ŞUBAT GÖRÜNÜM: MERKEZ YENİDEN SAHNEDE



Benzer belgeler
MART GÖRÜNÜM: ANA GÜNDEM YEREL SEÇİM

Ekonomi Bülteni. 8 Ağustos 2016, Sayı: 31. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

Ekonomi Bülteni. 29 Haziran 2015, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Sigara zamlarının yanı sıra gıda fiyatlarındaki sürpriz yükselişle Ocak ayında enflasyon %7.31 e yükseldi

Ekonomi Bülteni. 7 Ağustos 2017, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 10 Ekim 2016, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Ekonomi Bülteni. 3 Temmuz 2017, Sayı: 27. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 13 Nisan 2015, Sayı: 12. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2014 GÖRÜNÜM: KIRILGANLIK TESTİ

Ekonomi Bülteni. 15 Mayıs 2017, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜFE Şubat ayında gıdada sınırlı artış ve giyim kalemindeki düşüşle beklentilerin altında arttı

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

Makro Veri Şubat 2019 Enflasyonu

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Borsa Istanbul Faiz Döviz

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Mayıs 2013

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 27 Temmuz 2015, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 03 Ağustos 2015, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

Ekonomi Bülteni. 9 Mayıs 2016, Sayı: 19. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İDARE MERKEZİ ANKARA, 27 Ocak 2015

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

Ekonomi Bülteni. 5 Haziran 2017, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

GÜNLÜK BÜLTEN 04 Nisan 2014

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 01 Aralık 2014, Sayı: 48. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 25 Nisan 2016, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Turkey Data Monitor Ekonomi Bülteni. 07 Mart 2016 I. KÜRESEL GELİŞMELER


TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

Ekonomi Bülteni. 28 Aralık 2015, Sayı: 41. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 8 Mayıs 2017, Sayı: 19. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

HAFTALIK RAPOR 17 Eylül 2018

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

Ekonomi Bülteni. 10 Ağustos 2015, Sayı: 22. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Ekonomi Bülteni. 08 Haziran 2015, Sayı: 14. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Ağustos 2016, Sayı: 33. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2016 Ocak Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı. Erdem BAŞÇI Başkan. 26 Ocak 2016 Ankara

Ekonomi Bülteni. 6 Kasım 2017, Sayı: 43. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

NİSAN GÖRÜNÜM: YİNE PARA POLİTİKASI SAHNEDE

Seçilmiş Haftalık Veriler* 3 Temmuz 2015

Ekonomi Bülteni. 12 Ocak 2015, Sayı: 02. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Makro Tahmin Güncelleme. Eylül 2017

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ağustos 2013

Haftalık Ekonomi ve Dış Ticaret Görünümü

Ekonomi Bülteni. 17 Temmuz 2017, Sayı: 29. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Makro Veri Ocak 2019 Enflasyonu

HAFTALIK BÜLTEN 31 AĞUSTOS EYLÜL 2015

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

Ekonomi Bülteni. 5 Aralık 2016, Sayı: 47. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

MAKRO BAKIŞ. Yıllık Değişim. ENFLASYON 05 Aralık Yıllık bazda enflasyon Kasımda %7 ye geriledi

TÜRKİYE DE ENFLASYON VE PARA POLİTİKASI

Ekonomi Bülteni. 2 Ocak 2017, Sayı: 1. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Temmuz 2014

Portföy Yönetimi. Makro Bülten. Ocak enflasyonu: Enflasyon çift haneye gidiyor 03/02/2017

HAFTALIK BÜLTEN 19 EKİM EKİM 2015

internet adreslerinden

Ekonomi. Dünya Ekonomisi. FED varlık alımlarını durdururken, Avrupa Merkez Bankası negatif faiz uygulamaya. başlamıştır.

Ekonomi Bülteni. 21 Kasım 2016, Sayı: 45. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 7 Kasım 2016, Sayı: 43. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ekim 2014

Ekonomi Bülteni. 24 Ağustos 2015, Sayı: 24. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Portföy Yönetimi. Makro Bülten. Kasım enflasyonu: Enflasyonda en iyi geride kaldı 05/12/2016

GÜNLÜK BÜLTEN 23 Mayıs 2014

Mayıs. Sanayi sektörünün. Reel Kesimin Beklentileri İyileşti Tüketici Güveni Haziran da Zayıfladı. Kapasite Kullanımı Güçlenmeyi Sürdürdü

7. Orta Vadeli Öngörüler

Tüketici güveni yılın en düşük seviyesinde

İDARE MERKEZİ ANKARA, 28 Ocak 2014

Ekonomi Bülteni. 6 Şubat 2017, Sayı: 6. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Seçilmiş Haftalık Veriler* 20 Şubat 2015

Mayıs 13. Emeklilik Fon Bülteni BNP Paribas Cardif Emeklilik NİSAN AYI PİYASA GELİŞMELERİ BNP PARIBAS CARDIF

2017 Yılı Enflasyon Beklentisi

Global MD Portföy Yönetimi A.Ş. Haftalık Yatırım Stratejisi 02 Ocak 2018

Haftalık Piyasa Beklentileri. 10 Kasım 2014

MAYIS GÖRÜNÜM: MERKEZ İN ZOR SINAVI

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

Mart Emeklilik Fon Bülteni. bnpparibascardif.com.tr /

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI KARMA BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU(EURO) YILLIK RAPOR

7.36% 7.0% 15.8% 9.6% % Haziran 18 Mayıs 18 Haziran 18 Temmuz 18

PİYASAYA BAKIŞ 24 Temmuz 2013

Günlük Bülten / FED in ardından küresel piyasalardan pozitif sinyaller...

Ekonomi Bülteni. 06 Temmuz 2015, Sayı: 18. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

NİSAN Emeklilik Fon Bülteni. bnpparibascardif.com.tr /

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Kasım 2013, No: 76

Ekonomi Bülteni. 5 Eylül 2016, Sayı: 35. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Politika Faizi: %8,00 (Önceki: %8,00) Borç Alma Faizi: %7,25 (Önceki: %7,25) Marjinal Fonlama Faizi: %8,50 (Önceki: %8,50)

Transkript:

ŞUBAT GÖRÜNÜM: YÖNETİCİ ÖZETI Kırılganlık Testi başlıklı Ocak raporumuzdan bu yana hem yurtiçinde hem yurtdışında gündemin hızla değiştiğine ve önümüzdeki döneme dair görünümün bir önceki aya göre farklı şekillendiğine şahit olduk. Fed in QE den çıkış stratejisi doğrultusunda indirimlere devam edeceğine piyasanın iyice ikna olması, Arjantin de yaşanan devalüasyonla birlikte gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) arasındaki yayılma riskinin ne kadar ciddi olabileceğinin anlaşılması, TL deki değer kaybının sadece sözlü müdahale veya döviz müdahaleleriyle önlenmeye çalışılmasının nafile olduğunun Merkez Bankası tarafından anlaşılması ve önden yüklemeli güçlü bir faiz artışına girilmesi, S& P nin Türkiye nin not görünümünü durağan dan negatif e çekmesi, politik risk fiyatlamasının hafiflemesi ancak seçim belirsizliği öncesinde yatırımcıların pozisyon almaktan çekinen tavrı geçtiğimiz aya nazaran görünümün değişmesi arkasındaki ana unsurlar oldu. 2014 görünümünü oluştururken baz senaryomuzu Fed in 10 milyar dolarlık indirimlere önümüzdeki aylarda da devam etmesi ve yıl içerisinde gerçekleştireceği 7 toplantıda parasal genişleme programına son vermesi üzerine kurmuştuk. Bu raporumuzda da bu beklentimizi koruyoruz. Ancak beklemediğimiz gelişme GOP lardaki tedirginliğin ABD 10-yıllık faizlerine etkisi oldu. GOP larda risk algısının negatife dönmesiyle riskten kaçış eğilimi gözünü %3 ve üzerine dikmiş ABD 10 yıllık faizlerinin Şubat ın son haftası itibariyle %2.75 lerde seyretmesine neden oldu. Yıl içerisinde faizlerinin yönünün yeniden yukarı dönmesini beklemekle birlikte geçtiğimiz dönemden farklı olarak artık düşen ABD faizleri GOP lar için iyi haber sinyali taşımıyor.

Bu global çerçevede, içeride TCMB nin yaptığı agresif faiz artırımının bizi daha önce düşündüğümüzden daha düşük bir büyüme oranına götüreceğine inanıyoruz. Bu doğrultuda 2014 büyüme beklentimizi %3,2 den %2,5 e indirdik. Büyümedeki yavaşlamanın ithalat talebini törpüleyeceği beklentisiyle yılsonu için cari açık beklentimizi de %6,5 ten %6 ya çektik. Tasarruf oranı oldukça düşük ve büyümek için dış finansmana ihtiyaç duyan bir ülke olarak en önemli risk unsurunun sermaye girişlerinin seyri olacağına olan inancımızı koruyoruz. Daha az ve pahalı hale gelecek dış finansmanın kur üzerinden enflasyonu tehdit etmesini; ancak belirsizliğin ve BDDK nın kredilerle ilgili aldığı önlemlerin iç talep tarafını biraz baskılamasıyla çıktı açığının bu tehdidi biraz hafifletmesini bekliyoruz. Kuraklığın en önemli yukarı yönlü risk olduğunu düşünmekle birlikte yılsonu için öngördüğümüz %8 enflasyon beklentimizi şimdilik değiştirmiyoruz. Merkez Bankası nın önden yüklemeli faiz artışı yılın ilk çeyreğinde 100 baz puanlık faiz artışı beklentimizin üzerinde. Bu artışın ardından Merkez Bankası nın kısa vadede faizlerde önemli bir değişiklik yapmasını beklemiyoruz. Ancak zorlaşan global koşulların TCMB yi yılın son çeyreğinde 100 baz puanlık faiz artışına zorlayabileceği beklentimizi koruyoruz. Bu çerçevede yılsonu dolar kuru çalışma rakamımız olan 2,22 yi koruyor, gösterge faiz oranında yılsonunda %12 ye doğru bir artış görmemizin mümkün olduğunu düşünüyoruz. Önceki raporumuzda 2 yıllık gösterge bono faizi beklentimiz yılsonu için %11 seviyesindeydi.

Bu raporda geçtiğimiz ay içindeki gelişmelere dair değerlendirmemizi ve önümüzdeki döneme dair beklentilerimizi özetlemeye çalıştık. Öncelikle Türkiye nin en önemli kırılganlıklarının (enflasyon ve para politikası, cari açık ve dış finansman) bizi 2014 yılında nerelere taşıyabileceklerini ve güçlü yanlarının (mali denge ve borç görünümü) makroekonomik dengeyi nasıl destekleyebileceğini değerlendiriyoruz. Sonuç bölümünde ise sunduğumuz çerçevede büyüme ve finansal göstergelerin seyrini ortaya koymaya çalışacağız. Ana senaryomuz olan Fed in indirimlere devam edeceği ve bu yıl içerisinde parasal genişleme programını sonlandıracağı, Merkez Bankası nın sıkı para politikasını sürdürmeye devam edeceği ve politik risk fiyatlamasının daha büyük boyutta satışlara dönüşmemesi varsayımı altında makroekonomik tahminlerimizi aşağıdaki tabloda bulabilirsiniz.

ENFLASYON Kur geçişkenliği ve kuraklık riski enflasyon görünümünü bozuyor 2013 yılını %7,4 seviyesinde bitiren TÜFE enflasyonu Ocak ayında beklentilerin üzerinde kalarak %7,75 olarak gerçekleşti. Aylık enflasyon %1,6 civarındaki beklentilerin üzerinde kalarak %1,7 olmuştu ancak sonra TUIK sigara fiyatlarında bir yanlışlık yapıldığını açıklayarak aylık enflasyonu %1,9 a revize etti. Enflasyondaki yükselişte geçen ayın vergi zamlarının yanı sıra kur geçişkenliği ve gıda fiyatlarında beklenenin üzerinde artış etkili olmuş görünüyor. TCMB nin 27 Ocak ta gerçekleştirdiği olağanüstü PPK toplantısı ve güçlü faiz artışı enflasyon ile ilgili kaygıları biraz hafifletse de yukarı yönlü risklerin halen ağırlıklı olması %8 olan yılsonu hedefimizi korumamıza neden oluyor. Bahsettiğimiz yukarı yönlü riskleri kurların yüksek seyretmeye devam etmesi, kuraklık riskinin devam etmesi, son günlerde konuşulan Merkez Bankası ndan faiz indirimi olasılığının fiyatlara girmeye başlaması, ikincil fiyat etkilerinin ortaya çıkması ve enflasyon beklentilerinde bozulma olarak sıralayabiliriz. Aşağı yönlü riskler ise yağışların artarak gıda fiyatları üzerindeki baskının hafiflemesi, kurların gevşemesi ve Merkez Bankası nın sıkı para politikasına kararlılıkla devam etmesinden oluşuyor.

TUIK tarafından revizyona uğrayarak sadece yurtiçi fiyatları yansıtan yurtiçi ÜFE enflasyonu ise Ocak ayında %3,3 artışla geçen yılın aynı ayına göre %10,7 oldu. Geçen ay bu oran %7 idi. Maliyet enflasyonunun etkilerini fabrika çıkış fiyatlarından oluşan ÜFE enflasyonu üzerinde daha net görüyoruz. Bunun tüketici fiyatlarına yansıtılıp yansıtılmaması enflasyonun orta vadeli seyri açısından önemli olacak.

Çekirdek enflasyon da artış yönünde Ana enflasyon eğiliminin yanı sıra takip ettiğimiz çekirdek enflasyon Merkez Bankası nın en çok takip ettiği I-endeksine göre aylık bazda %0,3 olarak gerçekleşti. Bu endeks TÜFE den enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler, tütün ürünleri ve altın çıkartılarak hesaplanıyor. I endeksine göre hesaplanan enflasyon 2013 yılını %7,1 seviyesinde tamamlamıştı ve Ocak ayında bu oran %7,6 ya yükseldi. Çekirdek endeksler arasında işlenmemiş gıda, enerji, alkollü içkiler, tütün, yönetilen fiyatlar ve dolaylı vergileri hariç tutan G endeksi de Aralık ayındaki %7 seviyesinden %7,5 seviyesine yükseldi. Çekirdek enflasyon göstergeleri daha çok enflasyon beklentilerindeki bozulma ve ikincil etkileri gösterdiği için Merkez Bankası tarafından oldukça önemli bir referans olarak alınıyor. Önümüzdeki dönemde talepteki yavaşlama nedeniyle fiyatlama davranışı bozulmaz ve ikincil etkilerin ortaya çıkmasını engellerse çekirdek göstergelerde aşağı yönlü bir seyir görebiliriz. Ancak bu düşüş %5 lik hedefe yakınlaşacak boyutta olmayacaktır. Beklenenin üzerinde gelen enflasyon oranı beklentilerde de önemli bir bozulmaya neden olmuş görünüyor. Son yayınlanan TCMB beklenti anketine göre piyasanın ve reel sektör firmalarının yılsonu beklentisi %7,9 seviyesinde. 12 ve 24 aylık beklentiler de sırayla %7,06 dan %7,21 e ve %6,5 ten %6,63 e yükseldi.

PARA POLITIKASI Politika faizi %10 Geçen raporumuzda önümüzdeki dönemde TCMB nin tüm araçlarıyla enflasyon görünümündeki bozulmayı engellemeye çalıştığını görebiliriz demiştik. Kurdaki agresif hareketlerin sadece döviz müdahaleleri ve sözlü müdahaleler ile engellenemeyeceğinin ortaya çıkması Merkez Bankası nı daha kararlı bir adım atarak faizleri agresif bir şekilde arttırmaya itmiş görünüyor. Merkez Bankası faiz oranlarını değiştirmeme kararı aldığı Ocak PPK toplantısının ardından USD/TL kurunun 2,27 seviyesini görmesinin ardından 27 Ocak ta olağanüstü PPK toplamaya karar verdi politika faiz oranlarında ciddi boyutta bir artışa gitti. Buna göre %4,5 olan haftalık repo faizi %10 a yükseltilirken faiz koridorunun alt ve üst bantları olan gecelik (O/N) borçlanma ve borç verme faiz oranları %3,5 ve %7,75 ten (piyasa yapıcılar (PY) için &6,75) sırayla %8 ve %12 ye (PY ler için %11,5) yükseltildi. Ayrıca daha önce %10,25 eviyesinde olan geç likidite penceresi de %15 yükseltildi. Geç likidite penceresi saat 16:00-17.00 saatleri arasında bankalar arası piyasada likidite ihtiyacına cevap veren ve genellikle kriz anındaki acil likidite ihtiyacı anında başvurulan bir enstrüman.

En az faiz artışı kadar önemli bir açıklama ise Merkez Bankası nın notunda yer alan sadeleştirme ibaresi oldu. Merkez Bankası sonunda uyguladığı politika bileşiminin anlaşılmaz olmasının uygulamada ne kadar büyük sorun yarattığını biraz zor ve maliyetli yoldan da olsa anlamış görünüyor. Buna uygun olarak bankanın faiz kararını açıkladığı notunda şu ifade yer aldı: Sonunda TCMB den sadeleştirme adımı Bu çerçevede Kurul, fiyat istikrarını sağlamak amacıyla güçlü bir parasal sıkılaştırma yapmaya ve operasyonel çerçeveyi sadeleştirmeye karar vermiştir. Bu doğrultuda, (i) bir hafta vadeli repo faiz oranı yüzde 4,5 ten yüzde 10 a çıkarılmıştır; (ii) önümüzdeki dönemde Merkez Bankası fonlaması temel olarak marjinal fonlama oranı yerine bir hafta vadeli repo faiz oranından sağlanacaktır. Merkez Bankası, yukarıdaki açıklamasında fonlama temel olarak bir hafta vadeli repo faiz oranından sağlanacaktır dese de uygulamada fonlamanın çoğunu %11,5 ten sağlayarak ağırlıklı ortalama maliyetini %10 civarında tutuyor. Geçen raporumuzda piyasanın Merkez Bankası nı ilk çeyrekte 100 baz puan son çeyrekte de ekstra 100 baz puan faiz artışına zorlayabileceğini yazmıştık. Merkez Bankası nın önden yüklemeli güçlü faiz artışı, önceki dönemde %7,3 civarındaki ortalama fonlama maliyetini politika faizi olarak kabul edersek 270 baz puanlık bir artışa işaret ediyor. Beklediğimizden daha erken ve daha güçlü bu faiz artışı sonrasında Merkez Bankası nın faizlerde kısa vadede çok fazla değişikliğe gitmesini beklemiyoruz. Nitekim geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen Şubat PPK toplantısında da TCMB faiz oranlarında ve diğer enstrümanlarında herhangi bir değişikliğe gitmedi. Önümüzdeki dönemde piyasada volatilitenin artması durumunda TCMB önce fonlama maliyetini %12 ye doğru çekecek ve işlerin kur açısından daha da kötüye gitmesi durumunda %15 olan geç likidite penceresi faiz oranını devreye sokacaktır. Ancak son çeyrekte Fed in QE den çıkışının gerçekleşmesi ve faiz artışı senaryolarının fiyatlara girmeye başlamasıyla TCMB nin yeni bir faiz artışına ihtiyacı olabileceğini düşünüyoruz. Bu doğrultuda son çeyrek için 100 baz puanlık faiz artışı beklentimizi koruyoruz.

Net rezerv 32,8 milyar dolar Merkez Bankası döviz likiditesi yönetimi ile ilgili olarak ek parasal sıkılaştırma (EPS) uygulamasına son vermekle birlikte piyasada TL likiditesi ihtiyacı yaratmak için günlük döviz satım ihalelerine devam ediyor. Günde 50 milyon dolar satan TCMB yılbaşından beri piyasaya döviz satım ihaleleri yoluyla 3.35 milyar dolar verdi. Ocak ayında yaptığı ve 3,15 milyar dolar olduğu açıklanan doğrudan müdahale miktarıyla birlikte toplam döviz satışı yılbaşından veri 6,5 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. TCMB nin 14 Şubat itibaryile toplam brüt rezervi 123,1 milyar dolar ve bunun 103,2 milyar doları döviz, 19,8 milyar doları altın rezervi. Merkez Bankası nın varlıklarından yükümlülüklerini çıkartarak bulduğumuz net rezervler ise 32,8 milyar dolar civarında.

CARI AÇIK VE DIŞ FİNANSMAN Düşük büyüme ve TCMB faiz artışı ile cari açık %6.5 yerine %6 Cari açık özellikle Merkez Bankası nın yaptığı agresif faiz artışından sonra beklenen ekonomik aktivitedeki yavaşlama ile 2014 yılı için daha az endişe veren bir risk unsuru haline gelse de, sermaye hareketlerinin yönünün gelişmekte olan ülkelerden çıkış şeklinde olduğu bir ortamda halen önemli bir kırılganlık unsuru olarak önümüzde duruyor. Sorunun yapısal tarafında çözüm, tasarrufları arttırmaktan, ithal aramalı üretimini arttırmaktan, katma değeri yüksek ihraç malları üretmekten ve ihracat pazarı çeşitlendirmesinden geçiyor. Sonuncusuyla ilgili çeşitli adımlar atılmasına rağmen diğer adımlar konusunda ciddi ilerleme sağlanabilmiş değil. Tasarrufların GSYH ye oranı 2013 itibariyle %12 seviyesinde ve sonraki senelerde önemli bir artış gösterecek gibi görünmüyor. Dolayısıyla dış finansman ihtiyacımız yüksek kalmaya devam ediyor ve bu nedenle makro dengelerimiz sürdürülebilir bir istikrara kavuşamıyor. Daha önce talep tarafında hafif hafif sinyallerini görmeye başladığımız yavaşlama 2014 yılında büyüme beklentimizi %3,2, cari açık beklentimizi %6,5 olarak belirlememize neden olmuştu. Ancak TCMB nin yüksek faiz artışı ve gelişmekte olan ülkelerde beklediğimizden daha hızlı gerçekleşen yayılma riskini de göz önünde bulundurduğumuzda büyümenin %3,2 yerine %2,5 olarak gerçekleşmesini bekliyor ve cari açık tahminimizi %6,5 ten %6 ya revize ediyoruz. Bu tahminin arkasında 2014 için %3,9 olan ithalat artışı beklentimizi %2,4 e düşürürken, ihracat tahminimizi ise %5,1 de sabit tutmamız yatıyor.

Ana varsayımımız halen iç talepteki gevşemenin ithalat üzerindeki baskıyı alması ve buna karşılık ihracatın Avrupa da toparlanma eğilimine uygun olarak daha yüksek oranda bir büyüme göstermesi. Ayrıca bu sene Ağustos ta Suriye gerginliği ile sekteye uğrayan ve %10 artış gösteren net turizm gelirlerinin 2014 yılında %20 artış göstererek cari açığa katkıda pozitif yönde bulunmasını bekliyoruz.

Kısa vadeli akımlara dayalı finansmana devam 2014 te kullanımı gerekecek Cari açıktaki gevşemeye rağmen 2014 ün en önemli problemi dış finansman açığı olmaya devam edecek. Aralık ayı itibariyle baktığımızda 12-aylık toplam cari açığın 65 milyar dolar buna karşılık toplam sermaye girişinin 71,1 milyar dolar olduğunu görüyoruz. Finansmanın çok büyük bir kısmını banka ve devlet bonoları, kısa vadeli krediler ve yabancı mevduatları gibi kısa vadeli kalemler oluşturuyor. Geçen raporumuzda belirttiğimiz gibi bu kompozisyonun sağlıklı hale gelmesi doğrudan yabancı yatırımların ve uzun vadeli finansmanın artması ile mümkün ancak finansman kaynaklarının daha da kısıtlı ve pahalı hale geleceği varsayımı altında cari açığın finansmanının daha sağlıklı bir yapıya kavuşacağını öngörmek zor. Bu senenin ilk yarısında sermaye girişlerinin güçlü olması toplam sermaye girişinin cari açığın üzerinde gerçekleşmesine neden oldu ve Aralık ayı itibariyle net hata noksan dahil 75 milyar dolarlık sermaye girişi karşılığında cari açığın 65 milyar dolar seviyesinde kalması yaklaşık 10 milyar dolarlık rezerv birikimine olanak sağladı. Sermaye girişinde zayıflıkla rezervlerin de bu güçlü seyrini koruyamayacağını, önümüzdeki sene rezerv birikimi yerine rezerv kullanımı ile karşılaşacağımızı düşünmeye devam ediyoruz.

MALİYE POLİTİKASI VE HAZİNE BORÇLANMA PROGRAMI Maliye Bakanlığı nın açıkladığı verilere göre Ocak ayında merkezi yönetim bütçe dengesi geçen seneki 5,9 milyar TL lik fazlaya karşılık 1,9 milyar TL fazla verdi. Faiz dışı fazla da 6,9 milyar TL ile geçen seneki 11,2 milyar TL nin altında kaldı. Geçen seneye nazaran bu düşük performansta geçen sene Ocak ayında hesaplara giren 4,2 milyar TL lik Halkbank özelleştirme gelirleri etkili oldu. Ancak bunu çıkardığımızda da bütçe gerçekleşmeleri geçen seneye göre hafif bir bozulmaya işaret ediyor. 12-aylık toplam bütçe dengesine baktığımızda geçen ayki 18,4 milyar TL açığın Ocak ayında 22,5 milyar TL seviyesine yükseldiğini görüyoruz. Faiz dışı fazla da benzer şekilde31,5 milyar TL den 27,3 milyar TL ye düşmüş durumda.

Seçimler öncesi faiz dışı giderlerde artış Vergi gelirleri ve faiz dışı giderlere göz attığımızda Ocak ayında zayıflayan performansın ardındaki nedenin düşük özelleştirme gelirinin yanı sıra faiz dışı giderlerdeki hızlı yükseliş olduğunu görüyoruz. Seçim öncesinde, özellikle Merkez Bankası nın faiz artışına gitmesinin ardından bu eğilimin önümüzdeki birkaç ay devam ettiğini görebiliriz. Ocak ayında vergi gelirleri reel bazda geçen seneye göre %6,7 artarken faiz dışı giderlerde artış %11,6 olmuş. Yatırımlarda 0.3 milyar TL den 2 milyar TL ye %498 lik bir artış yaşanırken cari transferler deki %10,8 artış da seçim öncesi bütçeden ekonomik aktiviteye destek adımları geldiğini düşündürüyor. Seçimlerin ardından bütçe performansında bir iyileşme olsa da yılın tamamında ekonomiye destek ihtiyacının devam edeceğini, dolayısıyla bütçe dengesinin yılsonunda hedeflenen %2,2 lik açığın üzerinde kalarak %3 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Bu durum borçlanma ihtiyacını biraz arttırsa da Hazine nin finansman programına göre bu yılın borçlanma projeksiyonu 149,3 milyar TL ile geçen senenin %9,1 altında bulunuyor. Dolayısıyla ek borçlanma ihtiyacının Hazine nin nispeten rahat olan elini zora sokacak boyutta olmasını beklemiyoruz.

SONUC: BUYUME VE FINANSAL GOSTERGELER 2014 büyüme 2014 te %3,2 yerine %2,5 Tüm bu makroekonomik koşullar altında, yurtdışındaki gelişmelerin ve yurtiçinde alınan önlemlerin en önemli yan etkisinin büyüme üzerine olacağını kabul etmemiz gerekiyor. Önceki tahminlerimizde sermaye koşullarının daha da sıkı olacağı ve gelişmekte olan ülkelere sermaye girişinin daha az olacağı varsayımını göz önüne almıştık. Ancak Merkez Bankası nın beklenenin ötesinde yüksek faiz artışı ve de gelişmekte olan ülkelerdeki yayılma riski baz senaryomuzun yeni değişkenleri. Bu iki aşağı yönlü riski de tahminlerimize dahil ettiğimizde daha önce %3,2 olan 2014 büyüme beklentimizi %2,5 e revize ediyoruz. %2,5 büyümenin 2,9 puanının iç talepten, 0,1 puanının dış talepten gelmesini, stokların 0,6 puan civarında büyümeye negatif katkıda bulunmasını bekliyoruz. 2013 büyüme beklentimiz ise hala %3.9 seviyesinde. TUIK 2013 son çeyrek büyüme verilerini 1 Nisan da açıklayacak.

Hem tüketici kredilerinde hem ticari/kurumsal kredilerde ivme kaybı Öncü göstergelerden en yakından takip ettiğimiz tüketici kredilerinde Merkez Bankası nın yakından takip ettiği 13-haftalık yıllıklandırılmış artış %16,3 seviyesinde bulunuyor. Bu oran geçen yılın sonunda %18,6 idi. Ticari ve kurumsal kredi artışı ise %33,1 ile yılsonundaki %30,6 nın üzerinde. BDDK nın aldığı önlemler sayesinde tüketici kredilerinde, yurtiçi ve yurtdışı belirsizlikler nedeniyle ticari/kurumsal kredilerde geçtiğimiz birkaç haftaya göre bir yavaşlama görürken belirsizliklerin kısa vadede ortadan kalkmaması durumunda yavaşlamanın en azından seçimlere kadar devam etmesini bekliyoruz. Hatırlatmak gerekirse BDDK tüketici kredileri ve kredi kartlarındaki artışı sınırlandırmak üzere otomobil kredilerinde bedeli 50.000TL ye kadar olan kredileri taşıt bedelinin %70 i ile sınırlandırıldı. Ayrıca kredi kartı ile yapılan elektronik eşya, beyaz eşya, mobilya gibi mallarda da taksit sınırlamasına gidildi. Merkez Bankası yıl ortasında tüketici kredilerinde %15 e gerileme beklediğini belirtmişti ancak yurtdışı gelişmelerde faiz oranlarını gevşetecek önemli bir rahatlama oluşmazsa ilk yarıyı bu oranın altında bir kredi büyümesi ile tamamlama riskimiz bulunuyor.

Tüketimde yavaşlama sinyalleri Tüketim göstergelerine göz attığımızda ise CNBCe tüketici güven endeksi Ocak ayındaki %26 lık düşüşün ardından Şubat ayında geçen seneye göre %39,7 düşüş gösterdi. Tüketim vergileri reel olarak %2 gerilerken binek otomobil satışları %5,7 geriledi. Toplam siparişlerin stoklara oranı da 0,97 den 0,94 e geriledi. Tüm bu göstergeleri bir araya getirdiğimizde ilk çeyrek ile ilgili sonuç çıkarmak için henüz erken ancak göstergeleri tersine çevirecek önemli bir gelişme olmaması durumunda tüketimin büyümeye katkısının azalacağını söylemek mümkün. Yatırımlar ile ilgili bir fikre sahip olmak içinse biraz daha verinin birikmesini beklememiz gerekecek.

Yukarıdaki makroekonomik çerçevenin finansal piyasalar üzerindeki etkilerine değinecek olursak Fed in para politikasındaki değişikliğinin tüm GOÜ leri etkilemeye devam ettiğini, iç politik gerginlik biraz rahatlama gösterse de yatırımcıların seçim öncesi biraz daha bekle gör moduna girdiğini gözlemliyoruz. Bulaşıcılık etkisinin iyice hissedildiği GOÜ ler arasında özellikle Ukrayna daki gelişmeler coğrafi yakınlık sebebiyle Türkiye yi biraz daha fazla etkiliyor gibi görünüyor. S&P nin Türkiye nin görünümünü negatife çekmesi ve bunu ani sert iniş riskine bağlaması kırılganlıkların biraz daha gün yüzüne çıkmasına neden olsa da Fitch ve Moody s tarafından verilen yatırım yapılabilir ülke notunun korunuyor olması hala Türkiye yi fırsat oluştuğunda pozisyon alınabilecek ülkeler arasında tutuyor. Fed in çıkış hazırlıklarının devam edeceği ve bir noktada faiz artışının konuşulacağı 2014 yılı tüm GOÜ ler gibi Türkiye için de zorlu bir yıl olacak ancak yatırımcılar politik risk faktörlerinin ortadan kalkmasını öncelikli olarak takip ediyor gibi görünüyorlar. Yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili belirsizliğin sonrasında ise başlıca fiyatlama enflasyon ile ilgili riskler çerçevesinde oluşuyor. Burada Merkez Bankası nın önden yüklemeli faiz artışı biraz piyasayı rahatlatmış olsa da henüz enflasyon ile ilgili algı, durumun kontrol altına alındığı yönünde değil. Kurdaki volatilitenin azalması biraz olumlu katkı yapsa da kuraklık riski enflasyon görünümü açısından önemli bir yukarı yönlü risk faktörü. Yurtdışı volatilitenin yanı sıra bu iç faktörler Türk varlıklarına olan ilginin yeni yılın ikinci ayı itibariyle henüz bir toparlanma gösterememesine neden oluyor. Türkiye hala GOÜ lerin gerisinde işlem görüyor Yılın ikinci yarısında politik riskin 17 Aralık operasyonları ile birlikte hızlıca fiyatlara yansıması sonucu MSCI Türkiye endeksi MSCI GÖÜ endeksinden önemli ölçüde negatif ayrıştı. Yılbaşından bu yana baktığımızda ise MSCI Türkiye endeksinin %6,2 değer yitirdiğini, GOÜ endeksinde ise kaybın %4,3 seviyesinde olduğunu görüyoruz. Yani Türkiye yılın ilk 1,5 ayında GOÜ lerden %1,9 oranında düşük performans göstermiş durumda. 21 Şubat kapanış itibariyle 63,886 seviyesinde olan BIST-100 endeksi, yılbaşından bu yana %5,8 değer kaybederken $ bazlı endeks %8,6 değer yitirdi. BIST-100 için önümüzdeki dönemin kısa vadeli aşağı yönlü riskleri GOÜ lerde tansiyon ve bulaşıcılık etkisinin artması, Mart ta yapılacak yerel seçim öncesi politik tansiyonun yüksek seyretmesi ve kuraklık dolayısıyla gıda fiyatlarının enflasyon üzerinde beklenenin çok üzerinde bir baskı oluşturması oluşturuyor. Yukarı yönlü riskleri ise politik belirsizliğin geride bırakılması, seçimlerin sorunsuz geçmesi, yağışların artması ve gıda fiyatlarının düşmesi, Fed in piyasayı tedirgin etmeyecek, makul oranlarda indirimlere devam etmesi ve dolayısıyla GOÜ lere sermaye girişinin canlanması olarak sıralayabiliriz.

GOÜ lerde politik risk kurlarda hızlı geri çekilmeyi önlüyor USD/ TL ve Dolar ile Euro ortalamasından oluşan döviz kuru sepeti 21 Şubat itibariyle sırayla 2.199 ve 2.607 seviyesinde bulunuyor ve yılbaşından bu yana %3,1 ve %2,85 değer kaybına işaret ediyor. Kurların Ocak ayında gördüğü tarihi 2.39 ve 2,832 seviyelerinden geri gelmesinde yurtdışı koşulların biraz iyileşmesinden önce Merkez Bankası nın attığı güçlü para politikasının etkili olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemde faiz artışı sonrasında gerçekleşen geri çekilmenin aynı hızla devam etmeyeceğini düşündürten birkaç unsur bulunuyor. Bunlardan bir tanesi yabancı yatırımcıların GOÜ lerle ilgili algısındaki bozulma. Bu algının yeniden risk iştahını arttırır bir duruma dönmesi tansiyonun bir kısmının, özellikle Ukrayna, Tayland ve Venezuella da, politik olması dolayısıyla kısa vadede zor görünüyor. Ayrıca içeride reel sektör firmalarının pozisyon kapatma eğilimlerinin devam etmesi kurdaki aşağı seyri dizginleyen bir diğer faktör.

Açık pozisyon riski devam ediyor Yurtiçi yerleşiklerde dolara geçiş eğilimi Açık pozisyon riskini bankalar ve diğer şirketler olarak ikiye ayıracak olursak asıl riskin şirketler tarafında olduğunu görürüz. Bankaların bilanço dışı işlemler nedeniyle açık pozisyonu yok denecek kadar az ancak şirketlerin açık pozisyonu Kasım itibariyle 170,1 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. İyi haber kısa vadeli (bir yıl içerisinde kapanması gereken) açık pozisyon 16,9 milyar dolar seviyesinde. Ancak kurdaki artış eğiliminin devam edeceği beklentisi şirketleri vadesi gelmeden açık pozisyonlarını kapamaya ve dolayısıyla dolar talebinin artmasına neden oluyor. DTH lardaki artışın devam ediyor olmasını da üçüncü bir faktör olarak sıralayabiliriz. Yurtiçi yerleşiklerin toplam döviz tevdiat hesapları (DTH) yılsonunda 128 milyar dolar olurken bu miktar 7 Şubat itibariyle 133,3 milyar dolara yükseldi. Bunun 78,7 milyar dolarını gerçek kişiler, geri kalan 54,6 milyar dolarlık kısmını firmalar oluşturuyor. Bu büyüklükler geçen yılın aynı dönemine göre sırayla %12,5 ve %20,1 artışa işaret ediyor.

Kurlar üzerinde özellikle politik tansiyon olmak üzere yukarıda bahsettiğimiz baskıların hafif gevşemesiyle yıl içerisinde USD/TL de 2,15 in altını görebileceğini düşünüyoruz. Ancak yılın son çeyreğinde Fed in QE programının sona ermesi ve faiz artırım beklentisinin satın alınmaya başlanmasıyla kurda baskının yeniden artabileceği ve USD/TL kurunun yılı 2,22 seviyesinde bitirebileceğini düşünüyoruz. Bu seviye nominal olarak geçen sene sonuna göre TL de %4 lük bir değer kaybına işaret ediyor.

Tahvil faizinde enflasyon ve Fed düşüşü engelliyor Tahvil piyasasında da tüm gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi sermaye girişinin zayıf olduğu hatta çıkışlar göreceğimiz bir yıl bizi bekliyoruz. Enflasyonun artış eğilimi içerisinde olduğu bir yılda değişken faizli tahvillerin biraz daha ön planda olduğunu görebiliriz. TCMB nin faiz artırımı getiri eğrisinin tersine dönmesine neden oldu ve 2-yıllık Hazine kağıdının faizi 10-yıllık tahvil faizinin üzerine çıktı. 21 Şubat itibariyle bu oranlar sırayla %10.9 ve %10.5 seviyesinde bulunuyor. Belirsizliğin oldukça yüksek olduğu ve yüksek itfa döneminin de faizleri yukarı yönlü sıkıştırabileceğini düşündüğümüz için 26 Şubat ve 5 Mart ta gerçekleşecek toplam 30.7 milyar TL lik itfanın ardından gösterge faizde %11 in altına kayma gözlemleyebiliriz. Ancak yurtdışı koşulların ve enflasyon riskinin faizde aşağı yönü sınırlayacağını düşündüğümüz için yılsonu için gösterge tahvilde %11 lik beklentimizi koruyoruz. Enflasyon görünümündeki başta kuraklık olmak üzere yukarı yönlü riskler tahvil faizinde de yukarı yönlü risk unsuru oluşturuyor.

RİSK UYARISI Forex piyasası kaldıraçla çalısan bir pazardır. Kaldıraç özelligi ile yüksek seviyelerde getiri ve risk içermektedir.ilk etapta yatırdıgınız paranın riske atabileceginiz kısmı kadar işlem yapmanızı öneririz. Forex yatırımları her yatırımcı için risk açısından uygun bir pazar olmayabilir. Yatırım yapmadan önce piyasanın içerdigi riskleri tam olarak anladığınızdan emin olunuz ve eger gerek duyarsanız uzman yetkilimizden tavsiye ve yardım alınız. web sayfamızda yer alan her türlü bilgi, grafik, arastırma sonuçları,rapor, görüs ve tavsiyeler genel anlamda bilgi vermek amacıyla hazırlanmıs olup, sitede müsteriler ve diger üçüncü sahısların alım satım kararlarını destekleyebilecek yeterli bilgi bulunmayabilir. Sitemizde bulunan, bu bilgilerdeki olası hata ve eksikliklerden ve bu bilgilere dayanılarak yapılan islemlerden dogacak her türlü maddi/manevi zararlardan ve her ne sekilde olursa olsun üçüncü kisilerin ugrayabilecegi her türlü zararlardan dolayı IKON Menkul Değerler A.Ş. sorumlu tutulamaz.