu düşey fonksiyonların yanında bir de ilgili kurumların paralel yürütecekleri yatay görevler bulunmaktadır ki bunlar da şunlardır: 13. Özendirme 14. Eğitim 15. Danışmanlık 16. Teknik Mevzuat Hazırlığı 17. Mevzuata İlişkin Yaptırım Uygulamaları. Son olarak da böyle bir makro sistemin yönetimi için sorumlu olacak. 18. Koordinasyonla Görevli Kurum. 1978'de UNIDO ile DPTnin ortak yürüttüğü Ulusal Kalite Kontrol Projesi çerçevesinde oluşturulan görüşler de bu çerçeveyi işaret etmektedir. Bu fonksiyonların yürütülmesi ile kimi görevlerin sorumlu bulunduğu kurumlar olmasına karşın Metroloji ağının ve sistemin koordinasyon kurumunun ivedi olarak kurulması gerektiği ifade edilmiştir. Hatta bu zorunluluk, projenin II. aşaması için gerekli danışma kurulu oluşması aşamasına Metroloji kurumu ve kalite kurumu'nun kurulması ve kurula üe göndererek katılması talebi ile sonuçlanmıştır. Avrupa topluluğu üyelerinin çoğunun bu fonksiyonları yerine getirecek kurumsal altyapılarının bulunduğu bilinmektedir. Ancak teknik uyumlaştırma sürecinde bu kurumsal atyapının ihtiyaca tam cevap verebileceğinden haklı olarak kuşku duyan topluluk üyeleri 1984-1990 dönemini atyapılarını toplumsal gereklere uyarlamak için kullanmışlardır. Bu dönemde altyapılarında yetersizlik bulunan daha sanayileşmiş üyeler bu yetersizlikleri gidermiş, altyapısı olgun olmayanlar ise bu kurumsal yapıyı gereklere uygun biçimde kurmuşlardır. Topluluğa üye ülkelerde ilk hareket İngiltere'den gelmiş ve kraliyet düzeyinde yayınlanan o Cilt: 6 Sayı: 2 1995

bir "beyaz kitapla" (white paper) o güne değin bağımsız hareket eden belgeleme kurumlarını NACCB (National Acreditation Council for Certification Bodies) sistemi atında toplamıştır. Bunun yanı sıra test laboratuvarları da NATLAS sistemi içinde düzenlenmiş ve bir belgelendirme sistemi çerçevesinde NAMAS'ı oluşturmuşlardır. Bu düzenin liderliğini NPL (National Physics Laboratory) yürütmektedir. Standart sistemi her iki ana fonksiyondan ayrı tutulmuştur. BSl'ın belge verme koşullan NACBB tarafından onay alıp NATLAS tarafından sertifika verilebilmesi koşullarına bağlanmıştır. Tüm sistemin koordinasyonu kraliyet güvencesi ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığındadır. Böylece o güne değin çok liberal görünüm sergileyen bağımsız elemanlar kamu yararına -bir anlamda- devletleştirilmiştir. Fransa'da ise durum biraz daha farklı seyretmiştir. Ulusal kalite sistemi esasen Sanayi Bakanlığının iki birikimi AFNOR (standartlar kuruluşu) ve AFCIQ (kalite kurumu) tarafından yürütülmekte iken özerk AFAQ (kalite güvence birliği) oluşturularak sistemin yönetimi özerkleştirilme yoluna gidilmiştir. AFAQ genel kurulu 3 grup üyeden oluşmaktadır. A grubu AFNOR'un da dahil olduğu normatif doküman, teknik mevzuat ve yaptırım sorumluluğu olan kurum temsilcilerinden oluşmaktadır. B grubu test fonksiyonlarını içeren KiT'lerden oluşmaktadır. C grubu ise kalite teknolojisini haiz AFCIQ, AFQ gibi kuruluşlardan oluşmuştur. Fransa'da durum kısaca çok merkeziyetçi görünen atyapıyı toplumsal uzlaşma (consensus) çerçevesinde yeniden düzenleme görünümündedir. Ancak temel ilke "kuvvetler ayrılığı" çok belirgin olarak korunmaktadır. Değişime direnen ülkelerin başında Almanya gelmekte iken 1990'da o da gerekli altyapı düzenlemelerini gerçekleştirmiştir. Her halde fonksiyonel ayrımları çok netleşmiş olan kurumsal düzenleme dağınık ve bağımsız bir halde iken bir biçimde kamu güvencesindeki akreditasyon (yetkilendirme) sistemine r - L. - oturtulmuştur. Alman sisteminde ulusal uzlaşmayı sağlayan DAR (Ulusal Akreditasyon Konseyi) 3 kategorideki üyelerden oluşturularak kurulmuştur. Zorunlu alan kritik sektörleri ve ölçü sistemi sorumlularını içermektedir. Gönüllü alanda ise test ve belgeleme kurumlarının yanı sıra mühendislik kurumları yer almaktadır. 3. kategori ekonomi ve çalışma bakanlığı ile standart hazırlama kurumu (DİN) tarafından oluşturulmuştur. DAR sistemin koordinasyonunu yürütmektedir. Onay görevi TGA (Ulusal Akreditasyon Kurumunun) icra görevi ise kamu kurumlarınındır. Böylece kamu güvencesinde, özerk ve uzlaşma sağlayan bir kalite altyapısı gerçekleşmiş olmaktadır. Kuvvetler ayrımı müessesesi yerini korumaktadır. Bu üç ülkedeki örnekler, yetkin ve gelişmiş ÖLÇÜ SİSTEMİ ST NPL BCS NAMAS 1 NATLASk 1. _J zı BAĞIMSIZ TEST LABORATUVARLARI SANAYİ VE TİCARET BAK. Şekil. 4 İngiltere'de Kalite Yönetim Altyapısı SİSTEMİ BELGELEME SİSTEMİ BELGELEME KURUMLARI AFCia SANAYİ BAKANLIĞI AFNOR A GRUBU FIMTM FIEE PNB PNTP SYNTEC UIC SBFF AFNOR AFAQ BGRUBU PSA RENAULT EDF GDF COGENA SNCF CCM Şekil. S Fransa'da Kalite Yönetim Altyapısı CGRUBU COPOEC- AT AFCIQ-AFQ Cilt: 6 Sayı: 2 1995 Eıvır\

HÜKÜMET KURUMLARI BELGELEME KURUMLARI LAB OR ATUV AR LAR KURALLAR 1 ULUSAL AKREDİTASYON KONSEYİ (DAR) SEKRETERYA(BAM) ZORUNLU ALAN * SAĞLIK * İNŞAAT * KALIBR. ÇEVRE KİMYA YASAL METROLOJİ * EKON. IŞL. BAK. * ÇALIŞMA BAK. * DİN Şekil. 6 Almanya'da Kalite Yönetim Altyapısı BELGELEME KURUMLARI BELGELEME ULUSAL KALİTE VE STANDARD BELGELEME KOMİTESİ HÜKÜMET J ULUSAL AKREDİTASON KURUMU (TGA) GÖNÜLLÜ ALAN * AKR. KUR. BELGEL. KOORD. K. * ELK. MÜH. TEST AKR. * METAL. * MLZ. TEST. TEST ONAY ÖLÇÜ ONAY I D b İTALYAN KAÜTE YÖNETİM ALTYAPISI Şekil. 7 İtalya'da Kalite Yönetim Altyapısı Ityapıların bile yeterince gelişmiş olmayabileceği ve revizyon ihtiyacı duyacağını belirtmeye yetebilecektir. Nitekim bu örnekler bize kalite sağlama alt yapısının salt öğeleri dışında kamu gü-' vencesi, özerklik ve ulusal uzlaşma gibi olmazsa olmaz unsurları olduğunu göstermektedir. İtalya ve İspanya gibi ülkeler diğerlerinin uzun yoldan eriştiği sonucu kısa yoldan yakalama şansına TGA DEKITZ DAE DAP (BAM) DAM DAP (Ul*İİPA) TEST LABORATUVARLARI sahip olmuşlar ve bu şanslarını da kullanmışlardır. İdeal bir altyapı nasıl şekillenebilir? Bunun yanıtı yine TSE-UNIDO kaynaklı Milli Kalite Kontrol Projesi II. aşaması uzmanlarından George VVinston tarafından önerilmektedir. Bu öneriye göre ulusal sistem bir ağ yapısı halinde çalışmalıdır. Onay ve yetkilendirme açısından belgeleme kurumlarının ve laboratuvarların bağımsız onay merkezleri olmalıdır. Normatif doküman hazırlık ve yayım yine apayrı bağımsız bir alanda oluşmalıdır. Bu görünüm amir kurumlar zinciri içeren hiyerarşik yapıdan çok bir ağ yapısı ile yatay örgütlenme modelini içermektedir. Böyle bir çözümlemede standartlar kurumu ilgili bakanlıklarla birlikte sistemin normatif doküman üreten bölgesi olarak görev yapacaklardır. Yaptırım uygulayıcı kuruluşlar olarak Bakanlıklar (Belediyeler de dahil) öngörülmektedir. Standard mühendisliği kavramı işletmelerle standardlar kurumun işbirliği çerçevesinde olgunlaşmalıdır. Ölçü sistemi çerçevesinde özerk bir metroloji kurumuna bağlı primer ölçü laboratuvarı önderliğinde kalibrasyon ve metroloji laboratuvarları, giderek uygunluk testi hizmeti veren laboratuvarlar ağı ile araştırma+geliştirme hizmeti veren endüstriyel laboratuvarları ağı kalibre edilmelidir. Bu iki hiyerarşik zincirden test laboratuvarlarına dek uzanan zincir laboratuvar onay sistemi çerçevesinde onaylanmış olmalıdır. Son olarak üçüncü özerk bölge belgeleme sistemini içerir. Bu bölgede onaylı test laboratuvarlarmdan gelen raporlarla denetim uygulamalarını birleştiren belgeleme kurumları bir onay sistemi aracılığı ile onaylanmaktadır. Onay sistemi işletmelerin kalite güvence altyapılarını onaylayabildiği gibi belge veren kurumların imkanlarını da onaylayabilmektedir. Ancak sistemin etkin çalışabilmesi kamu gü- 10 Cilt: 6 Sayı: 2 1995

İŞLETMELER İŞ BİRLİĞİ ONAY BELGE BELGELEME KURUMLARI STAN. K. 1 NORMATİF DOKUMANLAR BAKANL. 1 HAM MADDE YARI MAMUL URUN HİZMET SİSTEM AKR. KURUML. TEST RAPORLARI ONAY LAS. ONAY KURUML. BAĞIMSIZ TEST LAB. (uygunluk testleri) 1 KALIBRASYON KALIBRASYON ENDÜSTRİ LAB (ar+ge. k.k. vb.) AKREDİTE KAL. LAB. (sınai metroloji) END. METROLOJİ LAB. METROLOJI KURUMU ULUSAL PRİMER METROLOJİ LAB. ULUSAL K ALİTE SAĞLAMA ALTYAPI ELEMANLARI Şekil. 8 Ulusal Düzeyde Kurulması Beklenen Altyapı Elemanları ve İlişkileri vencesinde ama özerk yapıda kurulacak bir ulusal kalite kurumunun kural koyması ve koordinasyonu çerçevesinde mümkündür. Böyle bir kurum söz konusu altyapı ağına herhangi bir bölgede müdahil olmayacak, ancak ilgili kurumlarca oluşan uzlaşmayı temsil ettiği için kuralları geçerli ve uygulanabilir olacaktır. Böyle bir sistem diğer tüm sistemler gibi ancak tüm elemanları bulunuyor ve fonksiyonlarını yürütüyorsa çalışabilir. Bu nedenle belgeleme altyapısına ilişkin düzenleme örneğin ölçme ve test laboratuvarları eksikse çalışmaz. Kısaca sistem bütünü ile kurulmalıdır. Bu noktada kimi tartışmalar gündeme gelebilir. Bunlardan bir kısmı bu altyapı oluşumunun yavaş yavaş gerçekleştiği yolundaki "iyimser" yaklaşımlardır. TSE Standard hazırlar ve elindeki laboratuvarlarla test hizmeti verir, TÜBİTAK primer laboratuvar kurar ve diğerlerini onaylar. Bu yapı içinde ikisi bir araya gelerek bir belgeleme sistemi oluştururlar. Böyle bir model bir çok açıdan kuvvetlerin ayrımı ilkesine uymamakta olup, ayrıca ilgili tüm kesimlerin temsil edildiği kural koyucu özerk kalite kurumunu da gözardı etmektedir. Daha henüz kurulmamış olan primer laboratuvar da sistemin izlenebilirliğini tehlikeye düşürmektedir. Tabii ki yurt dışı kaynaklardan sekonder laboratuvar onayı gibi, yada milli kalite konseyi adı altında seçkin ve güdümlü bir kurul gibi bu boşlukların kapandığı görünümü verilebilir. Ancak böyle oluşmuş bir sistemin işlerliği ve altyapı güvencesi hayli kuşku uyandırıcıdır ve gerçek ihtiyaçlar çok hafife alınmış olmaktadır. Bir başka tartışma ise kötümser, "kurumsal enflasyon" tartışmasıdır. Yeterince çok kuruma sahip ve özelleştirme -devletin küçülmesi eğilimlerinin hakim olduğu bir atmosferde bu tartışma haklı yönler içerebilmektedir. Ancak sunulan modeldeki kurumsal yapılanma bir çok mevcut kurumun olanakları ile gerçekleştirilebilir. Önemli olan sistemde adı geçen fonksiyonların bulunması ve bu fonksiyonlara ilişkin olası çıkar çelişkilerinin önlenebilmesidir. Eğer uygun tanımda kurumsal yapılar bulunmuyorsa bu kurumların kurulması bir gerektir. Kurulu çok kurum bulunması- her ne demekse - buna bir özür oluşturamaz. Son olarak da mevzuat oluşturmanın zorluğu, yasa çıkarmanın güçlüğü öne sürülmektedir ki 1978'lerden bu yana görevi ulusal alt yapıyı düzenleyici öneriler geliştirecek bir "ulusal kalite kurumu" kurulması bu nedenlerle ertelenmektedir. Oysa çok öncelerden bu yana kalite alanı için ayrıcalıklı olarak kurumsal altyapıyı düzenleme amacı ile kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi hükümetlere tanınmıştır. Bu koşullarda 1978-1994 dönemi gibi uzunca bir zaman süresince ekonominin temeltaşı olan işletmeleri, kendi kalite sorunlarını kendilerinin çözmeleri gibi bir paradoksla karşı karşıya bırakılmalarının nedeni anlaşılamaz. Çünkü kalite bir noktadan sonra salt ahlak sorunu olmaktan çıkmakta ve bir altyapı sorunu haline dönüşmektedir. Cilt: 6 Sayı: 2 1995 11

Bu eksikliğin, belgeleme alt yapısını doğrudan etkilediğini bir kez daha vurgulamak belki fazladan olacaktır. Belgeleme alanında kendi bölgesi içinde kuvvet ayırımı ilkeleri çerçevesinde fonksiyonlarını yerine getirecek bir belgeme kurumun kurulması şu yararları sağlayacaktır. 1. Ürün uygunluk belgelemesi alanında; - Belge verme fonksiyonlarını rasyonalize edip koordinasyon sağlayacaktır. - Yanlış başlangıçlar nedeni ile oluşan belgelere yönelik saygınlığın yitmesi sorununu giderip ilgili kesimlerin çıkarlarını düzenleyecektir. - Kamu yararı için gerekli belgeleme programlarını saptayacaktır (çevre ile ilgili konular gibi) - Kamu yararına belgeleme fonksiyonlarının sübvansiyonunu sağlayacaktır. - Belge veren kurumlar sistemini yönetecektir. - Belgeleme sürecinden oluşan "standartların kalitesi" ile ilgili verileri standardlar kurumunu yönlendirecektir. 2. Akreditasyon Alanında; - Belgelendirme kurumlarına onay verecektir. - Belgeleme sürecinin bürokratik ve pahalı bir hal olmasını önleyecektir. 3. Muayene ve değerleme alanında; - Enspektör eğitimini güvence altına alacaktır. - Çok yönlü (birden çok belgeleme kurumunun gerektiği ) belgeleme koşullarında koordinasyon sağlayacaktır. 4. Liyakat (personel ehliyet) alanında; - Kalite sağlama personelinin ehliyetlendirilmesini temin edecektir. - Eğitimcilerin sertifikalandırmalarını sağlayacaktır. - Bu belgelerin uluslararası geçerliğini sağlayacaktır. - Profesyonellerin ehliyetlendirilmesini onaylayacaktır. (Örneğin; kaynakçılar). - Hizmet personelinin sertifikasyonunu sağlayacaktır. - Meslek kurumları arasında koordinasyon sağlayacaktır. Belgelendirme fonksiyonunun diğer fonksiyonlarla ilişkilerini düzenleyen esaslar ancak bir koodinatörh<urum tarafından yönlendirilebilir ve bu kurum -yukardaki temel fonksiyon v t ödevlerin çağrıştırdığı ve diğer alanlardaki- «gili kesimlerin katılımı ile oluşmalıdır. Sonuçta ülkemizde belge verme alanındaki çalışmaların 1960 ve 1982 de olmak üzere iki dönemde başlamış olmasına karşın gerek bu uygulamayı yürüten kurumların hazırlıkları gerekse de mevcut altyapıdaki eksiklik ve düzensizlikler ülkemizde geçerli ve saygın bir belgeleme altyapısı olabildiğinin söylenebilmesini engellemektedir. Öncelikle standardlaştırma alanında bile 6 kurum yasa ile görevlendirilmiştir. Belgelendirme alanında bir başka kurumlar dizisi yasa ve yönetmeliklerle görev almışlardır. Ölçü güvencesi alanında ise yine değişik bir kurumlar parkı görevlendirilmiştir. Bu kurumların ulusal altyapıyı koordineli bir biçimde yönlendirerek gerekli düzenlemeleri önermeleri beklenirken oluşan yetki karmaşası genel yapıyı iyice hareketsiz hale getirmiştir. Kurum yetkililerinin bir araya gelebilmesi -bir anlamda dış kaynak avantajından yararlanmak amacı ile olsa gerektir - ancak ya UNIDO ya Dünya Bankası desteği gündeme geldiğinde söz konusu olmuş ve bu krediler çerçevesinde önerilen düzenlemelerin pek azı ulusal birikime dönüşebilmiştir. Ülkemizdeki sanayileşme güdüleri ve globalleşme eğilimleri bu altyapıyı oluşturma sorununu ciddi biçimde gündemde tutmaktadır. Sorun altyapı için gerekli yatırım değil bu altyapının eksikliğinden doğan savurganlıktır. Bu eksiklik sürdükçe sanayileşme çabaları, engellerle dolu bir alanda kısır gayretlere dönüşmektedir. Sorunun çözümü ilgili tüm kesimlerin katılımı ile oluşan özerk "Ulusal Kalite Kurumu"nu hızla kurup gerekli altyapı düzenlemelerinin sağlanmasından geçmektedir. Bu sürecin zaman alıcı olduğu ve Dünya konjoktöründeki büyük gelişmeler dikkate alındığında 1978'den bu yana geçen sürelerin kaybedilmiş olduğu dikkat çekecektir. Daha fazla zaman kaybedilmemesi açısından girişimlerin hemen başlatılması bir zorunluluk olarak görülmektedir. KAYNAKÇA 1. DPT-UNIDO Ulusal Kalite Kontrol Projesi I. aşama dökümanlan 2. George I. VVhiston "Belgeleme Notları" Ulusal Kalite Kontrol Projesi I. aşama çalışmaları. 3. DPT 6.5 yıllık kalkınma planı hazırlık çalışmaları, Kalite Standardizasyon, Metroloji Alt Komisyon Raporları 4. George I. VVhiston "Planning a national standardisation and quality management system" 5. Dr. Kenneth Stephens "Integrated Standardisation" International Trade Forum November / December 1980. 6. Associasione Nazionale Garanzia del la Oualita La Qualita E L'evoıuzione dei sistemi nazionali di certificazione meila CEE, 20-21 Kasım 1989. 12 J\JO AIV1 IVl \J llt/11 A/l Cilt: 6 Sayı: 2 1995

BİLGİSAYAR KULLANIMININ ÖRGÜT PERFORMANSI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ : ÖRGÜTSEL ÖĞELER ACISINDAN BİR İNCELEME 6Ü çalışmanın ana amacı bilgisayar kullanımı ile birim performansı arasındaki ilişkiyi örgütsel öğelerin etkilerim dikkate atarak incelemektir. Bu amaçla 25 sanayi iştetmesindeki toplam 88 birimde bir araştırma yürütülmüştür. Araştırma sonuçları bilgisayar kullanımının bir örgütsel birimde gerçekleştirilen işin miktarını ve kalitesini etkileyebileceğini göstermektedir. Bunun yamsıra görevin değişkenliği ve uzmanlaşma bilgisayar kullanımı-birim performansı ilişkisini etkileyen düzenleyici faktörlerdir. Bir örgütsel birimde görev değişkenliği arttığında bilgisayar kullanımı yapılan işin miktar ve kalitesini daha az etkilerken, birimin uzmanlaşma düzeyi düştüğünde ise bilgisayar kullanımı birimde gerçekleştirilen işin kalitesini arttırmaktadır. Yrd. Doç. Dr. Yasemin ARBAK Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakütlesi İngilizce İşletme Bölümü GİRİŞ II. Dünya Savaşı sonrası örgütler, ekonomik standartları artan ve hızla çoğalan nüfusun ihtiyacını karşılamak üzere, sürekli değişen teknolojilerden yararlanarak dev boyutlara ulaşmışlardır. Bu büyüme sırasında örgütler üretim hatlarını artırarak ülke sınırları içinde ve dışında geniş coğrafi alanlara yayılmışlar, geniş ve karmaşık faaliyetlerini yürütmek üzere geniş kadrolar istihdam etmek durumunda kalmışlardır. Tüm bu gelişmeler sonucu günümüz örgütleri içsel ve dışsal çevre faktörleri üzerinde kontrol sağlayabilmek için, büyük ölçüde bilgiye gereksinim duymaktadırlar. Zamanımızda bilgi artık örgütlerin temel girdilerinden biridir. Ancak bilgi diğer işletme kaynakları gibi doğal bir kaynak değildir. Bilgi kaynaklarının örgüt amaçlarına hizmet edebilmesi için dikkatle değerlendirilmesi, tasarlanması ve yönetilmesi gerekir. Bu ise ancak etkin bir bilgi sisteminin kurulması ile mümkündür. Yirminci yüzyılının teknolojik harikaları bilgisayarlar, geniş ölçüde her türlü bilgiyi sistematik biçimde depolayabilme ve bu bilgileri değerlendirebilme, özetleyebilme gibi özelliklerinden dolayı örgütlerin bilgi sistemlerinin ayrılmaz bir parçası durumuna gelmişlerdir. Bu doğrultuda örgütlerimizin bir çoğu karar verme etkinliklerini ve buna bağlı olarak performanslarını artırmak amacıyla, büyük yatırımlar gerektiren bilgisayar sistemleri kurmaktadırlar. Burada ana amaç performans artış: sağlamak olduğuna göre, söz konusu bilgisayar sistemlerinin etkinliğinin büyük ölçüde, sistemin örgüt performansına sağladığı katkısı açısından ele alınması gerekir. De Brabender ve Thiers (1948:138) bilgisayar sistemlerinin başarısını değerlendiren temel kriterin, örgütün amaçlarına ulaşma derecesi olması gerektiği yolundaki görüşlerine, birçok kişinin katılacağına inandıklarını belirtmektedirler. Lucas (1975a-b), banka şubeleri üzerinde gerçekleştirdiği çalışmasında bilgisayar kullanımının performans artışı sağla- Cilt: 6 Sayı: 2 1995»jiınpvnıcı 13

diğını savunmuş ve gerçekleştirdiği regresyon analizi sonucunda bu görüşü destekler bulgular elde etmiştir. Fuerst ve Cheney (1982), geliştirdikleri çok değişkenli modelde, bilgisayar kullanımı ile uygun davranış biçimlerinin seçilebileceğini ve sonuçta örgütsel etkinliğin artacağını belirtmişlerdir. Franz, Robey ve Kolebitz (1986), bir hastane örgütünde bilgisayar sistemi kurulmadan ve kurulduktan sonra birimlerin performans ortalamalarını incelemişler ve ortalamalar arasında farklılıklar bulmuşlardır. Robey (1979), büyük bir firmanın satış elemanları üzerinde gerçekleştirdiği araştırmasında, bu satış elemanlarının bilgisayar kullanmalarının performanslarını artırdığını destekler bulgular elde etmiştir. Şekil. 1 Görüldüğü üzere konuyla ilgili yazın incelendiğinde, bilgisayar kullanımının performans artışı sağlayacağı yolundaki görüşünün temelde benimsendiğini söylemek mümkündür. Ancak "bilgisayar kullanımı-performans" ilişkilerinin incelendiği bu çalışmaların en önemli eksikliklerinden biri, örgütsel sisteme ilişkin özelliklerin dikkate alınmamasıdır. Her örgütün ayrı yasaları, ayrı işleyiş biçimleri vardır. Örgütler arası bu farklılıklar doğal olarak değişkenler arası neden sonuç ilişkilerinide etkilemektedir. Bu durumda konuyla ilgili araştırmalarda "bilgisayar kullanımı-performans" ilişkisini etkileyen, farklılaştıran örgütsel faktörlerin dikkate alınması, söz konusu ilişkilerin daha geniş bir çerçevede tanımlanmasını mümkün kılacaktır. Markus ve Robey (1983), bilgisayar sistemlerinin kullanımı ve bu kullanımın geçerliliği arasındaki ilişkiye ilişkin basit tanımlamaların yapılamayacağını, sistemin değerine ilişkin tanımlamaların örgüt-sistem etkileşimine dayanması gerektiği görüşündedir. Aynı görüşü paylaşan Cooper ve Zmud (1990:125) ise bu etkileşim faktörlerini kullanıcı çevresi, örgüt çevresi ve görev çevresi olmak üzere üç grupta toplamaktadır. Bu araştırma temelde bilgisayar kullanımının örgütsel birimlerin performansına etkisini ve herhangi bir etki söz konusu ise bu ilişkide örgütsel faktörlerden görev ve örgüt yapısının rolünü incelemeyi hedeflemektedir. BİLGİSAYAR KULLANIMI GÖREV YAPISINA İLİŞKİN DEĞİŞKENLER GÖREVİN GÜÇLÜĞÜ GÖREVİN DEĞİŞKENLİĞİ ÖRGÜT YAPISINA İLİŞKİN DEĞİŞKENLER MERKEZİYETÇİLİK STANDARTLAŞMA UZMANLAŞMA PERFORMANS DEĞİŞKEN YÖNTEM YAPILAN İŞİN MİKTARI YAPILAN IŞIN KALİTESİ Araştırmanın Temel Değişkenleri Çalışmanın çatısını oluşturan değişkenler, örgütsel değişkenler (görev ve örgüt yapısına ilişkin boyutlar), performans değişkenleri ve bilgisayar kullanımı olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Şekil.1'de görüldüğü üzere bu değişkenlerden bilgisayar kullanımı çalışmanın bağımsız değişkenini oluştururken, performans değişkenleri bağımlı ve örgütsel değişkenlerde düzenleyici değişkenleri oluşturmaktadır. Örgütsel Değişkenler Görev Yapısına İlişkin Boyutlar Galbraith'ın da (1977:39) belirttiği gibi görevin değişkenliğine ve güçlüğüne ilişkin boyutlar örgütlerin bilgi ihtiyacını belirleyen en önemli görev yapısı boyutlarıdır. Görevin güçlüğü, görevin yerine getirilmesi sırasında izlenecek yöntemlerin bilinmemesi, göreve ilişkin problemleri çözmek için harcanan zaman ve görevlerin yanlış yapılıp yapılmadığının bilinme derecesidir. Çalışmada görevin güçlüğünü ölçmek amacıyla Van De Ven ve Ferry (1980:392) tarafından geliştirilen sorular kullanılmıştır. Bu sorular soru kağıdının ikinci bölümünde yer alan 1-4 nolu sorulardır. Bu soruların ilk ikisi görevin analiz edilebilirliğini, diğer ikisi ise görevin tahmin edilebilirliğini ölçmektedir. Yapılan güvenirlik ve madde analizleri sonucunda bu boyutların güvenirliği için elde edilen alfa sayısı.68 dir. Çalışma görevin 14 TT»! Cilt: 6 Sayı: 2 1995 i ıvı

güçlüğü bu dört sorunun aritmetik ortalaması alınarak elde edilmekte ve bu boyut için elde edilen 1 değeri görevin kolay, 5 değeri ise görevin güç olduğunu göstermektedir. Ancak bu boyutta yer alan 1 ve 2 nolu sorular ters sorular olduğundan, öncelikle bu sorular tersinden kodlanmıştır. Görevin değişkenliği, görevin yerine getirilmesi sırasında ortaya çıkan birbirinden farklı durumların sıklığıdır. Araştırmada görevin değişkenliğini ölçmek amacıyla Van de Ven ve Ferry (1980:393) tarafından hazırlanan sorular kullanılmıştır. Bu sorular soru kağıdının ikinci bölümünde yer alan 5-8 nolu sorulardır. Bu boyut için yapılan madde analizi sonucunda, boyutta yer alan tüm soruların birbiriyle yüksek düzeyde ilişkili olduğu görülmüştür. Bunun yanısıra boyutun güvenirliği için elde edilen alfa katsayısı.78 dir. Çalışmada görevin değişkenliği olarak kullanılan değer bu 4 sorunun aritmetik ortalaması alınarak bulunmaktadır. Bu işlem sonucu elde edilen 1 değeri gerçekleştirilen görevlerin oldukça rutin, 5 değeri ise görevlerin oldukça değişken olduğunu göstermektedir. Örgütsel Yapıya İlişkin Boyutlar Örgütsel yapı, rasyonel davranış ve kararların oluşumu için gerekli bilgiyi sağlamak amacıyla örgütsel birimler arasında kontrol ve eşgüdümü sağlayan özellikler, sürekli ve biçimsel düzenlemeler ve ilişkiler ağıdır. Bu çalışmada örgütsel yapı boyutları olarak merkeziyetçilik, standartlaşma ve uzmanlaşma incelenmektedir. Merkeziyetçilik, karar verme yetkisinin alt yönetim kademelerine göçerilme derecesidir. Bu durumda bir birim karar verme yetkisini alt yönetim kademelerine göçerdiği oranda ademimerkeziyetçi, göçermediği oranda ise merkeziyetçi bir yapıya sahiptir. Merkeziyetçilikle ilgili soruların oluşturulmasında Timurcanday (1986) tarafından geliştirilen ölçekten yararlanılmıştır. Birimlerin merkeziyetçilik düzeyini ölçmek amacıyla hazırlanan sorular, soru formunun ikinci bölümünde yer alan 9 ve 10 nolu sorulardır. Boyut için elde edilen alfa katsayısı.60 dır. Merkeziyetçilik boyutuna ilişkin değeri hesaplamak üzere bu iki sorunun aritmetik ortalaması alınmaktadır. Burada elde edilen değer 1'e yaklaştıkça karar verme yetkisinin alt yönetim kademelerine göçerildiği, elde edilen değer 5'e yaklaştıkça karar verme yetkisinin üst yönetim kademelerinde toplandığı anlaşılmaktadır. Standartlaşma, birim faaliyetlerinin standart kural ve yöntemlerle yerine getirilme derecesidir. Araştırmada standartlaşma boyutuna ilişkin bir değer elde etmek amacıyla Osborn vd. (1980:310) tarafından hazırlanan standartlaşma ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçeğe ilişkin sorular soru kağıdının ikinci bölümünde 11. ve 12. sorular olarak yer almaktadır. Boyut için elde edilen alfa katsayısı.81 dir. İki sorunun aritmetik ortalaması alınarak hesaplanan standartlaşma değeri düşük standartlaşmadan (1) yüksek standartlaşmaya (5) doğru giden bir ölçek üzerinden değerlendirilmektedir. Uzmanlaşma, birimdeki farklı görev unvanlarının sayısı ile ifade edilir. Farklı görev unvanlarının sayısı artıkça o birimdeki uzmanlaşma düzeyide artar. Çalışmada birimlerin uzmanlaşma düzeylerini ölçmek amacıyla Van De Ven ve Ferry (1980:395) tarafından geliştirilen ölçekten yararlanılmıştır. Tek sorudan oluşan bu ölçeğin güvenirliği yazar tarafından istihdam ve İş Güvenliği Kurumundan elde edilen standart iş güvenliği sınıflandırılması ile karşılaştırılarak yapılmıştır. Bu nedenle bu ölçeği test etmek için ayrı bir analiz kullanılmamıştır. Soru kağıdının ikinci bölümünde yer alan 13 nolu soru için elde edilen 1 değeri birim uzmanlaşmasının yüksek 5 değeri ise birim uzmanlaşmasının düşük olduğunu göstermektedir. Performans Değişkenleri Van De Ven ve Ferry'e göre (1980) performans karar vericiler tarafından örgütlerin ve birimlerin amaçlarına ne ölçüde ulaştıklarını belirlemek amacıyla kullanılan kriterlerdir. Yazarlar çalışmalarında, bu kriterlerin performans değerlendirme raporları ile elde edilme güçlüğünü göz önüne alarak, performans ölçümlenmesini karar vericilerin algılarına dayalı kriterler açısından yapmaktadırlar {Algılanan Performans). Bu çalışmada birim performansını değerlendirmek üzere yapılan işin miktarı ve kalitesi olmak üzere iki ayrı kriter kullanılmaktadır. Bu kriterlere ilişkin soruların hazırlanmasında Van De ve Ferry'in (1980) yaklaşımları benimsenerek yöneticilerin öznel algılamalarına dayalı bir indeksten yararlanılmıştır. Yazar- Cilt: 6 Sayı: 2 1995 15

lar bu indeksin güvenirliliğini artırmak için, soruların birim yöneticisi olmayan bir diğer yönetici tarafından cevaplandırılmasını gerekli bulmaktadırlar. Ölçeğin bu özelliği göz önüne alınarak çalışmada, ölçeği oluşturan soruların birim müdürünün yanısıra genel müdür düzeyindeki bir kişi daha tarafından cevaplandırılması sağlanmıştır. Bu durumda her birim için biri genel müdürden bir diğeri ise birim müdüründen olmak üzere iki ayrı değer elde edilmiştir. Çalışmada gerek yapılan işin kalitesine gerekse miktarına ilişkin değerler, genel müdürden ve birim müdüründen alınan değerlerin aritmetik ortalaması alınarak elde edilmektedir. Performans boyutlarına ilişkin sorular 2 nolu soru formunun üçüncü bölümünde yer alan 1 ve 2 nolu sorular ile 1 no.lu soru formunda yer alan 1. ve 2. sorulardır. Bilgisayar Kullanımı Konuyla ilgili yazın incelendiğinde bilgisayar kullanımının genelde geleneksel ve geleneksel olmayan kullanım olmak üzere iki ayrı açıdan ele alındığı görülmektedir (Doll ve Torkzadeh, 1988). Geleneksel kullanım biçimlerinde kullanıcılar sistem ile sistem uzmanları ve elde edilen çıktılar aracıyla dolaylı ilişki kurarlar. Geleneksel olmayan kullanımlarda ise kullanıcılar sistem ile doğrudan ilişki içindedir ve geleneksel kullanım biçimlerinde, sistem uzmanları tarafından gerçekleştirilen faaliyetlerin bir kısmı kullanıcılarca gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmada bilgisayar kullanımı geleneksel açıdan incelenmiş ve birim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi sırasında ortaya çıkan bilgi ihtiyacını karşılamak amacıyla birimlerin bilgisayar sisteminden yararlanma dereceleri olarak tanımlanmıştır. Bu amaca hizmet etmek üzere hazırlanan soru, Ek 1'de yer alan soru kağıdının birinci bölümünde yer alan 5 nolu sorudur. Ölçek için elde edilen 1 değeri söz konusu birimde geleneksel anlamda bilgisayar kullanımın çok az olduğunu, 5 değeri ise bu türde kullanımın büyük ölçüde gerçekleştiğini göstermektedir. Bu sorunun geçerliliğini test etmek için Test-Retest yöntemi kullanılmış ve elde edilen korelasyon katsayısı (.92).0001 önem düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Analiz Düzeyi Araştırma işlevsel birimler (müdürlükler) düzeyinde gerçekleştirilmiştir. Çünkü işlevsel birimler düzeyinde gerek bilgisayar kullanımının, gerekse araştırmada ele alınan örgütsel değişkenlerin farklılık göstereceği düşünülmektedir. Örneklem Araştırma Eylül 1991-Nisan 1992 tarihleri arasında, Türkiyenin 1991 istatistiklerine göre ilk 500 kuruluşu içerisinde yer alan, sanayi örgütlerinin en az bir yıldır bilgisayar kullanan birimlerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verilerini elde etmek için iki aşamalı rastlantısal olmayan katmanlı örnekleme tekniği kullanılmıştır. İlk aşamada Türkiye'nin ilk 500 firması içerisinde yer alan 406 özel sanayi kuruluşu saptanmış ve bu kuruluşların her birine bir soru kağıdı gönderilerek bilgisayar kullanıp kullanmadıkları sorulmuştur. Bu ilk aşamada toplam 94 örgütten cevap alınmıştır. İkinci aşamada ise bilgisayar kullanan 94 firmaya, hazırlanan (Ek 1) ana soru kağıtları gönderilmiş ve %27'lik bir geri dönme oranıyla, toplam 25 örgütteki 88 birimden cevap alınabilmiştir. Çalışmada kullanılan soru kağıdının hazırlanmasında temelde Likert tipi 5'li ölçek kullanılmıştır. Bu soru kağıtları Ekl'de 1. nolu (Genel müdürler tarafından doldurulan) 2. nolu (İşlevsel müdürlükler tarafından doldurulan) soru kağıtları olarak yer almaktadır. Elde edilen örneklemdeki örgütlerin %48'i Marmara, %36'sı Ege, %8'i Güney Anadolu, %4'ü İç Anadolu ve %8'i Karadeniz bölgesinde faaliyet göstermektedir. Diğer yandan araştırma örnekleminde yer alan birimlerin %27.30'u pazarlama, %23.90'ı muhasebe-finans %20.50'si üretim, %18.20'si personel, %5.70 planlama ve %4.50'si kalite kontrol birimleridir. Araştırmanın Hipotezleri Araştırmada iki temel hipotez sınanmaktadır; H1 : Bilgisayar kullanımdaki artışlar birimlerde gerçekleştirilen işin miktarını artıracaktır. H2 : Bilgisayar kullanımdaki artışlar birimlerde gerçekleştirilen işin kalitesini artıracaktır. Araştırmada, örgütsel faktörlerin "bilgisayar kullanımı- performans" ilişkisindeki rollerine ilişkin hipotezler kurulmamıştır. Zira gerçekleştirilen geçmiş çalışmalar kuramsal hipotezlerin geliştirilmesini sağlayacak yeterlilikte değildir. 16 irtrrnr Cilt: 6 Sayı: 2 1995

Bu nedenle söz konusu ilişkilerin incelenmesi araştırıcı bir nitelik taşımaktadır. Analiz Yöntemi Araştırmada örgütsel faktörlerin "bilgisayar kullanımı-performans" ilişkisindeki rolünü belirlemek amacıyla düzenleyicilik analizinden yararlanılmıştır. Son yıllarda sosyal bilimlerde oldukça yaygın biçimde kullanılan bu analizin temel amaçlarından biri düzenleyici-bağımsız değişken arasındaki etkileşimin, bağımlı değişkenin düzeylerindeki farklılaşmaya etkisini incelemektir (Peter ve Champoux, 1979:241) Bu araştırmada ise amaç, örgütsel faktörler (düzenleyici değişkenler) "z", bilgisayar kullanımı (bağımsız değişken) "x", performans (bağımlı değişken) "y" notasyonları ile gösterilecek olursa; örgütsel faktörlerle bilgisayar kullanımı arasındaki etkileşimin "x*z", performans "y" farklılaşmaları üzerindeki rolünü incelemektir. Düzenleyicilik etkisi olarak tanımlanan bu etkinin incelenmesinde düzenleyici regresyon tekniğinden yararlanılmaktadır. Bu teknik temelde bağımsız değişkenden başlayarak sırası ile düzenleyici ve etkileşim değişkenlerinin hiyerarşik bir düzen içerisinde regresyon denklemine sokulması ve her aşamada kısmi F değerlerinin incelenmesi esasına dayanmaktadır (Peter ve Champoux, 1979:242-244). Bu doğrultuda araştırmanın amacına uygun Tablo. 1 biçimde gerçekleştirilen regresyon denklemleri aşağıda verilmektedir; 1. aşama BP = Bo+BıBK 2. aşama BP = B0+B1BK+B2ÖF 3. aşama BP = B0+B1BK+B 2 ÖF+B 3 BKXÖF BP : Bölüm Performansı BK : Bilgisayar Kullanımı ÖF : Örgütsel Faktörler Sharma vd. (1981), Franz ve Robey (1986), bu aşamaların değerlendirilmesi sonucunda oluşan durumları üç grupta toplamaktadır; REGRESYON DENKLEMİNE GİREN DEĞİŞKENLER AŞAMA 1 Bilgisayar Kullanımı AŞAMA 2 Görevin Güçlüğü Görevin Değişkenliği Merkeziyetçilik Standartlaşma Uzmanlaşma AŞAMA 3 G.Güçlüğü X BK G.Değişken. X BK Merkeziyet. X BK Standart. X BK Uzmanlaş. X BK 1. Üçüncü aşamada B3 teriminin regresyon denklemine girmesi R 2 de anlamlı bir değişim meydana getiriyor ise ve ikinci aşamada B2 teriminin regresyon denklemine girmesi de R 2 de anlamlı bir değişim meydana getirdi ise (B3*0,B2*0) düzenleyici değişkenin kısmi düzenleyicilik etkisi vardır. 2. Üçüncü aşamada B3 teriminin regresyon denklemine girmesi R 2 de anlamlı bir değişim meydana getiriyor ise ve ikinci aşamada B2 teriminin regresyon denklemine girmesi R 2 de anlamlı bir değişim meydana getirmedi ise (B3*0,B2=0) düzenleyici değişkenin tam düzenleyicilik etkisi vardır. 3. Üçüncü aşamada B3 teriminin regresyon denklemine girmesi R 2 de anlamlı bir değişim meydana getirmiyor ise ve ikinci aşamada B2 teriminin regresyon denklemine girmesi de R 2 de anlamlı bir değişim meydana getirdi ise (B3=0,B2^0) düzenleyici değişken bağımlı değişkeni sadece bir bağımsız değişken olarak etkilemektedir. Araştırmada düzenleyicilik analizinin ikinci bölümünde Cohen ve Cohen'in (1975) öngördüğü biçimde düzenleyicilik etkisinin tam ve kısmi olduğunu gösteren üçüncü aşama regresyon denklemleri, birim performansını bilgisayar kullanımının bir fonksiyonu olarak tanımlamak üzere yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme sırasında, düzenleyicilik terimi B3, Bo ve B1 in bir parçası durumuna gelmektedir. Burada amaç düzenleyici değişkene, ortalama değer x, ortamalama değerin bir standart sapma üzerinde (x+s) ve bir standart sapma altın- BAĞIMSIZ DEĞİŞKENLER YAPILAN İŞİN MİKTARI B.28 -.32 O4 -.10.13.02 -.39 -.03.06.IS AR 2.10.06.01.02.06.02 Fi 9.71 5.78".13.1O 2.17.05 5.97"'.07.28 1.64 P< 001 ** p<. 10 i inci terime ilişkin kısmi F değeri BK: Bilgisayar Kullanımı Tabloda. OO1 in altındaki değerlere yer verilmemiştir. YAPILAN İŞİN KALİTESİ B.21 -.32.05.19.11.02 -.30 -.01.19 AR 2.07.07.O4.02.04.04 FI 6.63"' 6.76".18 4.12".01 2.10.05 4.O4"'.02 3.57- Cilt: 6 Sayı: 2 1995 pmnuctnı iv/ti T Trr l ıvtr\fc'i T/~"T, 17

Çizim. 1 S da (x-s) değerler vererek düzenleyicilik etkisinin, düzenleyici değişkenin orta, yüksek ve düşük olduğu durumlar için incelenmesine olanak vermektir. BP = Bo+BıBK+B 2 ÖF+B 3 BKXÖF BP = (Bo+B 2 ÖF)+(Bı+B 3 ÖF)xBK ÖF = ÖF, ÖF + S, ÖF - S DÜŞÜK BİLGİSAYAR ORTA KULLANIMI YÜKSEK BULGULAR H Çizim. 2 Yapılan ifa tutun - (-. 7*+1.3t GJ>eğ<t,)+(1.2S-.29 G.Dtğif.) I G.Değif.DOılUl (1.15) Yapılan İfa Mikam '2.33 +.47 AKuBammı G.DtHnOrta (2.56) Yapılan İfa Miktarı - 3.29 +.29 Rlullmmu CD^fatYOkıtk (3.17) Yapılan İfa Miktarı = 4.26-.117B.Kuuanum DÜŞÜK ORTA YÜKi Çizim. 3 DÜŞÜK BİLGİSAYAR KULLANIMI Yapılan İfa KaUtai = (-.37+1.23 G.D<#t.)+(.94-.3O CDefif.) B-Kullanmu G.Dettı:awik (1.95) Yapılan İlin Mlklan = Z 76 +.36 B.KulUnmu. G.Dt&ı.Oru (2.S6) Ytpdsnlıl»Miktart*}.31+.UB.Kultamım O.Değl t.y»t,dı (3.17) r*puanişiıtmuun = 4,2}-.00*B.KuU*mım ORTA BİLGİSAYAR KULLANIMI YÜKSEK Yapılan İfa Kameti - (5.21 -.62 Uvnanlatma)+(-.S1 +.19 UımmUfma) B.Knüanum Utmanlapna:YQkıek (2.U) Yapılan t fa Miktarı - 3.93 +.02 B.KuUanmu Uonanlafaa.-Orta 0.05) Yapuan ifa Miktarı - 3J9+.19 B.Kuttanmu UziHtnlaımt-DaıU 0.92) Yapılan İfa Miktarı = 2.13 -.36 RKulUıumı Tablo. 1'de düzenleyicilik analizi sonucu elde edilen bulgular topluca verilmektedir. 1. aşama regresyon denklemleri incelendiğinde görüleceği üzere bilgisayar kullanımı yapılan işin miktar ve kalitesindeki değişimlerin sırasıyla.10 unu ve.07 sini açıklayabilmektedir..001 önem düzeyinde anlamlı bulunan bu bulgulara göre bilgisayar kullanımının artması ile birlikte gerek yapılan işin miktarında gerekse kalitesinde bir artış olmaktadır. İkinci aşama regresyon denklemlerine göre ise, görevin güçlüğü arttığı oranda birimde gerçekleştirilen iş miktarının azaldığı ve yapılan işin kalitesinin de düştüğü söylenebilir. Benzer şekilde birimlerde karar verme yetkisi üst yönetim kademelerinde yoğunlaştıkça yapılan işin kalitesinde düşüş olmaktadır. Araştırmanın temelini oluşturan üçüncü aşama regresyon denklemleri incelendiğinde ise, görev değişkenliğinin "bilgisayar kullanımıyapılan işin miktarı" ve "bilgisayar kullanımıyapılan işin kalitesi" ilişkilerinde bir düzenleyici değişken olarak rol aldığı görülmektedir. Bu etki sırasıyla Çizim. 1 ve Çizim. 2'de gösterilmektedir. Çizimlerden de görüleceği üzere, görev değişkenliğinin düşük olduğu durumlarda bilgisayar kullanımı birimlerde gerçekleştirilen işin miktarında ve kalitesinde artış sağlayabilirken, görev değişkenliğinin yüksek olduğu durumlarda yapılan işin miktarının ve kalitesinin etkilenmediği, hatta düştüğü söylenebilir. Benzer bir ilişki ise uzmanlaşma boyutu içinde söz konusudur. Tablo. 1 incelendiğinde "uzmanlaşma-bilgisayar kullanımı" etkileşim teriminin işin kalitesinin bağımlı değişken olduğu regresyon denklemine girmesi ile, R 2 de.04 lük bir değişim meydana getirmiştir ki, bu değişim.10 önem düzeyinde anlamlıdır. Bu durumda uzmanlaşmanın "bilgisayar kullanımı- 18 Cilt: 6 Sayı: 2 1995