KONUT SEÇİMİ VE DÜZENLENMESİ



Benzer belgeler
KONUT SEÇİMİ VE DÜZENLENMESİ

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3275 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2138 HAVACILIK EMNİYETİ

Yasamaya, deger yatırıma deger...

EIS526-H02-1 GİRİŞİMCİLİK (EIS526) Yazar: Doç.Dr. Serkan BAYRAKTAR

Keyifli ve ışıltılı yaşamın kapıları Park Vera ile aralanıyor...

SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI

Yer İle Yalın Bir İlişki

AYSA GRUP YAPI. Vizyonumuz Müşterilerimizin uzun ve kısa vadede mutlak memnuniyeti, Müşteri portföyümüzün sürekli zenginleşerek artması.

Bağlıca nın En Kapsamlı Projesi

Nasıl bir yaşam süreceğinizi tercihleriniz belirler.

VERİ YAPILARI VE PROGRAMLAMA (BTP104)

HAKKIMIZDA. Çalışmak bizden rahat ve huzur içinde yaşamak sizden ŞİRKETLER GRUBU İŞTİRAKİDİR

İnsan-Mekân İlişkisi Bağlamında Yaşlı Dostu Mekânlar

HAYATTAN KEYİF ALMANIZ İÇİN HER ŞEY DÜŞÜNÜLDÜ...

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Merve Kristal.

DEMO : Purchase from Yaşlı Dostu Kent Amasya to remove the watermark

KALBİNDE HAYALLERİNİZİ İNŞA EDİYORUZ!

TEKİRDAĞ- MALKARA. G-17-b-13-b PAFTA. Kültür Merkezi Alanı Oluşturulması ve Yeşil Alan Yer Değişikliği NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ AÇIKLAMA RAPORU

bağdat caddesi suadiye NUR rezidans çiğdem KONUTPROJELERİ 2015 KORUSİTESİ istanbul çelem

MODERN ÇİZGİLERİN ÇEKİCİ YANSIMASI

ONAY A.Ş DURUKENT DURUKENT

İnsanın en temel ihtiyaçlarından olan Barınma ihtiyacını çağdaş standartlarda, bütüncül kalite anlayışı içerisinde toplumun değerlerine ve şehrin

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ

KAYNAK: Birol, K. Bülent "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

www


1935 ten bugüne... Sektörde kendi öz sermaye ve güçlü finans destekleri ile Kayseri de üst düzey ve saygın şirketler arasında yerini almıştır.

Gaziosmanpaşa Koza Sokak Numara 66 / ANKARA KOZA SOKAK, MESA KALİTESİYLE TANIŞIYOR!

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

Hayatınıza değer katarak, ev sahibi olmaktan öte yeni bir deneyim sunan Seyir Konutları ile sizleri ayrıcalıklı bir yaşama davet ediyoruz.

VERİ YAPILARI VE PROGRAMLAMA

Darmstadt daki yeni AWO»Johannesviertel«huzur evinde. Yan yana yılları paylaşalım

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

Merve Pırlanta.


Gold Wings te tek hayalimiz ailelerin mutlu olacakları eve sahip olmalarının mümkün olduğunu göstermektir.

Doğal Afetler ve Kent Planlama

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

BİZ KİMİZ? Tadilat, yenileme, dekorasyon ile müşterilerimizle daima en iyisini sunma konusunda çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

GAZİANTEP DE ARSA SORUNU

Yayın No. : 3249 İşletme-Ekonomi Dizisi : Baskı Ağustos 2015 İSTANBUL ISBN

Bağlıca nın en lüks konsepti

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ

ayat, tüm doğallığıyla sizi çağırıyor...

BAĞLICA. wwww.loftyhill.com 1

1950 LERDEN GÜNÜMÜZE GELEN BİR ALIŞVERİŞ KOMPLEKSİ: BALIKESİR KASAP VE SEBZE HALİ. Gaye BİROL Yrd. Doç. Dr., Balıkesir Üniversitesi Mimarlık Bölümü

HAKKIMIZDA. Firmamız, inşaatın proje aşamasından itibaren fonksiyonel yaşam alanları oluştarmayı hedeflemektedir.

Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar

Erçal Fındık Otomotiv San. Tic. A.Ş.

Önsöz Chios 360 İç Mekan Lokasyon Kat Planları

Geleceğin temellerini bugünden sağlam atıyoruz

İstanbul da, Bursa da, Çanakkale de, Sakarya da. Ve şimdi Konya da.

YAŞAM ALANINIZ SİZE ÖZELDİR

VERİ YAPILARI VE PROGRAMLAMA

MESLEK RESMİ DERSİ. Giriş Özet Yapı Bilgisi Mimari Tasarım Esasları ve Mimari Proje Örnekleri İncelemeleri. Hazırlayan. Öğr. Gör.

Rahat Bir Hayat İçin Esnek Çözümler

R E Z İ D A N S - O F İ S - Ç A R Ş I

ELEKTRİK MAKİNELERİ (MEP 112) (ELP211) Yazar: Yrd. Doç. Dr. Mustafa Turan S1

İzmir de şehir kuzeye doğru gelişiyor

İÇ MİMARLIK ANABİLİM / ANASANAT DALI

Silivri. Kalite, tecrübe, yenilik... Yaşam boyu mutluluk

Yuvanda, yaşam alanında neler olmalı? Nasıl bir hayat? Evinle ilgili birçok isteğin, idealin, hayalin olsa...

BÜYÜKPARK SOSYAL ODAKLI KAFETERYA TASARIMI

Önceligi Insan Hayallerinizdeki gelecegi özlediginiz degerlerle insaa ediyoruz...

Beşiktaş Residence Tower / Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

7 İKLİM 7 BÖLGE MAHALLE ULUSAL MİMARİ VE KENTSEL TASARIM FİKİR YARIŞMASI Ege Bölgesi RAPOR

DÖRT BİR YANINIZDA ŞEHRİN AYRICALIKLARI...

ESKİ VE YENİ KONUTLARIN KARŞILAŞTIRILMASI: BURDUR ÖRNEĞİ

GELENEKSEL GIDA VE DİĞER TEMEL KAVRAMLAR

Bir evden öte; cennetten ilham almış bir köşeye hoş geldiniz.

Bursa Yakın Çevresi Deprem Tehlikesi ve Kentsel Dönüşüm

GERÇEK KALİTE İLE TANIŞIN...

Dersin Amaçları Dersin İçeriği. Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Hafta Konu Ön Hazırlık Öğretme Metodu

Planlama Kademelenmesi II

Latince de kesişme, bağlantı noktası anlamına gelen NEXUS kelimesi METSAN NEXUS da projenin dikkat çekici mimarisi, ulaşım kolaylığı, lüks yaşam

MİM310 Rölöve-Restorasyon Stüdyosu

Helenium Wings in. Teras Bahçeli Evlerinde, Daha Yaşanacak Çok Masal Var!

OSAGRUPYAPI OSALIFE. Mimarın Gözünden. Mimar Salih Zeki SALALI

Sahip olduklarının değerini bilenler için...

UYGULAMA VE SATIŞ BAYİİ

Emlak Konut Başakşehir Evleri Projesi Satış Ofisi: Atatürk Mahallesi Çitlenbik Caddesi No:4 Ataşehir - İstanbul F:

GREEN PARK AYDIN GREEN PARK AYDIN

JÜRİ GÖRÜŞÜ. Yaratıcı düşünmeyi teşvik eden nice yarışmalarda birlikte olmak dileği ile. Prof. Dr. Aysu AKALIN Gazi Üniversitesi

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

w w w. p a r k e r d e m l i. c o m

şehrin yanıbaşında DOĞAYLA İÇ İÇE yeni bir yaşam başlıyor.

DİKMEN BÖLGESİ STRETEJİK GELİŞİM PLANI

PEYZAJ TASARIMI TEMEL ELEMANLARI

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ

Kendisi de prestiji de çok yüksek

İNEGÖL UYGULAMA İMAR PLANI; 652 ADA, 134 NOLU PARSEL İLE 1493 ADA, 10 NOLU PARSELİN BİR KISMINA AİT PLAN DEĞİŞİKLİĞİ AÇIKLAMA RAPORU

Ankara - Amasra. Sapanca - Amasra. İstanbul - Amasra. Amasra. 3 saat 330 km. Amasra. Amasra. 35 dk 350 km. 4 saat 430 km 3 saat 325 km

Çiçek gibi bir yuvanız olsun...

Esenyurt un en merkezi yerinden evinizi alın, KAZANIN!


Daha fazlası için. Daha iyisini istemek doğamızda var. Kendimiz ve sevdiklerimiz için daha fazlasını sunabilmek

Mağusa da yaşam değişiyor... Yepyenİ bir anlayış, NorthernLand kalitesiyle birleşerek hayatımıza giriyor...


Transkript:

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2817 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1775 KONUT SEÇİMİ VE DÜZENLENMESİ Yazarlar Prof.Dr. Meral NALÇAKAN (Ünite 1) Yrd.Doç. Ömer Kutay GÜLER (Ünite 2) Öğr.Gör. Alev ÖZKUL (Ünite 3, 5) Doç.Dr. Hale TURGAY GEZER (Ünite 4) Önder NEŞELİ (Ünite 6) Editör Prof.Dr. Meral NALÇAKAN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ i

Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. Uzaktan Öğretim tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Copyright 2013 by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission in writing from the University. UZAKTAN ÖĞRETİM TASARIM BİRİMİ Genel Koordinatör Doç.Dr. Müjgan Bozkaya Genel Koordinatör Yardımcısı Doç.Dr. Hasan Çalışkan Öğretim Tasarımcıları Yrd.Doç.Dr. Seçil Banar Öğr.Gör.Dr. Mediha Tezcan Grafik Tasarım Yönetmenleri Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Öğr.Gör. Nilgün Salur Kitap Koordinasyon Birimi Uzm. Nermin Özgür Kapak Düzeni Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Grafiker Gülşah Karabulut Dizgi Açıköğretim Fakültesi Dizgi Ekibi Konut Seçimi ve Düzenlenmesi ISBN 978-975-06-1482-8 1. Baskı Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Web-Ofset Tesislerinde 8.000 adet basılmıştır. ESKİŞEHİR, Ocak 2013 ii

İçindekiler Önsöz... iv 1. Konut Seçimi... 2 2. Konutun Düzenlenmesi... 28 3. Mimari ve Taşıyıcı Sistemler 56 4. Konutta Malzeme Seçimi ve Yalıtım.. 80 5. Konutlarda Erişebilirlik ve Herkes İçin Tasarım 114 6. Konut Seçiminde ve Düzenlenmesinde Yasal Mevzuat.. 140 Sözlük 159 iii

Önsöz İnsan hayatının önemli bir bölümünü konut yaşamı meydana getirmektedir. 18. yüzyıl sonrasında sanayileşen toplumla birlikte, konut yapıları hem çeşitlilik hem de sayı yönünden artarken fiyatların azalmasıyla her aile bir ev sahibi olmayı hedeflemiştir. Bunun sonucu olarak tek konutta nesillerce sürdürülen geniş aile biçimli yaşam, yerini pek çok konuta dağılan çekirdek aile biçimli yaşama bırakmıştır. Talep doğrultusunda farklı bütçelere ve ihtiyaçlara hitap eden bir konut sektörü oluşmuştur. Çağdaş insanın konutta geçirdiği zaman azalmakla birlikte, konuttan beklentileri giderek artmıştır. Günümüzde konut ve kullanıcı ilişkilerinin kapsamı ve çeşitliliği dikkate değerdir. Özellikle mekânsal olan bu ilişkileri öğrenerek, yaşamı zenginleştirmek için mekânın nasıl daha iyi işlevlendirilebileceğini kavramış olmak, sadece profesyoneller için değil herkes için önemli bir beceri olarak karşımıza çıkmaktadır. Konut; sadece yemek hazırlama, yemek yeme, kişisel temizlik, dinlenme ve uyku gibi etkinlikleri değil aynı zamanda eğlence, çalışma ve sosyalleşme etkinliklerini de içeren bir mekândır. Bu nedenle konut, insanın sadece günlük ihtiyaçlarını karşıladığı tek boyutlu bir hacim olarak düşünülmemelidir. İnsanların hem aileleri hem de arkadaşlarıyla bir araya geldiği, hoşça vakit geçirdiği, kimi durumlarda iş yaşamını sürdürdüğü farklı işlevler için farklı çözümler sunan çok boyutlu bir mekânlar bütünü olarak görülmelidir. Konut içerisinde yer alan etkinlikleri kavramak, bunların birbirleriyle ilişkilerini çözmek ve konut içerisinde nasıl dağılacaklarına karar vermek rahat, işlevsel ve doyurucu bir konut yaşamı için önem taşımaktadır. Bu doğrultuda hazırlanmış olan bu kitap konut seçimi ve düzenlenmesi süreçleriyle ilişkili tüm konuları 6 ünite başlığı altında ele almaktadır. Konut Seçimi başlıklı birinci ünitede; konut-insan-toplum ilişkisi üzerine çeşitli yaklaşımlar dile getirilmekte, tarihi süreçte konut algısına yer verilmektedir. Bu bilgiler ışığında günümüz konut kullanıcısının ihtiyaç, istek ve beklentileri doğrultusunda konut seçimi ve karar verme süreci aydınlatılmaktadır. Konutun Düzenlenmesi başlıklı ikinci ünitede; konutta yaşamı meydana getiren işlevlerin mekânlara dağılımı, bu süreçte önem taşıyan ölçütler, konut-insan ilişkisinde mekânlar, mobilyalar, bunları meydana getiren malzemeler ve mekânda aydınlatma, ışık ve renk kavramları ele alınmaktadır. Mimari ve Taşıyıcı Sistem başlıklı üçüncü ünitede; taşıma kavramı ve taşıyıcı sistem tanımı irdelenmektedir. Konut ölçeğinde; yığma, iskelet, betonarme ve ahşap taşıyıcı çözümler ele alınmakta, deprem olgusu ve depreme dayanıklı yapı tasarımı üzerinde durulmaktadır. Konutta Malzeme Seçimi ve Yalıtım Bilgisi başlıklı dördüncü ünitede; konutun düzenlenmesinde doğru malzeme seçimi için çeşitli ölçütler ele alınmakta, malzeme-kullanıcı ilişkisi değerlendirilmekte ve yapı malzemesinin sahip olduğu performans özellikleri irdelenmektedir. Ayrıca konutta yalıtım uygulamalarının kullanıcı ve yapı sürekliliği açısından önemi ve uygun malzeme seçenekleri aktarılmaktadır. Konutlarda Erişilebilirlik ve Herkes İçin Tasarım başlıklı beşinci ünitede; özürlülük, engellilik ve erişilebilirlik kavramları ele alınmakta, konut bağlamında herkes için tasarım olgusu irdelenmektedir. Konut Seçiminde ve Düzenlenmesinde Yasal Mevzuat başlıklı altıncı ünitede ise; konut piyasası ele alınmakta, ilişkili finansal araçlar ve ilişkin kurumlar tanıtılmakta ve konuyla ilişkili yasal düzenlemeler üzerinde durulmaktadır. Bu kitap konutun seçilmesinden düzenlenmesine kadar tüm süreçleri detaylı bir biçimde ele almakta ve en doğru kararların verilebilmesi için okuyucuya ışık tutmaktadır. Her ünitede konular açık bir anlatımla ve günlük yaşamdan örneklerle aktarılmaktadır. Konut seçimi ve düzenlenmesi konusunda ihtiyacınız olan tüm bilgileri en etkili biçimde kavramanız amaçlanmaktadır. Kitap içerisinde yer alan bilgilerin daha iyi kavranabilmesi için başka kaynakların incelenmesi gerekebilir. Bu kaynaklar hem kitap hem de internet ikonlarıyla işaretlenmiş olarak size sunulmaktadır. Bu kaynaklara çeşitli yollardan ulaşarak incelemeniz konuyu kavrayışınızı derinleştirecektir. Dikkat ikonlarıyla işaretlenmiş bölümler ise vurgulu bir biçimde aktarılması gereken önemli noktaları ele almaktadır. Ünite içerisinde yer alan sıra sizde bölümleri konularla ilgili mantık yürütmenizi ve bilginizi pekiştirmenizi sağlamayı hedeflemekte, ünite sonlarında yer alan kendimizi sınayalım bölümleri ise eksik kalan unutulan bilgilerin tamamlanmasına yardımcı olmaktadır. Bu kitap; her biri kendi alanında hem akademik hem de uygulama birikimine sahip uzman bilim insanlarının çabası ve Açıköğretim Fakültesi nin katkılarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu süreçte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ve bu kitabın konut yaşamıyla ilgili bilginizi artıracağını ve size sadece mesleki olarak değil günlük yaşamınızda da katkıda bulunacağını umuyor, hepinize başarılar diliyorum. Editör Prof.Dr. Meral NALÇAKAN iv

1 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Konuta dair işlevsel, toplumsal, tarihi ve kültürel boyutları açıklayabilecek, Toplumsal değişmenin fiziksel mekâna yansımasını gösterebilecek, Toplumsal değişmenin etkisiyle değişen konut algısını anlatabilecek, Konut seçimi ve karar verme sürecini tanımlayabilecek, bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Konut Kullanıcı İhtiyaçları Toplumsal Değişme Kültürel Değişme Kültürel Süreklilik Geleneksel Konut/Türk Evi Mahalle Kent Akıllı Konutlar Çağdaş Kullanıcı İhtiyaçları, İstekleri ve Beklentileri İçindekiler Giriş Konut Üzerine Düşünceler Tarihi Süreç İçinde Anadolu da Konut Toplumsal Değişme ve Zaman İçinde Değişen Konut Algısı Konut Seçimi ve Karar Verme Süreci Sonuç ve Değerlendirme 2

Konut Seçimi GİRİŞ Konut deyince ne anlıyoruz? Konut içinde oturan için ne ifade eder? Konut tasarımına etki eden faktörler nelerdir? Konut tasarımının sosyo-kültürel boyutuyla anlatılmak istenen ya da anlaşılan nedir? Konut seçimi üzerine konuşmadan önce bu sorular üzerinde düşünmek gerekir. Ayrıca konut tasarımını etkileyen faktörler nelerdir? Bu faktörler zaman içinde hangi etkiler altında nasıl değişir? Bu değişimin mekâna yansıması nasıl bir süreçtir? Konut seçimini etkileyen faktörler nelerdir ve zaman içinde nasıl değişirler? Cevap aranan sorular aslında son iki soru gibi görünmekle birlikte, başta yer alan sorulara öncelikle yanıt arayarak başlamak daha anlamlı ve yararlı olacaktır. Bu derste ve ünitede size konut tasarımıyla ilgili olarak aktarılacak olan bilgiler mekân tasarımcısı düzeyinde olmayıp; konut ve onunla ilişkili kavramlara dair bir farkındalık yaratma, doğal ve insan yapısı çevreye karşı sorumluluklarının farkında olan, düşünen, bilinçli, mutlu, sağlıklı kent sakinleri ve konut kullanıcılarının sayılarının artması yönünde bir çaba olarak değerlendirilmelidir. Bugün artık dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi ülkemizde de konut seçiminde geçmişte olduğu gibi, kendi evini arsa alıp, birebir işin içinde olarak tasarlatmayı ve yaptırmayı anlamıyoruz. Genellikle ilk akla gelen, tasarımı ve yapımı tamamlanmış, çeşitli finans şirketleri yada bankaların işbirlikleri ve konut kredisi (mortgage) destekleri eşliğinde büyük reklam kampanyalarıyla satışa sunulmuş konut projeleridir. Bu noktada ister konut satın alan ister kiralayan olsun bilinçli bir tüketici ve kullanıcı olmak gereği daha da önem kazanmaktadır. Çünkü içinde bulunduğumuz çağ iletişim çağı olarak anılmakta, tüm iletişim olanakları kullanılarak tüketicinin kendi ihtiyaçları ve olanakları doğrultusunda oluşması gereken tercihlerini olduğundan farklı bir şekilde algılaması sağlanmaktadır. Yaratılan bu yanılsama ise hem bireyi maddi ve manevi zarara uğratmakta, hem de toplumsal ve ulusal çıkarlar olumsuz etkilenmektedir. Sonuç olarak hiç farkında olmadan bireyler milli gelirin boşa harcanması daha da önemlisi doğal çevrenin dengesinin bozulmasına, geri dönülmez çevre sorunlarına katkıda bulunmaktadır. Günümüz kullanıcısının bu sorumsuz davranışları, gelecek nesillerin yaşam çevrelerini hızla yok etmektedir. Evet bu bakış açısıyla tüm dünya tek bir konut oluyor, birlikte üzerinde düşünmeye değmez mi? KONUT ÜZERİNE DÜŞÜNCELER Tarih boyunca insanlar öncelikle hayvanların saldırısından, iklim koşullarının olumsuz etkilerinden giderek de diğer insan topluluklarından korunmak için kendilerine sığınacak güvenli mekânlar, ortamlar oluşturmayı amaç edinmiştir. Bizim bu gün ev ya da konut dediğimiz insan yerleşmelerini oluşturan bağımsız birimler aynı zamanda korunak, barınak, ocak, yuva, hane olarak da isimlendirilen yaşam çevreleridir. Konut ya da ev; içine alan, besleyen ve büyüten niteliğiyle, ana rahmine benzetilir ve dişi olarak nitelenir. Bu kabule göre insanın ilk evi ana rahmidir. Duvarlar, sokaklar ve bahçeler evleri, konutları birbirinden ayırmakla birlikte, aynı zamanda onları birbiriyle ilişkilendirerek bir bütünün parçası haline getirir. Konut yani ev ailenin yurdudur. Tarih boyunca farklı kültürlerde konut, içinde ailenin nasıl oturduğuna, yaşadığına göre biçimlenmiş, aynı zamanda konut yani ev yapmak yaşamı biçimlendirmekle eş anlamlı algılanmıştır. Sedat Hakkı Eldem, evlerin birbirinden farklı olmasını, milletlerin kültür ve şahsiyetleri, evlerin yapıldığı yerlerin gerektirdiği yapı usulleri ve yapı yapılan mıntıkadaki yapı endüstrisinin durumu olmak üzere 3 sebebte 3

bulabilriz demektedir. Bunlardan en belirleyici olan ise Eldem e göre kullanıcının kişiliğidir. Anadolu geleneksel konut kültüründe; her odanın ortak bir alana, yani sofaya açılan bir tek kapısı vardır. Sofa, çok önem taşıyan özgün bir çevre ögesidir, odaların hepsi bu toplayıcı mekâna açılır. Geleneksel Türk evinin ana birimi olan odaların kendi iç düzenleri de çok ilginç özellikler taşır. Türk evi gerçekte odaların ve sofanın sonsuz sayıda ilişkileriyle zaman içinde oluşmuştur. Dikkatlice bakıldığında odanın kendi başına bütün bir evin işlevlerini karşılayacak potansiyele sahip olduğu kolayca görülür. Her biri bir aileyi barındıran odaya Anadolu da pek çok yerde hane denir. Geleneksel konutta bağımsız bölümler olan odaların iç düzeni de çok amaçlı, kolay değiştirilebilir, esnek kullanıma uygun, kullanışlı ve ekonomik olmasına özen gösterilerek düzenlenmiştir. Aynı odada yatılır, yemek yenir, iş görülür, misafir kabul edilir. Kısaca söylemek gerekirse; bugün artık giderek daha az zamanımızı geçirmeye başladığımız evimizi biz biçimlendiririz, evimiz de bizi biçimlendirir. Bizi her halimizle kabul eden, sarıp sarmalayandır. Behçet Necatigil bir şiirinde; Bensiz olamazlar, dönerler Çok denedim. Ben büyüğüm, affederim Ben evim der. TARİHİ SÜREÇ İÇİNDE ANADOLU DA KONUT Antik Dönemde Yerleşme ve Konut Kültürü Anadolu da ki kazılarda ortaya çıkarılan konut yerleşimlerinin izleri yaklaşık 10.000 yıllık bir zaman dilimine yayılmaktadır. Hatta bazı bilim adamlarına göre Anadolu da bilinen ilk yerleşimler 12.500 yıl öncesine tarihlenmektedir. Kazılar sonrasında ulaşılan bu yerleşme izleri bize insanların yaşayış biçimleri, inanışları, kullandıkları malzemeler, yapım yöntemleri, hatta yaşamlarının her türlü detayları hakkında bilgi vermektedir. İlkel konutun toplu bir barınak olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü insanoğlu hem hayvanlardan, hem de hemcinslerinden korkuyordu. İlk çağlarda insanın, topluluklar halinde, kale gibi korunan bir barınakta yaşadığı ve insanüstü bir koruyucuya ihtiyaç duyduğu, yaşadığı konutun bir bölümünü tapınak gibi algılayıp kullandığı bilinmektedir. Doğudan batıya, kuzeyden güneye kavimlerin göç yolu olan, değişik kültürlerin, uygarlıkların üst üste katmanlaştığı Anadolu coğrafyasında yaşanan kültürel çeşitlik ve iklimsel farklılıklar birleşerek, Anadolu konut ve yerleşme kültürünü etkilemiştir. Bu etkiler yakın çevre ilişkileri, mekân kurgusu ve her yönüyle konutun biçimlenişinde çeşitlilik yaratmıştır. Bu çeşitlilik kullanılan malzeme ve yapım yöntemlerinde de kendini gösterir. Yapılan arkeolojik kazılar ve onların değerlendirilmesi sonucunda; Neolitik çağın başlarında İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu nun bağımsız olarak geliştiği daha sonra Batı Anadolu nun onlara eklendiği anlaşılmaktadır. İnsan topluluklarının toplayıcılık ve avcılık dönemindeki yuvarlak çukur tabanlı, üstü dallarla kaplı barınaklarından başlayarak günümüze kadar geçirdiği evrimin tüm aşamalarını, insanların konut ve yerleşme sorunlarına yaklaşımlarını Anadolu da izlemek mümkündür. Örneğin; Çayönü kazılarında saptanmış olan yedi evre ve 20 kadar yapı katı mimari ve yapı ögelerinin gelişiminin tüm aşamalarını ortaya koymaktadır. Bu katmanlarda, yuvarlak tabanlı, üstü dallarla örtülmüş basit kulübeden, dikdörtgen planlı taş temel üstüne kerpiç duvarlı, düz damlı, bodrumlu, kapısı ve penceresi olan bir yapıya nasıl geçildiği görülmektedir. Deneme yanılma yöntemiyle mimari çözümler uzun zaman diliminde geliştirilmiştir. Geleneksel konut ve yerleşme dokularının kuralları tarihi süreç içinde yaşanan bu birikimle oluşmuştur. Genel olarak; yuvarlak plandan dörtgen yapıya geçiş, toprağın kerpiç ve tuğlaya dönüşmesi, mekâna girişin ve kapı boşluğunun sorunlarının çözülmesi büyük gelişmeler olarak kabul edilmelidir. On bin yıl önce İç Anadolu da Aşıklı ve çevresini etkileyen iklimsel ve ekolojik koşullar, yerleşme yerinin seçiminde rol oynayan etkenler araştırılmıştır. Kazılarda neredeyse önceden planlanmış izlenimi veren yerleşme düzeni ve konutlarla karşılaşılmıştır. Bazıları iki, bazıları dört gözlü, 4

tabanların ve duvarların sıvalı olduğu, bazı odalarda ise ocaklar bulunduğu görülmüştür. Bu odaların bir kısmında öğütme taşları, obsidien ve kemik aletler, büyük geyik boynuzları ve taban altında açılmış çukurlara gömülmüş insan iskeletleri bulunmuştur. Bunlara dayanarak, insanların evlerinde öğütme, pişirme işleri yaptıkları, ölü gömme ve tapınma gibi dinsel yaşamla ilgili işlemlerini de kısmen evlerinde gerçekleştirdikleri düşünülebilir. Köy dışında ise avlandıklarını, büyük olasılıkla tarım yaptıklarını, bitki ve yemiş topladıklarını söylemek yanlış olmayacaktır. Mahallelerin birbirine çok yakın ve sık yapılanmış olması kara ikliminin verileri doğrultusunda gerçekleşmiş olmalıdır. Bu gün buna benzer konut yerleşim dokuları hala İç Anadolu da varlığını sürdürmektedir. Resim 1.1: Erdek Zeytinli Ada Kazısı (Fotoğraf: M. Nalçakan) Anadolu da antik dönem yerleşmelerinden kalan izlerin okunması hangi konularda bize bilgi verir? Anadolu da Yüzyıllar İçinde Oluşmuş Geleneksel Türk Evi Anadolu mirası içinde geliştirilmiş olan geleneksel Türk evi kavramının belki de en ilginç yanı, üzerinde yaşanılan topraklarda ki değişik özelliklere kolayca uyum sağlamış olmasıdır. Üzerinde yaşanılan doğa orada gelişen her türlü düşünceyi önemli ölçüde etkilemiş ve bu özellikler geleneksel mekân kurgusuna zenginlik ve çeşitlilik getirmiştir. Doğan Kuban bu evi hayatlı ev olarak isimlendirmiştir. Cansever e göre; bu evler, insanın iddialı yaklaşımlarının yanılgısından arınmış, insanın olanakları ve ölçeğinin doğru anlaşılmasıyla oluşan, kendini ve yaradılış içindeki yerini bilen, erdemli kişiliğin tevazuu ile bu sınırları aşmaktan kaçınan, kendi hırs ve hevesini sınırlayan, her neslin kendi inancı ve algılamasıyla sorumlulukları açısından kendi tercihlerini yapabilmelerine olanak sağlayan bir anlayışın ürünüdür. Bu konutlarda ve onların oluşturdukları mahallelerde çeşitli yaş gruplarında çocuklar için yeteri kadar çeşitli oyun ve toplumla temas noktaları vardır ve yaşlılar toplumdan, ailelerinden tecrit edilmeden ömürlerini tamamlamışlardır. Geleneksel Türk Konutuyla ilgili detaylı bilgi edinmek için Doğan Kuban ın Türk Hayatlı Ev kitabını okuyabilirsiniz. Anadolu da var olan doğal (iklimsel, topoğrafik) çeşitlilik ve yerleşme tarihinin binlerce yıllık geçmişi ortaya çıkan o gün için yeni mekân düşüncesinin genel kuruluşundan, malzemesine kadar etkili olmuş ve konut birçok farklı bölgede değişik özellikler kazanmıştır. Her biri bir aileyi barındırdığı için birçok yerde hane olarak da anılan odaya genellikle pabuçluk denilen bir ön mekânla girilir. Odanın duvarlarında geceleri yatmak için kullanılan yatak, yorgan vs. saklandığı yüklük, yıkanma imkanı veren gusülhane, çeşitli eşyalar için dolaplar, lambalık ve ocak bulunur. Yine duvarlar üzerinde oturmak için sedirler yer alır. Karşılıklı sedirler arasında yer alan boşluk; insanın karşısındaki insanın bakışını, yüz ifadesini ve bağırmasına gerek kalmadan konuştuğunu duyacağı ve kolaylıkla samimi, sıcak bir sohbet 5

ortamına imkan tanıyan mesafe olan 3-5 metreyi geçmez. Türk evi mekânının büyüklüğü ve biçimlenişinde insan ölçüsü esas alınarak zaman içinde belirlenmiştir. Bu yaklaşım konutu kolay kavranır, algılanır ve kullanılır bir mekân haline getirmiştir. Oda tek bir aile için düzenlemesine rağmen, odaları birleştiren sofalar büyük ailenin tüm bireyleri için ortak yaşam alanıdır. Özetle doğa ve insanı veri kabul ederek kurgulanan Türk evinde fonksiyonel olmayan hemen hemen hiç bir şey yoktur. Duvarlar, sadece mekânı kurgulayan boş düşey yüzeyler değil pek çok fonksiyonun ustalıkla yerleştirildiği mekânsal arakesitlerdir. Günümüzde tasarımda yeni kavramlar olarak görülen sürdürülebilirlik ve esneklik, değişkenlik, değişen koşullara uyarlanabilme gibi kavramların, yüzyıllar öncesinde geleneksel konutu ya da başka bir deyişle Türk evini doğuran temel prensipler olduğunu söylemek gerekir. Çünkü yüz yıllar içinde oluşan bu konut tipolojisinin temelinde insan, doğa, tutumluluk ve esneklik kavramları vardır. Ayrıca geleneksel konutta, Anadolu da kendinden önce gelmiş geçmiş, çok katmanlı yerleşme ve konut kültürünün izlerini görmek mümkündür. Ancak bu kültürel ve tarihi sürekliliği sağlayan mekânsal ilişkilerin günümüz konutunda varlığını sürdürdüğünü söylemek mümkün değildir. Resim 1.2: Geleneksel Türk Evi, Kütahya. Bahçeden Görünüş, Birinci Kat ve İkinci Kat Planları (Fotoğraf ve Çizimler: M. Nalçakan, Ö.M. Uçar) Temel birim odanın sofayla kurduğu farklı ilişkilerle birinci kat plan şeması çeşitlenen Türk evinin zemin katında hangi fonksiyonlar yer alır? Cumhuriyet Döneminde Konut Anadolu da Bizans ve Osmanlı döneminde fetih yoluyla elde edilen ve nüfus kaybetmiş olan kentlerin canlandırılması, ekonominin geliştirilmesi ve kültürel etkileşimi sağlamak amacıyla başka bölgelerden getirilen halka konut verilerek yerleşmelerinin sağlandığı yönünde bilgiler mevcuttur. Benzeri bir durum da Osmanlı imparatorluğunun çöküş döneminde tersine yaşanmış, 19. Yüzyılda küçülen imparatorlukta 6

başlayan Anadolu ya göçler sırasında 1870-1920 arasında yüzbinlerce göçmen Anadolu ya yerleştirilmiştir. Bu kadar çok sayıda konut halihazırda olmadığı için imparatorlukta gelenlere yer gösterilmiş, destekler ve kendi imkanlarıyla göçmenler konutlarını kendileri yapmışlardır. Pek çok yerde hâlâ varlığını sürdüren göçmen mahallelerinde de hızlı bir kentsel dönüşüm yaşanmaktadır. Göçmenlerin kendi yaptıkları konutlar, çoğunlukla küçük bir bahçe ile birlikte kerpiç ve tek katlı yapılmıştır. Ne bulunduysa onunla hızlıca yapımı gerçekleştirilmiş bu yerleşmelerde, etkin bahçe kullanımı, iyi komşuluk, herkesin kendi evinin bakımına, kapısının önüne ve sokağın temizliğine çok özen göstermesi dikkat çekicidir. Osmanlı imparatorluğunun son döneminde göçler ve yangınlar nedeniyle büyük ölçüde konut açığı ortaya çıkmış ve bu dönemde Batılılaşma hareketinin de etkisiyle batıdaki örneklerden esinlenerek küçük ölçekli toplu konut projeleri de gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra konut yapımı durgun bir döneme girmiştir. Aslında savaştan çıkan ülke de konut ihtiyacı çok olmasına rağmen, o gün için sınırlı ekonomik kaynakların yönlendirilmesi gereken daha öncelikli alanlar vardır. Bu dönemde yeni başkent olan Ankara nın hızla büyüme ve konut sorunu örgütlü bir çözüm gerekliliğini doğurmuş ve 1928 yılında İmar müdürlüğü kurulmuştur. Böylece Türkiye de çağdaş anlamda bir şehir plancılığı dönemi de yabancı mimar ve şehir plancıları önderliğinde başlatılmıştır. Ancak 1930 lu yıllarda konut yapımı devletin önemli bir sorunu olarak algılanmaya başlanmıştır. Bu dönemde Türk mimarlar da batılı anlamda ucuz konut proje denemeleri yaptılarsa da bunlar gerçekleşmemiştir. Şehir planlama ve konut sorunuyla ilgili olarak ülkemize davet edilen yabancı uzmanlarını Türk şehirlerinin gelişmesinde çağdaş yaklaşımları getirmesi yanında, yabancı biçim ve dokuları empoze etmeleri gibi olumsuz sonuçları da olmuştur. İkinci Dünya savaşı koşullarında artan yabancı mimarlar üniversitelerde akademisyen olarak da faaliyet göstermiştir. Böylece üniversitelerimizde yetiştirdikleri öğrenciler de onların bakış açısıyla kentlerimizi ve yaşam çevrelerimizi biçimlendirmiştir. Kentlerin gelişim sürecinde binlerce yılda oluşmuş olan kültür ve gelenekten ani kopuş toplumda ve yaşam çevrelerinde giderek baş edilemez yeni sorunlar doğurmuştur. Bu olumsuzlukları tüm kentlerde ve mevcut konut yerleşmelerinde görmek mümkündür. Daha sonraları işçi ve memurlar için üretilen yeni konut yerleşmeleri ve konut kredileriyle de desteklenen konut kooperatifleri eliyle sayısız konut üretilmiştir. Kentlerdeki mevcut konutların kullanıcıları da bu yeni yapım akımına müteahhitlere, konutlarını kat karşılığı vererek ayak uydurmuş, hızlı bir kentsel dönüşümün parçası olmuşlardır. Müteahhitlerin ve mal sahiplerinin daha fazla kâr beklentisiyle Belediyelere baskısı sonucu yıkılan bir ya da iki katlı bahçeli konutların yerinde, bitişik nizam ve cadde üzerinde 7-10, 6 metre genişliğindeki sokaklarda 3-5 katlı apartmanlar karşılıklı yükselmiştir. Bazı yerlerde kaçak olarak yapılan pek çok konut, genel ve yerel seçim dönemlerinde çıkarılan imar aflarıyla yasal bir kimlik kazanmıştır. Mahalle kavramı giderek ortadan kalkmış ve daracık sokaklar park eden otomobiller tarafından istila edilmiştir. Hiçbir ciddi denetim olmadan yükselen kentlerde konut havasız, ışıksız, işlevsiz ve paylaşımsız, duygusuz birer beton kutuya dönüştürülmüştür. Resim 1.3: Eskişehir Işıklar Mahallesindeki Gökmen Konutlarının Dönüşümü 1992 de ki durum. Bu Doku Günümüzde 4 Katlı Bitişik Nizam Apartmanlarla Tamamen Doldurulmuştur (Fotoğraf: M. Nalçakan). 7

Bu imar hareketleri kentlerdeki yoğunluğu artırmış ve kısa sürede altyapı sorunları kendini göstermiştir. Apartman dairelerinin banyolarının o dönemde olmazsa olmazı olarak sunulan ve kendi yıkanma kültürümüzde yeri olmayan banyo küvetleri 1980 ler boyunca su deposu gibi kullanılmıştır. Çünkü kontrolsüz büyüyen kentlerin temiz su kaynakları yeni durumda kente yetmediği için nerdeyse iki günde bir, bir kaç saatliğine şehir şebekesinden su akar olmuştur. Banyolardaki küvetler, böylece belki de hiç kullanılmadan, yerini bu gün başka ithal çözümlere bırakmıştır. Nüfus yoğunluğunun artmasıyla kent merkezlerinde özellikle İstanbul da trafik içinden çıkılmaz duruma gelmiştir. Başta Ankara olmak üzere pek çok kentte hava kirliliği yaşamı olumsuz etkilemiştir. Doğal gazın ısınmada kullanılmaya başlamasıyla bu sorun kısmen çözülmüştür. Ülke ekonomisinin lokomotif gücü olarak görülen konut üretiminde ve yeni yerleşim alanları tasarımında aynı problemli yaklaşımlar günümüzde de sürdürülmektedir. Cumhuriyet in ilanını izleyen dönemde ülkemize gelen yabancı mimarlardan birkaç isim sayabilirmisiniz? TOPLUMSAL DEĞİŞME VE ZAMAN İÇİNDE DEĞİŞEN KONUT ALGISI İnsanoğlu doğal çevreyi binlerce yıldır değiştirmekte, ona müdahale etmektedir. Dünya üzerinde varlığını sürdürebilmesi, çevre ile etkileşim içinde olmasına bağlı olan insanoğlu, bu etkileşimde ihtiyaç duyduğu ve doğada bulamadığı her şeyi kendince oluşturmuştur. Ulaşabildiğimiz en eski insan yaşamı izlerinden anlaşıldığı kadarıyla, insanoğlunun iki eğilimi dikkat çekicidir. Bunlardan ilki barınma ve fizyolojik ihtiyaçlarını karşılama, diğeri ise görsel düzenlemelerle kendini ifade etme ihtiyacıdır. Tüm bunlar yaşadığı mekânı süslemek amacıyla değil, daha çok sosyo-kültürel etkenlerle, örneğin korunma ve kendini güvende hissetme ihtiyacıyla açıklanmaktadır. Konut tasarımında itici güç olan ve zaman içinde devamlı az ya da çok değişen insanların ihtiyaçlarının doğru anlaşılması ve tanımlanması tarih boyunca önem taşımıştır. Mekân tasarımı söz konusu olduğunda, insanların ihtiyaçları kullanıcı ihtiyaçları olarak adlandırılır. Kullanıcı İhtiyaçları, İstekleri ve Beklentileri Maslow un ihtiyaçlar (gereksinmeler) hiyerarşisi kuramı ve bunu görselleştirdiği piramit tüm eleştirilere rağmen, genel olarak hâlâ geçerliliğini sürdürmektedir. Maslow; insanın ihtiyaçlarını beş temel kategoride incelemiş, ihtiyaçları hiyerarşik olarak ele almıştır. İnsanın piramitin tabanında, en altta yer alan ihtiyaçlarının karşılanmasının ardından, bir üstteki ihtiyaç kategorisine yükseldiğini söylemiştir. Bu ihtiyaçlar alttan üste doğru; Fizyolojik ihtiyaçlar: Temel içgüdüsel ihtiyaçlardır. Yemek, içmek, uyumak, solumak, seks vb. gibi, Güvenlik ihtiyacı: İnsanlar can ve mal varlıklarının korunmasına ihtiyaç duyarlar. Sevgi ve aidiyet ihtiyacı: Sevme, sevilme, bir gruba mensup olma, yardımseverlik, şefkat türündeki ihtiyaçlardır. Saygı ihtiyacı: İnsanlar sevmek, sevilmek dışında kendilerine saygı duyulmasını da isterler Tanınma, sosyal statü sahibi olma, başarı elde etme, takdir edilme gibi ihtiyaçlara yönelirler. Kendini gerçekleştirme ihtiyacı: Alt kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşılamış olan bireyin son aşamada ideallerini ve yeteneklerini gerçekleştirme ihtiyacıdır. Maslow un bu yaklaşımını, Yoshio Kondo; bireyin bütün düzeylerdeki ihtiyaçlara aynı anda sahip olabileceği, ancak bunların göreli önemlerinin kişilerin yaşam standartlarına göre değişeceği şeklinde geliştirmiştir. Tasarımın tüm alanları insanın bireysel ve toplumsal ihtiyaçlarından doğar. Bireylerin ihtiyaçları, bireysel gelişim düzeyleri arttıkça artmaktadır. 8

Özetle kullanıcı ihtiyaçları, kullanıcının fizyolojik, psikolojik ve toplumsal rahatsızlıklara uğramadan çevreden istediği daha çok nesnel alt koşullar olarak tanımlanabilir. Bunlar, yaşanabilirlik yönünden ihtiyaçlar ve ekonomik yönden dayanıklılıkla ilgili ihtiyaçlar olarak ikiye ayrılır. Kullanıcı ihtiyaçları kavramı sık sık kullanıcı istek ve beklentileri ile birbirine karıştırılır. Kavramsal olarak bir şeye duyulan eğilim, arzu olarak tanımlanan istek, ihtiyaçtan daha farklı anlam taşımaktadır. Kullanıcı istek ve beklentileri kullanıcı ihtiyaçlarından daha hızlı ve pek çok değişik ögeye bağlı olarak kişiden kişiye değiştiği gibi zaman içerisinde de değişmektedir. Toplumsal değişme ve zamanın etkisiyle değişen de öncelikle insanların fizyolojik ihtiyaçları değil, çevresel istekleridir. Çevresel istekler toplumsal, kültürel ve ekonomik değişkenlere bağlı olarak değişmektedir. Bu istek ve beklentiler uzun vadede ihtiyaçlara dönüşmektedir. Böylece kişi psikolojik alanına etkenlerden biri olan fizik çevresinden gelen gerilimleri gidermek için algıladığı ihtiyaçlar, istek ve amaçlara göre de mekânını düzenlemektedir. Bireylerin ya da toplumun bir yeniliği kabul etmesi genel olarak haberi olma, ilgi duyma, değerlendirme, deneme, kabul etme ve uygulama aşamalarını içerir. Böylece insan kendi ihtiyaçları, istekleri ve beklentileri doğrultusunda çevresini değiştirmektedir. Fakat değiştirilmiş çevreden kaynaklanan, onu fiziksel ve psikolojik olarak etkileyen ögelerle tekrar karşı karşıya gelerek yeni ihtiyaçlar, değer ve istekler oluşmaktadır. Bu süreç yani karşılıklı etkileşim durmaksızın devam etmektedir. Toplumsal değişme hızı arttıkça bu sürecin hızı da artmaktadır. Toplumsal Değişme, Kültürel Değişme ve Süreklilik Toplumsal değişme, temelinde teknolojik değişmenin yattığı insanlararası ilişkilerin değişmesidir. Böylece teknoloji insanlararası ilişkileri düzenleyen anlamları ve kuralları biçimlendiren güç olmaktadır. Kıray a göre, Her insan ilişkisi mekâna yansır. Toplumun fizik yansıması olan kent bu ikisinin etkileşimi, değişmeleri ve kendine has özellikleri olan bir süreçtir. Toplumsal değişmenin başlıca üç ögesi; 1. Ekonomik gelişme, 2. Teknik ilerleme, 3. Nüfus hareketleridir. Bunlar hem insan ilişkilerinin değişmesi yoluyla, hem de direkt olarak fiziksel çevrenin değişmesine etki ederler. Ama teknoloji tek başına bir şey değiştiremez, binilmeyen bir trenin, hayat seviyesini değiştirmeyen bir yeniliğin toplumda etkileri çok sınırlıdır. Toplumların değişmesinde bireylerin gündelik yaşantısına giren, toplumsal dünyalarını genişleten, temel toplumsal ilişkileri değiştirerek, parçası oldukları bütünü etkileyen değişiklikler önemlidir. Kısaca; toplumsal değişme, hem üretim ve mülkiyet ilişkisinin değişmesine, hem de anlamların ve değerlerin ve kuralların değişmesine bağlı olan insanlararası ilişkilerin değişmesidir. Sonuç olarak konut arz ve talep dengesi, kullanıcının konut seçimi ve onu düzenlemesi pek çok yönüyle toplumsal değişme kavramıyla yakından ilişkilidir. Her insan ilişkisi mekâna yansır. Kenti meydana getiren tek tek yapıların biraraya gelmesi olmadığı gibi, kentin gelişmesini düzenleyen de yalnızca uzmanların yaptığı planlar değildir. Kent bir toplumsal olgudur ve öyle değerlendirilmediği zaman mimarlığın onun içindeki yeri de doğru anlaşılamaz. Woody Allen Midnight in Paris filmiyle ilgili konuştuğu bir metinde;... Bazen düşünüyorum da iyi bir kitap, iyi bir resim, bir heykel, bir senfoni yaratan bir sanatçı nasıl olur da harika bir şehirle rekabet edebilir? Edemez. Etrafına bir bak! Her sokak, her cadde hepsinin özel bir sanatsal biçimi var... demektedir. Neden rekabet edemez, çünkü harika bir kent bir günde, bir kere de oluşmamıştır, daha da önemlisi o toplumun ürünüdür, tek bir kişinin ürünü değildir. Toplumsal olduğu için de yaşayan bir olgudur, hiçbir zaman bitmiş bir sanat eseri gibi değildir. Bu tür kentler algılayanla farklı bir etkileşime girer ve herkes kendi yaklaşımıyla kenti farklı algılar. Sonuçta aslında herkesin kendi Paris i ya da kendi İstanbul u olur. 9

Toplumsal değişme konutun kullanıcısını etkilediği gibi onu tasarlayan kent plancılarını, mimarları ve iç mimarları da etkiler. Ayrıca kullanıcıyla, tasarlayanın ilişkisinin azaldığı günümüzde mimarın tasarladığı ile kullanıcının gerçek ihtiyaçları çoğu kez farklılık gösterebilmektedir. Toplumsal ve kültürel özellikler göz önünde tutulmaksızın, artan konut gereksinimini, bir an önce ve en ekonomik şekilde karşılama kaygısı ile inşa edilen toplu konutlarda bu farklılık daha da belirginleşir. Kullanıcıların çok değişik toplumsal ve kültürel yapıya sahip olmaları işi daha da zorlaştırmaktadır. Kullanıcılar konutlara taşındıktan sonra ya büyük değişiklikler, eklemeler yapılmakta ya da bu konutları kısa sürede terk etmektedirler. Toplu konut projelerinde kullanıcının ihtiyaçları, istek ve beklentilerinin belirlenmesi sürecinde; mimarlar ve mühendisler dışında çalışma ekibinde bulunması gereken sosyolog, psikolog, ekonomi uzmanı gibi pek çok alandan uzmanla birlikte çalışmaya, samimi, içten bir yaklaşıma gereksinim vardır. Büyük ölçekli ve bütçeli konut projelerinin böyle bir yaklaşımla işe başlayacak kadar zamanları hiç yoktur, çoğu projede bu aşama göz ardı edilir. Bu tür konutların dışında özellikle büyük şehirlerde neredeyse otel yaşamına yaklaşan izole edilmiş, ithal bireysel yaşantılar kurgulayan (bireyi kalabalığın içinde yalnızlaştıran) ve sunan projelerin giderek çoğalması dikkat çekicidir. Bu yeni yerleşmelerde yaratılan güvenlik algısı ve komşuluk ilişkileri de alışılmışın dışında ve içe dönük olarak yeniden kurgulanmaktadır. Bu kontrollü site yaşantısında komşuluktan anlaşılan sadece kurallara uygun davranmakla eş anlamlıdır. Bu tür yerlerde oturmanın aynı zamanda kişiye bir statü kazandırdığı düşüncesi dev reklam kampanyalarıyla toplumda hakim kılınmaktadır. Ayrıntılı bilgi için Emre Kongar ın Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği kitabını okuyabilirsiniz. Konuyu daha iyi kavramak için; konut piyasasında satışa sunulmuş konutlara dair reklam kampayalarına, konutla ilgili çeşitli anahtar kelimeler yazarak ya da emlak sitelerinin sayfalarını ziyaret ederek ulaşabilirsiniz. Büyük konut projelerinin içinde az sayıda da olsa çağdaş tasarım anlayışıyla kullanıcı ihtiyaçları, istekleri ve beklentilerini doğayla uyum içinde ve insan ölçeğini dikkate alarak gerçekleştirilen projelerin varlığı da unutulmamalıdır. Toplumsal değişmenin mekâna yansımasından ne anlıyorsunuz? Gelişen Teknolojilerinin Konut Algısına Etkileri Gelişen teknoloji pek çok yönden hem kullanıcının, hem tasarımcının hem yatırımcıların hem de yöneticilerin konut algılarının değişmesine neden olmaktadır. Toplumsal değişme bölümünde bu konu üzerinde ayrıntılı olarak durulmuştur. Bu bölümde teknolojiyle direk bağlantılı başlıkları vermek yeterli olacaktır. İletişim olanaklarının artması, Malzeme ve yapım yöntemlerinin çeşitlenmesi, Üretim ilişkilerinin değişmesiyle toplumun ve bireyin ekonomik koşulların değişimi. Önceleri insanlar doğduğu evde, mahallede neredeyse yaşamının tamamını geçirirken günümüzde sık sık konut değiştirmek olağan bir durum olarak kabul edilmektedir. Günümüzde; insanların ekonomik güçlerinin artışı, mesleki terfi ve konum değişiklikleri ve ya kendi meslektaşlarının oturdukları konutları ya da semtleri değiştirmesi gibi pek çok neden onların da yeni bir konut arayışına girmeleri için yeterli olabilmektedir. Geçmişte geleneksel yerleşme dokuları evlenen çocuklara evin içinde yer kalmadığında aynı parsele yapılan yeni konutlarla zaman içinde oluşmuştur. Günümüzde ise konut ve konuta uygun 10

arsa kullanıcıyı teşvik eden reklam ve kredi olanaklarıyla hazır olarak sunulmakta, sulanabilir tarım toprakları ya da farklı düzenlemelerle orman ve doğal sit alanları konut alanı olarak yerleşime açılabilmektedir. Öncelikle İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Bursa gibi pek çok kente, yeni konut alanları ve kentsel dönüşüm projeleri damgalarını vurmaktadır. Kentsel dönüşümü zorunlu hale getiren etkenlerden biri de ülkemizde 1950 lerden bu yana yaşanan kırdan kente ve kentlerden de metropol diyebileceğimiz büyük kentlere doğru gerçekleşen göç hareketlerinin itici gücüyle kaçak olarak oluşmuş çarpık kentleşmedir. Bir diğer etken de 17 Ağustos 1999 da yaşanan depremin ülkemiz konutlarının gerçek durumunu tüm çıplaklığıyla ortaya koymuş olmasıdır. Özellikle İstanbul söz konusu olduğunda bu durum daha da içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. Bu nedenle kentsel dönüşüm projelerinin kapsamı ve hızını artıracak resmi çalışmalar başlatılmıştır. Kentsel Dönüşüm Yasası 2012 Mayıs ayında meclisten geçmiştir. Bu yüksek teknolojinin etkisiyle yükselme eğiliminde olan bu projelerle söz konusu büyük şehirlerde fiziksel dönüşümle birlikte hızlı bir toplumsal değişim ve dönüşüm yaşanması kaçınılmazdır. Ayrıca nerdeyse kendi bir şehir büyüklüğüne ulaşan, sosyal ve ticari mekânlarıyla birlikte tasarlanmış uydu kentler ve konuta dair tüm gelişmeler konut kullanıcılarına çoklu iletişim ortamları yoluyla ulaşmakta ve yine çoklu iletişim ortamlarının gücünü kullanan banka kredileri vasıtasıyla da pazarlanmaktadır. Amerika Birleşik Devletlerinde kısa bir süre önce yaşanan ekonomik krizin nedeni de insanların banka kredileri (Mortgage) yoluyla kendi olanaklarının çok üstünde bütçelerle konut sahibi olmasıdır. Resim 1.4: Çarpık Kentleşmeye Ülkemizden Bir Örnek Kars Kalesinden Şehrin Görünümü (Fotoğraf: M. Nalçakan). Gelişen teknolojinin sunduğu yapım yöntemleriyle sıkışan kent merkezlerinde, düşeyde gelişen kentlerin tasarlanmasıyla yenilenme maliyeti için finans olanakları yaratmak ve geniş yeşil alanlar oluşturmak mümkün görünmektedir. Fakat bu yaklaşım da kentlerde bazı bağlantı noktalarında trafik yoğunluğunu aşırı artmasına neden olmaktadır. Cansever çağdaş Babil kuleleri adını veriyor teknoloji ürünü aşırı yüksek ve gayri insani konut bloklarına ve karar verme gücünü elinde bulunduranların dayatmasıyla insanların bu kulelerin mağaralarında yaşamak zorunda bırakıldığını söylüyor. Aslında bu biraz da yüksek prestijli ve akıllı binalarda yaşamak isteğiyle, teknolojinin kullanıcıya sundukları karşısında gönüllü bir esaret gibi görünüyor. 11

Resim 1.5: Bursa Doğanbey TOKİ Konutları. Kent Merkezinde Kentsel Sit e Komşu Yoğun Konut Bölgesi (Fotoğraf: M. Nalçakan) Unutulan Kavram: Bütünün Parçası Olarak Konut Son yıllarda en çok duyulan yakınma sözcükleri kentlerin giderek kimliklerini yitirdiği ve yeni yapılan konutların birer beton yığını olduğu, komşuluk diye bir şey kalmadığı yönündedir. Fakat bu yakınmayı dile getirenlerin hemen hemen hepsi kendi yaşam alanları söz konusu olduğunda konutlarını bir metrekare daha büyütmek için başkalarını hiç umursamadan ilk buldukları fırsatı değerlendirmek için hazır beklerler. Aslında daha vahim olan da, bir mekânın kullanışlı ya da konforlu olmasını metrekarelerle elde edebilecekleri saplantısının tüm topluma yayılmış olmasıdır. Oysa ki bir konutun kaç metrekare olduğundan daha önemlisi nasıl kullanıldığı, mekânsal ilişkilerin nasıl kurulduğudur. Mimar Cengiz Bektaş Yuvanız giyisileriniz gibi, ne çok dar olmalıdır, ne çok geniş. Size, sizin ölçülerinize uymalı. diyerek toplumdaki bu hastalıklı algıya dikkat çekmektedir. Konut; kullanıcısının zaman içinde değişen kendi yaşam alışkanlıkları ve tercihlerine göre uyarlama imkanı veren bir tasarım ürünü ise kullanıcısının yaşamını zenginleştirir ve mutlu eder. okuyabilirsiniz. Cengiz Bektaş ın Yaşama Kültürü ve Mimarlıkta Eleştiri kitaplarını Konuyu örneklemek gerekirse; bahçe içinde evlerden oluşan bir sitede yasal olarak yeşil alan ve bahçelerde tek tek sınırları çizilmiş bahçe mülkiyet hakkı bulunmadığı halde, site sakinlerinin her biri bir bahçe duvarı yapar ve ilk iş olarak konutun veranda ve teras olarak kullanımı ön görülmüş alanlarını kapatır. Kapatılan bu yarı açık mekânlar artık konut yaşamına kendilerinden beklenen katkıyı sağlayamaz. Ayrıca konutun bahçe ve sokakla, doğayla, insanla kurduğu ilişkiyi de sekteye uğratır. Metrekare artmıştır ancak konutun yaşam kalitesi pek çok yönden düşmüştür. Çünkü bu tür müdahalelerle havasız, doğa içinde doğadan kopuk kalan ve çiğnenen hiçbir işe yaramayan mekânlar yaratılmış olur. Bir konuta girmek için peşi sıra üç kapıdan geçilir, sokakla ve sokaktaki insanla iletişime geçebilmek için de yine üç kapıdan geçilir. Komşuluk ilişkisi diye bir şey böyle yalıtılmış ortamlarda zaten söz konusu bile değildir. Duvarlarla bölünmese site yönetimi tarafından bütünde bakımı sağlanacak ve sitedeki çok katlı konutlarda oturan site sakinlerinin de hakkı bulunan bahçelerin bakımı çiti çeken konutun kullanıcısının 12

kararına kalmaktadır. Kısaca kullanıcı kendi eliyle dört duvarın içine kendini hapseder, aynı zamanda da başkalarının da hakkını gasp ettiğinin farkında bile değildir. Sonrasında da gelene gidene konutunu kaç metrekare ve nasıl büyüttüğünü övünerek anlatır, mutlu olur. Tüm bu gözü doymaz tavrın sonucunda yaşamayan, yaşanamayan, nefes almayan ama metrekare olarak büyük konutunun(!) bekçisi ve bakıcısı olunur. Boş yere ısıtılır, eşyalarla doldurulur ve temizlenir. Ama dönüp kullanıcının yaşam kalitesi ve konforuna ne kattığı asla düşünülmez. Toplumu oluşturan bireyler oturdukları konutun bir bütünün parçası olduğunu öylesine unutmuştur ki, konutun bir kooperatif evi ya da lüks (!) konut oluşu ya da kullanıcının sahip olduğu diplomalar ya da mesleği de çok önemli değildir. Çoklukla küçümsenen kenar mahallelerde, yaşam çevreleri olarak doğayla daha doğru ilişkiler kurulduğunu, yaşamlarını zenginleştirme yönünde daha başarılı uygulamaları konutun kullanıcısının kurguladığını görmek mümkündür. Küçük de olsa bir şeyler ekmek için bir bahçe bırakmaya özen gösterirler ve komşuluk ilişkilerini kentin diğer gelişmiş bölgelerine göre doğayla uyum içinde ve komşularıyla üzüntülerini, heyecanlarını ve mutluluklarını paylaşarak sürdürmeye çalışırlar. Onlar konutun ve sakinlerinin bütünün parçası olduğunu henüz unutmayanlardır. Mimar Cengiz Bektaş 1978 de İzmir- Şirince de dolaşırken içinden geçirdiklerini şöyle dile getiriyor; Örneğin ölçülerini çıkardığımız ev (depoyu, ahırı saymazsanız) ellibir metrekare; hem de dıştan dışa...şimdi sizler bunun iki katı, üç katı alanlara sığamıyorsunuz. Neden? Sevgilerinizi evlere hapsediyorsunuz çünkü; alanları sokakları taşıyorsunuz ev içlerine bencil... Oysa bu evler hep birlikte var oluyorlar, sevgiyle... Sevgiyi paylaşıyorlar. Güzellikleri birlikte olmaktan, birlikte yaşamaktan. Doğayı, sokağı, alanı birlikte kullanıyorlar. İç-dış birliği içinde yaşıyorlar. Bir santim yeri yitirmemişler, her köşenin bir anlamı var... Bunu anlasak, kendi kendimize yalan söylemesek yeter derim.... Evet Bektaş ın bunları 1978 de yazdığı düşünülürse; bu gün mekâna ve daha da önemlisi büyük kentteki konuta yönelik bu algı bozukluğunun, insanların metrekare hırsının, başkalarını umursamayan ve kendini dört duvar içine hapseden tavrının artarak devam ettiğini görmek üzücüdür. Bahçeli evlerde yaşanana benzer durumlar apartman dairelerinde de yaşanır. Daire alınır alınmaz ilk iş bütün balkonlar kapatılır. Bu balkonlar ya birer mutfak alternatifi olur, yandaki komşunun balkonda temiz hava almak üzere oturduğu akla getirilmeksizin kızartmalar yapılır. Böylece komşu balkondan içeri kaçar, bu umursanacak bir şey değildir, ev kokmadan kızartma yenilir. Ya da balkon olarak kullanılsa bile temizlik esnasında halılar, kilimler silkelenir. Aşağıda kahvaltı yapan komşu içeri nasıl kaçtığını bilemez. Komşunun bunlardan rahatsızlık duyacağı akla bile gelmez. Mutfakların ve odaların soluk alması gün ışığının içeri girmesi engellenir. Kapatılmış balkonlar gereksiz, eski ama atılamayan eşyalar için birer depo olur. İçerden ve dışardan estetik olmayan görüntüler oluşturur. Bu gün artık herkesin önceliği kendi evinin içidir. Yakın çevresinin de onun yaşam alanı olduğu unutulmuştur. Balkonların kapatılmış olmasıyla, bu daireler (yasal olmasa da metrekareleri) büyüdüğünden prim bile yapar ya da beklenti bu yöndedir. Eğer metrekare elde edilemiyorsa, apartmanda ortak alanlar başkalarının hiç bir hakkı yokmuşçasına kullanılır. Ayakkabılar apartman holünde çıkarılıp bırakılır, diğer komşuların yürümesi engellenir, görüntü kirliliği yaratılır ve kesif bir ayakkabı kokusu apartman boşluğunu doldurur. Sigara içen komşu daire kapısını açar evinin içinde istemediği kirli havayı apartman holüne doldurur. Ya da bisikleti olanlar, bisikletlerini asansörle daire kapılarının önüne kadar getirip, korkuluğa kilitler. Diğer komşuların yolunun engellenmesi sorun olarak görülmez. Elektrik kesildiğinde yada acil bir durumda bu tür sorumsuz davranışların apartman sakinlerinin can güvenliğini tehlikeye attığı asla düşünülmez. Bu konularda uyarmak ise komşu hatırı nedeniyle hoş görülmez, ancak komşunun hatırı ya da hakkı hep tek taraflı düşünülür ya da gözetilir. Eskiler ev alma komşu al derler, çok doğru bir sözdür ama günümüzde apartman ya da site sakinleri maalesef yıllarca oturdukları konutlarında bile komşularının kim olduğunu bilmeden yaşar. Sevinçlerini ya da üzüntülerini paylaşmadan yıllar geçer. Avusturyalı sanatçı Hundertwasser giysilerle konutları birbirine benzeterek Yalnızca giysilerin ve duvarların içi değil, duvarların dışı da senindir, diyordu. Evet evlerin önünde sokakta veya komşu bahçelerde çocukların oynadığı sokağın yaşamın bir parçası olduğu günler geride kaldı. Mimar Turgut Cansever e göre; Osmanlı şehirlerinde mahalleli, mahallenin yönetiminden, emniyetinden, sokakların bakımından, temizliğinden, çöpün toplanmasından ve kaldırılmasından, çocukların gözetilmesinden sorumluydu. Yeni yapıların çevre ilişkileri ile ilgili son kararı, boyanacak evlerin cephelerin renklerinin ne olacağına 13

mahalleli birlikte karar verirdi. Ayrıca fukaranın, kimsesiz çocukların, yaşlıların korunması da mahallelinin yarışarak ve zevkle paylaştığı toplumsal yükümlülüklerdi. Her biri bir mahalle nüfusunu barındıran apartmanlarda kat maliklerinin bırakın bu tür sorumlulukları paylaşmasını, apartmanın ortak giderlerini, yakıt parasını toplamak, eskiyen, bozulan ya da zaman içinde ihtiyaç hissedilen ortak giderlere katılımı sağlamak çoğu zaman mümkün değildir. Apartmanlarda yönetici seçimleri için bile kat malikleri toplantısında çoğunluk sağlanamaz. Toplumda iletişimsizliğin ve birbirine tahammülsüzlüğün doğurduğu sorunların giderek ağırlaştığı, suç oranının arttığı, insanların tehdit algısının değiştiği bugünün dünyasında çözüm yüksek duvarlı siteler içinde, konutlarımızı son teknoloji ürünü güvenlik ve kamera sistemleriyle donatmak mıdır? Yoksa insan ölçeğinde, doğayla ve toplumu oluşturan bireylerin birbirleriyle etkileşim halinde sağlıklı, mutlu ve huzurlu paylaşım olanaklarının olduğu yaşam çevrelerine dair unutulanların çok geç olmadan hatırlanması mıdır? Unutulmamalıdır ki hayatı sağlıklı ve mutlu bir yaşam haline getirmeyi teknoloji tek başına başaramaz, teknoloji sadece toplumun ve bireyin hizmetinde değerli araçlar sunabilir. Pek çok yerde artık unutulan mahalle yaşamının en belirgin toplumsal özellikleri nelerdir? Konutta Tasarımı Etkileyen Faktörler Konut tasarımını etkileyen faktörler genel olarak şu şekilde sıralanabilir; Kullanıcı gereksinme, istek ve beklentileri, Toplumsal ve kültürel faktörler, İklim verileri, Coğrafi ve topoğrafik veriler, Ulaşılabilir malzeme ve iş gücü olanakları, Konutun kent içindeki konumu, Yasal düzenlemeler, Ekonomi, Nüfus, Teknoloji. Bunların alt başlıkları konuyu dağıtmamak için ele alınmamıştır. Bu faktörler toplumdan topluma farklılıklar göstereceği gibi aynı toplumda zaman içinde de farklılıklar gösterir. Bütün bu farklılaşma ise konutun biçimlenişini az yada çok değiştirir. Çoğu zaman da konut, kullanıcısına kullanıcının talebi, isteği olmaksızın dış etkenlerin etkisiyle farklı koşullarda sunulur. Kullanıcının bu konuta uygun yaşaması beklenir. Cansever, ailelerin, geçmişte olduğu gibi evini komşusu ile iyi ilişkiler kurmak üzere arsasının uygun bir yerine yerleştirmek için ortaya bir niyet ve çaba koyma imkanına sahip olmadığına dikkat çekmektedir. Gecekondular ve köy evleri dışında, evlerin ailenin, mahallenin bütün yerel gerçeklerinden habersiz ve bunları dikkate alma ihtiyacı duymayan teknokratların hiçbir mantığa sahip olmayan kararlarına göre yerleştirilmesini doğru bulmamaktadır. Kooperatifler, konut yapım şirketleri, yapsatçılar eliyle yapılan konutların, neredeyse hepsi herhangi bir kültür temelinden yoksun, insanın, ailenin ihtiyaçlarını karşılamayan, sosyal dayanışma şuurundan uzak, kalitesiz çirkinliklerden ibaret olduklarını belirtmektedir. Cansever in bu değerlendirmesinden de anlaşılacağı gibi konut tasarımına etki eden faktörlerin ilk sıralarında yer alan kullanıcı ihtiyaçları, kültürel değerler, iklim, yapının konumu konut tasarımında göz ardı edilir duruma gelmiştir. Kullanıcı ne konutunun ne de yaşayacağı çevrenin tasarımında ve sürdürebilirliğinde artık söz sahibi değildir. Onun yerine karar verenler hep başkalarıdır. Spekülasyona açık, çok genel kabullerle her farklı duruma aynı çözümü öneren imar planları konut tasarımında neredeyse tek yönlendirici olmuştur. Bu süreci daha da içinden çıkılmaz hale getiren insanları 14

dev apartman bloklarına tıkıştıran, konutun toplumsal bir mekân olma özelliğini ortadan kaldırarak, kârlı bir yatırım aracı olarak sunan konut üretiminin giderek daha fazla desteklenir oluşudur. Göç olgusunun ana nedenleri nelerdir, kent mekanına yansımasının doğurduğu kavram nedir? KONUT SEÇİMİ VE KARAR VERME SÜRECİ Konut tasarımını etkileyen faktörlerin hemen hepsi aslında farklı ele alışlarla konut seçimini de etkileyen faktörlerdir. Konut seçimi dediğimizde ülkemizde konut edinme de kaç farklı durum karşımıza çıkabilir, öncelikle ona açıklık kazandırmak gereklidir. En bilinen konut edinme yolları aşağıda sıralanmıştır; Kullanıcı ya da kullanıcılar kendi arsası üzerine konut yaptırılabilirler, Arsa sahibi ya da sahipleri arsalarını konut yapılmak üzere bir şirket yada şahsa kat karşılığı denen yöntemle verip konut sahibi olabilirler. Kat karşılığı verilmiş bir arsa üzerine yapılan apartman bloğunu yapan müteahhitten ya da mal sahibinden daire alınabilir. Daha önce yapılmış, kullanılmış ve sahibi tarafından ya da emlak alışverişiyle uğraşan kişiler tarafından satılık bir müstakil ev ya da daire satın alabilir, Konut kooperatiflerine üye olma yada üyeliğini devreden kişiden üyelik hakkını satın alarak, Büyük ölçekli nerdeyse küçük kent ölçeğinde konut üretimi yapan şirketler yada bir kaç şirketin, Emlak bankası ve TOKİ nin ortaklığının söz konusu olduğu projelerden konut sahibi olunabilir. Kamuya ait işletmelerin lojmanları ve taşınmazlarının özelleştirilmesi ve satışı yoluyla, Doğal afetler sonrasında devlet eliyle yapılıp, uygun koşullarda kullanıcıya satışı yapılması, Miras yoluyla da konut sahibi ya da ortak mülkiyet söz konusu olabilir. Bunların dışında çok yaygın olmayan özel durumlar da yasalar çerçevesinde karşılaşmak mümkündür. Ancak ülkemizde en bilinen konut edinme yolları bunlardır. Yeni projelerde inşaat başlamadan önce proje üzerinden konutun alınmasına karar verilmesi, birden fazla konut alımında indirim ya da bankalardan konut kredisi kullanılması, peşin indirimi vb. gibi oldukça farklı ve yaygın uygulamalarda konut alımında alıcıya avantaj olarak sunulmaktadır. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ile ilgili geniş bilgiye www.toki.gov.tr siesinden ulaşabilirsiniz. Konut seçimine konu olacak başka durum ise konutu mal sahibinden ya da bir şirket aracılığıyla kiralamaktır. Kiralama söz konusu olduğunda birey ya da ailenin seçim yapması daha kolay görünmektedir. Çünkü kiralama belli süreler için kontratla yapılır. Kontrata uymayan bir durum ya da ön görülmeyen bir olumsuzlukla karşılaşıldığında kiracı isteklerine uygun bir başka konut bulma olanağına sahiptir. Ama yine de kullanıcının konut seçiminde etki eden faktörlere ve yasal prosedüre kiralama sırasında da dikkat etmesi daha sonra maddi ve manevi zarara uğramasını önleyecektir. Konut seçimini etkileyen faktörler de zaman içinde konut tasarımını etkileyen faktörler gibi değişirler. Kullanıcı mümkün olduğunca uzun zaman değişen durumlara cevap verme potansiyeline sahip, esnek çözümler sunan konut seçimi yaparak gereksiz harcamalar ve sıkıntılardan kurtulacaktır. Konut Tipleri Satılık ilanlarında sıklıkla 1+1, 2+1 gibi karşılaşılan ifadeler konutun tipinden çok oda sayısı hakkında bilgi verir. Bu ifade de yer alan 1 kısaca yaşama mekânı yani yaygın deyimle salonu, diğerleri ise oda 15

sayısını işaret eder. Konut tipleri ise daha çok konutun doğayla, yerle yakın çevresiyle ya da birbirleriyle kurdukları ilişkilere göre isimlendirilir. Bu sınıflandırmalar zamanla ya da ülkeden ülkeye değişiklikler gösterebilir. Bu sınıflandırmadaki ibareler genellikle imar planlarında da geçen ibarelerdir. Çünkü günümüzde konutun nerde hangi tipte yapılacağı kullanıcının tercihine bırakılan bir karar değildir. Ülkemizde kentsel ve kırsal sit alanlarında tescilli kültür varlığı olan konutların el değiştirmesi sıklıkla karşımıza çıkabilir. Ancak onlar da özel bir kategori olsa da bulundukları yerle ve birbirleriyle kurdukları ilişkilere göre bu bölümde yapılacak olan sınıflandırmaya belli ölçülerde dahil edilebilirler. Konut tipleri en genel anlamda; 1. Bir bahçe yada parsel içinde yer alan ayrık nizam konutlar, a. Az katlı müstakil konutlar, b. Çok katlı kat mülkiyetine konu olan apartmanlar, 2. Parsel içinde imar planında gösterilen şekilde komşu parsellerle bitişik olarak konumlanan bitişik nizam konutlar, a. Az katlı müstakil konutlar, b. Çok katlı kat mülkiyetine konu olan apartmanlar. Bu sınıflandırma temel olmak üzere pek çok alt sınıflandırma yapılabilir. Örneğin bahçeli müstakil ev, bahçeli dubleks yada çatı dubleks gibi. Çatı dubleks tabiri biraz zorlama bir tanım olmakla birlikte çok kullanıldığı için açıklama gereği duyulmaktadır. Aslında çok katlı bir apartmanda son katta yer alan daire, imar mevzuatındaki bir takım özel hükümler yada boşluklardan yararlanılarak çatı boşluğuyla birlikte dubleks ev olarak tasarlanmıştır. Büyük konut projelerindeki devasa çok katlı kule bloklar ise, özel bir durum gibi görünse de ayrık nizam çok katlı yapılar başlığı altında yer alır. Konut ilanlarında sıklıkla kullanıldığı görülen villa ya da lüks villa ise genellikle kendi parselinde, bazen de bir site içinde yer alan genellikle ayrık nizam konut grubundadır. Bitişik parseller yada aynı parselde birden fazla aynı tip az katlı konuttan oluşan dizilere de sıra ev denilmektedir. Sıra evler İngiltere de sanayi devrimi sonrası sanayi bölgelerine yakın yerlerde taban alanı oldukça küçük iki katlı işçi konutları olarak doğmuştur. Ancak günümüzde bahçeli konut sitelerinde sıklıkla yer verilen lüks bahçeli dubleks konut tipi haline gelmiştir. Bu tip konutların genellikle önde ve arkada küçük bahçeleri bulunur. Batılaşma döneminde Osmanlı imparatorluğu sınırları içinde özellikle o zamanki sanayi bölgesi Balat ve Fener civarında Haliç çevresinde bunların ilk örnekleri yer almıştır. Resim 1.6: Sütlüce Sıra Evler, İstanbul. Plan Şeması ve Cephe Rölevesi (Çizim: M. Nalçakan) 16